Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 47/2013 Dava No 34/2017 Karar Tarihi 29.09.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 47/2013 Dava No 34/2017 Karar Tarihi 29.09.2017
Numara: 47/2013
Dava No: 34/2017
Taraflar: Avukat Fuat Veziroğlu ile İlter Türkmen arasında
Konu: Zem ve kadih - Haksız fiili birlikte işleyenler (Joint tortfeasor) - Haksız fiil davalarında Mahkemenin bölgesel yetkisi - Beyanların doğru olduğu müdafaası (justifiacation
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 29.09.2017

-D. 34/2017 Yargıtay/Hukuk No: 47/2013
(Lefkoşa Dava No: 3590/2004)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ

İstinaf eden: Avukat Fuat Veziroğlu, Lefkoşa - (Davalı No.1)
ile

Aleyhine istinaf edilen: İlter Türkmen (CNN Türk TV) Kanal D İstanbul - Türkiye (Davacı)
- A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Avukat Fuat Veziroğlu
Aleyhine istinaf edilen: Avukat Talat Kürşat

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Peri Hakkı'nın, 9.2-.2012 tarihinde, 3590/2004 sayılı davada verdiği karara karşı, Davalı No.1 tarafından yapılan istinaftır.

------------

K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Davalı No.1/-İstinaf Eden (bundan böyle sadece Davalı olarak anılacaktır), Lefkoşa Kaza Mahkemesinin, 9.2.2012 tarihinde, Davacı/Aleyhine İstinaf Edilen lehine (bundan böyle sadece Davacı olarak anılacaktır) verdiği hükme karşı, bu istinafı dosyaladı.


MESELE İLE İL-GİLİ OLGULAR

Davacı, Davalı No.1 Fuat Veziroğlu ve Davalı No.2 Hüseyin Macit Yusuf aleyhlerine, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 3590/2004 sayılı davayı dosyaladı.

Davacı davasında Davalı No.1'in yazdığı ve Davalıların hem KKTC hem de T.C.de yayımladığı "Anna-n Planı ve Yalan Makinaları" isimli kitapta, kendisine yönelik hakaretamiz beyan ve yazıların yapıldığını veya yayımlandığını iddia ederek, Davalı aleyhine tazminat ödenmesine emir verilmesini talep etti.

Davalı No.2 ile ilgili dava geri çekildiğinden d-ava ret ve iptal edildi.

Davalı ise müdafaa dosyalarak, kitabın kendisi tarafından yazıldığını ama kendisi tarafından yayımlanmadığını veya yayımlanmasının sağlanmadığını, kitabın KKTC'de yayımlanmadığını, kitaptaki yazıların zemmedici malzeme olmadığın-ı, zem ve kadih oluştursa dahi Davalının adil yorum ve yazıların doğru olduğuna yönelik müdafaaları olduğunu, bu müdafaaları nedeniyle tazminata hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürdü ve davanın ret ve iptalini talep etti.

Davayı dinleyen Alt Mahkeme,- Davacı lehine ve Davalı aleyhine dava konusu yazılarda zem ve kadih olduğuna ve Davalının makul yorum müdafaasında başarılı olmadığına bulgu yaparken, bu bulgusu ışığında Davalının, Davacıya 4000 TL tazminat ve dava masraflarını ödemesine emir verdi.

D-avalı, bu karardan huzurumuzdaki istinafı dosyaladı.

İSTİNAF SEBEPLERİ

Davalı istinafında 14 istinaf sebebi ileri sürmekle birlikte, istinafını 3 başlık altında toplamıştır. Davalının özetlediği 3 istinaf başlığını aşağıdaki şekilde topladık:

Muhterem- Alt Mahkeme, Davacının Talep Takririnde Davalı ile ilgili hiçbir dava sebebi veya Davalının yayımladığına dair bir iddia olmamasına rağmen, Davalının ilgili kitabı yayımladığına bulgu yapmakla hata yaptı.

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davası ile ilgil-i ispat külfetini yerine getirmemesine rağmen ve/veya Davalının ilgili kitabı KKTC'de yayımladığına dair iddia veya şahadet mahkeme huzuruna sunulmadan, Davalı aleyhine hüküm vermekle hata yaptı.

Muhterem Alt Mahkeme, dava konusu kitabın Türkiye'de yayım-lanmış olmasına karşın, yetkili olduğuna bulgu yapmakla hata yaptı.


TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

Meslekten avukat olduğu cihetle istinaftaki hitabını bizzat yapan Davacı, hitabında, özetle şu iddialarda bulunmuştur:

Ben davada belirtilen "Annan -Planı ve Yalan Makinaları" isimli kitabın yazarıyım. Bu kitabın yayımlanmasında herhangi bir rolüm yoktur. Davacının Talep Takririnde benim bu kitabın yayımlanmasını sağladığımı, bir rolüm olduğunu veya yayımladığımı içeren bir iddia ileri sürülmemiştir.
-Mahkeme, kitabı benim yayımladığım veya yayımlama amacıyla hareket ettiğimi incelemedi, bu konuda Davacı tarafından iddia yapılmadığı gibi ispat edilemediğini de göz ardı etti. Emare No.1 Kitap benim tarafımdan yayımlandığı iddia edilmediği gibi benim tar-afımdan yayımlandığına yönelik şahadet de yoktur ve ispat edilememiştir. Emare No.1 Kitap benim tarafımdan yayımlanmadığı için aleyhime getirilmiş herhangi bir dava sebebi yoktur.

Kitabı, onu yayımlayan Davalı No.2'ye İstanbul'da teslim ettiğime göre, da-va sebebi İstanbul'da doğdu ve meydana geldi, bu nedenle Davacı, KKTC'de dava açamazdı.

Alt Mahkeme, huzurunda herhangi bir şahadet bulunmamasına rağmen, ilgili kitabın KKTC'de yayımladığına bulgu yapmakla veya kitapta KKTC'de yayımlandığı yazmamasına ra-ğmen kitabın KKTC'de yayımlandığı yazıldığına bulgu yapmakla, neticede ilgili kitabın KKTC'de yayımlandığına bulgu yapmakla hata yaptı. Emare Kitap KKTC'de yayımlanmadığından, Haksız Fiiller Yasası'nın 17.maddesi altında KKTC'de işlenmiş bir haksız fiil yo-ktur ve bu nedenle Lefkoşa Kaza Mahkemesi bu davayı görmeye yetkili değildir ve benim aleyhime buna bağlı olarak dava sebebi yoktur.

Alt Mahkeme adil yorum (fair comment) ve yazılanların doğru olduğu (justification) müdafaamı hiç veya detaylı olarak ince-lemeden, müdafaamın bulunmadığına bulgu yapmakla hata yaptı.

Alt Mahkeme, Annan Planı ile ilgili benim iddialarımla Davacının iddialarını karşılaştırmadan veya incelemeden benim doğru söylemediğime bulgu yapmakla hata yaptı. Mahkeme, benim bu hususta i-leri sürdüğüm iddialarımı bu yazının yayımlanması ile ilgili müdafaalarımın mevcut olup olmadığı açısından da incelemedi.

Alt Mahkeme, benim sunmak istediğim belgeleri sunmama izin vermedi. Davacıya ise layihasında olmayan şahadeti sunması için izin ver-di ve hata yaptı. Alt Mahkeme, duruşma safhasında, daha duruşma tamamlanmadan benim justification bulgum olmadığına karar vermekle de hata yaptı.

Davacı Avukatı hitabında özet olarak aşağıdaki argümanları Mahkemeye aktardı:

Zem ve kadih davalarında j-ustification müdafaasının ispat külfeti Davalıdadır. Beş kez değiştirilerek yayımlanan Annan Planına dayanılarak ileri sürülecek bir argümanın hangi versiyonuna dayandığını belirtilmesi gerekir. Davalı, kendi iddialarının hangi versiyonda; Davacının iddial-arının ise hangi versiyonda olduğuna dair şahadet sunmadı.

Annan Planı ile ilgili beyan yapmak politik bir görüş olur, yalan olmaz.

Emare No.1 Kitap Davalı tarafından KKTC'de de yayımlandı.

Zem ve kadih teşkil eden bir yazı bir kitapta yer alıyors-a, davada haksız fiilin nasıl oluştuğu ile ilgili detay verilmesine gerek yoktur. Zem ve kadih bir kitapta yayımlanırsa, yayımın yasada öngörülen kişiler dışında kişilere de yapıldığının ispat edilmesine gerek olmaz, kitap bütün dünyaya, herkese yönelik ya-yımlanır. Yalancı kelimesi adil yorum olmaz, zem ve kadih oluşturur. Davacı yazıdan etkilenmiş, küçük düşmüş, zarar görmüştür.
Alt Mahkemenin verdiği karar hatalı değildir ve istinafın reddi gerekir.

İNCELEME

Davalının istinafındaki her 3 başlığı birl-ikte incelemeyi uygun gördük:

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının Talep Takririnde Davalı ile ilgili hiçbir dava sebebi veya Davalının yayımladığına dair bir iddia olmamasına rağmen, Davalının ilgili Kitabı yayımladığına bulgu yapmakla hata yaptı.

Muhterem -Alt Mahkeme, Davacının davası ile ilgili ispat külfetini yerine getirmemesine rağmen ve/veya Davalının ilgili kitabı KKTC'de yayımladığına dair iddia veya şahadet mahkeme huzuruna sunulmadan, Davalı aleyhine hüküm vermekle hata yaptı.

Muhterem Alt Mahkem-e, dava konusu kitabın Türkiye'de yayımlanmış olmasına karşın, yetkili olduğuna bulgu yapmakla hata yaptı.

Davalı hitabında, kitabı yayımlayan Davalı No.2'nin aleyhindeki dava geri çekildiğinden, bu davanın ileriye gidemeyeceğine ve kendi aleyhine hüküm- verilemeyeceğine değinmektedir.

Yargıtay/Hukuk 52/2011 Dağıtım 12/2014 Fuat Veziroğlu, Lefkoşa ile Yalım Eralp, İstanbul sayılı kararda, zem ve kadih davalarında yazıyı yazan ve yayımlayanın Fasıl 148 madde 11 altında haksız fiili birlikte işleyenler (j-oint tortfeasor) olarak, yazının yazılmasında ve yayımlanmasında müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmiştir. Yazıyı yazanla yazıyı yayımlayan birlikte dava edilecekleri gibi ayrı ayrı da dava edilebilirler veya bir zem ve kadih davasında t-ek başlarına joint tortfeasor olarak dava ileriye götürülüp konuyla ilgili hüküm de verilebilir. Belirttiğimiz gerekçe ile, Davalının bu iddiasının bir mesnedi olmadığını belirtiriz.

Davacının davasında ileri sürdüğü Emare No.1 Kitabın Davalı tarafından- yazıldığı iddiası, Davalı tarafından kabul görmüş ihtilafsız bir olgudur.

Davalının, Davacının ileri sürdüğü ve yukarıda istinaf konusu yapılan iddialarından 3 temel argümanı olduğu görülmektedir. Bu argümanların tafsilatı: Davalının (Davalı No.1) yayım- yapmadığı, haksız fiilin KKTC'de işlenmediği, Mahkemenin bu davada yetkisiz olduğu, Davacının davasını ispat edemediği ve yazılanların zem ve kadih olmadığı, müdaalarının bulunduğu ve her halükarda Davalının makul yorum ve yazılanların doğru olduğu yönünd-eki müdafaasının Alt Mahkemece incelenmediğidir.

Bir mahkemenin bölgesel yetkisi (jurisdiction), bir davada mahkemenin ilk önce inceleyerek çözümlemesi gereken ihtilaf konularının başında gelir. Bu bağlamda bu ihtilafı öncelikle ele almayı uygun gördük. -

Lefkoşa Kaza Mahkemesinin bir haksız fiil davasında bölgesel yetkisi olabilmesi için haksız fiilin kendi yetki alanında işlenmiş olması zorunludur. Fasıl 148 Haksız Fiiller Yasası'nın 3.maddesi bu konuyu şöyle düzenlemektedir:

3. Bu Yasada bundan sonra -ele alınan konular haksız fiil sayılır ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprakları içinde veya deniz sularının çekilmiş haldeyken, bıraktığı en alçak su izinden ölçülmek üzere, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sahillerinden üç millik bir mesafeye kadar uzanan- deniz sahası içinde yapılan bir haksız fiil nedeniyle zarara uğrayan herhangi bir kişi, bu Yasa kurallarına bağlı olarak, haksız fiil işleyen veya haksız fiilden sorumlu olan kişiden, Mahkemenin bahşetmeye yetkili olduğu mağduriyetini giderici çareler eld-e etme hakkına sahiptir.

Yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, mahkemenin yetkili olabilmesi için haksız fiilin KKTC'de, mahkemenin kendi yetki sınırları içerisinde işlenmesi gerekir.

Bu davaya konu haksız fiil olduğu iddia edilen zemmedici malz-emenin yayımlanmasıdır. Haksız Fiil Yasası'nın 17.maddesinde, zemmedici malzemenin yayımlanmasının zem ve kadih oluşturduğu belirtilmektedir. Haksız fiil bir yayım olduğuna göre, yayımın KKTC'de yapılması, davanın ileri gitmesinde bir koşuldur.

Haksız Fi-iller Yasası'nın 3.maddesi, haksız fiilin KKTC'de vuku bulması halinde, bu Yasanın uygulanabileceğini öngörmektedir. Yargıtay/Hukuk 52/2011 Dağıtım 12/2014 Fuat Veziroğlu, Lefkoşa ile Yalım Eralp, İstanbul kararında, haksız fiil davalarında zararın nerede -oluştuğunun bir önemi olmadığı, önem arz eden hususun haksız fiilin nerede oluştuğunun olduğu belirtilerek, haksız fiil KKTC'de vuku bulduğundan, Yasanın o meseleye uygulanabileceğine karar verilmiştir.

İlgili kitabın içeriğinde yazılanların bir zem ve k-adih oluşturacak malzeme olduğunu tespitten önce, zemmedici malzeme içerdiği iddia edilen kitabın KKTC'de yayımlanıp yayımlanmadığının tespitine bakmak gerekir.
Talep Takririnde, Davacı, kitabın hem T.C. hem de KKTC'de yayımlandığını ileri sürmektedir. K-itabın T.C.de yayımlandığı iddiasına itiraz etmeyen Davalı, KKTC'de yayımlandığını müdafaasında kabul etmemiştir.

Haksız Fiiller Yasası'nın 18.maddesinde yayımın tanımı yapılmaktadır:

Zemme-dici Malze-menin Yayım-lanması
9.38/5318.(1) Bir kimse, zem v-e kadih içeren baskıyı, yazıyı, boyanmış şeyi, resmi, maketi, jest ve mimikleri, söylenen sözleri, veya başka sesleri veya zemmedici malzemeyi veya ifadeyi başka yöntemle ileten şeyleri teşhir etme veya sergileme, okuma, dinleti, ezbere okuma, tarif etme, -teslim etme, iletme veya ulaştırma, tevzi etme veya dağıtma, gösterme veya gösteri düzenleme, ifade etme veya ağızdan ses çıkarma veya başka biçimde hareketle bunların zemmedici anlamının -(a) zemmedilen kişiden başka herhangi bir kişi tarafından; veya
-(b) evlilikleri yürürlükte bulunduğu sürece, zem ve kadih içeren beyanı yayımlayan kişinin karısı veya kocası dışında herhangi bir kişi tarafından öğrenilmesine veya öğrenilmesi olasılığının yaratılmasına sebep olursa, zemmedici malzeme yayımlamış olur.-(2) Bu madde amaçları bakımından açık mektup veya kartpostalla yapılan iletişim, ister zemmedilen kişiye, isterse başka bir kişiye gönderilmiş olsun, yayınlama oluşturur.
Davacı, Talep Takririnde, Emare Kitabın Davalı tarafından yazıldığını, KKTC ve -Türkiye'de ise yayımlanmasının sağlandığını veya yayımlandığını ileri sürmüştür.

Davalının, kitabın yazarının kendisi olduğunu kabul ettiği ve bunun ihtilafsız bir olgu olduğu yukarıda belirtilmişti. Davalının müdafaasında, kitabın KKTC'de yayımlanmadığ-ını veya KKTC'de kendisi, Davacı ve eşi dışında bir kişinin bilgisine gelmediğini ileri sürmüştür. Şimdi Davalının bu iddialarını inceleyelim.

Talep Takririnde Davacı, Davalının kitabı yazdığını, bu kitabın da yayımlandığını ileri sürdü, kitabın Davacı,- Davacının eşi ve Davalı dışında bir kişinin bilgisine geldiğini ise ileri sürmedi.

Haksız Fiiller Yasası'nın 18.maddesini inceleyen Yargıtay, Hukuk Dağıtım 12/2014 kararında, özet olarak yazının, yazıyı yazanın kendisi, eşi ve yazıda hakaret edildiği i-ddia edilen kişi dışında en az bir kişinin daha bilgisine getirilmiş olmasının ve yazının yazıldığı ve yayımlandığı esasa ilişkin olgu olduğundan talep takririnde ileri sürülmüş olmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.

Aynı kararda, zem ve kadih olduğu- iddia edilen yazının bir kitap veya gazetede yayımlanması halinde ise bunun tafsilatının verilmesinin gerekli olmadığı ifade edilmiştir.

Yargıtay/Hukuk 52/2011 Dağıtım 12/2014 Fuat Veziroğlu, Lefkoşa ile Yalım Eralp, İstanbul sayılı istinafta, İstinaf- Eden/Davalı bu istinaftaki Davalıydı. Bu davadaki müdafaalarını orada da ileri sürmüştü. Yargıtay o meselede Davalının iddialarını değerlendirmiş ve kitabın verildiği yayımcının, Yasanın öngördüğü şekilde, yazar, yazarın eşi, hakkında hakaretamiz yazı yaz-ılan kişiler dışında bir kişi olduğuna, bu nedenle yayımın yapıldığına (publication) karar vermiştir.
Davalının bu istinaftaki müdafaası da aynı iddialara dayandığından bu davada da yayımın (publication) gerçekleştiği sonucuna varılması kaçınılmazdır.

-Alt Mahkeme, Emare Kitabın içerisinde, kitabın T.C. ve KKTC'de yayımlandığının ve dağıtıldığının belirtildiğine bulgu yapmıştır.

Emare Kitabın içerisinde, kitabın yayımcısının hem T.C. hem de KKTC'de faaliyet gösterdiği belirtilmiş olup, Emare No.1 Kita-pta T.C. ve KKTC'deki adreslerinin bulunduğundan, Alt Mahkemenin bulgusunda hata bulunmamaktadır.

Gatley on Libel and Slander 8.Edition sayfa 134 para 6.9'da Proof of Publication başlığı altında, yazının yayımlandığıyla ilgili ispat külfetinin Davacıda -olduğu ifade edilerek, bu ispat külfetinin yukarıda belirtilen kişilerin bilgisine geldiğinin yanında, sunulan olgulardan bilgisine geldiği sonucuna varıldığında yayım yapıldığı hususundaki davasını ilk nazarda ortaya koyduğu kabul edilir. Haksız Fiiller Y-asası'nın 18 (1)(b) paragrafında ifade edilen "öğrenilmesi olasılığının yaratılmasına sebep olursa" olasılığın ortaya konması ile Davacının yazının yayımlandığını ispat ettiği sonucuna varılması gerekir. Yukarıda değinilen eserde şöyle denmektedir:

"6.9- Proof of publication. The fundamental principle is that the matter must be communicated to a third party in such a manner as to be capable of conveying the defamatory imputation about the plaintiff.66 However, it is not necessary in every case for the pla-intiff to prove directly that the words complained of were brought to the actual attention of some third person in this sense. If he proves facts from which it can be inferred that the words were brought to the attention of some third person, he will estab-lish a prima facie case.67 This is particularly obviously so where the matter is contained in a book or distributed in the news media or on the Internet,68 where in practice it would be impossible to rebut the inference,69"

Bu bağlamda kitabın Kıbrıs sor-ununun kapsamlı çözümü ile ilgili hazırlanan Annan Planını incelediği, yazarın KKTC vatandaşı ve KKTC'de yaşayan bir kişi olduğu ve bu kitabın KKTC ile ilgili olduğu cihetle KKTC'de Davacı, Davacının eşi ve Davalı dışında bir kişinin daha bilgisine gelmesi-nin çok muhtemel olduğu sonucuna varılması, ihtimaller dengesi prensipleri ışığında Davacının bu anlamda davasını ispat ettiğine karar verilmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtilenler ve içtihat kararları ışığında, Davacının KKTC'de bulunmaması veya zara-rın KKTC'de doğmamış olması, Davacının davasını ileri götürmesine veya tazminat almasına engel değildir.

İstinaf sebepleri olarak ileri sürülen Talep Takririnde, dava sebebi olarak Davalının kitabı yayımladığına dair iddia olmadığı ve buna bağlı dava s-ebebi bulunmadığı ile kitabın KKTC'de yayımlanmadığı iddialarına dayanan, Alt Mahkemenin kararında hata yaptığına dair istinaf sebeplerinin mesnedi olmadığından, Davalının son istinaf sebebi olan yazıların zem ve kadih oluşturmadığı iddiasının incelenmesin-e geçilmelidir.

Zem ve kadih davasında verilen bir kararın istinafında, Yargıtayın görevi, alt mahkemenin yerine geçerek davayı dinlemiş olsa idi neye karara vereceğini tespit etmek değil, alt mahkemenin huzurundaki şahadet ışığında böyle bir kararın v-erilip verilemeyeceğine karar vermektir (Yargıtay/Hukuk 52/2011 Dağıtım 12/2014 Fuat Veziroğlu, Lefkoşa ile Yalım Eralp, İstanbul).

Bu prensip ışığında, Alt Mahkemenin kararını, Davacının zem ve kadih davasında başarılı olup olmadığı veya tazminata hükme-tmesine gerek olup olmadığı ışığında inceleyeceğiz.

Yazının Davalı tarafından yazıldığının, yazının yine Davalı tarafından yayımlandığının veya yayımlanmasının sağlandığının ispat edilmesi gerekir. Bu husus yukarıda incelenmiş, yayımın yapıldığına ve Dava-lının bu anlamda sorumlu olduğuna karar verilmiştir.

Davacı davasında, kitabın hakaretamiz olduğu iddia edilen kısımlarına yer vermiştir. Tüm kitabın talep takririnde yazılmasına gerek yoktur.

Bu bağlamda, yayımlanan yazının zem ve kadih olup olmadığı-nın değerlendirilmesi gerekir.

Yayımlanan yazının zem ve kadih olup olmadığı değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken temel prensip, mahkemenin kendini makul zekada, makul genel kültür ve hayat tecrübesine sahip, makul bir vatandaş yerine koyarak bu ke-limeleri ne şekilde anlayacağına bakması ve şikayet konusu kelimelerin ne anlama geldiğine karar vermesi gerekliliğidir. Bunun yanında, davalının bu kelimelerden ne söylemek istediği veya davacının bu kelimelerden ne anladığı bir önem arz etmez (Yargıtay/H-ukuk 52/2011 Dağıtım 12/2014 Fuat Veziroğlu, Lefkoşa ile Yalım Eralp, İstanbul).

Yukarıdaki prensip ışığında yapılacak incelemede, istinaf aşamasında Yargıtayın görevi alt mahkemenin yerine geçerek davayı dinlemiş olsaydı neye karar vereceğini tespit etme-k değil, alt mahkeme tarafından verilen kararın huzurundaki şahadet ışığında, verilip verilemeyeceğinin doğruluğunu incelemektir (Yargıtay/Hukuk 52/2011 Dağıtım 12/2014 Fuat Veziroğlu, Lefkoşa ile Yalım Eralp, İstanbul).

Dava konusu edilen kitabın 9, 75, -80, 84, 86, 104, 105, 113, 116, 138, 147, 149, 161. sayfalarında yer alan, Davacının yalancı olduğuna yönelik beyanları inceleyen Alt Mahkeme, "yalancı, yalan makinesi, İlter Türkmen ve benzerlerinin yalanları, millete yalan söyleyen, basın ahlaksızlığı" - beyanlarında makul bir insanın, Davacıyı kasıtlı olarak doğru söylemeyen, Annan Planı hakkında yalan söyleyen bir kişi olarak düşüneceğini veya anlayacağını tespit ederek, bu ifadelerin Davacının şöhretini zedeleyici nitelikte olduğundan kitabın bu kısıml-arının zem ve kadih oluşturduğuna bulgu yapmıştır.

Davalı, Davacının Annan Planının kabul edilmesi durumunda Kıbrıslı Rumların AİHM'de açtığı tüm davaların düşeceğini ileri sürdüğünü, her davanın davacısının bir şahıs olduğunu, davayı geri çekmenin bu ki-şinin takdirinde olduğunu ve politik gelişmeler nedeniyle mahkemelerin davaları düşürmediğini ileri sürerek, Davacı ile ilgili yukarıdaki beyanlarının doğru olduğu (justification) müdafaasını öne sürmüştür.

Emare No.2 olarak sunulan Belgede Davacı tarafı-ndan kaleme alınan Hürriyet Gazetesinin 28.6.2003 tarihli köşe yazısında "unutulmamalıdır ki Annan Planı kabul edilseydi AİHM'deki bütün davalar düşecekti." ifadeleri kullanılmıştır.

Haksız Fiiller Hukukunda, justification müdafaası, şikayet konusu yapıl-an yayımların büyük oranda doğru olduğu müdafaasıdır. Bu husus Gatley and Libel isimli eserde aşağıdaki görüşlerle ifade edilmiştir:

"Terminology and policy. It is a defence for the defendant to establish that the imputation in respect of which he is sued- is substantially true and the defence is called a plea of justification. "

"Yalancı", "yalan makinası", "İlter Türkmen'in yalanları" kelimeleri makul bir kişinin anlayacağı doğal anlamıyla doğru söylemeyen bir kişi anlamını taşımaktadır.

Davacı istinta-kında, Mavi 77 ve 78'de davaların geri çekileceği görüşünde yanılmış olduğunu, çözüm olduktan sonra bireylerin davaya gitmesine lüzüm olmayacağını, Annan Planındaki mülkiyete ait hükümler uygulansaydı ve bu uygulamadan Türkler veya Rumlar memnun kalmasaydı- AİHM yolunun daima açık olacağını ifade ederek, Davacının kitaptaki "yalan söylediniz" ifadeleri yerine, "yanıldınız" denseydi bundan rahatsız olmayacağını ifade etmiştir.

Davacı, kendi beyanları ile gazetedeki bu yazısındaki görüşün doğru olmadığını if-ade etmektedir.

Topluma mal olmuş, gazetelerde politik konularda fikirlerini beyan eden, Annan Planı ile ilgili kesin görüş bildiren bir kişi olarak Davacının yukarıda dayanılan gerekçeye istinaden yazdıklarının doğru olmadığı anlamını taşıyacak şekilde -kendisi ile ilgili bir yazı yazılması, yazılan bu yazının, bildirdiği görüşün doğru olmadığının anlatılma hedefini içermesi, neticede bu anlamda hakkında doğru söylemediği yönünde yazı yazılması hususunda, Davalının onun söylediklerinin doğru olmadığına yö-nelik yazı yazma veya doğru olmadığını ortaya koyma veya eleştirme hakkı bulunmaktadır. Bu nedenden hareketle, Davalının Davacı ile ilgili Annan Planında söylediklerinin doğru olmadığına yönelik yazdıkları için justification müdafaasından yararlanma hakkı -vardır ve bu müdafaadan yararlanması gerekmektedir.

Belirtilenlerle Alt Mahkeme Davalının bu beyanlarla ilgili justification müdafaasının bulunduğuna karar vermemekle hata yapmıştır.

Alt Mahkeme Emare Kitabın 75.sayfasında, Davalının, Davacıdan tipi-k bir "yobaz" olarak bahsetmesinden onun aşırı dinci ve kaba bir kimse olduğu anlamı çıktığına bulgu yaparak, bu ifadenin Davacının şöhretini zedelediği nedeniyle bu yazının zem ve kadih olduğuna bulgu yapmıştır.

"Yobaz"ın sözlük anlamı, "gerçeklerle vey-a mantıken bir fikri tartışmadan körü körüne kendi fikirlerini savunan kişi"dir. Makul bir insan, "yobaz" kelimesinden, "kendi fikirleri dışında başka fikirlere değer vermeyen, kendi fikirlerini gerçeklerle ve mantıkla tartışmadan savunan kişiler" anlamı ç-ıkarmaktadır. Yobaz kelimesi genelde din adamları ile ilgili kullanılmakla birlikte, dinci ve kaba anlamına gelmemektedir. Bu nedenle, Alt Mahkeme makul bir insanın "yobaz" kelimesinde dinci ve kaba bir insan anlamı çıkaracağına karar vermekle hata yapmışt-ır. Davalının bu hususta ileri sürdüğü argüman, yobaz kelimesinin makul yorum müdafaası altında zem ve kadih oluşturmadığıdır.

Davalı, Davacının Annan Planı ile ilgili ileri sürdüğü görüşlere dayanarak ve Annan Planında olmayan şeylerin inatçılıkla sav-unmasına dayanarak bu ifadeyi kullandığını ileri sürmektedir.

Makul yorum müdafaasında başarılı olunabilmesi için kelimelerin yorum nitelikli olması ve olgu içermemesi, yorum yapılmasına dayanak teşkil eden olguların yazıda yer alması veya atıfta bulunul-ması ve yorumun kamuyu ilgilendiren bir konuda kamunun değerlendirilmesine sunulması gerekmektedir.

"Yobaz" kelimesi bir yorum olduğundan ve herhangi bir olgu içermediğinden, Davacının Annan Planı ile ilgili kendi görüşlerini Annan Planı imzalansa da dav-aların şahıslar istemeden geri çekilmesinin mümkün olmamasına rağmen, ısrarla aynı görüşü savunmasından yapılan yoruma dayanak teşkil edecek gerçeklerin bulunduğundan ve kamuyu ilgilendiren bir konu olan Annan Planı ile ilgili yapıldığından adil yorum kaps-amındadır. Davalının Davacı ile ilgili Annan Planı üzerindeki tartışmalarında Davacının fikirleri Davalınınkilerle uyuşmazken, Davacının Annan Planında var olduğunu iddia ettiği şeylere referans vermeyerek ısrarla savunmasına bağlı olarak fikirlerinde inat- etmesini göstermek için Davalının kullandığı "yobaz" kelimesi makul yorum oluşturmaktadır. Bu bağlamda Davalının makul yorum müdafaası olmadığına karar vermekle Alt Mahkeme hata yapmıştır.

Alt Mahkeme, Emare Kitabın 100. sayfasında Davacı ile ilgili "kı-raç tilkisi kadar kurnaz", 114.sayfasında "Bizans papazlarının kurnazlığına soyunan İlter Türkmen ... ne kadar hokkabazlık yaparsa yapsın.." sözlerinden, "dürüst olmayan bir kişi" olduğunu anladığını veya düşündüğünü tespit ederek bu sözlerin zem ve kadih -teşkil ettiğine bulgu yapmıştır. Alt Mahkemenin makul bir insanın bu kelimelerden bu anlamı çıkarması hususundaki bulgusunda herhangi bir hata yoktur.

Bununla birlikte, Alt Mahkemenin Davalının Davacı ile ilgili Emare Kitapta kullanmış olduğu kelimelerin- yanı sıra yazının tümünden makul bir insanın ne anladığını da incelemeye tabi tutması gerekirdi.

Emare Kitapta, Annan Planı ile ilgili Davacının savunduğu görüşlere yönelik eleştiri yapılmış, Davacının görüşlerinin doğru olmadığı, görüşlerinde hatalı o-lduğu yönünde ağır bir eleştiri getirilmiş ve kitaptaki bu ağır eleştiri ile birlikte Davacıya yönelik hiciv yapılarak teşbihte bulunulmuştur. Davalı bu kelimeleri Davacıya yönelik kullanmakla Davacının şahsını rencide etmemiş, görüşlerini ve savunduğu fik-irleri eleştirmek amacıyla teşbihte bulunmuştur. Emare Kitabın bütününe bakıldığında, makul bir insanın bu kelimelerden Davacıyı dürüst olmayan bir kişi olarak değil, Annan Planı ile ilgili doğru olmayan görüşleri savunan bir kişi olarak anlaması makul olu-p Alt Mahkemenin bu kelimelerle ilgili yaptığı bulgu hatalıdır. Bu bağlamda kullanılan kelimelerin Davacının şahsını rencide ettiği, zem edici olduğu ve onu zarar-ziyana uğrattığı sonucuna varılamayacağından, bu kelimelerin bir zem ve kadih oluşturmadığına- karar verilir.

Alt Mahkeme Emare No.1 Kitabın 17. sayfasında belirtilen "piyon" ve "alet" kelimeleri ile 20. ve 101.sayfalarında kullanılan "işin içinde" sözlerinden makul bir vatandaşın, Davacının "başkaları tarafından kullanılan" kişi anlamını çı-karacağına bulgu yapmıştır.

Alt Mahkemenin bu kelimelerle ilgili bulgusu hatalı olmamakla birlikte, yukarıda belirtildiği gibi, bu kelimelerden Davacının Annan Planı ile ilgili görüşlerinin eleştirisini yapan kitabın bütününde makul bir kişi tarafından b-u anlamı çıkarması mümkün değildir. Bu nedenle, bu kelimelerin Davacıyı küçük düşürücü, rencide edici ve zarar verici olduğuna ve bir zem ve kadih oluşturduğuna bulgu yapan Alt Mahkeme hata yapmıştır.

Alt Mahkeme Emare No.1 Kitabın 171.sayfasında "İlt-er Türkmen'in anlaşılmaz bir fütursuzluk ve pişkinlikle ve Rum ağzıyla savunduğu eşitlik işte böyle bir eşitliktir." ifadelerinden, Davacının usul bilmeyen, kaba ve laubali bir kimse olduğu anlamı çıkmakta olduğunu tespit ederek, bu ifadelerin de zem ve ka-dih oluşturduğuna bulgu yapmıştır.

Kitabın ilgili kısmında kullanılan kelimelerden, Davacının düşünmeden, yüzsüzlükle savunduğu görüşün Rum tarafının görüşü olduğu ve onların ağzından bu görüşü savunurmuş anlamı çıkmaktadır. Bu nedenle, Alt Mahkemenin bu- kelimelere verdiği makul ve doğal anlamları ile ilgili bulgusu hatalıdır.

Emare Kitapta Davacı için kullanılan kelimeler, Annan Planında iki toplumun eşitlik konusundaki haklarıyla ilgili Davacının savunduğu görüşlere yönelik yapılan ağır bir eleştiri- olup, makul bir vatandaşın bu kelimelerden ve kelimelerin yer aldığı kitabın ilgili kısmından, Davacının bu görüşleri sanki diğer tarafın ağzı ile konuşuyormuşçasına, bu görüşleri doğru olmadığını bile bile ve düşüncesizce savunduğu anlamını çıkarabilir. -

Bu kelimeler bir teşbih niteliğinde olup Davacının kişiliğini rencide eden, onu huzursuz edip küçük düşüren kelimeler olmadığından, bir zem ve kadih oluşturmaz. Netice itibarıyla bu kelimelerin bir zem ve kadih oluşturduğuna bulgu yapan Alt Mahkeme hata-lı bir karar vermiştir.

Bu istinaf, kararımızda sıkça yer verdiğimiz Yalım Eralp davasından farklılık arz etmektedir. Emare yapılan kitapta, Annan Planı ile ilgili Davacının görüşlerini ağır bir şekilde eleştiren Davalı, yer yer teşbih nitelikli kelimele-r kullanarak da Davacıyı eleştirmiştir. Bu kelimelerin hiçbiri Davacının kişiliğine yönelik olmayıp, Davacının Annan Planı ile ilgili görüşlerine yöneliktir ve onları ileri sürmesine yapılan bir eleştiri niteliğindedir. Halbuki Yalım Eralp davasında, Davac-ı giysileri nedeniyle bir benzetmeye tabi tutulmuş ve kişiliği rencide edilmiştir.

Neticede ilgili yazı kısmen bir zem ve kadih oluşturmadığından ve/veya kısmen makul ve justification olduğundan, tazminat emrinin iptal edilmesi gerekir.

Belirtiklerim-iz ışığında, Davalı istinafında başarılı olduğu cihetle Alt Mahkemenin tazminat ödenmesini emreden kararının iptal edilmesi gerekir.

NETİCE

İstinaf kabul edilir. Alt Mahkemenin, Davalının Davacıya 4000 TL tazminat ödenmesini emreden emri iptal edilir.- İstinaf masrafları ile ilgili herhangi bir emir verilmez.





Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç


29 Eylül 2017








18






Full & Egal Universal Law Academy