Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 8/2012 Dava No 26/2015 Karar Tarihi 22.06.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 8/2012 Dava No 26/2015 Karar Tarihi 22.06.2015
Numara: 8/2012
Dava No: 26/2015
Taraflar: Altay Sayıl ile yeni Düzen Ltd. ve diğeri arasında
Konu: Zem ve kadih (libel - Yazılı hakaret nedeniyle tazminat talebi - Res judicata (kaziye-i Muhakeme) - Davacının kararının res judicata oluşturması ve Mahkeme prosedürünün kötüye kullanılması nedeniyle reddi - Usul - E.27, n.3 - Müstedinin istidada başarılı olabilmesi için isidaya konu talep takririnin herhangi bir dava sebebi içermediğini ispat etmesi gereği.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 22.06.2015

-D. 26/2015Yargıtay/Hukuk: 8/2012
(Lefkoşa Dava No: 255/2008)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti:Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan,Gülden Çiftçioğlu.

İstinaf eden: Altay Sayıl, Lefkoşa.
- (Davacı)

ile

Aleyhine istinaf edilen : No.1- Yenidüzen Ltd. Lefkoşa.
No.2- Cenk Mutluyakalı, Lefkoşa. (Davalılar)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına : Avukat F-uat Veziroğlu hazır.
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Gülsün Yücel adına
Avukat Dilşah Karayel hazır.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Peri Hakkı'nın 255/2008 sayılı davada, 13.1.2012 tarihinde verdiği kara-ra karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.

---------------

K A R A R

Hüseyin Besimoğlu : Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin-, 13.1.2012 tarihinde, davasını ret ve iptal eden kararına karşı bu istinafı dosyaladı.

İSTİNAFLA İLGİLİ OLGULAR:

İstinaf Eden/Davacı (bundan böyle sadece Davacı olarak anılacaktır) 15.1.2008 tarihinde Aleyhine İstinaf Edilen/Davalılar (bundan böyle sa-dece Davalılar olarak anılacaktır) aleyhine Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.2 n.1 altında dava dosyalayarak, aşağıdaki gibi talepte bulundu:

"Davalılar takriben 26.9.2003 tarihli Yenidüzen
Gazetesi'nin 12. sayfasında başlayıp 13. sayfasında devam ede-n "Cinayet Günü Çatlı Kıbrıs'taydı" başlıklı yazıyı Davacı için ve/veya Davacı hakkında kötü niyetle (maliciously)ve/veya gerçeklere aykırı olarak (falsely) yazdıkları ve/veya yayınladıkları ve/veya bastırdıkları ve/veya dağıttıkları ve/veya bunların yapıl-masını sağladıkları ve/veya bunların yapılmasına katkıda bulundukları ve/veya Davacıyı zarar-ziyana uğrattıkları ve/veya Davacının yasal ve/veya kişisel haklarını ihlâl ettikleri ve/veya dava konusu yazıyı Davacı hakkında hakaret ve/veya iftira ve/veya zem- ve kadih (libel) teşkil ettiği için,
Davacı lehine ve Davalılar aleyhine münferiden ve müştereken zarar-ziyan ve/veya tazminat için hüküm,
Çoğaltılmış (aggravated) zarar-ziyan ve/veya tazminat için hüküm,
Yasal faiz,
Mahkemece uygun görülecek herhangi- bir çare,
ve dava masraflarından ibarettir."


Davacı daha sonra 2.12.2009 tarihinde Tafsilatlı Talep Takriri dosyalayarak, talebi ile ilgili olguları, yazının içeriğini ve taleplerinin ayrıntısını belirtti.

Davalılar, 5.2.2010 tarihinde Avukatları vasıt-asıyla ihbarlı bir istida dosyalayarak aşağıdaki gibi talepte bulundular:

"Muhterem Mahkemenin yukarıda unvan ve numarası belirtilen
davayı ve talep takririni, Davacının talep takririndeki iddiaları Kaziye-i Muhkem ve/veya Res Judicata teşkil ettiğinde-n ve/veya davada ve talep takririnde Davalı/Müstedilere yönelik iddialarının daha önce mahkeme tarafından kesin hükme bağlandığından ve/veya işbu davanın bir anlam taşımadığından ve/veya anlamsız olduğundan ve/veya sırf Davalıya zarar vermek için dosyaland-ığından ve/veya işbu dava ve talep takriri adil yargılanmaya zarar verici ve/veya yargısal süreci istismar edici olduğundan ve/veya doğal adalet ve nisfet haklarını ihlal ettiğinden ve/veya zorlaştırıcı ve/veya geciktirici nitelikte olduğundan ve/veya saçm-a ve/veya sinirlendirici olduğundan işbu davayı ve talep takririni dışlayan ve/veya iptal eden bir emir vermesi."


Davalılar Avukatı, istidasını yerleşmiş içtihat kararları ile HMUT E.19 n.26, E.27 n.1,2,3'e dayandırdı.

Davalılar istidaya ekli yemin var-akasında, özetle: Yenidüzen Gazetesin'de yayımlanan 24-30 Eylül 2003 tarihli ropörtaj ile ilgili Davacının 3/2004 sayılı bir dava açtığını, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dinlenen bu davanın reddedildiğini, 16.5.2007 tarihinde konu hükmün kesinleştiğini, Davacı-nın Davalılar aleyhine açtığı 4737/2003 sayılı davayı aynı konuda karar verildiği nedeniyle geri çektiğini ileri sürerek, bu davanın iptali gerektiğini ileri sürdüler.

12.3.2010 tarihinde istidaya itiraz dosyalayan Davacı Avukatı,itiraza ekli yemin varak-asında özetle: 3/2004 sayılı davada Davalıların farklı olduğunu, benzer tarafların olmadığı bir davadan verilen kararın farklı taraflar için res judicata teşkil edemeyeceğini, Davacının geri çektiği davadan sonra yeni dava açmasına engel olmadığını, ortada- kaziye-i muhkeme koşullarının olmadığını ileri sürerek istidanın iptalini talep etti.

Alt Mahkeme huzurunda Emare No.1 olarak kayıtlı 3/2004 ve 4737/2003 No.lu davaların tarafları şöyledir:

Lefkoşa Kaza Mahkemesinde ikame edilen 3/2004 sayılı davada, -Davacı Altay Sayıl, Davalı No.1 Hearst Yayıncılık Anonim Şirketi, Davalı No.2 Ferruh Yazıcı, Davalı No.3 Şirzat Bilallar ve Davalı No.4 İlkay Adalı'dır.

3/2004 sayılı davadaki dava sebebiyle istinafa konu dava sebebi aynı yazıdan kaynaklanmakta olup, dav-a dinlendikten sonra mezkur yazı hakaret içermediği nedeniyle reddedilmiştir.

16.5.2007 tarihinde okunan karar istinaf edilmemiş, o davadaki taraflar bakımından kesinleşmiştir.

Lefkoşa Kaza Mahkemesinde ikame edilen 4737/2003 sayılı davada Davacı Altay- Sayıl, Davalı No.1 Cenk Mutluyakalı, Davalı No.2 Yenidüzen Ltd. idi.

Bu dava, 21.11.2007 tarihinde aşağıdaki beyanlarla geri çekildi.

"Av.Fuat : Efendim bu aşamada müvekkilime bu davayı yeni
bir değerlendirme yapmak üzere haklarına halel
gelmeksizi-n geri çekmesini tavsiye ettim. O da
kabul etti. Bu nedenle bu davayı Davacının
haklarına halel gelmeksizin geri çekerim.
Av.Aslı : İtirazım yok.
Mahkeme : Dava geri çekildiği cihetle ret ve iptal
edilir. Masraf emri verilmez."


Dav-acı, 4737/2003 sayılı davayı, 21.11.2007 tarihinde geri çektikten sonra, 15.1.2008 tarihinde, aynı tarihli Yenidüzen Gazetesi'nin aynı nüshasında yayımlanan, aynı yazı nedeniyle aynı Davalılar aleyhine bu istinafa konu 255/2008 sayılı davayı dosyaladı.

D-avalıların 5.2.2010 tarihli istidasını mevcut olgular ışığında değerlendiren Alt Mahkeme, res judicata konusunda kesin bir bulgu yapmamakla beraber, 3/2004 sayılı davada yazının hakaret (libel) teşkil etmediği karara bağlandığından, yazının ikinci dava açı-sından anlamsız ve yasal süreci istismar ettiği gerekçesi ile HMUT E.27 altında davayı ret ve iptal ederek, Davacının 500 TL istida masrafı ödemesine emir verdi.


İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı istinaf ihbarnamesinde gerekçeleri ile birlikte 4 ayrı istinaf -sebebi ileri sürmüştür.

Davacının istinaf sebeplerini 2 ana başlık altında incelemek mümkündür:

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davasını res judicata ve mahkeme prosedürünün kötüye kullanılması gerekçesiyle, ret ve iptal etmekle hata etti.
Muhterem A-lt Mahkeme, Davacı aleyhine masraf emri vermekle hata etti.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Davacı Avukatı hitabında, özetle: hükme bağlanan 3/2004 sayılı davanın tarafları ile bu davanın taraflarının aynı olmadığını, res judicata'nın sonuçlarının bu- davaya uygulanamayacağını, Alt Mahkemenin res judicata konusunda bulgu yapıp yapmadığının açık olmadığını, Davacının 4737/2003 sayılı davasını haklarına halel gelmeksizin geri çektiğini, yeni dava açmasında hukuki engel bulunmadığını, Alt Mahkemenin davay-ı reddederken esas olarak HMUT E.27'den hareket ettiğini, E.27 altında davanın iptalini gerektirecek veya davayı anlamsız hale getiren bir durum olmadığını, her yayının yeni bir dava sebebi teşkil ettiğini, her davadaki yayıncının farklı olduğunu, hakaret -davalarında, tüm davalıların aynı dava altında olması gerekmediğini, aynı yazı birden fazla yayınlandıysa birden fazla dava açılmasında yanlış olmadığını, 3/2004 sayılı davada yazının zem ve kadih içermediğine karar verilmesinin Davacının açtığı diğer dava-yı anlamsız hale getirmeyeceğini, dolayısıyla Alt Mahkemenin kararının hatalı olduğunu, mahkeme prosedürünün kötüye kullanılmasından bahsedilemeyeceğini ileri sürerek, istinafın kabulünü talep etti.

Davalılar Avukatı ise hitabında ,özetle: res judicata'-nın unsuru olan davadaki tarafların aynı olması kuralının bu davada bulunmadığını, ancak aynı dava sebebi nedeniyle açılan birden çok davada res judicata prensibinin uygulanabileceğini
ileri sürdükten ve bu konudaki hukuki dayanaklarını belirttikten sonra,- her yayının ayrı dava sebebi olduğunun doğru olduğunu, ancak bir yayına zem ve kadih değildir bulgusu yapıldıktan sonra sırf farklı yayın organı tarafından yayınlandığı için aynı yayının zem ve kadih olduğuna karar verilemeyeceğini, Davacının zem ve kadih- içermediği karara bağlanan bir yazı ile ilgili açtığı bu istinafa konu davanın dava sebebi yönünden anlamsız kaldığını, HMUT E.27 tahtında davanın iptal edilmesi gerektiğini, bu anlamda Alt Mahkemenin kararında hata olmadığını ileri sürerek, istinafın red-dini talep etti.

İNCELEME:

İstinaf sebeplerini sırasıyla inceleyip değerlendirdik.

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davasını res judicata ve mahkeme prosedürünün kötüye kullanılması gerekçesiyle ret ve iptal etmekle hata etti.

Alt Mahkeme Davacının d-avasını reddederken, kararının son kısmında şöyle demiştir:


"Davacının dava sebebi dava konusu röportajın libel teşkil
edip etmediğine dayanmaktadır. 3/2004 sayılı davada konu
röportajın libel teşkil etmediği karara bağlanmış
olmasına rağmen iş-bu davada Davalılar konu yazıyı yazan
ve ilk kez yayımlayan organlar olarak dava
edilmektedirler. Kanaatimce işbu davada Davalılar farklı
olmasına rağmen her iki davada Davalılar yazıyı
yayınlayanlar olarak dava edilmektedir. Davacı dava
seb-ebi aynı olmasına rağmen ilk davasında işbu davadaki
Davalıları dahil etme imkanı olmasına rağmen iki ayrı
dava açma yönüne gitmiştir ve her iki davada esas karara
bağlanması gereken husus yazının libel teşkil edip
etmediğidir.
Birinci davada y-azının libel teşkil etmediği karara
bağlanmış olduğuna göre ikinci dava açmasından anlamsız
ve yasal süreci istismar ettiğinden E.27 altında işbu
davanın iptal edilmesi gerekir kanaatindeyim(Mavi 37)."


Alt Mahkeme, kararının iktibas edilmeyen k-ısmında res judicata prensiplerine değinmekle birlikte, somut ve açık bir şekilde res judicata bulgusu yapmamıştır. Bununla birlikte res judicata prensipleri HMUT E.27 kapsamında konu edildiği ve taraflar bu yöndeki argümanlarını sundukları cihetle konuyu -res judicata iddialarından başlayarak incelemeyi uygun gördük.

Alt Mahkemenin de kararına iktibas ettiği Yargıtay/Hukuk 36/1982 (D.22/1982) sayılı içtihat kararında bizim de benimsediğimiz res judicata prensipleri ile ilgili şöyle denmiştir:

"Herhangi -bir taraf gerek davasını gerekse müdafaasını res
Judicata'ya dayandırmak niyetinde ise res judicata
teşkil ettiği iddia edilen kararının yargısal bir karar
olduğu, kararın tefhim edildiği, kararı veren yargı
yerinin böyle bir ka-rar vermeye yetkili olduğunu,
kararın nihai olduğunu, res judicata'nın ileri sürüldüğü
yargısal işlemde istenen kararın daha önce neticeye
vardırılan karar ile sonuçlandığının ve her iki safhada
da tarafların ve selef-lerinin (privies) aynı
olduklarının kanıtlanması gerekir."


Huzurumuzdaki istinafa konu 255/2008 sayılı dava ile daha önce karara bağlanan 3/2004 sayılı davanın tarafları aynı olmadığından, 3/2004 sayılı daVadaki kararın 255/2008 sayılı davaya res -judicata teşkil etmesi mümkün değildir.

Davalılar Avukatının res judicata ile ilgili argümanlarını dayandırdığı Macdougall v Knight (1890) 25 QBD1 davasında yer alan davanın tarafları ile res judicata bulgusunun yapıldığı davadaki taraflar aynı olduğunda-n, konu davanın huzurumuzdaki davaya emsal alınması olanağı yoktur.

Bunun yanısıra olgulardan görülebileceği gibi, Davacı, huzurumuzdaki davanın tarafları ile aynı olan 4737/2003 sayılı davasını geri çekerken, bir daha dosyalanmamak üzere davayı geri çe-ktiği beyanında bulunmamış, aksine haklarına halel gelmeksizin davayı geri çektiğini beyan etmiştir.

Geri çekilen bir davanın tekrar açılmasına bu anlamda hukuki engel olmadığından, res judicata prensiplerinin bu meselede uygulanmasına bu anlamda da imk-an yoktur.

Buna göre, Davacının davasının res judicata prensipleri gereğince iptal edilmesi hukuken mümkün değildir.

Bu durumda Davalılar aleyhine açılan davanın HMUT E.27 altında can sıkıcı, anlamsız, rahatsız edici bir şekilde ve mahkeme prosedürünü-n kötüye kullanılması suretiyle açılıp açılmadığını incelememiz gerekmektedir.

Alt Mahkeme, kararını, bulgular bakımından karmaşık hale getirmiş olmasına rağmen, kararını 3/2004 sayılı davadaki dava sebebi ile 255/2008 sayılı davadaki dava sebebinin tama-men aynı olduğuna, dava sebebini oluşturan yazının 3/2004 sayılı davada zem ve kadih içermediğine ve bu kararın kesinleştiğine dayandırdığı anlaşılmaktadır.

Hakaret davalarında her yazının ayrı dava sebebi teşkil ettiği ve farklı yayıncılar tarafından a-ynı konuda yapılan yayın için ilgili yayıncıya dava açılabileceği bilinen temel kurallardan biridir(Bkz. Gatley on Libel and Slander 8. baskı sayfa 117).

Bu prensibi dikkate aldığımızda, Alt Mahkemenin, Davacının, tüm davalıları tek davaya dahil etme imk-anı olmasına rağmen iki ayrı dava açma yönüne gitmesini, davayı ret ve iptal etme gerekçelerinden biri olarak göstermesi hatalıdır. Ancak Alt Mahkeme, sadece bu nedenle Davacının davasını iptal etmemiştir.

Bu istinaf bakımından üzerinde durulması gereken- en önemli konu, önce karara bağlanan ve istinaf edilmeyen 3/2004 sayılı davadaki dava ile tamamen aynı yazı ve aynı dava sebebiyle, farklı davalılar aleyhine açılan 255/2008 sayılı davanın, HMUT E.27 kapsamında, Davalılar bakımından rahatsız edici, can sı-kıcı ve mahkeme prosedürünün kötüye kullanılması sonucunu doğuracak nitelikte olgular içerip içermediğinin tespit edilmesidir.

HMUT E.27 altında yapılan bir istidada, müstedinin başarılı olabilmesi için, istidaya konu talep takririnin herhangi bir dava -sebebi içermediğini veya davanın boş, anlamsız ve rahatsız edici olduğunu ispatlaması gerekmektedir (Bkz.Yargıtay/Hukuk 4/1982 D.9/1982).

Mahkeme prosedürünün kötüye kullanılmasının incelendiği Yargıtay/Hukuk 90/2010 D.2/2011 sayılı kararda, mahkeme pro-sedürünün kötüye kullanılmasının çeşitli şekillerde meydana gelebileceği belirtildikten sonra, sair sebepler yanında, bir davada karara bağlanmış hukuki bir sorunun başka bir davada tekrardan ileri sürülmesinin, aynı hukuki sorunun, aynı zamanda birden faz-la davada ileri sürülmesinin mahkeme prosedürünün kötüye kullanılması sonucunu doğurabileceği belirtilmiş ve mahkeme prosedürünün kötüye kullanılmasında göz önünde bulundurulması gereken esas faktörün, karşı tarafın maruz kalacağı baskı ve adaletsizlik ile- adalet mekanizmasının güvenilirliği için duyulan endişe olduğu ifade edilmiştir. Bu nedenle, adil bir sonuca ulaşılabilmesi için, önceki süreçte yapılan işlemler ve varılan sonuç ile sonra başlatılan hukuki işlemlerin sıkı bir testten geçirilmesi gerektiğ-inin belirtildiği konu kararda, res judicata kurallarının uygulanması hariç, bir davanın sırf yeniden dosyalandı diye iptal edilemeyeceği açık surette belirtilmiştir. Dolayısıyla davanın yeniden açılması veya davalıların farklı olmasının ötesinde, mahkeme- prosedürünün kötüye kullanılması konusu değerlendirilirken, talep takririnin dava sebebi içerip içermediğine veya davanın anlamsız ve rahatsız edici olup olmadığına bakılacaktır.

Huzurumuzdaki istinafta, Davacının yeniden açtığı 255/2008 sayılı davada -hakaret içerdiği iddia edilen yazı ile Davacının farklı yayıncılara açtığı ve karara bağlanan 3/2004 sayılı davadaki dava sebebi tamamen birbirinin aynıdır.

Davacı bu istinafa konu 255/2008 sayılı davayı, 3/2004 sayılı davanın kararından sonra açmıştır.-

3/2004 sayılı davanın kararı, istinaf dosyalamadığı cihetle Davacı bakımından kesinleşmiştir.

Davalıların, mahkeme prosedürünün kötüye kullanıldığı iddiasını, salt "davalılar farklıdır, her yayın ayrı dava sebebi içerir" gerekçesi ile reddetmek mümk-ün değildir. Dolayısıyla, Yargıtay/Hukuk 90/2010 D.2/2011 sayılı içtihat kararındaki prensiplerin meseleye uygulanmasında çok dikkatli davranılması gerekmektedir.

3/2004 sayılı davada, kararı istinaf etmeyip kesinleştiren, Davacıdır. Her iki dava bakımın-dan süreç birbirinin aynı olup, önceki davadan farklı bir şahadetin veya olgunun olduğu Davacı tarafından ortaya konmamış, buna mukabil Davalılar, yazının aynı olduğunu, zem ve kadih içermediğini, bu konuda kesinleşmiş karar olduğunu ispatlamıştır. Yargısa-l işlemlerin sonuçlarının kesin olduğu prensibine binaen, Davacıya hakaret içermediği kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olan bir yazının, aynı Davacı tarafından başka bir davaya konu yapılarak başka bir yayıncı aleyhine tazminata hükmedilmesi adalete ol-an güveni ortadan kaldıracağından, Davacının istinaf etmeyerek kendisi bakımından kesinleştirdiği bir yargı işlemini ,bir başka yayıncı aleyhine tamamen benzer şekilde dava sebebi olarak ileri sürmesi can sıkıcı ve rahatsız edici olduğu gibi, adalet mekani-zmasına olan güveni sarsıcı nitelikte mahkeme prosedürünün kötüye kullanılması anlamına da gelir.

Buna göre, Alt Mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.27 altında Davacının davasını reddetmekle hata yapmamıştır.

Bu sonuçtan hareketle, I. istinaf -sebebinin reddi gerekmektedir.

İstinaf sebebi reddedilir.

Muhterem Alt Mahkeme, Davacı aleyhine masraf emri vermekle hata etti.

Alt Mahkeme istidasını ispat eden Davalılar lehine, Davacı aleyhine masraf emri vermekle hata etmedi.

2.istinaf sebebi re-ddedilir.

SONUÇ:

Yukarıdakiler ışığında istinaf reddedilir.

İstinaf masraflarını, İstinaf Eden/Davacı ödeyecektir.



Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu
Yargıç Yargıç Yargıç


22 Haziran, 2-015











12






Full & Egal Universal Law Academy