Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 94/2009 Dava No 30/2012 Karar Tarihi 29.06.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 94/2009 Dava No 30/2012 Karar Tarihi 29.06.2012
Numara: 94/2009
Dava No: 30/2012
Taraflar: Naica (Cyprus) Limited ile 1-Mülk Construction Kollektif Şti, 2-Altay Adademir, 3-Günsel Akarı, 4-Hasan Şah arasında
Konu: Alacak davası - Eşya satışından doğan alacak - Davacının alacağını talep eden dava açması - İlk Mahkemenin taraflar arasında akitsel ilişki (Privity of Contract) bulunmadığı nedeniyle davayı reddetmesi - Davacının ret kararını istinafı - İstinafın reddi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 29.06.2012

-D. 30/2012
Yargıtay/Hukuk No: 94/2009
(Lefkoşa Dava No: 353/2007)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Narin F.Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.

İstinaf eden :Naica (Cyprus) Limited, Girne.
(Davacı)
- il-e -

Aleyhine istinaf edilen :1.Mülk Construction Kollektif
Şti.Gönyeli-Lefkoşa.
2.Altay Adademir, Lefkoşa.
3.Günsel Akarı, Gönyeli-Lefkoşa.
4.Hasan Şah, Görneç - Mağusa.
(Davalılar)

-A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Ünsal Çağda
Aleyhine istinaf edilen 1,2,3 namına: Avukat Erdaş Erbilen.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıçı Beril Çağdal'ın 353/2007 sayılı davada 8.10.2009 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafı-ndan yapılan istinaftır.


-----------------


H Ü K Ü M


Narin F.Şefik : Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan: İstinaf eden/Davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin davayı ret ve iptal eden, 8.10-.2009 tarihli hükmünden bu istinafı dosyaladı.

İstinaf eden/Davacı, Aleyhine istinaf edilen/Davalılar aleyhine dosyaladığı dava ile, Davalılara fatura tahtında toplam 16,650 adet paletli bims sattığını ve 16,066.50 TL alacaklı olduğunu iddia ederek, bu m-iktar ve 24.7.2006 tarihinden tamamen tediye tarihine kadar %100 faiz için hüküm talep etmiştir.

Aleyhine istinaf edilen/Davalılar, dosyaladıkları müdafaa takririnde, konu emtianın Bunch Dış Ticaret Ltd. adlı şirketten satın alındığını, Davacı ile arala-rında akitsel bir ilişki olmadığını ileri sürerek, İstinaf eden/Davacının taleplerini reddettiler.

İstinaf eden/Davacı, müdafaaya cevap takririnde, Aleyhine istinaf edilenlerin iddialarını reddetmiştir.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Bundan böyle istin-af eden, Davacı, Aleyhine istinaf edilenler ise Davalılar olarak anılacaktır.

Huzurumuzdaki istinafa konu dava ile ilgili olgular özetle şöyledir.

Davacı, Şirketler Mukayyitliği nezdinde kayıtlı bir şirkettir. (Emare 2)

Davalı No.1, KKTC Kollektif -ve Komandit Şirketler ve Ticari Ünvanlar Yasası Fasıl 116 altında kayıtlı bir kollektif şirkettir. (Emare 3)

Davalı No.2, 3 ve 4, Davalı No.1 kollektif şirketin kayıtlı ortaklarıdır. (Emare 3)

Davacı, sair eşyalar yanında, bir yapı malzemesi olarak b-ilinen bims satışı yapmaktadır.

İlk Mahkemeye ibraz edilen, Emare 4 ve 5 sevk irsaliyesi defterlerine göre, 4.200 adet 20'lik bims ile 8.000 adet 10'luk bims 11.7.2006 tarihinde; 4.460 adet 20'lik bims 18.7.2006 tarihinde Davalı No.1'e teslim edilmiştir-.

Davalı No.1'in temsilcileri irsaliyeleri teslim almakla birlikte, bu irsaliyelerle ilgili olarak 24.7.2006 tarihinde düzenlenen 2 adet faturayı teslim almadılar.

Davalı No.1, yukarıda belirtilen teslimattan sonra, 10.8.2006 tarihinde, Davacı şirkette-n 8.448 adet 10'luk paletli bims aldı ve bunların bedelini ödedi.

Davalı No.1, dava konusu bimslerle ilgili siparişi, Bunch Dış Ticaret Ltd. temsilcisi Sait Güney isimli kişiye verdiklerini ve teslimattan sonra tüm miktarı ödediklerini ileri sürmüştür.
-
Bunch Dış Ticaret Ltd. tarafından Davalı No.1, adına düzenlenmiş Emare 6 ve 7 fatura ve makbuzlar tahtında, 12.200 adet bims için 14.8.2006 tarihinde, Davalı No.1 tarafından, 16,460 TL ödenmiştir.

İlk Mahkeme kararında, taraflar arasındaki akitsel iliş-ki (Privity of contract) ile ilgili açık bulgu yapmamakla birlikte, kullandığı cümleler itibarıyla dolaylı olarak, taraflar arasında akitsel ilişki olmadığı sonucuna varmıştır. İlk Mahkemenin kararının ilgili kısmı aynen şöyledir:

"Kanaatimce bu davanın- can alıcı noktası davalı no.1
tanığının şu ifadesidir.
"Ben kimden aldıysam ona ödedim vicdanen rahatım
kendi aralarındadır problem"
Emekli öğretmen olan davalı no.1 tanığı Altay
Akarı'nın doğru söylediğine dair hiçbir şüphem olmamışt-ır. Davacı tanığı ise bazı hususları Mahkemeden gerek talep takririnde yer vermeyerek, gerekse şahadetinde değinmemeye çalışarak gizlemeye çalışmıştır görüşündeyim. Bu nedenle bu meseledeki gerçeklerin davalı no.1 tanığının ifade ettiği gibi olduğunun daha- olası olduğu kanaatindeyim. Bir başka anlatımla ihtimaller dengesi prensibi ışığında davacı davasını isbat edememiştir.Bu nedenle dava red ve iptal edilir. Davacının davalılara 800 TL dava masrafı ödemesine emir verilir."


İSTİNAF SEBEPLERİ:


Davacı ist-inaf ihbarnamesinde (5) istinaf sebebi ileri sürmekle birlikte, bu istinaf sebeplerini tek başlık altında toplamak mümkündür. Buna göre;

Muhterem İlk Mahkeme, huzurundaki şahadet ve emareleri
hatalı değerlendirerek, Emare 4 ve 5 sevk irsaliyeleriyle fa-turaların mevcut olmasına ve dava konusu bimsler Davalılara teslim edilmiş olmasına rağmen, Davalılar tanığı Altay Akarı'nın şahadetine itibar edip, taraflar arasında akitsel ilişki (Privity of contract) olmadığına bulgu yaparak, davayı reddetmekle hata et-miştir.


TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:


İstinafın duruşması esnasında, taraf Avukatlarının ileri sürdüğü argümanları şöyle özetleyebiliriz:

Davacı Avukatı özetle; Emare 4 irsaliyelerin, Davalıların yetkilileri tarafından imzalanmış ve dava konusu emt-ia Davalılara teslim edilmiş olmasına rağmen, İlk Mahkemenin Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 4(1) (3) maddesi hilâfına, taraflar arasında akitsel ilişki olmadığı bulgusunu yapmakla hata ettiğini, Davalıların yaptıklarını iddia ettikleri ödeme ile ilgili şa-hadet çağırmadıklarını, malın tesliminden sonra ispat külfetinin Davalılara geçtiğini, Davalıların üzerlerine düşen ispat külfetini yerine getirmediklerini, malın siparişini Davalıların verdiğini, teslimatın Davalılara yapıldığını, Muhterem İlk Mahkemenin,- Davalı tanığının şahadetine itibar edip, taraflar arasında akitsel ilişki yoktur şeklinde sonuca ulaşmasının hatalı olduğunu ve kararın iptal edilerek Davacı lehine hüküm verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Davalılar Avukatı ise; teslimatın yapılması-nın taraflar arasında sözleşme olduğu anlamına gelmediğini, Davacının öncelikle taraflar arasındaki akitsel ilişkiyi ispatlaması gerektiğini, Eşya Satış Yasası'na göre, emtia satış sözleşmesinin, satıcının bir bedel karşılığında emtianın mülkiyetini alıcıy-a devretmeyi, alıcının da satış bedelini, satıcıya ödemeyi kabul etmesi üzerine meydana geleceğini, Davalıların Sait Güney'e sipariş verdiğini, onun stokunun bitmesi nedeniyle 3. şahıstan kendilerine teslimat yapıldığını, dava konusu emtia ile Davalılar ar-asında herhangi bir eşya satışının yapılmadığını ileri sürerek, kararın doğru olduğunu belirtmiştir.

İNCELEME:

Taraf Avukatlarının iddia ve argümanlarını bu şekilde özetledikten sonra, şimdi tek başlık altında ele alacağımız istinaf sebeplerini incele-memiz gerekmektedir.

I. Muhterem İlk Mahkeme, huzurundaki şahadet ve emreleri
hatalı değerlendirerek, Emare 4 ve 5 sevk irsaliyeleriyle faturaların mevcut olmasına ve dava konusu bimsler Davalılara teslim edilmiş olmasına rağmen, Davalılar tanığı Altay- Akarı'nın şahadetine itibar edip, taraflar arasında akitsel ilişki (Privity of contract) olmadığına bulgu yaparak, davayı reddetmekle hata etmiştir.

İlk Mahkeme, Davalılar Tanığı Altay Akarı'nın şahadetine inanmak suretiyle sonuca ulaşmış ve taraflar ara-sında akitsel ilişki olmadığına karar vermiştir.

Davayı dinleyen mahkemenin, huzurundaki şahadeti değerlendirme konusunda, Yargıtaydan çok daha avantajlı olduğu ve açık surette yapılmış bir hata olmadığı veya ilk mahkemenin huzurundaki emarelerle şahadet-i hatalı değerlendirdiği ortaya konmadıkça, ilk mahkemenin bulgularına müdahale edilmeyeceği bir çok içtihat kararında ifade edilmiş, yerleşmiş temel bir prensiptir.

Davacı Avukatı, emtianın teslimi ve irsaliyelerin imzalanmasını taraflar arasındaki eşya- satış sözleşmesinin varlığına delil teşkil ettiğini ve teslimle ispat külfetinin Davalıya geçtiğini ileri sürerek, iddiasına dayanak olarak Yargıtay/Hukuk 76/96 (D.12/97) sayılı içtihat kararını göstermiştir.

Konu içtihat kararında, taraflar arasındaki -bir sözleşmenin var olup olmadığı ile ilgili, Fasıl 149 Akitler Yasası'na atıfta bulunulmuş ve Chitty on Contracts kitabına atfen şöyle denmiştir:

"Undertakings enforceable by law. The law of contract is
concerned with those undertakings betwe-en men which the law will, if necessary, enforce in case either of the parties fails to carry out his bargain in order that the legitimate expectation of the other in the realisation of his object may not be defeated."


Yukarıda iktibas ettiğimiz bölümün- Türkçe tercümesi kararda belirtilmemekle beraber, iktibas edilen kısmın anlamını şöyle özetleyebiliriz:

Sözleşmeler Hukuku, sözleşmeye taraf olan kişilerin taahhütlerini yerine getirmemeleri halinde, diğer tarafın haklı beklentilerinin başarısızlığa uğr-amaması için, yapılan taahhütlerin ifasını amaçlamıştır.

Nitekim aynı kararın 6. sayfasında, gerçek satıcının başkası olduğuna ilişkin iddiaya karşı şöyle denmiştir:

"Gerçek satıcının Davacı olmadığı hususundaki Davalı
iddiaları ise Davalının akit alt-ındaki sorumluluklarını yerine getirmek istememesinden kaynaklanmaktadır."


Mezkûr karardan çıkarılacak netice; akit altındaki sorumluluklarını yerine getirmek istemeyen tarafa, bu fırsatın verilmemesi gerektiğidir.

Emare 4 ve 5 sevk irsaliyelerini, -Davalıların temsilcisinin imzalayıp malları teslim alması, ilk nazarda, eşya satış sözleşmesinin Davacı ve Davalılar arasında gerçekleştiği şeklinde algılanabilir.

Ancak Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 4(1) maddesine göre, Yasa'nın 19 ve 20. maddeleri- anlamında teslimat ile mülkiyetin alıcıya geçtiği sonucuna ulaşmak için, öncelikle taraflar arasında eşya satış sözleşmesinin oluşması gerekmektedir.

Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 4(1) maddesine göre, eşya satış sözleşmesinin tanımı şöyledir:



"4 -(1) Bir emtia satış sözleşmesi, satıcının bir bedel
karşılığında emtianın mülkiyetini satın alıcıya devrettiği veya devretmeyi kabul ettiği bir sözleşmedir. Bir müşterek malik ile diğer müşterek malik arasında bir satış sözleşmesi yapılabilir."

İlgili m-adde yorumu gerektirmeyecek kadar açıktır. Taraflar arasında eşya satış sözleşmesinin oluşabilmesi için, satıcının, bir bedel karşılığı eşyadaki mülkiyetini satın alana devretmesi veya devretmeyi kabul etmesi, tarafların iradelerinin bu yönde birleşmesi ge-rekmektedir.

Huzurumuzdaki meselede, Davalılar Tanığı No.1 Altay Akarı, dava konusu bimslerle ilgili olarak, şirket yetkililerinden Hasan Şah'ın sevk irsaliyelerini imzaladığı ve malı teslim aldığını kabul etmiş olmasına rağmen, (Mavi 77) yapılan teslima-tla ilgili olarak Davacı tarafından düzenlenen faturaları imzalamayı reddetmiştir. Adı geçen Tanık, kendilerinin siparişi Sait Güney'e verdiklerini, ithalatçı firmanın kim olduğunun kendilerini bağlamadığını, dolayısıyla gerçek satıcının Sait Güney'in tems-il ettiği Bunch Dış Ticaret Ltd. olduğunu şahadetinde söylemiştir.

Davalılar bu iddiaları müdafaa takririnde de ileri sürerek, davadaki uyuşmazlığın esaslı unsuru haline getirdiler:

Tadil edilmiş müdafaa takririnin 5. paragrafı aynen şöyledir:

"5. Da-valılar Talep Takririnin 2,3 ve 4. paragraflarını
şiddetle red ve inkar ederler ve isbatını talep ederler ve cevaben yukarıda 1. paragrafta mevcut olan iptidai itirazında belirtilen hususları aynen tekrar ederler ve Davalıların Davacıdan dava konusu emtia-ları hiç bir zaman sipariş etmediklerini, dava konusu emtiaların Güzelyurt'ta kain Bunch Dış Ticaret Ltd.'e sipariş edildiğini, Davalıların ve/veya Davalı No.1'in ismi geçen şirkete işbu emtiaların bedelini birtamam ödediğini, Davalıların Davacıyı akitsel -anlamda tanımadıklarını ve Davacının herhangi bir alacağı var ise Bunch Dış Ticaret Ltd'ten talep etmesi gerektiğini beyan ve iddia ederler.
Davalılar müdafaalarına devamla, Davacının yukarıda bahsedilen Bunch Dış Ticaret isimli şirketin temsilcisi ve/veya- sahibi Sait Güney aracılığıyla Davalılara teslim ettiği emtiaların Bunch'a Davalılar tarafından ödendiği zamanlarda Davacının Sait Güney tarafından dolandırıldığını anlayınca Davalılara gidip zararının telâfisi için en azından kendisinden yeni mallar alın-masını talep ettiğini ve Davalıların da bu talebi uygun görerek Davacıdan yeni siparişler verdiklerini ve birtamam ödediklerini, eğer durum böyle olmasa idi. Davacının işbu dava konusu emtialar ödenmeden yeni sipariş almasının tuhaf ve anlamsız bir durum y-arattığını iddia ederler."(Mavi 19-20)


Bu durumda bizim üzerinde durmamız gereken husus, İlk Mahkemenin taraflar arasında akitsel ilişki olmadığı bulgusunu yaparken hata yapıp yapmadığını tespit etmektir.

Bu meselede, ihtilâf konusu bimslerin teslimind-en sonra, Davacı ile Davalılar arasında bims alış verişi yapıldığı ve bu alışverişlerin bedellerinin ödendiği konusunda ihtilâf yoktur.

Sadece bu olgu, Davalıların sırf akitsel yükümlülüklerinden kaçınmak maksadıyle gerçek satıcının başkası olduğu ve sipa-rişi ona verdikleri şeklindeki Davacı iddiasını, ihtiyatla karşılamamıza sebep teşkil etmektedir.

Doğal olarak teslim edilen malla ilgili ödeme yapmayan bir firmaya mal vermeye devam etmenin mantığını anlamak zordur. Davacı Tanığı No.1 Ahmet Kutlay şaha-detinde, Davalıların bu teslimatla ilgili ödeme yapmayacaklarını söylediklerini kabul etmektedir. (Mavi 47)

Davacı Tanığı No.1 Ahmet Kutlay şahadetinde, siparişi Altay Akarı'nın verdiğini söylemesine rağmen (Mavi 25), istintakında Sait Güney'i tanıdığını -ve bu kişinin kendisini Davalılar ile tanıştırdığını söylemiştir. (Mavi 39)

Çok açık şekilde görülebileceği gibi, bu ticari ilişkide Sait Güney adlı kişinin fiilen var olduğu, Davacı Tanığı No.1 tarafından kabul edilmektedir.

Davacıya göre bu şahıs, Dav-alılardan sipariş alan kişi değil, sadece bir aracıdır.

Bu dava bakımından önemli nokta, Sait Güney'in pozisyonunun ne olduğu ve bu kişinin müdafaa takririnde belirtilen Bunch Dış Ticaret Ltd. ile olan ili-şkisidir.

İlk Mahkeme, 29.5.2008 tarihinde, Davalıların, Bunch Dış Ticaret Ltd.ten aldığı 21.7.2006 tarihli fatura ve 14.8.2006 tarihli ödeme makbuzunu Emare 7 olarak kabul etmiştir.

Emare 7 makbuza göre, Davacılar, Bunch Dış Ticaret Ltd.e 16,460 TL öd-emede bulunmuştur. (Mavi 99)

Konu ödeme, 64 ve 65 no'lu faturalara karşılık yapılmış olup, her iki faturada satılan emtia bims olarak gösterilmiştir.

Emare 7 faturalardaki Hasjen ve Küre Construction, Davalılara ait şirketler oldukları, Davalılar Tanığ-ı No.1 Altay Akarı tarafından, istintak sırasında sorulan sorular ile ortaya konmuştur.

Davalı No.1 Tanığı Altay Akarı, şahadetinde, ihtilâfa konu bimsleri Bunch Dış Ticaret Ltd.e kendi şirketleri için sipariş verdiğini, parayı pazarlık ettiğini ve sipar-işi verdiği Sait Güney'e ödediğini söyleyerek, Emare 6 ve 7'yi ibraz etmiştir.

Aynı Tanık, Davacı Tanığı No.1 Ahmet Kutlay'a, hangi tarihte Sait Güney'e ödeme yapacağını söyleyerek, birlikte gelmeleri halinde ona yardımcı olacağını, ancak ilgili tarihte -kimsenin gelmediğini söylemiştir. (Mavi 61)

Emare 7'de yer alan tahsilat makbuzuna göre, Davalılar talep edilen miktar kadar, yani 16,460 TL ödemede bulunduğu görülmektedir.

Bunun yanısıra, Davacı Avukatı dava konusu malların bedelleri ile ilgili bir öd-eme yapıldığını kabul ederek, istintakını şöyle tamamlamıştır.

"S. Bilerek veya bilmeyerek Altay Bey siz bu dava konusu
malların bedellerini yanlış yere ödediniz?
C. Hayır efendim ben kiminle pazarlık etmişsem, kimden
mal istemişsem ondan -teslim aldım. Ona ödedim."
(Mavi 79)


Davalıların, kendilerine teslim edilen bimslerin bedelini başka firmaya ödemiş olması, dava konusu bims siparişlerinin, paranın ödendiği kişi veya firmaya yapıldığı ihtimalini büyük oranda ortaya koymaktadır.

-Davalıların teslim aldıkları bimslerin bedelini ödememe gayreti içerisinde olduklarını gösteren şahadet, İlk Mahkeme huzuruna konmamıştır.

Zabıtlardaki tüm şahadeti tezekkür ettikten sonra, İlk Mahkemenin Davalılar Tanığı Altay Akarı'nın şahadetine iti-bar etmekle hata ettiğine ve huzurundaki şahadeti ve emareleri yanlış değerlendirdiğine ikna olmadık.

İlk Mahkemenin huzurundaki taraflar arasında akitsel ilişki (privity of contract) meydana gelmediği bulgusuna varmak için yeterli şahadet bulunduğundan,- istinafın reddi gerekmektedir.

SONUÇ:


Tüm yukarıdakiler ışığında istinaf reddedilir.

Mukayyiddin tespit edeceği istinaf masrafları, istinaf eden/Davacı tarafından ödenecektir.




Narin F.Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç - Yargıç Yargıç



29 Haziran, 2012





12






Full & Egal Universal Law Academy