Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 78/2008 Dava No 8/2014 Karar Tarihi 09.04.2014
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 78/2008 Dava No 8/2014 Karar Tarihi 09.04.2014
Numara: 78/2008
Dava No: 8/2014
Taraflar: Arox Hiper Market Ltd ile Sezgin Kaymak arasında
Konu: Tazminat - Kira sözleşmesinin ihlali nedneiyle tazminat talebi -Davalının sözleşmedeki mükelelfiyetlerini yerine getirmeyerek akdi ihlal ettiği gerekçesiyle Davacının dava konusu sözleşmeyi sona erdirme hakkı doğması- Sözleşmenin esaslı bir şartının ihlal edilmesi nedeniyle Davacının zarar-ziyan talep etme hakkının doğması- İlk Mahkemenin Davacı lehine zarar ziyana hükmetmesi - Kararın istinafı - İstinafın reddi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 09.04.2014

-D.8/2014 Yargıtay/Hukuk 78/2008
(Gazimağusa Dava No:957/2006)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Hüseyin Besimoğlu, Emine Dizdarlı

İstinaf eden: Arox Hiper Market Ltd, Astr-o Süpermarket, Fuar
Alanı karşısı, Ortaköy, Lefkoşa

(Davalı)
ile -

Aleyhine istinaf edilen: Sezin Kaymak, "Sert Elektrik" İsmet
İnönü Bulvarı - Gazi-mağusa

(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Seran- Bensen
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Arif Tahir Erişen ve Avukat Çetin Veziroğlu


Gazimağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Ahmet Kalkan ve Yargıç Melek Esendağlı'nın 957/2006 sayılı davada 19.6.2008 tarihinde verdikleri karara karşı, Davalı tarafında-n yapılan istinaftır.


------------


H Ü K Ü M


Şafak Öneri: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Emine Dizdarlı okuyacaktır.

Emine Dizdarlı: Huzurumuzdaki istinaf, 19.6.2008 tarihinde, tam kadrolu Gazimağusa Kaza Mahkemesinin 957/2006 sayıl-ı davada, Davalı aleyhine vermiş olduğu hükümden yapılmış bulunmaktadır.

Davacı (Aleyhine İstinaf Edilen), "Sert Elektrik" adı altında, her türlü elektrikli ev eşyalarının ve elektrik tesisatı malzemelerinin satışı ile iştigal etmektedir. Davalı (İstina-f Eden), tüzel kişiliği haiz bir şirket olup, Mağusa'da Astro Süpermarket ve/veya Astro Hipermarket olarak bilinen ve içerisinde her türlü ev ve mutfak eşyaları satışı yapılan iş yerinin ve/veya binanın sahibidir.

4.10.2005 tarihinde Mağusa'da yapılan ya-zılı bir kira sözleşmesi ile Davalı, dava konusu dükkânı Davacıya kiralamıştır. Emare No.(2) Kira Sözleşmesine göre, kira müddeti 15.10.2005 tarihinden 14.12.2006 tarihine kadar olmak üzere, 14 aydır. Kira bedeli 15.10.2005 tarihinden 14.10.2006 tarihleri -arasındaki 1 yıl için aylık 1100 Sterling ve 15.10.2006 tarihinden 14.12.2006 tarihine değin ise ayda 2000 Sterling olacaktı. Kira Sözleşmesinin 12.maddesine göre, kiralayan, her türlü tamirden ve/veya kiralayanın kullanımında bulunan her türlü teçhizat ve- makinenin bakımından sorumlu olacaktı. Yine söz konusu Kira Sözleşmesine göre, kiralanan dükkân tamamen yenidir ve ilk kez kiralanacağı nedeniyle temiz ve boyanmıştır. Davacı, konu dükkân için 2200 Sterling depozit ve 2 aylık kira bedeli olan 2200 Sterlin-g'ni sözleşme tarihinde, Davalıya peşin olarak ödemiştir. Emare No.(2) kira sözleşmesi imzalanmadan önce Davacı, dava konusu dükkânı tasarrufuna aldı ve gerekli tamirat, tadilât, alçı ve dekorasyon işlerini sözleşmenin imzalanacağı tarih olan 4.10.2005 tar-ihine kadar tamamladı.

Sözleşmenin imzalanmasını müteakip, Davacı, Beko Bayisi olarak her türlü elektrikli ev eşyası ve elektrik tesisatı malzemelerini satmaya başladı. 7.11.2005 tarihinde, geceleyin yağan yağmurlar neticesinde dam akıttı ve Davacı taraf-ından konu dükkâna yapılan dekorasyon ile dükkân içerisinde bulunan tüm eşya ve/veya malzeme sular altında kaldı. Aynı gün Davacı bu durumu Astro Genel Müdürüne ve Polis Müdürlüğüne bildirdi. Davacı, Davalıdan, söz konusu damın tamir edilmesini talep etti.- Davalının akıtan damı tamir etmemesi üzerine, Davacı, Davalı ile akteylediği sözleşmeyi feshederek, Davalıdan yağmur suları nedeniyle uğradığı zarar-ziyanın tazminini, Davalıya ödediği depozito ve kiraların iadesini ve dekorasyon işleri için harcanan para-nın geri ödenmesini talep etti.

Davalı ise dosyaladığı Müdafaa ve Mukabil Talep Takririnde, özetle, konu dükkânın damının ve/veya tavanının kendi kontrol ve denetiminde olmadığını, her halükârda taraflar arasında aktedilen 4.10.2005 tarihli Kira Sözleşme-sinin ilgili maddeleri gereğince, damın tamiratını Davacının yapması gerektiğini, bu nedenle Davalının herhangi bir zararı tazmin etme ve/veya herhangi bir çatıyı ve/veya damı tamir etme mükellefiyetinin olmadığını iddia etti.

Davayı dinleyen Alt Mahkeme-, Davacı ile Davalı arasında yapılan sözleşmenin Davalı tarafından ihlal edildiği bulgusuna vararak, Davacının sözleşme mucibince Davalıya ödediği 2 aylık depozito ile 2 aylık kira bedelinin Davacıya geri verilmesi ve/veya ödenmesi, Davacının dekorasyon iş-leri için harcadığı tutar olan 14,375 Türk Lirasının zarar-ziyan olarak ödenmesi ve Davalının Emare No.(2) Kira Sözleşmesinin yürürlükte olduğunu ispatlayamadığı gerekçesi ile mukabil talebin ret ve iptal edilmesi hususunda karar vermiştir.

Davalı, Alt Ma-hkemenin hükmüne karşı, işbu istinafı dosyalamıştır. Dosyalanan istinaf ihbarnamesi, 10 istinaf sebebi içermekle birlikte, İstinaf Eden Avukatı bunları 2 ana başlık altında özetlemiştir.
Alt Mahkeme:
Davalının tamir yükümlülüğü olmamasına rağmen yanlış pre-nsipleri uyguladı ve/veya Mahkeme, Common Law prensiplerini uygulaması gerekirken, Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nda serdedilen prensipleri uygulayarak hatalı hareket etmiştir.
Dava konusu Emare No.(2) Kira Sözleşmesinin Davacı tarafından feshedildiği bulgu-suna varmakla hata yapmıştır ve/veya Mahkemenin söz konusu sözleşmenin feshedildiğine dair bulgusu yanlıştır. Bu nedenle, Muhterem Mahkeme, mukabil talep uyarınca (fesih tarihine kadar muaccel olan kira bedelleri için) hüküm vermemekle hatalı hareket etmiş-tir.

Yukarıdaki istinaf sebepleri birbirleri ile bağlantılı
olduklarından, bunları birlikte ele alıp incelemeyi faydalı görüyoruz.

İlk Mahkeme, Emare No.(2) Sözleşmenin geçerli ve uygulanabilir bir sözleşme olduğu bulgusunu yaparken, Sözleşmen-in 12.maddesinin Davalıya tamir yükümlülüğü yükleyip yüklemediği konusunda şöyle demiştir:
"Şimdi ispatlanan olgular ışığında, mukavelenin ihlâl edilip edilmediğini incelememiz gerekmektedir. Bunun için ilk önce, Emare No.(2) Sözleşmede yazılı şartlara ba-kmamız şarttır. Eğer Davalının iddia ettiği gibi Emare No.(2) Sözleşmenin 12.paragrafı tamir yükümlülüğünü açık şekilde kiracıya yani Davacıya yüklemesi halinde, ortada herhangi bir ihlâl olmadığı sonucuna ulaşmak kaçınılmaz olacaktır.

Emare No.(2) Sözle-şmenin 13.paragrafına göre, konu dükkân tamamen yeni, temiz ve boyanmış bir şekilde Davacıya teslim edilmiştir.

Tarafların tamir yükümlülüğü, yasadan, sözleşmeden veya genel hukuk kaidelerinden kaynaklanmaktadır. Bu yükümlülük açık veya zımni olabilir. .-.......
Burdan çıkarılacak netice, Emare No.(2) Sözleşmenin 12. maddesine göre, kira ilişkisinden kaynaklanan tamir yükümlülüğünün, kiracı olan Davacıya ait olduğudur.

Ancak bizim meselemizde asıl sorun, bu değildir. Davacı açısından sorun, kendisine mu-kavelenin öngördüğü şekilde kiralanabilir, içerisinde ticari faaliyet yürütülebilir bir bina verilmediği, bu nedenle mukavelenin temelden ihlal edildiği yönündedir."

İstinaf Edenin istinaf duruşmasındaki esas iddiası, Ahkamı Umumiye (Common Law) ilkeleri- ışığında, söz konusu damın ve/veya tavanın tamiratından sorumlu olamayacağıdır.

Dava konusu Emare No.(2) Kira Sözleşmesinin 12 ve 13. maddeleri aynen şöyledir:
"12. Kiralanana yapılması gereken hertürlü tamirden
ve/veya kiralananın kullanıl-ması ile ilgili hertürlü techizat, makine ve hertürlü teferruatın tamir ve bakımını kiracı kendi masrafı ile yapmayı ve/veya yaptırmayı deruhte eder. Ayrıca zaman zaman belediye, sıhhiye v.s. salahiyettar makamlar tarafından kiralanan dükkana yaptırılması -istenen her nevi tamirat ve badanadan ve/veya kiralananın kullanılması ile ilgili izinlerin alınmasından kiracı sorumlu olacak ve bundan dolayı mal sahibinden ve/veya kiralayandan hiçbir şey talep etmeyecektir. Bunlar yapılmadığı takdirde kiralayan gereken- tamirat ve tesisatı yapıp parasını kiracıdan talep etme hakkına haiz olacaktır.

13. Kiralanan dükkan tamamen yenidir, ilk kez kiralanacak, temiz ve boyanmış bir halde olup kiracı kiralanan dükkanı tahliye edeceğinde tamamen boş olarak ve heyeti a-sliyesi üzerine, temiz, yeniden boyanmış ve tamire ihtiyaç duyulmayan bir şekilde terk ve teslim edecektir."

İngiliz Common Law ilkelerine göre, sözleşmede belirtilen
herhangi bir şart, genellikle sözleşmenin esas şartlarından biri addolunur, meğ-er ki, böyle bir sözleşmenin mahiyeti ve bütün ahval ve şeriatı nazarı itibara alındığında, tarafların niyetinin bu olmadığı meydana çıksın.

Bu konuda, Halsbury's Laws of England, Fourth edition, Reissue 2006, Volume 27(1) Landlord and Tenant, para 413 -"Landlords Liability to repair" başlığı altında şöyle denmektedir:
"In the absence of express stipulation, or of an
obligation imposed by statute, the landlord is generally under no liability towards the tenant to put the demised premises into repa-ir at the commencement of the tenancy, or to do repairs during the continuance of the tenancy."

Yukarıdan görüleceği gibi, bir sözleşmede sarih ve/veya açık bir şart bulunmadığı hallerde veya bir yasaya istinaden mal sahibini zorlayan herhangi bir mükell-efiyet olmadığı hallerde, genel ilke olarak mal sahibinin kiracıya karşı kiralanan yeri tamir etme yükümlülüğü yoktur.

İstinaf Eden, Common Law'a göre kiraladığı iş yerini tamir etme zorunluluğu olmaması nedeniyle, mal sahibinin amacına uygun bir dükkan -verme yükümlülüğünün olmadığını iddia etti.

Bir gayrimenkulün kiralanması ile ilgili olarak akdedilen kira mukavelelerinin yasal açıdan sonuçları Kıbrıs ve İngiltere'de farklıdır. Güney Kıbrıs'ta bu husus Agni Kantou V Mariau Parousı (C.L.R.Volume XIX say-fa 172 at 175) davasında incelenmiştir. Kuzey Kıbrıs'ta mal sahibi ile kiracı arasında akdedilen kira mukavelesinin kiracıya verdiği menfaatler şahsi düzeyde (personal) olduğundan, kira meselelerinde Common Law prensiplerini uygulama olanağımız yoktur. Bu -durumda, Bidayet Mahkemesi, bu meseleye Sözleşmeler Yasasını uygulamakla hata yapmış değildir. Bu nedenle, Alt Mahkemenin, Davalının Emare No.(2) Sözleşme uyarınca Davacıya kiralanabilir bir dükkan kiralamadığı ve buna bağlı olarak sözleşmedeki zımni şartı- ihlal ettiği mealdeki bulgusunun hatalı olmadığı açıktır. Bu nedenle, İstinaf Eden Davalının 1.istinaf sebebi reddolunur.

Bu konuda İngiltere'deki uygulamaya bakıldığında da, Common Law'da mal sahibinin eşyasız (unfurnished) bir evi veya daireyi kiralark-en, söz konusu evin veya dairenin amacına uygun (fit for its purpose) olmasını gerektirecek zımni bir şart veya koşul bulunmamaktadır. Böyle bir yerin makûl olarak oturulabilir olması, bu amaç için yeterlidir.

Bu prensip sadece ikâmetgah olarak kullanıla-n yerleri kapsamaktadır ve iş yerleri bu prensibin dışında tutulmaktadır. (Bak Halsbury's Laws of England, 4th edition, Volume 27(1) para 422).

Davacının tazminata hak kazanabilmesi için, sözleşme şartlarının haksız olarak ihlal edilmesi gerekmektedir. S-özleşme şartları açık (express) veya zımni (implied) olur. Davacının tazminat hakkı, ancak açık veya zımni bir şartın ihlalinden doğar.

Emare No.(2) Sözleşmenin 12.maddesi incelendiğinde, dava konusu damın tamiratı ve/veya tavanın tamiratı ile ilgili her-hangi bir şart yoktur ve/veya bu hususun sözleşmenin açık şartlarından biri olmadığı aşikardır. Bunun ancak zımni bir şart olduğu neticesine varılırsa, Davacının tazminat hakkı doğar. Tarafların hazırladıkları bir sözleşme, genel taahhütleri hakkında şüphe-ye mahal bırakmayacak şekilde açık olmalıdır. Taraflar arasındaki sözleşme yeterince açık değilse ve/veya bu eksiklik doldurulmamışsa, tarafların sözleşmeyi yaptıkları zamandaki niyetleri gerçekleşemeyeceğinden, mahkeme, tarafların niyetlerini ve sözleşmey-i çevreleyen ahvale bağlı olarak, bu eksikliği doldurmak yönüne gider. Bu prensip, The Law of Contract, Cheshire and Fifoot, 7.baskı, sayfa 157'de şöyle izah edilmektedir:
".....the courts may, in any class of contract, imply a term in order to repair an -intrinsic failure of expression. The document which the parties have prepared may leave no doubt as to the general ambit of their obligations; but they may have ommitted, through inadvertance or clumsy draftsmanship, to cover an incidental contingency, and- this ommission, unless remedied, may negative their design. In such a case the judge may himself supply a further term, which will implement their presumed intention and in a hallowed phrase, give 'business efficacy' to the contract."

Chitty on Contract-s, General Principles, Volume 1, 25.baskı, sayfa 451, para 842,843 ve 844'de şöyle denmektedir:

" The implication of a term is a matter of law for the court, and whether or not a term is implied is usually said to depend upon the intention of the parties -as collected from the words of the agreement and the surrounding circumstances. In many classes of contract, however, unplied terms have become standardised, and it is somewhat artificial to attribute such terms to the unexpressed intention of the parties.- The court is, in fact, laying down a general rule that in all contracts of a certain type - for example, sale of goods, landlord and tenant, the carriage of goods by land or sea - certain terms will be implied, unless the implication of such a term w-ould be contrary to the express words of the agreement.
An implication of this nature may be made in two situations: first, where it is necessary to give business efficacy to the transaction, and, secondly, where it is an obvious inference from the agree-ment.
A term wıll be inplied if it is necessary, in the business sense, to give efficacy to the contract."


Yukarıdan görüleceği gibi, bir terimden nasıl bir sonuç çıkarılacağı, kanun hükümlerinin veya hukuk prensiplerinin tatbiki ile saptanması veya -kararlaştırılması gerekmektedir. Bu da genellikle, tarafların niyetlerine ve o sırada mevcut olan sözleşmedeki şartlara bağlıdır. Birçok sözleşme sınıflarında (classes), zımni şartlar olağan hale gelmiş ve/veya standardize olmuştur. Nitekim, Mahkeme, genel- kural olarak, belirli sınıfa giren sözleşmeler ile özellikle eşya satışı, mal sahibi ve kiracı, deniz ve kara taşımacılığı meselelerini içeren sözleşmelerde, aksine bir durum olmadığı sürece, zımni terimlerin sözleşmenin bir parçası olduğunu varsaymaktadı-r. Zımni şartlar, sözleşmelere iki şekilde dahil edilebilir: Birincisi, taraflar arasındaki işin (business) olumlu gelişimine gerekli olduğu hallerdir. İkincisi ise, sözleşmedeki anlamın bariz bir şekilde açık olduğu durumlardır.

Bir terim iş anlamında g-erekli ise, sözleşmenin gelişmesine olumlu etki sağlamak amacı ile ima edilecek ve/veya zımnen ortaya konacaktır.

Bu prensip, The Moorcock 1889(1886-1890 All ER) davasında uygulanmış ve bunu müteakip, bu gibi davalarda birçok kez tekrarlanmıştır. Reigat-e V Union Manufacturing G.(Ramsbottom) Ltd and Elton Cop Dyeing Company, Ltd.(1918 IKB 592) davasında sayfa 605'te şöyle denmektedir:

"A term can only be implied if it is necessary in the business sense to give efficacy to the contract; that is, if it i-s such a term that it can confidently be said that if at the time of the contract was being negotiated some one had said to the parties "what will happen in such a case" they would both have replied,"Of course, so and so will happen; we do not trouble to s-ay that, it is too clear."


Görüleceği gibi, bir terim, işin (business) idamesine
veya gelişmesine olumlu etki yaratmak amacı ile ima edilir
ve/veya böyle bir terimin zımnen sözleşmede olduğu varsayılır.
Şöyle ki, sözleşmenin müzakere edildiği esnada-, birinin
taraflara "böyle bir durumda ne olacak" demesi ve tarafların
her ikisinin de "elbette şu ve şu olacak; çok açık olması
nedeniyle bunu söyleme zahmetinde bulunmadık" denmesi
yeterlidir.

Measures Brothers Ltd V Measures 1910 2 Ch 258
davasında,- Kennedy LJ.şöyle demiştir:

"is there an implied condition "that the contract is to remain in force only so long as a certain state of things continues to exist" and if so, what state of things is to exist which is the condition of the contract remaining- in force? As I understand, it is suggested that the contract is only to remain in force so long as the company carry on their business."

Measures Brothers Ltd V Measures davasında, Kennedy L.J'in kullandığı test şöyledir:
"Belli durumda, sadece mev-cut koşulların devam etmesi halinde, sözleşme yürürlükte kalacaktır" gibi zımni bir şart var mıdır ve eğer var ise, sözleşmenin yürürlükte kalabilmesi için hangi hallerin mevcut olması gerekmektedir? Anladığım kadarı ile, şirket işine devam ettiği müddetçe- sözleşme yürürlükte kalacaktır.

Shirlaw V Southern Foundries (1926) Ltd (1939 2 KB sayfa 206) davasında, Mac Kinnon LJ."officious bystander" testini kullandı ve bu testi sözleşmelere zımni bir terimin ima edilip edilmeyeceğine yardımcı olmak için gelişt-irdi. Bu davada şöyle denmiştir:
"For my part, I think that there is a test that may be at
least as useful as such generalities. Prima facie that
which in any contract is left to be implied and need not be expressed is something so obvious t-hat it goes without saying; so that, if, while the parties were making their bargain, an officious bystander were to suggest some express provision for it in their agreement, they would testily suppress him with a common "Oh, of course."

"Officious b-ystander" İngiliz Hukuku tarafından
geliştirilen metaforik bir figür olmakla birlikte "işgüzar
seyirci" testi yararlı bir rehber sağlamaktadır. Önerilen
yaklaşım, meraklı işgüzar seyircinin, sözleşmeye taraf olan
iki kişiye, anlaşmaya açık bir terim koyma-k isteyip
istemediklerini sormasıdır. Eğer taraflar, hemen evet diye
cevap verirlerse, terim zımni bir terim olarak
değerlendirilir.

Yukarıdaki prensiplerin ve/veya testlerin, istinaf
konusu davaya uygulanması gerekmektedir. Az önce aktarılan
pasajda be-lirtildiği gibi, eğer işgüzar birisi (officious
bystander), taraflar sözleşmeyi yaptıkları esnada, söz konusu
"damın ve/veya tavanın tamiratının kime ait olduğu hususunu
sözleşmeye koymayacak mıydınız?" diye sormuş olsaydı, taraflar
"tabii yanlışlık yaptı-k, koymamız gerekirdi" diyecekler miydi?
Buna cevap kanımca evettir. Yine "business efficacy" testine
göre, taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlükte kalabilmesi
için sözleşmenin imzalandığı tarihteki mevcut şartların
ve/veya koşulların aynen devam etmes-i gerekir veya Davacının
dükkânı kiralama amacının devam etmesi gerekir. Bu prensibe
göre, kiralayan işine (business) devam ettiği müddetçe,
sözleşme yürürlükte kalır. Bidayet Mahkemesindeki şahadete
göre, Davacının söz konusu dükkânı kiralama amacı, kira-lanan
dükkanda ticaret yapmaktır. Kiralanan dükkanın damı,
kiralandığı tarihten çok kısa bir süre sonra akıttı ve/veya
söz konusu dam kiralandığı tarihten takriben 1 ay sonra
akıttı. Dava konusu dükkanın sular altında kalması nedeniyle,
Davacı iş yapa-maz duruma geldi. Bu durumda, Davacının dükkanı
kiralama amacı (its purpose) ortadan kalkmış oldu. Sözleşmenin
devamı ancak Davacının işinin devam etmesi ile olur. Davalı
tarafından Davacıya kiralanan dükkanın, Davacının makûl olarak
ticari faaliyetini- idame ettirebileceği bir dükkan olması
ve/veya Davacının kirasında olan iş yerinin uygun
kullanılabilir bir dükkan olması gerekir. Taraflar arasında
akdedilen sözleşmedeki koşulların aynen devam etmesi için,
Davalının söz konusu damı tamir etmesi gereki-r. Dolayısıyla
söz konusu tamiratın Davalı tarafından yapılması gerektiği
hususu, sözleşmenin zımni bir parçasıdır. Davalı, dava konusu
damı tamir etmemekle ve/veya Davacıya karşı olan tamir
yükümlülüğünü yerine getirmemekle, kira sözleşmesindeki zımni
-şartı ihlal etmiştir.

Alt Mahkeme, Davalının, taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesi gereği, sağlam bir dükkanı Davacıya teslim etmemekle Sözleşmeler Yasası'nın 37(1) maddesindeki mükellefiyetlerini yerine getirmeyerek "akdi ihlal ettiği" ve aynı Ya-sanın 39(1) maddesi uyarınca, Davacının dava konusu Sözleşmeyi sona erdirme hakkı olduğu bulgusuna vardı.


İstinaf Eden Davalı, dava konusu Emare No.(2) Sözleşmenin, 21 Mart 2006 tarihinde feshedildiğini, Davalının konu anlaşmayı ihlal etmiş olduğu husu-su İstinaf Mahkemesi tarafından kabul edilse dahi, Davacının fesih tarihine kadar muaccel hale gelen kiraları ödemesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Davalının, Emare No.(2) Sözleşmedeki zımni şartı haksız olarak ihlal ettiği hususu karara bağlanmıştır. Bu -durumda, Davacının ihlal neticesinde doğan haklarının ne olacağı hususunu incelemek gerekmektedir.

The Law of Contract, 3rd edition, J.C.Smith, sayfa 125'de şöyle denmektedir:

"Not all promises in a contract have the same importance.
They all h-ave to be performed, of course, and if any one of them is not, the party in breach is liable to pay damages. But some breaches of contract entitle the injured party to put an end to the contract as well as to claim damages ....... Every promise was either -a condition, any breach of it entitled the injured party to terminate the contract as well as to damages. A warranty, on the other hand, entitled the injured party to damages only. He was not entitled to terminate the contract".
Yukarıdan görüleceği g-ibi, sözleşmedeki esaslı bir şart veya koşul (condition) ihlâl edilirse, haklı olan taraf sözleşmeyi sonlandırabilir ve söz konusu ihlâl neticesinde uğradığı zarar-ziyanı talep edebilir. Ancak sözleşmede ihlal edilen hüküm, esaslı bir şart değilse (warrant-y), haklı taraf sadece tazminat talep edebilir.

Önümüzdeki meselede, sözleşmenin esas şartlarından biri ihlal edilmiştir. Bu nedenle, Davacının Emare No.(2) Sözleşmeyi sona erdirme ve zarar-ziyan talep etme hakkı vardır. Davacı bu hakkını kullanarak, Ema-re No.(2) Sözleşmeyi sona erdirdi ve zarar-ziyan veya tazminat talep etti.

Chitty on Contracts, General Principles, Volume 1, 25 th edition, sayfa 249, para 447'de şöyle denmektedir:

"Restitutio in integrum: The purpose of rescission is to
rest-ore the status quo and it was said by Bowen L.J. in Newbigging V Adam that "there ought ..... to be a giving back and a taking back on both sides."


Görüleceği gibi, sözleşmenin sona erdirilmesi neticesinde (rescission), tarafların sözleşme imzalanm-adan önceki duruma dönmeleri ve/veya ilk baştaki statükoyu (status quo) korumaları gerekir. Bu nedenle, her iki tarafın da iade etmesi (giving back) ve geri alması (taking back) gerekmektedir.

Bu kurala göre, dava konusu dükkanın kiralanması aşamasında, -Davacı tarafından Davalıya ödenen 2 aylık depozito ve 2 aylık kira iade edilecek ve Davacı da tasarrufunda ve/veya kirasında bulundurduğu söz konusu dükkanı Davalıya geri verecektir.

The Law of Contract, J.C.Smith, 3rd edition, sayfa 146'da, bu durum şu- şekilde izah edilmiştir:
"rescission involves putting the parties back in the
position in which they were before the contract was
made-usually called restitutio in integrum."


Yukarıdaki alıntıdan anlaşılacağı üzere, rescission'ın amacı,- tarafları sözleşmenin imzalanmasından önceki pozisyona geri götürmek ve/veya tarafları ilk baştaki konuma koymaktır. Çoğu zaman bu durum "restitutio in integrum" olarak adlandırılır.

Yine The English and Empire Digest, Volume 12, sayfa 258, para 1995't-e şöyle denmektedir:

"The principle that money, in the hands of the person,
which in Justice and equity belongs to another, may be
recovered as money had and received to the use of the true owner, applies to money paid for a consideration w-hich has failed."

Yukarıdaki iktibas edilen alıntıdan görüleceği gibi, doğal adalet ve hukuk ilkelerine göre, bir kişinin elindeki para başka bir kişiye ait ise, söz konusu paranın yasal sahibine iade edilmesi veya geri verilmesi gerekmektedir. Şö-yle ki, taraflar ilk baştaki pozisyonlarına ve/veya durumlarına dönecekleri için, ödemeyi yapan kişi parasının karşılığını almamış olur ve sözleşmenin haklı bir şekilde feshedilmesi neticesinde karşı tarafa ödenen paranın haksız olarak alındığı varsayılır.- Haksız olarak alınan paranın gerçek sahibine geri dönmesi ve/veya sözleşme uyarınca haksız tarafa ödenen paranın sahibine iade edilmesi gerekir.

Yukarıda söylenenler ışığında, Bidayet Mahkemesinin, bu sonuca varırken gerekçeleri farklı olmakla birlikte,- 4400 Sterling'nin geri verilmesi ile ilgili bulgusunda hata yaptığı söylenemez. Taraflar arasında akdedilen sözleşme sona erdiğinden, İstinaf Edenin kira ile ilgili bir talebi olamaz. Bu itibarla, 2. istinaf sebebinin reddolunması gerekir.
Yukarıda izah- edilen sebeplerden dolayı, istinaf reddolunur. İstinaf Eden aleyhine, İstinaf Edilene istinaf masraflarını ödemesi emrolunur.




Şafak Öneri Hüseyin Besimoğlu Emine Dizdarlı
Yargıç Yargıç Yargıç



9 Nis-an 2014













15






Full & Egal Universal Law Academy