Yüksek İdare Mahkemesi Numara 10/1984 Dava No 1/1986 Karar Tarihi 06.01.1986
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 10/1984 Dava No 1/1986 Karar Tarihi 06.01.1986
Numara: 10/1984
Dava No: 1/1986
Taraflar: Ali Höyük ile Güv. Kuv. Kom.
Konu: Eksik askerlik hizmetinin tamamlanması kararının iptali istemi -
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 06.01.1986

-
D.1/86 YİM.10/84

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. -Dayıoğlu, Aziz Altay.
Anayasanın 118. maddesi hakkında

Müstedi: Ali Höyük, Çatalköy R.65
- i l e -
Müstedaaleyh: Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Boğaz vas. ile KKTC,
Lefkoşa
- A r a s ı n d a


Müstedi namına: Güner Çakın
Müstedaaleyh namına: Erden Algun




Yasa Maddesi:

İstemin Özeti: Eksik mükellefiyet hizmeti bulunduğu gerekçesi ıle Müstediyi askerlik hizmetine tabi tutan Müstedaaleyh kararı-nın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi



OLAY: Öğrencilik yıllarında tatillerde mücahitlik yapan Müstedi Ziraat Kolle- jini bitirdikten sonra temelli mücahitliğe devam etmiş ve iş bulması üzerine de- terhis olarak işe başlamıştır. Terhis olurken büyük terhis belgesi alan Müstediye bilahare küçük terhis belgesi verilerek gün ve ay olarak da hizmeti belgelendi. 1984'de Müstedaaleyh Müstediye gönderdiği bir yazıda mücahitlik hizmetine başlama tarihinin s-ehven 1966 yazıldığını belirterek, eksik hizmetin tamamlanmasını istedi. Müstedi, Müstedaaleyhin bu kararına karşı Yüksek İdare Mahkemesine başvurdu.

SONUÇ: İdari Hukukta yürütsel ve yönetsel bir karar alan bir organ veya makamın aldığı karara mesnet teşk-il eden olguları doğru değerlendirip yapmış olduğu bulguların ilk nazarda gerçek olduğuna dair bir karine vardır. Bu nedenle her yönetsel veya yürütsel yetki kullanan bir organ veya makamın aldığı yönetsel veya yürütsel bir kararın ilk nazarda doğru olarak- alındığı varsayılır.
Gerek Müstedi gerekse tanık olarak celbettiği kişilerin şahadetini değerlendirdikten sonra bunların yukarıda sözü edilen karineyi ters çevirecek nitelikte olmadığı kanısına varırız.
Sonuç olarak başvuru reddolunur.
_____________-_______


H Ü K Ü M

Şakir Sıdkı İlkay: Bu başvuruda Mahkemenin hükmünü sayın Yargıç Salih S. Dayıoğlu verecektir.

Salih S. Dayıoğlu: İşbu başvuru ile müstedi eksik mükellefiyet hizmeti bulun- duğu gerekçesi ile 5.3.1984 tarihinden itibaren kendisini ask-erlik hizmetine tabi tutan müstedaaleyhin 29.2.1984 tarih ve Asal: 4000-97-84/209 sayılı kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi isteminde bulundu.

Olgular hususunda taraflar arasında büyük ayrılıkla-r vardır. Müstedi yemin tahtinde vermiş olduğu şahadetle özetle 1965-66 ders yılında Beyarmudu Ziraat Kolejine yatılı olarak devam etmeye başladığını, tahsilini 27.6.1968 tarihinde bitirdiğini, tahsil süresi esnasında 1 Şubat ile 15 Şubat tarihleri arasınd-a olan Şubat tatillerinde ve 10 Haziran ile 25 Eylül tarihleri arasında Düzkaya (Evdim)'ya gittiğini ve orada tatil günlerinde mücahitik yaptığını, yaptığı müca- hitlik günlerini ilgilerin bir sene yapmış gibi telakki ettiklerini esasen o zamanlar öğrencil-ere daimi mücahitlik yaptırtmadıklarını, 27 Haziran 1968'de Beyarmudu Ziraat Kolejini bitirdikten sonra temelli olarak Düzkayaya döndüğünü ve orada mücahitliğe devam ettiğini, ilkin vurucu takımda daha sonra da bölük kararga- hında yazıcı olarak görev ifa -ettiğini, iş bulması üzerine kendi isteği ile 15 Kasım 1969 tarihinden itibaren terhis edildiğini, kendisini büyük boy mücahitlik terhis belgesi düzenlediğini bu terhis belgesinde mücahitliğe başlama tarihinin 1966, terhis tarihinin ise 15.11.1969 olarak k-aydedildiğini, 2 Temmuz 1979 tarihinde Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına yazdığı bir yazı ile terhis belgesinde müca- hitliğe başlama tarihi olarak gösterilen 1966 yılının ay ve gün olarak belirlenme- sini talep ettiğini, bunun üzerine kendisine verilen k-üçük mücahitik kimlik kar- tında 1966 yılının 1.1.1966 olarak belirlendiğini, daha sonra 29 Şubat 1984 tari- hinde müstedaaleyhten almış olduğu bir yazı ile sözü edilen küçük mücahitlik terhis belgesindeki mücahittliğe duhul tarihi olarak gösterilen 1.1.19-66 tarihinin sehven yazıldığını, Asal ve Seferberlik Şubesinde kayıtlara göre ise mücahitliğe giriş tarihinin 1 Aralık 1968 olarak görüldüğünü, bundan ötürü eksik olduğu iddia edilen askeri hizmetini tamamlamak üzere 5 Mart 1984 tarihinde Asal ve Seferberl-ik Şubesinde hazır bulunmasının talep edildiğini, özcümle mücahitliğe giriş tarihinin iddia edildiği gibi 1.12.1968 olmayıp, 1.1.1966 olduğunu söyledi. İlgili tarihlerde mücahitlik yaptığını tevsik etmek için müstedi mücahitlik yaptı- ğını iddia ettiği bö-lüğün, ismi Salih İbrahim olan komutanını ve o bölükte aynı zamanda mücahitlik yapan ve ismi Özdal Hasan olan bir başka şahsı şahit olarak Mahkemeye celbetti.

Zamanında bölük komutanlığı yapan Salih İbrahim şahadetinde özetle 1965-66 yıllarında bölüğünde- gündüz öğrencilik, geceleyin ise mücahitlik yapan öğrenciler bulunduğunu müstedinin de o tarihlerde Beyarmudunda öğrenci olduğunu ancak köye yaz tatillerinde geldiğini mücahitlik yaptığını, mücahitliğe 1966 yılında yaz tatilinde başladığını söyledi. Bu şa-hit müstedinin Şubat tatillerinde mücahitlik yapıp yapmadığı konusunda şahadetinde birşey söylemedi. Müstedi tarafından çağırılan diğer tanık Özdal Hasan ise ilgili tarihlerde Müstedinin mücahitlik yaptığı doğrultusunda Mahkemeye şahadet verdi.

Müstedaal-eyhi temsilen Askeri Kd. Savcı dört şahit celbetti. Bunlar sırası ile Ahmet Kamil, Menteş İbrahim, Mahmut Ersin ve Erden Özerden'dir. Ahmet Kamil şahadetinde özetle 1965 yılından 1971 yılına kadar Düzkaya köyünde gerek bölük karargahında gerekse taburda mü-cahitlik yaptığını, ilgili zamanlarda öğrenci olup gündüzleri Limasol'da okuluna giderken geceleri de mücahitlik yaptığını söyledi. Müstedinin mücahitlik yaptığını iddia ettiği vurucu ekipte mücahitlik yaptığını ancak Beyarmudu Kolejini bitirdikten sonra m-ücahitliğe başladığını söyledi. Bu ekipte mücahitlik yapan tek öğrenci kendisi olduğunu ve maaş bordrosunu da bizzat kendisi hazırladığı için durumu yakından bildiğini ve bu bakımdan müstedinin ilgili tarihlerde iddia ettiği gibi mücahitlik yapmadığını sö-yledi. Müstedaaleyh tarafından çağırılan 2. şahit Menteş İbrahim ilkin bölük komutan muavinliği daha sonra da bölük komutanlığı yapan kişilerdir. Bu şahit müstedinin kendi bölüğüne bağlı bir mücahit olarak köyde mücahitlik yaptığını hatırlamadığını, hatırl-adığı hususun müstedinin Beyarmudu Kolejini bitirdikten sonra Dal 4 ve takım komutan muavini olarak mücahitlik yaptığı olduğunu söyledi. 1966 yılının 7. ve 8. aylarında vurucu takımın komutanı olduğunu söyleyen şahit daha önceki komutanın ise kard-eşi olduğunu bu takımın eğitimini kendisi yaptığını, eğitim yapanları hatırladığını, müstedi de iddia ettiği gibi eğitim yapmış olsaydı onu da hatırlayacağını, bu babta onu hatırlamadığını söyledi. Şahit, devamla, müstedinin Beyarmudu Kolejini bitirdikten -sonra 1968 yılında mücahitliğe başladığını söyledi. Müstedaaleyh tarafından çağırılan 3. şahit Mahmut Ersin ise müstediyi çok iyi tanıdığını 1964-74 tarihleri arasında Düzkaya'da mücahitlik yaptığını müstediyi Dal 4 yardımcısı olarak hatırladığını ve müste-diyi vurucu ekipte hatırlamadığını söyledi. Askeri Kıd. Savcı tarafından celbedilen son şahit Asal Şube Müdürü Binbaşı Erden Özerden'dir. Bu şahidin ifadesine göre 30.1.1984 tarihıide müstedi ile görüştüğünü ve görüşmesi esnasında müstedi ona 1966-1969 yıl-ları arasında aralıksız mücahitlik yaptığını ifade ettiğini söyledi. Bu tanık hiçbir zaman müstedinin kendisine ilgili tarihlerde sadece tatillerde mücahitlik yaptığını söylemediğini ileri sürdü.

İdari hukukta yürütsel ve yönetsel bir karar alan bir org-an veya makamın aldığı karara mesnet teşkil eden olguları doğru değerlendirip yapmış olduğu bulguların ilk nazarda gerçek olduğuna dair bir karine vardır. Bu nedenle her yönetsel ve yürütsel yetki kullanan bir organ veya makamın aldığı yönetsel veya yürüts-el bir kararın ilk nazarda doğru olarak alındığı varsayılır.

Önümüzdeki meselede müstedinin mücahitliğe giriş tarihi açısından müstedaaleyh tarafından dikkate alınan olguların ve verilen kararın doğru varsayılması gerekir. Müstedi, olgular konusunda, müs-tedaaleyhin bir yanılgı içinde olduğunu iddia ederek yukarıda özeti verilen şahadeti Mahkemeye ibraz etti. Biz gerek müstedinin ve gerekse müstedaaleyhin celbettiği tanıkların şahadetlerini esaslı bir şekilde inceledik. Onların tavır ve hareketlerini gözet-imimiz altında bulundurduk. Gerek müstedi ve gerekse tanık olarak celbettiği kişilerin şahadetini değerlendirdikten sonra bunların yukarıda sözü edilen karineyi ters çevirecek nitelikte olmadığı kanısına varmış bulunuyoruz. Bu sonuca varmamızın esas sebepl-erinden bazıları şöyle özelenebilir:

1. Müstedinin başvurusu dikkatle incelenecek olursa yaptığı mücahitliği sadece yaz tatilleri ile sınırlı tuttuğu halbuki yemin tahtındaki şahadetinde Şubat tatillerinde de mücahitlik yaptığını ileri sürdüğü görülecekt-ir.

2. Müstedinin mücahitlik yaptığı iddia edilen vurucu takıma komutanlık eden iki ayrı kişinin zıt şahadetlerine karşın sözü edilen taburda bilfiil bordroları hazırlayan ve özellikle ilgili zamanlarda mücahitlik yapan kişilerin isimlerini defalarca yaz-an ve bu isimleri en iyi hatırlayabilecek durumda olan Ahmet Kamil'in şahadeti üzerimizde olumlu etki bırakmış bulunmaktadır. Bu şahidin şahadetine inanmayı salim bulduk. Gerek Ahmet Kamil'in şahadeti ve gerekse daha önce değindiğimiz gibi müstedinin mü-stedaaleyh tarafından alınan karara mesnet teşkil eden olguların doğruluğu hususundaki karinesini bertaraf edeme- diği gerçeği karşısında başvurunun reddedilmesi kaçınılmazdır.
Sonuç olarak başvuru reddolunur.


(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S.- Dayıoğlu) (Aziz Altay)
Başkan Yargıç Yargıç

6 Ocak 1986

D.4/86 YİM 137/85
Yüksek -İdare Mahkemesi OlarakOturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu, Aziz Altay.
Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Müstedi: İsmail Akıncı, Girne.
- ile -
Müstedaaleyh: 1. Saptama, Değerlendirme ve -Tazmin Komisyonu Başkanlığı
vas. KKTC, Lefkoşa.
2. İçişleri ve İskan Bakanlığı vas. ile KKTC, Lefkoşa.
A r a s ı n -d a.

Müstedi namına: Abdurrahman Şeref.
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan.
İlgili şahıs namına: Ahmet Kalkan.



Yasa Maddesi: 17/81 Kira (Denetim) Yasası ve 10.12.1982 tarih ve 575 sayılı Bakanlar Kurulu kararı.

İstemin Özeti: Ara emri talebi.


OLAY:- 1975 yılından beri Müstedinin kirasında bulunan Otel, eşdeğer maksatlar bakımından kaynak paketinde ilan edildi. Müstedi hak sahibi paketinde olmadığından kaynak paketine müracaat etmediği gibi otelin kaynak ilanına da itiraz etmedi. Otel ilgili şahsa eşd-eğerine karşı verildi. Müstediye, kira müddetinin son bulduğu tarihte, oteli boşaltmasını bildiren Müstedaaleyhin bu yazısını alan Müstedi ara emri talebinde bulundu.

SONUÇ: Müstedinin konu otelde meşru menfaati olduğu kuşkuludur. Ancak bu safhada meselen-in esası hakkında bir karar vermenin doğru olmadığına, bu nedenle geçici ara emri verilmesine karar verilir.


K A R A R

Şakir Sıdkı İlkay, Başkan: Bu Mahkeme, 11.11.1985 tarihinde müstedinin ara emri istidasını reddederken şöyle demiştir:

"Müstedi, - başvurusu ile müstedaaleyh (1) tarafından alınan ve 5 Temmuz 1985 tarihli olup kendi bilgisine 12 Temmuz 1985 tarihinde gelen ve Socrates Oteli diye bilinen taşınmaz malın eşdeğer kaynak paketinde ilan edilerek bir hak sahibi şahsa verildi-ğine ve 18.11.1985'ten sonra hak sahibi şahsa teslim edileceğine ilişkin kararın veya işlemin tamamen etkisiz ve hükümsüz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair bir karara verilmesini istemiştir. Müstedi, daha sonra dosyalanan bir istida- ile de başvurunun neticelenmesine değin müstedaaleyhlerin ve vekillerinin veya onların namına hareket edenlerin müstedinin icarında veya tahsisinde veya tasarrufunda bulunan taşınmaz mala girmemesi veya fiili veya müstedinin tasarruf hakkı ile bağd-aşmayan herhangi bir müdahalede bulunmamaması için bir ara emri verilmesini istemiştir.
Bugün ara emri istidasının duruşması yapılmıştır. Durumu tezekkür et-miş ve kararımızın gerekçelerini ileride vermek üzere istidayı reddetmeği uygun gördük.
- Sonuç olarak ara emri istidası, kararımızın gerekçeleri ileride verilmek üzere, reddolunur."

Şimdi de kararımızın gerekçelerini veriyoruz.

Olgular Sayın Yargıç Aziz Altay'ın biraz sonra okuyacağı kararda izah edilmiştir. Bu nedenle bunları beni-m de tekrarlamam gerekmemektedir.

Müstedi hak sahibi olmadığı ve otelin kendısıne verilmesi için müracaat etmediği cihetle başvuru konusu idari karar veya işlemin onun meşru bir men- faatını ihlal etmiş olduğu, ilk nazarda, gözükmektedir. Ancak belirtmek- yerinde olur ki bu hususu sadece ara emri istidası bakımından değerlendirmiş bulunu- yorum.

Müstedi, istidasının duruşmasında, 22.10.1985'ten sonra konu yerin yasal kiracısı olarak hakları bulunduğundan söz etti. Otellerin Kira (Denetim) Yasası kurallar-ından muaf tutulmuş olduğu bir yana, bu gibi bir hak medeni hukuk altında bir hak olduğu cihetle, kanımca, bu başvuruyu etkilememektedir.

Yukarıda belirtilenler ışığında müstedinin haklı bir başvuru sebebi olduğu- na dair belirtiler mevcut olduğu hususun-da tatmin edilmedim. Bu nedenle talep edilen ara emrinin verilmesinin doğru ve adil olmadığı görüşündeyim.

Salih S. Dayıoğlu: Sayın Yargıç Aziz Altay'ın biraz sonra okuyacağı kararla hemfikirim.

Aziz Altay: Müstedi yapmış olduğu işbu ara emri istidasında- muvaffak olabilmesi için ciddi bir dava sebebi olduğu, davasının haklı bir nedene dayandığı ve geçici emir verilmediği takdirde telafisi imkansız zarara uğrayacağı hususunda Mahke- meyı ilk bakışta tatmin etmesi gerekir.

Mahkeme huzurundaki şahadete gör-e 1975 yılından beri müstedinin kira- sında bulunan Socrates Oteli, Haziran 1984 tarihinde çıkan eşdeğer kaynak paketinde kaynak olarak ilan edildi. Hak sahibi olan ilgili şahıs başka birçok hak sahipleri gibi konu otel için müracaatta bulundu. Yapılan mür-acaatları değerlendiren 1. müstedaaleyh konu otelin ilgili şahsa verilmesine karar verdi ve bu karar uyarınca kendisine 17.10.1984 tarihinde kesin tasarruf belgesi verildi. Müstedi konu otelin kaynak paketine dahil edildiğini bildiği halde hak sahibi olma-dığı için herhangi bir müracaatta bulunmadı.

İlgili şahıs kesin tasarruf belgesi aldıktan hemen sonra otelin durumunu müstedi ile görüştü ancak otelin 22.10.1985 tarihine kadar müstedinin kirasında olduğunu dikkate alarak herhangi bir girişimde bulunmadı-.

1. Müstedaaleyhin yazdığı ve dağıtımı müstediye de yapılan 5 Temmuz 1985 tarihli bir yazıdan konu otelin 8.11.1985 tarihine kadar ilgili şahsa devre- dilmesinin istendiğini öğrenen müstedi bu başvuruyu dosyaladı ve başvuru kesin sonuca bağlanıncaya kad-ar konu otele herhangi bir şekilde müdahale edilmesini men eden bir ara emri verilmesini istedi.

Görüleceği gibi müstedi 1975'ten 22.10.1985 tarihine kadar kiracısı olduğu konu otelin eşdeğer kaynak paketinde kaynak olarak ilan edilmesine zamanında herha-ngi bir itirazda bulunmadığı gibi, hak sahibi olmadığından otelin kendisine verilmesi için müracaat dahi edememiştir. Öte yandan, Bakanlar Kurulu 10 Aralık 1982 tarihinde Resmi Gazetenin Ek.III'ünde yayınlanan 575 sayılı Kararı ile daha önce "Denetim Bölge-si" içinde bulunan otelleri 17/81 sayılı Kira (Denetim) Yasası kurallarından muaf tuttu. Bu durumda müstedinin konu oteldeki kiracılık statüsü de sözleşmenin sona erdiği 22.10.1985 tarihinde son bulmuştur.

Yukarıda tüm belirtilenler ışığında müstedinin k-onu otelde meşru menfaatı olduğu kuşkuludur. Ancak bu ara emri istidasında meselenin esası hakkında kesin karar vermenin doğru olmadığını göz önünde bulundurarak, bu safhada, bu hususta kesın karar vermiş değilim.
Yukarıda değinilen olgular ve yasal durum- dikkate alındığında müstedi, ilk bakışta, ciddi bir dava sebebi olduğu hususunda beni tatmin etmiş değildir. Bu nedenle talep edilen geçici ara emrinin verilmesinin adil olmadığı kanısındayız.


(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu) - (Aziz Altay)
Başkan Yargıç Yargıç

13 Şubat 1986

D.5/86 YİM- 78/85
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Müstedi: Frank Poppleton, Uganda.
- ile -
Müstedaaleyh: KKTC Ekonomi ve Maliye- Bakanlığı Devlet Emlak ve Malzeme
Dairesi vas. KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Talat Kürşat
Müstedaaleyh namına:- Yaşar Boran.



Yasa Maddesi: 7/80 sayılı Yabancıdan Satın Alınan Taşınmaz Malların Kaydı Yasası ile 38/82 sayılı Para ve Kambiyo İşleri Yasası ve 16.5.1983 tarihli Kıbrıs Lirası ile ifade edilen meblağların Türk Lirasına dönüştürülmesi kararnamesi.

İs-temin Özeti: Müstedinin 7/80 sayılı Yasa altında elde etmiş olduğu hak neticesi sözü edilen fona ödemek zorunda olduğu miktarı Kıbrıs Lirası olarak ödemesi ve ödemenin ödeme tarihindeki resmi kurdan Türk Lirası olarak yapılması ile ilgili Müstedaaleyh kar-arının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: 1974'den önce Rumdan mal alan Müstedi Barış Harekatı nedeni ile kaydının adına yapılmadığı gerekçesi ile 7/80 sayılı Yasa tahtında gerekenin yapılması -için Mahkemeye müracaat etti. Alt Mahkeme Müstedinin müracaatını reddettı. İstinaf eden müstedi Yargıtayın kararı ile haklı bulundu ve satış bedelinden geriye kalan 2500 Kıbrıs Lirasını 7/80 sayılı Yasanın öngördüğü fona yaırılması kaydı ile taşınmaz malı-n müstedi adına kaydına karar verdi.
Müstedi, Müstedaleyhe müracaatla ödenmesi gereken miktarın kendisine bildirilmesini talep etti. Müstedaaleyh, Müstediye verdiği cevapta borcunun ödenme günündeki kur üzerinden yapılması gerektiğini bildirdi. Başvu-ru bu karardan yapıldı.

SONUÇ: Tefsire muhtaç bir sözcüğe ilkin doğal ve sözlük anlamı verilir. Bunun yapılmasıyla ortaya gülünç veya yasaya veya kurala aykırı bir mana çık- mazsa o sözcüğün doğal ve sözlük anlamı kullanılır. Kararnamede "doğan" sözcüğüne- doğal anlamı verildiğinde "o tarihte var olan" manası çıkacaktır ki, Müstedinin 1974 de Rum şirketine kalan borcu ödenmediğinden, kararname yürürlüğe girdiğinde borç vardı. Davanın 1984 de sonuçlanması bu durumu değiştirmez. Yasa bu borçların döviz olarak- ödenmesini istemiş olsaydı bunu 38/82 sayılı Yasada olduğu gibi açıkça söyleyebilirdi.
Sonuç olarak Müstedaaleyhin Müstediye gönderdiği ve Kıbrıs Lirasının resmi kurdan Türk Lirası olarak ödenmesi gerektiğini bildiren kararın hükümsüz ve etkisiz ol-duğuna ve herhangi bir sonuç doğurmaya- cağına karar verilir.
____________________


H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: İşbu başvuru ile müstedi müstedaaleyh tarafından avukatına göderilen 18.4.1985 tarihli yazıda müstedinin 7/80 sayılı Yasa altında elde etmi o-lduğu hak neticesi sözü edilen yasanın öngördüğü fona ödemek zorunda olduğu miktarı Kıbrıs Lirası olarak ödemesi ve ödemenin ödeme tarihinde Kıbrıs Lirasının resmi kurdan Türk Lirası olarak yapılması gerektiği doğrultusunda ifadesini bulan kararın hükümsüz- ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi isteminde bulundu.

Olgular hususunda taraflar arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Olgular şu şekilde özetlenebilir. Müstedi 1974 Barış Harekatından önce zamanında bir Ru-mdan satın almış olduğu ve Girne'de kain bir dairenin Barış Harekatı sonucu adına kaydını yaptıramadığı gerekçesi ile 7/80 sayılı Yabancıdan Satın Alınan Taşınmaz Malların Kaydı Yasası altında gerekenin yapılması için Mahkemeye müracaat ett. Davayı dinleye-n İlk Mahkeme 17.4.1984 tarihinde verdiği hükümle müstedinin müracaatını reddetti. Bunun üzerine müstedi istinaf etti. Yargıtayın 6.12.1984 tarihinde vermiş olduğu bir hükümle müstedi haklı bulundu ve dava konusu dairenin ismine kaydedilmesini ancak müsted-inin esas satıcıya olan ödenmemiş satış bedelinin kalan KL.2500.- ve faizlerinin Yasanın öngördüğü fona yatırılmasını emretti. Müstedi bunun üzerine satış bedelinden kalan miktarın ödenmesi için Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine yazmış olduğu 11.1.1985 tar-ihli bir yazı ile Yargıtayda verilen hükmün tasdikli bir suretini yazıya iliştirdi ve KL.2500.- sının faizleri ile birlikte 36 rakamı ile çarpılmak suretiyle elde edilecek Türk Lirası miktarını ödemeye hazır olduğunu bu nedenle tüm yekün miktarın Türk Lir-ası olarak ne miktara baliğ olduğunun kendisine bildirilmesini rica etti. Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi Müdürlüğünün müstedinin avukatına göndermiş olduğu 1.4.1985 tarihli bir yazı ile ödemesi gereken miktarın ödemenin yapılacağı günde Kıbrıs Lirasının r-esmi kurdan Türk Lirası olarak ödenmesi gerektiğini bildirdi Başvuru işbu karardan yapılmış bulunmaktadır. Başvurunun duruşması esnasında müstedi esas itibarı ile iki nokta üzerinde durmuştur. Bunlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

1. 16 Mayıs 1983 tari-hli 36 sayılı Resmi Gazetenin Ek III'ünde Amme enstrümanı 201 altında yayımlanan 1983 Kıbrıs Lirasının yürürlükten kaldırıl- ması ve Kıbrıs Lirası ile ifade edilen meblağların Türk Lirasına dönüştürülmesi kararnamesine göre Devlete olan borcu 16 Mayıs 1983-'e kadar doğduğu cihetle bu meblağın sözü edilen kararnameye göre 36 ile çarpılmak suretiyle ödeme hakkını haizdir.

2. Savcılığın müdafaa olarak üzerinde durduğu 38/82 sayılı Para ve Kambyo İşleri Yasasının 69. maddesinin meselemize teşmil edilmesine ola-nak yoktur.

Öte yandan Başsavcılığın bu iki nokta üzerinde görüşü ise şöyledir:

1. Müstedinin Devlete olan borcu sözü edilen kararnamenin 4. madde- sine uygun olarak 16 Mayıs 1983 tarihinde "doğmamıştı".

2. Her halukarda 38/82 sayılı Para ve Kambiyo -İşleri Yasasının 69. mad- desi Kıbrıs dışında mukim bir yabancının taşınmaz mal satın almasında taşınmaz mal bedelini döviz olarak ödemesi zorunluluğunu getirmektedir.

Gerek Kararnamenin gerekse 38/82 sayılı Yasanın ilgili maddelerini aktarmakta yarar gö-rürüz. Kararnamenin 4. maddesi şöyledir:

"4. Bu Kararnamenin yayınlandığı tarihe kadar Kıbrıs Lirası olarak do- ğan her türlü borç, alacak ve taahhütler 1 Kıbrıs Lirası eşittir 36 Türk Li- rası kuru ile Türk Lirasına dönüştürülür ve borç, alacak- veya taahhüt Türk Lirası ile ifade edilir."

38/82 sayılı Para ve Kambiyo işleri Yasasının 69. maddesi ise aynen şöyledir.

"69.(1) Bölgede taşınmaz mal satın almak isteyen ve yürürlükteki mevzuat altında herhangi bir engelin bulu-nmaması kaydıyle, hariçte mukim kişilerin İçişleri ile ilgili Bakanlıktan izin almaları ve taşınmaz mal bedelini döviz olarak getirmeleri ve bu hu- susların Tapu ve Kadastro Dairesince tescilden önce aranması zorunludur.

(2-) Hariçte mukim olup olmadığı, satın alacak olan kişinin Tapu ve Kadastro Dairesi veya Tapu Kadastro Dairesi Müdürü huzurunda imzalayacağı beyanı üzerine belirlenir.

Bu fıkra gereğince yanlış beyan veren kişi bir suç ilemiş olur.

(3) B-u madde kapsamına girip de taşınmaz mal satın alacak olan kişilerin malın satış bedeli ile ilgili beyanlarına bakılmazksızın Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürlüğü, o malın rayiç bedelini tes- pit etmekle mükelleftir. Satış bedelinin, tespi-t edilen rayiç üzerin- den yetkili bankalardan bozdurulduğunun tevsiki zorunludur. Ra- yiç kıymet Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürü tarafından, satış takririnin kabulünden itibaren en geç bir aya kadar takdir edilir. Alıcı, Taşınmaz Mal (Ta-sarruf, Kıymet ve Kıymet Takdiri) Ya- sasının 80. maddesine göre itiraz etme hakkına sahipttir.

(4) Bu madde altındaki devir işlemleri için tapu harçlarının yetkili bankalardan bozdurulduğunun tesviki zorunludur.

(5) Bu maddede söz-ü edilen dövizin türü Bakanlıkça saptanır."

İlkin yukarıda alıntısı yapılan Kararnamenin önümüzdeki meseleye uygu- lanıp uygulanamayacağının incelenmesi gerekir.

Müstedinin ödenmemiş satış bedelini 7/80 sayılı Yasanın öngördüğü fona yatırması yasal bıi-r zorunluluk olduğuna göre bunun Devlet bakımından bir alacak, müstedi bakımından ise bir borç olarak görülmesi kaçınılmazdır. Bütün mesele Kararnamede "doğan" sözcüğüne verilecek anlamdır. Birçok kararlarımızda defalarca söylediğimiz gibi tefsire muhtaç b-ir sözcüğe ilkin doğal ve sözlük anlamı verilir. Bunun yapılmasıyle ortaya abes, gülünç veya yasa veya kuralın manasını saptıracak bir durum çıkmadığı takdirde o gibi sözcüğe doğal ve sözlük anlamı verilir. Bu kuralı önümüzdeki meseleye uyguladığımızda "bu- Kararnamenın yayımlandığı tarihe kadar Kıbrıs Lirası olarak doğan her türlü borç ...." söz dizisinde yer alan "doğan" sözcüğü anlamında alınmalıdır. Diğer bir anlatımla, Kararnamenin yayımlandığı 16.5.1983 tarihinde kadar Müstedinin Devlete borcu var olup- olmadığının saptanması gerekir. Müstedi 29.8.1973 tarihli bir satış sözleşmesi ile bir Rum Şirketi olan Palidama (Development) Ltd. den KL8290.-ya Girne'de bir daire satın aldığı, satıcıya bir takım ödemelerde bulunduktan sonra 1974 tarihinden bu yana sat-ış bedelinden KL2500.- ödenmediği, bu miktarın ve faizlerin 7/80 sayılı Yasadan sonra Devlete ödenmesinin yasal bir zorunluluk olduğu tartışma kaldırmayan gerçeklerdir. 7/80 sayılı Yasanın yürürlüğe giriş tarihi 28.3.1980'dir. Bu durumda 28.3.1980 tarihind-en sonra müstedinin devlete ödenmiş satış bedeli olarak 2500 Kıbrıs Lirası ve faizleri miktarında bir borcu bulunmakta idi. Müstedi tarafından 7/80 sayılı Yasa altında başlatılan yargısal işlemlerin kararnamenin yayımlandığı tarih olan 16.5.19832ten sonra -sona ermesi veya yasal durumun Yargıtayda kesin olarak 6.2.1984 tarihinde sonuçlandırılması, borcun 28.3.1980 tarihinde yayım- lanan 7/80 sayılı yasa altında bir borç olduğu gerçeğini değiştirmez.

38/82 sayılı Para ve Kambiyo İşleri Yasasının 69. maddesi-nin müstediye uygulanmasına olanak yoktur. Herşeyden önce bu madde ülkemizde taşınmaz mal satın almak isteyen ve hariçte mukim yabancıların durumlarını düzenlemek- tedir. Müstedi 38/82 sayılı Yasadan önce bir taşınmaz mal satın almıştı. Keza onun bu durumu- bu konuda genel sayılabilecek 38/82 sayılı Yasa ile değil de 7/80 sayılı özel bir yasa ile düzenlenmektedir. Nitekim 38/82 sayılı yasa taşınmaz mal satın alacak kişinin İçişleri ile ilgili Bakanlıktan ilkin izin alınmasını şart koşar halbuki 7/80 sayılı y-asada böyle bir şart yoktur. 7/80 sayılı yasa ise ödenmemiş satış bedelinin döviz ile ödeneceğine dair herhangi bir kural içermemektedir. Şayet yasa koyucunun niyeti bu gibi ödenmemiş satış bedelinin döviz olarak ödenmesini istemek olsaydı bunu 38/82 sayıl-ı yasada olduğu gibi gayet rahatlık ve açıklıkla söyleyebilirdi.

Yukarıda söylenenlerden de anlaşılacağı gibi müstedi başvuruda başarılı olmuştur.

Son olarak bir hususa değinmek istiyoruz. 32/82 sayılı para ve Kambiyo İşleri Yasasında iktibas edilen ma-ddelerden görülebileceği gibi ülkemizde taşınmaz mal bedelini döviz olarak getirmeleri gerekir. 7/80 sayılı yasa ise bu konuda sukuttur. 7/80 sayılı yasadan faydalanmak isteyen yabancıların da ödenmemiş satış bedellerini döviz ile ödemelerini öngörecek ger-ekli yasal deği- şikliğin bu yasada yapılmasında yarar gördüğümüzü söylemeyi uygun bulduk.

Sonuç olarak başvuru kabul edilir ve müstedaaleyhin müstedinin avukatına yazmış olduğu 18.4.1985 tarihli yazıda ödenmemiş satış bedelinin ödenmesinin yapılacağı gü-nkü Kıbrıs Lirasının resmi kurundan Türk Lirası olarak ödenmesi gerektiği biçiminde ifadesini bulan kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.


(Salih S. Dayıoğlu) (Niyazi F. Korkut) - (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

17 Şubat 1986


D.6/86 YİM 85/-84
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 118. Maddesi hakkında.

Müstedi: Raşit Muammer, Lefkoşa.
- ile -
Müstedaaleyh: Ekonomi ve Maliye Bakanlığı-, Hazine ve Muhasebe
Dairesi vasıtasıyle KKTC.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Ali Dana adına Osman Ertekün
Müstedaaleyh namına: Mehmet Ali Şe-fik.


Yasa Maddesi: 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 3, 39(2)(3) maddeleri ile Bakanlar Kurulunun Ç 221-80 nolu kararı.

İstemin Özeti: Müstedaaleyhin Müstedinin 1963 tarihinden ödeneksiz izinli olarak ayrıldığı 1969 tarihine kadar Bayrak Radyosunda yapm-ış olduğu kamu görevi ile ilgili olarak Müstediye herhangi bir emeklilik menfaati verilmesine olanak bulunmadığına ilişkin kararının tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Kıbrıs Radyo yay-ın Korporasyonunda görev ifa ederken 1963 olayları nedeni ile Türk kesiminde muhtelif işlerde çalıştırılan Müstedi en son Bayrak Radyosunda Atölye Mesul Mühendisi ve imalat şefi olarak görev ifa ederken kendi isteği üzerine ve Bakanlar Kurulu kararı ile 19-69'da ödeneksiz izne ayrıldı. Türk Yönetimi tarafından istıhdam edilmeğe başlandığında ihtiyat sandığına bağlı idi.



Bilahare 1980 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu kararı ile hadiselerin sona erdiği, bu nedenle göreve dönmek isteyenlerin Ekonomi ve- Maliye Bakanlığına şahsen müracaat etmeleri istendi. Müstedi, göreve değil de emeklilik haklarının kendisine verilmesini istedi. Müstedaaleyhin Müste- diye verdiği cevap başvuru konusudur.

SONUÇ: Müstedi 1963 tarihinden ödeneksiz izne başladığı tarıhe k-adar BRT'de kadrosunda atölye mesul şefi ve imalat şefi olarak görev yaptığı tartışma konusu değildir. Müsedinin 1969'dan 1980'e kadar ödeneksiz izinli bir kamu görevlisi olduğuna kuşku yoktur. Bu durumda devlet bütçesinden fiilen maaş çekmiş bir kamu gör-evlisi olarak emeklilik hakkına sahip olmuştur. Geriye 1957-1963 tarihleri arasındaki dönem kalır. Bu dönem de 26/77 sayılı Emeklilik Yasasında belirlenmiştir. Müstedinin 26/77 sayılı Yasa altındaki emeklilik hakları hesaplanırken 1963-1969 tarihleri arası-ndaki dönemin dikkate alınması gerekir.
Müstedaaleyhin Müstediye gönderdiği yazıda ifadesini bulan ve Müstediye 26/77 sayılı Yasa altında herhangi bir emeklilik menfaatı veril- mesine yasal olanak bulunmadığı biçiminde ifadesini bulan kararın tamamen- hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurama- yacağına karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
1- YİM 35/78 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
2- YİM 335/80 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
3- YİM 171-172 sayılı Y-üksek İdare Mahkemesi kararı.
____________________

H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: İşbu başvuru ile müstedi, müstedaaleyh tarafından kendisine gönderilen ve 14.6.1984 tarihinde bilgisine getirilen ve 21.12.1963 tarihinden ödeneksiz izinli olarak ayrıldığı 1-6.2.1969 tarihine kadar Bayrak Radyosuna "Atölye Mesul Mühendisi" ve "İmalat Şefi" olarak yapmış olduğu kamu görevi ile ilgili olarak müstediye herhangi bir emeklilik menfaatı verilmesine olanak bulunmadığına ilişkin kararın tamamen hükümsüz ve etkisiz old-uğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi isteminde bulundu.

Taraflar arasında olgular hususunda büyük ölçüde ihtilaf yoktur. Olgular özetle şöyledir:

Müstedi1.8.1957 tarihinde Kıbrıs Radyo yayın Korporasyonu (CBC)nda "telecine" mesul-ü olarak görev ifa etti. 21.12.1963 tarihinde patlak veren cemaatlar arası çarpışmalar sonucu müstedi sözü edilen göreve gitmedi ve Türk kesiminde zamanın idarecileri tarafından kendisine bir takım görevler verilmek sureti ile istihdam edildi. Müstedi 16.2-.1969 tarihinde "Bayrak Radyosunda Atölye Mesul Mühendisi ve İmalat Şefi" olarak gösterilen mevkide olduğu bir sırada kendi isteği üzerine ve Bakanlar Kurulu kararı ile "hadiseler süresince" ödeneksiz izne ayrıldı. Müstedi Kıbrıs Radyo yayın Korporasyonund-an ayrılıp Türk Yönetimi tarafından istıhdam edilmeğe başladığı tarihte İhtiyat Sandığına bağlı idi. Müstedi 1969 yılından itibaren izne ayrılmış bir kamu görevlisi statü- sünde olduğu taraflarca paylaşılmaktadır.

12.3.1980 tarihinde alınan ve karar numa-rası Ç 221-80 olan Bakanlar Kurulu Kararı ıle "hadiselerin artık sona erdiği" vurgulandıktan sonra kendile- rine izin verilen ve Karara ilişik listede isimleri görülen personelden geri göreve dönmek isteyenlerin bu Kararın Resmi Gazetede yayınladığı tariht-en itibaren iki ay zarfında göreve başlamak üzere şahsen Ekonomi ve Maliye Bakanlığına veya Personel Dairesine müracaat etmelerine, bu süre zarfında müracaat etmeyenlerin kamu hizmetleri ile ilişkilerinin kesilmesine bu şekilde ilişkileri kesilenlerden eme-klilik hakkı iktisap etmiş olanlara tadil edilmiş şekli ile 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının Kurallarının uygulanmasına, emeklilik hakkı olmayanlar hakkında yürürlükteki diğer mevzuat uyarınca işlem yapılmasına karar verildi. Sözü edilen ilişik listede müs-tedinin ismi, ödeneksiz izne ayrıldığı tarih olarak 16.2.1969, görevi ise Atölye Mesul Mühendisi ve İmalat Şefi ve çalıştığı yer ise BRT olarak görülmektedir.

Mahkeme huzurunda serdedilen şahadetten yukarıda özeti verilen Bakan- lar Kurulu Kararının resm-i Gazetede yayınlanmasından sonra müstedi geri göreve dönmek değil de emeklilik hakkının kendisine verilmesi isteminde bulundu. Uzun bir yazışmadan sonra kendisine en son olarak 12.6.1984 tarihin- de başvuru konusu karar alınarak bilgisine getirildi.

Baş-vurunun duruşması esnasında müstedi özetle Kıbrıs Radyo Yayın Kor- porasyonunda İhtiyat Sandığına bağlı olduğuna bakılmkasızın 21 Aralık 1963'- ten sonra Türk Yönetimince istihdam edilmesi ve 1969 tarihinden sonra da sta- tüsünün ödeneksiz izinli kamu göre-vlisi olduğunu ve bu statüde iken değiştiril- miş şekli ile 26/77 sayılı Emeklilik Yasasından yararlanması gerektiğini, bu Yasanın kendisini muvazzaf tekaüdiyeli bir kamu görevlisi addettiğini ve bu nedenle 1.8.1957-16.2.1969 tarihleri arasındaki sürenin e-meklilik menfaatlarının kendisine verilmesi açısından dikkate alınması gerektiğini iddia etti. Öte yandan müstedaaleyhi temsilen Başsavcılık, Değiştirilmiş şekli ile 26/77 sayılı Emeklilik Yasasının 3. maddesi hak sahipliliğini belirlediğini, bu belirlemen-in Türk Yönetimine İhtiyat Sandığına bağlı bir kişi olarak intisap eden müstediyi intisap ettiği ve ödeneksiz izne ayrıldığı tarihte muvazzaf tekaüdiyeli bir görevde olmadığı gerçeği karşısında kapsamadığını ileri sürdü.

Müstedinin 21.12.1963 tarihinden- ödeneksiz izninin başladığı 16.2.1969 tarihine kadar Bayrak Radyosu kadrosunda olduğu halde devlet bütçesinden maaş çektiği ve 16.2.1969 tarihinde Bayrak Radyosunda Atölye Mesul şefi ve İmalat Şefi olarak görev yaptığı tartışma konusu yapılmayacak gerçekl-erdir. Müstedinin 16.2.1969 tarihinden itibaren Bakanlar Kurulunun Ç-221-80 sayı ve 1.3.1980 tarihli kararına kadar ödeneksiz izinli bir kamu görevlisi olduğuna kuşku yoktur. Bu hususta YİM 35/78, YİM 335/80 ve Birleştirilmiş YİM 171/81 ve 172/81 sayılı ba-şvurularda karara bağlandığı gibi müstedaaleyhler tarafından da teslim edılmektedir. En azından 26/77 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra müstedi BRT veya başka bir kurumda istihdam edilmiş olsaydı yeniden istihdam edileceği görevin emeklilik kazand-ıran bir görev olacağına kuşku yoktur. Bu husus da taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Diğer bir deyimle şayet müstedi betekrar istihdam edilmiş ve ondan sonra emekliye ayrılmak istemiş olsaydı onun emeklilik açısından herhangi bir sorunu olmayacakt-ı. İnkar edilmeyen bir gerçektir ki müstedi 21.12.1963'den 16.2.1969 tarihine kadar Devlet Bütçesinden fiilen maaş çekmiş bir kamu görevlisi idi ve en azından bu yıllar için 26/7 sayılı Yasa ile emeklilik hakkına sahip olmuştur. Geriye 1.8.1957 ile 21.12.1-963 tarihleri arasındaki dönem kalır. Bu dönem için ise yasal durum 26/77 sayılı Yasanın 39(2) ve (3) maddesi ile belirlenmiştir. Sözü edilen 39. maddenin 2. ve 3. fıkraları aynen şöyledir:

"39. (1) .........................

(2) 21 Aralık 1963 olay-ları nedeniyle Kıbrıs Radyo Yayın Korpo- rasyonundan Kıbrıs Türk Yönetimine intikal eden personelin Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonundan aldıkları ikramiye veya tazminatı , bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak üç yıl içinde taksitle Kıbrıs Türk -Federe Devleti'ne ödemeleri kaydıyle, ikramiye veya tazminat aldıkları süre emeklilik amaçları için geçerli sayılır.

(3) Yukarıdaki (1). ve (2). fıkra uyarınca işlem görmeyi kabul eden emeklilik hakkına sahip personel bu durumu, sonradan değiştirilmek üze-re yazılı olarak bu Yasanın Resmi Gazete'de yayınlanmasından en geç 2 ay içinde Bakanlığa bildirilir."


Görülüyor ki üstedi 1.8.1957-21.12.1963 döneminden yararlanabilmek için,

(a) Yasanın Resmi Gazetede yayınlanmasından en geç 2 ay içind-e ilgili Bakanlığa 2. fıkranın öngördüğünden faydalanmak istediğini bildirecek

(b) Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonunda ilgili devre için aldığı ikramiye veya tazminatı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl içinde taksitle ödeyecek.

Yukarıda-ki iki koşulun yerine getirmesi halinde 1.8.1957-21.12.1963 dönemi müstedi lehine dikkate alınacaktır. Müstedinin 39(2) maddesi uyarınca ilgili Bakanlığa yazılı olarak 39(1) maddesi uyarınca işlem görmeği kabul ettiğini, yazılı olarak bildirmediği bir yana- tazminatı da ödemediği kabul edilmektedir. Her ne kadar müstedi ödemesi gerekli tazminatı Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonundan almadığını ifade etmişse de -ki bunun aksi iddia edilmediği cihetle doğru olduğunu kabul ediyoruz- tazminatın ödenmemesi veya yaz-ılı ihbarın verilmemesi halinde müstedi durumunda olan bir kişinin emeklilik menfaatlarının hesaplanmasında 21.12.1963 den önceki devrenin dikkate alınmıyacağı hususunda yasanın sukut kaldığı gözükmektedir.

Bu devrenin dikkate alınacağına dair bir ifade -yokluğunda müstedinin 26/77 sayılı Yasa altındaki hakları hesaplanırken 1.8.1957 - 21.12.1963 döneminin dikkate alınmasına olanak yoktur. Dikkate alınacak dönem 21.12.1963-16.2.1969 tarihleri arasındaki dönemdir.

Sonuç olarak yukarıda söylenenlere tabi o-larak müstedaaleyhin müstediye göndermiş olduğu 12 Haziran 1984 tarihli yazıda müstediye 26/77 sayılı Emeklilik Yasası altında herhangi bir emeklilik menfaatı verilmesine yasal yönde olanak bulunmadığı biçiminde ifadesini bulan kararın tamamen hükümsüz ve -etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir

(Salih S. Dayıoğlu) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç - Yargıç

21 Şubat 1986

D.7/86 YİM 125/84
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, N. Ergin Sala-hi, Aziz Altay.

Müstedi: Argun Aşıkoğlu, Girne.
- ile -
Müstedaaleyh: Ekonomi ve Maliye Bakanlığı Gelir ve Vergi Dairesi
Müdürlüğü vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Güner Çakın
Müstedaaleyh namına: Doğan Erozan



Yasa Maddesi: 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası.

İstemin Özeti: Müstedinin, Müstedaaleyh tarafından kendisine gönderilen ve ödeme emrine itir-azı reddeden kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Telekomünikasyon Dairesi ile anlaşma yaparak abone olan ve evine telefon taktıran Müstedi, konuşmaların tutarı borcunu ödemediği için t-elefon dairesi telefonunu kesti. Müstedi Telekomünikasyon Dairesine ve Bakanlığa müracaat ederek faturalarda belirtilen miktarın çok yüksek olduğunu bu nedenle durumun incelenmesini talep etti. Müstedaaleyh bor- cun Kamu Alacakları Tahsili Usulü Yasası tah-tında tahsili yönüne gitmiştir. Müstedi, telefon borcunun bir kamu alacağı olmadığını ileri süre- rek işbu başvuruyu dosyaladı.

SONUÇ: 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası hangi alacakla- rın kamu alacağı olduğunu belirtmektedir. Müstedi, -kendisine telefon bağ- lanması için Telekomünikasyon Dairesi ile bir antlaşma yaptmıştır. Müste- dinin Telekomünikasyon Dairesine ve dolayısıyle devlete karşı adi bir borcu olduğuna kuşku yoktur. Adi bir borcun tahsili ise kamu alacağı gibi olamaz. Tahsila-t sair alacaklar gibi Kaza Mahkemelerine başvurulmak suretiyle elde edilir.
Sonuç olarak başvuru kabul edilir.
____________________


K A R A R

Salih S. Dayıoğlu: İşbu başvuru ile müstedi, müstedaaleyh tarafından kendisine gönderilen 3.8.1984 tarih -ve T 12/84 sayılı ödeme emrine yapmış olduğu itirazı reddeden müstedaaleyhin 24.9.1984 tarih ve VTL1 sayılı kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi iste- minde bulundu.

Olgular hususunda taraflar aras-ında büyük ölçüde anlaşmazlık yoktur. Bunlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir.

Müstedi 1976 yılında Girnedeki ikametgahına bir telefon cihazı koydur- mak istedi ve bu maksatla Kıbrıs Türk Telekomünikasyon Dairesine (bundan sonra sadece Daire olarak anılac-aktır) başvurdu. Daire ile kendisi arasında 10.3.1976 tarihinde yapılan bir "telefon abonman sözleşmesi" sonucu müstediye 52642 numaralı bir telefon cihazı takıldı. 1980-81 yıllarında müstedinin telefo- nundan yapılan konuşmalar 293,295 TL gibi oldukça kab-arık bir rakam tuttu. Müteaddit taleplere rağmen müstedi bu meblağı ödemekten kaçındığı için Daire de 4.2.1981 tarihinde müstedinin telefonunu kesti ve ona gönderdiği 11.8.1981 tarihli bir yazı ile aralarındaki telefon abonman sözleşmesinin 11. maddesine u-y- gun olarak sözü edilen sözleşmeyi feshetti. Müstedi Daireye gönderdiği 22.8.81 tarihli bir yazı ile sair şeyler meyanında talep edilen telefon tutarının çok oldu- ğunu ve tekrar tetkik edilmesini talep etti. Daire müstedinin şikayet ve istemini inceledi- ve ona gönderdiği 28.8.1981 tarihli bir yazı ile bunları reddetti. Müstedi, Dairesinin bağlı olduğu Bakanlığa yazdığı 8.11.1981 tarihli bir yazı ile benzeri şikayetlerde bulundu. Müstedi, bu yazısına, 9.12.1981 tarihli bir yazı ile olumsuz yanıt aldı. Müs-tedinin sözü edilen telefon borcunun tahsili için Daire, konuyu, Gelir ve Vergi Dairesine havale etti.

Müstediye gönderilen 5.6.1984 tarihli bir ödeme ihbarnamesi ile müste- daaleyh 48/1977 sayılı Kamu Alacakları Tahsili Usulü Yasasının 12. maddesine ist-inaden zorla tahsil işlemine başlamadan önce 30.6.1984 tarihine kadar bor- cunu ödemesi için müstediye ihbarda bulundu. Bu ihbara 26.6.1984 tarihli bir yazı ile yanıt veren müstedi özetle, talep edilen borcun bir kamu alacağı olmadığı için bunun tahsilatın-ın da 48/77 sayılı Yasa altında yapılamayacağını, talep edilen telefon borç miktarının hayli kabarık olduğunu ve bu miktarı bulacak konuşma yapmadığını iddia etti. Müstediye gönderilen 16.7.1984 tarihli bir yazı ile yaptığı iddialar müstedaaleyh tarafından- reddedildi. Müstedaaleyh tarafından 3.8.1984 tarihinde düzenlenen ve 10.9.1984 tarihinde müstediye teb- liğ edilen bir ödeme emri ile anılan miktar 35195TL gecikme zammı eklenmek suretiyle toplam 328491TL oldu ve bu miktarın emrin tebliğinden sonra 15 gün- zarfında ödenmesi veya mal bildiriminde bulunması talep edildi. Müstedi 24.9.84 tarihinde ödeme emrine yazılı olarak itiraz etti ancak bu itiraznamesi de aynı gün müstedaaleyh tarafından reddolundu. Bunun üzerine müstedi de 9.11.1984 tarihinde bu başvuruy-u dosyaladı ve kendisine tebliğ edilen ödeme emrine yapmış olduğu itirazı reddeden müstedaaleyhin 24.9.1984 tarih ve VTL 1 sayılı kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayaca- ğına karar verilmesini istedi.

Ödeme emri ile müs-tediden talep edilen miktarın bir telefon borcu olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Müstedaaleyhin yaptığı iş ise sadece bu borcun tahsilatıdır. Dolayısıyle müstedaaleyhin borcun oluşmasında herhangi bir karar veya işlemi yoktur. Müstedaaley-h tahsilatını 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası altında yapmak yönüne gitmiştir. Müstedinin de esas itibarı ile şikayeti miktar üzerinde ihtilaf konusu olmakla beraber telefon borcu olarak bir miktar borcunun mevcut olduğunu kabul etmekt-e ancak bu borcun sözü edilen 48/77 sayılı Yasa altında tahsil edilemiyeceğini çünkü borcun 48/77 sayılı Yasa altında bir kamu alacağı olmadığını iddia etmektedir. Gerçekten de müstedinin telefon borcunun -miktarı ne olursa olsun- 48/77 sayılı Yasa anla- m-ında bir "kamu alacağı" değil ise haliyle bunun tahsilatının sözü edilen yasa altında yapılmasına olanak yoktur. O halde müstedinin devlete olan telefon borcunun "kamu alacağı" olup olmadığı- nın araştırılması gerekir.

48/77 sayılı Yasanın3. maddesi kamu- alacağı deyiminin Yasanın 2. mad- desi kapsamına giren alacakları tanımladığını belirtmektedur. Yasanın 28/85 sayılı tadil yasasından önceki şekli ile 2. maddesi aynen şöyledir:

"2. Devlete, Belediyelere, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumuna, köy idarele- rine -ve köy idarelerinin kurdukları birlik ve cemiyetlere ait vergi, resim, harç, ceza, dava masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli alacaklarla kira, gecikme zammı, faiz ve taksitlerle satılan taşınır ve taşınmaz malların taksit bedelleri gibi diğer alaca-klar ve bunların tatbikat giderleri hakkında bu Yasa kuralları uygulanır.
Çeşitli Yasalarda belirtilen türlü kamu alacakları ve Kamu İktisadi Te- şebbüslerine ait kira alacaklarının tahsili de bu Yasa kurallarına bağlıdır."

Görülüyor ki yukarıda -alıntısı yapılan 2. maddenın 2. fıkrası "kamu ala- cakları" deyimine bir açıklık getirmemiştir. O halde bu deyimin öğretide ne anlama geldiğinin ve neleri içerdiğinin belirlenmesi gerekir. Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ın İdare Hukukunun Umumi Esasları C-ilt III sayfa 1645'de "Amme Alacaklarının Mahiyeti" başlığı altında şu görüşlere yer verilmektedir:

"Devletin ve diğer idari hükmi şahıslarının malları gibi alacakları da amme alacakları ve adi alacaklar olmak üzere iki kisma ayrılabilir. Bu şa- hısların -amme hukukundan doğan ve bu hukuk hükümlerine tabi olan alacakları amme alacakları kategorisini teşkil eder. Vergiler, resimler harçlar ve para cezaları amme alacaklarının başlıcalarıdır. Bunların menşelerı Devletin hakimiyeti, amme kudreti olmak itibarıyl-e bunlar menşe bakımından hususi şahısların alacaklarıyle Devletin akit, haksız fiil, sebepsiz iktisap gibi medeni hukuk menşeinden doğan hususi alacak- larından ayrılırlar."

Keza aynı eserin 1647. sayfasında muhtelif müellifler tarafından ortaya atılan -zıt görüşlere karşın aşağıdaki tarife de yer verilmiştir. Bu tarifi aynen iktibas etmekte yarar vardır:

"Amme alacakları, amme idarelerinin vergi, resim ve harçlarla, para cezaları ve vergi cezaları, bunların zamları ve diğer karşılıklarından doğan alacak-lardır": amme idarelerinin akitler, haksız fiiller ve haksız iktisaplardan doğan alacakları dışında kalan alacaklar amme alacakları- dır."

Kamu alacağının yukarıda belirtildiği gibi tek bir tarifi olmadığını söylemeye gerek yoktur. Yasa koyucunun herhang-i bir devletin alacağını kamu alacağı niteliğinde görmesi ve bu hususta ifadesini yasa ile izhar etmesi olasıdır. Bunun da yapılması halinde elbette ki kamu alacağı deyiminin tefsiri daha da genişletilmiş olur. Şimdi de bir Devlet dairesi olan Telekomünika-syon Dairesi- nin vermekte olduğu ve kamu hizmeti niteliğinde olan telefon hizmetlerine karşı müstedinin olduğu iddia edilen telefon borcunun bir kamu alacağı olup olmadı- ğının araştırılması gerekir. Daha ileri gitmeden önce hemen belirtmekte yarar vardır- ki müstediye telefon dairesi tarafından telefon tahsis edildiği 1976 yılında telefon dairesi ile müstedi arasında 3.3.1976 tarihinde "telefon abonman sözleş- mesi" ismi altında bir sözleşme imzalanmıştı. Bu sözleşme taraflara yani gerek Telekomünikasyon D-airesine ve gerekse müstediye bir takım menfaatler sağladığı gibi onlara bir takım da mükellefiyetler yüklemiştir. Örenğin bu sözleş- menin 6. maddesi telefon hesaplarının vaktinde ödenmemesi halinde dairenin telefon irtibatını kesebileceğini ve bu sebeple- kesilen irtibatın tekrar bağlanması için ödenmemiş telefon ücretleri ile birlikte ek muayyen bir ücretin abone tarafından ödenmesi zaruretini öngörmektedir. Yine Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'ın İdare Hukukunun Umumi esasları cilt I sayfa 521'de şu gör-üşlere yer verilmektedir:

"Bir kısım amme hizmetlerinden fert abonman mukavelesi denilen bir mukaveleyi imzalamak suretiyle faydalanmaya başlar. Elektrik, su, hava gazı tevzii gibi muayyen bir ferde karşı muayyen bir mevzuun ifası şeklinde görülen hizmetl-erden bir mukaveleye dayanılarak istifade edilir, bu mukavele muayyen bir mevzuu, şartları, karşılıklı hakları ve borçları ihtiva eder. Mukaveldeki şartlar ve borçların yerine getirilmemesi halinde idare de kendi vecibelerınin yani amme hizmetlerinin ifası-ndan istinkaf eder, hatta icabında mukavelenin cezai şart hükümleri tatbik olunur. Bu mukavelelerden çıkan ihtilaflar da adliye mahkemelerinde halledilir."

Aynı eserin 522. sayfasında ise spesifik olarak telefon abonmalarının Fransa Devlet Şurası tarafınd-an akdi mahiyette olduğu kabul edildiğine yer verilmekte-dir. O kısmı da aktarmakta yarar görürüz:

"Bu durumu nazara alan ekseri müellifler ve içtihat, faaliyetin mevzuu amme hizmeti olmakla beraber, fertle idare arasındaki durumu tamamen bir hususi hukuk- akdi saymakta ve bu yüzden çıkan ihtilaflara da hususi hukuk prensiplerinin tatbikini doğru bulmaktadırlar. Fransa'da Devlet Şurası da telefon abonmanlarının akdi mahiyette olduğu neticesine var- maktadır."

Son olarak da sayfa 524'tw abonman mukaveleler-inin hususi hukuk sahasına giren bir akit olduğu görüşüne yer verilmektedir. Binaenaleyh yukarıda söylenenlerden de anlaşılacağı gibi müstedinin Telekomünikasyon Dairesine ve dolayısıyle devlete adi bir borcu olduğuna kuşku yoktur. Bu borç 48/77 sayılı Yas-a anlamında kamu alacağı niteliğinde olmadığına göre bunun tahsili de sözü edilen Yasanın öngördüğü şekilde olamaz. Bu durumun daha önce değinildiği gibi 28/85 sayılı tadil yasasından önceki hukuki durumu aksettirdiğini vurgula- makta yarar vardır. 28/85 s-ayılı tadil Yasasından sonra ve bu Yasanın getirdiği yeni hükümlerden sonra hukuki durumun ne olduğu üzerinde bu başvuruyu ilgi- lendirmediği cihetle durmamız gerekmemektedir.

Yukarıda söylenelerden de anlaşılacağı gibi müstedinin devlete olan adi borcu -için 48/77 sayılı Yasaya dayanarak bir kamu alacağı gibi müstedaaleyh tarafından tahsil yoluna gidilmesi hatalıdır. Bu nedenle müstedaleyh tarafından yapılan tüm işlemlerin de sakat ve yoklukla malul olduğuna hükmetmek kaçı- nılmazdır.

Kanaatımızca Devle-t sözü edilen alacağını sair adi alacaklar gibi Kaza Mahkemelerine başvurmak suretiyle elde etme yoluna gidebilir.

Sonuç olarak yukarıda söylenenlere tabi olmak koşulu ile başvuru kabul edilir ve müstediye gönderilen ödeme emrinde ifadesini bulan telefon- borcunun ödenmesi gerektiği doğrultusundaki kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.


(Salih S. Dayıoğlu) (N. Ergin Salahi) (Aziz Altay)
Yargıç - Yargıç Yargıç

24 Şubat 1986

D.8/86 YİM 24/86
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüks-ek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S.Dayıoğlu, Niyazi F.Korkut.
Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Müstedi: Orhan Şevket ve Oğlu Ltd. Lefkoşa.
- ile -
Müstedaaleyh: 1. KKTC Ekonomi ve Maliye Bakanlığı Gelir ve Vergi D-airesi
Müdürlüğü.
2. KKTC Bakanlar Kurulu vas. KKTC, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Ümit Özdil.
Müsteda-aleyh namına: Yaşar Boran.



Yasa Maddesi: 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 41. maddesi ile 48/77 sayılı Kamu Aalacaklarının Tahsili Usulü Yasasının 16 maddesi.

İstemin Özeti: 1) Müstedinin, 15 gün zarfında istikrar fonuna 362850TL ve gecikme zammı ödeme-sine ilişkin kararla ilgili işlem veya eylemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar verilmesi istemi.
2) Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası altında yapılan veya yapılacak işlemleri başvuru sonuçlanıncaya dek durdurulmasına emir veril- mesi taleb-i.

OLAY: Müstedaaleyh aldığı bir kararla Müstedinin 15 gün zarfında fiyat istikrar fonuna 362850TL. ve gecikme zammı ödemesi talebinde bulundu. Müstedi bu karara karşı işbu başvuruyu dosyaladı ve istidasını 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasına ve 48/77 sayılı -Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasına dayandırdı.

SONUÇ: 9/76 sayılı Yasanın 41. maddesi hangi hallerde ara emri verilebilece- ğini belirlemektedir. Bu madde altında talep edilen emrin verilmesi doğru değildir.
48/77 sayılı Yasanın 16. maddesi d-e kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin buna karşı yapabileceği itirazın sadece böyle bir borcun olup olmadığı veya kısmen ödendiği hususlarına münhasırdır. Bu durumda da yetkili Mahkeme Yüksek İdare Mahkemesi değil kaza Mahkemesidir.
Bu böyl-e olduğuna göre de Yüksek İdare Mahkemesi olarak ara emri verilmesi mümkün değildir.
İstida reddolunur.
____________________


K A R A R

Şakir Sıdkı İlkay, Başkan: Müstedi, dosyaladığı başvuru ile müstedaaleyh tara- fından alınan ve müstedinin, 1-5 gün zarfında, istikrar fonuna TL262850 ve bun- lar üzerinden gecikme zammı ödemesine ilişkin olup 14.1.1986 tarihli bir yazı ile bilgisine getirilen kararla ilgili işlem veya eylemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına -karar verilmesini istedi.

Müstedi daha sonra dosyaladığı bir istida ile konu meblağların ödenme- sini öngören kararın veya bu karara istinaden Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasası altında yapılan veya yapılacak işlemlerin başvurunun nihai sonuçlanması-na değin durdurulması için bir emir talep etti. Karşı taraf böyle bir emrin verilmesine itiraz etti.

Müstedinin istidası esas itibarı ile hem 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 41. maddesine hem de 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasının 16-. maddesine dayanmaktadır.

9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 41. maddesi altında öngörülen emirlerin ne vakit ve hangi hallerde verilebileceği hussuunda birçok içtihat kararı vardır ve bu nedenle burada aynı hususları tekrarlamakta fayda mülahaza etme- me-kteyiz. Sadece belirtmek yerinde olur ki bu madde altında bir emrin verilebilmesi için Mahkemenin, diğer hususlar yanında, talep edilen emrin veril- memesi halinde ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğabileceğine veya eski duruma dönüşün çok zo-rlaşacağına kanaat getirmesi gerekir. Bu meselede böyle bir emir verildiği takdirde müstediye ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün zorlaşacağı gözük- mektedir. Bu nedenle talep edilen emrin bu madde altında veril-mesi doğru ve uygun değildir.

Müstedinin istidası, yukarıda da belirtildiği gibi, 48/77 sayılı Kamu Ala- caklarının Tahsili Usulü Yasasının 16. maddesine de dayandırılmıştır. Yasanın 16. maddesinin (1) ve (2). fıkraları aynen şöyledir:

"16. (1) Kendisi-ne ödeme emri tebliğ olunan kişi, böyle bir borcu olma- dığı veya kısmen ödediği hakkında tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde ilgili Tahsilattan Sorumlu Daire nezdinde itiraz- da bulunur. İlgili Tahsilattan -Sorumlu Daireyer yapılan itiraz en geç on beş gün zarfında sonuçlandırılarak borçluya bildirilir. İtirazın kabul edilmemesi halinde borçlu yetkili mahkemeye baş- vurabilir. Bu konuda Vergi Usul Yasası'nın kuralları uygulanır."
-
(2) Mahkeme Borçlunun emredilmiş teminatı göstermesi halinde karar verilinceye kadar Tahsilattan Sorumlu Dairece yapılan işlemi durdurur. Borçlu istenen teminatı gösteremez ise itirazı en çok i-ki ay içinde karara bağlamak zorundadır."

Görülebileceği gibi bu maddeye göre kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin buna karşı yapabileceği itiraz sadece böyle bır borcun olmadığı veya kısmen ödendiği hususlarına münhasırdır. Böyle bir itiraz borcun- esasına yönelik veya diğer bir deyimle borcun üzerine dayandırıldığı karar veya işlemin hükümsüz ve etkisiz olduğu hususunda bir itiraz değildir. Bu durumda madde- nin öngördüğü yetkili mahkeme Yüksek İdare Mahkemesi olmayıp tahsilat hakkında karar verece-k olan kaza mahkemesidir. Bu böyle olduğuna göre de bizim, Yüksek İdare Mahkemesi olarak, bu madde altında bir ara emri vermemiz mümkün değildir.

Sonuç olarak istida reddolunur.


(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu) (-Niyazi F. Korkut)
Başkan Yargıç Yargıç

28 Mayıs 1986

D.9/86 Birleştirilmiş
- YİM 54/86 ve YİM 69/86
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Yargıç Niyazi F. Korkut huzurunda
Anayasanın 118. Maddesi hakkında
-
YİM 54/86
Müstedi: Müjgan Yusuf Öztürk n/d Müjgan Öztürk, vekili ve/veya kocası
- Yusuf Öztürk vasıtasıyle, Yedidalga, Lefkoşa.
2. Yusuf Öztürk, Yedidalga, Lefkoşa
- ile -
Müstedaaleyh: 1. İçişleri ve İskan Bakanlığı vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa
2. Saptama Değerlendirme ve Tazmin Komisyonları v-as.
KKTC, Lefkoşa
3. Ekonomi ve Maliye Bakanlığı vas. KKTC, Lefkoşa
A r a s ı n d a.

İlgili şahıs Aycan Eşrefoğlu
-Müstedi namına: Behiç Öztürk ve Hasan Sözmener
Müstedaaleyh namına: Ali Fevzi Yeşilada
İlgili şahıs şahsen hazır.

YİM 69/86
Müstedi: Öğretmenler Kitap,- Kırtasiye ve Okul Araçları Koop. Ltd.,
Lefkoşa
- ile -
Müstedaaleyh: İskan ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü (Güzelyurt Şubesi)
ve/veya İçişleri ve İskan Bakanlığı vas. KKTC, Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Fuat Veziroğlu
Müstedaaleyh namına: Ali Fevzi Yeşilada


Yasa Maddesi: 41/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 3, 38 ve 40. mad-deleri.

İstemin Özeti: Müstedaaleyh No.1'in konu işyerinin kiralanmasına ilişkin kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurma- yacağına ilişkin karar istemi.

OLAY: Her iki başvurudaki taşınmaz mal aynı olduğu için başvurular birle-ş- tirilerek dinlenmiştir.
YİM 54/86'daki Müstediler karıkoca olup Müstedi 1'in Güney Kıbrısta taşınmaz malı vardır. Eşdeğer puanlarına karşılık aldığı Kuzeydeki malı tenzil edildikten sonra kalan puanlarına mal değer belgesi verilmiştir Müstediler k-itap kırtasiye olarak çalıştırdıkları işyerinin kendilerine veril- mesini talep etmelerine rağmen Müstedaaleyh, işyerini 3. bir kişiye kiralamıştır. YİM 69/86'daki Müstedi de bir kooperatif kuruluşudur ve dükkan kendisine tahsisli idi. Tahsisin iptalinin b-ildirilmesi üzerine işbu başvuruyu dosyaladı ve iptal kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesini istedi.

SONUÇ: Tahsisli malın tahsis amacına uygun olarak kullanılmadığı gerekçesi ile iptal kararı alınma-dan taşınmaz malı elinde tutana bir uyarıda bulunulması gerekirdi. Bu yapılmadığına göre ve 41/77 sayılı Yasanın 3. maddesine göre küçük işyeri açısından göçmen tanımına giren YİM 69/86 sayılı başvurudaki Müstedi başvurusunda muvaffak olmuştur. Tahsis ipta-li ortadan kalktığına göre de YİM 54/86 ileri gidemez ve reddolunması gerekir.
Sonuç olarak YİM 69/86 sayılı başvuruda Müstedaaleyh tarafından başvuruya konu işyeri ile ilgili olarak alınıp Müstediye bildirilen iptal kara- rının hükümsüz ve etkisiz o-lduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayaca- ğına karar verilir.
____________________

H Ü K Ü M

Niyazi F. Korkut: YİM 54/86 ile YİM 69/86 sayılı başvurular aynı taşınmaz malı ilgilendirdiği için her iki başvuru birleştirilerek duruşma yapılmıştır.

YİM 54-/86 sayılı başvurudaki müstediler karı koca olup güney göçmeni- dirler ve Müstedi no:1'in Güney Kıbrıs'ta taşınmaz malları var olup eşdeğer mal için müracaatta bulunmuş ve KKTC'de tasarrufunda bulunan malların puanları tenzil edildikten sonra kendisine 20-.11.1984 tarihinde 3,865,772 puan için mal değer belgesi verilmiştir.

Müstediler başvurularında başvuru konusu işyerinin kitap kırtasiye kooperatifine tahsisli olup ilgili tahsisin 1986 yılı başlarında iptal edilmesi üzerine 18.2.1986 tarihinde müstedale-yh no:1'e bir dilekçe vererek konu işyerinin müstedi no:1'e eşdeğer olarak verilmesini istediklerını fakat müstedaaleyh no.1'in anayasal süre içerisinde herhangi bir yanıt vermediği gibi konu işyerini de eşdeğer olarak müstedi no.1'e vermediğini; aksine ta-kriben 25.3.1986 tarihinde bu başvuruya ilgili şahıs olarak eklenen Aycan Eşrefoğlu'na kiralamaya karar vererek bu kararını müstedaaleyh no.3'e bildirdiğini, müstedi no.2'nin konu işyerini kitap kırtasiye kooperatifi adına çalıştırmakta olduğunu ve müste- -daaleyhlerin konu işyerini eşdeğere kaynak paketine koymaları ya da müstedi- lere eşdeğer mal olarak vermeleri gerektiğini ileri sürerek müstedaaleyhlere yap- tıkları 10.2.1986 tarihli başvuruya herhangi bir yanıt verilmemesinin bir ihmal olduğu ve bu ihma-lin yapılmaması gerektiği ve başvuru konusu işyerinin müste- dilere eşdeğer olarak verilmesi gerektiği ve müstedaaleyh no.1'in konu işyerini kiralamasına ilişkin ilgili kararının hükümsüz ve etkisiz olduğu ve herhangi bir sonuç doğuramayacağı hususunda bir- karar verilmesini istediler.

Müstedaaleyhler bu başvuruya itirazname dosyaladılar. İtiraznamede, sair şeyler yanında, müstedilerin 10.2.1986 tarihli müracaatının 4.4.1986 tarihli bir yazı ile olumsuz yönde yanıtlayarak ilgili işyerinin ilgili şahsa kira-lanmasının uygun bulunduğunun bildirildiğini, bu karar alınırken ilgili şahsın güneyde bıraktığı mallara karşı hiç birşey almayıp halen Bostancı'da annesinin yanında sığıntı olarak kaldığını dikkate aldıklarını, müstedi no.2'nin 10.2.1986 tarihli müracaatı-nda söz konusu işyerinin eşdeğer kaynak paketine konmasını istemediğine göre müstedaaleyhlerin bu hususta ihmal gösterdiklerini ileri süremeyeceğini, Müstedilerin Yedidalga'da iskan edilip konut dışında taşınmaz mallar da aldıklarını, müstedi no.2'nin konu- işyerinde müstahdem olarak çalıştığı için konu işyerinin yasal tasarrufunda olmadığını ve bu nedenle müstedilerin bu işyeri üzerinde meşru bir menfaatleri bulunmadığını ileri sürdüler.

YİM 69/86 sayılı başvurudaki müstedi bir kooperatif kuruluşu olup s-air taşınmaz mallarla birlikte konu işyeri müstediye 1975-76 yıllarında tah- sis edilmişti. Müstedaaleyh daha sonra 30.1.1986 tarihli yazısı ile konu tahsisin iptal edildiğini müstediye bildirmesi üzerine müstedi bu başvuruyu dosyalayarak ilgili tahsisin i-ptal edildiğini bildiren kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına ilişkin bir karar verilmesini istedi.

Müstedi başvurusunda, sair şeyler yanında, Maliye Bakanlığı ile yaptığı bir şifahi sözleşme uyarınca (konu işyeri d-ahil) tasarrufunda bulundurdukları taşınmaz malları kiralamak üzere anlaştıklarını, kira bedellerinin bakanlığın değerlendirmesine göre saptanarak ödeneceğini, konu işyeri dışındaki taşınmaz mallarla ilgili olarak bakanlıkça kendilerine bildirim yapılarak -kira ödemeye baş- ladıklarını, başvuru konusu taşınmaz malla ilgili olarak kendilerine bildirim yapıl- madığını, bildirmesi halinde kira bedellerini geriye dönük olarak ödemeye hazır olduklarını; eşdeğer mal alma bakımından hak sahibi olduklarını; 30.1.198-6 tarihli yazıda öne sürülen ve müstedinin ilgili taşınmaz malı amaca uygun olarak kullanmadıkları ya da boş ve kapalı tuttuklarına ilişkin iddianın gerçek dışı olduğunu, başvuru konusu kararda "kitap, kırtasiye kooperatifinden" bahsedildiğini ve bu isimde- bir tüzel kişi bulunmadığını; Müstedinin adının "Kitap, Kırtasiye ve Okul Araçları Koop. Ltd." olduğunu ve müstedaaleyhin ilgili kararının yanlış kişi hakkında aldığını ileri sürdü.

Müstedaaleyh ise dosyaladığı itiraznamede, sair şeyler yanında, (Müste-- dinin konu işyerini amaca uygun kullanmaması ya da boş veya kapalı tutması ve yasal bir statüsünün bulunmaması nedeniyle tahsisin iptal edildiğini); (Müstedi- nin hak sahibi olmadığını ve konu işyerini boş tuttuğunu) ve Müstedinin başvurusunun haksız ve m-esnetsiz olduğunu ileri sürdü.

Duruşma sırasında YİM 54/86 sayılı başvurudaki müstediler ve müste- daaleyhler herhangi bir tanık çağırmadılar. YİM 69/86'daki müstedi adına şahadet veren Argun Kortan ilgili Kooperatifin sekreteri olduğunu, Barış Herkatınd-an önce Lefkoşa ve Limasolda şubeleri bulunduğunu, Limasoldaki şubede KL8000 değerinde malları kaldığını, Güzelyurttaki tahsisin buna karşı verildiğini, tasarruflarındaki malları için müstedaaleyh ile anlaştıklarını, Girne'deki şube için kira mukavelesi ya-ptıklarını, Güzelyurttaki işyeri için ne olacağını sorduğunda kendisine bilahare yazı gönderileceği söylendiği halde böyle bir yazı almadıklarını; onarım nedeniyle kısa bir süre konu işyerindeki eşyaları kaldırdıklarını, bilahare konu işyeri ile ilgili tah-sisinin iptal edildiğini öğrenerek bu davayı açtıklarını ileri sürdü. Müstedaaleyhler ise herhangi bir tanık dinletmediler.

Daha sonra taraflar Mahkemeye hitapta bulundular. YİM 69/86'daki müstedinin avukatı müstedaaleyhin aldığı iptal kararında isim hat-ası nedeniyle yasal bir iptal kararı bulunmadığını, bu sav geçersiz denecek olsa bile Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi ile kiralama konusunda anlaştıkları halde kiranın saptanmadığını ve müstedi haksız olsa bile yapılan kiralamanın usulsüz olduğunu ve norma-lde ilgili taşınmaz malların kaynak listesine alınarak ilan edilmesi gerektiğini halbuki ilgili kişiye kira mukavelesi yaparak öncelik verilmek isten- diğini ileri sürdü.

YİM 54/86'daki müstedilerin avukatı ise gerek müstedilerin gerekse ilgili şahsın eş-eğer açısından hak sahibi olduklarını, 27/82 ile tadil edilen 41/77 sayılı Yasanın 41. maddesinin kaldırılarak yerine 40(a) konduğunu, bu madde altında yapılan kiralama tüzüğü altında ilgili şahsa ilgili işyerinin kiralanması yönüne gidildiğini halbuki bu -madde altında ancak hak sahibi olmayanlara mal kiralana- bileceğini, ilgili şahıs hak sahibi olduğuna göre de yapılan kiralamaya yasanın cevaz vermediğini, M.41 yürürlükte iken kirasında mal bulunduranların ancak Anayasanın 69. maddesi altında öncelik alab-ileceğini ve bu nedenle ilgili şahsa yapılan kiralamanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek YİM 69/86 daki müstedinin başarılı olması halinde kendi başvurularının da anlamı kalmaya- cağını beyan etti.

Müstedaaleyh adına konuşan savcı ise YİM -69/86'daki müstedinin 41/77 M.3 altında hak sahibi olmadığını, müstedinin bir zararı varsa ancak tazminat isteyebileceğini; M.40(a) altında ilgili şahsa kiralama yapılabileceğini, Yasanın 38. maddesinin yasadan önce kanunsuz yapılan tahsislerin iptaline c-evaz verdiğini, devletin kiralama yetkisi bulunduğunu, tahsisin iptalinde isimdeki bir eksikliğin meselenin esasını etkilemediğini ileri sürdü.

YİM 54/86'daki müstediler avukatının da vurguladığı gibi YİM 69/86'- daki müstedinin başarılı olması halinde k-endi başvurularının anlamı kalmaya- caktır. Bu nedenle öncelikle YİM 69/86 sayılı başvuruyu incelemeyi uygun buldum.

Müstediye gönderilen tahsisin iptali ile ilgili 30.1.1986 tarihli iptal ile bu yazının dayandığı İ.D.K. kararından da görülebileceği gibi- müstedinin tahsisi konu işyerini amaca uygun olarak kullanmama ve/veya boş ve kapalı tutma ve/veya yasal bir statüsü bulunmamasına dayandırılmıştır.

Müstedi adına şahadet veren Argun Kortan şahadetinde başvuru konusu işyerini onarım için kısa bir süre k-apalı tuttuklarını ileri sürmesine karşın bu hususta istintaka tabi tutulmadığı bir yana bu onarımın doğru olmadığını kanıtlamak üzere müstedaaleyh herhangi bir şahadet çağırmamıştır. Bu durumda müstedinin konu işyerini tahsis amacına uygun kullanmadığı sa-vı ileri gidemez.

Müstedinin yasal statüsü olmadığına gelince, müstedi adına şahadet veren müstedi kooperatif sekreteri Barış Harekatından önce Limasol'da bir işyerleri bulunduğunu ve oradaki KL8000.- değerinde kitapları kaldığını ve bu nedenle kendileri-ne Güzelyurttaki işyerinin verildiğini belirtmiştir.

41/77 sayılı Yasanın 3. maddesine göre küçük işyeri açısından göçmen tanımına giren özel ve tüzel kişiler hak sahibidirler.

Müstedi tanığının bu husustaki şahadeti istintaka tabi tutulmadığı gibi bu -şahadetin doğru olmadığına ilişkin şahadet de çağrılmamıştır. Bu durumda Müs- tedinin yasal statüsü olmadığı da söylenemez.

Bu nedenlerle Müstedaaleyhin iptal kararı haklı bir nedene dayanma- maktadır. Bunlar bir yana YİM 84/81'de de vurgulandığı gibi bi-r tahsisli malın tahsis amacına uygun olarak kullanılmadığına dayanarak iptal yoluna gidilmezden önce ilgili taşımaz malı elinde tutana bir uyarıda bulunulması gerekir. Bu meselede Müstedaaleyh müstediye böyle bir uyarıda da bulunma- mıştır.

Söylenenlerd-en anlaşılacağı gibi YİM 69/86'daki Müstedi başvurusunda başarılı olmuştur.

YİM 69/86 ile ilgili olarak verilen karar ile başvuru konusu tahsis iptali ortadan kalktığına göre de YİM 54/86 ileri gidemez ve reddolunması gerekir.

Sonuç olarak YİM 69/86 sa-yılı başvuruda Müstedaaleyh tarafından baş- vuruya konu işyeri ile ilgili olarak alınıp 30.1.1986 tarihli yazı ile Müstediye duyurulan iptal kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.

Masraflarla ilgili h-erhangi bir emir verilmez.

YİM 54/86 sayılı başvuru reddolunur.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.

(Niyazi F. Korkut)
- Yargıç

28 Ağustos 1986

D.10/86 YİM 135/84
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek- Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu, Aziz Altay.
Anayasanın 118. maddesi hakkında.

Müstedi: Ayşe Erten, Lefkoşa.
- ile -
Müstedaaleyh: Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Boğaz, vasıtasıyle
- KKTC, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Güner Çakın.
Müstedaaleyh namına: Erden Algun.


Yasa Maddesi: 26/8/1965 tarihinde yürülüğe giren Askeri Suç ve Cezalar, A-skeri Yargı Mercilerinin Kuruluşu, Yetkileri ve Yargılama Üsülü Ana Tüzüğü ve 23/70 sayılı Kıbrıs Türk Silahlı Kuvvetleri Kuralı ile 19.1.1969 tarih ve D.1:191/69 sayılı genelge.

İstemin Özeti: 1967-1974 tarihleri arasındaki hizmetini belgeleyen bir terhi-s belgesi vermeyi reddeden Müstedaaleyh kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: 1961 yılında üçlü karargahta görev alan ve 1963 olaylarının başlama- sından sonra çeşitli dairelerde çalışan- Müstedi 1974 tarihine kadar Bayrak- tarlık karargahına bağlı Levazım Müdürlüğünde görev yaptı. Müstedi, Müstedaaleyhten 1967-1974 tarihleri arasındaki görevinin mücahitlik görevi olduğunu belirten bir belgenin kendisine verilmesini talep etti. Müstedaaley-h mücahitlik terhis belgesi vermeği reddetti. Başvuru bu karardan yapılmıştır.

SONUÇ: 23/70 sayılı 1970 Kıbrıs Türk Silahlı Kuvvetleri Kuralının yürürlüğe girdiği tarihe kadar kadın-erkek ayırımı yapılmaksızın Türk toplumunun milli mücadelesine gönüllü ka-tılan herkes mücahit sayılmıştır. Bayraktar 1969 da yayınladığı genelge ile sancak ve gruplarda çalışan bayan görevlilerin bu tarihten sonra işçi kadrosuna geçirilmesini ve mücahit statüsü altında hiçbir bayan personelin kalmaması hususunda emir verdi. Bay-raktarın bu genelgesinde kesin emri ışığında Müstedinin hizmetinin mücahitlikten sayılmasına olanak yoktur.
Sonuç olarak başvuru redolunur.
____________________

H Ü K Ü M

Şakir Sıdkı İlkay, Başkan: Bu başvuruda Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Aziz -Altay verecektir.

Aziz Altay: 1961 yılında üçlü karargahta görev alan ve 1963 olaylarının başla- masından sonra değişik dairelerde çalışan müstedi, 1.5.1967 tarihinden 15.7.1974 tarihine kadar Bayraktarlık karargahına bağlı Levazım Müdürlüğünde görev yap-tı. 13 Aralık 1982 tarihinde müstediye verilen bir hizmet belgesinde müstedinin Levazım Müdürlüğünde kadrolu memur statüsü altında görev yaptığı belirtildi. Müstedi 18 Ekim 1984 tarihinde müstedaaleyhe gönderdiği bir yazıda 1.5.1967 tarihinden 15.7.1974 ta-rihine kadar Levazım Müdürlüğünde yapmış olduğu görevin mücahitlik görevi olduğunu ileri sürdü ve bu süre için kendisine terhis belgesi veya mücahitlik kimlik kartı verilmsini istedi. Müstedaaleyh 26 Ekim 1984 tarihli yanıtında müstedinin Bayraktarlık kar-argahına bağlı Levazım Müdürlüğü emrinde kadrolu memur satatüsü altında görev yaptığını, kendisine bu hizmetleri için bir hizmet belgesi verildiğini ve bunun dışında yapılabilecek herhangi bir işlem bulunmadığını bildirdi. Bunun üzerine müstedi işbu başvur-uyu dosyaladı ve 1.5.1967 tarihinden 15.7.1974 tarihine kadar mücahitlik hizmeti yaptığını belgeleyen bir terhis belgesi vermeyi reddeden müstedaaleyhin 26.10.1984 tarihli kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramyacağına karar v-erilmesini istedi.

Müstedaaleyh dosyaladığı itiraznamede Bayraktarlığın 29 Ocak 1969 gün ve D-1:191/69 sayılı emrine göre 1 Mart 1969 tarihinden itibaren sancak ve gruplarda mücahide adı altında ve mücahit statüsü ile hiçbir bayan personelin kalmadığını- ve gerek konu emir ve gerekse yürürlükteki yasa ve tüzükler ışığında bu tarihten sonra müstedinin yapmış olduğu hizmetlerin mücahitikten sayılmasına olanak bulunmadığını iddia etti. Müstedaaleyh, ayrıca müstedinin 1.5.1967-1.3.1969 tarihleri arasındaki mü-cahitlik hizmeti addettiğini ve bu hususta bir belge tanzim ettiğini ancak müstedinin bu belgeyi almak için müracaat etmediğini belirtti.

26 Ağustos 1965 tarihinde yürürlüğe giren Askeri Suç ve Cezalar, Askeri Yargı Mercilerinin, Yetkileri ve Yargılama U-sulü hakkında Ana tüzüğün başlangıç kısmına göre "direnme hakkını kullanan Türk Cemaatının milli mücadelesine gönüllü olarak katılan bir şahıs mücahittir." 23/70 sayılı 1970 Kıbrıs Türk Silahlı Kuvvetleri Kuralının yürürlüğe girdiği 5.6.1970 tarihine kadar- mücahitliği düzenleyen tek yasal düzenleme olan Anatüzükten de görülebileceği gibi erkek, kadın ayırımı yapmaksızın Türk toplumunun milli mücadelesine gönüllü katılan herkes mücahit sayılmıştır.

Bayraktar, 29 Ocak 1969 tarihinde yayınladığı D-1:191/69 s-ayılı genelge ile sancak ve gruplarda, çalışmakta olan ve mücahit maaşı alan bayan görevlilerin işçi kadrosuna geçirilmesi ve bu tarihten sonra mücahide adı altında ve mücahit statüsü ile hiçbir bayan personelin kalmaması hususunda emir verdi. Müstedaaleyh-, Anatüzük uyarınca, 1.5.1967 tarihinden 1.3.1969 tarihine kadar müstedinin mücahitlik görevi yaptığına ve bunu tevsik eden bir belge vermeye hazır olduğuna göre bu süre için ihtilaf olmadığı açıktır. Taraflar arasındaki esas ihtilaf 1.3.1969 ile 15.7.1974- tarihleri arasındaki süre içindir. Mücahit kuvvetlerinin başı olarak Bayraktar, kimin mücahit saflarında görev yapıp yapmıyacağını, süresini ve yerini saptamada, görevde olan bir mücahidin hizmetlerine gerek kalmadığı gerekçesi ile son vermede kuşkusuz ye-tkili idi. Nitekim Bayraktar D-1:191/69 sayı ve 29 Ocak 1969 günlü genelgesi ile 13.1969 tarihinden sonra mücahide adı altında ve mücahit statüsü ile hiçbir bayan personelin kalmayacağını sancak ve gruplara duyurmuştur. Bu durumda müstedinin 1.3.1969 tarih-inden sonra Bayraktarlık karargahına bağlı Levazım Müdürlüğünde çalışmaya devam etmiş olması, onun bu hizmeti, maaşını cemaat bütçesinden alan bir müstahdem olarak, sivil statüde yapılan bir hizmet olup bu hizmetinin Bayraktarın konu genelgesinde ifadesini- bulan kesin ve açık emri ışığında mücahitlikten sayılmasına olanak yoktur. Bianenaleyh müstedaaleyh, müstedinin 1.3.1969 tarihinden sonraki hizmetlerini mücahitlikten saymamakla hataya düşmüş değildir.

Sonuç olarak başvuru reddolunur.


(Şakir Sıdkı İlk-ay) (Salih S. Dayıoğlu) (Aziz Altay)
Başkan Yargıç Yargıç

2 Ekim 1986




D.11/86 - YİM 97/82
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, Başkan, Salih S. Dayıoğlu, Aziz Altay.
Anayasanın 118. maddesi hakkında.

Müstedi: İşçi Kalkınma Koop-eratifi, Lefkoşa.
- ile -
Müstedaaleyh: İçişleri ve İskan Bakanlığı, Lefkoşa
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Ergin Ulunay.
Müstedaaleyh namına: Yaşar Boran.
İlgili şahıs Zeki G-ökyay namına: Hasan Hasipoğlu.
İlgili şahıs Mehmet Saadetoğlu namına: Türkay Saadetoğlu.
İlgili şahıs Lütfi Özter namına: Kıvanç M. Rıza tarafından Bülent Asena.
İlgili şahıs Hacer M. Arıkan namına: Kıvanç M. riza tarafından Bülent Asena.
İlgili şahıs Res-a Ahmet Bahadi namına: Hasan Hasipoğlu.
İlgili şahıs Mustafa Keskinöz namına: Özkul Özyiğit.
İlgili şahıs Hüseyin E. Manioğlu namına: Aygün Doratlı.
İlgili şahıs Tünay Öztekin çağırıldı, hazır değil.
İlgili şahıs Emin Uzun çağrıldı, hazır değil.
.

Yasa- Maddesi: 41/77 sayılı İskan, Toraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası, 23/78 sayılı Sosyal Konut Yasasının 4. maddesi ve 52/84 sayılı Sosyal Konut (Değişiklik) Yasasının 3. madde ile değiştirilmiş olan (3),(4),(5) fıkraları.

İstemin Özeti: Hak sahibinin 41/7-7 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası uyarınca eşdeğer mala karşılık veya tahsis yolu ile veya kira yöntemi ile tasarrufunda bulundurduğu konutu, hak sahibi kabul edilmesi halinde sosyal konuta yerleştiği anda boş olarak Bakanlığa iade edece-ğine dair taahhütname imzalaması isteminin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Müstedi kooperatif olup, amacı Sosyal Konut Yasası uyarınca üyelerini konut sahibi yapmktır. Müstedi 175 kişinin ha-k sahipliliğini saptadı ve onay için Müstedaaleyhe bildirdi. Müstedaaleyh 134 kişinin hak sahiplili- ğini onayladı 41 kişinin reddetti. Bunun üzerine Müstedinin de katıldığı bir toplantıda konu görüşüldü ve yeni bir değerlendirme yapılarak Müsteda- aleyh d-evlet evinde oturanların sosyal konuttan yararlanabilmeleri için feragat belgesi isteneceğini ve bunun sözleşmelere ekleneceğini açıkladı. Bilahare böyle bir taahhütname ile Müstediye müracaat eden Müsteda- aleyh, 41/77 sayılı Yasa kapsamında devlet konut-unda ikamet edenlerin, sosyal konuta yerleşmeden devlet evini tahliye edeceğini garanti etmesini istedi. Başvuru bu kararlardan yapılmıştır.

SONUÇ: Değiştirilmiş şekli ile Sosyal Konut Yasasına göre Müstedi Yasanın belirlediği önceliklere göre hak sahiple-rini sıralamaya koyar ve Müsteda- aleyh de sıralamayı denetleyip onaylar. Müstedinin evvelce yaptığı sıra- lama Müstedaaleyh tarafından kısmen kabul edildi. Bilahare Müstedinin de katıldığı bir toplantıda konu yeniden değerlendirilerek, kira veya tahsis y-öntemi ile ellerinde bulundurdukları devlete ait konutları iade etmeleri şartı ile Müstedinin tespit ettiği tüm listeyi hak sahibi olarak kabul etti. Do- layısı ile alınan bu yeni karar ile eski karar yürürlükten kalkmıştır.
Başvuru reddedilir.
_____-_______________

H Ü K Ü M

Şakir Sıdkı İlkay, Başkan: Bu başvuruda Mahkemenin hükmünü Sayın yargıç Aziz Altay verecektir.

Aziz Altay: Müstedi bir kooperatif olup amacı Sosyal Konut Yasası uyarınca hak sahibi olan üyelerini konut sahibi yapmaktır. Müstedi-, üyeleri arasında 175 kişinin inşa edilmekte olan konutlar için hak sahibi olduğunu saptadı ve onay için müstedaaleyhe bildirdi. Müstedaaleyh yaptığı inceleme sonunda müstediye 16.8.1982 tarih ve İİR.0.27.107 sayılı yazı ile bildirdiği kararında 41 kişin-in hak sahipliğini onaylamayı reddetti. Müstedinin bu karara itiraz etmesi üzerine 17.8.1982 tarihinde İçişleri ve İskan Bakanlığında ve Sağlık ve Çalışma Bakanı, İçişlerş ve İskan Bakanlığı Müsteşarı, Sağlık ve Çalışma Bakanı Müsteşarı, Türk-Sen Genel Baş-kanı, İş-koop Başkanı, ve sosyal konut birimi sorumlusunun katıldığı konu ile ilgili bir toplantı yapıldı. Konu hakkındaki muhtelif görüşleri dinledikten sonra İçişleri ve İskan Bakanı hak sahibi listesinin yapılan görüşme ışığında yeniden gözden geçirilec-eğini, devlet evinde oturanlardan sosyal konut- tan yararlanabilmeleri için feragat belgesi isteneceğini ve sözleşmelere de bu koşulun ekleneceğini açıkladı. 27.8.1982 tarihinde Bakan müstediye bir yazı gönderdi ve 17.8.1982 tarihinde yapılan toplantıda 41-/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası tahtında devletten konut alan kişilerin (hangi statüde olursa olsun) sosyal konut açısından hak sahibi kabul edilebilmeleri ve sosyal konuttan ev alabilmeleri için devletten aldıkları konutları Bakanlı-ğa iade etmelerini kararlaştırdığını bildirdi ve 41 kişinin sosyal konut açısından hak sahibi olabilmeleri ve sosyal konut alabilmeleri için ekte gönder- diği taahhütnamelerin doldurulup 15 gün içerisinde Bakanlığa iletilmesini istedi. Söz konusu taahhütna-me, hak sahibinin 41/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası uyarınca eşdeğer mala karşılık veya tahsis yolu ile veya Devletten kira yöntemi ile tasarrufunda bulundurduğu konutu, hak sahibi kabul edilmesi halinde, sosyal konuta yerleşeceği an-da boş olarak İçişleri ve İskan Bakanlığına iade edeceğine dair bir beyan içermektedir. Bakanlık ayrıca 41/77 sayılı Yasa kapsamındaki konutu Bakanlığa iade etmemesi halinde hak sahibinin sosyal konuta yerleştirilmeyeceğini garanti ettiğine dair müstedinin- bir taahhüt- name imza etmesini istedi. Müstedi bunun üzerine işbu başvuruyu dosyaladı ve müstedaaleyhin 16.8.1982 tarih ve İİR.0.27.107 sayılı yazıda ifadesini bulan kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayaca- ğına karar veri-lmesini istedi.

Müstedaaleyh dosyaladığı itiraznamede bir ön itirazda bulundu ve başvuru konusu karara müstedinin itiraz etmesi üzerine 17.8.1982 tarihli toplantıda yeni bir karar alındığını, müstedinin bu karara katıldığını veya itiraz etmediğini ileri -sürerek başvuru konusu kararın yeni kararla ortadan kalktığını ve uygulanabilir nitelikte ve yürülükte olmayan 16.8.1982 tarihli kararın başvuru konusu yapılamayacağını, müstedinin meşru menfaatı olmadığı gibi menfaatının da olumsuz yönde ve doğrudan doğru-ya etkilenmediğini iddia etti. Müstedaaleyh ayrıca 17.8.1982 tarihinde yapılan toplantıda alınan karara katılması veya itiraz etmemesi nedeniyle estoppel ilkelerine göre müstedinin baş- vurusundaki iddiaları ileri süremeyeceğini de öne sürdü.

Müstedaaley-h yukarıdaki ön itirazına ek olarak 41/77 sayılı Yasa altında tahsis alanların hak sahibi olamayacaklarını, konu ile ilgili olarak yapılan toplantıda müstedinin alınan karara katıldığını veya itiraz etmediğini ileri sürdü ve başvurunun reddini talep etti.
-
Müstedaaleyh tarafından hak sahibi oldukları kabul edilmeyen 41 kişiden 10 kişisi başvuruya ilgili şahıs olarak avukatları vasıtasıyle katılmışlardır.

Başvurunun duruşmasına başlamazdan önce müstedi avukatı 23/78 sayılı Sosyal Konut Yasasının 4. maddes-inin 52/84 sayılı Sosyal Konut (Değişiklik) yasasının 3. maddesi ile değiştirilmiş şekli ile (3), (4) ve (5). fıkralarının ve konu değişikliğin esas Yasasının yürürlük tarihi olan 9.11.1978 tarihinden itibaren, geriye dönük olarak, yürürlüğe girmesini öng-ören 52/84 sayılı değişiklik Yasasının 21. maddesinin Anayasanın 1 ve 46. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü ve başvurunun aykırı olup olmadığının karara bağlanması için Anayasa Mahkemesine havale edilmesini istedi.

Müstedaaleyh, Anayasa Mahkemesine- havale edilmesi istenen konu karara bağlanmadan önce itiraznamede ileri sürdüğü ön itirazını tekrarladı ve öncelikle bu hususun karara bağlanmasını istedi.

Müstedaaleyh ön itirazında başvuru konusu karardan sonra bir toplantı yapıldığını, bu karara müst-edinin katıldığını veya itiraz etmemekle veya muhalefet şerhi koymamakla kararı kabul ettiğini ve bu nedenle karara karşı çıkamayacağını savundu. Müstedaaleyhe göre, alınan yeni karar ışığında, başvuru konusu karar uygulanabilirliğini yitirdiğinden ve müst-edinin meşru men- faatı da kalmadığından başvurunun iler gitmesine olanak yoktur ve Anayasa Mahkemesine havale edilmesi söz konusu olamaz. Yine müstedaaleyh Yasanın 4. maddesinin (4) ve (5). fıkralarının konu ile hiçbir ilgisi olmadığını ve her halükarda b-u fıkraların Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine havale edilmemesi gerektiğini iddia etti.

Müstedi ön itiraza katılmadı ve başvuru konusu karardan sonra yapılan toplantıda yeni bir karar alınmadığını, toplantıda açıklanan Bakanın görüşünü-n toplantıya mal edilebilecek bir karar niteliğinde olmadığını, bilahare müstediye bildirilen ve Emare III olarak ibraz edilen kararın başvuru konusu kararın teyidinden başka birşey olmadığını, başvuru konusu kararın uygulanabilir nite- likte (executory) o-lduğunu, Emare III kararın ise teyit edici (confirmatory) olduğunu ve bu yüzden başvuru konusu edilemeyeceğini öne sürdü. Müstedi, üyelerinin haklarını korumakla yükümlü olduğu için başvuru konusu kararda meşru menfaatı olduğunu iddia etti.

Müstedinin Ya-sanın 4. maddesinin (4) ve (5). fıkralarında öngörülen hususların başvuruda ihtilaf konusu edilmediğini ve bu yüzden etkenlikleri olma- dığını kabul etti ve bu fıkraların Anayasaya aykırı olup olmadığı hususunun karara bağlanmak üzere Anayasa mahkemesine -havale edilmesi isteminden vazgeçti.

Başvuruya katılan ilgili şahıslar da müstedinin ileri sürdüğü görüşlere aynen katıldıklarını bildirdiler.

Bu safhada karara bağlanması gereken husus başvuru konusu olan 16.8.1982 tarih ve İİR.0.27.107 sayılı kararı-n bilahare müstediye gönderilen 27.8.1982 tarih ve İİR.0.27.107 sayılı kararla kaldırlıp kaldırılmadığıdır. Başvuru konusu karar sonraki kararla kaldırılmadığı sonucuna varılması halinde Anayasa Mahkemesine havale edilmesi istenen yasa maddesinin başvurunu-n karara bağlanmasında etken olduğu müstedaaleyh tarafından da kabul edilmektedir.

52/84 sayılı Yasa ile değiştirilmiş şekli ile 23/78 sayılı Sosyal Konut Yasası altında müstedi, Yasanın belirlediği önceliklere göre hak sahiplerini sıralamaya koyar ve mü-stedaaleyh de yapılan sıralamayı denetleyip onaylar. Başvuru konusu olan 16.8.1982 tarihli kararda müstedaaleyh evvelce müstedi tarafından hak sahibi olarak sırlamaya konan 175 kişiden sadece 134 kişinin hak sahibi olduğunu kabul etti ve geriye kalan 41 ki-şinin hak sahipliğini onaylamadı. Müstedinin bu karara itiraz etmesi üzerine 17.8.1982 tarihinde müstedaaleyh müstedinin de katıldığı bir toplantı yaptı. Bu toplantıda bir kararın alınıp alınmadığı ve bu karara müstedinin katılıp katılmadığı hususları bir -yana, müstedaaleyh hak sahipleri listesinin, yapılan görüşme ışığında, yeniden gözden geçirileceğini, devlet evinde oturanlardan feragat belgesi isteneceğini ve sözleşmelere böyle bir koşulun ekleneceğini açıkladı. Nitekim müstedaaleyh 27.8.1982 tarihinde -aldığı ve müstediye bildirdiği bir kararla, başvuru konusu kararda hak sahipliliği onaylanmayan 41 kişinin hak sahibi kabul edilebilmeleri ve sosyal konut alabilmeleri için 15 gün içerisinde 41/77 sayılı İskan, Topraklan- dırma ve Eşdeğer Mal yasası uyarın-ca Eşdeğer Mala karşılık veya tahsis yolu ile veya devletten kira yöntemi ile tasarruflarında bulunan konutu, sosyal konuta yerleştikleri anda, boş olarak müstedaaleyhe iade edeceklerine dair bir taahhütname vermelerini istedi. Başka bir deyişle başvuru ko-nusu kararla hak sahibi olarak kabul edilmeyen 41 kişi, 27.8.1982 tarihli karar ile istenen taahhütnameyi vermeleri koşuluna bağlı olarak hak sahibi olarak kabul edildi. Görülebileceği gibi alınan yeni karar ile başvuru konusu kararın yürürlükten kalktığın-a kuşku yoktur. Yürülükte olmayan bir kararın ise başvuru konusu olamayacağı açıktır. Bu durumda yapılan ön itirazın kabul edilerek başvurunun reddedilmesi gerekir.

Sonuç olarak başvuru reddolunur.


(Şakir Sıdkı İlkay) (Salih S. Dayıoğlu-) (Aziz Altay)
Başkan Yargıç Yargıç

14 Ekim 1986
D.12/86 - YİM 46/84
Yüksek İdare Mahkemesinde
Yargıç Niyazi F. Korkut Huzurunda
Anayasanın 118. Maddesi hakkında

Müstedi: Kazım Ahmet Raşit Co. Ltd., Lefkoşa.
- ile -
Müstedaaleyh: Ekonomi ve Maliye Bakanlığı, Gelir ve Vergi Dairesi
va-sıtasıyle KKTC, Lefkoşa
A r a s ı n d a

Müstedi namına: Ali Dana tarafından Osman Ertekün
Müstedaaleyh namına: Yaşar Boran



Yasa Maddesi: 519 sayılı Gümrük Vergileri Deği-şiklik Emirnamesi.

İstemin Özeti: Müstedinin, önceden ithal edip, gümrüklediği içki stoku ile ilgili olarak, Müstedaleyhin istikrar fonu ve gecikme zammı talep eden kararı- nın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ilişkin Mahkeme emri talebi.

OLAY: Gümrük Vergil-eri Değişiklik Emirnamesi ile alkollü içkilere ödenen gümrük miktarında yapılan artış ile Müstedinin stokunu kontrol eden Müs- tedaaleyh, içki stoku ile ilgili olarak istikrar fonu ve gecikme zammı ödenmesi için Müstediden talepte bulundu. Müstedi bu karar- üzerine işbu başvuruyu dosyalayarak bu kararın yürürlükteki yasalara aykırı olduğunu, Müstedaaleyhin bu kararı yetkisiz veya yetki aşımı sonucu aldığını iddia etti. Müstedaaleyh itirazında stoka fon uygulama yetkisi olduğunu, tüke- tim mallarının tüketici-ye istikrarlı fiyatla arzını sağlamak olduğunu iddia etti.

SONUÇ: Yasa, Emirname çıkarılmasına imkan vermektedir. Ancak devletin ilgili birimlerinin uyum içinde çalışarak stok sayımı ve stoktaki mala öde- necek istikrar fonu ile ilgili Emirname ve buna d-ayanacak ödeme emrini, olanaklar çerçevesinde ayni anda yapmaları ya da istikrar fonu ile ilgili Emirname ve ödeme emrini stok sayımından makul bir süre sonra çıkarmaları gerekir. Stok zammı yapıldı diye tüccarın konu malları süresiz stokta tutması, hem tü-ccar hem tüketici açısından sakıncalıdır. Müstedi, Emirnameye değil de emirname uyarınca gönderilen ödeme emrine itiraz etmektedir. Müstedi, emirnamenin yürürlüğe girmesi ile, fona ödenecek meblağ için tedbirini alması gerekirdi. Gecikmesi Müstediye bir ha-k kazandırmaz.
Sonuç olarak başvuru reddolunur.
___________________

H Ü K Ü M

Niyazi F. Korkut: Müstedi, sair şeyler yanında, çeşitli alkollü içki ithal eden bir şirkettir.

26.12.1983 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 519 sayılı Gümrük Vergileri -(Rüçanlı Tarifeler) Değişiklik Emirnamesi ile, diğer şeyler yanında, alkollü içkilere ödenen gümrük miktarında artış yapıldı.

26.12.1983 tarihinde, 26.12.1983 tarihinden önce müstedi tarafından ithal edilmiş ve gümrüklenmiş olup gerek gümrük vergisi olar-ak gerekse istikrar fonu için tüm harçlar ve vergileri ödenmiş olan ve müstedinin ambarında bulunan satışa arzedilmiş içki stoku ile ilgili olarak müstedaaleyh tarafından bir sayım yapıldı. (Müstedi aynı tarihte böyle bir sayımın tüm içki ithalatçılarının -ve/veya satıcılarının ambarında bulunan içkiler ile ilgili olarak yapılmadığını ileri sürmektedir.)

Müstedaaleyh müstediye gönderdiği 15.2.1984 tarihli bir yazı ile 26.12.1983 tarihinde yapılan stok sayımı neticesi elinde bulundurduğu içki fiyatlarına ge-len fiyat artışları ile ilgili olarak 1,916,695.-TL borcu tahakkuk ettiği bildirilerek bu borcun 15.3.1984 tarihine dek ödenmesini istedi.

Müstedi 6.3.1984 tarihli yazısı ile konu 15.2.1984 tarihli ödeme ihbarına itiraz ederek sayım yapılan içki stokunun- gümrüğünün ödenmiş olduğunu ve stok miktarında da hata yapıldığını bildirdi.

Müstedaaleyh 12.3.1984 tarihli yazısı ile 15.2.1984 tarihli ödeme ihbarını iptal ederek bu kez istikrar fonuna borcu tahakkuk ettiği iddiası ile 26.12.1983 tarihli sayımda mevc-ut içki stoku ile ilgili olarak müstediden 313,716.10TL ödemesini istedi.

Müstedinin avukatı müstedaaleyhe 12.4.1984 tarihli bir yazı göndererek konu içki stokunun gümrüklenmiş olup gerek gümrük olarak gerekse istikrar fonu için gerekli tüm harçlar ve ve-rgilerin ödenmiş olduğu hususunda yeniden müstedaaleyhin dikkatini çekti ve gümrük vergisine gelen artıştan dolayı gümrüklenmiş olan aynı içki stoku için ikinci kez işlem yapılmasının hangi mevzuata dayandığını sordu.

Müstedaaleyh daha sonra 17.4.1984 ta-rihinde müstediye bir ödeme emri göndererek konu içki stoku için tahakkuk edildiği iddia edilen 313,716.10TL içki fiyat artışı olarak ve 31,372TL gecikme zammı olarak ceman 234,088.10TL ödenmesini istedi.

Müstedi avukatı vasıtası ile müstedaaleyhe 27.4.1-984 tarihinde bir yazı göndererek mevcut mevzuat uyarınca böyle bir borcu olmadığını belirterek ödeme emrine itiraz etti. Müstedaaleyh 15.5.1984 tarihli yazısı ile yapılan itirazı reddetti ve müstedi mal bildiriminde bulununcaya dek müstedi şirketin direkt-örünün hapisliğini isteyen bir istida dosyaladı. Müstedi de bu başvuruyu dosyalayarak müstedaaleyhin takdiben 15.5.1984 tarihinde aldığı ve müstedinin bilgisine takriben 15.5.1984 tarihinde gelen ve müstedinin önceden ithal edip gümrüklediği içki stoku ile- ilgili olarak istikrar fonu ve gecikme zammı için toplam 345,088.10TL ödenmesini öngören kararın ve işbu karar tahtında yapılan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ilişkin bir Mahkeme emri verilmesini istedi.

Müstedi istidasında, sair şeyler yanında-, başvuru konusu karar ile bu karar tahtında yapılan işlemlerin yürürlükteki yasalara aykırı olduğunu ve müste- daaleyhin konu kararı alıp bu karar altında işlem yaparken herhangi bir yasal mevzuata dayanmadığını ve müstedaaleyhin konu kararı yetkisiz ya d-a yetki aşımı sonucu aldığını ileri sürdü.

Müstedaaleyh ise dosyalamış olduğu itiraznamede, sair şeyler yanında, değiştirilmiş şekli ile 26/78 sayılı Fiyat İstikrar Fonu Yasası'nın 3. maddesine göre fonun amacının sair şeyler yanında tüketim maddelerinin- tüketiciye istikrarlı bir fiyatla arzını sağlamak olduğunu vurgulayarak yasanın 6. maddesine göre de Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazetede yayınlanacak bir emirname ile belirlenen amaç için, fona yatırılacak miktarları saptayabileceğini ve keza yasanın 7(3) -maddesine göre de Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazetede yayınla- yacağı bir emirname ile yasanın 6. maddesi uyarınca alacağı önlemlerle birlikte önceden ithali yapılmış ve stokta tutulan mallar için fona yatırılacak miktarları saptayabileceğini ileri sürerek -11.1.1984 tarihli Resmi Gazetenin Ek III'ünde A.E.24 tahtında yayınlanan 1984 Fiyat İstikrar Fonu (İthal Malı Alkollü İçki, İthal malı şarap ve bira) (Fona yatırılacak Miktarlar) Emirnamesinin 2. madde-sine göre müstediye işlem yapıldığını ve başvuru konus-u karar ile yapılan işlemlerin yasal ve geçerli olup yürürlükteki mevzuata uygun olduğunu ve bu nedenlerle herhangi bir yetki aşımının söz konusu olmadığını ileri sürdü. Başvurunun duruşmasında da müstedi 26.12.1983'de stok sayımı yapıldığında mevzuata gör-e istikrar fonuna ödenmesi gereken meblağın galon başı 1500TL olduğunu ve bilahare 11.1.1984'te çıkarılan emirname ile istikrar fonuna galon başı ödenecek miktarın 390TL artırıldığını ve bunun yasanın amaçları dışında yetkisiz olarak yapıldığını iddia ett-i.

Müstedaaleyh ise itiraznamedeki savlarını yineleyerek stokta tutulan mallara da fon uygulama yetkisi olduğunu belirtti.

Başvurunun olgusal yönü ile tarafların ileri sürdüğü savları özetledikten sonra şımdi de yasal durumu incelemek gerekir.

Değişt-irilmiş şekli ile 26/78 sayılı Fiyat İstikrar Fonu Yasası'nın 3. maddesinde fonun amacı belirlenmektedir.

Yasanın ilgili 3. maddesi aynen şöyledir:

"3. Fonun kuruluş amacı:
(1) Bu Yasanın yürürlük tarihinden sonra olması muhtemel akaryakıt - maliyetinde fiyat artışlarını Fondaki mevcut para oranında karşı- lamak ve bu şekilde mümkün olduğu kadar bu artışların tüketici- ye yansımasını önlemek,

(2) Tüketim maddelerinin tüketiciye istikrarlı bir fiyatl-a arzını sağla- mak ve

(3) Kıbrıs Türk Federe Devletinin tarımsal ürünlerin dünya piyasala- rında geçerli fiyat düzeyinde pazarlanmasında ve üreticilerin ge- rinde yeknesaklık ve istikrar sağlamaktır."

Ay-nı yasanın 5. maddesi uyarınca da Bakanlar Kurulu Resmi Gazetede yayınlanacak bir Emirname ile, akaryakıt ve belirleyeceği tarımsal ürün ile tüke- tim maddelerinin bu Yasa kapsamına alınmasını ve çıkarılmasını saptayabileceği vurgulanmaktadır. Alkollü içk-ilerin halen yasa kapsamında olduğuna ilişkin taraflar arasında bir münazaa yoktur.

Yasanın 6. maddesine göre de 5. madde uyarınca yasa kapsamına alınan akaryakıt, tarımsal ürün ve tüketim maddelerinin her biri için Fona yatırılacak miktarların Resmi Gaz-etede yayınlanacak Bakanlar Kurulu kararı ile saptanacağı vurgulanmaktadır.

Yasanın 7. maddesine göre de Bakanlar Kurulunun 6. madde uyarınca alacağı önlemlerle birlikte önceden ithali yapılmış ve stokta tutulan mallar için fona yatırılacak ödemelerin m-iktar ve şekli hakkında özel önlemler alabileceği de vurgulanmaktadır.

Yasanın ilgili 5, 6 ve 7. maddeleri aynen şöyledir.

"5. Bakanlar Kurulu, Resmi Gazete'de yayınlanacak bir Emirname ile akaryakıt ve belirleyeceği tarımsal ürün ve tüketim madde-lerinin bu Yasa kapsamına alınmasını veya çıkarılmasını saptar.

6. Bakanlar Kurulu, Resmi Gazete'de yayınlayacağı bir emirname ile akaryakıt maliyetinde fiyat artışlarına karşı fiyatlarda istikrar sağlamak, tüketim maddelerinin tüketiciye istikrarlı- bir fiyatla arzını sağlamak ve Kıbrıs Türk Federe Devletinin tarımsal ürünlerinin dünya piyasalarında geçerli fiyat düzeyinde pazarlanmasında ve üreticilerin gelirinde yekne- saklık ve istikrarı sağlamak için 5. madde uyarınca bu Yasa kapsamına alınan aka-ryakıt tarımsal ürün ve tüketim maddelerinin her biri için Fon'a yatırılacak miktarları saptayabilir. Bu miktarlar, ithal mallarında Fiyat istikrar Fonuna konu olan ve yatırılması öngörülecek miktara esas teşkil eden veya edecek malın karar tarihindeki bir-im satış fiyatının %100'ünü, ihraç mallarında ise Ticaret işleriyle ilgili Bakanlıkça tepit edilecek Fiyat İstikrar Fonuna konu olan malın ihraç tescil fiyatının %100'ünü aşamaz. Bu miktar, Mal ve Hizmetler (Düzenleme ve Dene- tim) Yasası ve/veya bunu deği-ştiren veya yerini alan herhangi bir yasaya uygun olarak yapılan azami fiyatların saptanmasında, söz konusu Yasa- nın gözönünde tutulmasını öngördüğü hususlara ilaveten dikkate alınır.

7. 6. madde gereğince saptanan miktar:

(1) Akaryakı-t için, Kıbrıs Türk Petrolleri Limited Şirketi tarafın- dan Kıbrıs Türk Federe Devletine ithali anında,

(2) Diğer ithal malları için, gümrükten çıkış işlemlerinin tamam- lanmasından önce ve

(3) İh-raç malları için, gümrükten çıkıştan önce,
Fona yatırılır.

Ancak, Bakanlar Kurulu Resmi Gazete'de yayınlayacağı bir emirname ile 6. madde uyarınca alacağı önlemlerle birlikte önceden ithali yapılmış ve stokta tutulan mallar için Fona yatırılacak mik-tarları saptayabilir. Bu miktarlar, Fiyat İstikrar Fonuna konu olan ve yatırılması öngörülecek miktara esas teşkil eden veya edecek malın karar tarihin- deki birim satış fiyatının %100'ünü aşamaz. Fon'a yapılacak ödemelerin miktar ve şekli bu oran dahilin-de emirnamede düzenlenir."

Yasanın ilgili 6 ve 7. maddelerine dayanarak çıkarılmış ve 11.1.1984 tarihli Resmi Gazete'de EK III'te A.E.24 olarak yayınlanan Emirnamenin 2. maddesine göre 26.12.1983 tarihinde yapılan sayımda stokta tutulduğu belirle- nen ma-llarla ilgili olarak Fona ödenmesi gereken miktarları saptadı. Müsteda- aleyh de bu Emirnameye dayanarak alkollü içki ithalatçısı olan Müstediye 26.12.1983 tarihinde yapılan stok sayımında stokunda bulundurduğu belirlenen alkollü içkiler için konu Emirname-ye uygun olarak işlem yapılmasına karar alarak başvuru konusu 15.5.1984 tarihli ödeme emrini gönderdi.

İlgili Yasanın ilgili maddeleri böyle bir Emirname çıkarılmasına ve buna dayanarak Müstedaaleyhin de başvurudaki gibi bir karar alarak ödeme emri gönde-rmesine yetki vermekle beraber devletin ilgili birimlerinin uyum içinde çalışarak stok sayımı ile stoktaki mala ödenecek istikrar fonu ile ilgili Emirname ve buna dayanacak ödeme emrini olanaklar çerçevsinde aynı anda yapmaları ya da İstikrar Fonu ile ilgi-li Emirname ve ödeme emrini stok sayımından makul bir süre sonra çıkarmaları gerekir.

Stok sayımı yapıldı gerekçesi ile bir tüccarın konu malları süresiz olarak stokta tutması ekonomik açıdan doğru olamayacağı ve bir tüccarı iflasa sürükleyebileceği gibi- toplumun konu mallara olan ihtiyacının da düşünülerek malların çarşıya dağıtılmasının böyle bir yöntemle engellenmemesi gerekir. Makul sürenin ne olabileceği her meselenin kendine has olguları çerçevesinde değerlendirilebilir ve herhalükarda kanımca stok -sayımı ile istikrar fonu ile ilgili Emirname arasında bir haftalık bir süreden uzun bir süre olmaması gerekir. Bu meselenin olguları çerçevesinde 26.12.1983 tarihinde yapılan stok sayımında stokta bulunduğu belirlenen başvuru konusu mallara 11.1.1984 tarih-li bir Emirname ile istikrar fonu tesbiti makul olmayıp keyfilik arzetmektedir. Müstedaaleyh sayımdan 16 gün sonra böyle bir karar alırken konu malların hala daha stokta olup olmadığını araştırması gerekirdi. Ancak müstedi başvurusunda konu Emirnameye deği-l de konu emirname uyarınca 15.5.1984 tarihinde gönderilen ödeme emrine itiraz etmektedir. 11.1.1984 tarihli Emirname ile başvuru konusu mallara ödenecek istikrar fonu belirlenip Resmi Gazetede yayınlandıktan sonra müstedinin konu fona ödenecek meblağ ile -ilgili tedbirini alması gerekirdi. Müstedaleyhin emirnameye uygun olarak gönderdiği ödeme emrinde gecikmesi Müstediye bir hak kazandıramaz.

Sonuç olarak başvuru reddolunur.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.


- (Niyazi F. Korkut)
Yargıç

-
13 Ekim 1986

D.13/86 YİM 10/85
Yüksek İdare Mahkemesinde
Yargıç Niyazi F. Korkut huzurunda
Anayasanın 118. Madde-si hakkında

Müstedi: Orhan Şevket ve Oğlu Ltd., Lefkoşa
- ile -
Müstedaaleyh: 1. KKTC Ekonomi ve Maliye Bakanlığı Gelir ve Vergi
Dairesi Müdürü.
2. KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyle, KKTC, Lefkoşa
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Ümit Özdil
Müstedaaleyh namına: Yaşar Boran



Yasa Maddesi: Amme Enstrümanı 364/84 ve 26/78 sayılı Fiyat İstikrar Fonu Yasasının 7(3) -maddesi.

İstemin Özeti: Müstedinin stok sayımı neticesi elinde bulundurduğu sigara stoku ile ilgili olarak tahakkuk ettirilen ödeme emri ve bununla ilgili kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmaya- cağına karar verilmesi istemi.-

OLAY: Bakanlar Kurulu, sigara ithal eden Müstediye, Müstedaaleyh tarafından yapılan stok sayımı neticesi stokta bulunan mallarla ilgili olarak fona ödenmesi gereken miktarları saptadı. Müstedi, stokta bulunan mallara her çeşit gümrük, resim vergi ve isti-krar fonu ödemelerinin geçerli mevzuata göre istikrar fonundan ödendiğini, bu nedenle stokta bulunan mallarla ilgili geriye dönük uygulama yapılamayacağını ileri sürerek işbu başvuruyu dos- yaladı.

SONUÇ: Meselenin olguları çerçevesinde stok sayımında sto-kta bulunduğu belirlenen konu mallara aradan 2 ay gibi uzun bir zaman geçtikten sonra, stokta olup olduğuna bakılmadan istikrar fonu belirlenmesi makul olmayıp keyfilik arzetmekte ise de, Emirnamenin yayınlanması ile başvuru konusu mallara ödenecek isrikra-r fonu belirlenip Resmi Gazetede yayınlandıktan sonra Müstedinin fona ödenecek meblağla ilgili tedbirini alması gerekirdi. Müstedaaleyhin ödeme emrinde gecikmesi Müstediye herhangi bir hak kazandırmaz.
Sonuç olarak başvuru reddolunur.
______________-______

H Ü K Ü M

Niyazi F. Korkut: Müstedi sigara ithali yapan bir şirkettir. Müstedinin ithal etmekte olduğu Benson & Heges ve Satate Express "555" sigaraları Fiyat İstikrar Fonu kapsamında bulunmaktadır. Sigara azami kar marjı da ilgili mev- zuata göre- ithalatçı için %2 ve toptancı için %2 olarak saptanmıştır. Sigara azami satış fiyatları Resmi Gazetede zaman zaman yayınlanan emirnameler ile düzenlenmektedir.

Müstedi 4/5/1984 tarihinde Ticaret dairesi Müdürlüğüne bir yazı gönde- rerek ithal etmekte ol-duğu sigaraların fabrika çıkış fiyatlarında ve keza döviz kurlarında artış olduğunu belirterek yeni getireceği sigaralar için satış fiyatlarının yeniden ayarlanmasını istedi.

Bu müracaat üzerine Bakanlar Kurulu 15.5.1984 tarihinde AE 260/84 olarak yayınl-anan bir Emirname ile sigara fiyatlarını yeniden ayarladı ve aynı gün Müstedinin elinde bulundurduğu sigara stokunun da sayımı yapıldı. Emirna- menin yürürlüğe girdiği 15/5/1984 tarihinde ithal edilecek ile stokta bulunan mallarla ilgili olarak Fiyat İstik-rar Fonuna ödenecek miktarlarda herhangi bir değişiklik yapılmadı.

Bakanlar Kurulu daha sonra 18/7/1984 tarihinde Resmi Gazetede AE 364/84 olarak yayınlanan bir Emirname ile 15/5/1984 tarihinde yapılan stok sayımında stokta bulunan mallarla ilgili olara-k Fona ödenmesi gereken miktar- ları saptadı.

Bu emirname üzerine Gelir ve Vergi Dairesi Müdürü müstediye 27/9/1984 tarihinde bir ihbar göndererek 15/5/1984 tarihli stok sayımında elinde bulundurduğu saptanan mallarla ilgili olarak fiyatlara gelen artış-lar nedeni ile tahakkuk ettirildiği iddia edilen 1,205,522 TL'nin ödenmesini istedi.

Müstedi 22.10.1984 tarihli bir yazı ile tahakkuk ettirilen borçla ilgili bir yanlışlık olduğunu belirterek görüşme isteminde bulundu. 14.11.1984 tarihli görüşmeden sonra- da Müstedaaleyh müstediye gönderdiği 14.11.1984 tarihli ödeme emri ile müstediden İstikrar Fonu için 1,205,522 TL ve gecikme zammı için 120,552 TL olmak üzere toplam 1,326,074 TL ödemesini talep etti.

Müstedi 14.11.1984 tarihli ödeme emrine itiraz etti.- Müstedaaleyhin 12.12.1984 tarihli yazısı ile müstedinin itirazını reddetmesi üzerine müstedi bu başvuruyu dosyalayarak müstedinin işyerinde 15.5.1984 tarihinde yapılan stok sayımı neticesi elinde bulundurduğu sigara stoku ile ilgili olarak tahakkuk ettiri-len 14.11.1984 tarihli ödeme emri ile bunun dayandığı kararların ve bu kararlar altında yapılan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına ilişkin bir karar verilmesi isteminde bulundu.

Müstedi başvurusunda, sair şeyle-r yanında, yasanın önceden her türlü gümrük ve İstikrar Fonu vergisi ödenen stoktaki malların istikrar fonu vergisini zaman zaman değiştirme yetkisi vermediğini, Bakanlar Kurulunun AE 364/84 sayılı Emirname ile, 15/5/1984 tarihinde yapılan stok sayımı neti-cesi stokta bulunan mallar ile ilgili olarak Fona ödenmesi gereken miktarı saptarken ilgili yasa kurallarını yanlış yorumladığını ya da dikkate alınması gereken kriterleri dikkate almayarak yetkilerini aştığını, stok sayımı yapılan tarihte önceden ithali y-apılmış olan söz konusu sigaraların her çeşit gümrük, reim, vergi ve İstikrar Fonu ödemelerinin geçerli mevzuata göre ödendiğini ve sayım tarihinde Bakan- lar Kurulunun aynı mallar için İstikrar Fonu ödenmesi gereken miktarlarda herhangi bir değişiklik yap-madığını, Bakanlar Kurulunun 18/7/1984 tarihli AE 364/84 sayılı Emirname ile 15/5/1984 tarihinde yapılan stok sayımı neticesi stokta bulunan mallarla ilgili olarak Fona ödenmesi gereken miktarı saptadığını ve bunun geriye dönük bir yükümlülük getirdiğini v-e 15/5/1984 tarihinde stokta bulunan malları bu Emirname tarihine dek stokta tutmanın olanaksız olduğunu ileri sürerek başvuru konusu karar ve buna dayanan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğunu ileri sürdü.

Müstedaaleyhler ise dosyaladıkları itirazname-de, sair şeyler yanında, 26/78 sayılı Yasanın 7(3) maddesine göre Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazetede yayınlanacak bir emirname ile 6. madde uyarınca alacağı önlemlerle birlikte önceden ithali yapılmış ve stokta tutulan mallar için Fon'a yatırılacak miktarl-arı saptayabileceğini, 15.5.1984 tarihinde yayınlanan bir Emirname ile o günden itibaren sigaranın toptancı ve parakente azami satış fiyatlarının saptanıp ilan edil- diğini ve 364/84 sayılı Fiyat İstikrar Fonu İthal Malı Sigara Puro ve Pipo Tütünü (Fona ya-tırılacak miktarlar) Emirnamesine göre de önceden ithali yapılmış olup 15.5.1984 tarihli sayımda stokta tutulduğu belirlenen mallar için fiyat artışı nedeniyle doğan miktarlar için Fiyat İstikrar Fonuna yatırılması gereken miktarların belirlendiğinin ve bu-nun yürürlükteki mevzuata uygun olup herhangi bir yetki aşımının ya da geriye dönük mali yükümlülüğün söz konusu olmadığını ileri sürdü.

Başvurunun duruşmasında müstedi tarafından şahadete çağırılan Ticaret Bakanlığında görevli Ezel Ertoğrul müstedinin m-üracaatı üzerine sigara fiyatlarının 15.5.1984'de yeniden saptandığını ve bu yapılırken istikrar fonu payının da paket başı 25TL olarak hesaplandığını, bu fiyat tespit edilirken stok sayımı da yapıldığını, stoktaki mallara ek bir istikrar fonu konacak diye- bir hususu dikkate almadıklarını belirtti.

Daha sonra şahadet veren Müstedi şirketin direktörü Ergün O. Şevket, şahadetinde, sair şeyler yanında, getirdikleri malları kredili ithal ettiklerini 15.5.1984'de stokta olan malın gümrüğe 22.3.1984'de vardığın-ı, bu malı 12.4.1984'de antrepodan piyasaya sürdüklerini ve bu malın bedelini de 26.5.1984'de ödediklerini ve o günkü kurla maliyetinin istikrar fonu, gümrük v.s. ile birlikte paket başı 212,98 TL olduğunu ve buna tekrar istikrar fonu eklenecek olursa pake-t başı 12.98TL zarar olacağını, 15/5/1984'de getirilen maliyet artışı olup istikrar fonuna yansımaması gerektiğini ileri sürdü.

Müstedaaleyhler ise tanık çağırmadı. Müstedi avukatı Mahkemeye hitabında, 15.5.1984'de müstedinin stokunda bulunan mallar güm-rükten çıktığında vergi ve istikrar fonunun ödenmiş olduğunu, 15.5.1984'de yapılan sigara azami satış fiyat tesbitinden sonra 18/7/84'de bir emirname yayınlayarak 15.5.1984'de yapılan sayımda elde bulunan sigaralar üzerinden ek 33.058 paket başına istikrar- fonuna yatırılması öngörüldüğünün, olanaksız olduğunu ve stokta olmayan mallarla ilgili madde 6 altında bir karar alınamıyacağını ve bu itibarla paket başı 33.058 ek yatırım öngören emirnamenin yasal olmadığını, alternatif olarak 15.5.1984'de saptanan sat-ış fiyatında sadece 25TL tutarında istikrar fonu dikkate alındığını ve bu nedenle emirnamenin geçersiz olduğunu ileri sürdü.

Müstedaaleyhler adına Mahkemeye hitapta bulunan kıdemli savcı da, sair şeyler yanında, mevzuatın ilgili emirnamenin uygulanmasını- engelleyici olmadı- ğını, ilgili yasanın yürütme organına geniş takdir hakkı verdiğini, hiçbir gerkçe göstermeksizin yürütmenin birim fiyatının %100'ü aşmamak üzere fona yatırım öngörebileceğini, bu hususun stoktaki mallar için de söz konusu olduğunu, ith-alatcının kar ya da zararının fon açısından önemli olmadığını ileri sürdü.

Değiştirilmiş şekli ile 26/78 sayılı Fiyat İstikrar Fonu Yasası'nın 3. maddesinde fonun amacı belirlenmektedir. Yasanın ilgili 3. maddesi aynen şöyledir.

"3. Fonun kuruluş amacı-,

(1) Bu Yasanın yürürlük tarihinden sonra olması muhtemel akaryakıt maliyetinde fiyat artışlarını Fondaki mevcut para oranında karşı- lamak ve bu şekilde mümkün olduğu kadar bu artışların tüketici- ye yansı-masını önlemek,

(2) Tüketim maddelerinin tüketiciye istikrarlı bir fiyatla arzını sağla- mak ve

(3) Kıbrıs Türk Federe Devletinin tarımsal ürünlerinin dünya piyasa- larında geçerli fiyat düzeyinde pazarlanması-nda ve üreticilerin gelirinde yeknesaklık ve istikrar sağlamaktır."

Aynı Yasanın 5. maddesi uyarınca da Bakanlar Kurulu Resmi Gazetede yayınlanacak bir Emirname ile, akaryakıt ve belirleyeceği tarımsal ürün ile tüketim maddelerinin bu Yasa -kapsamına alınmasını ve çıkarılmasını saptayabi- leceği vurgulanmaktadır. Bu başvuru konusu olan sigaranın da halen yasa kapsa- mında olduğuna ilişkin taraflar arasında bir münazaa yoktur.

Yasanın 6. maddesine göre de 5. madde uyarınca yasa kapsamına alı-nan mallar için Fona yatırılacak miktarların Resmi Gazetede yayınlanacak Bakanlar Kurulu kararı ile saptanacağı vurgulanmaktadır.

Yasanın 7. maddesine göre de Bakanlar Kurulunun 6. madde uyarınca alacağı önlemlerle birlikte önceden ithali yapılmış ve sto-kta tutulan mallar için fona yatırılacak ödemelerin miktar ve şekli hakkında özel önlemler alabileceği de vurgulanmaktadır. Yasanın ilgili 5, 6 ve 7. maddeleri aynen şöyledir:

"5. Bakanlar Kurulu, Resmi Gazete'de yayınlanacak bir Emirname ile akaryakıt ve- belirleyeceği tarımsal ürün ve tüketim maddelerinin bu Yasa kapsamına alınmasını veya çıkarılmasını saptar.

6. Bakanlar Kurulu, Resmi Gazete'de yayınlayacağı bir emirname ile akaryakıt maliyetinde fiyat artışlarına karşı fiyatlarda istikrar sağlamak, tük-etim maddelerinin tüketiciye istikrarlı bir fiyatla arzını sağlamak ve Kıbrıs Türk Federe Devletinin tarımsal ürünlerinin dünya piyasalarında geçerli fiyat düzeyinde pazarlanmasında ve üreticilerin gelirinde yekne- saklık ve istikrarı sağlamak için 5. madd-e uyarınca bu Yasa kapsamına alınan akaryakıt tarımsal ürün ve tüketim maddelerinin her biri için Fon'a yatırılacak miktarları saptayabilir. Bu miktarlar, ithal mallarında Fiyat İstikrar Fonuna konu olan ve yatırılması öngörülecek miktara esas teşkil eden -veya edecek malın karar tarihindeki birim satış fiyatının %100'ünü, ihraç mallarında ise Ticaret işleriyle ilgili Bakanlıkça tespit edilecek Fiyat İstikrar Fonuna konu olan malın ihraç tescil fiyatının %100'ünü aşamaz. Bu miktar, Mal ve Hizmetler (Düzenlem-e ve Denetim) Yasası ve/veya bunu değiştiren veya yerini alan herhangi bir yasaya uygun olarak yapılan azami fiyatların saptanmasında, sözkonusu Yasanın gözönünde tutulmasını öngördüğü hususlara ilaveten dikkate alınır.

7. 6. madde gereğince saptanan mikt-ar:

(1) Akaryakıt için, Kıbrıs Türk Petrolleri Limited Şirketi tarafından Kıbrıs Türk Federe Devletine ithali anında,

(2) Diğer ithal malları için, gümrükten çıkış işlemlerinin tamamlan- masından önce ve

(-3) İhraç malları için, gümrükten çıkıştan önce, Fona yatırılır.

Ancak, Bakanlar Kurulu Resmi Gazete'de yayınlayacağı bir emirname ile 6. madde uyarınca alacağı önlemlerle birlikte önceden ithal yapılmış ve stokta tutulan mallar için Fon'a yatırılacak- miktarları saptayabilir. Bu miktarlar, Fiyat İstikrar Fonuna konu olan ve yatırılması öngörülecek miktara esas teşkil eden veya edecek malın karar tarihin- deki birim satış fiyatının %100'ünü aşamaz. Fon'a yapılacak ödemelerin miktar ve şekli bu oran dah-ilinde emirnamede düzenlenir."

Yasanın ilgili 6 ve 7. maddelerine dayanarak çıkarılmış ve 18.7.1984 tarihli Resmi Gazete Ek III'de A.E.364/84 olarak yayınlanan Emirnameye göre 15.5.1984 tarihinde yapılan sayımda stokta tutulduğu belirlenen mallarla ilgi-li olarak Fona ödenmesi gerken miktarlar saptandı. Müstedaaleyh de bu Emirnameye dayanarak sigara ithalatçısı olan müstediye 15.5.1984 tarihinde yapılan stok sayımında stokunda bulunduğu belirtilen sigaralar için konu emirna- meye uygun olarak işlem yapılm-asına ilişkin karar alarak başvuru konusu 14.11.1984 tarihli ödeme emrini gönderdi.

İlgili Yasanın ilgili maddeleri böyle bir Emirname çıkarılmasına ve buna dayanrak müstedaaleyhlerin böyle bir karar alarak ödeme emri göndermesine yetki vermekle beraber -devletin ilgili birmlerinin uyum içinde çalışarak stok sayımı ile istikrar fonu ile ilgili Emirname ve buna dayanan ödeme emrinin olanaklar çerçevesinde ayni anda yapılması ya da İstikrar Fonu ile ilgili Emirname ve ödeme emrini stok sayımından makul bir s-üre sonra çıkarmaları gerekir. Bir tüccarın stok sayımı yapıldı diye konu malını stokta süresiz bekletmesi ekonomik yönden doğru olmayacağı ve bir tüccarı iflasa götürebile- ceği gibi toplumun da konu mallara ihtiyacını da düşünerek malların devamlı çarşıy-a dağıtılmasının da engellenmemesi gerekir. Makul sürenin ne olabileceği her meselenin kendine has olguları çerçevesinde değerlendirilebilir ve her halu- karda kanımca stok sayımı ile istikrar fonu ile ilgili Emirnamenin arasında bir haftalık bir süreden u-zun bir süre olmaması gerekir.

Bu meselenin olguları çerçevesinde 15.5.1984 tarihinde yapılan stok sayımında stokta bulunduğu belirlenen konu mallara aradan 2 ay gibi uzun bir süre geçtikten sonra, konu malların da hala daha stokta olup olmadığını araştı-rmadan, bir Emirname yayınlayarak istikrar fonu belirlenmesi makul olmayıp keyfilik arzetmektedir. Ancak müstedi başvurusunda konu emirnameye değil de emirname uyarınca 14.11.1984 tarihinde gönderilen ödeme emrine itiraz etmektedir. 18.7.1984 tarihli Emirn-ame ile başvuru konusu mallara ödenecek istikrar fonu belirlenip Resmi Gazetede yayınlandıktan sonra müstedinin konu fona ödenecek meblağla ilgili tedbirini alması gerekirdi. Müstedaaleyhin emirnameye uygun olarak gönderdiği ödeme emrinde gecikmesi müstedi-ye herhangi bir hak kazandırmaz.

Sonuç olarak başvuru reddolunur.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.


(Niyazi F. Korkut)
- Yargıç

13 Ekim 1986

D.14/86 YİM 133/84
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Hu-zurunda.
Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salahi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 118. maddesi hakkında.

Müstedi: Fersan Askeroğlu, Girne.
- ile -
Müstedaaleyh: Kamu Hizmeti Komisyonu vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Neşe Keskin.
Müstedaaleyh namına: Müjgan Yılmaz.



Yasa Maddesi:

İstemin Özeti: Müstedinin, Müstedaaleyh tarafından münhal ilan edilen ve mülakata girdiği ev ekonomisi öğre-tmenliğine atanmasına imkan görülme- diğini bildiren kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: 1972-75 ders yılında mezun olan Müstedi değişik yerlerde arka arkaya 8.5 ay Ev Ekonomisi öğretmen-liği yaptı. Münhal mevki olarak ilan edilen yere müracaat eden Müstedi, Müstedaaleyh tarafından yapılan mülakatta, Girne'den kolayca ulaşım olabilen yerlere gidebileceğini belirtti. Müstedi münhal mevkiye atanmadı.
Başvuru Müstedaaleyhin bu kararınd-an yapıldı.

SONUÇ: Verilen bir idari kararın gerekçelerinin açık olması ve yargı denetimini kolaylaştıracak şekilde hangi olgulara dayandığı belirtilmelidir. Kararı veren makamın olgulara yaklaşımı ve düşünce tarzı kararda görülmelidir. Komisyon kararında- hangi hususların Müstedi aleyhine olumsuz etki yaptığı Emare olarak ibraz edilen komisyon kararında görülmemektedir. Karar yeterli gerekçeden yoksundur.
Sonuç olarak kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar ve-rilir.
____________________


H Ü K Ü M

N. Ergin Salahi: Bu başvuruda Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Aziz Altay verecektir.

Aziz Altay: Müstedi, Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Ev Ekonomisi bölümünden 1972-73 ders yılında mezun oldu. 1976 ve 197-7 yılla- rında muhtelif okullarda geçici olarak öğretmenlik yaptıktan sonra uzun bir süre işsiz kaldı. Müstedi Ocak 1984 tarihinde münhal ilan edilen Ev Ekonomisi öğretmenliği için müracaatta bulundu ve 29.8.1984 tarihinde yapılan mülakata katıldı. Müsteda-aleyh müstediye gönderdiği 51/65 sayı ve 28.11.1984 tarihli yazısı ile yapılan mülakat sonunda söz konusu mevkiye atanmasına imkan görülmediği bildirildi. Bunun üzerine müstedi işbu başvuruyu dosyaladı ve atanan şahıstan daha iyi evsafa haizolduğu gibi dah-a başarılı ve tecrübe sahibi bir aday olduğunu öne sürdü ve kendisini atamayıp başkasını atamakla müstedaaley- hin yetkilerini aştığını veya kötüye kullandığını iddia ederek kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar -verilmesini istedi.

Müstedaaleyh dosyaladığı itiraznamede ilgili kararı alırken gerekli araştırmayı yapıp olguları doğru olarak değerlendirdikten sonra atama yaptığını belirtti ve yetkilerini aştığı ve kötüye kullandığı yolundaki iddiaları reddetti.

Mü-stedi Ankara Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulundan mezun ol- duktan sonra 1975 yılında Kars'ta Göle Lisesinde bir sömestr İngilizce okuttu. 1976-77 yıllarında da Lefke, Yeni İskele ve Girne'de doğum izinli öğretmenle- rin yerine arka arkaya gelecek biçimde -8.5 ay Ev Ekonomisi öğretmenliği yaptı
.
Konu mevkiye müracaat ettikten sonra Eğitim Bakanlığında bir ön değerlendirmeye tabi tutulan müstedi Girne'den kolayca ulaşımı bulunan yerlerde çalışabileceğini söyledi. Mesleki Eğitim Müdürü olan Osman Özalp Eğiti-m Bakanlığında yapılan ön değerlendirmede müstedinin, konu mevkiye atanan Ayşe Bilginaylar kadar başarılı olmadığını ileri sürdü. Bu şahit müstedinin diplomasının iyi, ilgili şahsın ise orta derece olduğunu söyledi. Kamu Hizmeti Komisyonunda görevli Ahmet -Çağman ise adayın her yerde görev yapıp yapa- mayacağı hususunun önemli bir faktör olduğunu, müstedinin ise sadece Girne'de görev yapabileceğini söylediğini açıkladı. Bu şahit istintakında müstedinin dil, anlatım ve kişiliği ile ilgili değerlendirmenin nas-ıl yapıldığı ve bunlara yaklaşımının ne olduğu hakkında ayrıntılı bilgi veremeyeceğini kabul etti.

Bir idari kararın gerekçeleri açık olmalı ve yargı denetimini kolaylaştı- racak şekilde hangi olgulara dayandığı belirtilmelidir. Karar alan organın düşün-- ce tarzı ile esasa ilişkin olgulara olan yaklaşımı kararında gözükmelidir. Bizi bağlamamakla beraber Rum Yüksek Mahkemesi The Republic v. Lefkos Georghiades (1972) 3 C.L.R. 594 at p.690'da şöyle denmektedir:

"The reasoning must be clear, that is to -say, the concrete factors upon which the administration based its decision for the occasion under consideration must be specifically mentioned in such a manner as to render possible its judicial control. It must contain the way of thinking of the administr-ative organ on the relevant facts which constitute the foundation for the decision. A reasoning which does not satisfy these conditions cannot be considered as due reasoning."

-Yine üzerinde önemle durulması gerken başka bir husus da bir kararın gerekçelerinde olduğu gibi kararın alındığı toplantı tutanaklarının da detaylı bir şekilde tutulmasıdır. Costas Hadjiconstantinou and Others v. Republic (1973) 3 C.L.R. p.65 at 72'de şö-yle demektedir:

"...... What I would like, however, to stress, is the need for keeping proper minutes which, like the reasoning, is a question of degree dependent upon the nature of the decision concerned."

Bir kararın açık olmaması ve kararı okuyan üze-rinde kuşku ve tereddüt yaratması halinde böyle bir kararın gerekçelerinin yeterli olduğu söylenemez. Michalakis Constantinides v. The Republic of Cyprus, Through The Ministry of Education (1967) 3 C.L.R. 7 at 13'de şöyle denmektedir:

".... In a recent -Administrative Law case in England, in which there existed a statutory requirement for reasons to be given for a Minister's decision, it was held that such requirement was not satisfied when the reasoning given was obscure and would leave in the mind of an- infor- med reader real and substantial doubt as to the reasons for the decision concerned (see Givaudan & Co. v. Minister of Housing, (1963) 3 All E.R. p.696, p.698)."

-Önümüzdeki başvuruda, diğer 3 adaya nazaran "her bakımdan daha başarılı olan, sorulan soruları daha iyi yanıtlayan, Komisyon üzerinde daha iyi intiba bırakan ve bu mevki için aranan evsafa her bakımdan sahip olan ......" gibi genel mahiyetteki ifadelerin -idare hukukunun aradığı gerekçeler olamayacağı açıktır. (Bak: YİM 255/83). Atanan şahıs müstediye nazaran hangi bakımdan ne şekilde daha başarılı olduğu, adaylara ne gibi sorular sorulduğu ve alınan cevapların neler olduğu, atanan şahsın Komisyon üzerinde -hangi hususta ve hangi bakımdan daha iyi intiba bıraktığı Komisyon kararında belirtilmiş değildir. Komisyon kararını etkileyen hususların neler olduğu, hangi hususların atanan şahıs lehine ağır bastığı, hangi hususların müstedi aleyhine olumsuz etki yaptığ-ı Emare olarak ibraz edilen Komisyon kararında veya başka herhangi bir şekilde görülmemektedir. Bu durumda yeterli gerekçeden yoksun olan konu kararın iptal edilmesi gerkir.

Sonuç olarak 51/65 sayı ve 28.11.1984 tarihli yazı ile müstediye bildiri- len ka-rarın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayaca- ğına karar verilir.


(N. Ergin Salahi) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç - Yargıç

23 Aralık 1986


D.15/86 YİM 3/86
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heye-ti: N. Ergin Salahi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.
Anayasanın 152. maddesi hakkında

Müstedi: Cavit Abbas, Akdoğan
- ile -
Müstedaaleyh: 1. Gelir ve Vergi Dairesi Müdürü vasıtasıyle KKTC
2. Ekonomi ve Maliye Bakanlığı vasıtasıyle- KKTC
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Ergin Ulunay
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan


Yasa Maddesi: Araçlar ve Yol Trafik Nizamnamesinin 30(2)(b) maddesi ve 21/74 s-ayılı Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Yasası ile 40/76 sayılı Motorlu Araçlar ve Yol Trafik (Değişiklik) Yasasının 5. maddesinin 2. fıkrası.

İstemin Özeti: Müstedialeyhin Müstediye gönderdiği ve sürüş ehliyetini iptal eden kararının tamamen hükümsüz ve etki-siz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Müstedi, Lefkoşa Akdoğan arasında şöförlük yapmaktadır. Karar tari- hinde 62 yaşında olan Müstedinin yaşı ve sakatlığı nedeni ile söförlük yapamayacağını belirten 26 kişi, im-zalı bir dilekçe ile İçişleri ve Polis Genel Müdürlüğüne müracaat ederek gerekli tedbirlerin alınmasını iste- mişlerdir. Bu yazı üzerine harekete geçen polisler Müstediden sağlık raporu ibrazını talep ettiler. Müstedi sağlık raporunu ibraz etmesine rağmen -Trafik Müdürlüğü, Motorlu Araçlar Kayıt Mukayyitliğinden aldığı bir talimatla Müstediyi sınava tabi tuttu ve neticede yaşlılık ve sakatlık nedeni ile sürüş yeteneğini kaybettiği gerekçe- sine atfen ehliyetini iptal etti.
Başvuru bu karardan yapılmış-tır.

SONUÇ: Müstedi sıhhi yönden kontrole tabi tutulmuş ve araba kullanmaya engel bir sakatlığının olmadığı tevsik edilmiştir. Buna rağmen sürüş ehliyetinin iptalinin yaşlılık ve sakatlığa dayandırılması yanlış gerekçe ve düşüncedir. Bu nedenle alınan kar-arın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilir
____________________

H Ü K Ü M

N. Ergin Salahi: Müstedi başvurusunda, müstedaaleyhin müstdiye gönderdiği 11.12.1985 tarihli ve GD 22/76/13 sayılı yazısında belirtilen v-e Müstedinin 11322 nolu sürüş ehliyetini iptal eden kararının tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair karar verilmesini talep etmiştir.

Bu başvuruda olgular özetle şöyledir: Müstedi Cavit Abbas 8.12.1923 doğumlu -olup başvuru konusu karar tarihinde 62 yaşlarında idi. Mesleği şoförlüktür ve Akdoğan ile Lefkoşa arasında kamu taşımacılığı yapmaktadır. 16 Eylül 1985 tarihli 26 kişinin imzalamış olduğu ve İçişleri ve Polis Genel Müdür- lüğüne yapılan bir müracaatla müst-edinin yaşlılık ve sakatlıkları nedeni ile ara- basını süremeyecek duruma geldiğini ve vukubulacak bir kazayı önlemek için gerekli tedbirlerin alınması rica edilmiştir. Bu yazı üzerine harekete geçen Polis mensupları ilkin müstediyi çağırarak ikaz etmişler- ve sağlık raporu sunulmasını da talep etmişlerdir. Müstedi bu tarihten sonra sağlık muayenesini yaptırarak sağlığının yerinde olduğunu özellikle görme yeteneğinin eksilmediğine dair bir rapor alarak ilgililere iletmiştir. Ancak Polis Genel Müdürlüğüne bağ-lı Trafik Müdürlüğü Motorlu Araçlar Kayıt Mukayyitliğinden aldıkları bir talimat üzerine müstediyi 23.10.1985 tarihinde sınava tabi tuttular. Bu sınav neticesinde müste- dinin bu testte başarılı olamadığını özellikle 3 adet kırmızı ışık yandığı halde buna -riayet etmeden geçtiğini dikkate alarak sınavda başarılı olamadığı gerekçesi ile 6.11.1985 tarihli Emare 9 yazı ile Polis Genel Müdürlüğü müstedinin Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Nizamnamesinin 30(2)(b) maddesine atfen yaşlı- lık nedeni ile yeteneklerini k-aybettiğinden motorlu araç kullanmasının kamu güvenliği açısından sakıncalı olduğunu ve ruhsatının iptal edilmesi gerektiğine dair Motorlu Araçlar Mukayyitliğine tavsiyede bulunmuştuır. Motorlu Araçlar Mukayyitliği bu tavsiyeye uygun olarak neticede başvur-u konusu kararla müstedinin ruhsatını iptal etmiştir.

Başvurunun duruşma safhasında müstedi şahadet vermiştir ve yete- neğini kaybetmediğini sağlık durumunun iyi olduğunu özellikle görme yeteneğinin bozulmadığını ve yapılan testte kendisine niçin sınav y-apılacağını söylemediklerini ve yapılan testte başarılı olmadığını kabul etmediğini iddia etmiştir. Müdafaa tarafından çağrılan Araç Kayıt ve Ruhsatlandırma Şubesi Sorumlusu Mustafa Tokar Trafik Şubesi sourmlusu Polis Başmüfettişi Özdemir Uzuner ve Polis M-üdürlüğü sürüş ehliyeti müfettişi Osman Engür müstedinin sınavda başarılı olamadığını, yapılan sınavın neticesini, Emare 8 ile Polis Genel Müdürlüğüne bildirdiklerini ve bu sınav neticesinde Emare 9 Polis Genel Mü- dürlüğünce Motorlu Araçlar Mukayyitliğine- intikal ettirilerek müstedinin ruhsatının iptaline gidildiği hususlarında şahadet vermişlerdir. Şahit 1 olarak çağrılan Mustafa Tokar müstedinin Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Nizamname- sinin 30(3) maddesi altında sınava tabi tutulduğunu sınava tabi tutul-urken ruhsatının bu fıkra altında talik edilmediğini müstedinin Motorlu Araçlar Yol ve Trafik Nizamnamesinin 30(2)(b) maddesi uyarınca ruhsatının iptal edilmesinin tavsiye edilmediğini bu madde altında yapılmışsa bir yanlışlık olduğunu kabul etmiştir.

Mü-dafaa tarafından çağrılan şahitlerin dürüst olarak şahadet verdiklerini ve bunların şahadetlerinin doğru olduğunu kabul ediyoruz. Müstedinin şahade- tinde söyledikleri özellikle doktor raporu temin ettiği ve sağlık durumunun iyi olduğu yönündeki şahadeti d-e tekzip edilmemiştir ve doğru olarak kabul edilmesi gerekir.

Müstedi avukatı başvurunun duruşmasında sair şeyler yanında başlıca iki husus üzerinde ısrarla durmuştur. Birinci husus 4.12.1974 tarihli Resmi Gazete Motorlu Araç ve Yol trafik Kanununun 5. m-addesinin 1. fıkrasına istinaden ge- çirilip 4.12.1974 tarihinde ilan edilen 1974 Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Nizamnamesinin 30(3) fıkrasının 'ultra vires' olduğunu yasanın 5(1) maddesinin böyle bir nizamname geçirilmesine yetki vermediğini ileri sürmüşt-ür. Ayrıca böyle bir yetki verilmiş olsa dahi takip edilen usulün bu meselede yanlış uygulan- dığını Motorlu Araçlar Mukayyitliğinin ilkin müstedinin ruhsatı talik edildikten sonra onu sınava tabi tutması gerektiği ve ne sebeple sınava tabi tutulacağını bi-l- dirmesi gerektiğini, halbuki bunu yapmadığı cihetle yapılan işlemin sakat olduğunuileri sürmüştür. 2. husus olarak müstedinin ruhsatının konu nizamna- menin 30(2)(b) fıkrası altında iptal edildiğini bu maddenin de içeriğinden görülebileceği gibi mukayyi-din bu maddeye istinaden sıhhi nedenlerle araba kullanma yeteneğini kaybeden bir kişinin ruhsatının iptal edilebileceğini halbuki, müstedinin sıhhi nedenlerle sürme yeteneğini kaybetmediğini ve alınan kararın sakat olduğunu ileri sürmüştür.

Olgulara göz -atıldığında emare 6 olarak ibraz edilen 26 imzayı havi bir itiraz İçişleri ve İskan Bakanı ile Polis Genel Müdürlüğüne bağlı trafik şubesine yapıldığı ve bunun bir neticesi olarak müstedinin 23.10.1985 tarihinde sınava tabi tutulduğu görülmektedir. Bu emar-eden açıklıkla görülebileceği gibi esas yakınma konusu müstedinin yaşlılık ve sakatlık nedeni ile araba kullanma yeteneğini yitirdiği yönünde idi. Yine şahadetten görüldüğü kadarı ile müstedi sıhhi yönden kontrola tabi tutulmuş ve araba kullanmaya engel bi-r sakatlığı olmadığı gibi yeteneğinin de yerinde olduğunu tevsik ettiği ilgilierce kabul edilmiştir. Esasen müdafaa şahidi no.1 olarak çağrılan Mustafa Tokar da müstedinin ruhsatının yaşlılık ve sakatlık nedeni ile sürüş yeteneğini kaybetmesi sebebine bağl-ı olarak iptal edilmediğini teslim etmiştir. Yine yapılan sınav neticesinde Polis Genel Müsürlüğü tarafından Motorlu Araçlar Mukayyitliğine gönderilen 6.11.1985 tarihli emare 9'da şöyle denmektir. "Konu şahsın Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Nizamnamesi 30(2-)(b) maddesine atfen yaşlılık nedeni ile yetneklerini kaybettiği motorlu araç kullanmaları kamu güvenliği açısından sakıncalıdır" denmektedir. Bu tavsiye uyarınca alınan başvuru konusu kararda da müstedinin ruhsatı yine yaşlılık ve sakatlık nedenine bağlı -olarak nizamname- nin 30(2)(b) maddesi uyarınca iptal edilmiştir. Bu durumdan açıklıkla görüle- bileceği gibi müstedinin ruhsatının iptal nedeni ve gerekçesi nizamnamenin yanlış maddesine dayandırıldığı gibi yanlış gerekçe ve düşünce ile iptal edilmiştir. -Bu nedenlerle alınan kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi gerekir. Müstedi avukatıtarfından ileri sürülen konu nizamnamenin 30(3). fıkrasının ultravires olduğu hususuna gelince nizamnamenin dayanıklılı-k ettiği gerek 21/74 sayılı yasasının 5. maddesinin 1. fıkrası özellikle 1C ve gerekse daha sonra geçirilen 40/76 sayılı yasanın 5. mad- desi ve özellikle 2. fıkrası dikkate alındığında Bakanlar Kuruluna daha önce verilen ruhsatların iptali ile geçici olar-ak durdurulması gibi konularda tüzük yapmak yetkisini verdiği sarahatle görülmektedir. Bu nedenle müstedi avukatı- nın bu husustaki iddiasının geçerli olmadığı görüşündeyiz.

Netice olarak müstedaaleyhin müstediye gönderdiği 11.12.1985 tarihli ve GD 22/7-6/13 sayılı yazıda görülen ve müstedinin 11322 nolu sürüş ehliyetini iptal eden kararın tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.

Masraflar hususunda herhangi bir emir verilmez.


(N. Ergin Salahi) - (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

23 Aralık 1986


D.16/86 - YİM 71/84
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, N. Ergin Salahi, Niyazi F. Korkut.
Anayasanın 118. maddesi hakkında.

Müstedi: Cemal Gökçora, Lefkoşa.
- ile -
Müstedaaleyh:- 1. KKTC İskan ve Rehabilitasyon Bakanlığı, Lefkoşa
2. Saptama Değerlendirme ve Tazmin Komisyonları
vasıtasıyle KKTC Bakanlar Kurulu.
- A r a s ı n d a.
Müstedi: Ali Dana ve Osman Ertekün.
Müstedaaleyhler namına: Mehmet Ali Şefik.
İlgili şahıs namına: Gürsel Kadri.


Yasa Maddesi: KKTC Anayasasının 76(1) maddesi ile 1960 Anayasasının 29. maddesi.

İstemin Özeti: Lefkoşa'da Ku-msal mevkindeki arsanın Müstediye kiralanma- ması, mücahitilik hizmetlerine, karşılık kendisine bırakılmaması ve ilgili kişiye kesin tasarruf belgesi verilmesi işleminin hükümsüz ve etkisiz oldu- ğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi i-stemi.

OLAY: Müstedi önce Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine, daha sonra İskan ve Rehabilitasyon Bakanlığına yazdığı yazılarla konu arsanın kendisine eş- değer olarak verilmesini talep ettı. Müstedaaleyh, konu arsayı müstediye değil de ilgili şahsa verdi. -Başvuru işbu karardan yapılmıştır.

SONUÇ: Müstedi duruşma sırasında talebini dilekçesine herhangi bir cevap alınmaması keyfiyetinin kendi başına konu arsanın ilgili şahsa kesin tasar- ruf belgesi verilmesi işlemini hükümsüz ve etkisiz kılacak mahiyette ol-duğuna dayandırdı. Mahkemeye başka bir çare için müracaat eden bir kişinin, artık onun yapmış olduğu dilekçeye cevap verilmediği keyfiyetin- den yakınması sözkonusu olamaz. Böyle bir durumda artık onun meşru menfaati olamaz. Müstedi, dilekçesine yanıt alma-dığından değil, ilgili şahsa kesin tasarruf belgesi verildiğinden yakınmaktadır. Bu durumda yazısına yanıt verilmemesi, ilgili şahsa kesin tasarruf belgesi verme işlemini haleldar kılmaz.
Başvuru reddolunur.
Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
1-- Phedias I. Kyriakides and The Republic of Cyprus, Throught The
Minister of Interior RSCC Vol.I s.66.
____________________

H Ü K Ü M
Salih S. Dayıoğlu. İşbu başvuru ile müstedi Lefkoşa'da Kumsal mevkiinde XX/38.W.I Harita/Plan ve 170 parsel -numaralı arsanın kendısıne özetle:

(a) kiralanmasına ve onun tasarrufunda kalmasına müsaade edilmemesi- nin yapılmaması gereken bir ihmal olduğuna,

(b) sözü edilen arsanın müstedinin mukavemetçilik ve mücahitlik hiz- metlerine karşı-lık olarak kendisine bırakılmamasının yapılmaması ge- rekli bir ihmal olduğuna,

(c) sözü edilen arsanın Lefkoşa'lı Belgin Paralik'e icar edilmesi ve daha sonra 11.6.1984 tarihinde E.Ş.328/84 sayılı dosya altında kesin ta- - sarruf belgesinin verilmesi işleminin tamamen hükümsüz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına

karar verilmesi isteminde bulundu.

Müstedi 12.12.1983 tarihinde Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi Müdür- lüğüne yazmış olduğu bir yazı ile ko-nu arsanın kendisine verilmesini rica etti. Buna herhangi bir yanıt almayan müstedi daha sonra 6.5.1984 tarihinde İskan ve Rehabilitasyon Bakanlığına yazmış olduğu bir yazı ile konu arsanın "eşdeğerine ve mücahitliğine karşılık" kendisine verilmesini rica -etti. Buna da herhangi bir yanıt alamayan müstedi 31.5.1984 tarihinde İskan ve Rehabilitasyon Bakanlığına yazmış olduğu yazı ile daha önce kendisi tarafından yazılan yazılara atıfta bulun- duktan sonra konu arsanın kendisine eşdeğer olarak verilmesini tale-p etti. Müstedi bu yazıya da herhangi bir yanıt almadı.

11.6.1984 tarihinde ilgili şahıs Belgin Paralik'e E.Ş.328/84 sayılı dosya altında sözü edilen arsanın kesin tasarruf belgesi verildi. Müstedi bunu öğren- dikten sonra 27.7.1984 tarihinde işbu başvur-uyu dosyaladı ve daha önce anılan istemlerde bulundu.

Başvurunun duruşması esnasında müstedi ilk iki istemi üzerinde durma- yacağını ve talebini yukarıda (c) altında özeti verilen talep ile sınırlı tutacağını belirtti. Müstedi sözü edilen talebi ile ilgi-li olarak da tek bir nokta ileri sürdü. Bu noktayı ise kendisinin müstedaleyh 1'e yazmış olduğu 31.5.1984 tarihli yazısına herhangi bir cevap alınmaması keyfiyetinin kendi başına konu arsanın ilgili şahsa kesin tasarruf belgesi verilmesi işleminin hükümsüz- ve etkisiz kılacak mahiyette olduğu şeklinde özetlemek mümkündür.

Öte yandan başvuruya itirazname dosyalayan Başsavcılık gerek itirazna- mede gerekse başvurunun duruşması esnasında müstedi ile hemfikir olmadı ve esasen müstedinin herhangi bir meşru menf-aatı olmadığını iddia etti.

Müstedinin iddiasına dayanıklık eden mevzuat Anayasanın 76. madde- sinin (1). fıkrasıdır. Bu fıkra aynen şöyledir:

"Herkes, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında tek başına veya topluca, yetkili maka-mlara yazı ile başvurma ve bunların süratle incelenmesi ve karara bağlanması hakkına sahiptir.
Gerekçeye dayanacak olan bu karar, en geç otuz gün içinde, dilek ve şikayet sahibine yazılı olarak bildirilir. Böyle bir karardan zarar gören herkes veya otuz g-ün içerisinde kendisine bir karar bildirilmeyen her ilgili, dilek ve şikayet konusu hakkında yetkili mahkemeye başvura- bilir."

Yukarıda alıntısı yapılan bu maddenin 1960 Anayasasında benzeri maddesi 29. maddedir. Bu madde zamanın Anayasa Mahkemesi taraf-ından Phedias I. Kriakides and The Republic of Cyprus, Throught The Minister of Interior R.S.C.C. Vol.I. s.66'da yer alan içtihat kararında incelenmiş bulunmak- tadır. Sözü edilen kararın 77. sayfasında KKTC Anayasasının 76(1) maddesine tekabül eden 1960 -Kıbrıs Anayasasının 29. maddesi ile ilgili olarak şunlar söylenmiştir.

"In the opinion of the Court paragraph 2 of Article 29 gives, inter alia, an aggrived person a right of recourse to a competent court in respect of the failure to furnish him with- a reply in accordance with paragraph 1 of such Article. It is clear that, where the competent public authority, which has failed to reply as above, is one of those reffered to in paragraph 1 of Article 146, then this Court is the competent court in questi-on and proceedings lie before it under Article 146 in respect of such failure itself to reply.
Where, however, a person who has not received a reply as pro- vided under Aricle 29, has proceeded under Article 146 in respect of the substance of the matter f-or which a reply had been sought then it cannot be said that such a person continues any longer to have "any existing legitimate interest", as provided by paragraph 2 of Article 146, unless as a result of such failure itself he has suffered some material d-etriment which would entitle him to a claim for relief under paragraph 6 of Article 146 after obtaining a judgment of this Court under paragraph 4 of the same Article.
There such a person cannot, as a rule, claim under Article 146 a distinct and separate -decision of this Court in respect of the failure to comply with Article 29 when he has proceeded in respect of the substance of the matter for which a reply had been sought."

Yukarıda alıntısı yapılan mahkeme kararından açıklıkla görülebileceği gibi sözü- edilen Anayasal madde anlamında bir dilekçe yine o maddenin öngördüğü süre zarfında gerekli yanıt verilmediği hallerde kişinin yetkili mahkemeye müracaat etme hakkı vardır. Ancak böyle bir kişi yetkili mahkemeye başka bir çare için müracaat ettiği zaman a-rtık onun yapmış olduğu dilekçeye cevap verilmediği keyfiyetinden yakınması söz konusu olamaz. Böyle bir durumda alıntıdan da görülebileceği gibi onun artık meşru bir menfaatı kalmaz.

Önümüzdeki başvuruda müstedi 31.5.1984 tarihli dilekçesine yanıt almad-ığından yakınmamaktadır. (c) paragrafı ile sınırlandırdığı talebi ile konu arsanın ilgili şahsa kesin tasarruf belgesi verildiğinden yakınmaktadır. Bu durumda kendisine 31.5.1984 tarihli yazısına yanıt verilmemesi keyfiyeti kendi başına ilgili şahsa yapıla-n kesin tasarruf belgesi verme işlemini haleldar kılmaz.

Yukarıda söylenenlerden anlaşılacağı gibi müstedi başvurusunda muvaffak olmuş değildir.

Sonuç olarak başvuru reddolunur.

(Salih S. Dayıoğlu) (N. Ergin Salahi) - (Niyazi F. Korkut)
Yargıç Yargıç Yargıç

29 Aralık 1986






















119






Full & Egal Universal Law Academy