Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 2/2004 Dava No 1/2006 Karar Tarihi 25.01.2006
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 2/2004 Dava No 1/2006 Karar Tarihi 25.01.2006
Numara: 2/2004
Dava No: 1/2006
Taraflar: Mehmet S. Uğraşın ile KKTC Kamu Hizmeti Komisyonu vd.
Konu: Mecburi Emeklilik - Yürütmenin durdurulması için ara emri talebi
Mahkeme: Yim/İst
Karar Tarihi: 25.01.2006

-
D.1/06 YİM/İSTİNAF : 2/04
(YİM: 119/2003)

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında

Mahkeme Heyeti:Gönül Erönen,Seyit A. Bensen,Necmettin Bostancı.

İstinaf eden: Mehmet S. Uğraşın-, Gönyeli-Lefkoşa
(Davacı)

-ile-

Aleyhine istinaf edilen: 1. KKTC Kamu Hizmeti Komisyonu
Başkanlığı vasıtasıyle KKTC
Lefkoşa
2. KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyle
- KKTC-Lefkoşa
3. KKTC Sayıştay Başkanı vasıtasıyle
KKTC-Lefkoşa
(Davalılar)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden şahsen hazır
Aleyhine istinaf edilen namına Başsavcı Yardımcı Muavini
Müjgan Ir-kad.

---------------------

K A R A R


Gönül Erönen: Bir kamu görevlisi olan Müstedi/Davacı, 23.6.2003 tarihinde Kamu Hizmeti Komisyonu kararı ile mecburi emekliye sevk edildi. Davacı bu karar aleyhine 5.9.2003 tarihinde YİM 119/03 say-ılı davayı ikame ederek, kendisini mecburi emekliye sevk eden kararın hükümsüz olduğuna dair Mahkemeden karar talep etti. 23.6.2003 tarihli Kamu Hizmeti Komisyonu kararı ile mecburi emekliye sevk edilen Müstedi/Davacı, ihtilafsız olgulara göre 26.6.2003 ta-rihinde emekli ikramiyesini almıştır ve o tarihten sonra da emekli maaşını almaya devam etmektedir.

Müstedi/Davacı 1.7.2004 tarihinde YİM 119/03 sayılı dava altında bir de ara emri istidası dosyalamış ve bu istida ile 119/03 sayılı dava dinlenip nihai bi-r kararla sonuçlanıncaya dek dava konusu yaptığı Sayıştay Başkanının mecburi emekliye sevk kararı, Bakanlar Kurulunun mecburi emekliye sevk önerisi ve Kamu Hizmeti Komisyonunun mecburi emekliye sevk kararı hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmesin-i talep etmiştir.

Müstedaaleyh/Davalılar, Davacının bu istidasına karşı bir itirazname dosyalamışlardır. Tarafları dinleyen Yüksek İdare Mahkemesi Yargıcı, dava konusu idari kararın yürürlüğe girmesinin engellenmesi veya yürütmenin durdurulması istemleri-nde yakınma konusu edilen işlem veya kararın hukuka aykırılığı veya bir şekilde sakatlığının açıkca görülmesi gerektiğini ilk nazarda bu meselenin açıktan açığa hukuka aykırı bir işlem veya karar olduğunun görülmediğini, keza yürütmenin durdurulması kararı- verilmemesi halinde ileride giderilmesi olanaksız bir zararın doğacağının Müstedi tarafından ortaya konmadığı görüşü ile ara emri istidasını red ve iptal etmiştir.

Davacı/Müstedi bu karardan 26.8.2004 tarihinde istinaf dosyalamıştır ve genel mahiyette t-ek yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma talep eden istidasını reddetmekle hata ettiğini ileri sürmüştür.

Davacı/Müstedi istinaf ihbarnamesinde ve yazılı olarak vermiş olduğu hitabında özetle, tek yargıçtan oluşan Yüksek İdare Ma-hkemesinin kararına karşı şu savları ileri sürmüştür:-
Tek yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkemesi
Mecburi emekliye sevk işlemi Davacının temel haklarını ihlâl ettiğini görmemekle hata yapmıştır,
Mecburi emekliye sevk işlemi kamu yararı prensibinin olgusa-l temelinden yoksundur, bunu görmemekle yanılgıya düşerek hata etmiştir;
Mecburi emekliye sevk kararını üretenler,mecburi emekliye sevk işleminde özellikle Sayıştay Başkanının makamını ilgilendiren maddi ve maddi olmayan çıkarları kullandığını görmemekle y-anılgıya düşmüştür;
Müstediye uygulanan mecburi emekliye sevk işleminde kamu yararı yoktur, mecburi emekliye sevk yetkisi saptırılmıştır ve bu gerekçeleri görmemekle yanılgıya düşerek hata yapmıştır.

Yukarıda özetle verilen Müstedinin istinaf sebeplerine- karşılık Müstedaaleyhler adına hazır bulunan Savcı, yazılı hitabında cevap vermiş ve bu cevabı ile şu iddia ve görüşleri
ileri sürmüştür:

İdare aleyhine açılan her davada mutlaka işlemin yürütmesinin durdurulması gerekmez; idarenin düzenli,süratli ve is-tikrarlı çalışması gerekir ve bu anlayış ile hareket edilmelidir. Aksi taktirde idari faaliyetlerin felce uğraması söz konusudur ve bu da kamu yararını gözetmez.

Müstedaaleyhler adına hitabına devam eden Savcı; yürütmenin durdurulması kararlarının verilme-sindeki amacın ileride verilecek bir iptal kararının fiilen ve hukuken yerine getirilmesinin imkansızlaşacağı durumları önlemek olduğunu bu meselede ise böyle bir durumun söz konusu olmadığını ileri sürmüştür. Müstedaaleyhlere göre açıktan açığa hukuka ayk-ırılık davanın esasına ilişkin bir şart olup,davaya konu idari kararın sakat bir karar olup olmadığı ise davanın esası dinlendikten sonra verilecek bir karardır.

Dava konusu emekliye sevk kararının hukuk aleminde hiç doğmamış ve hukuki hiçbir sonuç doğur-mayan veya doğurmaya elverişli olmayan veya yok hükmünde bir işlem olmadığını da beyan eden Savcı, Mahkemenin yürütmenin durdurulması istemini reddederken belirttiği görüşlerin bu konuda daha önce verilmiş içtihat kararları ile uyum içinde olduğunu, dava k-onusu idari kararda yetki ve fonksiyon gasbı bulunmadığını, kanunen yasaklanan bir konuda işlem yapılmasının söz konusu olmadığını bu nedenle yokluk halinin söz konusu olmadığını, İlk Mahkemenin Davacının ara emri talebini reddederken 1997 Yüksek İdare Mah-kemesi Tüzüğü'ne dayanarak gerekli tüm koşulları dikkate aldığını ve davanın adilâne bir şekilde sonuçlanmasını engellemediğini iddia etmiştir.

Müstedaaleyhler adına beyanda bulunan Savcının diğer görüşlerine göre, Davacı/Müstedi ara emri maksatları açısı-ndan üzerine düşen yasal isbat yükümlülüğünü yerine getirmemiş, talebi doğrultusunda emir verilebilmesi için şahadet veya emare sunmamıştır. Gerek 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 41. maddesi gerekse 1997 Yüksek İdare Mahkemesi Tüzüğü'nün 11. maddesinin ön-gördüğü koşullar yerine getirilmediği cihetle Müstedinin ara emri istidasına ekli yemin varakasında ileri sürdüğü iddialar sadece kuru iddialar olarak kalmıştır. Bu nedenle İlk Mahkeme ara emri istidasını reddetmekle hatalı hareket etmemiştir.

Huzurumuzd-aki meselede yapılan istinafı incelerken tek yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkemesinin ara emrini reddeden kararının Müstedi tarafından ileri sürülen ve yukarıda özetlenen istinaf sebeplerinde yer aldığı şekilde hatalı olup olmadığına bakmamız gerekecekti-r.

Hukuk davalarında ara emri verilebilmesine ilişkin prensipler 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 41. maddesinde bulunmaktadır.Keza 1997 Yüksek İdare Mahkemesi Tüzüğünün 11. maddesi aynen şöyledir:-
11. (1) Anayasanın 152'nci maddesi gereğince yapılan -işlemlerde Mahkeme veya bir Yargıç, işlemin herhangi bir safhasında, kendiliğinden veya herhangi bir tarafın istemi üzerine, davanın adilane bir şekilde kararlaştırılması icap ettirirse, davayı esasından sonuçlandırmayan geçici bir emir verebilir.

(2)- Bu madde altında verilen geçici bir emir, acil olması veya diğer özel koşullar dolayısıyle karşı tarafa ihbarname verilmeksizin ve duruma göre uygun görülecek koşullara tabi olmak üzere verilebilir.
Ancak, bu fıkra altında verilen bir emirden etkilenen -tüm taraflara bu emre itiraz edebilmelerini mümkün kılmak için geçici emir istemine ilişkin tüm evrak ve emir derhal tebliğ olunur ve itiraz yapıldığında mahkeme veya bir Yargıç ilgili taraflar namına veya onlar tarafından ileri sürülen iddia ve müdafaayı -dinledikten sonra, söz konusu emri uygun göreceği koşullara tabi olmak üzere, iptal edebilir veya değiştirebilir veya onaylayabilir.

(Bu konuda bakınız ayrıca YİM 99/2005 D.14/2005)

Bu prensipleri göz önünde tutan tek yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkem-esi vermiş olduğu kararında şöyle demiştir:
"Müstedi/Davacı davasında haklı olduğunu ortaya koymaya çalışan, davanın özü ile ilgili görüşlerini ifade etmiştir. Bu safhada davanın özünü ilgilendiren konularda görüş beyan etmem doğru değildir; zaten bunun da- bu safhada yapılmaması gerekir. Ortada idari bir karar vardır ve bu idari karar ışığında, 23.6.2003 tarihinde bir kamu görevlisi mecburi emekliye sevk edilmiştir. Müstedi/Davacıyı mecburi emekliye sevk eden bu idari karar hukuken sakat bir karar mıdır? Bu- sorunun cevabını dava dinlendikten sonra bulabiliriz. İlk nazarda Müstedi/Davacının mecburi emekliye sevk işlemleri ile ilgili açıktan açığa hukuğa aykırı bir işlem veya karar varmıdır? Ben açıktan açığa hukuğa aykırı bir işlem veya karar olduğunu görmüyo-rum. Davanın esası dinlendiği zaman, davayı dinleyecek olan Mahkeme, tüm iddiaları tezekkür ettikten sonra bu davada konu edilen idari işlem veya kararların sakat olup olmadığını karara bağlayacaktır. 23.6.2003 tarihinde mecburi emekliye sevk edilen ve o t-arihten beri emekli statüsünü kazanan Müstedi/Davacının 1.7.2004 tarihinde dosyaladığı bir istidada verilecek bir emirle yakınma konusu ettiği kararların yürürlüklerinin durdurulmaları iyi bir kamu yönetimi oluşmasına yardımcı olmayacaktır.
İdari bir karar-ın sakat olduğunu iddia eden herkesin bu karar aleyhine dava açıp sonra da o dava altında bir istida dosyalayarak o kararın durdurulmasını istemesi pek kolay olmasa gerek. Böyle bir idari kararın yürürlüğe girmesinin engellenmesi veya yürütmenin durdurulma-sı için mutlaka yakınma konusu edilen işlem veya kararın hukuğa aykırılığının veya bir şekilde sakatlığının açıkca görülmesi gerekir;
Açıkca görülmesi gerekir ki bu hukuğa aykırılığa mahkeme derhal harekete geçip bir son verebilsin veya hukuğa aykırılığın -yarattığı sonuçların daha fazla yürürlükte olmasına müsaade etmesin. Bunun dışında yürütmenin durdurulması kararı verilmemesi halinde ileride giderilmesi olanaksız bir zararın doğacağının ortaya konması gerekir.
Belirtilenlerin tümünü tezekkür ettikten son-ra bu istidadaki istemin, yani Kamu Hizmeti Komisyonunun mecburi emekliye sevk kararı hakkında yürütmenin durdurulması isteminin bu koşullar altında pek uygun olmadığı kanısındayım. Yukarıdakiler ışığında istida red ve iptal edilir...."

Davacı/Müstedi ara- emri istidasında dava konusu idari karar ile ilgili yokluk iddialarına ağırlık vermiştir. Ancak bu iddiaları ışığında idari kararın ilk bakışta sakatlığı veya hukuka aykırılığı açıkca görülmesi gerektiği halde, ara emri istidasını dinleyen tek yargıç Dava-cı/Müstedinin mecburi emekliye sevk işlemleri ile ilgili kararın ilk nazarda ve açıkca hukuka aykırılığının görülmediği bulgusuna varmıştır. Tek yargıcın görüşüne göre davanın esası dinlendiği zaman davayı dinleyecek olan Mahkeme huzuruna getirilecek tüm i-ddiaları tezekkür ettikten sonra bu davaya konu edilen idari işlem veya kararın sakat olup olmadığını karara bağlayacaktır.

Ara emri istidasını dinleyen yargıç, bir idari kararın hukuka aykırılığının açıkca görülmesi halinde ise Mahkeme derhal harekete ge-çerek açıkca görülen hukuka aykırılığın yarattığı sonuçların daha fazla yürürlükte kalmasına izin vermemek için talep edilen ara emrinin verilebileceğini ancak huzurundaki istidada böyle bir durumun var olduğuna ikna olmadığını, ara emri ile yürütmenin dur-durulması kararının verilmemesi halinde ise ileride giderilmesi olanaksız bir zararın doğacağının Müstedi tarafından ortaya konmadığını kararında belirterek ara emri istidasını red ve iptal etmiştir.

Yukarıda alıntısı verilen ve tek yargıçtan oluşan Yüks-ek İdare Mahkemesinin görüşleri ve yaptığı değerlendirmelerle tamamen hemfikir olduğumuzu belirtmek isteriz. Ayrıca, varmış olduğu görüşlerde bir adaletsizliğin olmadığı kanaatindeyiz. Neticede, tek yargıçtan oluşan Mahkeme ara emri maksatları açısından Ma-hkemenin huzurunda bulunan verilere göre İstinaf Eden Müstediye ara emri vermemekle yanlış ve/veya hatalı hareket etmediği sonucuna varmış bulunuyoruz.

Yukarıdakiler ışığında istinaf red ve iptal edilir.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.



-

Gönül Erönen Seyit A. Bensen Necmettin Bostancı
Yargıç Yargıç Yargıç


25 Ocak, 2006
-


7



-


Full & Egal Universal Law Academy