Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 74/2009 Dava No 43/2013 Karar Tarihi 28.11.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 74/2009 Dava No 43/2013 Karar Tarihi 28.11.2013
Numara: 74/2009
Dava No: 43/2013
Taraflar: Timoty James Percival yetkili vekili İzzet Gilanlıoğlu ile Orhun Saraçoğlu ve diğerleri arasında
Konu: Zara ziyan talebi- Satış sözleşmesi - Sözleşme ihlalinden doğan zarar ziyan talebi - Zamanın sözleşmenin esaslı şartlarında olup olmadığı tartışması - Fasıl 149 Sözleşmeler Yasasının 55. maddesi - Gayri menkullerle ilgili sözleşmelerde zamanın esas şart olduğu açıkça yazılmazsa, mukavelenin esaslı şartlarından olmadığı - Davacının tazminat hakkı doğmadığı bulgusuna varılarak istinafın reddi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 28.11.2013

-D.43/2013 Yargıtay/Hukuk 74/2009
(Mağusa Dava No: 3705/2006)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Mehmet Türker.
İstinaf eden: Timothy James Percival yetkili vekili İzzet
G-ilanlıoğlu vasıtasıyla İlker Karter Caddesi,
Mağusa
(Davacı)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: 1. Orhun Saraçoğlu İnşaat Şti, Uğur
Mumcu Caddesi, Karakum-Girne
- 2. Orhun Saraçoğlu, Uğur
Mumcu Caddesi, Karakum-Girne
3. Sarcon Ltd., Uğur
Mumcu Caddesi, Karakum-Girne
(Davalı No: -1,2 ve 4)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Alper Dede
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat İsmet İzer


Gazimağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Ahmet Kalkan'ın 3705/2006 sayılı davada 30.6.2009 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı -tarafından yapılan istinaftır.


---------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Davacı, yetkili vekili vasıtasıyla, 7 Davalı aleyhine ikame ettiği davasında, dosyalanan Emir 2, nizam 1 tahtındaki celpname il-e Davalılardan Sarcon Homes diye bilinen villalardan 72 No.lu villayı satın almak üzere anlaştığını, Davalıların imzalanan sözleşmeyi haksız ve/veya kanunsuz olarak tek taraflı ihlal etmelerinden dolayı zarar-ziyana düçar kaldığını ileri sürerek, tazminat -talep etmiştir.
Davacı, Tafsilatı Talep Takriri ile Davalı No. 1 ile 4.12.2004 tarihli yazılı bir sözleşme imzaladığını ve bu sözleşme tahtında, İskele Kazası Kalecik köyü hudutları dahilinde, Pafta/Harita No.15/21, Parsel No: 215, 214/1, 242/2, 243-/2+242/1+423+1 + 294+291+ 291/1+ 291/1+ 295/1+293/1, 216, 244'de kain 83 dönüm (1) evlek 2400 ayakkareden müteşekkil taşınmaz mal içerisinde, Sarcon Homes adı altında inşa edilen villalardan 72 No.lu taşınmaz malı satın almak üzere anlaştığını, satış bedel-inin 150,000 sterlin olduğunu, Davacının bu satış bedelinin 120,000 sterlinlik kısmını ödediğini, 30,000 sterlinlik kısmını ise villanın bitiminde ödemek üzere anlaştıklarını, mukaveleye göre villanın bitiş tarihinin 31.12.2005 tarihi olduğunu, bilâhare Da-vacının Davalılarla konu villaya bir yüzme havuzu yapılması konusunda anlaştıklarını, Davacının yüzme havuzunun bedeli olarak 18,000 sterlini de Davalılara 11 Kasım 2005 tarihinde gönderdiğini, Davalıların, yüzme havuzunu 4 aylık müddet zarfında bitirip Da-vacıya teslim etmeyi kabul ettiklerini, Davalıların villayı 31.12.2005 tarihinde teslim etme, havuzu da Şubat 2006 tarihinde teslim etme taahhütü altına girmiş olmalarına rağmen, belirtilen tarihlerde teslim etmedikleri cihetle aralarındaki 4.12.2004 tarih-li ve yine yüzme havuzu ile ilgili ek sözleşmeyi haksız veya kanunsuz veya tek taraflı olarak ihlal ettiklerini; Mayıs 2006 tarihinde KKTC'ye geldiğinde, Talep Takririnde teferruatını verdiği evde birçok eksiklik bulduğunu, daha sonra satış sözleşmesine ko-nu malın, Davalıların ifade ettiği gibi, Davalı No. 1 adına kayıtlı olmadığını ve Davalı No. 4 adına kayıtlı olduğunu tespit ettiğini; Davalı No.4'ün direktörlerinin de değiştiğini tespit ettiğini; Davalılar ve/veya temsilcilerinin ve/veya ajanlarının ve/v-eya idarecilerinin hile ve/veya aldatmaları ve/veya meşveretleri sonucu kendisi ile sözleşme imzaladıklarını iddia ederek, hile ve/veya aldatma ve/veya meşveretin tafsilatını vermiştir. Bu tafsilata göre, Davalıların Davacının satın almak üzere anlaşma imz-aladığı 72 No.lu villanın mülkiyetinin Davalı No.1'de olmadığını bilmesine karşın, mezkur villanın Davalı No.1'in mülkiyetinde olduğunu Davacıya söyleyerek, Davacıyı aldattıkları ve satış sözleşmesini bu doğrultuda hazırlattıkları, malın Davalı No.1'e ait -olmadığını bilmesine karşın, Davacıdan 138,000 sterlin tahsil ettikleri; ayrıca, sözleşme imzalanırken villaların özel denizi ve yanındaki alanın yeşil alan olduğunu söylemelerine rağmen, daha sonra bu malın özel mülk olduğu ve Davalılara ait olmadığı, ayr-ıca Sarcon villalarının özel denizi bulunmadığı ileri sürülmektedir. Davacı, 4.12.2004 tarihli satış sözleşmesinin imzalandığı tarihte, satışa konu malın Davalı No.1'in adına kayıtlı olmayıp, Davalı No.4'ün adına kayıtlı olduğu hususunu Davalıların bildikl-erini ve bu durumu Davacıdan gizledikleri için, Davalı No.4'ün "Undisclosed Principal" durumuna girdiğini, dolayısıyla Davalı No.1 ile birlikte Davacıya karşı sorumlu olduğunu iddia etmiştir.

Davacı, Davalılara 30.6.2006 tarihinde ihbar göndererek, Dava-lıların satış sözleşmesini haksız ve/veya kanunsuz ve tek taraflı olarak ihlal edip, konu villa ve havuzu bitirmedik-lerini; kaliteli işçilik ve malzeme kullanmadıklarını; mutfağın yapılmadığını, elektrik aksamlarının takılmadığını, iç finişinin yapılmadığ-ını; çevre duvarları ve bahçe topraklanmasının yapılmadığını; central heating ve güneşliğin takılmadığını; Davacının seçtiği fayanslar yerine başka fayanslar takıldığını; mutfağın beyaz MDF yerine kahverengi yapıldığını; vertop'un farklı yapıldığını bildir-erek, Davalılara konu işlerin bitirilmesi ve yapılan işlerin tamamlanması için 7 günlük süre verdiğini, konu sürede işbu eksik ve yapılmayan işlerin bitirilmemesi halinde konu anlaşmaları fesih ve iptal edilerek, Davalılara ödemiş olduğu 138,000 sterlinin -iadesi ile faiz ve zarar-ziyan ve tazminat talep edeceğini bildirdiğini, bu ihbara rağmen Davalıların işleri bitirmediklerini, hatalı yapılan işleri de düzeltmediklerini ifade ederek, mahkemeden Davalıların sözleşmeyi ihlal ettiği ile ilgili bir tespit kar-arı, verilecek olan zarar-ziyan ile ilgili Davalı No. 4'ün de, Davalı No. 1 ile müştereken ve münferiden ödeme mecburiyetinde olduğuna dair bir tespit kararı, Davacı tarafından Davalılara ödenen 138,000 sterlinin Davacıya iade edilmesini 200 sterlin özel z-arar-ziyanın Davacıya ödenmesini, genel zarar-ziyan ödenmesini ve ödenecek tazminatlar üzerinden yılda %12 faiz talep etti.

Davalılar tarafından dosyalanan Müdafaa Takriri ve Mukabil Talep Layihasında, iptidai itiraz olarak, sadece Davalı No.1 ve 4'ün bu- davada Davacının muhatabı olabileceğini, Davacı ile Davalı No. 2,3,5,6 ve 7 arasında privity of contract, akitsel ilişki bulunmadığını, bu Davalılar aleyhine herhangi bir dava sebebi bulunmadığını, bu nedenle Davalı No. 2,3,5,6 ve 7 aleyhindeki davanın il-eriye gidemeden reddedilmesi gerektiğini ileri sürdüler. Davalılar, dava konusu malın, Davalı No. 4 adına kayıtlı olduğu, ancak Davalı No.1'in, Davalı No. 4'ün yetkilisi olduğu ve inşaatları yapan şirket olduğu hususlarına da Müdafaa Takririnde yer vermişl-erdir. Davalılar, Müdafaa Takririne devamla, Davacının tüm iddialarını reddetmişler, mukaveleye göre, villa bitimini 1 yıl süre ile geciktirme hakları olduğunu ve teslim tarihinin 31.12.2006 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, 1 yıl gecikme süresinin- mukavelede yer aldığını, 31.12.2005 tarihinin son ve kesin teslim tarihi olmadığını, villanın havuzu ile birlikte 2006 yılında birtamam bitirilip bu tarihten itibaren kendisine teslim alabileceği bildirilmesine rağmen Davacının villayı teslim almadığını, -işçilik kötü olmamasına rağmen işçiliğin kötü olduğunu bahane ederek, KKTC'deki villa fiyatlarının düşmesi nedeni ile teslim tarihinde ödeme mükellefiyeti olan 30,000 sterlini de ödemekten imtina etmek suretiyle Davacının sözleşme hilafına hareket ettiğini- ileri sürerek, mukabil talep altında, 30,000 sterlinin Davacı tarafından ödenmesini talep etmişlerdir.

Davalılar, dava konusu villanın tüm inşaat standartlarına uygun olarak yapıldığını, kötü işçilik bulunmadığını, Davacının sözleşmesinde ne tür ma-lzeme kullanılacağının beyan edilmediğini, yapılanların Davacının zevkine uymadığı veya kötü işçilik olduğu iddialarının tamamen uydurma olduğunu, esasen Davacının villayı istememe sebebinin, KKTC'deki villa fiyatlarının düşmesi nedeniyle Davacının ödediği- fiyata mezkûr villayı satamayacak olması ve Davacıyı Davalı No. 2 ile tanıştıran kişiler ile Davalı No. 2'nin ihtilafa düşmesi olduğunu belirtmiştir. Davalılar, hile ile ilgili tafsilatı da redderek Davacının satış konusu malın Davalı No.4'ün mülkiyetinde- olduğunu bildiğini ve/veya bir alıcı olarak caveat emptor prensibine dayalı olarak bilmesi gerektiğini, yine aynı prensibe dayanarak Davacının villaların ön tarafının başka birine ait özel mülk olduğunu araştırıp bilmesi gerektiğini ve Davalıların hiçbir -zaman Davacıya, villaların önünün kendi özel malları veya özel plajları olduğunu beyan etmediklerini, mezkûr inşaatların müteahhidi ve pazarlamacısı olan Davalı No.1'in, mezkûr vilları Davalı No.4'ün vekalet ve/veya yetkisi ile pazarlamakta olduğunu ve her-hangi bir aldatma veya meşveret veya hile olmadığını iddia etmişlerdir. Davalılar devamla, kendilerinin sözleşmeyi ihlal etmediklerini, Davacının dava konusu sözleşmeyi feshettiğine dair ihbarın mevcut olmadığını, olsa bile herhangi bir ihlâl olmadığı cihe-tle, haksız veya kanunsuz veya hukuken geçersiz bir ihbar olduğunu, özel zarar-ziyan taleplerinin de kendilerini bağlamadığını beyan etmişlerdir. Davalılar, davanın masraflarla reddedilmesini, mukabil talep altında 30,000 sterlinin, Davacı tarafından, Dav-alılara villanın teslimi ile ödenmesini talep etmişlerdir.

Davayı dinleyen Bidayet Mahkemesi, 30.6.2009 tarihli kararı ile: Dava konusu 72 No.lu villanın, Davalı No.4 şirket adına kayıtlı arazi üzerine inşa edildiğini, 4.12.2004 tarihli Emare No.2 satış -sözleşmesinin, Davacı ile Davalı No.1 şirket arasında imzalanmış olmakla birlikte, Davalı No.4'ün Davalı No.1'e, Davalı No.4'e ait villaları satması konusunda yetki verdiğini, dolayısıyla sözleşmenin Davalı No.4'ü de bağladığını; Davalı No.2'nin Davacıdan -aldığı paraları şahsi hesabına yatırdığını, mal sahibi Davalı No.4'ün vekili sıfatı ile hareket ettiğini, Davalı No.2'nin attığı imzanın Davalı No.1 ve 4 dışında şahsını da bağladığı konularında bulgular yapmıştır. Emare No.2 satış sözleşmesini inceleyen -Bidayet Mahkemesi, satıcının villayı teslim etme tarihinin 31.12.2005 olduğunu, ancak sözleşmenin hiçbir yerinde villanın teslim tarihinin sözleşmenin esaslı bir unsuru olduğunun belirtilmediğini, her halükârda satış mevzuu gayrimenkul mal olduğu cihetle, -teslim tarihinin sözleşmenin esaslı şartı olamayacağına dair bulgu yapmıştır. Bidayet Mahkemesi bu bulgusuna devamla, Davacının sözleşmede belirtilen tarihe uyulmamasını gerekçe göstererek, mukaveleyi tümü ile fesih ve iptal edemeyeceğini kabul etmiştir. -Davalıların sözleşmede 1 yıl gecikme imtiyazı bulunduğuna dair iddialarını da değerlendiren Bidayet Mahkemesi, gecikmeyi zorunlu kılacak şartların oluştuğuna ilişkin Davalıların kabul edilebilir şahadet sunmadıklarını kabul ederek, sözleşmede belirlenen 31-.12.2005 tarihini uzatacak şartların oluşmadığına ilişkin bulgu yapmıştır. Huzurundaki şahadeti tezekkür eden Bidayet Mahkemesi (Mavi 159), dava konusu 72 No.lu villaya, 17.4.2006 tarihinde nihai tasvip verildiğine ilişkin bulgu yapmış, bu durumda, villan-ın Emare No.2 sözleşme uyarınca, 31.12.2005 tarihinde teslim edilmediğine ve mukavelenin 5. maddesinin gereği yerine getirilmediğine dair de bulgu yapmıştır.

Bidayet Mahkemesi, Davalıların mukaveleye uygun bir villa inşaatı yapıp yapmadıkları konusun-daki şahadeti tezekkür ettikten sonra, Davacının eksik ve hatalı olarak tanımladığı işleri yeterince ispatlayamadığını, verilen sözlü şahadet ile layihada belirtilen hususların uyuşmadığını kabul etmiştir.

Sözleşmenin feshedildiği iddialarını da ince-leyen Bidayet Mahkemesi, 30.6.2006 tarihli Emare No.8 ihbar ile eksik işlerin 7 günde tamamlanmaması halinde aktin feshedileceğine dair bir ihbar verilmiş olduğunu, villanın 31.12.2005 tarihinde teslim edilmediğini, Emare No.8 ihbarda 7 gün süre verilmiş v-e ihbara uyulmaması halinde aktin feshedileceği yazılmış olmasına rağmen, aktin tümden feshedildiğine ilişkin kesin ifade içeren 2. bir ihbarın daha sonra verilmediğini, bu durumda, akit feshedilmeden dava açıldığını kabul etmiştir.

Bidayet Mahkemes-i, dava tarihinde, Emare No.2 sözleşmenin hangi tarih itibarıyla feshedildiği bulgusu yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, her halükarda villanın bitirilme süresi aktin esaslı şartlarından biri olarak belirlenmediğinden, Davacının akti tümden feshetme h-akkı bulunmadığını, netice itibarıyla Davalıların villayı sözleşmede belirtilen 31.12.2005 tarihinde teslim etmedikleri ve havuzu öngörülen 4 aylık sürede bitirmedikleri nedeniyle ve bu suretle akti ihlal etmiş olmalarına rağmen, aktin usulüne uygun olara-k tümden feshedilmediğini kabul edip bulgu yapmıştır.

Huzurundaki zarar-ziyan ile ilgili şahadeti inceleyen Bidayet Mahkemesi, aktin ihlaline sebep olan gecikmeden kaynaklanan zararın veya yanlış ve hatalı yapılan işlerden dolayı, (eğer bu hususlar -ispatlanmış olsaydı) ortaya çıkacak zararın ne olduğuna dair en küçük bir şahadet sunulmadığını belirtmiş, bu doğrultudaki şahadet yokluğunda Davacı lehine herhangi bir miktar zarar-ziyana hükmedilemeyeceğine bulgu yaparak, Davacının zarar-ziyan talepleri-ni reddetmiştir.

Davacının hile başlığı altındaki iddialarını da inceleyen Bidayet Mahkemesi, bilhassa Davacının malı satın aldığı dönemde, malın Türk malı olduğunun kendilerine söylendiğini iddia eden Davacı ve Davacı Tanığı Derek Ross'un bu konuda -Mahkemeye doğru şahadet vermediklerini, bir sözleşme ile satılan malın ille de satıcı adına kayıtlı olması gerekmediğini, satıcının satış yetkisini mal sahibinden alabileceğini, salt malın başkası adına olmasının hile sonucunu doğurmayacağını, huzurundaki -şahadete göre gerek mal sahibi Davalı No.1, gerekse Davalı No.4 ve yetkili vekil sıfatıyla davranan Davalı No.2'nin sözleşme altındaki tüm sorumlulukları kabul ettiklerini, Davalı No.1'in Davalı No.4'ü bağlayacak sıfat ve yetki ile sözleşmeyi yaptığı cihet-le, Davacının iradesini ortadan kaldıracak bir durum olmadığını, sözleşmenin imzalanması safhasında, Davacıya, dava konusu malın yasal sahibinin Davalı No.1 olduğunun söylendiği konusundaki şahadetin de doğru olmadığını, bu konu ile ilgili Davacının şahade-tine de inanmadığını ifade eden Bidayet Mahkemesi, Davalıların Davacıya konu malı devretme niyetleri olmadığı halde sözleşme yaptıkları ve para aldıkları yönündeki iddiaları kabul etmeyerek, karar tarihinde dahi malın Davacı adına devredilebilecek halde ol-duğunu ve Davalıların devretme niyeti olmadığı iddiasının ispatlanamadığına dair bulgu yaparak, Davacının bu iddialarını reddetmiştir. Yeşil alan ve özel mülk konusunda ise, sözleşmeye ekli krokide yeşil alan olmadığı konusunda kabul edilebilir şahadet sun-ulmadığı gibi, başkasına ait bir mülk olsa bile, o alanın kullanım şekli ve kapasitesi hakkında kabul edilebilir şahadet sunulmadığı için hile yapıldığı iddialarını reddetmiştir.

Davalıların mukabil talepleri ile ilgili olarak Bidayet Mahkemesi, Da-valıların, hiçbir zaman, Davacıdan evi teslim alıp mütebaki borcunu ödemesini yazılı olarak talep etmediklerini, evin koçanını devretmeye hazır olduklarını da bildirmediklerini, bu nedenle, Davacının mütebaki borç miktarını ödememekle herhangi bir kusuru o-lmadığı konusunda bulgu yaparak, Davalıların mukabil davasını reddetmiştir.

Davacı/İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin 30.6.2009 tarihli kararından 8 istinaf sebebi ile istinaf etmiştir. Davacı/İstinaf Eden, istinafın dinlenmesi aşamasında istinafını 4 -başlık altında toplamıştır.

Birinci istinaf sebebi: Bidayet Mahkemesi, huzurundaki tüm şahadet ve emareleri, bilhassa Emare No.11 ve 12'yi tetkik ettikten sonra, Davacı lehine ve Davalı No.1, 2 ve 4 aleyhine, Talep Takriri gereğince hüküm ve emir vermeye-rek, Davacının davasını ret ve iptal etmekle hata etmiştir.

İkinci istinaf sebebi: Bidayet Mahkemesi, akit ihlali ve fesih başlığı altında, Emare No.2 sözleşmeye konu villanın Davalılar tarafından sözleşmede belirtilen 31.12.2005 tarihinde teslim edileb-ilir şekilde tamamlanmadığı ve havuzun 4 aylık sürede bitirilmediği, dolayısıyla konu akitin ihlal edildiği bulgusuna vardıktan sonra, akitin tümü ile feshedilmediği bulgusunu yapmakla hata yapmıştır.

Üçüncü istinaf sebebi: Şahadet ve emareler ışığında,- Davacının işbu davada hile ile ilgili iddialarını ihtimaller dengesi prensipleri tahtında ispat etmiş olmasına ve Davacı Tanığı Derek Ross'un şahadetinin inanılır ve güvenilir şahadet olmasına rağmen, Bidayet Mahkemesi, Davacının hile iddialarını ispat ed-emediği cihetle, hile ve aldatma ile ilgili iddiaları reddetmek ve Derek Ross'un şahadetine inanmamakla hata yapmıştır.

Dördüncü istinaf sebebi: Taraflar arasında bir akit olduğu, bu aktin ihlali ve ve feshi ile ilgili olarak tüm şahadet ve emareler mahk-emeye ibraz edildiği halde, emareler ve şahadetin tetkikinden sonra, eksik ve hatalı olarak tanımlanan işlerin yeterince ispatlanmış olmasına karşın, ispatlanamadığı yönünde bulgu yapmakla, Bidayet Mahkemesi hata yapmıştır.

1, 3 ve 4. istinaf sebepleri, -Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadet ve bu şahadet ile ilgili yapılan bulgular hakkındadır. 2. istinaf sebebinin içerisinde yer alan husus olan 31.12.2005 tarihli sözleşmenin Davalılar tarafından ihlal edildiği iddiasını kabul eden Bidayet Mahkemesinin, D-avacı tarafından gönderilen Emare No. 8 30.6.2006 tarihli ihbar ile Emare No. 2 sözleşmeyi feshedemediği bulgusunun hatalı olduğu noktasının öncelikle ele alınması gerekir.

Davacı, Davalı No.1 ile Emare No. 2, 4.12.2004 tarihli, çok kötü bir İngilizce il-e hazırlanan bir sözleşmeyi imzalamıştır. Sözleşmenin 5. maddesi ile, sözleşmeye konu villanın 31.12.2005 tarihinde biteceği, ancak savaş, deprem veya satıcı için gerekli nedenlerin olması halinde, satıcının bu süreyi 1 yıl uzatabileceği belirtilmiştir.

-Bidayet Mahkemesi, bu satış sözleşmesinde, villanın teslim tarihinin, sözleşmenin esas unsuru olmadığına dair bulgu yapmıştır. Sözleşmenin 3. maddesinde, açıkça, ödeme tarihlerinin sözleşmenin esas unsuru olduğu yer almaktadır. Teslim tarihi için böyle bi-r ibare yer almadığı gibi, satıcıya, bazı belirsiz koşullarda, villanın teslim tarihini bir yıl uzatma hakkı verilmiştir. Sadece bu koşul dahi, Bidayet Mahkemesinin Emare No.2 sözleşmede, villanın teslim tarihinin sözleşmenin esaslı bir unsuru olmadığı yön-ündeki bulgusunun doğru olduğunu göstermeye yeterlidir.

Teslim tarihinin sözleşmenin esas unsuru olmadığı hallerde uygulanacak mevzuat, Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın 55. maddesinde yer alır. 55. madde aynen şöyledir:

"55. (1) When a party to a con-tract promises
to do a certain thing at or before a specified
time, or certain things at or before specified
times, and fails to do any such thing at or
before the specified time, the contract, or so
much of it as has not been performed, becomes
voidab-le at the option of the promisee, if the
intention of the parties was that time should
be of the essence of the contract.
(2) If it was not the intention of the
parties that time should be of the essence of
the contract, the contract does not becom-e
voidable by the failure to do such thing at
or before the specified time; but the promisee
is entitled to compensation from the promisor
for any loss occasioned to him by such failure.
(3) If, in case of a contract voidable on
account of the pr-omisor's failure to perform his
promise at the time agreed, the promisee accepts
performance of such promise at any time other
than that agreed, the promisee cannot claim
compensation for any loss occasioned by the non-
performance of the promise at the- time agreed,
unless, at the time of such acceptance, he gives
notice to the promisor of his intention to do so."


"55. (l) Bir sözleşmeye taraf olanlardan biri,
belirli bir şeyi belirlenmiş bir zamanda
veya zamandan önce veya -belirli bir kaç
şeyi belirlenmiş zamanlarda veya zamanlardan
önce yapacağına dair vaatte bulunursa, ve
yapılması öngörülen şeylerden herhangi birini
belirtilen zamanda veya bu zamandan önce
- yapmayı ihmal ederse, sözleşme veya sözleş-
menin ifa edilmeyen kısmı, taraflar zamanın
sözleşmede esas oluşturması niyetinde
idiyseler, vaatte bulunulan kişinin tercih
ve isteğine göre geçersiz kılı-nabilir.
(2) Taraflar zamanın sözleşmede esas oluşturması
niyetinde değillerseydi, yapılması öngörülen
şeyin belirtilen zamanda veya zamandan önce
yapılmasının ihmal edilmesinden dolayı
sözleşm-e geçersiz kılınabilen bir sözleşme
olmaz, ancak vaatte bulunulan kişinin böyle
bir ihmalden uğradığı herhangi bir zarar
ziyan için vaatedenden tazminat alma hakkı
doğar.

(3) Vaatedenin, vaad-ini uyuşulan zamanda ifa
etmeyi ihmal etmesi nedeniyle geçersiz
kılınabilen bir sözleşmeyle ilgili olarak,
vaatte bulunulan kişi, vaadin uyuşulan
zamandan başka bir zamanda ifa edilmesini
- kabul ederse, vaatte bulunulan kişi vaadin
uyuşulan zamanda ifa edilmemiş olmasından
kaynaklanan herhangi bir zarar veya ziyan
için tazminat talebinde bulunamaz, meğer ki
bu kabul sırasında tazminat t-alebinde
bulunmak niyetinde olduğunu vaatedene
ihbar etmiş olsun."

55. madde ve bu madde ile ilgili Hukuk İstinaf 26/70'i inceleyen Bidayet Mahkemesi, Mavi 158'de "Emare 2 sözleşmede villanın teslim tarihinin esaslı unsur olmad-ığı bulgusuna vardığım cihetle Davacının bu süreye uyulmamasını gerekçe göstererek mukaveleyi tümden fesh ve iptal edemeyeceğine ilişkin bulgu yaparım" demiştir. Bidayet Mahkemesinin teslim tarihinin sözleşmenin esaslı unsuru olmadığı bulgusundan sonra, ma-dde 55(2) ışığında bu bulgusunda hata yoktur.

Emare No.8 ihbar ile Davacı, Davalıların sözleşmeyi tek taraflı ihlal ettiklerini ifade ettikten sonra, ihbarın son paragrafında "işbu ihbarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren en geç 7 gün müddet zarfında- yukarıda tafsilatı belirtilen işlerin anlaşmaya uygun şekilde düzeltilerek bitirilmesini, bitirilmemesi halinde müvekkilim ile aranızda vaki akit ve/veya akitleri işbu ihbarla fesh ve iptal ederek size ödemiş olduğu 138,000 sterlinin yıllık %12 faizleri y-anında sizden zarar-ziyan ve tazminat talep edileceğini tarafınıza ihbar eylerim" demiştir.

Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın 55(2) fıkrası altında, zaman, sözleşmenin esaslı unsuru yapılmamışsa, taraflardan birinin, belirtilen zamanda bir işlemi/eylemi/-fiili yapmaması sözleşmeyi iptal etmeye neden olamaz. Ancak tazminat talebinin gündeme gelmesi, bu madde altında mümkündür.

Bidayet Mahkemesi, kararında (Mavi 162), Emare No.8 ihbarda 7 günlük süreden sonra ihbara uyulmaması halinde, aktin feshedileceği -yazıldığı halde, daha sonra aktin tümden feshedildiğine ilişkin kesin bir ifade içeren 2. bir ihbar verilmediğini kabul etmiştir. Esasen Emare No.8 ihbara bakıldığı zaman, ihbarın içerisinde 7 günde işler bitirilmediği takdirde, Emare No.8 ihbar ile sözle-şmenin feshedildiği anlamı çıkmaktadır.

Zaman, bir sözleşmenin esas unsuru olmadığı zaman, zamanın sözleşmenin esas unsuru yapıldığına dair ihbar gönderilmeli ve verilecek yeni tarihe uyulmaması halinde, yeni tarihe uyulmadığı nedeniyle o tarihten sonra- sözleşme feshedilmelidir.

Hukuk İstinaf 26/70 ve Yargıtay/Hukuk 93/2004 (D.17/2010)'da ifade edildiği gibi, ihbar vermek kaydı ile zaman, sözleşmenin esas unsuru haline getirilebilir. Bu konu ile ilgili Chitty, on Contracts General Principles vol.1, 24t-h edition page 605 para: 1271'de şu sözler yer alır:

-"Where time was not originally of the essence of
the contract, but one party has been guilty of
undue delay, the other party may give notice
requiring the contract to be performed within
a reasonable time. In deciding what is reasonable
notice the- court will take into account all the
circumstances, e.g. what remains to be done at
the date of the notice; the fact that the party
giving the notice has continually pressed for
completion, or has before given similar notices
which he has waived; -or that it is especially
important for him to obtain early completion.
Where notice is given fixing a reasonable time
for performance, time becomes of the essence of
the contract for both parties, including the
party giving the notice-."


(Zaman sözleşmenin esas unsuru olmadığı zaman, bir tarafın edimini yerine getirmede gecikmesi halinde, diğer taraf ihbar vererek sözleşmenin makul bir süre içerisinde ifa edilmesini isteyebilir. Mahkeme makul sürenin ne olduğuna karar verirken, tüm- olguları, örneğin, ihbar tarihinde yapılması gerekli nelerin kaldığı; ihbar veren tarafın sürekli sözleşmenin tamamlanması için ısrarlı olup olmadığı; daha önce benzeri ihbarlar verip bunlarda ısrarcı olup olmadığı; veya kendisi için sözleşmenin erken tam-amlanmasının çok önemli olduğu; göz önünde bulundurmalıdır. Sözleşmenin ifası için makul süre tanıyan bir ihbar verildiği zaman, ihbarı veren taraf dahil, tarafların hepsi için de, zaman, sözleşmenin esaslı unsuru olur.)

Zamanı esas yapacak ihbar ile ver-ilecek sürenin makul olması gerekir. Emare No. 8 ihbarın Davalılara makul süre vererek, zamanı, sözleşmenin esaslı bir unsuru yaptığını kabul etmek mümkün müdür?

İhbarın muhteviyatına bakıldığı zaman, Davacının şikayeti bulunan hususların, ihbarın 4. par-agrafında şu şekilde yer aldığı görülür:

"Yukarıda belirtilen (72) nolu villa ve havuz yapımı
ile ilgili akit ve/veya akitlerde belirtilen
sürelerde konu villa ve havuz yapımının bitiril-
mediği gibi konu inşaatta ve/veya inşaatlarda
birinci sınıf- malzeme ve işçilik yerine çok kötü
işçilik ve malzeme kullanıldığını, havuz inşaatının
yeni başladığı, mutfağın anlaşmanıza uygun şekilde
yapılmadığı ve/veya bitirilmediğini, inşaatlardaki
elektrik aksamlarının takılmadığı, iç finişin
yapılmadığı-, central heatingin, güneşliğin takıl-
madığı, müvekkilimin beğendiği fayansların takıl-
madığı ve beğenisi dışında fayansların takıldığı,
mutfak bankolarını beyaz MDF malzemeden yapacağınız
yerdekahverengi malzemeden yaptığınızı, konu
mutfakta kul-lanılacak vertop malzemesini, siyah
malzemeden yapılacağı yerde mavi malzeme kullan-
dığınızı, rogarların yapılıp bitirilmediği, su
depolarının ve su tesisatı ve şöminenin bitiril-
mediği, çevre duvarları ve bahçe topraklanmasının
yapılmadığını ve a-ranızda vaki villa ve havuzla
ilgili akit ve/veya akitleri haksız ve/veya kanunsuz
ve/veya tek taraflı ihlal etmiş olduğunuzu müşahade
etmiş bulunmaktayım."


İhbarda sıralanan tüm bu hususların 7 gün içerisinde yapılmasını öngören Emare No.8 ihb-arın Davalılara makul bir süre verdiğini ve bu ihbar ile zamanın sözleşmenin esaslı bir unsuru yapıldığını kabul etmek mümkün değildir. Zamanı sözleşmenin esaslı unsuru yapmak için makul süre veren bir ihbar gönderilmelidir; makul süre geçtikten sonra, ihb-arda yer alan işlemler yapılmadığı takdirde, 2. bir ihbarın gönderilmesi gerekir. Bidayet Mahkemesi huzurundaki davada, Davacının aynı ihbar ile hem zamanı sözleşmenin esaslı unsuru yapması hem de feshetmesi mümkün değildir. Davalılara makul bir süre ver-ilmeli ve ancak bu süreye uyulmadığı takdirde, 2. bir ihbar ile Emare No.2 sözleşme feshedilmeliydi. Emare No. 2 sözleşmenin feshedilmediğini kabul eden Bidayet Mahkemesinin bu bulgusunda hata yoktur.

Davacının Emare No.2 sözleşmeyi feshetmediği bulgusu- neticesinde, Emare No.2 sözleşme halen devam ettiğinden ve villa Davacıya halen teslim edilmediğinden, diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine gerek kalmamıştır. Davacının ancak 31.12.05 ve Şubat 2006 tarihlerine uyulmadığı nedeniyle meydana gelen ihlall-erden dolayı uğradığı zarara hakkı olmakla birlikte, Davacı bu meyanda şahadet sunmadığı cihetle, bu başlık altında tazminat elde edememiştir. Başka başlık altında, Davacının bu safhada tazminat hakkı doğmamıştır.
Sonuç itibarıyla, İstinaf Edenin istinafı- ret ve iptal edilir.

İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.





Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Mehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç


28 Kasım 2013













16






Full & Egal Universal Law Academy