Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 40/2012 Dava No 4/2015 Karar Tarihi 20.02.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 40/2012 Dava No 4/2015 Karar Tarihi 20.02.2015
Numara: 40/2012
Dava No: 4/2015
Taraflar: Sıdıka Atalay ile Asil Nadir ve diğeri arasında
Konu: Alacak davası - Esasa ilişkin olgu (material facts) - Esasa ilişkin olgunun tanımı - Dava sebebinin belirlenmesini gerektiren olguların esasa ilişkin olgu olması - Esasa ilişkin olguların talep takririnde belirtilmesi gereği - Davada esasa ilişin olguların belirtilmediği nedeniyle davanın reddi - İspat - Borcun ne şeklide oluştuğunu ispat yükünün Davacıda olması.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 20.02.2015

-D.4/2015 Yargıtay/Hukuk 40/2012
(Lefkoşa Dava No:3353/2006)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan, Emine Dizdarlı

İstinaf eden: Sıdıka Atalay, Yenişehir-Le-fkoşa.

(Davacı)
ile -

Aleyhine istinaf edilen:1-Asil Nadir,Lefkoşa.
2-Learned Ltd.,Lefkoşa.
(Davalılar)

-
A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına:Avukat Oktay Feridun ve Avukat Serhan
Çinar
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Mustafa Asena


Lefkoşa Kaza Ma-hkemesi Kıdemli Yargıcı Düriye Elkıran'ın 3353/2006 sayılı davada 25.1.2012 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


------------


H Ü K Ü M


Hüseyin Besimoğlu: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Emine Dizdarlı- okuyacaktır.

Emine Dizdarlı:İstinaf Eden/Davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin davayı ret ve iptal eden 25.1.2012 tarihli hükmünden, bu istinafı dosyalamıştır.

Davacı, aslen KKTC vatandaşı olup, gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde gerekse Türkiye'de ti-caret ile iştigal etmektedir. Davalı No.2, Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesi nezdinde tescil edilmiş limited bir Şirkettir. Davaya konu ilgili zamanlarda, Şirketler Mukayyitliği nezdindeki kayıtlara göre, Davalı No.2 Learned Ltd.in 1000 adet hiss-esinin 999 adeti Davacıya ve 1 adeti ise Davalı No.1'e aitti. Davacı ile Davalı No.1 arasında takriben 1995 yılında varılan sözlü anlaşma tahtında, Davacının sağladığı finansal kaynaklar ile Davalı No.2 adına, Davalı No.1'in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu P-olly Peck PLC'nin veya Polly Peck PLC'nin bünyesindeki tali şirketlerine ait olan ve İngiliz Kayyumların denetim, kontrol ve yönetiminde bulunan Jasmine Court Hotel, Voyager Kıbrıs Ltd., Palm Beach Hotel, Unipac Packaging Industries Ltd., Sunzest Ltd. ve C-rystal Cove Hotel'i satın aldılar. Polly Peck PLC'nın KKTC'deki mal varlıkları kayyumlardan, Davalı No.2 adına satın alındıktan sonra Jasmine Court Hotel 10,000,000 ABD doları, Palm Beach Hotel 3,625,000 ABD doları, Crystal Cove Hotel 19,280,000 ABD doları-, Sunzest Ltd. 7,603,912 ABD doları, forklift 97,000 ABD doları, muhtelif araziler ve araçlar 291,000 ABD doları karşılığı üçüncü kişilere satıldı. Davalı No.2 Learned Ltd., bu satışlardan 40,896,912 ABD doları gelir elde etti. Söz konusu satışlardan elde -edilen gelirlerin, Davacı tarafından sağlanan finansal kaynaklar, masraflar ve resmi dairelere yapılan ödemeler düştükten sonra, Davalı No.2 Şirketin hisse yapısına bakılmaksızın geriye kalan artı değerin Davacı ile Davalı No.1 arasında %50-%50 paylaştırıl-ması hususunda anlaştılar.

İstinaf Eden/Davacı, söz konusu satışlardan hissesine düşen kâr payının veya Davalı No.1'e borçlandırılan ve kullanımına bırakılan meblağın 10,000,000 ABD doları olduğunu ileri sürmektedir.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı No-.1 ise, İstinaf Edenin bu iddiasını reddetti ve Davacının, Davalı No.2 adına satın alınan taşınmaz malları satıp 40,896,912 ABD doları tahsil etmesine rağmen, bu paranın nerelere harcandığının hesabını Davalı No.1'e vermediğini, bu nedenle Davacıdan halen -alacaklı durumunda olduğunu iddia etmektedir.

Alt Mahkeme, duruşma sonucu verdiği hükmünde, sair şeyler yanında, Davacının davasında başarılı olabilmesi için esasa ilişkin olguların açıklıkla belirtilmesi gerektiğini, halbuki Davacının talep takriri inc-elendiğinde, 10,000,000 ABD doları alacağı doğduğuna nasıl ulaşıldığına ilişkin tafsilatın talep takririnde yer almadığını, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisine bağlı olarak Davacının sağlamış olduğu finansal kaynak, masraflar ve ortaklığın bir parçasın-ı oluşturan, ödendiği iddia edilen borçların ne olduğu belli olmadığını, bu nedenle Davacının Davalı No.1'den alacağını saptama olanağı bulunmadığını, bu nedenle Davacının talep takririnin herhangi bir dava sebebi içermediğine ilişkin bulgu yaparak, Davacı-nın davasını reddetti.

Alt Mahkeme, Davacının bu kararını istinaf edebileceği gerekçesi ile davayı verilen şahadet ışığında da inceleyerek, Davalı No.1'in Davacıya 10,000,000 ABD doları borcu bulunduğuna ilişkin Davacı ile tanıklarının şahadetlerini inc-eledi ve verilen şahadet ışığında satışlardan 20,000,000 ABD doları kâr elde edildiği, bu meblâğın tümünün Davalı No.1'e verildiği, Davalı No.1'in 10,000,000 ABD dolar meblâğı kullandığı, söz konusu satışlar için kimden ne kadar borçlanıldığı, Davalı No.1'-e ne kadar finansal kaynak sağlandığı ve borçlandığı meblâğlar için kime ne kadar ödeme yaptığı hususlarında Mahkeme huzurunda şahadet olmadığı nedeniyle, Davacının şahadetine inanmamayı uygun buldu ve sonuçta Davacının davasını ispat edemediği kanaatine v-ararak, Davacının davasını reddetti.

Davacı, bu karara karşı istinaf dosyaladı. Dosyalanan istinaf ihbarnamesi 12 istinaf sebebi içermekle birlikte, istinafın duruşması esnasında İstinaf Edenin Avukatı istinaf sebeplerini 3 başlık altında özetlemiştir:

-Alt Mahkeme, Davacının 10,000,000 ABD dolarına nasıl ulaştığı, kime ne kadar ödendiği, hangi maldan ne kadar para elde edildiği ve nereye harcandığı konusunda esasa ilişkin herhangi bir olgunun talep takririnde yer almadığı bulgusunu yapmakla hata etmişti-r.
Alt Mahkeme, Davacının sunduğu şahadete inanmamakla hata etmiştir.
Alt Mahkeme, Davacı ile Davalı No.1'in ortak olduklarına ve satışlardan gelir elde ettiğine bulgu yapmasına rağmen, Davacı lehine hüküm vermemekle hata etmiştir.

Yukarıda belirtile-nlerden görüleceği gibi, İstinaf
Eden/Davacının istinaf sebepleri 3 ana başlık altında toparlanmışsa da, iç içe ve bağlantılı konular olduklarından, bunları birlikte ele alıp incelemeyi uygun bulduk.

Bu meselede, esas itibarıyla üzerinde durulması gerek-en husus, istinafa konu davanın talep takririnde, esasa ilişkin olguların yer alıp almadığıdır.

Bu konuda sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için benzeri davalardaki prensiplerin ve içtihat kararlarının bir kez daha incelenmesi gerekmektedir.

Hukuk Muha-kemeleri Usulü Tüzüğü Emir 19 Nizam 4'ün ilgili kısmı aynen şöyledir:

"4. Her layiha, yalnızca, layihayı veren tarafın talebinin
veya duruma göre, savunmasının dayandığı esasa ilişkin olgular hakkında özet halinde bir takririni
içerir- fakat bunların kanıtlanmasında ileri sürülecek delilleri içermez."


" Every pleading shall contain, and contain only, a
statement in a summary form of the material facts,
on which the party pleading relies for his claim or
- defence, as the case may be, but not the evidence by
which they are to be proved."

Yukarıdan görüleceği gibi, Emir 19 Nizam 4'e göre, bir
takrirde, takriri veren tarafın talep veya müdafaasının
üzerine dayandığı esasa ilişkin olgul-arın (material facts)
yer alması gerekir. Ancak dava sebebinin belirlenmesi için
gerekli olgular ileri sürüldükten sonra bunları ispat için
gerekli şahadetin layihalarda yer almaması gerekmektedir.

Odgers on Pleading and Practice, 13th edition, sayfa 66-'da Material Facts başlığı altında şöyle denmektedir:

"This rule involves and requires four separate things:

Every pleading must state facts and not law.
It must state material facts and material facts only.
It must state facts and not the evidence by w-hich they are to be proved.
It must state such facts in a summary form."


"Bu kural dört ayrı unsur içerir ve gerektirir:

Her layihada sadece olgular yer alır, yasal durumun yer alması gerekmez.
Layihalarda sadece esasa ilişkin olgular yer alır.
Lay-ihalarda sadece olgular belirtilir. Bunları ispat için gerekli şahadetin layihalarda yer alması gerekmez.
Layihalarda yer alan olgular özet olarak belirtilmelidir."


Yukarıdaki iktibastan anlaşılacağı üzere, temel kural,
layihanın sadece esasa ilişk-in olguları içermesidir.
Bu durumda 4.nizamda belirtilen "esasa ilişkin olgular" (material facts) ne demektir?

Aynı eserin 71. sayfasında şöyle denmektedir:
"what facts are material?
The word "material" means necessary for the purpose of
for-mulating a complete cause of action, and if any one
"material" fact is ommitted, the statement of claim is
bad.
.........All statements which need not be proved should
be ommitted."

"Hangi olgular esasa ilişkindir?

Esasa ili-şkin olgular dendiğinde tam bir dava sebebini
veya müdafaayı ortaya koyan olgular demektir ve bir
layihada esasa ilişkin olgu veya olgular eksik olursa,
o layiha kusurlu ve geçersiz olur."

(Bak:Bruce V Odhams Press Limited,1936,Vol 1,-All E.R.sayfa 287).

Yine, Bullen & Leake and Jacobs, 12th edition, sayfa 36'da şöyle denmektedir:

"The question whether any fact is or is not material to be
pleaded depends mainly on the special circumstances of
the case."

Görüleceği g-ibi, esasa ilişkin olgunun ne olduğu her davanın koşullarına göre değişir. Bu nedenle her dava kendi özel koşulları ve olguları içerisinde incelenerek değerlendirilmelidir.

Dava layihalarının amacı, tarafların karşılıklı iddialarını öğrenmelerini sağlama-k ve taraflar arasında tartışılacak konuları belirlemektir (Bu konuda bkz.Yargıtay
/Hukuk 24/2009 D.9/11).

Cotton L.J. Philipps V Philipps (1878 4 Q.B.127) davasında, bu kuralın amacı, sayfa 138 ve 139'da şu şekilde ifade edilmiştir:
"The statement of cl-aim, of necessity, must set out all
the facts material to prevent the defendant being taken by surprise, because it is the first pleading, and that which ought to be referred to for the purpose of seeing whether there is a cause of action.
What pa-rticulars are to be stated must depend on the facts of each case. But in my opinion it is absolutely essential that the pleading, not to be embarrassing to the defendants, should state those facts which will put the defendants on their guard and tell them -what they have to meet when the case comes on for trial."


"Talep takririnde esasa ilişkin olguların davalının bir sürprizle karşılaşmasını engellemek maksadıyla yer alması gerekmektedir. Bunun sebebi talep takririnin ilk layiha olması ve herhangi bi-r dava sebebi içerip içermediğini anlama amacını taşımasıdır.
Talep takririnde ne tür tafsilatların verileceği her davanın olgularına göre değişmektedir. Ancak, benim fikrime göre, talep takriri, davalıları utandırmamak ve/veya sıkıntıya sokmamak için d-avalıları tetikte tutarak ve dava duruşma aşamasına geldiğinde ne ile karşılaşacaklarını gösteren olguları kesinlikle içermelidir."


Esasa ilişkin olguları içeren prensipler, Yüksek
Mahkememizin bir çok içtihat kararında yer almış ve bu
prensipleri-n nasıl yorumlanacağı karara bağlanmıştır (Bak:
Hukuk/İstinaf 3/1975, Yargıtay/Hukuk 23/1977, Yargıtay/Hukuk 2/1988 D.28/1988, Yargıtay/Hukuk 112/1987 D.14/1989 ve Yargıtay/Hukuk 24/2009 D.9/2011).

Yukarıda belirtilen prensiplerin huzurumuzdaki meseleye -doğru uygulanıp uygulanmadığını değerlendirmek gerekmektedir.

Bunu saptamak için talep takririnin ilgili paragraflarını ve kısımlarını kararımıza aktarmayı uygun bulduk. Aynen şöyledir:
"7. ........Taraflar arasındaki iş ortaklığı anlaşması tahtınd-a da işbu 40,896.912 ABD'lik miktardan kaynak, mutabık kalınmış kaynak maliyetleri ile davalı no 1'in ve/veya yöneticisi bulunduğu şirketlerinin satış dönemi itibarı ile resmi dairelere ve müstahdemlerine ve ilgili tesislerin işletilme borçlarının tahakkuk- etmiş borçlarının ödenmesinden sonra geri kalacak olan artı değerlerin yarısı davalı no 1'e ait olacağı vechile davacının bu satışlardan payına düşen veya tarafına ödenmesi gereken ve davacı tarafından bu konudaki vaki talebi nedeni ile inanç ve güvene da-yalı olarak davalı no 1'e davacı tarafından borçlandırılan davacı payına düşen ve/veya davacıya ait olan meblağ takriben 10,000,000 ABD (On Milyon ABD) dir.

8.Davacı iddia eder ki davalı no 1 ile yapmış olduğu iş ortaklığı ve ticari yatırım ortakl-ığını yaptığı sırada davalı no 1'in, KKTC'den gaybubeti sırasında KKTC'deki yetkililerinin davalı no 1'in hatırı sayılır sayıdaki müstahdemlerinin İhtiyat Sandığı ve Sosyal Sigorta ödeneklerini ödemekte temerrüde düşmeleri sonucu bunlara tahakkuk eden aylı-k faizler sebebi ile oluşan KKTC Sosyal Sigorta Dairesi ve İhtiyat Sandığına olan astronomik borçlarını ve İngiltere'deki olaylar sebebi ile davalı no 1'in içine düştüğü force majoure ve/veya frustration durumu ve/veya ifa imkansızlığı dikkate alınmaksızın- tahakkuk eden, cezalı şirket vergilerine ilişkin borçlarından haberdar olmakla birlikte davalı no 1'in davacıdan sakladığı ayni döneme ait bir takım şahsi ciddi borçlarından bihaberdi. Davalı no 1 davacının bidayette ve/veya davalı no 1 ile yaptığı anlaşm-a ve/veya herhal ve karda davalı no 1'in davacı no 2'nin kaynaklarını sağladığı dönemlerde tamamen bihaber olduğu işbu davalı no 1 borç ve/veya mükellefiyetlerini ödeyebilmek amacı ile davalı no 1 davacıdan mezkûr satışlardan, davacının hissesine düşen tak-riben 10,000,000 ABD (On Milyon Amerikan Doları) davacının ilk talebinde geri ödenmek üzere davacıdan borçlandı ve/veya davacının hesabına satışlardan aldı. ......"

Alt Mahkeme, Davacının talep takririnin bu iki
paragrafında 10,000,000 ABD doların-a nasıl ulaşıldığına dair esasa ilişkin olguların olmadığı ve bu nedenle de herhangi bir dava sebebi bulunmadığı kanaatine vardı.

Bu konuda, Odgers on Pleading and Practice, 13th edition, sayfa 93'de şöyle denmektedir:
"Where the plaintiff claims a spec-ific sum of money as the
total amount due to him on an account containing many items, he must state particulars showing how that figure is arrived at. Such particulars should be stated in the pleading if they do not exceed three folios, if they exce-ed three folios, this fact should be stated in the pleading, and particulars must bu delived separately, or a reference made to some bill or account already delivered (Philipps V Philipps, 4 Q.B. at p.131).
Again, if a plaintiff claims a lump sum for money-
paid on various occasions, he must give the items and
state when and to whom each such payment was made.
(Gunn V Tucker, 7 T.L.R 280).

"Davacının davasındaki talebi belli bir hesaptan kaynaklanan ve bir çok kalemi içeren top-lu bir para alacağına dayandırılıyorsa, talep edilen meblağa nasıl ulaşıldığını gösteren tafsilatın talep takririnde yer alması gerekmektedir. Söz konusu hesapların 3 sayfayı aşmadığı hallerde talep takririnde yer alması gerekmektedir ancak 3 sayfayı aştığ-ında talep takririnden ayrı dosyalanabilir.
Yine, Davacının davası çeşitli amaçlarla yapılan toplu ödemeye karşılık açılmış ise Davacı her kalemi belirtmeli ve ödemenin ne zaman ve kime yapıldığı talep takririnde yer almalıdır."

Aynı eserin 137. sayfas-ında devamla şöyle denmektedir:

"Where a plaintiff claims a lump sum of money, he must give particulars of the items of which it is composed."

"Davacının davasındaki para alacağı toplu bir meblağa dayandırılıyorsa, bu alacağının nasıl oluştuğu -husus talep takririnde belirtilmelidir."

The Annual Practice 1966, Vol 1, sayfa 385'de bu konuda
şöyle denmiştir:

"In an action on stated accounts, the defendant is entitled to particulars of the "debts or claims in respect of which the said acc-ounts are alleged to have been stated, indicating whether such debts or claims are alleged to have been on both sides or on one side only,and stating the nature and amount of each such debt or claim"(Kleinberger V Norris (1937),183 L.T.J.107,CA).

Yukarıd-aki prensiplere göre önemli olan, borçlanmanın
niteliğini ortaya koymak ve talep edilen toplu miktara (lump
sum) nasıl ulaşıldığını davalının bilgisine getirmektir.

Taraflar arasındaki ihtilafsız olgulara göre, kayyumlardan
Davalı No.2 adına satın alın-an mallar için 6,637,000 ABD doları ödeme yapıldı ve bu malların tümü 40,896,912 ABD dolarına satıldı. Buna göre, söz konusu satışlardan elde edilen meblağ, 34,259,912 ABD dolarıdır. Bu durumda, Davacının talep ettiği 10,000,000 ABD dolarına nasıl ulaştığı-na ilişkin tafsilatın veya Davacının 10,000,000 ABD dolarına hakkı olduğunu gösterecek olguların talep takririnde olup olmadığı hususunu değerlendirmemiz gerekmektedir.

Talep takririnde, Davacının Davalı No.1'e ne kadar finansal kaynak sağladığı, Davacı-nın sağladığı finansal kaynağa bağlı olarak kime, hangi tarihte ne kadar borçlandığı ve ne kadar masraf ödediği, satın alınan mallar üzerindeki engellerin ne olduğu ve satışa çıkarılmadan önce bu engellerin temizlenmesi için kime ne kadar ödendiği, Davalı -No.1'in KKTC Sosyal Sigortalar Dairesi ve İhtiyat Sandığına olan "astronomik borçların" ne olduğu, Davalı No.1'in hangi müstahdemleri için kime ne kadar ödendiği, Davalı No.1 tarafından ödenmesi gereken cezalı şirket vergilerinin miktarlarının ne olduğu ve-ya 10,000,000 ABD dolarının nasıl oluştuğu hususlarının kalem kalem ve rakamsal olarak açık ve kesin bir şekilde belirtilmediği görülmektedir. Kısacası, Davacının Davalı No.1'den alacağı olduğu iddia edilen 10,000,000 ABD dolarına nasıl ulaştığı konusunda -herhangi bir olgu talep takririnde ileri sürülmüş değildir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, esasa ilişkin olgular dendiğinde, bundan murat edilen, tam bir dava sebebini veya müdafaayı ortaya koyan ve Davacı tarafından ispat edilmesi gereken olgulardır. -10,000,000 ABD doları borcun ne şekilde oluştuğunu ispat etmekle yükümlü olan Davacıdır. Davacı, dava konusu alacağının nasıl ve ne şekilde oluştuğunu talep takririnde açık ve kesin bir şekilde kalem kalem belirtmek zorundadır. Bu davada, bu hususların ort-aya konması ve 10,000,000 ABD dolarına nasıl ulaşıldığı hususunun ispat edilmesi elzemdir. Bu yapılmadığına göre, talep takririndeki esasa ilişkin olgular eksiktir ve söz konusu takrir kusurlu ve geçersizdir. Bu durumda, esasa ilişkin olgular talep takriri-nde yer almadığına göre, duruşmada bu olgular hakkında şahadet verilemez, verilse bile nazarı dikkate alınamaz. Bu nedenle, Alt Mahkeme, gerek Davacıya gerekse Davacı tarafından çağrılan şahitlere inanmamakla hatalı hareket etmemiştir.

Bu sonuçtan harek-et ettiğimizde, Alt Mahkemenin, Davacının talebini ortaya koyan esasa ilişkin olguların talep takririnde yer almadığı bulgusu hatalı değildir.

1.istinaf sebebine ilişkin verilen karar ışığında, diğer istinaf sebeblerini incelemeye gerek görmüyoruz.

An-cak 3.istinaf sebebi ile ilgili bir hususa değinmeyi uygun bulduk. Davacı Avukatı, istinafındaki hitabında, Davacı ile Davalı No.1'in ortak oldukları ve mal satışlarından gelir elde edildiği ispatlanmış olmasına rağmen, Alt Mahkemenin Davacı lehine hüküm v-ermemekle hata ettiğini ileri sürmüştür. Alt Mahkemenin bulgusuna göre, Davacı ve Davalı No.1, Davalı No.2'ye finansal kaynak sağlamak amacı ile, Davalı No.2'nin gelirlerinin, finansal kaynaklar ve masraflar düştükten sonra, kalan artı bakiyenin Davalı No.-2'nin hisse yapısına bakılmaksızın %50 - %50 paylaştırılması hususunda bir iş ortaklığı bulunmaktadır. Bu ortaklığa göre, Davacının alacaklı olabilmesi için, herşeyden önce, tüm satışlardan elde edilen gelirin Davalı No.2'nin masraf ve borçlar düştükten so-nra artı bakiyesi kaldığını ispatlaması gerekmektedir. Davalı No.2'nin tüm satışlardan elde edilen gelirden sonra artı bakiyesi olduğu hususunda Mahkeme huzurunda kabul edilebilir nitelikte bir şahadet yoktur. Dolayısıyla, Alt Mahkemenin Davacının Davalıla-rdan bir alacağı olduğu hususunu ispatlayamadığı alternatif bulgusu hatalı değildir.

Alt Mahkemenin, yukarıda serdedilen prensipleri bu meseleye uygularken hata yaptığına ve hatalı sonuca ulaştığına ikna olmadık.

Netice itibarı ile istinaf reddolun-ur.

İstinaf masrafları, İstinaf Eden/Davacı tarafından ödenecektir.




Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan Emine Dizdarlı
Yargıç Yargıç Yargıç




20 Şubat, 2015











12






Full & Egal Universal Law Academy