Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 56/2012 Dava No 27/2015 Karar Tarihi 22.06.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 56/2012 Dava No 27/2015 Karar Tarihi 22.06.2015
Numara: 56/2012
Dava No: 27/2015
Taraflar: Tek-Jen Finans Ltd. ile Zirve Sigosta ve diğeri arasında
Konu: Holder in due coruse - Davacının holder in course olduğu iddiasını talep takririnde belirtmesi gereği - Ancak, talep takririnde spesifik olarak Davacının poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın elinde bulunduran kişi holder in due course olduğu hususu belirtilmemeişse, talep takririnde ortaya konan olguların holder in due course olduğunu ortaya koyması yeterlidir.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 22.06.2015

-D. 27/2015









Yargıtay /Hukuk No: 56/2012

(Lefkoşa Dava No: 7235/2009)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu.


İstinaf eden: Tek-Jen Finans Ltd., Lefkoşa.

(Davacı)
--ile-
Aleyhine istinaf edilen: No.1- Zirve Sigorta Ltd., Lefkoşa.
No.2- Tayfun Zabit, Lefkoşa.

(Davalılar)

A r a s ı n d a

İstinaf eden No.1 hazır değil namına: Avukat Serhan Çinar.
Aleyhine istinaf edilen No.1 ha-zır değil namına: Avukat Murat Yılmaz.
Aleyhine istinaf edilen No.2 Tayfun Zabit hazır değil (Tebliğ var).

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Banu Soyer'in, 7235/2009 sayılı davada, 26.03.2012 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapılan istinaftı-r.

-----------

K A R A R

Hüseyin Besimoğlu: İşbu istinafın kararını, Sayın Yargıç Gülden Çiftçioğlu okuyacaktır.
Gülden Çiftçioğlu: Huzurumuzdaki İstinaf, Davacının (İstinaf Eden) Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 17 Aralık 2009 tarihinde Davalı No.1 ve No.2 al-eyhine (Aleyhine İstinaf Edilenler) ikâme etmiş olduğu 7235/2009 sayılı davada, Davacı aleyhine 26.3.2012 tarihinde verilmiş olan hükümden dolayı yapılmıştır. Mukabil İstinaf ise, Davalı No.1 tarafından aynı hüküm aleyhine yapılmıştır.

İSTİNAFA İLİŞKİN- OLGULAR
Davacı, Davalı No.1 ve 2 aleyhine ikâme ettiği istinafa konu bu davada, Davalı No.1'in Viyabank Ltd. Lefkoşa Merkez Şubesi, 10-304-0000000045 No.lu hesabından, takriben 19.3.2009 tarihinde 7500 TL tutarında ve takriben 21.3.2009 tarihinde 7500- TL tutarında çekleri yani toplam 15.000 TL'lik 2 adet çeki meşru ivaz karşılığı Davalı No.2 lehine keşide ettiğini, Davalı No.2'nin de konu çekleri Davacıya ciro ettiğini, çeklerin Davacıya ciro edilmesini müteakip, Davacının bu çekleri bankaya ibraz etmi-şse de bu çeklerin karşılıkları olmadığı cihetle ve/veya çeklerde eksik imza olması sebebi veya ahar nedenlerle bozdurulmadan iade edildiğini,Davacının çeklerin tahsil edilememelerinden dolayı faiz ve/veya zarar-ziyana düçar kaldığını, Davacının Davalılard-an müteaddit defalar sözlü veya yazılı olarak işbu çek bedellerini ödemesini talep etmişse de Davalıların bugüne kadar Davacıya hiçbir ödemede bulunmadığını iddia ederek,
Davacı lehine ve Davalı No.1 ve 2 aleyhine müştereken ve münferiden;
15.000TL
i) 7500- TL üzerinden 19.3.2009 tarihinden itibaren
tamamen tediye tarihine kadar yasal en yüksek faiz ve zarar-ziyan;
ii) 7500 TL üzerinden 23.9.2009 tarihinden itibaren
tamamen tediye tarihine kadar yasal en yüksek faiz ve zarar-ziyan;
Başka uygun ve adil çar-e talep etmiştir.

Davalı No.1 ise dosyaladığı Müdafaa Takririnin 1. paragrafında, ön itiraz olarak:
Davacının Davalı No.1 aleyhine ikame etmiş olduğu bu davada haklı ve makul dava sebebi bulunmadığı cihetle;
Davacının Talep Takririnde Hukuk Muhakemeleri -Usûl Tüzüğü Emir 19 N 4 tahtında esasa ilişkin olgular yer almadığı cihetle ve bu bağlamda Davalı No.1'in tüzel kişi olup olmadığı Talep Takririnde belirtilmediği cihetle;
Davalı No.1'in tüzel kişilik olması nedeni ile çek keşide etmesi mümkün olmadığı cih-etle;
Davalı No.1'in unvanının yanlış ve hatalı olduğu, KKTC Şirketler Mukayyitliği nezdinde Zirve Sigorta Ltd. adı altında kayıtlı herhangi bir tüzel kişilik mevcut olmadığı cihetle;
Davalı No.1 aleyhindeki davanın masraflarla birlikte ret


ve iptali-ni talep etmiştir.

Davalı No.1 keza Müdafaa Takririnde, Davalı No.1'in sigortacılık faaliyetleri ile iştigal eden bir tüzel kişilik olduğunu ve "Zabitler Oto Kaporta Boya" isimli işyerinin sahibi olan Davalı No.2 ile kazaya uğramış veya hasar görmüş ola-n muhtelif araçların tamir ve oto kaporta boya işlerini yapması ve tamir etmesi ve gerekli yeni ve ikinci el yedek parçaları temin etmesi hususunda anlaştıklarını, Davalı No.1 tarafından Davalı No.2'ye teslim edilen araçların Davalı
No.1'e tamir edilerek- geri iade edilmediğinden dolayı, dava konusu çeklerin iki imza ile geçerli olduklarının Davalı No.2'ye bildirildiğini ve tek imza atılarak Davalı No.1 tarafından Davalı No.2'ye teslim edildiğini ve oto kaporta, boya, tamirat işlerinin tamamen bitirilmesi -ile ikinci imzanın

atılacağı ve bu sürede çeklerin tek imzalı olarak kalacağı hususunda anlaşmalarına rağmen, Davalı No.2'nin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini ve keza konu çekleri de Davalı No.1'e iade etmediğini ve bu nedenle Davalı No.-1'in yetkilisi tarafından ikinci imzanın konu çeklere atılmadığını, ancak Davalı No.2'nin konu çeklerin iki imza ile geçerli olacağını bildiği halde konu çekleri Davacıya verdiğini ve böyle bir durumda Davalı No.2'nin hileli veya sahtekârane veya Davacıyı -yanıltmaya veya aldatmaya yönelik fiil ve davranışlardan bahsedileceğini, Davalı No.2'nin konu çeklerin çift imza ile geçerli olduğunu ve tek imza taşıdığını bilmesine rağmen, konu çekleri Davacıya verdiğini, bu hususlar ışığında Davalı No.1'in Davacıya k-arşı hiçbir mükellefiyetinin olmadığını ileri sürmüştür.

Davacı, Davalı No.1'in Müdafaa Takririne verdiği Cevapta, Davalı No.1'in dava konusu çeklerin çift imza ile bozulacağını bile bile, tek imza ile tedavüle sürerek, Davalı No.2'nin dava konusu çekler-i iyi niyetli üçüncü şahıs olan Davacıya ciro etmesine sebep olduğunu, dava konusu çeklerin Davacıya ciro edilmesine Davalı No.1'in sebebiyet verdiğini ve Davacının işbu dava konusu çekler nedeni ile uğramış olduğu tüm
zarar-ziyandan Davalı No.1'in Davalı- No.2 ile birlikte Davacıya müştereken ve münferiden sorumlu olduğunu iddia etmiştir.

Alt Mahkeme, Davalı No.1 aleyhindeki davayı dinlerken, Davalı No.2 aleyhindeki davanın da, Davalı No.2'ye usulüne uygun olarak tebliğ yapılmasına rağmen Mahkemede hazır -olmadığı nedeniyle, ispatına izin vermiştir.


Alt Mahkeme huzurundaki ihtilafsız olgulara göre; Davacı, KKTC Şirketler Mukayyitliği nezdinde kayıtlı bir Limited Şirket olup, ticaret ve finans işi ile iştigal etmektedir.

Davalı No.1'in Viyabank Ltd.de-ki 10 -304- 0000000045 No.lu hesabına ait dava konusu 19.3.2009 tarihli C-040563 numaralı 7500 TL tutarındaki çek yaprağı, Davalı No.2'ye veya emrine ödenmesi için Davalı No.1 tarafından tek imza ile imza edilerek Davalı No.2'ye verilmiştir. Davalı No.2 de- bu çek yaprağını ciro ederek, Davacıya vermiştir. Davacı da bu çek yaprağını ödenmek için 19.3.2009 tarihinde bankaya ibraz ettiğinde konu çek üzerinde "eksik imza" olması sebebi ile, ödenmeden Davacıya geri iade edilmiştir.

Davalı No.1'in Viyabank Ltd.-deki 10-304-0000000045 No.lu hesabına ait dava konusu 21.3.2009 tarihli C-040564 numaralı 7500 TL tutarındaki çek yaprağı da, Davalı No.2'ye veya emrine ödenmesi için Davalı No.1 tarafından tek imza ile imza edilerek Davalı No.2'ye verilmiştir. Davalı No.2- de bu çek yaprağını ciro ederek Davacıya vermiştir. Davacı da bu çeki ödenmek üzere 23.3.2009 tarihinde bankaya ibraz ettiğinde konu çek üzerinde, "eksik imza" olması sebebi ile ödenmeden Davacıya geri iade edilmiştir.

Davalı No.1'in Yönetim Kurulu karar-ı gereğince Davalı No.1 tarafından keşide edilecek olan çek meblağı 2000 TL üzeri ve 15,000 TL'ye kadar olan çeklerde iki imzanın olması gerekmektedir.

26.3.2012 tarihinde verdiği hükümde, Davalı No.1'in Müdafaa Takririnin 1(b) paragrafındaki ön itirazı d-eğerlendiren Alt Mahkeme, Davacının hangi sıfatla hak

talebinde bulunduğu hususunun ve bu bağlamda Davacının dava konusu çek yapraklarını poliçede mevcut kusurdan haberi olmaksızın elinde bulunduran (holder in due course) olduğu iddiasının esasa ilişkin -olgu olduğu ve Talep Takririnde yer almadığı cihetle Davacının layihasının kusurlu olduğuna ve bu
hususlarda mahkemeye sunduğu şahadetin de dikkate alınamayacağına ilişkin bulgu yaparak, Davalı No.1'in bu husustaki ön itirazını kabul ederek, Davacının Da-valı No.1 aleyhindeki davasını ret ve iptal etmiştir. Alt Mahkeme verdiği hükümde ayrıca, Davacının Davalı No.2 aleyhindeki davasını da, Davacının davasında esasa ilişkin olgu kabul edilen hususlar yer almadığı ve bu cihetle Davalı No.2 ile ilgili talebini- ortaya koyamadığı gerekçesi ile ret ve iptal etmiştir.

Alt Mahkeme ayrıca, meselenin Yargıtaya havale edilmesi ve ön itiraz ile ilgili yapmış olduğu bulguların hatalı olması durumu ile ilgili olarak meselenin esasını incelemiş ve yaptığı bulgular çerçeve-sinde, Davacının davasını ispatladığı cihetle, Davacı lehine ve Davalılar aleyhine müştereken ve münferiden ;
15,000 TL meblağ;
i- 7500 TL üzerinden ve 19.3.2009 tarihinden itibaren
tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz;
ii-7500 Tl üzerinden ve 23.9.200-9 tarihinden itibaren tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz;
Dava masraflarının ödenmesi;
Dava masraflarının usulüne uygun yapılacak müracaat tahtında Mukayyitlik tarafından tespit edilmesi için emir ve hüküm verileceğini karara bağlamıştır.




İSTİNAF- SEBEPLERİ
Davacı, istinaf ihbarnamesinde 7 istinaf sebebi ileri sürmesine rağmen, Davacı Avukatının istinaftaki hitabı istinaf sebepleri ile birlikte değerlendirildiğinde, istinaf sebepleri 2 başlık altında irdelenebilir.
Şöyle ki:
Alt Mahkeme, Davac-ının, dava konusu çek yapraklarını, poliçede mevcut kusurdan haberi olmaksızın elinde bulunduran (holder in due course) kişi iddiasının yasa tarafından Davacı lehine karine teşkil etmesine ve bu hususun layihada yer alması gereken bir olgu olmamasına rağme-n davanın esasına ilişkin bir olgu olduğu ve Talep Takririnde yer alması gerektiği ve Talep Takririnde yer almadığı hususunda bulgu yapıp, Davalı No.1'in ön itirazını kabul etmek sureti ile, Davacının Davalı No.2 aleyhindeki talebini de ortaya koyamadığı c-ihetle, Davacının Davalı No.1 ve 2 aleyhindeki davasını ret ve iptal etmekle hatalıdır.
Alt Mahkeme, Davacının lâyihasında HMUT Emir 19 Nizam 4'e uygun olarak tüm esasa ilişkin olgulara yer verilmiş olmasına rağmen, layihada esasa ilişkin olgulara yeterinc-e ve/veya gerektiğince yer vermediği hususundaki Davalı No.1'in Müdafaa Takririnin 1(b)paragrafındaki ön itirazını kabul etmek sureti ile, Davacının Davalı No.2 aleyhindeki davası ile ilgili olarak da lâyihada esasa ilişkin olgular yer almadığı ve bu cihe-tle Davacının Davalı No.2 aleyhindeki talebini ortaya koyamadığı nedeni ile Davacının Davalı No.1 ve/veya 2 aleyhindeki davasını ret ve iptal etmekle hata etmiştir.
Davalı No.1'in ise Mukabil İstinaf İhbarnamesi 6 sebep içermekle birlikte, tek başlık alt-ında incelenebilir.

Şöyle ki:
Alt Mahkeme, Davalı No.1'in ön itirazını kabul ederek, Davacının davasını esasa ilişkin olgulardan yoksun olduğu cihetle ret ve iptal ettikten sonra, huzurundaki şahadeti değerlendirmekle hata e-tmiştir. Bu bağlamda, Davacının çeklerin iki imzalı olduğundan haberdar olmadığı ve bu hususu çekleri bankaya ibraz ettiği zaman öğrendiği yönündeki şahadetine itibar ederek, Davalı No.2'nin şahadetini ise doğru kabul etmeyip, Davacının dava konusu çeklerd-e 2 imzalı olması gerektiğini önceden bildiği yönünde bulgu yapmamakla ve Davacının iyi niyetli hamil olduğu bulgusuna varmakla hata etmiştir.

TARAFLARIN ARGÜMANLARI
Davacı Avukatı istinaftaki hitabında, ağırlıklı olarak 2. istinaf sebebi üzerinde dura-rak, özetle: Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 30.maddesinin 2.fıkrasına göre, bir poliçeyi elinde bulunduran herkesin ilk bakışta poliçeyi mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın alarak elinde bulunduran kişi sayıldığını, Yasada çok açık bir -şekilde çeki elinde bulunduran bir kişinin çek üzerinde herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın çeki elinde bulundurduğunun Davacı lehine farz edilen bir husus olduğunu, bunun bir karine olduğunu, aynı Yasanın 29. maddesinde de iyi niyet karinesinin yer al-dığını belirterek, görünüşte tamamlanmış ve nizami bir poliçeyi, Yasada belirtilen koşullar altında alıp elinde

bulunduran kişinin poliçeyi, poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın elinde bulunduran kişi sayıldığı ile ilgili kari-nenin esasa ilişkin olgu olarak layihada yer almasının gerekmediğini iddia etmiştir.
Davacı Avukatı hitabında, ayrıyeten, layihanın kusurlu olmadığını ve Alt Mahkemenin lâyihanın kusurlu olmasına dayanarak lâyihayı ret ve iptal etmesinin hatalı olduğun-u ileri sürmüştür.
Davalı No.1 Avukatı ise istinaftaki hitabında, özetle: Davacının Talep Takririnde dava konusu çeklerin hamili veya iyi niyetle elinde bulunduran yasal hamil olduğu yönünde herhangi bir iddia olmadığını, bu hususların esasa ilişkin olgu -olduğunu ileri sürerek, Alt Mahkemenin bulgularının ve ön itiraz ile ilgili kararının doğru olduğunu iddia etmiştir.
Davalı No.1 Avukatı, Mukabil İstinaf maksatları açısından yaptığı hitabında, Alt Mahkemenin, ilk etapta, Davacının iyi niyetli bir hami-l olarak çeki elinde bulundurduğu hususunun esasa ilişkin olgu olarak Talep Takririnde yer almadığı hususunda bulgu yapmakla birlikte, daha sonra şahadeti kabul edip Davacının iyi niyetli hamil olduğu yönünde bulgu yaparak, kendi kendi ile çelişen bulgular- yaptığını iddia etmiştir.

MESELENİN HUKUKEN VE OLGUSAL İRDELENMESİ

Daha önce vurgulandığı üzere, Alt Mahkeme, Davacının Talep Takririnde, dava konusu 2 adet çeki Davalı No.1'in meşru ivaz karşılığında Davalı No.2'ye keşide ettiğini, Davalı No.2'nin de -Davacıya ciro ettiğini ve Davalıların bu sıfatla dava edildiğinin belirtildiğini ancak, Davacının, dava konusu çek

yapraklarını "poliçede mevcut kusurdan haberi olmaksızın elinde bulunduran kişi"/"gerçek hamil" (holder in due course) olduğu iddiasının es-asa ilişkin olgu olmakla ve Talep Takririnde yer alması gerekmekle birlikte, bu hususun Talep Takririnde yer almadığı ve Davacının bu yönde sunmuş olduğu şahadetin de dikkate alınamayacağı hususunda bulgu yaparak, Davalı No.1'in ön itirazını kabul ederek,- Davalı No.2 ile ilgili olarak da Davacının talebini ortaya koyamadığı ve talebini ispatlayamadığı cihetle, Davacının Davalı No.1 ve
No.2 aleyhindeki davasını ret ve iptal etmiştir.

Huzurumuzdaki meselede karara bağlanması gereken husus, Davacının, "poli-çede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi" (holder in due course) olduğu ve bu sıfatla talepte bulunduğu iddiasının, (Yasanın eski tercümesi ile "gerçek hamil" olduğu ve bu sıfatla talepte bul-unduğu iddiasının) Talep Takririnde yer alması gereken esasa ilişkin olgu olup olmadığıdır.

Genel hukuk prensibi olarak; bir davalının davacı tarafından aleyhine ileri sürülen iddiaları bilme hakkı olduğu gibi, davacının da davalının müdafaasını dayand-ırdığı olguları bilme hakkı mevcuttur (Bkz:Odgers' Principles of Pleading and Practice 16.baskı s.70).

Bu genel kuralın Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğümüzde yansıması Emir 19 Nizam 4'tür. Buna göre; her lâyiha yalnızca lâyihayı veren tarafın talebinin ve-ya duruma göre savunmasının dayandığı esasa ilişkin olgular hakkında özet halinde bir takririni içerir ancak bunların kanıtlanmasında ileri sürülecek delilleri içermez.


Esasa ilişkin olgu nedir?

Bu hususta "Odgers' Principles of Pleading and Practice"-, 16.ed, s.86'da şöyle denmektedir:
" What facts are materials?
The word "material" means necessary for the purpose of formulating a complete cause of action and if any one "material" fact is omitted, the statement of claim is bad..... The same prin-ciple applies to defences"

Yukarıdaki alıntıya göre, tam bir dava sebebini veya tam bir müdafaa sebebini ortaya koyan olgular esasa ilişkindir (Ayrıca bkz: Y/H 23/77; Y/H 11/94 D.14/98; Y/H 93/99 D.15/2004; Y/H:24/2009 D.9/2011, Y/H 89/2010 D.16/2013-; Y/H 21/11 D.29/14).

Bir takrirde esasa ilişkin olgu veya olgular eksik olursa o takrir kusurlu ve geçersizdir. Eksik olgu ve olgular ile ilgili şahadet verilemez. Verildiği takdirde de nazarı itibara alınmaması gerekir ( Bkz: Y/H:24/2009; D.9/11; Y/H:11-/94 D. 18/98; Y/H 6/75).

Bu safhada, "poliçede mevcut kusurdan haberi olmaksızın elinde bulunduran"/"gerçek hamil" (holder in due course) sıfatının ne anlama geldiği ve bu sıfatın verdiği hakları irdelemek uygun olacaktır.

Bilindiği üzere, Fasıl 26-2 Poliçeler Yasası'nın 73. maddesine göre çek, bir banka üzerine çekilmiş ve ilk talepte ödenen bir poliçedir. Yasanın II. kısmında öngörülenler dışında, Yasanın ilk talep üzerine ödenen poliçelere uygulanan kuralları çeklere de uygulanır.


Fasıl 262 Pol-içeler Yasası'nın 29(1) maddesi ise, İngiliz Bills of Excange Act 1882'nin (Bkz: Byles on Bills on Exchange 25.ed, s.203, 204) 29(1) maddesinin benzeridir.

İngiliz Bills of Excange Act 1882'nin 29(1) maddesinde yer alan "holder in due course" ibaresi ise- eski yasadaki "bona fide value holder for value without notice before due" şeklindeki hantal terimin yeni versiyonudur (Bkz: Byles, supra s.203).

Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 29(1) maddesinin yeni Türkçe tercümesi, "Poliçede mevcut olabilen herhangi b-ir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi" yan başlığı altında şöyledir:
29 (1) Görünüşte tamamlanmış ve nizami bir poliçeyi aşağıdaki koşullar altında alıp elinde bulunduran kişi, poliçeyi poliçede mevcut olabilen herhangi b-ir kusurdan haberi olmaksızın elinde bulunduran kişi sayılır:
(a)
Poliçeyi vadesi gelmeden önce ve eğer poliçe daha önce




onore edilmemiş bir poliçe idiyse, onore edilmediğinden




haberi olmaksızın almak suretiyle elinde bulunduran kişi




ise;
(-b)
Poliçeyi iyi niyetle ve kıymetli ivaz karşılığında almış




ise ve poliçe kendine ciro edildiğinde, ciro eden




kişinin poliçe üzerindeki sahiplik hakkında herhangi bir




eksiklik bulunduğundan haberdar değilseydi.
Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nı-n 29(1) maddesinin eski Türkçe tercümesi "Gerçek Hamil" yan başlığı altında şöyledir:
29(1) Gerçek hamil, bir poliçeyi görünüşte tamamlanmış ve düzenli olarak aşağıdaki şartlar altında alan bir kimseyi anlatır:

a)

Poliçenin vadesi gelmeden önce ve olg-ular öyle ise



idi, daha önce kabul ve tediyesinin reddedildiğini



bilmeden hamili olmalıdır.
b) Poliçeyi iyi niyetle ve bir bedel karşılığı almış



olmalı ve poliçe kendine ciro edildiğinde, ciro eden
kimsenin tasarruf hakkında herhangi bir- eksiklik



olduğundan bilgisi olmamalıdır.

Özetle; bir kişinin "poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi"/"gerçek hamil" olabilmesi için, görünüşte tamamlanmış ve imzalı bir poliçeyi -aşağıdaki koşullar altında elinde bulundurması gerekir (Ayrıca bkz: 1965 1 CLR s.134; Y/H 24/2008 D.21/2011; Byles supra s.204,205).

Vadesi gelmeden önce ve daha önce onore edilmemiş bir poliçe olduğunu bilmeden elinde bulunduruyorsa;
İyi niyetli ve kıy-metli ivaz karşlılığında alınan poliçe kendisine ciro edildiğinde ciro eden kişinin sahipliliğinde eksiklik bulunduğundan habersiz ise;
Bir şahsın çeki alırken, Yasanın 29(1)(b) maddesi anlamında "iyi niyetli" ve "değer mukabili" alıp almadığı ise bir olg-u meselesidir (Bkz:Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 35/86 ve 41/86 D.24/86; Y/H: 24/08 D.21/2011).
Diğer yandan Yasanın 30(2) maddesinde ortaya konulan, aksi ispat edilebilen karineye (rebuttable presumption) göre; bir poliçeyi elinde bulunduran herkes (ho-lder), ilk bakışta, diğer bir deyimle aksi sabit oluncaya kadar poliçede mevcut olan kusurdan haberi olmaksızın alarak elinde bulunduran kişi /"gerçek hamil"(holder in due course) sayılır.
Bu kurala istisna teşkil eden haller ise, konu poliçeyi cebir, şi-ddet, korku veya yasa dışı yollardan temin ettiğinin ileri sürülmesidir. Böyle bir durumda da ispat yükümlülüğü artık poliçeyi elinde bulunduran kişiye geçmektedir. Poliçeyi elinde bulunduran kişi böyle bir durumda poliçeyi hile, cebir, şiddet, korkutma -kullanmadan, iyi niyetle ve yasal bir şekilde elinde bulundurduğunu ispat etmekle yükümlüdür (Ayrıca bkz:24/08 D.21/2011).

Bu safhada, "poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişinin", eski -tercümede yazılış şekli ile "gerçek hamilin" haklarının ne olduğunu irdeleyelim.
Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 38.maddesinin (b)fıkrasına göre:
"Poliçeyi, poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın elinde bulunduran kişi"/"gerçek h-amil" olduğunda, poliçeyi önceki tarafların sahiplik haklarında mevcut herhangi bir sakatlıktan (tasarruf noksanlığından) (defect) ve ayrıca önceki tarafların salt şahsi savunma amaçları için kendi aralarında ileri sürebilecekleri iddialardan serbest olar-ak elinde bulundurur ve poliçe üzerinde yükümlü olan tarafların hepsine karşı poliçenin ödenmesini icbar edebilir (Ayrıca bkz:supra Byles on Bills On Exchanges, s.204).

Şimdi de, Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 29(1) maddesi bağlamındaki bir meselede, tale-p takririnde hangi olguların yer alması gerektiği ile ilgili olarak Bullen & Leake Precedents of Pleadings 12.ed, s.267'deki aşağıdaki alıntıya gözden geçirmek yararlı olacaktır.
"Pleading. The fact that the plaintiff is claiming to be the holder in due c-ourse or the holder for value of in question should be expressly pleaded in the statement of claim (Arab Bank Ltd. v. Ross 1952 2 Q.B ).
Where any issue arises or may arise as to whether the plaintiff is a holder in due course or a holder for value, part-iculars may be ordered of the facts and circumstances relied on to show that he is such a holder of the bill".

Yukarıdaki alıntıya göre, davacının "poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi"-, diğer ifade ile "gerçek hamil" (holder in due course) olarak veya "kıymet karşılığında elinde bulunduran" (holder for value) olarak talepte bulunduğu olgusu, talep takririnde açık olarak belirtilmelidir.
Davacının "Poliçede mevcut olabilen herhangi bir k-usurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi", diğer ifade ile "gerçek hamil" (holder in due course) olup olmadığı veya "ivaz karşılığı elinde bulunduran" (holder for value) olup olmadığı hususunda herhangi bir mesele ortaya çıkması -durumunda, davacının, poliçeyi böyle bir şekilde elinde bulunduran olduğu hususunu gösterecek olgular veya şartlarla ilgili olarak tafsilat emredilebilir.

"Poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulundur-an kişi"/"gerçek hamil" (holder in due course) veya "Kıymet karşılığında elinde bulunduran" (holder for value) tarafından ikâme edilen, ideal olarak hazırlanmış bir layihanın nasıl hazırlanması gerektiği hususunda, Bullen & Leake Precedents of Pleadings 12-.ed s.266'da örnek olarak verilen dava şu şekildedir:

Claim by a holder in due course or Holder for Value

The plaintiff claims as the holder in due course or alternatively as the holder for value of a bill of exchange for ......dated the ......day of ..-.. 19.... drawn by the Defendant upon XY payable .... months after date to YZ or order.
The said YZ duly indorsed the said bill to the order of the plaintiff who duly indorsed the same, and on the ......day of ....19... the plaintiff duly presented the sa-id bill for payment but the same was dishonour...


Yukarıdaki alıntının tercümesi ise şöyledir:
"Poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi"/ "gerçek hamil" veya "kıymetli bir ivaz karşıl-ığı elinde bulunduranın" talebi


1. Davacı "Poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan







haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran







kişi"/ "gerçek hamil" olarak veya alternatif olarak







poliçenin kıymetli bir ivaz karşı-lığı olarak elinde







bulunduranı olarak .... & sı için...... tarihli







olup da, Davalı tarafından XY üzerine keşide edilen ve







......ay sonra YZ veya emrine ödenecek olan poliçe







için talepte bulunur.
2. ..... ödenmek için ibraz- edilen ve ödenmeyen çek ile







ilgili talepte bulunur.

Davacının "poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi" /"gerçek hamil" (holder in due course) olduğu iddiasının veya bu iddiayı o-rtaya koyan olguların talep takririnde yer alması gerektiği ve bu sıfatla dava ikâmesinin verdiği haklarla ilgili olarak Lord Dening'in, Lord Somervell'in ve Lord Romer'in Arab Bank Ltd.v. Ross 1952 2 Queen's Bench Division kararındaki görüşleri önem taşı-maktadır.

Lord Denning görüşünde (supra Arab Bank Ltd. s.1,216,229,230) Davacının talebinin konu davada yapıldığı gibi, "poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi" diğer bir ifade ile "ger-çek hamil" (holder in due course) sıfatı ile yapılması gerektiğini, "holder in due course" sıfatı ile talep yapılması durumunda, daha büyük daha küçüğü içerir prensibi çerçevesinde; "holder" sıfatı ile talep yapılmasa dahi davacının bu daha sınırlı talebe -dayanabileceğini vurgulayarak, "holder in due course" sıfatının verdiği haklar açısından, "holder" sıfatına nazaran daha iyi bir unvan olduğunu belirtmiştir.

Lord Denning görüşünde, "holder in due course" iddiasının "holder" iddiasına göre daha büyük bir -iddia olduğunu ve bu iddianın, daha aşağı bir derecede bulunan "holder" iddiasını içerdiğini de vurgulamıştır.
Denning görüşünde ayrıca, davacının talep takririnde holder in due course olduğunu iddia etmesine rağmen bunu ispat edemediğini, bununla birlikte-, layihasında olmamasına karşın davacının holder olduğunu iddia edebileceğini, böyle bir durumda ise davacının bu poliçeyi Yasanın 38.maddesinde öngörüldüğü şekilde önceki tarafların sahiplik haklarında (tasarruf haklarında) mevcut herhangi bir sakatlığa- konu olarak almış olduğunu, davalının ise müdafaa takririnde davacının holder olduğu iddiasına cevap vermesinin gerektiğini ileri sürmüştür.

Öte yandan; Lord Romer ise görüşünde, kendisinin de katıldığı Lord Dening'in görüşünün bir sonucu olarak, daval-ının müdafaa takririnde tüm müdafaasını, bu bağlamda davacının holder of value olması durumu ile ilgili de müdafaasını ortaya koymasının gerekli olduğunu, davalının müdafaa takririnde böyle bir müdafaa koymaması durumunda, davacının holder of value sıfatı- tahtında, talep takriri gereğince hüküm almaya hak sahibi olacağını vurgulamıştır.

Lord Somervell ise görüşünde; R.S.C Order 21 rule 2'ye (muadili HMUT 21. emir nizam 3) atıfta bulunarak, poliçelere, emre yazılı senetlere ve çeklere ilişkin davalarda in-kâr yolu ile yapılan savunmada, esasa ilişkin olguların inkâr edilmesinin (in denial must deny some matter of fact) gerekli olduğunu, bu bağlamda da davalının müdafaa takririnde davacının "holders in due course" iddiasına cevap vermesi gerektiğini ileri s-ürmüştür.

Öte yandan; 1967 I CLR, s.338 ZOI CH.PAPAELLINA V. EPCO (CYPRUS)lTD and LION PRODUCTS LTD kararında ise,(s.340) talep takririnde, dava konusu çekin davalı keşideci tarafından meşru ivaz mukabili çekin lehdarı (payees of the cheque) lehine keşide- edilip onun tarafından dava konusu çeki elinde bulunduran davacıya (holder) ciro edilip teslim edilmesinin olgusal olarak iddia edildiği, dolayısıyla, davacının, dava konusu çekin gerçek hamili (holders in due course) (eski tabir ile bona fide holders for- value of the cheque upon which they sued) haline geldiğinin söylendiğinin görülmekte olduğu belirtilmiştir.

Kararda, ayrıca (s.342,343), Yasanın 30(2) maddesi uyarınca her hamilin, aksi ispat edilene kadar gerçek hamil
sayıldığı ve bu bağlamda bunun aks-i ispat edilebilen bir karine (may be rebutted) olduğu ve bu karine bağlamında, hamilin gerçek hamil olup olmadığı bulgusuna varmadan önce, bu karineden doğan olgularla ilgili şahadetin mahkeme tarafından tezekkür edilip değerlendirilmesi gerektiği vurgula-nmıştır.

Yukarıda atıfta bulunulan eserler, içtihatlar ve Fasıl 262 Poliçeler Yasası birlikte değerlendirildiğinde şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır:

1- Bir davacının, Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 38(b)maddesinin verdiği haklardan yararlanarak bir dava i-kâme etmesi durumunda; ideal hazırlanmış bir talep takririnde, "poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi", diğer bir ifade ile "gerçek hamil" (holder in due course) olduğu iddiasını ve bu id-diayı ortaya koyan olguları esasa ilişkin olgu olarak talep takririnde belirtmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte; talep takririnde spesifik olarak davacının, "poliçede mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulu-nduran kişi" /"gerçek hamil" (Bundan böyle holder in due course diye ifade edilecektir) olduğu hususu belirtilmemekle birlikte, talep takririnde ortaya konan olguların "Holder in due course" olunduğu hususunu ortaya koyması yeterlidir.

2-"Holder in due c-ourse" sıfatını haiz bir davacı poliçeyi,
Fasıl 262 Poliçeler Yasası'nın 38(b) maddesi uyarınca
önceki tarafların sahiplik haklarında mevcut herhangi bir
sakatlıktan (defect) ve ayrıca önceki tarafların salt şahsi
savunma amaçları ile kend-i aralarında ileri sürebilecekleri
iddialardan serbest olarak elinde bulundurur ve poliçe
üzerinde yükümlü olan tarafların hepsine karşı poliçenin
ödenmesini icbar edebilir.

3- Bir davacının, "holder in due course" olduğu iddiası
yapması v-e davacının bu sıfatla ilgili olarak davasında
başarısız olması durumunda, davacı lâyihasında, "Kıymet
karşılığında elinde bulunduran" (Bundan böyle holder of
value olarak ifade edilecektir) olduğunu iddia etmese dahi,
kendi adına dava açmı-ş gibi bu sıfatın verdiği haklardan
yararlanabilecektir. Ancak konu poliçeyi önceki tarafların
sahiplik haklarında (tasarruf haklarında) mevcut herhangi
bir sakatlığa/şahsi savunmalara konu olarak elinde
bulunduracaktır.

4- Davalı ise böyl-e bir meselede, müdafaa takririnde, gerek
"holder in due course" sıfatı ile ilgili gerekse "holder of
value" sıfatı ile ilgili tüm müdafaasını bu bağlamda önceki
tarafların sahiplik haklarında (tasarruf haklarında) mevcut
herhangi bir sakat-lığı/şahsi savunmaları ortaya koymalıdır.
Bunun nedeni de HMUT Emir 21 Nizam 3'e göre poliçelere,
yazılı senetlere veya çeklere ilişkin davalarda inkâr
yoluyla yapılan savunmada, esasa ilişkin tüm olguların
inkâr edilmesi gerektiğidir.



A-ksi halde davacı, "holder in due course" olduğunu ispat edememesine rağmen ve lâyihasında "holder of value" olduğunu iddia etmese dahi bu sıfatın verdiği haklardan yararlanarak, talep takriri gereğince lehine hüküm almaya hak kazanabilecektir.

Davacının- Talep Takriri irdelendiğinde; Davalı No.1 tarafından 2 adet çekin meşru ivaz karşılığı Davalı No.2 lehine keşide edildiğinin, Davalı No.2'nin de bu çekleri Davacıya ciro ve teslim ettiğinin, müteakiben Davacının bu çekleri vadesinde bozdurmak gayesiyle il-gili bankaya ibraz etmesine karşın bu çeklerin karşılıkları olmadığı nedeni ile ve/veya çeklerde eksik imza olması sebebi ile bozdurulmadan iade edildiğinin iddia edildiği görülmektedir.

Davalı No.1 ise Müdafaa Takririnin 4. paragrafında şöyle demektedir:-
".....ancak Davalı No.2'nin konu çeklerin iki imza ile geçerli olduğunu bildiği halde Davacıya verdiğini ve böyle bir durumda Davalı No.2'nin hileli ve/veya sahtekârane ve/veya Davacıyı yanıltmaya ve/veya aldatmaya yönelik fiil ve davranışlardan bahsedile-bileceğini, çünkü Davalı No.2'nin konu çeklerin çift imzalı olması gerektiği halde tek imzalı olduğunu bilmesine rağmen konu çekleri Davacıya verdiğini beyanla, Davalı No.1'in işbu belirtilen gerçekler tahtında Davacıya karşı hiçbir mükellefiyetinin olmadı-ğını beyan ve iddia ederek, aksi iddiaların Mahkemede ciddi surette ispatını talep eder."

Davacı ise Davalı No.1'in Müdafaa Takririne verdiği cevapta, Davalı No.1'in işbu dava konusu çeklerin çift imza ile bozulacağını bile bile, tek imza ile tedavüle sür-erek,

Davalı No.2'nin işbu dava konusu çekleri iyi niyetli üçüncü şahıs olan Davacıya ciro etmesine sebep olduğunu ve bu nedenle dava konusu çekler nedeni ile uğramış olduğu tüm zarar-ziyandan Davalı No.2 ile birlikte Davacıya karşı müştereken ve/veya mü-nferiden sorumlu olduğunu ileri sürmüştür.

Her ne kadar ideal hazırlanmış olan bir talep takririnde
Bullen & Leake Precedents of Pleadings 12.ed s.266'da verilen örnek gereğince, davacının "holder in due course" olduğu iddiasının yapılıp, bu iddiayı orta-ya koyan olguların belirtilmesi arzu edilir bir durum ise de, huzurumuzdaki mesele açısından Davacı Talep Takririnde spesifik olarak "holder in due course" sıfatını haiz olduğunu iddia etmese dahi, Talep Takririndeki olguların "holder in due course" olund-uğu hususunu ortaya koyduğu görülmektedir.

Davalı No.1'de Müdafaa Takririnde, Davacının "holder in due course" olmadığını spesifik olarak iddia etmese de, Davacının iddia ettiği olgulara cevap olarak (Bkz: HMUT Emir 21 Nizam 3) Fasıl 262 Poliçeler Yasa-sı'nın 30(2) maddesi tahtında Davalı No 2'nin konu çekleri sahtekarlık sayılan koşullar altında, Davacıya ciro ettiğini ileri sürerek, konu çeklerin Davacıya ciro edilmesi esnasında Davalı No.2'nin sahiplik hakkının (tasarruf hakkının) eksik olduğu iddiası-nı ortaya koymak sureti ile Davacının "holder in due course" olmadığını ileri sürmüştür denilebilir.

Davacının Müdafaaya Cevap Takriri ise değerlendirildiğinde, bunun Müdafaa Takririnde yer alan olgulara cevap niteliğinde olduğu, her halükarda Talep Takr-iri ile bağdaştığı ve Talep Takririndeki iddiaları tamamlayıcı nitelikte olduğu görülmektedir ( Bkz: HMUT Emir 19 Nizam 14 ve


İngiltere'deki muadili R.S.C (Rev) 1962 Order 18 rule 10;
The Annual Practice 1966 s.380; Odgers on Pleading & Practice 20.ed- s.231- 233; Y/H 2/89 D.34/89; Y/H 24/2009 D.9/2011).

Yukarıdakiler ışığında, Davacının Talep Takririnde, Davacının gerek holder in due course, alternatif olarak Holder sıfatı ile talepte bulunduğuna ilişkin dava sebebini ortaya koyacak, esasa ilişkin ol-gu kapsamında değerlendirilen olguların mevcudiyeti görüldüğünden, Alt Mahkeme tarafından Talep Takririnin kusurlu ve geçersiz addedilerek bu hususlarda mahkemeye sunulan şahadetin de dikkate alınamayacağı hususunda bulgu yaparak, Davacının Davalı No.1 ale-yhindeki davasını, Davalı No.1'in Müdafaa Takririnin 1(b) paragrafındaki Davacının lâyihasında HMUT Emir 19 Nizam 4 tahtında esasa ilişkin olgulara yeterince veya gerektiğince yer vermediği
hususundaki ön itirazını kabul etmek sureti ile, Davacının Dava-lı No.2 aleyhindeki davasını da, layihasında esasa ilişkin olguların yer almadığı ve bu bağlamda Davacının Davalı No.2 aleyhindeki talebini ortaya koyamadığı gerekçesi ile ret ve iptal etmekle hata etmiştir.

Yukarıdakiler bağlamında; Davacının 2. istinaf -sebebinin kabulü gerekir.
Davacının 2. istinaf sebebi kabul edildikten sonra,
1. istinaf sebebinin incelenmesine gerek görülmez.

Davalı No.1'in Mukabil İstinafına gelince;
Alt Mahkemenin, Davacının Davalı No.1 ve 2 aleyhindeki davasını esasa ilişkin olg-ulardan yoksun olduğu cihetle ret ve iptal ettikten sonra, meselenin Yargıtaya havalesi ve kararının hatalı olmasına istinaden meselenin esasını incelemesinde hata söz konusu değildir.

Meselenin esası çerçevesinde de, Davacının gerçek hamil (holder in due- course)olup olmadığı hususunda bulguya varabilmek için olgularla ilgili şahadetin mahkeme tarafından tezekkür edilip değerlendirilmesi gerekmekte olduğundan,(Bkz:Supra ZOI CH.PAPAELLINA V.EPCO CYPRUS) LTD and LION PRODUCTS LTD kararı) Alt Mahkemenin bu h-ususta şahadeti değerlendirmesinde de herhangi bir hata söz konusu değildir.

Alt Mahkeme kararında, Davalı No.1'in Tanığı olarak şahadet veren Davalı No.2'nin, Davacının konu çekleri eksik imzalı olmasına rağmen bilerek teslim aldığı yönündeki şahadetine- itibar etmemiştir. Davacının direktörünün, çek yapraklarını incelediği, görünüşte çek üzerinde şeklen bir eksiklik tespit etmediği, iki imzalı olması gerektiğine dair
bir ibare olmadığı, bu husustan haberdar olmadığı ve bu hususu çekleri ödeme için banka-ya ibraz ettiğinde öğrendiği hususundaki şahadetine ise itibar ederek, dava konusu çekler açısından ilk nazarda tamamlanmış ve nizami poliçenin varlığının söz konusu olduğu, konu çeklerin vadesi gelmeden önce alınarak Davacının elinde bulundurulduğu, vades-inde bankaya ibrazında keşidecinin eksik imzası nedeni ile ödenmeden iade edildiği, dava konusu çekleri elinde bulunduran Davacının iyi niyetli hamil olduğu, meşru ivaz karşılığı konu çekleri elinde bulundurduğu, Davacının kendisine ciro edilen çekler üze-rinde Davalı No.2'nin sahiplik hakkında herhangi bir eksiklik bulunduğundan haberdar olmadığı, dolayısıyla Davalı No.2'nin sahiplik hakkında mevcut herhangi bir sakatlığın veya Davalıların salt şahsi savunma amaçları için kendi aralarında ileri sürebilecek-leri iddiaların Davacıya karşı ileri sürülemeyeceği hususlarında bulgu yapmıştır.



Yargıtayın birçok içtihat kararında ifade ettiği üzere, Yargıtay, alt mahkemenin tanıklara inanıp inanmama hususundaki bulgusuna esas teşkil eden gerekçeleri gayrimakul v-eya yetersiz ise müdahale edebilir. Buna ilâveten, alt mahkemenin vardığı bulgular huzurundaki şahadet tarafından yeterli derecede dasteklenmiyorsa, Yargıtay alt mahkemenin bu gibi bulgularını değiştirebilir (Bkz:Y/H 139/2013 D.19/2015;
Y/H:16/2010 D.20/2-013; Hukuk/İstinaf 34/71 ).

Huzurumuzdaki meselede Alt Mahkemenin tanıklara inanıp inanmama hususundaki bulgusuna esas teşkil eden gerekçeleri gayrimakul veya yetersiz olmadığı ve ayrıca, Alt Mahkemenin Davacının iyi niyetli hamil ( gerçek hamil / poliçed-e mevcut olabilen herhangi bir kusurdan haberi olmaksızın poliçeyi alan veya elinde bulunduran kişi (holder in due course)) olduğu
hususunda vardığı bulguya varabilmek için huzurunda yeterli şahadet olduğu görüldüğünden, Mukabil İstinafın reddi gerekir.

-Sonuç olarak; Davacının istinafının kabul edilerek; Alt Mahkemenin Davalı No.1'in Müdafaa Takririnin 1(b) paragrafındaki ön itirazını kabul etmek sureti ile Davacının Davalı No.2 aleyhindeki davasının ise ispatlanamadığı hususunda bulgu yapmak sureti ile -Davacının Davalı No.1 ve 2 aleyhindeki davasını ret ve iptal eden kararının iptal edilmesi ve Alt Mahkemenin kararı çerçevesinde Davacı lehine ve Davalı No.1 ve 2 aleyhine müştereken ve/veya münferiden hüküm ve emir verilmesi gerekmektedir.

SONUÇ

Davacı-nın İstinafı kabul edilir.
Alt Mahkemeninin Davacının Davalı No.1 ve 2 aleyhindeki davasını ret ve iptal eden kararı iptal edilir.

Davacı lehine Davalı No.1 ve No.2 aleyhine müştereken ve/veya münferiden;
A- 15,000 TL meblâğ;
i) 7500 TL üzerinden 19.3.2-009 tarihinden itibaren
tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz
ii)7500 TL üzerinden 23.9.2009 tarihinden








itibaren
tamamen tediye tarihine kadar yasal faiz;
Dava masrafları için hüküm verilir.

Mukabil İstinaf ise reddedilir.

İstin-af Masrafları ve Mukabil İstinaf Masrafları Aleyhine İstinaf Edilenler tarafından ödenecektir.







Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu

Yargıç Yargıç Yargıç





22 Haziran 2015






-25









Full & Egal Universal Law Academy