Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 17-18/2010 Dava No 10/2012 Karar Tarihi 27.12.2012
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 17-18/2010 Dava No 10/2012 Karar Tarihi 27.12.2012
Numara: 17-18/2010
Dava No: 10/2012
Taraflar: Fatma Alçıcıoğlu ve Sadık Gardiyanoğlu ile Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği arasında
Konu: Meslekten men cezası - Mimar olan Davacılara kısa süreli meslekten men cezası verilmesi - Davacıların disiplin cezalarının iptal edilmesi için dava açmaları - Tek Yargıçlı YİMin davayı ret ve iptal etmesi - Davacıların kararı istinaf etmeleri - İstinafın kabul edilerek, istinaf konusu kararın iptal edilmesi.
Mahkeme: Yim/İst
Karar Tarihi: 27.12.2012

-D.10/2012 Birleştirilmiş
YİM İstinaf 17/2010 ve 18/2010

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152.Maddesi Hakkında.

Mahkeme Heyeti:Necmettin Bostancı,Talât D.Ref-iker,Mehmet Türker

YİM İstinaf 17/2010
(YİM Dava No:189/2007)

İstinaf eden:Fatma Alçıcıoğlu, Alçıcıoğlu Apt.,No:93,Atatürk
- Caddesi, K.Kaymaklı,Lefkoşa.

(Davacı)
- ile -


Aleyhine istinaf edilen:Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları
- Birliği,Şehit İbrahim Ali Sokağı,No:1,
Çağlayan,Lefkoşa.

(Davalı No.1)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: A-vukat Güner Çakın
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Oktay Feridun ve Avukat
Serhan Çinar adına Avukat Hazan Aksun

YİM İstinaf 18/2010
(YİM Dava No:190/2007)


İstinaf eden-:Sadık Gardiyanoğlu,Şht.Osman Yusuf Sokağı,No:5,
Lefkoşa.

(Davacı)
- ile -


Aleyhine istinaf edilen:Kıbrıs Türk Mühendi-s ve Mimar Odaları
Birliği,Şehit İbrahim Ali Sokağı,No:1,
Çağlayan,Lefkoşa.

(Davalı No.1)


- A r a s ı n d a.
İstinaf eden namına: Avukat Güner Çakın
Aleyhine istinaf edilen namına:Avukat Oktay Feridun ve Avukat
Serhan Çinar adına Avukat Hazan Aksun


İstinaf, Yüksek Mahkeme Yargıcı Sayın Narin Ferdi Şefi-k'in YİM 189/2007, 190/2007 ve 191/2007 sayılı davalarda 27 Ekim,2010 tarihinde verdiği karara karşı Davacılar tarafından yapılmıştır.


------------
K A R A R

Necmettin Bostancı: YİM İstinaf 17/10'daki İstinaf Eden/ Davacı, tek Yargıçtan oluşan- Yüksek İdare Mahkemesi huzurunda dosyaladığı 189/07 sayılı davada, aşağıdaki şekilde talepte bulunmuştur:
"A)Davalı 1'in 12.4.2007 tarihli yazılı başvurusu üzerine,
Davalı 2'nin 11.6.2007 tarihinde aldığı ve Davacıya imza mukabili 14.6.2007 tari-hinde tebliğ edilen Davalı 2'nin Davacıyı 15 gün süre ile meslekten kısa süreli alıkoyma disiplin cezasına çarptırdığına ilişkin karar ve/veya işlemin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi.

B)İşb-u dava masrafları."


YİM İstinaf 18/10'daki İstinaf Eden Davacı da, tek Yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkemesi huzurunda, 190/07 sayılı davayı dosyalamış ve aşağıdaki şekilde talepte bulunmuştur:
"A)Davalı 1'in 12.4.2007 tarihli yazılı başvurusu üze-rine,
Davalı 2'nin 11.6.2007 tarihinde aldığı ve Davacıya imza mukabili 14.6.2007 tarihinde tebliğ edilen Davalı 2'nin Davacıyı 30 gün süre ile meslekten kısa süreli alıkoyma disiplin cezasına çarptırdığına ilişkin karar ve/veya işlemin tamamen hü-kümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi.

B)İşbu dava masrafları."


Her iki dava tek Yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkemesi (bundan sonra bu karar maksatları bakımından sadece Mahkeme olarak anılacaktır) hu-zurunda, benzer 191/07 sayılı dava ile birleştirilerek dinlenmiştir. Mahkeme, birleştirilen davalar ile ilgili olguları aşağıdaki şekilde özetlemiştir:

Karşıyaka'da 8022 koçan nolu Pafta/Harita XI/13.W.1 Parsel 267/2 ve 52/1/1/1/1/2/2 ve koçan 7349 Parsel- 56/2/4'de inşaasına başlatılan 9 adet yarım inşaat ile ilgili, İnşaat Mühendisleri Odasına hitaben yazılan 8.9.2005 tarihli Emare 1 raporla, binaların kaçak yapıldığı, yerinde yapılan saptamada uygulamaların vizesiz projelere dahi uymadığı, projede betona-rme karkas düzenlenmiş iken yapılan binaların yığma tekniğiyle yapıldığı, taşıyıcı kiriş ve kolonların 15cm kalınlıkta olduğu, kolonların altına betonarme temel yapılmadığı, zemin katlarda grobeton altında blokaj taşı döşenmediği, afet bölgelerindeki yapıl-ara uygulanması gerekli yönetmeliklere uyulmadığı ve inşaatların can güvenliğini tehdit ettiği, bu nedenle yasal işlem başlatılıp yıkılmaları gerektiği belirlenmiştir. Bu raporda Oda Başkanının da Osman Yılmaz, imzası yer almaktadır.
Kıbrıs Türk Mühendis -ve Mimar Odaları Birliği, Emare 1 raporu, 14.9.2005 tarihli Emare 3 yazı ile İçişleri ve İskan Bakanlığına gönderdi.
Fikret ve Zahiye Tamer'e ait inşaat ile ilgili Şehir ve Planlama Dairesi Emare 4 13.3.2006 tarihli yazı ile Girne Kaymakamlığına inşaat izn-i verilmesinin uygun olacağını bildirdi. Bu yazıya konu projenin ön projesi ve ortak vize bürosuna sunum aşamasına kadar gerekli çizimler Sadık Gardiyanoğlu tarafından çizildi. Vize bürosuna sunulan projedeki imzalar Tevfik Kürşat Çolak'ın imzası diye gös-terildi. Emare 25 olarak ibraz edilen ve statik proje olduğu belirtilen evrak üzerinde görülen probina No.'su Yahya Eran'a aittir. Fatma Alçıcıoğlu Emare 26'yı kendisinin hazırladığını, bilgisayarı bozuk olduğu için bunun Yahya Eran'ın bilgisayarından çı-karıldığını kabul etti. Yahya Eran ise bilgisayardaki hesaplamaları kendi bilgisayarından kendisinin yaptığını, bunun Fatma Alçıcıoğlu'na teknisyen gibi yardımcı olmak anlamına geldiğini, esasen hesap ve çizim kontrolünü Fatma Alçıcıoğlu'nun yaptığını söy-ledi.
Esasen dava konusu yere uygulanması düşünülen projenin müellifleri Mimar Derya Kara ve mühendis Mehmet Eminoğlu'dur. Sadık Gardiyanoğlu projenin müellifliğini Derya Kara'dan devralarak mimar Tevfik Çolak Kürşat'a devrettiğini ileri sürmüştür.
Girn-e Kaymakamlığı ibraz edilen proje için inşaat ruhsatını vermiştir. Dava konusu arazide yapılan inşaatın vizelenen proje olmadığının tespiti ile bilahare Kaymakamlık inşaat ruhsatını iptal etmiştir.
İnşaat Mühendileri Odası Başkanı, Fatma Alçıcıoğlu ile Ya-hya Eran, Mimarlar Odası Başkanı ise Sadık Gardiyanoğlu ve Tevfik Çolak Kürşat'ı görüşmeye çağırdılar. 21/05 sayılı yasanın 14(3) maddesine göre Oda Başkanları soruşturma memuru olarak görev yaparlar.
Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği 12.4.2-007 tarihinde İnşaat mühendisleri Yahya Eran ve Fatma Alçıcıoğlu ile mimarlar Sadık Gardiyanoğlu ve Tevfik Kürşat Çolak'ın kaçak ve can güvenliğini tehdit edici yapıların yasallaşması için farklı bir proje sunduklarından dolayı Yüksek Onur Kuruluna sevkedi-lmelerini oybirliği ile onaylandığını Emare 7 12.4.2007 tarihli yazı ile Kıbrıs Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği Onur Kuruluna bildirmiştir.
Yüksek Onur Kurulu emare 10 yazının aynisini Fatma Alçıcıoğlu, Sadık Gardiyanoğlu ve Yahya Eran'a 16.4.2007 tari-hinde göndererek 15 gün içerisinde adı geçen kişilerden savunmalarını talep etmiştir.
Kendisine verilen ceza ile ilgili dava ikame etmeyen Tevfik Kürşat Çolak'ın Yüksek Onur Kuruluna gönderdiği savunması Emare 11, 19.4.2007 tarihli Yahya Eran ve Sadık Gard-iyanoğlu'nun savunmaları Emare 13, 14.5.2007 tarihli Fatma Alçıcıoğlu'nun savunması ise Emare 14 olarak ibraz edilmiştir.
Yüksek Onur Kurulu 21.5.2007 tarihli toplantıya katılmalarına Fatma Alçıcıoğlu, Sadık Gardiyanoğlu ve Yahya Eran'ı Emare 16, 15.5.2007- tarihli yazı ile davet ederek, 21.5.2007 tarihinde adı geçen kişilerin sözlü savunmalarını dinlemiştir.
Yüksek Onur Kurulu Emare 21, 11.6.2007 tarihli kararında tespitler yaptığını ifade ederek kararını açıklamıştır.


Mahkeme, hükmünü, 27.10.2010 -tarihinde vermiştir. Hükmün sonucu, aşağıdaki şekilde ifade edildi:

"Tüm söylenenler ışığında 189/2007 ve 190/2007 davalara konu kararın yetki, şekil, amaç, sebep ve konu bakımından hukuka uygun olduğunu kabul eder, davaları red ve iptal ederim. 191/2007 -sayılı davada ise Davacı Yüksek Onur Kurulunun vardığı bulgulara varabilmesi için huzurunda yeterli şahadet ve veri olduğunu kabul etmediğimden Davacı davasında muvaffak olur ve, Yahya Eran ile ilgili Davalının 11.6.2007 tarihli kararının hükümsüz ve etkis-iz olduğuna karar veririm.

189/2007 ile 190/2007 sayılı davalarda dava masrafları Davalı lehine verilir. 191/2007 sayılı davada ise dava masrafı ile ilgili emir verilmez."

Söz konusu hükme karşı İstinaf Edenler, huzurumuzdaki istinafları dosyalamışlard-ır. İstinaf ihbarnamelerinin herbirinde, 21 adet istinaf sebebi yer almaktadır.

İstinaf Eden Davacıların Avukatı, istinafın dinlenmesi esnasında, 1,2 ve 8'inci istinaf sebepleri üzerinde özellikle durmuş, diğer istinaf sebeplerinin de şahadetle ilgili ol-duğunu belirtmekle yetinmiş ve kısa izahatta bulunmuştur.

Aleyhine İstinaf Edilen Davalı Avukatı da, Davacı Avukatı tarafından belirtilenlere karşılık, hukuki argümanlarını ileri sürmüştür.

Davacı Avukatına göre, soruşturma memuru, soruşturma dosyasını t-ekammül ettirmedi, onur kuruluna, soruşturma dosyasını iletmedi. İlgili kişilerin yazılı ifadesi alınmadı. Soruşturma memuru şahadete de gelmedi, onun hazırladığı iddia edilen soruşturma dosyası, ortada yoktur. Onur kurulu başkanı ilgili kişilerden, 15 gün- içerisinde, müdafaalarını sekreterliğe sunmalarını istemiştir. Bu bir ithamname değildir, yazılı izahat istenmesidir. Davacılara hiçbir onur kurulu toplantısında, "siz bu suçla itham ediliyorsunuz, kabul eder misiniz?" diye bir soru sorulmamıştır. Onur ku-rulu, dosyadaki eksiklikleri, ilgili kişilere sorarak, tamamlama yoluna gitmiştir. Onur kurulu hem tahkikat yapmış, hem de cezalandırmıştır.

Alt Mahkeme, tutanak tutulma zorunluluğu olmadığına ilişkin bulgu yapmıştır. Gerekçe olarak da, mevzuatta tutanak -tutulması gerektiğini gösteren madde olmadığını göstermiştir. Bu eksiklik bile, ceza verilmemesini gerektirmektedir. Sadık Gardiyanoğlu ile Sadık Öztürk, olaydan sonra, bir konuda sözlü ortaklık yaptılar. Olay esnasında ortak değildiler, bu konu araştırılm-adı ve onur kurulu kararında ortak oldukları belirtildi. Onur kurulu kararında, dosyanın incelendiğinden bahsedilmekte, ancak ortada dosya yoktur. Yine kararda, savunmalar alındı deniyor, ancak sözlü savunmalar, üyeler tarafından tutulmuş olan ve Mahkemeye- ibraz edilen tutanaklarda tam olarak görülmüyor.

Aleyhine İstinaf Edilen Avukatına göre ise; İstinaf Edenler Avukatının ileri sürdüğü hiçbir husus, dava layihasında yer almamaktadır. Dava layihasında sadece soruşturma memuru atandığı belirtilmekte-dir. İlgililerin savunmaları sözlü ve yazılı olarak alınmış ve itham edilmişlerdir. YİM 106/05'te vazedilen hiçbir prensip,
İstinaf Edenlerin layihalarında yer almamaktadır. Bu nedenle prensiplerle ilgili söylenenler dikkate alınmamalıdır. Tutanaklarla ilg-ili Bidayet Mahkemesinin izahatı makuldür.

İnceleme:
Davacı Avukatının üzerinde özellikle durduğu ve her iki istinafta tıpatıp birbirinin aynı olan 1,2 ve 8'inci istinaf sebepleri aşağıdaki gibidir:
"1.Bidayet Mahkemesi, bir disiplin yargılamasında izle-necek
usulleri mevzuata uygun olarak belirledikten sonra, dava
konusu disiplin yargılamasında Soruşturma Memurunun,
Davacıya mevzuat gereği hakkındaki suçlamaları yazılı
olarak bildirmesi gerektiği halde bildirmemiş olmasını
ve/veya -Soruşturma Memurunun ne gibi bilgileri topladığı
ve ne gibi bilgileri Yüksek Onur Kuruluna ilettiğine
ilişkin olarak huzurunda hiçbir şahadet olmamasına
ve/veya dava konusu disiplin soruşturmasında yasal
mevzuatın takip edilmemiş olması-na rağmen ve keza bu
konuda Bidayet Mahkemesinin de bulgusu olmasına rağmen,
bahsedilen eksiklikleri ve/veya mevzuata aykırılıkları,
esasa ilişkin şekil hatası olarak kabul etmemekle ve/veya
bu eksiklikleri, dava konusu kararın alınmasını e-saslı
olarak etkilemediğine karar vermekle hata etmiştir. Keza
bu eksikliklere rağmen Bidayet Mahkemesi, dava konusu
kararı şekil ve/veya yetki yönünden geçersiz bulmamakla
ve aksi kanaatlara vararak, dava konusu kararı, yetki
ve/veya ş-ekil açısından geçerli bulmakla hata etmiştir.

2.Davacıya, hangi mevzuat altında ve hangi madde ve/veya
maddeler altında suçlandığına ilişkin olarak yazılı
bildirimde bulunulmaması durumunu, Bidayet Mahkemesinin
hiç dikkate almamış olması ve/-veya yapılan bildirimi
yeterli ve/veya kafi bulması hatalıdır.

8.Yüksek Onur Kurulu, Davacıyı hangi mevzuat altında yargıladığının ve mahkum ettiğinin bilinmediğinin ve/veya belli olmadığının ortaya çıktığı halde, işbu davada olduğu gibi karar verm-emekle ve Davalıların işlemlerine ve/veya kararlarına yasal kılıf aramaya kalkmakla hata etti.

Birinci istinaf sebebi, görüldüğü gibi usul ve şekil hatası olduğuna ilişkindir. Mahkeme kararında, 21/05 sayılı Yasa'ya istinaden, soruşturma ve kovuşturmanı-n nasıl olması gerektiğini, onur kurulunun, yönetim kurulunun ve yasa gereği atanan soruşturma memurunun yetkilerini incelemiştir. Keza Mahkeme, 21/05 sayılı Yasa'nın 12.maddesi gereği yönetim kurulu tarafından hazırlanan Birlik Çalışma Esaslarını da kaale- almış ve Mavi 224'te çalışma esaslarının 15.maddesine aşağıdaki şekilde temas etmiştir:

"Çalışma Esaslarının 15. maddesi soruşturma memurunun görev ve yetkilerini belirtir. 15. madde aynen şöyledir:

"15. Soruşturma memuru olarak atanan bir kişi
soruşt-urma konusuna ışık tutacak tüm kişilerden
yazılı ifade alma yetkisine sahiptir. İfade veren
kişi ifadesinin bittiği yere adını ve soyadını
yazdıktan sonra imza eder. Aleyhine soruşturma
başlatılan kişi ne ile suçlandığı hakkında
yeterince anlaşılı-r şekilde yazılı olarak
bilgilendirildikten sonra arzu etmesi halinde konu
ile ilgili gönüllü ifade verebilir. Bu şekilde
verilen bir ifade ileride suçlanan kişi aleyhine
delil olarak kullanılabilir. Aksi şekildeki ifade
suçlanan kişi aleyhine deli-l olarak kullanılamayacağı
gibi soruşturma memuru tarafından Yüksek Onur Kuruluna
bilgi olarak da verilemez."

Mahkeme, Mavi 232 ve 233'de yaptığı bulgularda, Davacıların mensubu olduğu odanın başkanlarının soruşturma memuru oldukları, İstinaf Eden Sa-dık Gardiyanoğlu'nun mensubu olduğu Oda Başkanı Ekrem Bodamyalızade'nin, soruşturma memuru olduğunu Sadık Gardiyanoğlu'na bildirmediği, onur kuruluna ilettiğini iddia ettiği dosyanın Mahkemeye ibraz edilmediği, İstinaf Eden Fatma Alçıcıoğlu'nun, mensubu ol-duğu odanın başkanının ise Mahkemede şahadet vermediği, Sadık Gardiyanoğlu'nun neyle suçlandığı hususunda yazılı olarak bilgilendirilmediği, bu konuda şahadet olmadığı, kişi ifade verdiği takdirde bunun onur kurulunda delil olarak kullanılabileceği, yazılı- ifade alınmamışsa bunun onur kuruluna bilgi olarak dahi verilemeyeceği hususlarında bulgu yaptıktan sonra, Mavi 234'te şu görüşlere yer vermiştir:

"Ekrem Bodamyalızade'nin şahadeti incelendiği zaman, Mimarlar Odası Başkanı sıfatı ile mimar Sadık Gardiy-anoğlu'nu görüşmek için çağırdığı ve onunla konuştuğu görülmektedir. Çalışma Esaslarının 15.maddesine göre soruşturma memurunun soruşturduğu üyeye ne ile suçlandığını yazılı olarak bilgilendirmesi gerekir. Emare 10 ile Sadık Gardiyanoğlu'na ne ile suçlandı-ğı belirtilmiş olmasına rağmen bu yazı Yüksek Onur Kurulu Başkanı tarafından gönderilmiş bir yazı olarak 15. madde kapsamında soruşturma memuru tarafından verilen yazılı bilgilendirme olamaz. Oda Başkanının soruşturma memuru sıfatı ile Sadık Gardiyanoğlu'n-u ne ile suçlandığı konusunda yazılı bilgilendirdiği hususunda huzurumda herhangibir şahadet yoktur. Ekrem Bodamyalızade'nin Yönetim Kuruluna ve Yüksek Onur Kuruluna sunduğu dosya Mahkemeye ibraz edilmediğinden bu dosyada ne olduğu bilinmemektedir. Ancak b-u eksiklik kanaatimce şekil açısından bir eksiklik değildir. Burada dikkat edilmesi gerekli husus, ancak suçlanmakta olan kişinin gönüllü ifade vermesi halinde ve bu ifade aleyhine kullanılacaksa 15. maddede yer alan hususların önem arz ettiğidir. Suçlana-n kişi gönüllü ifade vermemişse ve böyle bir ifadenin kullanılması söz konusu değilse, 15. madde önem arzetmez. Sadık Gardiyanoğlu'nun Mimarlar Odası Başkanına gönüllü ifade verdiği hususunda huzurumda şahadet olmadığı gibi böyle bir iddia da yoktur. Bu du-rumda Mimarlar Odası Başkanının veya soruşturma memurunun Sadık Gardiyanoğlu'na yazılı olarak ne ile suçlandığı konusunda bilgi vermemiş olması şekil yönünden bir eksiklik olarak kabul edilemez.

Ekrem Bodamyalızade şahadetinde Sadık Gardiyanoğlu'nun -suçunu, olayı kabul ettiğini söylemiştir. Böyle bir itirafı Oda Başkanının 15. madde koşulları yerine getirmeden kullanması söz konusu olamaz. Oda Başkanı tarafından Yönetim Kuruluna ve Yüksek Onur Kuruluna aktarılan dosya ibraz edilmediğinden Sadık Gardiy-anoğlu'nun suçunu ne şekilde kabul ettiği veya bu hususun Yüksek Onur Kuruluna aktarıldığını inceleme olanağı olmamıştır."

Daha sonra Mahkeme, Mavi 236'da, istinaf eden Fatma Alçıcıoğlu ile ilgili soruşturma memurunun yukarıda da belirttiğimiz gibi şaha-det vermediği, dosyanın Mahkemeye
ibraz edilmediği hususlarında bulgu yapmıştır. Mahkeme, Fatma Alçıcıoğlu açısından prosedürden şikâyetçi olmaması ve onur kurulu huzurunda kendisine söz hakkı verilmesini nazara alarak, bunları bir şekil ve usul hatası ol-arak görmemiştir.

Çalışma esaslarının 15.maddesi yukarıya aktarıldı.
Buna göre; kişi, aleyhindeki ithamla ilgili bilgilendirilmeli-dir. Kurala göre: "yeterince anlaşılır şekilde yazılı olarak bilgilendirilmelidir" bu emredici bir kuraldır. Burada göster-ilen hassasiyetin nedeni, eğer suçlanan kişi yazılı ifade verirse, bunun ileride aleyhine delil olarak kullanılabilecek olmasıdır. Bunun yapılmaması kanaatimizce esaslı bir biçim hatasıdır. Mahkeme bu noktayı usul ve şekil hatası olarak telakki etmemekle, -hatalı hareket etmiştir. Bahse konu şekil ve usule aykırılık, esaslı bir eksiklik olup idari kararın hükümsüz ve etkisiz olması sonucunu doğurmaktadır. Bu konuda Prof.Dr. Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı isimli eserinin 27.basısında sayfa 218'de şöyle demek-tedir:
"243.-Sonucu etkileyen ve sonucu etkilemeyen sakatlıklar.
Danıştay, biçim koşullarına uyulmamasını, iptal nedeni olarak kabul ederken, kimi kez, yapılan sakatlığın, sonucu etkileyip etkilemediğine bakmaktadır. Danıştay, biçim ve yöntem kurallarınd-a yapılan sakatlıklardan, sonucu etkileyici nitelikte olanları, iptal nedeni olarak kabul etmektedir.
Buna karşılık Danıştay, sonucu etkileyici nitelikte olmayan biçimsel sakatlıkları, eğer bunlar kamu düzeni ile ilgili değilse, iptal nedeni olarak kabul -etmemektedir."

İdari kararlar icrai nitelikte olduğu için, kişi üzerinde kendiliğinden etki meydana getirirler. Kararın kişi üzerinde etki meydana getirmesi, kişinin o kararı kabul etmesine veya karardan şikâyetçi olmamasına bağlı değildir. Aynı şekilde,- kararın oluşumu için izlenen yöntem de, uygulanan mevzuat da, kişinin kabulü, onayı veya şikâyetçi olmaması nedeni ile eğer yasaya aykırı ise yasal hale gelmez. Bu nedenle Fatma Alçıcıoğlu'nun prosedürden şikâyetçi olmaması, şekil hatasını ortadan kaldırm-az.

Yukarıda belirtilenler ışığında, İstinaf Edenler, birinci ve ikinci istinaf sebebinde başarılı olmuşlardır. İstinaf Edenler, 1 ve 2. istinaf sebeplerinde başarılı oldukları için, diğer istinaf sebeplerini inceleme gereği duymuyoruz.

Sonuç olarak, -İstinaf Edenler, istinaflarında başarılı oldukları cihetle, Mahkemenin YİM İstinaf 17/2010 ve 18/2010 sayılı istinaflara konu kararı iptal edilir.
İstinaf masrafları, Aleyhine İstinaf Edilen tarafından ödenecektir.
Masraflar, usulüne uygun olarak yapılac-ak müracaat üzerine, Mukayyit tarafından tespit edilecektir.


Necmettin Bostancı Talât D.Refiker Mehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç


27 Aralık, 2012















12






Full & Egal Universal Law Academy