Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 99/2010 Dava No 25/2013 Karar Tarihi 06.08.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 99/2010 Dava No 25/2013 Karar Tarihi 06.08.2013
Numara: 99/2010
Dava No: 25/2013
Taraflar: Güzler İşletmeleri Ltd. (Cemer Su) ileSıvı Pak Plasik Paketleme Sanayi ve Ticaret Anonim Şti. arasında
Konu: Satış sözleşmesi - Davacının satış sözleşmesinden doğan alacağın talep etmesi - Davalının satılan malın bozuk çıktığı gerekçesiyle zarar ziyan talep etmesi İlk Mahkemenin Davacı lehine karar vermesi - Kararın istinafı -İstinafın reddi. Satış sözleşmesinde risk faktörü - Fasıl 267 madde 16 - Satılan bir malda riskin alıcıya geçip geçmediği tartışması. Zımni garanti (implied warranty) - Eşyanın satın alındığı anda olduğu gibi pazarlanacağı yere ulaştıktan sonra da ayni kalitede olması gereği.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 06.08.2013

-D. 25/2013 Yargıtay/Hukuk 99/2010
(Gazimağusa Dava No: 688/2006)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.
İstinaf eden: Güzler İşletmeleri Ltd. (Cemer -Su), Gülseren
Yolu, Karakol Bölgesi, Gazimağusa
(Davalı)
ile -
Aleyhine istinaf edilen: Sıvı Pak Plastik Paketleme Sanayi ve
Ticaret Anonim Şti. İkitelli Sanayi Bölgesi, İpkas Sanayi Sitesi, B Bl-ok, No: 6/45-48, İkitelli, İstanbul-Türkiye
(Davacı)


A r a s ı n d a.
-

İstinaf eden namına: Avukat Menteş Aziz
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Arif Tahir Erişen ve Avukat Çetin Veziroğlu.


Gazimağusa Kaza Mahk-emesi Kıdemli Yargıcı Bahar Saner'in 688/2006 sayılı davada 5.8.2010 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.


--------------


H Ü K Ü M


Nari-n F. Şefik: Huzurumuzdaki istinaf, Gazimağusa Kaza Mahkemesinde 5.8.2010 tarihinde verilen karardan kaynaklanmaktadır.

Davacı, Davalı aleyhine ikame ettiği davasında, Türkiye'de plastik şişe ve/veya su şişesi imalat veya ticareti ile iştigal eden anonim -bir şirket olduğunu, Davalının Gazimağusa ve/veya İskele bölgesinde Cemer-Su adı ve/veya ticari unvan altında faaliyet gösterip içme suyu satıcılığı veya dağıtımcılığı ile iştigal ettiğini, taraflar arasında yapılan sözlü bir anlaşma neticesinde, 2001 sene-sinden itibaren, Davacının İstanbul'da imal ettiği şişe ve/veya damacanalardan Davalıya sattıklarını, tarafların mutabakatlarına göre, Davalı tarafından sipariş edilen malların, gümrükleme işleri Davacılara ait olmak üzere, Davacıların fabrikasından, Daval-ı tarafından tedarik edilen kamyonlara yüklendiklerini (F.O.T İstanbul), konşimento tarihinden itibaren 1 ay içerisinde Davalının fatura bedelini ödemesi gerektiğini, Davalının 2005 yılında Davacıdan satın ve teslim aldığı 28.9.2005, 12.10.2005 ve 7.12.200-5 tarihli 3 adet faturaya konu 6000 adet damacananın toplam satış fiyatı olan 21,000 Euro'yu Davacıya ödemediğini, Davacının müteaddit kez bu meblağı Davalıdan talep ettiğini ve en son 17 Şubat 2006 tarihinde ihbar vasıtasıyla talep ettiği halde, ödenmedik-lerini ileri sürerek, Davalı aleyhine 21,000 Euro ve her faturaya konu meblağ üzerinden fatura tarihinden 1 ay sonrası itibarı ile yasal faiz ödenmesini talep etmiştir.

Davalı tarafından dosyalanan müdafaa ve mukabil dava takririnde yer alan ancak istina-f maksatları için incelenmesi gerekmeyen iptidai itirazlardan sonra, Davalı, Davacıdan 6000 adet damacanayı satın ve teslim aldıklarını kabul etmekte, satın aldıkları "6000 adet su şişeleri ve/veya polycarbonate şişelerin üretimlerinde hata olması ve/veya -hatalı olarak imal edilmeleri ve damacanaların alt kısmındaki birleşim çizgisine paralel olarak çatlama ve su sızmasından ve imal edilen hammadde kalitesinin kalitesiz ve/veya damacana imalında kullanılmaması (kullanılması olmalı) gereken hammaddeden imal -edilmemesi nedeniyle konu su şişeleri ve/veya damacanaların" kullanılmaz hale geldiğini, çatladıklarını, su sızdırdıklarını ve "Davalının konu damacana ve/veya su şişelerini kullanamaması ve Davalının işyerinde kullanılamayacak şekilde durmaları ve atıl ha-lde olmalarından dolayı çok büyük oranda zarar-ziyana düçar kaldıklarını" ileri sürmüştür.

Davalı, müdafaa ve mukabil dava takririnde, Davacının kusuru nedeni ile düçar olduğu özel zarar-ziyanın tafsilatını vererek, davaya konu 6000 adet şişenin hatalı, -kusurlu ve/veya kullanılmayacak durumda olmaları nedeni ile Nuhdem Plastikten 6000 adet PC şişesi satın ve teslim alarak ilgili şirkete 26,520 Amerikan Doları ödediğini, yeniden satın almak mecburiyetinde kaldığı 6000 adet şişe için ödediği fiyat farkı ola-rak 5,520 Amerikan Doları tazminata hakkı olduğunu, 6000 adet şişeye yapıştırılan şişe etiket bedelinin 1,000 YTL olduğunu ve atıl durumda bulunan damacanalara yapıştırılan etiketlerin tekrar kullanılamaması sonucu 1,000 YTL zarar-ziyana düçar kaldığını, 6-000 adet polycarbonate şişenin İstanbul'dan KKTC'ye nakliyesi için Dörtgazi Nakliye Şirketine 6,700 YTL navlun ödediğini, 6000 adet şişeye 6000 adet garanti bandı takıldığını, bunlar için 750 YTL, 6000 adet şişe kapağı için 1,000 YTL, 6000 kapak etiketi iç-in 750 YTL ödediğini, 6000 adet şişe suyunun kullanılamamasından dolayı üretim, nakliye ve servis gideri toplamı olarak 8,000 YTL ödediğini, 6000 adet şişe suyunun hatalı ve kusurlu imal edilmesinden dolayı satılıp, müşteriden geri alınan şişe suyunun satı-ş tutarı olarak 18,000 YTL zararı olduğunu ve 6000 adet şişe suyunun tekrardan müşteriden değiştirilmesi ve/veya verilen ücretsiz su tutarı ve servis gideri toplamı olarak 8,000 YTL zararı olduğunu, toplam 44,200 YTL ve 5,520 Amerikan Doları zararından Dav-acının sorumlu olduğunu ileri sürerek, bu meblağları mukabil dava altında Davacıdan talep etmiştir.

Davacı, müdafaaya cevap ve mukabil davaya müdafaa layihasında, Davacının Davalıya satmış olduğu şişelerde çatlama meydana gelmesi durumunda dahi, bu çat-lama ve/veya yırtılmanın "Davacı şirketin imalat hatasından veya kullanmış olduğu malzemeden kaynaklanmayıp Davalının ve/veya Davalı şirketin işçilerinin bu şişeleri yıkamasında kullanmış olduğu kimyasal ilaçlardan ve/veya kullanılan kimyasal ilaçların doz-unu yanlış bir şekilde kullanılması ile bu şişelerde meydana gelen kılcal çatlamaların daha sonra şişelerin doldurulması ve/veya taşınması esnasında alınan ve/veya meydana gelen darbeler sonucu meydana gelebileceğini ve böyle bir sonuçtan Davalı şirketin u-ğrayabileceği herhangi bir zarar-ziyandan Davacının sorumlu olmayacağını" ileri sürmüştür. Yine müdafaaya cevap takriri layihasında Davacı, şirketten bir yetkilinin 2 defa Kıbrıs'a geldiğini, bazı şişelerde meydana gelen çatlakların Davalının kullanmış old-uğu ilaç dozundan oluştuğunu tespit ettiğini ve bu hususu Davalıya bildirdiğini de ileri sürmüştür.

Davayı dinleyen Kaza Mahkemesi, 5.8.2010 tarihli kararında; Davacı tarafından Davalıya 28.9.2005, 12.10.2005 ve 7.12.2005 tarihli, toplam 21,000 Euro- değerinde, her faturada 2000 adet olmak üzere, toplam 6000 adet polycarbonate damacana satılıp teslim edildiğini, ancak Davalının damacanaların toplam satış bedeli olan 21,000 Euro'yu Davacıya ödemediğini ve Davalının şikayeti üzerine Davacı şirketin yetk-ililerinden Rafael Kazado'nun Şubat 2006'da KKTC'ye gelerek, Davalının fabrikasında Davalının direktörlerinin de hazır olduğu bir anda, başka firmaya ait bir damacana ile Davacı şirkete ait damacana içerisine aynı oranda kimyasal madde koyarak, 2 saat bekl-etmek suretiyle teste tabi tuttuğunu ihtilafsız olgu olarak kabul etmiştir.

Bidayet Mahkemesi kararının devamında, Fasıl 267'yi inceledikten sonra, Davacının satış akdinin varlığına ilaveten, satışa konu eşyaların pazarlanabilir kalitede olduğu ol-gusunu da ispat etmekle yükümlü olduğu sonucuna varmış ve Davacının Emare No.5 ve Emare No.6 olarak ibraz ettiği, Davacının uluslararası alanda elde etmiş olduğu ISO 9001:2001 ve HAS/1: HACCP sertifikaların ilk nazarda damacanaların pazarlanabilir kalitede- üretildiğini gösterdiğini kabul ederek, bu yönde bulgu yapmıştır.

Bu bulgudan hareketle, Emare No.8,9 ve 10 olarak sunulan faturalar tahtında Davacı tarafından Davalıya satılıp, teslim edilen 6000 damacananın kusurlu ve/veya ayıplı olduğunun ispat-ının Davalıya ait olduğunu kabul etmiştir.

Bidayet Mahkemesi devamla, Davalının 6000 adet damacanadan 1700 adet damacananın kusurlu olduğunu ve bu nedenle satış bedelini Davacıya haklı olarak ödemediğini ispat ettiğini kabul etmiş, geri kalan 4300 -adet damacananın kusurlu olduğunu Davalının ispat edemediği kanaatine vararak, Davalının Davacıya 4300 adet damacanın bedelini ödemesi gerektiğine karar vermiştir. Netice itibarıyla Bidayet Mahkemesi, Davacı lehine ve Davalı aleyhine 4300 adet damacanın b-edeli olan 15,050 Euro için ve ayrıca, bu meblağ üzerinden Davalının 1.1.2006 tarihinden itibaren tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz ödemesine hüküm vermiştir. Bidayet Mahkemesi kararında, Davalının mukabil talebine herhangi bir şekilde temas etmemiş-tir.

Bidayet Mahkemesinin bu kararından, Davalı 7 istinaf sebebi ile istinaf etmiş, 6. istinaf sebebini, istinafın dinlenmesi aşamasında geri çekmiştir. Davacı ise, 19 istinaf sebebi içeren mukabil istinaf dosyalamıştır.

İstinaf Eden/Davalının is-tinaf sebeplerini 3 başlık altında incelemeyi uygun görürüz:

Birinci başlık altında incelenecek istinaf sebebi; "Bidayet Mahkemesi, Davacı tarafından Davalıya gönderilen 6000 adet damacananın tümü yerine, sadece 1700 tanesinin kusurlu olduğunu kabul etmek-le ve Davacı lehine, 4300 adet damacananın bedeli için hüküm vermekle hata yapmıştır."

İkinci başlık altında incelenecek istinaf sebebi; "Bidayet Mahkemesi, Davalının mukabil talebini tezekkür etmeyerek, bu yönde hiç karar üretmemekle hata yapmıştır."-

Üçüncü başlık altında incelenecek istinaf sebebi; "Bidayet Mahkemesi, verdiği hüküm üzerinden, Davalının 1.1.2006 tarihinden itibaren yasal faiz ve dava masarafları ödemesine emir vermekle hata yapmıştır."

Davacı tarafından dosyalanan mukabil isti-naf sebepleri ise tek başlık altında tezekkür edilecektir:

"Bidayet Mahkemesi, 2005 yılında üretilen damacanalardan 1700 adetinde kusur bulunduğunu teyit eden Emare No.11 tutanağı sözlü şahadet ile değiştirerek, 1700 adet kusurlu damacananın (Emare No. -8, 9 ve 10) 2005 yılının son 3 faturasına ait olduğuna bulgu yaparak, 2005 yılında gönderilen tüm damacanaların kusurlu olduğunu kabul etmemekle ve damacanaların kusurlu oldukları ile ilgili ispat külfetinin Davalıda olduğunu kabul ettikten sonra, Davalı -damacanalardaki hasarın üretim hatasından kaynaklandığını ispat edemediği halde ve Davalı ile aynı dönemde Davacıdan damacana satın alan ve aldığı damacanalardan şikayeti olmayan Osman Ağaoğlu'nun şahadetini değerlendirmeden, 1700 adet damacananın kırılmas-ından Davacıyı sorumlu tutmakla hata yapmıştır."

Esasen İstinaf Edenin 1. başlık altında toparlanan istinaf sebepleri ile Aleyhine İstinaf Edilenin tek başlık altında toparlanan istinaf sebebi, aynı hususlar ile ilgili olduklarından, birlikte incelenecekl-erdir.

Fasıl 267 Emtia Satış Yasası madde 59, mal satın ve teslim alan bir Davalının, satış sözleşmesi altında bir taahhüdün ihlal edilmesi halinde satış bedelini ödemeyebileceği gibi, Davacıya zarar-ziyan için mukabil talepte bulunabileceğini gösterme-ktedir. Madde 59 aynen şöyledir:

"(1) Where there is a breach of warranty by the
seller, or where the buyer elects or is compelled
to treat any breach of a condition on the part of
the seller as a breach of warranty the buyer is
not by reason only- of such breach of warranty
entitled to reject the goods; but he may-
set up against the seller the breach of
warranty in diminution or extinction of the price; or
sue the seller for damages for breach of
warranty.
(2) The fact that a buyer has- set up a breach of
warranty in diminution or extinction of the price
does not prevent him from suing for the same breach
of warranty if he has suffered further damage."


Madde 59;

("-59. (1) Satıcının bir taahhüdü (warranty) ihlal
ettiği, veya satın alıcı, satıcının herhangi bir
koşulu (condition) ihlal etmesini taahhüt (warranty)
ihlali olarak saymayı tercih ettiği veya saymaya
mecbur kaldığı durumlarda, satın alıcı sadece
b-öyle bir taahhüdün ihlali nedeniyle emtiayı
reddetmek hakkına sahip değildir; ancak
(a) Taahhüdün ihlalini satıcı aleyhine
bedeli azaltmak veya ortadan kaldırmak
için ileri sürebilir; veya (b) taahhüdü ihlal nedeniyle zarar ziyan
- için satıcıyı dava edebilir.
(2) Satın alıcının bir taahhüt ihlalini bedeli azaltmak veya ortadan kaldırmak amacıyla ileri sürmüş olması, başka zarara daha uğramışsa, aynı taahhüt ihlali için dava açmasını engellemez.")

Fasıl 267 madde 12 ise, bi-r satış sözleşmesine konu mal ile ilgili bir şartın ne zaman sözleşmenin bir koşulu (condition), ne zaman bir taahhütü (warranty) olduğunu izah eder, ayrıca taahhütün (warranty) ihlali halinde sözleşmenin devam ettiğini, ancak ihlalin tazminat talep etmeye- hak kazandırdığını vurgular.

Madde 16 ise, satın alınacak malın ne maksat için satın alındığı satıcıya bildirilmişse, satılan malın bu maksat için uygun olması gerektiğine dair sözleşmede zımni bir şart oluştuğunu belirtir. Madde 16 aynen şöyledir:

- "16. Subject to the provisions of this Law and
of any other Law for the time being in force, there
is no implied warranty or condition as to the
quality or fitness for any particular purpose of
goods supplied under a contract of sale, except
as follows-:
where the buyer, expressly or by
implication, makes known to the seller the
particular purpose for which the goods are
required, so as to show that the buyer relies
on the seller's skill or judgment, and the goods
are of a de-scription which it is in the course
of the seller's business to supply (whether he
is the manufacturer or producer or not), there
is an implied condition that the goods shall be
reasonably fit for such purpose:
Provided that,- in the case of a contract for
the sale of a specified article under its patent
or other trade name, there is no implied condition
as to its fitness for any particular purpose;
(b) where goods are bought by description from
a -seller who deals in goods of that description
(whether he is the manufacturer or producer or not),
there is an implied condition that the goods shall
be of merchantable quality:
Provided that, if the buyer has examined the
g-oods, there shall be no implied condition as
regard defects which such examination ought to
have revealed:
(c) an implied warranty or condition as to
quality or fitness for a particular purpose may be
annexed by the usage of trade;
(d-) an express warranty or condition does
not negative a warranty or condition implied by
this Law unless inconsistent therewith."

"16. Bu Yasa kurallarına ve halen yürürlükte olan
başka herhangi bir Yasa kurallarına bağlı kalınması
koşuluyl-a, aşağıda belirtilen haller dışında, bir
satış sözleşmesi uyarınca tedariki yapılan emtianın,
herhangi belli bir amaç için kalitesi veya uygunluğu
ile ilgili herhangi bir zımni taahhüt (warranty)
veya koşul (condition) yoktur.

(a) Satın alıcı, satıcın-ın maharet veya becerisine
ve usuna (judgment) güvendiğini gösterecek
biçimde emtianın hangi belirli amaçla
istendiğini açıkça veya zımnen satıcının
bilgisine getirirse, ve emtia satıcının
(ister imalatçısı- isterse üreticisi olsun
veya olmasın) işi veya ticareti icabı
tedarikini yaptığı türden emtia ise, emtianın
bu amaç için makul bir şekilde uygun olacağına
dair zımni bir koşul (condition) vardır;
Ancak, bel-irli bir metaın patent veya başka
ticari ismi altında satışını öngören bir satış
sözleşmesinde, metaın herhangi belirli bir amaç
için uygunluğu hususunda zımni bir koşul
(condition) yoktur.
(b) İmalatçısı veya üreticisi olup olmadı-ğına bakılmaksızın, emtianın o türden emtia ticareti yapan bir satıcıdan tarife göre satın alındığı durumlarda, emtianın satılabilir (merchantable) kalitede olacağına dair zımni bir koşul (condition) vardır;
Ancak, satın alıcı emtiayı muayene etmiş-se bu muayenenin meydana çıkarması gereken kusurlar (defects) hususunda zımni koşul bulunmaz
(c) Ticaretin teamülleri, kalite veya belli bir amaca uygunluk hususunda zımni bir taahhüt (warranty) veya koşul (condition) öngörebilir;(d) Açıkça vazedilen bir- taahhüt (warranty) veya koşul (condition), bu Yasanın öngördüğü zımni taahhüt veya koşulu geçersiz kılmaz, meğerki onunla çelişkili olsun.
Madde 12, 16 ve 59(1) birlikte ele alındığı zaman, bu davada Davalının Davacıdan satın aldığı ve FOT(free on -truck) şartlarına uygun olarak İstanbul'da, Davacının fabrikasından Davalının gönderdiği kamyona, Davacı tarafından yükletildikten sonra teslim aldığı damacanaların, müteaddit kez su doldurularak tüketicilere satılmak maksadı ile kullanılacağını Davacının -bildiği; Davacının Davalıya satıp teslim ettiği damacanaların bu maksat için uygun olmadıkları gerekçesiyle, Davacının, Davalıdan damacanaların satış bedelini talep eden davasında, malın ticari vasıflarına uygunluk koşulunu bir taahhüt olarak kabul eden Da-valının bu şartın ihlal edildiğine istinaden tazminat talep ettiği ve bu talebi Davacının talebine karşı ileri sürdüğü kabul edilmelidir.

Huzurumuzdaki istinafa konu davaya bakıldığı zaman, Davacının Davalı aleyhindeki davasının, bir alacak davası ol-arak ikame edildiği görülmektedir. Davacının böyle bir dava altında ispat etmekle mükellef olduğu hususlar, Davalıya mal satıp teslim ettiği ve satış bedelini Davalının ödemediği hususlarıdır. Nitekim Davalı 28.9.2005 tarihinde Emare No.8 olarak kaydedilen- 2 No.lu fatura, 12.10.2005 tarihinde Emare No.9 olarak kaydedilen 12 No.lu fatura ve 7.12.2005 tarihinde Emare No.10 olarak kaydedilen 7 No.lu fatura ile 21,000 Euro kıymetinde 6000 adet polycarbonate damacanayı, Davalı, Davacıdan satın ve teslim aldığını- kabul etmektedir. Davalı, bu damacanaların bedelini, Davacıya ödenmediğini de kabul etmektedir. Bu nedenle, Davacı, talep takriri altında bir alacak davası için gerekli ispat külfetini yerine getirmiş bulunmaktadır.

Emare faturalar tahtında ödeme yapma-yan Davalının, müdafaa takririnde, Davacı tarafından kendisine gönderilen damacanaların hatalı üretildikleri, hatalı olarak imal edildikleri, damacanaların alt kısmındaki birleşim çizgisine paralel olarak çatlama ve su sızması olduğu, damacanaların imal sa-fhasında kullanılan hammaddenin kalitesiz olmasından ve/veya damacana imalinde kullanılması gereken hammaddeden imal edilmemesinden dolayı damacanaların kullanılmaz hale geldikleri, çatlayan su şişelerinden su sızdığı, Davalının Davacıdan satın ve teslim a-ldığı 6000 adet damacanayı kullanama-dığı ileri sürülmektedir. Müdafaa takririnde ileri sürdüğü bu iddialarını ispat etme külfeti, Davalı üzerindedir.

Phipson on Evidence, 13. baskı sayfa 45'de ispat külfeti ile ilgili şu sözler yer alır:

"The t-rue meaning of the rule is that where a
given allegation, whether affirmative or
negative, forms an essential part of a party's
case, the proof of such allegation rests on
him."

(Kuralın doğru anlamı, olumlu veya olumsuz- iddia ileri süren tarafın davasının esasını bu iddia ihtiva ederse, bu iddiayı ispat etmek külfeti o tarafa aittir.)

Yine aynı kitabın 47. sayfasında, ispat külfetinin, çıkan şahadet ışığında karşı tarafa geçebileceği izah edilir:

-"The Evidential Burden
General principles
While the persuasive burden is always stable the evidential burden may shift constantly, according as one scale of evidence or other preponderates. The onus probandi (the onus of proof) in this sense rests upon the- party who would fail if no evidence at all, or no more evidence, as the case maybe, were given on either side i.e. it rests, before evidence is gone into, upon the party asserting the affirmative of the issue; and it rests, after evidence is gone into, up-on the party against whom the tribunal, at the time the question arises, would give judgment if no further evidence were adduced-."


(-İkna etme külfeti değişmemekle birlikte, ispata yönelik külfet bir delilin mukabil bir delile nazaran üstünlük kazanması halinde değişebilir. Bu anlamda ispat külfeti, iki tarafın da hiç şahadet veya yeterli şahadet sunmadığı takdirde muvaffak olmayacak ta-rafın üzerindedir; kısaca ispat külfeti şahadet verilmeden önce, olumlu iddiayı ileri sürenin üzerindedir. Şahadet verildikten sonra ise, ispat külfeti, daha fazla şahadet sunulmadığı takdirde, karar verecek merciin aleyhinde karar vereceği tarafa düşer.)-

Davalının ilk etapta müdafaa ve mukabil dava takririnde ileri sürdüğü iddialarını ispat etmesi gerekir. Davalının müdafaa ve mukabil dava takririnde ileri sürdüğü iddiaları sıralayacak olursak, Davalının 3 iddia ileri sürdüğünü görürüz.

-Damacanaların üretiminde hata olduğu ve/veya hatalı
imal edildikleri; ve
2. Damacanaların alt kısmındaki birleşim çizgisine
paralel olarak çatlama ve su sızması olduğu; ve
3. İmal edilen hammadde kalitesinin kalitesiz ve/veya
kullanılmaması ger-eken hammaddeden imal edilmesi
nedeniyle damacanaların kullanılmaz hale geldiği,
çatladığı ve su sızdırdığı.

Davalı layihasında ileri sürdüğü bu hususları ispat edebilmiş midir? Bu konular ile ilgili tarafların sunduğu şahadet ışığında ispat külf-eti Davacıya geçmiş midir?

Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadetten, Davacının, Davalı tarafından satın alınan polycarbonate şişelerin ne maksatla kullanacaklarını bildiği, (Mavi 66) bu nedenle, Davacının Davalıya satıp teslim ettiği damacanaların m-üteaddit kez su sevki için kullanılmaya elverişli oldukları konusunda zımni bir taahhüt (warranty) verdiğinin kabul edilmesi gerekir. (Y/H 82/87 (D.23/89))

Damacanalar, Davacı tarafından, Davalıya teslim edildiğinde ve ilk dolum yapıldığında, damacan-alarda herhangi bir arızaya rastlanmamış, herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Ancak damacanalar, Davalı tarafından tüketicilere satılıp damacanalardaki su kullanılıp damacanalar boş olarak tekrar Davalı firmaya iade edildikten, Davalı firma tarafından damaca-nalar dezenfekte edilip, tekrar su ile doldurularak yeniden tüketiciye sevkedildikten sonraki safhalarda, damacanalarda çatlama ve su sızması sorunu ortaya çıkmıştır.

Bidayet Mahkemesi, huzurundaki Davacı yetkilisinin şahadetinde, damacanaların 2 yıl- süre ile müteaddit kez doldurma/temizleme işlemine tabi tutulacak şekilde imal edildikleri, damacanaların boşalıp, Davalı şirkete iade edildikten sonra, kimyasal madde ile yıkandıkları, bu yıkanmada kullanılan ilacın belirlenmiş bir ölçüsü olduğu ve bu i-şlemin belirlenmiş bir sıcaklıkta yapılması gerektiği, temizlik işleminin doğru bir şekilde yapılması halinde, damacanalarda çatlak oluşmayacağı (Mavi 68) ve 2 yıl içerisinde damacanaların 100 defaya (Mavi 92) kadar bu işlemlere tabi tutulabilecek dirayett-e imal edildikleri yer almaktadır.

Davacı, Emare No.5 ve 6 olarak ibraz ettiği belgelerle, damacana imalindeki kalite yönetim sisteminin düzeyinin ISO
9001: 2000'e uygun olduğunu, yani şirketin kurum ve kuruluş sisteminin kaliteli olduğunu, ürün ve- hizmetinin memnun edici olduğunu; yine HAS/1: HACCP belgesi ile (Hazard Analysis and Critical Control Points) gıda güvenliği sistemi kurulduğunu, risklerin belirlenmesi ve ilgili önlemlerin alınması için Davacı şirkette sistem bulunduğunu göstermiştir. Bi-dayet Mahkemesi ,bu belgelerin sunulması neticesinde (Mavi 228), ilk nazarda damacanaların pazarlanabilir kalitede üretildiğinin gösterildiğine dair bulgu yapmıştır. Emare No.5 ve 6 belgeler, Davacı şirketteki kalite yönetim ve gıda güvenliği sistemlerinin- uluslararası standartlara uygun olduğunu göstermekle birlikte, bundan damacanalarda hiç bir şekilde hata olmayacağı anlamı çıkarılamaz. Damacanalardaki hasarın mevcudiyeti ve nereden olduğu hususlarının, ispat külfeti kurallarına uygun bir şekilde ortaya -konması gerekir.

Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadete bakıldığı zaman, Emare No. 11 tutanak ile, tarafların, 2005 yılında üretilen 1700 damacananın kırık olduğunu tespit ettikleri görülmektedir. Emare No.11 evrak, 15 Nisan 2006 tarihlidir. Emare No. 11-'in altında 15.6.2006 Cumartesi yazmakla birlikte, bu evrağın 15.4.2006 tarihli olduğu taraflarca kabul edilmiştir. Emare No.11 aynen şöyledir:

" 15.04.2006

Tutanak


Cemer Su Fabrikasında bulunan kır-ık şişeler
yerinde tespit edilerek kayıt altına alınmıştır.
2005 senesine ait üretilen şişe sayısı 1700 -
Bin yediyüz adet. 2004 senesine ait üretilen şişe
sayısı 544- Beşyüz kırkdört adet toplam: 2244
adettir.
5 Ocak 2006 tarihinden itibaren- bidonların
15.4.2006 tarihine kadar yapılan sayım 1700 adettir.
2004 senesine ait bidon sayısı 544 adet."


Emare No.11 belgede, 15 Nisan 2006 tarihinde, 2005 yılında üretilen şişelerden 1700 tanesinin kırık olduğu taraflarca tespit edildiği cihetle, Bi-dayet Mahkemesinin 2005 yılında üretilen 1700 tane damacananın kırık olduğunun ispat edildiğini kabul etmesinde hata yoktur. Davalı, Davacının dava konusu 3 fatura ile bedelini talep ettiği damacanaların 1700 adetinin kusurlu olduğunu ileri sürmektedir. Da-vacı ise, hasarlı tespit edilen 1700 damacananın dava konusu yaptığı son üç faturaya dahil olmadıklarını, 2005 yılı içerisinde gönderilen damacanaların tümü içerisinden olduklarını, bu nedenle 1700 damacana bedelinin 3 fatura tahtında talep edilen meblağda-n tenzil edilemeyeceğini ileri sürmektedir. Bidayet Mahkemesi, Halil Güzler'in şahadetini Emare No.11 ile birlikte tezekkür ederek, Emare No. 11 tutanakta belirtilen 1700 damacananın dava konusu 3 faturaya dahil olduğunu kabul etmiştir. Bidayet Mahkemesi -Mavi 230'da şu şekilde bulgu yapmıştır:

"Davacı Tanığı No: (1) Nesim Gülcan'ın Emare 11
olarak sunulmuş bulunan tutanağın tutulmasında
hazır olmadığını ve Mahkemeye tutanak ile ilgili
aktardığı bilgilerin birincil nitelikte olmadığı,
duyuma dayalı he-arsay niteliğinde olduğu oysa Davalı
Tanığı No: (2) Halil Güzler'in tutanağın tutulmasında
hazır olduğundan verdiği şahadetinin direkt şahadet
olduğu; ve keza
Davacı ile Davalı arasındaki ihtilafın Emare
olarak sunulan faturalardaki mallara ilişkin -olduğu
ve satışı yapılan damacanaların altında da üretim
tarihinin yazıyor olduğu gözönünde tutulduğunda,
Davalının şahadetinin doğru olma ihtimalinin daha
yüksek olduğu bulgusuna varırım.
Yapmış olduğum bulgu neticesinde; ilk etapta,
Davalı tarafın- 1700 adet damacananın kusurlu
olduğunu ispat edebildiğine bulgu yapılır."


Emare No.11, açıkça, 1700 adet kırık damacananın 2005 yılında üretilenlerden olduğunu ifade eder. Emare No. 11 altında imzası bulunan Halil Güzler, şahadetinde, 1700 damacananın -2005 yılına ait olmadığını söylemiş değildir. Halil Güzler, kırık damacanaların 2005 yılına ait ve dava konusu son 3 fatura ile gelenler içerisinden olduğunu söylemiştir. Halil Güzler'in şahadeti ile Emare No.11 tutanağın içeriği değişmiş değildir. Emare N-o.11'de yer alan 1700 adet 2005 yılında üretilen damacanaların son 3 faturaya ait olduğu iddiası, Davacı Tanığı direktörü Nesim Gülcan'a Mavi 74 ve 90'da yapılmış olmasına rağmen, Davacı, Emare No.11'de imzası bulunan ve Davacı namına Emare No.11'i imzalay-an Veysel Kuran'ı bu konuda şahadet vermek üzere mahkemeye çağırmamıştır.

Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadete göre, Davalı şirket yetkililerinin Davacıdan 2005 yılının Eylül ayına kadar satın aldıkları damacanalardan şikayetleri bulunmamış, sorunların- Eylül sonrası gelen damacanalarda çıktığını söylemişlerdir. Bu nedenle, Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadet ışığında, Emare No.11'e konu olan 2005 yılında üretilen 1700 adet damacananın, Davacının dava konusu yaptığı 3 fatura ile Davalıya satıp teslim e-dilen damacanaların içerisinden çıktıklarını kabul etmekle Emare No.11 tutanağı sözlü şahadet ile değiştirmediği gibi, bu konuda hata da yapmış değildir.

Davalı, 6000 adet damacananın tümünün da hasarlı olduğunu iddia etmektedir. Davalı, nitekim, bu dama-canaların imha edilmesi için gümrüğe müracaatta bulunduklarını ileri sürerek, bunu gösteren Emare No.12 bir yazıyı da ibraz etmiştir. İmha edilecek damacana miktarı Emare No.12'ye göre 6223 adettir. Ancak bu damacanaların içerisinde kaç tanesinin 2005 yılı-na ait olduğu, Vergi Dairesi memurları tarafından tespit edilmiş değildir. Bu konuda şahadet veren Müdafaa Tanığı No.6 Aykut Özükan, Davalı şirketin fabrikadaki bidonlarla ilgili bir müracaatı olduğunu, bu nedenle, vergi memuru bir arkadaşı ile Davalının -işyerlerine gittiklerini, (Mavi 189) fabrikanın arka kısmında, sıralanmış şekilde, düzenli olarak 6020 tane bidon tespit ettiklerini, bu saymanın sıra baz alınarak çarpılarak yapıldığını, bidonlar içerisinden 30 adet bidona örnekleme yaparak baktıklarını, -baktıkları 30 bidonun 2005 yılına ait olduğunu tespit ettiklerini, ancak 30 bidon dışında başka bidona bakmadıklarını, bidonlara baktıkları tarihin 9.11.2009 olduğunu söylemiştir. Bu tanığın damacanaların tümüne bakılmadığı doğrultusundaki şahadeti ve böyl-e bir incelemenin yapılmadığı göz önünde tutulduğu zaman, Davalının, Davacının dava konusu yaptığı 3 faturaya konu damacanaların tümünün de hasarlı olduğu yönündeki iddialarını ispat ettiğini kabul etmek mümkün değildir. 2005 yılında gönderilen damacanalar-ın 2 yıl kullanma müddeti olduğu göz önünde tutulduğu zaman, 2009 yılındaki yapılan bir sayımda, damacana yığını içerisindeki tüm damacanaların 2005 yılına ait olduğu tespit edilse dahi, bu, 2005'de üretilen ve Emare No.8, 9 ve 10'a konu 6000 adet damacana-nın tümünün de hasarlı olduğunu göstermez. Bu durumda, Davalı, 6000 adet damacananın kusurlu olduğunu ispat edebilmiş değildir. Davalı, Emare No. 11 ile, sadece 1700 damacananın hasarlı olduğunu göstermiştir.

Netice itibarıyla, Davalının dava konus-u 3 fatura ile Davacıdan satın ve teslim alınan 6000 damacanadan 1700'ünün 15.4.2006 tarihine kadar kırıldığını ispat ettiğini kabul eden Bidayet Mahkemesi hata yapmış değildir.

Bidayet Mahkemesinin, 1700 damacananın kırılmasının nereden kaynaklandı-ğı konusunda bir bulgusu yoktur. Davalı, 1700 adet damacananın kusurlu olduğunu ispat etmiş olmakla birlikte, damacanalardaki çatlamaların niçin meydana geldiğini Davalı ispat edebilmiş midir? Davalı, müdafaa takririnde damacanaların üretiminde imalat hata-sı olduğunu, ayrıca, kalitesiz hammadde kullanıldığını ve bunların neticesinde çatlama ve su sızması olduğunu iddia etmiştir. Davacı ise, çatlamaların Davalı tarafından uygulanan hatalı dezenfekte sisteminden veya taşınma esnasında damacanaların aldığı dar-belerden oluştuğunu ileri sürmüştür. Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadeti ile Davalı, Davacıdan satın ve teslim aldığı damacanalarda ilk dolumdan sonraki safhalarda damacanalarda su sızması ve çatlama olduğunu ortaya koymuştur. Davalı direktörleri, şahad-etlerinde, bu konuyu Davacı şirkete bildirdiklerinde, Davacı şirketin yetkililerinden Rafael Kazado isimli bir müdürün KKTC'ye geldiğini ve 2 damacana üzerine test yaptığını, bir damacanın Davacı tarafından imal edilenlerden olduğunu, diğer damacanın Daval-ının işyerinde bulunan başka bir firmaya ait olduğunu, Rafael Kazado'nun 2 damacana içerisine temizleme işlemlerinde kullandıkları Henkel firmasına ait ilacı, su ilave etmeden, koyup bıraktığını, 2 saat bekledikten sonra damacanalara bakıldığında, Davacını-n imal ettiği damacanada çatlama olduğunun görüldüğünü, diğer firmaya ait damacanada herhangi bir değişiklik olmadığını, bunun üzerine Rafael Kazado'nun Davacı tarafından imal edilen damacanalarda imalat hatası bulunduğunu kabul ettiğini söylediler. (Mavi -112-113,141) Rafael Kazado'nun KKTC'ye geldiğinde yaptığı test ile ilgili sorular, Mavi 86-87-89-90'da Davacı şirketin yetkilisine istintakında yöneltildiğinde, Davacı Tanığı bu test neticesinin fazla ilaç kullanılması halinde damacanalarda çatlama meydan-a geldiğinin ispat edildiği yönünde yorum yaptı ve Rafael Kazado'nun, Davacının Davalıya satıp teslim ettiği damacanalarda imalat hatası olduğunu o tarihte kabul etmiş olduğu iddiasını reddetti.

Davacının müdafaa takririne cevap layihasında, Davacın-ın kendi şirket yetkilisinin KKTC'ye geldiği belirtilmekte ve bazı şişelerde meydana gelen çatlakların, Davalının kullandığı ilaç ve ilaçların dozundan meydana geldiğini tespit ettiği yer almaktadır. Rafael Kazado'nun yaptığı test ile ilgili layihada iddia- yapılmış olması ve Davacı şirket yetkilisine, Davalı tarafından, Rafael Kazado'nun Davacı firmanın imalat hatası olduğunu kabul ettiği doğrultusunda soru yöneltilmiş olmasına rağmen, Davacı, ilgili yetkili Rafael Kazado'yu şahadete çağırmış değildir. Dava-lı, Davacı tarafından kendilerine satılıp teslim edilen damacanalarda, kullanımdan bir süre sonra çatlaklar oluştuğu ve bu çatlaklardan su sızıntısı olduğunu şahadet ile ortaya koyduktan ve bu arızanın sebebinin, imalat hatası olduğunu ileri sürdükten ve b-u hatayı, Davacı yetkilisinin kabul ettiğini ifade ettikten sonra, adı geçen yetkilinin Davacı tarafından şahadete çağrılması gerekirdi. Rafael Kazado'nun şahadete çağrılmaması, Davacı açısından büyük bir eksiklik olmuştur.

Davalı, Bidayet Mahkemesi- huzurunda dinlettiği şahadet neticesinde kendisinde olan ispat külfetini yerine getirmiş ve damacanalarda kullanım süresi içerisinde çatlamaların oluştuğunu ve bu çatlaklardan su sızdığını, tüketicilerin damacanaları Davalıya iade ettiklerini, bu durumun -Davacının imalat hatasından dolayı meydana geldiğini Davacı yetkilisinin kabul ettiğini ortaya koyduktan sonra, damacanalarda imalat hatası bulunmadığı konusundaki ispat külfetinin Davacıya geçtiği, Davacının ise, bu konuda ispat külfeti kendisine geçmiş o-lmasına rağmen, Rafael Kazado'yu tanık çağırmayarak, bu noktadaki Davalının iddiasına cevap getiremediği kabul edilmelidir.

Bidayet Mahkemesi, huzurundaki şahadet ışığında, Davalının damacanalardaki kusurun Davacının imalat hatasından olduğunu ortaya- koymasından ve Davacı bu iddiaya cevap vermek için Rafael Kazado'yu şahadete çağırmamasından sonra, damacanalardaki kusurun imalat hatasından kaynaklandığını kabul etmesi gerekirdi.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı, Bidayet Mahkemesinin, Davalı Tanığı Tanı-k 11 Osman Ağaoğlu'nun şahadetini değerlendirmemekle hata yaptığını, aynı dönemde Davacıdan damacana satın alan Osman Ağaoğlu'nun şahadetinin Bidayet Mahkemesince değerlendirmeye tabi tutulmuş olması halinde, hasarlı tespit edilen damacanaların, Davacının -değil de, Davalının ve/veya tüketicilerin kusuru nedeniyle hasar görmüş olduklarını Mahkemenin kabul etmiş olacağını ileri sürmüştür.

Huzurunda şahadet veren tanıkları görme ve izleme fırsatı olan Bidayet Mahkemesi, bu tanıkların şahadetine inanıp inanmam-akta Yargıtaya nazaran daha avantajlı konumdadır.

Bidayet Mahkemesinin Osman Ağaoğlu'nun şahadetine kararında yer vermediği doğrudur. Müdafaa Tanığı olarak gelen bu tanık tarafları uzlaştırma gayretini gösterdiğini söylemiş ve istintakında Davacı ile olan- ilişkisini şu şekilde izah etmiştir:

"S. Bizim hesaplarımıza göre 2005 senesi içerisinde
12 bin adet damacana aldınız ve bunun parasını
bir tamam da ödediniz doğru mu?
C. Doğrudur.
S. Ve hiçbir itirazsız bu borcunuzu ödediniz?
C. Evet.
S. -Yine 2006 senesi içerisinde de 5247 rakamlarına
göre fakat 2006 Ocak ayı içerisinde 5 bin kusur
daha damacana aldınız ve yine bu paraları da
ödediniz hiçbir itirazınız olmadı?
C. Evet. Zaten benim Sıvı Pak'la hiçbir ihtilafım
olmadı yan-i.
S. Ve yine halen de Sıvı Pak şirketinden damacana
satın alıyorsunuz.
C. Evet."


Aleyhine İstinaf Edilen bu sorgulamadan, bu Tanığın Davalı ile aynı dönemde satın aldığı damacanalarda hiç kusur olmadığı anlamı çıktığını ileri sürmektedir. Bu Tanı-ğa, bu doğrultuda herhangi bir soru yöneltilmiş değildir. Bu Tanığın Davacı şirketten şikayeti olmama nedeni, kendisine Davacı tarafından kusurlu damacana gönderilmemesi nedeniyle olabileceği gibi, kusurlu gelen damacanalar yerine başka damacana gönderilmi-ş olması ihtimali de olabilir. Ayrıca, bu Tanığın şahadetinde, su dolumu yaptığı söylenmemiş, sadece damacanaları sattığı yer almıştır. Gerek Davalının, gerekse bu Tanığın satın aldığı damacanaların hangi tarihte imal edildikleri, Davalının satın aldığı da-macanalar ile aynı üretimden mi çıktıkları da belli değildir.

Bidayet Mahkemesinin, bu Tanığın şahadetini değerlendirip davanın kararına etkili olacak bir bulgu yapma olasılığı görülmediğinden, Bidayet Mahkemesinin bu Tanığın şahadetini değerlendirmemekl-e hata yaptığını kabul etmek mümkün değildir.

Bidayet Mahkemesi huzurundaki tüm şahadet ışığında, "damacanalarda meydana gelen hasarın kullanılan kimyasal ilaçlardan kaynaklanmama ihtimalinin yüksek olduğuna"; "bu ihtimalin varlığının kabul edilmiş o-lması, Davalının damacanalarda meydana gelen hasarların üretim hatasından ve/veya kullanılan hammaddeden kaynaklandığını ispat edebildiği sonucunu" doğurmadığını; "gerekse Davalı tarafın Davacı tarafından kullanılan hammadde neticesinde damacanalarda çatla-ma olduğunu ispat maksadı ile herhangi bir uzman tanık çağırmamış olması nedeniyle ve gerekse Davalı tarafından çağrılan tanıkların damacanalarda meydana gelen çatlamaların sebebini söylemeye ehil olmadıkları" bulgularına varmakla Bidayet Mahkemesi hata ya-pmıştır.

Bidayet Mahkemesi, huzurundaki şahadet ışığında ve Davalı tanıklarının Davacı yetkilisinin imalat hatasının varlığını kabul ettiği yönündeki şahadetin, Davacı tarafından Rafael Kazado şahadete çağrılmayarak tekzip edilmediği gerçeği karşısında, 6-000 adet damacananın tümünün değil, ancak 1700 adet damacananın kusurunun Davacının hatasından kaynaklandığını kabul etmesi gerekirdi.

Bidayet Mahkemesi, ispat külfetini hatalı saptayarak, 6000 adet damacananın tümünün hasarlı olduğunun ispat edilmediğini- kabul etmiştir. Bidayet Mahkemesi, 1700 adet damacananın kusurlu olduğunu kabul etmiş olmakla birlikte, 1700 adet damacananın kimin hatası nedeniyle kusurlu olduğu noktasında bulgu yapmamıştır.

Bidayet Mahkemesinin, 1700 adet damacananın kusurlu olduğunu- kabul ettikten sonra, bu kusurun Davacıdan kaynaklandığına dair bulgu yapması gerekirdi. Bidayet Mahkemesi bunu yapmamakla hata yaptı. Ancak Bidayet Mahkemesi her halükârda, Davalının Davacıya 1700 adet damacana için ödeme yapması gerekmediğine karar vere-rek, 1700 adet damacananın bedelini Davacının talebinden tenzil ettiği için Bidayet Mahkemesinin verdiği karar netice itibarıyla doğru olmuştur.

Netice itibarıyla, Bidayet Mahkemesinin 1700 adet damacananın hasarlı olduğunu, bu 1700 damacananın dava- konusu 3 faturaya dahil olduğunu ve bu kusurdan Davacının sorumlu olduğunu bulgu yapmamasına rağmen, 1700 adet damacana ile ilgili Davacı lehine hüküm vermemekte herhangi bir hatası yoktur. Bu başlık altındaki istinaf ve mukabil istinaf sebepleri ret ve i-ptal edilir.

Bidayet Mahkemesi, Davacı lehine ve Davalı aleyhine hüküm verdikten sonra, verdiği hüküm üzerinden en son fatura tarihinden 1 ay sonrası itibarıyla yasal faiz ödenmesine emir vermiştir. İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin yasal olarak bö-yle bir emir vermeye yetkisi olmadığını ileri sürmektedir. Emare No.8,9 ve 10 faturalara bakıldığında, ödeme koşulunun 1 ay sonra olması gerektiği doğrultusunda olduğu görülmektedir. Ancak fatura tutarının ödenmemesi halinde, bu rakamın üzerinde faiz öden-eceği veyahut faiz miktarının ne olacağı ile ilgili herhangi bir ibare yoktur. Fasıl 267 madde 61 tazminat kapsamında mahkemenin faiz ödenmesi için emir verebileceğine yer verir. Bu madde aynen şöyledir:

" 61. (1) Nothing in this Law shall affect the righ-t
of the seller or the buyer to recover
interest or special damages in any case
where by law interest or special damages
may be recoverable, or to recover the
money paid where consideration for the
- payment of it has failed.

(2) In the absence of a contract to the contrary,
the Court may award interest at such rate as
it thinks fit on the amount of the price -

(a) to the seller in an action by him for
the amoun-t of the price - from the date
of the tender of the goods or from
the date on which the prcice was payable;
(b) to the buyer in an action by him for
the refund of the price in a case
of a breach of the contract on the
- part of the seller from the date on
which the payment was made."

"61. (1) Bu Yasanın içerdiği hiçbir kural satıcının
veya satın alıcının kanunen faiz veya özel tazminat
istirdat edilebilen herhangi bir meselede faiz veya-
özel tazminat istirdat etme, veya bir ödemenin
yapıldığı ivazın elde edilememesi veya başarısızlığı
halinde ödenen parayı geri alma hakkını etkilemez.
(2) Mahkeme, aksine bir sözleşme bulunmadıkça;
(a) Bedel miktarı için satıcı-nın açtığı bir
davada, emtianın teklif edildiği tarihten
itibaren veya bedelin ödenmesinin muaccel
olduğu tarihten itibaren satıcıya;
(b) Bir sözleşmenin satıcı tarafından bir ihlali
- meselesinde bedelin iadesi için satın
alıcının açtığı bir davada ödemenin
yapıldığı tarihten itibaren satın alıcıya,
bedel miktarı üzerinden uygun göreceği
oranda faiz veril-mesine karar verebilir."
Taraflar arasında aksine bir sözleşme olmadığı takdirde, mahkeme, Fasıl 267 madde 61(2) (a) altında, satıcı, yani Davacı lehine faiz ödenmesine emir verebilir.

Emare No.8, 9 ve 10 faturalar, alıcı, yani Davalının 1 ay içerisinde- ödeme yapmasını öngörürken, faiz haddi belirtilmemektedir. Madde 61 (2) (a), alıcının malın teslim tarihinden veya satış bedelinin ödenme tarihinden itibaren mahkemenin uygun göreceği nispette faiz ödenmesine emir verebilir. Bidayet Mahkemesi de 6000 ade-t damacananın tümünün teslim edildiği tarihten 1 ay sonrasından itibaren Davalının yasal faiz ödemesine emir vermiştir. Gerek faiz ödenmesinin başlayacağı tarihi gerekse faiz oranını saptarken takdir yetkisini kullanan Bidayet Mahkemesinin hata yaptığına d-air ikna edilmedik. Bu başlık altındaki istinaf sebebi reddedilir.

Davalı, Davacı tarafından ikame edilen davaya karşı dosyaladığı mukabil talepte, ayrıntılı bir şekilde düçar olduğu zarar-ziyanını izah etmiştir. Davalı direktörleri tarafından verile-n şahadette de bu iddialar tekrarlanmıştır. Ancak Davalıların şahadetlerinde bu iddialar sadece tekrarlanmış, istintakta, Davacı Tanığına da sorulmuş, onun ret içeren cevaplarına rağmen, ileri sürülen kalemlerin ispatı için herhangi bir emare ibraz edilmem-iştir. Davalının mukabil talebine bakıldığı zaman, mukabil talepte şişe etiket ederi, ödenen navlun, garanti bandı için ödenen meblağ, şişe kapağı için ödenen meblağ, kapak etiketi için ödenen meblağ başlıkları altında talepler görülür. Bu başlıklar altınd-a ödenen meblağların ispatı için ödemeleri gösteren herhangi bir fatura ve/veya makbuz ibraz edilmemiştir. Yine 6000 adet şişe suyunun kullanılmamasından dolayı üretim nakliye servisi gider toplamının niçin 8000 YTL olduğunun şahadette izahatı yoktur. 600-0 şişenin Nuhdem Plastik'ten satın alındığı iddia edilmiş olmasına rağmen, Nuhdem Plastik'e ne kadar meblağ ödendiğini gösterecek, herhangi bir fatura ve makbuz ibraz edilmiş değildir. Bu durumda, Davalının mukabil talebini ispat edecek mahiyette şahadet i-braz ettiğini kabul etmek mümkün değildir. Davalı yeterli şahadeti ibraz etmemiş olmakla birlikte, Bidayet Mahkemesi Davalının mukabil talebini hiç tezekkür etmemiş ve hiç bu başlık altında bulgu yapmamıştır. Bidayet Mahkemesinin, Davalının mukabil talebin-i tezekkür etmemekle hata yaptığı kabul edilmelidir.

Her halükârda Bidayet Mahkemesi huzurunda mukabil talep ile ilgili bulgu yapabileceği yeterli şahadet ve emare bulunmadığı cihetle, dosyanın, mukabil talebin değerlendirilmesine olanak sağla-mak için Bidayet Mahkemesine iade edilmesine gerek yoktur. Bidayet Mahkemesine dosya iade edilmeden, Davalıların mukabil talepleri ispat edilmediğinden ret ve iptal edilir.

Netice itibarıyla, İstinaf Edenin istinafı ve Aleyhine İstinaf Edilenin mukabil is-tinafı ret ve iptal edilir.

İstinaf ve mukabil istinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.




Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç


6 Ağustos 2013


















-



























26






Full & Egal Universal Law Academy