Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 40/2014 Dava No 53/2017 Karar Tarihi 29.11.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 40/2014 Dava No 53/2017 Karar Tarihi 29.11.2017
Numara: 40/2014
Dava No: 53/2017
Taraflar: Sadi Çelebi ve Işın Çelebi ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: İnşaat izni - Yetkili makam - Planlama onayı - Plalama onayına itiraz - Taşınmazın geliştirilmesi - Mülkiyet hakkının kısıtlanması - Kamulaştırma
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 29.11.2017

-D.53/2017 Yargıtay/Hukuk No: 40/2014
(Girne Dava No: 2372/2011)
Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ, Beril Çağdal.

İstinaf eden: No. 1- Sadi Çelebi, 3 Adalet Sokak,
Girne.
- No. 2- Işın Çelebi, 3 Adalet Sokak,
Girne.
(Davacılar)
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı Hukuk Dairesi,
Lefkoşa.
(Davalı)

-A r a s ı n d a.

İstinaf eden No.1 ve 2 hazır değil namına: Avukat Ergin Ulunay
Aleyhine istinaf edilen namına: Kıdemli Savcı Erdinç Akyener.

Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Talat Usar'ın, 2372/2011 sayılı davada, 17.1.2014 tarihinde verdiği k-arara karşı Davacılar tarafından yapılan istinaftır.

--------------

K A R A R
Gülden Çiftçioğlu: Huzurumuzdaki istinaf, Davacıların (İstinaf Edenler) Girne Kaza Mahkemesinde Davalı (Aleyhine İstinaf Edilen) aleyhine ikâme etmiş olduğu, 2372/2011 say-ılı davada, 17.1.2014 tarihinde Mahkemenin verdiği hükümden dolayı Davacılar (İstinaf Edenler) tarafından yapılmıştır.
İSTİNAFA İLİŞKİN OLGULAR
Alt Mahkeme huzurundaki meselede, Davacılar Talep Takrirlerinde, 7293 No.lu Koçan tahtında kayıtlı Yukarı Girne'-de kain 1,000,000.-Sterling değerindeki taşınmazın müşterek mal sahipleri olduklarını; mezkur taşınmaz üzerine bir ev inşa etmek için Şehir Planlama Dairesine 31.1.2011 tarihli bir başvuru yaptıklarını; bunun üzerine ilgili Dairenin Davacılar lehine 1.2.20-11 - 31.1.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere bir Planlama Onay Belgesi ısdar ettiğini ancak Davacılara ait taşınmazın 2007 Girne II. Kapsamlı Emirnamesi kapsamında, Sarı Bölge olarak tanımlanan bölgede yer alması nedeniyle Şehir Planlama Dairesini-n Planlama Onayına dava konusu taşınmazın kuzey hududu boyunca 36 ayak genişliğinde ve doğu hududu boyunca 15 ayak genişliğindeki alanın bedelsiz olarak kamuya devredilmesi ve kuzey hududu boyunca da 4 ayak genişliğinde yeşil alanın, anayol yol koruma band-ı amaçlı bedelsiz olarak kamuya devredilmesi şartlarını koyduğunu; bu şartlar dahilinde kamuya bedelsiz olarak devri öngörülen alanların toplam yüzölçümünün takriben 1.5 dönüm olduğunu; söz konusu alanların devrine en başından beri şiddetle itiraz etmekle -birlikte tüm haklarını mahfuz tuttuklarını ancak İdarenin dava konusu alanları yasa dışı ve zorla ve bedelsiz olarak kamulaştırdığını ve/veya el koyduğunu ve Davacıların mülkiyet haklarını herhangi bir tazminat ödemeksizin aldıklarını ve/veya gasbettikleri-ni ve/veya mülkiyet haklarını ihlal ettiklerini; Devletin Davacıları tazmin etmemekle KKTC Anayasası ve/veya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolünün koruduğu mülkiyet ve tasarruf haklarını ihlal ettiğini ve Davacıları zarar-ziyana uğrattığını; -Davacıların belirtilenler ışığında Davalıdan 150,000.-Sterling tazminat talep ettiklerini beyan ve iddia ile mezkur meblağ, yasal faiz ve dava masrafları için lehlerine hüküm verilmesini talep etmişlerdir.

Meselenin daha iyi anlaşılır hale gelmesi için te-krar pahasına olsa da, Talep Takririnin ilgili kısımlarını karara aynen aktarmak uygun olacaktır.

Davacıların Talep Takririnin 3,4 ve 5. paragrafları şöyledir:

3- Davacılar dava konusu zamanlarda dava konusu taşınmaz mal
üzerine bir ev inşa etmek iç-in Şehir Planlama Dairesine
31.1.2011 tarihli bir başvuruda bulundular ve bu başvuru
üzerine Şehir Planlama Dairesi dava konusu taşınmaz malla
ilgili Davacılara 1.2.2011-31.1.2014 tarihine kadar geçerli
bir Planlama Onay Belgesi ısdar etti,- ancak dava konusu
taşınmaz mal 2007 Girne II. Bölge Kapsamlı Emirnamesinin
kapsamında Sarı Bölge olarak tanımlanan bölgede yer
aldığından, Şehir Planlama Dairesi, diğer koşullar yanında,
aşağıdaki koşulları dava konusu Planlama Onay Belges-ine
koydu:

a) Dava konusu taşınmazın kuzey hududu boyunca 36 ayak
genişliğinde ve doğu hududu boyunca 15 ayak
genişliğindeki alan kamu yolu amaçlı bedelsiz olarak
kamuya devredilecektir.

b) Dava konusu taşınmaz malın kuze-y hududu boyunca 4 ayak
genişliğindeki yeşil alan anayol yol koruma bandı
amaçlı bedelsiz olarak kamuya devredilecektir.

4. Davacılar iddia eder ki, yukarıdaki 3. paragrafta
belirtilen ve kamuya bedelsiz devredilmesi öngörülen
al-anların toplam yüzölçümü takriben 1.5 dönümdür (21,600
ayakkare'dir) ve söz konusu alanların devredilmesine


başlangıcından itibaren bugüne kadar Davacılar şiddetle
itiraz etmektedirler ve yaptıkları tüm işlemlerde de tüm
haklarını mahfuz -tuttular ve/veya tutmaktadırlar. Ancak
Şehir Planlama Dairesi ve/veya Karayolları Dairesi ve/veya
İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı yasa dışı ve zorla
söz konusu alanları bedelsiz olarak kamulaştırdılar ve/veya
el koydular ve Davacılar-ın mülkiyet haklarını herhangi bir
tazminat ödemeksizin aldılar ve/veya gasbettiler ve/veya
mülkiyet haklarını da ihlal ettiler.

5. Davacılar yukarıda belirtilenler ışığında, dava konusu
taşınmaz malın takriben 1.5 dönümlük (21,600 ayakkare'li-k)
bir alandan ibaret kısmın mülkiyetinden ve tasarrufundan
yoksun bırakılmakla ve KKTC Devleti de ve/veya KKTC
Makamları da Davacıları tazmin etmemekle Davacıların KKTC
Anayasası'nın ve/veya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin
1. Proto-kolünün koruduğu mülkiyet ve tasarruf haklarını
ihlal ettiler ve Davacıları zarar- ziyana uğrattılar.

Davalı, Müdafaa Takririnde iptidai itiraz olarak, Planlama Onay Belgesinin ve bu bağlamda Şehir Planlama Dairesi tarafından konan koşulların idari- nitelikli karar veya işlem olduğunu, dolayısıyla bu karardan şikayetçi olan Davacıların öncelikle Yüksek İdare Mahkemesine başvurarak iptalini talep etmedikleri cihetle artık Planlama Onayına konan koşulları yakınma konusu yapamayacaklarını veya bu koşul-ların yasa dışı olduğu iddiasında bulunamayacaklarını, her halükarda Davacıların çare aramaları gereken mahkemenin Girne Kaza Mahkemesi değil, Yüksek İdare Mahkemesi olduğunu ileri sürerek, davanın daha ileri götürülmeden masraflarla birlikte ret ve iptali-ni talep etmiştir.

İlâveten Davalı yine iptidai itiraz olarak, Davacıların henüz Planlama Onayına uygun olarak inşaatlarını tamamlayıp gerekli izinleri almadıkları ve kamuya devredilmesi öngörülen
söz konusu alanların henüz kamu adına devredilmediği ci-hetle, Davacıların konu taşınmaz mal için herhangi bir tazminat talep etme hakları doğmadığını ve davanın mevsimsiz açıldığını iddia ederek, davanın iptidaen ret ve iptalini talep etmiştir.

Davalı, yukarıdaki iptidai itirazına ilâveten Müdafaa Takririnde-, Talep Takririnde ileri sürülen ve Müdafaa Takririnde açıkça kabul edilmeyen tüm iddia ve beyanları teker teker ret ve inkâr ederek, Davalının Planlama Onayını verirken, 55/1989 sayılı İmar Yasası'nın ilgili maddeleri ile mezkur Yasa altında çıkarılan Gir-ne II. Bölge Kapsamlı Emirnamesinin 14. ve sair ilgili maddelerini uyguladıklarını ve Planlama Onay Belgesini işbu yasal mevzuat kurallarına ve Yasaya uygun olarak belli koşullarla verdiklerini; Davacıların söz konusu planlama onayı koşullarının yasa dışı -olduğu iddiasında iseler işbu Planlama Onayının iptali için Yüksek İdare Mahkemesine başvurmaları ve işbu koşulların yasal olup olmadığını orada tartışmaları gerektiğini; Davacıların bunu yapmadıkları için artık bu idari kararın veya öngörülen koşulların y-asa dışı olduğu iddiasında bulunamayacaklarını ve işbu Planlama Onayının öngördüğü koşullar nedeniyle herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacaklarını; Davacıların işbu Planlama Onayında belirtilen koşullar gereğince kamuya devredilecek alanları ancak P-lanlama Onayı aldıkları İnşaat Ruhsatı ışığında işlemlerini ilerletmeleri ve Belediyeden gerekli izinleri almaları halinde veya inşaatı tamamlayarak konu alanların kamuya devredilmesi aşamasına gelindiğinde



yerine getireceklerinden, henüz taşınmaz mall-arından herhangi bir kamulaştırma veya kamuya devir işlemi yapılmadığını, bu nedenle bu safhada tazminat talep etme hakları olmadığını ve işbu davanın mevsimsiz olarak ikame edilmiş olduğunu ileri sürmüştür.

İlâveten, Davalı Müdafaa Takririnde, Davacılar-ın herhangi bir zarar-ziyana uğramadıklarını; dolayısıyla da herhangi bir miktar tazminata da hakları olmadığını; zarar-ziyana uğramış olsalar bile 150,000.-Sterling'lik miktarın fahiş ve/veya abartılı olduğunu beyan ve iddia ile, davanın masraflarla birli-kte ret ve iptal edilmesini talep etmiştir.

Davacılar Müdafaaya Cevap Takririnde, Müdafaa Takririndeki iptidai itirazlarda ileri sürülen iddiaları ret ve inkâr ederek, Planlama Onay Belgesinin, Anayasa'nın 36(3) maddesi altında Davacıların dava konusu ta-şınmaz malın ekonomik değerini fiilen azalttığından veya kısıtladığından veya sınırladığından veya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ekli 1. Protokolün öngördüğü mülkiyet ve tasarruf haklarını ihlâl ettiğinden, ilgili Devlet mercilerine direkt tazminat da-vası açılabileceğini ve mal varlığının ekonomik değerini fiilen azaltan kısıntı ve sınırlandırmalar için derhal bir tam tazminat ödendiğini; Planlama Onay Belgesinin geçerli olduğunu; Davacıların söz konusu Planlama Onay Belgesinin şartlarına bağlı olarak -dava konusu taşınmaz malın içerisine 1 adet konut ve 2 araçlık garaj inşa etmek için Girne Belediyesinden 8/3/2012 tarih ve 05819 sayılı İnşaat Ruhsatını aldıklarını; Davacıların, Davalıların kendilerine yapmış olduğu fiil ve eylemlerden veya işlemlerden v-eya tutum ve



davranışlarından veya Planlama Onay Belgesine koyduğu koşullardan dolayı mağdur olduklarını; zarar-ziyana uğradıklarını iddia ederek, bu zarar-ziyan için 150,000.-Sterling tazminat talep ettiklerini belirterek, Talep Takriri gereğince lehl-erine hüküm verilmesini talep etmişlerdir.

Davalının Müdafaa Takririndeki yukarıdaki bahse konu iptidai itirazları, Alt Mahkemede ayrı bir duruşma yapılmak suretiyle daha önce karara bağlanıp reddedilmiştir.

Davanın dinlenmesini müteakiben, Alt Mahkeme k-ararında, Davalının iptidai itiraz dışındaki müdafaasının dikkate alınacağını belirttikten sonra (Mavi 71), bu mesele açısından temel olarak incelenmesi gereken iki hususun olduğunu; bunlardan birincisinin, Şehir Planlama Dairesinin Emare No.3 Planlama On-ayı Belgesine koyduğu koşullar nedeniyle Davacıların mülkiyet hakkına müdahale edilip edilmediği ve dolayısıyla da Davacılar açısından bir tazminat hakkının doğup doğmadığı, ikincisinin ise Davacılar lehine tazminata hükmedilmesi gerekiyorsa bunun miktarın-ın ne olması gerektiği olduğunu belirterek (Mavi 71), huzurundaki meseleyi bu bağlamda incelemiştir.

Sonuçta Alt Mahkeme, kararında, Davacıların kendi müracaatları neticesi kendi menfaatlerine elde ettikleri Planlama Onayını kabul ettikten sonra, mezkur -Onaydaki koşulları şikayet konusu yapıp tazminat talep etmelerinin mümkün olmadığı kanaatine vararak, davayı ret ve iptal etmiştir. Akabinde, meselenin Yargıtaya havale edilebileceğini dikkate alarak, huzurundaki şahadeti değerlendirerek, alan kaybı gerçek-leşecek olmakla birlikte, doğrudan anayola erişim


olması hasebiyle mezkur alan kaybının taşınmazın değerini fiilen azaltmayacağı kanaatine vararak, Davacıların tazminat talep etme haklarının olmadığına ve davalarının reddedilmesi gerektiğine dair bulgu -yapmıştır. Alt Mahkeme akabinde kararında, bu bulgusuna rağmen, dava konusu taşınmazdan kamuya bedelsiz olarak intikal etmesi öngörülen kısmın 1.5. dönüm olduğu yönündeki Davacıların iddiasını doğru kabul ederek, bu hususta bulgu yaptığı gibi, dava konusu -arazinin değerine ilişkin değerlendirme yaparak, Davacı Tanığı Hasan Yalkın'ın itibar ettiği şahadeti ışığında, dava konusu arazinin dönüm
değerinin 130,000 stg olduğuna ve Davacıların davası kabul edilse idi Talep Takririndeki değere ilişkin olgu dikkate- alındıktan sonra, Davacılar lehine 150,000 stg için hüküm verilmesi gerektiğine dair bulgu yapmıştır.
Neticede Alt Mahkeme, kararında vardığı bulgular ışığında Davacıların davasını ret ve iptal etmiştir.


İSTİNAF SEBEPLERİ -

İstinaf Eden/ Davacıların istinaf ihbarnamesi birden fazla sebep içermekle birlikte, İstinaf Eden Avukatının hitabı dikkate alınarak, istinaf sebepleri aşağıdaki iki başlık altında ele alınabilir:
1-Alt Mahkeme, Emare No.3 Planlama Onayını Anayas-a'nın 152. maddesi tahtında Yüksek İdare Mahkemesinin denetimine tabi idari-icrai bir karar olarak kabul edip, İmar Yasası'nın ve bu bağlamda 2007 Girne İkinci Bölge Emirnamesinin direkt uygulanması olarak kabul etmemek ve Davacılara ait takriben 1.5 dönüm- ile ilgili olarak Emare No.3 Planlama Onay Belgesine konan "bedelsiz olarak kamu yoluna ayrılması şartı" ile Davacıların mülkiyet hakkının ihlâl edildiğini kabul ederek Anayasa'nın 36. maddesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolünü hareket-e geçirip tazminata hükmetmemekle ve davayı ret ve iptal etmekle hata etmiştir.

2- Alt Mahkeme, Davacılara ait 1.5 dönüm ile ilgili olarak Emare No.3'teki Planlama Onayı Belgesine konan "bedelsiz olarak kamu yoluna ayrılması şartını" dolaylı kamulaştırma- olarak kabul etmemekle ve Davacıların mülkiyet hakkının ihlâl edildiğini kabul ederek Anayasa'nın 41.maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolünü harekete geçirip tazminata hükmetmemekle hata etmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI
D-avacı Avukatı, istinaftaki hitabında özetle; Planlama Onay Belgesine ve İnşaat Ruhsatına birtakım şartlar konmak sureti ile Davacılara ait 1.5 dönüm arazinin yol amaçlı olarak bedelsiz kamuya devredildiğini veya el konduğunu: Emare No.1 İnşaat Ruhsatının -(Mavi 79) arkasında şartlar olduğunu, Davacıların planlama onayı müracaatlarını haklara halel gelmeksizin yaptıklarını, Alt Mahkemenin Emare No.3 Planlama Onay Belgesi ile ilgili olarak YİM'de dava ikame etmedikleri cihetle alınan idari kararı benimsedikle-ri hususundaki bulgusunun hatalı olduğunu; Planlama Onay Belgesi açısından Anayasa'nın 152. maddesi tahtında dava edilecek bir idari kararın olmadığını; Planlama Onay Belgesinin 2007 Girne İkinci Bölge Emirnamesinin ve tadillerinin direkt uygulanmasından i-baret olduğunu; Planlama Onayının Emirnamenin uygulanışı çerçevesindeki Şehir Planlama Dairesinin eylemi olduğunu; emirnamelerin de YİM 81/2007 D. 4/2009'a atfen ikinci derece mevzuat sayıldığı cihetle Anayasa'nın 152. m-addesi altında idari davaya konu olmadığını; bu nedenle Alt Mahkemenin Emare No.3 Planlama Onayını idari karar kabul etmekle 2007 Girne İkinci Bölge Emirnamesinin direkt uygulanması olarak kabul etmemekle, dolayısıyla da Davacıların mülkiyet hakkının ihlâl- edildiğini kabul etmemek ve Anayasa'nın 36. maddesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolünü harekete geçirip tazminata hükmetmemekle hata ettiğini ileri sürmüştür.

Yine bu bağlamda Davacılar Avukatı istinaftaki hitabında, Şehir Planlama Dai-resinin Emare No.3'teki Planlama Onayının, Emirnamenin ve tadillerinin direkt uygulanmasından ibaret olduğunu; Yasanın tatbikinden ortaya çıkan bir mağduriyetin söz konusu olduğunu; bir eylemin söz konusu olduğunu; idari bir kararın mevcut olmadığını, eyle-min Emirnamenin 14. maddesine dayandığını; nitekim Emare No.5 Yazıda, Şehir Planlama Dairesi Müdürlüğünün Planlama Onay Belgesinde öne sürdüğü koşulların, ilgili Emirnamenin 14. maddesinin 1. fıkrası tahtında ilgili Daireye verdiği yetkiye istinaden konduğ-unun belirtildiğini iddia etmiştir.
İstinaf Eden Avukatı ilâveten, 1.5 dönümün bedelsiz kamu yoluna ayrılması ile ilgili şartın dolaylı olarak kamulaştırma teşkil ettiğini iddia ederek, Alt Mahkemenin Anayasa'nın 41. maddesi tahtında Davacıları tazmin etme-mekle hata ettiğini ileri sürmüştür.
KKTC Başsavcısını temsilen istinafta hazır bulunan Savcı ise hitabında, özetle; Şehir Planlama Dairesinin, 55/1989 sayılı İmar Yasası'ndan kaynaklı olup, İmar Yasası altında yayımlanan mezkur Emirnamenin 14. maddesine d-ayanarak koyduğu şartlar kanunsuz ise bununla ilgili bir hukuki çarenin aranmasının gerektiğini; bu şartları takdir eden idari makam hatalı bir karar vermişse, bunun idari yargıya konu olabileceğini; Davacıların, idarenin kararını beğenmemeleri halinde inş-aat yapmayabileceklerini, buna karşın Davacıların Planlama Onayındaki koşullara paralel koşul içeren İnşaat Ruhsatı alarak, inşaatlarını tamamladıklarını; Davacıların kendilerinin Davalıdan bir talepte bulunduğunu, Davacıların beğenmedikleri bir şarta daya-narak inşaatlarını yaptıklarını sonra da arazinin kıymetinin ödenmesini talep ettiklerini;

Davalının kendisinin yol yapmak için karar alıp kamulaştırma yapar ve vatandaşın arazisine müdahale ederse, tazminat ödemekle yükümlü olduğunu; burada Devletin bir- talebinin olmadığını; Şehir Planlama Dairesinin Emare No.3 Planlama Onayına koyduğu şartların 15/1962 sayılı Zorla Mal İktisabı Yasası hükümleri altında mütalaa edilmemesi gerektiğini; yapılan işlemin kamulaştırma yönünde idari bir karar olmadığının açık -olduğunu; ortada ne kamulaştırma ihbarının ne de kamulaştırma emrinin olduğunu belirterek, Alt Mahkemenin yerinde bulgu yapıp doğru karar verdiğini ileri sürmüştür.

İNCELEME -
Bu aşamada 1. istinaf sebebi bağlamında meseleyi inceleyelim.

Alt Mahkeme, kararında, bu mesele açısından temel olarak incelenmesi gereken iki hususun olduğunu, bunlardan birincisinin Şehir Planlama Dairesinin Em-are No.3 Planlama Onayı Belgesine koyduğu koşullar nedeniyle Davacıların mülkiyet hakkına müdahale edilip edilmediği ve dolayısıyla da Davacılar açısından bir tazminat hakkının doğup doğmadığı; ikincisinin ise Davacılar lehine tazminata hükmedilmesi gereki-yorsa bunun miktarının ne olması gerektiği olduğunu belirtmiştir.

Akabinde Alt Mahkeme, kararında, Davacıların yakınma konusu yaptığı Emare No.3 Planlama Onayı Belgesindeki Koşulları kararına aşağıdaki şekilde aynen aktarmıştır
(Mavi 72):




"1- Davacıl-arın yakınma konusu yaptığı Emare 3 Planlama
Onayı Belgesi'ndeki Koşullar:

Emare 3 Planlama Onayı Belgesi'ndeki Gelişmenin Tanımı ve Koşullar aynen aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir:

GELİŞMENİN TANIMI

Girne Kazası, Girne Kenti, pafta/harita XII-/28 W 1, 102 numaralı parsel 30 Ocak 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanıp, yürürlüğe giren "2007 Girne II. Bölge Kapsamlı Emirnamesi" kapsamında "Sarı Bölge" olarak tanımlanan bölgede yer almaktadır.

Araziye 1 adet 45 metrekare bodrum katta depo ve 10-0 metrekare zemin kat(bahçe katı) üzeri 1. katta 225 metrekare dubleks konut, 5*10 metre ebatlarında yüzme havuzu ile taş bahçe duvarı yapılacaktır.

İlgili Emirnamenin 14. maddesi (2). Fıkrası (c) bendi gereği arazi içerisinde ilk konut inşaa edileceğind-en yeşil
alan alınmamıştır.



KOŞULLAR

1- Yapılacak olan binanın kot ve ölçümlendirmeleri Ek
3'den Ek 17'ye kadar uygun olarak yapılacaktır.
2- Dairemiz ve Girne Belediyesinin yapmış olduğu yol
şeması çalışmasında kamu yolu olara-k öngörülen, Ek 2
ve Ek 5'te kırmızı ile çizilmiş, parselin kuzey hududu
boyunca 36 ayak genişliğinde, doğu hududu boyunca 15
ayak genişliğinde alan kamu yolu amaçlı, bedelsiz
olarak kamuya devredilecektir.
3- Ek 2 ve E-k 5'te yeşil ile çizilmiş, parselin kuzey
hududu boyunca 4 ayak genişliğinde yeşil alan anayol
yol koruma bandı amaçlı, bedelsiz olarak kamuya
devredilecektir.
4- Girne Belediyesinin isteyeceği diğer özel koşullara
uyul-acaktır."


Akabinde Alt Mahkeme kararında şunları demiştir(Mavi 74):
"Davacı No 1 şahadetinde Emare 3 mucibince arazilerinden alınacak kısmın......
........
..........müracaat etmektedir.Bu meselede ise Davalı, Davacıların inşai anlamda yapacakları gelişm-eyi dikkate alarak Emare 3'te öngörülen yolların bedelsiz olarak kamuya intikal etmesi koşulunu koymayı uygun bulmuştur. Davacıların yakınma konusu yaptıkları husus bu yolların gerekli olup olmadığı noktasında değil bahse konu yollar için ayrılacak alanlar- için Davalının herhangi bir bedel ödemeyecek olmasıdır. Davacıların mülkiyet hakkına yapılan müdahale mezkur yerde inşaat yapılacak olması itibarıyla söz konusu olmuştur. Davacıların bu inşaata fiilen başlamış oldukları gerçeği dikkate alındığı zaman Emar-e 2'nin "haklara halel gelmeksizin" ibaresi ile imzalanmış olması kanaatimce herhangi bir önem arzedemez. Davacılar bahse konu kararın iptalini Yüksek İdare Mahkemesi'nde dava etmediklerine göre bu noktadaki idari kararı benimsemişler ve fiilen de inşaatla-rına başlamışlardır. Devletin de Davacıların arazisinden dava konusu alanı almak için resen harekete geçmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından, Davacıların idarenin kararını olduğu gibi kabul etmek veya tümden reddedip idari dava konusu yapmakla inşaa-t yapmaktan vazgeçmek dışında seçenekleri kanaatimce kalmamıştır. Davalı en başından vermiş olduğu planlama onayının çerçevesini çizmiştir. Bunun hukuka uygun olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte Davacıların bunu kabul ettikten sonra taz-minat talep etmekten engelli olduklarının kabul edilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Aksi ahvalde devletin her türlü izni verirken koşul öngördüğü hallerde daha sonra tazminat ödemeye mahkum edilebilmesi gibi bir yolun önü açılır ki, hukukun böyle bir yolun- açılmasına müsaade etmemesi gerektiği görüş ve düşüncesindeyim."

Akabinde Alt Mahkeme, kararında, Anayasa'nın 36. maddesinin Davacıların taleplerinin temelini teşkil ettiğini belirterek, bu maddeye atıfla, bu maddenin mülkiyet hakkının ancak yasa ile sın-ırlandırılabileceği hükmünü amir olduğunu belirterek, huzurundaki meselede Davacıların mağduriyetinin yasal mevzuatın tatbikinden doğmuş olmadığı hususunda bulguda bulunmuştur ( Mavi 75).

Alt Mahkeme huzurundaki ihtilafsız şahadet bağlamında Emare No.3 Pl-anlama Onay Belgesine göre, planlama onayının başlangıç tarihi 1.2.2011 olup, onayın bitiş tarihi 31.1.2014 tarihidir. Planlama Onayı 3 yıl sürelidir. Gelişmenin türü yeni inşaat, kullanım türü ise konuttur.

Alt Mahkeme huzurundaki ihtilafsız şahadete gö-re, Davacılar ilgili Bakanlığa verilen Planlama Onayı için itiraz etmişler ve Bakanlık tarafından da itirazları değerlendirilerek Emare No.5'teki cevap ile yapılan itiraz reddedilmiştir.

Yine Alt Mahkeme huzurundaki ihtilafsız şahadet niteliğindeki Emare -No.1 İnşaat Ruhsatına göre, Davacılara Girne Belediyesi tarafından, 55/89 sayılı İmar Yasası ve Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'na dayanılarak, 8/3/2012 tarihinde İnşaat Ruhsatı verilmiştir. İnşaat Ruhsatında ise sair şartlar yanında şöyle bir şart konm-uştur:
Onaylanmış proje ve şartnamelere göre side plânlarda gösterilen gerekli yol çekilişleri yapılıp bedelsiz olarak kamuya devredilecektir...."

Görüleceği üzere, Davacılara verilen Emare No.1 İnşaat Ruhsatı Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası yanında, 55-/89 sayılı İmar Yasası tahtında verilmiştir. Bu durumda, her iki Yasanın ilgili maddelerini inceleyip birlikte değerlendirmek uygun olacaktır.

Bilindiği üzere, Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'nın 3(1) maddesi uyarınca, hiçbir kimse yetkili makamdan ön-ceden ruhsat almadıkça bina inşa edemez veya yol inşa edemez veya yol açamaz.
Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'nın bu husustaki
3 (1)(a)(b) maddesi şöyledir:
1) Hiç bir kimse (2). fıkrada öngörüldüğü biçimde yetkili makamdan veya 14. maddenin (2). fıkras-ının ikinci koşul bendi uyarınca Planlama ve İnşaat Dairesi Müdüründen önceden ruhsat almadıkça: --
(a) yol açamaz veya inşa edemez;


(b) bina inşa edemez veya edilmesine göz yumamaz veya izin veremez veya mevcut bir binayı yıkamaz, yeniden inşaa edem-ez veya ona herhangi bir tadilat, ilave veya tamirat yapamaz veya böyle bir yıkıma veya tamirat




yapılmasına göz yumamaz veya izin vermez.

Öte yandan, 55/89 sayılı İmar Yasası'nın 17(1) maddesine göre, İmar Yasası'nın 16.maddesinde belirtilen ve bu -Yasada gelişme olarak tanımlanan her türlü faaliyet planlama onayına tabidir. Planlama onayı almadan hiçbir taşınmaz mal geliştirilmez.

Aynı Yasanın 16. maddesinde ise, bir taşınmaz mal üzerinde veya altında veya içinde yer alan yapı ve inşaat, mühendisli-k, madencilik, tarım faaliyetleri veya üzerindeki binada yapılan herhangi bir nitelik ve kullanım değişikliği, yıkım gelişme olarak kabul edilmiştir.

Öte yandan, 55/89 sayılı İmar Yasası'nın 3. maddesine göre, Planlama Makamı, kalkınma planının genel ama-ç ve hedeflerine uygun olarak Ülkesel Fizik Planı yapmakla yükümlüdür.

Aynı Yasanın "tanımlar" yan başlıklı 2. maddesine göre, "Planlama Makamı" Şehir Planlama Dairesini anlatmaktadır.

Yine aynı Yasanın 7. maddesi, Ülkesel Fizik Planının olmadığı halle-rde, Planlama Makamını, kalkınma planının yapımı genel ilke, amaç ve hedeflerine uygun olarak, her büyüklükteki yerleşme birimi için ilgili yerleşme biriminin "Belediyesinin veya Muhtarlığının program veya istemleri ile beklentilerini dikkate alarak İmar P-lanı yapmakla" yükümlü kılmıştır.


Aynı Yasanın 11.maddesinin (4).fıkrası ise, İmar Planının olmadığı veya hazırlanmakta olduğu, ancak gelişmenin yaygın ve hızlı yerleşme birimleri veya alanlarda, İmar Planı onaylanmadan önce veya İmar Planı olmadığına ba-kılmaksızın, bu Yasa altında yayımlanacak bir emirnamede belirtileceği şekilde "Ön İmar Sınırlarının" çizilebileceğini hükme bağlamıştır.

Yine aynı Yasanın 11. maddesinin 5(B) fıkrası uyarınca, yukarıdaki 4. fıkrada belirtilen Ön İmar Sınırı içerisinde, b-u Yasa kuralları uyarınca çıkarılacak bir emirnamede belirtilecek gelişmelerden başka gelişme yapılamaz. Yapılacak gelişmelerle ilgili olarak, Yollar ve Binalar Yasası, Belediyeler Yasası ve sayılan diğer Yasalar ve bu Yasalar altında çıkarılan herhangi bi-r tüzük ve yönetmelikte aksine bir kural bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, bu Yasa kuralları uyarınca yayımlanacak emirnamede belirtilecek koşul ve kurallar uygulanır.

Huzurumuzdaki mesele açısından da "2007 Girne II. Bölge Kapsamlı Emirnamesi", İmar Y-asanın 11(4) 11(5)B, 11(5)C, 11(5)Ç ve 32(2) ve 38(1) maddelerine dayanılarak 30 Ocak 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe girmiştir (Ayrıca bkz: Anayasa Mahkemesi 3/98 D.3/98).

2007 Girne II. Bölge Kapsamlı Emirnamesi'nin 45(1) maddesine gör-e, bu Emirnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, İmar Yasası'nın 16.maddesinde belirtilen ve gelişme olarak tanımlanan her türlü faaliyet planlama onayına bağlı olup planlama onayı alınmadan hiçbir taşınmaz mal geliştirilemez.



Fasıl 96 Yollar ve- Binalar Yasası'nın 3(1)maddesi yanında 55/89 sayılı İmar Yasası'nın 17(1)maddesi ve 2007 Girne II. Bölge Emirnamesinin 45(1) maddesi birlikte okunduğunda, inşaat yapılabilmesi için, Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'nın 3(2)maddesinde öngörüldüğü şekilde -yetkili makamdan alınan inşaat iznine ilâveten, 55/89 sayılı İmar Yasası ve 2007 Girne II. Bölge Emirnamesinin 45. maddesi uyarınca, "bir planlama onayının" da alınması gereklidir (Ayrıca bkz:YİM 228/1995 D.19/1999).

Diğer yandan, Fasıl 96 Yollar ve Binal-ar Yasası'nın 9(1) maddesi uyarınca yetkili merci, bu Yasanın 3. maddesi kuralları uyarınca ruhsat verirken, tüzüklere bağlı kalınması koşulu ile ruhsata, aşağıda gösterildiği biçimde şart koyma yetkisine sahiptir.

Yasanın bu husustaki 9(1) maddesi şöyled-ir:

-
Yetkili makamın
koyacağı koşullar9.(1)Yetkili makam, bu Yasanın 3. maddesi kuralları uyarınca ruhsat verirken, yürürlükteki Tüzüklere bağlı kalınması koşuluyla, ruhsata, aşağıda gösterildiği biçimde, koşul koyma yetkisine sahiptir;--(a)Bir yol açılması veya yapılması ile ilgili olarak;--(i)Yolun genişlik, uzunluk ve konumu; --(ii)Seviyesi, meyli ve drenajı;--(iii)Yolun hangi malzemeden ve ne biçimde yapılacağı;--(iv)Köprülerin, menfezlerin veya yan hendeklerin yapılması; --(v)Dilekçeye konu yola bitişik herhangi bir yolun genişletilmesi.--(b)yeni bina inşası veya mevcut bir binaya ilave, tadilat veya tamirat ile ilgili olarak ;--
(i)Binanın dış duvarları, temel, dam, baca veya başka dış kısmının inşa edileceği malzeme ve bunların ölçüleri ve kalınlığı -- (ii)Binanın herhangi bir iç kısmının, sağlamlık açısından hangi malzemeden inşa edileceği; -- (iii)Drenaj ve kirli su lağımları için öngörülecek hususlar;-- (iv)Herhangi bir binada yangın çıkmasını veya yayılmasını önleyecek hususlar;-- (v)Binanın bitişik bulunduğu yol üzerine çıkan balkon veya çıkıntının genişliği;-- (vi)Herhangi bir bina içinde veya herhangi bir bina ile ilgili olarak kuyular, her tipte tuvaletler, ayrı kulübedeki kademhane , çukur, fosseptik, emici çukur ve lağım çukuru;-- (vii)Herhangi bir binanın konut veya inşa edildiği veya tasarlandığı başka herhangi bir amaç için işgali ile ilgili olarak havalandırma, ışıklandırma ve sağlığın korunması;-- (viii)Binanın hangi amaçlar için kullanılabileceği;-- (ıx)İnşaatta çalıştırılan kişilerin güvenliği;-- (x)Yeni bir bina ile ilgili olarak uygun bir kaldırım yapılması;-- (xı)yeterli otopark yeri ayrılması,--47/1984 (xii)Dört ve daha çok katlı binalarda sakinleri barındıracak bodrum beton blok sığınağın yapılması.--(c)İnşaat amaçları için arazi açılması veya bölünmesi ile ilgili olarak;--(i)Sınırın işaretlenmesi ve sınır işaretlerinin ölçüleri;--(ii)Yeterli su sağlanması ve tesisi;--(iii)Doğal ve yapay su yollarının başka yere çevrilmesi;--
(iv)Arsanın düzeltilmesi;--(v)Yollar, hendekler, köprüler ve menfezler inşası;--(vi)Dilekçeye konu arazinin bitişik olduğu yolun genişletilmesi;--31/1976(vii)Yetkili makam, inşaat amacıyla taksim edilecek (parselleme) alandan kamu yararı için bedelsiz olarak, uygun görülecek yerden yeşil alan almaya yetkilidir. Yeşil alan için alınacak alan tutarı, taksim edilecek alan büyüklüğünün % 10'unu aşam-az.
Kamu yararı için yetkili makam tarafından alınacak yeşil alanın mülkiyeti, ilgili yerel kuruluşa intikal eder ve Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürlüğünce kütüklerde gerekli düzenlemeler yapılır.
--18/1979(viii)Yer arsaya yeterli elektrik ak-ımının sağlanması;---18/1979(ix)Yeterli otopark alanı sağlanması;--(d)(55/1989 sayılı İmar Yasası ile yürürlükten kaldırılmıştır).---
Aynı Yasanın 4. maddesi uyarınca yetkili merci tasarlanmakta olan ve yapılması için ruhsat istenen iş veya başka şeyin bu Yasa veya yürürlükteki Tüzük kurallarına uyduğundan tatmin olmadıkça, bu Yasanın 3. maddesi uyarınca ruhsat verilmez.
Kısaca, Yasan-ın 3. maddesine göre verilecek ruhsatın yürürlükteki mevzuata uygun olması gerekir (Ayrıca bkz:YİM 228/95 D.19/99).

Diğer yandan, Fasıl 96 madde 11'e göre, Yasanın 3. maddesi kuralları uyarınca verilen bir ruhsata dayanılarak inşa edilen her yol, tasvip b-elgesi verilir verilmez umuma ait yol sayılır ve belediye sınırları içinde ise ilgili belediyenin denetimine girer, başka durumlarda Devlet denetimine girer.

Alt Mahkeme huzurundaki ihtilafsız olgulara göre, Davacıların aldıkları Planlama Onayı ve İnşaat -İzni uyarınca içerisinde inşaat başlattıkları taşınmaz mal, 2007 Girne II. Bölge Emirnamesinin kapsam alanı içerisinde idi.

Bu olgusal durum ışığında, Davacıların talep ettikleri inşaat ruhsatının, 1989'da- geçirilen İmar Yasası ve onun altında yapılan 2007 Girne II. Bölge Emirnamesinin 45(1) maddesine ve bu bağlamda Planlama Onayına ters düşmemesi, çatışmaması gerekirdi. Bir başka anlatımla, Davacıların inşaat izni talep eden projesinin verilen planlama ona-yına uygun olmadığı müddetçe inşaat izni alması olası değildi.

Nitekim YİM 223/2012 D.2/2014'te, s. 10'da şöyle denmektedir:
".. Yetkili makam, İmar Planı sınırları içerisinde inşaat ruhsatı verirken, planlama onayı ile bağlıdır ve planlama
onayının dış-ına çıkması 55/89 sayılı İmar Yasası kapsamında mümkün değildir. Dolayısıyla, yetkili makam sıfatıyla Gönyeli Belediyesinin tasarlanan inşaatın otopark alanları ile ilgili koşul koyarken, bu koşulun planlama onayı ile çelişmemesi esastır.............."
Huz-urumuzdaki meselede, Davacıların ilgili Belediyeden inşaat ruhsatı talep eden müracaatları, bu bağlamda müracaatlarına ekli plan, proje ve tapu vaziyet planları Davacılara verilen planlama onayındaki yukarıdaki şartlara, bu bağlamda yol şartına uygun idi.- İlgili Belediye de, Davacıların Planlama Onayındaki şartlara uygun plan, proje ve tapu vaziyet planı sunarak yaptığı inşaat ruhsatı müracaatını, bu şartlar tahtında (ilâveten Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası tahtında konan diğer şartlar tahtında) ruhsatl-andırılmış, diğer bir deyimle izinlendirmişti.

Davanın dinlenmesi aşamasında konu ruhsata dayalı olarak yapılan inşaat devam etmekte idi. Bununla birlikte, konu ruhsata dayalı yapılacak veya yapılan inşaat ile ilgili olarak, duruşma tarihinde halen tasvip- belgesi alınmış değildi.

Diğer yandan, Davacıların Talep Takrirleri irdelendiğinde, Emare No.1'deki İnşaat Ruhsatına ilgili Belediye tarafından konan koşullar nedeni ile mülkiyet haklarının ihlâl edildiğini iddia etmedikleri görülmektedir. Diğer bir ifa-de ile Davacılar, Talep Takrirlerinde, Emare No.1 İnşaat Ruhsatına konan koşulları hiçbir şekilde yakınma konusu yapmamışlardır.

Davacıların Talep Takririnde yakınma konusu yaptığı, kendilerine verilen Planlama Onay Belgesindeki koşullardır. Davacılar Tal-ep Takririnde (Davacıların Planlama Onay
başvurusu haklara halel gelmeksizin yapılmıştı) Planlama Onay Belgesine konan koşullar nedeni ile mülkiyet haklarının ihlâl edildiğini ileri sürmektedirler.



Bu aşamada irdelenmesi gereken Davacılara verilen Plan-lama Onayı ile İnşaat Ruhsatının hukuki niteliğidir.

İdare Hukuku ilkelerine göre, İdarenin kamu gücüne dayanarak, kamu hizmeti amacı ile, idari fonksiyonunu yerine getirilebilmesi için tesis etmiş olduğu, idare hukuku alanında sonuç doğuran hukuki işleml-eri idari işlem niteliğindedir.
İdarenin kamu kudretine dayanarak icrai mahiyette tesis ettiği idari işlemleri ise "icrai karar/işlem" niteliğini haizdir (Bkz: İdare Hukukunun Umumi Esasları 1.cilt, 3.bası, Dr. Sıddık Sami Onar, s.385).

Yukarıda belirtil-enler bağlamında huzurumuzdaki mesele incelendiğinde, Şehir Planlama Dairesinin yönetsel veya yürütsel yetki kullanan bir organ olması yanında, Girne Belediyesinin de, KKTC Anayasası'nın 119(1) maddesi ve diğer ilgili maddeleri ışığında yönetsel veya yürüt-sel yetki kullanan bir organ olduğu tartışmasızdır.

Belediyenin Davacılara vermiş olduğu Emare No.1 İnşaat Ruhsatı, yönetsel veya yürütsel yetki kullanan bir organ olarak, Belediyenin Fasıl 96 Yollar ve Binal-ar Yasası tahtında kamu gücünü kullanarak, kamu hizmetinin yürütülmesi esnasında aldığı idari - icrai bir kararı veya işlemidir. -

Diğer yandan, daha önce vurgulandığı üzere, 55/89 sayılı İmar Yasası'nın 17(1) maddesine göre, İmar Yasası'nın 16.maddesinde belirtilen ve bu Yasada gelişme olarak tanımlanan her türlü faaliyet planlama ona-yına tabidir. Planlama onayı almadan hiçbir taşınmaz mal geliştirilmez.



İmar Yasası'nın 16. maddesine göre, planlama onayı Planlama Makamı tarafından verilmektedir.

Aynı Yasanın 2. maddesi ise planlama onayının tanımını yapmaktadır. Buna göre, "Planlam-a Onayı", bu Yasa kuralları uyarınca koşullu veya koşulsuz olarak verilen ve 17. maddede belirtilen "izni" anlatmaktadır.

55/1989 sayılı İmar Yasası'nın 21. maddesine göre, Planlama Makamı koşulsuz veya uygun göreceği herhangi bir veya birden fazla koşul-la planlama onayı verebilir veya planlama onayı için yapılan başvuruyu reddedebilir.

Aynı Yasanın 22. maddesi ise, "planlama onayının koşullu olarak verilmesi" yan başlığı altında şöyledir:

Planlama
Onayının koşullu verilmesi22.(1)Bu Yasanın 21'inci- maddenin (1)'inci
Fıkrasının genelliğine uygun olarak, bu genelliğine dokunulmaksızın, planlama onayının verilmesinde aşağıdaki koşullar istenebilir:(A)Başvuruda söz konusu veya onun dışında
herhangi bir taşınmaz malın gelişiminin

veya kullanımı-nın düzenlenmesi veya
Planlama Makamının uygun göreceği ,

planlama onayı ile belirlenen, gelişmenin amacı doğrultusunda bir
kullanım veya inşaat ile ilgili koşullar;
(B)Verilen Planlama onayında, belirlenebileceği gibi, belirtilen
bir süre sonun-da, taşınmaz mal
üzerindeki herhangi bir yapı ve
inşaatın veya kullanımın
durdurulması veya kaldırılması
ve bu süre sonunda uygun görülecek
başka bir kullanım ve yapı ve inşaatın yer alması ile ilgili koşullar;
(C)Ağaçlandırma veya mevcutların korun-ması ile ilgili koşullar;(Ç)Başvuruda belirtilen gelişmenin başlama zamanı ile ilgili koşullar;(D)Koruma alanlarında, bir imar emri
ile belirlenmiş koşulların dışında,
binanın dış görünümü ve çevreyle bütünlüğünü koruyacak koşullar; veya
-(E)Yukarıda belirtilenler dışında bu
Yasa kuralları uyarınca çıkarılacak emirnamede belirtilebilecek başka koşullar.







(2)(1) 'inci fıkranın (B) bendinde tanımlandığı
şekilde verilen planlama onayı, bu Yasada "Geçici Planlama Onayı" olarak adla-ndırılır.Aynı Yasanın 23. maddesi ise, Planlama Makamının herhangi
bir arazinin geliştirilmesi ile ilgili başvuruyu reddetmesi veya koşullu vermesi halinde itirazın nasıl yapılacağını düzenlemekte olup, "Bakana veya Kent Belediye Başkanına
planlama ona-yı için itiraz" yan başlığı altında şöyledir:

Bakana veya Kent Belediye Başkanına planlama onayı için itiraz23(1)Herhangi bir arazinin geliştirilmesi ile
ilgili olarak, Planlama Makamına yapılan başvurunun reddedilmesi, planlama onayının belirli koşul-larla verilmesi veya herhangi bir
imar emri ile onaylanmış gelişmenin

reddedilmesi halinde, bundan etkilenen veya
zarar gören kişi veya kişiler bir
bildirim ile Bakana veya kent Belediye
Başkanına itirazda bulunabilir.
Ancak, aynı itiraz, Beledi-ye Başkanı
veya Bakandan yalnızca birine yapılabilir.
(2)(1)'nci fıkrada belirtilen bildirim, söz
konusu gelişmeyle ilgili planlama onayı
hakkında bildirimin ilgili kişiye


gönderildiği tarihten sonraki yirmi sekiz
gün içerisinde ve imar emrinde
be-lirtildiği şekilde, Bakana veya Kent
Belediye Başkanına ulaştırılabilir.

(3)Bakan veya Kent Belediye Başkanı, kendisine ulaşan itirazı inceleyerek;(A)Reddedebilir, veya(B)İtirazın yapıldığı konuyla ilgili
olarak Planlama Makamının aldığı -kararı reddederek kendi öneri ve gerekçeleri
ve itirazı yapanın gerekçeleri ile birlikte, incelenmek üzere Planlama Makamına geri gönderir.
(4)Planlama Makamı, Bakan veya Kent Belediye Başkanı tarafından kendisine ulaşan itirazı, Bakanın veya Kent Be-lediye Başkanının gerekçe ve önerileri ile itiraz edenin gerekçelerini
değerlendirerek;(A)İtirazı reddedebilir;(B)Bakanın veya Kent Belediye Başkanının
ve/veya itirazla ilgili kişinin
itirazları doğrultusunda değişiklikler yaparak sonuçlandı-rır; veya
(C)Farklı bir şekilde değişiklik yaparak sonuçlandırır. Planlama Onayı, İmar Yasası'nın 24.maddesinde belirtilen süreye tabi olup, bu madde aşağıdaki gibidir:
-
Planlama onayının süresi24.(1)Bu madde kurallarına göre bir planlama
onayı, ilgili gelişmenin, onayın veril-diği tarihten sonraki;(A)Üç yıl içinde; veya(B)Planlama Makamının mevcut imar
planı kurallarını göz önünde
bulundurarak, uygun göreceği, (A)

bendinde belirtilen süreden kısa veya
başka bir süre bitiminden önce

başlatılması koşulu ile verili-r.
(2)Planlama onayının (1)'inci fıkrada belirtilen koşulla verilmediği durumlarda, onayın
verildiği tarihten sonraki üç yıl
içerisinde gelişmenin başlatılması
koşulu ile verildiği kabul edilir.(3)Bu maddede belirtildiği şekilde,
verilen süre i-çinde başlayan ancak süre tamamlandığı halde bitmeyen bir gelişme için, Planlama Makamına bir ay içerisinde başvurulması halinde bu süre uzatılabilir.
İdare hukuku ilkeleri dikkate alındığında, planlama onayının, Şehir Planlama Dairesinin 55/1989 sa-yılı İmar Yasası tahtında, kamu gücünü kullanarak, kamu hizmetinin yürütülmesi esnasında aldığı, "izin" diğer bir deyimle "ruhsat" niteliğinde, "süreli" şart tasarruf mahiyetinde olan bir idari - icrai kararı veya işlemi olduğu açıktır.

Davacılar Avukatın-ın istinaftaki iddiası doğrultusunda, Emare No.3'teki Planlama Onayını, 2007 Girne İkinci Bölge Emirnamesinin ve tadillerinin direkt uygulanması çerçevesinde, eylem mahiyetinde kabul etmek olası değildir.

Bu bağlamda, Alt Mahkeme Emare No.3 Planlama Onay-ını, 2007 Girne İkinci Bölge Emirnamesinin ve tadillerinin direkt uygulanması olarak ve bu uygulama çerçevesinde eylem mahiyetinde kabul etmemek, idari-icrai bir karar veya işlem mahiyetinde kabul etmekle hata etmiş değildir.

Diğer yandan, Alt Mahkemenin -kararında doğru olarak ifade ettiği üzere, Davacıların taleplerinin temelini Anayasa'nın 36.maddesi teşkil etmektedir.

Anayasa'nın 36. maddesi ise aşağıdaki gibidir:
-
Mülkiyet Hakkına Ait Genel Kural - - -
Madde 36
(1)Her yurttaş, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, kamu yararı amacıyla ve yasa ile sınırlanabilir.





(2)Mülkiyet hakkının kullanılmasına, kamu güv-enliği, genel sağlık, genel ahlak, kent ve ülke planlaması veya herhangi bir malvarlığının kamu yararı için geliştirilmesi ve faydalı kılınması veya başkalarının haklarının korunması için kesin olarak gerekli kısıntı veya sınırlamalar yasa ile konabilir.
(-3)Malvarlığının ekonomik değerini fiilen azaltan kısıntı ve sınırlandırmalar için derhal tam bir tazminat ödenir; anlaşmazlık halinde tazminatı hukuk mahkemesi saptar.
(4)Yukarıdaki (2). ve (3). fıkra kuralları, herhangi bir verginin veya para cezasının -tahsili, herhangi bir hükmün yerine getirilmesi, sözleşmeden doğan bir yükümün yerine getirilmesi veya can veya malın tehlikeden korunması amacı ile yasa ile konmuş kuralları etkilemez.
(5)Devletin, 159. maddede belirtilen taşınmaz mallar üzerindeki hakkı- saklıdır.

Yukarıdan görüleceği üzere, Davacıların Anayasa'nın 36.maddesini harekete geçirebilmeleri için:
a) Yasanın Davacıların mülkiyet hakkına veya mülkiyet hakkının kullanılmasına Anayasa'da belirtilen nedenlerle kısıntı ve sınırlama getirdiğini;
b)-Bu kısıntı ve sınırlamaların Davacıların malvarlığının ekonomik değerini fiilen azalttığını davalarında iddia edip, ispat etmeleri gerekmektedir.

Bu hususta Yargıtay/Hukuk 101/2007 D.8/2009'da s.10'da şöyle denmektedir:
-"Yukarıya aktarılan Anayasanın 36. maddesinin (2). fıkra-
sında mülkiyet hakkının kullanılmasına belirtilen nedenlerle
-kısıntı veya sınırlamanın Yasa ile konabileceği belirtilmektedir.(3).fıkrasında ise mal varlığının ekonomik değerini fiilen azaltan kısıntı veya sınırlamalar için derhal bir tazminat ödenebileceği öngörülmektedir. Anayasaya göre kısıntı veya sınırlamaları-n Yasa ile getirilebileceği öngörülmektedir."



Sayfa 12'de ise şöyle denmektedir:
"Davacının emirnamenin yürürlüğe girmesi ile mallarında ekonomik değerinin fiilen azalma olduğunu ispat etmesi gerekir.
Davacının davasında başarılı olabilmesi için öncel-ikle Anayasanın 36(2) maddesinde öngörüldüğü gibi mülkiyet hakkının kullanılmasında bir sınırlama ve/veya kısıtlama getirildiğinin kanıtlanması ve bu sınırlama veya kısıtlama getirildiği kanıtlandıktan sonra bu sınırlama veya kısıtlama sonucu mal varlığını-n ekonomik değerinin fiilen azaldığını kanıtlaması gerekir."

Davacıların Talep Takrirleri irdelendiğinde, hiçbir şekilde 1989 yılında yürürlüğe giren İmar Yasası'nın ve onun altında yapılan ve 2. derece munzam mevzuat sayılan 2007 Girne II. Bölge Emirname-sinin (Bkz: YİM 81/2007 D.4/2009) yürürlüğe girmesi ile Davacıların mülkiyet hakkına veya mülkiyet hakkının kullanılmasına kısıntı ve sınırlama getirdiğini ve bu kısıntı ve sınırlamaların Davacıların mal varlığının ekonomik değerini fiilen azalttığını iddi-a etmedikleri görülmektedir.

Davacıların Talep Takrirlerindeki yakınması, İmar Yasası altında yapılan 2007 Girne II. Bölge Emirnamesi tahtında, Şehir Planlama Dairesinin yukarıda ifade edildiği üzere, 55/1989 sayılı İmar Yasası tahtında kamu gücünü kullan-arak, kamu hizmetinin yürütülmesi esnasında verdiği Planlama Onayı bağlamında "izin", diğer bir deyimle "ruhsat" niteliğindeki şart tasarruf mahiyetinde olan bir idari - icrai kararı veya işlemi, bu çerçevede de koyduğu koşullar hakkındadır.

Bilindiği üz-ere, yasaların uygulanması ve icrası Yürütme Organı tarafından yürütsel tasarruflarla ifa edilmektedir. Yasaların uygulanması ve icrası esnasında yürütsel veya yönetsel yetki kullanan bir organ, makam veya kişinin karar


veya işleminden, bu çerçevede kar-ar veya işleme konan koşullardan yakınan bir kimsenin, Anayasa'nın 152(1)(2)(3)(4)(5). maddesi altında böyle bir yakınma hakkında kesin karar verme münhasır yetkisine sahip olan Yüksek İdare Mahkemesine başvurması gerekmektedir.
Nitekim Anayasa'nın 152(1-)(2)(3)(4)(5). maddesi şöyledir:
Madde 152
(1)Yüksek İdare Mahkemesi, yürütsel veya yönetsel bir yetki kullanan herhangi bir organ, makam veya kişinin bir kararının, işleminin veya ihmalinin, bu Anayasanın veya herhangi bir yasanın veya bunlara uygun ol-arak çıkarılan mevzuatın kurallarına aykırı olduğu veya bunların sözkonusu organ veya makam veya kişiye verilen yetkiyi aşmak veya kötüye kullanmak suretiyle yapıldığı şikayeti ile kendisine yapılan başvuru hakkında, kesin karar vermek münhasır yargı yetki-sine sahiptir.
(2)Böyle bir başvuru, sahip olduğu meşru bir menfaatı, bu gibi karar veya işlem veya ihmal yüzünden olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenen kişi tarafından yapılabilir.
(3)Sözkonusu başvuru, karar veya işlemin yayınlanması tarihinden v-eya yayınlanmadığı takdirde veya bir ihmal halinde, başvuran kişinin bunu öğrendiği tarihten başlayarak yetmiş beş gün içinde yapılır.
(4)Böyle bir başvuru üzerine Yüksek İdare Mahkemesi, kararında:
(a)Sözkonusu karar veya işlem veya ihmali, tamamen veya- kısmen onaylayabilir; veya
(b)Sözkonusu karar veya işlemin, tamamen veya kısmen, hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verebilir; veya
(c)Sözkonusu ihmalin, tamamen veya kısmen yapılmaması gerektiğine ve yapılması ihma-l olunan eylem veya işlemin yapılması gerektiğine karar verebilir.

Kısaca, Anayasa'nın yukarıdaki 152(1)(2)(3)(4). maddesi dikkate alındığında, İdarenin bir yasayı uygularken almış olduğu idari-icrai kararlar/işlemler /idari-icrai


karara/işleme konan k-oşullar nedeni ile zarara uğradığını iddia eden kişinin, öncelikle Anayasa'nın 152(1)(2)(3)(4). maddesi tahtında, idari-icrai kararın/işlemin/idari-icrai karara/işleme konan koşulların hukuka aykırı olduğu veya verilen yetkiyi aşmak veya kötüye kullanmak s-uretiyle yapıldığı şikayeti ile Yüksek İdare Mahkemesine başvurması gerekmektedir.

Böyle bir başvuru sonunda da, Anayasa'nın 152(4)maddesi uyarınca hükümsüz kılınan idari-icrai kararın/işlemin/ idari- icrai karara/işleme konan ve yakınma konusu yapılan k-oşulların kendisine zarar verdiği herhangi bir kişi, ilgili organ, makam veya kişi tarafından, istemi kendisini tatmin eder şekilde yerine getirilmediği takdirde, zararlarının tazmini veya kendisine başka bir tazminat verilmesi için Anayasa'nın 152. maddes-inin 5. ve 6. fıkrasını harekete geçirmesi gerekir.

Nitekim Anayasa'nın 152. maddesinin 5.ve 6.fıkrası




şöyledir:
5) Bu maddenin (4). fıkrası gereğince verilen herhangi bir





karar, Devlet içerisindeki bütün
mahkemeleri ve bütün





organlar-ı veya makamları bağlar. Karar, ilgili organ





veya makam veya kişi tarafından uygulanır ve ona göre





hareket edilir.

Bu maddenin (4). fıkrası gereğince hükümsüz kılınan herhangi bir karar veya işlemin veya yapılmaması gerektiğine karar verilen h-erhangi bir ihmalin, kendisine zarar verdiği herhangi bir kişi, ilgili organ, makam veya kişi tarafından, istemi kendisini tatmin eder şekilde yerine getirilmediği takdirde, zararların tazmini veya kendisine başka bir tazminat verilmesi için dava açmak ve -mahkeme tarafından saptanacak tam ve muhik bir tazminat almak ve söz konusu mahkemenin vermeye yetkili olduğu diğer tam ve muhik bir tazminat almak hakkına sahiptir.




Öte yandan, daha önce ifade edildiği üzere, İdarenin herhangi bir yürütsel veya yönets-el fonksiyonu veya yürütsel tasarrufu olmadan, sırf yasa hükümlerinin tatbikinden bir yakınmanın söz konusu olması halinde ise, Anayasa'nın 36. maddesi harekete geçirilerek kaza mahkemesinde dava ikame edilebilir. -
Nitekim Anayasa Mahkemesi 3/1998 D. 3/1998 sayılı kararında s.11'de şöyle denmektedir:
"İmar Yasası muhtemel mağdurlara ödenmesi gereken tazminatı düzenlemediği doğru olmakla birlikte, böyle bir düzenlemenin yokluğu, kendi başına, ilgili me-vzuatı veya kuralını Anayasanın 36.maddesine aykırı kılmaz. Şayet Davacı mağdur olduğu inanç ve görüşünde ise, mağduriyetini gidermek için Anayasanın 36.maddesinin 3.fıkrasının içerdiği hükümleri harekete geçirmeyi düşünebilir".
Bu hususta ayrıca Y/H 46/19-82 D. 26/1983'de, sayfa 6'da şöyle denmektedir:
"Genellikle yasalar Yürütme organı tarafından ve yürütsel ve yönetsel fonksiyonlarla, yürütsel tasarruflar ve ameliyelerle tatbik ve icra edilmektedir. Yasaların tatbiki esnasında yürütsel veya yönetsel yetk-i kullanan bir organ, makam veya kişinin karar, işlem veya ihmalinden yakınan bir kimsenin Anayasanın 118(1) maddesi altında böyle bir yakınma hakkında kesin karar verme münhasır yetkisine sahip olan Yüksek İdare Mahkemesine başvurması gerektiğine kuşku yo-ktur. Böyle bir başvuru sonunda Anayasanın 118(4) maddesi altında bir karar alındıktan sonra, tazminat talebi varsa, kaza mahkemesinde dava açması gerekir (Bak. Yargıtay/Hukuk 31/80, s.3). Ancak İdarenin herhangi bir yürütsel veya yönetsel fonksiyonu veya -yürütsel tasarruf ve ameliyesi olmadan, yasa hükümlerinin tatbikinden yakınma olması halinde Yüksek İdare Mahkemesine başvurma olanağı yoktur.
Aynı kararda sayfa 7'de ise şöyle denmektedir:
"Ortada herhangi bir yürütsel veya yönetsel karar bulunmadığına v-e yasama meclisinin yasama fonksiyonunun da yürütsel veya yönetsel bir niteliği olmadığına göre, Davacının Anayasanın 118.maddesi altında Yüksek İdare Mahkemesine başvuruda bulunması söz konusu olamaz. Bu durumda yasa hükümlerinin tatbikinden doğan bir yak-ınmadan dolayı davacının direkt olarak kaza mahkemesinde dava açabileceği kanısındayım.
Yine aynı kararda sayfa 7 ve 8'de şöyle denmektedir:
" Anayasanın 31. maddesine göre kamu yararı için yapılan ve malvarlığının ekonomik değerini fiilen azaltan kısıntı- ve sınırlamalar için dahi derhal tam bir tazminat ödenmesi gerekirken, kamu yararı veya zorunluluk olmadığı Anayasa Mahkemesince saptanan konu yasanın koyduğu kısıntı ve sınırlamalar için Davacıya herhangi bir tazminat ödenmesi de öngörülmemiştir. Bu duru-mda Anayasanın güvence altına almış olduğu Davacının özgürlüğü ve özel girişimler kurma hakkını korumak.... hazırlamakla yükümlü Devletin bu anayasal yükümlülüklerine ters düşen kısıntı ve sınırlamaları koyan konu yasa hükümlerinin tatbikinden dolayı bir s-orumluluğu olduğuna karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu durumda davacının Devlet aleyhine dava açıp tazminat talep etme hakkı da doğmuş olur.Devletin sorumluluğu ve Davacının dava açıp tazminat talep etme hakkı Anayasanın yukarıda değinilen hükümle-rinden kaynaklanmaktadır.Esasen sosyal adalet ve hukuk devleti ilkesi de bunu gerektirmektedir.
Yukarıda da belirtildiği gibi ortada yönetsel bir karar olmadığından Davacının Yüksek İdare Mahkemesine başvuruda bulunamayacağına göre, Davacının davasını do-ğrudan kaza mahkemesinde açabileceği görüşündeyim..".
Yukarıdan görüleceği üzere, Davacılar, gerek Şehir Planlama Dairesinin idari-icrai karar/işlemi mahiyetindeki Emare No.3'teki Planlama Onayındaki yol yapım koşulunun, gerekse Belediyenin idari-icrai ka-rarı/işlemi niteliğinde olan
Emare No.1 İnşaat Ruhsatındaki yol yapım/ yol çekiliş koşulunun hükümsüz veya etkisiz olduğuna veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair Yüksek İdare Mahkemesinde dava ikame etmiş değildirler. Sonuçta da, Emare No.1 İnşaat -Ruhsatındaki yol yapım koşulu/ yol çekiliş koşulu Belediye tarafından geri alınmadığı gibi, Anayasa'nın 152. maddesi tahtında Yüksek İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmediği cihetle de geçerli olup, yürürlüktedir.

Özetle, İmar Yasası'nın ve bu Yasaya d-ayanılarak çıkarılan 2007 Girne Emirnamesinin tatbiki/uygulanışı esnasında, Davacıların başvurusu üzerine yürütsel veya yönetsel yetki kullanan organlar olarak, sırasıyla, Şehir Planlama Dairesi; ardından da yine Davacıların başvurusu üzerine Girne Beledi-yesi Fasıl 96 Yollar ve Binalar Yasası'nın tatbiki/uygulanışı çerçevesinde bahsi geçen koşulları içeren yukarıdaki idari-icrai işlemleri/ kararları almışlardır.

Ortada İdarenin Anayasa'nın 152. maddesi tahtında Yüksek İdare Mahkemesinin denetimine tabi y-ukarıda ifade edilen koşulları içeren idari-icrai nitelikli iki kararı/işlemi olduğu cihetle de, Davacıların Anayasa'nın 36. maddesini harekete geçirmeleri ve kaza mahkemesinde dava açmaları olanak dahilinde değildi. Diğer bir anlatımla, Alt Mahkeme huzur-undaki davada, İdarenin herhangi bir yürütsel veya yönetsel fonksiyonu veya yürütsel tasarrufu olmadan, sırf yasa hükümlerinin tatbikinden doğan bir yakınma söz konusu değildi. Bu durumda da Davacıların Anayasa'nın 36. maddesini ve bu bağlamda Avrupa İnsan- Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolünü harekete geçirmeleri ve lehlerine hüküm elde etmeleri olanak dahilinde değildi.

Sonuç olarak, Alt Mahkeme, Emare No.3 Planlama Onayının, İdarenin, Anayasa'nın 152. maddesi tahtında Yüksek İdare Mahkemesinin denetimin-e tabi, yukarıdaki koşulları içeren idari-icrai bir karar veya işlemi olduğu hususunda bulgu yapmak ve İdarenin herhangi bir yürütsel veya yönetsel fonksiyonu veya yürütsel tasarrufu olmadan sırf Yasa hükümlerinin ve Emirnamenin tatbikinin söz konusu oldu-ğu


hususunda bulgu yapmamakla ve Davacıların mülkiyet hakkının ihlâl edildiğini kabul ederek Anayasa'nın 36. maddesini ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolünü harekete geçirip tazminata hükmetmemekle ve davayı ret ve iptal etmekle hata etm-iş değildir.
Belirtilenler ışığında, 1. istinaf sebebinin reddi gereklidir ve reddedilir.
2. istinaf sebebine gelince;
İstinaf Eden Avukatı istinaftaki hitabında ilâveten; Emare No.3'teki Planlama Onayındaki Davacılara ait 1.5 dönümün bedelsiz olarak kamu- yoluna alınması koşulunun dolaylı bir kamulaştırma olduğunu iddia ederek, Alt Mahkemenin bu hususta bulgu yapmamak ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolü ve Anayasa'nın 41. maddesini harekete geçirip tazminata hükmetmemekle hata ettiğini iler-i sürmüştür.
Alt Mahkeme kararında (Mavi 73'te) şöyle demiştir:
"Bu mesele açısından Şehir Planlama Dairesinin Emare 3 Planlama Onayına koyduğu şartların 15/1962 sayılı Zorla Mal İktisabı Yasası hükümleri altında mütalaa edilmemesi gerektiği, yapılan işlem-in kamulaştırma yönünde idari bir karar olmadığı açıktır."

Bir temel hak ve özgürlük olarak mülkiyet hakkının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolü ve KKTC Anayasası'nın 36. maddesi ile koruma altında olması yanı sıra, KKTC Anayasası'nın 41. -maddesi ile de koruma altında olduğu tartışmasızdır.

Bununla birlikte, temel hak ve özgürlüklerin anayasal koruması, Anayasa'da açık olarak yasaklanmadıkça aynı zamanda zımni olarak da adli korumayı (judicial protection) da içermektedir. Bu bağlamda yasa-lar, anayasa hukukundan ayrı özerk alanlar oluşturmayıp, Anayasa Hukukunun bütünleyici bir parçası olarak telakki edilirler (Bkz: P.D Dağdoğlu Constitutional Law Individual Rights Volume B p.1208'e atfen (2002) I CLR s.558, Takis Yiallouros of Nicos v. Ev-genios Nicolaou kararı s. 558, Rumca yayından İngilizce çeviri).

Kamulaştırma ile ilgili anayasal düzenleme Anayasa'nın 41. maddesinde; yasal düzenleme ise 15/1962 sayılı Zorla Mal İktisabı Yasası'nda yer almaktadır.

Anayasa'nın yukarıdaki 41. maddesine -göre,
devlet, belediyeler, yasanın kendilerine kamulaştırma hakkı tanıdığı kamu tüzel kişileri veya kamu yararı güden kuruluşlar genel bir kamulaştırma yasasında özel olarak gösterilen ve kamu yararına olan bir amaç için herhangi bir taşınır veya taşınma-z malı kamulaştırmaya yetkilidir.

15/1962 sayılı Zorla Mal İktisabı Yasası da kamulaştırma ile ilgili genel bir kamulaştırma yasası mahiyetinde olup, kamulaştırma ile ilgili Anayasa'nın 41. maddesindeki anayasal düzenleme yanında kamulaştırma ile ilgili t-aleplerin dayanağını teşkil eden genel bir yasal düzenlemedir.

Nitekim 15/62 sayılı Zorla Mal İktisabı Yasası'nın 3.maddesine göre, Anayasa'nın ve bu Yasanın hükümlerine tabi olmak şartıyla, herhangi bir mal, amme menfaati yararına olan bir maksat için z-orla iktisap edilebilecektir.

Görüleceği üzere, kamulaştırma, Anayasa'nın 41. maddesi ile 15/62 sayılı Zorla Mal İktisabı Yasası hükümlerine tabi olarak yapılır.



Alt Mahkemenin kararında doğru olarak ifade ettiği üzere, huzurumuzdaki meselede, 15/62 -sayılı Zorla Mal İktisabı Yasası hükümleri uyarınca alınmış bir idari- icrai karar/işlem söz
konusu değildir. Bu bağlamda, konu taşınmaz mal ile ilgili olarak alınmış herhangi bir kamulaştırma ihbarı veya kamulaştırma emri yoktur.

İmar Yasası ve 2007 Gi-rne II. Bölge Kapsamlı Emirnamesi tahtında Şehir Planlama Dairesinin Emare No.3 ruhsat niteliğindeki Planlama Onayına koyduğu koşulların ve bu bağlamda aldığı idari-icrai kararların/işlemlerin hiçbir şekilde genel bir kamulaştırma yasası olan 15/62 sayılı -Zorla Mal İktisabı Yasası hükümleri altında kamulaştırma kapsamında değerlendirilmesi ve uğranıldığı iddia edilen zarar-ziyan için Anayasa'nın 41. maddesini ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolünü harekete geçirip tazminat talep edilmesi olas-ı değildir.

Sonuç olarak Alt Mahkeme; Emare No.3'teki Planlama Onayındaki şikayet konusu şartları kamulaştırma kapsamında değerlendirmemek ve bu çerçevede Davacıların mülkiyet hakkının ihlâl edildiğini kabul ederek Anayasa'nın 41. maddesini ve Avrupa İnsa-n Hakları Sözleşmesi'nin 1. Protokolünü harekete geçirip tazminata hükmetmemekle ve davayı ret ve iptal etmekle hata etmiş değildir.

Bu durum karşısında, 2. istinaf sebebinin reddi gereklidir ve reddedilir.





Yukarıda belirtilenler ışığında, İstinaf E-den / Davacılar istinaflarında başarılı olamadığı cihetle istinafın reddi gereklidir ve istinaf reddedilir.
İstinaf masrafları İstinaf Eden / Davacılar tarafından ödenecektir.


Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ Beril Çağdal
Yargıç -


Yargıç Yargıç




29 Kasım 2017




-

-
-35

-







Full & Egal Universal Law Academy