Yargıtay Hukuk İstida Dairesi Numara 2/2009 Dava No 1/2010 Karar Tarihi 31.05.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk İstida Dairesi Numara 2/2009 Dava No 1/2010 Karar Tarihi 31.05.2010
Numara: 2/2009
Dava No: 1/2010
Taraflar: Aslı Akı ile Kıbrıs Türk Hava Yolları Şti. Ltd. arasında
Konu: Davanın nakli - Yetkili Mahkemeye davanın nakli - Yüksek Mahkemenin davanın naklinde yetkili olması - Davanın Deniz Hukuku kuralları tahtında açılmaması nedeniyle Deniz Hukuku yetkisi kullanan bir Mahkemeye nakledilememesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk/istida
Karar Tarihi: 31.05.2010

-D.1/10Yargıtay/Hukuk İstida 2/2009
(Lefkoşa Dava No; 5756/2006)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti:Mustafa H.Özkök, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen.


Müstedi: Aslı Akı, Girne


-ile-


Müstedaaleyh: Kıbrıs Türk Hava- Yolları Şti. Ltd. Lefkoşa


A r a s ı n d a.


Müstedi namına: Avukat Mustafa Güryel
Müstedaaleyh namına:Avukat Ergin Ulunay.


Müstedi tarafından 1.12.2009 tarihinde Yüksek Mahkemeye dosyalanan 2/2009 sayılı istidanın kararıdır.

--------------


K A R A R

Mustafa H. Özkök: Bu istidada Mahkemenin hükmünü sayın Yargıç Gönül Erönen okuyacaktır.

Gönül Erönen: Müstedi, 1.12.2009 tarihinde dosyalamış olduğu istida ile Lefkoşa Kaza Mahkemesi huzurunda bulunan 5756/06 sayılı davanın yin-e Lefkoşa Kaza Mahkemesinde Deniz Hukuku yetkisi bulunan Mahkemeye nakledilmesi için emir, talep etmektedir.

Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dosyalanan 5756/06 sayılı dava; Davalının müstahdemi sıfatıyla görev yaptığı sırada meydana gelen uçak kazasında Dava-cının ciddi surette yaralanması nedeniyle Davalıdan tazminat talebine ilişkindir.

Müstedi konu davanın yetki bakımından Lefkoşa Kaza Mahkemesinde yürütülmesine imkan olmadığını, zaman aşımına uğrayacağı cihetle de davayı geri çekip Denizcilik Yargı yetki-si kullanan Mahkemede yeniden açmak imkanı bulunmadığından, sehven Lefkoşa Kaza Mahkemesinde açılan konu davayı Yüksek Mahkemenin yetkisini kullanarak Davalıyı hiç bir mağduriyete uğratmadan Deniz Hukuku yetkisi olan Lefkoşa Kaza Mahkemesine nakletmesinin -adaletin tecellisi açısından gerekli ve uygun olduğunu, ileri sürmektedir.

Müstedaaleyh durumunda bulunan 5756/06 sayılı davada ki Davalı Kıbrıs Türk Hava Yolları, 21 Aralık 2009 tarihinde dosyalamış olduğu itirazına ilişkin yemin varakasında Müstedinin- ileri sürdüğü tüm iddiaları reddetti. Müstedaaleyhe göre, özetle Yüksek Mahkemenin bir hukuk yargı yetkisinden ceza yetkisine veya ceza yargı yetkisinden hukuk yargı yetkisine nakil yapmaya yetkisi olmadığı gibi hukuk yargı yetkisinden denizcilik yargı ye-tkisine nakil yapmaya da yetkisi yoktur.

Müstedaaleyh devamla, Yüksek Mahkemenin nakil yapma yetkisi olduğu kabul edilse dahi, Denizcilik Yargı Yetkisi Tüzüğüne tabi olan Denizcilik Yargı Yetkisinde dava şekilleri, celbname ve usul kurallarının, hukuk da-valarından tamamıyla farklı olduğundan, böyle bir dava nakledildikten sonra tamamıyla hükümsüzlük ifade edecek ve dinlenmesi halinde neticede iptal edilecektir, iddiasını yapmıştır. Bu nedenle
ve Yüksek Mahkeme'den etkin olmayacak bir emir istenilemeye- c-eğinden Müstedaaleyh istidanın reddedilmesini talep etmiştir.

Konu istida dinlenmiştir ve taraf avukatları meseleye ilişkin görüşlerini Mahkemeye aktarmıştır.

Yüksek Mahkeme huzurunda yapılan duruşmada Mahkemeye yaptığı hitapta Müstedi avukatı özetle şu -hususlara değinmiştir:

Konu ile ilgili hemen hemen hiç bir içtihat kararı olmadığına değinen Müstedi avukatı, Yüksek Mahkemenin böyle bir yetkiyi kullanması halinde hiçbir tarafa herhangi bir adaletsizlik yaratılmayacağını, keza davaya bakacak olan Mahk-eme yargıçlarının ayni Kaza Mahkemesi yargıçları olacağını, Davalı tarafından şartlı ispat-ı vücut kaydı dosyalanmadığını ve Kaza Mahkemesinin yetkisi olmadığı durumunun ancak talimat safhasında ortaya çıktığına değinerek Yüksek Mahkemenin böyle bir yetki -kullanabileceğini ileri sürmüştür.

Müstedaaleyh adına hitab eden avukat ise cevaben özetle şu hususlara değinmiştir:

Konu 5756/06 sayılı davada avukat değişikliğinden sonra davaya avukat olarak girdiğini, durumun o zaman ortaya çıktığını ileri süren Müst-edaaleyh avukatı, mevcut içtihat kararlarına ve mevzuata değinmiş, 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 38(f) maddesinin 21 Aralık 1963 tarihinde yürürlükte olan Deniz Hukukuna ilişkin mevzuatın uygulanmakta olduğunu izah etmiş, keza, Deniz Hukuku ile halen yü-rürlükte sayılan 1956 Adalet Yönetim Yasası altında (The Administration of Justice Act) 1963 Admiralty Law Yasasının, Deniz Hukuku yetkisini Yüksek Mahkemeye verdiğini ve Deniz Hukuku açısından halen yürürlükte olan bu yasal mevzuat altında işbu davanın ta-lep edildiği şekilde havale edilemeyeceğini iddia etmiş ve neticede Deniz Hukuku yetkisinin Yüksek Mahkemede olduğu noktasından hareketle Yüksek Mahkemeyi bu davada nakil yetkisini kullanmamaya davet etmiş ve istidanın reddedilmesini talep etmiştir.

9/76 -sayılı Mahkemeler Yasasının 66(1) maddesi "Davaların nakli" yan başlığı altında, aynen şöyledir:

"66.(1)Yüksek Mahkeme Yargıtay olarak re'sen veya taraflardan
birinin istemi üzerine bir davayı bir mahkemeden
yetkili başka bir mahkemeye tü-müyle veya kısmen veya
davada takip edilmesi gereken usul konusunda, herhangi bir
zaman ve safhada nakledebilir.
Nakil yetkisi Yargıtay olarak Yüksek Mahkemece emir
verilmesi yoluyla kullanılır ve böyle bir emir aynı
şekilde ipta-l veya tadil edilebilir.
(3)Bir Kaza Mahkemesi başkanının re'sen veya ilgili kişinin
istemi üzerine, askıda bulunan bir hukuk işleminin başka bir
mahkemeye nakledilmesi gerektiği kanısında olması ve
bu konuyu Yüksek Mahkemeye bildirme-si halinde Yüksek
Mahkeme, Yargıtay olarak, işlemin hangi mahkemede
görülüp karara bağlanacağı hususunda direktif verir.
Nakil emri, emrin kapsamına giren ve uygulanması gereken dava veya işlemi talik eder ve dava ve işlem ile ilgili tüm d-osya ve sair kayıtlar naklin yapıldığı mahkemeye gönderilir ve o mahkeme tarafından görülüp karara bağlanır."
Ayni şekilde, Deniz Hukuku açısından incelenen 14/60 sayılı yasanın benzer kurallar içerdiğini görmekteyiz. Bu yasanın 61. maddesi aynen şöyl-edir:

"Davaların Nakli

Herhangi bir dava herhangi bir zamanda ve
herhangi bir safhasında,ve davadaki taraflardan nakil
herhangi birinin müracaatı ile olsun veya olmasın, yetkisi
Yüksek Mahkeme tarafından herhangi bir Mahkemeden
herhangi- başka bir yetkili mahkemeye nakledilebilir
ve o gibi dava tamamen veya kısmen veya bu davada
takip edilmesi gereken bir usul hususunda
nakledilebilir."


İlgili mevzuat gerek 1963 de gerekse günümüzde " Yetkili Mahkemeye" havale yapma yetkisinin Yüksek- Mahkemede olduğuna işaret etmektedir.

Deniz Hukukunda uygulanan mevzuatın ne olduğu ile ilgili incelemede ise 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 38(f) maddesi şöyle demektedir:

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti Mahkemeleri aşağıdaki mevzuatı uygular-:-...........
(a) ..
(b) ...
(c) ...
(d) ...
(e) ...
(f) 21 Aralık 1963 tarihinde yürürlükte olan Deniz Hukukuna ilişkin mevzuat."

Bu noktadan hareketle Deniz Hukukuna ilişkin 1963'de yürürlükte bulunan mevzuatın ne olduğunu tesbit etmek için 14/196-0 sayılı yasanın 19. maddesine bakmak gerekir.

14/60 sayılı yasanın 19. maddesi ve bu maddenin (a) bendi aynen şöyledir :

"19. Yüksek Mahkeme, Anayasada kendisine tanınan yetki ve vazifelere ilaveten, aşağıdaki hususlarda münhasıran asli yetkiye sahip bu-lunacaktır -
(a) Bağımsızlık Gününden hemen evvelki gün İngiltere Yüksek Adalet Mahkemesinin Bahriye Yetkisi gereğince ifa etmekte olduğu bilcümle hak ve yetkileri aynen bir Bahriye Mahkemesi olarak ifa etmek;...."

1893 Kıbrıs Deniz Hukuku Emirnamesin-in 1.,2.,3.,ve 4. maddeleri aynen şöyledir :

-This Order may be cited as the Cyprus Admiralty Jurisdiction Order, 1893.

The Colonial Courts of Admiralty Act, 1890, subject to the conditions, exceptions, and qualifications herein contained, shall apply to the Supreme Court of Cyprus as if that Court w-ere a Colonial Court of Admiralty, and the said court shall have and may exercise all the jurisdiction conferred by the said Act upon a Colonial court of Admiralty.

The said Act shall apply to the Supreme Court of Cyprus subject to the conditions, excepti-ons, and qualifications following, that is to say: a Law passed by the Legislature of Cyprus shall be deemed to be a Colonial law for the purposes of this Order and of the fourth section of the Act.

4. Any Admiralty jurisdiction heretofore exercisable -by the District Courts established by the Cyprus Courts of Justice Order 1882, other than the jurisdiction in salvage cases conferred upon the said Courts or the Presidents thereof by the Cyprus Wrecks law 1886 shall cease on the day when this Order takes -effect; but all proceedings pending in any District Court on that day may be continued in such Court as if this Order had not been passed."
--
Yukarıda alıntısı yapılan 1963'de yürürlükte olan geçerli mevzuat Deniz Hukuku yetkisini Yüksek Mahkemeye vermektedir.

Huzurum-uza getirilen ihtilâfa ilişkin mevzuat ile ilgili ileri sürülen iddialar ışığında, meselenin çözümlenebilmesi için sorulması gereken sorular şunlar olabilir:

1. 1963'de yürürlükte olan mevzuat Deniz Hukuku ile ilgili konularda asli yetkinin Yüksek Mahkem-e'de olduğuna işaret etmesine rağmen gerçek durum taraflarca yorumlandığı şekilde mi?

2. 9/76 sayılı Yasanın 66. maddesi tahtında,Kaza Mahkemesine nakletme yetkisi Yüksek Mahkeme tarafından hangi hallerde kullanılır ?

3. 9/76 sayılı yasanın 66. maddesi-,Yüksek Mahkemeye dava konusu meselede nakletmeye ilişkin takdir yetkisini kullanma olanağını tanırmı, bu yetkiyi kullanma imkanı verir mi?

4. Hukuk davaları ve deniz hukuku davalarında uygulanan mevzuatların değişik olması ve dava türü ve şekilleri itiba-rıyle, böyle bir nakil yapabilme olanağı varmı?

5. "Yetkili Mahkeme"'den ne kastedilmektedir?


Bu soruların cevaplarını yapacağımız incelemede bulmaya çalışacağız.

İlk önce "yetkili mahkemeye nakil" ile ilgili bugünkü hukuki durumu incelemeyi uygun gör-mekteyiz.

KKTC Mahkemelerinin yetkileri gerek 1976 KTFD Anayasası gerekse 1983 KKTC Anyasası tahtında belirlenmiştir. Ayrıyeten bu konuda 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 6. ve 25. maddeleri Yüksek Mahkemeye ilk mahkeme olarak görev yapabilme yetkisini d-e vermiştir. 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 66. maddesi dava nakillerinin nasıl yapılacağını öngörmektedir. Yukarıda alıntısı yapılan maddeye göre Yüksek Mahkeme, nakli istenen davayı ancak bakmaya yetkili olan bir başka Mahkeme önüne nakletme yetkisini -kullanabilmektedir. Yüksek Mahkemenin bir davayı bakmaya yetkili olmayan bir başka Mahkemeye nakletme yetkisi bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, gerek 14/60 sayılı yasanın 61. maddesi gerekse 9/76 sayılı yasanın 66. maddesi tahtındaki nakil yetkileri anca-k Mahkeme yetkili ise havale işlemi uygulanabilir. Yüksek Mahkeme nakil yetkisini nadiren kullanmaktadır ve gerekmedikçe davaları nakletmemektedir. Bunun dışında bir davaya bakmaya yetkili olmayan bir Mahkemeye havale etme yetkisi ise, yoktur.

9/76 sayıl-ı yasanın 66.maddesi tahtında, Kaza Mahkemesine nakletme yetkisi Yüksek Mahkeme tarafından hangi hallerde kullanılır?

Yüksek Mahkeme nakil yetkisini kullanırken bir davaya o davanın türüne göre bakmaya yetkili bir başka Mahkemeye nakledebilir. Örneğin: L-efkoşa Aile Mahkemesinde bulunan bir boşanma davasını Girne'de bulunan Aile Mahkemesine nakledebilir veya Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi'nden Girne Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakil yapabilir. Görülebileceği gibi nakledilecek davalarda en önemli faktör nakledilen -Mahkemenin de ayni yetkiyi kullanmasıdır. Zaten bunun dışında bir yetki kullanması, mesela Girne Aile Mahkemesi yetkisindeki bir davanın Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi'ne veya Kaza Mahkemesine nakli hukuk mantığına da ters düşecektir, çünkü nakledilecek davan-ın yetkisizlik nedeniyle iptali söz konusu olacaktır.

Bir davada hangi Mahkemenin yetkili olduğu hususu, davanın hangi hukuk altında açıldığına bağlı olarak tesbit edilebilir.

Aile Yasası altında açılan bir dava, Aile Hukuku kuralları çerçevesinde yürü-tülmektedir. Bir ceza davasında ise ceza yasaları usulleri takip edilmektedir. Deniz hukukunda da ise yukarıda belirtildiği şekilde 1893 Kıbrıs Deniz Hukuku Emirnamesi ve buna ekli Tüzük kuralları uygulanır. Yani davanın türü ve uygulanan hukuk kuralları -havaleye konu meselede "yetkili mahkemenin" hangisi olduğunu belirlemektedir.

Konuyu biraz daha açacak olursak şu hususları da ifade edebiliriz. Bilindiği üzere gerek ceza, gerek hukuk, gerekse deniz hukuku davalarının açılış şekilleri, celpnameleri, yürü-tülme şekilleri farklı farklıdır ve bu tür davalar birbirleriyle birleştirilemezler. Bir dava yetkili bir Mahkemede usulüne uygun olarak açılmamışsa yetkisiz bir Mahkemede açılmışsa böyle bir durumda havale yöntemi ile yetkisizlik sorununun aşılması mümk-ün olmayacaktır. Diyelim ki Girne Kaza Mahkemesi'nde açılması gereken bir dava Lefkoşa Aile Mahkemesi'nde dosyalandı. Kaza Mahkemesi yetkisini kullanan Kaza Mahkemesindeki bir dava ile Aile Mahkemesi yetkisini kullanan bir Aile Mahkemesindeki davada, celbn-amelerinin şekli, uygulanan prosedür, Mahkemelerin bölgesel yetkileri, dosyalanan evrakların şekli ve usulü, hatta evrak teatisi ve her ikisine uygulanan hukuk kuralları farklı farklıdır. Bunlar birbirlerinden ayrı işlem görmekte ve yürütülmektedirler. Bu -durumda yetkisiz bir Mahkemede açılan davanın geri çekilerek yetkili bir Mahkemede yeniden dosyalanmasından başka çare yoktur.

Yargıtay/Hukuk 3/94 (D. 1/95) sayılı kararda şöyle denmektedir:

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mahkemeleri 9/76 sayılı Mahk-emeler Yasasının 38(f) maddesi altında deniz hukuku ile ilgili 21 Aralık 1963 tarihinde yürürlükte olan deniz hukukuna ilişkin mevzuatı uygular. 21 Aralık 1963 tarihinde yürürlükte olan deniz hukukuna ilişkin mevzuat ise 9/76 sayılı Yasa ile yürürlükten ka-ldırılan 14/60 sayılı Adalet Mahkemeleri Yasasının 19. maddesi gereği bağımsızlık gününden (16 Ağustos 1960) hemen önce İngiltere'de uygulanan deniz hukukudur. 16 Ağustos 1960 tarihinden hemen önce İngilterede uygulanan deniz hukukunu düzenleyen mevzuat da- Administration of Justice Act 1956'dır."


Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 9/81 ve Yargıtay/Hukuk 10/81 sayılı istinafta ise 1893 Deniz Hukuku Yetkisi Tüzüğü, Deniz Hukuku yetkisi kullanan bir mahkemenin uygulayacağı usul ve yöntemleri içermekte olduğunu v-urgulamaktadır. (Bak ayrıca Photos Photiades & Co., v. Jadranska Slobodna Plovidba 1962 CLR 107)

Bu içtihat kararları Müstedaaleyh avukatının belirttiği ve yukarıda değindiğimiz gibi Deniz Hukuku ile ilgili davalarla ilgili hangi mevzuatın kullanılacağı-na ilişkindir.
Ancak bu içtihadi kararların nakil ile ilgili kurallarla bağlantısı yoktur.

"Nakil" yetkisinin kullanılması ile Deniz Hukuku çerçevesinde uygulanacak olan mevzuat, iki ayrı konudur. Birbiriyle ilgileri yoktur.

Sözkonusu içtihatlar sadec-e Deniz Hukuku yetkisini kullanan ve uygulayan Mahkemelerin uygulayacağı mevzuatı açıklamaktadır. Bu içtihatlar, bir dava Kaza Mahkemesinde hukuk davası olarak açılmışsa, bunun Deniz Hukuku yetkisini kullanan bir başka mahkemeye havalesinin yapılıp yapılam-ıyacağını gösteren kararlar değillerdir.

9/76 sayılı yasanın 38. maddesi kapsamındaki kurallar;
bir dava ancak Deniz Hukuku kuralları tahtında açılmışsa böyle bir davaya hangi Deniz Hukuku kurallarının uygulanacağına değinmektedir. Huzurumuzdaki mesele -ise Kaza Mahkemesinde açılan bir davanın Deniz Hukuk yetkisini kullanan bir Mahkemenin yetkisine nakledip nakledilemiyeceği ile ilgilidir. Dolayısıyle 9/76 sayılı yasanın 38. maddesi huzurumuzdaki meseleye uygulanamaz.

Müstedinin talebi bu itibarla, başar-ısız olacaktır. Çünkü Müstedi, kazai hukuk yetkisi kullanan bir Mahkemede açtığı bir davayı Deniz Hukuku yetkisine koymaya çalışmaktadır. Ki bu da hukuken mümkün değildir. Çünkü yukarıda nakiller ile ilgili belirttiklerimiz ışığında, sözkonusu dava Deniz H-ukuku kuralları tahtında açılan bir dava değildir ki nakli Deniz Hukuk yetkisi kullanan bir başka Mahkemeye havalesi yapılabilinsin.

Yukarıda izah ettiğimiz nedenlerden anlaşılacağı gibi Yüksek Mahkemenin kendi bünyesinde bu davayı Deniz Hukuku yetkisi -kullanan Yüksek Mahkemeye havale yapması da olanaksızdır. Ancak Deniz Hukuku yetkisini kullanan bir Mahkemeden bir başka Deniz Hukuku yetkisini kullanan Mahkemeye nakli sözkonusudur ki, huzurumuzdaki meselede ise böyle bir durum varit değildir.

Tekrar öze-tlemek gerekirse, nakil ile ilgili mevzuat "yetkili mahkemelerde" açılan davaların tabiri caiz ise, diğer ayni "tür" bir yetkiyi kullanan Mahkemeye havalesini öngörmektedir. Farklı bir yetki kullanan Mahkemeye değil.

Ne yazık ki huzurumuzdaki dava yanlı-ş hukuk yetkisi kullanan Mahkemede açıldığı cihetle 66. madde Yüksek Mahkemenin böyle bir takdir yetkisini kullanabilmesine cevaz vermemektedir.

Neticede yapılan istida reddedilir.

İşbu istida masraflarının Mahkeme Mukayyidi tarafından tesbit edildikten- sonra Müstedi tarafından Müstedaaleyhe ödenmesine emir verilir.




Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç



31 Mayıs, 2010



6











Full & Egal Universal Law Academy