Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 4/2010 Dava No 38/2012 Karar Tarihi 23.10.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 4/2010 Dava No 38/2012 Karar Tarihi 23.10.2012
Numara: 4/2010
Dava No: 38/2012
Taraflar: Recep Yüksel ve diğerleri ile Hilmi Refik ve diğerleri arasında
Konu: Taşınmaz mal satışı - Satış sözleşmesinde 37 dönüm 2 evlek 500 ayakkare olarak belirtilen taşınmazın koçanlarda 6 dönüm 1 evlek eksik çıkması - Hile iddiası - Davacıların fazladan ödedikleri paranın iadesini talep etmeleri - Koçanlardaki eksikliğin Tapu dairesinin hatasından kaynaklanması.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 23.10.2012

-D. 38/2012 Yargıtay/Hukuk No: 4/2010
(Lefkoşa Dava No: 2497/06)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti : Şafak Öneri, Narin F.Şefik, Ahmet Kalkan.


İstinaf eden : 1. Recep Yüksel, Lefkoşa.
2. Adem Solmazer, Lefkoşa.
- 3. Galip Bozalp, Lefkoşa.
(Davacılar)

ile


Aleyhine istinaf edilen : 1. Hilmi Refik, Lefkoşa.
2. Göksel Refik, Lefkoşa.
3. Sedat Tezcan, Lefkoşa.
-4. Tapu ve Kadastro Dairesini
temsilen KKTC Başsavcısı, Lefkoşa.
(Davalılar)


A r a s ı n d a.


İstinaf edenler namına: Avukat Menteş Aziz adına Av.Hüsnü Tokatlıoğlu
Aleyhine istinaf edilenl-er 1,2 ve 3 namına : Avukat Serhan Çinar
Aleyhine istinaf edilen 4 namına : Kıdemli Savcı Sarper Altıncık.

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Besimoğlu'nun 2497/2006 sayılı davada 25.11.2009 tarihinde verdiği karara karşı Davacılar tarafından yapı-lan istinaftır.


-----------------


H Ü K Ü M


Şafak Öneri : Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan: İstinaf eden/Davacılar, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin davayı ret ve iptal eden ve mukabil d-ava gereğince İstinaf eden/Davacıların, Aleyhine istinaf edilen/Davalı No.1,2 ve 3'e 48,821 stg. ödemelerine emir veren 25.11.2009 tarihli hükmüne karşı, bu istinafı dosyaladılar.

Karar içerisinde İstinaf edenler Davacılar; Aleyhine istinaf edilenler is-e Davalılar olarak anılacaktır.

Taraflar arasındaki layiha teatisinin kısa özeti şöyledir:

Davacılar, Davalılar aleyhine dosyaladıkları davada, Davalılar No.1,2 ve 3 ile 15.8.2005 tarihinde bir satış sözleşmesi aktettiklerini, bu satış sözleşmesi ile- Davalılar No.1,2 ve 3'ün sahibi oldukları Gönyeli, Mutsuni mevkiindeki C 1031, C 1032 ve C 219 kayıt No.lu toplam 37 dönüm 2 evlek 500 ayakkareden müteşekkil gayrimenkul malı uyuşulmuş bedel olan dönümü 35,000 stg.den toplam 1,312,500 stg.ne satın aldıkla-rını; sözleşmeye uygun olarak Tapu'da devir işlemlerinin yapıldığını, takriben 19/09/2005 tarihinde satış konusu gayrimenkullerin 1/3 hissesinin, Davacı No.2'nin adına, 1/3 hissesinin Davacı No.1'in direktörü ve/veya hissedarı olduğu Özyüksel Möble Ltd. ad-ına, 1/3 hissesinin de Davacı No.3'ün direktörü ve/veya hissedarı Bozalp İnşaat Şirketi Ltd. adına kaydedilerek koçan edildiğini, satış bedelinin ödendiğini, daha sonra Davalı No.4'ün, koçanların mesahası yapılmadan verildiğini ve gayrimenkullerin toplamda- 6 dönüm 1 evlek 1600 ayakkare eksik olduğunu Davacılara bildirdiğini; Davalı No.1,2 ve 3'ün hileli davranışları sonucunda malların eksik olduğunu bilerek ve isteyerek Davacıları kandırmak suretiyle dönüm başına 35,000 stg.den toplam 220,500 stg. fazladan -para alarak haksız zenginleştiklerini, Davalı No.4'ün ihmalkârlığı neticesinde Davacıların zarara uğratıldığını ileri sürerek; Davalılar aleyhine 220,500 stg. ödenmesi ve zarar ziyan için hüküm ve emir verilmesini talep ettiler.

Davalı No.4 Tapu ve Kada-stro Dairesini temsilen Müdafaa ve Mukabil Dava dosyalayan Başsavcılık, mesaha yapılmadan koçan işlemine gidildiğini, bu konuda Davacılara ihbar gönderildiğini, Davacıların fazladan ödedikleri paradan haberleri olmadığını, Davalı No.4'ün haksız zenginleşme-diğini, sorumluluk varsa yegane sorumlunun Davalı No.1,2 ve 3 olduğunu, Davacıların, gerçek satış bedeli üzerinden stopaj ve devir harçları bakiye borçları doğduğunu ileri sürerek, bu miktarın ödenmesini talep etti.

Davalılar No.1,2 ve 3 tadil edilmiş m-üdafaa ve mukabil taleplerinde, özetle konu malın kendilerine atalarından kaldığını, diğer mal sahipleri ile müstakil koçan almak için talepte bulunduklarını, Davalı No.4'ün parsellere renkler vermesi suretiyle kura çektiklerini, dava konusu parsellerin ke-ndilerine kaldığını, işlemlerin Davalı No.4 tarafından yapılarak koçan aldıklarını, söz konusu arazinin net satış bedelini 1,300,000 stg. düşünerek satışa çıkardıklarını, kesinlikle dönümünün 35,000 stg.den uyuşularak ve/veya hesaplanarak satış bedelini te-spit etmediklerini, hiçbir zaman hileli davranışları olmadığını, satış sözleşmesinin iptal edilerek aldıkları parayı iade etmeye hazır olduklarını, Davacıların malı ucuza elde etmek için hileli davranışlar içerisine girdiklerini, Davalılar No.1,2 ve 3'ün a-lacağı olan mütebaki satış bedeli 800,00 stg.nin Yakın Doğu Bank Ltd.ten herbiri 400,000 stg.den 2 adet banka teminat mektubu ile ödendiğini, 15.8.2005 tarihinden itibaren birinci teminat mektubunun 20.6.2006 tarihine kadar %5, diğerinin 20.03.2007 tarihin-e kadar %5'den olmak üzere toplam 48,821 stg. faiz alacakları olduğunu, Davacılar bu faizleri ödemeyi taahhüt ettikleri halde ödemediklerini ileri sürerek, satış sözleşmesinin iptal edilerek malın iadesini, alternatif olarak 48,821 stg. faiz alacağının öde-nmesini ve zarar ziyan talep ettiler.

Davacılar, müdafaaya cevap ve mukabil müdafaa ile Davalıların iddia ve mukabil davalarını reddettiler.

İSTİNAFA KONU OLGULAR:

Huzurumuzdaki istinafa konu olgular özetle şöyledir:

Davacılar ile Davalı No.1,2 ve- 3 arasında 15.8.2005 tarihinde bir satış sözleşmesi yapıldı. Mezkûr sözleşmeye göre Davalılar No.1,2 ve 3 adında kayıtlı olan Lefkoşa Gönyeli'de kain, C 1031,C 1032 ve C 219 kayıt No.lu taşınmaz mallar, 1,312,500 stg. satış bedeli karşılığında Davacılara -satıldı.

Taraflar arasında aktedilen sözleşmeye göre; satışa konu taşınmaz malların yüzölçümü, 37 dönüm 2 evlek 500 ayakkareden ibarettir.

Sözleşmeye uygun olarak Davacılar, Davalı No.1,2 ve 3'e sözleşme tarihinde 100,000 stg. mezkûr taşınmaz malların -Tapu Dairesinde devredildiği gün 400,000 stg. ödediler.

Sözleşmeye göre ödenmesi gereken mütebaki satış bedeli olan 800,000 stg. için Yakın Doğu Bank Ltd.den 9125/05 ve 9126/05 sayılı iki adet teminat mektubu temin edildi.

Herbiri 400,000 stg. olan tem-inat mektupları 20.6.06 ve 20.3.07 tarihlerinde ilgili Banka tarafından Davalılar No.1,2 ve 3'e ödenmiştir.

Davalılar No.1,2 ve 3, devir tarihinde satışa konu gayrimenkullerin 1/3 hissesini Davacı No.2'ye, 1/3 hisseyi Davacı No.1'in istemi ile Özyüksel L-td.e, 1/3 hisseyi de Davacı No.3'ün istemi doğrultusunda Bozalp İnşaat Şirketi Ltd. ismine devredip belirtilen kişiler adına kaydını sağladılar.

Satış sözleşmesinin yapıldığı tarihte C 1031 koçan No.lu taşınmaz malın yüzölçümü kayıtlara göre 24 dönüm 300-0 ayakkare, 1032 koçan No.lu taşınmaz malın kayıtlı yüzölçümü 9 dönüm 3 evlek 2000 ayakkare ve C 219 koçan No.lu taşınmaz malın yüzölüçümü 3 dönüm 1 evlek 2700 ayakkare idi.

Satış konusu taşınmaz malların devrinden sonra, Lefkoşa Kaza Tapu Amirliği taraf-ından, Davacılar No.1,2 ve 3'e ayrı ayrı gönderilen yazı ile mevcut koçanların mesahası yapılmadan çıkarıldığını, yapılan mesaha işlemlerinden sonra C 1031 kayıt No.lu taşınmaz malın 19 dönüm 2 evlek 1400 ayakkare, C 1032 kayıt No.lu taşınmaz malın 8 dönüm- 2000 ayakkare olduğunun tespit edildiği bildirilmiş ve düzeltme yapılması ihbarında bulunmuştur.

Bu durumun Davacıların bilgisine getirilmesi üzerine, Davacılar satılan taşınmaz malların 6 dönüm 1 evlek 1600 ayakkare eksik olduğunu ve dönümü 35,000 stg.-den olmak üzere toplam 220,500 stg.nin Davalılar No.1,2 ve 3'e fazladan ödendiğini ve haksız zenginleştikleri nedeniyle bu miktarın iadesini talep ettiler.

Gayrimenkulleri dönüm esası üzerinden değil, mevcut hali ile bir bütün olarak sattıklarını ve satı-ş bedelini iade ederek malları devralmaya hazır olduklarını belirten Davalılar No.1,2 ve 3, Davacılara herhangi bir miktar iade etmediler.

Davayı dinleyen İlk Mahkeme, huzurundaki şahadet ve emareleri inceledikten sonra; tarafların dönüm başına değil taş-ınmaz malın bütünü üzerinden anlaştıklarına (Mavi 237), satış ve devirden sonra taşınmaz malların toplamda 6 dönüm 1 evlek 1600 ayakkare eksik olduğunun, Davalı No.4 tarafından belirlendiğinin doğru olduğuna, konu koçanları Davalı No.4'ün düzenleyip verdiğ-ine, eksikliğin Davalılar No.1,2 ve 3 tarafından bilinmediğine, ortada bir yanıltma ve hile bulunmadığına, Davalılar No.1,2 ve 3'ün eksikliği öğrendikleri anda parayı iade ederek, malı devralmayı teklif ettiklerine ancak bu teklifin kabul görmediğine, mesl-ekten müteahhit olan Davacı No.3'ün arazideki eksikliği bilebilecek durumda olduğuna ve bildiğine (Mavi 240), Davalı No.4'ün gerekli araştırmayı yapmadan koçan verdiğine bu nedenle kusurlu ve ihmâlkar davrandığına (Mavi 241), taraflar arasındaki akitsel il-işki sonucunda malların bir bütün olarak satıldığına, bu satış ile Davalıların mal varlığında sebepsiz bir artış meydana gelmediğine, satış konusu malları iade etmeyi kabul etmeyen Davacıların herhangi bir zarar ziyana düçar olmadıklarına (Mavi 243), Davac-ıların Davalı No.1'in kusur ve ihmalinden ne gibi bir zarara uğradıklarını ispat edemediklerine (Mavi 244), Davacıların stopaj talebine hakları olmadığına (Mavi 245), Davacıların davalarının ret ve iptal edilmesi gerektiğine, Davalı No.4'ün fazladan devir -harcı talep etmeye hakkı olmadığına, Davalı No.4'ün mukabil talebinin reddi gerektiğine (Mavi 248), Davalılar No.1,2 ve 3'ün Emare 3 sözleşmenin 7. maddesi gereğince Davacıların ödemeleri gereken faizleri ödemedikleri ve 48,821,92 stg. borçlu oldukları idd-ialarını bulgu yaparak, Davalılar No.1,2,3'ün mukabil talepleri gereğince, Davacılar aleyhine bu miktar için hüküm vermiştir.



İSTİNAF SEBEPLERİ:

İstinaf eden, istinaf ihbarnamesinde, 18 istinaf sebebi ileri sürmesine rağmen, istinaf duruşmasında 13,1-4,17 ve 18. istinaf sebeplerini geri çekerek, istinafını 4 başlık altında ele almıştır.

Buna göre;

Muhterem İlk Mahkeme, taraflar arasındaki satış sözleşmesine göre; satışın dönüm başına 35,000 stg.den yapıldığına bulgu yapmamakla ve eksik miktarlar i-çin Davacılara 220,500 stg.ni iade etmemekle hata etti.
Muhterem İlk Mahkeme, Davalılar No.1,2 ve 3'ün taşınmaz mallardaki eksikliği bilmediklerine veya bilme imkânlarının olmadığına ilişkin bulgu yapıp, Davacıların hile iddialarını reddetmekle hata etmiş-tir.
Muhterem İlk Mahkeme, sözleşmeye konu taşınmaz malların davada taraf olmayan şirketlere devredilmesi nedeniyle, Davacıların zararları olmadığı bulgusunu yapmakla hata etmiştir.
Muhterem İlk Mahkeme, Davalı No.4'ü kusurlu bulmasına rağmen aleyhine hü-küm vermemekle hata etmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Davacılar Avukatı hitabında özetle, taşınmaz malların satışının malların bütünü üzerinden global şekilde yapılmadığını ve tarafların dönüm başına 35,000 stg.den anlaştıklarını, konu taşınma-z malların eksik olduğunun belirlenmesinden sonra, eksik olan 6 dönüm 1 evlek 1600 ayakkarelik kısma karşılık 220,500 stg.nin Davacılara iade edilmesi gerektiğini, Davacılar sözleşme ile 37 dönüm 2 evlek 500 ayakkare arazi aldıkları halde tapuda adlarına 6- dönüm 1 evlek 1600 ayakkare eksik kayıt yapıldığını, bu nedenle aradaki farkın Davacılara ödenmesi gerektiğini, mallarının taksimattan önceki toplam yüzölçümünü dikkate aldığımızda, taksimattan sonra Davalılar No.1,2 ve 3'ün adlarına kalacak kısmın, koçan-larda yazılı kısımdan az olduğunu bilmeleri gerektiğini, Davalılar No.1,2 ve 3'ün bu eksikliği bilerek ve gizleyerek yaptıklarını, bu nedenle Davacılardan fazladan para aldıklarını, Davacıları zarara uğrattıklarını, dolayısıyla zarar ziyanı ispat ettikleri-ni belirterek, istinafın kabulünü talep etmiştir.

Davalılar No.1,2 ve 3 Avukatı, bu meselede sözleşmenin esas alınması gerektiğini, sözleşmeye göre Davacıların iddialarına itibar etmenin mümkün olmadığını, tarafların iradesinin bir bütün olarak sözleşme-ye yansıdığını, Davalılar No.1,2 ve 3'ün mallarını, vergilerden sonra 1,300,000 stg.den aşağı bir fiyata satmak niyetlerinin olmadığını, dönüm başına anlaşma yapılmadığını, ortada hile bulunmadığını, Davalılara atalarından kalan bu malların taksimat sureti-yle Davalı No.4 tarafından paylaşıldığını, koçanların bu şekilde çıkmasından Davalılar No.1,2 ve 3'ün etkisinin olamayacağını, Tapu'nun hatanın kendilerinde olduğunu kabul ettiğini, buna rağmen Davalılar No.1,2 ve 3'ün, malı devralarak parayı iadeye hazır -olduğunu söylediklerini, Davacıların bu teklifi kabul etmediklerini, çünkü imara açılan bölgenin değer artışından yararlanmak istediklerini, Davacıların iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu ileri sürerek, istinafın reddini talep etmiştir.

Daval-ı No.4'ü temsilen bulunan Savcı, İlk Mahkemenin kararının hatalı olmadığını, Davalı No.4'ün kusuru saptanmasına rağmen, Davacıların bu kusurdan kaynaklanan zararı ispatlayamadıklarını, bu nedenle istinafın reddini talep etmiştir.

İNCELEME:

Tarafların id-dia ve argümanlarını bu şekilde özetledikten sonra şimdi sırasıyle istinaf sebeplerinin incelenmesi gerekmektedir:

Muhterem İlk Mahkeme, taraflar arasındaki satış sözleşmesine göre, satışın dönüm başına 35,000 stg.den yapıldığına bulgu yapmamakla ve eksi-k miktarlar için Davacılara 220,500 stg.ni iade etmemekle hata etti.

Taraflar arasındaki sözleşme yazılı yapıldığı cihetle anlaşmadaki iradenin ne olduğu ve satış bedelinin hangi esas üzerinden saptandığını belirlemek zor değildir.

Emare 3, 15.8.2005 t-arihli satış sözleşmesinin taraflar arasında aktedilen sözleşme olduğu ihtilâflı değildir. Konu sözleşmenin satılan taşınmaz malları ve satış bedelini belirleyen 1 ve 2. maddeleri aynen şöyledir:

"1. Satıcılara ait Gönyeli'de Mutsuni mevkiinde Varaka - -
Harita XXI.28.W.1 Blok C Parsel 246'da 3 dönüm 1 evlek
2700 ayakkare, Gönyeli'de Mutsuni mevkiinde Varaka -
Harita XXI.28.B.1 Blok C Parsel 1009'da 24 dönüm 3000
ayakkare ve Gönyeli'de Mutsuni mevkiinde Varaka-
- Harita XXI.28.B.1 Blok C Parsel 1010'da 9 dönüm 3
evlek 2000 ayakkare büyüklüğündeki tarlalarını
satı-cılar satmayı alıcılar da satın almayı kabul ve
taahhüt ederler.

2. Satış Fiyatı:

Bahis konusu tarlaların toplam fiyatını alıcılar ile
satıcılar kendi aralarında 1,312,500 (Bir milyon üç
yüz on iki bin b-eş yüz) sterling olarak anlaşarak
mutabık kaldılar."

Her iki paragrafın içeriğinden açıkça görülebileceği gibi, taraflar satış fiyatını dönüm başına belirlemedikleri gibi, açıkça "tarlaların toplam fiyatını kendi aralarında 1,312,500 stg." ol-arak belirlediklerine dair irade beyanında bulunmuşlardır.

Yazılı bir sözleşmede yer alan taraf beyanları, tarafların iradelerini ortaya koyduğundan, sözleşmenin içeriğini teşkil etmektedir.

Yorum kurallarının uygulanmasına gerek kalmadan, yukarıda i-ktibas ettiğimiz iki paragrafı birlikte okuduğumuzda, tarafların toplam 37 dönüm 2 evlek 500 ayakkareden müteşekkil taşınmaz malların satış fiyatını toplam olarak 1,312,500 stg. olarak belirledikleri sonucuna varmamız kaçınılmazdır.

Buna göre, İlk Mahke-me, tarafların sözleşmeye konu taşınmaz malların satış bedelini, dönüm esası üzerinden değil, malların bütünü üzerinden saptadıkları şeklinde bulgu yapmakla hata etmemiştir.

Huzurumuzdaki meselede, Davacılar satış bedelini tam olarak ödemiş olmalarına r-ağmen, adlarına kaydedilen taşınmaz malların koçanlarında belirtilen yüzölçümünün aksine, toplamda 6 dönüm 1 evlek 1600 ayakkare eksik olduğu ortaya çıkmıştır.

Davacılar, eksik olan dönüm miktarından dolayı, fazladan ödedikleri 220,500 stg.nin iadesini -talep etmektedirler.

Fasıl 149 Akitler Yasası'nın 73. maddesi, akit ihlâlinin sonuçlarını düzenlemektedir. İlgili kısmın orijinal İngilizcesi ile Türkçe tercümesi şöyledir:

"73.(1) When a contract has been broken, the party who
suffers by such brea-ch is entitled to receive, from the party who has broken the contract, compensation for any loss or damage caused to him thereby, which naturally arose in the usual course of things from such breach, or which the parties knew, when they made the contract, -to be likely to result from the breach of it."

"73.(1) Bir sözleşme yerine getirilmediğinde, sözleşmenin
yerine getirilmemesinden zarar gören taraf,
sözleşmeyi yerine getirmeyen taraftan,
sözleşmenin yerine getirilmeme-si sonucu uğradığı
ve işlerin normal gidişinden doğal olarak ortaya
çıkan, veya sözleşmeyi yaptıkları sırada
sözleşmenin yerine getirilmemesi durumunda doğması
olası olduğu taraflarca bilinen, zarar veya ziyan
için tazminat almaya -hak kazanır."


Sözleşmeler Yasası'nın 73. maddesine göre; bir sözleşmedeki edimini kısmen veya tamamen yerine getirmeyen taraf sözleşmeyi ihlâl etmiş sayılır ve ihlâlden zarar gören tarafın, diğer taraftan tazminat talep etmeye hakkı vardır.

Huzurumuz-daki meselede, Sözleşmedeki satış bedeli ister dönüm başına, isterse malların bütünü üzerinden saptanmış olsun, Davalılar No.1,2 ve 3 sözleşmede tarif edilen taşınmaz malları belirtilen yüzölçümleri ile Davacılara devretmekle yükümlüydüler.

Mevcut olgular-a göre, satış konusu taşınmaz mallar, Davacılara eksik olarak intikal etmiştir.

Bu durumda, Davalılar No.1,2 ve 3'ün, Davacılara herhangi bir tazminat ödemeleri veya satış bedeli iadesinde bulunmaları gerekir mi?

Bu soruya cevap ararken, Davalılar No.1-,2,3 aleyhine açılan davadaki dava sebebinden hareket etmemiz gerekecektir.

Talep takririnde, Davalılar No 1,2 ve 3'ün sözleşmeyi ihlâl ettiğine ilişkin bir iddia bulunmamaktadır.

Davacılar Avukatı, istinaf duruşmasında, davalarının akit ihlaline dayana-madığını açıkça beyan etmiştir.

Bir hukuk davasında dava sebebi olmayan ve talep edilmeyen bir konuda karar verilmesinin mümkün olmadığı yerleşmiş bir hukuk prensibidir.

Bu esastan hareket ettiğimizde, Davacıların davası akit ihlâline dayanmadığından, l-ehlerine herhangi bir tazminata veya satış bedelinin iadesine hükmedilmesi mümkün değildir. Bu nedenle 1. İstinaf sebebinin reddedilmesi gerekmektedir.

İstinaf sebebini reddederiz.


2. Muhterem İlk Mahkeme, Davalılar No.1,2 ve 3'ün taşınmaz
mallarda-ki eksikliği bilmediklerine veya bilme
imkânlarının olmadığına ilişkin bulgu yapıp
Davacıların hile iddialarını reddetmekle hata etmiştir.

Davacıların davası esas itibarıyla hileye dayanmaktadır. Davacılar, Davalılar No.1,2 ve 3'ün satışa konu -taşınmaz malların eksik olduğunu bildikleri halde, bu durumu gizleyerek, taşınmaz malları sattıklarını iddia etmektedirler.

İlk Mahkeme, satışa konu Taşınmaz malların koçanlarındaki eksikliğin Davalı No.4 Tapu Dairesinden kaynaklandığı ve Davalılar No.1,2- ve 3'ün koçanlardaki alanların eksik olduğunu daha önceden bilmesine olanak olmadığı sonucuna vararak, hileli bir hareketlerinin olmadığına bulgu yapmıştır.
(Mavi 240)

İlk Mahkeme bu sonuca ulaşırken, malların eksik olduğunun ortaya çıkmasından sonra Da-valılar No: 1,2 ve 3'ün Davacılara paralarını iade etmeyi ve mallarını geri almayı teklif etmiş olmalarını, iyi niyetli olduklarının göstergesi olarak saymıştır.(Mavi 240)

Davacılar, davalarında, Davalıların taşınmaz malların eksik olduğunu bildikleri hal-de, bu gerçeği gizleyerek satış sözleşmesini yaptıklarını ve Davacıları kandırarak fazla para aldıklarını iddia etmektedirler.

Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın 17. maddesi, sözleşmelerde hile deyiminin tanımlanmasını düzenlemektedir.

Bu davayı ilgilendir-diği oranda 17. maddenin orijinal İngilizcesi ile Türkçe tercüme metni şöyledir:

"17. (1) 'Fraud' includes any of the following
acts commited by a party to a contract, or with
his connivance or by his agent, with intent to
- deceive another party thereto or his agent or to
induce him to enter into the contract.-
a) ......................
b) the active concealment of a fact by one having
knowledge or belief of fact.
c) ......................
d) Any- other act fitted to deceive;
e) ......................"

17. (1) Hile, bir sözleşmede öteki tarafı veya
vekilini kandırmak veya sözleşmeyi yapması için
ikna etmek niyetiyle taraflardan birinin veya
vekilinin yaptığı veya göz yummas-ı veya zımni
muvafakati ile yapılan aşağıdaki fiillerden
herhangi birini içerir ;
a) ..............
b) Bir olgunun, olgu hakkında bilgi veya inanç
sahibi bir kişi tarafından fiilen gizlenmesi
c) ..............
- d) Kandırmak için elverişli ve uygun herhangi
başka bir fiil ;
e) .............."


Konu maddenin içeriğinden görülebileceği gibi, hileden bahsedilmek için, bir tarafın diğer tarafı kandırmak veya sözleşmeyi yapmaya ikna etmek niye-tiyle, gerçekleri gizlemesi veya kandırması gerekmektedir.

Huzurumuzdaki mesele bakımından ifade edecek olursak, hileden bahsedilmek için, Davalılar No.1,2 ve 3'ün, Davacıları kandırmak ve sözleşmeyi yapmaya ikna etmek için, koçanların gerçek alanları t-am olarak yansıtmadığını, malların gerçekte eksik olduğunu bildikleri halde, gerçeği gizlemeleri ve bu surette satış sözleşmesi yapmaları gerekmektedir.

Davalılar No.1, 2 ve 3'ün, Davacıları kandırmak ve sözleşmeyi yapmaya ikna etmek niyetiyle hareket et-tikleri, ihtimaller dengesi prensiplerine göre ispatlanmadıkça hileden bahsedilmesi mümkün olmayacaktır.

Bu konuda 1963 CLR(2) sayfa 304'de rapor edilen Nicolas Nicola Marou Masiouta v Georghios Nicola Skoullou and others davasına atıfta bulunuruz.

Huz-urumuzdaki istinafa konu davada, Davacılar, sözleşmenin iptalini talep etmemekte, sadece kandırılarak fazladan ödeme yaptıklarını iddia etmektedirler.

Satışa konu taşınmaz mallar, Davalılar No.1,2 ve 3'e atalarından miras suretiyle intikâl etmiş ve Daval-ı No.4'ün yaptığı taksimat sonucunda adlarına koçan çıkmıştır.

Davalı No.4, konu koçanların kadastrosu yapılmadan verildiğini ve hatanın kendilerinde olduğunu kabul etmektedir.

İlk Mahkemenin huzurundaki tüm şahadeti değerlendirdikten sonra, Davalılar -No.1,2 ve 3'ün koçanların eksik olduğunu bilme olanaklarının olmadığı bulgusuna varırken, hata yaptığına ikna edilmedik.

Bunun yanısıra, İlk Mahkeme, Davalılar No.1,2 ve 3'ün durumu öğrendikten sonra parayı iade edip malı geri almayı teklif etmelerini iy-i niyet davranışı olarak kabul etmekle hata yapmamıştır.

Gerçekte bir eylemi yaptıktan sonra pişman olan tarafın, aldığını iade etmek istemesi eğer gerçekleşmiş ise, hile fiilini ortadan kaldırmaz.

Ancak meseleyi bir bütün olarak kendi olguları içerisi-nde değerlendirmemiz gerekmektedir. Davalılar No.1,2 ve 3, koçanlardaki yüzölçümünün eksik olduğunu, devirden sonra, Tapu'nun bildirimiyle ve Davacıların ihbarı ile öğrenmişlerdir.

İlk Mahkeme, Davalıların bu yöndeki şahadetine itibar etmiştir. Şahadetle- ilgili olarak tanıkları değerlendirmede Yargıtaydan daha avantajlı olan İlk Mahkemenin, şahadetle ilgili bulgularına aşikâr bir hata olmadığı müddetçe müdahale edilmemektedir.

İlk Mahkemenin huzurundaki şahadeti değerlendirirken hata yaptığına ikna edil-medik.

Buna göre, devir anında gerçekte malların eksik olduğunu bilmeyen Davalılar No.1,2 ve 3'ün, mallardaki eksikliği öğrendikten sonra, malın iadesi karşılığında aldıkları parayı tümüyle iade etmek istemeleri, iyi niyet göstergesidir ve başlangıçtaki -niyetlerinin kandırmak veya tarafları sözleşme yapmaya ikna etmek olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

İlk Mahkeme, Davalılar No.1,2 ve 3'ün hileli davranışlarda bulunmadıklarına bulgu yaparken hatalı davranmamıştır. Bu nedenle 2. istinaf sebebini redde-deriz.

3. Muhterem İlk Mahkeme, sözleşmeye konu taşınmaz malların
davada taraf olmayan şirketlere devredilmesi nedeniyle Davacıların zararları olmadığı bulgusunu yapmakla hata etmiştir.

İlk Mahkeme kararında, Davacıların Davalılar tarafından yapılan -iade taleplerini reddetmelerine rağmen akti feshetmekten imtina ettiklerini, bu durumun Davacıların zarar ziyana uğramadığını gösterdiğini, bunun yanısıra taşınmaz malların 1/3 hisseler halinde davada taraf olmayan şirketlere devredildiğini, dolayısıyla za-rar ziyan ile ilgili olarak bu dava maksatları bakımından Davacıların dava sebepleri olmadığı sonucuna ulaşmıştır.(Mavi 243)

Sözleşmeler hukukunda aktin ihlâl edilmesi, öteki tarafa diğer şartlar uygunsa akti feshetme opsiyonu vermektedir. Ancak, zarar zi-yan talebi için ille de aktin feshedilmesi gerekmemektedir. Akti vecibelerini yerine getirmeyen taraf, akit feshedilmeden de diğer tarafın zarar ziyanını ödemekle yükümlü olabilir, yeter ki zarar ziyan ispat edilsin.

Bu meselede, sözleşme, taraflarca ifa- edilmiştir. Davacıların iddiası ifanın eksik yerine getirildiği ve kandırıldıkları yönündedir. Ancak daha önce ifade ettiğimiz gibi, Davacılar akit ihlâlinden dava açmadıkları gibi hile iddialarında başarılı olamamışlardır.

İlk Mahkeme, taşınmaz malları-n davada taraf olmayan şahıslara devir yapılmasının zarar ziyan açısından dava sebebini ortadan kaldırdığı kanaatine varmıştır.

Davacılar ile Davalılar No.1,2 ve 3 arasında akitsel ilişki vardır ve Davacıların hakları sözleşmeden (Contractual rights) kay-naklanmaktadır.

Aralarında akitsel ilişki olan taraflar(privity of contract) sözleşmedeki vecibeler açısından birbirlerine karşı sorumludurlar.

Dolayısıyla sözleşmedeki taraflardan birinin talimatı ile malın başkasına devri, taraflar arasındaki akitsel -ilişkiyi ortadan kaldırmaz.

Bu nedenle; satışa konu taşınmaz malların 3. şahıslara devri, Davacıların Davalılar No.1,2 ve 3'e karşı, sözleşmeden doğan haklarını ileri sürmelerine engel değildir. Bu konuda JSC 1974 sayfa 981'de yer alan Protoppas v.Gunther- ve diğeri davasına atıfta bulunuruz.

Bu esaslar dahilinde İlk Mahkemenin vardığı kanaat hatalı olmuştur. Ancak Davacıların zarar ziyan elde edebilmeleri için Davalılar No.1,2 ve 3'ün davranışlarının zarar ziyana yol açtığını ispatlamaları gerekmektedir. -

Buna göre, Davacılar dönüm başına anlaşma yapıldığı iddialarında başarılı olamadıkları gibi, hile ve sebepsiz zenginleşme iddialarında da başarılı olamadıklarından zarar ziyan taleplerinin ileri gitmesi hukuken imkânsızdır.

İlk Mahkeme hatalı gerekçe i-le doğru sonuca ulaştığından 3. istinaf sebebini reddederiz.



4. Muhterem İlk Mahkeme, Davalı No.4'ü kusurlu bulmasına
rağmen aleyhine tazminat hükmü vermemekle hata
etmiştir.

Davacılar, talep takrirlerinde, Davalı No.4 aleyhine ihmâlkârlık -iddiasında bulunmuştur.

İlk Mahkeme, Davalı No.4'ü koçanların eksik verilmesinde kusurlu bulmuştur.

Davacıların Davalı No.4'e karşı olan dava sebepleri, akitten değil, ihmal hukukuna dayalı haksız fiilden kaynaklanmaktadır.

Başkasının ihmalinden -zarar ziyana uğradığını iddia eden, ihmali ve zarar ziyanını ispatlamakla yükümlüdür.

İlk Mahkeme Davalı No.4'ün kusurlu olduğunu kabul ettiğine göre, Davacıların ispatlamaları halinde, özel ve genel zarar ziyan almaya hakları vardır.

İlk Mahkeme doğ-ru olarak, Davacıların, Davalı No.4'ün ihmalinden uğradıkları özel zarar ziyan ile ilgili talep takririnde tâfsilat verilmediğini ve genel olarak zarar ziyan ile ilgili şahadet ibraz edilmediği sonucuna varmıştır.

Bu esastan hareket ettiğimizde, İlk Mah-keme, Davalı No.4 aleyhindeki tazminat taleplerini reddetmekle hatalı değildir.

istinaf sebebini reddederiz.




SONUÇ:

Davacılar istinaflarında başarılı olamadıklarından, istinaf reddedilir.

Mukayyitin tespit edeceği istinaf masrafları İstinaf ede-n/Davacılar tarafından ödenecektir.



Şafak Öneri Narin F.Şefik Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç



23 Ekim, 2012



19






Full & Egal Universal Law Academy