Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 66/2004 Dava No 20/2009 Karar Tarihi 20.11.2009
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 66/2004 Dava No 20/2009 Karar Tarihi 20.11.2009
Numara: 66/2004
Dava No: 20/2009
Taraflar: İsmet Akol ile Limasol Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd. ve Garanti Bankası A.Ş. arasında
Konu: Kredi kartı - Kredi kartı ile yapılan işlemlerde tarafların sorumluluğu
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 20.11.2009

-D.20/09 Yargıtay/Hukuk 66/04
(Dava No:667/02 Girne)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Mustafa H.Özkök,Seyit A.Bensen,Necmettin Bostancı.

İstinaf eden: İsmet Akol, Mersin - Tü-rkiye
(Davacı)

- ile -

Aleyhine istinaf edilen:1-Limasol Türk Koop.Bankası Ltd.Girne
2-Garanti Bankası A.Ş.Büyükdere Cad.
No.63 80670 Maslak - İstanb-ul
(Davalılar)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Ünver Bedevi
Aleyhine istinaf edilenler namına: Avukat Gözel Halim



Girne Kaza Mahkemesi Başkanı Talât D.Refiker ile Yargıç Beril- Çağdal'ın 667/02 sayılı davada 31.10.2003 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapılan istinaftır.

--------------

H Ü K Ü M

Mustafa H.Özkök: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü sayın Yargıç Necmettin Bostancı okuyacaktır.

Necmettin Bostancı: D-ava ile ilgili zamanlarda Girne Denizkızı Otelindeki Casinonun işletmecisi olan Davacı, Girne Kaza Mahkemesinde Davalılar aleyhine ikâme ettiği davada, Davalı No 1 ile yaptığı sözlü ve/veya yazılı bir anlaşma uyarınca işyerine (casinoya) Osmanlı Bankası'na- ait kredi kartı cihazı (pos makinesi) temin ve tahsis edildiğini, sözkonusu cihazı kullanarak, Davacının fiş ve nakit para vermeyi, Osmanlı Bankası'nın da belli bir komisyon kestikten sonra parayı Davacının hesabına yatırmayı, karşılıklı olarak kabul ve t-aahhüt ettiklerini, 24/9/2000 tarihinde üç yabancının kredi kartı kullanmaları ve pos makinesinin de onay vermesi sonucu, o günkü kurdan 85,370,000,000 TL'sına tekabül eden 130.000 ABD Doları ödendiklerini, Davalı 1 ve Osmanlı Bankası'nın söz konusu mikta-rı talep edilmesine rağmen ödemediklerini, Davalı 2'nin Osmanlı Bankası'nın tüm hak ve yükümlülüklerini devraldığını, Davalı 1'in dava ile ilgili zamanlarda, kredi kartları ile ilgili Osmanlı Bankası'nın KKTC'ndeki muhabir bankası olduğunu, kredi kartları -ile ilgili işlemlerini yürüttüğünü, sözkonusu bankanın agenti, temsilcisi ve/veya vekili olduğunu, Davalıların söz konusu meblâğın ödenmemesinden müştereken ve/veya münferiden sorumlu olduklarını iddia ile 130.000 ABD Doları meblâğı, bu miktar üzerinden 2-4/9/2000 tarihinden tediye tarihine değin senevi %25 faiz ve/veya zarar ziyan ve dava masraflarının ödenmesi için hüküm ve emir talep etmiştir.

Davalılar, Davacının talep takririne karşılık müdafaa ve mukabil talep takriri dosyalamışlardır. Davalılar söz- konusu layihalarında öncelikle 3 tane iptidai itiraz ileri sürmüşlerdir. Bunlar (1) üye iş yeri sözleşmesinde, üye iş yeri olarak "Denizkızı Otel" görüldüğü ve sözleşmeyi Davacı yetkili kişi olarak imzaladığı için, Davacı davasında Ticari Ünvanı ile birli-kte gösterilmeli idi. Böyle yapılmaması usulsüzlüktür. (2) Üye iş yeri sözleşmesinde, kredi kartı hamillerinin, kredi kartlarını her türlü mal ve hizmet alımında kullanacakları ve kredi kartı ile nakit ödeme yapılamayacağı hususu açıkca düzenlendiği halde,- Davacı bu hükümlere uymadı ve sözleşmeye aykırı hareket etti. (3)söz konusu sözleşmede, uyuşmazlık halinde İstanbul ve/veya Türkiye yetkili mahkemeleri ile icra müdürlüklerinin yetkili olacağı düzenlenmiş olduğu için Dava Girne'de ikâme edilemezdi; şeklin-dedir.


Davalılar müdafaalarına devamla genel olarak Davacının iddialarını reddetmişler, kredi kartı ile fiş veya nakit para vermeyi kabul etmediklerini, bunun sözleşmeye aykırı olduğunu, keza Davacının kartla ilgili kabul esnasında yapılması gereken işl-emleri yapmamakla, provizyon merkezinden onay istememekle de sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, işlemlerin asıl kart sahipleri tarafından değil kopyalanmış kartlarla yapıldığını, kendilerinin Davacıya karşı bir sorumluluklarının olmadığını, Davacıya kulla-nılan kartların kopyalanmış olduğunu öğrenmeden önce 20,000,000,000 TL ödeme yaptıklarını iddia ederek Mahkemeden Davacının davasının reddini ve mukabil talep yoluyla da 20,000,000,000 TL'sının kendilerine ödenmesi doğrultusunda hüküm talep etmişlerdir.

-Davacı, Davalıların müdafaa ve mukabil talep takririne karşılık, müdafaaya cevap ve mukabil davaya müdafaa takriri dosyalayarak, Davalıların iddialarını reddetmiş ve kendi talep takririndeki iddialarını yinelemiştir.

Davalılar, davanın ileriki safhasında- yetki ile ilgili iptidai itirazlarını ve mukabil talebi geri çekmişlerdir. Diğer iptidai itirazlarının davanın akışı içerisinde görüşülmesini saklı tutmuşlardır. Davalıların iptidai itirazlarla ilgili herhangi bir istinafları yoktur.

Alt Mahkeme huzuru-nda Davacı, davasını ispat amacıyla, kendisi şahadet vermiş ayrıca (3) tanık dinletmiştir. Davalılar ise toplam (5) tanık dinletmişlerdir.

Davayı dinleyen tam teşekküllü Kaza Mahkemesi, Davacının davasını kanıtlayamadığı kanaatine vararak, Davacının dava-sını reddetmiştir. Huzurumuzdaki istinaf bu red kararına karşı olup istinaf ihbarnamesi (10) istinaf sebebi içermektedir.

Davacının istinaf sebeplerini (5) başlık altında toplamak mümkündür.
Alt Mahkemenin yaptığı bazı bulgular şahadete dayanmamaktadır, l-ayihalarda yer almayan hususlarda şahadet ibrazına izin vermiştir, bu bağlamda Emare 7 sözleşmenin 17'nci maddesindeki şartların gerçekleştiği hususunda bulguya varmakla hatalı davranmıştır.
Emare 7 Üye İşyeri Sözleşmesi boşluklar içeren bir
sözleşme- olduğu için, boşlukların genel işlem şartları
nazara alınarak doldurulması gerektiği, buna bağlı
olarak sözleşmenin Davacı aleyhine olduğu oranda,
geçersiz olduğu veya Davacı lehine yorumlanması
gerektiğini nazara almamakla hata-lı hareket etti.
Sözleşme imzalatılmış olmasına rağmen Davacıya verilmediğini böyle bir durumda genel işlem şartla-rının uygulanması gerektiğini nazara almamakla, keza Davalı 1 ile arasında yapılmış olan sözlü anlaşmayı ve Davalı 1 ile Davalı 2 arasındaki -vekil, müvekkil ilişkisini nazara almamakla hatalı davranmıştır. Keza Davalıları sorumlu bulmamakla hatalı davranmıştır.
Alt Mahkeme, dava konusu meblâğı 130.000 ABD Doları değil de 85.370.000 TL belirlemekle hatalı davrandı.
Davacının kusuru olmadığı bir -ortamda riskin Davalılarda olduğu hususunda bulgu yapmamakla hata etmiştir.

Alt Mahkeme huzurundaki şahadet ve Mahkemenin bulgularına göre, dava ile ilgili olgular aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Türkiye Cumhuriyetinde Bankacılıkla iştigal eden Osmanlı- Bankası A.Ş, Davalı 2 olan Garanti Bankası bünyesine katılmış ve sözkonusu banka, Osmanlı Bankası A.Ş'nin tüm hak ve mükellefiyetlerini devralmıştır. İlgili zamanlarda Osmanlı Bankasının Kıbrıs'taki muhabir bankası Davalı 1 Limasol Türk Kooperatif Bankası- Ltd olup, bu banka, Garanti Bankası bünyesine iltihak edip, tüzel kişiliği sona erene kadar, Osmanlı Bankasının, daha sonra ise Garanti Bankasının adına muhabir banka sıfatıyla KKTC'nde işlem yapmakta, işlem kabul etmekte, ayrıca kredi kartı cihazı (pos m-akinesi) tahsis etmeye yetkili bulunmakta idi.

Girne'de Denizkızı Hotel Casinosunu işleten Davacının, söz konusu casinoya kredi kartı cihazı takılması için Davalı No 1'e müracaatı üzerine, önce 25/1/2000 tarihinde Davacı adına, Davalı 1'in Girne Şubesi n-ezdinde alacaklı cari hesabı açıldı ve akabinde casinoya Davalı 1 tarafından, kredi kartı cihazı (pos makinesi) takıldı. Söz konusu cihazdan nakit para da çekilebilmekte idi. Çekilen miktarlar günlük olarak Davacının hesabına yatırılmakta idi.

24/9/2000 -tarihinde Arap oldukları söylenen (3) yabancı uyruklu şahıs, Denizkızı Hotel Casinosuna giderek 2 adet kartla bahis konusu edilen kredi kartı cihazından 85,370,000,000 TL çektiler. Bu paraya karşılık, kumar oynamaları için casino işletmecisi tarafından 130-.000 Dolarlık fiş verilmiştir. Casino görevlisi tarafından, sözkonusu kişilerin pasaportlarının fotokopileri alındı. Her üç pasaporttaki, doğum tarihi aynı, anne isimleri aynı, pasaportların verildiği tarih aynı, ancak hamillerin isimleri farklı, resmin al-tındaki pasaport numaraları ikisinde aynı, birinde farklı, resmin üzerindeki pasaport numaraları ise farklı idi. Davalı 1'in müdürü bu durum karşısında konuyu polise havale etmiştir. Osmanlı Bankası tarafından yapılan ikazda da sahte kart kullanıldığı bilg-isi Davalı 1 yetkililerinin bilgisine getirilmiş ve pos makinesi aynı gün casinodan geri alınmıştır.

Polis tarafından yapılan soruşturmada, sözkonusu (3) kişinin KKTC'ne giriş ve çıkışlarının olmadığı tespit edilmiştir.

Alt Mahkeme, hükmünde taraflar a-rasındaki ihtilâflı noktaları ise aşağıda belirtildiği şekilde tespit etmiştir.

Davacıya göre, Emare 7 olan Visa üye işyeri sözleşmesini imzalamış olmakla birlikte, sözleşmede yer alan boş yerler doldurulmadığı, keza sözleşmenin bir sureti kendisine veri-lmediği cihetle sözleşme kendi lehine olduğu oranda geçerlidir. Kendisi para çekme işlemi esnasında gerekli önlemleri aldı, gerek Emare 7 hükümlerine gerekse Davalı 1
ile vardıkları mutabakat şartlarına uydu, her çekilişte kredi kartı onay verdi, daha son-ra gün sonu onayı alındı, bahse konu kredi kartlarının kullanılmasında davaya konu meblâğın çekilmesinde bir yanlışlık veya eksiklik yoktur. Kartlar sahte değildir, olsa bile bunun riski Davalılara aittir.

Davalılara göre, Davacı, pos makinesinden kredi -kartı
ile nakit çekimine izin vermekle, provizyon merkezinden onay istememekle, kart kabülünde yapılması gereken işlemleri, yapmamakla sözleşmeye özellikle madde 4,5 ve 8'e aykırı hareket etti, kartların sahte olduğunu bildiği halde, kullanan kişilerle iş-birliği yaparak, meşveretleşerek, mezkûr kartların kullanılmasına fırsat verdi, bu nedenle kendilerinin herhangi bir sorumlulukları veya ödeme mükellefiyetleri yoktur.

Neticede Alt Mahkeme, taraflar arasında aktedilen ve Emare 7 olarak Mahkemeye ibraz ed-ilen "Üye İşyeri Sözleşmesi" nin 17'nci maddesinin, ödenen satış belgeleri (slipler) tutarının karşılıksız çıkması, nakit çekilişlerde yurt dışından transfer yapılmaması halinde, bankanın üye işyerine yaptığı ödemeyi geri talep etme hakkı olduğu, düzenleme-sini göz önüne alarak, başka bir ifade ile, Davalıların hareketinin Emare 7 sözleşmeye uygun olduğu sonucuna vararak, Davacının davasını reddetmiştir.

Davanın Alt Mahkemedeki safahatını özetledikten sonra, istinaf sebeplerini inceleyebiliriz.

Davacı Av-ukatı istinafın duruşması esnasında yukarıda
özetlenen istinaf sebeplerini izaha matuf özetle aşağıdaki iddiaları yapmıştır.

Dava konusu yazılı sözleşme Davacıy-a verilmedi. Konuyla ilgili Davacı Avukatı, Osmanlı Bankası ile imzalanan davaya konu sözleşme kendisine verilmediği için kendisini bağlamamaktadır. Sözleşme exclusion clauses içerdiği için aleyhine kullanılamaz.

Sözkonusu maddeler, hazırlayanların kendi -sorumluluklarını üzerlerinden atmak için sözleşmeye konulan maddelerdir. Bu meyanda Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd ile Davacı arasında bir sözlü anlaşma vardır. Davacı sözleşmeyi okumamıştır, sadece imzalamıştır. Olayın sözleşmenin imzalanması ile bit-mediğini exclusion clauses (bu terimler genel işlem şartları olarak tercüme edilmiş ve kullanılmıştır) gereği sözleşme aleyhine yorumlanmamalıdır. Avrupa'da ve Türkiye'de genel işlem şartları ile ilgili yasal düzenleme mevcuttur, ancak memleketimizde böy-le bir düzenleme mevcut değildir. Mukavele kuralları yorumlanırken güçsüz olanın lehine yorumlanmalıdır. Bu tür sözleşmeler genellikle matbudur, karşı tarafça hazırlanmakta kendi lehine hükümler içermektedir ve diğer akit tarafı korumamaktadır. Mahkemeler- yorumlarıyla ağır şartları hafifletmeli, etkisini azaltmalı, eşitsizliği gidermeli, bu konuda İngiltere'de Mahkeme kararı vardır. Pos cihazının Osmanlı Bankası'na ait olması ve onlarla arasında yazılı mukavele olması, Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'-le sözlü bir anlaşma yapmış olması, hesabı orda açmış olması, Davalı 1 bankanın Davacıya sözlü talimat vermesi nedeniyle, Davalı 1 bankanın yükümlülüğü ortadan kalkmamaktadır, önemli olan tarafların gerçek iradeleridir.

Paranın Osmanlı Bankasına transfer -edilip edilmeme konusu.

Transferin yapılıp yapılmaması önemli değildir. Çünkü sorumluluğu etkilememektedir. Sorumluluk vardır. Mahkemenin "yurt dışından para transferi yapılmadı" bulgusu hatalıdır. Çünkü Davalının layihasında bu husus yer almamıştır. Tran-sfer yapılsın yapılmasın, asıl, sorumlu olduğu için, vekili olan Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'de sorumludur. Müvekkili yurt dışında olan vekil şahsen sorumludur.

Sahtekârlık halinde risk kimde olmalıdır?

Bu konuda da müstenif Avukatı özetle, üye i-şyeri olarak Davacı üzerine düşeni yerine getirdi, işlem esnasında sistem onay verdi, gün sonu onayı verildi, sahtekârlık kendisinden kaynaklanmamaktadır, böyle bir durumda sorumluluğun iş yerinde olmaması gerekir. Ayrıca Davacı ve temsilcilerinin herhangi- bir hatası ve yolsuzluğu yoktur. Davalılar, iddia ettikleri meşveretleşmeyi ve kartların sahte olduğunu ispat edemediler.

Davada zikredilen üç yabancı şahıs, pos makinesinden 130.000 ABD Dolarına tekabül eden 85.370.000 TL'sı çekmiştir. Bu nedenle Mahkem-e, çekilen paranın 130.000 ABD Doları olduğu yönünde bulgu yapmalıydı.

Davalılar Avukatı ise istinafın duruşması esnasında Mahkemeye yaptığı hitabında özetle, kartı kullanan kişilerin KKTC'ne giriş ve çıkışlarının olmadığı hususunda bulgu yapıldığını, bu- meselede Davacıdan gerek Osmanlı Bankası'nın gerekse Limasol Türk Kooperatif Bankası Ltd'in komisyon almadığını, emare üye iş yeri sözleşmesinin Avrupa'da yapılanlarla hemen hemen aynı olduğunu, TC hükümetinin 23/2/2006'da geçirdiği bir yasa ile, sözleşme-deki hükümlerin hemen hemen tümünü kanunlaştırdığını, kanuna göre sigorta primini kart hamili öderse kartı ısdar eden Bankanın 150 YTL'ye kadar sorumlu olduğunu, kart çekme sırasında sözleşmenin ilgili şartlarına uyulmadığını, Alt Mahkemenin bu konuda bulg-u yaptığını, keza Mahkemenin Suudi Arabistan bankasında sahteleme olduğu ve kartı kullanan kişilerin o bankada hesapları olmadığı yönünde bulgu yaptığını, Arap bankasından gelen bu konudaki yazıları kendilerinin emare olarak ibraz ettiklerini, Alt Mahkemen-in kararının hatalı olmadığını ileri sürmüştür.

Tarafların yukarıda özetlenen iddialarının değerlendirilmesine gelince;

Sistemin onay vermesi, gün sonu onayının alınması, acaba sözleşme hükümlerini ortadan kaldırır mı veya bazı sözleşme hükümlerini ha-riç tutmayı gerektirir mi? kanaatimizce bu sorunun cevabının olumsuz olması gerekir. Çünkü Davacı Avukatının da kabul ettiği gibi bu hususta KKTC'nde bir yasa mevcut değildir. Tarafların iddiasına göre konuyla ilgili Türkiye'de ve İngiltere'de yasal düzen-leme yapılmıştır. KKTC'nde bu konuda bir yasa mevcut olmadığı için sözleşme hukuku kuralları uyarınca yapılmış sözleşmeye itibar etmek gerekecektir. Ortada bir sözleşme olduğuna göre, o sözleşmenin kurallarına uymak gerekir. Alt Mahkeme sözleşme hükümlerin-e itibar etme yönüne gitmeyi tercih etmekle doğru hareket etmiştir. Alt Mahkemenin bu yöne gitmesi sonucu vardığı netice doğru mu?
Davalılar müdafaa takrirlerinde, kullanılan kartların sahte olduğu iddiasında bulunmuşlardır. Ancak, Alt Mahkeme hükmünde ka-rtların sahte olduğu hususunda bulgu yapmamıştır. Aksine kartların sahte olduğu sonucuna varılmasının mümkün olmadığı yönünde bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme, yurt dışında ısdar edilmiş kartların kullanılması sonucu, Arap Bankasının 85,370,000,000 TL'sını D-avalı 1 bankaya transfer etmediğini belirterek, böyle bir durumda Davalı 1 bankanın sözleşmenin 17'nci maddesine göre parayı Davacıya ödememe hakkı olduğu sonucuna varıp bu doğrultuda bulgu yapmıştır.

Davacı taraf, yukarıda da belirttiğimiz gibi "paranın- yurt dışından transfer edilmediği" yönündeki Alt Mahkeme bulgusunun, bu konuda layihalarda iddia olmadığı için veya bu husus layihalarda yer almadığı için, geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Paranın yurt dışından transfer edilmemesi, Davalılara sözleşmenin- 17'nci maddesi gereği kart bedelini üye iş yerine eğer ödeme yapmışsa geri talep etme hakkı vermektedir.

Alt Mahkeme huzurunda Emare 2 olan, Davacı Avukatına muhatap 28.9.2001 tarihli yazıda, Davalı 1'in Genel Müdürü gerekli virmanın yapılmadığını Dav-acı Avukatının bilgisine getirmiştir. Konu yazının ilgili kısmı aynen şöyledir:

"24 Eylül 2000 tarihinde müvekkiliniz tarafından kullandırılan kartların kabulünde müvekkilinizin iş yerinde yapılması gereken işlemler yapılmamış ve netice itibarı ile d-e kullandırılan kartların sahte ve/veya geçersiz oldukları kredi kartları açısından bağlı olduğumuz dış muhabir bankalar ve kullandırılan kartların ait oldukları bankalarca saptanmış ve talep edilen meblâğı müvekkilinizin hesaplarına kaydedilmesi için gere-kli virmanı yapmamışlardır."

Nitekim, Davacı da talep takririnde bu gerekçelerin ileri sürülerek kendisine ödeme yapılmadığını belirtmektedir. Davacının istinaf sebeplerinde yer alan, Alt Mahkemenin layihalarda yer almayan hususlarda şahadet kabul edip bu-lgu yaptığı, iddiaları bu noktaya münhasırdır.

Gerekli virmanın yapılmadığı nedeni ile kendisine ödeme yapılmadığı hususunda bildirim yapıldığı iddiası, Davacının talep takririnin 10. paragrafında yer almaktadır. Konu 10'ncu paragraf aynen şöyledir:

- "10- Davacının müteaddit taleplerine rağmen Davalı No.1 ve/veya Osmanlı Bankası ve/veya Davalılar dava konusu borçlarını ödememişler ve/veya ödemekten imtina etmektedirler ve/veya ödememektedirler, borç muacceldir ve Davacı talep eder. Davacının, Avukat- vasıtası ile Davalı No 1'e ve Osmanlı Bankasına göndermiş olduğu 20/9/2001 tarihli ihbara Davalı No 1'den 28/9/2001 tarihli bir yanıt gelmiş ve özetle bu meselede Davacının işyerinde kart kabullerinde uygulanması gereken sözleşme kurallarına uyulmadığı, k-ullanılan kartların sahte ve/veya geçersiz olduğunun ilgili dış bankalar tarafından saptanmış olduğu ve bu dış bankaların talep edilen miktarın Davacıya ödenmesi için gerekli virmanı yapmadıkları öne sürülmüştür."

Davalılar müdafaa takririnde açıkça ve -spesifik olarak bu iddiayı reddetmemişlerdir. Buna karşılık, Davalılar, müdafaa ve mukabil talep takririnde, Davacının talep takririnin muhtelif maddelerini reddetmeleri yanında, 11.paragrafta talep takririnin 7 ve 8. paragrafını reddettikten sonra müdafaa- takririnin 12 (a)paragrafında şöyle demektedirler:

"12-a) Davalılar, talep takririnin mütebaki
paragraflarındaki aleyhlerine olan tüm iddia ve
savları ret ve inkar ederler. Davacının iddiaları
ışığında davalıların, davacıya karşı hi-çbir sorumluluk ve/veya mükellefiyetleri yoktur veya davacının iddia ettiği gibi bir mükellefiyet ve sorumlulukları doğmamıştır. Davalılar, müdafaa olarak davacı ile talep takririnin (7)'inci paragrafında zikredilen kişilerin işbirlikçi olduklarını ve/veya- meşveretleşerek ve/veya birlikte hareket ederek ve/veya anlaşarak başkalarına ait kopyalanmış ve/veya çalınmış ve/veya sahtelenmiş kartla davalılardan haksız ve mesnetsiz kazanç sağlamağa çalıştıklarını iddia ederler. Davacı değil üzerine düşeni yapmak ak-sine tam tersini yaparak ve kasıtla kopyalanmış kartın kullanılmasına fırsatı vermiştir. Davalıların davacıya karşı ne muaccel olmuş ve ne de muaccel olmamış hiçbir borçları yoktur."


Tekrarlamak gerekirse, virmanın yapılmadığı iddiası, yukarıda alıntı-sı yapılan yazıyla Davacıya bildirilmiştir. Davacı da bu hususu yukarıda da görüldüğü gibi kendi talep takririnin 10.paragrafında zikretmiştir. Davalılar tarafından verilen müdafaa takririnin 12.paragrafında aleyhlerine olan hususlar reddedilmiştir, kendi -lehlerine olan hususlar reddedilmemiştir.

Paragraf 12'deki ifadeyi kayıtsız şartsız ret olarak kabul ettiğimiz takdirde, Davalılar ödeme yapmadıkları yönündeki iddiayı reddetmiş olacaklardır. Bunun aksini düşündüğümüz zaman, borcun, ödenmiş olması gerek-ir ki, konu 12.paragrafta murad edilen bu değildir. Bu böyle olmuş olsaydı, o zaman davada paranın ödenip ödenmediği tartışılacaktı, halbuki davada ödememe neden ve gerekçeleri tartışılmıştır. Yukarıdakiler ışığında müdafaa takririnin 12.paragrafındaki ret- iddiasını, virman geçekleşmediği için ödeme yapılmadı, iddiasını ortadan kaldırır ve bu iddiayı reddeder şeklinde algılamamız doğru olmaz. Kaldı ki Davalıların lehlerine olan hususların ne olduğu konusunda, Davacının bir tereddütü olması halinde, bu konud-a munzam tafsilât talep edebilirdi bu yapılmamıştır.

Yukarıda belirtilenlerden de anlaşılacağı üzere Alt Mahkeme, dış bankalar tarafından virmanın yapılıp yapılmadığı hususunda şahadet dinlemek ve bu konuda bulgu yapmakla layiha dışına çıkmış değildir.

-Davalı 1'in sorumluluğu konusuna gelince; Davalı 1 ile Davalı 2 arasındaki münasebeti düzenleyen herhangi bir anlaşma Mahkeme huzurunda mevcut değildi. Alt Mahkeme huzurundaki şahadet ışığında, Davalı 1'in Davalı 2'nin muhabir bankası olduğu hususunda bul-gu yapmıştır. Davacı talep takririnde, Davalı bankalar arasında vekâlet ilişkisi olduğunu iddia etmesine rağmen, Alt Mahkeme huzurundaki şahadet, bu ilişkiyi ortaya koymaya yeterli değildi. Bu nedenle Alt Mahkeme, Davalı 1 bankanın, Davalı 2 bankanın muhab-ir bankası olduğu Davalılar arasında vekil, müvekkil ilişkisi olmadığı sonucuna varmakla bir hata yapmış değildir. Alt Mahkeme Davalı 1 bankanın muhabir banka olduğu bulgusuna vardıktan sonra herhangi bir sorumluluğu olmadığı sonucuna varmakla da hata yapm-ış değildir. Keza Alt Mahkeme, Davalı 1 banka ile Davacı arasında sözlü bir anlaşma olmadığı sonucuna varırken önünde yeterli şahadet vardı. Dolayısıyla Alt Mahkeme Davalı 1 ile Davacı arasında sözlü anlaşma olmadığı sonucuna varırken bir hata yapmış deği-ldir.

Risk ve sigorta konusuna gelince; Alt Mahkeme, paranın transfer edilmemesi halinde riskin kimde olacağı hususunda
bir bulgu yapmış değildir. Taraflara sorumluluk yükleyen bir durumun olması halinde risk ve sigorta konusunun tezekkür edilebilmesi i-çin bu konuda taraflar arasındaki sözleşmede hüküm bulunması veya bu konuda yasal bir düzenleme olması gerekir. Yukarıda tarafların beyanlarını aktarırken, Türkiye'de bu konuda yasa ısdar edildiği ve sigorta bedelinin ödenmesi halinde 150 TL'ye kadar olan -meblâğların sigortaya tabii olduğu bilgisini aktarmıştık. Ülkemizde bu konuda bir yasa olmadığı için risk ve sigorta konusunda sözleşme dışında başka kuralların uygulanması gerektiği hususunda fikir beyan etmemiz doğru olmaz.

Alt Mahkeme hükmünde, Davacı -tanığı 3'ün kredi kartı kontrolünde dikkatsizlik gösterdiği ve kartı ibraz edenlerin kimlik kontrolünü layıkı vechile yapmadığı bulgusuna varmış, ancak Davalıların müdafaa takririnde isim ve imza kontrolünün yapıldığını kabul etmeleri nedeniyle kimlik kont-rolünün layıkı vechile yapılmadığı, dikkatsiz davranıldığı yönünde bulgu yapamayacağını belirtmiştir.

Yukarıda belirtilenler ışığında 1,2,3 ve 5 rakamları ile gösterilen başlıklar altında topladığımız istinaf sebeplerini reddederiz.

4.başlık altında s-erdettiğimiz istinaf sebebinin incelenmesinin sonucu değiştirmeyecek olmasına rağmen, bu husustaki görüşlerimizi de belirtmekte yarar görürüz.

Pos cihazından yapılan çekimler, Türk Lirası olarak gerçekleşmiştir. Çekimden sonra, çekilen Türk Lirasına teka-bül eden Dolar miktarında fiş alınmış olması, başka bir ifade ile Türk Lirasının Dolara çevrilerek o miktarda fiş alınmış olması, Türk Lirası ile yapılmış olan temel işlemi değiştirmez. Bu nedenle Alt Mahkeme dava konusu meblâğı
85,370,000,000 TL olarak b-elirtmekle hatalı davranmış değildir.

Netice olarak, istinaf red ve iptal edilir.



Meselenin kendine has olgularını nazara alarak, masraflarla ilgili herhangi bir emir vermemeyi uygun gördük.




Mustafa H.Özkök Seyit A.Bensen Necmettin Bos-tancı
Yargıç Yargıç Yargıç



20 Kasım, 2009





10






Full & Egal Universal Law Academy