Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 59/2007 Dava No 11/2009 Karar Tarihi 05.04.2009
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 59/2007 Dava No 11/2009 Karar Tarihi 05.04.2009
Numara: 59/2007
Dava No: 11/2009
Taraflar: Olgun Dayıoğlu ile Lefke Belediyesi arasında
Konu: İçme suyunun kesilmesi - Mal sahibinin sorumluluğu
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 05.04.2009

-D.11/09 Yargıtay/Hukuk: 59/07
(Lefke Dava No: 142/2005)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti:Mustafa H.Özkök, Gönül Erönen, Seyit A. Bensen.
İstinaf eden: Olgun Dayıoğlu - Lefkoşa
(Davacı)

-ile-

Aleyh-ine istinaf edilen: Lefke Belediye Başkanı, Başkan
Yardımcısı, Belediye Meclis Üyeleri
ve Lefke Hemşehrileri n/d Lefke
Belediyesi
(Davalı)

A -r a s ı n d a.
İstinaf eden namına: Avukat Dolun Üstüner
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Özgün Öykün

Lefkede oturan Güzelyurt Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Gülen Özkamil'in 142/05 sayılı davada 28.3.2004 tarihinde verdiği karara karşı Davac-ı tarafından yapılan istinaftır.

-----------
H Ü K Ü M

Mustafa H. Özkök: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Gönül Erönen okuyacaktır.

Gönül Erönen: İşbu istinaf, 15.3.1996 tarihli Amme Enstrümanı 220 sayılı İçme Suyu Tü-züğünün Belediyeye verdiği yetkiye istinaden Davalının, Davacının mal sahibi bulunduğu Lefke Atatürk Caddesi 64 nolu adresteki konutun suyunu yasal olarak kestiğine ilişkin Güzelyurt Kaza Mahkemesinin 28.3.2004 tarihli kararı aleyhine, yapılmıştır.

Mesel-e ile ilgili talep takririnde yer alan olgular aşağıdaki gibidir:

Davacı Lefkoşa sakinlerinden olup Lefke'de Atatürk Caddesinde kain 64 nolu konutun J 420 koçan numarası altında kayıtlı mal sahibi ve/veya yasal tasarruf edenidir. Dava konusu konutta 02-0-01-0016-00 abone numarası ile su sayacı bulunmakta ve mezkur konut bu sayaçtan su almaktadır. Davalı ise Lefke'de Belediye hudutları dahilinde Belediye hizmetleri veren bir tüzel kişidir.

Davacının Lefke'de Atatürk Caddesinde kain 64 nolu konutundaki su s-ayacı önceleri kiracı adında kayıtlı iken takriben 18 ay önce Davacının herhangi bir bildirimi ve/veya onayı ve/veya imzası olmaksızın Davalı tarafından malsahibi ve kiracı adına kaydedilmiştir.Uzun süre mezkur konutun su faturaları kiracılar adına çıkmakt-a idi. Son olarak Berk Sençalış isimli kiracı adında kayıtlı bulunmakta ve su faturaları mezkur şahıs tarafından ödenmekte idi. Berk Sençalış'tan sonra gelen Serap Gülsoy isimli kiracının sayacı adına alma talebi Belediye tarafından kabul edilmemiş ve keyf-i olarak mal sahibinin ismi kiracı ünvanı ile birlikte yazılmıştır.

Davalı, Davacıya Kasım 2004'te veya o tarihlerde 1.11.2004 tarihli ve 0049456 nolu hizmet faturasını göndererek Davacıdan en son 7.10.2004 tarihinden 1.11.2004 tarihine kadar olan süreyi -kapsayan 11 devre için toplam 32,135,200.TL'ye baliğ olan su faturasını ve daha önceki muhtelif dönemlere ait toplam 677.848,158 TL tutarındaki temizlik ve aydınlatma resmi olmak üzere toplam 710,013,158 TL'ye baliğ olan ve aşağıdaki tafsilatı verilen mebl-ağları içeren borçların ödenmesini talep etmiştir.

Davacı işbu faturanın tarafına bildirilmesi üzerine Davalıya 14.12.2004 tarihli yazıyı göndererek mezkur konutun kiracılarının tasarrufunda olduğunu ve su sayacının da kiracılarının adında olduğunu izah e-derek mezkur borçlarından sorumlu tutulmaması gerektiğini Davalıya bildirmiş ve durumun düzeltilmesi talebinde bulunmuştur. Davacı işbu yazısına ilaveten Avukatının hazırladığı ve konu ile ilgili olgusal ve yasal durumu bildiren 20.12.2004 tarihli yazıyı -Davalıya göndermiştir. Ancak Davalı her iki yazıyı almasına ve aradan makul süre geçmesine rağmen bu yazılara da cevap vermemiş ve Haziran 2005 de veya o tarihlerde gayrıkanuni bir şekilde ve/veya ortada haklı neden yokken dava konusu konutun su sayacını s-ökmüş ve/veya suyunu kesmiştir.

Davacı iddia eder ki mezkur konutla ilgili Davalıya herhangi bir miktarda su borcu yokken dava konusu konuttaki suyun kesilmesi ve/veya Davacının bilgisine hiçbir surette getirilmeyen geçmiş yıllara ait temizlik ve aydınlat-ma resmi borçlarının da su faturalarına dahil edilerek tek bir borç olarak gösterilmesi yasalara ve/veya tüzüklere ve/veya Anayasaya ve/veya hak ve nısfet kaidelerine aykırı bir davranış ve/veya yetkilerini kötüye kullanma ve/veya haksız fiildir. Bu nedenl-e Davacı Lefke'de Atatürk caddesinde kain 64 nolu konutta Davacıya ait 02-001-0016-00 nolu sayaçla ilgili Davacının Davalıya herhangi bir borcu olmadığı cihetle Davalının mezkur konutun suyunu kesmeye ve/veya kestirmeye hakkı olmadığına dair Mahkemenin bir- beyanda (declaration) bulunmasını ve bu beyan doğrultusunda Davalı tarafından kesilen ve/veya kestirilen suyun derhal ve/veya Mahkemenin uygun göreceği süre içinde dava konusu konuta bağlanmasına ilişkin emir ve/veya hüküm verilmesini talep etti.

Davalın-ın mezkur konuttaki suyu kesmesi üzerine mezkur konutu kirasında bulunduran Serap Gülsoy Haziran 2005 ayı kirasını ödemeden mezkur konutu tahliye etmek zorunda kaldığından ve mezkur konutun aylık kira bedeli 300YTL olduğundan Davacı ayda 300 YTL kira kaybı-na düçar olmuştur. Davacı 1.6.2005 tarihinden mezkur konuta yeniden su verilinceye ve/veya alternatif olarak dava konusu konutun ahar kişi veya kişilere kiralanıncaya kadar ayda 300 YTL kira kaybını zarar ziyan olarak talep etti.

Dava konusu müstakil konu-tun bahçesinde türlü sebze ve/veya meyve fidanları ve/veya çiçekler olduğunu, mezkur bitkilerin kuruma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, bitkilerin kurumaya terkedilmesi halinde evin müstakil ev olma avantajını büyük ölçüde yitireceğini, dava konusu k-onutun ise daha düşük fiyata kiralanacağını ve yıllarca mezkur bitkileri yetiştirmek için verilen hizmetlerin heba olacağını iddia eden Davacı, bitkilerin kuruması halinde de düçar olacağı zarar ziyanı talep etme hakkını ayrıca mahfuz tutmuştur.

Netice ol-arak Davacının talebi:
Lefke'de Atatürk Caddesinde kain 64 nolu konutta Davacıya ait 02-001-0016-00 nolu sayaçla ilgili, Davacının Davalıya herhangi bir su borcu olmadığı cihetle Davalının mezkur konutun suyunu kesmeye ve/veya kestirmeye hakkı olmadığına d-air Muhterem Mahkemenin bir beyanda (declaration) bulunmasına ,
Bu beyan doğrultusunda Davalı tarafından kesilen ve/veya kestirilen suyun derhal ve/veya Muhterem Mahkemenin uygun göreceği süre içinde dava konusu konuta bağlanmasına ilişkin emir ve/veya hük-üm verilmesine,
1.6.2005 tarihinden itibaren dava konusu konuta su bağlanıncaya değin Davalının Davacıya ayda 300YTL kira bedelini zarar ziyan olarak ödemesine ilişkin emir ve/veya hüküm itası,
C paragrafındaki talebe alternatif olarak ayda 300YTL kira bed-elinin 1.6.2005 tarihinden dava konusu konuta başka kiracı bulununcaya değin Davalının Davacıya ayda 300 YTL kira bedelini zarar ziyan olarak ödemesine ilişkin emir ve/veya hüküm itası,
Muhterem mahkemenin uygun göreceği herhangi bir hal çaresi.
İşbu dava -masrafları.

Davalı ise dosyaladığı müdafaa takririnde özetle: iptidai itiraz olarak davanın tamamen genel hukuk prensipleri nazarı itibare alınarak açıldığını, dava konusunu ilgilendiren 15/85 sayılı Belediyeler Yasası ile bu yasa altında çıkarılan Lefke- Belediye İçme Suyu Tüzüğü kaale alınmadan açılan bir dava olduğunu, bu yasaların aleyhine herhangi bir dava açma olanağı vermediğini bu nedenle davanın red ve iptalini talep etmektedir.

İkinci iptidai itiraz olarak Davalının aldığı tüm kararların yönets-el ve idari kararlar olduğunu, Davalının aleyhine ancak YİM'de dava açılabileceğini bu nedenle davanın red ve iptalini talep ettiğini beyan ederek müdafaasına devam etti.

Özetle Davalı müdafaasında, Belediye idaresinin almış olduğu karar ile su sayacının- kiracılar adına yapılmayacağının Davacı dahil tüm mal sahiplerine söylendiğini, 3 devre içerisinde yani üç ay sonunda ödenmeyen su borçlarından ötürü yasal mevzuat tahtında suyun kesilebileceğini,Kasım 2004 tarihinde Davacı faturayı aldığı halde 3 ay için-de su borcunu ödemediğini, Davacının kiracısı Serap Gülsoy evde ikamet ettiği sıralarda değil, evi tahliye ettikten sonra suyun kesildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Davacı müdafaaaya vermiş olduğu cevapta ise özetle, ön itirazların mesn-etsiz olduğunu, Davalının haksız ve kanunsuz olarak Davacının suyunu kestiği nedeni ile haksız fiil yasası altında dava açtığını, Davacının suyunu keserken toplantı yapıp karar almadığını, keyfi ve baskıcı olup haksız fiil teşkil eden bir davranış sergiled-iğini, yetkili Mahkemenin Kaza Mahkemesi olduğunu beyan ederek, talep takririndeki taleplerinde ısrarlı olduğunu belirtmiştir.

Davanın duruşması sırasında Davacı kendisi şahadet vermiş bir de tanık dinletmiştir. Davalı ise,Belediye Meclis memuru olan bir- tanık dinletmiştir. Duruşma sırasında yedi adet emare ibraz edilmiştir.

Taraflarca sunulmuş olan şahadet ve emareleri inceleyen Bidayet Mahkemesi Davalının iptidai itirazları ile ilgili şu görüşlere yer vermiştir.

"Bu itirazlar incelendiğinde davacı -davasını haksız fiiller yasasına dayandırmıştır. Davacı iddiasında davalıya borcu olmadığını bu nedenle suyunun haksız ve kanunsuz olarak davalı tarafından kesildiğini iddia etmektedir ve kanunsuz bir fiil sonucu yapıldığını iddia eden davacının davasını h-aksız fiiller yasasına dayandırma ve bu yasa tahtında dava açması doğru olan bir işlemdir. Bu nedenle davalının bu yöndeki iptidai itirazı red ve iptal edilir. İkinci iptidai itirazla ilgili olarak davalı Avukatı Mahkemeye hitapta bulunmamış ve herhangi bi-r argüman ileri sürmemiştir. Bu nedenle ikinci iptidai itirazla ilgili olarak Avukat mahkemeye hitapta bulunmamış ve herhangi bir argüman ileri sürmemiştir. Bu nedenle ikinci iptidai itirazı da red ve iptal edilir. Davalının üçüncü iptidai itirazına gelinc-e, davalı davacının su borcu nedeni ile Tüzüğün kendisine verdiği yetkiye dayanarak davacının suyunu kestiğini davacının suyunu keserken herhangi bir karar almış değildir. Bu nedenle ortada Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine girmemektedir. Bu nedenle üçün-cü iptidai itiraz da red ve iptal edilir. Yukarıdaki iptidai itirazlarla ilgili bulgulardan sonra meselenin esasının incelenmesi gerekmektedir."

Daha sonra davanın esası ile ilgili inceleme yapan Mahkeme, Davacının su borcundan dolayı Belediyeler Tüzüğünü-n 12. maddesi hususunda mal sahibinin sorumlu olduğu hususunda bulguya vararak, Davacı avukatının temizlik ve aydınlatma resmi borçlarının birlikte tutulmasının ve bunların mal sahibinden talep edilmesinin yanlış olduğu ile ilgili iddialarının talep takrir-inde yer almadığını belirtmiştir. Bu konuda karar vermeyen Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadet, emareler ve yasal durum ışığında ve varmış olduğu bulgular neticesinde Davalının Davacının suyunu haksız ve kanunsuz olarak kesmediği, Belediyeler Yasası altı-nda çıkarılan 15.3.1996 tarihli Amme Enstrümanı 220 Lefke Belediyesi İçme Suyu Tüzüğünün Belediyeye verdiği yetkiye istinaden yapıldığını, keza Davacı davasını ispat edemediğinden davayı red ve iptal etmiştir.

Davacı bu karardan istinaf etti.

İstinaf Ed-en Davacı bu karardan sonra,istinafta başarılı olması halinde ödenen meblağı geri alma konusundaki haklarını mahfuz tutarak suyun bağlanması için su borcunu ödedi ve neticede su tekrar bağlanmıştır.

Davacı İstinaf Eden istinaf sebeblerini 5 başlık altı-nda toplamıştır. Bunları bir başlık altına koyacak olursak Davacının yakınma konusu şöyle özetlenebilir:
Bidayet Mahkemesinin, dava konusu yerin içme suyunun kesilmesine yetki veren 51/95 sayılı Belediyeler Yasası altında çıkarılan 15.3.96 tarihli ve AE 22-0 sayılı İçme Suyu Tüzüğünün suyunun kesilmesine yasal dayanak oluşturduğuna; AE 220'ye dayanarak Davacı aleyhine dava konusu yerin su borcundan mal sahibi olarak sorumlu tutulmasına; keza içme suyu borçlarının Temizlik ve Aydınlatma resmi borçlarının birl-eştirilerek bir bütün olarak talep edilebileceğine ilişkin, vermiş olduğu karar, hatalıdır.

İstinaf edene göre :
51/95 sayılı Belediyeler Yasasının geçici 1. maddesi tahtında 15.3.1996 tarihli AE 220 sayılı Tüzük bu konu yasa yürürlüğe girdiği tarihten -başlayarak 6 ay içinde yürürlüğe girmesi zorunlu idi. 51/95 sayılı Belediyeler Yasası 28.8.1995 tarihinde yürürlüğe girdi ve bu yasa altında çıkarılması gereken tüzükler 6 ay içinde yani 28.2.1996 tarihine kadar çıkarılması gerekirdi, halbulki söz konusu t-üzük 6 aylık sürenin bitiminden 15 gün sonra yürürlüğe girdiğinden, bu durumda Davalının Davacıya uygulayacağı tüzük,bu tüzük olmayıp bundan önce yürürlükte olan 28.1.1986 tarihli AE 37 sayılı Belediyeler İçme Suyu Tüzüğü olmalıydı. Dolayısıyle AE 220 sayı-lı İçme Suyu Tüzüğü altında yaptığı işlem yasal değildir.

İstinaf Eden devamla, dava konusu konutun suyunu alan veya tüketen kişi veya mal sahibi olmadığı için konutun tüketicisi ve borçlusu olarak kabul edilmemesi gerekirdi. Çünkü söz konusu konutta 3-0.6.2004 tarihinden sonra dava konusu konutun suyunu kullanan kiracısı idi. Bu nedenle AE 220 sayılı tüzüğün mal sahibini içme suyu borcundan sorumlu tutma hakkı verdiğine ilişkin Mahkemenin bulgusu hatalıdır. Kaldı ki bu bulgusu da tüzüğün dayandığı 51/95- sayılı Belediyeler Yasasına da aykırıdır.

İstinaf Eden Davacı devamla, eski kiracılarının ve eski mal sahibinin borçlarının da yeni mal sahibi olan Davacıdan talep edilmesinin hatalı ve yasaya aykırı bir uygulama olduğunu dikkate almamakla ve Davacının k-endi borcu olmayan meblağlar için konutun suyunun kesilebileceğine ilişkin bulguya varmakla Bidayet Mahkemesi hatalı hareket etmiştir.

Yine İstinaf Edene göre, gerek 51/95 sayılı Belediyeler Yasası gerekse bu yasa altında çıkarılan Tüzükler Davalıya içme- suyu borçları ile Temizlik ve Aydınlatma Resmi borçlarını aynı fatura altında birleştirerek bir bütün olarak talep etme konusunda yetki vermemektedir.

Aleyhine İstinaf Edilen ise istinafta yapmış olduğu hitabında, İstinaf Edenin talep takririnde bu iddi-alarının yer almadığı cihetle yakınma hakkı bulunmadığını, davasının sadece haksız fiillere dayandığını ileri sürmüştür.

Keza konu borçlar, tüzük yürürlüğe girdikten sonra 1.11.2004 tarihinden sonra olan borçlarını içerdiğini, gerek eski gerekse yeni tüz-ük altında suyu almak için müracaat eden kişiyi de kapsadığını dolayısıyla İstinaf Eden Davacının bu borçtan yasal olarak sorumlu olduğunu, Temizlik ve Aydınlatma ile ilgili borçların bir fatura altında yazılamayacağına ilişkin talepleri bulunmadığı cihetl-e de bunun yersiz bir yakınma olduğunu belirtmiştir.

İstinaf Eden 51/95 sayılı Belediyeler Yasasının geçici 1. maddesi tahtında çıkarılan 15.3.1996 tarihli AE 220 sayılı tüzüğün bu konu yasa yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak 6 ay içinde yürürlüğe girm-esi gerektiği iddiasındadır. Belirtilen tarihten 15 gün sonra yürürlüğe girdiği ve Belediye bu Tüzüğe dayandığı için suyun kesilmesinin yasal dayanağı olmadığını ileri sürmektedir.

Bu yakınmayı kabul etme olanağımız yoktur. İlgili tüzük 15.3.1996 tarihin-de yürürlüğe girmiştir ve uygulanmaktadır. Altı ay zarfında değil de daha sonra yürürlüğe girmesine ilişkin yasal engel veya herhangi bir şekilde yok sayılma durumu (nullity)olduğu görülmemektedir. Dolayısıyle yasa gereği geçirilen AE 220 sayılı tüzük yas-al dayanağı olan ve geçerliliğini koruyan,bir mevzuat olarak önümüzde durmaktadır.

İstinaf Eden Davacının dava konusu konutun suyunun kesilmesi gerek eski kiracılardan gerekse yeni kiracılardan birikmiş su borçlarından dolayı, eski tüzük altında değil, -AE 220 sayılı Tüzüğün yürürlüğe konulmasından sonra, yani takriben Haziran 2005 tarihlerinde geçekleşmiştir. Bu nedenlerle Davacının su kullanımında AE 220 sayılı Tüzüğe tabi olduğu hususunda bulguya varırız.Bidayet Mahkemesinin bu bulguları hatalı değildi-r ve neticede Davacı İstinaf Edenin bu konudaki yakınmasını reddederiz.

İstinaf Eden, Bidayet Mahkemesinin eski kiracılarının ve eski mal sahibinin borçlarının da yeni mal sahibi olan Davacıdan talep edilmesinin hatalı bir uygulama veya yasaya aykırı bir- uygulama olduğunu dikkate almamakla ve Davacının kendi borcu olmayan meblağlar için konutun suyunun kesilebileceğine ilişkin bulguya varmakla hatalı hareket ettiğinden yakınmaktadır.

51/95 sayılı Belediyeler Yasası altında isdar edilen AE 220 sayılı Tüzü-ğün tefsir maddesi olan 2.madde, "tüketici"yi şöyle tanımlamaktadır :
"Tüketici" Belde içme suyu ve kullanma suyu almakta olan veya almak için, müracaat etmiş bulunan hükmi şahsiyeti haiz olan veya olmayan bir teşekkülü veya herhangi bir şahıs veya şahısla-rı veya başka surette almış oldukları su için Belediye'ye harç ödeyenleri anlatır."

28.1.1986 tarihli ve AE 37 sayılı Lefke Belediye İçme Suyu Tüzüğünün ayni maddesi altında ise "tüketici" şöyle tefsir edilmektedir :
"Tüketici" Şehir suyu almakta olan ve-ya almak için müracaat etmiş bulunan tüzel kişiliği olan veya olmayan kişileri veya başka suretle almış oldukları su için belediyeye üçret ödemekle yükümlü bulunan tüzel kişiliği olan veya olmayan herhangi bir kuruluşu veya herhangi bir kişiyi veya kişiler-i anlatır.

Yine A.E.220 sayılı Tüzüğün 12(1) maddesi kullanılan su'dan kimlerin sorumlu olduğuna ilişkin şu kuralları içermektedir:

"12.(1) Her tüketici ve/veya malsahibi tasarrufunda bulundurduğu veya maliki olduğu binayı boşaltmadan en az yirmi dört sa-at önce binayı boşaltacağına ilişkin yazılı ihbarda bulunmalıdır. Bu ihbar binaya verilen suyun Belediyenin su şebekesinden kesilmesi için yapılır. Tüketicinin ve/veya malsahibinin bunu ihmal etmesi halinde, kullanılan suyun müteakip ölçülmesi veya suyun k-esilmesi veya sorumluluğun müteakip tüketici tarafından deruhte edilmesine kadar (bunlardan hangisi daha erken olursa) tüketici ve/veya malsahibi borç kalan tüm hesaplar için sorumlu olur ve kalan borç ödenmediği sürece de söz konusu binaya su bağlanmaz." -(underline supplied)

(2)..............."

AE 220 sayılı Tüzüğün 17. maddesi, ödenmeyen su borçları için suyun hangi hallerde kesilmesine yetki verdiğine ilişkin kurallar içermektedir. İlgili tüzüğün 17. maddesi aynen şöyledir:
"Hesaplar tüketiciye- sunulduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde Belediye veznesine ödenir. Ödenmediği takdirde ilk ay için %10, ondan sonraki her ay için %5 oranında gecikme zammı alınır. Birbirini izleyen üç devre süresince su ücretini ödemeyen tüketicinin suyu ihbarsız o-larak kesilebilir."

Gerek eski AE 37 sayılı Tüzükte gerekse AE 220 sayılı Tüzükte "tüketici" tanımının mal sahibini de kapsadığı görülmektedir. Aynı şekilde ödenmeyen su borçlarından tüketici olduğu kadar malsahibi de sorumlu tutulmaktadır. Dolayısıyle ki-racının su kullanımından dolayı mal sahibi olarak biriken su borcundan sorumlu tutulamıyacağına ilişkin İstinaf Eden Davacının yakınması geçerli olamaz. Başka bir ifadeyle mal sahibinin borçtan sorumlu tutulması için esasta suyun tüketicisi olması gerekmez-. Kaldı ki talep takririnden de anlaşılacağı üzere Davacı İstinaf Eden de bahçe sulamasında konu suyu kullanmıştır, dolayısıyle tüketici sıfatıyle de sorumlu olduğu ortadadır. Tüzüğün 12. maddesi tahtında malsahibi "borç kalan tüm" hesaplar için sorumlu sa-yılmaktadır.

İstinaf Edenin, İçme Suyu Borçları ile Temizlik ve Aydınlatma Resmi Borçlarını birleştirip bir bütün olarak talep etmesine tüzüklerin yetki vermediğine ilişkin yakınması da bulunmaktadır.

İlgili AE 220 sayılı tüzüğün borçların birleştirilme-sine bir yetki vermediğine veya yasakladığına ilişkin de herhangi bir kural bulunmadığına göre,bu şekilde borçların ödenmesini talep etmenin tüzüğe veya yasaya aykırı olduğunu söylemeye olanak yoktur. Kaldı ki bu hususta talep takririnde herhangi bir tale-p yer almamaktadır. Bu nedenlerle bu uygulama ile ilgili iddiaları da geçerli bir yakınma olarak kayda değer bulmamaktayız ve reddederiz.

Neticede, Bidayet Mahkemesinin vermiş olduğu kararda müdahalemizi gerektirecek hatalı bir sonuca vardığı konusunda b-ir durum görmemekteyiz.

Bitirmeden önce bir hususa daha değinmek yerinde olur.

Davacı talebinin suyun kesilmesini "haksız fiil" olarak tanımlamıştır ve bu iddiaları altında zarar ziyan talebinde bulunmuştur.Suyun kesilmesinin yasal olduğuna ilişkin -yukarıdaki bulgularımız ışığında ve borcun ödenmiş olup, suyun tekrar bağlanmış olduğu gerçeği karşısında, İstinaf Eden Davacının talep takririndeki A.,B, C, ve D başlıkları altındaki talepleri de yersiz ve mesnetsiz kalmaktadır.

Yukarıdaki nedenlerle -yapılan istinaf reddedilir.

İşbu istinaf masraflarını İstinaf Eden, Aleyhine İstinaf Edilene ödeyecektir. Masraflar Mahkeme Mukayyidi tarafından tesbit edilecektir.



Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç - Yargıç Yargıç


4 Mayıs, 2009





12






Full & Egal Universal Law Academy