Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 77/2008 Dava No 22/2001 Karar Tarihi 27.09.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 77/2008 Dava No 22/2001 Karar Tarihi 27.09.2010
Numara: 77/2008
Dava No: 22/2001
Taraflar: Doğadan Tarım İşletmeleri (Kıbrıs) Ltd. ile Kıbrıs Süt Endüstrisi Kurumu ve diğerleri arasında
Konu: Satş sözleşmesi - Süt satışı (pazarlama) sözleşmesi - Sözleşmenin ihlalinden dolayı zarar ziyan talebi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 27.09.2010

-D. 22/2010Yargıtay/Hukuk 77/08
(Lefkoşa Dava No 1468/04)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Mustafa Özkök, Gönül Erönen, Seyit A.Bensen.

İstinaf eden:Doğadan Tarım İşletmeleri(Kıbrıs) Ltd. Akdoğan (Davacı)
--ile-

Aleyhine istinaf edilen:1. Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu -
Lefkoşa.
2. Devlet Emlak Malzeme Dairesi
ve/veya Maliye Bakanlığı ve/veya
KKTC'yi temsilen KKTC Başsavcılığı,
Lefkoşa
- (Davalılar)

A r a s ı n d a.
İstinaf eden namına: Avukat Tahir Seroydaş
Aleyhine istinaf edilen No 1 namına: AvukatSerhan Çınar
Aleyhine istinaf edilen No 2 namına: Başsavcı Yardımcısı Ersoy Ölçter.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Nar-in F. Şefik ve Yargıç Talat Usar'ın 1468/04 sayılı davada 14.7.2008 tarihinde verdikleri karara karşı Davacı tarafından yapılan istinaftır.

----------

K A R A R
Mustafa H. Özkök:Bu istinafta Mahkemenin kararını sayın yargıç Gönül Erönen okuyaca-ktır.
Gönül Erönen: Davacı 1.4.04 tarihinde açmış olduğu bu dava altında Talep Takririnde belirtilen olgular şöyledir:

Davacı KKTC'de kayıtlı mahalli bir şirket olduğunu, peynir ve/veya süt mamülleri üretimi ve/veya satışı ve/veya ihracaatı ile iştigal -ettiğini, ilk olarak Tikveşli Tarım İşletmeleri (Kıbrıs) Ltd. olarak tescil edildiklerini, daha sonra Bakanlar Kurulu kararı ile isimlerinin dava ünvanında olduğu gibi değiştirildiğini, 13/10/1997 tarihinde Davalı 2 ve/veya Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi -ile yazılı bir kira mukavelesi imzalayarak, o tarihe kadar Davalı 1'in kontrol ve kullanımında bulunan Akdoğan Süt Fabrikası'na ait bina ile içerisindeki makine ve teçhizatı 1.11.1997 - 31.10.2007 tarihleri arasında, 10 yıllık bir süre için icar ve tasarru-flarına aldıklarını, ayni tarihte fabrika ile ilgili Davalı 1 ile bir "Protokol" ve bir de "Süt Satış (Pazarlama) Mukavelesi" imzaladıklarını, Davacının bu sözleşmelerin şartlarını eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve öngörülen 1,000,000 USD'lik yatırımı- da yaparak, fabrikayı yeni teknoloji ile donattığını ve fabrikanın kapasitesini günde 25-30 ton sütü işleyecek duruma getirdiğini, Davacı ile Davalı 1 arasında 13.10.1997 tarihinde imzalanan süt satış mukavelesinin taraflar arasında imzalanan yeni mukavel-eler ile temdit edildiğini, son olarak 7/9/2001 ile 31/12/2002 tarihleri arası dönem için bir sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşmenin 12'nci maddesi uyarınca taraflardan herhangi birinin yazılı ihbar vermemiş olması nedeni ile 7.9.2001 tarihli sözleşmenin- ayni şartlarla 31.12.2003'e kadar uzatıldığını, 7.9.2001 tarihli sözleşmenin 10'ncu maddesi altında Davacının talep ettiği günlük süt miktarını mukavele tarihinde Davalı 1'e asgari 10 ton olarak bildirdiğini, Davacının fabrikayı günde 25-30 ton sütü işley-ecek duruma getirmesine rağmen, Davalı 1'in Davacı tarafından yapılan veya sözleşmeler ile öngörülen çiğ süt taleplerini veya fabrikanın tam kapasite ile çalışmasını sağlayacak veya karşılayacak miktarda veya talep olunan miktarda hiçbir zaman karşılamadığ-ını, Davalı 1'in hiçbir uyarı yapmadan 11.6.2002 tarihinde Davacıya çiğ süt akışını ve/veya sözleşmeye göre Davacının talep ettiği ve/veya Davalı 1'in de vermek zorunda olduğu çiğ sütü vermeyi durdurduğunu, durdurma sebebi sorulduğu zaman Davalı 1 yetkilil-erinin cevaben Davacının teminat mektubu limitini doldurduğu ve ödemelerini yapmadığı için süt akışını durdurduklarını söylediklerini, bu söylenenlerin gerçek olmadığını, Davalı 1'in Davacıya haksız ve/veya sebepsiz ve/veya sözleşme hilafına çiğ süt akışın-ı durdurduğunu, 11.6.2002 tarihinde Davacının cari hesap riskinin 75 milyar TL ve teminat limitleri dahilinde olduğunu, 11.6.2002 tarihi itibarı ile Davacının Davalı 1'e muaccel olmuş borcu bulunmadığı gibi, Davalı 1'in de bu meyanda bir talebi olmadığını,- böyle olmasına rağmen Davacının 75,000,000,000 TL.sını Davalı 1'e ödeyerek 16.10.2002'de tekrar Davalı 1'den süt talep ettiğini, ancak Davalı 1'in Davacının bu talebine süt azlığı nedeni ile olumsuz yanıt vererek, Ocak 2003'de talep olması halinde konuyu -tekrar tezekkür edebileceklerini bildirdiklerini, Davacının 12.12.2002 tarihli müracaatına Davalı 1'in hiç yanıt vermediğini, 19.2.2003 tarihli müracaatına ise Davacı şirketin güvenilirliği ve istikrarının Davalı 1 nezdinde sarsıldığını belirterek, fazla s-ütün diğer imalatçılara dağıtıldığını ve üretimlerini teşvik için aktarma yapıldığını, Davacıya süt vermek için bu üreticelere süt kesmenin olanaksız olduğunu, dolayısı ile Davacıya süt vermeyeceklerini belirttiklerini, Davacının KKTC'deki mevzuat altında -başka yerden çiğ süt temin etmesine imkan olmadığı için 11.6.2002'den itibaren tüm faaliyetlerini ve/veya üretimini durdurduğunu ve sözleşmenin hitamına kadar faaliyet göstermesine imkan kalmadığını, bu nedenle fabrika binasını süt mamülleri üretimi dışınd-a kullanamayacağından fabrikayı kapatmak mecburiyetinde kaldığını iddia etmiştir.

Davacı, fabrika için kira bedeli ödemediği ve tesisi kapalı tutup çalıştırmadığı gerekçesine dayanarak Davalı 2'nin 7.4.20103 tarihinden itibaren kira mukavelesini fesh et-tiğini de iddialarına eklemiştir.

Davacı, Davalı 1 ve/veya Davalıların 11.6.2002'de ihbar vermeden Davacıya çiğ süt akışını durdurtmakla, Süt Satış (Pazarlama) Mukavelesini ve dolayısı ile 13.10.1997 tarihli Kira Sözleşmesini ve ayni tarihli Protokolu i-hlal ettiklerini, Davalı 1'in Davacıya temin etmek mecburiyetinde olduğu sütü vermemek için ileri sürdüğü gerçekler ile Süt Satış (Pazarlama) Mukavelesine ve dolayısı ile 13.10.1997 tarihli Kira Sözleşmesine ve/veya ayni tarihli Protokole uymayacaklarını a-çıkca ortaya koyduklarını ve dolayısı ile sözleşmeleri ihlal ettiklerini ileri sürerek, Davalıdan fabrikaya yaptığı yatırımın bedeli olan 1,000,000 $ veya tazminat olarak 6,229,305,000,000 TL. kazanç kaybı talep etmektedir. Alternatif olarak Davacıya süt v-erilmemesinden dolayı 13.10.1997 tarihli Kira Sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiğini ve Davalı 2 ve/veya Davalıların Davacıya fabrikaya yaptığı yatırımın karşılığı olarak 1,000,000 $ ödeme mecburiyetinde olduklarını iddia etti.

Davanın duruşması -bittikten sonra, hitap safhasında, Davacı Talep Takririni Mahkeme emri ile tadil ederek, zarar ziyanı ile ilgili daha detaylı tafsilatını o safhada eklemiştir.

Davalı 1, iki kere tadil ettiği Müdafaa Takririnde, Talep Takririnde ileri sürülen ve Müdafa-a Takririnde kabul etmediği hususları red ederek Davacının yapıldığını iddia ettiği sözleşme ve protokollerin Tikveşli Tarım İşletmeleri AŞ. ile aktedildiğini, dolayısı ile Davacı ile aralarında akdi bir münasebet olmadığını, Davacının sözleşmelerin öngörd-üğü miktarda yatırım yapmadığını, Davalı 1'den fatura tahtında aldığı süt bedellerini ödememesi nedeni ile aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 6008/00 sayılı davanın ikame edilerek bu dava altında dosyalanan bir istida altında fabrikadaki demirbaş ile ilgil-i bir demirbaş listesi hazırlandığını, bu eşyaların hiçbir şekilde değerlerinin 1,000,000 $ olmadığının görülebileceğini; Davacının taahhüt ettiği yatırımı yapmadığı için, taahhüt ettiği şekilde günde 25-30 ton süt işleyemediğini, işleyebilmiş olsa dahi b-unun günlük vardiya kapasitesinin üzerinde çalışarak işlenebildiğini, Davacının Davalı 1'e verdiği teminat mektubunun limitlerinin dolması üzerine fabrikada yatırım yaptığını iddia ettiği eşyaları devlete ipotek verip kredi almak istediğini, ancak değerlen-dirme kurulunun bu eşyaları ipotek vermeye değer bulmadığını, bu durumda Davacının 13.10.1997 tarihli protokolü ve/veya birlikte tezekkür edilmesi gerekli tüm sözleşmeleri ihlal ettiğini, Davacı sözleşme ve/veya protokoller hilafına hareket ettiğinden, Dav-alı 1'in sözleşme ve/veya protokoller altında, Davacıya karşı herhangi bir mükellefiyeti kalmadığını ve taraflar arasındaki sözleşme ve/veya protokolün uzatılmadığını ileri sürmüştür. Davalı 1 ayrıca Davacının süt ihtiyacı ile ilgili bir belgeyi hiçbir zam-an Davalı 1'e ibraz etmediğini iddia etmiştir.

Davalı 1, Davacının Davalı 1'e muaccel olmuş ve/veya alacak borcu ile muaccel olmamış borçları ve/veya 6008/00 sayılı davadaki hüküm gereği Davalı 1'e ödeyeceği meblağların toplam hesaplandığı takdirde ve b-una Davacının bir dönem daha süt alması halinde ortaya çıkacak meblağın da eklenmesi ile oluşacak rakam kadar Davacının teminatı olmadığını, Davacının gerek Davalı 1'e olan borçları, gerekse diğer kurum ve/veya kuruluş ve/veya şirketlere olan borçlarını öd-emediğini ve borcuna sadık olmadığını bildiği için teminat mektuplarının limitlerini aşmasına müsade etmediğini, ayrıca Davacının kefillerine, kefillikten kurtuldukları iddiasını, 6008/00 sayılı davada olduğu gibi, ileri sürme olanağı tanımamak için de te-minat mektuplarının limitlerini Davacının aşmasına izin vermediklerini ileri sürdü.

Yine Davalı 1, sütün az olduğu mevsimde bu az sütün sınırlı sayıdaki imalatçılara, imalatçıların işletmelerini zarara uğratmayacak bir program dahilinde dağıtıldığını, Da-vacı 25.12.2001'de Davalı 1'e ödemelerini aksattığı ve/veya ödeme yapmadığı ve/veya teminat mektubu limitlerini doldurmakta olduğu için Davalı 1 tarafından verilen süt miktarının belirli zamanlarda azaltıldığını ve/veya Davacıya hiç süt verilmediğini, süt -üretiminin düştüğü Kasım-Ocak ayları döneminde Davalı 1 Davacıya vermediği sütü diğer imalatçılara kanalize ettiği için, bu işletmelerin iş kapasitelerini Davalı 1'den aldıkları süt miktarına göre ayarladıkları ve böyle bir ayarlama yaptıktan sonra diğer -imalatçılara aktarılan sütten kesinti yaparak Davacıya süt vermesinin imkansız ve/veya kendi kuruluş yasasına aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

Davalı 1, Davacının Davalı 1 ve/veya Davalılara olan mükellefiyetlerini yerine getirmediği için fabrikayı çalı-ştıramadığını ve bunun için de Davalılara kusur atfedemeyeceğini iddia etti. Ayrıca Davalı 1 Davacıya süt verilmemesi ile ilgili kararının idari bir karar olduğunu, bu karardan olumsuz etkilenen kişinin Yüksek İdare Mahkemesine başvurabileceğini ve dolayıs-ı ile davayı yanlış Mahkemede açtığını ileri sürerek davanın red ve iptalini talep etmiştir.

Davacının zarar ziyan ve/veya kâr kaybı ile ilgili taleplerini de red eden Davalı 1 aleyhindeki davanın masraflarla birlikte red edilmesini talep etmiştir.

Da-valı 2 Müdafaa Takririnde Davacı ile hiçbir zaman kira mukavelesi akteylemediğini, Tikveşli Tarım İşletmeleri A.Ş. ile akteylediğini, bu nedenle aleyhine dava sebebi olmadığından davanın red edilmesini iptidai itiraz olarak öne sürmüştür; Müdafaa Takririne- devamla, Davalı 2, açıkça kabul etmediği Talep Takririndeki tüm iddiaları red etmiştir. Davalı 2 Davacının kira mukavelesinin öngördüğü yatırımları yapmadığını, Kira Mukavelesinde belirtilen 13.10.1997 tarihli Süt Satış (Pazarlama) Mukavelesinin herhaluka-rda 31.12.1999 tarihinde sona erdiğini ve o tarihten sonra yapılan Süt Satış (Pazarlama) Mukavelesinin Davalı 2'yi bağlamadığını ve/veya sorumlu kılmadığını ileri sürerek, Davalı 2'nin mukaveleyi ihlal etmediğini, Davacının 1,000,000 $ yatırım yapmadığı iç-in kira mukavelesine göre yaptığını iddia ettiği yatırımı Davalı 2'den talep edemeyeceğini, Davacının herhangi bir kazanç ve/veya kâr kaybının olmadığını belirterek, Davacının 1.4.2001 tarihinden itibaren kira mukavelesi altında kira bedeli ödemediğini, bu- bedeller için Mahkemeye müracaat hakkını saklı tuttuğunu, Davacıya gönderilen müteaddit ihbarlara rağmen Davacının kira ödemediğini ve tesisi çalıştırmadığını, bunun üzerine 7.4.2003 tarihi itibarı ile mukaveleyi fesh ettiklerini belirterek Davacının Dava-lı 2 aleyhindeki davasının masraflarla red edilmesini talep etmiştir.

Davacı Davalı 1 tarafından sunulan Müdafaaya cevap layihasında Davalı 1'in Müdafaa Takririnde belirtilip de Talep Takririyle uyuşmayan ve Müdafaaya Cevap Takririnde açıkca kabul edilm-eyen tüm iddiaları red ederek gerçeklerin Talep Takririnde belirtildiği gibi olduğunu tekrarladı ve Davacının ilk Tikveşli Tarım İşletmeleri (Kıbrıs) Ltd. olarak kaydedildiğini, ancak daha sonra usüle uygun bir şekilde isminin değiştiğini bu nedenle Davalı- 1'in bu konudaki iddiasının mesnetsiz olduğunu, Davalı 1'in Davacının sözleşmenin öngördüğü yatırımı yapmadığı konusunda hiçbir yakınması olmadığını ve Davacıya hiçbir ikaz yapılmadığını, Davacının Vergi Dairesi ve/veya ilgili Bakanlığa sunduğu 1998 yılı -ve müteakip bilançolarda, öngörülen yatırımın yapıldığının görüldüğünü ve bu evraklarda yatırım için verilen değerlerin 1,000,000 $'ın üzerinde olduğunu, Davacının fabrikayı günde 25-30 ton süt işleyecek duruma getirdiğini, ancak, Davalı 1'in Davacının tal-ep ettiği süt miktarlarını temin etmediğini, Davacının 13.10.1997 tarihli dava konusu sözleşmeleri ihlal etmediğini, fabrikadaki demirbaşın değersiz olması nedeni ile değil, sözleşme hitamında devlete kalacağı için ipotek olarak kabul edilmediğini ve kendi-lerinden başka teminat talep edildiğini ileri sürdü.

Davacı Davalı 1'in hiçbir zaman süt vermeme nedeni olarak teminat mektuplarının limitini öne sürmediğini, süt azlığını sebep olarak gösterdiğini, teminat mektubu limitine az kaldığı ile ilgili iddianın- daha sonra ortaya atıldığını ifade etti. Davacı Davalı 1'in davanın yanlış Mahkemede açıldığı yönündeki iddiasına ise cevap vermedi.

Davacının Davalı 2 için sunduğu müdafaaya cevap layihası, Davalı 1 için sunulan cevap layihası ile benzeri hususlar içe-rmekle birlikte bunlara ilaveten Davalı 1 ile akteylenen Süt Satış (Pazarlama) Mukavelesinin 31.12.1999'da hitam bulduğu iddiasını red ederek, sözleşmenin 31.12.2003 tarihine kadar uzatıldığını iddia etmiştir. Yine Davacı 7.9.2001 tarihli Süt Satış (Pazarl-ama) Mukavelesinin Davalı 2'yi de bağladığını ve bu mukavelenin kira sözleşmesi ile birlikte mütelaa edilmesi gerektiğini ileri sürdü. Davacı Davalı 2'nin 7.4.2003 tarihi itibarı ile kira sözleşmesini fesh etmediğini, Davalının 25.6.2003 tarihli bir yazı i-le Davacının isim değişikliği nedeni ile Davacı ile yeni bir sözleşme imzalanmasını talep ettiğini ancak Davacının buna gerek duymadığını belirtti.

Davacı davasını isbat etmek için Davacı şirket direktörü ve hissedarı Adnan Vardarlı'yı dinlettikten sonra- 5 tanık daha dinletmiştir. Davalı ise müdafaa maksatları için Davalı 1'in Genel Müdürü Kemal Öztürk'ü şahadete çağırmıştır ve 2 tanık dinletmiştir. Davalı 2 şahit çağırmamıştır. Davanın duruşması esnasında 48 adet emare ibraz edilmiştir.

Davayı dinleyen- Bidayet Mahkemesi huzurunda sunulmuş olan şahadeti değerlendirip davanın Kaza Mahkemesi yetkisine girdiği konusunda karara vardıktan sonra, Davacının Davalı 2'den emare 2 kira mukavelesi ile kiraladığı Akdoğan Süt Fabrikasına emare 2 ve yine emare 3 ve 3'-e ekli protokol gereği, gerekli yatırımı yaptığını kabul ederek bulgu yaptı. Bu bulgu ışığında Mahkeme Davacının Davalı 1 ve/veya 2 ile imzaladığı sözleşmeleri yatırım ve/veya kapasite yönünden ihlal ettiği yönündeki Davalıların iddialarını mesnetsiz bular-ak red etti.

Bidayet Mahkemesi, Davacının Davalı 2'den emare 2 kira mukavelesi ile kiraladığı Akdoğan Süt Fabrikasını aralarındaki ek protokol gereği gerekli yatırımı yaptığı hususunda bulguya varmasına rağmen Davacının yaptığı yatırımın bedelini isbat e-demediği kanaati ile Davacının davasını tümden reddetmiştir.

Bidayet Mahkemesi, Davacının Talep Takririnin 22A altında Akdoğan Süt Fabrikasına yaptığını iddia ettiği 1000.000$ yatırım bedelini Davacının ısbat edemediğini aşağıdaki bulgu ve kanaatine d-ayandırmıştır. (mavi 534-535)
"Davacının Akdoğan Süt Fabrikasına yaptığını iddia ettiği yatırım ile ilgili ibraz ettiği şahadet gümrük memurlarının şahadeti ile ibraz ettiği 1998 yılına ait bilanço ve Tikveşli AŞ'de çalışan bir memurun şahadetidir. Gümrük- memurlarının verdikleri şahadette kendilerinin ithal edilen eşyaların değerlerini kendilerine ibraz edilen faturalardan aynen alıp yazdıklarını ve kendilerinin herhangi bir değerlendirme yapmadıklarını şöylemişlerdir. Bu nedenlerle Emare 30-37 ile Davacın-ın yaptığı yatırım miktarının isbat edildiği kabul edilemez. Bilançoda sunulan rakamlarda eşyaların değerini isbat etmeye yeterli değildir. Bilanço muhasip veya murakıbın değerlendirmesidir ve kendilerine ibraz edilen evraklardan faydalanarak hazırlanan bi-r dökümden ibarettir.Bu bilgiler Mahkemenin süzgecinden geçmediği gibi bilançoyu hazırlayan da Mahkemede şahadet vererek bilançoyu nereye göre hazırladığını izah etmiş değildir. Tikveşli AŞ'nin davacıya gönderdiği faturalarda belirtilen rakamlarda, iki fir-manın kardeş kuruluş oldukları göz önünde tutulunca tatminkar ve güvenilir bulunduğunu söyleyemeyiz. Eşyaların ne olduğu piyasa değerleri ve yaşları itibare alınarak güncel değerleri ile ilgili şahadet yokluğunda yapılan yatırımın değerinin isbat edilmesi -mümkün olamaz.

Keza Bidayet Mahkemesi bu bulgusuna ilaveten Mavi 543-544'de şu bulgulara vamıştır:
"Herhalukarda Emare 2 kira mukavelesinin 19. maddesinde Davacının yaptığı yatırımların devlete kalacağı belirtildiğinden bu yatırım ile ilgili Davacının bu- safhada yani mukavele bittikten sonra herhangi bir talebi olamayacağına karar veririz ve bu talebin de red ve iptal edilmesi gerektiğini kabul ederiz."

Daha sonra, Davalı 1'in Davacıya herhangi bir bilgi vermeden süt vermemesi,süt vermemek için mukavele- teminat limitlerine ulaşıldığı iddiası veya başka nedenlere dayanarak süt vermemesini tezekkür eden Bidayet Mahkemesi Davalı 1'n Emare 4 sözleşmeyi ihlal ettiği bulgusuna varmıştır. Mahkeme Mavi 539'da şunları söylemiştir:
"Davacı emare 5, 16.10.2002 tari-hli yazısı ile Davalı 1'den süt talep etmiş, Davalı 1 emare 6, 6.11.2002 tarihli yazısı ile süt az olduğu nedeni ile süt veremeyeceklerini, ancak Ocak 2003 'de tekrar talep etmelerini önermiştir. Bunun üzerine Davacı emare 7, 12.12.2002 tarihli yazısı ile -günde 10 ton çiğ süt talep etmiştir. Davalı 1, 20.3.2003 tarihli yazısında Davacının ödemekle mükellef olduğu süt bedellerini vadelerinde ödemediğini, devamlı surette verdiği teminat mektubu limitini doldurduğunu, geçmiş ilişkilerini de göz önüne aldığı za-man Davacı şirketin güvenirliliği ve istikrarlı işleyişinin Davalı 1 nezdinde sarsıldığını belirtmiştir. Bu iddialar ilk etapta geçerli iddialar görülebilir ancak emare 4 mukavele kanaatimizce Davalı 1'e bu iddiaları emare 4 altında Davalı 1'in Davacıya ka-rşı olan mükellefiyetinden kurtulması için yeterli olamaz."

Bidayet Mahkemesi Davacının Talep Takrinin 19.maddesi tahtında Davalı 1 aleyhine olan zarar ziyanı ile ilgi talebi hakkında şöyle neticeye varmıştır.(Mavi 544-546)
"Kanaatimizce Davacının şahade-tinde talep etmediği bir hususla ilgili Talep Takriri tadil edilse de şahadet ile desteklenmeyen bir talep için hüküm verilmesine olanak yoktur. Davacı direktörü A. Vardarlı şahadetinde nor ve/veya lor ve krema üretimi ile ilgili hiç bir şey söylememiştir-. Bu hususta istintak da edilmemiştir. Şahadet verdiği tarihteki talep takririnde de bu meanda bir talep yer almamakta idi. Bu durumda kanaatimizce , davacı tanığına sorulmayan ve ona cevap verme hakkı verilmeyen bir konuda Davalı 1 tanığının şahadetinin -kaale alınmaması gerekir. Davacı direktörüne nor ve/veya lor ve krema ile ilgili hiçbir şey sorulmadıktan sonra Davalı 1'in bu konuda K. Öztürk vasıtası ile sunduğu şahadeti, bu nedenle dikkate almayız. Bu nedenle kaşar üretimindeki yan ürünler ile ilgili- Davacının şahadet vermediği Talep Takririndeki bu kalem ile ilgili talebi değerlendirmeyiz.
Adnan Vardarlı'nın şahadetinde her kilo gram kaşardan 1,150,000 TL. kâr ettiğini iddia ettiği ancak bu rakama nasıl ulaştığının izahatını vermediğini görürüz. Adna-n Vardarlı bir tek kilo başı kaşar ile ilgili kârını söylemiş ve bunu 900 ton kaşar için hesaplamıştır. Sonra da kârını 5 yıl için de ifade etmiştir. Davacı ettiğini iddia ettiği kârı ile ilgili de başka şahadet sunmuş değildir. Davalı Davacının kâr ettiğ-ini red ettikten sonra Davacının kârı ile ilgili tatminkâr şahadet sunması gerekirdi. Davacı tarafından huzurumuza kâr ile ilgili yegane husus kilo başına 1,150,000TL kârı olduğu doğrultusundaki kendi şahadetidir. Bu konuda başka bir şey verilmiş değildir.- Davacının bu eksiği nedeni ile Davacının Davalı 1'in Emare 4 mukaveleyi ihlal etmiş olmasına rağmen Davacının bu ihlalden kaynaklanan zarar ziyanını isbat edemediği kabul edilmelidir. Davacı zararını isbat edemediğinden de Davacı lehine zarar ziyan veya t-azminat başlığı altında herhangi bir takdir yapma olanağımız kalmamıştır ve Davacının maddi tazminat ve/veya kâr kaybı talebini isbat edemediği nedeni ile bu talebi de red edilmelidir."

Davalı 1 tarafından ihlal edilmiş olan mukavele tahtında Bidayet Mah-kemesi daha sonra Davacının Davalı 2 aleyhindeki tazminat talebini incelemiştir ve Davalı 1 in Emare 4 ihlali nedeniyle düçar olabileceği tazminatten Davalı 2'nin hiç bir şekilde sorumlu tutulamıyacağı nedeniyle Davalı 2 aleyhindeki davayı red ve iptal etm-iştir.

Neticede, Davalı 1 aleyhine talep takririnin 22(A) ve 22(B)altındaki zarar ziyan taleplerini isbat edemediği bulgusuna vararak bu kalemler altındaki Davacının taleplerini de reddetmiştir.

Muhtemel istinafı göz önünde bulunduran Bidayet Mahkemesi D-avacının zarar ziyanı isbat etmiş olması halinde Davalı 1 aleyhine tazminatın ne olması gerektiği ile ilgili değerlendirmeye de gitmiştir ve şöyle demiştir: (Mavi 546-547)

"Davacının zararını isbat etmediği bulgumuzun değiştirilmesi ihtimaline karşı Davac-ının her kilo kaşardan 1,150,000TL kârı olduğunu isbat ettiğini varsayarsak Davacının bu koşullarda tazminatının ne olması gerektiğini de incelemeyi uygun buluruz.
Davacının talebi günde 25 ton kullanımı üzerine yapılmış olmasına rağmen Davalı 1 Davacının- günde 25 ton sütü işleyebileceğini kabul etmemektedir. Emare 19 Davacının süt alımını gösteren tabloya da bakıldığı zaman alıcıya yılın her ayı süt verilmediği ancak her ay verildiği zaman dahi Davacı tarafından alınan süt miktarının ortalama 10.5 tondan -fazla olmadığı görülmektedir. Bu şartlarda günde 25 ton üzerinden kâr kaybı hesaplanmasının adil olmayacağı kanaatindeyiz. Zaten Davacı da kâr hesabının günde 10 ton üzerinden yapılabileceğini hitap esnasına kabul etmiş bulunmaktadır.

Davacının kilo kaşar- başına 1,150,000TL kârı olduğunu kabul ettiğimiz zaman 1 ton 1000 kilo olduğuna göre ton başı kaşardan Davacının 1,150,000,000TL kârı olması gerekir. Davacının günde ortalama 10 ton süt kullandığı göz önünde tutularak Davacının 10 ton sütten 1 ton kaşar ü-rettiği kabul edilmelidir. 1 ton kaşardan ise 1,150,000,000TL kârı olduğu kabul edilmelidir. Yılda ise bu kâr 1 yıl emare 3'de tatil günleri Davacının ileri sürdüğü 360 günden çıkarıldığı zaman 350 gün olarak hesaplandığı zaman (350x1,150,000,000)= 402,50-0,000,000TL yıllık kâr olarak kabul edilmelidir. 5 yılda ise rakam 2,012,500,000,000TL. olarak kabul edilmelidir.
Davacı lehine ve Davalı 1 aleyhine kâr kaybı başlığı altında tazminat için hüküm vermiş olsaydık bu rakam 2,012, 500,000,000TL.(2,012,500YTL) -olacaktı ve ayrıca hüküm tarihi itibarı ile yasal faiz taşıyacaktı."

Davacı, bu karar aleyhine istinaf etmiştir.

İstinaf ihbarnamesi 7 istinaf sebebi içermekle birlikte Davacı bu istinaf sebeplerini 2 başlık altında toplamıştır.
Talep Takririnin 22(A) -paragrafı altındaki talebi yani zarar ziyan veya tazminat olarak talep olunan 1 milyon Dolarlık talebin Davacı tarafından yatırım belgelerinin isbat edilemediği ve/veya emare 2 kira mukavelesinin 19. maddesi gereğince Davalı devlete kalacağı ve/veya mukave-lenin de sona ermiş olması gerekçeleri ile reddi, hatalıdır;
Davacının talep takririnin 22(B) paragrafındaki kazanç kaybı ile ilgili talebinin reddi hatalıdır.

İşbu istinafın dinlenmesine başlamadan önce İstinaf Eden Davacı, Davalı 2 aleyhindeki istinafı -geri çekmiştir. Aleyhine İstinaf Edilen Davalı 2 ile ilgili istinaf geri çekildiği cihetle Davacının yapmış olduğu yatırımlarla ilgili hususlarda inceleme yapmayı gerekli görmemekteyiz.

Davalı 1, esasen Davacının aralarındaki mukaveleyi ihlal ettiğini, b-u konumda Davalı 1'in mukaveleyi ihlalinden şikayet edemeyeceğini; Davacının Davalı 2'ye kira ödemediğini, dolayısı ile Davalı 2 aleyhinde bir talep ileri süremeyeceğini; Davalı 1 lehine Davacı aleyhine 6008/00 (Emare 38) dava olduğunu, Davacının Davalı 1-'den aldığı sütlerin bedelini ödemediğini, aleyhine çıkan hüküm tahtında hükümlü borcunu gününde ödemediği için hükmün muaccel olduğunu, bu şartlarda Davacının Davalı 1'in ihlalinden şikayetci olamayacağını; Davacının Elektrik Kurumuna borcu olduğunu, bunu- da ödemediğini; Emare 2 altında Davacının fabrikayı sigorta ettirmesi gerekirken bunu da yapmadığını; tüm bu nedenlerle Davacının temiz eller ile Mahkemeye gelmediğini ileri sürmüşsede, Bidayet Mahkemesi Davalı l'in Davacının Mahkemeye temiz ellerle gelme-diği ile ilgili iddiasını reddetmiştir. Bu konuda istinaf olmadığı için bu bulgusu kesinleşmiştir.

Taraflar arasındaki emare 4 sözleşmenin Davalı 1 tarafından ihlal edildiğine ilişkin bulgusunun istinaf konusu edilmediği için Davalı 1 tarafından ihlalin -taraflarca kabul edildiği cihetle, ilgili sözleşmenin Davalı 1 tarafından ihlal edildiği olgusu kesinleşmiştir.

İstinaf Eden Davacının esas yakınması Davalı 1 tarafından ihlal bulgusu olmasına rağmen Mahkemenin neden Davalı 1 aleyhine tazminat vermediğ-ine veya tazminat vermemekle hatalı davrandığına ilişkindir.

İstinaf Edene göre Davacı üzerine düşen isbat külfetini yerine getirmiş ve ileri sürmüş olduğu iddialarını kanıtlamıştır.Diğer taraftan Davacının ortaya koymuş olduğu olgular karşı tarafınca te-kzip edilmediği cihetle Davacının ileri sürmüş olduğu hususların kabul edilmesi gerekirdi. Bu hususta şahadet veren Adnan Vardarlı'nın şahadetinin hiçbir şekilde çürütülmediğine değinen İstinaf Eden, isbat külfetinin ihtimaller dengesi üzerinden kanıtlandı-ğına ilişkin Mahkeme zabıtlarına ve içtihat kararlarına değinerek Mahkemeyi ikna etmeye çalışmıştır.

İstinafın dinlenmesi sırasında İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin bu konudaki bulgusu doğrultusunda 10 ton süt işlenmesini esas alarak 2 milyon kusur TL- kâr kaybı olduğu görüşünü kabul ettiğini beyan etmiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen, İstinaf Edenin hitabına cevaben Bidayet Mahkemesi huzurunda Davacı tarafından sunulmuş olan şahadetin, Davacının söz konusu işletmede kârı olduğunu değil zararı olduğunu -açıkca gösterdiğini, Davacının isbat ettiği hususun sadece zarardan kurtulmuş olduğu ve gerçekte kâr ederken zarar edildiği hususunun kanıtlanmadığını ileri sürmüştür.

Aleyhine İstinaf Edilenin iddialarına göre Davacının sunmuş olduğu şahadet ve belgeler -"Davacının bu işletmede kar elde etmemiş olduğu" iddialarını tekzip etmemiştir ve bu durumda Davacı isbat külfetini yerine getirememiştir.

Davalı 2 aleyhindeki istinafın geri çekildiğini de dikkate aldığımızda, huzurumuzdaki istinafta esas karar verilmes-i gereken husus, Davacı kâr/kazanç kaybına veya zarar ziyana ilişkin isbat külfetini yerine getirerek kanıtlamış olup olmadığına ilişkindir.

Bir çok kararımızda belirttiğimiz gibi bir davanın duruşması esnasında şahadete ve emarelere verilecek değer dava-yı dinleyen Mahkemenin yetkisine girmektedir. Bu nedenle şahadet veren tanıklara inanıp inanmama hususunda karar vermede takdir yetkisini kullanan Bidayet Mahkemelerine bu takdir yetkilerini ancak yanlış veya hatalı verilere dayanarak kullanmaları halinde,- Yargıtayca müdahale edilmektedir.

Yukarıda söylediklerimizin bir yansıması olarak istinaflardaki denetimin uygun bir şekilde yapılabilmesi ve Bidayet Mahkemelerinin bu takdir yetkilerini nasıl kullandıklarını ve tanıklara inanıp inanmamalarını inceleyeb-ilmek için Bidayet Mahkemelerinin bir tanığa inanıp inanmamaları ile ilgili bulgu ve kararlarını hangi gerekçe veya gerekçelere dayandırdıklarını açıklamaları gerekmektedir.

Bidayet Mahkemesi huzurunda bulunan şahadete bakıldığı zaman Davacının zarar ziya-nı ile ilgili Davacı direktörü Adnan Vardarlı'nın verdiği şahadet mevcuttur. Tanık başka şeyler yanında kaşar peynirini 3,300,000 TL'ye sattıklarını 1,550,000 TL.'lik teşvik primi bulunduğunu, bu durumda toplamın 4,850,000 TL. olduğunu, 1,150,000 TL. kilo- başına kârı olduğunu, günde takriben 30 ton süt hesabı ile ayda 900 ton işleyebildiklerini, 10 litreden ortalama 1 Kg. kaşar çıktığını da belirtmiştir.

Davalı 1 müdafaa takririnde ve sunduğu şahadette ise günde 25 ton işleyebilecek alt yapıya sahip olma-dığı için fabrikanın 2.5 ton ve/veya yılda 900 ton peynir üretemiyeceğini ileri sürmüş olmasına karşın, ancak 10 ton sütün işlenemiyeceği ile ilgili tekzip edici şahadet sunmamıştır.

Gerek Davalı gerekse Davacı tarafından sunulan şahadetten anlaşılacağı- üzere 1,150,000TL kilo başına kâr olabileceği ve tekzip edilmediği için bu kârın günde 10 ton üzerinden yapılıp hesaplanabileceği, kabul edilebilir. Bu durumda Davacının günde en azından 10 ton üzerinde kâr kaybına uğradığı ile ilgili isbat külfetini iht-imaller dengesi üzerinden yerine getiremediği söylenemez.

Aralarındaki sözleşmeyi süt vermekten kaçınarak ihlal eden Davalı 1'ın günde 10 ton süt üzerinden hesaplanarak Davacının bu kâr kaybını karşılaması gerekmektedir. Bu nedenle Davacının kâr kaybına i-lişkin talebini tümden red eden Bidayet Mahkemesi kararının hatalı olduğu ve değiştirilmesi gerektiği görüşündeyiz ve bu konuda bulguya varırız. Bu durumda İstinaf Eden/Davacı, 2. başlık altındaki istinaf sebebinde başarılı olmuştur.

Yukarıda altıntısı y-apılan ve Bidayet Mahkemesinin kararının değiştirilmesi halinde her kilo kaşardan Davacının süt alımı masrafları da çıkarıldıktan sonra 1,150,000TL kârı olduğunu isbat ettiğini kabul ettiğimizde Davacının alacağı tazminatın ne olması gerektiği konusunda Bi-dayet Mahkemesinin yaptığı hesaplamanın yerinde bir tesbit olup yıllık zarar miktarı dikkate alınarak bu miktar üzerinden zarar ziyanın tesbit edilmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz.

Davacının alacağı zarar ziyan ve/veya tazminat miktarı tesbit edilerek -taraflar arasında yani Davacı ile Davalı 1 arasında imzalanan süt satışı (pazarlama) mukavelesi olarak isimlendirilen ve emare 4 olarak ibraz edilen mukavele dikkate alındığı zaman mukavelenin 7.9.2001 tarihinde imzalandığı ve yine talep takririnden ve şah-adetten de anlaşılacağı gibi 31.12.2003 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Yine taraflar arasındaki ihtilaf konusu olmayan bir husus ise Davalı 1'in Davacıya 11.6.2002 tarihinden itibaren süt vermemesidir. Bu durumda Davacının 11.6.2002 ile 31.12.2003 -tarihleri arasındaki süre için zarar ziyan ve/veya tazminat alma hakkı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle 31.12.2003 tarihinden 11.6.2002 tarihi çıktığı zaman Davalı 1'den tazminat alma hakkı olan sürenin 1 yıl 6 ay 20 gün olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumd-a İlk Mahkemenin Davacının alması gereken zarar ziyan ve/veya tazminat miktarı yıllık 402.500TL olarak tesbit ettiği dikkate alındığı zaman Davacının Davalı 1'den 623.000TL zarar ziyan ve/veya tazminat alma hakkı olduğu kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu ya-parız.

Kararımızı tamamlamadan Davalı 2 aleyhindeki istinaf geri çekilmiş olmasına rağmen yatırımla ilgili şu görüşlerimize kısaca yer vermeyi uygun görmekteyiz. Bidayet Mahkemesinin yatırım ile ilgili Davacının talebinin reddine ilişkin vermiş olduğu gör-üşlere göz atıldığı zaman, kanaatimizce bu kararın esaslı bir şekilde şahadete dayandırıldığı söylenebilir. Bu itibarla konu ile ilgili yaptığı tüm değerlendirmede herhangi bir yanlış ve müdahale gerektirecek kadar herhangi bir hata içermediğini gözlemlemi-ş bulunuyoruz.

Yukarıdakiler ışığında,

İstinaf Eden Davacının, Davalı 2 aleyhindeki istinafı geri çekildiği cihetle 1. başlık altındaki istinafı ret ve iptal edilir.

Neticede,yapılmış olan istinaf kısmen kabul edilir ve 2. başlık altındaki istinaf se-bebi mucibince, Bidayet Mahkemesinin Davacının talep takririnin 22(B) altındaki talebini red eden kararı, red ve iptal edilir.

Davacı leyhine Davalı 1 aleyhine zarar ziyan olarak 623.000TL ve bu rakam üzerinden 14.7.2008 tarihinden itibaren yasal faiz öd-enmesine hüküm verilir.

Meseleye has olgular ışığında istinaf masraflarıyla ilgili herhangi bir emir verilmez.




Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


27 Eylül, 2010



18
-





Full & Egal Universal Law Academy