Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 71/2010 Dava No 22/2013 Karar Tarihi 26.07.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 71/2010 Dava No 22/2013 Karar Tarihi 26.07.2013
Numara: 71/2010
Dava No: 22/2013
Taraflar: World Vakıf UBB Ltd. ile Fulya Kurt, yetkili vekili Avukat Enver Öztürk vasıtasıyle ve diğeri arasında
Konu: Şirket Tasfiyesi - İlk Mahkemenin Müstedaaleyh Şirketin acze düştüğü nedeniyle Şirketin tasfiyesine emir vermesi - Tasfiye emrinin Müstedaaleyh tarafından istinaf edilmesi - Yargıtay, istinaf sebeplerini inceledikten sonra, Alt Mahkemenin tasfiye emri vermekle hata etmediği kanısına vararak istinafı reddi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 26.07.2013

-D. 22/2013 Yargıtay/Hukuk 71/2010
(Lefkoşa Şirket İstida No. 20/2004)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Narin F. Şefik, Ahmet Kalkan.
İstinaf eden: World Vakıf UBB Ltd. Lefkoşa
- (Müstedaaleyh)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: 1- Fulya Kurt, yetkili vekili
Avukat Enver Öztürk vasıtasıyla,
Lefkoşa.
2- Faustion Martines Esteban, yetkili
- vekili Avukat Enver Öztürk
vasıtasıyla, Lefkoşa.
(Müstediler)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Ergin Ulunay
Aleyhine İstinaf Edilen No.1'in v-ekili: Şahsen Avukat Enver Öztürk
Aleyhine İstinaf Edilen No.2 tarafından hazır yok.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Besimoğlu ve Yargıç Talat Usar'ın Şirket İstida 20/2004 sayılı müracaatta 24.5.2010 tarihinde verdiği karara karşı, Müstedaaleyh -tarafından yapılan istinaftır.


H Ü K Ü M


Şafak Öneri: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Narin F. Şefik okuyacaktır.


Narin F. Şefik: Huzurumuzdaki istinaf, Müstedilerin Lefkoşa Kaza Mahkemesine dosyaladığı 20/2004 sayılı Şirket İstida alt-ında, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 24.5.2010 tarihinde, Müstedaaleyh şirket ile ilgili verdiği tasfiye kararına karşı, Müstedaaleyh tarafından yapılmıştır.

Müstediler, kayıtlı adresi Vakıf İş Hanı I. Kat No.35 Lefkoşa olan World Vakıf Uluslararası Bankacılı-k Birimi Ltd.in tasfiyesini talep etmişler ve istidalarını Fasıl 113 Şirketler Yasası'nın, 211 (e), 211 (f) ve 212 (b) maddelerine istinat ettirmişlerdir.

Müstediler, tasfiye taleplerini, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde ikame ettikleri 6076/2001 sayılı davada,- 11.6.2004 tarihinde Davacı sıfatı ile kendi lehlerine ve Davalı Müstedaaleyh şirket aleyhine verilen hükme konu meblağın, Müstedaaleyh tarafından ödenmemiş olmasına ve Müstedaaleyh şirket aleyhine alacaklarının tahsili için 17.6.2004 tarihinde dosyaladıkl-arı menkul mal haciz müzekkeresinin, 29.6.2004 tarihinde şirketin hacze kabil menkulesi bulunmadığı gerekçesi ile icra edilmeden iade edilmesine bağlamışlardır. Müstedilerin tasfiye talep eden istidalarını dosyaladıkları tarihte, henüz 6076/2001 sayılı dav-ada verilen karardan yapılan istinaf sonuçlanmamış olmakla birlikte, şirket istidasının Bidayet Mahkemesi huzurunda dinlenmesine kadar istinaf sonuçlanmış ve 6076/2001 sayılı davadan yapılan istinaf Yargıtay tarafından reddedilmiştir.

Bidayet Mahkemesi, -24.5.2010 tarihli kararında, Fasıl 113 madde 211 ve 212'i inceledikten sonra, 6076/2001 sayılı davada verilen hükmün tatmin edilmediğini, Müstedaaleyh şirket aleyhine dosyalanan menkule mal haciz müzekkeresinin tatmin edilmeden iade edildiğini, Müstedaaley-h şirketin halen Müstedilere borçlu bulunduğunu, bu durumda, Müstedaaleyh şirketin ödeme aczine düştüğünü kabul ederek, madde 211 (e) altında Müstedaaleyh şirketin tasfiyesine emir vermiştir. Bidayet Mahkemesi, kararında (Mavi 72), bulgularına şu şekilde -yer vermiştir:


"Yasanın ilgili maddesine göre Müstedaaleyh
şirketin borçlarını ödeyemeyeceğinin kanıtlanması
halinde şirketin acze düştüğü farzolunur
(gör: Y/H 58/2001-D.1/2002).

Yukarıdaki gerçekler ve bulgular ışığında
- Müstedaaleyh şirket aleyhine 6076/2001 sayılı
davada aleyhine hüküm verildiği işbu hüküm
nedeniyle ısdar edilmiş olan icra müzekkeresinin
29.6.2004 tarihinde icra edilmediği ve dolayısıyla
Müstedaaleyh şirketin borçlarını ö-demekten
(emare 5) acze düştüğü hususunun ispatlandığı
kanaatindeyiz. Bu sebeple Müstedaaleyh şirketin
tasfiye edilmesinin adil ve hakkaniyet kurallarına
göre uygun olacağı kanaatine varır ve bu konuda
bulgu yaparız."


İ-stinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin bu kararından 10 istinaf sebebi ile istinaf etmiştir. İstinafın dinlenmesi esnasında, İstinaf Eden, 2, 9 ve 10. istinaf sebeplerinden vazgeçmiştir. Diğer 7 istinaf sebebi aynen şöyledir:

1. Alt Mahkeme huzurundaki Tasfiy-e İstidasının tüm aşamalarını
ve makul bir zamandan çok daha uzun süre askıda gündemde
kalmasının adil yargılamayı ihlal ettiğini gözönünde
bulundurmayarak, adli yetkisini Tasfiye Emri vermek için
kullanmakla hatalar işledi.

2. Alt Mahkeme- Avukat Enver Öztürk'ün hem Müstedi Avukatlığını
ve hem de Müstedi vekilliğini yapabileceği bulgularını
yapmakla hatalar işledi.

3. Alt Mahkeme Tasfiye İstidasına tüm hissedarların ve/veya
hiçbir hissedarın taraf edilmediği ve/veya hissedarlara-
tebligat yapılmadığı ile ilgili talepleri reddederek,
Tasfiye İstidasının tüm hissedarlara tebliğinin uygun
olmadığı bulgularını yapmakla hatalar işledi. Çünkü Doğal
Adalet İlkelerine göre hissedarların Tasfiye İstidasına
taraf edilmele-ri ve kendilerine tebligat yapılması
gerekmektedir.

4. Alt Mahkeme Müstedaaleyh World Vakıf Offshore Banking
Ltd.'in 41/2008 sayılı Uluslararası Bankacılık Birimleri
Yasası geçmesinden sonra isminin World Vakıf Uluslararası
Bankacılık UBB L-td. olarak değiştirildiği ve KKTC Merkez
Bankasının vesayeti ve denetimi altına girdiği nedeniyle
KKTC Merkez Bankasının taraf olmadığı ve/veya KKTC Merkez
Bankasının bilgisine getirilmeyen dava konusu Tasfiye
İstidasını, KKTC Merkez Bankas-ını taraf yapmadan,
sonuçlandırmakla hatalar işledi.

5. Alt Mahkeme Müstedaaleyh şirketin hükümlü borcu ödemediği
nedeniyle tasfiye edilmesinin adil ve hakkaniyet
kurallarına uygun olduğu bulgusunu yapmakla ve Tasfiye Emri
vermekle adli ta-kdir yetkisini yanlış kullandı, hangi adil
ve hakkaniyet (equitable) kurallarına dayandığını
belirtmedi, çünkü işbu tasfiye istidasına uygulanabilecek
herhangi bir nesafet (equitable) kural yoktur.

6. Alt Mahkeme 48/90 ve 46/2000 sayılı Offshor-e Bankalar
Yasası Hükümlerinin tasfiye ile ilişkisi olmadığı bulgusunu
yaparak, Müstedaaleyh Bankanın Bölüm 113, Şirketler
Yasası'nın İflas ve Acizlik Hükümlerine bağlı olduğu
bulgusunu yapmakla hatalar işledi.

7. Alt Mahkeme Türkiye'de de-vam etmekte olan Emare 2 ve Emare
11 davalar sonuçlanmadan ve/veya Türkiye'de tanıma ve/veya
tenfiz işlemleri ve dolayısıyla icra işlemleri
tamamlanmadan Tasfiye Emri vermekle hatalar işledi. Çünkü
Müstedaaleyh Bankanın statüsüne ve yönetim-i ile
menfaatlerine olumsuz müdahalede bulundu ve Türkiye'de icra
işlemleri tamamlanmadığından, Türkiye'de etkin olmayan bir
Tasfiye Emri verdi.

Birinci istinaf sebebi altında; İstinaf Eden, tasfiye istidasının çok uzun süre askıda kaldığını,- bununla adil yargılamanın ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Bidayet Mahkemesi dosyası incelendiği zaman, tasfiye istidasının Müstedi tarafından 9.7.2004 tarihinde, itiraz ihbarnamesinin ise Müstedaaleyh tarafından 8.10.2004 tarihinde dosyalandığı görülm-ektedir. Bilâhare Müstedaaleyh, yani huzurumuzdaki İstinaf Eden; ön itirazların dinlenmesi için bir müracaat yapmış, 17.1.2005 tarihinde Müstedi Avukatının 6076/2001 sayılı davada verilen hüküm aleyhine istinaf dosyalandığını, dolayısıyla tasfiye istidasın-ın istinafın neticelenmesine kadar süresiz tehir edilmesini talep ederek, istinaf neticelendikten sonra, iptidai itirazların öncelikle dinlenmesine ilişkin Müstedaaleyhin istidasına itiraz dosyalamayacaklarını, istinafın neticelenmesinden sonra bu istidanı-n dinlenmesi söz konusu olduğu takdirde, iptidai itirazların öncelikle ele alınmasını kabul ettiklerini belirtmiştir. Müstedaaleyh, yani huzurumuzdaki İstinaf Eden tarafından yapılan tehir talebine, hazır bulunan Avukat da Müstedi tarafından belirtilenle-rle hemfikir olduklarını, tehir talebine itirazları olmadığını ifade ettikten sonra, Bidayet Mahkemesi, tarafların beyanlarına bağlı olarak gerek şirket istidayı gerekse ön itirazların dinlenmesine ilişkin istidayı süresiz ertelemiş, taraflardan birinin y-apacağı gün tayinine bağlı olarak da yeniden gün verileceğini belirtmiştir.

17.1.2005 tarihinden sonra, 18.9.2008 tarihinde, Müstedi No.2 tarafından şirket istidasına gün verilmesi için müracaat yapılmış, Mahkeme de şirket istidayı 15.10.2008 tarihine t-ayin etmiştir. 15.10.2008 tarihinde, Müstedaaleyh Avukatı, istinaf kararı ışığında durumunu tezekkür etmek istediğini ifade ederek, tehir rica etmiştir. Şirket istidanın ertelendiği 30.10.2008 ve 4.12.2008 tarihlerinde, Müstedi Avukatı müvekkilleri ile tem-as kurmak ve dosyayı tetkik etmek için tehir istemiştir. 26.12.2008 tarihinde Müstedaaleyh Avukatı 6076/2001 sayılı, davadaki hükümlü borcun aynı miktarını ve benzerini Müstedinin Türkiye'de davalı şirketin hissedarlarından, Türkiye Vakıflar Bankasından ta-lep etmekte olduğunu, bu nedenle istidanın sulhen sonuçlandırılması veya sonuçlandırılmaması halinde de dinletilmesi için bir aylık bir tehir rica etmiştir. Şirket istidasının dinlenmek üzere ertelendiği 2.2.2009 tarihinde, Müstedaaleyh Avukatının hazır o-lmaması nedeniyle, istidanın dinlenmesi 20.2.2009 tarihine ertelenmiştir. Bu arada Müstedaaleyh Avukatının çift taraflı dosyaladığı, 12.2.2009 tarihli istida ile sair talepler yanında, Müstedi tarafından dosyalanan tasfiye istidasının, Müstedaaleyh şirkete- baskı yapmak için dosyalandığı, 6076/2001 sayılı davadaki hükme karşı dosyalanan istinafın sonuçlanmasına kadar tasfiye istidasının ertelendiği, istinafın 9.10.2007 de sonuçlanmasına rağmen, bir yıl bu istidanın takibini Müstedilerin yapmadıkları, tasfiye- istidasında ısrarlı olmalarının Müstedaaleyh şirkete karşı adil olmayan haksız bir baskı oluşturduğu, bu süre zarfında askıda kalan tasfiye istidasının miyadını doldurduğu, tasfiye istidasının yargısal süreci istismar niteliği kazandığından tasfiye istida-sının iptalini talep etmiştir. 20.2.2009 tarihinde, taraflar Mahkeme huzuruna geldiklerinde, Müstedaaleyh Avukatı, dosyaladığı istidadaki iddialarını tezekkür etmek için zamana ihtiyacı olduğunu ifade ederek, tehir talep etmiş ve istida 19.3.2009'a ertelen-miştir. 12.5.2009 tarihinde Müstedaaleyh Avukatı, dosyalamış olduğu çift taraflı istidayı, ek yemin varakası dosyaladığı cihetle geri çekmiştir. 20.5.2009 tarihinde taraflar Mahkemeye emarelerini ibraz ettikten sonra, Müstedilerin tanık çağırmalarına olana-k sağlamak ve istida dinlenmek üzere, dava 22.6.2009 tarihine tayin edilmiştir. 22.6.2009 tarihinde, Müstedaaleyh Avukatı, tehir talep etmiş, 19.10.2009'da ise Müstedi Avukatı tehir talep etmiş ve en son 23.11.2009'da şirket istidası dinlenmeye başlanabilm-iştir.

Bu sürece bakıldığı zaman, şirket istidasının uzun süre askıda kalmasından, tek başına Müstedilerin sorumlu tutulması mümkün değildir. Taraflar, 17.1.2005 tarihinde, istinafın sonuçlanmasına kadar tasfiye istidasının ertelenmesini müşterek ol-arak kabul etmişler, istinaf neticelendikten sonra, gün tayinini Müstedi No.2 Avukatı talep etmiş, ondan sonraki tehirlerin büyük bir kısmı, Müstedaaleyhin talebi ile verilmiştir. Bu durumda, şirket istidanın uzun süre askıda kalmasının yegane sorumlusunun- Müstediler olduğunu söylemeye imkan yoktur. Müstedaaleyh, 12.2.2009 tarihli istida ile tasfiye istidasının uzun süre askıda kalması nedeniyle yargısal süreci istismar eden bir nitelik kazandığından istidanın iptalini talep etmesine rağmen, 12.5.2009 tarih-inde bu istidasını geri çekmiştir. Benzeri iddialarla, istinaf safhasında, gecikme nedeniyle adil yargılama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmesine bu safhada imkan yoktur. Tasfiye istidasının uzun süre askıda kalmasının ise, adil yargılamanın ihlaline -yol açtığını kabul etme olanağı yoktur. Müstedi lehine ve Müstedaaleyh aleyhine olan 6076/2001 sayılı davadaki hüküm, bu uzun sürece rağmen tatmin edilmiş değildir. Bu uzun süreç Müstedaaleyhin hükümlü borcunu ödemesine fırsat yaratmıştır. Bu süreç, adil y-argılamaya engel değil, bilakis Müstedaaleyhe ödemeyi gerçekleştirerek, tasfiye istidasını ortadan kaldırma fırsatını vermiştir. Netice itibarıyla, sürenin uzamasının adil yargılamayı etkilediğini söylemeye olanak yoktur. 1. istinaf sebebi ret ve iptal edi-lir.

2. istinaf sebebi ile, Avukat Enver Öztürk'ün hem Müstediler avukatlığını hem de Müstedi vekilliğini yapabileceğini kabul eden Bidayet Mahkemesinin hata yaptığı ileri sürülmektedir. Şirket istidasının unvanına bakıldığı zaman, Müstedi No.1 ve 2'nin- de, yetkili vekilleri Avukat Enver Öztürk vasıtası ile şirket istidasını ikame ettikleri görülür. İstidaya ekli yemin varakasında da Avukat Enver Öztürk, "Şirket istidasında, Müstedilerin vekili ve Avukatı" olarak yemin varakası yapmaya yetkili olduğunu i-fade etmektedir. Dosya içeriği incelendiği zaman, Avukat Enver Öztürk Müstedi No.1'in Avukatı olarak devam etmiş olmasına rağmen, Müstedi No.2'nin yeni avukat tayin ettiği görülür. Avukat Enver Öztürk her iki Müstedinin vekili olarak şirket istidayı ikame -etmiş olmasına rağmen, istidanın dinlenmesi esnasında şahadet vermiş değildir. Müstedi 2, şahsen istida maksatları için şahadet vermiştir. Kararında (Mavi 66 ve 67), Müstedaaleyhin bu konu ile ilgili itirazını inceleyen Bidayet Mahkemesi, Müstedilerin yurt- dışında ikamet ettikleri nedeniyle şirket istidası ikame etmek için Avukat Enver Öztürk'ü yetkili kıldıklarının dosyadaki belgelerden görüldüğünü, geçerli vekaletname tahtında Avukat Enver Öztürk'ün şirket istidasını dosyaladığını, bu durumda, Avukat Enve-r Öztürk'ün yemin yapmasına herhangi bir hukuki engel olmadığına, bir avukatın hem avukat hem de vekil olarak davada bulunmasına hukuki bir engeli olmadığına, vekil olan bir avukatın davada hem şahadet vermesinin hem de avukat olarak bulunmasının etik olar-ak uygun olmadığının içtihatlarda yer almasına rağmen, Bidayet Mahkemesi huzurundaki istidada, Avukat Enver Öztürk şahadet vermediği nedeniyle, böyle bir sorun yaşanmadığı belirtilerek, Müstedaaleyhin bu konu ile ilgili ön itirazını reddetmiştir.

İstin-af Eden, Bidayet Mahkemesi kararına karşı, hitabında, istinafını desteklediğini ileri sürdüğü 2 içtihat sunmuştur. Yargıtay/Hukuk 40/89 ve Yargıtay/Hukuk 63/89 sayılı içtihatlar, İstinaf Edenin iddiasını desteklememektedir. Bu kararlarda, bir avukatın hem -vekil hem avukat olmasının tasvip edilmediği yer almakta ve ayrıca bir avukatın bir davada tanıklık yapmak durumunda kalmasının eleştirildiği görülmektedir. Huzurumuzdaki istinafa konu şirket istidada, Avukat Enver Öztürk vekil sıfatı ile şirket istidasına- ekli yemin varakası imzalamış olmakla birlikte, şirket istidasının dinlenmesinde şahadet vermiş değildir, sadece Müstedi No.1'in avukatlığını yapmıştır. Bu durumda, Müstedaaleyhin 2. istinaf sebebi de ret ve iptal edilir.

Üçüncü istinaf sebebi altında, -İstinaf Eden, tasfiye istidalarında hissedarların taraf yapılması gerektiğini, bir tasfiye istidasında tüm hissedarlara tebliğin adil ve uygun olmadığı doğrultusundaki Bidayet Mahkemesinin bulgusunun hatalı olduğunu ileri sürmektedir. Fasıl 113 Şirketler Y-asası ve 1933 Şirketler (Tasfiye) Tüzüğünde şirketlerin tasfiyesinde uygulanacak usul belirtilmektedir. Bu Tüzük ve Yasa'nın herhangi bir maddesinde, tasfiye istidasının hissadarlara da tebliğ edileceğine dair bir ibare yoktur. Bir şirkete yapılacak tebliğ-, şirketin kayıtlı adresine yapılır. (Fasıl 133 madde 372) Şirket kavramı, hissedarların sınırlı sorumluluklarını taşıyan bir kavramdır. Bir şirketin kayıtlı ofisine yapılacak bir tebliğin yeterli olmaması için ciddi bir sebep gerekir. Şirketin kayıtlı ofi-si dışında, hissedarlara şahsen tebliğ yapılmasını gerektirecek özel bir neden, İstinaf Eden tarafından ileri sürülmüş değildir. Bir şirketin hissedarlarından ayrı bir hükmü şahsiyeti bulunduğu ve şirket hissedarlarının şirketin mükellefiyetleri ile ilgili- şahsi sorumlulukları bulunmadığı prensibi ışığında, şirket hissedarlarına doğal adalet ilkelerine göre tebliğ yapılması gerektiğini kabul etmeyiz. Bu nedenle, İstinaf Edenin 3. istinaf sebebi de ret ve iptal edilir.

Dördüncü istinaf sebebi altında; İs-tinaf Eden, Müstedaaleyh şirketin 41/2008 sayılı Uluslararası Bankacılık Birimleri Yasası ile KKTC Merkez Bankasının vesayeti ve denetimi altına girdiğini, bu nedenle böyle bir şirketin tasfiyesini talep eden bir istida altında, KKTC Merkez Bankasının tara-f yapılması gerektiği ve KKTC Merkez Bankasının bilgisine getirilmeyen dava konusu tasfiye istidasını, KKTC Merkez Bankasını taraf yapmadan sonuçlandırmakla, Bidayet Mahkemesinin hata işlediğini iddia etmektedir.

Bidayet Mahkemesi, bu konuyu Mavi 72'de -incelemiş ve şu şekilde bulgu yapmıştır:

"Müstedialeyh şirket, Fasıl 113 Limited Şirketler
Yasası altında kurulmuş tüzel kişiliği haiz bir
Ltd. şirketir. Tasfiye işlemleri ise Fasıl 113'ün
211.ci maddesi gereğince yapılmaktadır. Tasfiye
işlemlerin-in başlatılmasından önce 41/2008 sayılı
Yasa altında KKTC Merkez Bankasının vesayet ve
denetim yetkilerini kullanarak Bankacılık izninin
iptal ettirilmesi ve daha sonra tasfiye işlemlerinin
başlatılması gerektiği ile ilgili iddiaların yasal
dayana-ğı olmadığı için bu konudaki iddiaların iptal
edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. KKTC Merkez
Bankasının bu istidaya taraf yapılması gerektiği
ileri sürülmüş olmasına karşın Müstedialeyh istida
süresi içinde bu konuda herhangi bir işlem
başlatmamışt-ır. Dolayısıyla bu konuda herhangi bir
itiraz hakkının olamayacağı görüşündeyiz. Yukarıdaki
nedenlerden ötürü Müstedialeyhin bu yöndeki
taleplerinin iptal edilmesini uygun buluruz."
Uluslararası Bankacılık Birimleri Yasası 41/2008 in-celendiği zaman, bu Yasa, Merkez Bankasına Uluslararası Bankacılık Birimlerini denetleme yetkisi vermekle
birlikte, bu birimlerin tüzel kişiliklerini etkileyecek bir değişiklik Yasa'da yer almamaktadır. Fasıl 113 Şirketler Yasası'nın Uluslararası Bankacıl-ık Birimlerine uygulanmayacağını gösteren herhangi bir ibare bu Yasa'da yoktur. Bu durumda, bir limited şirket olarak kurulan Müstedaaleyh şirketin Fasıl 113'ün hükümlerine tabi olduğu kabul edilir. Uluslararası Bankacılık Birimi olan Müstedaaleyh şirketin- denetiminin Merkez Bankasına verilmiş olması, tasfiye istidasına Merkez Bankasının taraf yapılması şartını getirmemektedir. Bu nedenle, İstinaf Edenin 4. başlık altındaki istinaf sebebi de ret ve iptal edilir.

İstinaf Eden, 5. ve 7. istinaf sebepleri al-tında, İstinaf Eden/Müstedaaleyh şirketin hükümlü borcunu ödemediği nedeniyle tasfiye edilmesinin adil ve hakkaniyet kurallarına uygun olduğu bulgusunu yapmakla ve tasfiye emri vermekle Bidayet Mahkemesinin adli takdir yetkisini yanlış kullandığını ve ayrı-ca Türkiye'de devam eden davalar sonuçlanmadan ve Türkiye'de tanıma ve tenfiz işlemleri tamamlanmadan tasfiye emri vermekle hata ettiğini iddia etmektedir. Fasıl 113'ün, tasfiye emri verilebileceği halleri izah eden 211. maddesi sarihtir. 212. madde, bir ş-irket aleyhine verilen hükümlü borcun tahsil edilmesi için çıkarılan icra müzekkeresinin tatmin edilmeden iade edilmesi halinde o şirketin borcunu ödemekte acze düştüğünü kabul eder. Madde 211 (e) altında ise, acze düşen bir şirketin tasfiye edilmesi için -emir verilebileceği belirtilmektedir. (Yargıtay/Hukuk 58/2001 (D.1/2002))

Taraflar arasındaki ihtilaf konusunun geçirdiği sürece bakıldığı zaman, şu tablo ortaya çıkmaktadır: Davacı, Davalı aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde bir dava ikame etmiştir. Dava- dinlendikten sonra, Davacılar lehine ve Davalı aleyhine bir hüküm çıkmıştır. Davalılar konu hükümden istinaf dosyalamışlardır. İstinaf neticelenmeden, o davadaki Davacı, Müstedi sıfatı ile huzurumuzdaki istinafa konu tasfiye istidasını dosyalamış, tasfiye- istidası dinlenmeden önce, istinaf reddedilmek suretiyle sonuçlanmıştır. Bidayet Mahkemesinin kararından sonra, istinaf neticelenmeden icraya gidilmiş ve Davalı şirketin herhangi bir menkulesi KKTC'de bulunmadığı cihetle icra geri iade edilmiştir. Müsteda-aleyh şirket; tasfiye emri verilmesinin yanlış olacağını, 41/2008 sayılı Yasa'nın 13. maddesi altında, Müstedaaleyh şirket gibi, Uluslararası Bankacılık Birimlerinin tasarruflarında bulunan kaynaklarını ve birikmiş kârlarını, Suç Gelirlerinin Aklanmasının -Önlenmesi Yasası dışındaki mevzuatta, herhangi bir kısıtlama olmasına bakılmaksızın, bankacılık sektörü aracılığı ile yurt dışına transfer edebileceklerini, nitekim Müstedaaleyh şirketin bunu yaptığını ve Türkiye'de hükmü karşılayacak parası bulunduğunu, b-u nedenle, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde neticelendirilen davadaki hükmün icra edilmesi için Türkiye'de icraya gidilmesi gerektiğini, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde verilen kararın Türkiye mahkemelerinde tanıtılması ve bilâhare icraya gidilmesi gerektiğini, bu yapı-lmadığı için, Fasıl 113 madde 212 altında Davalı şirketin acze düştüğünün kabul edilemeyeceğini ve bu durumda da madde 211 altında tasfiye emri verilemeyeceğini ileri sürmektedir.

Fasıl 113 Şirketler Yasası'nın 2. maddesinde, bu Yasa maksatları için -yetkili mahkemenin tefsiri verilmektedir. Bu tefsir, Fasıl 113 için yetkili mahkemenin, 209. madde altında şirketi tasfiye etmeye yetkili mahkeme olduğunu belirtir. 209. madde ise, bir şirketi tasfiye etmeye yetkili mahkemenin, şirketin kayıtlı olduğu bölg-enin mahkemesi olduğunu ifade eder. Müstedaaleyh şirket, Lefkoşa'da kayıtlı bir şirkettir. Bu nedenle, Müstedaaleyh şirketin tasfiyesi talep edilen istidada, Lefkoşa Kaza Mahkemesi yetkili mahkemedir. Madde 212 (b) fıkrasında, icranın yapılacağı ve icra -gerçekleşmediği için icranın iade edileceği mahkeme ise, 6076/01 sayılı davanın dinlendiği ve icranın dosyalandığı, yine Lefkoşa Kaza Mahkemesidir.

Davalı şirket, KKTC'de MŞ04591 sayı ile tescil edilmiş bir şirkettir. KKTC mahkemelerinin yetkisini -kabul ettiği varsayılır. Müstedaaleyh şirketin, KKTC'de Kaza Mahkemesi tarafından verilen ve Yargıtay tarafından onaylanan bir hükmü tatmin etmeye hazır olması gerekir. Müstedaaleyh şirketin yurt dışında parası olduğunu ileri sürerek, aleyhinde yurt dışınd-a icraya gidilmeden, madde 212 maksatları açısından acze düştüğünün kabul edilmesinin mümkün olmadığı doğrultusunda bir iddianın kabul edilmesi mümkün değildir. Müstedaaleyh şirketin, aleyhindeki hükmü tatmin edecek imkanı KKTC haricinde var olması halinde-, bu parayı KKTC'ye getirip Davacıların hükümlü borçlarını tatmin etmesi gerekir. Aleyhindeki hükümlü borcu tatmin etmekten kaçınan bir şirket aleyhine çıkarılan menkul mal haczi tatmin edilmeden iade edilmesinden sonra, madde 212 (b) maksatları bakımından- o şirketin acze düştüğünün kabul edilmesinde hata yoktur. Nitekim ,Bidayet Mahkemesi de Fasıl 113 madde 212 inceledikten sonra, şirketin acze düştüğü hususunun ispatlandığını kabul ederek, "Müstedaaleyh şirketin tasfiye edilmesinin adil ve hakkaniyet kura-llarına göre uygun olacağı kanaatine" varmıştır.

Fasıl 113 madde 211, hangi koşullarda tasfiye emri verilebileceğini sıralar. Huzurumuzdaki istinafa konu şirket istidasındaki tasfiye emri, 211 (e) altında verilmiştir. Bu fıkra altında, tasfiye emri ve-rilmesinin adil ve hakkaniyet kurallarına göre olacağına dair bir kural yoktur. Madde 211'in (f) fıkrası altında, bir şirketin tasfiye edilmesinin adil ve hakkaniyet kurallarına uygun olacağına kanaat getirilerek tasfiye emri verilebilmektedir. Bidayet Mah-kemesinin, madde 211 (e) altında tasfiye emri verirken, şirketin tasfiye edilmesinin adil ve hakkaniyet kurallarına göre de uygun olduğuna dair bulgu yapmasına gerek yoktur. Bidayet Mahkemesi, böyle bir bulgu yapmakla hata yapmıştır. Ancak, İstinaf Edenin - şikayeti böyle bir bulgu yapılmasından değil, hangi nesafet kuralının uygulanacağının belirtilmemesindendir. Tasfiye emri verilmesi için böyle bir bulgu yapılmasına gerek olmadığından, hangi nesafet kuralının uygulanacağının belirtilmemesi bir eksiklik de-ğildir. İstinaf Edenin bu istinaf sebebi mesnetsizdir ve İstinaf Edenin 5. istinaf sebebi de ret ve iptal edilir.

Türkiye Cumhuriyeti'nde Müstedilerin, Müstedaaleyh şirketin hissedarlarından bir tanesi aleyhine ikame ettikleri davalar, huzurumuzdak-i istinafa konu tasfiye istidasını ilgilendirmemektedir. Müstedaaleyh şirketin hissedarı, Müstedaaleyh şirketten ayrı bir hükmü şahsiyettir. O davalarda talep edilen meblağ, 6076/2001 sayılı davada Müstedaaleyh şirket aleyhine verilen hükme konu meblağ ol-sa da, bu davalar Müstedaaleyh şirketi ilgilendirmemektedir. Bu nedenle o davaların sonuçlanmasının beklenmesine tasfiye istidası açısından gerek yoktur. Bu durumda, İstinaf Edenin 7. istinaf sebebi de reddedilir.

Altıncı istinaf sebebi altında, İstinaf- Eden, 48/90 ve 46/2000 sayılı Offshore Bankalar Yasası hükümlerinin tasfiye ile ilişkisi olmadığını kabul ederek, Müstedaaleyh şirketin, Fasıl 113 altında iflas ve acizlik hümümlerine bağlı olduğuna dair bulgu yapmakla Bidayet Mahkemesinin hata yaptığını -ileri sürmektedir. 41/2008 sayılı Yasa, 46/2000 sayılı Offshore Bankalar Yasası'nı, 46/2000 sayılı Yasa ise 48/90 sayılı Yasayı, yapılan işlemlere halel gelmeksizin yürürlükten kaldırmıştır. 24.5.2010 tarihinde karar veren Bidayet Mahkemesi, 2004 yılında -kurulan Müstedaaleyh şirketin, 46/2000 sayılı Yasa'nın yürürlükte olduğu dönemde kurulduğu nedeniyle 46/2000 sayılı Yasa'nın 3 ve 12. maddelerini inceledikten sonra, bu Yasa'nın Fasıl 113'ün tasfiye hükümlerinin uygulanmasını etkilemediğini kabul etmiştir.- Bidayet Mahkemesi Mavi 68'de şöyle demiştir:

"Müsteddaleyh Şirket 1.7.2009 tarihinde KKTC Şirketler
Mukayyitliği nezdinde MŞ 04591 sayı ile mesuliyeti
mahdut Limited bir şirket olarak tescil ve kayıt
edilmiştir. (Emare 9) Şirketin kaydı Fa-sıl 113
Limited Şirketler Yasası altında yapılmasına rağmen
Offshore bir banka olmasından dolayı şirketin
tüm faaliyetleri Off Shore Bankacılık Hizmetleri
Yasası 46/2000'e göre KKTC hudutları haricinde
gerçekleştirme zorunlu-luğunda olduğu belirtilmiştir.
46/2000 sayılı Yasa'nın 3.üncü maddesi ile
12.nci maddesi aşağıda olduğu gibidir.

3. "Bu Yasanın amacı, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti finans sektörünün uluslararası
finans sektörü ile en-tegrasyonu hedefine ve ülke
ekonomisi ile istihdama olumlu katkılar sağlamak
ve offshore bankaların faaliyetlerini
düzenlemektir."

12.(1) "Bakanlık ve Merkez Bankası, offshore
bankaların faaliyetlerini bu Yasa k-urallarına
uygunluk açısından denetlemeye yetkilidir.
Ayrıca, Bakanlık ve Merkez Bankasının
Şirketler Yasası, Vergi Yasaları, Bankalar Yasası,
Para ve Kambiyo Yasası, Kara Paranın Aklanmasının
Önlenmesi Yasası kuralla-rı uyarınca bankaları
denetlemesine ilişkin kurallar offshore bankalara
da uygulanır ve Bakanlık ve Merkez Bankası
offshore bankaları bu Yasalar açısından denetler."

Yasanın amacını ve denetimle ilgili 12.
maddeyi incele-diğimizde Müstedaaleyhin tasfiyesi
ile herhangi bir ilgisinin olmadığı, Merkez Bankası
tarafından denetleme yetkisi haricinde bir düzen-
lemenin olmadığı anlaşılır.
Dolayısıyla Müstedaaleyh şirket Fasıl 113
tahdında kuru-lmuş bir şirket olduğu nedeniyle
tasfiye konusunda uygulanması gereken mevzuatın
Fasıl 113'ün ilgili hükümleri olduğu kanaatindeyiz
ve bu konuda bulguya varırız. Bu bulgumuz ışığında
Müstedaaleyhin bu konudaki taleplerinin iptalini-
uygun buluruz."


Gerek 46/2000, gerekse 41/2008 sayılı Yasalar incelendiği zaman, bu Yasaların sadece Offshore Bankaların veya Uluslararası Bankacılık Birimlerinin denetimiyle alakalı oldukları ve kayıtlı limited şirket konumunda olan, denetledik-leri kuruluşların şirket kimliklerini etkilemedikleri görülür. Bu durumda, Bidayet Mahkemesi, Müstedaaleyh Bankaya Fasıl 113'ün tasfiye hükümlerinin uygulanacağını kabul etmekle hata yapmış değildir. Bu nedenle, 6. istinaf sebebi de ret ve iptal edilir.

-Netice olarak, Bidayet Mahkemesinin 24.5.2010 tarihli kararı aynen onaylanır ve İstinaf Edenin istinafı tümüyle ret ve iptal edilir.

İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.



Şafak Öneri Narin F. Şefik Ahmet Kalkan
Yargıç - Yargıç Yargıç


26 Temmuz 2013



15






Full & Egal Universal Law Academy