Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 10/2009 Dava No 4/2009 Karar Tarihi 29.12.2009
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi İstinaf Numara 10/2009 Dava No 4/2009 Karar Tarihi 29.12.2009
Numara: 10/2009
Dava No: 4/2009
Taraflar: Mehmet Yıldırım ile Polis Genel Müdürlüğü arasında
Konu: Ceza puanı kesme işleminin idari karar olup olmadığı tartışması - Sürüş ehliyeti iptali
Mahkeme: Yim/İst
Karar Tarihi: 29.12.2009

-D. 4/2009 YİM İstinaf No: 10/2009
(YİM Dava No: 60/2009)

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Mahkeme Heyeti:Şafak Ö-neri, Necmettin Bostancı, Talât D.Refiker.

İstinaf eden: Mehmet Yıldırım, Yusuf Aziz Sokak No 4 Küçük Kaymaklı - Lefkoşa
(Davacı)

- ile -

Aleyhine istinaf edilen: Polis Genel Müdürlüğü vasıtasıyla -KKTC Başsavcılığı - Lefkoşa
(Davalı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Tarık Kadri
Aleyhine istinaf edilen namına: Savcı İlter Koyuncuoğlu
-
İstinaf, Yüksek Mahkeme Yargıcı Narin F. Şefik'in
YİM 60/2009 sayılı davada 24.07.2009 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapılmıştır.

--------------

K A R A R

Şafak Öneri:Davacı/istinaf eden 4/9/2005 tarihinde 20 ceza puanı gerektire-n "dikkatsiz sürüş"; 20 ceza puanı gerektiren "tehlikeli sürüş" ve 100 ceza puanı gerektiren "saptanan sınır üzerinde alkollü araç kullanma" suçlarından rapor edildi. Mezkûr suçlarını kabul edip, kesilen para cezasını ödediği için anılan toplam 140 ceza pu-anı siciline işlendi. Aleyhindeki ceza puanı miktarı 100 limitini aştığı için 6/9/2005 tarihinde ehliyeti 3 ay süre ile iptal edilerek geri kalan 40 ceza puanı yasa uya-rınca iptal hitamından itibaren başlayan yeni süreye aktarıldı. Bilahare davacı, 2. dön-em süresi içinde sırası ile 22/3/2006 tarihinde 25 ceza puanı gerektiren "hız sınırını 20 km'ye kadar aşmak", 27/6/2006 tarihinde 25 ceza puanı gerektiren "hız sınırını 20 km'ye kadar aşmak", 24/9/2006 tarihinde 100 ceza puanı gerektiren "saptanan sınır üz-erinde alkollü araç kul-lanmak" suçlarından rapor edildi. Mezkûr suçlar için de sabit para cezasını ödediği için anılan 150 ceza puanı da siciline işlenerek 2. dönem ceza puanı toplamı 190'a ulaştı. Toplam ceza puanı 100'ü geçtiği için, 8/10/2006 tarihinde-n itibaren ehliyeti 6 ay süre ile iptal edilerek arta kalan 90 ceza puanı 8/4/2007 tarihinde başlayan 3. döneme aktarıldı. Bu arada 43/1991 sayılı Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı Yasasının bazı kuralları, 66/2007 sayılı değişiklik yasa-sı ile 1/8/2007 tarihinden itibaren değiştirildi. Yapılan değişiklik uyarınca hız sınırını 20 km'ye kadar aşmak suçu için öngörülen 25 ceza puanı, 66/2007 sayılı yasa altında 5 puana düşürüldü. Davacı son olarak 3. dönem süresi içinde iken 24/1/2008 tarihi-nde 15 ceza puanı gerektiren "sürüş esnasında cep telefonu kullanmak" suçun-dan rapor edildi. Davacı mezkûr suç için öngörülen sabit para cezasını ödememesi üzerine aleyhine ikâme edilen ceza davasından Mahkemece suçlu bulunarak mahkûm edilip cezalandırıld-ığından, suç için öngörülen 15 ceza puanı siciline eklendi. Davalı, dava-cının ceza puanının 105'e ulaştığını iddia ederek, 24/3/2009 tarihinde ehliyetini 1 yıl süre ile iptal etti.
Ceza puanı kesilmesinin ehliyetin iptali işlemine hazırlık teşkil ettiğin-i ileri süren davacı, 3. döneme aktarılan 90 ceza puanı içinde hız sınırını 20 km'ye kadar aşması nedeniyle aley-hine yazılan ceza puanlarının da bulunduğunu, 66/2007 sayılı tadil yasası ile bu suç için öngörülen ceza puanının 25'den, 5'e düştüğünü, sanığ-ın lehine olan 66/2007 sayılı yasanın geriye dönük olarak uygulanması gerektiğini, ehliyetin iptali işleminde mezkûr suçlar için 25 ceza puanı kesilmesinin hatalı olduğunu, 5 ceza puanı kesilmesi gerektiğini, bu halde ise ehliyetin iptali için gereken 100 -ceza puanına ulaşılamayacağını, bu nedenle ehliyetin iptali ile ilgili kararın hatalı olduğunu ileri süre-rek, 60/2009 sayılı YİM davasını ikâme etti.
Davayı dinleyen tek Yargıçtan oluşan Yüksek İdare Mahkemesi, özetle; ceza puanı kesme ve/veya yazılma -kararının, hazırlık işlemi olmayıp idari karar olduğunu, puan kesme işlemine karşı süresi içinde dava dosyalanmadığı nedeniyle kesinleştiği, dava konusu ehliyetin iptali kararının kesinleşmiş ceza puanlarına göre alındığı için hatalı olmadığı sonucuna vara-rak davayı red ve iptal etti.

Huzurumuzda bulunan bu istinaf tek yargıçtan oluşan YİM'in yukarıda özetlediğimiz kararına karşı yapılmıştır. İstinaf ihbarnamesinde 4 istinaf sebebi ileri sürmektedir.
"1. İstinaf Sebebi
Bidayet Mahkemesi, ceza puanı k-esme işleminin icrai idari karar ve/veya işlem olmadığını dikkate almaksızın, bu işlemin Anayasa'nın 152. maddesi kapsamında idari dava konusu yapılabileceğine karar vermekle hata etmiştir.


İstinaf Sebebi
Bidayet Mahkemesi, para cezası ile cez-a puan işlemlerinin farklı hukuki müesseseler olduğuna karar verdikten sonra davacının para cezasını ödemekle ceza puanına itiraz edeme-yeceğine karar vermekle hata etmiştir.

İstinaf Sebebi
Bidayet mahkemesi, dava konusu "ehliyeti iptal" işlemini-n uygulama tarihinde yürür-
lükte bulunan mevzuata aykırılığını dikkate almamakla hata etmiştir.

İstinaf Sebebi
Bidayet mahkemesi, aktarılan puanların hangi suç ile ilgili olduğunu belirlemenin olanaksız olduğuna karar vermekle hata etmiştir."
-
Öncelikle 1. istinaf sebebini ele alıp değerlendirmeyi uygun görürüz.
Davacı ceza puanı kesilmesinin idari karar olmayıp, dava konusu ehliyetin iptali kararına hazırlık teşkil eden bir işlem oldu-ğunu, bu itibarla ceza puanı kesme işleminin kesinleşmesi-nden bahsedilemeyeceğini; 1/8/2007 tarihinde yürürlüğe giren 66/2007 sayılı Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı (Değişiklik) Yasasının davacı leyhine olan hükümlerinin geriye dönük olarak uygulanması gerektiğini, bu durumda 22/3/2006 ve 27-/6/2006 tarihlerinde hız sınırını 20 km'ye kadar aşmak suçları için aleyhine kesilmesi gereken ceza puanının 10 olduğunu, buna rağmen davacının 24/3/2009 tarihinde hatalı hesaplama yaparak davacıya mezkûr suçlar için 50 ceza puanı uygulayarak ehliyetin 1 y-ıl süre ile iptal edilmesine karar verdiğini iddia etmek-tedir.
Davalı tarafından bulunan savcı ise, tek yargıçtan oluşan YİM'in kararının hatalı olmadığını savunmaktadır.

54/2002 sayılı yasa ile tadil edilen 43/1991 sayılı Yol ve Trafik Suçlarının Dava-sız Halli ve Ceza Puanı Yasasında yer alan ceza puanı kesme ve ehliyetin geçici sürelerle iptali karar-larının hukuki mahiyeti 4/2005 sayılı Anayasa Mahkemesi kara-rında incelenmiştir. Mezkûr karara göre;
"Yasanın 4. maddesi ile, ceza puanı uygulaması içi-n idari bir organ olan polisin yetkili kılınması ve 10. madde ile açıkca ceza puanı işlemlerinin hukuki denetiminin idari yargıya bırakılması, ceza puanı uygulamasının kanun koyucu tarafından kazai değil, idari bir güvenlik tedbiri olarak düzenlendiğini gö-stermektedir. İdarenin, idari bir kararla kişilere verdiği sürüş ehliyetini, kişinin işlediği bazı suçlar nedeni ile bir güvenlik tedbiri olarak ceza puanı uygulaması yolu ile iptal etmesi yasanın amacına uygun bir idari tedbir olduğu kanaatindeyim. Sonuç -olarak, sanığa uygulanabilecek 100 ceza puanı ve bunun bir sonucu olarak ehliyetinin 3 ay süre ile iptal edilmesi ceza yargılamasını gerektirmeyen, polis tarafından uygulanması gereken idari bir işlemdir."

İdarenin hukuksal bir işleminin idari karar sa-yılabilmesi için icrai nitelikte olması yani ilgilisi tarafından kabul edilmesine gerek olmaksızın hukuki sonuçlarını doğurması gerek-mektedir. Bir idari kararın icrailik özelliği ile resen icrası farklı kavramlardır. İdari kararın icrailiğinden bahsedildi-ğinde kararın hukuk aleminde sonuçlar meydana getirdiği anlaşılır. Kararın resen icrasından ise, idare tarafından hukuk aleminden maddi aleme aktarıldığı anlaşılır. İdari karar hukuk aleminde oluşur. Ancak maddi alemde uygulanır.

Hazırlık işlemleri, ida-ri kararın alınmasından önce yapılan tavsiye, teklif ve temenni, verilen mütalaa ve rapor gibi yet-kili makamı yönlendirici ve aydınlatıcı belgelerdir. Bunların kendisinden sonra gelen idari kararı sınırlandırması söz konusu değildir. Bunlar idari kararı o-luşturan asıl iradeyi teşkil etmez. (Bak: Lütfi Duran, İdare Hukuku Ders Notları, sayfa 398 - 399.)
Aynı veya değişik idari merci veya organların irade açıklamalarını gerektiren işlemler olarak adlandırılan zincir işlemlerde "ayrılabilir işlem" kuralı ger-eği zincirin halkasını oluşturan bazı işlemlerin dava konusu yapılabileceği kabul edilmektedir.
Zincir işlemi oluşturan irade açıklamalarından (halka işlem-lerden) önceki halka işlem, sonraki nihai karardan bağımsız olarak da, tek başına yeni hukuki duruml-ar ve hukuki sonuçlar yaratıyorsa, nihai idari kararda belirlenen yetkinin kullanıl-masını sınırlıyorsa, kesin ve icrai nitelik taşıdığı kabul edilir. Bu hususla ilgili olarak TC Danıştayı 5. dairesi 16/9/1993 tarih ve E 992/3747, K 993/3177 sayılı davada -şunları söylemektedir:

"Cumhurbaşkanının atama işlemiyle sonuçlanan sürecin ilk iki evresindeki işlemlerin birbiri-leriyle sıkı bir hukuki bağlılık içinde bulunmasına karşın bu işlemlerin aynı zamanda, birbirinden ayrılabilir nitelik taşıdıkları ve herbir-inin bağımsız birer idari işlem oluşturdukları öncelikle belirtilmesi gereken bir husustur. Bu işlemlerden ilk ikisinin gerek birbirlerinden, gerek nihai işlemi oluşturan atama işleminden bağımsız olarak da, tek başlarına yeni hukuki durumlar ve hukuki
so-nuçlar yaratmaları, bir sonraki işlemle belir-lenen yetkinin kullanılmasını sınırlamaları ve böylece kesin ve icrai nitelik taşımaları nedeniyle idari kararların alınmasından önceki evrede yerini alan tavsiye, öneri, mütalaa ve rapor gibi yetkili makamı yö-neltici ve aydınlatıcı olmaktan öte bir hukuki değeri bulunmayan hazırlık işlemleri olarak kabul edilemeyecekleri açıktır."

Ehliyetin iptali kararı bir zincir işlem mahiyetindedir. Kararın oluşturduğu halkaların ilki ceza puanı kesme işlemidir. 43/1991 s-ayılı Yol ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı Yasası hükümleri incelendiğinde ceza puanı kesme işleminin ehliyetin iptali işleminde idareye tanınan yetkileri sınır-ladığı; kesilen ceza puanının siciline yazılması ile ilgilinin hukuki statüsünd-e olumsuz olarak değişiklik meydana getirdiği nedenleriyle kesin ve icrai nitelik taşıdığı açıktır. Nitekim, 43/91 sayılı yasanın 10. maddesinde yer alan "yapılan ceza puanı işlemlerine karşı idari yargı yolu açıktır" hükmü de ceza puanı kesme işleminin ic-rai mahiyeti olduğunu vurgulamaktadır.

KKTC Anayasası madde 152(3)'e göre, herhangi bir karara karşı Yüksek İdare Mahkemesinde açılacak davalar karar veya işlemin yayınlanması tarihinden ve yayınlanmadığı takdirde kişinin bunu öğrendiği tarihten başlaya-rak 75 gün içerisinde açılması gerekir. Huzurumuzdaki bu meselede ceza puanı kesme işlemine karşı maddenin öngördüğü süre içinde dava açılmadığı açıkca görülmektedir.

Yukarıdakiler ışığında tek yargıçtan oluşan YİM'in 1. isti-naf sebebine konu kararının- hatalı olmadığı bulgusuna varırız. 1. istinaf ile ilgili olarak yukarıdaki gibi bulguya vardıktan sonra diğer istinaf sebeplerinin incelenmesi akademik kalaca-ğından bunları değerlendirmeyi gereksiz görürüz.



Sonuç olarak, istinaf red ve iptal edilir.- İstinaf masraflarının, davacı istinaf eden tarafından ödenmesine emir verilir.



Şafak Öneri Necmettin Bostancı Talât D. Refiker
Yargıç Yargıç Yargıç


29 Aralık 2009 -


-


6






Full & Egal Universal Law Academy