Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 49/2014 Dava No 30/2018 Karar Tarihi 24.10.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 49/2014 Dava No 30/2018 Karar Tarihi 24.10.2018
Numara: 49/2014
Dava No: 30/2018
Taraflar: Alpan Uz ile Derek John Christian Gruber ve diğerleri arasında
Konu: Sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi - Vekil sıfatıyla dosyalanmayan davada vekilin şahadet vermesi
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 24.10.2018

-D. 30/2018 Yargıtay/Hukuk No: 49/2014
(Girne Dava No: 1706/2010)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Peri Hakkı

İstinaf eden: Alpan Uz, Lefkoşa
(Davalı)

ile

Aleyhi-ne istinaf edilen: No.1- Derek John Christian Gruber, İskoçya
No.2- Elaine Gruber, İskoçya
No.3- Gary Christian Gruber, İskoçya
(Davacılar)

A r a s ı n d a.

İstinaf e-den namına: Avukat Hasan Hasipoğlu
Aleyhine istinaf edilen No. 1, 2 ve 3 namına: Avukat Ayşe Gürkan
Aleyhine istinaf edilen 3. Şahıs namına: Avukat Hasan Alkan

Girne Kaza Mahkemesi Yargıcı Şerife Katip Kır'ın, 1706/2010 sayılı davada, 24.1.2014 tarihinde- verdiği karara karşı, Davalı tarafından yapılan istinaftır.

------------

K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Bu istinafta Davalı/İstinaf Eden bundan böyle sadece Dava-lı, Davacı/Aleyhine İstinaf Edilenler ise sadece Davacılar olarak anılacaktır. Üçüncü Şahıs/Aleyhine İstinaf Edilen ise Üçüncü Şahıs olarak anılacaktır.
OLGULAR

Bu davanın maddi ve hukuki olgularını şöyle özetledik:

Davacılar Davalı ile, 24.3.2006 ta-rihli kısmen yazılı kısmen sözlü bir satış sözleşmesi tahtında, Girne Esentepe'de kain Koçan No:15442, Pafta/Harita No:XIII/15.E.2, Parsel No:252/13/2 ve 252/14 referanslı taşınmazın üzerinde inşa edilecek 10 numaralı villanın inşaatı ve satışı konusunda 9-9,950 Stg. mukabilinde anlaştılar.

Davacılar satış sözleşmesi tahtında, Mark Unwin isimli emlak acentesine Davalıya ödenmek üzere 18,990 Stg. ödediler.

Davacılar, 16.4.2007 tarihli bir ihbar ile, satış sözleşmesine konu gayrımenkulün bir başkasına de-vredildiğin-den, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini iddia ederek sözleşmeyi feshetmişlerdir.

Davacılar bu satış sözleşmesi tahtında emlak acentesi Mark Unwin'e, Davalıya ödenmek üzere 18,990 Stg. ödediklerini, bu ödemeye rağmen Davalının satış- sözleşmesine istinaden villayı inşaa etmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini iddia ederek, istinafa konu bu davayı dosyaladılar. Davacılar ödemiş oldukları 18,990 Stg.ni ve faizlerini Davalının ödemesini talep etmektedirler. Davacılar, keza, ödemiş oldukları -avukat masrafı ve pul vergisi için ise 1700 Stg. özel zarar-ziyan talep etmişlerdir.

Davalı ise bu davada Mustafa Kemal Baykan'ın 3.şahıs olarak eklenmesi hususunda talepte bulunmuş ve Mahkemeden emir almıştır.

Davalı dosyaladığı müdafaada ise, satış -sözleşmesini kabul etmiş, ancak emlakçıya ödendiği iddia edilen meblağı kendisinin almadığını ileri sürmüştür. Davalı keza, müdafaasına devamla, emlakçı ile aralarındaki anlaşma uyarınca ödenen paradan 4,497.75 Stg.e denk gelen % 4.5 komisyonun emlakçı tar-afından tahsil edildiğini, bunun düşüldükten sonra kalan meblağ olan 13,492.25 Stg.nin ancak kendisine ödenmiş olabileceğini ileri sürmüştür. Davalı sözleşmenin 15 ay içerisinde inşaatın tamamlanmasıyla ifa edilebileceğine rağmen sözleşmenin kasten Davacıl-ar tarafından feshedildiğini, Davacılardan tahsil edilen meblağların 3. Şahsın arazisine yatırıldığını, bu davada Davalının aleyhine hüküm çıkması durumunda 3. Şahsın haksız olarak zenginleşeceğini, Yargıtay/Hukuk 85-94/2008 D.32/2010 sayılı karar ile satı-ş sözleşmesine konu arazideki ihtilaflarla ilgili davalının ibra edildiğini, 3. şahsın sorumlu olacağına karar verildiğini, bu nedenle verilmesi muhtemel herhangi bir hükmün Davalı aleyhine değil, 3. Şahıs aleyhine verilmesi gerektiğini iddia ederek, davan-ın ret ve iptalini talep etmiştir.

Davacılar ise Davalı ile 3. Şahıs arasındaki ihtilafın veya mahsuplaşmanın kendilerini ilgilendirmediğini iddia ederek, davaları tahtında emir ve hüküm verilmesini talep etmişlerdir.

Davalının müdafaasına cevap dosyal-ayan 3. Şahıs ise, satış sözleşmesinin Davacılar ile Davalı arasında akdolunduğunu, kendisinin taraf olmadığını, bilgisine getirilmediğini, bu ihlalden dolayı sorumlu olmadığını, satış sözleşmesi uyarınca kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, Y/H 85--94/2008 D.32/2010 sayılı kararda söz konusu taşınmazla ilgili doğan veya doğacak olan, mahkemeye intikal edecek davalardaki hükümlerin 3. şahıs tarafından tazmin edileceğine karar verilmediğini, Yargıtay huzurunda bulunmayan bu talebin o davada verilen kar-ar neticesinde 3. Şahıs tarafından tazmin edileceği yönünde bir sonuca varılamayacağını veya yorumlanamayacağını, herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek, Davalı tarafından kendisi aleyhinde yapılan talebin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu- ileri sürmüştür.

Tarafların uzlaşıya varamaması üzerine, davanın duruşmasına geçilmiştir. Alt Mahkeme, yapılan duruşma neticesinde, Davalının satış sözleşmesi tahtında iddia edilen ödemeleri tahsil ettiğine bulgu yaparak, sözleşmeyi ihlal ettiğinden if-ası imkansız hale gelen sözleşmenin feshedildiğine ve Davacıların ödemiş olduğu meblağların Davalı tarafından Davacılara ödenmesine emir ve hüküm vermiştir. Alt Mahkeme 3. Şahıs aleyhindeki talepleri ise reddetmiştir.

İstinaf, Alt Mahkemenin bu hükmünden- dosyalanmıştır.

İSTİNAF SEBEPLERİ

Davalı, istinaf ihbarnamesinde 6 istinaf sebebi ileri sürmekle birlikte, istinafını 2 başlık altında toplamıştır. Bunları şöyle özetledik:

Muhterem Alt Mahkeme, vekil sıfatıyla dosyalanmayan davanın vekil sıfatıyla -ileri götürülmesine rağmen, sunulan şahadetle davanın ispat edildiğine bulgu yapmakla hata etti.

Muhterem Alt Mahkeme, verilen hükmün 3. Şahıs tarafından ödenmesine veya tazmin edilmesine emir vermemekle hata etti.



TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

-Davalı Avukatının Mahkemedeki hitabında ileri sürdüğü argümanlar şunlardır:

Bu dava, vekil sıfatıyla dosyalanmamıştır. Ne dava başlığında ne de talep takririnde Davacıyı vekil tarafından temsil edileceği belirtilmiştir. Buna rağmen davanın ispatı aşamas-ında Davacılar Mahkemeye gelmemiş ve Davacılar adına vekil davayı yürütmüştür.

Dava vekil sıfatıyla dosyalanmadığından, dava vekil ile ileriye gidemeyeceği gibi, ispat da edilmiş sayılmaz.

Davacılar tarafından yapılan 18,990 Stg. ödemeyi gösteren Ema-re No.4 Belgede ödemenin kimin tarafından ve kime yapıldığı belli değildir. Dolayısıyla, Davacılar ödemeyi ispat etmeyi başaramamışlardır.

Dolayısıyla, dava ispat edilemediğinden ret ve iptal edilmesi gerekirdi.

Her hal ve karda, Davacının davasının -ispat edildiği sonucuna varılsa dahi hükmün Davalı aleyhine değil, 3. Şahıs aleyhine verilmesi gerekirdi.

Davalı tarafından Davacılardan tahsil edilen sözleşmeye konu meblağlar, 3. Şahsa ait arazi üzerinde inşa edilen eve yatırılmıştır. Birleştirilmiş Y-argıtay/Hukuk 85-94/2008 sayılı kararla, 3. Şahsa kalan bu arazinin üzerindeki inşaatlardan dolayı elde ettiği sebepsiz zenginleşme nedeniyle hükmün 3. Şahıs tarafından ödenmesi ve 3. Şahsın Davalıyı tazmin etmesi gerekirdi.

Alt Mahkeme, kararında, Davac-ılar ile Davalı arasındaki sözleşmenin ifasının imkansız olduğundan dolayı geçersiz olduğuna bulgu yapmakla birlikte, bu sözleşmenin ifası nedeniyle ödenen meblağların 3. Şahsın arazisine yatırılarak inşaat yapılmış olup, Mahkeme bu konudaki Yargıtay karar-ını dikkate almadan, ifası imkansız olan bir sözleşmenin ihlal edildiği gerekçesi ile bu meblağların ödenmesi hususunda Davalıyı sorumlu kabul etmekle hata etti.

Bu nedenle de, istinafın kabul edilerek, Davalı aleyhindeki hükmün iptal edilmesi yönünde em-ir verilmesi gerekir.

Davacılar adına Mahkemede hitap yapan Avukat ise davanın ispat edilmesi hususunda istinafta ileri sürülen iddiaları şöyle cevaplamıştır:

Bu dava vekil sıfatıyla dosyalanmadığından, başlıkta veya Talep Takririnde bunun belirtilmes-ine gerek yoktu. Davacılar davayı her ne kadar da şahsen dosyalarsa da, İngiltere'de ikamet etmeleri sebebiyle duruşma safhasında daha sonra yetkili vekilleri vasıtasıyla şahadet sunmuşlardır. Bu nedenle, Emir 2 n. 4'e bir aykırılık olmadığı bir yana, bu k-onunun usul kuralları altında değil, sunulan şahadetin Şahadet Yasası kuralları tahtında değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Davacıların vekil vasıtasıyla sunduğu şahadetin davanın ispatı için yeterli olup olmadığı şahadet kuralları altında değerlendir-ilmelidir. Bu davada, Alt Mahkeme, sunulan bu şahadetin davanın ispatı için yeterli olduğuna kanaat getirmiştir.

Bununla birlikte bir davada var olan usul konusundaki herhangi bir aykırılık ile ilgili iddianın, iddiayı ileri sürecek tarafça erken zamand-a yapılması gerekmektedir. Buna istinaden birçok Yargıtay kararında, davanın sonunda ileri sürülen usulsüzlük iddiaları geç kalınmış olarak kabul görmüş ve bu iddialar en erken safhada ileri sürülmediği cihetle dikkate alınmamıştır. Bu nedenle usulsüzlük i-ddialarını en erken zamanda yapmayan tarafın usule aykırılık iddialarından feragat etmiş addolunması gerekir. Dolayısıyla, Davalı tarafından bu iddialar Alt Mahkemede ileri sürülmediğinden, bu safhada ileri sürülmesi nedeniyle geç kalınmış olup dikkate alı-nmasına olanak yoktur.

Bu davada Davacıların sundukları şahadet ve emareler dikkate alındığında, kendi davalarını ispat edebilmeyi başarabilmiş oldukları açıktır. Davacılar, taraflar arasında bir sözleşme olduğunu, ödeme yapıldığını, paranın sözleşmeye -dayanılarak ödendiğini ispat etmişlerdir. Alt Mahkeme Davacıların sunduğu şahadete itibar etmekle ve Davalının şahadetine itibar etmemekle hata yapmış değildir.

Davasını ispat edebilmeyi başarabilen Davacılar lehine hüküm veren Alt Mahkeme hata yapmadığ-ından, istinafın masraflarla birlikte reddedilmesi gerekir.

Üçüncü Şahıs adına hitapta bulunan Avukatın ise 2. istinaf sebebine yönelik cevabı şöyledir:

Davalının dayanmakta olduğu Yargıtay hükmünde, bu davadaki Davacıların satın aldıkları eve karşılı-k ödenen meblağların, o davada koçanın davalı adından iptal edilerek 3.şahıs adına intikal etmesi nedeniyle 3.şahıs tarafından ödeneceğine dair bir hüküm yoktur. Bu davadaki ihtilaf ilgili Yargıtay kararına konu değildir, ilgili Yargıtay kararında bu davad-aki taleplerle ilgili bir karar verilmiş değildir. Zaten Davalının 3. Şahıs aleyhindeki davasında, böyle bir iddia ileri sürülmemiştir.
Diğer taraftan Davalı, Davacıların ödediği meblağların Üçüncü Şahsın arazisine yatırıldığını, Üçüncü Şahsın sebepsiz z-enginleştiğini ispat etmekle yükümlü olmasına karşın, bu konuda hiçbir şahadet Mahkemeye sunulmamıştır.

Dolayısıyla 3. Şahıs aleyhindeki taleplerin iptali gerektiğinden, bu yönde emir veren Alt Mahkemenin kararında herhangi bir hata yoktur.

İNCELEME
-
Muhterem Alt Mahkeme, vekil sıfatıyla dosyalanmayan davanın vekil sıfatıyla ileri götürülmesine rağmen sunulan şahadetle ispat edildiğine bulgu yapmakla hata etti.

Davalı, davanın vekil sıfatıyla açılmamasına karşın davanın duruşmada ve ispat aşamasında- Mahkemede Davacıların hazır olmayıp vekillerinin hazır olmasının usule aykırı olduğu ve/veya davanın ispat edilemediği sonucunu doğurduğu iddiasını ileri sürdü.

İstinafa konu dava, Davacılar tarafından, Emare Sözleşmede satıcı taraf olan Davalı aleyhine- dosyalandı. Davanın dosyalanması aşamasında Davacıların taraf olmasında bir usul hatası veya usulsüzlük olması söz konusu değildir. Bu davanın ispat aşamasında, Emare No.1 Vekaletname tahtında Davacıların yetkili vekili olan Tanık No.1 Behiye Özkayım Dava-cılar adına Mahkemede şahadet sunmuştur. Davacılar ise şahsen şahadet sunmamıştır.

Bir davanın duruşması esnasında taraflardan biri yetkilendirmiş olduğu vekil vasıtasıyla hazır olabilir ve yetkili vekil, asıl adına şahadet vermeye yetkilendirilmişse, a-sıl adına şahadet de verebilir.

Vekilin asıl adına vereceği şahadet; asıl tarafından usulüne uygun olarak yetkilendirilmiş ise asılı bağlamakla ve onun adına verilmiş şahadet olarak kabul edilmekle birlikte, asılın ileri sürdüğü iddiaların ispatı açısınd-an vekilin sunduğu şahadetini, Fasıl 9 Şahadet Yasası kuralları altında sunulabilirliği (admissible) ve sunulan şahadete verilecek değer açısından Mahkeme tarafından değerlendirmeye tabi tutulması gereklidir. Bu amaçla, Fasıl 9 Şahadet Yasası'nın 3, 4 ve 5-.maddelerinde belirtilen kurallar dikkate alınmalıdır.

Davacılar adına vekaleten şahadet veren Tanık No.1 Behiye Özkayım Davalı Avukatı tarafından istintak edildiği aşamada kendisine yönelik, konuya vakıf olmadığı, şahadetinin sunulabilir olmadığı, şahad-etini vekil sıfatıyla verdiğinden dolayı bir değer verilmemesi gerektiği ileri sürülmediği veya itiraza tabi tutulmadığı bir yana, Mavi 47'de bizzat Davalı Avukatı Tanık No.1'e "Bu sözleşmeye vakıfsınız çünkü vekilsiniz" diyerek bu hususta Tanık No.1 taraf-ından Fasıl 9 Şahadet Yasası'nın 3,4 ve 5.maddeleri kapsamında bir şahadet sunulduğunu teyit ve kabul etmiştir. Diğer taraftan duruşma esnasında, Davalı, Davacıların Vekili vekil Tanık No.1'in emareleri sunmasında, bu Tanık tarafından emarelerin sunulamaya-cağı veya emarelerin bizzat Davacılar tarafından sunulması gerektiği yönünde bir itiraz yapılmadığı gibi, bu belgeler itirazsız olarak veya itiraza maruz kalmaksızın emare yapılmıştır.

Davacılar, satış sözleşmesini emare yapmalarına istinaden, Davalı ile- aralarında bir satış sözleşmesi akdeylediklerini ortaya koymuşlar ve bu iddialarını Alt Mahkemede ispat edebilmeyi başarmışlardır.

Davalı tarafın ileri sürdüğü, Davacıların Davalıya ödeme yapmadığı veya sözleşmeye dayanılarak yapılan ödemenin ispat edil-emediği iddiasına gelince; davanın ispatında sunulan şahadete ve Mahkemenin bu şahadeti değerlendirmesine bakılması gerekir.

Davacıların davalarını ispat edebildiği sonucuna varılabilmesi için olgulara bakıldığında, Davacıların 18,990 Stg. ödediklerini v-e bu meblağın Davalıya ödendiğini, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini ve bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini ortaya koyması gereklidir.

Davacılar ödemeyi yapan taraf olarak bu ödemenin yapıldığını ispat etmekle yükümlüdürler.

Davacılar tara-fından Emare No.3 Banka Transfer Belgesi ve Emare No.4 Emlak Acentesi Makbuzu ile bu paranın Unwin Estate Agents'e ödendiği konusunda ihtilaf söz konusu olamaz.

Davacılar, Talep Takririnin 5.paragrafında, ödemelerin Davalıya veya ajanlarına veya emlakçıl-arına yapılacağı hususunda anlaşıldığını iddia etmektedir. Davacılar, emlak acentesi tarafından bu paranın Davalıya ödendiğini iddia etmişlerdir.

Davalı bu meblağın emlak acentesi tarafından kendisine ödenmediği veya Davacılardan bir para tahsil etmediğ-i iddiasını ileri sürmüştür.

Davalı, emlak acentesine kendisi adına sözleşmeye konu ödemeleri tahsil etme yetkisi vermediği gibi, sözleşmede böyle bir kuralın da olmadığını ileri sürmüştür.

Davalı müdafaasında, kendisine herhangi bir ödemenin yapılmadı-ğını, yapılmış olsa bile emlak acentesinden komisyon alacağının düşülmesi sonrasında 13,492.25 Stg olarak yapılmış olduğunu ileri sürmüştür.

Alt Mahkeme, Mavi 129 ve 130'da bu konuyu inceleyerek Davalının ödemelerin emlak acenti hesabına yatırarak yapıl--maması konusunda Davacılara bir ikazda bulunmadığını belirtmiş ve gönderilen paraların ödeme yapma saiki ile yapıldığına bulgu yaparak, 18,990 Stg.nin Davalıya ödendiği sonucuna varmıştır.

Alt Mahkeme, Davalının şahadetinde, bunun haricinde bu ödemenin a-lınmadığını ortaya koyacak bir şahadet sunmadığın-dan, Davalının şahadetine itibar etmeyerek, Davalının bu ödemeyi emlak acentesinden aldığına bulgu yapmıştır.

Sonuç olarak, Alt Mahkeme, huzurunda şahadet veren tanıkları gözlemlemiş ve Davalının sunduğu- şahadete itibar etmeyerek, Davacılar tarafından sunulan şahadete itibar edip Davacıların davasını ispat edebildiği sonucuna ulaşmıştır.

Şahadeti dinleyen, tanıkları gözlemleyen alt mahkemelerin, Yargıtaya göre daha avantajlı olduğu, bu konuda alt mahke-menin bir tanığa itibar etmekle veya şahadete değer vermekle açıkça bir hata yaptığına ikna olunmadıkça, alt mahkemelerin bu bulgularına Yargıtay tarafından müdahale edilmediği yerleşmiş bir prensiptir.

Taraflar arasında akdolunan sözleşmenin ödeme koşul-unu düzenleyen 6.paragrafında, Davacıların Talep Takririnin 5.paragrafında iddia ettiği şekilde emlak acentesine veya vekiline yapılacağı yönünde bir ödeme şekli düzenlenmiş değildir.

Bununla birlikte, Emare Sözleşmenin 3.maddesi, ilk ödemenin, araştırma- belgesi sunulmasına kadar emlak acentesi veya avukatı tarafından tutulacağını ve sunulması halinde ödeneceğini düzenlemektedir. İhtilaf konusu bu ödeme, 3.maddede düzenlenen ve sözleşme akdolunduktan sonra yapılacak ilk ödemedir.

Bu meselede öz olarak,- yetkili emlak acentesi tarafından yapılan bir satışta, emlak acentesinin 3.maddede belirtilen ödemenin yapılması amacıyla Davacılardan para tahsil ettiği ve Davalının da bu duruma cevaben, öncelikle reddetmesine karşın müdafaasında Davacılardan bir para a-lmışsa bile bunun komisyon ücreti düşüldükten sonra kalan bakiye 13,492.25 Stg olması gerektiği olduğu yönündeki iddia ve beyanlarının, şahadet esnasında da makul bir açıklama ile cevaplanmadığı dikkate alındığında, Alt Mahkemenin şahadet ve tanıklara verd-iği değer ve bulgularında bir hata yaptığı kanaatinde değiliz.

Davacıların satın aldığı satış sözleşmesine konu gayrimenküllerin başka bir mahkeme kararı ile 3. Şahsa devredilmiş olduğundan, sözleşmenin ifa edilemeyeceğine istinaden sözleşmenin feshedil-erek yapılan bu talep ve bu talebe istinaden Alt Mahkemenin vermiş olduğu hükümde bir hata olmadığından, 1.istinaf sebebinin reddedilmesi gerekir.

2. Muhterem Alt Mahkeme, verilen hükmün 3. Şahıs tarafından ödenmesine veya tazmin edilmesine emir vermemek-le hata etti.

Davalı, 2.istinaf başlığında, aleyhine herhangi bir hüküm verilmesi durumunda, bu hükümden dolayı 3. Şahsın kendisini tazmin etmesine emir verilmesini talep etmiştir.

Davalı, Davacılarla arasındaki satış sözleşmesine konu gayrimenkulün,- Y/H 85-94/2008 sayılı karar tahtında kendi adından iptal edilerek 3.şahıs adına geçtiğinden, bu davada verilecek bir hüküm için 3.Şahsın kendisini tazmin etmesini talep etmesi gerektiği iddiasındadır.

Bir mahkemenin vermiş olduğu bir karar o davadaki ih-tilafları nihai olarak neticelendirir ve nihai kararın koşulları uyarınca tarafların hak ve sorumlulukları doğar. İlgili kararda, Davalı aleyhine verilen hüküm nedeniyle, Davalı ve 3.Şahsın oluşan sorumlulukları dışında, o davadaki kararda varılan sonuçta -belirtilmeyen, hükümde yer almayan bir husus ile ilgili olarak bu davada, o hüküm nedeniyle bir tarafın diğer tarafa tazminat ödemesine yönelik bir emir verilmesi söz konusu olamaz. Adli ihbar olarak aldığımız Yargıtayın ilgili kararındaki davalı ve 3.şahı-s arasındaki ihtilafta, o davadaki taraflar haricinde, tarafların gayrimenkul satışı gerçekleştirdiği birçok kişinin ödeme, hak ve alacakları mahkeme tarafından incelenmiş, bu inceleme sonucunda mahkeme bir sonuca ulaşmıştır. Verilen mahkeme kararı 3.şahıs- ile arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmayan ve/veya akdi bir hukuki ilişki olmayan (privity of contract) Davacıların, Davalı aleyhindeki taleplerine konu edilemeyeceği gibi, 3.Şahsın Davacılar ile Davalı arasındaki sözleşmenin feshedilmesi nedeniyl-e sebepsiz zenginleştiğine dair iddiaların layihalarda bulunmaması nedeniyle, bu istinafta inceleme konusu edilmesi mümkün değildir.

Ezcümle, Yargıtay tarafından nihai bir kararla Davalı ve 3.şahıs arasında devri iptal edilen ve bu davadaki ihtilafın du-ruşmasına sebep olan satış sözleşmesine konu gayrimenkül ile ilgili taraflar arasında tazminat ödenmesine yönelik yeni bir kararın verilmesi söz konusu olmayacağı sonucuna varırız.

Neticede İstinaf Eden 2.istinaf sebebinde de başarılı olamamıştır.

NET-İCE

İstinaf ret ve iptal edilir. İstinaf masrafları Davalı/ İstinaf Eden tarafından ödenecektir.





Ahmet Kalkan Bertan ÖzerdağPeri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç


24 Ekim 2018













14






Full & Egal Universal Law Academy