Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 82/2013 Dava No 15/2018 Karar Tarihi 24.05.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 82/2013 Dava No 15/2018 Karar Tarihi 24.05.2018
Numara: 82/2013
Dava No: 15/2018
Taraflar: Eren Balçık ile T.C. Ziraat Bankası Anonim Şirketi arasında.
Konu: Borç senedi- kefilin sorumluluğu
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 24.05.2018

- D. 15/2018Yargıtay/Hukuk No: 82/2013
(Güzelyurt Dava No:676/2011)

Yüksek Mahkeme Huzurun-da.


Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ.

İstinaf eden: Eren Balçık, Zübeyir Hamit Sokak, Aşağı Bostancı
No.4, Güzelyurt.
(Davacı)
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: T.C. Ziraat Bankası Anonim Şir-keti,
Güzelyurt Şubesi Ecevit Caddesi
No.231 -Güzelyurt.
(Davalı)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden hazır değil namına: Avukat Özlem Bendeşan Tuna
Aleyhine istinaf edilen hazır değil namına:- Avukat Ahmet Nazım.


Güzelyurt Kaza Mahkemesi Başkanı İlker Sertbay'ın, 676/2011 sayılı davada, 12.04.2013 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapılan istinaftır.

--------------





K A R A R


Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin h-ükmünü, Sayın Yargıç Gülden Çiftçioğlu okuyacaktır.
Gülden Çiftçioğlu: Huzurumuzdaki istinaf, Davacının (İstinaf Eden) Güzelyurt Kaza Mahkemesinde Davalı (Aleyhine İstinaf Edilen) aleyhine 676/2011 sayılı davada, Mahkemenin 12.4.2013 tarihinde verdiği hükü-mden dolayı Davacı(İstinaf Eden) tarafından yapılmıştır.

İSTİNAFA İLİŞKİN OLGULAR:
Davacı, Davalı aleyhine Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 2 Nizam 6 tahtında dosyaladığı istinafa konu davada, Davalının bankacılık ile iştigal eden tüzel kişiliği haiz- bir müessese olduğunu, Davacının ise ilgili tarihlerde Davalının müşterisi olduğunu belirttikten sonra, Davacının Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılacak kredi ile ilgili olarak, kredi şartlarından olduğu söylenen 2 kefilin kefalet senedi imzalaması ko-şulunu yerine getirmek maksadı ile 21 Ocak 2011 tarihinde Davalının Güzelyurt Şubesine giderek muhtelif evrak ve senet imzaladığını, mezkur imzaları atmakta olduğu esnada, gerek borç senedinde gerekse borç senedinin altına düşülmüş olan kefil şerhinde yer -alan bilgilere, keza Davalı yetkililerinden almış olduğu bilgiye istinaden ilgili senedi imzaladığını ve mezkur kredinin borç senedi koşullarının yerine getirilmesine müteakip kullandırılacağı hususunda bilgilendirildiğini iddia etmiştir. Davacı devamla, k-endisinin herhangi bir art niyet aramadan imzalamakta olduğu evrakların tüm kefiller tarafından imzalanacağı inancı ile kendisine verilen tüm evrakları doğru-düzgün okumadan imzaladığını, Davalı nezdinde kredi kartı ve kredi borcu bulunduğundan, Maliye Ba-kanlığına vermiş olduğu talimat çerçevesinde maaşının Davalı nezdindeki hesabına yatmasını talep ettiğini, Davacı ile Davalı arasındaki sözlü mutabakat tahtında Davacının kendi bireysel borcu ve kredi kartı için imzalamış olduğu muhtelif senetler uyarınca,- Davacının bireysel kredi borcunun, kredi kartı borcunun Davacının maaşından her ay düzenli olarak kesileceğini, geriye kalan meblağın ise Davacının bankamatik hesabına aktarılacağını ileri sürmüştür. Davacı davasında ilaveten, borçlarını düzenli olarak ö-demekte olduğunu, Davacının Mart 2011 maaşının yatmasından sonraki bir tarihte veya Nisan 2011 tarihinde kredi kartının borcundan dolayı bloke edildiğini öğrendiğini, akabinde hesabını bankamatikten kontrol ettiğinde kredi kartı ödemesinin maaşından tahsil- edilmediğini, ayrıca hesap bakiyesinin de sıfır olduğunu tespit ettiğini, yapılmış olan hatanın düzeltilmesi talebiyle Davalıya başvurmuş ise de, Rabia Yolaçar'a kefil olduğu borcu ile ilgili olarak mezkur Şahsın ödeme yapmamış olması nedeniyle Davalının -tamamen keyfi olarak, Davacının kredi kartı için herhangi bir ödeme alınmaksızın Davacının maaşından kalan tüm meblağdan, doğrudan mezkur borç için alım yapıldığını tespit ettiğini iddia ederek, Davalı yetkililerinden, Rabia Yolaçar'ın borç senedinde yer a-lan diğer kefilin şerhini hiç imzalamadığını öğrendiğini belirtmiştir. Davacı devamla Davalının, Davacının kefili sıfatıyla imzalamış olduğu borç senedinin asli unsurlarında Davacının mezkur senedi kefil sıfatıyla imzalamasından sonra ciddi değişiklikler g-erçekleştirdiğini, krediyi kullandırtmadan önce, mezkur değişiklikler ile ilgili olarak Davacının iznini hiçbir şekilde almadığını, Davacının tüm talep ve ikazlarına rağmen herhangi bir mahkeme emri olmaksızın ve asıl borçludan herhangi bir talepte bulunm-aksızın ve Davacının şahsi borcuna ödeme almadan Davacının maaşının tümüne el koymak suretiyle Davacıyı zor durumda bıraktığını iddia etmiştir. Davacı ayrıca davasında, kendisinin asıl borçlu konumunda olduğu kredi kartının borcuna, yeterli bakiyesi olması-na rağmen Davalının ödeme yapmayarak Davacıdan haksız yere faiz talep etmekte olduğunu, Davalının Mart 2011 - Nisan 2011 ayında yaptığı tüm kesintilerin yetkisiz olduğunu ve mezkur meblağların aylık %5 faizleri ile eklendikten sonra iadesini talep ettiğini-, Davalının dava konusu Rabia Yolaçar'a ait borç ile ilgili olarak kullandırılmış olan kredi bağlamında imzalamış olduğu senedin unsurlarında, Davacının kefil şerhini imzalamasından sonraki bir tarihte, Davacının muvafakati alınmaksızın esaslı değişiklikle-rde bulunulduğundan ve bu durumla ilgili olarak Davacıyı hiçbir şekilde bilgilendirmediğinden mezkur senedin kendisini bağlamayacağını veya Davacı açısından mezkur borç senedi ile ilgili olarak herhangi bir sorumluluğunun kalmadığını ve bu yönde bir tespit- hükmü talep ettiğini iddia ederek, Davacı lehine Davalı aleyhine:
1960 TL'nin ödenmesi için hüküm ve emir verilmesini;
980 TL üzerinden 1/4/2011 tarihinden itibaren tamamen tediye tarihine kadar aylık %5 nispetinde faiz;
980 TL üzerinden 1/5/2011 tarihind-en itibaren tamamen tediye tarihine kadar aylık %5 nispetinde faiz;
20.1.2011 tarihli asli borçlu olarak Rabia Yolaçar'ın yer aldığı 40,000 TL'lik nakdi kredi borcuna ilişkin senedin Davacı açısından hiçbir sorumluluk doğurmayacağına ilişkin bir mahkeme hü-kmü veya tespit hükmü;
Muhterem Mahkemenin uygun ve adil göreceği ahar bir çare;
İşbu dava masraflarını talep etmiştir.
Davalı ise dosyaladığı Müdafaa Takririnde, Talep Takririndeki iddiaları ret ve inkar ederek, Rabia Yolaçar'ın, Davacı ile birlikte, 14.1-.2011 tarihinde veya o tarihlerde Davalıya başvurarak, kendisine kredi verilmesini talep eden bir müracaatta bulunduğu, Rabia Yolaçar isimli şahsın kendisine kredi verilmesi ile ilgili olarak Davalıya, Davacı ve diğer şahıs olan Bekir Yolaçar'ın kendisine -kefil olacağını beyan ettiğini, Davacının da aynı gün Davalıya beyanname, taahhütname, takas, mahsup, virman talimatı veya yetkisi vererek, Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılacak kredi ile taksitlerin hesabından kesilmesi ve taksitlerin yatırılmaması d-urumunda hesabından ödenmesi yönünde de Davalıya talimat veya yetki verdiğini iddia etmiştir.
Davalı Müdafaa Takririnde ilaveten, Davalının Rabia Yolaçar ve Davacının talebini uygun bulup kabul ettiğini, Davacının Davalı nezdinde diğer hesapları yanında ik-i ayrı kredi hesabı olduğunu, Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılacak kredinin büyük bir kısmının Davacının kendi hesaplarına aktarılacağını bildiği veya bu hususta taraflar anlaştığı için 20.1.2011 tarihinde, Bekir Yolaçar isimli kişinin kefil olmasını- beklemeden, sadece Davacının kendi kefilliğiyle Rabia Yolaçar isimli şahsa kredi kullandırmasını talep ettiğini, Davalının da bu istemi kabul ederek Rabia Yolaçar isimli şahsa krediyi kullandırdığını ayrıca Davacının, senet ve evrakları okuyup ve anlayıp -imza ettiğini iddia etmiştir.
Davalı Müdafaa Takririne devamla, Davacının borç senedinin şartlarının yerine getirilmediği iddiasının asılsız ve uydurma olduğunu, Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılan kredinin 16,351.94 TL'sinin Davacının 9.8.2010 tarih-inde veya o tarihlerde Davalı nezdinde kullandırılan kredi borcuna aktarıldığını, bu hususun Davacı tarafından bilinerek mezkur senetleri okuyup imza ettiğini ve mezkur hesabın kapatıldığını, yine Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılan kredinin 19,372.53-TL'sinin de Davacının hesabına aktarılıp Davacı tarafından büyük bir kısmının çekilip kullandırıldığını ifade etmiş ve bu işlemlerin yapılabilmesi için Davacının diğer kefilde ısrar etmediğini yenileyerek, Rabia Yolaçar'ın ve Davacının senedi imzalayıp ger-ekli aktarmaların yapılması talimatını Davalıya verdiklerini, borç senedi şartlarının yerine getirilmediği iddiasını Davacının kesinlikle yapamayacağını iddia etmiştir.
Davalı ilaveten Müdafaa Takririnde, Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılan kredinin -şartları arasında 2 kefilin kefalet senedi imzalaması koşulunun Davacıya şart koşulmadığı gibi bu hususta Davacıya taahhüt veya beyan verilmediğini, Davacının Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılacak kredinin büyük bir kısmının kendi hesaplarına aktarıla-cağını bilerek ve isteyerek mezkur kredinin tek kefil ile verilmesini sağladığını, mezkur kredinin 35,724.47TL'lik kısmının Davacının hesaplarına aktarıldığını, Davacının tek kefile itirazı olmuş olsa idi işbu meblağın kendi hesaplarına aktarılmayacağını, -dolayısıyla Davacının bu hususta itiraz hakkının olmadığını, Davacının mezkur senet ve evrakların içeriğini okuyup anlayarak imza ettiğini, Davacıya kesinlikle Rabia Yolaçar isimli şahsın kardeşi Bekir Yolaçar'ın kefil sıfatını haiz olacağı hususunda herha-ngi bir sözveri veya şart koşulmadığını, Davacının mezkur senet ve evrakları okuyup anlayıp imzaladığını, Davacının evrakları iddia edilen diğer kefilin imzalayacağı inanacıyla kesinlikle imzalamadığını, Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılan kredinin bü-yük bir kısmının kendi hesaplarına aktarılacağının bilinciyle veya bu hususta tarafların anlaşmasıyla senetleri imzaladığını iddia etmiştir.
Davalı Müdafaa Takririnde ayrıca, kredi kartına düzenli ödeme yapılmamış olması sebebiyle Davalının Davacının kred-i kartını durdurduğunu veya bloke ettiğini veya iptal ettiğini, Davacının iddia ettiği şekilde Davacı ile sözlü mutabakat ile kredi kartı borcunun maaşından düzenli olarak kesinti yapılması hususunda kesinlikle anlaşmadığını, Davacının Davalıya kredi kartı-na veya herhangi bir kart hesabına ilişkin ödeme yapılması hususunda herhangi bir yetki vermediğini, Davacının söz konusu kart hesabının durdurulduğunu veya kapatıldığını ve bu hususun da Davacıya bildirildiğini, Davacının Davalıya vermiş olduğu beyanname,- taahhütname, takas, mahsup, virman talimatı veya yetkisi çerçevesinde Davacının Davalı nezdinde var olan hesabından veya yatan maaşından Davalı nezdinde kullanmış olan kredi borcu taksitlerinin kesildiğini, geriye kalan meblağdan da, Davacının kefil olduğ-u Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılmış olan kredi taksitlerinin kesilmesi için Davalıya yetki verildiğini, Rabia Yolaçar isimli şahsa kullandırılan kredi için Davacının kefilliğinin yeterli ve uygun bulunduğunu ve mezkur kredinin kullandırıldığını, sö-z konusu senet şartlarının yerine getirilip Davacının ve Rabia Yolaçar isimli şahsın kabulü doğrultusunda kredinin kullandırıldığını ve mezkur kredi ile Davacının hesabına büyük meblağ aktarıldığını, Davacının iddia ettiği gibi mezkur senedin imzalanmasınd-an sonra mezkur senette herhangi bir değişiklik yapılmadığını, bilakis senedi Rabia Yolaçar'ın ve Davacının imzalamasına müteakip kredinin verildiğini, Davalının Rabia Yolaçar ve Davacıdan almış olduğu yetki ile Davacının yukarıda izahı verilen kredi hesab-ının kapatıldığını, Davacının mezkur senedi okuyup, anlayıp imzaladığını, mezkur senedin Davacı açısından bağlayıcı olduğunu, Davalının Rabia Yolaçar'a kullandırdığı kredi ile ilgili senet üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadığını, mezkur senedin Davacı-yı bağladığını, Davacının kefil sıfatıyla mezkur senetten sorumlu olduğunu iddia ederek, işbu davanın masraflarla birlikte ret ve iptalini talep etmiştir.
Davanın dinlenmesini müteakiben Alt Mahkeme, verdiği kararında, Davacının şahad-etini aşağıdaki şekilde özetleyerek, aşağıdaki bulguları yapmıştır:
"Davacı şahadet ve istintakında ise özetle; Rabia Yolaçar'a iki kefil bilinci ile kefil- girdiğini, bankanın tek kefil aldığını, ev alacağı ve evleneceği nedeni ile daha önce Rabia Yolaçar için Davalı bankadan almış olduğu borcu Rabia Yolaçar'dan ödemesini talep ettiğini, Rabia Yolaçar'ın tamam deyip Ziraat Bankasından borçlandığını ve aldığı- parayı hesabına yatırdığını ve kendisinin de Rabia Yolaçar'a kefil olduğunu, Rabia Yolaçar'ın çekeceği borç için bankanın (2) kefil istediğini, birinci kefilin Rabia Yolaçar'ın kardeşi ve ikinci kefilin de kendisi olduğunu, kendisi kefil olarak imza atark-en Rabia Yolaçar'ın kardeşi Bekir Yolaçar'ın da gelip imza atacağı düşüncesinde olduğunu, borç senedinin imzalandığı tarihten önce Rabia Yolaçar'a kefil olacağını Davalı bankaya söylediğini, Bekir Yolaçar'ın gelip imzalayacağını bildiği için kefil olarak i-mzaladığını, Rabia Yolaçar'ın kendisine daha önce vermiş olduğu borcu kapatması için bankadan borçlandığını, Rabia Yolaçar ve kendisi tarafından imzalanmasından sonra bankanın borç senedinde herhangi bir değişiklik yapmadığını, Rabia Yolaçar'ın Davalı bank-aya olan borcunu ödemiş olması halinde davayı açmayacağını, Rabia Yolaçar'ın borçlandığı para ile bankaya olan borcunun kapatıldığını ve ilaveten 19,372TL'sı tutarında bir paranın hesabına yatırıldığını ve 3-5 gün sonra gidip parayı çektiğini, Rabia Yolaça-r ile arasındaki ilişkinin Davalı bankayı bağlamadığını, Rabia Yolaçar'ın borcunu ödememesi halinde borcu kardeşi Bekir Yolaçar'ın ödeyeceğini ve kendisinin ödemek zorunda kalmayacağını ve bu yüzden Davalı bankadan şikayetçi olduğunu söylemiştir.

Yukarıd-a özetlenen layihalar ve Davacının şahadet ve istintakından açıklıkla anlaşılacağı üzere Davacının Rabia Yolaçar isimli şahıstan alacağı vardır ve Davacı alacağını Rabia Yolaçar isimli şahıstan talep etmiştir. Rabia Yolaçar isimli şahıs Davacıya olan borcu-nu ödemek için Davalı bankadan borç almaya karar verip Davalı bankaya müracaat etmiştir. Davalı banka da Davacının ve Bekir Yolaçar isimli şahısların kefaleti ile Rabia Yolaçar'a 40,000TL'sı kredi vermeyi kabul etmiştir. Her üçü de Davalı bankaya gitmiş ol-malarına rağmen Bekir Yolaçar'ın Davalı bankadan ayrılmak zorunda kalması sonrasında kefil olarak sadece Davacı imza koymuştur. Buna rağmen Rabia Yolaçar'a verilen 40,000TL'sı krediden toplam 35,724.47TL'sı Davacının hesaplarına aktarılmış, yani diğer bir -anlatımla Davacıya verilmiş ve/veya Davacı tarafından kullanılmıştır.

Bu durumda ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır. Davacı kendisine verileceğini bildiği bir paranın bankadan borçlanılması için bir şahsa kefil olmakta ve daha sonra krediyi veren bankay-a "Benim kefil girdiğim ve senden para borçlanan kişi senden borçlandığı parayı bana verdi, çünkü bahse konu kişiden benim alacağım vardı. Sen beni kefillikten çıkart ve bana verilen parayı geri tahsil etmek için ilgili kişiyi dava et" demekte, diğer bir i-fade ile Davalı bankaya "Ben seni kullanıp alacağımı ilgili kişiden tahsil ettim. Beni rahatsız etme, sen ilgili kişi ile meseleni hallet" demek istemektedir" .


Alt Mahkeme kararında ilaveten aşağıdaki bulguları yaparak davayı ret ve iptal etmiştir:
"Dav-acının layihasına baktığımızda hile ve/veya nüfuz suistimali ve/veya yanıltma ile ilgili bir tek kelimenin dahi mevcut olmadığı, bu yönde herhangi bir iddia ileri sürülmediği ve dolayısı ile layihada hiçbir tafsilat mevcut olmadığı nedeni ile Emare 1 Borç -Senedine ekli "Kefaletname" başlıklı yazılı aktin hilafına herhangi bir iddianın veya şahadetin ileri sürülmesinin mümkün olmadığı ve neticede kefalet aktinin geçerli olduğuna karar verilmesinin kaçınılmaz olduğu ortaya çıkmaktadır.

Yasal durum nedeni il-e Davacının davasının iptal edilmesi gerektiği ortaya çıktıktan sonra Davacının iddialarının veya şahadet ve istintakında belirttiklerinin de değerlendirilmesi sonrasında; Kendisine verilmek üzere bankadan para borçlanan bir şahsa kefil giren Davacının bor-çlanılan parayı da aldıktan sonra parayı veren banka hakkında yukarıda bahse konu iddialarda bulunmasının ve dava açmasının herhangi bir dayanağının olamayacağı ve böylesi bir davranışın hukuk düzeninde yeri de olmadığı kanaatindeyim.

İlaveten kefil kont-ratını imza eden kefilin sorumluluğunun diğer kefil ve esas borçlu ile alacaklıya karşı sorumluluğunun müştereken ve münferiden olduğunu, diğer bir ifade ile esas borçluya bir veya birden fazla kişinin kefil olmasının, her bir kefilin sorumluluğunu etkilem-eyeceğini, her bir kefilin alacaklıya karşı münferiden sorumlu olduğu ve yerine getirdiği yükümlülük oranında esas borçluya rücu etme hakkı olduğu, diğer kefile karşı herhangi ileri sürülebilecek bir hakkı veya talebi olamayacağı nedeni ile Davacının iddia-larının bu yönü ile de yasal dayanaktan yoksun olduğu kanaatindeyim.


Son olarak, diğer kefil olarak ismi geçen Bekir Yolaçar'ın kefil sıfatı ile imza koymamasına rağmen Rabia Yolaçar'ın borçlandırılmasında Davacının istem ve onayı olduğuna, borçlanılan -paranın kendisine verilmiş olması nedeni ile de aksi iddialarına inanmanın hayatın normal akışına da ters olduğunu belirtmek istemekteyim.

Netice itibarı ile; Davacının davasının ret ve iptal edilmesine ve Davalıya 3,000TL dava masrafı ödenmesine Emir ve- Hüküm verilir."


İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf sebepleri aşağıdaki üç başlık altında toplanabilir:

1- Alt Mahkeme, Davalı herhangi bir yazılı kanıt sunmamış olmasına rağmen Rabia Yolaçar isimli kişinin Davalı Bankadan borçlandığı meblağın Davacıya aktar-ıldığı/verildiği hususunda bulgu yapmakla hata etmiştir.
2-Alt Mahkeme, huzurunda şahadet olmasına rağmen, Davacının mezkur borç senedine kefil olma ön koşulunun "iki kefil" koşulu olduğu ve "iki kefil" ön koşulu da yerine getirilmediği cihetle kefillik sö-zleşmesinin geçerli olamayacağı hususunda bulgu yapmamakla hata etti.
3- Alt Mahkeme, huzurunda şahadet olmasına rağmen, Davacının mezkur borç senedine kefil olma ön koşulunun "iki kefil" koşulu olduğu ve "iki kefil" ön koşulu da yerine getirilmediği cihe-tle, alacaklı Davalı Banka ile temel borçlu Rabia Yolaçar arasındaki akdin koşullarında değişiklik meydana geldiği ve bundan dolayı da Davacının kefillikten kurtulduğu hususunda - bulgu yapmamakla hata etti.

TARAFLARIN ARGÜMANLARI
Davacı Avukatı istinaftaki hitabında, Alt Mahkemenin, Davalı tarafından herhangi bir yazılı kanıt sunulmamış ol-masına rağmen, Rabia Yolaçar isimli kişinin Davalı Bankadan borçlandığı meblağın Davacıya verildiği hususunda bulgu yapmakla hata ettiğini iddia etmiştir.
İlâveten, Alt Mahkeme huzurundaki davanın Fasıl 149 madde 102'ye dayanan bir dava olduğunu, Davacının- Alt Mahkeme huzurunda şahadet verdiğini, mezkur borç senedinin yürürlüğe girme ön koşullarından birinin "iki kefil şartı" olduğunu, Davacının ilgili senedi Bekir Yolaçar isimli kişinin ikinci kefil olarak imzalayacağı inancı ile kefil olarak imzaladığını -ve bu koşul yerine getirilmemesine rağmen borç senedinin Davalı tarafından yürürlüğe konduğunu, Alt Mahkemenin, Fasıl 149 madde 102'de açık hükme istinaden Davacı açısından kefillik yükümlülüğünün yürürlüğe girmesinin mümkün olmayacağını dikkate almamakla -hata ettiğini ileri sürmüştür.
Davacı Avukatı ilâveten, Alt Mahkemenin huzurundaki şahadeti dikkate alarak, ikinci kefil olmaksızın kredinin kullandırılmasının, alacaklı Banka ile temel borçlu Rabia Yolaçar arasındaki akdin koşullarında değişiklik meydana -getirdiği ve bundan dolayı da Davacının kefillikten kurtulduğu hususunda bulguya varmamakla hata ettiğini iddia etmiştir.
Davalı Avukatı ise, istinaftaki hitabında, özetle: Fasıl 149 madde 102 tahtında, şartlı kefil olmanın bir sözleşme ile olması gerekti-ğini, ayrıca Alt Mahkeme huzurunda, kredinin şartlı olarak verilmediğini gösteren olguların olduğunu, bu bağlamda, Alt Mahkeme huzurundaki 40,000 TL'nin 35,724.47 TL'sının Davacının hesabına yattığı hususunda şahadet söz konusu olduğunu, borcun alınıp Da-vacının hesabına yatırıldığını, bundan dolayı da Davacının şahadetinin kefalet sözleşmesini Davacının şartlı olarak imzaladığı hususundaki kısmının ihtimal dahilinde olmadığını ileri sürerek, istinafın reddini talep etmiştir.

MESELENİN HUKUKİ VE OLGUSAL- AÇILARDAN İRDELENMESİ
Alt Mahkeme kararında, Emare Borç Senedine ekli "Kefaletname" başlıklı belgenin, Yargıtay/Hukuk 20/1991
D. 6/1992'ye atfen sadece Davacı tarafından imza edilmekle birlikte yazılı bir akit olduğundan hareketle, kefalet akdinin hile /-yanıltma /nüfuz süistimali iddiası ile geçersiz kılınmadığını ve bu bağlamda Talep Takririnin herhangi bir iddia içermediğini dikkate alarak, Davacının imzaladığı kefalet akdinin geçerli olduğu hususunda bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme kararında, Davacının, -konu kefalet aktini Bekir Yolaçar isimli kişinin kefil olarak imzalamamasına rağmen, Rabia Yolaçar'ın Davalı Bankadan borçlandığı parayı bilahare Davacıya verdiğini dikkate alarak, Bekir Yolaçar'ın kefalet akdini kefil olarak imza etmemekle birlikte, Rabia- Yolaçar'ın borçlandırılmasında Davacının onayı olduğuna dair bulgu yapmıştır.
Alt Mahkeme ilâveten kararında, Rabia Yolaçar isimli kişinin Davalı Bankadan borçlandığı meblağın, Davacıya verildiği hususunda bulgu yapmıştır.
Davacı Avukatının 1. istinaf seb-ebi bağlamında yakınması, Alt Mahkemenin, yazılı kanıt sunulmamakla birlikte Rabia Yolaçar isimli kişinin Davalı Bankadan borçlandığı meblağın Davacıya verildiği hususunda bulgu yapmasıdır.
Alt Mahkeme huzurundaki Davacının şahadeti (Mavi 44 AB) irdelendiğ-inde, Davacının şahadeti esnasında, Rabia Yolaçar'ın Davalı Bankadan borçlandığı parayı Davacının kendi hesabına yatırdığını kabul ve teslim etmekte (admission) olduğu görülmektedir.
Bu durumda, Alt Mahkemenin, Rabia Yolaçar isimli kişinin Davalı Bankadan -borçlandığı meblağın Davacıya verildiği hususunda bulgu yapması hatalı değildir.
Davacının 2. istinaf sebebi bağlamında yakınması, Alt Mahkemenin Davacının şahadetini ve Fasıl 149 madde 102'yi dikkate alarak, Davacının imzaladığı kefalet sözleşmesinin geçe-rsiz olduğu hususunda bulgu yapmamak ve huzurundaki şahadeti ve emareleri dikkate alarak Davacı lehine karar vermemekle/Davacının davasını ret ve iptal etmekle hata ettiğidir.

Fasıl 149 madde 102 aşağıdaki gibidir:
Başkasının da müşterek kefil olarak kat-ılmasına değin alacaklının kefalete dayanarak işlemde bulunmaya-cağını öngören sözleşmedeki kefalet.102. Bir kişi, başka bir kişinin de müşterek kefil olarak kefalet altına girmedikçe alacaklının sadece onun kefaletiyle işlemde bulunmayacağını öngören bir- sözleşme uyarınca kefalet altına girerse, diğer kişi müşterek kefil olarak katılmadığı takdirde kefaleti geçerli olmaz.





Fasıl 149 madde 102'den görüleceği üzere, bir kefalet/garanti şartlı olabilmektedir.
Nitekim İngiliz Hukukunda da, bir kefale-tin şartlı olmasına örnek olarak, önceki kefilin sorumluluğunun sonraki kefilin birlikte kefil(co-surety) olması şartına bağlanabilmesi gösterilmektedir.
Bu hususta Chitty on Contracts, Spesific Contracts 23.ed, s.784 paragraf 1675'de Şartlı kefaletler/ga-rantiler (conditional guarantees) yan başlığı altında bu hususta şöyle denmektedir:

-Conditional guarantees. A guarantee may, on its true construction, be conditional. So, for example, where a person executed a guarantee on the faith of a representation that it would also be executed by another person as co-surety, the liability of the for-mer was held to be conditional on the execution of the guarantee by the latter.


Diğer yandan, bir kefilin, kefalet akti tahtında sorumlu olup olmadığının tespitindeki genel yaklaşım ise, bu tip sözleşmelerin kefil lehine katı yorumlanması ve bu bağlamda- sözleşmede açıkça kefile sorumluluk yüklenmedikçe kefilin sorumlu olmamasıdır. Bununla birlikte, kefalet akitlerinin katı yorumlanması prensibi, mahkemenin yazılı kefalet akdinin şartları dışındaki olguları dikkate alamayacağı anlamına gelmemektedir. Yoru-mla ilgili meselelerde, mahkeme, sözleşme yapıldığı esnadaki tüm şartları dikkate alarak, kafaletin/garantinin kapsamına ve amacına karar verecektir.
Bu hususta -Chitty on Contracts, supra, s. 783'de paragraf 1674'de şöyle denmektedir:
CONSTRUCTION OF THE CONTRACT
-General. Difficult questions frequently arise as to the extent of the liability which the surety has undertaken. These are essentially questions as to the true construction of the contract in each particular case, and it is sufficient here to indicate the- general approach of the courts to these questions and to draw attention to some of the principal types of difficulty which have arisen. Despite some contradictory dicta in the cases, the general approach seems to be that contracts of this kind must be str-ictly construed in favour of the surety and that no liability is to be imposed on him which is not clearly and distinctly covered by the contract.-
..........
-The principle of strict construction does not mean that the court cannot look beyond the terms of the written instrument. As in all cases of construction, the court is entitled to look at the surrounding circumstances in order to see what was the subject-m-atter which the parties had in contemplation at the time the contract was made, and to determine the scope and object of the guarantee.

Alt Mahkeme huzurundaki meselede, Rabia Yolaçar isimli kişinin Emare No.1 Borç Senedi tahtında, Davalı Bankadan 40,000 -TL borçlandığı, -Davacının Emare No.1 Borç Senedini kefil olarak imza ettiği, Emare No.1 Borç Senedinin ekinde birinci kefil olarak Bekir Yolaçar isimli kişinin adının gösterildiği, buna karşın Bekir Yolaçar'ın imzasının bulunmadığı, ikinci kefil olarak da Davacının ismini-n yer aldığı ve Davacının bu işbu Senede kefil olarak imza attığı hususları ihtilafsızdır. -

-Davacının Emare No.1 Borç Senedini kefil olarak imza ettiği, bu bağlamda Davalı Banka/Rabia Yolaçar ve Davacı arasında bir kefalet akdinin oluştuğu görülmektedir. Nitekim Alt Mahkeme de kararında, doğru olarak, Emare Borç Senedine ekli "Kefaletname" başlık-lı belgenin, Yargıtay/Hukuk 20/1991
D. 6/1992'ye atfen sadece Davacı tarafından imza edilmekle birlikte yazılı bir akit olduğu hususunda bulgu yapmıştır.

Alt Mahkemenin bu bulgusunda hata yoktur.
Alt Mahkeme kararında, yukarıda ifade edildiği üzere, kefa-let sözleşmesinin geçerli olduğu sonucuna varmıştır.
Davacının kefil olarak imza ettiği kefaletname / kefalet akdi aşağıdaki gibidir:
"KEFALETNAME

T.C. Ziraat Bankası A.Ş ile RABİA YOLAÇAR arasındaki 20.01.2011 /
tarih/sayılı borç senediyle RABİ-A YOLAÇAR 'nin T.C. Ziraat Bankası A.Ş GÜZELYURT
Şubesi'nden kullandığı kredi için asıl borçlu gibi borçlandık. Bahse konu borç senedindeki tüm mükellefiyetler tamamen tahsil ve tasfiye edilinceye kadar, borçlu ile birlikte müteselsil kefil ve müşterek bo-rçlu sıfatıyla kefil ve müşterek borçlu olmayı,

Bankamızca tarafımıza yapılacak ilk yazılı veya sözlü ihbarı takiben muacceliyet kazanan borç, faizler, BSİV ve mahkeme masrafları ile diğer masrafların tamamından sorumlu olacağımızı,

Faiz, komisyon, BSİV -ve takiple ilgili her türlü masrafları müşterek ve müteselsil kefil ve müşterek borçlu sıfatıyla ödeyeceğimizi,


İşlemlerde aşağıda tatbiki imzamızı kullanacağımızı,

Bankamızla aramızda çıkabilecek anlaşmazlıkların çözümlenmesinde K.K.T.C. Mahkemelerini-n yetkili olacağını,

kabul ve deruhte ederiz."

Yukarıdaki kefaletnameden görüleceği üzere, Davacının imza atmak sureti ile taraf olduğu kefalet sözleşmesinde Davacı, Rabia Yolaçar isimli kişinin tüm mükellefiyetlerine, tamamen tahsil ve tasfiye edilincey-e kadar borçlu ile birlikte müteselsil kefil ve müşterek borçlu sıfatıyla kefil ve müşterek borçlu olmayı kabul ve taahhüt etmiştir.
Davacının taraf olduğu yukarıdaki kefalet akdi değerlendirmeye tabi tutulduğunda, kefalet akdinin yorum gerektirmeyecek şek-ilde açık ve net olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Davacı, Rabia Yolaçar'ın Davalı Bankaya olan borcuna kefalet sözleşmesindeki kullanılan deyim tahtında "borçlu ile birlikte müteselsil kefil ve müşterek borçlu sıfatıyla kefil ve müşterek borçlu olmayı kab-ul ve taahhüt etmek suretiyle kefil" sıfatıyla kefil olmuştur. Diğer bir anlatımla, Davacının, Bekir Yolaçar isimli kişinin ikinci kefil olması şartına bağlı olmadan Rabia Yolaçar'ın borcuna kefil olduğu görülmektedir. Bundan istihraç edilecek olan sonuç i-se, Davacının Rabia Yolaçar'ın borcuna olan kefaletinin ikinci bir kefilin şartına bağlı olmadığıdır. Meselenin tüm şartları/olguları da bu yorumu teyit etmektedir. Bu çerçevede, Rabia Yolaçar'ın, Davalı Bankadan borçlandığı parayı, Bekir Yolaçar'ın kefale-t senedine kefil olarak imza etmemesine rağmen Davacının hesabına yatırması ve Davacının da bu parayı kabul etmesi, Davacının Rabia Yolaçar'ın borcuna olan kefaletinin şartsız olduğunu, bu bağlamda Bekir Yolaçar isimli kişinin ikinci kefil olması şartına b-ağlı olmadığı hususunu teyit eder mahiyettedir.

Nitekim Alt Mahkeme de kararında, meselenin tüm olgularını/şartlarını değerlendirmeye tabi tutarak, Davacının kefalet akdini imzalamasını müteakiben, Rabia Yolaçar'ın Davalı Bankadan borçlandığı parayı Dav-acının hesabına yatırdığını dikkate alarak, kefalet akdinin kapsam ve amacı bağlamında kefalet akdinin geçerli olduğu sonucuna varmış, kefalet akdinin geçerli olmadığı hususundaki argümana ise değer vermemiştir.
Yukarıda belirtilenler ışığında, Alt Mahkem-e, Davacının imzaladığı kefalet akdinin geçerli olduğu hususunda bulgu yapmakla hata etmiş değildir.
Bu durum ışığında, Davacı/İstinaf Edenin 2. istinaf sebebinin reddi gereklidir ve reddedilir.
Davacı 3. istinaf sebebi bağlamında, ikinci kefil şartı yer-ine getirilmediğinden, alacaklı Davalı Banka ile borçlu Rabia Yolaçar arasındaki akdin koşullarında değişiklik meydana geldiği cihetle Alt Mahkemenin Davacının kefillikten kurtulduğu hususunda bulgu yapmamakla hata ettiğini ileri sürmüştür.
Fasıl 149 Akit-ler Yasası'nın 91. maddesi şöyledir:
Kefilin muvafakati alınmaksızın, esas borçluyla alacaklı arasında bir sözleşmenin koşullarında yapılan herhangi bir değişiklik, değişiklikten sonraki işlemler hususunda kefili yükümlülükten serbest kılar.

İngiliz Huk-ukundaki temel prensibe göre de, alacaklı ile borçlu arasındaki sözleşmenin koşullarında yapılan ve kefili olumsuz olarak etkileyecek herhangi bir değişiklik, kefilin rızası olmadıkça kefili yükümlülükten kurtarır (Bkz; Chitty on Contracts, supra, paragraf- 1688, s. 792).

Nitekim bu prensip, Banque Populaire De Limassol Ltd - Stavrows Theodotou CLR 1971(1), s.307-310 kararında da, Fasıl 149 Akitler Yas-ası'nın 91. maddesinin uygulanması çerçevesinde benimsenmiştir.
İkinci istinaf sebebi bağlamında, Davacının Rabia Yolaçar'ın borcuna olan kefaletinin ikinci kefil şartına bağlı olmadığı, diğer bir ifade ile, Davacının kefaletinin şartsız olduğu hususunda b-ulguya vardıktan sonra, alacaklı Davalı Banka ile borçlu Rabia Yolaçar arasındaki sözleşmenin koşullarında değişiklik meydana geldiği iddiasına itibar edilmesi olası değildir.
Bu durum ışığında, Davacı/İstinaf Edenin 3. istinaf sebebinin de reddi gereklidi-r ve reddedilir.
Sonuç olarak, Davacı istinafında başarılı olmadığı nedeniyle istinaf reddedilir.
İstinaf masrafları İstinaf Eden/Davacı tarafından ödenecektir.


Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç

Yargıç- Yargıç



24 Mayıs 2018















18












Full & Egal Universal Law Academy