Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 99/2011 Dava No 6/2016 Karar Tarihi 28.01.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 99/2011 Dava No 6/2016 Karar Tarihi 28.01.2016
Numara: 99/2011
Dava No: 6/2016
Taraflar: Gönyeli Belediyesi ile Baştaşlar İnşaat Şirketi Ltd. arasında
Konu: Yazılı metinlerin yorumlanması - Tefsir - Yasaların yorumu - Faiz - 9/76 Mahemeler Yasası, madde 42(2)- Şahadet- Yargıtayın Alt Mahkemenin tanıkların şahadetlerini değerlendirmesine genellikle müdahale etmemesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 28.01.2016

-D. 6/2016 Yargıtay/Hukuk No: 99/2011
(Lefkoşa Dava No: 3093/2009)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti:Ahmet Kalkan,Gülden Çiftçioğlu,Bertan Özerdağ.

İstinaf eden: Gönyeli Belediyesi, Belediye Başkanı, Başkan














Yardımcı-sı, Belediye Meclis Üyeleri ve Kasaba
Hemşehrileri, Gönyeli-Lefkoşa.
(Davalı)
-ile-

Aleyhine istinaf edilen: Baştaşlar İnşaat Şirketi Limited,
- Lefkoşa.



(Davacı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Ezer Özsoy
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Talat
Kürşat adına Avukat Zehra Yakut.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Peri Hakkı'nın, 3093/2009 sayılı d-avada, 25.07.2011 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.



--------------





H Ü K Ü M


Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Gülden Çiftçioğlu okuyacaktır.
Gülden Çiftçioğlu: Huzurumuzdaki i-stinaf, Davacının (Aleyhine İstinaf Edilen) 3093/2009 sayılı davada, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde, Davalı (İstinaf Eden) aleyhine ikâme etmiş olduğu davada, Mahkemenin 25.07.2011 tarihinde verdiği karara karşı Davalı tarafından yapılmıştır.

İstinafa konu da-vadaki ihtilafsız olgulara göre, Davacı KKTC'de kayıtlı bir şirket olup, müteahhitlik ve inşaat işleri ile iştigal etmektedir. Davalı ise, tüzel kişiliği haiz bir belediyedir. Davacı, Talep Takririnde sayısı verilen karar ile "Belediye Sarayı Projesi Beton-arme Karkas İşleri" isimli ihaleyi kazanıp neticede taraflar arasında 30.5.2008 tarihinde ihale konusu işler için bir mukavele imzalanmıştır. Taraflar arasında imzalanan mukavele uyarınca, Davacı, söz konusu işleri, emek ve tüm malzeme kendisine ait olmak -üzere, KDV hariç 868,000 TL mukabilinde mukavelenin akdi tarihinden itibaren 150 takvim günü içerisinde tamamlayacaktı. Konu Mukavele, İdarenin ihale bedelinin %20 fazla ve eksiği ile iş yaptırmaya yetkili olduğu hükmünü de içermekte idi.

Davacının Talep- Takririndeki iddialarına göre: Sözü edilen ihale kapsamında Özel İdari Şartnamenin "Özel Şartlar" başlığı altındaki 34. maddesine göre, proje " teşvik belgeli" olduğundan ve/veya müteahhide verileceğinden, ihaleye teklif verecek olan müteahhit firmaların- fiyat verirken bu hususları dikkate alacağı öngörülmüştü. Bu hususlar yanında, KDV'nin (gerek ithal, gerekse yerli mallar için) %0 olacağı yer almakta idi. Diğer bir deyişle, ihaleye teklif verecek

müteahhit firmalar fiyat verirken KDV ödemeyecekleri hu-susunu dikkate alacaklar, maliyeti buna göre belirleyecekler ve tekliflerini de buna göre vereceklerdi. İşlerin yürütülmesi için gerekli yerli veya ithal malzemelerin alımında, gümrük vergisi ve KDV'den muaf olacaklardı. Bu husus ise, 30.5.2008 tarihli söz-leşmenin 18. maddesinde aynı şekilde belirtilmişti. Davacı hesaplamalarını buna göre yaparak, fiyat teklifini vermişti. Davacının malzemelerini satın aldığı firmalar veya şirketler tarafından teşvik belgesinin en kısa zamanda verilmesi şartıyla teşvikli pr-ojelere uygulandığı biçimde %0 KDV'li (muafiyetli) faturalar kesilmiş, Davacı da bu şartlar altında tüm ödemeleri yapmış ve Davalıdan teşvik belgesini veya kopyasını istemiş, ancak ilgili projenin teşvik belgesi olmadığını öğrenmiştir.Davalı böyle bir belg-eyi vermeyerek, mukaveleyi ihlâl etmiştir.

Davacı Talep Takririnde ilâveten, teşvik belgesinin ibraz edilmemesi neticesinde, satın aldığı malzemeler için yeniden düzenlenen faturaları gereğince 12,598.07 TL, 15,447.27 USD ve 5,446.00 STG KDV farkı ödediği-ni ve bu miktarlar kadar özel zarar-ziyana uğradığını iddia etmesinin yanı sıra, ek olarak ekstra iş yaptırdığını ve Davalının Davacıya ekstra işler için 18,649.68 TL borcu olduğunu ileri sürerek, bu meblağı KDV miktarları ile birlikte Davalıdan talep etmi-ştir. Davacı Talep Takririnde ayrıca, 30.5.2008 tarihli mukavele gereğince, Davacıya ödenmeyen miktarlar için yıllık %10 nispetinde faiz tahakkuk edeceğini iddia ederek, Davacı tarafından ödenen KDV miktarları için, en geç dava tarihinden itibaren, ekstra -işler için 19.11.2008 tarihinden tediye tarihine değin yıllık %10 faiz talep etmiştir.



Davalı ise Müdafaa Takririnde, işbu davaya konu 30.5.08 tarihli sözleşmeyi imzalarken, Davacının işbu dava konusu inşaat ile ilgili olarak "teşvik belgesi" ol-madığını bildiğini veya Davalının Davacıya elinde "teşvik belgesi" olduğuna dair bir beyanda bulunmadığını veya teşvik belgesi olduğundan dolayı teklifi bu yönde vermesini talep etmediğini veya Davacının da teklifini teşviksiz verdiğini, Davacının, Daval-ının işbu sözleşmenin imzalanmasından sonra teşvik belgesi için müracaatta bulunacağını bildiğini ve teşvik belgesini alacağının murat edildiğini, Davalının teşvik belgesi alabilmek için gerekli müracaatları yapmasına karşın olumsuz yanıt alarak bu belgeyi- temin edemediğini, Davalının "teşvik belgesi"nin alınamayacağını öğrenmesi üzerine aralarında sözlü bir anlaşma yaptıklarını, Davalının, teşvik belgesinin alınamaması neticesinde Davacının uğraması muhtemel zarar-ziyana karşılık, Davacıya ihâle bedelinin -%20'sini kullandırıp zararını tazmin etmeyi teklif ettiğini, Davacının da bu teklifi kabul ettiğini iddia ederek, Davacının Talep Takririndeki taleplerinin reddini talep etmiştir.

Alt Mahkeme kararında, Davacının taleplerini: 1) KDV farkı, 2) Ekstra işle-rin tutarı olan 18,649.68 TL olarak gruplandırarak tarafların Emare No.1 Mukavele ve Emare No.2 İdari Şartnameyi imzaladıklarının ihtilafsız olduğu hususunda bulgu yapmıştır. Alt Mahkeme kararında, Emare No.1 Sözleşmenin 18. maddesinin, Emare No.2 İdari Şa-rtnamenin 34.maddesi ile tamamen aynı olduğunu belirtip, Emare No.1 Mukaveledeki 18. madde ile Tüzüğün 16(9) maddesini incelediği zaman KDV oranının teşvik belgesi ile %0 uygulanacağı anlamı çıktığı hususunda bulgu yapmıştır. Alt Mahkeme, ayrıca, Davacının- teklif verirken teşvik verileceği düşüncesi ile %0 KDV içeren bir teklif verdiği hususunda bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme kararında ayrıca, Davalının Davacının KDV ile ilgili sıkıntılarını gidermek amacıyla ihale bedeli olan 868,000 TL üzerinden %20 ekst-ra işleri Davacıya verdiği yönündeki Davalının iddialarına itibar etmeyerek, Davacının iddialarını daha gerçekçi ve doğruları yansıtır bulduğu hususunda bulgu yapmıştır.

Yukarıdakilere ilâveten Alt Mahkeme kararında, Davacının satın aldığı malzemelerin t-üm KDV tutarlarını Davalının ödemesi gerektiğine kanaat getirdikten sonra, Davacının ödemiş olduğu KDV tutarlarının ispatı amacıyla Mahkemeye sunduğu Emare No.5'den 17'ye kadar sayılandırılan Faturaları doğru kabul edip, Davacı tarafından ödenen KDV mikta-rları ile ilgili bulgu yapmış ve Davacının 15,477.27 USD, 12,422.01 TL ve 5466 sterlin KDV talebini ispat ettiği hususunda bulgu yapmıştır. Alt Mahkeme kararında ayrıca, Davalının Davacıya, %20 nispetinde ekstra işi aşan işler için 18,649.68 TL borcu olduğ-u hususunda bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme, kararında, Emare No.1 Mukavelenin 6.maddesinde ".......Geciken ödemeler için Müteahhit %10/yıl gecikme faizi talep edebilir" ibaresi yer aldığı, dolayısıyla Davacının ödenmeyen meblağlar üzerinden yıllık %10 fai-z alma hakkı olduğu kanaatine vararak, Davacı lehine ve Davalı aleyhine KDV alacağı olarak 15,477.27 USD, 12,422.01 TL, 5466 sterlin, ekstra işi aşan işler için 18,649.68 TL ve söz konusu meblağların tamamen tediyesine değin yıllık %10 faiz tediyesi ve 500-0 TL dava masrafı için hüküm ve emir vermiştir.






Davalı, bu karara karşı istinaf dosyalamıştır.
İstinaf ihbarnamesi 4 sebep içermekle birlikte, Davalı Avukatı 3.ve 4.istinaf sebeplerinde ısrarlı olmadığını beyan ederek, istinafı iki ana başlık altın-da toplamıştır. Şöyle ki:

Alt Mahkeme, Emare No.1 Mukaveleyi ve ilgili Tüzüğü yanlış yorumlayarak, Emare No.1 Mukaveleye göre Davalı tarafından Davacıya verilecek teşvik belgesi ile Davacının 3. kişilerden satın alacağı malzemeyle ilgili olarak %0 oranınd-a KDV ödeyeceği yani KDV'den muaf tutulacağı hususunda tarafların anlaşmaya vardıkları ve Davalının bu mukaveleyi ihlâl ettiği hususunda bulgu yaparak ve her halükarda, Davacının KDV zararını gidermek amacıyla taraflar arasındaki yeni bir sözlü anlaşmasıyl-a Davalının Davacıya %20 ekstra iş verdiği yönündeki Davalı tanıklarının iddialarına itibar etmeyerek ve her halükarda Davalının mevzuat gereği ödemesi gereken KDV'nin %5 olduğunu dikkate almayarak, Davacının ödediği KDV tutarı kadar zarar-ziyana uğradığı -kanaatine vararak, Davacının ödediği KDV tutarı olan 15,477.27 USD, 12,422.01 TL, 5466 STG için Davacı lehine Davalı aleyhine hüküm ve emir vermekle hata etmiştir.

Alt Mahkemenin KDV tutarları ile ilgili olarak yabancı para cinsinden hüküm verdikten sonr-a ilgili meblağlar üzerinden 12.5.2009 tarihinden
itibaren %10 faiz ödenmesine kanaat getirerek bu yönde hüküm ve emir vermesi hatalı olmuştur.




Bu istinafı karara bağlamak için, yukarıdaki istinaf sebeplerini sırası ile ele alıp incelemek uygun olaca-ktır.

Davalının 1.istinaf sebebi ile yakınması, Alt Mahkemenin mevzuatı ve Emare No.1'in 18.maddesini hatalı yorumladığına ilişkindir. Davalı Avukatına göre, Emare No.1'in 18. maddesinde yazılan şekli ile KDV %0 muafiyet içermektedir ve Alt Mahkeme ger-ek emareyi gerek Teşvik Yasası tahtındaki 19.9.2003 Amme Enstrümanı 664 Ek III'deki Yatırımların Teşviki ve Yönlendirilmesine İlişkin Tüzüğün 16(9) fıkrasını yanlış yorumlayarak, uygulanacak KDV oranının sıfır olduğu hususunda karar vermek ve KDV ile ilgil-i hüküm vermekle hata etmiştir.

Davalı Avukatı istinaftaki hitabında, Tanık No.3 Belediye Başkanı ve Tanık Serhat Kutlu'nun şahadetlerinde, hiçbir zaman KDV'nin %0 şeklinde uygulanacağını murat etmediklerini ısrarlı bir şekilde belirttiklerini, uygulanac-ak teşvikin sıfır olacağını söylediklerini iddia etmiştir. Davalı Avukatı, Tanık No.3 Belediye Başkanının şahadetinde, bu mealde amaçlarının sıfır KDV teşviki olduğu yönünde olduğunu ifade ettiğini ileri sürmüştür.

Davacı Avukatı ise istinaftaki hitabınd-a, talep edilen KDV oranından murat edilenin, mukavele ve şartname gereği Davalının Davacıya vermeyi taahhüt ettiği teşvik belgesinin verilmemesi neticesi ödemek zorunda kaldıkları ve neticede zarar-ziyana uğradıkları meblağın ödenmesine ilişkin olduğunu, -mukavele ve şartnamede gümrük ve fon muafiyetinin %100, ödenecek KDV oranı için %0 dendiğini, gerek mukaveleden gerekse şartnameden KDV'ye ilişkin muafiyet veya indirim olmayacağının anlaşılmasının beklenebilir bir yorum olmadığını iddia etmiştir.


Bu-
aşamada,
yazılı
sözleşmelerin
ve
mevzuatın
yorumu ile ilgili genel prensipleri
anımsamakta yarar görmekteyiz.
Hukuk/İstinaf 26/71'de belirtildiği üzere, yazılı bir sözleşmede yer alan herhangi bir kelime veya ibarenin manası açık ise, mahkemenin bu gib-i kelime veya ibarenin açıkça ifade ettiği manadan başka bir mana araması doğru değildir. Buna karşın, yazılı sözleşmede geçen bir kelime veya ibarenin manası muğlak olup bu gibi kelime veya ibareye birden fazla mana verilebilirse, mahkemenin tarafların ni-yetlerinin ne olduğunu araştırması gerekmektedir. Böyle bir durumda mahkemenin sözleşmenin bütününü göz önüne alarak, sözleşmede yer alan diğer kelime ve ibareleri dikkate alması gerekir. Mahkeme, gerektiği takdirde, bu hususlarda başka şahadet dahi dinle-yebilir.

Yasalar dahil, tüm yazılı enstrümanların yorumlanmasında absürt bir netice ortaya çıkmadıkça veya enstrümanın diğer maddeleri ile uyumsuzluk oluşturmadıkça, kelimenin dilbilgisel ve olağan alışılmış anlamına bağlı kalınmalıdır. Ancak yorumu yapı-lması istenen kelimeye olağan alışılmış anlamı verildiğinde absürt bir netice ortaya çıkar veya enstrümanın diğer maddeleri ile uyumsuzluk oluşturursa, ancak o zaman o abes anlamı veya çelişkiyi ortadan kaldırmak için, kelimelere kendi dilbilgisel ve olağa-n anlamlarından farklı bir anlam verilebilir.

Bütün yazılı enstrümanların yorumlanmasında altın kural olarak tanımlanan yukarıdaki prensip Caledonian Railway Company v.North British Railway Company Reports 1880-1881 Appeal Cases (6) (s.114-142) s.131'de-, Grey v. Pearson (1857)6 H.L C s.106'ya atıfta bulunulmak sureti ile şu şekilde ifade edilmiştir:

"Now I believe there is not much doubt about the general principle. Lord Wensleydale used to enunciate (.....)that which he called the golden rule for cons-truing all written engagements.I find that he stated it very clearly and accurately, in Grey v. Pearson(1), in the following terms:
""In construing wills, and, inded, statues and all written instruments, the grammatical and ordinary sense of the words is -to be adhered to, unless that would lead to some absurdity, or some repugnancy or inconsistency with the rest of the instrument in which case the grammatical and ordinary sense of the words may be modified so as to avoid that absurdity and inconsistency -but no further""."
Öte
yandan
yasaların/mevzuatın yorumu ile ilgili genel
kuralların
en
önemlileri
Odgers Construction of Deeds and
Statutes, 5.ed s.237-275' de
aşağıdaki gibi sıralanmıştır. Şöyle ki:
1- Stat-ue to be read as whole. (Yasalar
bir
bütün olarak okunup yorumlanmalıdır.)
2 -Intention
of the
legislature
predominates. (Yasalar yasa koyucunun
niyetini
ortaya
çıkaracak şekilde yorumlanmalıdır.)
3- Policy
and
object
of statue. (Yasalar
amacına
ve
güttüğ-ü politikaya
göre
yorumlanmalıdır.)
4- Words
construed
in
popular sense. (Kelimeler genel/yaygın/olağan anlamlarında yorumlanmalıdır.)
5- Words are taken to be used in the sense they bore at the time the statue was passed. (Kelimeler yasanın g-eçtiği zamandaki anlamları çerçevesinde yorumlanmalıdır.)
6- Same words bear the same meaning. (Yasadaki aynı kelimelerin aynı anlamda kullanıldığı karine olarak varsayılır.)
7- Statue if clear must be enforced (If the language of statue
is clear, it -must be enforced thought the result may seem harsh
or
unfair
and inconvenient. (Yasa açık
ise
sonuç
adil
veya
uygun görünmese dahi
uygulanmak zorundadır.)
8- Construction to avoid absurdity. (Yasalar, absürtlükten sakınarak yorumlanmalıdır.)


Alt
M-ahkemenin
kararında
atıfta bulunduğu Emare No.1
yazılı
sözleşmenin
18.1 ve 18.4 maddesi şöyledir:

Özel Şartlar
18.1 Proje teşvik belgeli olduğundan, ihaleye teklif verecek olan Müteahhit Firmalar fiyat verirken aşağıdaki başlıkları dikkate
alacaklardır. T-eşvik belgesi
ile yatırımın yararlanacağı destek unsurları şöyledir.
a) Gümrük vergisi ve fon muafiyeti: %100
b) KDV oranı(ithal ve yerli): %0
c) Gümrük vergisi ve fon muafiyeti ile KDV muafiyeti yatırımları "Yatırımların Teşviki ve Yönlendirilmesine İlişk-in Tüzüğün 16.maddesinin(2) ve (9).fıkralarında belirlenen koşullar çerçevesinde uygulanacaktır.
.......
18.4 KDV teşvik belgesi şartlarına göre uygulanacaktır.

Emare No.2 Özel İdari Şartnamenin Özel Şartlar başlığı altındaki 34.1 ve 34.5 maddesi d-e şu şekildedir:
34.1 Proje Belediye'ye ait olduğundan, ihaleye teklif verecek olan Müteahhit Firmalar fiyat verirken aşağıdaki başlıkları dikkate alacaklardır. Teşvik belgesi ile yatırımın yararlanacağı destek unsurları şöyledir.
a) Gümrük vergisi ve fon -muafiyeti: %100
b) KDV oranı(ithal ve yerli): %0
c) Gümrük vergisi ve fon muafiyeti ile KDV muafiyeti yatırımları "Yatırımların Teşviki ve Yönlendirilmesine İlişkin Tüzüğün 16.maddesinin(2) ve (9).fıkralarında belirlenen koşullar çerçevesinde uygulanacakt-ır.
.........
34.5 Teklifler KDV'siz verilecektir.



Alt
Mahkemenin
kararında
atıfta
bulunduğu
Yatırımların Teşviki
ve
Yönlendirilmesine
İlişkin
Tüzüğün 16(9)
maddesi ise şöyledir:

"Devlet Planlama Örgütünden teşvik belgesi almış yatırımlarda kull-anılacak yatırım malları (inşaat malzemesi dahil) döşeme, demirbaş
ve

mefruşattan
alınan

KDV'si

%0

olarak uygulanır......"

Gerek Emare No.1 yazılı sözleşmenin 18.1 ve 18.4 maddesi (aynı zamanda Emare No.2 Özel İdari Şartnamenin 34.1 ve 34.5 maddesi) -gerekse
47/2000 sayılı Yasanın 7. ve 13. maddesi tahtında yapılan Yatırımların Teşviki ve Yönlendirilmesine İlişkin Tüzüğün 16(9) maddesi irdelendiğinde, Alt Mahkemenin kararında vardığı bulgu çerçevesinde teşvik belgesi alınmış olması durumunda, KDV oranı-nın %0 olarak uygulanacağının açık olarak ortada olduğu görülmektedir.

Alt Mahkemenin kararında atıfta bulunduğu 47/2000 sayılı Yasanın 7.ve 13. maddesi tahtında yapılan Yatırımların Teşviki ve Yönlendirilmesine İlişkin Tüzüğün üçüncü maddesinden görüle-ceği üzere, bu Tüzüğün amacı; belirtilen yatırımların ve ihracatın teşviki amacı ile mal ve hizmet üretimine yönelik olarak, yatırımların desteklenmesi ve kuralların uygulanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir. Tüzük belirtilen yatırımların ve -ihracatın teşvik edilmesinin düzenlenmesine ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır. Kısaca Tüzüğün amacı ve kapsamı yatırımların desteklenmesi ve teşvikine yöneliktir.

Tüzüğün 16. maddesi de Tüzüğün amacı ve kapsamı doğrultusunda, teşvi-k tedbirleri yan başlığı altında, 2. fıkra altında, Devlet Plânlama Örgütünden teşvik belgesi almış yatırımlarda kullanılacak yatırım mallarının (inşaat malzemesi dahil) döşeme, demirbaş ve mefruşat ithalinde, Gümrük Vergisi ve Fondan muaf olduğu hükmünü a-çık olarak getirmektedir.

Tüzüğün 9.maddesi de, "Diğer Muafiyetler" yan başlığı altında, Devlet Plânlama Örgütünden teşvik belgesi almış yatırımlarda kullanılacak yatırım malları (inşaat malzemesi dahil) kapsamında, döşeme, demirbaş ve mefruşattan alınan- KDV'nin %0 olarak uygulandığını açık olarak ifade etmektedir.

Benzer şekilde, Emare No.1 yazılı sözleşmenin 18.1 maddesinde, projenin teşvik belgeli olduğu belirtildikten sonra, teşvik belgesi ile yatırımın yararlanacağı destek unsurları çerçevesinde, a-) ve b) fıkralarında, gümrük vergisi ve fon muafiyeti %100; KDV oranı (ithal ve yerli)%0 olarak gösterilmiştir. Aynı maddenin c) fıkrasında ise, gümrük vergisi ve fon muafiyeti ile KDV muafiyetinden bahsedilerek, bu muafiyetlerin Tüzüğün 16(2)ve (9).fıkral-arı çerçevesinde uygulanacağı belirtilmektedir.
Emare No.2 Özel İdari Şartnamenin 34.1 maddesi de aynı hükmü içermektedir.

Emare No.2 Özel İdari Şartnamenin 34.1 ve 34.5 maddesi, Emare No.1 yazılı sözleşmenin 18.1 ve 18.4 maddesi ve ilgili Tüzük maddel-eri irdelendiğinde, gerek Özel İdari Şartname ve yazılı sözleşmenin gerekse Tüzük maddelerinin yoruma mahal vermeyecek şekilde açık olduğu, Emare No.1 yazılı sözleşmede tarafların niyetlerini herhangi bir şüphe veya tereddüde yol açmayacak şekilde açık ol-arak ifade ettikleri görülmektedir. Yukarıda bahsi geçen Tüzükle uyumlu olarak sözleşmede, Davalı Belediye tarafından Davacıya sağlanacak teşvik belgesi vasıtasıyla KDV oranının %0 olarak uygulanacağının, diğer bir ifade ile KDV muafiyeti uygulanacağının i-fade edildiği açıktır.

Bir an için Özel İdari Şartnamenin , Sözleşmenin ve Tüzüğün yoruma açık oldukları kabul edilse dahi, Özel İdari Şartnamede, Sözleşmede ve Tüzükte yer alan sözcüklere olağan alışılmış sözlük anlamları verildiğinde, Sözleşmenin ve T-üzüğün bütünü, amacı, kapsamı ve bu bağlamda ruhu ile uyumu içinde Davalı tarafından Davacıya sağlanacak teşvik belgesi vasıtasıyla KDV oranının %0 olarak uygulanacağı, diğer bir ifadeyle, teşvik olarak KDV muafiyetinin uygulanacağı yorumunun yapılması kaç-ınılmazdır. Buna karşın, gerek Tüzük gerekse Şartname ve Sözleşme, KDV'de teşvikin %0 olduğu yorumlanmasına açık değildir.

Dolayısıyla, Alt Mahkeme kararında, Emare No.1 yazılı Sözleşmenin 18.maddesini ve ilgili Tüzüğü, Davalı Belediye tarafından Davacıy-a sağlanacak teşvik belgesi vasıtasıyla KDV oranının %0 olarak uygulanacağı, diğer bir ifade ile, teşvik olarak KDV muafiyetinin uygulanacağı şeklinde yorumlayarak, Davacının teklif verirken, teşvik belgesi verileceği nedeniyle %0 KDV içeren bir teklif ver-diği, Davalının teşvik belgesini tedarik edemeyerek Emare No.1 yazılı sözleşmeyi ihlâl ettiği ve Davacının satın aldığı malzemelerin tüm KDV tutarlarını Davalının ödemesi gerektiği hususunda bulgu yapmakla hata etmemiştir.

Alt Mahkeme kararında, Davalını-n %20 nispetindeki ekstra işleri Davacının KDV mağduriyetini gidermek amacıyla Davacıya verdiği yönündeki Davalı tanıklarının iddialarına itibar etmemiş ve Davacının bu hususta, Davalı ile herhangi bir anlaşması olmadığı yönündeki şahadetine itibar etmişti-r.

Davalı Avukatı istinaf ihbarnamesinde ve istinaftaki hitabında Alt Mahkemenin Davalı tanıklarının şahadetini gereği gibi değerlendirip itibar etmemekle hatalı hareket ettiğini iddia etmiştir.
Alt Mahkemelerin tanıkların inanılırlığı ve olgular konus-unda yaptıkları bulgulara Yargıtayın kolaylıkla müdahale etmemesi gerektiği, ilke olarak birçok içtihat kararında vurgulanmıştır. Meğer ki, alt mahkemenin olgular konusunda yanıldığı veya herhangi bir tanığın şahadetine inanmakla hata ettiği hususunda Yarg-ıtay kesin bir şekilde ikna edilsin (Bkz: Yargıtay/Hukuk 55/78; Yargıtay/Hukuk 7/88 D.42/88; Yargıtay/Hukuk 7/95 D.19/97; Y/H: 128/2011 D.31/2015).
Alt Mahkeme huzurundaki mevcut şahadet irdelediğinde, Alt Mahkemenin huzurundaki şahadeti ihtimaller denges-i ışığında inceleyip eleştirdiği ve Davacı tanıklarının şahadetinin Davalı tanıklarının şahadetinden daha makul ve inandırıcı olduğunu dikkate aldığı görülmektedir. Bu bağlamda, Alt Mahkemenin tanıklara inanılırlık konusunda yapmış olduğu bulgulara müdaha-le edebilmek için İstinaf Eden tarafından ikna edilmiş değiliz.
Yukarıdakilere ilâveten, Davalı Avukatı istinaftaki hitabında, Davalı Belediyenin satın aldığı mal ve hizmetlerde ödemesi gereken KDV oranının yasal mevzuat tahtında %5 olmakla birlikte, Alt -Mahkemenin bunu aşan oranda KDV verilmesine karar vermekle hata ettiğini ileri sürmüştür.
Davacı Avukatı ise istinaftaki hitabında, zarar-ziyan olarak talep edilen KDV farklarının, Davacının özel bir firma olarak kendi adına satın aldığı mallara ilişkin o-lduğunu, herhangi bir şekilde malların Davalı Belediye adına satın alınmadığı nedeni ile KDV'nin %5 oranında sınırlandırılmasının mümkün olmadığını iddia etmiştir.



Davacının Talep Takriri irdelendiğinde, Davalının mukaveleyi ihlâli neticesinde, Davacı -olarak kendisinin satın aldığı mallara ilişkin olarak ödemek zorunda kaldığı KDV tutarlarını, uğradığı özel zarar-ziyan olarak talep ettiği görülmektedir.
Talep Takririnde, konu malzemelerin Davalı Belediye adına satın ve teslim alındığı herhangi bir şeki-lde iddia edilmediği gibi, Davalının Müdafaa Takririnde de bu yönde herhangi bir iddia söz konusu değildir. Nitekim, Alt Mahkeme huzurunda da bu yönde bir şahadet görülmemektedir.
Neticede Alt Mahkeme de kararında, Davacının satın aldığı malzemelerin tüm -KDV tutarlarını Davalı Belediyenin ödemesi gerektiği hususunda bulgu yapmıştır. Akabinde, Alt Mahkeme kararında, Davacının ödemiş olduğu KDV tutarlarının ispatı için Emare No.5'den 17'ye kadar sayılandırılan Faturaları ibraz ettiğini belirterek, bu fatural-arı doğru kabul edip, Davacı tarafından ödenen KDV miktarları hususunda bulgu yaparak Davacının 15,477.27 USD, 12,422.01 TL ve 5466 STG KDV talebini ispat ettiği hususunda bulgu yapmıştır.
Gerek layihalarda gerekse Alt Mahkeme huzurundaki şahadette, konu -malzemelerin Davalı Belediye adına satın ve teslim alındığının herhangi bir şekilde iddia edilmediği, aksine, Davacı tarafından kendi adına satın ve teslim alınan malzemelerle ilgili KDV ödendiği iddiası yer aldığı göz önüne alındığında, Alt Mahkemenin yuk-arıdaki bulgularında herhangi bir hata yoktur.
Netice olarak; Alt Mahkemenin kararında, Emare No.1 yazılı Sözleşmenin 18.maddesini ve ilgili Tüzüğü, Davalı Belediye tarafından Davacıya sağlanacak teşvik belgesi vasıtasıyla KDV oranının %0 olarak uygulanac-ağı şeklinde, diğer bir ifade ile, teşvik olarak KDV muafiyetinin uygulanacağı şeklinde yorumlayarak, Davacının teklif verirken, teşvik belgesi verileceğinden hareketle, %0 KDV içeren bir teklif verdiği ve Davalının Davacıya teşvik belgesi tedarik edemeye-rek Emare No.1 yazılı sözleşmeyi ihlâl ettiği ve Davacının satın aldığı malzemelerin tüm KDV tutarları oranında özel zarar-ziyana uğradığı ve Davacının satın aldığı malzemelerin tüm KDV tutarlarını özel zarar-ziyan olarak Davalının ödemesi gerektiği kanaat-ine varmak ve bu doğrultuda hüküm ve emir vermekle hata etmemiştir.

Yukarıdakiler ışığında; Davacının 1. istinaf sebebinin reddedilmesi gerekir ve reddedilir.
Davalının 2.istinaf sebebi ile yakınması, Alt Mahkemenin taraflar arasındaki Emare 1 yazılı s-özleşmenin 6.maddesinde geciken ödemeler için %10 gecikme faizi talep edilebileceği öngörülmesine ve Davacının bu davadaki talebinin ise geciken ödemelerle ilgili olmamasına rağmen, Alt Mahkemenin Davacı lehine hüküm ve emir verilen meblağ üzerinden davanı-n ikâme tarihinden itibaren %10 faiz vererek hata ettiği yönündedir. Davalı Avukatı, istinaftaki hitabında da aynı iddiaları tekrarlamıştır. Davacı Avukatı ise istinaftaki hitabında Alt Mahkemenin kararının doğru olduğunu ileri sürmüştür.
9/1976 sayılı Ma-hkemeler Yasası'nın 42(1) maddesinde şöyle denmektedir:
"Bir borcun faizinin bir sözleşme veya bir yasadan doğduğu hallerde, bu borcun ödenmesi için açılan davada, mahkeme, faizin başladığı günden itibaren borcun tamamen ödeneceği güne kadar sözleşme veya -yasada öngörülen oranda faiz ödenmesine hükmeder....."
Huzurumuzdaki istinafın konusu sözleşme ihlâlinden kaynaklanan özel zarar-ziyan talebi ile ilgilidir. Herhangi bir şekilde geciken ödemelerle ilgili bir talep söz konusu değildir.
Alt Mahkeme huz-urunda ibraz edilen Emare No.1 yazılı sözleşme irdelendiğinde, Emare No.1 yazılı sözleşmenin ihlâl edilmesi durumunda, yazılı sözleşmeyi ihlâl eden tarafın diğer tarafa, uğrayacağı özel zarar-ziyan üzerinden faiz ödeyeceği hususunda, taraflar arasında herh-angi bir anlaşma olmadığı ve sözleşmenin bu hususta herhangi bir hüküm içermediği görülmektedir.
Emare No.1 yazılı sözleşmede böyle bir hüküm yokluğunda, Alt Mahkemenin, Davacı lehine hüküm ve emir verilen özel zarar-ziyan üzerinden, Emare No.1 yazılı -sözleşmede geciken ödemeler için öngörülen %10 faizi baz alarak, davanın ikâme tarihinden itibaren %10 faiz için hüküm ve emir vermesi hatalıdır. Bu nedenle Alt Mahkemenin faiz ile ilgili vermiş olduğu hükmün iptal edilip değiştirilmesi gerekir.
İstinaf -Eden/Davalı 2. istinaf sebebinde başarılı olmuştur. Alt Mahkemenin hükmünün faiz ile ilgili kısmının değiştirilerek, Davalının Davacıya hüküm tarihi olan 25.7.2011 tarihinden itibaren hükümdeki KDV ile ilgili meblağların tamamen tediye tarihine kadar yasa-l faiz ödemesi için emir verilmesi gerekir.
Netice olarak; Davalı istinafında kısmen başarılı olmuştur. Alt Mahkemenin hükmünün faiz ile ilgili kısmı aşağıdaki şekilde değiştirilir. Şöyle ki:







Davalının Davacıya hüküm tarihi olan 25.7.2011 tarihin-den itibaren, KDV miktarları olan 15,477.27 USD; 12,422.01 TL, 5466 STG'nin tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz ödemesi için hüküm ve emir verilir. - - - - - - - - - -
Masraflar hususunda herhangi bir emir verilmez.


Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç -Yargıç



28 Ocak 2016













18






Full & Egal Universal Law Academy