Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 7/2005 Dava No 19/2010 Karar Tarihi 22.09.2010
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 7/2005 Dava No 19/2010 Karar Tarihi 22.09.2010
Numara: 7/2005
Dava No: 19/2010
Taraflar: Ali Korakan ile Kıbrıs Türk Hava Yolları Şti. Ltd. arasında
Konu: Hizmet akdinin sona erdirilmesi - Sözleşmenin sona erdirilmesiyle Davacının işine son verilmesi - Davacının sözleşme tahtındaki işine geri dönmesi için emir verilmesini ve eksik ödenen maaş ve menfaatlerinin kendisine ödenmesi ve sözleşmeden doğan maddi ve manevi tazminat talep etmesi - İstinafın kısmen kabul edilmesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 22.09.2010

-D.19/2010 Yargıtay/Hukuk 7/05
(Lefkoşa Dava No: 2142/02)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Mustafa H. Özkök,GönülErönen, Seyit A. Bensen.


İstinaf eden: Ali Korakan - Yenişehir - Lefkoşa
(Davacı)

- -ile-


Aleyhine istinaf edilen: Kıbrıs Türk Hava Yolları Şti. Ltd.-
Lefkoşa
(Davalı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Mustafa B. Asena
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Ş-efika Durduran.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Narin F. Şefik ve Yargıç Tanju Öncül'ün 2142/2002 sayılı davada 30.12.2004 tarihinde verdikleri karara karşı Davacı tarafından yapılan istinaftır.



--------------

H Ü K Ü M


Mustafa H. Özkök-: İşbu istinafın kararını sayın Yargıç Gönül Erönen okuyacaktır.

Gönül Erönen: İşbu istinafa konu dava Davacı ile Davalı arasındaki hizmet aktinin sona erdirilmesi ve haksız işten durdurma ile ilgili açılan bir davadır. Davalı, şirketler mukayyitliği nezd-inde kayıtlı limited bir şirket'tir. Davacı ise dava ile ilgili zamanlarda Davalının müstahdemi ve/veya personeli idi. Taraflar arasındaki ihtilafın dayandığı olgular sunulmuş olan dava layihalarından görülmektedir ve şöyledir:

Davacı, Davalı aleyhine i-kame ettiği Emir 2 Nizam 1 altındaki davasında Davalının 6.9.2001 tarihli sözleşme hilafına davrandığını ileri sürerek bu sözleşme tahtındaki işine geri dönmesi için emir verilmesini, eksik ödenen maaş ve menfaatleri ile ihtiyat sandığı ve sosyal sigorta k-atkılarının Davalı tarafından kendisine ödenmesini ve ayrıca sözleşmeden doğan maddi ve manevi tazminatını talep etmiştir.

Davacı tarafından dosyalanan Tafsilatli Talep Takririnde Davacı 18.8.1998 tarih ve Yönetim Kurulunun A-209 sayılı kararı ile 1.9.19-98 tarihinden itibaren Davalı şirkette Bilgi İşlem Müdürü olarak istihdam edildiğini ve Davalı ile aralarında bir istihdam sözleşmesi yapıldığını, 25.5.2000 tarih ve Yönetim Kurulunun A-395 sayılı kararı ile Genel Müdür Yardımcılığına atandığını, 16.8.2000- tarih ve Yönetim Kurulunun A-403 sayılı kararları ile 1.1.2000 tarihinden itibaren maaş artışı aldığını, 25.5.2000 tarihli A-395 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile atandığı Genel Müdür Yardımcılığı görevi için 6.9.2001 tarihinde yeni bir sözleşme aktedildiğ-ini, bu sözleşmenin 30.11.2004 tarihine kadar geçerli olduğu halde, 19.2.2002 tarih ve 05-C-2002/0488 sayılı yazı ile Davalının, Yönetim Kurulu Başkanının 15.2.2002 tarih ve Kıbrıs Türk Hava Yolları -YK-0006-02 sayılı karar ile Davacının işine son verdiğin-i bildirdiğini, gönderilen yazıda davacıya 4.2.2002 tarih ve A-515 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile Davalı Şirketin Teşkilat şemasının değiştirildiği ve Genel Müdür Yardımcılığı kadrolarının kaldırıldığı ve bu nedenle 19.2.2002 tarihi itibarı ile işine son- verildiğinin bildirildiği ifade edilmektedir.

Davacı, Davalının işine son vermekle 6.9.2001 tarihli sözleşmeye aykırı hareket ettiğini ve görev ve hizmetlerine haksız ve/veya yetkisiz olarak son verdiğini, şirketin ana sözleşme ve yönetmeliklerine, topl-u iş sözleşmesine aykırı davrandığını sırf Davacının işine son verebilmek için kadro feshini ortaya attığını, aslında Davacının yapmakta olduğu görevin fiiliyatta devam ettiğini,"kadro kaldırıldığı" iddiasının Davacının işine son vermek için uydurulmuş bir- gerekçe olduğunu ileri sürdü.

Davacı işine son verildiği tarihe kadar 122 gün izin hakkı olmasına rağmen 33 gün izin kullandığını ve 89 gün kullanmadığını, bu 89 günden 35 günlük izin hakkını Davalının ödediğini, bu nedenle Davalının 54 gün izin hakkı i-çin 9,540 $ maaş ve 1,193.5$ ikramiye olarak ödeme yapması gerektiğini; 6.9.2001 tarihli sözleşmenin hitam tarihi olan 30.11.2004 tarihine kadar da 117 gün izin hakkı oluşacağını ve Davalının bunlar için de Davacıya 20,670$ maaş ve 2,583.75$ ikramiye ödeme- yapması gerektiğini 6.9.2001 tarihli sözleşmeyi Davalı ihlal ettiğinden 30.11.2004 tarihine kadar 33 ay 9 gün ödenmeyen maaşı için 176,603.57 $ ve yılda 2 kez ¾ oranında verilen ikramiyeye mukabil de 22.075.4$ olmak üzere, toplam 232,666.25$ maddi ve ayn-i miktarda manevi tazminat ödemesi gerektiğini, ayrıca Davalının haksız bir şekilde işine son verdiğini, Davacının kariyer ve şerefine uygun bir iş bulamayacağından dolayı da, maddi ve manevi tazminata uğradığını, Davacının Davalıyı dava etmiş olması neden-iyle Davalının haksız bir şekilde Davacının pass bilet kullanım hakkını iptal ettiğini iddia ve talepte bulunmuştur. Davacı alternatif olarak da Davalının fesih gerekçelerinin yetersiz olduğundan Davalının Davacıya 18 haftalık ücretinin 3 katı olan 116,10-0$ tazminat ödemek zorunda olduğunu ileri sürmüştür.

Davacı, talep şerhinde kendisine yapılan fesih bildiriminin ve/veya ihbarının geçersiz olduğuna dair ilam; 116,100$ tazminat, 232,666.25$ maddi tazminat, 232,666.25 $ manevi tazminat, genel tazminat i-çin hüküm; Davacının pass bilet hakkına müdahale edilemeyeceğine dair ilam ve dava masraflarını talep etmektedir.

Davalı, Davacının davasına dosyaladığı müdafaa takririnde emir 21 Nizam 8 tahtında Davacı ile birlikte Zeki Ziya ve Hasan Başoğlu aleyhine m-ukabil talep ileri sürmüştür. Davalı tarafından dosyalanan "Esas davadaki Davalının (mukabil talep yoluyla Davacının) müdafa ve mukabil talep layihasında Davalı, Davacı ile Davalı arasında 6.9.2001 tarihli yasal olarak geçerli veya Davalıyı bağlayıcı bir s-özleşme imzaladığını kabul etmeyerek, konu sözleşmeyi Davacı ile mukabil dava yöntemi ile davaya dahil ettiği Zeki Ziya ve Hasan Başoğlunun Davalı şirketi zarara sokmak için hile ile ve meşveretleşerek hazırladıklarını ve Zeki Ziya ve Hasan Başoğlunu Daval-ı adına böyle bir sözleşme imzalamaya Yönetim Kurulunun yetkilendirmediğini, Zeki Ziya ve Hasan Başoğlu'nun sözleşme yapabilmesi için yönetim kurulunun herhangi bir kararı olmadığını, dolayısıyle Genel Müdür olarak Zeki Ziya'nın ve Genel Müdür Yardımcısı o-larak Hasan Başoğlu'nun Davacı ile böyle bir sözleşme imzalamaya yasal yetkileri olmadığını, konu sözleşmenin Davalıyı bağlamadığını, Davalı 2 ve 3'ün ayni şekilde Yönetim Kurulunun bilgisi olmadan üst düzey personel ile altı ayni tür sözleşme imzaladıklar-ını ve bunun Davalı aleyhinde gerçeleşen meşveretleşmeyi gösterdiğini, Davacı işten ayrılana kadar Yönetim Kurulunun bu tür sözleşme aktedildiğinden bihaber olduğunu iddia ederek konu sözleşmenin Davalıyı bağlamadığını ileri sürdü.

Davalı, Davacının göre-vine yasal bir şekilde son verdiğini, şirketin teşkilat şemasının JAR (Uluslararası Havacılık Kuralları)'na uygun hale getirilmesi gerektiğinden Yönetim Kurulunun A-515 sayılı kararında yeni şemanın JAR'a uygun hale getirilerek ilgili görevlendirilmeleri y-apması için de Genel Müdürün yetkilendirildiğini ve bu şemaya göre Genel Müdür Yardımcılığı mevkii ortadan kalktığından usule uygun bir şekilde Davacının işine son verildiğini ifade etmiştir.

Davalı, Davacının yukarıda özetlediğimiz iddialarını reddederek- 6.9.2001 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunu, Davacının izin hakkının işten ayrılacağı tarihte kendisine ödendiğini, Davalının Davacıya maddi ve/veya manevi veya herhangi bir tazminat ödeme yükümlülüğü olmadığını, Davacının görevine son verildiği zaman -almaya hak kazandığı tüm meblağın kendisine ödendiğini ve Davacının Davalıdan alacağı kalmadığını, Davacının pass bileti hakkının yasal ve akti bir hak olmadığını, Davalının buna son verme hakkı bulunduğunu, Davacının iş bulmaması nedeni ile Davalının zara-r ziyan ödeme mükellefiyeti olmadığını, Davacının zararını azaltmak için iş araması gerektiğini ve kasıtlı olarak bunu yapmadığını ileri sürdü. Davanın reddedilmesini talep eden Davalı, mukabil talep olarak Davalı 2 ve 3'ün dava konusu 6.9.2001 tarihli söz-leşmeyi yetkisiz ve kanunsuz olarak imzaladıklarına, sözleşmenin geçersiz olduğuna, bu sözleşmenin esas davadaki Davalı ve mukabil davadaki Davacıyı bağlamadığına, ve esas davadaki Davacının,(mukabil davada Davalı 1'in) esas davada Davalıdan (mukabil davad-a Davacı), hak veya talepte bulunamayacağına dair ilam ve emirler talep etti.

Davalı 1, 2 ve 3 mukabil talep yoluyla dosyaladıkları müdafaa takririnde ve esas davadaki Davacı tarafından dosyalanan müdafaya cevap ve mukabil davaya müdafaa takrirlerinde, es-as davadaki Davacının tafsilatlı talep takririndeki iddiaları müdafaa olarak tekrarlamışlardır.

Davalı 2 ve 3, 25.5.2000 tarih ve A-395 sayılı Yönetim Kurulu Kararı uyarınca ve Genel Yetkileri dahilinde esas davadaki Davacı ile sözleşme imzaladıklarını v-e bunun esas davadaki Davalı şirketin Yönetim Kurulunun da bilgisinde olduğunu ileri sürerek Davalının mukabil talep yolu ile herhangi bir talepte bulunamayacağını beyan ederek mukabil davanın iptalini talep ettiler.

Davanın duruşması sırasında Davacı şa-hadet vermiştir. Mukabil davada da Davalı 2 ve 3 şahadet vermiştir. Müdafaa ve mukabil dava maksatları için Davalı şirketten 5 tanık ve Davalı şirket Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Nedim şahadet vermiştir. Mahkemeye 18 adet emare sunulmuştur.

Bidayet Mahkem-esi,sunulan şahadeti değerlendirerek Davacının haksız fesih nedeni ile tazminat almaya hakkı olduğuna kanaat getirerek huzurundaki şahadete dayanarak bir değerlendirmeye gitmiş ve Davacı lehine ve Davalı aleyhine talep takririnin

a) 13 b altında 15,900$ i-hbar tazminatı,
b) 13 c altında 10,355$ izin hakkı tazminatı,
c) 13 d altında 24,733$ manevi tazminat,olmak üzere
toplam 50,988 $ Davacıya ödenmiş bulunan meblağ tenzil edildikten sonra ise bakiye 38.023$ için ve;
38023$ üzerinden 19.3.2002 tarihinden tam-amen tediye tarihine kadar yasal faiz için hüküm vermiştir.

Davalının Emir 21 Nizam 8 altındaki mukabil davası altında ise 6.9.2001 tarihli hizmet sözleşmesinin Davalı şirketi bağlamadığı ve geçersiz olduğu doğrultusunda bir ilam kararı talebini ise esas -davadaki bulgularına dayanarak hüküm verdiği cihetle mukabil dava altında ilam emri verilmesine gerek kalmadığına değinerek red etmiştir.

Davacı bu karardan istinaf etmiştir. Davalı, aleyhine verilmiş olan işbu hükümden istinaf etmemiştir.

Davacının 12- istinaf sebebi olmakla beraber İstinaf Eden avukatı yapmış olduğu hitabında bunları 5 başlık altında toplamıştır.

Şöyle ki :
Şahadet olmadığı halde mukabil davada Davalı 2 olan Genel Müdürün "de facto" olarak direktör sayılacağı hususunda bulgu yapmakla- ve/veya direktör olarak kabul etmekle hata etmiştir.
Genel müdürün "de facto" direktör olarak kabul edilmesi halinde dahi olgular Genel Müdürün yapmış olduğu dava konusu Emare 11 sözleşmenin geçersiz olduğunu göstermediği nedeniyle Davalıyı bağlamadığı hu-susundaki bulgusu hatalıdır.
Bidayet Mahkemesi külfet ve mükellefiyet arasındaki farkı iyi değerlendirmeyip yanlış yorum yapmıştır.
Yeterli şahadet olmasına rağmen, Bidayet Mahkemesi Emare 11 dava konusu sözleşmenin varlığından Yönetim Kurulunun haberi ol-madığı hususunda bulguya varmakla ve Emare 11 sözleşme uyarınca alması gereken maddi ve manevi tazminata hükmetmemekle ve/veya verdiği kararda hesaplamaya katmamakla, hata etmiştir.
Bidayet Mahkemesi Davacıya ödenmesi gereken tazminat miktarını hesaplarken-,Emare 17 çekin miktarı içerisinden tazminat dışı olan Davacının kazanılmış 37 günlük izin hakkını çıkarmadan, genel tazminat miktarını saptamakla hata etmiştir.

İstinafın duruşması sırasında İstinaf Eden önce 5.başlık altındaki istinaf sebebini ele almış-tır. İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin Davacıya ödenmesi gereken tazminat miktarını hesaplarken Davacının kazanılmış 37 günlük izin hakkını çıkarmadan genel tazminat miktarını saptamakla hata ettiğini iddia etmektedir. İstinaf Edene göre Bidayet Mahkemesi-nin hesaplama yaparken Davacının 37 günlük izin hakkı miktarını Emare 17 çekin miktarı olan 19.999.824.348TL'den çıkarttıktan sonra geriye kalan miktarı ABD dolarına çevirmesi ve kullanılacak miktarı genel tazminat miktarından tenzil etmesi gerekmekteydi.
-
İstinafın dinlenmesi sırasında taraflar Davacının alması muhtemel meblağların Davacının 5300 dolar net maaşı üzerinden hesaplanması gerektiği konusunda mutabık kaldılar.

Davacının 37 günlük izin hakkı taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Davalının- Davacıya Emare 17 çek ile ödeme yaptığı da davada ihtilaf konusu olmamıştır. Ancak anlaşılan Bidayet Mahkemesi Emare 17 tahtında Davacıya ödenen 19.999.824.348TL dolar kurunu bularak çekteki miktarı 12.965 dolar olarak hesaplarken içerisinden tazminat dış-ı olan Davacının kazanılmış 37 günlük izin hakkını çıkarmadan tazminat miktarını saptamaya gitmiştir. Bu hususta Bidayet Mahkemesi hatalı bir değerlendirme yapmıştır ve bu husustaki kararı değiştirilmesi gerekir.

Tarafların istinafın duruşması sırasında -varmış oldukları mutabakata göre 5300(net maaş) x 12 = 63600ABD Doları yıllık, 63600 / 360gün = 176,666ABD Doları günlük etmektedir, 37 günlük izin hakkı da (176,666 x 37 = 6536ABD) Doları Davacının almaya hakkı olandır. Dolayısıyle Davacıya ödenen 12,965-ABD Dolardan 6536ABD Doları (izin hakkı) çıkarıldığı zaman, genel tazminattan sadece 6429ABD Doları tenzil edilmesi gerektiği kabul edilebilir. Bu durumda Davacı leyhine Davalı aleyhine verilmiş olan toplam tazminat olan 50,988ABD Doları Talep Takririnin 1-3(d) altında 6429ABD Doları çıkarıldığı zaman genel tazminat 44,559ABD Doları ve bu meblağ üzerinden 19.3.2002 tarihinden tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz ödenmesi için hüküm verilmesi gerekirdi ve bu konuda bulguya varırız.

İstinaf Edene göre Ge-nel Müdürün 'de facto' direktör olarak hareket ettiği konusunda şahadet yoktur ve ilgili kişinin Yönetim Kurulu adına hareket edip yetkilerini kullandığının kabul edilmesi gerekirdi.

İlgili istinaftan görülebileceği gibi İstinaf Edenin esas yakınması Dava-lı şirketin yönetim kurulunun emare 11 sözleşmenin varlığından bilgisi olmadığı ve konu sözleşmenin Davalıyı bağlamadığı hakkındaki Bidayet Mahkemesi bulgusu ve bu bulgu neticesinde Bidayet Mahkemesinin Davalı şirket aleyhine ve Davacı leyhine maddi ve man-evi tazminata hükmetmemesidir. Bu nedenle bu safhada Emare 11 sözleşmeye ilişkin istinaf sebeplerini ele almayı uygun görmekteyiz.

Emare 11 ile ilgili Mahkeme bulgusu mavi 215 'de şöyledir.

"Her halukarda ne kadar da Ahmet Nedim Mahkeme nezdinde olumlu b-ir izlenim bırakmamışsa da huzurumuzdaki tüm şahadet ışığında, davalı şirketin Emare 11 doğrultusunda sözleşmelerin davalı şirket namına imzalamakta olduklarından haberdar olduğunu veya Yönetim Kurulu'nun başkan dışında herhangi bir üyesinin dolayısı ile Y-önetim Kurulunun kollektif olarak konudan bilgileri olduğunu kabul etmemize olanak yoktur.

Emare 11 sözleşmenin davalı şirket tarafından ihlal edilmesi halinde davalı şirkete mükellefiyet getirecek bir sözleşme olduğu kesindir. Bu durumda yukarıda söylen-enler ışığında şirketi temsile yetkili bir kişi veya de facto bir direktör konumunda olan genel müdür Zeki Ziya'nın böyle bir sözleşmeden şirketi haberdar etmesi gerekli idi. Bu bilgilendirme birtek Yönetim Kurulu başkanının bilgilendirilmesi ile olacak bi-r şey değildir. Şirket Yönetiminin, Emare 11 sözleşmeden haberdar olduğu doğrultusunda şahadet yokluğunda davalı şirketin genel müdürünün (mukabil davadaki davalı 2) davalı şirkete en üst düzeyde iyi niyet gösterdiğini (utmost good faith) kabul etmemize ol-anak yoktur."

Mavi 216 da ise şöyle demiştir.
"Davalı şirketin Genel Müdürü ( mukabil davada davalı 2)'nün Emare 11 davacı ile davalı arasında imzalanan hizmet sözleşmesi nedeni ile menfaat çelişkisi içerisinde bulunduğu ilk etabta söylenemez. Ancak Emare- 11 ile ayni şekilde 5 tane daha hizmet sözleşmesi imzalanmış olması ve bunların bir tanesinin Davalı şirket adına Emare 11'e imza atan mukabil davada Davalı 2 ile bir tanesinin de davalı 3 ile imzalanmış olması, Davalı 2 ve 3'ün davalı şirketi temsil eder-ken menfaat çelişkisine girmiş olabilecekleri görüntüsünü vermektedir. Bu durumda yukarıdaki alıntı ışığında Emare 11 sözleşmenin makul olup olmadığının dahi tartışılması mümkün olmadan sözleşmenin şirketi bağlamadığı kabul edilmelidir.
..............
Tüm -söylenenler ışığında Davalı şirketin Genel Müdürü mukabil dava altında davalı 2'nin davalı şirket namına imzalandığı emare 11 sözleşmenin davalı şirketi bağladığını kabul etmemize olanak yoktur. Dolayısı ile Davacı ile Davalı arasında akteylenen Emare 11 s-özleşmenin Davalı şirketi bağlamadığını ve geçerli olmadığını kabul eder ve bulgu yaparız."

Bir çok kararımızda belirttiğimiz gibi bir davanın duruşması esnasında şahadete ve emarelere verilecek değer davayı dinleyen Mahkemenin yetkisine girmektedir. Bu n-edenle şahadet veren tanıklara inanıp inanmama hususunda karar vermede takdir yetkisini kullanan Bidayet Mahkemelerine bu takdir yetkilerini ancak yanlış veya hatalı verilere dayanarak kullanmaları halinde, Yargıtayca müdahale edilmektedir. Yukarıda söyled-iklerimizin bir yansıması olarak istinaflardaki denetimin uygun bir şekilde yapılabilmesi ve Bidayet Mahkemelerinin bu takdir yetkilerini nasıl kullandıklarını ve tanıklara inanıp inanmamalarını inceleyebilmek için Bidayet Mahkemelerinin bir tanığa inanıp -inanmamaları ile ilgili bulgu ve kararlarını hangi gerekçe veya gerekçelere dayandırdıklarını açıklamaları gerekmektedir.

Huzurumuzdaki istinafta Bidayet Mahkemesi kendi huzurunda bulunan şahadete göre Davalı 2'nin şirketteki konumu ve sürdürmekte olduğu -görevin şirkete Davalı 2'yi karşı mükellefiyet altına soktuğunu ve esas davadaki Davalı şirkette de facto direktör konumuna girmese dahi, şirkete karşı sorumlu kıldığı yönünde bir karar vermiştir. Bidayet Mahkemesinin Genel müdürün 'de facto' direktör konu-munda sayılabileceği şeklindeki tesbit ve bulgularını huzurunda bulunan şahadet ve emarelere dayanarak yapmış olduğu cihetle müdahale etmemeyi uygun bulduk. Ayni nedenle Bidayet Mahkemesinin bu konuda hatalı olduğuna ikna olmadık. Bidayet Mahkemesinin işbu- davada Genel Müdürün sıfatı konusunda bu şekilde yorum yapması ve bununla bağlantılı olarak Emare 11 sözleşme ile ilgili olarak,keza emare 11 sözleşme hakkında Yönetim Kurulunun haberi olmadığı nedeniyle geçersiz olduğu hususların da varmış olduğu bulgula-ra varabilmesi için huzurunda yeterli şahadet ve emare bulunduğu görüşündeyiz ve bu konuda bulgu yaparız.

Neticede Bidayet Mahkemesi huzurunda bu neticeye varması için yeterli şahadet bulunduğu inancındayız ve kararın esasına müdahalemizi gerektirecek -nitelik ve nicelikte bir hata oluşmadığı görüşündeyiz.

Bu nedenle emare 11 sözleşmeye ilişkin 1,2,3 ve 4. istinaf sebepleri reddedilir.

Tüm yukarıda söylenenler ışığında yapılan istinaf kısmen kabul edilir ve Bidayet Mahkemesinin 30.12.2004 tarihinde Da-vacı leyhine Davalı aleyhine talep takriri mucibince verdiği toplam tazminat olan 38.023$ tazminat ve faizi ile ilgili hükmün iptal edilmesine karar verilir.

Davacı leyhine Davalı aleyhine Talep Takriri altında verilen toplam 50,988$ tazminattan Davacıya -ödenen 6429$ çıkarıldıktan sonra, genel tazminat olarak Davacıya 44,559 ABD doları ödenmesi ve bu meblağ üzerinden 19.3.2002 tarihinden tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz ödenmesi için hüküm verilir.

Meseleye has olgular çerçevesinde masraflarla il-gili herhangi bir emir verilmez.



Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


22 Eylül, 2010



12











Full & Egal Universal Law Academy