Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 97/2008 Dava No 6/2011 Karar Tarihi 05.10.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 97/2008 Dava No 6/2011 Karar Tarihi 05.10.2011
Numara: 97/2008
Dava No: 6/2011
Taraflar: Taksim Osman Üstüner ile Ozan Perçinci ve diğeri arasında
Konu: İnternet üzerinden yapılan araç alım satımı - Sözleşme - Sözlü satış sözleşmesi - Taraflar arasında herhangi bir sözleşme olup olmadığı tartışması.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 05.10.2011

-D. 6/2011 Yargıtay/Hukuk: 97/2008
(Lefkoşa Dava No: 5940/2006)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti : Mustafa H.Özkök, Narin F.Şefik, Ahmet Kalkan.

İstinaf eden: Taksim Osman Üstüner, Bedrettin Demirel Caddesi,
Uğur A-partmanı Altı, Lefkoşa
(Davacı)
-ile -

Aleyhine istinaf edilen:1.Ozan Perçinci, Sanayi Bölgesi,
Çağın Garaj - Lefkoşa
2.Çilem Perçinci, Sanayi Bölgesi,
- Çağın Garaj - Lefkoşa
(Davalılar)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Levent F. Celaleddin
Aleyhine istinaf edilenler namına: Avukat Murat Yılmaz ve
- Avukat Ayfer Taş Yılmaz.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Tanju Öncül'ün 5940/2006 sayılı davada 13.11.2008 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapılan istinaftır.

---------------------------------

H Ü -K Ü M

Mustafa H. Özkök: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan: Lefkoşa Kaza Mahkemesi 13.11.1988 tarihinde vermiş olduğu hükümde İstinaf Eden/Davacının, Aleyhine İstinaf Edilen/Davalılar aleyhine açtığı davay-ı red ve iptal etti.

İstinaf Eden/Davacı Lefkoşa Kaza Mahkemesinin hükmüne karşı istinaf dosyaladı.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Karardaki bulgular ve sunulan emareler ışığında davanın olgularını şöyle özetleyebiliriz.

Taraflar dava ile ilgili zaman-larda samimi arkadaştılar.

Nisan 2001 tarihinde Davalıların evinde misafirlikte oldukları bir zamanda Davacı, Davalılar ile internetten yapılan araba alış verişi ile ilgili konuşurken, Davalının bilgisayarında internette gördüğü bir Jeep'i beğendi ve bu- Jeep'in kendisine getirilmesini istedi.

Davacı bu amaçla 26.4.2005 tarihli Emare 4 yazı ile İktisat Bankasına yazı yazarak Stg hesabından 12.463 Stg'nin alınarak Davalıların kullanımına ve talimatına verilmesini talep etti.

Banka, Emare 1, (2) adet -dekonttan görülebileceği gibi 26.4.2005 tarihinde Davacının hesabından 12,463 Stg alarak 2,500,000 Japon Yen'i olarak havale işlemi yaptı.

26.4.2005 tarihinde Emare 2 havale talimatına göre İktisat Bankası Davalı No.1 adına toplam 4,590,000 Japon Yen'i -parayı Japonya'ya Trading Co.Ltd. isimli bir firmaya havale etti.

Olgulara göre Davalılar Davacının istediği Jeep'i kendi siparişleri içine katarak havaleyi Davalı No.1 adına yaptılar.

Davacının hesabından para alarak sipariş edilen Jeep getirilmediğ-i gibi, Davacıya herhangi bir miktar para iade edilmedi.

Davacı Davalılar aleyhine istinafa konu davayı dosyalayarak, aralarındaki sözlü anlaşma gereği getirmeyi taahhüt ettikleri aracı parasını almalarına rağmen 35 günde getirmeyerek sözleşmeyi ihlâl e-ttikleri nedeni ile havale masrafı dahil toplam 12,821 Stg'ni ödemelerini talep etti.

Davalılar ise aralarında herhangi bir akit oluşmadığını, Davalının görüp beğendiği aracı getirmek için ona yardımcı olduklarını, bu nedenle Davacı adına sipariş verdik-lerini, aracın gönderilmemesinden kendilerinin değil Japonya'daki firmanın sorumlu olduğunu ileri sürdüler.

Mahkeme kararında özetle, taraflar arasında bir sözleşme meydana gelmediğini, Davalıların yardım etmek maksadı ile Davacının parasını kendi paral-arı ile birleştirerek havale ettiklerini, aracın gelmemesinden dolayı Davalıların sorumlu tutulamayacağı sonucuna ulaşarak Davacının davasını reddetmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

İstinaf Eden dosyaladığı istinaf ihbarnamesinde (3) istinaf sebebi ileri sürm-üştür.

İstinaf sebeplerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

Muhterem İlk Mahkeme, taraflar arasında bağlayıcı bir sözleşme bulunmadığı kanaatine varmakla hata etmiştir.
Muhterem İlk Mahkeme, Davacının şahadetine inanmamakla hata etmiştir.
Muhterem İlk Ma-hkeme, taraflar arasındaki anlaşmanın ivazsız ve karşılıksız olduğu bulgusuna varmakla hata etmiştir.

TARAFLARIN İDDİALARI:

İstinaf Eden/Davacı Avukatının esas argümanı taraflar arasında sözlü satış akti meydana geldiğini, bu nedenle hesabındaki parayı- serbest bıraktığını, Davalılar getirmeyi taahhüt ettikleri Jeep'i getirmedikleri gibi, parasını da iade etmediklerini ileri sürmektedir.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davalılar Avukatı ise taraflar arasında herhangi bir satış aktinin mevcut olmadığını, tarafl-arın çok yakın arkadaş olduklarını, bu nedenle Davalıların Davacıya internetten beğendiği aracın getirilmesi için yardım ettiklerini, sözleşme ile taahhütte bulunmadıklarını, bu nedenle herhangi bir sorumlulukları olmadığını ileri sürmüştür.

İSTİNAF SEBE-PLERİNİN İNCELENMESİ:

İstinaf Eden Avukatı 3 istinaf sebebi ileri sürmüş olmasına rağmen hitabında tek başlık altında tümünü ele almıştır. Bu nedenle her üç istinaf sebebini bir bütün olarak değerlendirmeyi uygun bulduk.

İstinaf Edenin esas yakınması -İlk Mahkemenin Davacıya inanmamakla, taraflar arasında bağlayıcı bir sözleşme bulunmadığı ve anlaşmanın ivazsız olduğu bulgularını yapmakla hata ettiğine ilişkindir.

Bilinen temel prensip İlk Mahkemelerin huzurlarındaki tanıkların şahadetini değerlendir-mede Yargıtaydan daha avantajlı oldukları ve açık bir hata yapılmadığı takdirde İlk Mahkemelerin tanıklar ile ilgili kanaat ve bulgularına müdahale edilmediğidir.

Huzurumuzdaki istinafta, İstinaf Eden/Davacı davasını taraflar arasındaki sözlü satış sözl-eşmesine dayandırmıştır.

Böyle bir iddia karşısında taraflar arasında sözleşme olup olmadığını tespit ederken Mahkemenin yapması gereken, şahadet hukuku prensipleri ışığında huzurundaki sözlü ve yazılı şahadeti değerlendirerek tanıkların sözleri, davran-ışları ile uyumlu ve varsa yazılı belgelerle teyit edilmiş şahadeti belirleyip doğruyu ihtimaller dengesi prensiplerine göre ortaya çıkarmaktır.

Neticede davanın olguları, hukuki durumla birlikte değerlendirildiğinde, iddia ve argümanları davanın olgula-rı ve bu olguların hukuki sonuçları ile uyumlu olan taraf başarılı olacaktır.

Huzurumuzdaki istinafa konu dava internet üzerinden yapılan araç alım satımı ile ilgilidir.

Ülkemizde henüz "Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi" hakkında günün koşullarına u-ygun yasal düzenleme yapılmamıştır.

Bu gerçek karşısında taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi belirlerken başvuracağımız iki temel kaynak Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası ile Fasıl 267 Eşya Satış Yasasıdır.

Davacı davasında Davalıların sair işler yanında a-raba alım-satımı ile iştigal ettiklerini ve internetten görüp beğendiği aracı satmayı teklif ettiklerini iddia ettiğine göre genel mahiyetteki Sözleşmeler Yasasından önce özel nitelikli olan Fasıl 267 Eşya Satış Yasası hükümlerine göre taraflar arasında ar-aç alım satımı ile ilgili bir sözlü anlaşma yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

Fasıl 267 Eşya Satış Sözleşmesinin 4. maddesi satış sözleşmesinin oluşumunu belirlemektedir. 4. maddesinin Türkçe tercümesi aynen şöyledir.

"4.(1) Bir emtia- satış sözleşmesi, satıcının bir
bedel karşılığında emtianın mülkiyetini satın alıcıya devrettiği veya devretmeyi kabul ettiği bir sözleşmedir. Bir müşterek malik ile diğer müşterek malik arasında bir satış sözleşmesi yapılabilir.
(2) -Satış sözleşmesi kesin veya koşullu olabilir.
(3) Bir satış sözleşmesi uyarınca emtianın mülkiyeti
satıcıdan satın alıcıya devredildiğinde,
sözleşme, satış olarak adlandırılır, ancak eşyanın
mülkiyetinin devri ilerideki bir tarihte ye-r
alacaksa veya daha sonra yerine getirilmesi
öngörülen bir koşula bağlı olarak gerçekleşecekse,
sözleşme, satmak için anlaşma olarak adlandırılır.
(4) Bir satmak için anlaşma, süre sona erdiğinde veya
emtianın mülkiyetinin -devri için öngörülen
koşulların yerine getirilmesi üzerine bir satış
olur."


Aynı Yasanın 5. maddesi ise sözleşme formalitelerini düzenlemektedir. 5. madde aynen şöyledir.




"5.(1) Bir satış sözleşmesi, bir bedel karşılığınd-a emtia
satın alma veya satma teklifinde bulunulması ve bu teklifin kabul edilmesi ile yapılır. Sözleşme, emtianın derhal teslimini veya bedelin derhal ödenmesini veya her ikisini, veya emtia tesliminin veya ödemenin taksitlerle yapılmasını, veya teslim -veya ödemenin veya her ikisinin ertelenmesini öngörebilir.
(2) Yürürlükteki başka herhangi bir Yasa kurallarına
bağlı kalınması koşuluyla, bir satış sözleşmesi yazılı veya sözlü olarak, veya kısmen yazılı ve kısmen sözlü olarak yapılabilir veya t-arafların davranışından zımnen istihraç edilebilir."


5.(2) maddeden görülebileceği gibi bu tür anlaşmalar sözlü de olabilmektedir.

Bir eşya satış sözleşmesinin sözlü olabileceğini belirledikten sonra Yasanın 4 ve 5. maddelerine göre bir satış sözleşme-si bir bedel karşılığı eşya satmayı veya satın almayı teklif etmekle ve böyle bir teklifin kabul edilmesiyle meydana gelmektedir.

Tüm yukarıdakilerden çıkarılacak sonuca göre taraflar arasında satış sözleşmesi olabilmesi için Davalıların bir bedel karşı-lığı, internette belirlenen aracı satmayı teklif etmesi ve Davacının da bu teklifi kabul etmesi gerekmektedir.

Huzurumuzdaki istinafa konu davada ilgili aracı internette satışa çıkaran firma veya şahıs ile Davalıların herhangi bir ilgi ve alakaları oldu-ğu ileri sürülmediği gibi bu konuda şahadet sunulmamıştır.

Mevcut şahadete göre Davalılar İstinaf Eden/Davacının beğendiği Jeep aracın satıcısı konumunda değillerdir.

İstinaf Eden/Davacının, Davalıların evlerinde misafirlikteyken internetten görüp beğ-endiği aracın satıcısı bu davada taraf olmadığı gibi konu aracın fiyatını, sipariş şartlarını, mukavele şartlarını, gönderilme biçimi ve maliyetini belirleyen de Davalılar değildir.

Bu durumda sipariş tarihinde araç ile ilgileri olmayan Davalılar ile Da-vacı arasında Fasıl 267 Eşya Satış Sözleşmesi kapsamında bir satış sözleşmesinin oluşması hukuken mümkün değildir.

İlk Mahkeme sunulan şahadeti detaylı bir şekilde inceledikten sonra Davalıların Davacıya yurt dışından araç getirme çabasında yardımcı old-ukları bulgusunu yapmıştır.

İlk Mahkemenin bu bulgusu huzurundaki emarelerle uyumludur.

Davalılar Davacının parasını fiilen alıp kullanmadılar ve kendi siparişleri ile birleştirerek aynı bankadan kendi siparişleri ile birlikte ilgili şirkete havale e-tmişlerdir.

Havale edilen para, satıcı firmanın internette teklif ettiği satış bedelidir. Bu satış bedeli firmaya havale edildiğine göre Davalıların bu satış bedelinden menfaat sağlamaları mümkün değildir. Bu anlamda bu ilişkinin ivazı yoktur.

Bir ma-lın satıcısı olmayan birisinin arkadaşına yardım maksadı ile onun parasını kendi parası ile birleştirerek kendi siparişlerinin yanında onun için siparişte bulunması aralarında bir satış akdi oluşturmaz. Bu anlamda sadece Eşya Satış Yasası altında değil Söz-leşmeler Yasası kapsamında da tarafların iradeleri aynı manada ve şeyde birleşmediğinden taraflar arasında bir satış akdi meydana gelmez.

Tüm yukarıdakiler ışığında İlk Mahkemenin Davacıya inanmamakla hata etmediği ve taraflar arasındaki anlaşmada ivaz -olmadığı, taraflar arasındaki sipariş anlaşmasının satış akdi oluşturmadığı bulgularının doğru olduğu sonucuna varmış bulunuyoruz.

Son olarak İlk Mahkemenin kararında eksik olan ancak adaletin tecellisi açısından cevaplandırılması gereken bir soruya cev-ap vermemiz gerekmektedir.

Davacı aynı zamanda arkadaşları olan Davalıların siparişlerine parasını koymuş olmasına rağmen ne parasını ne de Jeep'i almıştır. Bu durumda ne olacaktır?

Fasıl 267 Eşya Satış Yasasının 5. maddesi, satıcı eşyayı satın alana -teslim etmeyi haksız olarak ihmal veya reddederse satın alan satanı teslim etmeme nedeniyle tazminat ödemesi için dava edebilir düzenlemesini içermektedir.

Bu meselede sipariş veren Davalı No.1 toplam siparişin satın alanı konumundadır.

Davacı, arkad-aşı olan Davalı No.1'in siparişine kendi parasını dahil etmekle Davalı No.1'in risklerini kendi parası oranında üstlenmiş oldu.

Buna göre Davalı No.1, araç geldiği takdirde Davacıya vermekle, vermediği takdirde ise parasını iade etmek veya zarar ziyanı-nı ödemekle yükümlüdür. Ancak bu yükümlülük Davalı No.1'in kendi kusur ve ihmalinden kaynaklanmalıdır.

Davalı No.1'in siparişi kendi ihmali olmadan veya makul bir sebeple yerine gelmemiş ise Davalı No.1'in Davacıya karşı bir sorumluluğu olmayacaktır. Bu- konuda şahadet ibraz edilmediği gibi böyle bir talebe yönelik dava veya istinaf sebebi mevcut değildir.

SONUÇ:

Tüm yukarıdakiler ışığında İlk Mahkeme kararı hatalı olmadığından istinaf reddedilir.

İstinaf masraflarını İstinaf Eden ödeyecektir.


M-ustafa H.Özkök Narin F.Şefik Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç


10 Mayıs, 2011




10






Full & Egal Universal Law Academy