Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 1/2006 Dava No 1/2009 Karar Tarihi 30.01.2009
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 1/2006 Dava No 1/2009 Karar Tarihi 30.01.2009
Numara: 1/2006
Dava No: 1/2009
Taraflar: Halil Okur ile KKTC Merkez Bankası arasında
Konu: Bankaya genel müdür olarak atanma - Meşru menfaat - İdari işlem
Mahkeme: Yim/İst
Karar Tarihi: 30.01.2009

-D. 1/2009 YİM İstinaf No: 1/2006
(YİM Dava No: 18/2005)

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Mahkeme Heyeti: Şafak Ö-neri, Talât D. Refiker, Narin F. Şefik.

İstinaf eden: Halil Okur, Ortaköy - Lefkoşa
(Davacı)

- ile -

Aleyhine istinaf edilen: KKTC Merkez Bankası - Lefkoşa
- (Davalı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Ergin Ulunay adına
Stajyer Avukat Adnan Ulunay
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Ali Fevzi Yeşilada.

İstinaf, Yüksek Mahkeme Yargıcı- Necmettin Bostancı'nın
YİM 18/2005 sayılı davada 16.06.2006 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapılmıştır.

--------------

K A R A R

Şafak Öneri: Kıbrıs Kredi Bankası Ltd, meslekten bankacı olan davacının genel müdürlüğünü yapmakta ol-duğu 2000 yılında, mevzuat uyarınca, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilerek tasfiye edildi. Anılan bankanın tasfiyesini müteakip, önce Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda görev yapan davacı bilahare, Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'de Yönetim Kur-ulu Sekreteri ve Genel Koordinatör olarak çalıştıktan sonra, 25/11/2004 tarihinde ayni bankaya genel müdür olarak atandı. Davacının anılan bankaya genel müdür olarak atanmasını müteakip davalı, 39/2001 sayılı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bankalar Yasasın-ın 17. maddesi uyarınca, Başsavcılığın görüşünü de alarak davacının, "herhangi bir bankada genel müdür olarak çalıştırılamayacağı" sonucuna vardı ve genel müdür olarak atanamayacağını, Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'e mavi 47'deki emare 2 karar ile b-ildirdi. Mezkûr karar aynen şöyledir;
"Limasol T.Kooperatif Bankası Ltd.
Genel Müdürlüğü,
Lefkoşa.

(Gizli)

Konu: Bankanıza Atanan Genel Müdür Hakkında
İlgi: 02.12.2004 Tarihinde Kayıtlarımıza Geçen 29.11.2004 tarih ve 733/04/RB Sayılı Yazı-nız

İlgi yazınızda, Yönetim Kurulu'nuzun aldığı 25 Kasım 2004 tarih ve 482/04 sayılı Kararı ile, Sn. Halil Okur'un, Bankanız "Genel Müdürü" olarak atandığı tarafımıza bildirilmiş, konu ile ilgili olarak, Savcılık görüşü alınacağı, 02 Aralık 2004 ve -B-453/04 sayılı yazımız ile bilginize getirilmişti.
Başsavcılığın 07 Aralık 2004 tarih ve ETB/2004-2 sayılı yazısında, adı geçenin herhangi bir bankada Genel Müdür olarak çalıştırılmasının yasal açıdan mümkün görülmediği yönünde görüş bildirilmiştir.
- 39/2001 Sayılı Bankalar Yasası'nın 17. maddesi gereği, Başsavcılıktan alınan görüş doğrultusunda, Halil Okur'un Bankanıza "Genel Müdür" olarak atanamayacağını bildirir, gereğinin yapılmasını rica ederiz."

Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd, davalının- yukarıda iktibas edilen emare 2 kararı doğrultusunda davacının genel müdürlük görevine son vermesi üzerine davacı, Yüksek İdare Mahkemesine 18/2005 sayılı davayı dosyalayarak mezkûr kararın iptalini talep etti. Davanın tek Yargıçtan oluşan Yüksek İdare M-ahkemesi huzurunda dinlenmesine başlandığında, davacı avukatı 39/2001 sayılı Bankalar Yasasının bazı maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile mezkûr maddelerin Anayasa Mahkemesine havale edilmesi talebinde bulunulması üzerine öncelikle bu konuyu el-e alan Mahkeme, tarafların argümanlarını dinledikten sonra, 1- davacının, dava açmak için meşru menfaati olmadığı, 2- emare 2 kararın idari bir karar olmadığı sonucuna vardı ve davanın esasına girmeden davayı iptal etti.
Mahkeme, kararının ilgili bölümle-rinde şunları söylemektedir;
"Madde metninden de görüleceği gibi, Merkez Bankası bildirim üzerine gerekçeli görüş bildirir. Davalı Emare 2'deki yazıyı 17'nci maddeye dayanarak yazmıştır. Yasa Merkez Bankasına görüş bildirme yükümlülüğü yükler. Karar v-erme veya verilmiş bir kararı onama yükümlülüğü yüklemediği gibi böyle bir yetki de vermez. Dolayısıyla KKTC Merkez Bankasının Emare 2'deki yazısı karar değil, bir görüş niteliğindedir. Görüşün ise bir idari davaya konu olması düşünülemez.
Bir an içi-n Emare 2'nin, iddia edildiği gibi bir karar olduğunu varsayarsam, kararın muhatabının kim olduğu ve kim veya kimlerin meşru menfaatini doğrudan doğruya etkilediğini incelemek gerekir. Metinden görüleceği gibi Emare 2 yazının muhatabı Limasol Türk Koopera-tif Bankası Ltd'dir. Emare 2, Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'in genel müdür olarak atadığı Davacının genel müdür olarak atanamayacağı hususunu içermektedir. Her ne kadar Emare 2 yazı Davacıyı da ilgilendirmekte ve etkilemekte ise de, bu etkileşim do-laylıdır. Burda eğer ortada bir karar varsa bundan direkt olarak etkilenen Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'dir. Emare 2'nin Davacı üzerinde doğrudan doğruya bir etkisi yoktur. Davacının Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'deki Genel Müdürlük görevi,- Davalının 8/12/2004 tarihli Emare 2 yazısı ile sona ermiş değildir. Davacının söz konusu görevi Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'nin 13/12/2004 tarihinde Genel Müdür atama kararını iptal etmesiyle sona ermiştir. Bu nedenle Emare 2'nin idari karar ola-rak addedilmesi halinde dahi Davacının, davada meşru menfaati olamayacağından bu davanın ileriye götürülme olanağı yoktur.
Netice olarak, davaya konu herhangi bir idari karar mevcut olmadığı, davaya konu edilenin sadece bir görüş olduğu nedeniyle Davan-ın ileriye götürülmesi olanağı yoktur.
Ortada, idari bir kararın olmadığı yönündeki bulgunun hatalı olması ve davaya konu bir idari kararın var olduğunun kabul edilmesi halinde, davada Davacının meşru menfaatinin olamayacağı yönündeki görüşüm ışığınd-a davanın ileri götürülme olanağı yoktur."
-
Mahkemenin yukarıda alıntısı yapılan kararının yanlış olduğunu ileri süren davacı, huzurumuzda bulunan YİM İstinafı dosyalamıştır. İstinaf ihbarnamesi 6 sebep içermekle birlikte, i-stinaf sebepleri 2 ana başlık altında toplanabilir.
1- İlk Mahkemenin emare 2'deki kararın idari bir karar olmadığına ilişkin bulgusu hatalıdır.
2- İlk Mahkemenin davacının meşru menfaati olmadığı hususundaki kararı hatalıdır.
Tarafların argümanları yap-ılan duruşmada dinlenmiştir. Davacı avukatı emare 2 yazının muhatabının Limasol Türk Kooperatif Bankası olmasına rağmen, yazıda ifadesini bulan "davacının herhangi bir bankada genel müdür olarak çalıştırılamayacağına" ilişkin kararın, davacının haklarını -doğrudan doğruya etkileyen icrai bir idari karar olduğunu iddia etmektedir. Davalı tarafından bulunan avukat ise, İlk Mahkemenin bulgu ve kararlarını benimsemektedir.

"Meşru menfaat" konusu Yüksek İdare Mahkemesinde, bir çok davada tartışma konusu yap-ılmıştır. Bir çok Yüksek İdare Mahkemesi kararında vurgulandığı gibi, meşru menfaat bir YİM davasının ikâme edilmesinin ön şartıdır. Anayasanın 152. maddesinin lafzına uygun olarak, davacının davasında başarılı olabilmesi için davacının sahip olduğu meşr-u bir menfaatinin söz konusu idari karardan olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenmesi gerekir.

Meşru menfaat sorunu daha önceki bir çok YİM kararında vurgulandığı gibi, iyi yerleşmiş bir ilke olmakla beraber her meseleye özgü olgular ışığında değer-lendirilerek bir yargıya varılabilinir. "Menfaati doğrudan doğruya etkilenenler" deyimi, menfaatin kişisel olması gerektiğini gösterir.
(Bak: İdare Hukuku cilt 2, İdari Yargılama Hukuku Prof. Dr. Şeref Gözübüyük, Prof. Dr. Turgut Tan sayfa 393).
"Kişis-el Menfaat" kavramı, Yüksek İdare Mahkemesinin daha önce verdiği tüm kararlarda çok dar anlamı ile değerlendirilmiştir. Bu cümleden olmak üzere bir çok kararda meşru menfaati etkilenen kişinin söz konusu kararın birebir muhatabının olduğu kabul edilmekted-ir. Yeri gelmişken bir hususa değinmekte yarar görürüz. T.C Danıştayı kişisel menfaat kavramını gelişen ve değişen şartlardan ötürü geniş anlamı ile de uygulamakta ve idari işlemlere karşı açılan davaların alanını genişletmektedir.

Emare 2 yazı, Lim-asol Kooperatif Bank Ltd'e hitap etmekle birlikte, yazı, Limasol Kooperatif Bank Ltd'in herhangi bir kişisel menfaatini olumsuz yönde etkileyen bir içerik taşımamaktadır. Emare 2 yazı, davacının herhangi bir bankada genel müdür olarak çalıştırılamayacağı -hususunda bir bildirim veya görüş içerdiği görülmektedir. Kararın ileri safhalarında belirtildiği gibi davalının bu görüşü, icrai bir hukuki karar niteliğinde olduğu cihetle, davacının kişisel menfaatini olumsuz olarak etkilemediği, dolayısıyle meşru menf-aatinin olmadığını söylemek olası değildir.

Emare 2 yazıda ifadesini bulan "görüşün" hukuki mahiyetine gelince, idari davalar kesin ve icrai (yürütülmesi gerekli) işleme karşı açılabilir. Herhangi bir hukuki işlemin kesin ve icrai (yürütülmesi gerekli-) işlem olup olmadığı, işlemin dayanağını teşkil eden hukuki mevzuatı düzenleyen kurallardan anlaşılır. Dava konusu işlem, ilgili mevzuat tarafından yapılan tanımlama ne olursa olsun, kesin ve yürütülmesi gerekli ise, mezkûr işlem idari dava konusu yapıla-bilir. Konu ile ilgili olarak Prof. Dr. Şeref Gözübüyük ve Prof. Dr. Turgut Tan idari yargılama hukuku sayfa 338, paragraf 258'de şunlar yer almaktadır;
"258.-Etkili karar. Bir işlemin iptal davasına konu olabilmesi için, idarenin bir işlemi olması y-eterli değildir. Bu işlemin, aynı zamanda "etkili olması", alışılmış deyimi ile "icrai" olması, İdari Yargılama Usulü Kanununun deyimi ile "yürütülmesi gereken bir işlem" olması gerekir(m. 14/3-d). Bilindiği gibi idare, ilgilinin rızasına bakmaksızın tek -yanlı iradesi ile, ilgilinin hukuksal durumuna etki yapan kararlar alabilmektedir. Burada söz konusu olan, hukuksal etkidir. Kararın idare tarafından kendiliğinden "icra" edilebilir olması, ayrı bir sorundur; iptal davası için, idare tarafından yürütüleb-ilir olması zorunlu değildir. Kararın etkili olması, ilgilinin hukuksal durumunda değişiklik yapması, başka bir deyişle, ilgiliyi hukuk yönünden etkilemesidir. Bu güce sahip olmayan idari kararlar, iptal davasına konu olmazlar. İdari kararın bu özelliği-ni belirtmek için, Danıştay kararlarında "icrai karar" deyimi kullanılmaktadır. Bu deyim, yanlış anlamlara yol açabilecek niteliktedir. Danıştay, iptali istenen idari kararın, "kat'i ve lazım ül icra", ya da yeni deyimi ile "kesin ve icrası gereken" olma-sını zorunlu görmektedir."

KKTC Bankalar Yasası kamu yararı açısından davalıya bankalar üzerinde geniş bir denetim görevi vermiştir. Davalı bu görevinin doğal sonucu olarak, ayni yasa uyarınca geniş yetkilerle donatılmıştır. Yasanın 17. maddesine göre-; "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bankalar Yasası kurallarına aykırı hareketlerinden dolayı hapis veya bir defadan fazla para cezası ile cezalandırılan kimseler ile yüz kızartıcı suçlardan dolayı mahkum olanlar, müflisler ile fiil ve eylemleri sonucu bankan-ın bu Yasanın 37'nci maddesi kapsamına alınmasına neden olanlar" herhangi bir bankada genel müdür olarak çalıştırılamazlar. Bu amir hükmün denetimi, ayni madde uyarınca davalıya verilmiştir. Buna göre;
"Genel Müdürlüğe ve Genel Müdür Yardımcılıkların-a atanacakların bu maddede aranan koşulları taşıdıklarını gösteren belgelerle birlikte Merkez Bankasına bildirilmesi şarttır. Bu kişilerin atanmaları, Merkez Bankası tarafından bildirimin alındığı tarihten itibaren yedi iş günü içinde, gerekçeli olumsuz g-örüş bildirilmediği taktirde yapılabilir."

Görüleceği gibi, herhangi birisinin KKTC'deki bir bankaya genel müdür olarak atanabilmesi, davalının, Bankalar Yasası uyarınca o kişi hakkında olumsuz görüş vermemesine bağlıdır. Davalı tarafından olumsuz görü-ş verilmesi halinde mezkûr kişi, hiçbir bankada, hiçbir zaman genel müdürlük yapamaz. Diğer bir anlatımla davalının, yasadaki tabiri ile ilgili kişi hakkındaki "olumsuz görüşü" kesin ve yürütülmesi gerekli (icrai) bir hukuki işlemdir.

Yukarıdakiler ışığ-ında, davalının emare 2'de ibraz ettiği "olumsuz görüşü" davacının hukuksal durumunda değişiklik yapan idari bir işlem olduğuna kuşku yoktur.
39/2001 sayılı Bankalar Yasası madde 17'nin mehazını, T.C Bankacılık Kanununun ilgili maddeleri teşkil etmektedi-r. İlgili maddede de "karardan değil" "görüşten" bahsedilmek-tedir. T.C Danıştayı E2005/309, K2005/703 sayılı davada, o davadaki davalı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun, davacının banka genel müdür yardımcısı olarak atanamayacağına dair görüş-ünü, idari bir işlem olarak değerlendirmiştir.

Sonuç olarak, istinaf kabul edilir. İlk Mahkemenin YİM 18/2005 sayılı davada verdiği karar bozularak, davaya kaldığı yerden devam etmek üzere ilk Mahkemeye iade edilir.

İstinaf masrafları ile ilgili em-ir verilmez.



Şafak Öneri Talât D. Refiker Narin F. Şefik
Yargıç Yargıç Yargıç

30 Ocak 2009



7






Full & Egal Universal Law Academy