Yüksek İdare Mahkemesi Numara 105/2010 Dava No 37/2013 Karar Tarihi 20.11.2013
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 105/2010 Dava No 37/2013 Karar Tarihi 20.11.2013
Numara: 105/2010
Dava No: 37/2013
Taraflar: Pınar Tolga Baturay ile Doğu Akdeniz Koleji ve diğerleri arasında
Konu: Hizmet sözleşmesi - Sözleşmenin öğrenci azlığı nedeniyle uzatılmayarak feshedilmesi kararının iptali için açılan dava - Meşru menfaat - Akademik kalan davalarda Davacının meşru menfaatinten sözedilemeyeceği iddiası ile davanın reddi talebi - Magosa Kaza Mahlkemesinde açılan davanın, Davcının meşru menfaatini olumsuz yönde etkilemediği bulgusu - Dava konusu idari kararın, sebep unsuru bakımından da hukuka aykırı alındığı bulgusu - Sözleşmeyi fesheden kararın hükümsüz olduğuna karar verilmesi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 20.11.2013

-D. 37/2013 YİM: 105/2010

Yüksek İdare Mahkemesinde.

Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Yargıç Ahmet Kalkan Huzurunda.

Davacı : Pınar Tolga Baturay, Mağusa.

ile

Davalı : 1. Doğu Akdeniz Koleji, Mağusa.
2. Kuzey Kıbrıs Eğitim Vak-fı, Doğu Akdeniz
Üniversitesi, Mağusa.
3. Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı Yöneticiler Kurulu, Doğu
Akdeniz Üniversitesi, Mağusa.
4. Doğu Akdeniz Üniversitesi, Doğu Akdeniz
Üniversitesi, Mağusa.
- 5. Doğu Akdeniz Üniversitesi Eğitim Öncesi Kurumları,
Doğu Akdeniz Üniversitesi, Mağusa.


A r a s ı n d a.

Davacı namına : Avukat Öncel Polili hazır
Davalı 2,3,4 namına : Avukat Fuat Veziroğlu hazır adına Avukat Hazal Hacımulla- hazır.


H Ü K Ü M

Ahmet Kalkan : Davacı, Doğu Akdeniz Kolejinde, Matematik dersi ile Bilgi ve İletişim Teknolojileri Öğretmeni olarak çalışırken, Sözleşmesinin feshedilmesi ve/veya Sözleşmesinin uzatılmamasına karar verilmesi üzerine, Davalılar al-eyhine bu davayı dosyaladı.


TALEP:

Davacının konu ile ilgili talepleri şöyledir.

Davacının bilgisine takriben ve/veya 1.7.2010 tarihinde
gelen, 1.7.2010 tarih ve 250/506/2733 sayı/referans numaralı yazı ile bildirilen, Davacı ve Davalı No.5 arasın-da akdeylenen, 31.7.2011 tarihinde sona erecek olan, 8.9.2009 tarihli Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı Üniversite Öncesi Eğitim Kurumları Eğitim Hizmetler Personeli İstihdam Sözleşmesi'nin uzatılmamasına ve/veya feshedilmesine ilişkin olan karar ve/veya işlemin t-amamen etkisiz ve/veya hükümsüz ve/veya batıl olduğuna ilişkin emir ve/veya hüküm;
Davalıların, Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personelin Kadro ve Çalışma Tüzüğü'nün 9(e) maddesine göre Akademik Personelin Performans Ölçme ve Değerlendirme Yönetmeliği-ni hazırlayıp yürürlüğe koymadığı cihetle, devam etmekle olan bir ihmal olduğuna ilişkin bir ilam;

TALEP TAKRİRİ:

Davacı, Talep Takririnde, davasını dayandırdığı hukuki esasları belirttikten sonra, öğretmen olduğunu, 2007 yılı güz döneminden 31.7.2010- tarihine kadar, Davalı No.1 bünyesinde Matematik dersi ile Bilgi ve İletişim Teknolojileri Öğretmenliği yaptığını, mesleği ile ilgili birçok seminere katıldığını, Davalı No.5 ile 8.9.2009 tarihli İstihdam Sözleşmesini imzaladığını, Sözleşme süresinin 31.7-.2011 tarihinde sona ereceğini, Sözleşme hükümleri gereğince Performans Ölçme ve Değerlendirme Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği halde, Davalı No.2,3 ve 4 ihmalde bulunarak ve/veya yetkilerini aşarak veya kötüye kullanarak böyle bir değerlendirme yapmad-an, haklı gerekçeye dayanmadan, müdafaa hakkı vermeden, inceleme ve araştırma yapmadan, keyfi, politik, yanlı ve subjektif davranarak, 1.7.2010 tarihinde Sözleşmesinin feshedilerek, haksız şekilde okul ile ilişiğinin kesildiğini ileri sürerek, yukarıda ta-lep kısmında belirtildiği gibi hüküm verilmesini talep etmiştir.

MÜDAFAA TAKRİRİ:

Davalılar No.2,3 ve 4, Müdafaa Takririnde özetle, Davalı No.1 ve 5'in tüzel kişiliği olmadığını, Davacının Mağusa Kaza Mahkemesinde 3154/2010 sayılı bir dava açtığını ve- o davada yetkili mahkemenin kaza mahkemesi olduğunu ileri sürdüğünü, bu durumun Davacı açısından estoppel oluşturduğunu ve bu davayı ikame edemeyeceğini, Davacının akademik personel olmadığını, öğrenci sayısındaki düşüş ve/veya Davacının hizmetine ihtiyaç- duyulmadığı gerekçeleriyle, dava konusu karar alınarak Davacının işine son verildiğini, ortada hukuka aykırılık bulunmadığını ileri sürerek, davanın iptalini talep ettiler.

MÜDAFAAYA CEVAP:

Davacı, Müdafaa Takririne Cevap dosyalayarak, Müdafaa Takriri-ndeki iddiaları reddetti ve kendi iddialarını yineledi.

OLGULAR:

Davacı Avukatı, 23.1.2012 tarihinde, Davalı No.1 ve 5 aleyhindeki davaları yazılı olarak geri çekti.

Davanın duruşmasında, 7 adet yazılı belge, tarafların mutabakatı ile emare olarak i-braz edildi.

Tanık çağırmayan taraflar, olguları müştereken sundular.

Dava ile ilgili olgular şöyledir.

Davacı öğretmen olup, takriben 2007 yılı güz döneminden 31.7.2010 tarihine kadar, Davalı No.1 bünyesinde, Matematik dersi ile Bilgi ve İletişim- Teknolojileri Öğretmenliği yaptı.

Davacı, DAÜ uygulamalı Matematik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümünde, lisans ve yüksek lisans eğitimini yüksek bir derece ile tamamladı.

Davacı, mesleği ile ilgili birçok seminere katılmış ve meslek içi eğitim alıp me-sleği ile ilgili birçok sertifika almaya hak kazanmıştır.

Davacı, DAÜ Uygulamalı Matematik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümünde, 1999-2001 eğitim yılları arasında araştırma görevlisi ve 2001-2005 eğitim yılları arasında okutman olarak görev yapmıştır.

Da-vacı, sendika üyesidir.

Davacı, en son, Davalı No.5 ile 31.7.2011 tarihinde sona erecek, 8.9.2009 tarihli Emare No.4 İstihdam Sözleşmesini imzalamış ve söz konusu Sözleşme 1.7.2010 tarihli Emare No.3 ihbarla feshedilmiştir.

Davacının Sözleşmesi, Üniver-site öncesi eğitim kurumlarında akademik yetersizlik, öğrenci sayısındaki düşüş ve kalitenin yükseltilmesi hususları dikkate alınarak veya gerekçe gösterilerek feshedilmiştir.

Davacının Sözleşmesi feshedilirken, Tüzüğün öngördüğü herhangi bir yönetmeliğe- dayalı olarak, herhangi bir performans değerlendirmesi yapılmamıştır.

Davacıya, Sözleşmesinde belirtilen yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğine dair, herhangi bir uyarı yapılmamıştır.

Performans Yönetmeliği yapılmamış ve yürürlüğe girmemiştir.

Dava-lı No.5, Davacının Sözleşmesinin feshi ile ilgili olarak herhangi bir karar üretmemiştir.

Sözleşmesi feshedilmeden önce, Davacıya savunma hakkı verilmemiştir.

Davalılar, işe son verme nedenlerini, işine son verilecek kişilerin sayı ve kategorilerini ve- uygulama süresi ile ilgili bilgileri Davacının üyesi olduğu sendikaya bildirmemişlerdir.

Davacı, Mağusa Kaza Mahkemesinde, bu konuda 3154/2010 sayılı bir dava açmıştır. Dava halen duruşma tayinli olarak gündemdedir.

Davaya konu Doğu Akdeniz Koleji kap-atılmıştır.

İNCELEME:

Dava ile ilgili olguları, sunulan emareleri ve Taraf Avukatlarının argümanlarını tetkik edip değerlendirdim.

Bu meselede öncelikle meşru menfaat konusunu incelemeyi uygun gördüm.

Davalılar Avukatı, amaçsız dava olamayacağını, -Davacının bu dava ile amacının, haksız alındığını iddia ettiği idari kararı iptal ettirip, tazminat için kaza mahkemesine başvurmak olduğunu, halbuki Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde 3154/2010 sayılı davayı açmak suretiyle bu davanın konusunu akademik hale ge-tirdiğini, YİM 200/94 (D.13/98) sayılı içtihat kararına göre, konusu akademik kalan davada, davacının meşru menfaatinden bahsedilmeyeceğinin karara bağlandığını belirterek, bu nedenle meşru menfaat yokluğundan davanın iptalini talep etmiştir.

Davacı Avuk-atı ise, her iki mahkemede dava açılmasının Davacının aleyhine alınamayacağını, YİM 81/2010 (D.14/2013), YİM 74/2010 D.5/2012) ve YİM 79/2010 (D.20/2013) sayılı davalarda bu hususta karmaşa olduğunun belirlendiğini ve her iki mahkemede dava açmanın Davacı -aleyhine yorumlanamayacağını, dolayısıyla, Davalılar Avukatının iddialarının ileri gidemeyeceğini ileri sürmüştür.

Huzurumdaki dava, bir sözleşmenin ihlali davası olmadığı gibi, bir tazminat veya İş Yasası kapsamında açılmış iş uyuşmazlığı davası da değil-dir. Dolayısıyla, bu davada, ne sözleşme hükümlerine riayet edilip edilmediğini, ne sözleşme hükümlerinin ihlâlini, ne de tarafların tazminata hak kazanıp kazanmadıklarını karara bağlayacağım.

Bu davada karara bağlanacak olan yegane husus, taraf Avukatla-rının da kabul ettikleri gibi, Davalıların kamu gücünü kullanarak, Davacının sözleşmesini feshetmek suretiyle işine son verdikleri kararın, hukuka uygun alınıp alınmadığıdır.

Yüksek İdare Mahkemesinin görev ve yetkileri ile kaza mahkemelerinin görev ve y-etkileri tamamıyla birbirinden farklıdır. Yüksek İdare Mahkemesinde dava açan bir kişinin aynı zamanda kaza mahkemesinde de dava açmış olması, Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisini ortadan kaldırmadığı gibi, iptal davasının konusunu akademik hale getirmemekt-edir.

Kamu gücü kullanılarak alınan bir idari kararın, Yüksek İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesi halinde, idare makamlarının birincil görevi, mahkemenin iptal kararının gereğini yerine getirmektir. Anayasa'nın 152(6) maddesinde de açıkça ifade edi-ldiği gibi, karar kişiyi tatmin eder şekilde yerine getirilmediğinde, kişinin tazminat için dava açma hakkı doğmaktadır.

Emare No.2 olarak huzurumda bulunan, Mağusa Kaza Mahkemesinde açılmış olan, 3154/2010 sayılı davanın talep takririnde, Anayasa'nın 152-(6) maddesi kapsamında bir tazminat talebinde bulunulmamıştır.

Kaza Mahkemesinde açılan dava, iş uyuşmazlığına bağlı akit ihlaline, huzurumdaki dava ise idari bir kararın hukuka aykırı şekilde alındığı sebebine dayandırılmıştır. Her ikisi farklı sebepler-dir ve direkt olarak birbirine bağlı değildir. Taraflardan biri, ilgili mahkemenin davayı görmeye yetkisi olmadığı iddiasında ise, bu yönde hukuki itirazını yapmakta serbesttir. Bunun dışında her iki mahkemede dava açılması, herhangi bir mahkemenin görev y-etkisini ortadan kaldırmadığı gibi, yetki konusunda estoppel oluşturmaz veya öteki davayı akademik hale getirmez.

Bu neticeden hareketle, Davacının, Mağusa Kaza Mahkemesinde açtığı 3154/2010 sayılı Emare No.2 davanın, Davacının meşru menfaatine olumsuz et-ki etmediğine, onun meşru menfaatini ortadan kaldırmadığına ilişkin bulgu yaparım.

Davalılar Avukatının bu yöndeki itirazını reddettikten sonra, iptali istenen Sözleşmenin feshi ve Davacının işine son verilmesi kararının idari bir karar olup olmadığını k-arara bağlamam gerekmektedir.

Taraf Avukatları, konunun Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine girdiğini kabul etmektedirler. Ancak, aynı konuda Kaza Mahkemesinde de dava açıldığını dikkate aldığımda, görev yetkisi konusunun Mahkeme tarafından incelenmesi ge-rektiği kanaatindeyim.

İki yanlı işlemlerden olan idari sözleşmelerde, İdarenin, kamu gücünü kullanarak, sözleşmede yer almayan sebeplerle sözleşmeyi sonlandırması halinde, kararın iptali için Yüksek İdare Mahkemesine; bunun dışında, İdarenin akit taraf -gibi davranarak, sözleşmeyi sonlandırdığı hallerde ise uyuşmazlıkların çözümü için kaza mahkemesine başvurulacağı içtihatlar ile benimsenmiştir.

Mevcut olgulara göre, Vakıf Yöneticiler Kurulu tarafından, 30.6.2010 tarih ve 09-10/27-3 sayılı karar ile, Ün-iversite öncesi eğitim kurumları olan, Doğu Akdeniz İlkokulu Çocuk Yuvası, Doğu Akdeniz İlkokulu ve Doğu Akdeniz Kolejinde, içerisinde Davacının da bulunduğu personelin, akademik yetersizlik, öğrenci sayısındaki düşüş ve kalitenin yükseltilmesi hususları d-ikkate alınarak, 13.8.2010 tarihi itibarıyla sözleşmelerinin sonlandırılması veya uzatılmaması konusunda Rektörlüğe yetki verilmiş (Emare No.1); Rektörlük tarafından "akademik gerekçelerle, Doğu Akdeniz Kolejindeki hizmetine ise ihtiyaç duyulmadığından, sö-zleşmenizin feshedilmesine karar verilmiştir" şeklinde kaleme alınan Emare No.3 ihbar ile Davacının işine son verilmiştir.

Gerek Vakıf Yöneticiler Kurulunun yetkilendirme kararından gerekse Rektörlük tarafından alınan Sözleşmenin feshi ve işe son verme k-ararından açıkça görülebileceği gibi, Emare No.4 İstihdam Sözleşmesine veya herhangi bir maddesine dayandırılmadan, tamamen Sözleşme dışı gerekçelerle Davacının hizmet akdi feshedilmiştir.

Buna göre, Davalıların akit taraf gibi davranmadıkları ve kamu güc-ünü kullanarak alınan idari bir karar ile Davacının işine son verdikleri açıktır.

Davalılar, idari bir kararla, Davacının işine son verdiklerinden, mezkur idari kararın iptali ile ilgili açılan davada, Yüksek idare Mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin b-ulgu yaparım.

Davacının işine son verilmesi kararının idari bir karar olduğu bulgusuna vardıktan sonra, mezkur idari kararın hukuka uygun alınıp alınmadığını incelemem gerekmektedir.

Davacı Avukatının argümanlarından biri de, Davacının, Emare No.4 Hizm-et Sözleşmesini, Davalı No.4 Doğu Akdeniz Üniversitesi ile yaptığı, ancak Sözleşmenin, Sözleşmeye taraf olmayan Vakıf Yöneticiler Kurulu vasıtasıyla, Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı tarafından feshedildiği, bu anlamda yetki aşımı olduğu, Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakf-ının görevleri arasında istihdam etme veya istihdamı sonlandırma yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle kararın yetki unsuru bakımından sakat olduğu yönündedir.

Davalılar Avukatı ise, Emare No.3 ihbara atıfta bulunarak, feshin Rektörlük tarafından yapıldığını-, bu iddianın ileri gidemeyeceğini ileri sürmüştür.

Daha önce iktibas ettiğim, Vakıf Yöneticiler Kurulunun 30.6.2010 tarih ve 09-10/27-3 sayılı kararında, Davacının görevinin sonlandırılması konusunda Rektörlüğe yetki verilmiş olduğu görülmektedir.

Yet-ki verme, icrai nitelikli nihai bir işlem değildir. Davacının işine son veren icrai nitelikli kararı Rektörlük almış ve Emare No.3 ihbarla Davacıya bildirmiştir. Bu durumda, Emare No.4 Hizmet Sözleşmesindeki taraflardan biri olan Doğu Akdeniz Üniversitesi -tarafından alınan işe son verme kararında, yetki unsuru bakımından sakatlık olduğunu söylemek mümkün değildir.

Davacı Avukatının, dava konusu Sözleşmenin feshi ve işe son verme kararı ile ilgili bir diğer iddiası, kararın şekil unsuru bakımından sakat ol-duğu yönündedir. Bu iddiaları 3 başlık altında toparlamak mümkündür:

Davacının işine son verilirken, Davacıya müdafaa hakkı tanınmamış, Davacının Sendikasına haber verilmeden, ILO Sözleşmelerine aykırı şekilde, işine son verilmiştir.
Davacının işine son- verilirken, Üniversite Öncesi Eğitim Kurumları tarafından, Davacı hakkında görüş alınmamıştır.
Akademik Personelin Kadro ve Çalışma Tüzüğü'nün 9. maddesi ve Emare No.6 Toplu İş Sözleşmesi'nin 8. maddesine göre, Davacının Sözleşmesi feshedilmeden önce, Da-valıların hazırlayacağı performans ölçme ve değerlendirme yönetmeliği yapılıp bu yönetmelik tahtında Davacının Sözleşmesinin feshedilmesi gerekirken, bu yapılmamıştır.


Davalı No.4, Kamu Tüzel Kişiliği olan bir üniversitedir. Davalı No.4 ile Davacı arası-nda aktedilen Emare No.4 Hizmet Sözleşmesi, Davalılar tarafından eğitim alanında yürütülen kamu hizmetinin yerine getirilmesi maksadı ile yapılmış idari bir sözleşmedir.

İdare, idari bir sözleşmeyi tek yanlı olarak feshetme hakkına sahiptir. İdarenin bu -yetkisinin altında, icrai karar alma yetkisi ve hukuka uygunluk karinesi yatmaktadır. (Bkz.Prof.Dr.Kemal Gözler, İdare hukuku Cilt II, sayfa 195)

İdarenin bir sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilmesi için idare hukuku prensiplerine göre sözleşmecinin- ağır kusuru olması ve sözleşmeyi bir müeyyide olarak tek taraflı feshetmesi veya sözleşmecinin kusuru olmasa bile sözleşmenin kamu yararı gereği feshedilmesi gerekir. (Bkz.Prof.Dr.Kemal Gözler, İdare Hukuku, Cilt II, sayfa 195)

Huzurumdaki davada, ne Dav-acıya gönderilen Emare No.3 fesih ihbarında, ne de Emare No.1 Vakıf Yöneticiler Kurulu kararında Davacıya ağır kusur isnadı yapılmış veya kamu yararı gereği, hizmet akdinin feshedildiği belirtilmiştir.

Her iki karardan da anlaşılan fesih sebepleri, Davac-ının akademik yetersizliği, öğrenci sayısındaki düşüş ve kalitenin yükseltilmesidir.

Öğrenci sayısındaki düşüş ve kalitenin yükseltilmesi sorunu, Davacı ile doğrudan bağlantılı bir sebep değildir.

Davacının akademik yetersizliği ise subjektif bir olgu-dur. Davacının ağır kusuru olarak telakki edilemez. Bu gerekçe, Davacının kişisel başarısızlığı anlamına gelmektedir. Başarısızlık, göreceli (nisbi) bir kavram olup, kişiye ve başka şeylerin varlığına göre değişebilmektedir. İdare, böyle bir sonuca, "bana- göre" testi ile ulaşamaz. Böyle bir karar alınırken, kişinin çalıştığı bölümlerden değerlendirme alınmalı, Davacıya söz hakkı vermeli ve kararın gerekçesi somut verilere dayandırılmalıdır. Bu konuda çıkarılması öngörülen yönetmelik çıkarılmış olmasa bile,- uygulanan başarısızlık kriterlerinin kişiye bildirilerek, kendisinden izahat istenmesi doğal adalet ilkelerinin gereğidir.

Bunun yanı sıra, İdarenin bir kamu hizmetini görmesi için bir kişi ile sözleşme yapması halinde, sözleşmeye ve ILO Sözleşmelerine- bağlı olarak hareket etmesi, hem yasaların hem de hukuka bağlı bir İdarenin sorumluluğudur.

İdarenin bir sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme koşulları yoksa, tek taraflı fesih yoluna yönelmemelidir. Ülkemizde yürürlükteki ILO Sözleşmelerinin uygulan-masını içeren 17/93 sayılı Yasa tahtında, işveren tarafından işe son vermekle ilgili 158 sayılı Sözleşme'nin 7. maddesi gereğince, işten çıkarmadan önce, çalışanın savunmasını alma yönüne gitmelidir.

Huzurumdaki davada, Davalılar herhangi bir kriter uygu-lamadan, somut başarısızlık kriterlerini göstermeden ve Davacıya savunma hakkı vermeden Sözleşmesini feshettiler.

Davalı No.4'ün, Davacının Sözleşmesini tek taraflı olarak feshederken uyguladığı yöntem, idari kararı, şekil yönünden sakat hale getirmekted-ir. Mevcut hali ile konu idari kararın iptali gerekmektedir.

Davacı Avukatı, konu idari kararın, sebep unsuru bakımından da hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ve özellikle Emare No.3 ihbarda, sebebin açık bir şekilde gösterilmediğini ileri sürmüştür.

E-mare No.3 ihbar, "akademik gerekçelerle Doğu Akdeniz Kolejinde hizmetinize ihtiyaç duyulmadığından, 31.7.2011 tarihinde sona erecek olan sözleşmenizin feshedilmesine karar verilmiştir" şeklinde kaleme alınmış olsa da; bu karara bağlı olarak gerçek sebebin -akademik yetersizlik, öğrenci sayısındaki düşüş ve kalitenin yükseltilmesi olduğu, Vakıf Yöneticiler Kurulunun Rektörlüğe gönderdiği 30.6.2010 tarih ve 09-10/27-3 sayılı yetkilendirme kararı ile açık seçik ortadadır. Bu anlamda karar, sebep unsurundan yoks-un bir işlem olarak değerlendirilemez.

Ancak, sebep unsuru bakımından bir idari kararın hukuka uygun olması için, kararda gösterilen nedenin hukuka ve gerçeğe aykırı olmaması gerekir.

Bu konuda, YİM 164/94 (D.29/96) sayılı karardan, kısa bir iktibasta- bulunmayı uygun gördüm. Konu kararda şöyle denmiştir:

"Genel olarak yönetsel işlemler bir nedene dayanır.
Yönetim hukukunda neden denildiğinde, yönetsel işlemlerden önce gelen, yönetimi böyle bir işlem yapmaya yönelten etkenler anlaşılır. Neden, yönet-sel işlemin bir tür gerekçesidir. Yönetimin, kararını dayandırdığı nedenin hukuka ve gerçeğe uygun olması gerekir. Yönetsel yargı yeri yönetsel işlemin nedeninin hukuka ve gerçeğe uygun olup olmadığını denetler. Kararda gösterilen nedenin hukuka veya gerçe-ğe aykırı olması durumunda işlem iptal edilir. Yönetimin işlemine neden olarak kullandığı olayın, dayandığı olguların, gerçeğe uygun olması gerekir; Yargı yeri gösterilen nedenin gerçeğe aykırı olduğu sonucuna varırsa işlemi iptal eder."

Huzurumda, Davacı-nın akademik yetersizliğini ortaya koyacak yazılı veya sözlü şahadet olmadığı gibi, öğrenci sayısının düşüşü veya kalitenin yükseltilmesi gerekçeleri de doğrudan Davacıdan kaynaklanabilecek sebepler değildir. Kaldı ki, öğrenci sayısının azalması gerçek ol-sa bile, çalışanların işten durdurulması ile ilgili uygulanacak yöntemin, hakkaniyete uygun, objektif kriterler ile yarar unsuru gözetilerek belirlenmelidir. Yönetilenlere hukuki güvence sağlamayan, subjektif ve yanlı davranıldığı görünümü veren uygulama v-e kararlar kamu yönetiminde tesis edilmemelidir.

Davalı No.4 tarafından alınan Emare No.3 kararda belirtilen gerekçelerin, somut veri, objektif değerlendirme
ve okulun geleceği ile ilgili kamu menfaati bakımından değerlendirilebilecek bir nedene dayanma-dığı anlaşıldığından,
dava konusu kararın dayanağı olarak belirtilen nedenlerin hukuka ve gerçeğe uygun alındığı sonucuna varılması imkanı yoktur.

Bu nedenle, dava konusu idari karar, sebep unsuru bakımından da hukuka aykırı alınmıştır ve iptali gerekme-ktedir.

Yukarıdakiler ışığında Davacı, talep kısmının 'A' paragrafındaki talebinde başarılı olmuştur.

Davacı, talepler kısmının (B) paragrafında, Davalıların Akademik Personelin Performans Ölçme ve Değerlendirme Yönetmeliğini hazırlayıp yürürlüğe koymadı-kları cihetle, devam etmekte olan bir ihmalin varlığına karar verilmesini talep etmektedir.

Davacının bu talebinin, huzurumdaki dava açısından önem arzettiği kanaatinde değilim. Yönetmeliklerin nitelik itibarıyla idari yargı denetimine tabi Anayasa'nın 1-52. maddesi kapsamında, idari bir işlem mi yoksa idari yargı denetimine tabi olmayan yasal mevzuat mı sorularına cevap verme gereğini duymadan, öncelikle belirtmek istediğim husus, idari ihmalden söz edebilmek için ortada herhangi bir idari karar ya da iş-lemin bulunmaması gerektiğidir.

Davalılar No.2,3 ve 4, aldıkları Emare No.3 kararla Davacının işine son vermişlerdir. Mezkur yönetmeliğin
çıkarılmış olup olmadığının birel işleme olan etkisi mezkur kararın iptali isteminde değerlendirilebilir. Ancak bire-l işlem oluştuktan sonra, artık idari bir ihmalden bahsedilemez. Bu nedenle Davacının 'B' paragrafındaki talebinin reddi gerekmektedir.

SONUÇ:

Davacı 'A' paragrafındaki talebinde başarılı olduğundan, lehine aşağıdaki gibi hüküm verilmesi gerekmektedir-.

Netice itibarıyla;
Davacının, 8.9.2009 tarihli Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı Üniversite Öncesi Eğitim Kurumları Eğitim Hizmetleri Personeli İstihdam Sözleşmesini fesheden ve Davacının işine son veren 1.7.2010 tarih ve 250/506/2733 sayılı kararın hükümsüz -ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına;
(B) paragrafındaki talebin ret ve iptal edilmesine; ve
Mukayyit tarafından tespit edilecek dava masraflarının Davalı No.4 tarafından ödenmesine
Hüküm ve Emir verilir.



Ahmet Kalkan
- Yargıç
20 Kasım, 2013













16






Full & Egal Universal Law Academy