Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 8/2016 Dava No 1/2017 Karar Tarihi 06.01.2017
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 8/2016 Dava No 1/2017 Karar Tarihi 06.01.2017
Numara: 8/2016
Dava No: 1/2017
Taraflar: Temiz Toplum Derneği n/d Toparlanıyoruz Hareketi ile Bakanlar Kurulu arasında.
Konu: Meşru menfaat - Derneklerin iptal davası açma ehliyeti - Yürütmenin durdurulması.
Mahkeme: Yim/İst
Karar Tarihi: 06.01.2017

-D.1/2017 YİM/İstinaf: 8/2016
(YİM No: 207/2016)

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında


Mahkeme Heyeti: Mehmet Türker, Tanju Öncül, Beril Çağdal.


İstinaf eden: Temi-z Toplum Derneği n/d Toparlanıyoruz
Hareketi, Eti Sokak No: 17C, Lefkoşa.
(Davacı)

ile -

Aleyhine istinaf edilen: Bakanlar Kurulu vasıtasıyla KKTC
Başsavcılığı - Lefk-oşa.
(Davalı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Serkan Mesutoğlu ve Avukat Uğur Çulhaoğlu.
Aleyhine istinaf edilen namına: Kıdem-li Savcı İlter Koyuncuoğlu.

Yüksek İdare Mahkemesi Yargıcı Peri Hakkı'nın YİM 207/2016 sayılı davada, 7/11/2016 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı taraından yapılan istinaftır.

-----------------

K A R -A R


Mehmet Türker: İstinaf Eden/Davacı Davalı aleyhine ikame ettiği istinafa konu YİM 207/2016 No.lu dava ile:

"1. Davalının 8 Eylül 2009 tarihinde aldığı ve
21 Eylül 2016 tarihinde yayınladığı, H(K-I)
899-2016 sayılı, 'Makam Araçla-rının Yenilenmesi'
başlıklı kararın ve/veya idari işlemin iptali
ve/veya hükümsüz ve/veya etkisiz olduğuna ve
herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair bir
hüküm ve/veya emir"

verilmesini talep etmiştir.

İstinaf Eden/D-avacı 27/9/2016 tarihinde tek taraflı bir ara emri istidası dosyalayarak:

"A. İşbu dava neticeleninceye değin Davalının 8 Eylül 2016
tarihinde aldığı ve 21 Eylül 2016 tarihinde yayınladığı
H(K-I) 899-2016 sayılı kararın yürütmesinin durdurul-ması
için emir.

B. İşbu dava neticeleninceye değin Davalının Serhan
Kombos Otomotiv Ltd.den dava ve istida konusu kararda
belirtilen araçların temin edilmesinin durdurulması
için emir.

C. İşbu dava neticeleninceye değin d-ava konusu kararda
değinilen makam araçlarının alımı için 2016 Mali Yılı
Bütçesi'nde ve/veya Bütçe Yasası'nda yer alan ve/veya
herhangi bir kalemden ödeme yapılmasının durdurulması.

D. İşbu dava neticeleninceye değin dava konusu karar-da
değinilen makam araçlarının trafik sigorta ve
kaskoları için ödeme yapılmasının durdurulması.

E. İşbu dava neticeleninceye değin, dava konusu karar
uyarınca temin edilmiş olan araçların değer
kaybetmelerinin önlenmesi amac-ıyla kullanılmalarının
ve/veya trafiğe çıkmalarının men edilmesi"

için emir verilmesini talep etmiştir.


İstidada talep edilen emirleri tek taraflı olarak vermeyi uygun bulmayan Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi, istidanın Davalı/Aleyhine İs-tinaf Edilene tebliğine emir vermiştir. Davalının itiraz dosyalaması üzerine istidayı dinleyen Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi, İstinaf Eden/Davacı Müstedinin ara emri taleplerini ret ve iptal etmiştir.

Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesinin İsti-naf Eden/ Davacının ara emri taleplerini ret ve iptal eden kararına karşı, İstinaf Eden/Davacı bu istinafı dosyalamıştır.

İstinaf Edenin istinaf sebepleri üç ana başlık altında toparlanarak incelenebilir:
Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi, Davacını-n meşru
menfaati olmadığı bulgu ve kararına varmak ve Davacının istidadaki taleplerini reddetmekle hata yapmıştır.

2. Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesinin, Davalının makam araçlarının ihaleye çıkılmadan alınması kararının açıkça hukuka aykırı olmad-ığına dair bulgusu hatalıdır.

Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi, emir verilmemesi
halinde Davacının telafisi imkânsız zarar-ziyanının oluşmayacağına dair bulgu yapmakla hata yapmıştır.

1. İSTİNAF SEBEBİNİN İNCELENMESİ
Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mah-kemesi, Davacının meşru
menfaati olmadığı bulgu ve kararına varmak ve Davacının istidadaki taleplerini reddetmekle hata yapmıştır.

İstinaf Eden Avukatının bu istinaf sebebi ile ilgili argümanları özetle şöyledir:

İstinaf Eden Avukatı, Tüzüğü'nd-e belirtilen belli amaçlarla kurulmuş bir dernek olan Davacının, kuruluş amaçları ile sınırlı olmak üzere ve kamu menfaatini ilgilendiren konularda ve kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak maksadı ile dava açmak için meşru menfaati olduğu halde, Te-k Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesinin derneklerin meşru menfaati ile ilgili prensipleri yanlış yorumlayarak, Davacı Derneğin sadece kuruluş amaçlarının Davacı Derneğe dava açma hakkı kazandırmayacağı ve dava konusu kararın Davacı Dernek ve üyelerinin hak ve- menfaatlerini olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilemediği bulgusuna vararak, Davacının meşru menfaati bulunmadığı kararı vermesinin hatalı olduğunu iddia etmektedir.
Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı adına hazır bulunan Savcıya göre, meşru menfaat -için Davacının iptalini istediği karar ile ciddi ve makul bir ilgiden doğan meşru, kişisel ve güncel bir ilişkisinin olması ve işlemin doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Davacıyı etkilemesi gerekmekte olup, menfaat ihlâli her olayda işlemin niteliğine gö-re tespit edilmektedir. Dava konusu karar, Davacı Dernek ile ilgili bir karar olmadığı gibi, Davacı Derneğin üyelerinin tamamını veya bir kısmını da ilgilendiren bir karar değildir. Davacı Derneğin Tüzüğü'nde
hukuksuzluklara karşı dava açabileceğini yazma-sı, her idari karara karşı Davacıya dava açma hakkı vermemektedir. Dolayısıyla, Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesinin Davacının meşru menfaati olmadığına dair bulgu ve kararı doğrudur.

İNCELEME
İptal davaları, idari işlemlerin yargısal denetiminin y-apılmasına, idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına ve idarenin hukuka bağlılığının belirlenerek hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesine olanak sağlamaktadır. İptal davalarının bu işlevi dikkate a-lındığı zaman, dava açmada özel yetenek yani menfaat ilişkisinin dar yorumlanmaması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır (Gör.Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 13/6/1997 tarihli, E.1997/195, K.1997/400 sayılı kararı, YİM 177/2007 D.34/2010).

- İdare Hukuku doktrininde, T.C. Danıştay kararları ve Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında da benimsenen bu prensipleri, idari yargıda herkesin iptal davası açabileceği şeklinde kabul etmek doğru değildir. Özel yetenek koşulu bu şekilde kabul edildiği ta-kdirde, herkesin her idari işleme karşı iptal davası açma hakkı olduğu neticesini getireceğinden, idari yargının gereksiz ve ciddiyetsiz davalarla meşgul olmasına sebep olacaktır. Bu nedenle gerek öğretide, gerek T.C. Danıştay kararlarında gerekse Yüksek İ-dare Mahkemesi kararlarında, idarenin hukuka bağlılığını sağlama amacı ile açılacak iptal davalarında özel yetenek, yani meşru menfaat koşulunun, her isteyenin dava açabileceği şeklinde geniş yorumlanmaması gerektiği ve her olayda idari işlem veya kararın -iptaline karşı dava açanın, iptalini talep ettiği işlem nedeniyle menfaatinin ihlâl edilip edilmediğine yargı merciinin karar vermesi gerektiği belirtilmektedir.

Danıştay 10. Dairesi 21/5/1990 tarihli ve E.1990/1213, D.1990/1115 sayılı kararda bu hus-usta şöyle demektedir:

"İptal davalarında güdülen amaç, idari işlemlerin
hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetlenmesidir.
Ancak, bu tür denetleme isteğiyle rastgele iptal
davası açılmasını önlemek için idari işlem ile dava
açacak olan ki-şi arasında 'menfaat ilişkisi' şartı
getirilmiş, her olay ve davada, yargı merciine
başvuranın menfaatinin, iptali istenen işlemle
ihlal edilip edilmediğinin takdiri de, yargı
merciine bırakılmıştır."



YİM 177/2007 D.34/2010'da aynı gö-rüşler benimsenmekte ve şöyle denmektedir:


"Öte yandan hukuka bağlılığı sağlamak adına kişisel
menfaat ihlali kavramına gereğinden fazla genişlik
tanınması idarenin işlemlerinin olumsuz yönde
etkilenmesine, keza rastgele iptal davala-rının
açılmasına yol açma tehlikesi bulunmaktadır.
(Bak: DİDD E.2001/415, K.2001/737) Dava açacaklar
yönünden makul bir sınırlamanın bulunması hem
Mahkemelere gelişi güzel dava açılarak iş yoğunluğunun
artırılmaması, hem de idarenin -ilgisiz kişilerce dava
tehdidi altında tutulmaması açısından gereklidir. TC
doktrin ve içtihatlarına göre hangi tür menfaat
ihlalinin, menfaat ihlali (meşru menfaat) koşulu için
yeterli olduğu kesin ölçülerle belirlenmiş olmadığı
- için, bunun takdiri idari yargı yerlerine bırakılmıştır.
Uygulamada genellikle menfaat ihlalinin var olup
olmadığı, iptali istenen işlemin niteliğine göre
saptanmakta ve Mahkeme her olay ve davada davacının
iptali istenen idari işle-mle menfaatinin ihlal edilip
edilmediğini belirlemektedir. Bunun ölçüsü de genel
kabul görmüş ilke olarak şöyle özetlenebilir;
davacının iptalini istediği işlemle yarar ve çıkar
ilişkisinden öte, ancak ciddi ve makul bir alakadan
do-ğan meşru, kişisel ve güncel bir ilişkisinin olması
ve işlemin doğrudan veya dolaylı biçimde davacıyı
etkilemesi gerekir. Bu görüşlere aynen biz de
katılmaktayız."


Bu istinafa konu davadaki Davacı bir dernek olup, Davalı, Davacı Der-neğin dava konusu karardan dolayı menfaatinin ihlâl edilmediğini, bu kararın iptali talebi ile dava açmak için meşru menfaatinin bulunmadığını, dolayısıyla da ciddi bir dava sebebinin bulunmadığını iddia etmektedir. Bu iddiayı idare hukukunun iptal davalar-ında meşru menfaat ve derneklerin dava açma ehliyeti prensipleri çerçevesinde inceleyen Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi, Davacının meşru menfaati olmadığına karar vermiştir.

Bir kişinin iptal davası açabilmesi için, meşru menfaatinin yani dava eh-liyetinin bulunması gerekmektedir. Meşru menfaat iptal davasının ön koşullarından biridir.

Dernekler ve vakıfların ancak tüzel kişiliklerinin menfaati ihlâl edildiğinde ve tüzüklerinde belirtilen amaç ve faaliyet alanları ile ilgili konularda ve bunl-arla sınırlı olmak üzere dava açabilecekleri, üyelerinin menfaatini korumakla ilgili dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı YİM kararlarında benimsenmiştir (Gör. YİM 236/2007 D.29/2010,
YİM 177/2007 D.34/2010).

Bu hususta YİM 177/2007 D.34/2010'da şöy-le denmektedir:

"Dernek ve vakıflar ancak tüzel kişiliklerinin
menfaati ihlal edildiğinde ve tüzüklerinde
belirtilen amaç ve faaliyet alanları ile ilgili
konularda ve bunlarla sınırlı olmak üzere iptal
davası açabilirler. Dernek ve- vakıfların dava açma
ehliyeti ile ilgili olarak İ.D.D.G. Kurulu 4.2.2000
tarih ve E.1999/1261, K.2000/168 sayılı davada
şunlar yer almaktadır.

'Öte yandan, kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla Kanunla kurulmu-ş meslek birliklerinin yanında, belli amaçlarla kurulmuş dernek, vakıf gibi özel hukuk tüzel kişiliğini haiz sivil toplum örgütlerinin, kuruluş amaçlarıyla sınırlı olmak üzere ve kamu menfaatini ilgilendiren konularda dava açmalarının mümkün olması gerekli-dir.' "


Derneklerin iptal davası açma ehliyeti (meşru menfaat) ile ilgili olarak, YİM 236/2007 D.29/2010 ve YİM 177/2007 D.34/2010 sayılı kararlardaki görüşlerin aynen benimsenip tekrarlandığı YİM 157/2011 D.42/2013 sayılı kararda, Yüksek İdare- Mahkemesi şöyle demektedir:

"Her iki içtihat kararını birlikte değerlendirdiğimizde,
9/61 sayılı Yasa ile kurulmuş bir derneğin veya sivil
toplum örgütünün idari bir karara karşı iptal davası
açabilmesi için, kararın:

Tüzel kişi-nin kendi menfaatini doğrudan doğruya ve olumsuz yönde etkilemesi;
Böyle bir menfaat ihlalinin, tüzel kişinin tüzüğünde belirtilen amaç ve faaliyet alanları ile sınırlı
olması gerekmektedir."


T.C.de Danıştay, derneklerin dava açma ehliyeti- (meşru menfaat) ile ilgili olarak, menfaatin meşru kabul edilebilmesi için mutlaka hukuki bir durumdan kaynaklanması gerektiğini ve tüzel kişiliği haiz olan derneklerin, tüzel kişiliklerini ilgilendiren, tüzel kişiliğinin hak ve çıkarlarını etkileyen işle-mlere karşı dava açabileceklerini ancak bu kapsam dışında kalan konularda dernek tüzüğünde dava açma hakkı verilmesinin menfaat ihlâli varlığını kabul etmek için yeterli olamayacağını, son yıllarda verdiği kararlarında belirtmektedir. Bu kararlardan bir ta-nesi olan Danıştay 6. Dairesi'nin 4/5/2011 tarihli E.2009/6697, K.2011/1132 sayılı kararında şöyle denmektedir:

"Derneklerin, doğrudan dernek tüzel kişiliğinin
hak ve çıkarlarını ilgilendiren konularda iptal davası
açabilecekleri açık olma-kla birlikte, bu kapsamı aşan
konularda sırf tüzüğünde hüküm bulunduğundan bahisle
dava ehliyetinin mevcut olduğunun kabulüne hukuken
olanak bulunmamaktadır."


Yine aynı konuda, Danıştay 2. Dairesi'nin E.2011/10080
K.2011/5599 sayılı kara-rında şöyle denmektedir:

"...derneklerin, dava ehliyetlerinin tüzüklerinde
yazılı kuruluş amaçları ve faaliyet alanları ile
sınırlı olduğu, bu amaçlarını gerçekleştirmeye
engel teşkil eden idari işlemler aleyhine ya da
kendi tüzel kişili-kleri hakkında tesis edilmiş
işlemlere karşı dava açabilecekleri açık olup,
bunun dışında gerçek kişilerin sahip olduğu
subjektif dava ehliyetinin çok üstünde istedikleri
her alanda ya da hukuka aykırı gördükleri her
konuda dava açabilecekl-erini düşünmeye olanak
bulunmamaktadır."


Davacı Derneğin Emare 2 olarak ibraz edilen Tüzüğü'nün 2. maddesinde Derneğin amaçları, 3. maddesinde ise Derneğin faaliyetleri düzenlenmiş olup bu maddeler aynen şöyledir:

"Madde 2: Derneğin amaçları-

Çağdaş, demokratik, adil, şeffaf ve hesap
verebilir bir hukuk devletini mümkün kılmak,
toplumun yönetime katılımını sağlamak ve
kendi iradesine dayalı bir gelecek
oluşturabilmesi yönünde vizyon geliştirmek.

Toplum menfaatlerini ilgilendiren konularda
'-ortak iyiler' aramak; demokratik değerler,
çok kültürlülük ve insan hakları konularında
toplumsal uzlaşı sağlayabilmek.


Ülkenin demokratik, sosyal ve ekonomik yönden
gelişimi için toplumda şeffaflık, dürüstlük
ve hesap verebilirlik ilkelerini hâkim kılma-k;
ülke yönetiminde yolsuzluk, adam kayırmacılık
ve hukuksuzlukla mücadele etmek; yönetimde
hukuksuzluk iddialarını aydınlatmak için dava
açmak; seçilmişler ile atanmışları izlemek
ve denetlemek.

Kıbrıs'ta bulunan tarihsel, kültürel, çevresel,
arkeoloji-k, jeolojik ve doğal varlıkların
korunarak gelecek nesillere aktarılması için
çalışmalar yapmak ve bu varlıklara zarar
getirebilecek faaliyetlere karşı çalışmalarda
bulunmak.

KKTC'de bulunan bireylerin anayasal temel
hak ve özgürlüklerini korumak; Kı-brıs'ta
demokrasinin, hukukun üstünlüğü ilkesinin
ve insan haklarının gelişmesine yardımcı
olmak, KKTC kurumlarının Kıbrıs Türk halkı
tarafından yönetilmesini gözetmek ve tüm
bu amaçları gerçekleştirebilmek için
gerektiğinde dava açmak."-



"Madde 3: Dernek Faaliyetleri

Temiz toplum, temiz siyaset ve halkın kendi
iradesine dayalı bir geleceğe sahip olması
hedeflerini ilgilendiren konularda gerçek
ve tüzel kişilerle çalışmalar yapmak, eğitim
vermek.

Yönetimde bulunan siyasi iktidarl-arın ve/veya
hükümetin ve/veya meclisin ve/veya idarenin
ve/veya gerçek veya tüzel kişilerin hukuka
aykırılık teşkil edebilecek faaliyetleri
hakkında hukukun üstünlüğü ilkesini hakim
kılmak adına dava ikame etmek ve/veya yasal
her türlü girişimde bulunmak-.

Üyelerinin yasal çıkarlarını korumak adına,
dava ikame etmek de dahil olmak üzere, her
türlü yasal ve hukuksal girişimde bulunmak.
Dernek amaçları çerçevesinde dava açmak.

Toplumda siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik
konularda farkındalık yaratabil-mek adına
dilekçe hakkı, bilgi edinme hakkı ve her
türlü yasal hakkı kullanmak, konferans,
sempozyum ve açık oturumlar düzenlemek;
yazılı, görsel ve sosyal medyada yayınlar
yapmak.

KKTC'de yaşayan halkın kendi iradesine dayalı
bir gelecek oluşturabilmes-i için; devlet
organları ve kurumlarının anayasa ve yasalara
uygun bir şekilde yönetilmesi için girişimler
yapmak, bilgi edinme başvurularında bulunmak,
dilekçeler sunmak ve dava açmak."



Davacı davasında, Davalının 8/9/2016 tarihinde aldığı mak-am araçlarının yenilenmesi kararının iptalini talep etmekte, istinafa konu ara emri istidası ile de bu kararın ve bu karara bağlı olarak istidasında belirttiği diğer işlemlerin yürütülmesinin durdurulması için emir verilmesini talep etmektedir.

Tek Y-argıçlı Yüksek İdare Mahkemesi kararında, derneklerin ancak kendi tüzel kişiliklerini ilgilendiren konularda ve tüm üyeleri doğrudan doğruya ilgilendiren bir işlem söz konusu olduğu zaman dava açabileceklerini, dava konusu Davalının kararının Davacı Dernek- ve/veya üyelerinin hak ve menfaatlerini olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilediğini söylemenin mümkün olmadığını, sadece kuruluş amaçlarının Davacı Derneğe dava açma hakkı kazandırmadığı bulgusunu yaptıktan sonra, Davacının meşru menfaatinin olmadığı k-ararına vararak, dava konusu kararın yürütülmesinin durdurulması talebini reddetmiştir.

İstinaf Eden/Davacı, Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesinin, derneklerin dava açmadaki meşru menfaati ile ilgili belirttiklerinin ve Davacı Derneğin meşru menfaat-i bulunmadığına dair bulgusunun ve buna bağlı olarak kararın yürütülmesinin durdurulması talebini reddetme kararının hatalı olduğunu iddia etmektedir.
Yukarıda belirttiğimiz derneklerin dava açma ehliyeti ve/veya meşru menfaati ile ilgili içtihatlar v-e idare hukuku prensipleri çerçevesinde dava konusu kararı gözden geçirdiğimiz zaman, bu kararın ve buna bağlı olarak ara emri istidasında yürütülmesinin durdurulması talep edilen diğer işlemlerin, Davacı Derneğin tüzel kişiliğinin hak ve çıkarlarını veya -tüzel kişinin menfaatlerini etkileyen bir karar olmadığı açıkça görülmektedir.

Dava ehliyetleri tüzüklerinde yazılı kuruluş amaçları ve faaliyet alanları ile sınırlı olan Davacı Dernek, ancak bu amaç ve faaliyetlerini gerçekleştirmeye engel teşkil e-den karar veya işlemlere karşı iptal davası açabilir. Davacının davada iptalini talep ettiği ve yürütülmesinin durdurulmasını istediği Davalının dava konusu kararı, Davacı Derneğin amaç ve faaliyetlerini gerçekleştirmesine engel teşkil edecek nitelikte vey-a tüzel kişiliğini etkileyen bir karar veya işlem değildir.

Davalının aldığı dava konusu karar, Davacı Derneğin amaçları arasında, "hesap verebilir bir hukuk devletini mümkün kılmak, hukuksuzlukla mücadele etmek ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gelişme-sine yardımcı olmak" ve Tüzükte belirtilen diğer amaçların olması ve yine Tüzüğü'nde var olan bazı amaçlar için dava açabileceği kuralının bulunması nedeniyle Davacı Derneğin hak ve çıkarlarını ve kişisel menfaatlerini etkilememektedir. Davacı Derneğin "şe-ffaf ve hesap verebilir bir hukuk devletini mümkün kılmak, hukuksuzlukla mücadele etmek, hukukun üstünlüğü ilkesini geliştirmeye yardımcı olmak" amaçlarının bulunması nedeniyle Davalı tarafından alınan kararın Davacı Derneğin hak ve menfaatlerini etkilediğ-inin kabul edilmesi, Davacı Dernek ve diğer benzer toplulukların (menfaat gruplarının) tüzüklerine her türlü amacı koyarak,
tüm idari makamların her türlü idari kararlarına karşı iptal davası açabilme sonucunu doğuracaktır. Böyle bir durum ise,
bir hukuk d-evletinde tüm kişilerin hukukun üstünlüğünü ve
tüm idari makamların hukuka uygun davranmasını talep etme hakkı olduğu iddiası ile gerek Davacı Dernek, gerek diğer benzer topluluklar gerekse her kişinin, her idari makamın,
her türlü idari karar ve işlemine -karşı iptal davası açma hakkı olduğunun kabul edilmesi demektir ki, böyle bir dava
açma hak ve ehliyeti, idare hukukunun meşru menfaatle ilgili prensipleri ve iptal davasının hukuki işlevi ile bağdaşmamaktadır.

Bu istinaf sebebi bir diğer açıdan ince-lendiği zaman, Davacı Derneğin Tüzüğü'nde belirtilen amaç ve faaliyetlerine dayanarak, dernek üyelerinin veya yöneticilerinin kendilerine göre hukuka aykırı olduğunu düşündükleri idari karar veya işlemler aleyhine Davacı Derneğin, dava açma hakkını elde et-mesinin ve bu hakka dayanarak ikame edeceği iptal davaları ile de olması muhtemel hukuka aykırılıkların ortaya çıkarılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.

İdare hukuku ilkelerine göre, hukuka uygun olduğu karine olarak varsayılan bir idari karar veya- işlemin hukuka aykırı olup olmadığı davanın esasında incelenip karara bağlanabilecek bir husus olup bunun menfaat ihlâli ile doğrudan bir bağı yoktur. Bu konuyla ilgili olarak Tufan Erhürman'ın "İdari Yargılama Hukuku" adlı eserinde sayfa 286'da şu görüşl-ere
yer verilmiştir:

"Bununla birlikte, 'menfaat ihlali' koşulunun davanın
ilk inceleme aşamasında ele alınması gerektiği
konusunda doktrinde ve içtihatta yaygın bir görüş
birliği bulunduğunu hatırlamak gerekir. Davacının
dava k-onusu işlemle ciddi ve makûl bir ilgisi varsa,
mahkeme esasa geçecek ve işlemin hukuka aykırı olup


olmadığına karar verecektir. Menfaat ihlalinin
varlığı hiçbir biçimde işlemin hukuka aykırı olduğu
anlamına gelmez. Benzer biçimde -menfaat ihlali
yoksa, mahkeme davanın esasına girmeyecek,
dolayısıyla dava konusu idari işlem hukuka aykırı
olsa bile mahkemenin bu işlemin hukuka aykırı olup
olmadığı konusunda yargılama yapması ve işlemi
iptal etmesi mümkün olm-ayacaktır. O halde, herhangi
bir iptal davasında menfaat ihlalinin var olup
olmadığı incelenmeden davanın esasına girilmesi
ve işlemin hukuka aykırı bulunması halinde menfaatin
de var sayılması mümkün değildir."

Bizim de katıldığımız -bu görüşler göz önüne alınarak mesele incelendiğinde de, davanın esasına ilişkin yapılacak inceleme sonucu belli olacak hukuka aykırılığa bağlı olarak, menfaat ilişkisinin tespitinin mümkün olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Davacı Derneğin Tüzüğü'nde amaç- ve faaliyet alanı olarak belirtilen genel nitelikli haklar veya hususlar, Anayasa'nın tüm bireylere veya tüzel kişilere bir ödev olarak yüklediği haklar ve ödevler kapsamında da yer almamaktadır. Dolayısıyla,
Davacı Dernek Tüzüğü'nde var olan bu konular, -çevre davalarındaki gibi menfaat ihlâlini geniş yorumlamayı gerektirecek bir sebep yaratmamaktadır.

Bu nedenlerle, Dernek Tüzüğü'nde yukarıda belirtilen düzenlemelerin bulunmuş olması da menfaat ihlâlinin varlığını ortaya koymamaktadır.

Belir-tilenler ışığında, Tek Yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesinin yukarıya aktardığımız bulgularında ve bu bulgulara dayanarak Davacının meşru menfaatinin olmadığı kararına varmasında ve İstinaf Eden/Davacının yürütmenin durdurulması talebini reddetmesinde herhang-i bir hata bulunmamaktadır.

Bu nedenlerle, İstinaf Eden/Davacının 1. istinaf sebebinin reddedilmesi gerekmektedir.
İstinaf eden Davacının meşru menfaatla ilgili 1. istinaf sebebi reddedildiğinden, 2. ve 3. istinaf sebeplerinin incelenmesine gere-k kalmamıştır.

Netice itibarıyla, Davacının istinafı ret ve iptal edilir.

İstinaf masrafları, İstinaf Eden/Davacı tarafından ödenecektir.




Mehmet Türker Tanju Öncül Beril Çağdal
Yargıç Yargıç - Yargıç



6 Ocak, 2017











14






Full & Egal Universal Law Academy