Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 95/2014 Dava No 17/2017 Karar Tarihi 04.05.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 95/2014 Dava No 17/2017 Karar Tarihi 04.05.2017
Numara: 95/2014
Dava No: 17/2017
Taraflar: Hülya Bal n/d Hülya Taşın ile Süleyman Yıldız arasında
Konu: Res judicata (Kaziyye-i muhakeme).
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 04.05.2017

-D. 17/2017 Yargıtay/Hukuk No: 95/2014
(Girne Dava No: 1377/2012)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ, Beril Çağdal


İstinaf eden: Hülya Bal n/d Hülya Taşın, Girne
- (Davacı)

ile

Aleyhine istinaf edilen: Süleyman Yıldız, Girne
(Davalı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Talat Kürşat ve -Avukat Akan Kürşat adına Avukat Çağdan Eryılmazlar hazır
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Seyhan Yıldırım hazır

Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Talat Usar'ın 1377/2012 sayılı davada, 3.4.2014 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından ya-pılan istinaftır.

------------

K A R A R

Gülden Çiftçioğlu: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: İstinaf Eden/Davacı, kararda bundan böyle sadece "Davacı" ve Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı ise,- sadece "Davalı" olarak anılacaktır. Davacı, Alt Mahkemenin 3.4.2014 tarihli ret ve iptal kararına karşı bu istinafı dosyaladı.


İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR

Bu istinaf ile ilgili maddi ve hukuki olgular özet olarak şöyledir:

Davacı, Davalı ile 9.10.20-06 tarihinde Girne'de Hürriyet Caddesinde kain, zemin kattaki 1 No.lu iş yerini kiralamak amacıyla yazılı bir kira akdi imzaladı. Yazılı kira akdi sona erdikten sonra, Davalı yasal kiracı oldu.

Davacı; Girne Kaza Mahkemesinde Davalı No.1 olarak (bu dava-daki Davalı Süleyman Yıldız), Davalı No.2 olarak Müteveffa Girneli Yunus Akbulut'un Tereke İdare Memuru sıfatıyla Emrah Merih Akbulut, Davalı No.3 olarak ise Ümit Bülent Emen aleyhlerine 1990/2007 sayılı tahliye davasını dosyaladı.

1990/2007 sayılı Dava-yı dinleyen Girne Kaza Mahkemesi, davayı ret ve iptal etti. Davacı, 1990/2007 sayılı davada verilen hükmü istinaf etti.

Yapılan istinafı dinleyen Yargıtay, Yargıtay/Hukuk 118/2010 Dağıtım 13/2012 sayılı kararda, Davacının, Davalının yasal kiracı olduğund-an hareketle mütecavizliğe dayanan kullanım bedeli kaybı veya mesne profits taleplerini reddetti ve geçmişe dönük kira talepleri ile ilgili ise emir verdi.

Davacı bu karardan sonra, Girne Kaza Mahkemesinde, huzurumuzdaki istinafa konu 1377/2012 sayılı da-vayı dosyaladı ve Davalıdan, sözleşmenin hitam bulmasından sonra oluşan yasal kiracılığa istinaden, mecuru tasarrufunda tuttuğu 9.10.2007 tarihinden 7.10.2008 tarihine kadarki 12 aylık süre için 3000 Stg.den ceman, 36,000 Stg. kira bedeli talep etti.

Da-valı müdafaasında ön itirazda bulundu ve Davacının bu talepleri yapmaktan men edilmesi veya estopped olması gerektiğini belirtti. Davalı, müdafaanın devamında ise, Davacının taleplerine hakkı olmadığını ileri sürdü ve bu talepleri ret ve inkar etti.

Al-t Mahkeme davayı dinledi ve kararında Davacının taleplerinin res judicata (kaziyye-i muhakeme) olduğuna bulgu yaparak ön itirazlara istinaden davayı reddetti. Alt Mahkeme, bu bulguyu yapmasına ilaveten, meselenin istinafa gitme ihtimaline binaen davanın es-asını da inceledi ve Davacının davasını ispat etmeyi başardığına bulgu yaptı. Alt Mahkeme neticede, davanın ön itirazlardan dolayı ret ve iptal edilmemiş olsa idi, Davacı lehine Davalı aleyhine ödenmemiş kira bedelleri toplamı 36,000 Stg. için emir ve hükü-m verilmesi gerektiğine bulgu yaptı.

Davacının istinafı, davanın ret ve iptal kararına istinat etmektedir.

İSTİNAF SEBEPLERİ

Davacı istinafında 4 istinaf sebebi ileri sürmekle birlikte, istinafını tek başlık altında toplamıştır:

Muhterem Alt Mahke-me, Davacının taleplerinin ve
davasının res judicata olduğuna karar vermek ve/veya
ön itirazlardan davasını reddetmekle hata yaptı.

DAVACININ İDDİA VE ARGÜMANLARI

Davacı Avukatının istinaftaki hitabı özet olarak şöyledir:
Davacının Davalı aleyhinde- dosyaladığı 1990/2007 sayılı davadaki dava sebebi (cause of action) haksız fiil ile ilgili dava sebebine, Davalının mütecaviz olmasına istinaden mesne profits ödenmesine dayanmaktaydı. Halbuki Davacının istinafa konu davası ödenmeyen kira bedellerine daya-nmakta olup daha önceki davasından farklı bir dava sebebi bulunmaktadır.

Davacının dosyaladığı her iki davadan, birinde haksız fiil talebi, diğerinde ise ödenmeyen kira bedelleri talebi yapılmış olması nedeniyle, farklı iki dava sebebi bulunmakta olup b-u nedenle Davacının bu davadaki talepleri res judicata oluşturmaz.

Davalı Avukatının hitabı ise özetle şöyledir:

Davacı, daha önce dosyaladığı davanın Talep Takririnde, hataen Davalının hem mütecaviz hem de yasal kiracı olduğunu iddia etti. Davacı, ta-lep kısmında ise, sadece mütecaviz iddiasına dayanarak kullanım bedeli kaybı veya mesne profits talep etti. O davada Alt Mahkeme, Davalının mütecaviz olmadığı gerekçesiyle kullanım bedeli kaybı taleplerini reddetti. Alt Mahkemenin kararından yapılan istina-fta, Yargıtay, Yargıtay/Hukuk 118/2010 Dağıtım 13/2012 sayılı kararında bu kararı onayladı ve Davalının mütecaviz olmadığından kullanım bedeli kaybı veya mesne profits talebinde bulunamayacağına karar verdi.

Yargıtayın mezkur kararı bu konudaki ihtilafl-a ilgili nihai olup, bu karardan sonra yeni bir dava açılması veya talepte bulunulması res judicata teşkil eder.

Davacının dava sebebi, her iki davada da Davalının kullanımından dolayı elde etmesi gereken bedel olup, dava sebeplerinin farklı olduğundan -söz etmek mümkün değildir. Davacı, ilk davada davasını yanlış veya hatalı bir argümana dayandırmış veya hata yapmıştır. Davacının, hatalı bir dava açması sonucu mahkemenin bu hatalı davayı reddetmesinden sonra, aynı talepleri içeren yeni bir dava açılamaz -veya hata giderilerek dava açma hakkı olamaz; res judicata kuralı, yeni bir dava veya yargılama yapılmasına engeldir.

Belirtilenlerle, istinafın masraflarla reddi gerekir.

İNCELEME

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının taleplerinin ve davasının res judic-ata olduğuna karar vermek ve/veya davasını reddetmekle hata yaptı.

Alt Mahkeme, istinafa konu kararda, Davacının taleplerinin res judicata olduğuna karar vermiş ve davanın ret ve iptaline emir vermiştir. Bu bulgusundan sonra Alt Mahkeme meseleyi incele-meye devam etmiş, Davacının kira alacağı taleplerinde haklı olduğuna bulgu yapmış ve neticede davanın ön itirazdan ret ve iptal edilmesine karar vermemiş olsa idi Davacı lehine hüküm verilmesi gerektiği bulgusuna varmıştır.

Yukarıda özetlenen ve Alt Ma-hkemenin kararında incelenen ihtilaflar ile ilgili olarak,"OLGULAR" başlığı altında yer verdiğimiz olgularda taraflar ihtilaflı değildir. Buna bağlı olarak bu istinafın temeli, tarafların res judicata prensibi ile ilgili hukuki argümanlarıdır.

Res judic-ata sadece kayıtlara uygulabilen bir doktrin olmayıp, mahkemeler tarafından yargılamanın sonlandırılmasını gerektiren temel bir doktrindir ve estoppel prensibinin bir parçası olarak uygulanır (Halsbury's Laws of England Vol.3 sayfa 185 - treat as a branch -of law of estoppel).

Res judicata, başarısız tarafın, daha sonraki bir işlem ile kararın doğruluğunun aksini ispat etmeye çalışmasını engelleyen bir estoppel (estoppel per rem judicatam) doktrini-dir (Phipson on Evidence 13.Edition sayfa 611 para.28-23).-
Tarafları aynı olan bir yargısal işlemden sonra başlatılan ikinci bir yargısal işlemde, bir tarafın estoppel per rem judicatam doktrinini ileri sürebileceği dört ahval bulunmaktadır. Bunlardan ilki; dava sebebi estoppel'i olup tüm mesele ile ilgili k-arar verilmiş olmasına karşın, yeniden yargılamanın açılmasına çalışılan durumlardır. İkincisi; olgularla ilgili estoppel'dir. Olgularla ilgili estoppel olduğu durumlarda, mahkemenin, kararına varırken esasen dikkate almış olduğu olgunun, yeniden yargılama-ya açılmaya çalışıldığı durumlardır. Bunlardan üçüncüsü ise; ileri sürülmemiş olgulara dayanılan estoppel'dir. Böyle bir durumda, ileri sürülebilecek veya sürülmesi gereken ve bir önceki davada ileri sürülmeyen olguların bu dava altında yargılamaya açılmas-ına çalışılmaktadır. Dördüncü ve sonuncusu ise, yukarıda belirtilen üçüncü durumun daha da uzatılmış hali olan, verilmiş kararın kendisiyle ilgili olarak ortaya atılmayan konuların değil de, önceki karardaki herhangi bir konuyla ilgili olarak ortaya atılma-yan hususların yargılamada ileri sürülmeye çalışıldığı durumlardır. Bu husus Arnold v. National Bank Plc. davasında yer verilen Res Judicata by Spencer - Bower and Turner 2nd Ed.da belirtilen şu görüşe dayanmaktadır.

"There are, however, four situations -where in second proceedings between the same parties the doctrine of estoppel per rem judicatam may be invoked: (i) cause of action estoppel, where the entirety of a decided cause of action is sought to be relitigated; (ii) issue estoppel or, 'decided issu-e estoppel,' where an issue is sought to be relitigated which has been raised and decided as a fundamental step in arriving at the earlier judicial *97 decision; (iii) extended res judicata or 'unraised issue estoppel,' where an issue is sought to be litig-ated which could, and should, have been raised in a previous action but was not raised ( Henderson v. Henderson (1843) 3 Hare 100- ); (iv) a further extension of (iii) to points not raised in relation to an issue in the earlier decision, as opposed to issues not raised in relation to the decision itself."

Bir dav-a sebebinin tümüne karşı estoppel olarak ileri sürülen res judicata; hukuki ihtilafların veya olgusal bulguların tespitini de içerebilecek, verilen hüküm ile, tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenerek neticelendirildiği iddiasıdır. Halsbury's Laws o-f England 3.Edition Volume 15 sayfa 182 para. 357'de bu görüş şöyle ifade edilmiştir:

"357.Meaning of res judicata. Where res judicata is pleaded by way of estoppel to an entire cause of action, it amounts to an allegation that the whole legal rights a-nd obligations of the parties are concluded by the earlier judgment, which may have involved the determination of questions of law as well as findings of fact."


Res judicata müdafaasında başarılı olunabilmesi için, hüküm verilen dava ile daha sonra açıl-an davanın dava sebeplerinin aynı olması ve daha önceki yargısal işlemde davacının hakkını elde etme imkanı olmasına rağmen davacının kendi hatası nedeniyle eksik bıraktığı veya talep etmediği bu hakkını ikinci davada talep edip elde etmeye çalışıyor olmas-ının ispat edilmesi gerekir (Halsbury's Laws of England 3.Edition Volume 15 sayfa 182 para. 358):

"358.Essentials of res judicata. In order that a defence of res judicata may succeed, it is necessary to show not only that the cause of action was the sa-me, but also that the plaintiff has had an opportunity of recovering (e), and but for his own fault might have recovered in the first action that which he seeks to recover in the second."

Res judicata müdafasında başarılı olunabilmesi için yukarıda belir-tilen her iki unsurun bu müdafaayı ileri süren tarafça ispat edilmesi gerekir.

Dava sebebinin aynı olmasından kasıt, yapılan talebin bire bir aynı olması değildir. Hükme bağlanan ilk davada ihtilaf konusu yapılmış veya ihtilaf konusu yapılmaya olanaklı -ve iddiayı yapan tarafa açık tüm hususların ikinci davada talep edilen çarenin dayandığı ihtilaflı hususlarla aynı olması halinde, bu ihtilaf yetkili mahkemenin huzuruna gelip neticelendiğinden karar nihaidir ve bu karar tüm mahkemeleri bağlar (Halsbury's -Laws of England sayfa 182):

"In order to support that defence it was necessary to show that the subject matter in dispute was the same (that is to say, that everything that was in controversy in the second suit as the foundation of the claim for relief w-as also in controversy or open to controversy in the first suit), that it came in question before a court of competent jurisdiction, and that the result was conclusive so as to bind every other court."


-Res judicata müdafaasının şahadet hukuku açısından değerlendirildiği Phipson on Evidence 9.Edition sayfa 434'de, aynı dava sebebi ve ihtilaftan ne anlaşılması gerektiği açıklanmıştır. Alt Mahkeme bu hususu kararına doğru şekilde yansıtmıştır. Alt Mahkeme k-ararında bu konuya şöyle yer vermiştir:
"Same subject - matter and object. In order that a former judgement should conclude the parties thereto or their privies, either as an estoppel or as evidence, the matter dispute must be identical in both proceedings-; though it is not necessary that it should be the only point in issue in either, or that the cause of action should be the same.

Aynı dava sebebi ve ihtilaf. Önceki bir hükmün, hükme konu tarafları veya tarafların ilgili temsilcilerini hukuki bir engel -(estoppel) veya şahadet (evidence) olarak bağlaması için, ihtilaf konusu meselenin, her ne kadar da Davalıların her birinin tek ihtilafı olması zorunluluğu olmasa da, her iki davada da aynı olması veya dava sebebinin aynı olması şarttır."

Res judica-ta müdafaasında dava sebebinin aynı olması hususunda belirleyici faktör, her iki davanın dava konusu ve amacının aynı olmasıdır. Bunun belirlenmesinde uygulanacak test (safest test) her iki davayı destekleyen şahadetin aynı olup olmadığıdır (Phipson on Evi-dence 12.Edition sayfa 540 para.1336).

Res judicata prensibinin temel amacı, tarafların yargılamada tüm davalarını ortaya koymalarını sağlamaktır. Bu husus res judicata prensibi ile ilgili en önemli kararlardan Henderson v. Henderson (1843) 3 Hare 100 da-vasında ifade edilmiştir:

"In trying this question, I believe I state the rule of the court correctly, when I say, that where a given matter becomes the subject of litigation in, and of adjudication by, a court of competent jurisdiction, the court requir-es the parties to that litigation to bring forward their whole case, and will not (except under special circumstances) permit the same parties to open the same subject of litigation in respect of matter which might have been brought forward as part of the -subject in contest, but which was not brought forward, only because they have, from negligence, inadvertence, or even accident, omitted part of their case. The plea of res judicata applies, except in special cases, not only to points on which the court was- actually required by the parties to form an opinion and pronounce a judgment, but to every point which properly belonged to the subject of litigation, and which the parties, exercising reasonable diligence, might have brought forward at the time ."

Hend-erson davasında unraised issue of estoppel durumu olduğundan, önceki yargısal işlemde mahkeme huzuruna getirilmeyen olguların ik-inci yargısal işlemde mahkeme huzuruna getirilmeye çalışılmaktaydı. O davada tarafların meselenin tamamını mahkeme huzuruna getirmelerinin gerekliliği mahkeme tarafından belirtilerek, bir tarafın ihmalkarlığı, dikkatsizliği veya kazaen meselenin tamamını o-rtaya koyamadığı veya eksik koyduğu gerekçesi ile yargılamanın tekrar yapılmasına izin verilmeyeceği,res judicata müdafaasının buna engel olduğu ifade edilmiştir. Aynı karara göre, res judicata müdafaası, sadece tarafların mahkemenin görüşünü beyan edip ka-rar vermesini talep ettiği noktalarla sınırlı değildir ve o yargılamanın konusuna bağlı tüm hususlarla ilgili ve tarafların makul bir özen göstermekle yargılamada mahkeme huzuruna getirebileceği tüm iddialarla ilgili de uygulanır.

Mesele, olguların tekr-ardan yargılama konusu yapılmaya çalışılması olduğunda; herhangi bir hukuk işlemindeki bir tarafın daha önce açtığı davada öne sürmesine engel bulunmayan, makul bir özen göstermesi halinde öne sürebileceği iddiaları tamamen kendi ihmali, dikkatsizliği veya- kazaen ileri sürememesi nedeniyle, o tarafa kesin hükme bağlanmış davada ileri sürmediği gerekçesiyle bu iddiaları yeni bir dava altında ileri sürmesine izin verilemez ve bu nedenle yargılamanın yeniden yapılmasına veya yargılamanın tekrardan açılmasına o-lanak tanınamaz.
Bunun yanında, R. v. Inhabitants of the Township of Hartington Middle Quarter (1855) 119 E.R. 288 davasında, bu konu incelenmiş ve mahkeme hükmün sadece karar verilmiş hususları mı yoksa karar verilmiş hususların yanı sıra kararın temeli -olduğu gerekçesiyle karar verilmesi gereken hususları da mı neticelendirmiş olduğu sorusu sorulmuş; varılan görüşü ise, mahkemenin karar verilen hususların yanı sıra karar verilmesi gereken hususları da nihai olarak neticelendirdiği sonucuna varmıştır:

-"The question then is, whether the judgment concludes, not merely as to the point actually decided, but as to a matter which it was necessary to decide, and which was actually decided, as the ground work of the decision itself, though not then directly the- point at issue. And we think it does conclude to that extent."

Makul bir özen gösterilmiş olunsaydı, mahkeme huzuruna getirilmesi mümkün olan olgular bulunması halinde "issue not raised estoppel" kuralının işleyeceği; buna rağmen makul bir özenle mahkem-e huzuruna getirilmesi mümkün olmayan olguların bir sonraki yargısal işlemde tekrardan yargılama konusu yapılmasına engel olunamayacağı kuralı doğru olmakla birlikte, estoppel müdafaası dava sebebinin tekrardan yargılama konusu yapılmaya çalışıldığı duruml-arda hukuki durum farklıdır.

Bu konu, Arnold v. National Westminster Bank Plc. [1991] 3 All ER 41 davasındaki res judicata incelemesinde ifade edilmiştir:
"Cause of action estoppel arises where the cause of action in the later proceedings is identical -to that in the earlier proceedings, the latter having been between the same parties or their privies and having involved the same subject matter. In such a case the bar is absolute in relation to all points decided unless fraud or collusion is alleged, suc-h as to justify setting aside the earlier judgment. The discovery of new factual matter which could not have been found out by reasonable diligence for use in the earlier proceedings does not, according to the law of England, permit the latter to be re-ope-ned."

Dava sebebine dayalı estoppel (cause of action estoppel), daha sonra başlatılan yargısal işlemdeki dava sebebi ve davadaki tarafların aynı olduğu ve aynı dava konusunu ihtiva ettiği durumlarda oluşur. Bu konudaki engel kati olmakla birlikte, hile ve-ya meşveret iddiası ileri sürülmesi ve ileri sürülen bu iddiaların daha önce verilen hükmün iptal edilmesini haklı kılıyor olması durumunda, böyle bir engelden söz edilemez. Dava sebebine dayalı estoppel durumunda, bir tarafın daha önceki dava aşamasında i-leri sürmediği ve makul bir çabayla ortaya çıkabilecek olguların bilgisinde olmadığına yönelik ileri süreceği gerekçeye de itibar edilemez.

Bu nedenle, res judicata müdafaası her iki davanın dava sebebinin aynı olduğuna dayanıyorsa, ortaya çıkan estoppe-l engelinin tek istisnası daha önceki kararın hile veya meşveret ile alınmış olması durumudur. Hile ve meşveret iddiasında başarılı olunması durumunda bu engel aşılabilir.

İleri sürülen estoppel iddiası ileri sürülmeyen olgulara dayandığında ise, yargılam-anın yapılmasını isteyen taraf makul bir özen göstermiş olsa da, daha önceki yargısal işlemde ileri süremediği o aşamada olguları ileri sürmesine olanak olmadığını ispat etmesi halinde, estoppel müdafaasını başarısız kılarak bu iddialarını ileri sürebilmes-inin önündeki engeli kaldırmaya hak kazanacaktır.

Ülkemizde res judicata prensibi, Yargıtayın içtihatlarında inceleme konusu olmuş ve yukarıda belirlenen prensipler takip edilerek kararlar verilmiştir.
Daha önce değindiğimiz kararlarla paralel bir kara-r üreten Yargıtay, Ahmet Mustafa ile Kemal Ali Yargıtay/Hukuk 17/1978 referanslı kararında, bir tarafın ihmal, dikkatsizlik ve kazaen mahkeme huzuruna getirilmeyen dava sebeplerinin veya meselenin bir kısmının tekrardan dava konusu yapılamayacağı ifade edi-lmiştir:

"Genellikle bir davalı veya davacı tüm meselesini Mahkeme önüne koymalıdır ve ihmal, dikkatsizlik veya kazaen meselesinin bir kısmını Mahkeme önüne koymamışsa bile aynı dava konusunu tekrar açamaz. Böylelikle taraflar dava sebebini veya talepleri-ni bölemezler ve daha önceki davadaki ihtilâflı hususlar altında kendilerine açık olan olguları daha sonraki davada ileri süremezler. Mamafih, talep olunan davanın daha önceki davada elde edilmesine fırsat veya ileri sürülen sorunun daha önceki davada uygu-n şekilde kararlaştırılmasına olanak yok idi ise, böyle bir talebin ikinci davada yapılmasına veya böyle bir sorunun ikinci davada ortaya atılmasına hukuki bir engel mevcut olamaz."

Bu içtihadı takip eden Kıbrıs Ticaret Bankası Ltd. ile Ekonomi ve Maliye -Bakanlığı Yargıtay/Hukuk 111/1987 Dağıtım 40/1988'de, res judicata (kaziyye-i muhakeme) müdafaasında başarılı olunabilmesi için mevcudiyeti gerekli 3 koşul aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:
(i) Davaya konu teşkil eden ihtilaflı hususun daha önceki davada -karara bağlanmış olması;

(ii) Daha önceki davadaki hükmün nihai olması ve

(iii) İki davada da tarafların aynı olması.

Alt Mahkemenin kararında yer verdiği, 'HANDE' M/V gemisi sahipleri Karahasan Denizcilik ve İşletme, Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Hande -M/V gemisi üzerinde yüklü ve/veya Hande M/V gemisinin Magosa Limanına tahliye edilmiş yük. Ve diğerleri Yargıtay/Hukuk 36/1982 Dağıtım 22/1982 davasında ise belirtilen görüş şöyledir:

"Herhangi bir taraf gerek davasını veya gerekse müdafaasını kaziyei mu-hakemeye dayandırmak niyetinde ise kaziyei muhakeme teşkil ettiği iddia edilen kararın, yargısal bir karar olduğunu, kararın tevfim edildiğinin, kararı veren yargı yerinin böyle bir kararı vermeye yetkili olduğunun, kararın nihai olduğunun, kaziyei muhakem-enin ileri sürüldüğü yargısal işlemde istenen kararın daha önce neticeye vardırılan karar ile sonuçlandığının ve her iki safahada da tarafların veya seleflerinin (privies) aynı olduklarının kanıtlanması gerekir."

Tüm yukarıda belirtilenlerden ortaya çık-an sonuç, res judicata (kaziyye-i muhakeme) müdafaasında başarılı olunabilmesi için:

Res judicata olduğu iddia edilen kararın yargısal bir karar olduğunun,
Kararın tevfim edildiğinin,
Kararı veren mahkemenin böyle bir kararı vermeye yetkili olduğunun,
Kar-arın nihai olduğunun,
Res judicata müdafaası yapılan yargısal işlemde istenen kararın daha önce neticeye vardırılan karar ile sonuçlandığının, ve
Her iki yargısal işlemdeki tarafların veya seleflerinin aynı olduklarının
kanıtlanması gerekir.

Bu unsurl-arın mevcudiyetinin ispatı halinde, res judicata müdafaası estoppel altında başarılı olacaktır.

Res judicata müdafaası ile ilgili hukuki prensipler ve içtihat kararları değerlendirildiğinde, belirtilen koşulların var olduğunun ispat edilebildiği durumla-rda, müdafaada bu hususta öne sürülen estoppel iddiasına istinaden, bu müdafaaya bağlı olarak davanın reddedilmesi zorunludur.

Meselemize döndüğümüzde, Davacı, 1990/2007 sayılı davada, Davacının talebinin, Haksız Fiiller Yasası'na veya kurallarına istin-aden mütecavizlik ve kullanım bedeline yönelik olduğu, buna rağmen 1377/2012 sayılı davada ise, Davacının yasal kiracılığa dayanarak kira bedellerini talep ettiğini ileri sürerek, her iki davanın dava sebeplerinin ayrı olduğunu; 1990/2007 sayılı davadaki d-ava sebebinin haksız fiil, 1377/2012 sayılı davada ise kiracılık ilişkisi olduğunu ileri sürmektedir.

Alt Mahkeme, kararında (Mavi 65), her iki davanın da temelinin kira sözleşmesinin ihlal edilmesi ve bu gerekçeye dayanan talepler olduğuna, bu nedenle -her iki davanın aynı dava sebebi ve ihtilaf içerdiğine bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme, makul bir gayret sonucu bilinmesine olanak olmayan gerçeklerin mevcudiyetinden söz edilemeyeceğine, tüm ihtilaf ve olguların ilk açılan dava aşamasında Davacı tarafında-n bilindiğine ve ikinci davada makul bir gayret ile bilinmesine olanak bulunmayan olguların ileri sürülmediğine bulgu yaparak, Yargıtayın verdiği karar ile meselenin tümünü nihai ve kesin olarak sonuca bağladığına da bulgu yaparak, davayı res judicata oluş-tuğu gerekçesi ile ret ve iptal etmiştir.

Davacı, Emare No.5 olarak kaydedilen 1990/2007 sayılı davanın Talep Takririnin 10.paragrafında, Davalının yasal kiracı olarak taşınmazı tasarruf etmekte olduğunu ileri sürmüş, buna karşın, davanın prayer kısmını-n 11.D paragrafında Davalıdan kullanım bedeli kaybı veya mesne profits talep etmiştir. Mezkur 1990/2007 sayılı davada, Davacının Davalı aleyhinde yasal kiracılığa bağlı kira bedeli talebi olmamıştır. O davayı dinleyen Alt Mahkeme, Davacının talepleri uyarı-nca Davalı aleyhine mesne profits ödenmesine emir vermiştir. Yüksek Mahkeme, D.13/2012 sayılı kararında meseleyi incelemiş, yasal kiracı olduğuna, yasal kiracı aleyhine mesne profits ile ilgili hüküm verilemeyeceğine, verilen hükmün ilgili kısmının iptal e-dilmesine karar vererek, Davacının istinafını Davacının, Davalı aleyhinde yasal kiracılıkla ilgili bir talebi bulunmadığı gerekçesiyle ret ve iptal etmiştir. Davacının istinafa konu davasındaki talepleri ise, Davalının yasal kiracı olmasına istinaden bu sü-re zarfında aylık kira bedelleri ödemesiyle ilgilidir.

Gerek 1990/2007 gerekse 1377/2012 sayılı davaların Talep Takrirlerine bakıldığında, her iki davada Davalının yasal kiracı olduğu iddia edilmekle birlikte, 1990/2007 sayılı davada bu iddiaya dayalı -talep yapılmamış veya bu talep eksik bırakılmıştır.

Davacı 1377/2012 sayılı davanın Talep Takririnde (Mavi 7) bunu açıkça ifade etmektedir:

"Ancak davalının kanuni kiracı olarak mecuru tasarrufunda bulundurduğu 1 yıllık süreye ait kira alacağı 1990/200-7 sayılı davada davacı tarafından talep edilmediği cihetle alt mahkeme ve/veya istinaf mahkemesi bu hususta daha önce herhangi bir karar vermedi ve/veya vermesi mümkün olmadı."

Bu ifadelerden, Davacının önceki davada ileri sürmediği bir hususu bir sonra-ki dava altında ileri sürmeye çalışmakta olduğu, Davalının ise estoppel iddiası ileri sürerek unraised issue of estoppel müdafaasında bulunduğu anlaşılmaktadır.

1990/2007 sayılı davada verilen karar yargısal bir yetki kullanan yetkili bir mahkeme taraf-ından tefhim edildiğinden, Alt Mahkemenin bu unsurların var olduğuna yönelik bulgusunda hata yoktur.

Davacının 1990/2007 sayılı davasında dayanılan dava sebebi ve ihtilaf haksız fiil olmadığı bir yana, Davacının dosyaladığı her iki davada ihtilaf konusu- müşterek olup, Davalının yasal kiracı olarak Davacının taşınmazını kullanmasına dayalı maddi taleplerle ilgilidir. Her iki davada dava sebebi ve ihtilaf, aynı, yasal kiracı olarak kullanıma dayalı maddi taleplerle ilgili olduğundan, Alt Mahkemenin bu yönd-eki bulgusunda bir hata yoktur.

Davacının 1990/2007 sayılı önceki davasının istinafında, Davalının yasal kiracılık statüsü ve ödemesi gereken meblağlar belirlenmiş, Alt Mahkeme bu konuda bir karar vermiş, mesele Yargıtaya gelerek Yargıtay tarafından da -karar verilmesi ile nihai bir karar üretilmiştir. Bu gerçekler ışığında, Alt Mahkemenin ihtilaf ile ilgili nihai ve kesin bir karar olduğu bulgusunda hata bulunmamaktadır.

Davacı, Davalının yasal kiracı olduğunun bilgisinde olmadığını veya makul bir çab-a ile yasal kiracı olduğunun bilgisinde olmadığını ileri sürmediği gibi, 1990/2007 sayılı davanın layihasındaki Davalı ile ilgili yasal kiracılık iddialarına istinaden bilgisi olmadığını ileri sürmesi de söz konusu olamazdı. Bu nedenle, Alt Mahkemenin bu y-öndeki bulgusunda da hata bulunmamaktadır.



Bu nedenlerle, 1990/2007 sayılı davada verilen kararın dayanağı olan yasal kiracılık ilişkisi ile ilgili hususların incelenerek nihai bir karar verildiğinden, bu istinafa konu 1377/2012 sayılı davada tarafla-r arasındaki kiracılık ilişkisi tekrar yargılama konusu yapılamaz ve yapılmasına izin verilemez.

Davacının, 1990/2007 sayılı davada, Davalı aleyhinde eksik iddialar ileri sürmüş olması ve talepte bulunmakta ihmal göstermesi veya dikkatsiz davranmış olmas-ı, Davacıya, aynı konuda aynı ihtilafla ilgili olarak tekrar yargılama hakkının olduğuna veya dava açma hakkını kullanmasına olanak tanıyacak şekilde karar verilmesine gerekçe olamaz. Davacının Davalı aleyhindeki mütecaviz ve yasal kiracılık iddiaları bir -birine alternatif olduğundan söz etmek ise mümkün değildir. Davacının Davalı aleyhine mütecavizliğe dayanan haklı bir dava sebebi olmadığı ve tek dava sebebinin yasal kiracılığa istinaden olduğu aşikardır. Bu nedenle alternatif bir talep yapılmış-çasına bi-r durum söz konusu olmadığı gibi, taleplerin alternatif olduğu iddiası Davacının istinafındaki iddialarını da haklı çıkarmaz.

Neticede, Davacının davasını res judicata bulunduğuna bulgu yaparak ret ve iptal eden Alt Mahkeme kararında hata yapmamıştır. Be-lirtilenlerle, Davacı istinafında başarılı olamadığından istinafın reddi gerekir.





SONUÇ

Davacı istinafında başarılı olamadığından, istinaf ret ve iptal edilir. İstinaf masrafları Davacı tarafından ödenecektir.




Gülden Çiftçioğlu Bertan Öze-rdağ Beril Çağdal
Yargıç Yargıç Yargıç


4 Mayıs 2017










18






Full & Egal Universal Law Academy