Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 91/2010 Dava No 1/2011 Karar Tarihi 14.01.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 91/2010 Dava No 1/2011 Karar Tarihi 14.01.2011
Numara: 91/2010
Dava No: 1/2011
Taraflar: Aziz Kent ile Mertcan Özmerter n/d Mertcan Menteş Aziz arasında
Konu: Ara emri - Taşınmaz mala tecavüz (trespass) - Dava açma hakkı
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 14.01.2011

-
D. 1/11

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA. Yargıtay/Hukuk No: 91/2010
(Girne Dava No: 1477/2010)

Mahkeme Heyeti : Narin F.Şefik,Hüseyin Besimoğlu,Ahmet Kalkan.


İstinaf eden : Aziz Kent, Celebrity Otel, Lapta - Girne
(Davalı No.1)

- -ile -


Aleyhine istinaf edilen: Mertcan Özmerter n/d Mertcan Menteş
Aziz - 36, Müftü Ziya Efendi Sokak -
Lefkoşa
(Davacı)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Must-afa Güryel adına Avukat Harun
Güryel
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Menteş Aziz adına Avukat Süleyman Özsoylular.


Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Beril Çağdal'ın 1477/2010 sayılı davada 16.7.2010 tarihinde verdiği karara karşı Davalı No.1 -tarafından yapılan istinaftır.


-----------------

K A R A R


Narin F: Şefik : Bu istinafta Mahkemenin kararını Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan: İstinaf Eden/Davalı No.1, Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı tarafından 24.5.-2010 tarihli tek taraflı ara emri istidası ile talep ettiği ara emrinin, 16.7.2010 tarihinde verilmesi üzerine bu istinafı dosyalamıştır.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Bu meselede huzurumuzdaki istinafı ilgilendirdiği oranda olgular özetle şöyledir.

Al-eyhine İstinaf Edilen/Davacı 24.5.2010 tarihinde İstinaf Eden/Davalı No.1 ve diğerleri aleyhine Girne Kaza Mahkemesinde HMUT E.2 n.1 altında gayrımenkul mala tecavüzden tahliye, ara kâr ve zarar ziyan davası dosyaladı.

Aleyhine İstinaf Edilen aynı tarih-te tek taraflı bir istida dosyalayarak Davalıların dava konusu Aşağı Girne'de kayıt no.798, pafta/harita no.XII/13.4.XIII parsel 24 üzerindeki binaya herhangi bir şekilde müdahale etmekten, inşaat ve tadilat işlemi yapmaktan men edilmesini talep etti.

26-.5.2010 tarihinde istidayı tezekkür eden Mahkeme talep edilen emri geçici olarak verdi ve istidayı tekrar dinlenmek üzere 8.6.2010 tarihine tayin etti.

İstinaf Eden/Davalı No.1, 7.6.2010 tarihinde istidaya itirazname dosyaladı.

22.6.2010 tarihinde Mahke-me verdiği geçici ara emrini 9/76 sayılı Mahkemeler Yasasının 41/2 maddesi altında iptal etti ve istidayı dinlenmek üzere 9.7.2010 tarihine erteledi.

9.7.2010 tarihinde istidanın duruşmasına başlandı ve seri bir şekilde devam eden duruşma sonrasında 16.7-.2010 tarihinde Mahkeme talep edilen ara emrini istidanın (A) paragrafında talep edildiği şekilde verdi.

Mahkeme, kararında davadaki ihtilafın koçan no.798 üzerinde kain zemin kat dışındaki 1,2 ve 3. katların mülkiyetini ilgililendirdiğini, bu nedenle ko-nunun ciddi olduğunu, taşınmaz mal koçanının Davacı leyhinde ilk nazarda haklı dava sebebi teşkil ettiğini, taşınmazdaki konu daireler ile ilgili Nihal Doğan isimli kişi dışında tahliye hükmü bulunduğunu ve halen tüm dairelerin boş olduğunu, Davalı No.1'in- proje kapsamında tadilat veya inşaat yapması halinde geriye dönüşün imkansız olacağını belirterek, mevcut statükonun muhafaza edilmesi için talep edildiği şekilde ara emrini vermiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

İstinaf Eden, İstinaf ihbarnamesinde 8 istinaf- sebebi ileri sürmüştür.

İstinaf Eden Avukatı İstinaf duruşmasında istinaf sebeplerini ayrı ayrı ele almamış bir bütün olarak hitap etmiştir.

İstinaf Edenin hitabından istinaf sebeplerini 3 başlık altında toplayabiliriz.

İlk Mahkeme, dava sebebinin- tasarruf hakkına yapılan tecavüz olduğu hususuna inandıktan sonra, Davalı No.1'in itirazını kabul etmemekle hata etmiştir.
İlk Mahkeme, Aşağı Girne kayıt no.798, parsel 24 üzerindeki binanın zemin üzerinde 1.,2.,3. katların mülkiyetine ait olduğu hususund-a bulgu yapmakla ve parsel 23'ü kaale almamakla hata etmiştir.
İlk Mahkeme, ara emri prensiplerini uygulamadı ve/veya yanlış uyguladı.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

İstinaf Eden Avukatı hitabında özetle, bu istidaya bağlı davanın taşınmaz mala tecav-üz (trespass) davası olduğunu, tasarruf hakkına tecavüz ile mülkiyet hakkına tacavüz davasını ayırmak gerektiğini, bir tecavüz davasını ancak tasarrufu elinde bulunduranın açabileceğini, Davacının malda tasarrufu olmadığını, bu nedenle dava açamayacağını, -İlk Mahkemenin bu durumu dikkate almadığını, mülkiyet hakkına ihlâlın neticesi tazminat ile giderilebilir, ara emri alınmakla Davacının sonuçta elde edebileceği bir neticeyi ara emri ile elde ettiğini, mülkün bütünüyle Davacıya ait olmadığını, ihtilaflı ka-tların Turizm İşletmeleri tarafından Davalı No.1'e kiralandığını, Davacı bu karardan müşteki ise YİM'e başvurabileceğini bunu yapmadığını, Davalı No.1'in ihtilaflı katları tasarruf etme hakkı bulunduğunu ve bunun ara emri ile engelenemeyeceğini, statükonun- korunmasının tasarrufun Davalı No.1'e verilmesi ile korunabileceğini, İlk Mahkemenin ara emri prensiplerini yanlış uyguladığını, bu nedenle istidayı reddetmemekle hata ettiğini ileri sürdü.

Aleyhine İstinaf Edilen Avukatı, hitabında mülkiyet hakkı üzer-inde durduktan sonra, Salamis Bay Hotel davası olarak bilinen Yargıtay/Hukuk Birleştirilmiş 106/87 ve 118/87 nolu davalara atıfta bulunarak dava açma hakkı olduğunu İlk Mahkemenin kararında kısa ve öz olarak tüm unsurları incelediğini ve doğru karar verdiğ-ini ileri sürmüştür.

İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ:

Şimdi sırası ile istinaf sebeplerini incelememiz gerekmektedir.

1. İlk Mahkeme, dava sebebinin tasarruf hakkına yapılan tecavüz olduğuna inandıktan sonra, Davalı No.1'in ehliyetsizlik ile ilgili- itirazını kabul etmemekle hata etmiştir:

Bu istinaf sebebinin tek cümlelik izahı söyledir. Bir taşınmaz mala tecavüz davasında tasarrufu elinde bulundurmayan taraf mal sahibi olsa bile tecavüz (trespass) davası açamaz.

İlk Mahkemenin kararı dikkatli -bir şekilde incelendiğinde Mahkemenin İstinaf Edenin ön itirazını incelediği görülmektedir.

İlk Mahkeme doğru bir yöntemle HMUT E.2 n.1 altında dosyalanan talep şerhini tüm talepler açısından ele alıp incelemiş ve dava sebebinin tasarruf hakkına yapılan- tecavüz yanında, mülkiyet hakkına yapılan ihlallere dayandığını belirlemiştir. İstinaf Eden Avukatı istinaftaki hitabında bu meselede taraflar arasında mülkiyet hakkı ile ilgili bir ihtilaf olduğunu kabul etmiştir. Bu anlamda Davacının dava açma hakkının -olmadığından bahsetmek mümkün değildir. Bu nedenle İlk Mahkeme ön itirazı reddetmekle hata etmiş değildir.

Bu safhada bir hususa değinmeyi gerekli gördük.

İlk Mahkeme dava açma ehliyeti ile ilgili ön itirazı incelerken sadece talep şerhinin (A) parag-rafındaki talep bakımından İstinaf Edenin ön itirazını kabul edilebilir bulmuştur.

İlk Mahkemenin bu bulgusu istinaf edilmiş değildir. Ancak İlk Mahkeme ön itirazı Talep şerhindeki (B) ve (C) paragraflarındaki diğer talepler bakımından reddetmiştir.

D-avanın esasını incelerken aynı ön itiraz ile karşılaşılması halinde tarafların Birleştirilmiş Yargıtay Hukuk 106/87 ve 118/87 (D.47/89) sayılı içtihat kararını iyi tezekkür etmeleri gerektiğini belirtiriz.

İstinaf Edenin 1. istinaf sebebini reddederiz. -


2. İlk Mahkeme Aşağı Girne kayıt no. 798, parsel 24
üzerindeki binanın zemin üzerinde 1.,2.,3. katların mülkiyetine ait olduğu hususunda bulgu yapmakla ve parsel 23'ü kaale almamakla hata etti:

İlk Mahkeme kararında huzurundaki ihtilafın Aşağı Gir-ne'de kayıt no.798, parsel 24 üzerindeki binanın zemin üzerinde 1.,2. ve 3. katlarının mülkiyeti ile ilgili olduğuna ilişkin tespit yapmıştır. İlk Mahkeme konu taşınmaz malda bulunan zemin ve 1.,2.3. katların 798 nolu koçana ait olduğu kesin bulgusunu yapm-amıştır.

Esasen bu husus davanın esasını teşkil etmektedir ve İlk Mahkeme ara emri safhasında bu doğrultuda kesin bulgu yapmamakla hata etmiş değildir.

İstinaf Edenin 2. istinaf sebebini reddederiz.

3. İlk Mahkeme, huzurundaki meseleye ara emri
p-rensiplerini uygulamadı ve/veya yanlış uyguladı.

Ara emirleri için takip edilecek prensipler artık yerleşmiş olup, birçok kararda tekrarlanmıştır. Özellikle ara emri talepleri incelenirken gerekmedikçe meselenin esasına girilmemesi ve hepsinden önemlisi -davanın nihai neticesini etkileyecek kesin kararlardan İlk Mahkemelerin kaçınmaları gerektiği ifade edilmiştir. Bu konuda Yargıtay/Hukuk 21/78, Yargıtay/Hukuk 22/80, Yargıtay/Hukuk 7/80, Yargıtay/Hukuk 71/89, Yargıtay/Hukuk 40/93 sayılı içtihat kararlarına- atıfta bulunuruz.

İlk Mahkeme, karara bağlanması gereken konunun ciddi olup olmadığını incelerken huzurundaki ihtilâfın dava konusu 798 nolu koçan üzerinde bulunan katların mülkiyeti ile ilgili olduğunu saptamış ve bu nedenle konunun ciddi olduğu bulgu-sunu yapmıştır.

İstida, yemin varakası, itirazname ve ekli yemin varakası ile zabıtlar incelendiğinde Aşağı Girne'de kain dava konusu 798 nolu taşınmaz mal koçanını kapsayan mal üzerindeki katların, mülkiyeti ile ilgili taraflar arasında ciddi ihtilâfla-rın olduğu görülmektedir. Bu meselede bir tarafta elinde 798 nolu taşınmaz mal koçanını bulunduran Davacı, diğer tarafta Turizm İşletmeleri ile imzalanmış kira mukavelesi ile konu katlar üzerinde tasarruf hakkı talep eden Davalı No.1 bulunmaktadır. Bir kiş-inin elinde bulundurduğu koçana ait taşınmaz malı ile ilgili ihtilâf olması ciddi bir konudur ve İlk Mahkemenin bu doğrultudaki bulgusu hatalı değildir.

İlk Mahkeme Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunup bulunmadığını incelemişt-ir.

Bu unsur bakımından "belirti" sözcüğünün anlamını ortaya koymamız gerekmektedir.

Davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması kavramındaki "belirti" sözcüğünün anlamı Yargıtay/Hukuk 44/82'de yorumlanarak, bunun Müstedinin iler-i sürdüğü iddialarında haklı olabileceğine ilişkin bazı "işaretlerin" bulunması anlamına geldiği belirtilmiştir. (Gör Yargıtay/Hukuk 44/82 ve Yargıtay/Hukuk 31/93)

Ara emri maksatları bakımından belirtmemiz gereken husus Mahkemenin sadece ilk nazarda bö-yle bir belirti olup olmadığını incelemesi gerektiğidir.

İlk Mahkeme kararında davanın esasına girmekten kaçınarak Davacının ilk nazarda haklı olabileceğine ilişkin bulgusunu 798 nolu koçanın varlığına dayandırmıştır.

Bir taşınmaz mal koçanı hakkın -tesbiti açısından önemli bir resmi belgedir ve İlk Mahkemenin bulgusu hatalı değildir.

Davayı destekleyen materyalin mevcut oluşunun ara emri istidasına olan etkisi İngiltere'de bir çok kararda değerlendirilmiştir. Örnek verecek olursak;

1984 (1) AER s-ayfa 225'te rapor edilen Cayne v.Global Natural Resources davasında şöyle denmiştir.

"-For the purposes of an application for an interlocutory
İnjuction there is a triable issue between the parties if there is a serious question to be tried (one for which there is some supporting material) of which the outcome is uncertain."
.............-............................................ .........................................................

"...... It is sufficient of there is a serious question to
be tried, that is to say there is some supporting material for the plaintiff's case and out-come of the eventual trial on that issue is in doubt."-

Buna göre ara emri için müracaat eden bir Davacının taraflar arasında işitilebilecek ciddi bir davası varsa ve bu davasını destekleyecek materyale sahipse böyle bir materyal duruşmanın akıbeti kesin olmasa bile ara emri için yeterli kabul edileceğine ili-şkin karar verilmiştir.

İlk Mahkeme son olarak telâfisi imkansız zarar ve eski duruma dönüşün çok zorlaşacğı konusunu incelemiştir.

İlk Mahkeme bu konuyu incelerken önemli bir olguyu ihtilafsız kabul ederek kararını bu olgu üzerine kur-muştur.

İlk Mahkeme kararında şöyle demiştir.

"Mahkeme huzurundaki şahadetten dava konusu 1.,2.3.
katlarla ilgili olarak Nihal Doğan isimli şahıs dışında
tüm diğer dairelerle ilgili tahliye hükmü alındığı ve tüm
dairelerin boşaltıldığı ihtila-fsız bir husustur."

İlk Mahkemenin bu bulgusunun hatalı olduğuna ilişkin herhangi bir iddia yapılmadı.

Bu bulguya göre Davalı No.1'in elinde Turizm İşletmeleri ile imzalanan kira mukavelesi bulunmasına rağmen dava konusu taşınmaz mal üzerindeki 1. ve 2-. katların fiilen boş olduğu anlaşılmaktadır.

İstinaf Edenin istinaf ihbarnamesindeki 4. istinaf sebebi aynen şöyledir;

"4. Muhterem Bidayet Mahkemesi sunulan şahadet ve emarelerde 1975 yılından beri ve halen dava konusu binadaki tasarrufun Davalı No-.1'de olduğu açık ve seçik olarak ortada iken Davalı No.1'in dava sonuna kadar statükonun korunması talebinin: "Binanın mevcut hali ile korunması" olarak yorumlamakla ve/veya uygulamakla hata etmiştir."

Davalı No.1'in elindeki kira mukavelesi ile konu da-ireleri tasarruf etmeye hakkı olabileceği konusu başka şeydir, fiilen daireleri tasarruf etmesi başka şeydir. İlk Mahkemenin bulgusundan anlaşılan katların boş olduğunun ihtilafsız olduğudur.

Gayrımenkul bir mala tecavüzün ne demek olduğu (Yargıtay Huku-k 106/87 ve 118/87 (D.47/89)'da izah edilerek şöyle denmiştir.

"Bu durumda şimdi de davalıların davada ileri sürüldüğü
gibi mütecaviz olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Bir taşınmaz mala tecavüzün ne olduğu Fasıl 148, Haksız Fiiller Yasası Madd-e 43'de tanımlanmaktadır.
Madde 43'ün Türkçe çevrisi aynen şöyledir:-

"Madde 43.(1) Taşınmaz mallara el atma, herhangi bir
kişinin bu gibi mallara, yasalara aykırı olarak, girmelerini, onlara zarar yapmasını veya müdahale etmesini anlatır.
(2) Şikâyet -konusu eylemlerin bölgesel töreye
göre müsaade edilen eylemler olması
durumunda, böyle bir töre, varlığı saptanırsa, savunma teşkil eder; ancak taşınmaz mallara el atma konusunda açılan herhangi bir davada, şikâyet konusu eylemin yasalara aykırı o-lmadığını kanıtlama yükü davalıya aittir."

Yukarıda alıntı yapılan maddenin içeriğinden de
görülebileceği gibi, herhangi bir şahıs diğer bir şahsın tasarrufunda bulunan bir taşınmaz mala kanunsuz olarak girerse ya da kanunsuz olarak müdahale ederse yas-al anlamda bir tecavüzcülük durumu doğmaktadır. Ayrıca herhangi bir taşınmaz mala önceleri yasal olarak girilse bile sonradan orada kalmaya devam ediliş, bazı hallerde, tecavüz sayılabilir."


Görülebileceği gibi herhangi bir taşınmaz mala önceleri yasal -olarak girilse bile sonradan kişi veya kişilerin ordaki statüsü mütecaviz sıfatını alabilir. Yani bir kişinin statüsü tüm şahadet ve delillerin ibrazı dinlenmesi ile nihai olarak belirlenebilir.

Bu meselede İstinaf Edenin konu taşınmaz maldaki sıfatının- ne olduğu davanın esasını teşkil ettiğinden, bu hususa ara emri safhasında değinecek değiliz.

Statüko tarafların pozisyonunun veya bir malın mevcut durumunun duruşma süresince muhafaza edilmesidir. Yargıtay/Hukuk 22/80 sayılı kararda The English and Em-pire Digest Vol.28 sayfa 752 ve 758'den atıfta bulunarak, bütün men-i müdahale emirleri Mahkemenin takdirine bağlı olmakla beraber uygun koşullarda statükonun duruşma süresince korunması gerekir denmiştir.

Yargıtay statükonun korunması ile ilgili görüşl-erini bir çok kararda ifade etmiştir. Devam edecek olursak;

Bir ara emrinin amacı, duruşma süresince statükoyu korumak ve diğer bir ifade ile duruşma bittiğinde verilecek kararın bir anlam ifade etmesini sağlamaktır. (Gör. Yargıtay/Hukuk 8/97)

Burada- esas amacın, tarafların statüsünü karşı tarafa zarar vermeden korumak olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. (Gör. Bir. Yargıtay/Hukuk 8/89 ve 82/89 (D.50/98)

Yargıtay/Hukuk 71/89 sayılı kararda ise tarafların statüsüne zarar vermeden korumanın ölçüsü şu şe-kilde izah edilmiştir.

"Bir ara emrinin amacı, Davacının ileride haklı bulunması
halinde, telâfisi mümkün olmayacak bir zarara uğramaktan korunmasıdır. Fakat Davacının bu korumaya olan ihtiyacının Davalının haklarını kullanmaktan men edilmesi neticesi -düçar olacağı zararın Davacının sağladığı teminat ile yeterli derecede tazmin edilememesinden ötürü korunmaya olan ihtiyacına karşı ölçülüp tartılması gerekir. Mahkemenin bunu ölçüp tartması ve neyin uygun olduğuna karar vermesi gerekir."

İlk Mahkeme st-atükonun muhafazasını incelerken, ihtilâf konusu 1. ve 2. katların tahliye hükmü ile boşaltıldığı ve halen boş oldukları esasından hareketle, Davalı No.1'in ihtilaflı katlar turistik tesise çevrilmeye yönelik tadilât çalışmalarını ileri götürmesi halinde, -3. şahısların tasarruf
ve sair haklarının gündeme geleceğini, bu durumun eski hale dönüşü çok zorlaştıracağını ve mesele ile ilgili ihtilafın çözülmesinin karmaşık bir hale geleceğini belirlemiştir.

İlk Mahkemenin bu meseleye has koşullar altında taşın-maz malın mevcut halinin değiştirilmemesi gereği ve 3. şahısların konu malı tasarruf etmelerine engel olunması gerektiği ile ilgili bulgusu doğrudur ve bu bulgusunda hatalı değildir.

Ancak İlk Mahkemenin uygun ve adil bir sonuca varabilmesi için daha ön-ce belirttiğimiz prensipler dahilinde Davalı No.1'in durumunu kararında değerlendirmesi ve ne şekilde bir emir vereceğini saptaması gerekirdi.

İlk Mahkemenin huzurundaki şahadete göre dava konusu ihtilaflı katlar 1975 yılından beri Turizm İşletmelerinde-n kiralanmak suretiyle, Davalı no.1'in kirasında bulunmaktadır.

Dava konusu ihtilâflı 1. ve 2. katların tahliyesi Davalı no.1 tarafından sağlanmıştır ve konu katların boş olması Davalı No.1'in tasarruf hakkını ortadan kaldırmaz.

Yargıtay/Hukuk 48/80 -sayılı kararda, ara emirlerindeki esas amaçlardan birinin de haklı olabilecek fiili tasarruf durumlarını korumak, dava konusu edilen malın tahribini veya bu mala telafisi imkansız zararın yapılmasını önlemek olduğu olgusu malı fiilen tasarruf eden açısında-n belirtilmiştir. Aynı kararda davanın nihai neticesini etkileyecek kesin kararlar verilmesinden İlk Mahkemelerin kaçınması gerektiği ifade edilmiştir.

Bu çerçevede mevcut emirle Davalı No.1'in dava konusu katlara girmesinin önlenmesi Davalı No.1 açısın-dan statükonun muhafazası değil kendi aleyhine statükonun bozulması niteliğindedir.

Bunun yanısıra dava konusu gayrımenkulun mülkiyetinin kapsamı veya Davacının koçanının gayrımenkulun ne kadarını kapsadığı hususları tartışmalı haldeyken, Davalı No.1'in- 1975'ten beri kira mukavelesi ile tasarrufu elde ettiğini dikkate aldığımızda Davalı No.1'in tasarruf ile ilgili statükosunu dava bitmeden ortadan kaldırmak davayı nihai olarak neticelendirmek demektir.

Bu istidaya has olgular ışığında 1975 yılından be-ri ihtilaflı katları tasarruf etmeye hakkı olan Davalı No.1'in davaya konu 1.,2. ve 3. katlara girişinin engellenmesi uygun ve adil bir sonuç değildir.

İlk Mahkeme sonuca ulaşırken verilecek emrin Davalı No.1'e olan etkisini değerlendirmemekle hata etmi-ştir.

Bu durumda İlk Mahkemenin doğru bulduğumuz bulgularını dikkate alarak İlk Mahkemenin emrini iptal etmeyi ve aşağıdaki şekilde emir vermeyi uygun ve adil bulduk.

SONUÇ:

Tüm yukarıdakiler ışığında İlk Mahkemenin verdiği 16.7.2010 tarihli emir i-ptal edilir.

Davalı No.1 ve/veya ajanlarının ve/veya müstahdemlerin ve/veya nam ve hesaplarına hareket edenlerin bu davanın neticelenmesine değin, Aşağı Girne'de Kayıt No. 798 Pafta/Harita No.XII/13.4.XIII, parsel 24 üzerindeki binanın 1.,2. ve 3. katla-rına herhangi bir inşaat ve/veya tadilât işlemi yapmaktan ve/veya her ne şekilde olursa olsun yükümlülük altına sokmaktan men edilmesine emir verilir.

İstinaf Eden istinafında kısmen başarılı olduğu cihetle masraflarla ilgili emir verilmez.

Davanın s-üratle görülüp neticelendirilmesine ayrıca direktif verilir.



Narin F.Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç

14 Ocak, 2011-




14






Full & Egal Universal Law Academy