Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 85-94/2008 Dava No 32/2010 Karar Tarihi 14.12.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 85-94/2008 Dava No 32/2010 Karar Tarihi 14.12.2010
Numara: 85-94/2008
Dava No: 32/2010
Taraflar: Mustafa Kemal Baykan ile Alpan Uz ve diğeri arasında
Konu: Taşınmaz mal satışı - Taşınmaz mal satışı ile ilgili yasalarda şekil şartı bulunmaması - Taşınmaz satış sözleşmesinin sözlü de yapılabileceği - Sözlü yapılan satış aktinin geçerli olması. Vekaletname - Vekaletnamenin usulüne uygun yapılmadığı iddiası. Resen tanık çağırma yetkisi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 14.12.2010

-D. 32/2010
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA. Birleştirilmiş
Yargıtay/Hukuk No:85-94/2008
(Girne Dava No: 1104/2006)

Mahkeme Heyeti : Mustafa H.Özkök, Narin F.Şefik, Ahmet Kalkan.



-Yargıtay/Hukuk No: 85/2008
(Girne Dava No: 1104/2006)

İstinaf eden : Mustafa Kemal Baykan, Tekin Yurdabak Cad.
No.4,Lefkoşa
(Davacı)

ile -

Aleyhine istinaf edilen :1. Alpan Uz, 26 Selimiye Meydanı,
Ko-nak Lokantası, Lefkoşa
(Davalı 1)
2. Salih Uz, 26 Selimiye Meydanı,
Konak Lokantası, Lefkoşa
(Davalı 3)

A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Müjgan Irka-d
Aleyhine istinaf edilenler namına: Avukat Serhan Çınar.



Yargıtay/Hukuk No: 94/2008
(Girne Dava No: 1104/2006)


İstinaf eden : 1. Alpan Uz, 26 Selimiye Meydanı, Konak
Lokantası, Lefkoşa
(Davalı No.1)

ile -

Aleyhine istin-af edilen : Mustafa Kemal Baykan,Tekin Yurdabak
Cad. No.4, Lefkoşa
(Davacı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden Davalı 1 namına: Avukat Serhan Çınar
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Müjgan Irkad.
Girne Kaza M-ahkemesi Başkanı Hüseyin Besimoğlu ve Yargıç Fatma Şenol'un 1104/2006 sayılı davada 14.08.2008 tarihinde verdikleri karara karşı Davacı ve Davalı No.1 tarafından yapılan istinaflardır.

---------------

H Ü K Ü M

Mustafa H. Özkök : Bu istinafta Mahkemenin- hükmünü Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan :Yukarıda sayı ve ünvanı yazılı istinaflar 27.10.2010 tarihinde birleştirilerek dinlendi.

Her iki istinaf 14.8.2008 tarihinde Girne Kaza Mahkemesinde tam kadrolu Mahkeme tarafından verilen -1104/2006 sayılı davadaki hükümden yapılmıştır.

Davacı Davalılar aleyhine, Girne Kaza Mahkemesinde dosyaladığı 1104/06 sayılı davada, Esentepede kâin, davada referansları verilen 19 dönüm 1 evlekten müteşekkil gayrimenkulün kayıtlı sahibi olduğunu, konu -arazide 26 adet villa yapımı için hazırladığı projeyi uygulamaya koyduğunu;

1.2.2005 tarihine kadar inşaatların bir kısmına başladığını ve harcamalar yaptığını 1.2.2005 tarihinde Davalı No.2 ile 21 villanın %8 komisyon karşılığında pazarlanması için yazıl-ı bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre satış bedellerinin tamamının Davacıya ödeneceğini;

Davalı No.1 ve 2'nin Mark Unwin isimli kişi ile villa satışlarının pazarlanması, konusunda 11.3.2005 tarihinde ayrı bir komisyon anlaşması yaptıklarını, 20- adet villanın pazarlanıp satıldığını, konu şahıs veya şirketin tahsil ettiği paraları Davalılar No.1 ve 2'ye verdiğini, tahsil edilen 847.559.stg. satış bedelinden, mutabakat gereği kurulan UZ & Bay şirketine ödeme yapılmadığını; tahsil edilen 847.559.stg-. satış bedelinden sadece 192,704 Stg.'nin Davacıya ödendiğini, mütebaki 654.885.Stg.'nin Davacıya ödenmediğini, Davacının Davalı No.1 ve 2'ye 32.332.stg. komisyon ücreti ödediğini;

Eylül 2005 tarihinde Davalı No.3 ile beher villaların anahtar teslimini 4-2.000.stg'den yapılıp teslim edilmesi konusunda anlaştıklarını, bunun için Davalı No.3'e 28.440.stg tutarında malzeme bıraktığını;

1.2.2006 tarihinde dava konusu gayrımenkul üzerine başka borçları nedeni ile memorandum konduğunu, bunun üzerine Davalıların-, tüm sözleşmelerin ve alıcıların bu durumdan olumsuz etkileneceği gerekçesi ile kendine baskı tehdit hile ile yalan ve yanıltıcı beyanlarda bulunarak sözleşmelerin etkilenmemesi için konu gayrımenkulün Davalı No.1'e devri için kandırdıklarını;

Bunun üzer-ine 2.2.2006 tarihli vekâletnameyi düzenlediğini, 2.2.2006 tarihinde Kıbrıs İktisat Bankasının mal üzerindeki memorandumu kaldırdığını, Davalı No.1'in 6.2.2006 tarihinde konu malı yasal şekilde tasdik edilmemiş vekâletname ile kendi adına devrettiğini, dah-a sonra Davalıların Davacıyı gayrımenkul maldan uzaklaştırdıklarını;

Devrin hile ile yapıldığını, devirde herhangi bir ivaz olmadığını, Davalıların Davacıyı büyük zarara uğrattıklarını iddia ederek özetle;

Devrin iptal edilmesini mütedair bir hüküm ve/ v-eya emir,
655 705 Stg. Satış bedelinin ödenmesi,
2.000.000 Stg. genel zarar ziyan
Faiz,
Dava masraflarını talep etmiştir.

Davalı No.1 dosyaladığı müdafaa takririnde Davacının iddialarını reddederek Davacının içine düştüğü ekonomik sıkıntı nedeni ile Daval-ı No.1'den aldığı 220.000.Stg. karşılığında gayrımenkul malı satıp devrettiğini, iddialarında haklı olmadığını ileri sürerek davanının reddini talep etti.

Davalı No.2 dosyaladığı müdafaa ve mukabil talep takririnde Davacının iddialarını reddederek 17 adet- villayı sattıklarını, toplam satış bedeli olan 1.609.170.Stg. üzerinden %8 komisyon alacağı olan 128.733.Stg'nin Davacı tarafından ödenmesini talep etmiştir.

Davalı No.3 dosyaladığı müdafaa ve mukabil talep takririnde inşaatları tamamlamak üzere Davacı v-e Davalı No.1 ile anlaştığını 540.000.Stg'lik harcama yaptığını, 325.000.stg ödeme aldığını, 215.000.Stg alacaklı olduğunu iddia ederek Davacı tarafından ödenmesini talep etti.

Davayı dinleyen tam kadrolu Girne Kaza Mahkemesi verdiği hükümde, Davacı taraf-ından Davalı No.1'e yapılan devrin geçersiz olduğuna, yasal bir devir olmadığına, Tapu Dairesinde yapılan devrin iptâline ve konu gayrımenkulun Davacı adına kaydedilmesine emir verdi.

Mahkeme Davalı No.2 aleyhindeki davayı red ve iptal etti.

Davalı No.3-'ü ise haklı bularak mukabil talep gereğince Davacı aleyhine 186.540.stg için hüküm ve emir verdi.

İSTİNAFA KONU OLGULAR:

Karardaki bulgular ve sunulan Emareler ışığında davanın olgularını şöyle özetleyebiliriz.

Davacı, Girne Esentepe mevkiinde, paft-a, harita No: XIII/15 E 2, parsel 252/13/2 ve 252/14 olan 19 dönüm 1 evlekten müteşekkil arazinin 2.2.2006 tarihine kadar kayıtlı mal sahibi idi.

Davalı No.1 ve No.3 gerçek kişiler olup Davalı No.2, bir limited şirkettir.

Emare 1 sözleşme ile Davacı i-le Davalı No.2 arasında dava konusu gayrımenkul üzerinde inşa edilecek villalardan 21 adetinin %8 komisyon karşılığında pazarlanması ve satışı için sözleşme yapıldı.

Davalı No.2'nin direktörlerinden olan Davalı No.1 Mark Unwin isimli şahıs ile %4.5 komis-yon karşılığında villaların satışı konusunda anlaştı. Mark Unwin 21 villadan 17 adetini sattı, bu satıştan elde ettiği 568.556.stg'ni Davalı No.1'e verdi.

Davalı No.1 Davacı ile yaptığı sözleşme tahtında satış bedellerini Davacıya vermesi gerekirken Dava-lı No.1 Davacıya 220.000.stg ödemiştir.

Eylül 2005 tarihinde Davacı ile Davalı 3 arasında villa inşaatlarının tamamlanması için mutabakata varıldı. Bu arada Davacının borçları nedeniyle Tatlısu ve Mağusa'daki gayrımenkul mallarına engel koyma girişimleri- başlatılmış ve bu gelişmeler içerisinde 1.2.2006 tarihinde dava konusu gayrımenkul mal İktisat Bankasının memorandumu ile engellenmiştir.

Davacı, Davalılar ile birlikte satışların memorandumdan etkilenmemesi için İktisat Bankasından memorandumu kaldırm-ası talebinde bulundular. Bu arada 2.2.2006 tarihinde Davacı Emare 24 vekâletnameyi imzaladı ve Davalı No.1'e dava konusu araziyi adına devretme yetkisi verdi.

İktisat Bankası 6.2.2006 tarihinde Davacının başka gayrımenkullerinin teminat gösterilmesi kar-şılığında dava konusu gayrımenkul üzerindeki memorandumu kaldırdı.

Aynı tarihte Davalı No.1 dava konusu gayrımenkulu kendi adına devretti.

İnşaatları tamamlamakla yükümlü Davalı No.3, 540.000.stg.'lik bir harcama yaptı.

Davalı No.1 tarafından tahsil -edilen satış bedellerinden 325.000.stg Davalı No 3'e ödendi. Davalı No 3'ün mütebaki alacağı 215.000. stg olup, Eylül 2005 tarihinde inşaatı devralırken Davacının bıraktığı malzeme ve yarım inşaatların toplam tutarı olan 28.440.stg bu miktardan tenzil edil-diğinde Davalı No.3'ün 186.540.stg alacağı doğmuştur.

Emare 12 taşınmaz mal devir forması ile birlikte dosyalanan vekâletnamenin vekâlet veren kısmındaki imza Emare 30 polis raporuna göre Davacıya ait olup tasdik kısmındaki imza Taner Çakıcı'nın el ürün-ü değildir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Bu meselede Davacı ve Davalı No.1 İlk Mahkemenin kararına karşı istinaf dosyaladılar.

Davalı No.2 ve 3 tarafından herhangi bir istinaf dosyalanmış değildir. Bu nedenle İlk Mahkemenin hükmü Davalı No.2 ve 3'ü ilgilendirdi-ği oranda kesinleşmiştir.

85/2008 sayılı istinafta İstinaf Eden Davacı 8 istinaf sebebi ileri sürmekle beraber istinaf duruşmasında 1,2,6 ve 7'inci istinaf sebeplerini bir başlık altında, 3.4.5 ve 8. istinaf sebeplerini ikinci başlık altında toplamıştır.-

Buna göre başlıkları şöyle sıralayabiliriz.

Muhterem İlk Mahkeme, İstinaf Eden/Davacının Eylül 2005 tarihinde inşaatı Davalı No.3'e teslim ettiğinde 28.440.stg değerinde malzeme, araç gereç yanında o tarihe kadar yapılmış yarım inşaatların 91.000.stg. -değerinde olduğunu gözardı ederek Davalı No.3'e ödenecek bedelden 119.440.stg indirmesi gerekirken sadece 28.440.stg indirmekle hata etmiştir.
Muhterem İlk Mahkeme, Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı No.3'ün 407.000.stg'lik harcama yaptığı bulgusuna varması ge-rekirken 540.000.stg tutarında harcama yaptığı bulgusuna varmakla hata etmiştir.


94/2008 sayılı istinafta İstinaf Eden/Davalı No.1, 13 istinaf sebebi ileri sürmekle beraber istinaf duruşmasında tüm istinaf sebeplerini iki başlık altında toplamıştır.

9-4/2008 sayılı istinaf bakımından İstinaf Eden/Davalı No.1; 2,3,4,5,6,7,10 ve 13. istinaf sebeblerini bir başlık altında 8,9.'uncu istinaf sebeblerini ikinci başlık altında toplamıştır.

Davalı No.2 ve 3'ü ilgilendiren istinaf sebeplerine Davalı No.2 ve No.-3 istinaf dosyalamadıkları cihetle değinilmemiştir.

Buna göre 94/08 sayılı istinaftaki istinaf başlıklarını şu şekilde sıralayabiliriz.

Muhterem İlk Mahkemenin dava konusu taşınmaz mal
devrinin ivazsız olduğu, hile, santaj ve telkin ile yapıldığ-ı bulgusu hatalıdır ve şahadetle bağdaşmamaktadır.
II. Muhterem İlk Mahkemenin vekaletname ile yapılan devrin ve vekaletnamenin geçersiz olduğu ile ilgili bulgusu hatalıdır.

TARAFLARIN İDDİA VE HUKUKİ ARGÜMANLARI:

Taraf Avukatlarının dosyaladıkları ist-inaflara göre iddia ve argümanları özetle şöyledir:

85/08 sayılı istinafta, İstinaf Eden/Davacı Avukatı, Mahkemenin Eylül 2005 tarihinde Davalı No.3 inşaatları devraldığı zaman Davacının bıraktığı malzemeyi hesaplarken inşaat ve malzemenin toplam değeri-ni hesapladığı ve 28.400.stg'ne ulaştığını, halbuki huzurumuzdaki şahadete göre Eylül 2005 tarihindeki yarım inşaatların 91.000.stg değerinde olduğunu, dolayısıyle bu miktarın malzeme değeri olan 28.400.stg'ne eklenip Davalı no.3'e ödenecek paradan 119.440-.stg düşülmesi gerektiğini ileri sürdü.

İstinaf Eden/Davacı Avukatı iddiasına devamla Mahkemenin Davalı No.3'ün inşaatlara yaptığı harcamaların 540.000.stg olduğu bulgusuna vardığını, oysa huzurundaki şahadete göre bu rakamın 407.000.stg olması gerektiğ-ini, Mahkemenin layihaların dışına çıktığını iddia etmiştir.

94/08 sayılı istinafta, İstinaf Eden/Davalı No.1 avukatı dava konusu gayrımenkulun 11/78 sayılı Taşınmaz Mal Devir ve İpotek Yasası gereğince Tapu Dairesinde devrinin yapıldığını, bunun taraf-ların açık iradesini içeren bir işlem olduğunu, devir muamelesi vekâletname ile yapılmış olmasına rağmen, profesyonel olan Aleyhine İstinaf Edilen/Davacının gerekli faturayı verdiğini, diğer bütün işlemleri yaptığını, bu muamelelerin yapılmasının Aleyhine -İstinaf Edilen/Davacının satışı bir bedel karşılığında gerçekleştirdiğini kabul ettiğini, Mahkemenin Emare 12 ve 15'e değer vermediğini, Aleyhine İstinaf Edilen/Davacıya villa satışlarından ödenen 220.000.stg'nin ivaz olduğunu, çünkü daha büyük borçtan kur-tulmak için gayrımenkul malı değerinde sattığını ileri sürmüştür.

İstinaf Eden/Davalı No.1 Avukatı hile ile ilgili Sözleşmeler Yasasının 17. maddesinde hilenin tarif edildiğini, bu meselede bu tanıma giren fiil olmadığını, iş ortağı olan Davalı No.1'in -Davacının kötü gidişini görüp bu durumu ona söylemesinin ve tüm alıcılar ile kendi işinin batmaması için malın devrini istemesinin hile olmadığını, ortada baskı bulunmadığını ileri sürmüştür.

Son olarak vekaletname ile ilgili hitap eden İstinaf Eden/Dav-alı No.1 Avukatı vekaletnamenin sahte olmadığını, Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı tarafından imzalandığını, içeriğini kabul ettiğini, nitekim itirazsız olarak Emare sunulduğunu, gerçekte Davacının konu vekâletname ile işlem yapılmasını kabul ettiğini, bu ne-denle Mahkemenin 11/78 sayılı Devir ve İpotek Yasasının 10(2) maddesi altında vekaletnameye tasdiklenmemiş vekâletname muamelesi yapmasının hatalı olduğunu iddia etmiştir.

İSTİNAF SEBEBLERİNİN İNCELENMESİ:

İstinaf sebeplerini incelerken yukarıdaki sıra-yı takip etmeyi uygun gördük. Buna göre önce 85/2008 sonra 94/2008 sayılı istinafları ele alacağız.

Yargıtay/Hukuk 85/2008 sayılı istinaf:

Muhterem İlk Mahkeme, İstinaf Eden/Davacının Eylül 2005 tarihinde inşaatları bitirmesi için Davalı No.3'e teslim -ettiğinde, 28.440.stg değerinde malzeme, araç gereç yanında o tarihe kadar yapılmış yarım inşaatların 91.000.stg değerinde olduğunu gözardı ederek Davalı No.3'e ödenecek bedelden 91.000.stg + 28.440.stg olmak üzere toplam 119,440.stg düşmesi gerekirken sad-ece 28.440.stg düşmekle hata etmiştir.

Bilinen temel prensip açık bir hata yapılmadığı müddetçe Yargıtayın İlk Mahkemenin tanıklar ilgili kanaatlerine ve bulgularına müdahale etmediğidir. Özellikle tanıkları huzurunda gören, tavır ve hareketlerini gözlem-leme bakımından Yargıtaydan daha avantajlı olan İlk Mahkemenin huzurundaki şahadeti incelediğine, tüm şahadetle mukayese ettiğine ve doğru şekilde sonuca ulaştığına ikna olunması halinde İlk Mahkemenin bulgularına müdahale edilmez.

İlk Mahkeme, Eylül 200-5 tarihinde Davacı ile Davalı No.3 arasında inşaatların tamamlanması ile ilgili anlaşma yapıldığında Davacının arazi üzerinde toplam 28,440.stg'lik malzeme bıraktığı bulgusunu yapmıştır. (Gör. Mavi 360)

İlk Mahkeme bulgularına devamla Davacının, Davalı No-.3 tarafından inşaatlara yaptığı harcamaları ödemesi gerektiği sonucuna ulaştıktan sonra şu şekilde bulgu yapmıştır.

"Ancak işbu meblağdan Davalı No.3 ile anlaşma yapılan tarihte Davacının gayrımenkul üzerinde bırakmış olduğu malzeme ve yarım inşaatların- toplam miktar olan 28.440.stg'lik meblağın çıkartılmasının ve geriye kalan meblağın yani 186,540.stg'nin Davacı tarafından Davalı No.3'e ödenmesi gerektiği yönünde bulguya varırız."(Gör.Mavi 361)


İstinaf Eden/Davacı Avukatı, İlk Mahkemenin bu bulgusund-a "Malzeme ve yarım inşaatların toplam miktarı" ibaresini kullanmasını gerekçe göstererek Eylül 2005'te inşaatların toplam değeri olan 91.000.stg'ni dikkate almadığını ileri sürmüştür.

İlk Mahkemenin kararı bir bütün olarak dikkate alındığında bulguları-nda esas amacının Davalı No.3 ile anlaşma tarihi olan Eylül 2005'te inşaat alanında bulunan malzeme bedelini ödenecek miktardan düşmek olduğu açıkca anlaşılmaktadır.

Esasen İlk Mahkeme, Davacı tarafından Davalı No.3'e ödenecek miktardan, sadece Davacı N-o.3'ün Eylül 2005 tarihinde inşaat alanından elde ettiği malzeme miktarı olan 28.440.stg'ni düşmekle doğruyu yapmıştır.

Eylül 2005 tarihinde Davacı, Davalı No.3 ile inşaatların tamamlanması için anlaşıp, inşaatı Davalı No.3'e teslim ettiğinde arazide bu-lunan inşaatların toplam değeri 91.000.stg olabilir. Ancak bu meselede Davacının, Davalı No.1'e devrettiği gayrımenkul mal Davacıya üzerindekilerle birlikte iade edilmesine karar verildiğinden, Davacı arazisi üzerinde oluşan artıdeğere tekrardan sahip olac-aktır. Dolayısıyle mevcut olgular ışığında Davacının 91.000.stg'lik zararından bahsetmek mümkün değildir.

İlk Mahkemenin bulgu yaparken fazladan kullandığı "yarım inşaatların toplam miktarı" ibaresi Davacıya hak etmediği bir değeri alma hakkını vermemek-tedir.

İlk Mahkeme, Davacı tarafından Davalı No.3'e ödenecek miktardan arazi üzerinde bırakılmış 28.440.stg değerindeki malzeme miktarını düşmekle herhangi bir hata etmemiştir.

İstinaf Eden/Davacının I. başlık altındaki istinaf sebebini reddederiz.

-II. Muhterem İlk Mahkeme, Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı No.3'ün 407.000.stg'lik harcama yaptığı bulgusuna varması gerekirken 540.000.stg tutarında harcama yaptığı bulgusuna varmakla hata etmiştir:

İstinaf Eden Avukatı, bu istinaf başlığını karmaşık şek-ilde anlatmıştır. İstinaf Eden Avukatının hitabında söyledikleri ile istinaf ihbarnamesi farklı olmakla birlikte tüm söylenenlerden çıkardığımız netice, İlk Mahkemenin Davalı No.3'ün Eylül 2005'ten itibaren inşaatlara toplam 540.000.stg'lik harcama yaptığı- bulgusunun hatalı olduğudur.

İlk Mahkeme bu hususta Davalı No.3'ün şahadetine itibar ederek 17 adet villanın karkas, beton, havuz ve izolasyon işlerini, elektrik ve su tesisatlarının ve bu villalardan 8 tanesinin sıvalarının yapıldığını, bazı villalara- kalorifer altyapısı yapıldığını, istinad duvarı inşaa edildiğini belirterek Davalı No.3'ün yaptığı harcamaların toplamını 540.000.stg olarak tespit etmiştir.

Burada yapmamız gereken İlk Mahkemenin bu bulguya varması için huzurunda yeterli şahadetin olup- olmadığını incelemektir.

İstinaf Eden Avukatı hitabında İlk Mahkemenin bu bulgusu ile layihaların dışına çıktığını iddia etmiştir.

Davalı No.3 dosyaladığı Müdafaa ve Mukabil Talep Takririnin 8. paragrafında dava konusu arazi içerisinde başlatılan pr-ojeye devam ettiğini ve 540.000.stg'lik harcama yaptığını ileri sürmüş, hangi villaya ne yaptığını belirtmiştir.(Gör Mavi 57-58)

Bu durumda İstinaf Eden/Davacı Avukatının layihaların dışına çıkıldığı iddiasının ileri gidemeyeceği aşıkâr surette ortadadır-.

Davacı tanığı No.7 Tuğrulsan Aslankelle şahadetinde 2006 yılında arazide yaptığı incelemede inşaatların toplam maliyetini 322.400.stg olarak bulmuştur. Ancak bu tanığa istintakında Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı No.3 avukatı tarafından çok açık bir so-ru sorulmuştur. (Gör.Mavi 206)

"S: Ben sana diyorum ki, Mustafa Bey'in bu inşaatları
bir başkasına yani Salih Uz'a yaptırmaya
başlamasından sonra sadece Salih Uz tarafından
540.000.stg'lik bir harcama yapıldı bu inşaatla-ra ne
dersin?
C: Bu konuda kesin bir cevap veremem. Çünkü ben
hesaplarımı birim fiyatı üzerinden yaptım, mesela
bir işi tutarsınız daha yüksek para verirsiniz,
malzeme kullanırsınız standardın üzerinde demir ve
beton se-çersiniz, maliyetler artabilir ama dediğim
gibi ben birim fiyatı üzerinden çıkardığım tablo o."

Görülebileceği gibi Davacı tanığı No.7 Tuğrulsan Aslankelle Davalı No.3 Avukatının iddiasını reddetmemiş, böyle bir rakamın harcanmış olamayacağını orta-ya koymamıştır. Sadece kendisinin birim fiyattan değerlendirme yaptığını söylemiştir. İstinaf Eden Avukatı İlk Mahkemenin bu hususta 407,600.stg için bulgu yapması gerektiğini iddia etmiştir. Bu iddia Davacı tanığı No.7 Tuğrulsan Aslankelle'nin huzurumuzd-aki şahadeti ile uyumlu değildir.

Davalı No.3 ise inşaatları devraldıktan sonra toplam 540.000.stg harcama yaptığını söylemiş ve şahadetinde bu harcamaları anlatmıştır.

Mahkeme huzurundaki şahadeti inceledikten sonra harcamayı fiilen yapan Davalı No.-3'ün şahadetine itibar etmiştir.

Mahkemenin Davalı No.3'ün şahadetine itibar etmekle hata yaptığına ikna olmadığımız gibi Davalı No.3'ün inşaatlara toplam 540.000.stg harcama yaptığı sonucuna ulaşması için huzurunda yeterince şahadet bulunmaktaydı.

B-una göre İstinaf Eden/Davacının II. başlık altında sunduğu istinaf sebebini reddederiz.

Şimdi Davalı No.1'in dosyaladığı Yargıtay/Hukuk 94/2008 nolu istinaf sebeplerini ele almamız gerekmektedir.

Yargıtay/Hukuk 94/08 sayılı istinaf:

Muhterem İlk Mah-keme, dava konusu taşınmaz mal
devrinin ivazsız olduğu, Davacıya hile, şantaj, telkin
ve baskı yapıldığı bulgusu hatalıdır ve şahadetle
bağdaşmamaktadır:

Bu istinaf başlığını incelerken, öncelikle İlk Mahkemenin mal devrinin ivazsız olduğu- bulgusuna varmakla hatalı olup olmadığını ele alacağız.

İlk Mahkeme kararında doğru bir yöntem takip ederek öncelikle bir sözleşmenin nasıl meydana geldiğini incelemiştir.

İlk Mahkeme önce Fasıl 149 Sözleşmeler Yasasının madde 10(1) maddesi altında -hangi anlaşmalar sözleşme sayılır başlığı altında konu maddeye değindikten, Fasıl 149 Sözleşmeler Yasasının 25(1) maddesinde yer alan ivazsız anlaşmalara temas ettikten sonra İstinaf Eden/Davalı No.1'in herhangi bir satış bedeli olmadan ivazsız olarak kend-i adına devri gerçekleştirdiği, dolayısı ile devrin ivazsız olduğu bulgusuna varmıştır.

Bizim ülkemizde yürürlükteki mevzuata göre gayrımenkul mal satışı için yazılı sözleşme yapılması şartı aranmamaktadır. Taraflar aralarında sözlü olarak anlaşabilirle-r. (Gör.Yargıtay/Hukuk 70/97-71/97, Yargıtay/Hukuk 63/93)

Gayrımenkul mal satışını konu alan bir sözleşme ise Tapu kaydı yapıldığı takdirde tamamlanır.

Bu konuda Yargıtay/Hukuk 11/94 (D.14/98) sayılı içtihât kararında şöyle denmiştir:


"Anlaşma ile -gerçekleşecek "mülkiyet devri" ancak satın
alınmak istenilen taşınmaz malın Davacılar adına tapu
kaydı yapıldığı takdirde tamamlanabilir."


Huzurumuzdaki davada tapu devri vekâletname tahtında gerçekleştiği cihetle ilk önce taraflar arasında bir sö-zleşme olup olmadığını sonra gerçekleşen devrin bir ivaz mukabili yapılıp yapılmadığını belirlemek gerekmektedir.

Bir aktin meydana gelmesi için hangi koşulların oluşması gerektiğine Yargıtay/Hukuk 21/80'de şöyle denmektedir.

"Fasıl 149 Mukavele Yasas-ının 2. maddesinin (2)(h)
fıkrası uyarınca konunla uygulanabilen (enforceable by
law) bir anlaşma (agreement) bir akittir(Contract).
Yasanın 10(1) maddesi uyarınca akit (Contract) yapmaya
ehil kişilerin serbest rızaları ile- yasal ivaz
karşılığı ve yasal maksat için yaptıkları ve yasa
uyarınca batıl (Void) oldukları açıklıkla belirlenmeyen
anlaşmalar (agreements) akittir. Yasanın 13.maddesine göre 2 veya daha fazla kişi aynı şeyde aynı manada (Upon the sam-e thing in the same sense) anlaştıkları zaman rızalarını vermiş beyan etmiş olurlar. Mukavele Yasanın 10. maddesinden açıkca görülüyor ki, herhangi bir anlaşmanın yasa uyarınca uygulanabilen akit sayılabilmesi için anlaşmanın tarafların serbest rızaları il-e yapılması gerekir. Tarafların rızaları ile yapılmayan herhangi bir anlaşma akit sayılmaz ve taraflar arasında herhangi bir anlaşma veya akit meydana gelmez."

Görülebileceği gibi Sözleşmeler Yasasının 10.maddesi uyarınca istenilen rıza Yasanın 13. madde-sinde tarif edilen rızadır. Yani bir sözleşmenin meydana gelebilmesi için tarafların aynı şeyde ve aynı manada rıza vermeleri şarttır. Taraflar aynı şeyde ve aynı manada rıza beyan etmezlerse, taraflar arasında bir sözleşme meydana gelmez ve bu gibi haller-de tarafların rızası aynı şeyde ve aynı manada birleşmiş olmaz.

Huzurumuzdaki istinafa konu davada tasdiği ne şekilde yapılmış olursa olsun Davacı konu taşınmaz malın devrini içeren bir vekâletnameyi imzalamış ve İstinaf Eden/Davalı No.1'e vermiştir. Da-valı No.1'de bu vekâletname ile araziyi adına kaydetmiştir. Davacı daha ileri giderek profesyonel olduğu cihetle Davalı No.1 leyhine Emare 15 faturayı düzenlenmiş ve Emare 12 devir formasının bir kısmını kendi el yazısı ile doldurmuştur.

Bu olgu tarafla-r arasında bir devir anlaşması (agreement) olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu anlaşmanın bir sözleşme (Contract) meydana getirmesi için Aleyhine İstinaf Edilen/Davacının konu taşınmaz malı 220.000.stg karşılığı İstinaf Eden/Davalı No.1'e satıp devretme -konusunda tarafların iradelerinin aynı manada ve şeyde birleşmesi gerekmektedir. Aksi takdirde devir başka bir manada ve amaç için yapılmış ise taraflar arasında satış sözleşmesi meydana gelmiş olmaz.

İlk Mahkeme mavi 354'te şöyle demiştir;

"Huzurum-uzdaki tüm şahadet ve olgular, yasal mevzuat
ışığında tetkik ve tezekkür edildiğinde Davacı ile
Davalı No.1 arasında dava konusu gayrımenkulun satışı
ile ilgili yapılan anlaşmanın yeterli bir ivazının
bulunmadığı hususunda bulgu yaparız."

-
Bu bulgu ilk nazarda taraflar arasında gayrımenkulun satışı ile ilgili bir anlaşma yapıldığını Mahkemenin kabul ettiği şeklinde algılanabilir.

Ancak böyle bir anlaşmanın ivazı olup olmadığını incelemeden önce sözleşmeye dönüşüp dönüşmediğini yani tarafl-arın bu hususta "ad idem" olup olmadıklarını belirlemek gerekmektedir.

Burada yeterli ivazın olmadığına bulgu yapan İlk Mahkeme mavi 356'da Hukuk/İstinaf 19/70'den atıfla bir senedin elde edilmesi için tarafların "ad idem" olmaları konusuna temas etmiş v-e "ad idem" olmadıklarından hareketle hile sonucuna varmıştır.

İlk Mahkeme malın devrini hileye dayandırmakla beraber atıfta bulunduğu kararda incelenen bir senedin elde edilmesidir. Oysa bizim meselemizde devir gerçekleşmiş, eğer bir satış anlaşması va-rsaydı devirle tamamlanmıştır.

Dolayısıyle Mahkemenin tarafların "ad idem" olmadıkları sonucuna varırken aynı zamanda taraflar arasında sözleşme meydana gelmediği bulgusunu yapması gerekirdi.

İlk Mahkeme farklı söylemle de olsa bu sonuca ulaşmıştır. B-u safhada taraflar arasında bir sözleşme oluşup oluşmadığını incelememiz gerekmektedir.

İlk Mahkemenin bulgularına göre Davacıya herhangi bir satış bedeli ödenmiş değildir. Devir gününe kadar Davacının elde ettiği 220.000.stg villaların satış bedelinden- tahsil edilip Davacıya ödenen miktardır. Yine Davalı No.1'in şahadetine göre devir tarihine kadar tahsil edilen miktarlardan 325.000.stg'nin Davalı No.3'e inşaat için yaptığı harcamalara karşılık ödenmiştir. Davacı ile Davalı No.1 arasındaki komisyon sözl-eşmesi tahtında satış bedelleri Davalı No.1 tarafından tahsil edilmekte ve Davalı No.3'e aktarılmakta, bir kısmı da Davacıya verilmekte idi. Devir tarihine kadar taraflar arasındaki sözleşmenin ifasını engelleyecek, taraflardan kaynaklanan herhangi bir olg-u ortaya konmamıştır. Sadece Davacının başka borçlarından dolayı, konu gayrımenkul malın İktisat Bankası tarafından memorandum ile engellenmesi nedeniyle taraflarda taahhütlerini yerine getiremeyecekleri korkusu oluşmuş, bunun üzerine Davacı kendi imkânlar-ı ile başka bir malını teminat göstererek memorandumu kaldırmıştır.

Bu safhaya kadar isbatlanan olgular ve İlk Mahkemenin bulgu yaptığı gibi Davacının konu gayrımenkulu memorandumdan kurtarmak için Davalı No.1'e ihtiyacı olmadığı ve memorandumu kendi im-kanları ile kaldırdığını yeterince ortaya koymaktadır.

İstinaf Eden/Davalı No.1 Avukatı istinaf duruşmasındaki hitabında devir tarihine kadar Davacının elde ettiği miktarın villalar satışa sunulsa elde edeceği kâr kadar olduğunu, bu nedenle daha büyük bo-rçtan kurtulması için 220.000.stg almasının iyi bir satış bedeli ve iyi bir ivaz teşkil ettiğini ileri sürmüştür.

İstinaf Eden Avukatının bu beyanı ile davanın olguları uyuşmamaktadır. Çünkü, Davacı 26 villalık bir proje ile işe başlamış ve 21 adet vill-anın satışı için Davalı No.1 ve 2 ile komisyonluk sözleşmesi yapmıştır. Dolayısıyle, Davacının 21 villanın kârından ve 5 adet villadan mahrum kalmasını gerektirecek iyi bir sebebin olması gerekmektedir. Halbuki o tarihlerde villaların satış bedelleri Daval-ı No.1 tarafından tahsil edilmekte ve inşaatların tamamlanması için Davalı No.3'e aktarılmaktaydı. Kısacası projenin aksaması için ortaya çıkabilecek yegane tehlike mala konacak engellerdi, bu da devir ile ortadan kalkmış oldu.

Davacı, şahadetinde baş-ka borçları nedeni ile bazı mallarına engel konduğunu ve neticede konu gayrımenkullerin İktisat Bankası tarafından engellenmesi ile yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için Davalıların zorlama ve telkinleri ile konu mala engel koyulup projenin aksama-sını engellemek için vekâletnameyi imzaladığını, satış niyetinde olmadığını ve iyi niyetle bu şekilde davrandığını söylemiştir.

İstinaf Eden Davalı No.1 Avukatı satış iradesini ortaya koyan delillerden Emare 12 ve 15'e Mahkemenin hiçbir kıymet vermediği-ni iddia etmiştir.

Daha önce belirttiğimiz gibi, Davacı ile Davalı No.1 arasında gayrımenkul malın devri konusunda bir anlaşma yapılmıştır. Ancak bu anlaşmanın amacı konusunda taraflar arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Davacıya göre devir yetki-si veren vekaletname başka borçlardan dolayı - - - - projeye konu gayrımenkul malı korumak amacı ile birlikte iş yaptığı Davalı No.1 leyhine imzalanmıştır. Davalı No.1'e göre Davacı gayrımenkulu satmıştır.

Taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi olmadığına göre tarafların iradelerini tespi-t için ağızlarından çıkan sözlere ve davranışlarına bakmak gerekmektedir.

-Cheshire and Fifoot's law of Contract adlı eserin 8. baskısının 107. sayfasında "The Contents of the Contract" başlığı altında bu durum şöyle ifade edilmiştir.

"What did the parties say or write?
If the extent of the agreement is in dispute, the
c-ourt must first decide what statements were in fact
made by the parties either orally or in writing.
If the contract is wholly by word of mouth its contents are a matter of evidence normally to a Judge sitting as a Jury. İt must be found as a fact exac-tly what it was that the parties said ."

-Görülebileceği gibi sözlü anlaşmanın içeriği ile ilgili taraflar arasında ihtilâf varsa herşeyden önce Mahkemenin tarafların ne söylediklerini belirlemesi gerekmektedir.

Huzurumuzdaki meselede taraflar arasındaki esas anlaşma yazılı değildir. Bu nedenle-, diğer emarelere bakarak veya tarafların şahadetlerine ve davranışları ile anlaşmadaki iradeyi belirlemek gerekmektedir.

Emare 12 devir takrirnamesi Davacı tarafından Tapu'da imzalanmadığı cihetle Emare 12'de muamelenin satış olarak belirtilmesi Davacı-nın satış iradesini göstermemektedir.

Emare 15 fatura, Davacı tarafından imzalanmış ve düzenlenmiş olmasına rağmen üzerinde bedelin neye karşılık alındığını gösteren en küçük bir ibare bulunmamaktadır. Emare 15'in Davacının profesyonel olması nedeniyle -sırf devir tamamlansın diye yapılmış bir işlem olduğu ihtimalini büyük oranda ortaya koymaktadır.

Emare 12 devir takrirnamesi içerisinde bulunan vekaletname daha sonra temas edeceğimiz gibi usulüne uygun tasdiklenmiş bir vekaletname olmadığı cihetle, böy-le bir belgeye tarafların iradelerini gösteren delil olarak kıymet vermek uygun ve adil değildir.

Neticede İlk Mahkeme, Emare 12 ve 15 belgelere satışın delili olarak değer vermemekle hata etmiş değildir.

Bu konuda şahadete de kısaca değinmeyi uygun gö-rdük. İstinaf Eden/Davalı No.1 kendi sorgusunda Mavi 240'da prensip olarak mezkûr gayrımenkul malın dönümü 10.000.stg'den satışı konusunda anlaştıklarını söylerken, Mavi 241'de devir için Tapu'ya gittiklerinde malın engellenmiş olduğunu öğrendiklerini çok -ciddi taahhütleri olduğunu ve Davacının kötü durumu karşısında telaşlandını söylemiştir. Davalı No.1 şahadetine devamla Mavi 242'de Davacının bankaya bu malda 17 villa olduğunu Davalı No.1 ile satışları olacağını ve ordan gelecek paralarla ödeyeceğini söyl-ediğini ve bankaya taahhütte bulunduğunu belirtmiştir.

Davalı No.1'in bu söylemi Davacının satış iradesi ile uyumlu değildir. Aksine Davalı no.1'in şahadetinden çıkan netice, projenin aksamaması ve gelir getirmeye devam etmesi için tarafların iradelerini- sadece memorandumun kaldırılmasına yönelik birleştirmiş olduklarıdır.

Davalı No.1'in şahadeti ile ortaya çıkan bir başka gerçek, Davalı No.1'in devirden sonra Davacı adına sözleşme yapıp villa satmasıdır. Tarafların gerçek niyeti satış ise devir gerçekl-eştikten sonra villa satışları ile ilgili aralarındaki ilişkinin bitmesi gerekmekteydi. Oysa devirden sonra satıcı olarak Davacının gösterildiği villa satışının yapıldığı Davalı No.1 tarafından kabul edilmiştir. Mavi 285'teki şahadet şöyledir.

"S. Alpan -Bey doğru mu ki bu malı devraldıktan sonra da
bazı sözleşmeleri Davacıyı çağırdınız ve imzaladı?
C. Bazı değil efendim bir tek adet o da nedenini izah ettim üç dört hafta önceden hazırdı bu kontrat ve bizim zaten Mustafa Baykan'la ilişkimiz devir y-aptıktan sonra bıçak gibi kesilmiş bir ilişki değildi efendim biz devam ediyorduk görüşmeye ve günü birlik yine buluşuyorduk. Münür Bey'in ofisinde de bu kontrat hazırdı beni orda Musa isimli avukat arkadaş aradı kontratın dedi burada bekliyor iki üç hafta-dır. Alpan dedi gel bu kontratı imzalayınız dedi gittik Mustafa Bey kendi de orda söyledi ben dedi bu araziyi sattım dedi benim değil dedi bu koçan çünkü bir koçana imza atıyor orda benim değildir atmamda bir mahsur var mı dedi. Ordaki şahısta yoktur dedi.- Biz daha sonra onu sökeriz değiştiririz dedi zaten arazi sahibi Alpan Bey'se dedi koçan çıkmamıştı efendim. Koçan işlemi daha Tapu'da elime hard copy olarak geçmemiştir. O yüzden böyle bir şey yaptım. Ben oraya o koçanı söküp de başka bir koçan koymaması -değil eğer elinde olmuş olsaydı benim kendi koçanım onu zaten verirdim yaptırırdım yani ben böyle bir şey olacağını bilmiş olsam onu kesin yapardım."


Buna göre malını satarak devreden birisinin satıştan sonra aynı gayrımenkul ile ilgili başkalarıyla sa-tış muamelesi yaparak taahhüt ve borç altına girmesi makul ve kabul edilebilir değildir.

Bu safhada incelenmesi gereken bir diğer konu, Davacının mal devrinden sonra tutum ve davranışları ile böyle bir satışı onaylayıp onaylamadığıdır.

Devir 6.2.2006- tarihinde yapıldıktan sonra Davalı No.1'in de şahadetinde kabul ettiği gibi, Davacı adına III. Şahıslarla satış mukavelesi yapılmıştır.

Davacı şahadetinde, Davalılar kendisini araziden atmaya çalıştıkları zaman gerçek niyetlerini öğrendiğini ve hemen Ma-hkemeye başvurduğunu söylemiştir.

Davacı istintakında Mavi 159'da sorulan bir soruya karşılık şöyle cevap vermiştir.

"S: Kandırdılar seni parayı vermediler. Seni
kandırmaları söz konusu bile değil. Çünkü sen kendin söylüyorsun tecrübeli, bilgili, ü-niversite mezunu, yıllardan beri piyasasının içinde iş yapan deneyimli bir iş adamısın. Doğru mu?
C: Bilakis ben de düşündüm doğru olabileceğini ve çünkü
İngilizlerin bize dava açabileceğini gerçi ona da bir zarar olacaktı bana da bir zarar olacaktı v-e ben bunu düşünerek gittik bu vekaletnameyi verdik ama ben ne bileyim ondan sonra bana paralarımı vermeyeceklerini, bu mal benimdir deyip beni inşaattan da atacaklarını bütün işlerimi maffedeceklerini hiçbir şey de kalmadı o inşaatta her şeyi de götürdüle-r. Hiçbir şey yoktur inşaatta."


Davacı tüm şahadeti boyunca bu hususta aynı iddiasını tekrarlamıştır.

Davacı 6.2.2006 tarihinden sonra devrin gerçekleştiğini öğrendiği andan itibaren başka bir eylemde bulunmadan 6.4.2006'da bu davayı açmıştır.

Da-vacı bu davranışı ile devir işlemlerini onaylamadığını ve satışı onaylayacak davranışlarda bulunmadığını ortaya koymuştur.

İspatlanmış olgular ve tüm şahadeti birlikte değerlendirdiğimizde İlk Mahkemenin Davacının şahadetine inanmakla hata yapmadığını ç-ok açık şekilde ortaya koymaktadır.

İlk Mahkemenin inandığı şahadet ve ispatlanan olgular ışığında, Davacı ile Davalı No.1'in konu gayrımenkulun 220.000.stg karşılığında Davacı tarafından Davalı No.1'e satılması konusunda iradelerinin aynı manada ve şey-de birleşmediği "ad idem" olmadıkları, aralarındaki gayrımenkul mal devri ile ilgili anlaşmanın satış sözleşmesi sonucu doğurmadığı ve devrin esas maksadının taraflar arasındaki sözleşmelerin ifasını temin için gayrımenkulu engellerden korumak olduğu, Dava-lı No.1'in vekâletname ile dava konusu gayrımenkulu kendi adına ivazsız bir şekilde geçirdiği yeterince ispatlandığı cihetle İlk Mahkemenin devrin geçersiz ve ivazsız olduğuna ilişkin bulgusu hatalı değildir.

Davalı No.1'in dava konusu gayrımenkulu kend-i adına geçerli bir sözleşme olmadan ivazsız bir şekilde adına geçirmesi sonucunda İlk Mahkemenin yapılan devir muamelesini iptal edip, taşınmazın Davacı adına kaydedilmesine karar vermekle hata etmiş değildir.

Nitekim Mahkemeyi bağlayıcı olmamakla bera-ber ışık tutması bakımından Keziban Raif As Adminstratix of the Estate of The Deceased Shaziye Djemal v Enver Dervish (1971) I CLR s.158'de yayınlanan davada Mahkeme dava konusu evin müteveffiye tarafından Davacıya satışı ile ilgili senedin tarafların haki-ki amaç ve niyetlerini yansıtmadığı gerekçesi ile geçerli olmadığı sonucuna vardı. Yargıtay/Hukuk 16/88 (D.34/88)'de ise yukarıdaki içtihat kararı esas alınarak yapılan devir iptal edilmek suretiyle mal eski mal sahibinin adına geçirilmiştir.

Taraflar ar-asında satış sözleşmesi meydana gelmediği ve taşınmaz mal satış devrinin ivazsız olduğu sonucundan hareketle Davalı No.1'in gerçekleştirdiği taşınmaz mal devrinin geçersiz olduğuna ilişkin kararının doğru olduğu sonucuna vardıktan sonra hile ile ilgili idd-iaların bu meselede incelemesine gerek kalmamıştır.

II. Muhterem İlk Mahkemenin vekaletname ile yapılan devrin ve vekaletnamenin geçersiz olduğu ile ilgili bulgusu hatalıdır:

Taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesi meydana gelmediği ve yapılan d-evrin ivazsız ve geçersiz olduğu sonucuna ulaştıktan sonra vekâletnamenin geçerli veya geçersiz olduğunun davaya herhangi bir etkisi kalmamakla beraber bazı hususlara temas etmek açısından bu istinaf sebebine kısaca değinmeyi uygun bulduk.

Duruşma sıras-ında Davacının vekaletnamenin yasal bir şekilde tasdik edilmediğini ileri sürmesi üzerine, İlk Mahkeme Emare 12 vekaletnamedeki imzanın tetkiki için konuyu Polis Genel Müdürlüğüne havale etmiştir.

Emare 30 olarak kayıtlı rapora göre tasdik imzasının Tane-r Çakıcı isimli tasdik memurunun el ürünü olmadığı sonucuna varılmıştır.

İlk Mahkeme bu sonuçtan hareketle aksine şahadet bulunmadığı gerekçesi ile Emare 12 vekaletname üzerindeki Taner Çakıcı'ya ait imzanın sahte olduğuna ilişkin bulgu yaptı.

Mahkem-e bu bulguya vardıktan sonra 11/78 sayılı İpotek ve Devir Yasasının 10(1)(3) maddelerindeki hükümlere istinaden vekilin usulüne uygun tasdik edilmemiş bir vekaletnameyi sahte imza ile işleme koyup devri yapmakla yasalara aykırı hareket ettiği ve Emare 12 v-ekaletnamenin geçersiz olduğu sonucuna vardı.

Mahkemenin bu bulgusu doğrudur ve bir vekilin Tapu'ya sunacağı vekâletnamenin 11/78 sayılı Yasanın 10(1)(3) maddesine göre usulüne uygun tasdiklenmiş olması gerekmektedir. Bu yapılmadığına göre Emare 12 veka-letname ile yapılmış işlemlerin geçersiz olduğu sonucuna varan Mahkemenin hata ettiğini söylemek mümkün değildir.

Mahkemelerin benzeri birçok davada imza tetkiki için bir senedi veya vekaletnameyi veya belgeyi polise havale ettikleri görülmektedir.

M-ahkemelerin hukuk davalarında bu yönteme çok istisnai durumlar dışında başvurmamaları gerekmektedir.

Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 87/87 ve 99/87'de (D.3/88) Mahkemenin hangi hallerde ve ne maksatla resen tanık çağıracağını belirtmiştir. Bu konuda şöyle- denmiştir.


"Mahkemenin resen şahit çağırmaya bazı hallerde hakkı
olabileceğini kabul etmekle beraber bunun tarafların dinlenmesinden sonra aydınlanmamış durumları aydınlatmak amacına yönelik hususlarda olabileceğini ve daha taraflar şahit çağırmak ve- dinlemek hakkını kullanmadan bu yola gitmemesi gerektiğine işaret etmek isteriz."

Hukuk davalarında taraflar iddialarını ihtimaller dengesi prensiplerine göre ispatlamakla yükümlüdürler.

Bir hukuk davasında taraflardan birinin el yazısı ile yazdığı b-ir döküman veya imza üzerinde sorun varsa böyle bir sorunun aydınlatılması için mutlaka expert tanık çağrılması gerekmemektedir.

Phipson on Evidence 10. baskı sayfa 315'te şöyle denmektedir:

-"When a party is hand writing is in question, wither in civil or criminal proceedings- "Comparison of a disputed writing with any writing proved to the satisfaction of the Judge to be genuine shall be permitted to be made by witnesses; and such writings an-d the evidence of witnesses respecting same, may be submitted to the court and jury as evidence of the genuineness or otherwise of the writing in dispute."

-
Bu altıntıdan görülebileceği gibi hukuk veya ceza davaları prosedüründe el yazısı üzerinde sorun çıktığı zaman, ihtilâflı yazı Mahkemeyi ikna edecek şekilde gerçekliği isbatlanmış bir el yazısı ile karşılaştırılabilir ve bu konuda tanık tarafından şahade-t verilebilir; böyle yazılar ve tanık tarafından verilen şahadet aynı değerdedir.

Mahkeme meseleyi polise havale etmekle Davacının şahadetini ve itirazsız sunulan iki vekâletnameyi teyid ettirmiş oldu. Tanıklar dinlendikten sonra aydınlanmamış bir durumu-n ortaya çıkması başka şeydir, Mahkemenin huzurundaki şahadeti kendi tanığı ile teyid veya tekzip etmesi başka şeydir. Mahkemelerin ikinci yöntemi özellikle hukuk davalarında seçmeleri uygun değildir.

İddiasını ispatlamak isteyen taraf expert tanık çağır-abilir, görgü tanığı çağırabilir, bu iddiayı yapan tarafın mükellefiyetidir. Meğer ki Mahkeme vicdan rahatlığı ile karar verebilmek için gerçeğe ulaşmak adına uzman tanık çağırmayı gerekli görsün. Bu konuda Yargıtay/Hukuk 52/04 (D.10/2007)

Neticede Mahke-menin huzurunda tasdiğin usulüne uygun yapılmadığını ortaya koyacak yeterli şahadet bulunduğundan, Mahkeme vekâletnamenin usulüne uygun tasdik edilmediği sonucuna ulaşmakla hata etmedi.

İstinaf Edenin II. başlık altında sunduğu istinaf sebebini reddederi-z.

SONUÇ:

Tüm yukarıdakiler ışığında 85/2008 sayılı istinafta İstinaf Eden Davacı, 94/2008 sayılı istinafta İstinaf Eden/Davalı No.1 istinafında başarılı olamadıklarından her iki istinaf reddedilir.

İstinaf masrafları her iki istinafta İstinaf Edenl-er tarafından ödenecektir.




Mustafa H. Özkök Narin F. Şefik Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç

14 Aralık , 2010



28






Full & Egal Universal Law Academy