Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 10/2015 Dava No 2/2017 Karar Tarihi 23.01.2017
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 10/2015 Dava No 2/2017 Karar Tarihi 23.01.2017
Numara: 10/2015
Dava No: 2/2017
Taraflar: Yrd. Doç. Dr. Yusuf Suiçmez ile 1-KKTC Barolar Birliği, 2- Avukat Hasan Esendağlı arasında
Konu: Avukatlar ile ilgili disiplin prosedürü - Şekil kuralları - Şekil kurallarının tümüne uygulmamasının iptal sebebi olmaması - Avukatın ihmalinin hem disiplin suçu hem de haksız fiil olabileceği
Mahkeme: Yim/İst
Karar Tarihi: 23.01.2017

-
D. 2/2017 YİM/İstinaf: 10/2015
(YİM Dava No: 56/2014)

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Mehmet Türker, Bertan Özerdağ.
İstinaf ede-n: Yrd. Doç. Dr. Yusuf Suiçmez, Değirmenlik
(Davacı)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: No. 1) KKTC Barolar Birliği, Lefkoşa
(Davalı)
- No. 2) Avukat Hasan Esendağlı,
Lefkoşa
(İlgili Şahıs)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden: Şahsen hazır
Aleyhine istinaf edilen No.1 namına: Avukat- Süleyman Dolmacı.
İlgili Şahıs: Şahsen hazır.


İstinaf, Yüksek Mahkeme Yargıcı Tanju Öncül'ün YİM 56/2014 sayılı davada, 22.6.2015 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılmıştır.



-----------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Huzurum-uzdaki istinaf tek yargıç olarak oturum yapan Yüksek İdare Mahkemesinin, Davacının davasını reddeden 22.6.2015 tarihli kararından yapılmıştır.

Davacının Davalı aleyhine Yüksek İdare Mahkemesinde ikame ettiği davasındaki talepleri şu şekilde sıralanmıştır-:

Davalı tarafından 3.9.2010 tarihinde alınıp Davacıya bildirilen ve 23.12.2013 kararın etkisiz ve hükümsüz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin bir mahkeme emri ve/veya hükmü.
Davalının 3.9.2010 tarihinde alınıp Davacıya bildirilen ve 2-3.12.2013 kararın etkisiz ve hükümsüz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin bir mahkeme emri ve/veya hükmü ile birlikte, Lefkoşa Mahalli Barosunun 21.06.2013 tarihli kararının da aynı hükme bağlı olarak etkisiz ve hükümsüz olduğuna ve herh-angi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin bir mahkeme emri ve/veya hükmü.
20,000 (Yirmibin) TL maddi tazminat ve yasal faiz.
100,000 (Yüzbin) TL manevi tazminat.
Bu dava masrafları.
Mahkemenin bulacağı ahar bir çare.

Davacı Talep Takririni bizzat kendis-i hazırlayarak dosyalamaş ve davasını şahsen yürütmüştür.

Davacının dava ile ilgili iddiaları şu şekilde özetlenebilir:

Davacı, Din İşleri Başkanlığı görevinden alınmış, görevden alındıktan sonra, Davacıyı rencide edici bir haber günlük Star Kıbrı-s Gazetesi'nde yayımlanmıştır. Bunun üzerine Davacı Lefkoşa Kaza Mahkemesinde, Mahkeme huzurundaki davada İlgili Şahıs Avukat Hasan Esendağlı vasıtasıyla 6461/2010 sayılı bir zem ve kadih davası ikame etmiştir. Davacının, şikayetçi olduğu yazı Star (Kıbrıs-) Gazetesi'nde yayımlanmasına rağmen, Avukatı Hasan Esendağlı Davalı No.2 olarak Star Kıbrıs Televizyonu'nu dava etmiş, Davalı No.2 Avukatının bu hata üzerine protestolu ispat-ı vücut dosyalamasına rağmen, İlgili Şahıs hatasını düzeltmek için herhangi bir -girişim yapmamıştır. Davacının davasını İlgili Şahıstan sonra görevlendirdiği bir avukatın yürüttüğü bir safhada, Gazete ek davalı olarak davaya dahil edilmiştir. Gazetenin bilahare Davacı ile ilgili iddialarından dolayı özür yazısı yayımlaması üzerine D-avacı davasını geri çekmiştir.

Davada, Barolar Birliğinin talep şerhinde yer alan 3.9.2010 tarihli ve 23.12.2013 tarihli kararlarının ne olduğuna yer verilmediği gibi, Lefkoşa Mahalli Barosunun 21.6.2013 tarihli kararının ne olduğunun da izahatı yokt-ur.

Davalı ve İlgili Şahsın dosyaladıkları Müdafaa Takrirlerinde ileri sürülen iddialar ise şöyledir:

İlgili Şahsın Davacı için Yüksek İdare Mahkemesinde 124/2010, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 6461/2010 sayılı davaları ikame etmesinden sonra, Davacı H-avadis Gazetesi'nde 16.10.2011 tarihinde bir köşe yazısı kaleme aldı. Bu yazıda Davacı, görüşülmekte olan Yüksek İdare Mahkemesi huzurundaki davası ile ilgili yorum yaptı, mahkeme ve uygulanan prosedür hakkında olumsuz isnatlarda bulundu. Davacı tarafınd-an kaleme alınan bu yazı neticesinde, İlgili Şahıs Davacının avukatlığına devam etmesinin mümkün olmadığına karar verdi ve bu hususu 17.10.2011 tarihli yazı ile Davacıya bildirerek, her iki dosyasını da Davacıya iade etti.

Davacı, İlgili Şahıstan son-ra 21.1.2011'de başka bir avukat tayin ettikten sonra, 20.4.2012 ve 21.5.2012 tarihlerinde de avukat değişikliği yaptı. Davanın unvanının tadil edilmesi ile ilgili bir istidanın dosyalanmasından sonra Davacı, İlgili Şahsı 3.10.2012 tarihli yazı ile Lefkoş-a Mahalli Barosuna şikayet etti. 3.10.2012 tarihli şikayet sadece İlgili Şahıs aleyhine yapıldı. Şikayet üzerine Lefkoşa Mahalli Barosu, Avukat Levent Celaleddin'i soruşturma memuru tayin etti. Soruşturma Memuru, raporunu, 21.6.2013 tarihinde Lefkoşa Maha-lli Barosuna sundu.

Lefkoşa Mahalli Barosu Yönetim Kurulu, 21.6.2013 tarihinde, İlgili Şahıs ile ilgili disiplin kovuşturmasına gerek olmadığına karar verdi ve bu kararı Davacıya tebliğ etti.

Davalı ve İlgili Şahıs tarafından dosyalanan Müdafaa Takrir-ine Cevap Layihasında, Davacı, Lefkoşa Mahalli Barosunun kararına karşı 9.7.2013 tarihinde Barolar Birliğine müracaat ettiği ve Barolar Birliğinin de kararını Davacıya 23.12.2013 tarihinde bildirdiği yer almaktadır.

Davacı işbu davasını 4.3.2014 tarihind-e ikame etmiştir.

Davalının 7.5.2014 tarihli istidası neticesinde Davacının Talep Takririnin C ve D bendindeki talepleri ihraç edilmiştir. Bu karardan istinaf edilmediğinden, 30.5.2014 tarihli karar kesinleşmiştir.

Davayı dinleyen tek yargıç olarak- oturum yapan Yüksek İdare Mahkemesi, Davacının Talep Takririndeki A ve B paragraflarındaki taleplerini reddederek, Davalı ve İlgili Şahsın masraflarının Davacı tarafından ödenmesine emir vermiştir.

İlk Mahkemenin bu kararından Davacı, 7 sayfa t-utan 14 istinaf sebebi ile istinaf etmiştir.

Davacının istinaf sebepleri şu şekilde özetlenebilir:



Davacının 3.10.2012 tarihli şikayet yazısı sonrasında,
Mahalli Baronun en geç 6 ay içerisinde işlemi tamamlaması gerekirken, raporunu 21.6.2013 tarihi-nde, yani takriben 9 ay sonra verdiği; Baro Konseyinin ise, kendisine Mahalli Barodan gelen karara itirazı 2 ay içerisinde neticelendirmesi gerekirken, 9.7.2013 tarihinde gelen itirazı 18.12.2013 tarihinde değerlendirip karar verdiği, yani 5 ay sonra karar- verdiği halde, İlk Mahkemenin bu sürelere uyulmamasının Davacı tarafından ikame edilen bir davada kanuna aykırılık teşkil etmeyeceği ve süre ile ilgili şartların şikayet edeni korumaya yönelik olduğu
yönündeki kararı hatalıdır.

İlk Mahkeme, soruşturm-a esnasında şikayet edilen kişinin
savunması hakkında bilgilendirmesine gerek olmadığına karar
vermekle hata yaptı.

3.İlk Mahkeme, Davacının kasıt iddiasını ispat edemediğini
kabul etmekle hata yaptı.

4.İlk Mahkeme, İlgili Kişinin dava layihasında Star -Medya
Grubuna yer verdiğini kabul etmekle hata yaptı.

İlk Mahkeme, Davacının davasında şikayet ettiği İlgili
Şahıs dışındaki 3 avukatın da davasından geri çekildiği ve birinin azledildiği konusunda şahadet vermesine izin vermemekle adil yargılama hakkını -ihlal etti. İlk Mahkeme, İlgili Şahıs dışındaki 3 avukat ile ilgili karar verilmemesini incelememekle hata yaptı.

İlk Mahkeme, tazminat ve masraf ile ilgili bulgu
yapmamakla hata yaptı.


Davalının itirazı üzerine tanıklarının salondan
çıkarılması ve şaha-detlerinin tam olarak dinlenmemesi nedeniyle adil bir yargı süreci olmadı.

8.İlk Mahkeme, Davacının Avukatı olan İlgili Şahsın Davacının avukatlığından geri çekilmesi kararını doğru kabul etmekle hata yaptı.

9.Davalının karar alırken dosyayı incelemediği- açık olmakla
birlikte, İlk Mahkeme bunu dikkate almamakla hata yaptı.

10.Anayasa Mahkemesine havale talebi reddedilmekle hata yapıldı.

7.3.2013 tarihli Lefkoşa Kaza Mahkemesi kararı ile Yüksek
İdare Mahkemesi kararı çeliştiği cihetle İlk Mahkeme hata -yaptı.

İlk Mahkeme, masraf emri vermemekle hata yaptı.

İstinaf ihbarnamesini Davacı şahsen hazırlamıştır. İstinafı da Davacı avukatsız olarak şahsen yürütmüştür.

6. istinaf sebebi altında Davacı, Yüksek İdare Mahkemesine ikame ettiği davada, taz-minat ve Alt Mahkemede ödediğini iddia ettiği masraf ile ilgili olarak İlk Mahkemenin karar vermemesinden yakınmaktadır. İlk Mahkeme dosyasında bu konu ile ilgili 30.5.2014 tarihinde bir "strike out" istidasında karar verilmiş ve Davacının istinaf ettiği k-ararda yer almamasından şikayetçi olduğu hususlar ile ilgili talepler layihadan ihraç edilmiştir. O karar istinaf edilmiş olmamasına karşın, bu istinafta bu konulara tekrar yer verilmek istenmektedir. 30.5.2014 tarihinde İlk Mahkeme Yargıcı tarafından ver-ilen karar kesinleşmiştir. Bu nedenle bu konunun tekrar değerlendirilmesi mümkün değildir. 6.istinaf sebebi mesnetsizdir ve ret ve iptal edilir.

10.istinaf sebebi altında Davacı, davasının dinlenmesi esnasında Anayasa'ya havale talebinin reddedilmiş olma-sından da şikayetçidir. Davacı Anayasa Mahkemesine havale talebini 2.2.2015 tarihinde yapmış ve Mahkeme tarafından 4.2.2015 tarihinde reddedilmiştir. Davanın duruşmasının bitmesinin ardından 22.6.2015 tarihindeki İlk Mahkemenin nihai kararından yapılan 31.-7.2015 tarihli bir istinafta, İlk Mahkeme huzurundaki dosyada, 4.2.2015 tarihinde verilen ve istinaf süresi geçtiği için kesinleşen karar ile ilgili sebeplere yer verilmesi mümkün değildir. Davacının 10.istinaf sebebi ret ve iptal edilir.

11.istinaf sebe-bi altında Davacı, Yüksek İdare Mahkemesinin tek yargıcının 22.6.2015 tarihli kararı ile Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 7.3.2013 tarihli olan ve 6.12.2012 tarihli ihbarlı istidayı konu alan karar çeliştiği için, 22.6.2015 tarihli Yüksek İdare Mahkemesinin karar-ının hatalı olduğunu ileri sürmektedir.

Bir mahkemenin verdiği karardan memnun olmayan taraf, hatalı olduğunu düşündüğü bulgular ve o bulgu neticesinde varılan karar ile ilgili iddia ve iddialarını dayandırdığı gerekçeleri istinaf ihbarnamesinde sıralama-lıdır. Lefkoşa Kaza Mahkemesinde bir davada verilen bir karar ile Yüksek İdare Mahkemesinde tek yargıç huzurunda görülen bir davanın kararında, dava konuları arasında bağlantı olsa dahi, farklılık bulunması istinaf sebebi olamaz. İstinaf sebepleri sadece o- davadaki olgusal ve hukuki hatalardan yapılabilir. 11.istinaf sebebi mesnetsiz olduğu cihetle ret ve iptal edilir.

1, 2, 3, 4, 5, 7, 8, 9 ve 12.istinaf sebepleri 4 başlık altında incelenecektir.

İlk Mahkeme, Lefkoşa Mahalli Baro ve Baro Konseyi
kararl-arının Avukatlar Yasası'nda belirtilen sürelerde verilmediklerini kabul ettikten sonra, kararları hükümsüz addetmemekle hata yapmıştır.

İlk Mahkeme, Davacının şikayeti üzerine yapılan
soruşturma neticesinde, Lefkoşa Mahalli Barosunun ve Baro Konseyinin -kararlarının hükümsüz olduğuna karar vermemek ve Davacının davasını ret ve iptal etmekle hata yapmıştır.

3)İlk Mahkeme, Davacının tanıklarının şahadetini
kısıtlamakla hata yapmıştır.

4)İlk Mahkeme, masraf emri vermemekle hata yapmıştır.

İlk Mahkeme,- Lefkoşa Mahalli Baro ve Baro Konseyi
kararlarının Avukatlar Yasası'nda belirtilen sürelerde verilmediklerini kabul ettikten sonra, kararları hükümsüz addetmemekle hata yapmıştır.

Avukatlar ile ilgili disiplin prosedürü, Fasıl 2 Avukatlar
Yasası madd-e 17'de yer almaktadır. Bu maddeye göre, şikayetçi kişinin başvurusu üzere disiplin işlemleri başlatılır ve bu maksatla bir soruşturma memuru tayin edilir. Soruşturma memuru, hakkında soruşturma açılan avukata hakkındaki suçlamaları yazılı olarak bildirir -ve yazılı savunmasını ister. Soruşturma memuru konu hakkında bilgisi olan diğer kişilerden de bilgi alır. Soruşturma memuru topladığı bilgileri bir raporla Mahalli Baro Yönetim Kuruluna sunar. Mahalli Baro Yönetim Kurulu, bunun üzerine, disiplin kovuşturma-sı açılıp açılmayacağına karar verir.
Madde 17(2)(C)'e göre, Mahalli Baro Yönetim Kurulu, disiplin işlemlerinin başlatılmasına neden olan yazılı şikayeti aldığı tarihten itibaren mümkün olan en erken bir zamanda ve en geç 6 ay içerisinde bu işlemleri tama-mlamak zorundadır.

Davacı, şikayet mektubunu 3.10.2012 tarihinde yazmış; Lefkoşa Mahalli Barosu Yönetim Kurulu ise kararını 21.6.2013 tarihinde yani 6 aydan fazla bir zaman sonra vermiştir. Bu durumda,Lefkoşa Mahalli Barosunun ilk nazarda madde 17(2)(C)'-e aykırı davrandığı görülmektedir.

Madde 17(2)(Ç)'ye göre, Mahalli Baro Yönetim Kurulu, disiplin kovuşturmasına gerek olmadığı kararını derhal yazılı olarak Baro Konseyine ve şikayeti yapana bildirir. İlgili, 1 ay içerisinde karara karşı Baro Konseyine i-tirazda bulunur. Baro Konseyi itirazı inceledikten sonra, en geç 2 ay içerisinde karar verir. Bu olayda Davacı, Baro Konseyine 9.7.2013 tarihinde itirazını yazmış, Baro Konseyi ise 18.12.2013 tarihinde, yani 2 aydan daha uzun bir sürede karar vermiştir. Ba-ro Konseyi Yönetim Kurulunun da ilk nazarda madde 17(2)(Ç)'e aykırı davrandığı görülmektedir.

İlk Mahkeme, kararında, Mahalli Baro ve Baro Konseyinin karar üretme safhalarında süreler açısından sorun bulunduğunu kabul etmiş ancak, "soruşturma sürecindeki- veya itirazın reddi sürecindeki sürelere uyulmama durumunun, Yüksek İdare Mahkemesinde açılan davalarda, davayı açanın şikayette bulunan kişiler olduğu durumlar için, kanuna aykırılık olarak değerlendirilemeyeceği, diğer bir anlatımla yapılan işlemleri hu-kuken sakat hale getiremeyeceği" sonucuna varmıştır.

Davalı meslek kuruluşu tarafından Davacının şikayet ettiği kişi ile ilgili kovuşturmaya gerek olmadığına dair alınan kararın hatalı olduğunu ileri süren Davacı, kararın hükümsüz ve etkisiz olduğu-na ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair karar verilmesini talep etmektedir.

İlk Mahkeme, zaman ile ilgili sürelere uyulmamasının sadece kararı tamamen ortadan kaldırmak istenen, aleyhinde disiplin kovuşturması başlatılmak isteyen kişinin ileri süre-bileceği bir husus olduğuna karar vermiştir.

Esasen süre, idare hukukunda idari işlemin yapılmasında uyulması gereken şekil kurallarından birisidir. Genelde şekil kuralları mevzuat ile belirlenmekte ve bunlara uyulmaması veya belirlenmiş şekillere aykırı- davranılması hukuka aykırılık teşkil etmekte ve karar iptal edilebilmektedir.

Şekil kurallarının tümüne uyulmaması iptal sebebi değildir. YİM 119/2003 (D.20/2010)'da ifade edildiği şekilde:

"genel olarak şekle ilişkin sakatlıkların hukuki
sonuçları, -riayetsizliğe konu olan hükümlerin
asli(birincil- ana)şekil şartı veya tali (ikincil)
şekil şartı olmasına, sonucu etkileyip etkilemediğine
göre değişiklik arz eder. Sonuca etkili olan veya
asli şekil şartına riayetsizlikten doğan sakatlıklar
işlem-in iptalini gerektirir. Tali (ikincil) şekil
şartı riayetsizlikleri, işlemin iptalini
gerektirmez."


Kemal Gözler İdare Hukuku 1.cilt (2003) sayfa 765'de tali usul sakatlıklarını "... işlemin sonucunu etkilemeyecek ve keza idare edilenlerin hakların-ı korumaya yönelik olmayan
sakatlıklar" diye tanımlamıştır. Sayfa 766'da ise "Gösterici nitelikteki sürelere uyulmaması bir tali usul sakatlığıdır. Bu süreler idareyi hızlı karar almaya yönetmek için öngörülmüş sürelerdir. Bunlara uyulmaması işlemi sakatl-amaz"
demiştir.

Gerek Lefkoşa Mahalli Barosuna gerekse Baro Konseyine Yasada tanınan süreler, tali usul kuralları kapsamındadır ve bunların ihlali veya bu sürelere uyulmaması işlemin iptaline yol açmamaktadır.

Bu nedenle, Davalının Fasıl 2'de yer alan -sürelere uymamasının kararın iptaline neden olmayacağı yönündeki İlk Mahkemenin kararında hata yoktur ve bu başlık altındaki istinaf sebebi ret ve iptal edilir.

2. İlk Mahkeme, Davacının şikayeti üzerine yapılan
soruşturma neticesinde Lefkoşa Mahalli Ba-rosunun ve Baro Konseyinin kararlarının hükümsüz olduğuna karar vermemek ve Davacının davasını ret ve iptal etmekle hata yapmıştır.

Davacı, Avukatı olan İlgili Şahsın kendisi için ikame ettiği davada hata yapmış olmasını ve davanın devam ettiği bir süre-çte kendisini temsil etmekten vazgeçmesini Lefkoşa Mahalli Barosuna şikayet etmiştir. Davacı davasında İlgili Şahsa ilaveten İlgili Şahıstan sonra tayin ettiği 3 avukatın da kendisini temsil etmekten vazgeçmiş olmalarından da şikayetçi olduğunu ifade etm-iştir.

İlk Mahkeme, Davacının İlgili Şahıs ile ilgili yaptığı şikayetin belirlenen süreye uyulmasa da, gerektiği şekilde soruşturma memuru tarafından araştırıldığını ve rapor hazırlandığını, raporun, şikayet konusunda "kovuşturma açılmasına gerek olmadı-ğı" doğrultusunda olduğunun Fasıl 2 madde 17(2)(Ç) altında Davacıya bildirildiğini, Davacıya konu karardan önce soruşturma süreci ile ilgili bilgi ve belge verilmesinin gerekmediğini, bu bilginin hakkında disiplin kovuşturması yapılan kişiye verilmesi gere-ktiğini, Davacının şikayet eden olduğuna göre de herhangi bir bilgiden yoksun bırakılmadığını, şikayet edilen Avukat aleyhine yargılama süreci başlamadığı için Davacıya şahadet veya belge sunma hakkı verilmesine gerek olmadığını belirtmiş ve verilen kararı-n gerekçelerinin emarelerden anlaşıldığı cihetle, kararın kendisinin gerekçesiz olduğunun söylenemeyeceğine karar vermiştir. İlk Mahkeme devamla, Fasıl 2 madde 17 altında hangi ahvalde disiplin suçu işlenebileceğini sıraladıktan sonra, 1981 Avukatlar (İcra-i-Meslek ve Etiket) Tüzüğü'ne de değinerek, İlgili Şahsın Davacının avukatlığından geri çekilmesinin bu Tüzüğe aykırılık teşkil etmediğine, şikayet yazısında ileri sürülen diğer hususlardan disiplin suçu oluşturacak bir hata bulunmadığına ve dolayısıyla So-ruşturma Memurunun kararı akabinde Mahalli Baro ve Baro Konseyinin kararlarında hata olmadığına karar vererek, Davacının davasını ret ve iptal etmiştir.

Davacının şikayeti İlgili Şahıs ile ilgili olarak kaleme alınmış ve süreç bu kişi üzerine odaklanarak-, 3.10.2012 tarihli Emare No.7 yazı ile başlatılmış ve devam etmiştir. Emare No.7 yazıya bakıldığında bu yazının sadece İlgili Şahıs aleyhine bir şikayet olduğu görülmektedir. Bu yazı ile başlatılan süreç içerisinde, doğal olarak 3.10.2012 tarihinden sonra- Davacı avukatı olarak tayin edilen ve bilahare Davacının avukatlığından geri çekilen 3 diğer avukat ile ilgili hiç bir şikayet veya ibare olmadığı gibi, olmasına da imkan bulunmamaktadır. Bu durumda, İlk Mahkemenin şikayete konu olmayan kişiler ile ilgili- şahadete izin vermemesi ve bu konuda karar vermemesinde hata yoktur. Emare No.7 Şikayet Yazısına konu olmayan hususlar ile ilgili şahadet dinlenmesi ve karar üretilmesi hatalı olurdu. Bu başlık altındaki istinaf sebebinde mesnet yoktur.

Davacı, Soruştur-ma Memurunun soruşturması kapsamında İlgili Şahıstan aldığı müdafaa ile ilgili kendisine bilgi verilmediğinden şikayetçi olmakta, İlk Mahkemenin buna gerek olmadığı bulgusunu da sorgulamaktadır.

Soruşturma Memurunun raporu neticesinde kovuşturmaya gidilm-iş olsa idi, o safhada Şikayet Edenin İlgili Şahsın müdafaası hakkında bilgisi olacaktı. Soruşturma Memurunun raporu neticesinde daha ileriye gidilmediğinden, Şikayet Edenin bu konuda bilgisi olmaması önem arz etmemektedir. İlgili Şahsın müdafaası, soruştu-rmanın daha ileriye gitmesini gerektirmemiştir. Şikayet Edenin bu safhada daha fazla bilgilendirilmesini de gerektirecek mevzuat yoktur. Şeffaflık, yargılama veya disiplin sürecinin esası için gereklidir. Şikayet Edenin her aşamada bilgi sahibi olması gere-kliliği bulunmamaktadır. İlgili Şahsın müdafaasının Davacıya verilmemiş olması, Davalının kararını etkileyecek nitelikte değildir. Bu istinaf sebebi mesnetsizdir.

Emare No.7 Yazıda İlgili Şahsın hata ötesinde kasıt ile hareket ettiği ileri sürülmüş olmak-la birlikte, davanın Talep Takririnde kasıt iddiasına yer verilmemiştir. Böyle bir iddia davada yapılmadığından, bu doğrultuda şahadet verilmesi mümkün değildi. Bu durumda kasıt iddiası ile ilgili şahadet verilmesine izin verilmemesinde de, bunun neticesin-de kasıt iddiasının ispat edilmediği bulgusunda da hata yoktur.

İlgili Şahıs, Davacı için 19.10.2010 tarihinde ikame ettiği davada, Davalı No.2 olarak Star (Kıbrıs) Televizyon Yayıncılık Limited, Karaoğlanoğlu Caddesi, Zeytinlik Kesimi 55 B- Girne yazm-ıştır. Davalı No.2 için 25.5.2011 tarihinde protestolu ispat-ı vücut muhtırası dosyalanmıştır (Emare No.4). Emare No.7'nin 5.eki olarak yer alan Davalı No.2'nin 21.11.2011 tarihli Müdafaa Takririnde yanlış Davalının dava edildiği yer almaktadır.6.12.2012 t-arihli Emir 9 nizam 10-11 altında yapılan bir istida neticesinde, Star (Kıbrıs) Gazete Limited Şirketi davaya 7.3.2013 tarihli emir ile ek davalı yapılmıştır. 6.12.2013 tarihinde ise Davalı No.2 hazır olmadığı halde ek davalının hazır olduğu bir ortamda, S-tar Kıbrıs Gazetesi'nde Davacı ile ilgili düzeltme ve özür yazısı yayımlandığı için, Davacı davasını geri çekmek için izin talep etmiş ve Mahkeme tarafından dava geri çekildiğinden ret ve iptal edilmiştir.

Davaya Star (Kıbrıs) Gazete Limited Şirketinin -ek davalı ilave edilmesini ve tarafların mutabakatı neticesinde davanın geri çekilme safhasında ek davalının hazır bulunmasını, dava unvanının değiştirilmesini, bu değişiklikten sonra davanın neticelendirilmesini içeren bu süreç, İlgili Şahsın dava unvanın-da hata yaptığının açık göstergesidir.


Mavi 246'da İlk Mahkeme "ilgili şahsın dava unvanında kullanmaya karar verdiği tüzel kişi adının ve buna bağlı olarak gerçekleşen eyleminin disiplin suçu oluşturucu bir hata içerdiğinden söz etmek olanaklı g-örülmediğinden, dava konusu kararda ....... hata olmadığına" karar vermiştir.

Bir avukat ile ilgili disiplin soruşturması Fasıl 2 Avukatlar Yasası madde 17 tahtında yapılmaktadır. Yukarıda da ifade edildiği gibi madde 17(2) maddesi altında şikayetçi kişi-nin yazılı başvurusu üzerine Mahalli Baro Yönetim Kurulu tarafından disiplin işlemleri başlatılır ve bu maksat için bir soruşturma memuru tayin edilir. Bu aşamada Mahalli Baro Yönetim Kurulunun takdir yetkisi yoktur.

Soruşturma memuru madde 17(2) (B) alt-ındaki prosedürü tamamladıktan sonra bir rapor ile topladığı bilgileri Mahalli Baro Yönetim Kuruluna sunar.

Bu aşamadan sonrasını ilgilendiren 17(2)(C) maddesi aynen şöyledir:

"...................................................
Mahalli Baro Yön-etim Kurulu raporu ve bilgileri
aldıktan sonra, hakkında soruşturma açılmış olan
avukatla ilgili olarak disiplin kovuşturması açılıp
açılmayacağına karar verir.
..................................................."

Bu fıkrada kullanı-lan sözler, açıkça, Mahalli Baro Yönetim Kurulunun disiplin kovuşturması açıp açmamakta takdir yetkisi bulunduğunu göstermektedir.

Bir yasa ile idari nitelikli bir kurula takdir yetkisi verildiği zaman, mahkemelerin bu takdir yetkisinin kullanımını denet-lememeleri esastır. Ancak, takdir yetkisinin açıkça hatalı bir şekilde kullanıldığı veya idari işlemin konusu ve sebebi arasında bir orantısızlık bulunduğu takdirde, mahkemenin takdir yetkisinin kullanımını denetlemesi mümkün olur ve bu koşulların bulunduğ-u kabul edildiği takdirde karar mahkeme tarafından iptal edilebilir (Bak: Kemal Gözler İdare Hukuku Cilt 1 sayfa 841 ve Cilt 2 sayfa 698).

Aleyhine İstinaf Edilen No.2, İlgili Şahıs Avukatın 6461/2010 sayılı davadaki unvanda Davalı No.2'nin isminde hata -yaptığı ve ona müteakip safhalarda bu hatayı düzeltmediği açıkça ortadadır. Bu hatanın isteyerek veya bilerek, yani kasti olarak yapıldığı noktasında şahadet yoktur. Dolayısıyla, bu hatanın bir ihmal neticesinde yapıldığı kabul edilmelidir. Bir avukatın bi-r ihmali disiplin suçu kapsamına girebileceği gibi, ayrıca, bir haksız fiil davası kapsamında da gündeme getirilebilir (Bak: Rondel v. Worseley (1969) AC 191; Siaf Ali v. Sydney Mitchell & Co. (1980) AC 198).

Bu olayda, Soruşturma Memuru tarafından sunul-an rapordan sonra Mahalli Baro Yönetim Kurulu İlgili Şahıs için disiplin kovuşturması açılmasına gerek olmadığına karar vermiş ve bu karar Baro Konseyi tarafından onaylanmıştır. Yani takdir o yönde kullanılmıştır. Bu takdire müdahale etmeyi gerektirecek aç-ık bir hata veya bir orantısızlık olup olmadığına bakıldığı zaman, İlgili Şahsın hatasının daha sonraki bir aşamada, Davacının yetkilendirdiği başka bir avukat tarafından düzeltildiği görülmektedir. Sadece bu olgu takdir yetkisine müdahale etmemek için yet-erlidir. Ancak olgulara bakıldığı zaman, Kaza Mahkemesinin huzurundaki davanın ilerleyen bir aşamasında Davacının davada Davalı ile anlaştığı, Davalının Davacıdan özür dileyen bir yazıyı gazetesinde yayımladığı ve Davacının da davasını geri çektiği görülm-ektedir. Bu koşullarda, Mahalli Baro Yönetim Kurulunun ve bilahare bunu onaylayan Baro Konseyinin disiplin kovuşturmasına gerek olmadığı doğrultusundaki kararında ne açıkça bir hata ne de bu kararda olay ile orantısızlık olduğu kabul edilebilir.

Yukarıd-a takdir yetkisi ile ilgili belirtilen nedenlerle İlk Mahkemenin İlgili Şahıs tarafından ikame edilen davada hata olmadığı bulgusu yanlış olmakla birlikte, İlgili Şahıs aleyhinde disiplin kovuşturmasına gerek olmadığı doğrultusunda Davalının verdiği karard-a hata olmadığına ilişkin İlk Mahkeme kararında hata yoktur.

Tafsilatlı Talep Takririnde, İlgili Şahıs Davalı No.2'nin Star Kıbrıs veya Kıbrıs Star isimli günlük gazetenin sahibi olduğu iddia edilmiştir. Dava layihasında Star Medya Grubundan bahsed-ilmemiş, İlk Mahkeme de böyle bir söylemde bulunmamıştır. İlk Mahkeme, sadece emare Star Kıbrıs Gazetesi'nin künyesinde Star Kıbrıs Medya Grubundan söz edildiğini söylemiştir ki bu hususta hata yoktur. İlk Mahkemenin, dava unvanında, Star Medya Grubu unvan-ının kullanıldığını kabul eden bir ibaresi bulunmadığı nedeniyle bu doğrultudaki iddialar mesnetsizdir.

İlgili Şahsın, Davacının 6461/2010 sayılı davada Avukatı olduğu dönemde ve 6461/2010 sayılı davanın Mahkemede görüşüldüğü zaman dilimi içerisinde,- Davacı Avukatına danışmadan veya bilgi vermeden, Emare No.5 olarak ibraz edilen Havadis Gazetesi'nde "Kutsal İktidar devleti mi yoksa hukuk devleti mi?" başlıklı bir yazı yayımlamıştır.

Söz konusu yazıya bakıldığı zaman, yazının içeriğinin avukat-müvekk-il güven ilişkisine ters bir içeriği olduğu
görülmektedir. İlgili Şahsın, bu yazı nedeni ile Davacının avukatlığından çekilmesi makul bir harekettir. Hatta daha kuvvetli ifade edilmesi gerekirse atılması gerekli bir adımdı. Davacı yazısı ile, Avukatına gü-vensizlik duyduğunu ifade etmiştir.
Netice itibarıyla, İlk Mahkeme İlgili Şahsın Davacının avukatlığından çekilme kararını doğru kabul etmekle hata yapmamıştır.

Dolayısıyla, İlk Mahkeme Davacının şikayeti üzere alınan Lefkoşa Mahalli Barosunun kara-rını ve bunu onaylayan Baro Konseyi kararını hükümsüz addetmeyerek, Davacının davasını ret ve iptal etmekle hata yapmamıştır. 2. başlık altında toparlanan tüm istinaf sebepleri ret ve iptal edilir.

3. İlk Mahkeme, Davacının tanıklarının şahadetini
kısıtl-amakla hata yapmıştır.

Bu başlık altında İstinaf Eden, tanıklarının şahadetinin
kısıtlandığından şikayet etmektedir. Mavi 70'de 12.1.2015 tarihli tutanakların 10.sayfasında, Davacının tanıklarının salonda olmaması için İlk Mahkeme Yargıcının emir verdiği- ve tanıkların salondan çıktığı görülmektedir. Bir davada taraflar dışındaki tanıkların salonda bulunmaması ve diğer tanıkların şahadetlerini dinlememeleri usulün esasını teşkil eder ve şeffaflıkla hiçbir alakası yoktur. Sadece şahadet vermeyi bekleyen tan-ıkların kendilerinden önce şahadet veren tanıkların dinledikleri şahadetlerine göre kendi şahadetlerini değiştirmelerini önlemek için bu usul vardır. Bu istinaf sebebi de mesnetsizdir.

İlk Mahkeme, masraf emri vermemekle hata yapmıştır.

Bu başlık a-ltında İstinaf Eden verilen masraf emrini hedef almıştır. Davasını kaybeden, davası ret ve iptal edilen bir davacı aleyhine masraf emri verilmesi, davayı dinleyen yargıcın takdirinde olan bir husustur. Bu takdir hakkı yanlış bir şekilde kullanılmadığı takd-irde müdahale edilemez.

İlk Mahkeme, her noktada davasında muvaffak olmayan bir Davacı aleyhine dava masrafı emri vermekle takdir hakkını hatalı kullanmamıştır. Bu istinaf sebebi de iptal edilir.

Netice itibarıyla, İstinaf Edenin istinaf sebepleri tüm-ü ile ret ve iptal edilir.

İstinaf masrafları İstinaf Eden aleyhine verilir.




Narin Ferdi Şefik Mehmet Türker Bertan Özerdağ
Başkan Yargıç Yargıç


23 Ocak 2017








14












Full & Egal Universal Law Academy