Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 60/2014 Dava No 22/2014 Karar Tarihi 25.07.2014
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 60/2014 Dava No 22/2014 Karar Tarihi 25.07.2014
Numara: 60/2014
Dava No: 22/2014
Taraflar: Vegamar Denizcilik ve Ticaret Ltd. ile Gumhouria Bank Zliten Branch,Libya ve diğerleri arasında
Konu: Ara emri - Tek taraflı ara emri- Ara emri vermenin şartları - Ara emri istidasında davanın easının incelnmemesi gereği - İstisnai hallerde ara emri istidasında davanın esasının incelenebilmesi. Ara emrinin uygulanma olanağının ortadan kalkması - Uygulanma olasılığı bulunmayan bir emir vermekten kaçınılması gereği. Yetki - Deniz hukuku davalarında, yetki konusunun, ancak davalı tarafından gündeme getirilmesi halinde ele alınması. Lien hakkı - possesory lien hakkı.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 25.07.2014

-D.22/2014 Yargıtay/Hukuk 60/2014
(G/Mağusa Deniz Hukuku No:4/2014)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F.Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Emine Dizdarlı

İstinaf eden: Vegamar Denizcilik ve Ticare-t Ltd.,Seyhan
Sok.Burak No:1 Apt.Zemin Kat Ayluga, Gazimağusa

(Davacı)
ile -

Aleyhine istinaf edilen:1.Gumhouria Bank Zliten Branch,Libya
2.Elsanabel- Alkadra Co.Exp Imp,Zliten
Libya
3."M/V Şht Hüseyin Akil" gemisinde
yüklü olan 1,934 metrik ton
ağırlığındaki galvaniz boru yükü,
- Gazimağusa Limanı

(Davalılar)


A r a s ı n d a.


İstinaf ed-en namına: Avukat Çetin Veziroğlu ve Avukat Burcu
Sertbay
Aleyhine istinaf edilenler namına:Hazır yok,istida tek taraflı


Gazimağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Gülden Çiftçioğlu'nun, Deniz Hukuku 4/2014 sayılı davada, 2.4.2014 tarihind-e verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


------------


H Ü K Ü M


Narin F.Şefik: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Emine Dizdarlı okuyacaktır.

Emine Dizdarlı: İstinaf Eden Davacı KKTC'de tescil edilmiş bir şirket olu-p, M/V ŞHT HÜSEYİN AKİL gemisinin sahibidir. Davacı, Mağusa Kaza Mahkemesinde dosyaladığı 4/2014 sayılı Deniz Hukuku yetkisine giren davada, 5.3.2014 tarihinde ilan edilen ve genel avaryadan doğan 202,337 ABD dolar meblağın, buna bağlı olarak oluşan günlük- 2000 ABD Dolar'ı masrafın ödenmesini ve M/V ŞHT HÜSEYİN AKİL gemisinde yüklü 1934 metrik ton ağırlığındaki galvaniz boru niteliğindeki yükün ve/veya Davacının alacağına tekabül eden kısmının satılmasını talep etti.

Aynı gün Davacı, tek taraflı (ex-p-arte) bir istida dosyalayarak, dava dinlenip sonuçlanıncaya kadar ve/veya Mahkemenin uygun göreceği bir süre için, 24.3.2014 tarihinde Gazi Mağusa Limanına getirilen, Davalı No.1 ve Davalı No.2'ye ait yüke müdahalede bulunmalarını men eden bir emir talep e-tmiştir. Tek taraflı yapılan bu istida, Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 48 Nizam 2, 1893 Kıbrıs Deniz Hukuku Yetkisi Nizamları madde 203,237 ve 9/76 Mahkemeler Yasası madde 38 ve 41'e istinat etmektedir. Tek taraflı istidayı dinleyen Bidayet Mahkemesi-, talep edilen geçici ara emrini vermeyi reddetti. İstinaf bu karardan yapılmış olup, 13 istinaf sebebi içermekle birlikte, bu istinaf maksatları bakımından istinaf sebeplerini aşağıda sıralanan üç başlık altında inceleriz:

İlk Mahkeme, ara emri istidasın-ı bir sonuca ulaştırırken ve/veya tek taraflı bir ara emrinin verilip verilmeyeceği hususunu tezekkür ederken, "yetki" konusunu resen değerlendirip, ara emri istidasını iptal etmekle hata etmiştir.
Bidayet Mahkemesinin genel avarya katkısı ile ilgili olara-k Davacının yük üzerinde "Maritime Lien" hakkı mevcut olduğu yönündeki bulgusu hatalıdır.
Bidayet Mahkemesi, ara emri koşullarının oluşmadığına karar vermekle hata yapmıştır.

Öncelikle, birinci istinaf sebebini ele almayı uygun buluruz. Genel ilke ol-arak, ara emri safhasında, davanın esasına girerek konuyu karara bağlamak hatalıdır. Bu nedenle de, Bidayet Mahkemelerinin ara emri verirken, davanın nihai neticesini etkileyecek kesin kararlar vermekten kaçınmaları gerekmektedir (Bak:Yargıtay/Hukuk 40/93)-. Ancak bazı istisnai durumlarda konunun esasına girilmesi kaçınılmaz olabilir. Her meseleyi kendine has olguları içerisinde incelemek gerekir (Bak: Yargıtay/Hukuk 60/87,D.17/87, Yargıtay/Hukuk 48/86 D.29/80).

Alt Mahkeme "yetki" konusunda, kararında şöy-le demiştir:

"Mahkeme huzurundaki mesele general average (müşterek avarya) katkı ve masrafları ile ilgili olduğu nedeniyle ve taraflar bu husustaki ihtilafın Londra'da hakem huzurunda görüşülmesi hususunda anlaşmaya vardıkları Emare 4'ten görüleceği üzere-, işbu başvurunun öncelikle başka bir irdelemeye girmeden "yetkisizlik" nedeni ile red ve iptal edilir."


M/V Şehit Hüseyin Akil gemisi, Kıbrıslı bir gemi olduğu ve KKTC kara sularında bulunduğu cihetle, ilk etapta Bidayet Mahkemesinin yetkisiz olduğunu- söylemek mümkün değildir.

Deniz hukuku davalarında, yetki konusunun, ancak Davalı tarafından gündeme getirildiği takdirde ele alınması tercih edilen bir husustur.

Bu konuda Carver on Carriage by Sea 13th edition volume 2 paragraf 2061'de şu sözler ye-r alır:
"-Jurisdiction in rem exercised over foreign ships.
The jurisdiction in rem is exercised over foreign
as well as over British ships, when they come
within the territorial jurisdiction of the
Admiralty Court, without regard to whethe-r the
same remedy might be had under the law of the
country to which the ship belongs."
- "Jurisdiction in rem (ayni yetki) Deniz Hukuku
Mahkemesinin bölgesel yetki alanına girildiği takdirde,
ayni çarenin, geminin kayıtlı olduğu ülkenin kanunlarında
var olduğuna bakılmaksızın, yabancı ve İngiliz gemiler
üzerinde kul-lanılır."
-
The Atlantic Star 1974 AC 436 sayfa 454'de, Lord Reid yetki konusunda şu görüşe yer vermiştir:


"I would draw some distinction between a
case where England is the natural forum for
the plaintiff and a case where the plaintiff
-merely comes here to serve his own ends. In
the former the plaintiff should not be 'driven
from the judgment seat' without very good
reason, but in the latter the plaintiff should,
I think, be expected to offer some reasonable
- justification for his choice of forum if the
defendant seeks a stay. If both parties are
content to proceed here ther-e is no need to
object. There have been many recent criticisms
of 'forum shopping' and I regard it as
undesirable."

- "İngiltere'nin Davacı için doğal Mahkeme olduğu ve Davacının İngiltere Mahkemelerine kendi menfaatini düşünerek geldiği durumlar arasında ayırım yapılmalıdır. Birincisinde çok iyi neden olmadan Davacının nerede dava açacağı ile ilgili karar verme hakkı -elinden alınmamalıdır. İkincisinde, Davalının işlemlerin durdurulmasını talep etmesi halinde, Davacının İngiliz Mahkemelerini seçmesini haklı gösterecek makul sebep göstermesi gerekecektir. İki tarafın da burada devam etmek istemesi halinde, itiraz etmeye -gerek yoktur. Yakın geçmişte forum shopping (mahkeme alış verişi) ile ilgili tenkitler yapılmaktadır ve ben bunu arzu edilir bulmuyorum."

-(Bak:The Eleftheria 1969 2 All E.R.sayfa 641)
-
Bidayet Mahkemesi yetkisi olmakla birlikte, resen Davalı huzurunda olmadan ve Davalı tarafından yetkisizlik iddiası yapılmadan yetkisizlik kararı vermekle hata yapmıştır.


İstinaf Eden, 1. başlık altında serdedilen istinaf sebebinde haklıdır.

İkinci- istinaf sebebi, Maritime Lien bulgusu ile ilgilidir.

Alt Mahkeme, Müstedinin Maritime Lien hakkı olduğu ile ilgili bulgusunu yaparken şöyle demiştir:

"Common Law'a göre, gemi sahibinin general average
katkısı ile ilgili olarak yük üzerinde Mar-itime Lien
hakkı mevcuttur.
Davacının yük üzerinde Maritime Lien hakkı varsa
Administration of Justice Act 1956 madde 3(3) altında
Davalı yük aleyhine deniz hukuku in rem dava ikame
edilmesi gerekir.
Ancak Davacı he-rhangi bir şekilde yük üzerinde
Davacının maritime lien hakkı olduğu hususunda
herhangi bir tesbit kararı (action in rem) Mahkemeden
talep etmiş değildir.
Davacı keza istidasında yükün tutuklanmasını da talep
etmiş değildir."
-
Bu konuda doğru bir yargıya varabilmek için, öncelikle hukuki durumun ne olduğunu araştırmamız gerekir.

Admiralty Jurısdiction and Practice, second edition, Nigel Meeson, par 1-40 ve 1-41'de şöyle denmektedir:

"The Maritime Lien.
It is a concep-t which is sui generis, but for practical
purposes it may be considered as a charge upon maritime
property, arising by operation of law and binding the
property even in the hands of bona fide purchaser for value
and without notice, but which- can only be enforced by an
admiralty claim in rem.
The classic definition of maritime lien was provided by
Sir John Jervis in The Bold Buccleugh (1851) 7 Moo.P.C. 367
where he said:
"Having its origin in the rule of the civil law, a
m-aritime lien is well defined by Lord Tenderden, to mean a
claim or privilege upon a thing to be carried into effect
by legal process...."
"Gemi rehni,-şahsına münhasır (sui generis) bir kavram
olmakla birlikte pratikte denizciliğe ait mal (maritime
property) üzerinde yasa marifetiyle doğan bir yükümlülüğü
anlatmaktadır. Bu hak veya yükümlülük tam fiyatı
karşılığında malı alan iyi niyetli a-lıcıyı da
bağlamaktadır. Ancak bu hak Deniz Mahkemesinde açılan deniz
davası (claim in rem) ile uygulanır.
Maritime Lien'in klasik tanımlaması Sir John Jervis
tarafından The Bold Buccleugh (1851) 7 Moo.P.C. 367
davasında yapılmıştır. Bu- tanımlama şöyledir:
Bu usulun (rule) başlangıç noktası medeni hukukun
içerisindedir. Lord Tenderton tarafından yapılan
tanımlamasına göre gemi rehni, kanun marifetiyle bir eşya
üzerindeki bir talep veya ayrıcalık hakkını kapsar."


Halsbur-y's Laws of England, third edition, Volume 35, para 1088. "Maritime Lien" başlığı altında şöyle denmektedir:

"There is a maritime lien against a ship and her freight
for all damage by collision done by that ship which is
caused by the negli-gence of the servants, either of the
owners or of those in whom the control of the ship is
vested with the consent of the owners, within the scope
of their employment. ........
A maritime lien exists against any vessel doing damage by- collision, and whether the collision was on the high seas or in the body of a country."

"Bir geminin hizmetkarlarının veya s-ahiplerinin onayı ile
geminin kontrolünü elinde bulunduran kişilerin
ihmalkarlıkları neticesinde bir çarpışma meydana geldiği
takdirde zarar gören kişinin gemiye ve yüküne karşı
maritime lien hakkı (gemi rehin hakkı) vardır."

-"Çarpışma neticesinde zarar gören gemiye karşı maritime lien hakkı vardır ve çarpışmanın açık denizde olması veya bu çarpışmanın bir ülke sınırları içerisinde yer alması lien hakkını hiç bir şekilde etkilememektedir."


Huzurumuzdaki bu meselede, Davacı Ş-irketin uğradığı zararın, bir gemi kazasından veya bir çarpışmadan kaynaklanmadığı aşikârdır. Davacının yük sahiplerinden talebi, gemide meydana gelen makine arızasının giderilmesi için
harcanan para ile ilgilidir ve/veya Müstedinin talebi müşterek avarya- olarak harcanan para ile ilgilidir. Bu itibarla, Davacının yük üzerinde lien hakkı vardır. Davacının lien hakkı olmadığını gösterecek farklı bir olgu Bidayet Mahkemesi huzurunda yoktur.

Davacının Davalı No.1 ve Davalı No.2 yük üzerinde sahip olduğu lien- hakkı ne tür bir lien hakkıdır?

Davacının dava konusu yük üzerinde possessory lien hakkı vardır.
Bu konu ile ilgili Halsbury's Laws of England, third edition, Volume 35, sayfa 787, para.1212 ve sayfa 794, para.1228'de şöyle denmektedir:

"1212. Posses-sory Lien. A possessory lien is the right of
a person in whose possession a ship or her
appurtenances is or are to retain possession thereof until payment or discharge of some debt or
obligation due to that person in -respect thereof.
Such a right belongs to one who repairs, alters
or otherwise bestows labour or skill upon a ship,
and retains possession thereof".

1228. The holder of a possessory lien cannot enforce it
- by sale, but can only continue to hold the
property until his claims are paid, even though to
do so entails expense."


"1212. Possessory Lien, gemiyi ve/veya müştemilatını
tasarrufunda tutan kişinin, o kişiye- karşı
yükümlülüklerini yerine getirinceye kadar ve/veya
ödeme yapılıncaya kadar ve/veya ödemekle yükümlü
olan kişinin mükellefiyetini yerine getirinceye
kadar geminin müştemilatını ve/veya gemide bulunan-
yükü elinde tutabilme hakkıdır. Böyle bir hak
gemiyi tamir eden, değiştiren veya gemiye iş veya
emek harcayan ve gemiyi tasarrufunda bulunduran
kişiye aittir."

"1228. Possessory lien hakkını elinde- bulunduran kişi bu
hakkını söz konusu yükü satarak kullanamaz ancak yükü talepleri ödeninceye kadar (masraflı olsa dahi), tasarrufunda tutmaya devam edebilir.


Yukarıdan görüleceği gibi, Davacının lien hakkı
Davalıların yükümlülüklerini yer-ine getirinceye kadar devam
eder ve Davalılar ödemekle mükellef oldukları miktarı
ödeyinceye kadar lien hakkı ortadan kalkmaz ve/veya
kaldırılamaz. Davalılar, müşterek avarya neticesinde doğan
borcu ödeyinceye kadar, yükün kontrol ve tasarrufu Davacıda -
kalmaya devam eder. Bu nedenle söz konusu yüke müdahale
edilemez.
Carver Carriage by Sea, 13 th edition, Volume 2, sayfa 1408, par 2033'de şöyle denmektedir:

"In order to maintain his lien the shipowner must keep
possession of the goods, either- in his own hands or in the hands of his agents. Even if he parts with them to another who acts on his instructions, but in such a way as to give the right of possession to that other, as against himself, the lien will be terminated. Thus it is competent t-o the master to land the goods, and still preserve the lien, by placing them in warehouse over which he, or the agent of the ship, has exclusive control."

"Gemi sahibi lien hakkını korumak için mutlaka eşyaların
veya emtianın tasarrufunu kendi- elinde veya acentesinin
elinde bulundurması gerekir. Söz konusu eşyaların veya
emtianın kendi talimatı dışında başka birinin eline
geçmesi halinde lien hakkı sona erer. Geminin kaptanı,
lien hakkına konu malları karaya çıkartab-ilir ve kendi
veya acentinin kontrolünde bulunan bir ambara koyarak
lien hakkını koruyabilir.


Yukarıdaki prensiplere göre, Bidayet Mahkemesinin genel avarya katkısına ilişkin Davacının yük üzerinde Maritime Lien hakkı olduğu bulgusu hatalıdı-r.

İstinaf eden, 2. başlık altında toplanan istinaf
sebebinde de haklıdır.
3. istinaf sebebi, Bidayet Mahkemesinin ara emri koşullarının oluşmadığına dair bulgusu ile ilgilidir.

Dava konusu yük ve/veya Davalı No.1 ve Davalı No.2'ye ait
galvaniz bor-u yükü gemiye İskenderun Limanında yüklenmiştir. Davacı Şirkete ait geminin varış limanı Libya-Bingazi olmakla birlikte, meydana gelen arıza nedeniyle gemi sığınma limanı (port of refuge) olan Libya-Tobruk Limanına çekilerek orda gerekli tamiratlar yapılmı-ştır. Tamirat neticesinde müşterek avaryaya katkı olarak yük sahipleri tarafından ödenmesi gereken tutarın 202,337 ABD Doları olduğu iddia edilmektedir. Müşterek avarya kuralları gereği, Davalılar dispeçör (loss assessor) tarafından tespit edilen avarya mi-ktarını ödemeleri, veya paylarına düşen avarya miktarı için bir banka garanti mektubu veya bir nakdi teminat vermeleri gerekir. Gemi bir süre Tobruk Limanında bekledikten sonra, Davacı Şirket gemiyi en güvenli liman olduğunu iddia ettiği Mağusa Limanı açık-larına çekmiştir. Gemi halen Mağusa Limanı dışında açık denizde durmaktadır.

Ara emirleri için takip edilecek prensipler yerleşmiş olup, birçok kararda tekrarlanmıştır. Ara emirlerinin verilmesi ile ilgili prensiplere bir defa daha kısaca değinmeyi uygun- buluruz.

9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41(1) maddesine göre, tek taraflı bir ara emri mahkemenin adil ve uygun gördüğü tüm hallerde verilebilir. Ancak geçici meni müdahale emrinin verilebilmesi için Yargıtay/Hukuk 25/78, Yargıtay/Hukuk 7/80, Yargıta-y/Hukuk 21/78, Yargıtay/Hukuk 40/10 D.18/11, Yargıtay/Hukuk 126/11 D.24/11 sayılı içtihat kararlarında belirtilen 3 ana unsuru ihtiva ettiğinin göz önünde tutulması gerekmektedir. Bunlar şöyledir:

Karara bağlanması gereken konunun ciddi olması;
Davacının -iddiasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması;
Meni müdahale emri verilmezse ileride telâfisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususlarında mahkemenin kanaat getirmesi gerekir.

Genel avarya ilan -edildiğinde, yük sahibinin genel avarya
giderlerine katılma yükümlülüğü olduğunu dikkate aldığımızda, Davacının Davalılar aleyhindeki davasının ciddi olduğu ve Davacının iddialarında haklı belirtiler bulunduğu kabul edilmelidir.

Tek taraflı yapılan bir- ara emri istidasında ara emrinin
verilebilmesi için, sair kriterler yanında konunun acil olması ve acilen verilmemesi halinde Davacının telâfisi imkânsız zarara uğrayacağına veya eski duruma dönüşün çok zor olacağına mahkemenin ikna edilmesi gerekir. Aci-l olduğu kararına vardıktan sonra istidayı tek taraflı olarak görmeye karar veren mahkeme, yukarıda ve daha birçok içtihat kararında özetlenen prensipleri dikkate alarak karar vermesi gerekir.

Ara emirlerinin temel amaçlarından biri, tarafların statüsün-ü karşı tarafa zarar vermeden korumaktır. Huzurumuzdaki olgulara göre, possessory lien hakkına konu mallar halen, M/V Şht Hüseyin Akil gemisinin üzerinde ve Müstedinin tasarrufundadır. Dolayısıyla Müstedinin konu mal üzerindeki lien hakkı korunmaktadır ve/-veya lien hakkı devam etmektedir. Yukarıda ifade edildiği gibi, Davacı tamamen kendi kontrolünde olan yükü bir ambara indirerek possessory lien hakkını koruyabileceği cihetle, telâfisi imkânsız zarar -ziyanın söz konusu olduğu söylenemez. Hal böyle iken, M-üstedinin statüsünü korumaya yönelik bir emir verilmesine gerek yoktur.

Her halükarda açık denizde bulunan gemi hakkında verilecek herhangi bir emrin geminin limana vasıl olmadığı (arrived ship) nedeniyle uygulanma ve denetleme olanağı yoktur. (Bak:Yargıt-ay/Hukuk 43/83 D.11/84).

Bu konuda Halsbury's Laws of England third edition, Volume 35, sayfa 444, para 632'de şöyle denmektedir:
"632. What amounts to arrival. ......

In the absence of any stipulation or custom to the
contr-ary, she has reached her destination when she has arrived at that place in the port at which ships about to discharge such a cargo as that which she carries usually lie, and she need not be in the particular part of the port in which the particular cargo i-s to be discharged. The same principle applies. Where the contract requires the ship to reach a particular dock, she cannot be considered as having arrived at her destination until she is inside the dock, in the usual place of discharge, though she need no-t have reached her actual discharging berth."

"Gemi limana nasıl vasıl olur.
Bu konuda herhangi bir şart veya koşul bulunmadığı
takdirde veya aksine bir gelenek olmadığı durumlarda
gemi yükünü limandaki boşaltma yer-inde aldığında
limana vasıl olmuş olur (arrived ship). Yine bir sözleşme gereğince geminin bir iskeleye (dock) varması öngörülmesi halinde aynı prensip uygulanır ve gemi iskeleye varıncaya kadar ve/veya gemi her zamanki boşaltma yerine girinceye- kadar ve/veya iskele içerisine girinceye kadar limana vasıl olduğu addedilemez."


İstinafın duruşması esnasında, Müstedi, dava konusu geminin Mağusa Limanı dışında açık denizde bekletildiği hususunu Mahkemenin bilgisine getirmiştir. Bu durumda, yuka-rıda serdedilen prensiplere göre, Müstediye ait M/V Şht Hüseyin Akil gemisi limandaki boşaltma yerini ve/veya iskeledeki yerini almamış ve/veya dava konusu gemi limana vasıl olmamıştır (arrived ship).

Halsbury's Laws of England, third edition, Volume 21-, sayfa 363, para.759'da şöyle denmektedir:

"759. .........The Court will not impose an obligation to
do something which is impossible or which cannot be
enforced or which is unlawful."

"Mahkeme imkansız bir şeyin yapılmasına il-işkin bir emir
veya uygulanamayacak bir emir veya hukuka aykırı bir
emir veremez veya bu tür emirler vererek herhangi bir
kişiyi yükümlülük altına koyamaz."

Yukarıdan görüleceği gibi, Mahkeme uygulanması imkansız, hukuka aykırı v-eya uygulanamayacak bir emir veremez (Bak:Pride of Derby and Derbyshire Angling Association, Ltd and Another V British Celanese Ltd and Others 1953 1 ALL ER sayfa 179 at pp 197-198).

Dava konusu gemi açık denizde bulunduğu cihetle, bu hususta verilecek h-erhangi bir emrin uygulanma olasılığı yoktur. Mahkemelerin uygulama olasılığı bulunmayan bir emir vermekten kaçınmaları gerektiği yerleşmiş hukuk prensibidir (Bak:Yargıtay/Hukuk 43/83 D.11/84).

Yukarıda izah edilenler neticesinde, ara emri koşullarının -bulunmadığı nedeniyle, Bidayet Mahkemesi ara emrini vermemekle hata yapmamıştır. Her halükârda, talep edilen ara emrinin gemi açık denizde bulunduğu cihetle, uygulama veya denetleme olasılığı yoktur. Bu nedenle de Bidayet Mahkemesi ara emri vermemekle hata- etmemiştir ve 3. başlık altında serdedilen istinaf sebebi reddedilir. 3. başlık altında toplanan istinaf sebebi dışındaki diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine gerek kalmamıştır.

Netice itibarıyla istinaf reddedilir.


Masraflar hususunda herh-angi bir emir verilmez.





Narin F.Şefik Hüseyin Besimoğlu Emine Dizdarlı
Yargıç Yargıç Yargıç




25 Temmuz, 2014











13






Full & Egal Universal Law Academy