Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 5/2015 Dava No 55/2017 Karar Tarihi 21.12.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 5/2015 Dava No 55/2017 Karar Tarihi 21.12.2017
Numara: 5/2015
Dava No: 55/2017
Taraflar: Medtech Ltd ile Acendis Handels GmbH arasında
Konu: Emtia satışı - Zamanaşımı - CIF (Cost Insurance Freight) Fiat Sigorta Taşımacılık koşulu.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 21.12.2017

-D. 55/2017 Yargıtay/Hukuk: 5/2015
(Lefkoşa Dava No: 5178/2011)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan,Gülden Çiftçioğlu,Bertan Özerdağ


İstinaf eden : Medtech Ltd. Lefkoşa.
(Davalı)


- İle

Aleyhine istinaf edilen : Acendis Handels GmbH. Almanya.
(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına :Avukat Serhan Çinar ve Avukat Harun Güryel
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Ergin Ulunay


Lefkoşa Kaza Mahkemes-i Kıdemli Yargıcı Düriye Elkıran'ın, 178/2011 sayılı davada, 27.11.2014 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.

--------------------

K A R A R

Bu istinafta iki karar bulunmaktadır. Kararlar sırasıyla okunacakt-ır.

Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Davalı, 27.11.2014 tarihinde Lefkoşa Kaza Mahkemesinin, 5178/2011 sayılı davada aleyhine verdiği karara karşı bu istinafı dosyaladı.


İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı, (bundan böyle sadece Da-vacı) İstinaf Eden/Davalı (bundan böyle sadece Davalı) aleyhine dosyaladığı davada, 1.6.2009 tarihinde taraflar arasında tıbbi cihaz alım sözleşmesi yapıldığını, bu Sözleşmeye bağlı olarak 639,571 Euro karşılığı tıbbi edevat, cihaz ve ekipmanların Davalıy-a 16.9.2009, 26.10.2009, 20.1.2010 tarihlerinde teslim edildiğini, 327/1009,328/1009, 388/1209 No.lu faturaların toplamı olan 184,604.15 Euro meblağı Davalının ödediğini, 305/0909 ve 3/9/09; 306/0909 ve 3/9/2009; 307/0909 ve 3/9/2009; 308/0909 ve 3/9/2009;- 309/0909 ve 8/9/2009; 311/0909 ve 9/9/2009; 312/0909 ve 9/9/2009; 313/0909 ve 9/9/2009 ve son olarak 314/0909 ve 9/9/2009 tarihli faturalar bedeli olan 453,227.79Euro, bu miktar üzerinden 20.1.2010 tarihinden itibaren ödenene kadar %20 faiz ve dava masraf-larını talep etti.

Davalı, 19.2.2014 tarihinde dosyaladığı tadil edilmiş Müdafaa ve Mukabil Talep Takririnde, Davacının davasının 3.9.2009,8.9.2009 ve 9.9.2009 tarihli faturalara dayandığını, Davanın 9.9.2011 tarihinde ikame edildiğini, bu nedenle de dav-asının zaman aşımına uğradığını, Davalının 11.6.2009 ve 12.6.2009 tarihlerinde Halk Bankası üzerinden iki adet akreditif açtığını ancak Davacının anlaşma şartlarına uymaması ve/veya gecikmelerden dolayı akreditiflerin iptal olduğunu, geçerli bir sözleşmen-in varlığı kabul edilse bile teslim tarihinin sözleşmenin esasını teşkil ettiğini, gecikmeden dolayı Hastahanenin Kulak-Burun-Boğaz Bölümünün takriben 20.1.2010 tarihinde faaliyete geçebildiğini, Hastahanenin açılış tarihi olan Ağustos 2009 tarihinden, Böl-ümün açıldığı 28.10.2009 tarihine kadar personel maaşı, Sosyal Sigorta, İhtiyat Sandığı, personel vergileri, işletme giderleri ve akreditif zararı olarak toplam 925,712TL zarar-ziyan ve 1,548,420.36TL gelir kaybına uğradığını iddia ederek, bu meblağların ö-denmesini talep etti.

Davacının Müdafaaya Cevabı ile Mukabil Davaya Müdafaa Takririnin dosyalanmasından sonra, 17.2.2014 tarihinde davanın duruşmasına geçilmiştir.

Şahadet, emareler ve Alt Mahkemenin bulgularına göre olgular özetle şöyledir:

Davac-ı, Almanya'da tescilli bir şirket olup tıbbi edevat, cihaz ve ekipmanların satışı ve pazarlaması ile uğraşmaktadır.

Davalı, KKTC Şirketler Mukayyitliğinde kayıtlı limited bir şirkettir. Dava ile ilgili zamanlarda hastahane işletmekte idi.

Taraflar aras-ında, 1.6.2009 tarihinde tıbbi cihaz alım sözleşmesi imza edilmiştir(Emare No.3).

Davacı tarafından Emare No.4 olarak sunulan faturalara konu emtia, Davalıya, 16.9.2009 ve 26.10.2009 tarihlerinde teslim edilmiştir.

Emare No.4 olarak sunulan faturaları-n toplam bedeli 453,227.79 Euro'dur.

Davalı, konu malzemeler ile ilgili 11.6.2009 ve 12.6.2009 tarihlerinde Halk Bankası üzerinden iki adet akreditif açmış ancak konu akreditifler gecikme nedeniyle 2.10.2009 tarihinde iptal edilmiştir. Her iki akreditifi-n sona erme tarihi 30.9.2009 idi.

Davacı, Emare No.3 Sözleşmeye konu tıbbi cihazı Davalıya teslim ederek cihazların montaj ve eğitimini sağlamıştır.

Satılan cihazların Emare No.4 Faturalara konu bedeli olan 453,227.79 Euro Davacıya ödenmemiştir.

Davac-ı Emare No.4 Faturalara konu olan emtianın bedelinin ödenmesine ilişkin, Davalı aleyhine T.C. İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı dava, yetkisizlik nedeniyle reddedildi. Bu dava altında Davalı, Davacıya 16,071.52 TL ödemeyi kabul etti ve bu meb-lağı ödedi.

Satılan cihazların toplam bedeli 639,571 Euro olup, Davalı dava tarihine kadar Davacıya 184,604.15 Euro ödemede bulundu ama bunun dışında herhangi bir ödeme yapmadı.

Şahadeti, olguları ve emareleri değerlendiren Alt Mahkeme, 1.6.2009 tarihl-i sözleşmenin emtia satışı için yapıldığına, satılıp teslim edilen malların bedelinin talep edildiği davanın Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın 3(f) maddesi kapsamına girdiğine ve 2 yıllık zaman aşımına tabi olduğuna, sözleşmenin 4. maddesinde ödeme zamanının,- ödeme yöntemine göre belirlendiğine, bedelin ödenmesi için tarih belirlenmediğine, Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 55(1) maddesine göre satılan malın mülkiyeti Davalıya geçtiğinde bedelin ödenmesi gerektiğine, 1.6.2009 tarihli sözleşmenin 2. maddesi altın-da cihazların montajının yapılması gerektiğine, Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 19. ve 21. maddeleri kapsamında satılan cihazların montajı ile mülkiyetin Davalıya geçtiğine, cihazların teslim ve montajının 16.9.2009 ve 26.10.2009 tarihlerinden sonra yapıld-ığına, dolayısıyla Davacının Davalıya dava açma hakkının bu tarihlerden sonra doğduğuna, Dava 9.9.2011 tarihinde açıldığından 2 yıllık zaman aşımının dolmadığına, Davalının mütebaki satış bedeli olan 453,227.79 Euro'yu ödemesi gerektiğine, Davacının konu m-alları 3,8 ve 9.9.2009 tarihinde TIR'lara yüklediğine, sözleşmeye göre 7.8.2009 tarihine kadar gönderilmesi gereken emtiayı göndermemekle sözleşmenin 6. maddesine aykırı davrandığına, Davalının gecikmeden dolayı hiçbir şart koymadan malı teslim aldığına, -teslimden sonra bundan dönemeyeceğine ve talepte bulunmayacağına, bu nedenle mukabil talebin ret ve iptal edilmesi gerektiğine bulgu yaptıktan sonra, 29/2013 sayılı Yasanın 5(4) maddesine uygun olarak borcu yapılandırdıktan sonra Davacı lehine Davalı aleyh-ine 494,434.83 Euro meblağ, bu miktar üzerinden 5.12.2013 tarihinden tamamen tediyesine değin yasal faiz ve dava masraflar için hüküm verdi; mukabil talebi ise masrafsız reddetti.


İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalı, dosyaladığı istinaf ihbarnamesinde, 9 istinaf- sebebi ileri sürmüştür.

Davalı Avukatı istinaf duruşması sırasında istinaf sabeplerini 4 başlık altında ele alıp hitap etmiştir.

Davalı Avukatının 4 başlık altında ele aldığı istinaf sebeplerini, 3 temel başlık altında incelemek mümkündür.

Buna göre-:

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davasını zaman aşımı sebebiyle reddetmemekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalının Mukabil Talebini reddetmek ve Davacı aleyhine hüküm vermemekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, 29/2013 sayılı Yasanın 5(4) maddesi- tahtında hesaplama yaparak Davacı lehine 494,434.83 Euro meblağ ve 5.12.2013 tarihinden itibaren yasal faiz için hüküm vermekle hatalı hareket etti.
TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Davalı Avukatının istinaf sırasında ileri sürdüğü iddia ve argümanları-nın özeti şöyledir:

Alt Mahkemenin zaman aşımı süresinin 2 yıla tabi olduğu bulgusu doğrudur. Ancak Alt Mahkeme, fatura tarihlerini dava sebebinin doğduğu tarih olarak almamak ve cihazın KKTC'ye teslim ve montaj tarihini esas almakla hata etti. Keza, alı-ş-veriş CİF(Cost,Insurance and Freight) olarak yapıldığından cihazların TIR'a yüklendiği tarihin teslim tarihi olarak alınması gerekirken bu yapılmadı. Neticede Alt Mahkeme zaman aşımı ön itirazını hatalı bulgularla reddetti.

Alt Mahkeme, Davacının satı-şa konu cihazları zamanında teslim etmediği bulgusunu yapmakla birlikte, Davalının zamanında ihbar gönderdiğini, gecikmeden uğradığı zarar-ziyandan feragat etmediğini, gecikmiş malların teslimini reddetmesinin daha büyük zarara yol açacağını dikkate almada-n Davalının o güne kadar oluşan zararından feragat etmediğini gösteren davranışlarını değerlendirmeden reddetmekle hata etti.

Davalının hastane açacağı Davacı tarafından bilinen bir gerçek olmasına rağmen Alt Mahkeme, öngörülebilecek bir zararı reddetmek- ve gerekçesiz bir şekilde 29/2013 sayılı Yasayı uygulayarak, borcu Davanın açıldığı yıl olan 2011 yılının katsayısı ile çarparak miktarı 494,434.83 Euro'ya çıkarmakla hata etti.

Davacı Avukatı ise hitabında, özetle: Davanın Fasıl 267 Eşya Satış Yasası a-ltında açıldığını, ortada bir satış sözleşmesi olduğunu, burada sözleşmeden kaynaklanan zaman aşımının 6 yıl olduğunu, ancak eşyanın satış ve teslimini içeren Zamanaşımı Yasası'nın 3(1)(f) maddesi esas alınsa bile, zaman aşımının teslim tarihinden başlayac-ağını, bu nedenle Alt Mahkemenin zaman aşımını reddeden bulgusunda hata olmadığını, Davalının malı teslim alırken herhangi bir şerh koymadığı için zarar-ziyan taleplerinden feregat ettiğini, ortada öngörülebilir bir zarar olmadığını, bu nedenle Alt Mahkeme-nin bulgularında hata olmadığını ileri sürerek, istinafın reddini talep etti.

İNCELEME:

Dava zabıtları, emareler, tarafların iddia ve argümanları ve Alt Mahkemenin kararı incelenip değerlendirildi.

Bu meselede öncelikle 1. istinaf sebebinin incelen-mesi gerekmektedir.

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davasını zaman aşımı sebebiyle reddetmemekle hata etti.

Alt Mahkeme, kararımızın "OLGULAR" bölümünde belirttiğimiz gibi, 1.6.2009 tarihli sözleşme emtia satışı için yapıldığı gerekçesiyle, davadaki za-man aşımı süresini Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın 3(1)(f) maddesine bağlı olarak (2) yıl olarak kabul etmiştir.

Zamanaşımı Yasası'nın 3(1)(f) maddesine göre, dava sebebinin doğduğu tarihten başlayarak iki yılın geçmesi üzerine, satılan ve teslim edilen -herhangi bir eşya veya emtia, ticarethane faturası, otel faturası, defter hesabı borcu, yapılan iş ve emeğin karşılığı, sanatkar, işçi veya hizmetkarların gündelikleri veya ücretlerle ilgili dava açılamaz.

Huzurumuzdaki mesele, emtia satışı ile ilgili ol-up, satılıp teslim edilen eşyanın bedelinin ödenmemesi ile ilgilidir.

Davacı Avukatı, davasının Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 55(1) maddesi altında açıldığını ve sattıkları eşyanın bedelini talep ettiklerini kabul etmektedir.

Yargıtay/Hukuk 4/2003 D.-6/2006 sayılı Mehmet Gazioğlu ve Marzek Etiketten davasında, eşya satışı ile ilgili zaman aşımının, Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın 3(1)(f) maddesine göre 2 yıl olduğu kabul edilmiştir.

Huzurumuzdaki meselede eşya satışıyla ilgili Emare No.3 Sözleşmeye ko-nu tıbbi cihazlar, Zamanaşımı Yasası'nın 3(1)(f) maddesinde belirtilen, "satılan veya teslim edilen eşya" tanımına girdiğinden, Alt Mahkemenin, mesele ile ilgili zaman aşımı süresini Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın 3(1)(f) maddesi altında 2 yıl olarak tespi-t etmekle hata etmediği anlaşılmaktadır.

Alt Mahkeme, emtianın mülkiyetinin Davacıya 16.9.2009 ve 26.10.2009 tarihlerinde geçtiğini, dava sebebinin bu tarihlerden sonra meydana geldiğini, bu nedenle zaman aşımı süresinin dolmadığını tespit etmiştir.

Za-manaşımı Yasası'nın 3(1)(f) maddesine göre, 2 yıllık zaman aşımı süresi, satılan ve teslim edilen eşyalarda dava sebebinin doğduğu tarihten itibaren başlamaktadır.

Taraflar arasında imza edilen Emare No.3 Tıbbi Cihaz Alım Sözleşmesinin 4. maddesi "Ödeme -Zamanı"nı düzenlemektedir. İlgili madde aynen şöyledir:

"Ödeme zamanı:
SATICI 1 ve SATICI 2 temin edeceği malların ayrıntılı
olarak proformaların gönderilmesine müteakip - ödemelerin tamamı Leasing ve/veya Muraba ve/veya Akreditif şartlarında yapıla-caktır. SATICI 2 gerek kendisinin temin edeceği mallarda ve gerekse SATICI 1'in temsilcisi sıfatı ile yapacağı montajların tümünü bitirip ALICI tarafından kesin kabulün yapılması ve eğitimlerin tamamlanması işlemleri ile mükellef olup bu durum için ekstra -ücret talep etmeyecektir.

Gümrüklenmiş malın gümrük sahasından çıkarılıp ALICININ faaliyet adresine nakli, sigortalanması, montajı ve ALICIYA teslimi işinin organizasyonu ALICININ, SATICI 2'ye ve ön görülen gümrük müşavirlik firması ve/veya Leasing firma-sına vereceği vekalet ile tamamlanacaktır. Bu işlem için yapılacak tüm masraflar Leasing firması ve/veya ALICI tarafından karşılanacaktır."

Maddenin içeriğinden görülebileceği gibi, ödemelerin tamamının Leasing ve/veya Murabaha ve/veya akreditif şartların-da yapılması kararlaştırılmış, bundan ayrı olarak kesin kabul için cihazların montajı ve eğitiminin tamamlanması şartı getirilmiştir.

Huzurumuzdaki meselede 11.6.2009 ve 12.6.2009 tarihlerinde açılan ve vadeleri 30.9.2009 tarihinde dolan akreditifler, va-delerine uyulmaması nedeniyle, 2.10.2009 tarihinde, Davalının kabul etmemesiyle iptal edilmiştir(Emare No.13 ve 14).

Vadeleri geçtiği için akreditifleri kabul etmeyerek iptalini sağlayan Davalı, 16.9.2009 ve 26.10.2009 tarihlerinde konu cihazların sözleşm-ede belirtilen kesin kabul kapsamında montajını ve personel eğitimini kabul etmiş, Davacı sözleşmenin kesin kabul şartını yerine getirmiştir.

Buna göre, kesin kabulden önce akreditifleri geç teslim nedeniyle iptal edilen satışa konu cihazlar, Emare No.3 -Sözleşmeye uygun olarak monte edilip eğitimleri sağlandığından Davacı, alacağını sözleşmeye uygun olarak, eşyanın mülkiyetinin alıcıya kesin kabulüyle geçmesi üzerine talep etme hakkına sahiptir. Vadelerinin dolması nedeniyle akreditiflerin iptal edilmesi -Davacının alacağını faturalı alacak haline getirmez. Davacı davasını taraflar arasında aktedilmiş olan Emare No.3 Eşya Satış Sözleşmesine dayandırmıştır. Buna göre, geç teslim nedeniyle iptal edilen akreditif koşulları ortadan kalktığından, tıbbi cihazın s-özleşmeye uygun olarak kesin kabul şartları altında Davalıya tesliminin gerçekleşmesi gerekmektedir. Davacı bakımından dava sebebinin doğduğu tarih, Emare No.3 Sözleşme şartlarını yerine getirdiği, ancak Alıcının ödemeyi reddettiği tarihtir. Davacı, talebi-ni Emare No.3 Sözleşmeye dayandırdığından, Talep Takriri bu anlamda eksik veya kusurlu olmadığı gibi, Davacının akreditife dayanan bir davası bulunmamaktadır. Davacının sözleşme altındaki yükümlülüklerinin devam ettiği bir safhada, satıştan kaynaklanan ala-cağıyla ilgili zaman aşımı süresinin başlatılması veya alacağının zaman aşımına uğraması mümkün değildir.

Eşya Satış Sözleşmelerinde, zaman aşımının başladığı tarihin belirlenmesi açısından, Murphy v.Joe O'Teele & Sons & Anor (2014) IEHC 486 davasına atıf-ta bulunurum.

Bunun sonucu olarak, Alt Mahkemenin Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 19,21 ve 55. maddelerini dikkate alarak, zaman aşımı süresini mülkiyetin Davalıya kesin kabul ile geçtiği 16.9.2009 ve 26.10.2009 tarihlerini esas alarak tespit etmesi hata-lı değildir.

Bu sonuçtan hareketle, Davacının davasını açtığı 9 Eylül 2011 tarihinde 2 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığından, 1. istinaf sebebinin reddedilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Muhterem Alt Mahkeme, Davalının Mukabil Talebini reddetmek ve Dav-acı aleyhine hüküm vermemekle hata etti.

Alt Mahkeme, kararında, Davacının, Emare No.3 Satış Sözleşmesinde üzerinde mutabık kalınan teslim tarihine riayet etmediğine ve satışa konu malları (cihazları) 7.8.2009 tarihine kadar Davalıya göndermeyerek, Sözle-şmenin 6. maddesine aykırı hareket ettiğine bulgu yapmıştır.

Alt Mahkemenin tek başına bu bulgusu ile Davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi imkanı bulunmamaktadır.

Alt Mahkemenin bulgusu doğrultusunda tazminat talebinin haklı bulunabilmesi için, tesli-matın haksız olarak ihmal edildiğinin veya zamanında teslimin reddedildiğinin Eşya Satış Yasası'nın 57. maddesi altında ortaya konması gerekmektedir. Alt Mahkemenin bulgusu bu yönde değildir. Ayrıca Emare No.3 Sözleşmenin 6. maddesinde yer alan "ifa süresi-ni" Fasıl 267 Eşya Satış Yasası'nın 11. maddesi bağlamında sözleşmenin esaslı unsuru olarak kabul edeceğimiz bir ibare sözleşmede yer almamaktadır. Keza, Emare No.3 Sözleşmede gecikmeden doğabilecek zararların ne şekilde ödeneceğine ilişkin herhangi bir dü-zenleme bulunmamaktadır.

Bu gerçekler ışığında, sırf gecikme nedeniyle bir zarar-ziyana hükmedilmesi mümkün değildir.

Bundan ayrı olarak, Davalı, Sözleşmenin 6. maddesindeki düzenlemeye bağlı kalmadan emtiayı kabul etmiş ve montajını sağlayarak gerekli -eğitimi almıştır.

Bu gerçekten hareketle, Alt Mahkeme Charles Rickards Ltd v Openhaim (1950) L.K.B. p.616 p.623'den atıfla ortaya koyduğu estoppel ilkelerini önündeki meseleye doğru bir şekilde uygulayarak, Davalının 16.9.2009, 26.10.2009 ve 20.01.2010 t-arihinde gönderilen cihazlarını hiçbir şikayette bulunmaksızın kabul etmekle, sözleşmede belirlenen zaman şartından feragat ettiğine ilişkin bulgusunda hata yapmadığı anlaşılmaktadır.

Davalının mevcut hukuki durum karşısında zarar-ziyan talebinde bulunma-ya hakkı olmadığından, 2. istinaf sebebinin de reddi gerekmektedir.

Son olarak bir hususa temas etmek istiyoruz.

Davalının Davacıya gönderdiği, 15.2.2010 tarihli, Beşiktaş 15. Noterliğinden ısdar olunan "ihtarname", malın teslim ve montajından sonra, D-avalının ödeme yükümlülüğünün doğduğu tarihte gönderildiğinden, Davalıya tazminat talep etme hakkı vermemekte ve bu anlamda davaya etkisi bulunmamaktadır.

Muhterem Alt Mahkeme, 29/2013 sayılı Yasanın 5(4) maddesi tahtında hesaplama yaparak Davacı lehine 4-94,434.83 Euro meblağ ve 5.12.2013 tarihinden itibaren yasal faiz için hüküm vermekle hatalı hareket etti.

Alt Mahkeme, Davacının 453,227.79Euro'luk talebini 29/2013 sayılı Yasanın 5(4) maddesini uygulayarak yapılandırdı ve davada talep edilen miktardan- fazla bir miktar olan 494,434.83 Euro'ya hükmetmiştir.

Alt Mahkeme bu sonuca ulaşırken faizi hangi tarihten itibaren hesapladığını belirtmemiş, Yasanın geçtiği tarih itibarıyla faiz katsayısı uygulamıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Sözleşmeye bağlı- satış bedelinin ödenmesi talebiyle ilgilidir. Taraflar arasındaki Sözleşmede faiz ile ilgili düzenleme bulunmamaktadır ve Alt Mahkemenin faiz bulgusu yoktur. Bu durumda da Davacı lehine talep edilen rakamın üzerinde bir rakama hükmedilemezdi. Bu noktada, -Davacı lehine hükmedilen miktarın iptal edilmesinin ve alacağın davadaki talep ile belirlenmesinin ve Sözleşmede faiz miktarı belirlenmediğinden ve zarar-ziyan olarak faize hükmedilmediğinden hareketle, Davacı lehine hükmedilecek meblağa yasal faiz uygulan-masının uygun ve adil olacağı sonucuna ulaşmış bulunuyorum.

NETİCE:

Buna göre 3. istinaf sebebinin kabul edilerek, Alt Mahkemenin hükmünün Davacı lehine Davalı aleyhine 453,227.79Euro, yasal faiz ve dava masraflarının ödenmesi şeklinde değiştirilmesi ge-rektiği kanaatindeyim.


Bertan Özerdağ : Kararda özetlenen olgularla hemfikirim. Kararımda olgulara yeri geldikçe değineceğimden, bu safhada olguları tekrarlamayı gereksiz görürüm.

Bu istinafta inceleme konusu yapacağım husus 1.istinaf sebebidir. 1. i-stinaf sebebinin ihtilaf konusu, talebin zaman aşımına uğrayıp uğramadığı ile ilgilidir.

Bu konuda ihtilaf konusu olmayan olgulara göre; Davacı ile Davalı arasında sağlık malzemeleri ve aletleri satışı ile ilgili olarak 1.6.2009 tarihinde Emare No.3 Sözl-eşme imzalanmış, bu Sözleşmeye istinaden Davalı tarafından Davacının lehdar olduğu Halk Bankası nezdinde 11.6.2009 ve 12.6.2009 tarihli iki akreditif açılmış, satış sözleşmesine konu eşyalar için 12 adet fatura düzenlenmiş, bu faturalardan 3'ü ödenmesine r-ağmen 9 fatura ödenmemiş, 9 adet fatura konusu emtialar Davalıya gönderilmek üzere 3.9.2009, 8.9.2009 ve 9.9.2009 tarihlerinde Davacının Almanya'daki fabrikasından TIR'lara yüklenerek Davalıya gönderilmiştir. Davacı, akreditiflerin bedelini Halk Bankasında-n ödenmesini talep etmesine rağmen, İlgili Banka, süresinde talep edilmediği veya evrakların eksik olduğu ve/veya sair gerekçelerle Davacıya akreditif bedellerini ödememiştir.

Davalı Müdafaasında, bu faturaların zaman aşımına uğradığını iddia etmiş, -Davacı ise Müdafaaya Cevap Takririnde Fasıl 267 Emtia Satış Yasası'nın 55(1) maddesi altında mülkiyetin geçmesi ile talep hakkının doğacağını, mülkiyetin satış konusu emtiaların Davalıya teslim edildiği 16.9.2009, 26.10.2009 ve 20.1.2010 tarihlerinde geçti-ğinden, o tarihlerde dava açma hakkının doğduğunu ileri sürmüştür.

Şahadete bakıldığında, Talep Takririnde de kabul edildiği üzere, 20.1.2010 tarihinde teslim edilen 327/1009, 328/1009 ve 388/1209 No.lu faturalara konu emtiaların bedelleri Davalı tarafın-dan Davacıya ödendiğinden ve yukarıda ödenmiş olduğu ifade edilen 3 fatura olduğundan, bunlar bu istinafın incelenmelerinde bir önem arz etmemektedirler.

Zaman aşımı ile ilgili iddiaları incelemeden önce, Davacının iddiaları ile ilgili bir hususa değinme-yi gerekli görmekteyim. Davacı dava açma hakkının 16.9.2009, 26.10.2009 ve 20.1.2010 tarihlerinde başladığını, teslimin bu tarihlerde yapıldığını ve mülkiyetin de bu tarihlerde geçtiğini ileri sürmektedir. Davacının Talep Takririne bakıldığı zaman ise, tal-ebin faturalara dayandığı görülmekte, mülkiyetin ve teslimin ilgili tarihlerde yapıldığı ileri sürülmemektedir. Bu iddia Talep Takririnde ileri sürülmediği, Davalının Müdafaası sonrası Davacı tarafından Müdafaaya Cevap Layihasında ileri sürüldüğü cihetle, -layihaların genişletilemeyeceği prensibi uyarınca bu iddianın dikkate alınamayacağı veya bu iddia altında hüküm kurulamayacağı kabul edilmelidir.

Belirttiklerim ışığında, Davacının Talep Takririne bakıldığında, Davacının talebi faturalara dayanmakta olup,- ödeme talep hakkının emtianın montajı veya eğitimin verilmesinden başlayacağı iddia edilmediğinden ve bu hususlar esasa ilişkin olgu olduğundan (material facts), müdafaadan sonra bu iddianın müdafaaya cevapla eklenmiş olmasının bir değeri olmadığı, layih-aların genişletilemeyeceği prensibinden hareketle bu iddiasının dikkate alınamayacağı ve dolayısıyla Davacının layihasında ileri sürülmeyen bu iddiayı dikkate almakla da Alt Mahkemenin hata yaptığı aşikardır.

Talep hakkının ne zaman başlayacağını belirle-meden önce zaman aşımı süresinin de belirlenmesi gerektiği kanaatindeyim.

Bu davaya konu ihtilafa uygulanması gereken kuralın Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası'nın 3 (1)(f) maddesi olduğu ve Alt Mahkemenin bu kuralı meseleye doğru uyguladığı ile hemfikirim.
-
Alt Mahkeme ödeme zamanının belirlenmediğini belirtmiş, bu nedenle de Emtia Satış Yasası'nın 55 (2)maddesinin bu meseleye uygulanamayacağına karar verip, aynı Yasanın 55(1) maddesi altında mülkiyetin Davalıya geçtiği andan itibaren dava açma hakkının doğd-uğuna bulgu yapmıştır.

Yasanın ilgili maddesi aynen şöyledir:
Bedel için dava55. (1) Bir satış sözleşmesi uyarınca emtiadaki mülkiyet satın alıcıya geçtiğinde, satın alıcı sözleşme hükümlerine göre emtianın bedelini ödemeyi haksız olarak ihmal veya redd-ederse, satıcı satın alıcıyı emtianın bedeli için dava edebilir.(2) Bir satış sözleşmesi uyarınca, teslimin yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, bedelin belirli bir tarihte ödenmesi öngörüldüğünde satın alıcı bu gibi bedeli ödemeyi haksız olarak ihmal v-eya reddederse, satıcı, emtiadaki mülkiyet geçmediği halde ve emtia sözleşmeye tahsis edilmemesine rağmen, satın alıcıyı bedel için dava edebilir.












Taraflar arasında satışla ilgili bir sözleşme yapılmış ve emare Sözleşmenin 4.maddesinde ödeme -zamanı düzenlenmiştir. Sözleşmeye göre ödeme zamanı koşulu şöyledir:

4. Ödeme zamanı:

SATICI 1 ve SATICI 2 (Davacı) temin edeceği malların ayrıntılı olarak proformaların gönderilmesine müteakip - ödemelerin tamamı Leasing ve/veya Muraba ve/veya Akreditif- şartlarında yapılacaktır. SATICI 2 gerek kendisinin temin edeceği mallarda ve gerekse SATICI 1'in temsilcisi sıfatı ile yapacağı montajların tümünü bitirip ALICI tarafından kesin kabulün yapılması ve eğitimlerin tamamlanması işlemleri ile mükellef olup bu- durum için ekstra ücret talep etmeyecektir.

Emare No.3 Sözleşme, ödemenin akreditif şartlarına uygun olarak yapılacağını düzenlemektedir. Bu maddeden varılması gereken sonuç, sözleşmeye konu emtiaların ödemeleri ile ilgili olarak, ödeme zamanının açılac-ak akreditifte düzenleneceği konusunda anlaşılmış olduğudur.

İstinafa konu ticari ilişkide Muraba veya leasing yöntemi ile ödeme yöntemine gidilmediğinden, ödeme zamanı için Davalı tarafından Davacı lehine açılan akreditiflerin şartlarına bakılması gerek-mektedir.

Akreditif şartlarına değinmeden bir hususa değinmek gerekmektedir.

Emare Akreditiflerde belirtilen vesaikler ilgili Bankaya öngörülen süre içerisinde ve/veya akreditifin yürürlükte kalacağı son güne kadar (30.09.2009)Davacı tarafından ibraz ed-ilmediğinden veya belgelerde eksiklik olduğundan ve/veya neticede akreditifin vadesi dolduğundan, akreditif bedelleri banka tarafından ödenmemiştir.

Akreditif bedelleri banka tarafından belirtilen gerekçelerle ödenmemiş olması, bu ödemenin Davacı tarafın-dan talep edilmesine engel midir?

Akreditifte belirtilen ve anlaşılan koşullar, akreditifin ödenebilmesi için uyulması gereken koşullardır. Bu koşullara uymayan bir satıcı, ödeme yapacak bankadan ödemeyi talep edemez, talep etse bile banka ödeme yapamadığ-ı gibi, yapmakla da yükümlü değildir. Ödeme yaparsa kendi riski ile yapmış olur ve akreditifi açandan talep edemez.

Huzurumuzdaki istinafta Davacı ödemeyi talep etmiş, ödeme bankası (issuing - paying bank) akreditif koşullarına uyulmadığından Davacıya öd-eme yapmamış ve Davalıya bu şartlarda ödeme yapılmasına onay verip vermediğini sormuş, Davalının ödeme yapılmamasını belirtmesi üzerine, akreditiflerin bedellerini Davacıya ödememiştir.

Davacı sözleşmeye konu edilen emtiaları Davalıya göndermiş, Davalı -da gönderilen emtiaları teslim almıştır. Akreditifler banka tarafından emarelerde belirtilen gerekçelerle iptal edilmiş ve akreditif bedellerini ödememiştir. Davacı, banka aleyhine bir talepte bulunmamış veya dava açmamıştır. Bir akreditifin akreditif şart-larına uyulmadığından ödenmemesi, satış bedelinin alıcıdan talep edilmesine bir engel teşkil etmez. Böyle bir durumda, satıcı, sadece satıştan önce bankanın garanti etmiş olduğu ödeme teminatını kaybetmiş olmaktadır. Buna bağlı olarak, akreditifin iptalind-e hangi tarafın haklı olduğu bu istinafta ihtilaf konusu yapılmadığından, gönderilen emtiaların teslim alındığı gerçeğinden hareketle, Davacının talebini sadece ödeme zamanının hangi tarihte doğduğu ve doğduğu tarihten dava açılana kadar geçen süre dikkate- alındığında zaman aşımına uğrayıp uğramadığı açısından inceleyip karar vermemiz gerekecektir.

Akreditif uluslararası ticaretin yaşam kaynağı olan bir ödeme sistemidir (Intraco Ltd. v. Notis Shipping Corporation of Liberia 1981 Llyods Rep. 256).

Bu sist-emin evrensel kurallara bağlı olarak sıkı sıkıya takip edilmesi ile, alıcı veya satıcının kendi bankalarına müdahale hakkı tanımadan, bankaların bu kuralları uygulamaları sayesinde dünyanın her yerinde, geniş bir coğrafyada, politik veya coğrafi veya diğer- sorunlara takılmadan veya arınarak satış ve ödemelerin yapılması garanti edilmektedir.

Emare No.3 Sözleşmede ödeme zamanının akreditifte belirleneceği düzenlemiştir. Davalı bu sözleşmede belirtilen eşyaların satışı için Türkiye Halk Bankası AŞ nezdinde,- 11.6.2009 ve 12.6.2009 tarihlerinde Davacı lehine iki akreditif açılmasını sağlamıştır. Bu akreditiflerde lehdar (beneficiary) Davacı olup her 2 akreditifte de akreditif Incoterms 2000 CIF şartları uyarınca gönderilecek ve akreditife UCP latest version şa-rtları uygulanacaktı. Türkiye Halk Bankası AŞ bu akreditifte issuing ve paying bank sıfatı ile akreditifi açan ve ödemeyi yapacak olan bankadır.

Emare akreditifler, gayrı kabili rücu (irrevocable letter of credit) ve görüldüğünde ödeme(sight payment) kur-allarını içermektedir. Bu akreditiflerde en yeni Uniform Customs and Practice (UCP) uygulanacağı belirtildiğinden, uygulanması gereken UCP 600 kurallarıdır. Akreditifte ödeme zamanı ile ilgili ayrı bir hüküm yer almasa da, akreditifler 30.09.2009 tarihine -kadar geçerli ve yürürlükte idi ve bu tarihe kadar akreditiflere uygun şekilde talepte bulunulması halinde banka tarafından ödeme yapılacaktı. Akreditifler göründüğünde ödeme prensibine dahil olduğundan ve 30.9.2009 tarihine kadar talepte bulunulabileceği -öngörüldüğünden, ödeme zamanı belirlendiği ortadadır. Tüm bunlara göre, Davacı bu tarihe kadar bankadan akreditif koşullarına uymak koşulu ile talepte bulunma ve satış bedelini bankadan tahsil etme hak ve yetkisine sahipti.

Taraflar arasındaki sözleşmeye- göre, ödeme zamanının akreditif şartlarına göre belirleneceğini ve ödemenin 30.9.2009 tarihine kadar yapılacağını saptadıktan sonra, ödemenin ne zaman talep edilebileceğini belirlemek gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmede, eşya satışının CIF yöntemi ile- yapılacağı konusunda anlaşılmıştır. Buna göre, Davacı satış konusu emtiaları CIF yöntemi ile gönderecek, Davalı ise akreditifte belirtilen şartlarda emtia bedellerini ödeyecekti.

Bu anlaşmaya bağlı olarak, Davacı tarafından tanzim edilen 3.9.2009 tarihl-i 305/0909, 306/0909, 307/0909, 308/0909 ve 8.9.2009 tarihli 309/0909 numaralı faturalar ile 9.9.2009 tarihli 311/0909, 312/0909, 313/0909 ve 314/0909 numaralı faturalarda, teslim şartlarının CIF Gazimağusa/KKTC (Incoterms 2000) uyarınca yapılacağı öngörül-müştü.

Incoterms, International Chamber of Commerce (Uluslararası Ticaret Odası) tarafından yayınlanan ve uluslararası ticarette satış ve gönderim koşulları ile ilgili kurallar ihdas eden bir kurallar belgesidir. CIF (Cost Insurance Freight) (Fiyat Sigort-a Taşımacılık) Incoterms de yer alan, en bilinen usullerden biri olup, CIF koşulu ile yapılan satışlarda taraflarca bir varış limanı (name port of destination) konusunda anlaşma yapılır.

Incoterms 2000 - CIF belgesindeki kurala göre; Cost Insurance Freig-ht - means that the seller delivers when the goods pass the ship`s rail in the port of shipment - satıcı, emtiaların yükleme limanında geminin rayına girdiği anda teslim etmiş olur.

Uluslararası ticarette yapılan teşbihle CIF'in bir diğer özelliği izah e-dilirken, CIF yöntemi ile yapılan satışlarda satışın eşya satışı olmadığı ve eşyaların alakalı olduğu vesaikin satışı olduğu ifade edilmiştir (Bkz. T.D Bailey Son and Co v. Ross T. Smyth & Co Ltd. 1940 5 TLR 829). CIF, satışta konşimentonun düzenlenmesi il-e satıcı yükümlülüklerinden kurtulmaktadır (Gardiano and Giampieri v. Greek Petroleum Export SA 1983 1 Llyod`s Report 250).

Incoterms 2000 CIF koşulu ile yapılan sözleşmelerde teslim, emtiaların yüklenmesi ile gerçekleşmekte, CIF satışına uygun belgeleri-n alıcıya sunulmasıyla (tender) da ödeme hakkı doğmaktadır.

Schmitoff's Export Trade 9.Edition sayfa 47'de "payment of the price" başlığı altında CIF sözleşmelerinde taraflar aksini anlaşmadıkça ödemenin, sözleşmeye uygun belgelerin takdimi ile istihkak- ettiği ifade edilmiştir:

"In a c.i.f contract unless the parties have otherwise
agreed, the payment of the price becomes due when
conforming to the contract are tendered."

Bu husustaki hukuki kurallardan ortaya çıkan sonuç, emtiaların yüklenmesi i-le teslimin gerçekleştiği, alıcıya teslim ile belgelerin takdimi neticesinde ödemenin mukarrer olup, izharı gerekli hale geldiği ve mülkiyetin alıcıya geçmesinin ödeme mükellefiyeti için bir şart olmadığıdır. Dolayısıyla, akreditifte belirtilen CIF belgele-rinin alıcıya teslimi ile ödeme mükellefiyeti doğmuş olmaktadır.

Belirtilenlerin ışığında yapılan değerlendirmede, emare akreditiflerin koşulları dikkate alındığında akreditifte vade belirlendiğinden, satışın CIF Incoterms 2000 yöntemi ile yapılacağından- ve bu vade içerisinde akreditiflere ait CIF'e ait vesaikin Davalıya sunulması ile ödemeyi onların yapacağı akreditifte belirlediklerinden, belgelerin Davalıya sunulması ile ödeme vadesi gelmiş olmaktadır.

Yukarıda yapmış olduğum bulgulara istinaden, Al-t Mahkeme, tarafların satış bedelinin ödeme tarihini sözleşmede anlaşmadıkları ve Emtia Satış Yasası'nın 55(2) maddesinin meseleye uygulanamayacağı hususlarında bulgu yapmakla hatalı davranmıştır.

Belgelerin Davacı tarafından Davalıya sunulması veya gönd-erilmesi ile CIF koşulları uyarınca ödeme vadesi ve buna bağlı olarak da bu belgelerin akreditifi açan bankaya ibrazı ile ödeme gerçekleşeceğinden, ödeme vadesi gelmiş veya doğmuş olduğu sonucuna varılması gerekir. Neticede Davacı Davalıya, yükleme ile ilg-ili belgeler olan konşimento (bill of lading), sigorta ve faturaları ısdar edip göndermesi ile Davalının ödeme mükellefiyeti doğmuş olup o tarihten itibaren Davacı talep hakkı elde etmiş olmaktadır.

Satış sözleşmesine konu emtialar 3.9.2009, 8.9.2009 ve -9.9.2009 tarihlerinde Davacı tarafından Davalıya fatura edilerek ve aynı tarihlerde yüklenerek Davalıya gönderildiğinden, satış konusu emtiaların fatura tarihlerinde teslim edilmesi ile birlikte ödeme hususunda talep hakkı doğmuştur. Davacının, faturaları -düzenlediği tarihte yükleme yaptığı ve ilgili tarihlerde düzenlediği ve elinde olan fatura, konşimento ve sigorta belgeleri tahtında akreditife dayanarak yetkili bankadan talep etme veya akreditif bedelini alma hakkı olduğundan veya doğduğundan, alacak hak-kı fatura tarihlerinde doğduğu sonucuna varılması kaçınılmazdır.

Varılan bu sonuç Fasıl 267 Emtia Satış Yasası'nın 32.maddesinde öngörülen teslimle ödemenin aynı zamanda yapılması hususundaki temel yasal kuralın uygulanması halinde de ödeme zamanının tesl-im tarihinden başlayacağından, teslimle birlikte ödeme hakkı doğmuş olup, zaman aşımı süresi teslimden itibaren 2 yıllık sürenin dolması ile birlikte dolmuş olmaktadır.

Fatura kesmiş ve yükleme yapmış olan Davacının, eşyaların Davalıya ulaşmasından önce- ve sözleşmede belirtilen eğitimi vermeden evvel bankaya başvurup faturalara konu alacağını alma hakkı olduğundan, Davacının satış sözleşmesine konu emtiaların montajını yapmaması veya Davalının personeline eğitim vermemesi durumunda bile Davalı ve banka f-atura bedellerini ödemek zorunda olup, akreditif koşullarının yerine getirilmesi ile birlikte ödemeyi yapmaktan imtina edemezdi.

Dolayısıyla, sözleşmede yer alan kesin kabulün montaj yapılması mükellefiyeti ile birlikte ücretsiz eğitim verilmesi koşulu a-kreditifte yer almadığından veya akreditif bedelinin ödemesi ile ilgili bir koşul olarak belirtilmediğinden, ödeme zamanını, akreditifte düzenlenmesine bağlayan sözleşmenin ilgili kuralı tahtında ödeme zamanının, kesin kabul tarihinde ödeme hakkının montaj- yapılması veya eğitim verilmesiyle başlayacağından söz edilmesi veya bu sonuca ulaşılması mümkün değildir.

Aynı zamanda, sözleşmede ödeme zamanının akreditifte belirleneceğine dair ödeme düzenlemesi, sözleşmenin esasının ihlalini teşkil edecek koşul (co-ndition) niteliğindedir. Buna karşın, montaj ve eğitimin verilmesi ödeme zamanı veya ödemenin yapılması ile ilgili bir koşul olarak düzenlenmediğinden, sözleşmenin esasının ihlalini teşkil etmeyecek taahhüt (warranty) niteliğindedir.

Belirtilenlerle, Dav-acı bu faturaları düzenleyerek yüklemeyi de 3.9.2009, 8.9.2009 ve 9.9.2009 tarihlerinde yaptığından, fatura ve yükleme tarihlerinde faturalarda belirlenen meblağları talep etme hakkı doğmuştur.

Talep hakkı faturaların ve konşimento düzenlendiğinde başlad-ığından, tüm faturalarla ilgili zaman aşımı süresi dolmuş olup talep zaman aşımına uğramıştır.

Neticede Davacının davası zaman aşımına uğradığından, ret ve iptal edilmesi gerekirdi.

İkinci istinaf sebebinin incelemesinde yapılan bulgularla hemfikir olu-p, mukabil davanın ret ve iptali ile ilgili dosyalanan istinafın reddi kararına katılırım.


Gülden Çiftçioğlu : Her iki meslektaşımın kararını daha önceden okuma fırsatı buldum. Sayın Ahmet Kalkan'ın kararına aynen katılırım.


NETİCE :

Yukarıda okun-an kararlar ışığında,

Zaman aşımı ile ilgili istinaf sebeplerinin oy çokluğuyla reddedilmesine,
Mukabil taleple ilgili istinaf sebeplerinin oy birliğiyle reddedilmesine,
Yapılandırma ile ilgili istinaf sebebinin oy çokluğu ile kabul edilmesine,
Alt Ma-hkeme kararının,
Davacı lehine Davalı aleyhine,
453,227,79 Euro
Yasal faiz,
Dava masrafları için Hüküm ve Emir verilir şeklinde değiştirilmesine,
KARAR verilir.
İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.



Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu B-ertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç

21 Aralık, 2017











24






Full & Egal Universal Law Academy