Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 72/2001 Dava No 26/2009 Karar Tarihi 24.12.2009
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 72/2001 Dava No 26/2009 Karar Tarihi 24.12.2009
Numara: 72/2001
Dava No: 26/2009
Taraflar: İsmet Kural ile Kıbrıs Eurobank Ltd. arasında
Konu: Mevduat hesabındaki paranın faizleriyle birlikte ödenmesi talebi
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 24.12.2009

-D. 26/09 Yargıtay/Hukuk No: 72/ 01
(Lefkoşa Dava No: 3504/99)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heye-ti: Mustafa H. Özkök, Seyit A. Bensen, Necmettin Bostancı.

İstinaf eden : İsmet Kural, Şişli - İstanbul
(Davacı)

- ile -

Aleyhine istinaf edilen : Kıbrıs Eurobank Ltd. Lefkoşa
- (Davalı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Kıvanç Rıza ve Avukat Tahir Seroydaş
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Hasan Hasipoğlu.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Şafak Öneri ve Yargıç Narin F.Şefik'i-n 3504/99 sayılı davada 2.10.2001 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapılan istinaftır.


---------------------------


H Ü K Ü M


Mustafa H. Özkök : Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Seyit A. Bensen okuyacaktır.
-
Seyit A. Bensen : Davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde Davalı aleyhine dosyaladığı 3504/99 sayılı davada özetle, Davalı banka nezdinde 500,000 Alman Marklık ve % 12 faiz nisbetli, 3 ay vadeli, 11308 numaralı bir mevduat hesabı bulunduğunu, hesabın 13.1.199-5 tarihinde başlayıp 13.4.1995 tarihinde sona erdiğini ileri sürdü. Davacı, Davalı banka nezdindeki hesabının vadesinin yeniden uzatılmamasını 7.9.1999 tarihli bir yazı ile talep ettiğini, Davalı bankanın kendisine bu hesabın 26.2.1998 tarihinde banka kayı-tlarında kapatılmış görüldüğünü bildirdiğini, kendisinin hesabın kapanması için herhangi bir talimat vermediğini ve dolayısıyle 3 ay vadeli, 11308 numaralı mevduat hesabındaki paranın Davalı tarafından kendisine ödenmediğini ileri sürerek, hesapta mevcut 5-00,000 DM ve bu meblağ üzerinden 13.1.1995 tarihinden itibaren ve her üç ayda bir hesaplanıp ana paraya eklenecek şekilde senede %12 nisbetinde faiz talep etmiştir.

Davalı dosyaladığı müdafaa takririnde, Davalı bankada 11308 numaralı bir mevduat hesabı -bulunmadığını, bu rakamın ancak Alman Markı (DM) olan hesapların kodu olduğunu, Davacıya 7.9.1999 tarihli bir yazı ile 26.2.1998'de kapatıldığı belirtilen hesabın, Davacı adına açılan 13.1.1995 tarih ve 01-11308-00280-08 sayılı DM. hesabı olduğunu, Davacın-ın Davalı Bankada bundan başka herhangi bir mevduat hesabı bulunmadığını belirterek davanın masraflarla ret ve iptal edilmesini talep etti.

Davacı Müdafaaya Cevap takririnde, dava konusu 11308 numaralı mevduat cüzdanında bulunan imzaların Davalı Bankayı- bağladığını iddia etti.

Davanın duruşması yapılmıştır. Davanın duruşması esnasında Davacı şahsen şahadet verdi ve 4 de tanık dinletti. Müdafaa adına Davalı Bankanın direktörü, hissedarı ve başkanı sıfatı ile Nur Şenlet Selhep şahadet verdi. Duruşma esn-asında Mahkemeye, 11308 numaralı mevduat defteri emare 1 olmak üzere, 8 adet emare ibraz edildi.

Sunulan şahadeti ve ibraz olunan emareleri tetkik ettikten sonra Lefkoşa Kaza Mahkemesi, Emare 1 defterin o zamanki Davalı Bankanın Yönetim Kurulu Başkanı o-lan Kemal Akkaya ve Genel Müdür Yalçın Poyraz'ın talimatı ile hazırlandığını, 11308'in bir hesap numarası değil, DM hesap kodu, yani ana hesap numarası olduğunu ve bir müşteri hesap numarası olmadığını, Emare 1'de belirtilen 500,000 DM'ın Davacı tarafından- 13.1.1995 tarihinde Davalı Bankaya yatırılmadığını, Davalı Bankada Davacı adına 500,000 DM'lık 11308 numaralı bir mevduat hesabının bulunmadığını kabul ederek, Davacının Davalı Banka aleyhindeki davasını isbat edemediğinden masraflarla ret ve iptal etti. -

Davacı İlk Mahkemenin bu hükmünden istinaf etti. Dosyalanan istinaf ihbarnamesi 16 sebep içermektedir. İstinafın duruşmasında üzerinde durulan istinaf sebepleri aşağıda görüldüğü gibidir.


Muhterem Mahkeme, Davacıya, kendine fırsat verilse idi Ziraat -Bankasına Davalı hesabına para yatırdığını gösterecek delilleri getirip getiremeyeceği hususunda soru sorulmasına izin vermemekle hata etmiştir. Çünkü, Davacıya, istintakında, böyle bir yatırım yapmadığı, hatta, Davalının Ziraat Bankasının Karaköy Şubesind-e hesabı bile olmadığı iddia edildi ve havale kağıdı olup olmadığı soruldu; bu durumda, bu tanığa (Davacıya) bu iddialarını kanıtlamak için her türlü fırsatın verilmesi gerekirken kendisine soru sorulmasına bile izin verilmemesi büyük bir hatadır.
Muhtere-m Mahkeme, Davacının Ziraat Bankasının Karaköy Şubesi vasıtasıyle Davalıya yaptığı havale ile ilgili evrak ibraz etmek üzere ve bu konuda şahadet vermek için "recall" yapılması için yapılan müracaatı reddetmekle hata etmiştir.
Muhterem Mahkeme, sırf Emare- 1 defter ışığında, Davacının Davalı Bankaya 13.1.1995'de nakit olarak 500,000 DM yatırdığı ilk etapta kabul edilmesi gerekir gibi bir bulguda bulunmakla hata etmiştir. Çünkü, Davacı, hiç bir zaman 13.1.1995 tarihinde Davalı Bankaya nakit olarak 500,000 DM- yatırdığını iddia etmemiştir. Davacı, bilakis bu hesabın, alması gereken faiz miktarları ve bir miktar nakit yatırımı ile oluştuğunu iddia etmiştir.
Muhterem Mahkeme, bir Banka tarafından verilen bir hesap defterinin, şahsın o bankaya defterde belirtilen- meblağı yatırdığını ilk etapta gösterdiği ve bu paranın yatırıldıktan sonra ne olduğuna dair ispat külfetinin Bankaya geçtiği hususunda bulgu yaptıktan sonra, bu davada ispat külfetinin hiçbir şekilde Davalı Bankaya geçmediği, çünkü Davacının kendi tanığı-nın, bu paranın hiçbir zaman mevduat olarak yatırılmadığını söylediği hususunda bulgu yapmakla hata etmiştir. Çünkü, Davacı da bu paranın tümünün yatırılmadığını ifade etmiş, bilakis söz konusu mevduatın nasıl oluştuğu hakkında izahat vermiştir. Davacı, bu- mevduatın, eski mevduatları için ödenmeyen faizler ile nakit olarak yaptığı yatırımdan oluştuğunu, hatta, kendine %10 faiz verilmesi önerisini kabul etmediğini ve mezkûr faiz nisbetinin Emare 1 üzerinde %12 olarak değiştirildiğini iddia etmiştir. Emare 1'-deki bu husustaki değişiklik de bunu teyit etmektedir.
Muhterem Mahkeme, 13.1.1995 tarihinde Davalı bankada Davacı adına 500,000 DM'lık bir mevduat hesabı bulunmadığı hususunda bulgu yapmakla hata etmiştir.
Muhterem Mahkeme, dava masraflarını Davacının ö-demesine emir vermekle hata etmiştir.

İstinafın duruşmasında İstinaf Eden Davacı Avukatı Mahkemeye yaptığı beyanda, Davacının ilkin Davalı Bankaya 7.9.1999 tarihli emare 2 yazıyı göndererek Davalı Banka nezdinde üç ay vadeli, 11308 numaralı bir Alman Mar-kı hesabı olduğunu ve bu hesabının vadesinin bundan böyle yenilenmesini istemediğini ve mezkur hesabında bulunan parasını takriben 13 veya 14 Ekim 1999 tarihinde çekmek istediğini bildirdiğini, Davalı Bankanın verdiği 8.9.1999 tarihli, emare 3 cevap yazıs-ında, bahsi geçen hesabın 26.2.1998 tarihinde Banka kayıtlarında kapatılmış olduğunu, bunun manasının hesapta paranın mevcut olduğunu ve çekilmek suretiyle hesabın kapanmış demek olduğunu, Müdafaa Takririnde ise Davalı Bankada böyle bir hesabın mevcut olma-dığının iddia edildiği, halbuki ellerinde Davalı Bankanın iki yetkilisi tarafından imzalanmış emare 1 defterin bulunduğunu, kaldı ki Davacının hesabın nasıl açıldığı hususunda şahadet verdiğini, Davacı şahadetinde, bir seferde 1,000,000,000 DM daha sonra d-a 500.000 DM toplam 1,500.000.000 DM'ı Davalı Bankanın T.C Ziraat Bankası Karaköy Şubesinde bulunan hesabına yatırdığını, zamanla banka sahibi ile aralarında anlaşmazlık çıktığını ve mevduatlarını geri aldığını, ancak faizlerinin ise ödenmediğini, Banka Yö-netim Kurulu Başkanı Kemal Akkaya'ya şikâyeti üzerine daha evvel yatırdığı mevduata faiz ödenmediği için faiz hesaplaması yapıldığını ve o faize 60-70.000 Mark daha ekleyerek 500,000 Marka tamamladığını ve karşılığında kendisine emare 1 mevduat defterini v-erdiklerini, bu defterde %10 faiz verdiklerini, faize itiraz ettiğini ve kalemle faizi %12 yaptıklarını ve bu yapılanın söylediklerinin en büyük teyidi olduğunu, Davanın dinlenmesi üzerine Mahkemenin aleyhine bir karar verdiğini, halbuki ihtimaller dengesi-ne dayanarak Davacı lehine bir karar vermemekle Mahkemenin hata ettiğini belirtti. Mahkemeye Türkiye'den havale yapıldığını gösterecek delilleri getirmesi hususunda soru sorulmasına Mahkemenin izin vermediğini, yine Davacıyı şahadeti bittikten sonra recall- yapmak istediğini ve bu talebini de reddettiğini, Mahkemenin soru sorulmasına ve recall yapılmasına izin vermemekle hata yaptığını ileri sürdü.

Aleyhine İstinaf Edilen Davalı avukatı ise Davacının Talep Takririndeki taleb-inin ne olduğunun belli olduğunu ve Davacının 1. tanığının belirttiği gibi, Bankanın kayıtlarında Davacının hesabının mevcut olmadığını ve olmayan bir hesaptan paranın nasıl çekileceğini sormakta ve Mahkemenin şahadeti doğru değerlendirerek kararını şahad-ete göre verdiğini ve Mahkemenin kararını değiştirecek yasal bir yanlışlığın mevcut olmadığını, keza yakınma konusu recall'la ilgili kararının da doğru olduğunu savunarak istinafın reddini talep etti.

İlk önce 1. istinaf sebebini ele almayı uygun gördük-. Davanın duruşma zabıtlarından istihraç edildiğine göre bu istinaf sebebi ile ilgili olgular özetle şöyledir. Davacı davanın duruşmasında şahadet verdi ve Davalı avukatı tarafından istintak edildikten sonra, Davacı avukatı tarafından tekrar sorgulanmaya b-aşlandı. Davacının tekrar sorgulanmasındaki soru ve cevapları, mavi 29 tutanakta şöyledir:

"S. Sizin banka vasıtasıyle havale yaptığınızı Eurobank'ın Ziraat Bankasında,
Eurobank hesabına para yatırıldığından bahsettiniz size sordu, yanınızda ema-re
var mı?
C. Yanımda yok.
S. Size fırsat verilse böyle bir havale yaptığınızı gösterecek delilleri
getirebilirmisiniz?
C. Neyin delilleri?
S. Diyorsunuz Karaköy'deki Ziraat Bankasındaki?

Mahkeme: Bu soruların sorulmasına izin v-erilmez.
Av.Rıza : Başka sorum yok."

Davacı Avukatı, Davacının, T.C. Ziraat Bankasına Davalı banka hesabına havale yaptığını veya para yatırdığını gösterecek delilleri getirip getiremeyeceği hususunda Davacıya soru sorulmasına Mahkemenin izin vermem-ekle hata ettiğini ileri sürdü.

Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 38. N.1'in ikinci paragrafı şöyledir.

" The Court may direct in what form any question shall be put to a witness, and,except
in regard to matters which are introductory or undisput-ed, may refuse to allow any question to a witness upon his examination in chief or re-examination to be put in a form calculated to suggest the answer to it."


Yukarıdaki nizamattan görüleceği üzere, Mahkeme herhangi bir sorunun bir tanığa hangi şekilde- sorulacağı hakkında direktif verebilir ve takdim edici bir nitelik taşıyan veya ihtilâflı olmayan meseleler dışında, herhangi bir tanığa kendini çağıran tarafça esas sorguya çekildiği sırada veya tekrar sorguya çekildiği sırada istenilen yanıta götüren so-ru sorulmasına müsaade etmez.

Önümüzdeki meselede, İlk Mahkeme "Bu soruların sorulmasına izin verilmez" derken herhangi bir gerekçe vermiş değildir. Ancak mavi 29'daki zabıt incelendiğinde Davacı avukatının Davacıyı tekrar sorguladığında, yanıtın ne ol-acağını da davacıya söylediği anlaşılmaktadır. E.38 N.1'e göre tekrar sorgulamada Mahkemenin istenilen yanıta götüren soru sorulmasına izin vermemesi gerekir. Nitekim İlk Mahkeme de haklı olarak böyle bir soru sormasına izin vermemiştir. İlk Mahkeme, Davac-ı avukatının Davacıya istenilen yanıta götüren soru sormasına izin vermemekle hata etmiş değildir. Bu nedenle 1. istinaf sebebi reddolunur.

2. İstinaf sebebi ile Davacının avukatı, Davacının T.C. Ziraat Bankası Karaköy Şubesinden Davalı Banka hesabına y-aptığı havale veya para yatırması ile ilgili evrak ibraz etmek ve bu konuda şahadet vermek üzere yeniden şahadete çağırmak (recall yapılması) için yapılan müracaatı reddetmekle İlk Mahkemenin hata ettiğini ileri sürdü.

Bu istinaf sebebi ile ilgili olgul-ar özetle şöyledir. Davacı 23.11.2000 tarihinde şahadetini verdikten ve şahit makamından ayrıldıktan sonra, davanın duruşması, şahit çağırmak gerekçesiyle, 12.12.2000 tarihine, daha sonra da 23.2.2001 tarihine ertelendi. Davacı bu tehirden istifade ederek- Türkiye'de bazı araştırmalar yaptı ve bazı belgeler elde etti. Bu belgeleri Mahkemeye ibraz edebilmek için, Davacı avukatı Davacının "recall" yani yeniden şahadete çağrılması için Mahkemeye müracaatta bulundu. Davalı avukatı Davacının yeniden şahadete çağ-rılmasına şiddetle itiraz etti.

İlk Mahkemenin kararı Mavi 32 ve 33'de şöyledir.

"Mahkeme: Davacı avukatı, daha önce şahadet veren davacıyı, Karaköy Ziraat Bankasında davalıya yaptığı havale ile ilgili evrak ibraz etmek ve bu konuda şahadet vermek üze-re tekrar şahadete çağırmak için müracaatta bulunmaktadır. Davalı avukatı buna şiddetle ........... itiraz etmektedir.
Emir 38 Nizam 1'e göre Mahkemenin izin vermesi koşulu ile daha önce tanıklık yapan birisi tekrar Mahkemede tanık olarak dinleneb-ilir. Kanaaatimizce böyle bir şahadet, ilgili tanığın esas şahadetini verirken bilgisinde olmayan hususlar ortaya çıkması şeklindedir ve Mahkemece davanın takdiminde uygun ve gerekli görüldüğü takdirde sözkonusu olabilir ve tanık sadece talep edilen konula-rda şahadet vermek üzere tekrar çağrılabilir. Bu meselede tekrar şahadet verilmesi istenen hususlar, zabıtlara bakıldığı zaman tanığın şahadetini bitirdikten sonra ortaya çıkan ve bu anlamda Mahkemenin aydınlanması için verilmesi gereken şahadet olmadığı a-nlaşılmaktadır. Zabıtlara göre şahadet verilmesi istenilen hususta tanık gerek ilk şahadetinde, gerekse istintakında bir takım iddialarda bulunmuştur. Bu iddiaların be tekrar yinelenmesi için şahidin tekrar getirilmesi gereksiz ve zaman kaybıdır. İbraz edi-lmek istenen konunun da ilgili şahadet için ise Davacının şahadeti esnasında yeterli fırsatı vardı. Eğer herhangi bir belge ibraz etmek ihtiyacı hissetseydi, Mahkemeye müracaatla şahadeti esnasında gerekli süreyi talep edip bu olanağı sağlayabilirdi. Bir t-anık şahadet verdikten sonra şahadetinde eksik bıraktığı noktalar için tekrar şahadete çağrılması karşı taraf için kanaatimizce bir adaletsizlik teşkil eder ve buna izin verilmemelidir. Söylenenler ışığında müracaat reddolunur."



Konu ile ilgili olarak -Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 38 N.1 şöyledir.


"1. Each Witness, when his examination in chief is closed, is liable to be cross-
examined by the opposite party and to be re-examined by the party calling him, and after re-examination may be ques-tioned by the court, and shall not be recalled or further questioned save through and by leave of the court."

Yukarıdaki nizamattan görüleceği üzere her tanık, kendini çağıran tarafça sorguya çekildikten sonra, karşı tarafça istintaka ve kendisini çağıra-n tarafça tekrar sorguya tabi tutulabilir. Tekrar sorguya çekildikten sonra, Mahkeme tanığa soru sorabilir ve bundan sonra tanık sadece Mahkemenin izni ve aracılığı ile tekrar Mahkemeye çağrılabilir veya ek sorguya tabi tutulabilir.

Yine bu konu ile ilg-ili olarak Taylor On Evidence, Vol.2, 1931 baskı,S.941 ve 942'de şöyle demektedir.

"1477. The Judge has always a discretionary power, with which the Court above is very unwilling to interfere, of recalling witnesses at any stage of the trial, and of putt-ing such questions to them as the exigencies of justice require. He will seldom, however, except in special circumstances, permit a plaintiff, after his case is closed, to recall a witness to prove a material fact, though the application will in general be- entertained, if made before the closing of the plaintiff's case ................................................................................................................................................ If a question has been omitted in the examinat-ion in chief, and cannot, in strictness, be asked on re-examination as not arising out of the cross-examination, it is usual for counsel to request the Judge to make inquiry, and such a request is generally granted."


Bir tanığın yeniden Mahkemeye çağrıl-abilmesi Mahkemenin takdirindedir. Önümüzdeki meselede Davacı usulüne uygun olarak şahadetini vermiş ve şahit makamından ayrılmıştır. Dava zabıtları incelendiğinde, Davacı, T.C. Ziraat Bankası, Karaköy Şubesinden Davalı banka hesabına havale yaptığı veya p-ara yatırdığı ve belgeleri olduğu hususunu, gerek esas sorgulamasında gerekse istintakında ve tekrar sorgulamasındaki şahadetinde belirtmiştir. Sunulmak istenen şahadetin bidayetten Davacının bilgisinde bulunduğu açıkça ortadadır. Yanlışlıkla unutulmuş vey-a eksik bırakılmış bir şahadeti sunmak isteyen kişinin böyle bir şahadeti makul bir gayretle duruşmadan önce veya engeç duruşma esnasında ortaya çıkarmasının mümkün olmadığını ispat etmesi gerekir. Önümüzdeki meselenin zabıtlarına göz atıldığında Davacının- sunmak istediği şahadetin, şahadet makamından ayrılmadan önce bilgisinde olduğu açıklıkla görülmektedir. Davacı şahadet makamından ayrılmadan önce İlk Mahkemeye bir müracaat yaparak belge ve şahadet sunma girişiminde bulunma hakkını kullanmamış ve bu husu-sta tatminkâr bir izahat da vermemiştir. Davacının yeniden Mahkemeye çağrılması Mahkemenin takdirindedir. Mahkeme bu takdirini Davacının yeniden Mahkemeye çağrılmaması yönünde kullanmıştır. Mahkemenin Davacıyı yeniden şahadete çağırmama hakkı vardır ve Yük-sek Mahkeme, İstinaf Mahkemesi olarak, Davacıya bir adaletsizlik yapıldığı hususunda ikna olmadıkça İlk Mahkemenin bu takdir hakkına müdahale etmez. Davacı avukatının söylediklerinden Davacıya herhangi bir adaletsizlik yapıldığına ikna olmuş değiliz. Bu -nedenle 2. istinaf sebebi de reddolunur.

3.,4. ve 5. istinaf sebepleri iç içe oldukları cihetle bu istinaf sebeplerini birlikte ele almayı uygun gördük.

Davacı Talep Takririnde Davalı bankanın Lefkoşa Merkez Şubesi nezdinde 500,000 Alman Marklık ve %-12 faiz nisbetli, 3 ay vadeli, 11308 numaralı bir mevduat hesabı bulunduğunu ileri sürdü. Davalı ise Müdafaa takririnde Davalı bankada 11308 numaralı bir mevduat hesabının mevcut olmadığını savundu.

Bu istinafta karar verilmesi gereken husus, Davalı ban-kanın kayıtlarında Davacı adında 11308 numaralı bir mevduat hesabının mevcut olup olmadığıdır.

Davalı banka nezdinde 500,000 Alman Marklık, 3 ay vadeli, 11308 numaralı bir mevduat hesabının mevcut olduğunu iddia eden, başka bir ifade ile olumlu iddiayı -yapan Davacı olduğuna göre bunun isbatı da ona düşmektedir.

Dava zabıtları incelendiğinde bu davada taraflarca Mahkemeye sunulan şahadet özetle aşağıdaki gibidir:

Davacı şahadetinde, Davalı Bankanın eski sahibi olan Muzaffer Atılgan'ın daveti üzerine- Türkiye'den Kıbrıs'a geldiğini, Davalı Bankanın yönetiminde görev aldığını, bu görevine karşılık bir seferde 1.000.000.000 Mark, ikinci seferde 500,000 Mark karşılığı TL'sı toplam 1,500,000,000 Markı Davalı bankanın T.C. Ziraat Bankası, Karaköy Şubesinde- bulunan hesabına yatırdığını veya havale yaptığını, zaman içinde Banka sahibi ile aralarında anlaşmazlık çıktığını ve yatırmış olduğu mevduatların bilâhare kendisine ödendiğini ancak faizlerinin ödenmediğini, daha sonra Davalı Bankanın sahibinin değiştiği-ni, Davalı Bankanın yeni sahiplerinin yine kendisini Bankaya davet ettiklerini ve bu davet üzerine Yönetim Kuruluna dahil olduğunu, buna karşılık mevduat taleplerinde bulunduklarını, ama bu ödemeyi tam olarak hatırlayamadığını, ancak hatırladığı bir olayda-, daha evvel yatırdığı mevduata faiz ödenmediği için Davalı banka Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Akkaya'ya şikayette bulunması üzerine, daha evvel yatırdığı mevduata faiz ödenmediği için faiz hesaplanması yapıldığını ve hesaplanan faize 60-70,000 Mark daha e-kleyerek 500,000 Marka tamamladığını ve karşılığında kendisine emare 1 mevduat defterini verdiklerini, mevduat defterindeki %10'luk faize itiraz ettiğini ve kalemle faizi %12 yaptıklarını belirtmiştir.

Davacının kendisinden önce şahadete çağırdığı Davalı- bankanın 1993 ile 1998 yılları arasında ilk olarak muhasebe müdürü daha sonra genel müdür vekili olarak çalışan Ünsal Aröz şahadetinde, emare 1 deftere yazılan meblağın, defterin hazırlandığı tarihte bankaya gelmediğini, bu defterin o zamanki Davalı bank-anınYönetim Kurulu Başkanı olan Kemal Akkaya'nın ve Genel Müdür Yalçın Poyraz'ın talimatı ile hazırlandığını, 11308'in bir hesap numarası değil, DM hesap kodu, yani ana hesap numarası olduğunu ve bir müşteri hesap numarası olmadığını, 11308'den sonra bir m-üşteri hesap numarası verilmesi gerektiğini, Davacının bu hesabının Davalı bankanın kayıtlarında bulunmadığını belirtmiştir.

Davacı tanığı Sevgi Perçinci de şahadetinde dava konusu zamanlarda Davalı bankada salon şefi olarak çalıştığını, Genel Müdürün t-alimatıyle emare 1 vadeli hesabın açıldığını, ilk sayfadaki imzanın kendine ait olduğunu, 11308'in 3 aylık vadeli hesap kodu olduğunu, müşteri hesap numarası olmadığını ve hesaptaki paranın da Davalı bankaya yatıp yatmadığını bilmediğini belirtmiştir.

Mü-dafaa adına Davalı bankanın Direktörü, Başkanı ve hissedarı olan Nur Şenlet Selhep vermiş olduğu şahadette, Davalı bankada yapmış olduğu araştırmada Davacının Davalı bankada 13.1.1995 tarihli 01-11308-00280-08 sayılı bir DM hesabı olduğunu ve bu hesabın 26-.2.1998'de kapatıldığını, Davacının talep takririnde belirtilen 11308 numaralı 500,000 Alman Marklık mevduat hesabının Davalı bankada mevcut olmadığını, 11308'in bir hesap numarası değil, muhasebe kodu olduğunu, müşteri hesap numarası olmadığını ve Davalı- bankanın, T.C. Ziraat Bankasının Karaköy Şubesinde hesabı olmadığını belirtmiştir.

Yukarıdaki şahadetten görüleceği üzere İlk Mahkemeye emare 1 olarak sunulan ve Davacının Davalı bankada 13.1.1995'de 3 ay vadeli ve %12 faiz ile 500,000 DM'lık "vadeli m-evdut hesabı" olduğunu belirten 11308 hesap nolu bir defter, Davalı banka tarafından Davacıya verilmiştir. Emare 1 defterin Davacıya verilmiş olması ilk nazarda Davacının Davalı bankada bir mevduat hesabının mevcudiyetini göstermektedir. Ancak, gerek Davac-ı tanıkları gerekse Davalı banka tanığı emare 1 deftere yazılan meblağın defterin hazırlandığı tarihte Davalı bankaya gelmediğini, Davalı bankanın kayıtlarında Davacı adında 11308 numaralı 500,000 Alman Marklık bir hesabın mevcut olmadığını belirtmişlerdir-. Bu tanıkların şahadetlerini tekzip edici şahadet ilk Mahkeme huzurunda mevcut değildir. Bu durumda Davalı banka kayıtlarında Davacı adında 500,000 Alman Marklık, 3 ay vadeli, 11308 numaralı bir mevduat hesabının bulunmadığına ilişkin Davacı ve Davalı tan-ıklarının şahadetlerini doğru olarak kabul etmek gerekir. Bu nedenle İlk Mahkeme Davacı ve Davalı tanıklarının şahadetlerini doğru olarak kabul etmekle ve ona göre değerlendirmekle herhangi bir hata yapmış değildir.

Huzurundaki şahadet ve emareleri teze-kkür ettikten sonra İlk Mahkeme, Davacının 11308 numaralı, 500,000 D.M'lık bir mevduat hesabının Davalı bankanın kayıtlarında mevcut olmadığını ve emare 1 mevduat hesap defterinde belirtilen 500,000.DM'ın Davacı tarafından 13.1.1995 tarihinde Davalı bankay-a yatırılmadığı hususunda bulguya varmıştır. İlk Mahkemenin mavi 74-75'de yapmış olduğu bulgular şöyledir.

"Huzurumuzdaki şahadet ve emareleri tezekkür ettikten sonra dava ile ilgili olguları şu şekilde sıralarız.
Davacıya, Emare 1 olarak ibraz e-dilen ve Davacının Davalı bankada 13.1.95'de 3 ay vadeli ve %12 faiz ile nakit olarak yatırılan 500,000 DM'lık "vadeli mevduat hesabı" olduğunu belirten 11308 hesap no'lu bir defter, Davalı banka tarafından verilmiştir. Sırf Emare 1 defter ışığında Davacı-nın Davalı bankaya 13.1.95'de nakit olarak hesabına 500,000 D.M yatırdığı ilk etapta kabul edilmesi gerekir. Ancak huzurumuzdaki şahadet bir tek Emare 1 defterin ibrazı ile sınırlı değildir. Bilâkis Davacı kendisinden önce şahadete çağırdığı Davalı bankanı-n 1993 ile 1998 yılları arasında ilk olarak muhasebe müdürü daha sonra genel müdür vekili olarak çalışan Ünsal Aröz'ün şahadeti ile Emare 1 deftere yazılan meblağın defterin hazırlandığı tarihte bankaya gelmediğini, bu defterin o zamanki davalı bankanın Yö-netim Kurulu başkanı olan Kemal Akkaya'nın ve Genel Müdür Yalçın Poyraz'ın talimatı ile hazırlandığını, 11308'in bir banka numarası değil, DM hesap kodu, yani ana hesap numarası olduğunu ve bir müşteri hesap numarası olmadığını, 11308'den sonra bir müşteri- hesap numarası verilmesi gerektiğini Davacının bu hesabının bankanın kayıtlarında bulunmadığını ifade etti. ...........................................................................
Davacı namına verilen Davacı tanığı Ünsal Aröz'ün şahadeti ışığı-nda Emare 1 defter ilk etapta Davacı namına veya tarafından Davalı bankaya para yatırıldığı karinesini ortadan kaldırmaktadır. Davacının tanığının şahadeti ışığında Davacının Davalı bankadan talebi Davacının Davalı bankanın eski yönetiminden olan ve bir so-nraki yönetim tarafından kabul edilen bir alacağı ile ilgili olmuştur, ki bu meblağ için Davacıya para yatırmadığı halde Emare 1 defter hazırlanmıştır. ........................................................................................................-..............................
Bir banka tarafından verilen bir hesap defteri o şahsın o bankada defterde belirtilen meblağı yatırdığını ilk etapta gösterir ve bu paranın yatırıldıktan sonra ne olduğuna dair isbat külfeti bankaya geçer. Ancak huzuru-muzdaki bu davada isbat külfeti hiç bir şekilde davalı bankaya geçememiştir. Davacı kendi tanığı ile bu paranın hiç bir zaman bir mevduat olarak yatırılmadığını söylemektedir. ................... ............................................................-............................................................................Davalı bankanın Emare 3 yazı ile Davacının Emare 2 yazıda sorguladığı 11308 numaralı hesabın kapatıldığını ifade etmiş olması da Davacının Emare 1'de yatırıldığı ileri sürülen pa-rayı yatırdığını göstermesine imkân yoktur. Davacı kendi tanığı ile 500,000 D.M'ın bankaya yatmadığını söylemektedir. Dolayısı ile Davacı mevduat hesabında var olduğunu iddia ettiği meblağın hiç bir zaman yatmadığını ve mevduatı olmadığını kendi tanığı vas-ıtası ile ortaya koymaktadır.
Huzurumuzdaki Davacı ve tanıklarının şahadetleri ışığında Emare 1'de belirtilen 500,000 DM'ın Davacı tarafından 13.1.95'de Davalı bankaya yatırılmadığını, Davalı bankada Davacı adına 500,000.DM.'lık bir mevduat hesabını-n bulunmadığını kabul eder ve bulgu yaparız."

Davacı avukatı 3. istinaf sebebi ile ilgili olarak Mahkemeye hitabında, İlk Mahkemenin emare 1 defter ışığında Davacının Davalı Bankaya 13.1.1995'de nakit olarak hesabına 500,000 DM yatırdığı hususunda bir bu-lguda bulunmakla hata ettiğini, çünkü Davacının hiçbir zaman 13.1.1995 tarihinde Davalı bankaya nakit olarak 500,000 DM yatırdığını iddia etmediğini, Davacının hesabın nasıl açıldığı hususunda şahadet verdiğini, Davacı şahadetinde bir seferde 1,000,000,000- DM daha sonra da 500,000 DM olmak üzere toplam 1,500,000,000 D.M'ı Davalı bankanın T.C. Ziraat Bankası Karaköy Şubesinde bulunan hesabına yatırdığını, zamanla banka sahibi ile aralarında anlaşmazlık çıktığını ve mevduatlarını geri aldığını ancak faizlerin-in ise ödenmediğini, banka Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Akkaya'ya şikâyeti üzerine daha evvel yatırdığı mevduata faiz ödenmediği için faiz hesaplaması yapıldığını ve o faize 60-70,000 Mark daha ekleyerek 500,000 Marka tamamlandığını ve karşılığında kendisi-ne emare 1 mevduat defteri verdiklerini ve ihtimaller dengesine dayanarak Davacı lehine bir karar vermemekle İlk Mahkemenin hata yaptığını iddia etti.

Dava dosyası ve zabıtlar incelendiğinde, Davacı adına Davalı banka kayıtlarında eski mevduat hesapları-nın var olduğunu ve bu mevduat hesaplarına faiz aldığı ve alınan bu faizin de dava konusu mevduat hesabına yatırıldığı veya transfer edildiği hususunda herhangi bir kayıt veya şahadet yoktur. Keza daha evvel yatırdığı mevduata faiz ödenmediği için faiz he-saplaması yapıldığı ve o faize 60-70,000 DM daha ekleyerek 500,000 DM'a tamamladığı hususu da herhangi bir şahadet ile teyit edilmiş değildir. Teyit edici şahadet yokluğunda Davacının bu husustaki şahadetine itibar edilmez.

Davalı banka kayıtlarında Dav-acı adında 500,000 DM'lık, 11308 numaralı emare 1 hesabın mevcut olup olmadığı hususu bir olgu meselesidir ve olgular hususunda Yüksek Mahkeme, Yargıtay olarak davayı dinleyen İlk Mahkemelerin bulgularına genellikle müdahale etmez. Bu bulgulara müdahale ed-ebilmesi için, yargıcın şahadeti değerlendirirken yanlış ilke ve ölçüler kullanmış olduğu ve yanılıp hataya düştüğü hususunda tatmin edilmesi gerekir. Bu prensip ışığında İlk Mahkeme huzurunda verilen şahadet tetkik edildiğinde, İlk Mahkemenin bulguları ve- varmış olduğu kanaatı destekleyen yeterli derecede şahadet huzurunda mevcuttu. İlk Mahkemenin bu şahadeti değerlendirirken yanlış ilkeye dayandığı ve yanılıp hataya düştüğü gözlenmemiştir. İlk Mahkemenin bulguları, kanımızca, Mahkemenin huzurunda olan tüm- şahadet dikkate alındığında makuldur ve bunları değiştirmemiz için bir sebep mevcut değildir. Bu nedenle 3., 4 ve 5. istinaf sebepleri reddolunur.

6. istinaf sebebi dava masrafları ile ilgilidir. Dava masrafları genellikle davanın neticesini takip eder-, meğer ki, özel bir takım geçerli ve makul nedenler ile Mahkeme başka türlü emir vermiş olsun. Bu meselede de İlk Mahkeme davayı red ve iptal ederken masrafların Davacı tarafından ödenmesini emretmişti. Davacı dava ve istinafında başarılı olmadığına göre -dava masrafları da davanın neticesini takip edecektir. Bu nedenle 6. istinaf sebebi de reddolunur.

Yukarıda belirtilenler ışığında istinaf reddolunur.

İstinaf masrafları İstinaf Eden tarafından ödenecektir.


Mustafa H.Özkök Seyit A-. Bensen Necmettin Bostancı
Yargıç Yargıç Yargıç


24 Aralık, 2009



12






Full & Egal Universal Law Academy