Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 33/2010 Dava No 15/2012 Karar Tarihi 12.04.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 33/2010 Dava No 15/2012 Karar Tarihi 12.04.2012
Numara: 33/2010
Dava No: 15/2012
Taraflar: İbrahim Ozan Özgül ve diğerleri ile Şengül Arı ve diğerleri arasında
Konu: Özel rahatsızlık - Özel rahatlsızlık haksız fiili - Davalıların bahçelerinde besledikleri hayvanların rahatsızlık yarattığı nedeniyle Davacıların dava açmaları - İlk Mahkemenin özel rahatsızlık haksız fiilinin oluştuğu bulgusu yapması ve davalıların hayvan beslemekten men edilmesi ile tazminat ödemelerine hüküm vermesi - Davalıların hükmü isinafı - İstinafın kısmen kabul edilmesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 12.04.2012

-D.15/2012 Yargıtay/Hukuk No: 33/2010
(Lefkoşa Dava no: 4797/2007)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti : Narin F.Şefik,Hüseyin Besimoğlu,Ahmet Kalkan.


İstinaf eden: 1. İbrahim Ozan Özgül, Demirhan - Lefkoşa. -
2. Mustafa Özgül, Demirhan-Lefkoşa.
3. Musa Özgül n/d Cemil Özgül,Demirhan-Lefkoşa.
(Davalılar)

ile

Aleyhine istinaf edilen : 1. Şengül Arı, Demirhan.
2. Topel Arı, Demirhan
- 3. Topel Arı, Küçük Ilgın Arı'nın
yasal vasisi sıfatıyla, Demirhan.
4. Topel Arı, Arkadaş Can Arı'nın
yasal vasisi sıfatıyla, Demirhan.
- (Davacılar)


A r a s ı n d a.


İstinaf edenler tarafından Avukat Tevfik Mut
Aleyhine istinaf edilenler tarafından Avukat Oktay Feridun ve
Avukat Serhan Çınar.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Talat Usar'ın 4797/2-007 sayılı davada 25.2.2010 tarihinde verdiği karara karşı, Davalılar tarafından yapılan istinaftır.

-------------

H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan : İstina-f eden/Davalılar, Lefkoşa Kaza Mahkemesinin 25.10.2010 tarihli hükmüne karşı, bu istinafı dosyaladılar.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

İstinafa konu olguları şöyle özetlemek mümkündür.

Aleyhine istinaf edilen/Davacı No.1 ve 2, Demirhan Köyü, koçan no: A- 804, Ada No.137, parsel 4, pafta no: S30C05b4d'de kâin gayrimenkûlün sahipleridir.

Demirhan Köyü Ada No.137, parsel 5 ve 6, pafta no: S30C05b4d'de kâin taşınmaz mal ise, İstinaf eden/Davalılara aittir.

Her iki arazi hemhudut konumunda olup, Değirmenli-k Beldiyesi hudutları içerisinde bulunmaktadır.

Aleyhine istinaf edilen/Davacıların evi, huduttan takriben 13 metre içerde olup (Mavi 249) Aleyhine istinaf edilen/Davacılar, bu evde ikamet etmektedirler.

İstinaf eden/Davalılar veya Davalı No.2, kendile-rine ait arazi içerisinde, takriben 115 m2 toplam alana sahip çok sayıda kafes veya kümes içerisinde, 500 civarında kuş, 6 adet av köpeği ve 1 adet at beslemektedir. (Mavi 249)

İstinaf eden/Davalılar, özellikle kuşları, ticaret amaçlı bulundurup beslemek-tedirler.

İstinaf eden/Davalıların, kendilerine ait arazide, Aleyhine istinaf edilen/Davacılar ile sınır olan nokta üzerinde, kanarya beslenen kapalı bir odaları bulunmaktadır. Diğer kafesler ise, arazinin kuzey-güney istikametinde yer almaktadır.(Mavi 2-49)

Aleyhine istinaf edilen/Davacıların evine en yakın kafes takriben 26 metre mesafede olup, bu mesafe güneye indikçe artmaktadır. (Mavi 249)

Dava konusu bölge, şehrin kalabalık ve kargaşasından uzak, huzurlu bir konumda bulunmakla birlikte, gelişmeye a-çıktır. (Mavi 247)

Bahse konu kafesler, kümes teli ile örülü olup damları kapalıdır. Kefes kapıları, büyük oranda doğuya, Aleyhine istinaf edilen/Davacıların ikametgahına bakmaktadır.
(Mavi 247)

Davalıların kümeslerinde, doğrudan üretim maksatlı bir faa-liyet yürütülmemektedir. (Mavi 248)

Dava konusu yerde, faaliyeti sürdürülen işin yasallığı veya izinlendirilmesi konusunda herhangi bir sorun yoktur. Değirmenlik Belediyesi, konu yerde, bu faaliyetlerin yürütülmesine izin vermiştir.

Dava konusu yerde bu-lunan hayvanlar, sağlıklı olup, çevre açısından herhangi bir tehdit oluşturmamaktadırlar. (Mavi 250)

Çevre Koruma Dairesinin 8.1.2008 tarihli, Emare 18 yazısına göre, hayvan sesi sürekli olmadığı için ölçülemez. Hayvanların sebep olduğu kokunun da ölçülme-si imkânı yoktur. (Mavi 250)

İlk Mahkeme, yukarıdaki olguları tespit ettikten sonra, yürütülen faaliyetin yasal olup olmadığının değil, rahatsızlığa sebep olup olmadığının önemli olduğunu, beslenen hayvan sayısının fazla olduğunu; bu kadar hayvanın dışkıs-ının rahatsız edici koku ve gürültü yaratmamasının mümkün olmadığını, haftada iki defa temizlik yapılmasının yeterli olmadığını (Mavi 251), İstinaf eden/Davalıların, arazilerinde 500'ü aşkın kuş beslemelerinin Aleyhine istinaf edilen/ Davacıları, rahatsız -edecek bir fiil olduğunu, bu nedenle, özel rahatsızlık haksız fiilinin oluştuğunu karara bağlamıştır. (Mavi 252)

İlk Mahkeme, özel rahatsızlık haksız fiilinin oluştuğuna bulgu yaptıktan sonra, Aleyhine istinaf edilen/Davacıların evine yakın bir mesafede,- kuş, at, koyun beslenmesinin yaratacağı ses ve kokunun oldukça rahatsız edici olabileceğini doğru kabul ederek, İstinaf eden/Davalıların arazilerinde kuş, at ve koyun beslemekten veya bu faaliyetleri tekrar etmekten men edilmelerini uygun görerek, bu doğr-ultuda emir vermiştir. (Mavi 252,253)

İlk Mahkeme, kararında; Aleyhine istinaf edilen/
Davacıların, İstinaf eden/Davalıların özel rahatsızlık oluşturan fiillerinden dolayı çok ciddi sıkıntı yaşadıklarını ve manen yıprandıklarını dikkate alarak, her birine- 2.500 TL'den toplam 10.000 TL genel tazminat ödenmesini uygun görerek, bu doğrultuda hüküm ve emir vermiştir. (Mavi 253)

İstinaf eden/Davalılar, İlk Mahkemenin hükmünden istinaf dosyalamışlardır.




İSTİNAF SEBEPLERİ:

İstinaf eden/Davalılar Avukatı, -İstinaf ihbarnamesinde 15 istinaf sebebi ileri sürmüş olmakla birlikte, istinaf sebeplerini 5 ana başlık altında incelemeyi uygun gördük.

1. Muhterem İlk Mahkeme, özel rahatsızlığın tespiti için
bilirkişi tayin etmemekle hata etmiştir.
2. Muht-erem İlk Mahkeme, Talep Takririnin 14(c) paragrafı,
soyut, muğlak ve icrası mümkün olmayan bir talebi
içermesine rağmen, bu paragraf altında emir vermekle
hata etmiştir.
3. Muhterem İlk Mahkeme, huzurundaki şahadet ve emareleri
hatalı -değerlendirerek, özel rahatsızlık oluştuğu
bulgusuna varmıştır.
4. Muhterem İlk Mahkeme, Davalıları, kuş ve küçükbaş
hayvan beslemekten men etmekle hatalı davranmıştır.
5. Muhterem İlk Mahkeme, Davacılar leyhine toplam 10.000 TL
- genel zarar ziyan için hüküm vermekle hata etmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

İstinaf eden/Davalılar Avukatı, istinaftaki hitabında özetle; İlk Mahkemenin bilirkişi talebini reddetmekle hata ettiğini, bunun yanısıra Aleyhine istinaf eden/Davac-ıların Talep Takririnin 14(c) paragrafı altındaki taleplerinin soyut ve muğlak olduğunu, Davacıların mallarını huzur içerisinde kullanmalarına müdahale teşkil eden hareketlerin neler olduğunun açıkça belirtilmediğini, bu nedenle soyut bir taleple men edici- emir verilemeyeceğini, İlk Mahkemenin talep takririnde olmayan hayvanları da emre dahil ederek hata yaptığını, özel rahatsızlık davalarında makûl bir insanın ölçülerinin alınması gerektiğini, çok hassas, aşırı titiz insanların ölçü alınamayacağını, kaldı -ki İlk Mahkemenin emri ile Davalıların arazilerinde hiçbir hayvan besleyememeleri durumu ortaya çıkmışken, Davacıların kendi arazilerinde hayvan beslediklerini, bu durumun adil olmadığını, İstinaf eden/ Davalının Emare 25 ile konu yerde işyeri açma ve çalı-şma ruhsatı bulunduğunu, İlk Mahkemenin huzurunda Aleyhine istinaf edilenlerin iddialarını destekleyecek şahadet olmamasına rağmen, İlk Mahkeme kanaata dayalı bulgu yaparak hata ettiğini, ortada herhangi bir zararın olmadığını, Aleyhine istinaf edilen/Dava-cıların lehine hükmedilen toplam 10.000 TL tutarındaki tazminatın hukuki dayanağının bulunmadığını ileri sürerek, istinafın kabulünü talep etmiştir.

Aleyhine istinaf edilen/Davacılar Avukatı ise hitabında, özetle, İlk Mahkemeden bilirkişi talebinde bulun-ulmadığını, taraf Avukatlarının arasında böyle bir konuşma olduğunu, ancak mutabakata varılmadığını, talep takririnin 14(c) paragrafının soyut olmadığını, talep takririnde şikayet edilen hareketlerin yazıldığını, İlk Mahkemenin de bu konuyu detaylı inceley-erek karar verdiğini, rahatsızlığa sebep olan hayvanların kararda konu edilmesinin hata olmadığını, Değirmenlik Belediyesi'nin izni ile konu yerde hayvan besleme faaliyetlerinin yürütüldüğünün kesin olduğunu, mevcut iznin oradaki mevcut kafes ve ağılları k-apsamadığını, bir faaliyet, izinli bile olsa rahatsızlığa sebebiyet verebileceğini, dava konusu yerde gürültü ve kötü koku oluştuğunu, şahadetin yeterli olduğunu, İlk Mahkemenin bulgularında hata yapmadığını, kararının doğru olduğunu ileri sürerek, istinaf-ın reddini talep etti.

İNCELEME:

Tarafların iddia ve argümanlarını bu şekilde özetledikten sonra, şimdi istinaf sebeplerini daha önce belirttiğimiz başlıklar altında incelememiz gerekmektedir.


Muhterem İlk Mahkeme, özel rahatsızlığın tespiti için
- bilirkişi tayin etmemekle hata etmiştir.

Bizim hukuk sistemimizde dava açan, davasını ispatlamakla yükümlüdür. Hukuk davalarında, mahkeme münhasır yetkisini kullanarak, resen, bir konu hakkında bağımsız uzman tanık (bilirkişi) çağırma yöntemini -nadir durumlar dışında kullanmaz.

9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 45. maddesi hangi hallerde hakem veya bilirkişiye havale yapılacağını düzenlemektedir.

İlgili madde aynen şöyledir:

"45. (1)Bir hukuk işleminde, mahkeme
temyiz kudretini haiz tüm- ilgili tarafların rıza gösterdiği hallerde; veya
(b)dava veya işlemin, belgelerin uzun boylu
incelenmesini veya herhangi bir bilimsel veya yerel araştırmanın yapılmasını gerektirdiği ve bunların mahkeme huzurunda veya mahkemeye bağl-ı kamu görevlileri aracılığıyla mahkeme tarafından yapılmasını uygun görmediği hallerde; veya
(c)ihtilaf konusunun tamamen veya kısmen hesap
işlerine ilişkin olduğu hallerde, bütün dava veya işlemin yahut dava veya işlemde ortaya çıkan bir ko-nu veya olgularla ilgili bir sorunun incelenip karara bağlanmasını, tarafların mutabakatı üzerine veya tarafların uyuşmazlığı halinde res'en özel veya resmi bir bilirkişi veya hakem yahut mahkemeye bağlı bir kamu görevlisine havale edebilir.
İşleme ilişkin- veya başka uygunsuz bir
davranışta bulunması halinde mahkeme bir
özel bilirkişi veya hakemi azledebilir ve ek
olarak işleme ilişkin olarak verilmiş veya
başka bir biçimde uygunsuz olarak elde edilmiş
-herhangi bir kararı iptal edebilir."



Huzurumuzdaki meselede, taraflar arasında, bilirkişiye havale konusunda herhangi bir uzlaşma sağlanamadığı gibi, tâlimat safhasında Mahkemeden bu yönde bir çare talep edilmemiştir.

İlk Mahkeme, İstinaf eden/Daval-ılar Avukatının duruşma başlamadan önce, Mahkemeye hitaben "müştereken bir bilirkişi çağırmak yönünde daha önce yaptıkları beyana Davacıların sıcak bakmadıklarını" belirtmesi üzerine, Davacı Avukatının kendilerinin uzman tanık çağıracaklarına ilişkin beyan-ını dikkate alarak, 9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'nın ilgili hükmü gereğince tarafların bilirkişi konusunda uzlaşamadıklarını, dolayısıyla bilirkişiye havale isteminin bulunduğu safha itibarıyla dikkate alınmasına gerek olmadığı sonucuna vararak, davayı di-nlemeye başlamıştır. (Mavi 30)

İlk Mahkemenin huzurundaki dava, ne karmaşık hesaplara dayanan bir davadır, ne de özel rahatsızlık oluşturacak fiilin ne olduğunu Mahkemenin resen tanık çağırmak suretiyle yerine getirmek görevi vardır.

İlk Mahkeme, doğr-u olarak, tarafların uzlaşamadıkları konularda şahadet çağırıp olguları ispatlamalarına fırsat vermek için duruşmaya başlamış ve huzurundaki davayı karara bağlamıştır. İlk Mahkeme takdir hakkını bu yönde kullanmakla hata yapmamıştır.

İstinaf eden/Davalıl-arın 1. istinaf sebebini reddederiz.

Muhterem Bidayet Mahkemesi, Talep Takririnin 14(c) paragrafı soyut, muğlak ve icrası mümkün olmayan bir talebi içermesine rağmen, bu paragraf altında emir vermekle hata etmiştir.

İlk Mahkeme kararında bu konuyu ayrı-ntılı şekilde incelemiştir.

İlk Mahkemenin konu ile ilgili kararı şöyledir.


"Talep takririnin 14(c) paragrafı şöyledir:

14 (c) Davalıların Demirhan Köyü, Ada No: 137, Parsel
No: 5 ve 6, pafta No: S30CO5b4d'de kain taşınmazlarında Davacının Lefkoşa-'da Demirhan Köyü, Koçan No: A 804, Ada No: 137, parsel No: 4 Pafta No: S30CO5b4d'de kain gayrimenkulünü ve/veya konutunu makul bir biçimde ve makul ölçüde huzur içinde kullanmasına mutat olarak müdahale teşkil eden hareketlerini sonlandırması doğrultusund-a emredici bir mahkeme emri ve/veya hükmü"

Bullen & Leak and Jacob's Precedents of Pleadings isimli kitabın 12. baskısı sayfa 710 ve 711'de koku ve dumandan kaynaklanan özel rahatsızlık davalarında emir ve tazminat başlıklı 411. paragrafta bu tarz davalar- için nasıl bir talep takriri gerektiği ve talep kısmında ne isteneceği şöyle izah edilmiştir:

"Claim for Injunction and Damages for Nuisance
caused by Smells and Vapours:
And the plaintiff claims:
An injunction to restrain the defendant by himself,- his servants or agents or otherwise howsoever, from the continuance or repetition of the said nuisance or the commital of any nuisance of a like kind in respect of the same property.
Damages."

Yani Davacı bu tarz bir davada Davalının, hizmetkarlarının ve-ya ajanlarının rahatsızlığa konu eylemlere devam etmekten veya tekrarlamaktan veya benzeri rahatsızlığa sebep olabilecek herhangi bir rahatsızlık yapmaktan men edilmesini ve zarar ziyanının tazminini talep eder.
Davacıların bu dava altındaki iddiaları çok -özet bir şekilde Davalıların beslemekte olduğu hayvanların çıkardığı iddia olunan gürültü ve koku dolayısı ile meydana gelen rahatsızlık olduğuna göre Davacıların bu iddialarını isbat etmeleri ve mahkemenin Davalıların bu hayvan besleme faaliyetinin, Davac-ıların taşınmazını makul biçimde kullanmasına veya ondan yararlanmasına müdahale teşkil ettiğine dair bulguya varması durumunda bu müdahaleye ne tür faaliyet zemin yaratıyorsa mezkur faaliyetin sonlandırılmasına mahkeme emir verecektir. Dolayısı ile Davacı-ların iddialarını ispat etmeleri durumunda, Davalıların hangi tür faaliyetlerinin Davacıların taşınmazını makul biçimde kullanmasına müdahale teşkil eden faaliyet olduğu da kararın bütünselliği içerisinde anlaşılabilir duruma gelecektir."


Görüleceği üze-re, İlk Mahkeme doğru prensipler ışığında hareket ederek, İstinaf eden/Davalıların, iptidai itirazlarını reddetmiştir.

Özel rahatsızlık davalarında mahkemenin görevi, öncelikle davanın esasa ilişkin olguları ışığında, özel rahatsızlığın oluşup oluşmadığı-nı saptamaktır. Bu bulguya varıldıktan sonra, özel rahatsızlık oluşturan fiillerin, süreli, süresiz veya şartlı bir şekilde durdurulmasının gerekip gerekmediğine karar verilecektir. Dolayısıyla talep takririnin 14(c) paragrafı, talep takririndeki esasa ili-şkin olgulardan soyutlanıp ayrı bir değerlendirmeye tabi tutulamaz. Bu anlamda talep takririnin 14(c) paragrafı, soyut ve muğlak değildir. İlk Mahkeme İstinaf eden/Davalıların bu doğrultudaki itirazlarını reddetmekle hata etmedi.

İstinaf eden/Davalıların-, 2. istinaf sebeplerini reddederiz.

Muhterem İlk Mahkeme, huzurundaki şahadet ve emareleri hatalı değerlendirerek, özel rahatsızlık oluştuğu bulgusuna varmıştır.

İlk Mahkemenin özel rahatsızlık ile ilgili bulgularını incelemeden önce, özel rahatsızlık- tanımına ve hukuki duruma değinmeyi uygun gördük.

Fasıl 148 Haksız Fiiller Yasası'nın 46, 47 ve 48. maddelerinde düzenlenen "Özel Rahatsızlık" haksız fiilinin, 46. maddede yer alan tanımının hem orijinal hem de Türkçe metni aynen şöyledir:

"46. A priv-ate nuisance consists of any person so
conducting himself or his business or so using any immovable property of which he is the owner or occupier as habitually to interfere with the reasonable use and enjoyment, having regard to the situation and nature -thereof, of the immovable property of any other person:
Provided that no plaintiff shall recover compensation in respect of any private nuisance unless he shall have suffered damage thereby:
Provided also that the provisions of this section shall not app-ly to any interference with daylight."

"46. Özel rahatsızlık,herhangi bir kişinin, devamlı olarak, başka bir kişinin taşınmaz malının, malın konum ve niteliği göz önünde tutularak, makul biçimde kullanılmasına veya ondan yararlanılmasına müdahale teşkil e-decek şekilde davranmasını, işini yürütmesini, veya malik olduğu veya tasarrufunda bulundurduğu herhangi bir taşınmaz malı kullanmasını anlatır :
Ancak, hiç bir kimse, ondan özel surette zarar görmedikçe, herhangi bir özel rahatsızlık olayı ile ilgili olar-ak tazminat alamaz.
Yine ancak, bu madde kuralları gün ışığına müdahale konularında uygulanmaz."


Yasa maddesinin içeriğinden açıklıkla görülebileceği gibi, özel rahatsızlığın meydana gelebilmesi için bir kişinin;


Devamlı olarak;
Başka bir kişinin taş-ınmaz malını (konum ve niteliği) gözönüne alınarak;
Makûl bir şekilde kullanılmasına veya ondan yararlanmasına müdahale teşkil edecek şekilde davranması veya işini yürütmesi gerekmektedir.

Bir kişinin kendi malını dilediği şekilde kullanabilmesinin sınır-larını teşkil eden, komşuluk hukukunun toplumsal yaşamda öne çıkmasını sağlayan özel rahatsızlık ile ilgili prensipler, içtihat kararlarıyla günümüzde yerleşmiş ve benimsenmiş durumdadır.

Bu konuda Clerk and Lindsell on Torts 13.th Ed, paragraf 1393'de ş-öyle denmektedir:

"A private nuisance may be and usually is caused by a
person doing on his own land something which he is lawfully entitled to do. His conduct only becomes a nuisance when the consequences of his acts are not confined to his own land b-ut extend to the land of his neighour by (1) Causing an encroachment on his neighbour's land, when it closely resembles trespass (2) Causing physical damage to his neighbour's land or buildings or vegatation upon it, or (3) unduly interfering with his neig-hbour in the comfortable and convenient enjoyment of his land."


Yukarıdaki alıntıda belirtilen prensipler, Yasa'nın 46. maddesindeki tarifi gayet iyi ortaya koymaktadır. Buna göre; bir şahsın kendi arazisindeki davranışları, tamamen yasal olsa dahi, ke-ndi malının sınırlarını aşar, komşunun malına geçer ve bunun sonucunda (1) komşusunun malına bir tecavüze dönüşür (2) kişinin toprağına veya oradaki binalara veya ekine fiziki zarar verir veya (3) komşusunun malını rahat ve huzur içerisinde kullanmasını bo-zacak nitelikte olursa özel rahatsızlık meydana gelmiş olur.

Özel rahatsızlık davalarında, şikayet edilen rahatsızlığın veya rahatsızlık olduğu iddia edilen fiilin, geniş bir kesimi rahatsız etmesi veya zarara uğratması gerekmemektedir. Bir kişinin fiil-i, başka bir kişinin malını kullanmasını engeller veya huzurunu bozarsa, rahatsızlık o kişi için meydana gelmiş olur.

Bu hususta Halsbury's Laws of England, 3. baskı Vol.28, sayfa 128, para 158'de şöyle denmektedir.

"158. Private Nuisance. A private n-uisance is one which
does not cause damage or inconvenience to the public at large, but which does interfere with a person's use or enjoyment of land or of some right connected with land."


Fasıl 148 Haksız Filler Yasası'nın özel rahatsızlığı düzenleye-n 46, 47 ve 48. maddeleri İngiliz Common Law'dan alınmış olup ülkemizdeki uygulanışı temelde mehaz ile aynıdır.

Bu konuda I CLR 1968 sayfa 448-456'da yayımlanan Chrysothemis Palantzi v Nicolas Aqrotis davasında sayfa 454'de şöyle denmektedir.

"These a-ctions reproduce the English common law which may
be found summarised in Halsbury's Laws of England 3rd ed.,vol.28, page 136 para 175, et seq. It is the law that every person is entitled as against his neighbour to the comfortable and healthful enjoyment- of the premises occupied by him."


Buna göre; yasal olarak herkesin komşularına karşı, malını, konforlu ve sağlıklı bir şekil-de kullanma hakkı vardır.


Özel rahatsızlık bazen koku, bazen gürültü veya ses, bazen de dumandan ve kirlilik yaratan çeşitli sebeplerden oluşabilir.

Her mesele incelenirken, tarafların yaşadıkları konum ve bölge dikkate alınmalıdır. Şikâyet köyde, ş-ehirde veya şehirden uzak bir yerde farklı şekilde oluşabilir. Burada mahkeme, kararını verirken, hangi kriterlerle bağlı olacaktır? Bunun belirlenmesi, uyuşmazlığın karara bağlanması açısından büyük önem arzetmektedir.

Daha önce atıfta bulunduğumuz Chry-sothemis Palantzi v.Nicolas Agrotis davasında sayfa 454'de şöyle denmiştir:

"In deciding whether, in any particular case, his right
has been interfered with and a nuisance thereby caused, it is necessary to determine whether the act complained of is an- inconvenience materially interfering with the ordinary physical comfort of human existence, not merely according to elegant or dainty modes and habits of living, but according to plain and sober and simple notions obtaining among English people: see Walte-r v. Selfe (1851), 4 De G.& Sm. 315, at page 322. It is also necessary to take into account the circumstances and character of the locality in which the complainant is living:"


-Bu alıntıya göre, herhangi bir meselede rahatsızlığın oluşup oluşmadığına karar verirken, kişinin haklarına müdahale edilerek rahatsızlığa sebep olunduğu takdirde, şikâyete sebep olan fiillerin, bir insanın normal fiziki rahatlığını büyük oranda ortadan ka-ldırıp kaldırmadığına, sadece aşırı kibar ve şık yaşam koşullarında değil, İngiliz halkının sade, ölçülü, basit fikirleri ışığında bakılmalıdır. Buna bağlı olarak şikâyetçinin yaşadığı bölgenin çevre ve karakteristik alışkanlıklarını dikkate almak elzemdir-. Bu konuda önemli bir karar olan Vanderpant v Mayfair Hotel Co (1930) I Ch 138-166'ya atıfta bulunuruz.

Bu noktadan hareket ettiğimizde, bizim Mahkemelerimizin dikkate alacağı, yerel alışkanlıklarımız ve şikâyetçinin yaşadığı yerdeki sade, makul Kıbrıs- Türk İnsanı'nın alışkanlıklarıdır. Şüphesiz bu kavram esnektir ve yerel anlamda bölgesel farklılıklar gösterebilir. Bu hususta Polsue & Alfieri Ltd v Rushmer, (1907) A.C at sayfa 123'de şöyle denmiştir:

"The law of nuisance undoubtedly is elastic, as w-as stated
by Lord Halsbury in the case of Colls v. Home & Colonial Stores, Ltd. He said: 'What may be called the uncertainty of the test may also be described as its elasticity. A dweller in towns cannot expect to have as pure air, as free from smoke, sm-ell, and noise as if he lived in the country, and distant from other dwellings, and yet an excess of smoke, smell and noise may give a caouse of action, but in each of such cases it becomes a question of degree, and the question is in each case whether it- amounts to a nuisance which will give a right of action'. This is a question of fact."(Bkz.1973 JSC I sayfa 93 Theofilou v Christo doulu and another)

İktibas edilen metine göre, rahatsızlık hukuku hayli esnektir. Kesin olmayan herşey esnek olarak tarif -edilebilir. Şehirde yaşayanlar, şehir dışında yaşayanlar kadar tertemiz bir hava, duman, koku ve gürültüden uzak bir yaşam beklentisi içerisinde olmayabilirler; ancak fazla duman, koku ve ses dava sebebi oluşturabilir. Önemli olan, meselenin, dava sebebi -oluşturacak kadar rahatsızlık meydana getirip getirmediğidir.

Modern zamanlar denen günümüzde, kalabalık şehir hayatının koşulları ile köy koşulları veya yeni gelişen yerlerdeki beklentiler farklı olmakla beraber, bizim ülkemizde planlı bir yerleşim ger-çekleştirilmediğinden ve her isteyenin her istediği işi, dilediği yerde yaptığından ve bunu engelleyecek bir idari mekanizmanın çalışmadığından, ülkemiz koşulları bakımından özel rahatsızlık oluşturan fiiller, modern ve büyük sanayi şehirlerinden farklılık-lar arzetmektedir.

Her zaman dikkate alınması gereken ölçü, makûl insan davranışlarıdır. Bölgenin karakteri, özel rahatsızlık davalarının belirleyici bir unsurudur. Bu konuda çok bilinen Halsay v ESSO Petroleum Co Ltd (1961) 2 All ER sayfa 145-151'de ya-yımlanan davada şöyle denmektedir:

"On the other hand, nuisance by smell or noise is
something to which no absolute standard can be applied. It is always a question of degree whether the interference with comfort or convenience is sufficiently serious- to constitute a nuisance. The character of the neighbourhood is very relevant and all the relevant circumstances have to be taken into account. What might be a nuisance in one area is by no means necessarily so in another. In an urban area, everyone must -put up with a certain amount of discomfort and annoyance from the activities of neighbours, and the law must strike a fair and reasonable balance between the right of the plaintiff on the one hand to the undisturbed enjoyment of his property, and the right- of the defendant on the other hand to use his property for his own lawful enjoyment. That is how I approach this case."


Bu alıntıya göre, koku veya sesten kaynaklanan rahatsızlıklarda, kesin bir standart bulunmamaktadır. Konfora yapılan müdahalenin, r-ahatsızlık oluşturacak derecede ciddi olup olmadığı her zaman açık değildir. Bölgenin karakteri mesele ile yakından ilgilidir ve alakalı her olgunun hesaba katılması gerekir. Bir bölge için rahatsızlık oluşturan olgular, başka bir yer için rahatsızlık oluş-turmayabilir. Kentsel bölgelerde, herkes komşusunun davranışlarının yarattığı belli orandaki huzursuzluğa, katlanmak durumundadır. Hukuk, Davacı ile Davalı arasında adil ve makul bir denge kurmalıdır. Buna göre, bir taraftan Davacı malını rahatsız edilmede-n kullanabilmeli, diğer taraftan da Davalı kendi malını yasal bir şekilde kullanabilmelidir.

Bu esaslara göre, huzurumuzdaki meselede sesten ve kokudan kaynaklanan rahatsızlık ve uygunsuzluk standartı, Davacının yaşadığı bölge bakımından, normal, makul -ve sorumlu bir kişiden beklenen hassasiyet ölçüsünde dikkate alınmalı ve değerlendirilmelidir.

Bu konuda daha önce temas ettiğimiz, Palantzi v Agrotis davasında, sayfa 456'da şöyle denmiştir:

"The discomfort must be substantial not merely with
referen-ce to the plaintiff; it must be of such a degree that it would be substantial to any person occupying the plaintiff's premises, irrespective of his position in life, age, or state of health (Walter v.Selfe, supra); but it is not necessary to prove injury t-o health (Crump v Lambert (1867) L.R. 3 Eq. 409)."


İktibas ettiğimiz bölümde, rahatsızlığın ciddi boyutta olması ve sadece Davacıya göre değil, Davacının evinde oturacak herkes için yaşayanın yaşam biçimine, yaşına ve sağlık durumuna bakılmaksızın rahat-sızlığın oluşması gerekmektedir. Ancak, sağlığın zarar gördüğünü ispatlamak zorunluluğu yoktur.

Benzer olgular içermesi nedeniyle, rahatsızlık ile ilgili son olarak Leeman v Montagu (1936) 2 All ER 1677'de yer alan davaya temas etmeyi uygun gördük.

Pl-antzi v Agrotis davasının 457. sayfasında, bu davadan şöyle bahsedilmiştir:

"the plaintiff purchased a house in a partly rural, but
largely residential district. Adjoining this house was a poultry farm, and about 100 yards from the plaintiff's house wa-s an orchard in which the poultry farmer kept a large number of cockerels. The plaintiff complained of the noise made by the cockerels in the early mornings, and he broght an action for an in junction. Neither the plaintiff nor his wife could sleep after 2- a.m. and they were compelled to sleep with cotton wool in their ears and the windows closed. The defendant called as a witness a previous owner of the plaintiff's house who stated that he had suffered no inconvenience from the noise; and another person wh-o spent the summer in a house about 40 feet further from the orchard than the plaintiff's house who had no recollection of ever having been awakened by the cockerels. A nursery-man, who lived about 200 yards from the orchard, had never been disturbed by th-e cockerels. Expert evidence was given to the effect that the defendant's farm was one of the best laid-out in England. It was held that a nuisance had been proved and an injunction should be granted."

Bu alıntıya göre, Davacı kısmen kırsal sayılan geniş- bir yerleşim yerinde ev aldı. Ev kümes hayvanlarından oluşan bir çiftlik ile yan yana idi. Ev ile çiftliğin bulunduğu bahçe arasında yaklaşık 90 metre bulunmakta ve çiftlik içerisinde çok sayıda genç horoz yetiştirilmekteydi. Davacı horozların seslerinden- şikayet ederek, sabahın erken saatlerinden itibaren, ne kendisinin ne de eşinin uyuyabildiğini, pencereleri kapadıklarını, kulaklarına pamuk koyduklarını ileri sürerek dava açtı. Davalı, önceki mal sahibini tanık olarak dinletti ve tanık orada oturduğu dö-nemde herhangi bir rahatsızlık duymadığını söyledi. Davacının evinden yaklaşık 12 metre mesafedeki başka bir evde yaz aylarını geçiren bir başkası, horoz seslerinden uyandığını hatırlamadığını söyledi. Bahçeden yaklaşık 180 metre uzakta kalan bir çiçekçi, -hiçbir zaman seslerden rahatsız olmadığını söyledi. Davalı tarafından çağrılan uzman tanık ise, çiftliğin İngiltere'nin en iyi tasarlanmış çiftliği olduğunu söyledi. Buna rağmen Mahkeme rahatsızlığın ispatlandığına hükmetti ve faaliyetlerin durdurulmasına -ilişkin emir verdi.

Özel rahatsızlık ile ilgili hukuki durumu yukarıdaki şekilde izah ettikten ve bu davaya etkili olabilecek örnekleri verdikten sonra, şimdi İlk Mahkemenin özel rahatsızlık ile ilgili bulgusunu incelememiz gerekmektedir.

İlk Mahkeme-nin kararı incelendiğinde, özel rahatsızlık ile ilgili hukuki değerlendirmeyi İlk Mahkemenin doğru yaptığı ve doğru prensipleri özet biçiminde kararına aktarıp değerlendirdiği açıkça görülmektedir.

İlk Mahkemenin olgular ile ilgili bulgularına gelince; -İlk Mahkeme bu hususta da doğru yöntemi kullanmış, önce tarafların arazilerinin konumunu, sonra, her iki tarafın celbettiği tanıkları ayrı ayrı değerlendirmiş, olumlu ve olumsuz unsurları dikkate almış, Davalıların ticari maksatlı faaliyetlerini 115 m2'lik- kafesler içerisinde, 500'e yakın kuş beslediklerini belirledikten sonra da tüm şahadeti değerlendirip şu sonuca varmıştır.

"İzah ettiklerim ışığında Davacı 1 ve 2'nin şahadeti ile
Davalı 2'nin şahadetini incelediğim zaman, yukarıda değindiğim sayıda ha-yvan beslenmesi nedeniyle kötü koku ve gürültüye sebebiyet verildiğini Davacıların ihtimaller dengesi prensibi ışığında isbat ettiğini doğru kabul ederim. Davacılar, gürültü ve koku nedeniyle yazın dahi kapı ve pencerelerini açamadıklarını, bahçeye çıkamad-ıklarını, gürültü ve kokuya engel olmak için ektikleri çitlerin de çare olmadığını şahadetlerinde söylemişlerdir. Duruşma boyunca yakından gözlemleme şansı bulduğum Davacıların sunmuş olduğu şahadeti samimi ve güvenilir bulduğumu ve Davacıların şahadetine -itibar ettiğimi belirtmek isterim. İtibar edilir bulduğum şahadet ışığında Davacıların, Davalıların dava konusu faaliyetleri nedeniyle çok ciddi surette sıkıntı yaşadıklarını, evlerinde huzurlarının kalmadığını, evlerini ve bahçelerini makul ve mutad ölçüd-e kullanamadıklarını, Davalıların açık alanda sürdürmekte olduğu hayvan besleme faaliyetlerinin sürekli ve kesintisiz olduğunu mezkur faaliyetlerin dava açıldıktan sonra da devam ettiğini ve Davacıların yerinde kim olsa Davalıların bu faaliyetlerinden raha-tsız olacağını doğru kabul eder, doğru kabul ettiğim bu olgular ışığında Davalıların kendilerine ait parsel içerisinde çeşitli cinslerde takriben 500 adet kuş ve at beslemesinin her iki tarafın taşınmazlarının da konum ve niteliği gözönünde bulundurulduğu -zaman Davacıların taşınmazını makul biçimde ve makul ölçüde huzur içerisinde kullanmasına mutad olarak müdahale teşkil ettiğine ve dolayısı ile özel rahatsızlık haksız fiilini oluşturduğuna dair bulguya varırım."


İlk Mahkeme özel rahatsızlık bulgusuna va-rırken, tamamen doğru kriterleri uygulamış, tüm faktörleri dikkate almış, sadece Davacıların değil, Davacıların yerinde kim olsa, Davalıların ticari faaliyet olarak yürüttükleri kuş besleme faaliyetlerinin oluşturduğu koku ve seslerden rahatsız olacağını b-elirterek sonuca ulaşmıştır.

İlk Mahkeme, huzurundaki şahadeti değerlendirip, özel rahatsızlık bulgusuna varmakla herhangi bir hata yapmadı.

İlk Mahkemenin layihalarda bahsedilmeyen ancak şahadetten çıkan at besleme faaliyetine bulgusunda yer vermesi, ö-zel rahatsızlık bulgusunda hata yaptığını göstermemektedir. Çünkü İlk Mahkemenin bulgusundan, rahatsızlığa sebep olan esas faktörün, çok sayıda kuşun kafeslerde beslenip üretilmesi ve bunun oluşturduğu gürültü ve kötü koku olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

-Tüm yukarıdakiler ışığında 3. istinaf sebebi reddedilir.

Muhterem İlk Mahkeme, Davalıları kuş ve küçükbaş hayvan beslemekten men etmekle hatalı davranmıştır:

Bir davanın uyuşmazlık sınırlarını, o davanın layihaları belirler. Dolayısıyla her mahkeme huz-urundaki layihalarla bağlıdır. Bu nedenle, İlk Mahkemenin İstinaf eden/Davalılar aleyhine verdiği men edici nitelikteki emrin doğru tahlilini yapabilmek için, layihalardan yola çıkmayı gerekli gördük.

Talep takririnin 5. paragrafının son kısmı aynen şöyl-edir.

"5. .......................... Davalıların beslemekte
olduğu hayvan ve/veya kuşlar kendi gayrımenkulleri içerisinde olup bahçelerinde genelde kuzeyden güneye sık aralıklarla sıralanmış kafes ve/veya ağıl ve/veya kümeslerden oluşmaktadır. Kuşların- ve/veya kümes hayvanlarının ve/veya küçük baş hayvanların ve/veya köpeklerin tutulmakta olduğu yer ile Davacıların ikametgahları arasında 15-20 metre mesafe bulunmaktadır. (Mavi 11)"


Davacılar Talep Takririnin 6. paragrafında ise, kuş ve/veya kümes ha-yvanlarının çıkardıkları ses ve kötü kokudan bahsedilmesine rağmen, tâfsilat kısmındaki iddiaları şöyledir:

"6. ...................................................
Yetkili merciiden izin almaksızın ve/veya izinsiz
olduğu halde 1000'i aşkın kuş ve/veya t-avuk ve/veya kümes hayvanı ve/veya onlarca koyun ve/veya köpek beslemek. (Mavi 12)"


Aleyhine istinaf edilen/Davacılar diğer alt paragraflarda verdikleri tâfsilatta, belirtilen hayvanların çıkardıkları ses ve yaydıkları kötü kokudan şikayetçi olmuşlardır.-

İlk Mahkeme yaptığı değerlendirme sonucunda, köpekler ile ilgili iddiaları reddettikten sonra, men edici emir ile ilgili bulgusunu şöyle yapmıştır.

"Davalıların arazisi içerisinde halen koyun beslenmediği
ise ihtilâflı değildir. Ancak daha önceleri b-ahse konu yerde koyun da beslenmiş olduğunu Davalı 2 şahadetinde kabul etmiştir. Keza Emare 21 fotoğraftan da daha önceleri dava konusu yerde koyun beslenmiş olduğu açıkça görülmektedir. Koyunların bulundurulduğu ağıl da halen Davalılara ait arazi içindedi-r. Davacıların evine oldukça yakın bir mesafede bulunan ağılda koyun beslenmesi nedeniyle oluşacak ses ve özellikle kokunun oldukça rahatsız edici olabileceğini doğru kabul eder, Davalıların ileride de mezkur yerde koyun beslemekten men edilmesinin uygun o-lacağı kanaatine varırım. İzah ettiklerim ışığında Davalıların haksız fiil teşkil ettiğine ikna olduğum kuş ve at besleme faaliyetlerine devam etmekten keza koyun besleme faaliyetini tekrar etmekten men edilmeleri yönünde emir verilmesinin uygun ve adil ol-acağına dair bulguya varırım."(Mavi 252)


İlk Mahkemenin bu bulgusuna bağlı olarak verdiği men edici emir, aynen şöyledir:

"Davalıların Demirhan Köy'ü, Ada No: 137, Parsel no:5 ve
6, Pafta no: S30C05b4d'de kain gayrimenkullerin de, Davacıların Demirh-an Köy'ü, koçan no: A 804, Ada No: 137, parsel no: 4, Pafta no: S30C05b4d'de kain gayrimenkullerini ve/veya konutlarını makul bir biçimde ve makul ölçüde huzur içinde kullanmasına mutat olarak müdahale teşkil eden hareketlerine yani kuş ve/veya kümes hayva-nı ve at besleme faaliyetlerine son vermelerine ve keza bahse konu yerde tekrardan küçük baş hayvan ve/veya koyun beslemekten men edilmelerine Emir ve Hüküm verilir."


Görülebileceği gibi, arazi içerisinde halen koyun beslenmediği konusunda ihtilâf olmad-ığı halde, İlk Mahkeme geleceğe yönelik emir vererek, fiilen mevcut olmayan bir rahatsızlığı, gelecekte meydana gelecekmiş gibi yasaklamıştır. Fiilen rahatsızlık oluşturmayan bir eylemi, gelecekte meydana gelecek diye yasaklamak, özel rahatsızlık prensiple-ri ile bağdaşmamaktadır.

Bunun yanısıra, Aleyhine istinaf edilen/Davacılar, talep takririnin talep kısmının 14(c) paragrafında küçükbaş hayvan beslenmesini yasaklamasını özellikle talep etmediler. Bu paragrafta talep edilen, rahatsızlık teşkil eden eyle-mlerin sonlandırılmasıdır.

İlk Mahkemenin küçükbaş hayvan barındırılmasından kaynaklanan özel rahatsızlık bulgusu yoktur.

Bu durumdan hareketle, İlk Mahkeme, küçükbaş hayvan barındırılması ile ilgili geleceğe yönelik emir vermekle, şahadetin dışına -çıkarak hatalı davranmıştır.

Yine İlk Mahkeme, men edici emrin içerisine 'at' beslenmesini dahil etmiştir. Talep takririnin hiçbir yerinde at beslenmesinden bir şikayet ileri sürülmediği gibi, at, küçükbaş hayvan sınıfına dahil bir hayvan değildir. İlk -Mahkemenin at beslenmesi ile ilgili men edici emri, huzurundaki layihalarla bağdaşmadığından hatalıdır.

Bu safhada incelenmesi gereken, kuş ve kümes hayvanları beslenmesi ile ilgili verilen men edici nitelikteki emrin, doğru olup olmadığıdır.

İlk Mah-keme, emrinde, "kümes hayvanları" gibi genel kapsamlı bir terim kullanmıştır. Bu meselede özel rahatsızlığa sebep olan, çok sayıda ve her türden ticari amaçlı kuş beslenmesidir. Men edici emrin, davadaki özel rahatsızlık konusuna yönelik olması gerektiğind-en, genel kapsamlı "kümes hayvanları" ibaresinin emirden çıkması gerekmektedir.

Huzurumuzdaki uyuşmazlık, evde ikamet edenler ile komşu arazide çok sayıda kuş cinsinden hayvan beslemek suretiyle ticari faaliyet yürütenler arasındaki ihtilâftan kaynakla-nmaktadır.

3 All ER 1968 de rapor edilen Hampstead and Suburban Properties Ltd v Diomendous davasında, sayfa 545'te şöyle denmiştir:

"In a case of irrenconciliable conflict between the peace
and quiet of a man in his home and business activities of -his neighbour, we think that it is the home that should be preferred."


Bu alıntıya göre, Mahkeme şöyle demiştir; eğer uzlaşılamayan ihtilâf, bir kişinin evindeki huzur ve barışı ile komşusunun iş faaliyetleri arasında ise, evdeki huzur ve barış tercih e-dilmelidir.

Bu haklı ve pozitif bir tercih olup, kişinin evindeki huzuru bozacak bir müdahalenin doğal olarak sonlandırılması adil ve elzemdir.

İlk Mahkeme, 500'ün üzerinde kuşun çıkardığı seslerin ve kötü kokunun, Aleyhine istinaf edilen/Davacıların-, huzurunu ve evlerini makul şekilde kullanmalarına müdahale teşkil ettiğine dair bulgu yaptıktan sonra, devamlılık arzeden rahatsızlığı sonlandırıcı emir vermesi doğrudur ve İlk Mahkeme bu yönde hata etmemiştir.

Yukarıdakiler ışığında 4. istinaf sebebi- kısmen kabul edilir ve İlk Mahkemenin emrinden at besleme, küçükbaş hayvan besleme ve kümes hayvanları ile ilgili yasaklama çıkarılır.

Muhterem İlk Mahkeme, Davacılar leyhine toplam 10.000 TL genel zarar ziyan için hüküm vermekle hata etmiştir.

İlk Ma-hkeme, kararında; Aleyhine istinaf edilenlerin, çok ciddi sıkıntı yaşadığını ve özellikle manen yıprandıklarını dikkate alarak, Davacılara ödenecek genel zarar ziyanı tümü için 10.000 TL olarak saptamıştır.

Fasıl 148 Haksız Filler Yasası'nın 46. maddesini-n ikinci paragrafına göre; hiç kimse özel surette zarar görmedikçe, herhangi bir özel rahatsızlıktan dolayı tazminat alamayacağı hükmünü içermektedir.

Hukuk İstinaf 29/73'te "zarar" (damage) kelimesinin yalnız maddi (pecuniary) zararı kapsamadığını, mala-, şöhrete, rahatlığa v.s yapılan zararı da ihtiva ettiği belirtilmiştir.

Bu hususta aynı prensip Vine Industries Ltd v. Spyros G.Pavlides and Another, 19 CLR sayfa 1'de, aşağıdaki gibi belirtilmiştir:

"They would be entitled to compensation if they pro-ved
damage in the sense in which that word is defined in section 2 of the Civil Wrongs Law; that is to say, if they proved that they had suffered 'loss of or detriment to any property, comfort, bodily welfare, or other similar detriment.'"

İlk Mahkeme, -doğru prensipleri kararına aktararak değerlendirme yapmıştır. İlk Mahkemenin değerlendirmesi şöyledir:

"Böyle bir davadaki zarar taşınmaz sahibinin
rahatsızlığından ve huzurunun bozulmasından ibarettir. (Bak. Clerk & Lindsell On Torts 12. baskı sayfa 6-46 paragraf 1225, 1226). Bu gibi davalarda yani davanın duman, koku ve benzeri sebeplerle huzur ve rahatın bozulmasına dayandığı hallerde maddi anlamda gerçek zarar ziyanın meydana gelmesinin gerekmediği, Davacının makul ve mutat huzurunun bozulduğunu orta-ya koymasının yeterli olduğu keza aynı eserin 147. sayfasında paragraf 292 şöyle ifade edilmiştir.

"In nuisance where the claim is laid for loss of amenity,
as by noxious fumes, noise and like, it is necessary to show substantial, such as the sensible d-iminution of comfort according to the modern nations of ordinary comfort of existence."

İlk Mahkeme, Aleyhine istinaf edilen/Davacılar lehine
10 000 TL genel zarar ziyana hükmederken, Davacıların çok ciddi sıkıntı yaşadıklarını ve özellikle manen yıprand-ıklarını dikkate almıştır. (Mavi 253)

Özellikle küçüklerin mevcut rahatsızlıktan ne derece olumsuz etkilendiklerine ilişkin şahadet olmadığı gibi, İlk Mahkemenin de çocuklarla ilgili ayrı bir bulgusu yoktur. Bu nedenle, verilen rahatsızlığın ailenin bütü-nüne olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

İlk Mahkemenin kabul ettiği şahadete göre, Davacılar yaz aylarında bile evlerinin içerisinde oturmak zorunda kaldılar, uykusuz ve huzursuz geceler geçirdiler.

Benzeri davalarda ne kadar tazminat verildiğini di-kkate alarak, adil ve makûl bir tazminat tayin etmek mümkündür.

Daha önce bahsini ettiğimiz Vine Industries Ltd v. Spyros G.Pavlides davasında, 1950 yılında 50 KL'sı tazminata hükmedilirken şöyle denmiştir:

"a doctor suffered great discomfort and some- temporary
loss of health as a result of smell and had to keep the house shut up during hot weather and could only work with difficulty at the practice of his profession and ceased to sleep in the house though his wife and children remained in the house,- but he took them away at week-ends. These conditions lasted for approximately four months. The District Court of Limassol assessed the diminution of comfort and bodily welfare of the Plaintiff and his family at £50 and the Supreme Court had this to say:-
-It is impossible for us to say that they were wrong."


Görülebileceği gibi, benzeri sonuçlara yol açan rahatsızlığın ölçü alındığı bu davada, Davacı ve ailesi için 50 KL'sı tazminata hükmedilmiştir.

1950'den bugüne kadar uzun zaman geçtiğini dikkate aldı-ğımızda, günümüz koşullarında bu rakamın 1000 stg. veya o civarda bir rakama denk geldiğini kabul etmemiz gerekir.

Huzurumuzdaki istinafa, konu davada, Davacıların geçici sağlık sorunları yaşadıklarına ilişkin kabul edilebilir şahadet olmadığı gibi, İlk -Mahkemenin, bu yönde bulgusu da yoktur.

Mevcut olgulara göre; İlk Mahkemenin, her Davacı için 2500 TL genel tazminata hükmetmesi, alenen fahiştir ve bu miktarın azaltılması gerekmektedir.

Mevcut olgular ve benzeri kararlar ışığında, Aleyhine istinaf ed-ilen/Davacı ve ailesi için toplam 2500 TL genel tazminatın yeterli olacağı sonucuna varmış bulunuyoruz.

Buna göre 5. istinaf sebebini kısmen kabul ederiz.

SONUÇ:

Tüm yukarıdakiler ışığında, İstinaf edenler sadece 4 ve 5. istinaf sebeplerinde kısmen -başarılı olmuşlardır. Diğer tüm istinaf sebepleri reddedilir.

Buna göre; İlk Mahkemenin kararı, 2 ve 3. paragraflarında yer alan men edici emir ve tazminat miktarı, aşağıdaki şekilde değiştirildikten sonra tümüyle onaylanır.

a. Davalıların Demirhan Kö-y'ü, Ada No: 137, parsel no.5 ve
6, pafta no: S30C05b4d'de kain gayrimenkullerinde, Davacıların Demirhan Köy'ü koçan no: A 804, Ada no: 137, parsel no.4, pafta no: S30C05b4d'de kain gayrimenkullerini ve/veya konutlarını makul bir biçimde ve makul ölçüde -huzur içinde kullanmasına mutat olarak müdahale teşkil eden hareketlerine yani kuş besleme faaliyetlerine son vermelerine Hüküm ve Emir verilir.
b. Davalıların müştereken ve münferiden, Davacılara toplam
2500 TL genel tazminat;

c. Yasal -faiz; için
Hüküm ve Emir verilir.

İstinaf edenlerin kısmen başarılı olduklarını dikkate alarak, Aleyhine istinaf edilen/Davacıların 1.500 TL istinaf masrafı ödemelerine Emir verilir.




Narin F.Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalk-an
Yargıç Yargıç Yargıç


12 Nisan, 2012



28






Full & Egal Universal Law Academy