Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 97/2015 Dava No 35/2016 Karar Tarihi 19.07.2016
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 97/2015 Dava No 35/2016 Karar Tarihi 19.07.2016
Numara: 97/2015
Dava No: 35/2016
Taraflar: İstanbul Hava Yolları A.Ş. ile KKTC Maliye Bakanlığı ve KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı arasında
Konu: Ara emri - Ara emri prensipleri - Gayrimenkul üzerinde ara emri
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 19.07.2016

-D.35/2016 Yargıtay/Hukuk No: 97/2015 (Lefkoşa Dava No: 8734/2012)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan,Gülden Çiftçioğlu,Bertan Özerdağ

İstinaf eden : İstanbul Hava Yolları A.Ş.Lefkoşa.
(Davacı)

ile-

Aleyhine istinaf edilen : No.1- KKTC Maliye Bakanlığı
vasıtasıyla KKTC Başsavcılığı,
Lefkoşa.
No.2- KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma
- Bakanlığı vasıtasıyla KKTC
Başsavcılığı, Lefkoşa.
(Davalılar)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Serhan Çinar
Aleyhine istinaf edilenler namı-na: Kıdemli Savcı Sarper Altıncık hazır.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Şerife Katip Kır'ın 8734/2012 sayılı davada, 2.6.2015 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


-------------

K A R A R

Ahmet K-alkan: İstinaf Eden/Davacı/Müstedi (bundan böyle sadece Müstedi) Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 19.11.2012 tarihli istidasını ret ve iptal eden ve verilen ara emrini yürürlükten kaldıran kararına karşı bu istinafı dosyaladı.


İSTİNAFLA İLGİLİ OLGULAR:

Huzu-rumuzdaki istinaf ile ilgili olgular özetle şöyledir.

Müstedi, 10.1.2012 tarihinde Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı/Müstedaaleyhler (bundan böyle sadece Müstedaaleyhler) aleyhine 8734/2012 sayılı bir dava dosyalayarak, sair talepler yanında kendisini Ercan- Havaalanı içerisindeki hangarı kullanmaktan men eden Davalılar aleyhine, 25.9.2012 tarihli kira sözleşmesinin bağlayıcılığı yönünde bir karar ve zarar-ziyan talep etti.

Müstedi aynı tarihte, bu istinafa konu 19.11.2012 tarihli tek taraflı istida dosyala-dı ve Ercan Havaalanı hudutları dahilinde bulunan ve 27.7.1999 tarihli kira sözleşmesi ile Müstedaaleyh No.1 tarafından Müstediye kiralanan hangar binasına, "davalıların ve/veya adlarına hareket eden kişilerin herhangi bir müdahalede bulunmalarının ve/veya- girmelerinin ve/veya yıkmalarının men edilmesi" hususunda bir emir talep etti.

İstidanın tebliği üzerine, Mahkemenin de izni ile taraflar arasında uzun bir süre uzlaşma için görüşme süreci başladı.

Bu süreçte tarafların talepleri ile duruşma için süre-kli tehir edilen istidanın 6.1.2015 tarihindeki oturumunda, Müstedi Avukatı Mahkemeye bir beyanda bulunarak, Müstedaaleyhlerin dava konusu yere zorla ve izinsiz girerek yıkıma başladıklarını, araçları dışarı attıklarını söyledi ve Mahkemenin tedbir almasın-ı istedi.

Müstedaaleyhleri temsilen hazır bulunan Kıdemli Savcı ise, Taş Yapı Şirketinin havaalanında yeni terminal ve pist yapacağını, Müstedinin 2002 yılından beri uçak bakım izni olmadığını, tüm eşyaların envanterinin çıkarıldığını ve hangarın yıkıldığ-ını, dava konusunun sadece zarar-ziyana ilişkin olabileceğini iddia ederek, talebin reddi gerektiğini söyledi.

Tarafların beyanlarını değerlendiren Alt Mahkeme, aynı tarihte, istidanın (A) paragrafı gereğince geçici ara emri verdi ve istidayı dinlenmek ü-zere 9.1.2015 tarihine tehir etti.

Alt Mahkemenin emri gereğince Müstedaaleyhlerin ve/veya adlarına hareket eden kişilerin Lefkoşa Ercan Havaalanı hudutları dahilinde bulunan ve Müstedaaleyh No.1 tarafından Müstediye 27.7.1999 tarihli sözleşme ile kirala-nan Pafta/Harita XXII/60.B.1, Parsel K1501'de kâin 4 dönüm 480 ayak karelik hangar bakım ünitesinin arazisine herhangi bir müdahalede bulunmaları veya girmeleri veya arazide yıkım yapmaları men edildi.

Alt Mahkemenin geçici ara emrini vermesinden sonra i-stidanın duruşmasına 25.3.2015 tarihinde başlandı.

Alt Mahkeme, 2.6.2015 tarihinde verdiği kararında, tarafların karara bağlanması gereken konunun ciddi olduğu, Davacı/Müstedinin davasında haklı olabileceğine dair belirtilerin bulunduğu hususlarında hemfi-kir olduklarını ve ara emri unsurları bakımından sadece telafisi imkansız zarar-ziyanı incelemesi gerektiğini belirttikten sonra, istidanın dinlendiği tarihte hangar binasının yıkılmış olduğuna, kiracı olan Müstedinin davasını kazanması halinde elde edeceğ-i kazanımın nakdi olarak teminat altına alınabilecek mahiyette olduğuna, Müstedinin karşısında Devlet olduğu için telafisi imkansız zarar durumunun doğmayacağına, 2012 yılından beri sürdürülen havaalanı genişletme çalışmalarının aksaması halinde Müstediden- daha çok Müstedaaleyhlerin zarara uğrayacağına, her iki tarafın muhtemel zararlarını göz önünde bulundurduğunda havaalanı ihalesi ile ilgili Devletin uğrayacağı zarar ve kamunun gelişiminin engelleneceğine (Alt Mahkemenin kararında kullanıldığı gibi) bulg-u yaparak geçici ara emrini iptal etti.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Müstedi Alt Mahkemenin kararına karşı dosyaladığı istinaf ihbarnmesinde 3 istinaf sebebi ileri sürmekle birlikte bu istinaf sebeplerini tek başlık altında incelemek mümkündür. Buna göre:

"Muh-terem Alt Mahkeme, Müstedinin telafisi imkansız zarar-
ziyanının olmadığına bulgu yapmak ve geçici ara emrini
iptal etmekle hata etti."


TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Müstedi Avukatının istinaf ile ilgili argümanlarının ana başlıklarını aşağıda-ki şekilde özetlemek mümkündür.

Bu meselede kiralanan, bir arazidir. Kiralanma amacı da hangar bakım ünitesi yapılmasıdır. Müstedaaleyhlerin istida görüşülürken hangar binasını kanunsuz ve izinsiz olarak ve sözleşmeye aykırı olarak yıkması, Müstedinin ko-nu gayrimenkul üzerindeki kira mukavelesinden doğan hakkını ve kiralanma amacını ortadan kaldırmaz. Alt Mahkeme davanın neticesine kadar tarafların statükosunu korumalıydı.
Konu arazi, havaalanı ihalesini alan şirkete henüz devredilmedi; Alt Mahkemenin a-ra emrini iptal etmesinden sonra, Yargıtaydan alınan emirle statüko bugüne kadar muhafaza edilmiş olup, konu gayrimenkulün başkalarının adına devri Müstedinin davasındaki haklarını tamamıyla ortadan kaldıracak ve geriye dönüşü imkansız hale gelecektir.

B-u meselede konu arazi, dava konusu ve dava sebebidir. Mahkeme huzurundaki şahadet, ara emrinin kalkması halinde malın devredileceği doğrultusundadır. Buna göre, Yargıtayın yerleşmiş içtihatları ışığında statükonun muhafazası, adil bir çare için zorunludur.- Bu nedenle Alt Mahkemenin geçici ara emrini kesinleştirmesi gerekirdi.

Müstedaaleyhleri temsilen bulunan Kıdemli Savcı ise argümanlarını aşağıdaki esaslar ile anlatmıştır:

Bu meselede Bakanlar Kurulu, 19.11.1986 tarihinde hangar yapımı için konu arazi-yi kiraladı. 1987 yılında hangar yapıldı. Daha sonra, 24 Temmuz 1999 tarihinde imzalanan kira mukavelesi 25.09.2012 tarihinde feshedildi. Bu fesih, davanın konusudur.

19.11.1986 tarihli Bakanlar Kurulu kararı, Sivil Havacılık tarafından onaylanan projeye- bağlı olarak hangar ve bakım ünitesi yapılması için arazinin kiralanmasını ihtiva etmektedir.

Hangar binasının bulunduğu yerden ikinci pist geçeceği için, Devlet Emlak ve Malzeme Dairesinin ihbarları sonrası hangar müdahale ile yıkıldı.

Müstedinin 200-0'li yıllardan sonra, Sivil Havacılıktan alınmış uçak bakım lisansı bulunmamaktadır. Böyle bir lisansın verilmesi imkânı da yoktur. Mevcut hali ile arazi üzerinde hangar yapılması olanağı olmadığından, Davacının talebi zarar-ziyan ile sınırlıdır. Bu nedenl-e arazi dava sebebi olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla, mevcut durumda Müstedinin araziye girme olanağı yoktur.

Müstedinin hazine malı kira belgesi ile kiraladığı mal üzerindeki tasarruf hakkı, kiralanma amacı ile bir bütündür. Mevcut koşullar altında kiral-anma sebebi ortadan kalktığından, ara emri maksatları bakımından Müstedi aleyhine statükonun ortadan kaldırılması söz konusu olamaz.

Devlet Müstedinin zararını telafi edebilecek durumda olduğundan, telafisi imkansız zarar-ziyan yoktur. Bu nedenle Alt Ma-hkemenin kararı doğrudur ve istinaf reddedilmelidir.

İNCELEME:

İstinaf sebeplerini, tarafların iddia ve argümanlarını inceleyip değerlendirdik.

Tek başlık altında inceleyeceğimiz istinaf sebeplerinin ana başlığı şöyledir:

"Muhterem Alt Mahkeme, Müs-tedinin telafisi imkansız zarar-
ziyanının olmadığına bulgu yapmak ve geçici ara emrini
iptal etmekle hata etti."

Huzurumuzdaki istinafa konu istidanın duruşma takvimi, taraflara uzlaşmaları için gereğinden fazla tolerans tanınmaması gerektiğine örn-ek olacak niteliktedir. Tarafların uzlaşmak için mahkemede yaptıkları beyanlar duruşmada kendilerini bağlamadığından, hangi tarafın ne taahhüt ettiğine, neyi yerine getirmediğine değinecek değiliz. Bu hususu belirtmekteki gayemiz, taraflardan biri devlet o-lsun veya olmasın, mahkemelerin taraflara gereğinden fazla tolerans göstermemeleri ve huzurlarındaki uyuşmazlığı bir an önce karara bağlamalarını hatırlatmaktır.

Huzurumuzdaki meselede taraflar, ara emri unsurları bakımından, karara bağlanması gereken ko-nunun ciddi olduğu ve Davacı/Müstedinin davasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunduğu konularında mutabık kaldılar ve bu unsurları istinaf konusu yapmadılar.

Bu gerçek ışığında, geçici men'i müdahale emrinin verilebilmesi için üçüncü asli unsur ol-an, "men'i müdahale emri verilmezse ileride telâfisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı" hususunun bu istinafın esası olduğunu söyleyebiliriz.

Ara emirlerinin verilmesine ilişkin düzenlemenin yer aldığı Mahkeme-ler Yasası'nın 41(1) maddesi altında müstedinin lehine ara emri verilebilmesi için, daha önce üzerinde mutabık kalınan unsurların yanında, telafisi imkansız zarar veya eski hale dönüşün çok zorlaşacağı konusunda mahkemenin ikna edilmesi gerekmektedir.

Hu-zurumuzdaki istinafı ilgilendirdiği oranda, taraflar arasında ihtilaflı olan bu unsurun, hukuki niteliği üzerinde kısaca durmamız gerekmektedir.

Benzeri birçok içtihat mevcut olmasına rağmen, bu istinaf maksatları bakımından telâfisi imkânsız zarar unsuru-nun uygulanması ve taraflar arasındaki zarar dengesinin gözetilmesi konusunda temel prensibi koyan Yargıtay/Hukuk 71/1989 (D.17/1990) sayılı DAÜ ve diğeri ile Ömer Şengülen ve diğeri davasının kararına atıfta bulunmayı yeterli gördük. Kararda ara emirleri -ile ilgili önemli bir karar olan, American Cynamid v Ethicon Ltd. (1975)1 All ER, 504 at 509'dan iktibasla şöyle denmiştir:

"Bir ara emrinin amacı, davacının ileride haklı bulunması
halinde, telafisi mümkün olmayacak bir zarara uğramaktan korunmasıdır.- Fakat davacının bu korunmaya olan ihtiyacının davalının haklarını kullanmaktan men edilmesi neticesi düçar olacağı zararın davacının sağladığı teminat ile yeterli derecede tazmin edilmemesinden ötürü korunmaya olan ihtiyacına karşı ölçülüp tartılması gere-kir. American Cynmaid v Ethicon Ltd. davasında şöyle denmiştir.
"The object of the interlocutory injuction is to protect the plaintif against injury by violation of his right for which he could not be adequately compensated in damage recoverable in the ac-tion if the uncertainty were resolved in his favour at the trial; weighed against the corresponding need of the defendant to be protected against injury resulting from his having been prevented from exercising his own legal rights for which he could not be- adequately compensated under the plaintif's undertaking in damages if the uncertainty were resolved in the defendant's favour at the trial. The court must weight one need against another and determine where "the balance of convenience" lies"

Bu amaca uy-gun hareket etmenin temel noktalarından biri de dava süresince statükoyu korumaktır (Bkz. Yargıtay/Hukuk 22/80 D.10/80).

Huzurumuzdaki meselede Alt Mahkeme, Davacının talebinin hangarın yıkılmasından sonra zarar-ziyana indirgendiğine, havaalanı pistinin g-enişletilmesinin engellenmesinin Davalıda oluşturacağı zararın çok daha büyük olacağına kanaat getirerek, geçici ara emrini yürürlükten kaldırmıştır.

Görüleceği üzere Alt Mahkeme, sorunu sadece zarar-ziyan üzerinden incelemiş; Davacının konu gayrimenkul -üzerindeki haklarının ihlali neticesinde, tasarrufunu kaybetmesinin yol açacağı "eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı" hususuna önem vermemiştir.

Bir gayrimenkul mal üzerindeki tasarruf hakkının dava konusu olduğu hallerde men'i müdahale verirken, önce, t-arafların statükosunun davanın neticesine değin nasıl etkileneceğini, sonra böyle bir ara emrinin yol açacağı zararın hangi tarafı daha zor duruma düşüreceğini saptamak gerekmektedir.

Huzurumuzdaki istinafa konu ara emri istidasının olgularından anlaşıla-bileceği gibi, 19.11.1986 tarihinde hangar ve uçak bakım ünitesi yapmak üzere, konu arazinin Müstediye uzun vadeli olarak kiralanmasına karar verildi. 1987 yılında arazi üzerine hangar yapıldı. 27 Temmuz 1999 tarihinde yeniden yapılan kira mukavelesi ile k-onu yer 49 yıllığına Müstediye kiralandı. Hangar davadan sonra yıkılmış olsa bile, Müstedinin gayrimenkul üzerindeki kullanma hakkı kira mukavelesi ile devam etmekte olup konu arazinin tasarrufu halen Müstedide bulunmaktadır.

Mevcut olgular, Müstedinin, -kira mukavelesinin amacı doğrultusunda, uçak bakım ünitesi olarak kullanılmak üzere, araziye hangar yaptığını açıkça ortaya koymaktadır. Hangarın davadan sonra Müstedaaleyhler tarafından yıkılması, yıkımın haksız yapılıp yapılmadığı, bunun yanında kira muk-avelesinin feshinin haklı olup olmadığı davanın esasını ilgilendirmektedir.

Bu meselede Müstedaaleyhler, dava açıldıktan sonra hangarı yıkarak, oluşturdukları fiili durum ile Müstedinin davanın başlangıcında sahip olduğu statükoyu ortadan kaldıramazlar. -



Mevcut durumda Müstedinin yaptığı işin uçak bakımı olduğu, bu işin niteliği ve doğası gereği hava meydanı içerisinde sürdürülmesi gerektiği, ara emrinin kaldırılması sonucunda konu gayrimenkulün başkasına verilmesi ve bu kişiler tarafından kullanılmaya- başlanması halinde taraflar arasındaki statükonun muhafaza edilemeyeceği ve Müstedi davasını kazansa bile halen adına 49 yıllığına kiralanmış olan malı tasarruf edemeyeceği ve bu anlamda geriye dönüşün çok zorlaşacağı, hatta imkansız olacağı açık surette -anlaşıldığından, Alt Mahkeme bu hususta bulgu yapmamakla hata etti.

Alt Mahkeme OLGULAR kısmında belirttiğimiz şekilde havaalanı genişletme çalışmalarının aksaması halinde, Davalıların ve kamunun zararının daha fazla olacağını belirterek ara emrini kaldı-rmıştır.

Bir davayı veya istidayı dinleyen alt mahkemeler bir sonuca ulaşırken, huzurlarındaki şahadeti ve emareleri değerlendirir ve hangi şahadete inandıklarını hangi emareye ne kıymet verdiklerini belirterek ihtilaflı ve ihtilafsız konular üzerinde bu-lgu yapmak suretiyle sonuca ulaşırlar. Bu yapılmadan genel ifadeler ile sonuca ulaşmaları doğru bir yöntem değildir.

Alt Mahkeme, ara emrini kaldırmaması halinde, havaalanı pist genişletilmesi işlerinin engelleneceğine ilişkin somut bulgu yapmadı.

Müst-edaaleyh tanıkları, şahadetlerinde, ara emri kaldırılmazsa pist genişletilmesi faaliyetlerinin duracağına yönelik şahadet vermediler. Müstedaaleyh tanıkları daha fazla, mezkur gayrimenkul üzerinde uçak bakım izninin verilmesi imkanının bulunmadığı üzerinde- durdular. Ortaya çıkan şahadet, yapılan ihale gereği bu alanın pist genişletme çalışmaları çerçevesinde T&T şirketine verilmek istendiğine ilişkindir. Bunun dışında, pist genişletme faaliyetleri durmamış, devam etmiştir.

Bu sonuçtan hareket ettiğimizde,- hangarın yıkıldığını, mevcut halin uçaklar için tehlike yaratmadığını ve pist genişletme çalışmalarının devam ettiğini dikkate aldığımızda, Alt Mahkemenin Müstedaaleyhlerin daha fazla zarar-ziyana uğrayacağı bulgusunun hatalı olduğu ortaya çıkmaktadır.
-

Bu sonuca göre, geçici ara emrinin, yeni bir hangar yapımına yol açmayacak şekilde, Davacı/Müstedinin konu gayrimenkul üzerindeki statükosunun davanın görüşülüp neticelendirilmesine değin muhafazası için kesinleştirilmesi gerekirdi.

Buna göre Alt Mahke-me geçici ara emrini kesinleştirmeyip iptal etmekle hata etmiştir.

Alt Mahkemenin geçici ara emri verirken, Müstedinin imzalamasını öngördüğü 500,000 TL'lik kefalet senedi yetersiz olduğundan, teminat koşullarını aşağıdaki şekilde belirlemeyi uygun buldu-k.

NETİCE:

Tüm yukarıdakiler ışığında istinaf kabul edilir. Alt Mahkemenin geçici ara emrini iptal ederek yürürlükten kaldırdığı emri iptal edilir, geçici ara emri aşağıdaki şekilde kesinleştirilir.


Buna göre:

Davanın görüşülüp neticelendirilmesin-e değin, Lefkoşa Ercan Havaalanı hudutları dahilinde bulunan Pafta/Harita XXII/60.B.1 Parsel K1501'de kain 4 dönüm 480 ayak kare yüzölçümündeki araziye Davalıların ve/veya adlarına hareket eden kişilerin herhangi bir müdahalede bulunmalarının ve/veya girme-lerinin men edilmesine;
Davacı/Müstedinin, Davalılar/Müstedaalehlerin uğraması muhtemel zarar-ziyanını karşılamak üzere direktörlerinden birinin şirket adına ve şahsen 1,500,000TL'lik kefalet senedi imzalamasına;
İstida masraflarının Müstedaaleyhler taraf-ından ödenmesine emir verilir.

İstinaf masrafları Aleyhine İstinaf Edilenler tarafından ödenecektir.



Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç


19 Temmuz, 2016





-





12






Full & Egal Universal Law Academy