Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 81/2009 Dava No 44/2013 Karar Tarihi 29.11.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 81/2009 Dava No 44/2013 Karar Tarihi 29.11.2013
Numara: 81/2009
Dava No: 44/2013
Taraflar: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile Dr. Erdoğan Mirata arasında
Konu: Davanın iptali - Zaman aşımı - İlk Mahkemenin, dava sebebinin zaman aşımına uğradığı ve Davacının Tafsilatlı Talep Takririnde, Davalı No.6nın müdafaa yapmasını gerektirecek makul sebep ortaya koymadığını kabul ederek, Davacının , Davalı No. 6 aleyhindeki davasını retv e iptal etmesi - İptal kararının istinaf edilmesi - Yargıtay, İlk Mahkemenin davanın zaman aşımına uğrdığı bulgusunu yapmakla hatalı davrandığını belirterek, İlk Mahkeme kararını iptal etti.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 29.11.2013

-D. 44/2013 Yargıtay/Hukuk 81/2009
(Lefkoşa Dava No: 4915/2006)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Narin F. Şefik, Mehmet Türker.

İstinaf eden: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu c/o KKTC
Merkez Ban-kası
(Davacı)
ile -
Aleyhine istinaf edilen: Dr. Erdoğan Mirata, Lefkoşa
(Davalı No: 6)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Ali F. Yeşilada
Aley-hine istinaf edilen namına: Avukat Kıvanç M. Riza


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Besimoğlu'nun 4915/2006 sayılı davada 16.10.2009 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


K A R A R

Şafak Öneri: Bu istinafta, Mahkem-enin kararını, Sayın Yargıç Narin F. Şefik okuyacaktır.

Narin F. Şefik: Huzurumuzdaki istinaf, Davalı No.6/Aleyhine İstinaf Edilen tarafından dosyalanan 11.6.2009 tarihli istida gereğince, Davalı No.6 aleyhindeki davanın, Davalı No.6'yı ilgilendirdiği ora-nda iptal edilmesi doğrultusunda Bidayet Mahkemesinin verdiği karardan kaynaklanır.

Davacı tarafından, Davalı No.6 dahil, 18 Davalı aleyhine ikame ettiği Emir 2 nizam 1 tahtındaki dava, 6.10.2006'da dosyalanmıştır. Tafsilatlı Talep Takririnin dosyalanma -tarihi ise 20.6.2007'dir.

Müstedi/Davalı No.6/Aleyhine İstinaf Edilen tarafından 11.6.2009'da dosyalanan istida ile Davalı No.6, şu şekilde talepte bulunmuştur:

"Müstedi: a) Yukarıda ünvan ve sayısı görünen
davanın, kendini ilgil-endirdiği
nisbete, (frivolous and/or
vexatious and/or embarrassing)
anlamsız ve/veya can sıkıcı
ve/veya rahatsız edici olduğu
cihetle ret ve/veya iptal edilmesi;
- veya alternatif olarak;

b) Yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen
davada ısdar edilen celpnamenin
kendine (Davalı No.6'ya) tebliğ
tarihinden itibaren ısbatı vücut
- kaydı yaptırması için tespit edilen
10 gün sürenin, aynı davada Davacı
tarafından dosyalanmış bulunan Talep
Takriri ile ilgili olarak Müstedi
Tarafından dağıtımı Lefkoşa Ka-za
Mahkemesi Mukayyitliğine de yapılan
11.1.2008 tarihli bir yazı ile ve
daha sonra da Mahkemeye dosyalanan
4.4.2008 tarihli ihbarlı istida ile
talep edilen munzam t-afsilatın
verilmesinden itibaren 30 gün
uzatılması;

c) Bu istida masrafları için gerekli
emrin isdarını talep eder."


İstidaya ekli yemin varakasında, 31.1.2000 tarihinde Kıbrıs -Hürbank Ltd.e, Ekonomi ve Maliye Bakanlığı tarafından Yönetici atandığı, 21.3.2000 tarihinde ise bankanın yönetim ve denetimi ile bankanın hisselerinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiği, bu durumda, dava sebebinin zaman aşımına uğradığından, Da-vacının Davalı No.6'ya karşı elde edemeyeceği bir talepte bulunmakta olduğundan, bunun Tafsilatlı Talep Takririni rahatsız edici (embarrassing) kıldığı ve davanın reddedilmesi gerektiği, ayrıca Tafsilatlı Talep Takririnde dava sebeplerinin yeterince belirl-enmediği, Davalı No.6 ile ilgili herhangi bir somut iddia ileri sürülmediği, dolayısıyla Tafsilatlı Talep Takririnde Davalı No.6 ile ilgili dava sebebi görülmediği ileri sürülmüştür.

İstidada, Davalıların, 3. şahıs prosedürünü kullanma ihtiyaçları doğabi-leceği, bu prosedürün ispat-ı vücut kaydı aşamasında başlatılması gerektiği, Tafsilatlı Talep Takririnde yeterince ayrıntı bulunmadığından, Davalı No.6'nın bu prosedürü başlatamadığı, ispat-ı vücut kaydı yaptıktan sonra Davacı tarafından munzam tafsilat ve-rilmesi halinde, o aşamada 3. şahıs prosedürünün kullanma imkanı bulunamayacağı belirtilirken, bu nedenle ispat-ı vücut kaydı yapılmasında gerekli olan sürenin uzatılması talebi de yer almaktadır.

3. şahıs prosedürü ile ilgili Hukuk Muhakemeleri Usul Tüz-üğü'ne, 30.9.2011 tarihinde AE 522/11 ile yapılan tadilat neticesinde, 3. şahıs prosedürü, müdafaa takriri dosyalanma safhasına kadar başlatılabilmektedir. Bu nedenle, Müstedi/Aleyhine İstinaf Edilen, istidadaki 2. talebinde, talep ettiği şekilde ispat-ı v-ücut dosyalama safhasında, 3. şahıs prosedürünü başlatma gereksinimi olmadığından, bu talebin incelenmesine gerek kalmamıştır.

Davacı/Müstedaaleyh/İstinaf Eden, Davalı No.6/Müstedinin istidasına itiraz ihbarnamesi dosyalamış ve itiraz ihbarnamesine ekli y-emin varakasında zaman aşımı süresinin dolmadığını, gerekli tafsilatın davada verildiğini ileri sürerek, istidanın reddini talep etmiştir.

İstidayı dinleyen Bidayet Mahkemesi, Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 19 nizam 26 altında, zaman aşımı iddiası n-eticesinde Davacının, Davalı No.6 ile ilgili iddialarının gereksiz olduğuna ve/veya skandal niteliğini taşıdığına ve/veya davayı etkilediğine ve/veya zora koyduğuna karar verip, Müstedi/Davalı No.6'nın bu iddiasını reddetmiştir.

Bidayet Mahkemesi, Hukuk -Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 27 nizam 3'ü, Emir 1B nizam 3 ile birlikte tezekkür ettikten sonra, zaman aşımı iddiasının Emir 27 nizam 3 altında layihalar tamamlanmadan ele alınabileceğine karar vermiş, Kıbrıs Hürbank Lt.'e 31.1.2000 tarihinde Ekonomi ve M-aliye Bakanlığı tarafından yönetici atandığına, bilahare 21.3.2000 tarihinde bankanın yönetim ve denetimi ve hisselerinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmesine karar verildiğine, dava sebeplerinin, davanın ikame edildiği tarihten önceki 5 ve/veya- 6 sene zarfında zuhur etmediği nedeniyle davanın zaman aşımına uğradığına, Talep Takririnde Davalı No.6 ile ilgili talepler hakkında ayrıntı ve tafsilat verilmediğine, Davalı No. 6 ile ilgili taleplerin izahatının yapılmadığına, davanın Davalı No.6'nın mü-dafaa yapmasını gerektirecek makul sebepler ortaya koymadığına, yargılama sürecinin kötüye kullanıldığına ve yargılamanın adil bir biçimde çözümlenmesine engel oluşturduğuna bulgu yapmış ve Davalı No.6 aleyhindeki davanın iptal edilmesine emir vermiştir. B-idayet Mahkemesinin bulgusu aynen şöyledir:

"Yukarıdaki gerçekler ışığında davanın Fasıl 15
madde 5 ve Fasıl 148 madde 68 ve tahtında yasanın
öngördüğü sürelerden sonra ikame edildiği,
Davacının talep takririnde Davalı 6 ile ilgili
talepleri hakkında- ayrıntı ve tafsilat vermediği
Davalı 6 ile ilgili taleplerinin izahatının
yapılmadığı, davanın Davalı 6'nın müdafaa yapmasını
gerektirecek makul sebepler ortaya koymadığı, bu
nedenle yargılama sürecinin kötüye kullanıldığı ve
yargılamanın adil bir bi-çimde çözümlenmesine engel
oluşturduğu konusunda bulguya varırım. Bu bulgum
ışığında Davacının dava layihasının dava ikame etmek
veya müdafaa yapmak için makul sebepler ortaya
koymadığı; ve Layihanın yargılama sürecini kötüye
kullandığı ve yargıla-manın adil bir biçimde
çözümlenmesine engel oluşturduğu; nedeniyle
Davalı 6 aleyhindeki davanın Davalı 6'yı ilgilen-
dirdiği oranda iptal edilmesine karar veririm."

İstinaf Eden/Davacı/Müstedaaleyh, Bidayet Mahkemesinin bu kararından 5- istinaf sebebi ile istinaf etmiş olmasına rağmen, istinafın dinlenme aşamasında, istinafını tek başlık altında toplamıştır.

"Strike out istidasını kabul ederek, davayı iptal etmekle Bidayet Mahkemesi hata yaptı."

Bidayet Mahkemesi, Davacının D-avalı No.6 aleyhindeki davasının zaman aşımına uğradığını ve Davacının Tafsilatlı Talep Takririnde, Davalı No.6'nın müdafaa yapmasını gerektirecek makul sebep ortaya koymadığını kabul ederek, Davacının, Davalı No.6 aleyhindeki davasını ret ve iptal etmişti-r.

Emir 27 nizam 3, açıkça, makul bir dava sebebi içermeyen bir layihanın iptal edilebileceğini ifade eder. Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü'nün tadil edilmesine kadar, bu maddenin yorumu, bu nizam altında, bir layiha ile ilgili iptal emrinin tüm layihal-arın dosyaya girmesinden sonra yapılacak bir istida neticesinde verileceği ve zaman aşımı gibi bir iddianın, Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 27 nizam 3 altında değil, Emir 27 nizam 1 altında ileri sürülmesi gerektiği doğrultusundaydı.

Bidayet Mahkeme-sinin de kabul ettiği gibi, Emir 1B nizam 3, açıkça mahkemeye, resen veya müracaat üzerine, "dava ikame etmek için makul sebep ortaya koymayan" layihayı, layihanın dosyalanmasından itibaren iptal etme yetkisi vermektedir. Bidayet Mahkemesi huzurundaki ist-ida, Emir 1B nizam 3'e istinad ettirilmiş olmamakla birlikte, Bidayet Mahkemesi, Emir 27 nizam 3'ün, Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü tadil edildikten sonra, daha geniş yorumlanması gerektiği ve layihalar tamamlanmadan, bir layihanın dava ikame etmek için ma-kul sebep ortaya koyup koymadığına bakılabileceğini kabul etmiştir. Bidayet Mahkemesi, Emir 27 nizam 3'ü, Emir 1B nizam 3 ışığında, bu şekilde yorumlamakla hata yapmış değildir. Emir 27 nizam 3'ün okunuşundan, layihaların tamamlanması gerektiği anlamı çıkm-amakla birlikte, Emir 27'nin başlığı, bu emrin layihaların tamamlanmasından sonra verilebileceğini göstermektedir. Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü'nün tadilatından sonra bu gereksinim kalmamıştır.

Bu durumda ilk olarak, Bidayet Mahkemesinin, Davacının Da-valı No.6 aleyhindeki davasının zaman aşımına uğraması nedeniyle, Davalı No.6'yı ilgilendirdiği oranda Davacının davasını reddi neticesinde, Bidayet Mahkemesinin, Davacının talebinin zaman aşımına uğradığı bulgusu incelenmelidir.

Zaman aşımı iddiası, Fas-ıl 15 madde 5 ve Fasıl 148 madde 68'e dayandırılmıştır. Fasıl 15 madde 5'e göre, Fasıl 15'de sürelerle ilgili farklı ifade edilmedikçe, zaman aşımı süresi, dava sebebinin doğduğu tarihten itibaren 6 yılın dolduğu süre kadardır. Fasıl 148 Haksız Filler Yasa-sı madde 68 altında ise, bu süre 5 yıldır.

Huzurumuzdaki istinafa konu dava dosyasındaki dava sebebinin ne olduğuna bakıldığı zaman, Davacının Davalılar aleyhindeki dava sebebinin, Tafsilatlı Talep Takririnin 7 ve 8. paragraflarında yer aldığı görülür. B-u paragraflar aynen şöyledir:

"7- Kıbrıs Hürbank Ltd'in yönetim ve denetimi
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildikten
sonra Fon, Kıbrıs Hürbank Ltd'deki tüm mevduatları
ödemek zorunda kaldı ve ödedi. Mudilerin Kıbrıs
- Hürbank Ltd. nezdinde bulunan Tasarruf Mevduatları
13.737.629.- YTL (On Üç Milyon Yedi Yüz Otuz Yedi
Bin Altı Yüz Yirmi Dokuz Yeni Türk Lirası) idi ve
Davacı tüm tasarruf mevduatlarını ödedi.
8- Davacı ödemek zo-runda kaldığı bu meblağlar
tutarında zarara düçar oldu ve Davacı Kıbrıs
Hürbank Ltd'in Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna
devredilmesine neden olan Davalılardan işbu
meblağları talep etmekte olup Davalıların bu
- meblağları ödemek ve/veya tazmin etmekle yükümlü
olduklarını iddia eder."


Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun mevduatları ödediği tarihin 5.11.2004 olduğu, İstinaf Eden tarafından dosyalanan istinaf ihbarnamesinde yer almaktadır.

Tasarruf Me-vduatı Sigorta Fonunun Davalıları dava etme hakkı, TMSF Yasası'ndan kaynaklanır. Kıbrıs Hürbank Ltd.in 21.3.2000 tarihinde yönetim ve denetimi ve hisselerinin TMSF'e devredildiğinde yürürlükte olan TMSF Yasası, 21/2000 sayılı Yasa idi. 21/2000 sayılı Yasa -daha sonra 40/2001 sayılı TMSF Yasası ile yürürlükten kaldırılmış ve son olarak 32/2009 sayılı TMSFİF sayılı Yasa ile de 40/2001 sayılı TMSF Yasası yürürlükten kaldırılmıştır. Davanın ikame tarihinde yürürlükte olan Yasa, 40/2001 sayılı Yasa'ydı. Yürürlükt-en kaldırılan yasalar altında yapılan işlemler, 40/2001 sayılı ve 32/2009 sayılı Yasaların Geçici 3. maddeleri ile geçerliliklerini korumaktadır.

Tafsilatlı Talep Takririne bakıldığında, Kıbrıs Hürbank Ltd.e, 31.1.2000 tarihli ihbar ile Ekonomi ve Maliy-e Bakanlığı tarafından yönetici atandığı; 21.3.2000 tarihinde Bakanlar Kurulunun E-504-2000 sayılı kararı ile Kıbrıs Hürbank Ltd.in yönetim ve denetimi ile bankanın hisselerinin TMSF'e devredilmesine karar verildiği; 9.10.2000 tarihinde Kıbrıs Hürbank Ltd.-in bankacılık yapma izninin Bakanlar Kurulunun
E-1666-2000 sayılı kararı ile kaldırıldığı ve ŞI 19/2000 altında 29.1.2001'de ise Kıbrıs Hürbank Ltd.in tasfiye edilmesine karar verildiği görülmektedir.
21.3.2000 tarihinde, Kıbrıs Hürbank Ltd.in yönetimi v-e denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiğinde, yürürlükte olan mevzuat, 21/2000 sayılı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Yasası idi.

Bu Yasa altında, 5.4.2000 tarih ve 43 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan AE 202/2000 sayılı Tasarruf Mevduatı S-igorta Fonu Ödeme Tüzüğü'nün 3. maddesinde, TMSF tarafından ödeme yapılacak kişiler belirlenmiştir. Bu madde aynen şöyledir:

"3. Fon Kaynakları, nakit olanakları da dikkate
alınmak suretiyle yalnızca 14/2000 sayılı Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bank-alar Yasası'nın 37. ve
38'inci maddelerine göre yönetim, denetim ve/veya
hisseleri fona devredilen bankalardaki tasarruf
mevduatı sahiplerinden 21/2000 sayılı Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu Yasası'nın 9(4) maddesinde
sayılanlar dışında kalanların öden-mesinde
kullanılabilir."

Kıbrıs Hürbank Ltd.in TMSF'e devredildiği tarihte yürürlükte olan Bankalar Yasası, 14/2000 idi. Daha sonra 14/2000 sayılı Bankalar Yasası, 39/2001 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır.

TMSF'nin, Kıbrıs Hürbank Ltd.i-n yönetim ve denetimini devraldığı 21.3.2000 tarihinden sonra, Kıbrıs Hürbank Ltd.in mevduat sahiplerine, TMSF tarafından 5.11.2004 tarihinde ödeme yapılmıştır. 5.11.2004 tarihinde yürürlükte olan TMSF Yasası, 40/2001 sayılı TMSF Yasası'dır. Yürürlükte ola-n KKTC Bankalar Yasası ise, 59/2002 sayılı Yasa ile değiştirilmiş 39/2001 sayılı KKTC Bankalar Yasası'dır.

İstinafa konu istidanın yer aldığı, TMSF tarafından Davalılar aleyhine ikame edilen davada dava etme hakkı, davanın ikame tarihinde yürürlükte ola-n TMSF Yasası ve/veya KKTC Bankalar Yasası'ndan ve/veya Davalıların Davacıya karşı görevleri (duty) olduğuna karar verilmesi halinde, Fasıl 148'den kaynaklanabilir. TMSF, şimdiki ismi ile TMSFİF'in, Davalıları dava etme hakkı, 41/2000 sayılı TMSF ve 32/200-9 sayılı TMSFİF Yasaları ve 39/2001 sayılı KKTC Bankalar Yasası'ndan kaynaklanmaktadır.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, bu Yasalar altında Davalılar aleyhine dava ikame etme hakkı olduğu, Yargıtay/Hukuk 7/2012 (D.34/2013)'de açıkça kabul edilmiştir. -Bu hak yasal mevzuattan kaynaklanan bir haktır. TMSF/TMSFİF'in, bu Yasalar altında zarar-ziyan talep eden bir dava ikame edebilmesi için, öncelikle mevduatları ödemesi gerekmektedir. TMSFİF/TMSF, mevzuata göre sigortalamış olduğu mevduatları, mevduat sahip-lerine ödedikten sonra, zarara düçar kalır ve Davalılar aleyhine dava sebebi oluşur.

Kıbrıs Hürbank Ltd.in TMSF'e devredilmesine neden olan işlem ve/veya fiiller, Kıbrıs Hürbank Ltd.in faaliyette bulunduğu döneme ait olmakla birlikte, Davacının Davalılar- aleyhine dava ikame etme hakkı, bu işlemlerin yapıldığı tarihlerde yoktu. Davacının zararı ve dolayısıyla dava sebebi, ancak mevduatlar ödendikten sonra oluşmuştur.

Tafsilatlı Talep Takririne bakıldığı zaman, Davacı, Davalı No.1-9'un "banka kaynakların-ı, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan ve/veya dolaylı olarak kendi leyhlerine ve/veya hissedarı ve/veya yöneticisi oldukları ve tüm kontrol ve idaresini tek başlarına veya birlikte ellerinde bulundurdukları Davalı No-.12-18 şirketlerin leyhine veya hissedarı ve/veya yöneticisi oldukları diğer şirketler leyhine kullandılar ve bu surette Kıbrıs Hürbank Ltd.'in zararı özkaynakları aşarak yabancı kaynaklara sirayet edince, mali bünyedeki zafiyet bankanın taahhütlerini karş-ılayamaz boyutlara" ulaşarak, mevduat sahiplerinin haklarını tehlikeye düşürdüğünü, Kıbrıs Hürbank Ltd.in mükellefiyetlerini bu nedenlerle yerine getiremeyecek duruma girince, devletin bankaya el koyması gerektiğini ileri sürdüğü görülür. Tafsilatlı Talep- Takririnde, bu safahat izah edildikten sonra, yukarıda iktibas edilen 7 ve 8. paragrafta 13,737,629 YTL'lik mevduatın TMSF tarafından ödendiği ve bu tutarda zarara düçar olunduğu, bu nedenle de bu meblağın Davalılardan talep edildiği yer almaktadır.

Yin-e Tafsilatlı Talep Takririnin 11. paragrafında Davacı, Davalıların "Merkez Bankasına daha az munzam karşılık yatırılması amacıyla gerçek mevduat rakamları yerine daha düşük rakamlar" yazıldığını ve bu şekilde mevduatlara "karşılık ayırmak zorunda oldukları- munzam karşılıklardan daha az miktarda munzam karşılık" ayırdıklarını ve bu şekilde daha fazla kredi kullandıklarını ileri sürmüştür. Aynı 11. paragrafta Davacı, "29.1.2001 tarihinde düzenlenen tasfiye bilançosunda Kıbrıs Hürbank Ltd'in toplam pasifleri 1-7,566.817 YTL" görüldüğünü, "aktiflerin içinde gösterilen şüpheli ve batak krediler nedeniyle gerçekleşen net aktifleri" toplamının sadece 2,013,075 YTL olduğu ve aradaki 15,553,741 YTL tutarındaki Kıbrıs Hürbank Ltd.in zararını da Davalılardan talep etme-ktedir.

TMSF'nin Davalıları dava etme hakkı, Bankalar Yasası ve TMSF Yasalarından kaynaklanır. Bu Yasalarda zaman aşımı süresi belirtilmediği cihetle, zaman aşımı süresi, Fasıl 15 madde 5 altında belirtildiği gibi, 6 yıl olarak kabul edilmelidir.

Bu- madde aynen şöyledir:

-"5. No action shall be brought upon, for, or in
respect of, any cause of action not expressly
provided for in this Law, or expressly exempted
from the operation of this Law, after the
expiration of six years from the date when
such cause of action accr-ued."

-"Dava sebebinin doğduğu tarihten başlayarak altı
yılın sona ermesi üzerine, bu Yasada açıkça hükme
bağlanmayan veya bu Yasanın uygulanmasından açıkça
muaf tutulmayan herhangi bir dava sebebi için veya
hususunda veya ilgili olarak dava açılamaz."


-Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenen mevduatlar ile ilgili zaman aşımı süresi, ancak ödeme yapıldığı tarih itibarı ile başlayabilir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından mevduatların ödenmesi gereksinimi, Bankalar Yasası'nda belirtilen, ba-nkada belli makamları işgal eden kişilerin mevzuata aykırı karar ve/veya işlemleri neticesinde meydana geldiği iddia edilmektedir. Bu konular ile ilgili şahadet verilmesi gerektiği takdirde, alınan karar ve/veya yapılan işlemlerin tarihleri, zaman aşımını-n hesaplanması açısından önem arzetmez ve dava sebebinin doğduğu tarihin öncesine ait tüm işlemler ve/veya kararlar ile ilgili şahadet verilebilir. Zaman aşımı ile ilgili sürenin hesaplanması, dava sebebinin doğduğu tarih itibarıyla başlar. Bir davada, dav-a sebebi tümüyle bir işlem ve/veya fiil ve/veya karardan kaynaklanıyorsa ancak o zaman fiilin ve/veya kararın tarihi, zaman aşımı süresinin hesaplanmasında dikkate alınır.

Huzurumuzdaki istinafa konu istidanın yer aldığı davada, Davacı TMSF ,Daval-ıları ödediği mevduat ve bankanın zararı ile ilgili iki alternatif başlık altında dava etmektedir. Davacının, Davalılar aleyhindeki davasının, TMSF/TMSFİF ve Bankalar Yasası'na dayandığı görülür. Bu mevzuat altında, Kıbrıs Hürbank Ltd.in yönetimi, denetimi- ve hisseleri TMSF'na devredilmiştir. Salt bu devir işlemi TMSF'ye dava ikame etme hakkı vermiş değildir. TMSF'nin kuruluş amacı, bankalardaki mevduatları sigortalamaktı. TMSF, bir bankanın yönetim ve denetimini devraldıktan sonra, ancak sigortalanan mevd-uatları ödediği takdirde, bankanın mali bünyesinin zayıflamasına ve dolayısıyla bankanın yönetim ve denetiminin devredilmesine neden olduğuna kanaat getirilen, Yasada yer alan kişiler aleyhine dava ikame eder. TMSF'nin dava ikame edeceği kişiler aleyhindek-i dava sebebi, ancak mevduat sahiplerine ödeme yaptıktan sonra doğar ve zaman aşımı açısından süre o safhada çalışmaya başlar. Yasada yer alan kişilerin Bankanın mali bünyesinin zayıflamasına neden olan karar ve/veya işlemleri ile ilgili olarak, bazı hatal-ı karar ve/veya işlemlerden sonra meydana gelen olumlu gelişmelerin o hatalı karar ve/veya işlemlerin verdiği zararları düzeltebileceği göz önünde tutularak, Bankanın mali bünyesinin zayıflamasına neden olabilecek tüm olgular birlikte incelenmelidir. Dav-a sebebinin doğduğu tarihin öncesine ait tüm karar ve/veya işlemlerin tarihleri itibarı ile zaman aşımı süresinin hesaplanması mümkün değildir. Zaman aşımı ile ilgili sürenin hesaplanması, ancak Davacı tarafından mevduatların ödenmesi ile başlar.

Dava se-bebinin ne şekilde doğduğunun izahatı Limitation of Actions David W. Oughton, John P. Lowry, Robert M. Merkin 1998, sayfa 43'de şu şekilde izah edilmektedir:

"In broad terms, what makes up a cause of action
is "Every fact which it would be necessary fo-r
the plaintiff to prove, if traversed, in order
to support his right to the judgment of the
court". The difficulty with this definition is
that it emphasises only the plaintiff's role
in relation to matters of proof, but it should
also be appre-ciated that the defendant must
also be in a position to be able to satisfactorily
defend himself against the plaintiff's action. As
a result, an alternative definition of a cause of
action was given in Hernaman v. Smith in which
it was said that. -"A cause of action means all
those things necessary to give a right of action,
whether they be done by the plaintiff or a third
person".
From this, it follows that a whole range of
considerations need to be taken into account in
order to determ-ine whether a cause of action
exists, so that time may start to run against the
plaintiff. Perhaps the most complete definition
of a cause of action should take on board not
just the problems of proof facing the plaintiff
but also other factors as- well. Thus in Cooke v.
Gill Brett J emphasised the position of both the
plaintiff and the defendant when he said, "Cause
of action has been held from the earliest time
to mean every fact which is material to be
proved to entitle the plaintiff to -succeed-
every fact which the defendant would have a
right to traverse".

Once all relevant facts are in place, it
generally follows that time may begin to run
against a plaintiff, and, in the absence of
statutory intervention, time may even ru-n
against the plaintiff in cases in which he
is unaware that the relevant facts exist
which would allow him to commence proceedings
against the defendant."


(Tüm konu ile ilgili olgular yerine geldikten sonra
Davacı aleyhine zaman çalışmaya- başlar ve aksine yasada
bir unsur olmadığı takdirde, Davacının bazı
olguların mevcudiyetinden haberi olmasa dahi
zaman yürümeye başlamış olabilir.)

Davacının dava sebebi, yukarıda ifade edildiği şekilde, Davacının mevduatları 5-.11.2004 tarihinde ödemesi ile doğmuştur. Fasıl 15 madde 5'e göre 6 yıl, Fasıl 148 madde 68'e göre ise 5 yıl henüz dolmadan, huzurumuzdaki istidanın yer aldığı dava ikame edilmiştir. Bu nedenle, Bidayet Mahkemesinin, Davacının Davalı No.6 aleyhindeki davas-ının zaman aşımına uğradığı bulgusu hatalıdır ve Bidayet Mahkemesinin bu doğrultudaki bulgusu ret ve iptal edilir.

Bidayet Mahkemesi, öncelikle Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 27 nizam 3'ü, Emir 1B nizam 3 ışığında daha geniş yorumlayarak, bir layiha-nın Emir 27 nizam 3 altında, davadaki tüm layihalar tamamlanmadan da iptal edebileceğini kabul etmiştir. Daha sonra Bidayet Mahkemesi, Emir 1B nizam 3'ü uygulayarak, bu nizam altında Davacının davasının zaman aşımına uğradığını, Davacının Tafsilatlı Talep -Takririnde, Davalı No.6 ile ilgili taleplerde ayrıntı ve tafsilat vermediğini, Davalı No.6 ile ilgili taleplerin izahatının yapılmadığını, Davalı No.6'nın müdafaa yapmasını gerektirecek makul sebepler ortaya koymadığını, bu nedenle yargılama sürecinin kötü-ye kullanıldığını, yargılamanın adil bir biçimde çözümlenmesine engel oluşturduğunu kabul ederek, Davacının layihasının dava ikame etmek veya müdafaa yapmak için makul sebepler ortaya koymadığına, layihanın yargılama sürecini kötüye kullandığına ve yargıla-manın adil bir biçimde çözümlenmesine engel oluşturduğuna bulgu yaptıktan sonra, istidayı Müstedi/Davalı No.6/Aleyhine İstinaf Edilen lehine sonuçlandırmıştır.

Bidayet Mahkemesi, Emir 27 nizam 3 altında, Davacının Tafsilatlı Talep Takririnin makul bir d-ava sebebi oluşturup oluşturmadığına, davanın anlamsız ve/veya sırf zarar verme kastıyla açılmış olup olmadığına karar verebilir. Emir 1B nizam 3 altında ise, Bidayet Mahkemesi, Tafsilatlı Talep Takririnin dava ikame etmek için makul sebep ortaya koyup koy-madığına veya layihanın yargılama sürecini kötüye kullandığına veya yargılamanın adil bir biçimde çözümlenmesine engel oluşturduğuna karar verir. Emir 1B nizam 3(6) altında bir layihanın rahatsız edici, hakaretamiz ve açıkça mesnetsiz olması halinde, layih-anın yargılama sürecini kötüye kullandığı kabul edilebilir. Huzurumuzdaki meselede, Bidayet Mahkemesi, kararını, açıkça, Davacının Tafsilatlı Talep Takririnin, dava ikame etmek veya müdafaa yapmak için makul sebep ortaya koymadığına ve layihanın ve yargıla-ma sürecini kötüye kullandığına ve yargılamanın adil bir biçimde çözümlenmesine engel oluşturduğuna dayandırarak, Emir 1B nizam 3'de yer alan kriterler üzerinde bulgu yapmıştır.
Bidayet Mahkemesinin, Emir 27 nizam 3'ün, Emir 1B nizam 3'ü göz önünde tutara-k daha geniş yorumlamakla hata yapmadığını kabul etmiş olmamıza rağmen, Bidayet Mahkemesinin karar verirken, Emir 27 nizam 3'ü değil de, istidanın istinad ettirilmediği Emir 1B nizam 3'ü istidaya uygulamasının hatalı olduğunu kabul ederiz. Müstedi, istidas-ını Emir 1B nizam 3'e istinad ettirmiş değildir. İstidanın istinad ettirilmediği bir nizam altında, Bidayet Mahkemesinin karar vermesi yanlıştır.

Her halükârda, yeterli tafsilat içermeyen bir Tafsilatlı Talep Takririnin müdafaa yapmak için makul seb-ep ortaya koymadığını veya yargılama sürecini kötüye kullandığını ve yargılamanın adil bir biçimde çözümlenmesine engel oluşturduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bidayet Mahkemesinin, Tafsilatlı Talep Takririnde eksiklik olduğuna veya anlaşılır olmadığına- kanaat getirmesi halinde, tadil edilmiş Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü altındaki yetkilerini kullanarak, gerekli tafsilatın verilmesine ve ancak bu tafsilat verilmediği takdirde, Talep Takririnin iptal edilmesine emir vermesi gerekirdi. Bidayet Mahkemesi-nin, Davacının Talep Takririnde yer alan iddialar ile ilgili tafsilat gerektiği kanaatında olması halinde, yapması gereken görev, layihayı veya davayı iptal etmek değil, taraflar arasındaki ihtilafı dinlenme safhasına taşıyarak, taraflar arasındaki esas ih-tilafı çözmektir. Bidayet Mahkemesi, Davacının Talep Takririnde, Davalı No.6 ile ilgili talepleri hakkında yeterli ayrıntı ve tafsilat bulunmadığına dayanarak, Davalı No.6 aleyhindeki davanın iptaline emir vermekle dava yönetimi yetkilerini kullanmamış ve/-veya yanlış kullanmış ve hata yapmıştır.

Netice itibarıyla, Bidayet Mahkemesi, Davacının Davalı No.6 aleyhindeki davasının zaman aşımına uğradığına dair bulgu yapmakla ve Emir 27 nizam 3 altında, Davacının Tafsilatlı Talep Takririnin, dava ikame etmek ve-ya müdafaa yapmak için makul sebep ortaya koymadığına ve layihanın yargılama sürecini kötüye kullandığına ve yargılamanın adil bir biçimde çözümlenmesine engel oluşturduğuna karar vererek, Davacının Davalı No.6 aleyhindeki davasını iptal etmekle hata yapm-ıştır.

İstinaf Eden istinafında muvaffak olur ve Bidayet Mahkemesinin 16.10.2009 tarihli kararı iptal edilir.

İstinaf masrafları, İstinaf Eden lehine verilir.




Şafak Öneri Narin F. Şefik Mehmet Türker
Yargıç Yargıç- Yargıç


29 Kasım 2013












16






Full & Egal Universal Law Academy