Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 36-37/2009 Dava No 14/2015 Karar Tarihi 04.05.2015
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 36-37/2009 Dava No 14/2015 Karar Tarihi 04.05.2015
Numara: 36-37/2009
Dava No: 14/2015
Taraflar: Asil Nadir ile Özer Boyacı arasında
Konu: Ara kar (mesne profits - Ara kar mal sahibinin malı kullanmasından yoskun bırakılması sonucu uğradığı zarar ziyandır - Dava masrafları - Mahkemelerin gemiş takdir hakkı olması - Mahkemenin masraf emri vermemekle hatalı hareket etmediği bulgusu.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 04.05.2015

-D.14/2015 Birleştirilmiş
Yargıtay/Hukuk No: 36-37/2009
(Birleştirilmiş
Girne Dava No:239/2000 ve 359/2002)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan,Emine Dizdarlı, Gülden Çiftçioğlu.

Yargıtay/Hukuk No:3-6/2009
(Birleştirilmiş
Girne Dava No:239/2000 ve 359/2002)


İstinaf eden : Asil Nadir c/o Kıbrıs Gazetesi, Dr.Fazıl Küçük
Bulvarı - Lefkoşa.
(Davalı)

ile

Aleyhine istinaf edilen : Özer- Boyacı c/o Göz Emlak Ltd.,
Yzb.Tekin Yurdabak Cad. Göçmenköy.
(Davacı)

A r a s ı n d a

İstinaf eden namına: Avukat Mustafa Algun.
Aleyhine istinaf edilen namına :- Avukat Tahir Seroydaş adına
Avukat Şevket Gazi hazır.

Yargıtay/Hukuk No: 37/2009
(Birleştirilmiş
Girne Dava No:239/2000 ve 359/2002)


İstinaf eden : Özer Boyacı c/o Gö-z Emlak Ltd.,
Yzb.Tekin Yurdabak Cad. Göçmenköy.
(Davacı)

ile

Aleyhine istinaf edilen : Asil Nadir c/o Kıbrıs Gazetesi,
Dr.Fazıl Küçük Bulvarı - Lefkoşa.
- (Davalı)


A r a s ı n d a


İstinaf eden namına: Avukat Tahir Seroydaş adına
Avukat Şevket Gazi.
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Mustafa Algun hazır.


Girne Kaza Mahkemesi Başkanı Hüseyin Besimoğl-u ve Yargıç Nüvit Gazi'nin Birleştirilmiş 239/2000 ve 359/2002 sayılı davada, 10.3.2009 tarihinde verdiği karara karşı, Davalı ve Davacı tarafından yapılan istinaflardır.

---------------


K A R A R

Ahmet Kalkan : Girne Kaza Mahkemesinde birleştir-ilerek dinlenen 239/2000 ve 359/2002 sayılı davalarda, tam kadrolu Girne Kaza Mahkemesinin 10.3.2009 tarihinde vermiş olduğu karara karşı, her iki davadaki taraflar, ayrı ayrı istinaf dosyaladılar.


İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Bu istinafa konu her iki da-vada, 239/2000 sayılı davadaki Davacı adına kayıtlı olan Girne Ozanköy toprağında kâin 6851 ve 7274 kayıt No.lu taşınmaz mallar ve 7274 kayıt No.lu taşınmaz mal üzerinde 1974 yılından önce inşa edilmiş olan ve "Loch Manor" malikanesi olarak bilinen binanın-, Davalı tarafından tahliyesi için açılan dava ve Davalının, Davacıya karşı dosyaladığı, mülkiyetin iptaline yönelik 359/2002 sayılı davalardaki hukuk mücadelesi 2000 yılından beri devam etmektedir.

Layihaların tamamlanması ve taraflar arasındaki uzun gör-üşmelerden sonra davayı dinleyen tam kadrolu Girne Kaza Mahkemesi, 10.3.2009 tarihinde aşağıdaki gibi karar vermiştir:


"Netice olarak 359/2002 sayılı dava ispat edilmediği için
iptal edilir.
239/2000 sayılı davada Davacı lehine Davalı aleyhine;
Da-valının, Girne'de Ozanköy toprağında, Çamlık mevkiinde
kâin olup Pafta/Harita No.XII,31 W.1 Parsel
56/2,73/5,79/3/81/2,82,83,83/1,83/2,83/2/1,83/3,83/4 ve
83/5'den müteşekkil 11 dönüm 3 evlek 900 ayak kare
yüzölçümlü 7274 koçan No.lu gayrimenku-lü ve Girne'de
Ozanköy Çamlık mevkiinde ve 7274 numaralı gayrimenkulün
ittisalinde Pafta Harita XI,31 W.1, 62/1/2 ve 86/1
numaralı parsellerden müteşekkil 8 dönüm yüzölçümü olan 2
kuyu ve muhtelif ağaçlardan müteşekkil 6851 koçan No.lu
gayri-menkulleri ve/veya "Loch Manor" diye bilinen
malikaneyi veya yeri derhal tahliye edip ve boş olarak
Davacıya teslim etmesine emir ve hüküm verilir.
Davalının dava konusu taşınmaz mallar için 01-01-2006
tarihinden itibaren ve tahliye gününe kadar a-yda 2000
sterlin kullanım bedeli ödemesine emir verilir.
Mukabil Talep iptal edilir.
Tüm gerçekler ışığında ve davanın safahatını dikkate
alarak dava masrafları için emir verilmez."


Tam kadrolu Girne Kaza Mahkemesinin her iki davada verdiği- karara karşı taraflar sırasıyla Yargıtay/Hukuk 33/2009, 34/2009, 35/2009,36/2009 ve 37/2009 sayılı istinafları dosyaladılar.

Yargıtay, Yargıtay/Hukuk 33/2009,34/2009 ve 35/2009 sayılı istinafları birleştirerek, huzurumuzdaki istinaflardan ayrı olarak d-inledi ve 20/1/2014 tarihinde verdiği kararında Alt Mahkemenin mesne profit dışındaki kararına karşı dosyalanan istinafları reddetti.

Bu sonuca göre, Alt Mahkemenin, 359/2002 sayılı davanın ret ve iptal edilmesi kararı ile 239/2000 sayılı dava altında v-erdiği tahliye kararı kesinleşmiş oldu.

Bu istinaflar ile karara bağlamamız gereken, Yargıtay/Hukuk 36 ve 37/2009 sayılı istinaflara konu Alt Mahkemenin 239/2000 sayılı davada verdiği ara kâr (mesne profits) ve masraflarla ilgili kararıdır.

Yargıtay/H-ukuk 36/2009 sayılı istinaftaki İstinaf Eden/Davalı Avukatı, istinaftaki hitabında, 1'den 4'e kadar olan istinaf sebepleri üzerinde durmayacağını, bu istinaf sebeplerinin daha önce davanın esası ile ilgili istinaflar dinlenirken karara bağlandığını belirte-rek, karara bağlanmayan 5. istinaf sebebi üzerinde durdu ve hukuki argümanlarını bu doğrultuda yaptı.

Yargıtay/Hukuk 37/2009 sayılı istinaftaki İstinaf Eden/Davacı Avukatının istinaf sebepleri, Alt Mahkemenin ara kâr ve masraf taleplerine yönelik olduğu-ndan, Davacı Avukatı iddia ve hukuki argümanlarını istinaf ihbarnamesindeki sebeplerin tümüne yönelik yaptı.

Taraf Avukatlarının istinaftaki beyanları ve Alt Mahkemenin kesinleşmiş bulgularına göre:

Dava konusu 7274 ve 6851 koçan No.lu gayrimenkuller -sırasıyla 17.1.95 ve 8.6.95 tarihlerinde Davacı adına kaydedildi(Mavi 396).
Davalı 7274 kayıt No.lu taşınmaz malı 17.1.1995, 6851 kayıt No.lu taşınmaz malı ise 8.6.95 tarihinden itibaren mütecaviz sıfatıyla tasarruf etmeye başladı(Mavi 412).
Yargıtayın 20-.1.2014 tarihinde verdiği Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 33,34 ve 35/2009 sayılı kararından hemen sonra Davalı, dava konusu gayrimenkulleri tahliye etti.


İSTİNAF SEBEPLERİ:

Her iki istinaf bakımından istinaf sebeplerini şöyle özetleyebiliriz.

Yargıtay/-Hukuk 36/2009 sayılı istinafta İstinaf Eden/Davalının üzerinde durduğu 5'inci istinaf sebebi aşağıdaki gibidir:


"5. Muhterem Bidayet Mahkemesi metruk ve oturmaya müsait
olmayan ağır tamire muhtaç evi ve tarla durumundaki
araziyi yeterince değerlen-dirmeyip, oturmaya müsait
olmayan binaya ve tarla olan araziye 2000 stg kullanım
bedeli takdir etmekle hata etti.


Yargıtay/Hukuk 37/2009 sayılı istinafta İstinaf Eden/Davacı, 3 istinaf sebebi ileri sürmüştür. Bunlar özetle şöyledir:

Muhterem Bid-ayet Mahkemesi, Davacının 8.6.1995 tarihinden itibaren ara kâr talep etmeye hakkı olduğu bulgusunu yapmasına rağmen, ara kârı 1.1.2006 tarihinden itibaren başlatmakla; Davacının bu hususta celbettiği tanıkların şahadetini, 8.6.1995 - 31.12.2005 tarihleri a-rasındaki dönem için yetersiz bulmakla hata etmiştir.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, ara kâr miktarını aylık 3000 stg olarak tespit etmemekle hata etti.
Muhterem Bidayet Mahkemesi, Davalı aleyhine masraf emri vermemekle hata etti.

Her iki istinaftaki istina-f sebeplerini 2 başlık altında ele almak mümkündür.

Buna göre:

Muhterem Bidayet Mahkemesinin ara kâr ile ilgili bulguları hatalıdır.
Muhterem Bidayet Mahkemesinin dava masrafları ile ilgili kararı hatalıdır.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Yargıtay/H-ukuk 36/2009 sayılı istinaftaki İstinaf Eden/Davalı Avukatı, Davacının mahkemeye celbettiği şahadetle, metruk, oturulamaz ve büyük tamir isteyen bir binaya aylık 2000 stg ara kâr ödenmesi emri verilmesinin hata olduğunu, mevcut şahadetle bu sonuca ulaşılam-ayacağını, saptanan ara kârın müdahaleyi gerektirecek ölçüde fazla olduğunu, mahkemeye hiçbir emsal sunulmadığını, bu miktara nasıl ulaşıldığının belli olmadığını, dolayısıyla Alt Mahkemenin ara kâr ile ilgili emrinin iptali gerektiğini ileri sürerek, masr-af konusunda mahkemelerin geniş takdir hakkı olduğunu, Alt Mahkemenin bu yöndeki takdir hakkına müdahaleyi gerektirecek bir hata olmadığını, dolayısıyla Yargıtay/Hukuk 37/2009 sayılı istinafın reddini, kendi istinaflarının ise kabulünü talep etti.

Yargı-tay/Hukuk 37/2009 sayılı istinaftaki İstinaf Eden/Davacı Avukatı, hitabında özetle, Muhterem Bidayet Mahkemesinin itibar ettiği şahadete göre, takdir ettiği ara kâr miktarının az olduğunu, ara kâr ödemesinin başlangıç tarihini 1.1.2006 tarihinden başlatmak-la hata ettiğini, Mahkemenin huzurunda ara kârı işgal tarihinden itibaren başlatmak için yeterli ve kabul edilebilir şahadetin bulunduğunu, Davalının müdafaa takririnin Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.19 n.4'e göre kusurlu olduğunu, binanın metruk ve otu-rulamaz durumda olduğu olgusunun ileri sürülmediğini, mevcut koşullar altında dava masrafı verilmemesinin adil olmadığını ileri sürerek, aynı şekilde Yargıtay/Hukuk 36/2009 sayılı istinafın reddini ve Yargıtay/Hukuk 37/2009 sayılı istinaf ışığında ara kârı-n ödeme tarihinin ve miktarının yükseltilerek değiştirilmesini talep etti.

İNCELEME:

İstinaf sebeplerini inceleyip değerlendirdik.

Muhterem Bidayet Mahkemesinin ara kâr ile ilgili bulguları hatalıdır.

239/2000 sayılı davada Yargıtay/Hukuk 37/2009 -sayılı istinaftaki, İstinaf Eden/Davacının ara kâr talepleri şöyledir:

"10. A. ........
B. Davalının yukarıdaki 8. paragraf uyarınca veya
17.1.1995 ve/veya 1.2.1995 tarihinden ve/veya
mahkemece uygun görülebilecek başka bir tarihten
- itibaren 29.2.2000 tarihine kadar olan süreyi
içeren 61 aylık müddet için ayda 3500 stg veya
mahkemenin uygun göreceği miktarda kullanım bedeli
kaybı(mesne profits) ve/veya ara kâr ödenmesine
mütedair bir emir ve/veya hüküm;
C. Dav-alının yukarıda 9. paragraf uyarınca işbu dava
tarihinden veya 1.3.2000 tarihinden itibaren ayda
3500 stg veya mahkemenin uygun göreceği miktarda
kullanım bedeli kaybı (mesne profits) ve/veya ara
kâr ödenmesine müted-air bir emir ve/veya hüküm.
D. ........
E. ........
F. ........"

Davacının talep takririnde, 17.1.1995 tarihinden itibaren ara kâr ödemesinin talep edildiği açıkça görülmektedir.

Alt Mahkeme, Davalının 7274 kayıt No.lu taşınmaz malda
-17.1.1995, 6851 kayıt No.lu taşınmaz malda ise 8.6.1995
tarihlerinden itibaren mütecaviz olduğu bulgusuna vardıktan sonra (Mavi 412), Davacının dava konusu taşınmaz mallardan 7274 kayıt No.lu taşınmaz mal için 17.1.1995 ve 6851 kayıt No.lu taşınmaz mal iç-in 8.6.1995 tarihlerinden itibaren zarar-ziyan veya mesne profits talep etmeye hakkı olduğuna bulgu yapmıştır(Mavi 414).


Alt Mahkeme, devamla, ara kâr konusunda Davacının celbettiği tanıklara ve özellikle Hasan Piro'nun şahadetine itibar ederek, Dava ko-nusu taşınmaz malların 2006 yılı itibarıyla aylık 2000 stg.ne kiralanabileceği bulgusuna vardı ve daha önceki yıllar için benzer malların değeri konusunda yeterli şahadet olmadığından ara kâr ödemesinin başlangıç tarihini 1.1.2006 olarak tespit etti(Mavi 4-14).

Yargıtay/Hukuk 36/2009 sayılı istinafta, İstinaf Eden/Davalının istinaf ihbarnamesinde, Alt Mahkemenin Davacı tanıklarına inanmakla hata ettiğine dair herhangi bir istinaf sebebi yoktur. Bu nedenle, Alt Mahkemenin, Davacı tanıklarına itibar etmekle -hata ettiğine ilişkin bir sonuca ulaşmamız hukuken imkânsızdır.

İstinaf Eden/Davalının üzerinde ısrarla durduğu husus, Alt Mahkemenin, metruk ve oturmaya müsait olmayan, ağır tamire muhtaç eve ve tarla durumundaki araziye aylık 2000 stg kullanım bedeli -tespit etmesidir.

Alt Mahkemenin kararına bakıldığında, konu evin tamire muhtaç olduğunu dikkate aldığını ancak arazilerin büyüklüğünü göz önünde bulunduran Mahkemenin kullanım bedelini aylık 2000 stg olarak tespit ettiğini görürüz.

Arazilerin yüzölç-ümünü, evin niteliğini ve Mahkemenin itibar ettiği şahadeti birlikte değerlendirdiğimizde, Alt Mahkemenin aylık 2000 stg kullanım bedeli tespitinde hata olduğuna ikna olmadık.

Bu sonuçtan hareketle, Yargıtay/Hukuk 36/2009 sayılı istinafın reddi gerekmek-tedir.

Yargıtay/Hukuk 37/2009 sayılı istinafa gelince:

Bu istinaftaki İstinaf Eden/Davacının esas yakındığı husus, Alt Mahkemenin kullanım bedeli ödemesini 1.1.2006 tarihinden itibaren başlatması ve kullanım bedelini aylık 3000 stg olarak tespit etme-mesidir.

Birçok içtihat kararında ifade edildiği gibi, Yargıtay, alt mahkemelerin tanıklar ve şahadet hususundaki bulgularına müdahalede bulunmakta çekingen davranır. Alt mahkeme önündeki şahadet, mahkemenin olgularla ilgili bulgularına makul olarak var-ması için yeterli ise, Yargıtay bu bulgulara müdahale etmez. Meğer ki istinaf eden, alt mahkemenin tanıkları ve şahadeti hatalı değerlendirdiği, yapılan bulguların ibraz edilen olgulara dayanmadığı hususlarında Yargıtayı ikna edebilsin (Bkz. Bir. Yargıtay/-Hukuk 33/2009, 34/2009 ve 35/2009 (D. 2/2014)).

Alt Mahkemenin 2000 stg kullanım bedelini tespit ederken, itibar ettiği şahadetle ortaya çıkan olgulara bağlı hareket ettiği ve hata yapmadığı sonucuna ulaştığımızdan, kullanım bedelinin miktarına yönelik i-stinaf sebebinin reddi gerekmektedir.

Bu istinaf bakımından önemli olan, Alt Mahkemenin, ara kâr ödemesini başlattığı tarihte hata yapıp yapmadığıdır.

Ara kâr (mesne profits), birçok içtihat kararında açıklaması yapılan, tanımı konusunda üzerinde gör-üş birliği olan bir müessesedir.

Yargıtay/Hukuk 12/1982 (D.11/1982)'deki tanımlanmış biçimi ile ara kâr, mal sahibinin, malın kullanımından yoksun bırakılması sonucu düçar olduğu zarar-ziyandır.

Bu tanıma bağlı olarak, genellikle davalının mütecaviz -olarak malı kullanmaya başladığı tarihten sonra mal sahibinin malını kullanmaktan ve bu mallardan gerekli çıkarı sağlamaktan mahrum bırakıldığı kabul edilir.

Yargıtay/Hukuk 37/2009 sayılı istinafta İstinaf Eden/Davacı, Davalının mütecaviz olduğu tarihte-n itibaren Davacının malını kullanmaktan mahrum olduğu olgusunu Alt Mahkemenin kabul ettiğini, buna rağmen kullanım bedelini 1.1.2006 tarihinden başlattığını ileri sürmektedir.

İstinaf Eden/Davacı, talep takririnin 10(B) paragrafında, kullanım bedelini -17.1.1995 tarihinden talep etmekle birlikte, istinaf ihbarnamesinde, Alt Mahkemenin, kullanım bedeli ödemesini 8.6.1995 tarihinden itibaren başlatmamakla hata ettiğini ileri sürmektedir.

Bu esastan hareket ettiğimizde, istinaf sebebine bağlı kalarak, Al-t Mahkemenin ara kar ödemesini 8.6.1995 tarihinden başlatmamakla hata edip etmediğini inceleyeceğiz.

Birleştirilerek dinlenen her iki davanın istinafları Yargıtayda 2 aşamada dinlenmiştir. Daha önce karara bağlanan Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 33/2009,- 34/2009 ve 35/2009 sayılı istinaflarda, Yargıtay/Hukuk 37/2009'da İstinaf Eden/Davacının konu malların sahibi olduğu karara bağlanmış ve bu istinaftaki Aleyhine İstinaf Edilen/Davalının konu mal üzerindeki hak talepleri reddedilmiştir.

Huzurumuzdaki is-tinaflara konu 239/2000 ve 359/2002 sayılı davaların esasının karara bağlandığı Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 33/2009, 34/2009 ve 35/2009 sayılı istinaflarda Yargıtayın yaptığı tespitleri göz ardı ederek, aynı davaya bağlı huzurumuzdaki istinafı farklı olg-ular yaratacak şekilde karara bağlamamız mümkün değildir. Bu adil olmadığı gibi, hukuken de doğru değildir.

Yargıtay, Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 33/2009, 34/2009 ve 35/2009 sayılı istinafları karara bağlarken bu istinaftaki Davalının, Davacı olarak -ikame ettiği ve konu taşınmaz mallar üzerinde hak talep ettiği 359/2002 sayılı dava için şöyle demiştir:


"Tapu'daki devirden sonra, Loch-Manor'un Davacıların (bu
istinaftaki Davalı konu davada Davacı No.3) tasarrufunda kalmaya devam ettiği ve b-ir takım masrafları yaptıkları bir gerçektir. Davalının (bu istinaftaki Davacı) büyük mal varlığına sahip birisi olarak, zor durumdaki birine iyi niyet göstererek tasarrufu talep etmemesi makul bir hareket olduğu cihetle, bu durumun emanet ilişkisine delâl-et ettiğine ikna olmadık(Sayfa 7)."

Görülebileceği gibi Yargıtay, huzurumuzdaki Aleyhine İstinaf Edilen/Davalının iddiasını reddederken, İstinaf Eden/Davacının, zor durumdaki birine iyi niyet göstererek tasarrufu talep etmemesini esas almıştır. Hal böyle- iken, Davacının rızasıyla gerçekleştirilen bir tasarrufun başka bir davada kullanım bedeli ödemesini gerektirecek, mütecaviz nitelikli tasarruf olarak değerlendirilmesi, iki karar bakımından kendi içinde çelişki olacaktır. Böyle bir sonuç hukuken mümkün g-örülmemektedir.

Mezkur olgulara göre doğru olan, kullanım bedelinin tasarrufun iadesi maksadıyla tahliyenin talep edildiği dava tarihinden itibaren başlamasıdır. Ancak bu konuda istinaf sebebi olmadığından, Alt Mahkeme hükmünün değiştirilmesi mümkün değ-ildir.

Bu neticeden hareketle, Alt Mahkemenin, Aleyhine İstinaf Edilen/Davalının ödemesi gereken kullanım bedelini 1.1.2006 tarihinden itibaren aylık 2000 stg olarak saptamakla hata etmediği sonucuna varıldığından, Yargıtay/Hukuk 36/2009 ve 37/2009 sayı-lı istinaflar bakımından I. istinaf başlığı altında incelenen istinaf sebepleri reddedilir.

II.Muhterem Bidayet Mahkemesinin dava masrafları ile
ilgili kararı hatalıdır.

Olgular kısmında belirttiğimiz gibi Alt Mahkeme dava masrafları ile ilgili em-ir vermemiştir.

Dava masrafları konusunda mahkemelerin geniş takdir hakkı olduğu bir gerçektir. Ancak uzun ve masraflı dava süreçleri dikkate alındığında, davayı kazanan taraf lehine masraf emri verilmesinden, haklı sebepler olmadığı müddetçe, kaçınılmam-ası gerekir. Bununla beraber, mahkemenin takdir hakkına müdahale edebilmek için, alt mahkemenin takdir hakkını hatalı veya keyfi kullandığı konusunda Yargıtayın ikna edilmesi gerekmektedir.

Bu mesele açısından konuyu incelediğimizde karşımıza şöyle bir -tablo çıkmaktadır:

Birleştirilerek dinlenen 359/2002 sayılı dava daha önce karara bağlanan Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 33/2009, 34/2009 ve 35/2009 (D.2/2014) sayılı Yargıtay kararında tamamıyla neticelendirilmiş olmasına rağmen, masraf konusu mezkur is-tinafta görüşülmemiştir.

Yargıtay/Hukuk 36/2009 ve 37/2009'a konu 239/2000 sayılı davanın esası, yukarıda bahsini ettiğimiz Yargıtay kararında kesin hükme bağlanmış, masraf konusu ele alınmamıştır.

Huzurumuzdaki istinafta sadece ara kâr konusu karara -bağlandığından, bu safhada Alt Mahkemenin masraf ile ilgili takdir hakkına müdahale etmeyi gereksiz görürüz. Bu nedenle 2. istinaf sebebi reddedilir.

SONUÇ:

Netice itibarıyla;

Her iki istinafta, İstinaf Edenler istinaflarında başarılı olamadıklarında-n, Yargıtay/Hukuk 36/2009 ve 37/2009 sayılı istinaflar reddedilir.

Masraf emri verilmez.




Ahmet Kalkan Emine Dizdarlı Gülden Çiftçioğlu
Yargıç Yargıç Yargıç



4 Mayıs,
2015











13






Full & Egal Universal Law Academy