Yüksek İdare Mahkemesi Numara 109/2008 Dava No 25/2010 Karar Tarihi 31.08.2010
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 109/2008 Dava No 25/2010 Karar Tarihi 31.08.2010
Numara: 109/2008
Dava No: 25/2010
Taraflar: Osman Aydınlı ile Polis Hizmeti Komisyonu arasında
Konu: Polis Müdür mevkii terfilerine ilişkin kararın iprali istemi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 31.08.2010

-D.25/10 YİM 109/08


Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Yargıç Necmettin Bostancı Huzurunda.

Davacı:Osman Aydın; Hürriyet Sokak No:51; Alayköy-Lefkoşa

- ile -

Davalı:Polis Hizmeti Komisyonu, Polis Genel Müd-ürlüğü vasıtası
ile KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Mahmut Tekinay
Davalı namına: Savcı İlter Koyuncuoğlu
İlgili Şahıs 1 ve 2 namına: Avukat Gürsel Kadri
İlgili Şahıs 3 namı-na: Avukat Derviş Akter.

----------

H Ü K Ü M

Halen Müdür Muavini olarak görev yapan bir polis mensubu olan Davacı, Polis Örgütüne 1971 yılında dahil olmuştur. 1981 yılında Polis Çav-uşluğuna, 1985'de Polis Müfettiş Muavinliğine, 1990 yılında Polis Müfettişliğine ve 1993 yılında da Polis Başmüfettişliğine terfi eden Davacı, 2000 yılında da Polis Müdür Muavinliğine terfi etmiştir.

Davaya İlgili Şahıs olarak dahil edilen (1) Hasan Day-ı, 2001 yılında, (2) Hüseyin Yeşildağlı ve (3) Barbaros Savaşçı da 2000 yılında Polis Müdür Muavinliğine, 2008 yılında da Polis Müdürlüğüne terfi etmişlerdir.
Polis Genel Müdürlüğü, 13.3.2008 tarih ve 01/2-4-08-42 sayılı yazısı ile 2008 yılında yapılacak -olan terfilerle ilgili münhal kadrosunu ve özel yetiştirme kursuna katılmaya hak kazanan personelin listesini açıklamıştır. Davacı söz konusu özel yetiştirme kursuna katılmak için müracaat etmiştir.

Polis Genel Müdürlüğü 18.3.2008 tarih ve 01/2-4-08-44 -sayılı yazısı ile anılan kursa katılan personelin sınavlarının 26.4.2008 ve 10.5.2008 tarihlerinde Polis Genel Müdürlüğü Polis Okulu Müdürlüğünde yapılacağını ilgililere duyurdu. Bu arada, Polis Genel Müdürlüğü, 18.3.2008 tarih ve 01/2-2-08-2 sayılı yazısı- ile de derece yükselmelerinde yapılacak değerlendirme kriterlerini açıklamıştır.

Özel yetiştirme sınavında 50 ve üzerinde not alan katılımcılar, mülâkata çağrılmışlardır. Yapılan mülâkat sonucunu ve diğer kriterleri nazara alarak gerçekleştirilen puanl-amada Davacı 64.84, İlgili Şahıslar Hüseyin Yeşildağlı 82.76, Barbaros Savaşçı 82.71, Hasan Dayı 78.12 puan almışlardır. Yapılan değerlendirme sonucunda Davacıya terfi verilmemiş, İlgili Şahıslar Polis Müdürlüğüne terfi ettirilmişlerdir. Bunun üzerine Dava-cı işbu davayı ikâme ederek aşağıdaki şekilde talepte bulunmuştur:

"A- Davalının takriben 11/7/2008 tarihinde ve/veya o
tarihlerde aldığı ve Polis Genel Müdürlüğü'ne bağlı
Müdür Mevkii terfilerine ilişkin kararın tamamen
hük-ümsüz ve etkisiz olduğunu ve/veya herhangi bir
sonuç doğurmayacağını öngören bir hüküm ve/veya emir,

B- İşbu dava masrafları."

Davacı talep takririnin hukuki esaslar bölümünde, sair şeyler yanında, Davalının terfi işleminde adil, tarafsız- ve yasal mevzuata uygun hareket etmediğini iddia etmiştir. Davalılar ve İlgili Şahıslar talep takririne karşılık müdafaa takriri dosyalamışlar, takrirlerinde, sair şeyler yanında, Davacının davada meşru menfaati olmadığı yönünde iddialarda bulunmuşlardır-.

Davanın duruşması amacıyla Davacı kendisi şahadet vermiş, başka bir tanık çağırmamıştır. Davalılar ise herhangi bir tanık çağırmamışlardır. Müştereken toplam 13 adet emare sunan taraflar, Mahkemeye hitap etmişlerdir.

Davacı Avukatı hitabında özetl-e, Davacının yeterlik sınavını 1999 yılında geçtiğini, Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) Yasası'nın (bundan sonra bu dava maksatları bakımından Polis Yasası olarak anılacaktır) 73. maddesinin 7.fıkrasına göre yeterlik sınavında başarılı olanların -kıdem tablosuna ve boş kadrolara göre yükseltildiklerini, Davacının yarışma sınavında başarılı olduğunu, İlgili Şahısların Davacıdan daha az kıdemli olduklarını, bu cümleden olarak kıdem sıralamasında Davacının 2. sırada, İlgili Şahıslardan Barbaros Savaşç-ı'nın 5, Hüseyin Yeşildağlı'nın 6, Hasan Dayı'nın 7. sırada yer aldığını, Davalının mülâkat yapma, sicil notuna ve kıdeme ağırlık vererek değerlendirme yapma yetkisinin olmadığını, Davacının daha önce açtığı Yüksek İdare Mahkemesi davasında başarılı olduğu- için bu davada meşru menfaatı olmadığı yönündeki iddiaya karşılık da Davacı Avukatı, Yüksek İdare Mahkemesi davasında verilen kararın yaptırım gücü olmadığı için eline somut bir şey geçmediğini, bu nedenle bu davada meşru menfaatinin olduğunu iddia etmişt-ir.

Davalı adına bulunan Savcı da hitabında, meşru menfaatle ve kıdemle ilgili savlar ileri sürmüştür. Buna göre Davacı daha önce ikâme ettiği YİM 219/07 sayılı davada başarılı olmuş, istinafı yapılan bu dava YİM İstinaf 11/09 (D.2/10) davasındaki hüküml-e sonuçlandırılmış ve Davacı İstinaf Mahkemesinde de başarılı olmuştur.

YİM 219/07 sayılı dava ile bu davanın konusu aynidir. Davacı, bu davayı kazansa bile eline bir şey geçmeyecektir.
Bu davayı kazanmakla elde edeceği bütün menfaatleri -YİM 219/07 sayılı davada elde etmiştir. Davacı YİM 219/07 sayılı davadaki hüküm uyarınca, Polis Müdürü mevkiine terfi ettirilmesi halinde artık bu davada meşru menfaati kalmayacaktır. Terfi ettirilmemesi halinde de tazminat hakkı doğmaktadır. Bu davayı kaz-andığı takdirde ayni sonuçlar doğacaktır. Dolayısıyle Davacının bu davada meşru menfaati yoktur.

Ayrıca, İlgili Şahıslar Hüseyin Yeşildağlı ile Barbaros Savaşçının kıdem durumları Davacı ile aynidir. Ayni kıdeme sahip olan kişiler arasında kime terfi ve-rileceği idarenin takdir yetkisine girer. Yasadaki kıdem sıralamasına göre
terfi yapılması halinde de söz konusu kişiler listeye girmektedirler. Bu nedenle bu kişilerin Polis Müdürü olarak atanmaları, Davacının meşru menfaatini doğrudan doğruya etkilemiş -değildir.

İlgili Şahıslar No 1 ve 2 Avukatı ise hitabında, Davacının davayı açarken meşru menfaatinin olduğunu, ancak ondan sonra ortaya çıkan durum nedeniyle yani önceki idari davaya konu olan 18.7.2007 tarihli kararın iptali ile ilgili netice aldıktan- sonra Davacının herhangi bir meşru menfaati kalmadığını, ayrıca Davacının değerlendirmede kıdemin değil, sicil notu, komisyon değerlendirmesi ve kıdem notunun esas alınacağını önceden bildiğini ve buna itiraz etmediğini söylemiştir.

İlgili Şahıs No 3 -Avukatı ise hitabında, müdafaa amacıyla söylenenlere katıldığını, ayrıca Davacının bir idari karar nedeni ile davasında başarılı olması halinde bir kez tazminat alabileceğini, ayni konuda bir başka idari kararla ilgili dava açılması ve başarılı olunması ha-linde ikinci bir tazminatın alınamayacağını, Davacının ve kendi müvekkili olan İlgili Şahsın kıdemlerinin ayni olduğunu, terfilerde idarenin takdir hakkı olmadığını, idarenin üç kişiyi terfi ettirmesi halinde kendi müvekkilinin de terfi edenler arasında ol-acağını, Mahkemenin bu noktayı irdelemesi gerektiğini, Davacının, kendi müvekkili ile ilgili talebinde ısrarlı olmaması halinde, idarenin kararı yasal olmasa bile kendi müvekkili açısından geçerli bir karar olacağını söylemiştir.

Konunun esasına girmede-n önce, müdafaa ve İlgili Şahıslar tarafından ileri sürülen, Davacının bu davada meşru menfaatı olmadığı yönündeki iddiayı incelemek gerekir. Bu iddia iki basamaktan oluşmaktadır. Birinci basamak, Davacının Müdür mevkii terfi ile ilgili davasını kazandığı -için ikinci kez Müdür mevkii ile ilgili konuda dava ikâme edemez. İkinci basamak ise birinci davada başarılı olduğu için ve idare, Mahkeme hükmünü uygulamadığı nedeni ile Davacının bir tazminat hakkı doğduğu, bir konuda ancak bir kez tazminata hak kazanıla-bileceği, şeklindedir.

Davacının daha önce sonuçlandırılan davasına konu olan idari karar ile bu davaya konu idari karar, ayni vasıflı kararlar olmakla birlikte tamamen ayrı ve birbirinden bağımsız kararlardır. İdare, önceki davadaki Mahkeme kararına uy-madığı, başka bir ifade ile Davacı Müdür mevkiine terfi ettirilmediği sürece Müdür mevkiine ilişkin Davacının ilgili olduğu her yeni kararda, münhal şartlarını yerine getirmesi halinde Davacının yargıya başvurma hakkı vardır. Böyle bir halde daha önce benz-er konuda, ayrı ve müstakil bir idari karar nedeni ile hüküm alındığı gerekçesi ile yeni açılan davada meşru menfaat yoktur denemez. Böyle bir davada meşru menfaat incelemesi yeni davanın maksatları açısından yapılır. Bu nedenle önceki davadaki hüküm sonuc-u meşru menfaat bulunmadığı yönündeki iddia, geçerli bir iddia olamaz.

Bu konudaki ikinci iddia, yukarıda da belirttiğim gibi Davacının önceki davada leyhine hüküm verildiği, Davacının hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar verilen kararla ilgili bir kez ta-zminat alabileceği, ikinci davada başarılı olması halinde tazminat alamayacağı nedeni ile meşru menfaati olmadığı iddiasıdır.

Meşru menfaat, davanın kabulü için aranan bir ön şarttır ve davanın sonucuna göre tayin edilmez. Bir kişinin bir idari davayı i-kâme etmekte meşru menfaati olması, o davayı kazanacağı anlamına da gelmez. Davayı dinleyen Mahkeme, usulüne uygun olarak idari kararı denetledikten sonra idari kararın hükümsüz ve etkisiz olduğu ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına hükmeder veya davayı r-eddeder. Dolayısıyle meşru menfaatle ilgili ikinci iddia da kabul edilebilir bir iddia değildir. Yukarıda belirtilenler ışığında meşru menfaatla ilgili itiraz reddolunur.

Yasal duruma gelince, 51/84 sayılı Polis Yasası altında çıkarılan 236/85 sayıl-ı Sınav Tüzüğünde belirtilen yeterlik sınavında başarılı olan Polis Mensupları, yasanın 73. maddesi (2)(3) ve (4). fıkralarındaki şartların mevcut olması halinde terfiye aday olurlar. Yasanın düzenlemesi ışığında Davacı ve İlgili Şahıslar aday statüsünü ta-şımaktaydılar.

Polis Yasası'nın 73. maddesi 6. fıkrasına göre aday statüsünü haiz olan Polis Mensuplarının bir üst dereceye terfi edebilmeleri için Polis Okulundaki özel yetiştirme kurslarını başarı ile tamamlamaları gerekir. Kursa katılmayan, kursu tam-amlamayan veya kursta başarılı olamayanlar, terfi işlemi sırasında nazara alınmazlar. Bu hususu Polis Yasasının 73. maddesinin 7.fıkrası düzenlemektedir. Konu fıkra aynen şöyledir:

"73(7) Yükselme için açılacak yeterlik sınavında başarılı
ol-anlar, kıdem tablosuna ve boş kadrolara göre
yükselirler. Yetiştirme kurslarını başarıyla
tamamlayamayanlarla sınavda başarılı olamayanlar
ise, yükselme haklarını yitirirler ve bulundukları
meslek derecesi-nde görev yapmaya devam ederler."


Ayni nokta ile ilgili 236/85 sayılı Polis Örgütü Sınav Tüzüğünde madde 10'da da şöyle denmektedir:

"Yarışma Sınavı
10. Bu tüzüğün 9. maddesi uyarınca yapılan yeterlik sınavlarında başarılı olanlar bir üst derecey-e terfi edebilmek için komisyon tarafından her derece için tespit edilecek düzeyde genel polis veya hale göre teknik veya uzmanlık konularında yapılacak yarışma sınavlarına katılırlar."

Tüzükte bahsedilen yarışma sınavı, kurs sonunda yapılan sınavdır.

-Yeterlik sınavında başarılı olup da özel yetiştirme kursuna katılan ve bu kursta başarılı olan Polis Mensupları, kıdem sırasına ve boş kadrolara göre terfi ettirilirler.

Yasal durumu tespit ettikten sonra, bu safhada kıdem ile ilgili iddialara değinmek- gerekir. Duruşma esnasında Davacının İlgili Şahıs No 2 ve İlgili Şahıs No 3 ile ayni gün terfi aldıkları, bu kişilerin Davacı ile ayni kıdeme sahip oldukları, idarenin takdir hakkını kullanarak Davacıya terfi vermediği iddiaları yapılmıştır.

Son terfi -tarihinin ayni olması halinde kıdemi tespit için daha geriye gitmek, şimdiki mevkiden önceki mevkiye yapılan atamanın tarihini esas almak, o zaman da eşitlik bozulmazsa daha geriye gitmek gerekir. Nitekim Davacı da benzer iddiayı yapmıştır ve bir soru üzer-ine İlgili Şahısların tümünün de kendisinden sonra Polis Teşkilâtına girdiklerini söylemiştir. Davacı bu konuda sorgulanırken, kıdemin Polis Örgütüne girişte oluştuğunu, daha sonra terfi alan kişinin terfi almayan kişinin önüne geçtiğini ve ondan kıdemli o-lduğunu, bahse konu İlgili Şahıslarla ayni gün terfi almakla birlikte daha önce onların önünde olduğunu, İlgili Şahıs 3 Avukatının sorusu üzerine, terfi tarihinden önce İlgili Şahıs 3'ün önünde olduğunu söylemiştir. Ayrıca Davacı, özel yetiştirme kursu son-ucu sınav sonuçlarını gösteren listenin kıdem sırasına göre hazırlandığını söylemiştir. Davacının istintakı esnasında bu iddianın aksine bir iddia ileri sürülmüş değildir. Keza istintak esnasında, İlgili Şahısların Davacı ile ayni gün terfi aldıkları tarih-ten önce aldıkları terfiler nedeni ile Davacıdan daha kıdemli oldukları yönünde iddia yapılmış değildir. İlgili Şahıs Avukatlarının, bir önceki terfiden kasıtları, Polis Müdür Muavinliğine ilişkin yapılan terfilerdir.

Şahadet ve emarelerden çıkan sonuç d-a, bir önceki terfinin ayni tarihte yapılması halinde, kıdemi tespit için ondan önceki terfiye bakmak gerektiği şeklindedir ve bu husus da yukarıdaki görüşümü desteklemektedir. Bu safhada, İlgili Şahıs (1)'in Müdür Muavinliğine terfisinin Davacı ve İlgili -Şahıslar (2) ve (3)'den bir yıl sonra olduğunu da belirtmek gerekir.

Huzurumda İlgili Şahısların tümünün veya herhangi birisinin Müdür Muavinliğinden önceki mevki olan Başmüfettiş mevkiine Davacıdan daha önce terfi ettiklerine dair şahadet ve emare yokt-ur.
Yukarıda belirtilenler ışığında terfiye esas alınması gereken kıdem listesinin, yarışma sınavı sonunda oluşan ve Emare 5'de görülen ve İlgili Şahıs No 2'nin itirazı sonucu kesinleşen liste olduğu hususunda bulgu yaparım.

Yarışma sınavı sonunda yasa-ya göre idarenin yapması gereken, sınav sonucundaki başarı uyarınca oluşan kıdem sırasına ve boş mevkilere göre kişilere terfi verip akabinde atamalarını yapmasıdır. Huzurumdaki şahadet, layihalar ve emarelerden görüldüğü üzere, Davalı yasanın öngördüğü bu- yöntemi uygulamamış, kendince yasada öngörülmeyen bir yöntem ihdas etmiştir. Şöyle ki; yarışma sınavında başarılı olan adayları mülâkata çağırmış, bu arada neticeye varırken mülâkatta verdiği notla birlikte sicil notu ile kıdem notuna ağırlık uygulamıştır-.

Bu safhada İlgili Şahıs 1 ve 2 Avukatının meşru menfaatla ilgili yukarıda incelemediğim iddiasını incelemek gerekir. Bilindiği gibi İlgili Şahıs 1 ve 2 Avukatı, Davacının kıdem notuna ve sicil notuna ağırlık verileceğini, mülâkat yapılacağını ve mülâk-at notuna da sicil ve kıdem notları ile birlikte ağırlık uygulanacağını bildiğini, buna itiraz etmediğini, bunları kabul ettiği için davasında meşru menfaatı olmadığını ileri sürmüştür.

Bir kişinin bir yönetsel işlem veya kararı çekince koymadan serbest- iradesi ile kabul etmiş olmasının, o işlem ve kararla ilgili dava açmasına engel olarak kabul edilse bile, yapılan veya kabul edilen işlem veya kararın yasaya dayanılarak yapılmış olması gerekir. Yukarıda da belirttiğim gibi yasa Davalıya mülâkat yapma, b-unun sonunda not verme, mülâkat notuna, sicil notuna ve kıdem notuna ağırlık uygulama yetkisi vermemektedir. Bu nedenle yukarıdaki argümana itibar etmem.
Tekrarlamak gerekirse, yukarıda da belirttiğim gibi yasa, mülâkat yapılmasını, mülâkat sonucu alınan- not ile kıdem ve sicil notlarına ağırlık uygulanmasını öngörmemektedir. Başka bir ifade ile yasa böyle bir şekil ve usul öngörmemektedir. Davalı, yasanın öngördüğü şekil ve usulün dışında bir şekil ve usul uyguladığı için hali ile vardığı netice de hukuke-n sakat bir netice olmaktadır. Bu nedenle Davalının, İlgili Şahısların terfi ettirilmesini sağlayan 11.7.2008 tarih ve 01/2-2-08-5 sayılı kararının Müdür Muavinliğinden Polis Müdürlüğüne olan terfilerle ilgili kısmının hükümsüz ve etkisiz olduğu ve herhang-i bir sonuç doğuramayacağı hususunda hüküm veririm.


Dava masraflarını Davalı ödeyecektir.




Necmettin Bostancı
Yargıç


31 Ağustos, 2010
-




10






Full & Egal Universal Law Academy