Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 91/2000 Dava No 2/2007 Karar Tarihi 16.03.2007
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 91/2000 Dava No 2/2007 Karar Tarihi 16.03.2007
Numara: 91/2000
Dava No: 2/2007
Taraflar: Asilkan Nadir n/d Asil Nadir ile Ah-Med Entertainment Enterprises vd.
Konu: Tazminat-Tehir talebi
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 16.03.2007

-D.2/07
Yargıtay/Hukuk 91/2000
(Lefkoşa Dava No: 769/1997)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Nevvar Nolan, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen.

İstinaf eden: Asilkan Nadir n/d Asil Nadir, Lefkoşa
(Davacı)

-ile-

Aleyhine istinaf -edilen: 1. Ah-Med Entertainment Enterprises
Ltd., Girne
2. Metin Menteş, Lefkoşa
3. Ahmet Asiltuğ, Lefkoşa
4. Menteş Aziz, Lefkoşa
5. Darren Vudalı, Girne
6. Suzan Fahri n/d Sussan Fahri,
Şakir Ahmet Vudalı'nın Terek-e
İdare Memuru sıffatıyla, Lefkoşa
(Davalılar)

A r a s ı n d a .


İstinaf eden namına : Avukat Erden Algun adına Avukat Mustafa
Algun
Aleyhine istinaf edilen-ler namına : Avukat Menteş Aziz adına
Avukat Fatoş Bozat.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli yargıcı Önder Gazi ve yargıç bahar Saner'in 769/97 sayılı davada 3.1.2000 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapıla-n istinaftır.

H Ü K Ü M

Nevvar Nolan: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Gönül Erönen okuyacaktır.

Gönül Erönen:Bu istinafa konu 769/1997 sayılı dava bir zarar ziyan talebine ilişkin olup 4.4.1997 tarihinde Lefkoşa Kaza Mahkemesine dos-yalanmıştır. Davanın seyri esnasında İstinaf Eden/Davacı leyhine, Aleyhine istinaf Edilen/Davalıların bazı taşınmaz malları üzerine bir ara emri verilmiş ve kesinleşmiş bulunmakta idi. Dava layihalarının tamamlanmasını müteakip dava normal seyri içerisinde- devam ederek duruşma safhasına geldikten ve muhtelif tehirlere uğradıktan sonra 22.12.1999 tarihinde ö.s saat 15.30'da tanık dinlenmesine başlanmıştır. Ayni gün, Davacı Avukatı davasını ispat etmek için 2 tanık dinletmiştir. Davanın duruşmasına daha sonra- 3.1.2000 tarihinde saat 11.30'da devam edilmiştir ve ilgili tarihde sabahleyin 2 tanık, öğleden sonra saat 14.20'de başlayan oturumda da 2 tanık dinlenmiştir. Böylece Davacı 3.1.2000 tarihine kadar davasını kanıtlamak için toplam 6 tanık dinletmiştir.

T-anık 6'nın şahadetini müteakip İstinaf Eden Davacı avukatının Mahkemeye şöyle bir müracaatı olmuştur: " 2 tanığım daha vardır. Bu arada bir 3. tanığı getirme durumum ortaya çıktı 5 dakika müsaade etmeniz halinde durumumuzu değerlendirmek isterim" demiştir.-Davalılar avukatı bu 5 dakikalık isteme itiraz ederek Davacı avukatının "zamanla oynamak zamanı ve zamanımızı harcamaktır" dedikten sonra durumu değerlendiren Mahkeme, şöyle bir karar vermiştir:

" Bu davacı avukatının tehir talebi 12.30'daki tehir taleb-ini dikkate alarak 14.00' erteledi ve görüldüğü gibi 14.00'den bu yana Mahkeme çok kısa olarak 2 tanığı dinletmiştir. Davalılar avukatının belirttiği gibi zamanla oynamaya çalışarak Davacı mütemadiyen tehir talep etmektedir. Saat 15.30'dur. Bu davanın bugü-n büyük mesafe kat etmesi gerekirdi. Sabah verdiğimiz tehir kararımız ışığında keza davacının davasını öğleden sonraya ertelediği halde ve hazır bulunmadığı ve davacı hazır olmadığı halde bu davacının bu gerçekler ışığında davacının davasının iptal edilmes-inin uygun ve adil olacağı kanaatindeyiz. Netice itibariyle; Davalıların daha fazla bu davanın altında ezilmesinin adil olmayacağı kanaatinde olduğumuzdan dolayı da davanın iptal edilmesi yine uygun ve adildir. Netice itibariyle davacının davasını takip et-memesinden dolayı dava red ve iptal edilir. Dava masraflarının davacı tarafından ödenmesine emir verilir."

Davacı, 6 tanık dinlettikten sonra davasının takipsizlikten iptali ile ilgili bu karardan istinaf etmiştir.

İstinaf ihbarnamesi 3 başlık içermekl-e birlikte bir başlık altında özetlemek mümkündür. Şöyle ki :

Bidayet Mahkemesi takdir hakkını hatalı kullanarak başka tanık çağırmak hususunda durumunu değerlendirmek isteyen Davacının istemine karar vermeden ve söz hakkı tanımadan, Davacının davasını -6 tanık dinledikten sonra takipsizlikden iptal etmekle yanlış ve adaletsiz bir karar vermiştir.


Taraflar bu hususta Mahkemeye hitapta bulunarak herhangi bir içtihadi karar sunmamıştır. İlgili dosyadan görülebileceği gibi davanın duruşmasına başladıktan- sonra bir başka deyişle tanık dinlenmeye başladıktan sonra Davacı avukatı davasını seri bir şekilde dinletmekte idi ve 22.12.1999 tarihinde öğleden sonra başlayan duruşma sırasında 2 tanık dinleterek dava tehir edilmiştir. Davacı Avukatı 3.1.2000 tarihind-e ise sabahleyin 2 öğleden sonra 2 tanık dinletmiştir.

Davacının yukarıda iktibas edilen beyanı "durumunu değerlendirmek için 5 dakika ara verilmesi isteminden" ibarettir. Bidayet Mahkemesinin öncellikle bu istemi değerlendirmesi gerekirdi. Bu istemi de-ğerlendirmeli, gerekçelerini de belirtmek suretiyle bu istemi red veya kabul etmeliydi. Bidayet Mahkemesi bu doğrultuda hareket etmiş olsaydı Davacı, davasını kapatıp kapatmama veya tanık çağırmak için davanın bir başka güne tehirini istemek gibi seçenekle-r hususunda karar vermek ve istemde bulunmak fırsatına sahip olacaktı. Buna fırsat vermeden ve Davacı avukatının bu istemini "davayı başka güne tehir isteği" olarak değerlendiren Bidayet Mahkemesi bunun da "davayı oyalamak" anlamına geldiği varsayımından h-areket etmiştir.

Verilen bu kararın, Davacının durumunu tezekkür etmek için 5 dakika tehir istemine ilişkin bir karar olmadığı açıkca görülmektedir.

Davacı avukatının Mahkemede davasını yürütmek için hazır olarak beklediği bir sırada Bidayet Mahkemesi yu-karıda belirtilen ve keza Davalıya adaletsizlik olacağı gerekçesinden hareketle,Davacının davasını takipsizlikten reddetmekle yanlış ve aceleci bir değerlendirme yaptığı görüşündeyiz. Bu konuda Mahkeme, kendine tanınan geniş takdir yetkisini adli bir şekil-de kullanmamıştır.(bak Birleştirilmiş Y/H2/85 ve 15/85 D.22/85; Y/H 20/80 D.12/80 )

Mahkemelerin esas görevi hak arayan iyi niyetli taraflar arasındaki ihtilafı adil bir şekilde çözümlemektir. Mevcut olgular çerçevesinde sözkonusu müracaat yapıldığı an'a- kadar iki günü kapsayan duruşma sırasında 6 tane tanığın dinlenmiş olduğunu da dikkate alarak Davacının yapmış olduğu beyanın sırf ara emri alındı diye davayı oyalama girişiminden ibaret olduğu değerlendirmesini yapılacak bir durumun veya gerçeğin varit- olmadığı görüşündeyiz.

Işık tutmak açısından incelenen A. M. Charalambous v. N. Charalambous and another 1971 C.L.R. Part 1(Civil) 284 sayfa 294 de mahkemelerin tehir talepleri ile ilgili takdir yetkisini incelemiş ve şöyle demiştir:

"To sum up, a-lthough the adjournment of a hearing by a trial court is a matter,prima facie,for the discretion of that court and an exercise of that discretion will not be interfered with by an appellate court in normal circumstances, if the discretion has been exercise-d in such a way as to cause what can properly be regarded as an injustice to any of the parties is affected,then the proper course for an Appellate court to take is to ensure that the matter is further heard."

Tehir talepleri ile ilgili Mahkememizin -bir başka
içtihad kararında Yargıtay/Hukuk 20/80 (D.12.80) sayfa 3'de şöyle denmiştir:-

"Bir davada tehir talebine itibar edip etmeme ilk etapta ilk mahkemelerin takdirlerine bırakılmış bir husustur. Tabiatıyle ilk mahkemeler bu takdirlerini adli bir şek-ilde kullanmak zorundadırlar. İlk mahkemelerin adli takdirlerini yanlış kullandıkları veya bu gibi takdirlerini kullanmaları neticesi bir adaletsizliğin doğacağı durumlarda istinaf mahkemesi böyle durumlarda müdahale edebilir. Gör: Evans v. Bartlam (1937) -A.C. s.480, Miller v. Miller (1960) 3 All E.R. s.115."

Yargıtay/Aile Hukuku 2/81 (D. 2/81) sayılı kararda bu konuda şöyle denmiştir :

"Herhangi bir duruşmanın ertelenmesi için bir istem yapıldığında bu istemin dayandırıldığı sebeplerin makul, mantıki ve -adil olup olmadığı, istemin iyi veya kötü niyetle yapılıp yapılmadığı, karşı tarafın haklarına zarar verici nitelıkte olup olmadığı, karşı tarafın itirazı olup olmadığı, istemin kabul edilmemesi halinde istemi yapan kişinin zarar görüp görmeyeceği, istemin- kabul edilmesi ile adaletin gerçekleşmesine yardımcı olup olmayacağı, adaletin yerine getirilmesinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği,sürüncemede bırakılıp bırakılmayacağı, daha önce istemi yapanın isteği ile duruşmanın ertelenip ertelenmediği hususlarının g-özönünde tutulması gerekir".

(Bu konuda bak ayrıca Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 55/91 ve 56/91,D.2/92.)

Nerede kaldı ki burada Davacının talebi 5 dakika ara verilmesini talep etmekten ibarettir. Böyle bir istemin Davalıya herhangi bir haksızlık ya da a-daletsizlik yaratacağı söylenemez. Keza ,5 dakikalık bir tehir talebine karşılık Bidayet Mahkemesinin davayı tümünden iptal eden bu davranışı doğru bir hareket olarak nitelendirilemez.

Neticede, Bidayet Mahkemesi davayı yönetirken bu takdir yetkisini geçe-rli gerekçelere dayanmadan, hatalı kullanmıştır. Bu şekilde kullanılan takdir yetkisi Davacıya açmış olduğu dava ile hakkını aramasında büyük bir adaletsizlik yaratmıştır.

Nitekim, meseleye has olgular çerçevesinde, bu davanın 1997'de ve söz konusu karar -nedeniyle yapılan istinafın 2000 yılında dosyalandığı gerçeği karşısında, herhangi bir şüpheye veya haksızlığa imkan tanımamak için, davanın başka bir heyet tarafından ivedilikle dinlenmesinin doğru ve adil olacağı düşüncesindeyiz.

Yukarıdaki nedenlerle,- istinaf kabul edilerek Bidayet Mahkemesinin 3.1.2000 tarihinde vermiş olduğu takipsizlikten iptal ve masraflara ilişkin kararının iptal edilmesine ve aradan geçen uzun zamanı da dikkate alarak davanın başka bir Mahkeme heyeti tarafından hemen ele alınması-na ve dinlenerek kararla birlikte bir an önce tamamlanmasına direktif verilir.

Bu maksatla ilgili dosya Lefkoşa Kaza Mahkemesine iade edilir.

Davaya ve istinafa ilişkin olgular ışığında, İstinaf masrafları ile ilgili herhangi bir emir verilmez.




Nev-var Nolan Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç




16 Mart, 2007



6






Full & Egal Universal Law Academy