Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 3/2013 Dava No 3/2013 Karar Tarihi 23.01.2013
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 3/2013 Dava No 3/2013 Karar Tarihi 23.01.2013
Numara: 3/2013
Dava No: 3/2013
Taraflar: Ulusal Birlik Partisi ve İrsen Küçük ile Ahmet Kaşif arasında
Konu: UBP Divan Başkanlığı Kararının iptali - UBP tüzüğünün 28. maddesi altında birinci turda kurultay üye tamsayısının salt çoğunluğu gerektiği - 2. tur yapılması gerektiğine dair tespit kararı - 2. turda Kurultay tarihindeki, Kurultay üyelerinin oy kullanacağı.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 23.01.2013

-D. 3/2013 Yargıtay/Hukuk 3/2013
(Lefkoşa Dava No: 8226/2012)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Mehmet Türker.
İstinaf eden: 1. Ulusal Birlik Partisi, Köşklüçiftlik - Lefkoşa
- 2. İrsen Küçük, Lefkoşa
(Davalı No. 1 ve 2)
ile -
Aleyhine istinaf edilen: Ahmet Kaşif, Gazimağusa
(Davacı)

-
A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Ergin Ulunay, Avukat Hasan Hasipoğlu ve Avukat Güner Göktuğ
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Fuat Veziroğlu, Avukat Yunsal İlhan, Avukat Hasan Yücelen ve Avukat Münür Doratlı.

-
Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Emine Dizdarlı'nın 8226/2012 sayılı davada 3.1.2013 tarihinde verdiği, karara karşı, Davalılar tarafından yapılan istinaftır.


------------


H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Huzurumuzdaki istinaf, Bidayet Mahkemesinin, Davacı -lehine verdiği, 3 Ocak 2013 tarihli kararından yapılmıştır.

Davacı, Davalı aleyhine ikame ettiği davası ile, 21 Ekim 2012 tarihinde toplanan Ulusal Birlik Partisi Kurultayında, adaylardan İrsen Küçük'ün Genel Başkan seçildiği yolunda alınan ve/veya ilân -edilen kararın, Parti Tüzüğüne ve dolayısıyla mevzuata ve/veya hukuka aykırı olduğu yolunda hüküm ve/veya beyan edici hüküm verilmesi;
İrsen Küçük'ün Genel Başkan seçildiğine ilişkin kararın iptal edilmesi hususunda hüküm verilmesi; 21 Ekim 2012 tarihinde -yapılan Kurultayda ve/veya Ulusal Birlik Partisi Kurultayında ve/veya ilk turda iki adaydan hiçbirinin Tüzüğün öngördüğü oy oranına ulaşamadığı nedeniyle iki aday arasında seçimin 21 Ekim 2012 tarihli, aynı kurultay delegelerinin katılımıyla tekrarlanması -ve/veya ikinci tur oylamaya gidilmesi amacıyla Mahkemece uygun görülecek bir tarihte ve/veya Mahkeme hükmünden itibaren bir hafta sonra ve/veya Mahkemece uygun görülecek bir süre zarfında kurultayın yeniden toplanması hususunda emir ve/veya hüküm verilmesi- ve Davalı No.2 İrsen Küçük'ün Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanlığı sıfatının iptali hususunda Mahkemece emir ve/veya hüküm verilmesi ve dava masraflarının Davalılara yükletilmesini talep etti.

Davacının davasına Davalı No.1, 2 ile Davalı No.3, 6 v-e 7 Müdafaa Takrirlerini dosyalamakla birlikte, Davalı No.4 ve 5 Müdafaa Takriri dosyalamadılar. Davalı No.4 duruşma sonunda, Davacının Talep Takririndeki iddiaları ile hemfikir olduğunu ifade ederek, Davacının taleplerinde haklı olduğunu kabul ettiğini b-eyan etmiştir.

Davanın duruşması neticesinde, Bidayet Mahkemesi, Davacı lehine aşağıdaki hükmü vermiştir:

21 Ekim 2012 tarihinde toplanan Ulusal Birlik Partisi Kurultayında Davalı No.2'nin Genel Başkan seçildiği yolunda alınan ve/veya ilan edilen k-ararın Parti Tüzüğü'ne aykırı olduğu;
Davalı No.2'nin Genel Başkan seçildiğine dair kararın iptaline;
21 Ekim 2012 tarihinde yapılan Ulusal Birlik Partisi Kurultayında ilk turda iki adaydan hiçbiri Tüzüğün öngördüğü oy oranına ulaşmadığından iki aday arası-ndaki seçimin 21 Ekim 2012 tarihindeki aynı kurultay delegelerinin katılımıyla bu günden itibaren 10 gün içerisinde tekrarlanması ve/veya ikinci tur oylamaya gidilmesine;
İşbu dava masraflarının Davalı No.1, 2, 3, 6 ve 7 tarafından Davacıya ödenmesine;
dai-r Mahkeme ilamı ve/veya Declaratory Judgment için Hüküm ve Emir Verilir."


Davalı No.1 ve 2/İstinaf Edenler, bu karardan, 20 istinaf sebebi ile istinaf etmektedirler. İstinaf sebeplerini 7 başlık altında inceleyeceğiz:

1. Davacının, Davalılar aleyhi-nde dava sebebi yoktur ve Talep Takririnde davanın dayandığı esas olgular yer almamaktadır; bu nedenle, Bidayet Mahkemesi, Talep Takririnde dava sebebi olduğuna dair bulgu yapmakla hata yaptı.

2. Bidayet Mahkemesi, Davacının iç hukuk yollarını tüketmediği- ve davanın mevsimsiz açıldığı iddialarını reddederek, iç hukuk yollarını tüketmek zorunda olmadığı ve/veya bunu Divan Başkanının yapması gerektiği doğrultusunda bulgu yapmakla hata etti.

3. Bidayet Mahkemesi, Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 28. maddesini- yanlış yorumlayarak, genel başkan seçimi için aranan üye tam sayısının salt çoğunluğunun, Kurultay üyelerinin üye tam sayısının salt çoğunluğu olduğu doğrultusunda yorum yapmakla hata yaptı.

4.Bidayet Mahkemesi, Davalı No.2'nin Genel Başkan seçildiğine d-air kararı iptal eden ve 10 gün içerisinde, 21.10.2012 tarihli Kurultayın tekrarlanmasına ve/veya 2. tur oylamaya gidilmesine ilâm şeklinde emir vermekle hata yaptı.

5. Bidayet Mahkemesi, geçerliliğini yitirmiş olan 21.10.2012 tarihli Ulusal Birlik Partis-i Kurultayını, tekrar kurultay veya ikinci tur yapma konusunda yetkili kılmakla ve/veya artık kurultay üyesi olmayan kişilerin oy kullanmasına ve halen delege olan kişilerden bazılarının oy kullanmamalarına olanak sağlayacak şekilde emir vermekle hata yapt-ı.

6. Bidayet Mahkemesi, ilâm kararı ile birlikte, emredici emir vermekle ve/veya 21.10.2012 tarihli Kurultayın 10 gün içerisinde tekrarlanmasına ve/veya 2. tur oylamaya gidilmesine emredici emir vermekle, yargı yetkisini aştı ve/veya hata yaptı.

7. Bid-ayet Mahkemesi, davanın tüm koşulları ışığında, dava masraflarını, Davalılar (Davalı No.1 ve 2) tarafından ödenmesine emir vermekle hata yaptı.

Huzurumuzdaki davada, Davalı No.1 Ulusal Birlik Partisi, Davalı No.2 konumundaki 21.10.2012 tarihli Kurul-tayda Genel Başkan seçildiği ilan edilen İrsen Küçük, Davalı No.3-7 ise, Kurultay Divan Başkanlığının üyeleridirler. İstinaf ihbarnamesinde, davanın unvanı ve/veya Davalıların ne şekilde davaya dahil edildikleri hususu ile ilgili istinaf sebebi ileri sürü-lmüş değildir. Bu nedenle, bu konularda görüş belirtilmeyecektir.

İNCELEME

1.Davacının, Davalılar aleyhinde dava sebebi yoktur ve Talep Takririnde davanın dayandığı esas olgular yer almamaktadır; bu nedenle, Bidayet Mahkemesi Talep Takririnde dava- sebebi olduğuna dair bulgu yapmakla hata yaptı.

Davacı tarafından dosyalanan, tadil edilmiş şekliyle Talep Takririnde, dava konusu ile ilgili olgular sıralandıktan sonra, Talep Takririnin 12. paragrafında, 21.10.2012 tarihli Kurultayda, adaylardan h-erhangi birinin Genel Başkan seçilemediği ve/veya seçilebilmek için gerekli oya ulaşamadığı ileri sürülmüştür. Talep Takririnin 12 ve 16. paragraflarında, kurultayda, adaylardan herhangi birinin Tüzüğün öngördüğü oy oranına ulaşmaması halinde, kurultayın y-eniden toplanması ve/veya bir hafta sonra yeniden toplanmasının öngörüldüğü de yer almaktadır. Kurultayda aday olan Davacının, adaylardan herhangi birinin parti başkanı seçilebilmek için gerekli oya ulaşamadığını ileri sürmesinden ve böyle durumda Parti Tü-züğünün ne öngördüğünü belirtmesinden sonra, Davacının Talep Takririnde Davacının hangi hakkının ihlal edildiğinin yer almadığı yönündeki Davalının iddiasını kabul etmek mümkün değildir.

Siyasal partiler, Anayasa, Siyasal Partiler Yasası ve tüzükle-rinde belirtilen hukuki ilkeler çerçevesinde hareket etmek ve faaliyet göstermek zorundadırlar. Kurultaylarını da bu ilkelere ve özel olarak da, tüzüklerinde belirtilen hükümlere uygun olarak yapmak zorundadırlar. Siyasi partilerin tüzükleri, siyasi part-ilerin bir iç hukukudur. Siyasal Partiler Yasası'nın buyurucu veya emredici hüküm seviyesinde düzenlemediği hususlarda, partinin tüzüğü, siyasi partiyi bağlayıcı bir normdur. Tüzüğün bütün hükümleri, partiyi ve parti üyelerini bağlayıcıdır. Parti genel b-aşkanlığına aday olan bir kişinin, seçim prosedürü ile ilgili 28. maddenin uygulanması hakkı olduğu gibi, partinin de, tüzüğünde yol gösterici maddelere uyması gerekmektedir.

Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 114 ve 115. maddelerinin ve/veya bu maddele-rde yer alan hususların, Talep Takririnde yer almadığı doğrudur. Talep Takririnin 13. paragrafında, Davacı tarafından Kurultay Divan Başkanlığı kararına yaptığı 3 itiraza yer verilmiş, bunun üzerine Davalı No.1 ve 2 tarafından dosyalanan Müdafaa Takririni-n 8. paragrafında, ön itiraz olarak, Tüzüğün 114 ve 115. maddelerine atıfta bulunulmuştur. Tüzüğün 114 ve 115. maddelerine dayanan taraf, Davalılar olduğundan, bu maddelere, Davacının Talep Takririnde spesifik olarak yer verilmemesi Talep Takriri veya Dava-cının davası açısından bir eksiklik teşkil etmez.

Bidayet Mahkemesinin kararında (Mavi 94), Talep Takririnin, Davacının dava sebebini ortaya koyduğu doğrultusundaki bulgusunda hata yoktur. İstinaf Edenlerin bu başlık altındaki 5. istinaf sebebi ret -ve iptal edilir.

2.Bidayet Mahkemesi, Davacının iç hukuk yollarını tüketmediği ve davanın mevsimsiz açıldığı iddialarını reddederek, iç hukuk yollarını tüketmek zorunda olmadığı ve/veya bunu Divan Başkanının yapması gerektiği doğrultusunda bulgu yap-makla hata etti.

Davalı, dosyaladığı Müdafaa Takririnde, Davacının Ulusal Birlik Partisinin Tüzüğünün öngördüğü tüm çarelere başvurmadan, özellikle Tüzüğün 114 ve 115. maddeleri altında parti meclisine müracaat ederek, parti meclisinin kararını temi-n etmeden, dolayısıyla iç hukuk yollarını tüketmeden, mahkemeye başvuramayacağını ileri sürmüştür.

Bidayet Mahkemesi kararında (Mavi 92), "Davacının iç hukuk yolunu tüketmek zorunluluğu yoktur ve/veya bunu yapacak olan Divan Başkanıdır. Bu hususta bu-lgu yaparım. Bu bulgum ışığında Davalı No. 1 ve Davalı No.2'nin Davacının Parti Tüzüğüne göre, iç hukuk yolunu tüketmediği ve/veya bu davanın mevsimsiz açıldığı iddiasının reddedilmesi gerekir" demiştir.

Davacı, Ulusal Birlik Partisinin 21.10.2012 ta-rihli Kurultayında, Kurultay Divan Başkanlığının, Davalı No.2'nin Parti Genel Başkanlığını kazandığı açıklamasına, Emare 11 yazı ile itiraz etmiştir. Bu yazıda Davacı iddiasını şu şekilde ifade etmiştir:

"Ulusal Birlik Partisi Kurultayında üye tam sayısı-nın
salt çoğunluğu oluşturduğunu Sn. İrsen Küçük'ün aldığı
704 oyla Genel Başkan olarak açıklanması ile ilgili
olarak, Parti Tüzüğünün 28. maddesinin "ilk turda
üye tam sayısının salt çoğunluğu sağlamadığı
halde" ilgili madde ile yorum yapma yetki-si yine
Parti Tüzüğünün 115. maddesine istinaden divanda
olmayıp parti meclisinde olduğu halde, Tüzük
hükümleri hiçe sayılarak açıklanmasına itirazım
olduğunu bildiririm."


Emare 3 yazı ile Davacıya verilen yanıtta, oy çokluğu ile Divan Başkanl-ığının görüşü şu şekilde ifade edilmiştir:

"1. Sn. Dr. Ahmet Kaşif parti tüzüğünün 28'inci
maddesine atıfta bulunarak parti Gelen Başkan
seçiminin Kurultayca gizli oyla ve üye tam
sayısının salt çoğunluğu ile seçilir iddiası,
diğer ada-y olan Sn. İrsen Küçük'ün almış olduğu
704 oyla Genel Başkan seçilemeyeceğini Genel
Başkan seçilebilmesi için Kurultay delege
sayısının salt çoğunluğu olan 714 oyla seçile-
bileceğini iddia etmektedir.
Söz konusu maddenin tümü-nü okuduğumuz zaman madde
2 adaydan fazla aday olması halindeki durumu
düzenlemekte ve madde aynen "ilk turda salt
çoğunluk sağlanamazsa seçim en çok oy alan 2
aday arasında yenilenir ve ikinci tur oylamaya
gidilir." hükmüne is-tinaden bu seçimlere ikiden
fazla adayın katılmamış olup 2 adayın katıldığını
göz önüne alıp en çok oy alan bir aday olduğundan
bu maddenin 2'den fazla adayın kurultaya katıldığı
durumları düzenlediği görüşüne varırız.

2. Sn. Dr. A-hmet Kaşif'in itiraz konusu yaptığı
28'inci maddenin Genel Başkanın Kurultayca gizli
oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile seçilir
hükmü uyarınca üye tam sayısının salt çoğunluğu
Kurultaya katılan üyelerin salt- çoğunluğu olarak
kabul edilir ve 1402 delegenin kurultaya katılıp
oy kullandığını kabul ettiğimiz zaman 1 adayın
kazanması için 702 oyun yeterli olduğu görüşüne
vararak 704 oy alan Sn. İrsen Küçük'ün Genel Başkan
- seçildiği kararına varırız.

3. Divan olarak Tüzüğün sadece 28'inci madde ile
yetinmeyerek tüzüğü bir bütün olarak ele aldığımız
zaman tüzüğün 20'inci maddesinin Kurultayda karar
yeter sayısının hazır bulunan üyelerin salt
- çoğunluğu olduğu hükmüne yer vermekte olup Divan
olarak bizde bu bulguya varırız. Keza Tüzüğün
21'inci maddesini de dikkate aldığımız zaman
toplantının açılması için üye tam sayısının salt
çoğunluğunu arayan bu- madde, karar vermek için ise
toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile
karar verilmesi şartını aramaktadır.
Divan olarak toplantı için üye tam sayısının salt
çoğunluğunun arandığı göz önünde bulunduğunda karar
- için de üye tam sayısının salt çoğunluğunun
aranmasının gerek tüzüğün ruhuna ve lafsına gerekse
de tüzüğün tümünün uygulanabilirliğine ters
düşmektedir.

4. Yukarıda belirtmiş olduğumuz hususlar Tüzüğün tümünü
dikak-te aldığımız zaman iki adayın katıldığı Genel
Başkanlık seçiminde katılan üyelerin salt çoğunluğu
olan 704 oyu alan Sn. İrsen Küçük'ün kazandığına
ilişkin kararımızı yineleriz.

5. Yine bu kararları verirken itiraz konusu ol-an Tüzüğün
115'inci maddesi de tarafımızca ele alınmış olup
tüzük maddeleri arasında herhangi bir boşluk olmadığı
cihetle Parti Meclisinin kararına gerek olmadığı ve
Divan olarak bu kararları almaya yetkili olduğumuza
- karar veririz."


İstinaf aşamasında 114. madde ile ilgili bir iddia ileri sürülmüş değildir. Tüzüğün 115. maddesi aynen şöyledir:

"Bu tüzük kurallarını yorumlama ve boşluk olması
halinde ilke kararı alma yetkisi Parti
Meclisi'nindir."


-
İstinaf Eden, konuyu mahkemeye intikal ettirmeden önce,
Davacının, parti meclisinin toplanmasını talep etmesi gerektiğini veya Tüzüğün 33(2) maddesi altında parti meclisinin toplanmasını sağlaması gerektiğini belirtmiş ve parti meclisinin 28. maddeye- getireceği bir yoruma istinaden Divan Başkanlığının kararının hatalı olduğu sonucuna varılması halinde, 21.10.2012 tarihinde Davalı No.2'yi parti Genel Başkanı ilan eden kararın iptal edilebileceğini ileri sürmüştür.

Aleyhine İstinaf Edilen ise, se-çim sonrası ile ilgili uygulanacak yöntemin Parti Tüzüğünün 26. maddesinin 6. fıkrasında yer aldığını, Davacının herhangi bir maddenin yorumu için parti meclisine müracaatına Tüzüğün imkan vermediğini, İstinaf Edenin Müdafaa Takririnde de, Davalı No.1 ve 2-'nin 28. maddenin yorumuna gerek olmadığına divanın karar verdiğinin yer aldığını, Davacının yaptığı itiraz neticesinde, Davacının Divan Başkanlığının parti meclisine gidilmesine gerek olmadığına dair kararını kabul ettiğini, bu durumda, Davacının Parti Tü-züğü altında yapacak başka birşeyi olmadığını ileri sürdü.

Tüzüğün 26. maddesinin 6. fıkrası aynen şöyledir:

"Sayım ve döküm herkese açık ve ara verilmeden
yapılır. Sayım ve döküm sırasında eşit oy çıkarsa
ad çekilerek sıra numarası- saptanır. İlgililer,
sayım ve döküm sonuçlarının ilanından başlayarak
iki gün içinde Kurultay Başkanlık Divanı'na itiraz
edebilirler. Başkan derhal Tasnif Komisyonu
Üyeleri'ni toplantıya çağırarak itirazı görüşür
ve iki g-ün içinde kararını, itiraz sahibine yazılı
olarak duyurur."


Burada, sayım ve döküm sonuçlarının ilanından başlayarak, 2 gün içinde, Kurultay Başkanlık Divanına itiraz edilebileceği yer alır. Nitekim Davacı, Emare 14 yazısı ile, sayımdan sonra -sayım neticesine itirazını yapmıştır. Tüzüğün 26(6) maddesi, Divan Başkanının böyle bir itiraz üzerine derhal Tasnif Komisyonu üyelerini toplantıya çağırması gerektiğini belirtmekle birlikte, bunun yapıldığı dosya içerisinde görülmemektedir. 6. maddedeki i-tiraz hakkının, oyların sayım ve dökümü ile ilgili olduğu ve Tüzüğün bu maddesinin, yani 28. maddenin yorumu ile ilgili bir müracaatı kapsamadığı açıktır.

115. madde, Tüzük kurallarına yorum gerektiği takdirde veya boşluk olması halinde, parti mecl-isinin ilke kararı alma yetkisi olduğunu ifade etmektedir. Davacı, Emare 11 itirazı ile, Divanın dikkatini 115. maddeye çekerek, 28. maddenin yorumunu yapma yetkisinin Divanda değil, parti meclisinde olduğunu hatırlatmış ve 28. maddenin olduğu şekli ile u-ygulanmasını istemiştir. Divan Başkanlığı, Emare 3 cevap yazısı ile, 28. madde ile ilgili olarak, 115. madde altında parti meclisinin kararına gerek olmadığını ve Divanın aldığı kararları almaya yetkili olduğunu bildirmiş, 28. maddeyi de, Kurultayda hazır -olan üyelerin salt çoğunluğu ile Genel Başkanın seçilebileceği doğrultusunda yorumlamıştır.

Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünde, Kurultayın yapıldığı aşamada, adaylardan birinin yorum talebiyle parti meclisine müracaat etmesini sağlayan veya seçimin sonuçlan-masından önce, yani seçim neticesi Divan Başkanlığınca açıklanmadan, parti meclisinin toplanmasını sağlayan ve parti meclisinin yorumunun temin edilmesi hususunda yol gösteren bir yöntem yer almamaktadır. Parti Başkanlığının Davalı No.2 tarafından kazanıl-dığı kararı Divan Başkanlığınca verildikten sonra, İstinaf Edenlerin iddia ettiği gibi, Divan Başkanlığının seçim sonucunu ilan eden kararının, parti meclisinin yapacağı bir yorum neticesinde iptal edilmesine olanak sağlayan bir madde de Tüzükte yoktur.

-Davacı, 28. maddenin yorumu ile ilgili itirazlarını Divan Başkanlığına yapmış ve Emare 3 yazı ile itirazları Divan Başkanlığınca reddedilmiştir. Davacının Divan Başkanlığına toplam 3 itirazı olmuştur. Davacının 21.10.12 tarihindeki Kurultayda, Divan Başkan-lığına itiraz etme dışında yapabileceği başka bir işlem olmadığı açıktır. Davacı yapabileceği itirazları Divan Başkanlığına yapmıştır. Davacının Emare 11,14 ve 5 yazılarda görülen itirazlarının tümü, Emare 3 yazı ile Divan Başkanlığınca reddedilmiştir.

- Tüm söylenenler ışığında, Davacının iç hukuk yollarını tüketmediğini ve/veya davanın mevsimsiz açıldığını kabul etmek mümkün değildir. Davalı No.1 ve 2'nin, Davacının Tüzükte belirlenen iç hukuk yollarını tüketmediği iddialarını reddeden Bidayet Mahkeme-sinin hata yaptığı kabul edilmez. Bu başlık altındaki 3. istinaf sebebi reddedilir.

Bidayet Mahkemesi kararına devamla (Mavi 92), "alternatif olarak" Emare 3 yazı ile Kurultay Divan Başkanlığının 28. maddesinin yorumlanmasında boşluk veya müphemiyet- olmadığına dair verdiği kararın, Davacının parti meclisine gitme olanağını kapattığını ve Divanın bu doğrultudaki kararının Davalı No.1 ve 2 tarafından Davacının parti meclisine müracaat etmesi gerektiği iddiasını yapmalarına estoppel teşkil ettiğini ifad-e etmiştir.

Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 2. bölümünde yer alan 18. maddeye göre, kurultay, partinin en yüksek organıdır.

Başkanlık Divanının görevi ise, Tüzüğün 22(3) fıkrasında yer alır:

"Başkanlık Divanı, gündemi uygulamak, görüşmeleri
yönetm-ek, toplantı düzenini sağlamak, düzeni
bozanlara karşı toplantıdan çıkarma dahil gerekli
müeyyideleri uygulamak, tutanağı düzenlemek, sayım
ve dökümü denetlemek ve tasnif sırasında veya
sonrasında yapılacak itirazları inceleyip karar-a
bağlamakla görevlidir."


Partinin en yüksek organını idare eden Kurultay Divan Başkanlığının, Tüzüğün 28. maddesi ile ilgili "parti meclisinin kararına gerek olmadığı" kararının, daha sonra Davalı No.1'in Davacıya parti meclisine müracaat e-tmesi gerektiğini ileri sürmesine karşı estoppel teşkil etmesi gerektiği görüşü doğru olmakla birlikte, Davalı No.1 ve 2'nin Müdafaa Takririnde Emare 3 yazı ile Divan Başkanlığının parti meclisinin kararına gerek olmadığı yer almasına rağmen, Davacı tarafı-ndan Davalı No.1 ve 2'nin Müdafaa Takririnden sonra dosyalanan Müdafayaa Cevap Layihasında Davacı, Davalı No.1 ve 2'nin, Davacının parti meclisine müracaat etmesi gerektiği iddiasını ileri sürmekten, estopped olduklarını ileri sürmüş değildir. Estoppel spe-sifik olarak layihalarda yer alması gereken bir husustur (Bak: Yargıtay/Hukuk 25/76, Yargıtay/Hukuk 33/77). Layihada estoppel oluştuğu iddiası ileri sürülmediği takdirde, bu hususta Mahkemenin bir bulgu yapması mümkün değildir. Bu durumda, müdafaaya cevap -layihasında Davacının estoppel oluştuğu iddiasına yer verilmedikten sonra, Bidayet Mahkemesinin estoppel bulgusunun hatalı olduğu kabul edilmelidir.

Bidayet Mahkemesinin estoppel kuralını yanlış uyguladığını ileri süren 4. istinaf sebebinde, İstina-f Edenler haklı olmakla birlikte, 3. istinaf sebebi reddedildiğinden sonuca bir etki yapmamaktadır.

3. Bidayet Mahkemesi, Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 28. maddesini yanlış yorumlayarak, genel başkan seçimi için aranan üye tam sayısının salt çoğu-nluğunun, Kurultay üyelerinin üye tam sayısının salt çoğunluğu olduğu doğrultusunda yorum yapmakla hata yaptı.

Davacı, Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 28. maddesine göre, Parti Genel Başkanının parti üye tam sayısının salt çoğunluğu ile seçilebileceğini,- Davalı No.1 ve 2 ise, Kurultayda hazır olan üye sayısının salt çoğunluğu ile seçilebileceğini ileri sürmektedirler.

Bidayet Mahkemesi Mavi 107'de, iki aday arasında gerçekleşecek seçimde, kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğu ile Genel Başkanın seçi-lebileceğine karar vermiştir.

Tüzüğün 28. maddesi aynen şöyledir:

"Parti Genel Başkanı, Kurultayca gizli oyla ve üye
tam sayısının salt çoğunluğu ile seçilir. İlk turda
salt çoğunluk sağlanamazsa, seçim en çok oy alan
iki aday arasında bir ha-fta sonra yinelenir ve
ikinci tur oylamaya gidilir. Bu takdirde en çok
oy alan aday Parti Genel Başkanı seçilir.

.............
Adayın tek olduğu hallerde seçim yapılmaz.
............. "


Bu istinaf başlığı altında, İstinaf Edenler tarafından ya-pılan muhtelif argümanların incelenmesi için, öncelikle 10/75 sayılı Siyasal Partiler Yasası'nın 12(8) maddesi ile Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 20 ve 21. maddelerinin ele alınması gerekir.

28. maddenin yorumunda, esas başlama noktası, 10/75 sayılı Siy-asal Partiler Yasası'nın 12. maddesinin 8. fıkrasıdır. Bu fıkra aynen şöyledir:

"Genel kongrenin toplantı yetersayısı, genel kongre
üye tam sayısının salt çoğunluğudur. İlk çağrı
üzerine toplantıda toplantı yetersayısı bulunamıyorsa
toplantı tarihind-en itibaren on beş gün içinde
yapılacak ikinci çağrı üzerine yer alacak ikinci
toplantıda, toplantı yetersayısı aranmaz. Genel
kongrenin karar yetersayısı, Yasada veya parti
tüzüğünde daha büyük bir sayı gösterilmediği hallerde,
hazır bulunan üyele-rin salt çoğunluğudur."


Parti tüzüklerinin bu maddede belirtilen konular ile ilgili muhteviyatlarının, Siyasal Partiler Yasası'nın bu fıkrasına uygun düzenlenmesi gerekmektedir. 10/75 sayılı Siyasal Partiler Yasası Resmi Gazete'de yayınlandığı 31.5.197-5'de yürürlüğe girmiştir. Ulusal Birlik Partisi Tüzüğü ise 11.10.1975'de kabul edilmiştir.

Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 20 ve 21. maddeleri aynen şöyledir:


"20. Kurultayın gündemi Parti Meclisi'nce düzenlenir.
Kurultayın Olağanüstü toplantı g-ündemi çağrıyı
yapan organca düzenlenir. Kurultayda karar yeter
sayısı, hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğudur."

"21. Kurultay, Genel Sekreter'in yapacağı yoklamadan
sonra üye tam sayısının salt çoğunluğunun mevcudu
ile aç-ılır. İlk çağrı üzerine salt çoğunluk
sağlanamadığı takdirde toplantı onbeş gün
ertelenir. İkinci çağrı üzerine yapılacak
toplantıda yeter sayı aranmaz ve katılacak
üyelerle yetinilir.

Olağanüstü Kurultay'da da yöntem ayn-ıdır."


10/75 sayılı Yasa'nın 12(8) fıkrası, ilk olarak kurultayın toplantı yeter sayısını belirlemektedir. Toplantı yeter sayısı, kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğu olarak belirtilmiştir. Yasa'nın 12(2) fıkrasında, Kurultay üyelerinin nasıl s-eçileceğinin, Parti Tüzüğü ile saptanacağı yer alır.

Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 17. maddesi, kurultayın seçilmiş üyelerle, doğal üyelerden oluştuğunu belirtir ve bunların kimlerden meydana geldiği, maddenin 1 ve 2. fıkralarında yer alır.

Kurul-tay üye sayısının 1427 olduğu taraflarca kabul edilmektedir. Bu durumda, Kurultayın toplantı yetersayısı, 21.10.2012 tarihinde, 1427'nin salt çoğunluğu, yani 714 idi.

Yine Yasa'nın 12(8) fıkrasında, kurultayın karar yeter sayısının, hazır bulunan üyeleri-n salt çoğunluğu olduğu ifade edilmekte, istisna olarak, Yasa'da veya Parti Tüzüğünde daha büyük bir sayı gösterildiği hallerde, bu çoğunluğun daha yüksek tutulabileceği ifade edilmektedir.

İstinaf Eden, Yasa'da kullanılan "sayı" kelimesinin Parti Tü-züğünün ilgili maddesine bir rakam konulmasını gerektirdiğini ileri sürmüştür. Tüzüğe bakıldığı zaman, gerek toplantı gerekse karar yetersayısı ile ilgili 20, 21, 33, 41, 47, 49, 53, 54, 65, 77, 83 ve 117. maddelerinin hiçbirinde bu yetersayı rakamsal olar-ak belirlenmiş değildir. 117. maddede yer alan "üçte ikisinin oyu ile" kelime dizisi somut bir rakam olarak kabul edilemez. Bu kelime dizisi ancak bir oran belirlemektedir ve hazır olacak olan üye sayısına göre bu oran kullanılarak bir rakam ortaya çıkarı-lmaktadır.

Esasen Tüzükte, muhtelif maddelerde yetersayı kelimesi kullanılmakta, ancak yetersayı rakam ile belirtilmemektedir. Bunun nedeni, tüm bu kurulların üye sayısının değişken olmasındandır. Tüzüğün 59. maddesi, Köy ve İlçe delege sayısının,- 60. madde ise Kurultay delege sayısının ne şekilde tespit edileceğini izah etmektedir. Madde 60 aynen şöyledir:

"Kurultay Delege sayısı, son genel seçimlerde,
partinin köy veya mahalle birimlerinde almış
olduğu her yüz oya kadar bir delege esasına
- göre saptanır. Artan oylar elli sayısından bir
fazla olması halinde tama iblağ edilir."


Kurultay delege sayısının değişken olması nedeniyle, 10/75 sayılı Yasa'nın madde 12(8)'de ifade edildiği şekliyle, karar yetersayısının rakam olarak ifade edi-lmesi mümkün değildir. İstinaf Edenlerin, madde 12(8) maksatları için, Tüzükte, hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğundan daha yüksek bir sayı gösterilebilmesi için bu sayının bir rakam olarak belirtilmesi gerektiği iddiasına itibar edilmesi mümkün değild-ir. Madde 12(8) de yasa koyucu tarafından ifade edilen, parti tüzüğünde, arzu edildiği takdirde, karar yetersayısının, hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğundan daha yüksek bir değere çıkarabileceğidir. Kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğunu teşkil e-decek rakamın, kurultayda hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğundan daha yüksek olabileceği tartışılmayacak kadar açıktır.

10/75 sayılı Siyasal Partiler Yasası, siyasi partilere, madde 12(8) ile tüzüklerinde kurultay karar yetersayısını hazır bulunan üye-lerin salt çoğunluğundan daha yüksek bir orana çekme hakkını açıkça tanımıştır.

Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünde, madde 20'de, kurultayda karar yetersayısı hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğu olarak belirlenmiştir. 28. madde ise, parti genel başkanının -kurultay tarafından gizli oy ile, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile seçileceğini belirlemektedir. Tüzüğün 20. maddesi genel olarak kurultayda alınacak kararlar için gerekli karar yetersayısını belirlemektedir. 28. madde ise genel başkanın seçimi ile ilg-ili özel düzenleme içermekte ve 10/75 sayılı Siyasi Partiler Yasası ile uyumlu bir şekilde, parti başkanı seçimi için özel karar yetersayısı belirlemektedir. 10/75 sayılı Siyasal Partiler Yasası'nın 12(8). maddesine uygun olarak kaleme alınan Ulusal Birlik- Partisi Tüzüğünün 28. maddesinde özel bir yetersayı konmuştur; bu yetersayı, Partinin Genel Başkanının seçimi için münhasır olarak belirlenmiştir ve Parti Genel Başkanının seçimi için kurultayın üye tam sayısının salt çoğunluğu elde eden kişinin parti baş-kanı seçileceğini izah etmektedir. Madde 28'in bu doğrultuda yorumlanmasının Tüzüğün bu maddesini ultra vires yaptığı iddiasına itibar edilmesi mümkün değildir. Tüzüğün yukarıdaki yorumu, 10/75 sayılı Yasa'nın 12. maddesi ile uyumludur.
Madde 28'de y-er alan gizli oy kelime dizisi, oy kullanan kişilerin niteliklerini veya sayılarını belirlememekte, sadece oyların ne şekilde kullanılacağını izah etmektedir. Gizli oy kullanacak kişilerin Kurultayda ancak hazır olan kişiler olabileceğinden hareket ederek,- Parti Genel Başkan seçimi maksatları için kurultayda gizli oy kullanacak üyelerin, yani hazır olanların salt çoğunluğu ile parti başkanının seçilebileceği iddiasını da kabul etmek mümkün değildir.

İstinaf Edenler, 28. madde altında Genel Başkan seçimin-de ikiden fazla aday olmaması halinde, en çok oy alan iki aday arasında ikinci tur oylamanın yapılamayacağından , 2. tur oylama yapılmasının mümkün olmadığını da ileri sürmüşler ve 2. tur oylamanın ancak 3 aday veya fazlası bulunduğu zaman uygulanabileceği-ni iddia etmişlerdir.

28. maddenin son cümlesinde "Adayın tek olduğu hallerde seçim yapılmaz" ibaresi yer almaktadır. 28. maddenin ilk kısmında ise, "ilk turda salt çoğunluk sağlanamazsa seçim en çok oy alan iki aday arasında bir hafta sonra yinelenir ve- ikinci tur oylamaya gidilir" denmiştir.

Tüzüğün 28. maddesi altında seçimde ikiden fazla aday olması halinde, sadece en çok oy alan iki aday için 2. tur oylama yapılması gerektiği açıktır. Aday sayısı sadece iki olduğu zaman tüzükte farklı bir yöntem uy-gulanacağı ifade edilmemiştir. Adayların sadece 2 kişi olması halinde ve adaylardan birinin üye tam sayısının salt çoğunluğunu sağlayamaması halinde, çoğunluk sağlayamayan adayların, 28. maddeye göre, iki adaydan birinin kazanabilmesi için, 2. tur oylamaya- gidilmesi gerekmektedir. Başka aday bulunmaması, Davacı ve Davalı No.2'nin 21.10.2012 tarihli Kurultayda "en çok oy alan iki aday" kapsamından çıkarmamaktadır ve 2. tur oylama yapılmasına 2 aday olması halinde de engel yoktur. Dolayısıyla, Parti Genel Ba-şkanlığına sadece 2 aday bulunması halinde de 28. maddenin uygulanacağına ve adayların herhangi birinin üye tam sayısının salt çoğunluğuna ulaşamaması halinde, 2. tur oylama yapılması gerektiğine karar vermekle Bidayet Mahkemesi hata yapmamıştır.

Net-ice itibarıyla, madde 28'e göre, Ulusal Birlik Partisi genel başkan seçiminde uygulanması gerekli karar yetersayısının kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğu olması gerektiğine karar veririz. Kurultayda hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğu ile Genel Ba-şkan seçilmesine Tüzüğün 28. maddesi cevaz vermemektedir. 2. tur oylama yapılması halinde ise, 28. maddeye göre en çok oy alan aday, partinin Genel Başkanı seçilmiş olacaktır.

Bidayet Mahkemesi sonuç olarak parti başkanının kurultay üye tam sayısının sal-t çoğunluğu ile seçilmesi gerektiği ve dolayısıyla 21.10.2012 tarihindeki Kurultayda Davalı No.2'nin Parti Genel Başkanı seçilme kararının Ulusal Birlik Partisi Tüzüğüne aykırı olduğu ve esasen Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanının seçilemediği bulgusunda- hata yoktur. İstinaf Edenlerin, bu başlık altında 6'dan 13'e kadar sıralanan istinaf sebeplerinin tümü ret ve iptal edilir.

4.Bidayet Mahkemesi, Davalı No.2'nin Genel Başkan seçildiğine dair kararı iptal eden ve 10 gün içerisinde, 21.10.2012 tarihl-i kurultayın tekrarlanmasına ve/veya 2. tur oylamaya gidilmesine ilâm şeklinde emir vermekle hata yaptı.

Yukarıda izah edildiği gibi, Davalı No.2'nin 21.10.2012 tarihli Kurultayda, Kurultay Divan Başkanlığı tarafından Genel Başkan ilan edilmesi Ulusa-l Birlik Partisi Tüzüğüne aykırı olarak gerçekleşmiştir. 28. madde, ilk turda adayların birinin üye tam sayısının salt çoğunluğunu elde etmediği takdirde, 2. tur oylama yapılmasını öngörmektedir.

İstinaf Edenler, Bidayet Mahkemesinin Davalı No.2'nin başk-an seçildiğine dair kararın iptaline ve/veya 10 gün içerisinde ikinci tur oylamaya gidilmesine ilam şeklinde emir vermekle (declaratory judgement) yargı yetkisini aştığını veya hata yaptığını ileri sürmüşlerdir.


Bidayet Mahkemesinin kararının 1. pa-ragrafında yer alan ve Davalı No.2'nin Genel Başkan seçildiği kararının Parti Tüzüğüne aykırı olduğunu belirten kısmı açıkça bir tespit kararıdır. 2. paragraftaki emir de, Kurultay Divan Başkanlığının Davalı No.2'yi Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı ilan- eden kararını iptal etmektedir. Burada bir iptal kararı vardır. 3. paragrafdaki iki aday arasındaki seçimin 21.10.2012 tarihindeki aynı kurultay delegelerinin katılımıyla tekrarlanması ve/veya 2. tur oylamaya gidilmesi gerektiğine dair karar da bir tespit- kararı niteliğinde olmakla birlikte, 2. tur oylamanın 10 gün içerisinde yapılmasını emreden kısmı emredici bir emir (Mandatory) mahiyetindedir.

İstinaf Edenler, Bidayet Mahkemesinin verdiği tespit kararlarını vermeye yetkisi olmadığını, devamla, her hal-ükârda Yargıtay/Hukuk 175/2012 'de Yargıtayın kararı ışığında, Bidayet Mahkemesinin bir tespit kararı vermeye yetkisi kalmadığını, Bidayet Mahkemesinin tespit kararı ile birlike emredici emir vermeye yetkisi bulunmadığını ileri sürmektedirler.

Aleyhine İ-stinaf Edenler ise, Bidayet Mahkemesinin verdiği emirleri vermeye yetkili olduğunu savunmuşlardır.

9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 49. maddesinde, hukuk yetkisi kullanan bir mahkemenin, başka hal çaresi talep edilip edilmemesine bakılmaksızın bağlayıcı- tespit kararı verme yetkisine sahip olduğu açıkça yer almaktadır. Aynı şekilde Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 27 nizam 4 altında da mahkeme bağlayıcı tespit kararı verebilmektedir.

Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 140-141/2011 (D.39/2012)'de hangi -koşullarda tespit kararı verilebileceği Yargıtay tarafından izah edilmiştir.

Bir hakkın varlığının tespiti için, hukuk yetkisi kullanan her mahkemenin tespit kararı vermeye yetkisi vardır. Yargıtay/Hukuk 22/1993 (D.4/94)

Ulusal Birlik Partisi Tüzüğü, -Kurultayda aday olan Davacıya, adayların herhangi birinin aldığı oy sayısının kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğunun olmaması halinde, seçim neticelenmediği gerekçesiyle 2. tur oylamaya gitme hakkını vermektedir. Dolayısıyla Yargıtay/hukuk 175/2012(-D.47/2012)'
deki kararda, işbu dava, "Kaza Mahkemesinde ikame edilen bir hukuk davası" olarak kabul edildikten sonra, bu davada, madde 49 altında, Davacının bir hakkının tespiti için karar vermeye Bidayet Mahkemesinin yetkili olduğunu kabul ederiz.

-Yargıtay/hukuk 175/2012 (D.47/2012)'de Yargıtay siyasal partilerin birer özel hukuk kişisi olduğuna karar vermiştir. Bunun ötesinde, kararda, siyasal parti kararlarının sadece geçerli veya geçersizliğine karar verilebileceği yer almamıştır. İstinaf Edenle-rin iddia ettikleri şekilde bulgu yapılmış değildir ve Bidayet Mahkemesine karar verirken herhangi bir sınır getirilmemiştir. Bu durumda, Bidayet Mahkemesinin Yargıtayın koyduğu sınırı aştığından söz edilemez.

Bidayet Mahkemesi, kararının sonunda verilen- emirlerin sıralamasında 3. paragrafta, hem ikinci tur oylama yapılması gerektiği hususunda tespit kararı vermiş, hem de 2. turun 10 gün içerisinde yapılmasına emir vermiştir. Bidayet Mahkemesi tespit kararı ile birlikte, bir de emredici bir emir vermeyi u-ygun görmüştür. Bidayet Mahkemesinin emredici bir emir verme yetkisini, 6. başlık altında incelemek daha uygun olacaktır.

Bu nedenlerle, Bidayet Mahkemesi, tespit kararı niteliği taşıyan bir karar vermekle hata yapmamıştır. Dolayısıyla, İstinaf Edenle-rin 1,14 ve 18 istinaf sebepleri bu başlık altında reddedilir.

5. Bidayet Mahkemesi, geçerliliğini yitirmiş olan 21.10.2012 tarihli Ulusal Birlik Partisi Kurultayını, tekrar Kurultay veya ikinci tur yapma konusunda yetkili kılmakla ve/veya artık kur-ultay üyesi olmayan kişilerin oy kullanmasına ve halen delege olan kişilerden bazılarının oy kullanmamalarına olanak sağlayacak şekilde emir vermekle hata yaptı.


Bidayet Mahkemesi, kararında, 21.10.2012 tarihinde yapılan Ulusal Birlik Partisi Kurult-ayında, ilk turda "iki adaydan hiçbiri Tüzüğün öngördüğü oy oranına ulaşamadığından iki aday arasındaki seçimin 21.10.2012 tarihindeki aynı kurultay delegelerinin katılımıyla .... tekrarlanmasına ve/veya ikinci tur oylamaya gidilmesine" emir verdi. Bidaye-t Mahkemesi 21.10.2012 tarihli Ulusal Birlik Partisi Kurultayını tekrar kurultay veya 2. tur yapma konusunda yetkili kılmış değildir. Sadece aynı kurultay delegelerinin katılımıyla oylama yapılmasına emir vermiştir.

İstinaf Edenler, Bidayet Mahkemesinin -bu doğrultuda emir vermeye yetkisi olmadığını ve hata yaptığını ileri sürmekte, 21.10.2012 tarihinde yapılan Kurultayda parti meclis üyelerinin seçiminin de yapıldığını, parti meclis üyelerinin seçimi ile ilgili bir itiraz yapılmadan o seçimin sonuçlandığı-nı, netice itibarıyla, parti meclisinde 26 isim değiştiğini, bu durumda Bidayet Mahkemesinin 21.10.2012 tarihinde delege olanların katılımı ile 2. tur oylama yapılmasına emir vermesinin hatalı olduğunu ileri sürdüler.

Aleyhine İstinaf Edilen ise, Bidayet- Mahkemesi tarafından verilen emrin doğru olduğunu, parti başkanı seçimi ile ilgili kurultayın bitmediğini ve 2. tur oylamada aynı delegelerin oy vermesinin doğru olduğunu ileri sürdüler.

Tüzüğün 28. maddesine bakıldığı zaman, 2. tur oylamaya gidilmesi h-alinde, 2. tur oylamada oy verecek üyeler ile ilgili herhangi bir ifade olmadığı görülür.

Tüzüğün 30. maddesi, parti meclisinin oluşumunu izah eder ve parti meclisinin 50 üyesinin kurultayda seçileceğini belirler. Nitekim 21.10.12 tarihli kurultayda part-i meclis üyelerinin seçimi yapılmış ve sonuçlanmıştır. Bidayet Mahkemesi huzurundaki şahadete göre, parti meclisinde 26 isim değişmiştir.

Bu durumda, 21.10.2012 tarihli Kurultayda, Genel Başkan seçiminde oy kullanan parti meclis üyeleri ile aynı tarihli -Kurultayda seçilmiş olan parti meclis üyeleri arasında fark vardır. Parti Tüzüğünde Genel Başkanın seçilememesi halinde 1 hafta sonra 2. tur oylama yapılacağı yer almakla birlikte, 1 hafta sonra yinelenecek seçimde meclis üyelerinin değişmesi halinde, yapı-lacak oylama ile ilgili herhangi bir kural Tüzükte yoktur. Genel kaide, oy verilecek tarihte, Tüzüğün 17. maddesinde sıralanan kurultay üyelerinin oy kullanmalarıdır. Farklı bir uygulama olabilmesi için, bunun Tüzükte açıkça belirtilmiş olması gerekirdi.- Meclis üyesi vasfı taşıyan kişilerin belirtilecek koşullarda oy kullanma haklarının olmadığı açıkça ifade edilmediği takdirde, 21.10.2012 tarihinde yeni parti meclisi üyesi olarak seçilen kişilerin, seçildikleri tarihten sonra, 2. tur oylama yapılması hal-inde, oy kullanmalarının engellenmesi mevcut Tüzük altında mümkün değildir.

28. maddeye istinaden, bir hafta sonra yapılabilecek 2. tur oylamada, oylama tarihinde, Tüzük gereği kurultay üyesi olan kişilerin tümünün de oy kullanma hakları vardır.

- Paralellik kurmak amacı ile 5/76 sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasası'na bakıldığı zaman, bu Yasa'nın 11 ve 139(2) maddeleri Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılan geçerli oy sayısının yarıdan bir fazlasını bir adayın almaması halinde, oy verme gününü izley-en ilk Pazar günü, en çok oy alan iki aday arasında yeniden seçim yapılacağını belirtmektedir. Madde 49(5)'e göre, sandık seçmen listelerinin kesinleşmesinden sonra, seçim bitmesine kadar seçmen listelerinde değişiklik yapılamaz. Seçim yapıldıktan sonra, s-eçim dönemi bittiği için, 1 hafta sonra yapılacak 2. tur oylama öncesi sandık seçmen listeleri değişebilmektedir. Esas olan, oy verme tarihindeki seçmenlerin oy kullanmasıdır.

Ulusal Birlik Partisi Kurultayında da, kurultayın yapılacağı tarihte oy- verecek kişilerin oy kullanılacak olan tarihte kurultay üyesi vasfını taşıyan kişiler olmaları gerekir.

Tüm söylenenler ışığında, Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünde bu konu ile ilgili bir düzenleme yokluğunda, 21.10.2012 tarihli Kurultayda oy veren tüm üye-lerin, 2. tur oylama maksatları için de, parti meclisi üye niteliğini yitirdikleri halde oy verme niteliklerinin devam ettiğini kabul etmek mümkün değildir.

Bu nedenle, Bidayet Mahkemesinin, 2. tur oylamada, 21.10.2012 tarihinde oy kullanan aynı delegel-erin oy kullanmasına emir vermekle hata yaptığı kabul edilmelidir.
Bidayet Mahkemesi, 21.10.2012 tarihli Ulusal Birlik Partisi Kurultayında oy kullanan kişilerin aynen ve/veya 21.10.2012 tarihli parti meclis seçimi neticesinde halen kurultay üyesi olm-ayan kişilerin de 2. tur oylamada oy kullanmalarına emir vermekle ve halihazırda delege seçilmiş kişilerin oy kullanamamalarına olanak sağlayacak şekilde emir vermekle hata yapmıştır.
Bu durumda, İstinaf Edenler 14. istinaf sebebinde haklıdırlar.

-6.Bidayet Mahkemesi, ilâm kararı ile birlikte, emredici emir vermekle ve/veya 21.10.2012 tarihli Kurultayın 10 gün içerisinde tekrarlanmasına ve/veya 2. tur oylamaya gidilmesine emredici emir vermekle, yargı yetkisini aştı ve/veya hata yaptı.

Bidaye-t Mahkemesi, 2. tur oylama yapılması gerektiğine dair tespit kararına ilaveten, 2. tur oylamanın 10 gün içerisinde tekrarlanmasına veya 2. tur oylamaya 10 gün içinde gidilmesine emir vermiştir.

Bidayet Mahkemesi, 2. tur oylamanın yapılması gerektiğine da-ir bir tespit kararı kapsamında karar vermemiş, bunun yerine, 10 gün içerisinde 2. tur oylamaya gidilmesi için emredici emir niteliğinde bir emir vermiştir.

Hukuk yetkisi kullanan her mahkeme, 9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41. maddesi altında sü-rekli ve emredici bir men'i müdahale emri verebilir. Bidayet Mahkemesinin de dolayısıyla emredici bir emir verme yetkisi vardır.

Emredici bir emir verme yetkisi mahkemeler tarafından çok istisnai hallerde kullanılmalıdır. Bu yetki ile ilgili Halsb-ury's Laws of England 5th edition vol.11 sayfa 377'de şu görüşe yer verilmiştir:
"Where the injury done to the claimant cannot be
estimated and sufficiently compensated for by damages,
or is so serious and material that the restoration of
things -to their former condition is the only method
whereby justice can be adequately done, or where the
injury complained of is in breach of an express
agreement, the court will exercise its jurisdiction
and grant a mandatory injunction, even though the
expe-nse and trouble of obeying the injunction will
be far in excess of any sum which could reasonably
be awarded by way of damages."

(Davacıya yapılan zararın hesaplanamayacağı veya davacının tazmin edilemeyeceği durumlarda veya zararın o kadar ciddi ve -materyal olması nedeniyle ancak eski duruma gelinmesi ile adaletin yapılacağı.......... durumlarda Mahkeme emredici emir verebilir.)


Hukuk/İstida 29/1973'de ve Yargıtay/Hukuk 18/2011 (D.15/2011)'de ifade edildiği gibi;

"Bir men'i müdahale emri g-eçici veya ebedi oluşu
bir tarafa, ya bir şeyin yapılması hususunda
verilen bir emirdir (Mandatory) ya da bir şeyin
yapılmaması hususunda verilen bir emirdir.
(Prohibition)"


Yargıtay/Hukuk 38/2003 (D.4/2005)'de emredici emir -verilebileceği, bunun mahkemenin takdir yetkisinde olduğu, ancak kanunsuz bir işlemin yapılması için emredici emir verilemeyeceği kabul edilmiştir.

Bu kararda "....... Pride of Derby And Derbyshire Angling Ass. Ltd. and another v British Celanese L-td. and others davası (bak: (1953) 1AER. 179) gösterilebilir. Bu davada da sayfa 197-198 de aynen şöyle denmişti:

"Equally, of course, the court will not impose on
a local authority, or on anyone else, an obligation
to do something which- is impossible, or which can
not be enforced or which is unlawful. "

denmiştir.
Tespit kararı veren bir mahkemenin, verdiği tespit kararını, men'i müdahale emirleri gibi başka emirlerle destekleme ihtiyacını duyabileceği 'The Declaratory Judgment -I. Zamir 1962 sayfa 3'de izah edilmiştir:

"But, though the defendant is assumed to have respect
for the law, Justice does not rely on his decency
alone. A declaration made by the court is not a mere
opinion devoid of legal effect: the controversy
-between the parties is thereby determined and becomes
a res judicata. Hence, if the defendant subsequently
acts contrary to the declaration, his act will be
unlawful. The plaintiff may then again resort to the
court, this time for damages to compens-ate him for
loss suffered or for a decree to enforce his declared
right. Apprehensive of such consequences, the
defendant will usually yield to the declaratory
judgment. Where, however, the plaintiff has good
ground to fear that the declaration wi-ll not be
strictly observed, he may in cases in which he is
entitled to executory relief claim together with
the declaration an award of damages, an order of
specific performance, an injunction etc."


(Bir davalının adalete saygısı olduğu kabu-l edilmekle birlikte, sırf onun iyi niyetine dayanılmaz. Tesbit kararı hukuki sonucu olmayan salt bir düşünce değildir, tespit kararı ile tarafların arasındaki ihtilaf sonuçlandırılır ve konu res judicata olur. Dolayısıyla, davalı daha sonra tespit karar-ında yer alan hususların aksini yaparsa, bu hareketi kanunsuz olur. Bu durumda, davacı tekrar mahkemeye müracaat ederek düçar olduğu zararı talep edebilir veya tespit edilen hakkının icra edilmesini talep eder. Böyle sonuçlardan tedirgin olan bir davalı te-spit kararına uyar. Ancak davacının tespit kararına uyulmayacağı konusunda iyi bir gerekçeye dayalı endişesi olması halinde, hakkı olduğu hallerde, tespit kararı ile birlikte tazminat, aynen ifa emri veya meni müdahale emirleri gibi çareler için de başvuru-r.)

Yine mahkemelerin emredici bir emir vermesi halinde, bu emrin nasıl uygulanacağı ile ilgili Halsbury 3rd. Edition, volume 22 , Sayfa 795'de şu görüş yer alır:

"If a mandamus, or a mandatory order, injunction
.........is not complied wit-h, the court or a judge,
besides or instead of proceeding against the disobedient
party for contempt may direct that the act required
to be done may be done so far as practicable by the
party by whom the judgment or order has been obtained,
or som-e other person appointed by the court or judge,
at the cost of the disobedient party, and, upon the
act being done, the expenses incurred may be
ascertained in such manner as the court or a judge
may direct, and execution may issue -for the amount so
ascertained, and costs."


(Emredici bir emre uyulmadığı takdirde, mahkemeye
saygısızlık (contempt) ile ilgili prosedür dışında,
mahkeme masraflarının itaat etmeyen tarafca ödenmesi
kaydıyla, mahkeme yapılması ger-eken işlem lehine hüküm
verilen tarafın ve/veya mahkemenin tayin edeceği
bir 3. kişinin yapmasına emir verebilir. İşlemin yapılma-
sından sonra işlemin yapılması için düçar kalınan
masraf için itaatsızlık yapan taraf aleyhine icraya
- gidilir.)


Bidayet Mahkemesi, seçimin 2 aday arasında tekrarlanması ve/veya ikinci tur oylamaya gidilmesine bir tespit kararı vermeyi yetersiz bulmuş ve bunun yapılması için 10 günlük bir süre koyarak, emredici emir mahiyetinde bir emir vermeyi u-ygun görmüştür.

Bidayet Mahkemesinin tespit kararı yanında, emredici emir vermeye yetkisi olduğu kabul edilmelidir.

Davacı, Talep Takririnin 17C fıkrasında Bidayet Mahkemesinden iki emredici emir talep etmiştir. Birinci olarak, 2. tur oylamada 21.10.20-12 tarihli kurultay delegelerinin yer almasına yönelik emir verilmesini talep etmiş, ikinci olarak, 2. tur oylama için Bidayet Mahkemesinin tarih tespit etmesini talep etmiştir. Kurultay delegeleri ile ilgili verilen emir, 5. başlık altında incelenmiştir.
-
Müdafaa Takririnde Davalı No.1 ve 2, emredici emir verilmesini gerektirecek olgular ve unsurların bu davada mevcut olmadığını, 2. tur oylamaya gidilmesine emir vermenin Ulusal Birlik Partisi tüzel kişiliğine, örgütüne, çalışanlarına, faaliyetlerine, içiş-lerine müdahale olacağını ve Ulusal Birlik Partisini çalışamaz hale getireceğini ve dolayısıyla talep edilen emirlerin verilemeyeceğini ileri sürmüştür.

Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 28. maddesinde, ilk oylamada Parti Genel Başkanın seçilememesi halinde-, 1 hafta sonra 2. tur oylama yapılması gerektiği yer almaktadır. 21.10.2012 tarihli Kurultayda, Davalı No.2'nin ilk tur oylama neticesinde kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğunu temin edememesine karşın, Ulusal Birlik Partisinin Genel Başkanı seçildi-ği açıklanmıştır. 5 kişilik Divan Başkanlığı, oy çokluğuyla bu doğrultuda karar vermiştir. Verilen karar, yukarıda söylenenler ışığında yanlıştır ve Bidayet Mahkemesinin Divan Başkanlığının bu kararının iptal edilmesi doğrultusunda verdiği kararda herhangi- bir hata yoktur.

21.10.2012 tarihindeki Kurultayda alınan Emare 1 kararın yanlış olduğu kabul edildiği cihetle, Davalı No.2 Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı seçilememiştir. Bu durumda, Ulusal Birlik Partisinin Genel Başkanı yoktur. Davalı No.1 Ulusal -Birlik Partisinin, Genel Başkanını seçmesi gerekmektedir. Bidayet Mahkemesi, Genel Başkanın seçilmesi için 10 gün içerisinde 2. tur oylamaya gidilmesine emir vermiştir. Ulusal Birlik Partisi Tüzüğü, 1. tur oylamada kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğu-nun bir aday tarafından elde edilmemesi halinde, yöntemin ne olacağını açık bir şekilde belirlemektedir. Hukuk yetkisi kullanan her mahkemenin emredici emir vermeye yetkisi olduğu yukarıda da ifade edilmiştir. Bu durumda, Bidayet Mahkemesinin 2. tur oylam-anın yapılmasına karar verme ve bunun yapılması için bir süre verme yetkisi bulunduğu kabul edilmelidir.

Ancak bir mahkeme, emredici bir emir verip vermeme konusunu tezekkür eder ve takdir hakkını kullanırken, vereceği emrin denetlenebilir olup olmadığın-ı da göz önünde bulundurması gerekir. Davalı tarafından uygulanmadığı takdirde, Davalı dışında kişiler tarafından uygulatılamayacak konularda, emredici emir vermekten kaçınılmalıdır.

Siyasal bir partiye, tüzüğü gereği, kurultay toplantısı yapması yön-ünde verilecek bir emir, mahkeme tarafından denetlenebilecek türden bir emir midir? Mahkeme emredici bir emir verdiği takdirde, verdiği emre uyulmaması halinde, uygulayacağı müeyyide yanında, verdiği emri başkaları vasıtasıyla uygulatma gücü olmalıdır.

- Siyasal bir partinin, tüzüğü gereği, yapması gereken kurultay toplantısı için çağrı yapılmasına emir verilmesi ve böyle bir emre uyulmaması halinde, itaatsizlikten dolayı uygulanabilecek müeyyidelere ilaveten mahkemenin başka kişiler vasıtasıyla kurult-ayın toplanmasını sağlaması mümkün değildir. Davalı ve Davalı dışında 3. kişiler vasıtasıyla uygulatıla-mayacak emirleri emredici emir (mandatory) şeklinde verme yönünde, mahkemelerin takdir yetkilerini kullanmamaları gerekir.

Her halükarda, bir huku-k devletinde, demokratik ilkelere uygun hareket etmekle yükümlü olan ve demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez öğeleri olarak tanımlanan siyasal partilerin iç bünyelerindeki işlem ve faaliyetlerine, kanuna aykırı işlem yapılmadığı takdirde, mahkemeler tar-afından müdahale edilmemesi de tercih edilmelidir.

Başkanlık seçimini sonuçlandıramayan Davalı No.1 Partinin, bu sorunlarını ne şekilde çözeceği, Parti Tüzüğünde açıkça gösterilmektedir. Partinin yetkili organlarının, Tüzüğün 28. maddesinin gös-terdiği süre içerisinde ve gösterdiği yöntemle seçimin neticelendirilmesi için gerekli kararları almaları gerekir. Davalı No.1 kendi bünyesindeki Tüzüğünün 28. maddesinde belirtildiği şekilde hareket etmelidir; yapılacak işlere de, Davalı No.1 Ulusal Birli-k Partisinin yetkili organları, Parti Tüzüğüne uygun şekilde karar vermelidirler.

Bu nedenle Bidayet Mahkemesinin, 10 gün içerisinde 2. tur oylama yapılması doğrultusunda emredici bir emir vermekle takdir hakkını hatalı kullandığını kabul ederiz v-e 10 gün içerisinde 2. tur oylamanın yapılması doğrultusunda verilen Bidayet Mahkemesinin emrini iptal ederiz.

Huzurumuzdaki istinafta, Davalı No.2'yi Parti Genel Başkanı ilan eden kararı iptal eden Bidayet Mahkemesinin kararını onaylarız. Bu noktad-a, parti yetkili kurullarının, Parti Tüzüğünde belirtildiği şekilde hareket etmeleri gerektiğine dair tespit kararı vermekle yetinilmelidir.

Dolayısıyla, İstinaf Edenler, Bidayet Mahkemesinin 10 gün içerisinde 2. tur oylama yapılmasına emredici emi-r vermekle hata yaptığına dair istinaflarında haklıdırlar. İstinaf Edenlerin kısmen 1. ile 16 ve 17. istinaf sebepleri kabul edilir.

7. Bidayet Mahkemesi, davanın tüm koşulları ışığında, dava masraflarını Davalılar (Davalı No.1 ve 2) tarafından ödenm-esine emir vermekle hata yaptı.

Bidayet Mahkemesi dava masraflarını, Davalı 1,2,3,6 ve 7 aleyhine vermiştir. İstinaf Edenler, Bidayet Mahkemesinin bu tür bir davada, dava masrafı vermekle hata yaptığını ileri sürmüşlerdir.

Dava masrafları, Bi-dayet Mahkemesinin takdirinde olan bir husustur. Bidayet Mahkemesi takdirini yanlış kullanmadığı takdirde, bu takdir yetkisine müdahale edilmemelidir.

Davanın dosyalandığı tarihten itibaren bütün safhaları huzurunda gerçekleşen Bidayet Mahkemesinin, -dava masraflarını Davalı 1,2,3,6 ve 7 aleyhine takdir etmekle hata yaptığına ikna edilmedik. Masraflarla ilgili 20. istinaf sebebini reddederiz.

SONUÇ
Netice itibarıyla, İstinaf Edenler, istinaflarında kısmen başarılı olmuşlardır. İstinaf Edenl-erin 2,3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 18, 19 ve 20. istinaf sebepleri ret ve iptal edilir. 1. istinaf sebebi kısmen, 14,15, 16, 17. istinaf sebepleri kabul edilir.

Sonuç itibarıyla, Bidayet Mahkemesinin 3.1.2013 tarihli kararı aşağıdaki gibi d-eğiştirilerek onaylanır:

21 Ekim 2012 tarihinde toplanan Ulusal Birlik Partisi Kurultayında, Başkanlık Divanının Davalı No. 2'nin Genel Başkan seçildiği yolunda aldığı ve/veya ilan ettiği kararın Parti Tüzüğüne aykırı olduğuna karar verilir.
21 Ekim 2012 -tarihinde toplanan Ulusal Birlik Partisi Kurultayında, Başkanlık Divanının Davalı No.2'nin Genel Başkan seçildiği doğrultusundaki kararının iptal edilmesine emir ve karar verilir.
21 Ekim 2012 tarihinde yapılan Ulusal Birlik Partisi Kurultayında, ilk turda-, iki adaydan herhangi birisi Ulusal Birlik Partisi Tüzüğünün 28. maddesinin öngördüğü kurultay üye tam sayısının salt çoğunluğuna ulaşamadığından, 2. tur oylamaya Tüzükte belirtilen süre zarfında gidilmesi için, ilgili Tüzüğün aynı maddesi hükümlerinin, -parti yetkili organları tarafından uygulanması gerektiğine dair karar verilir.
Dava masraflarının, Davalı No. 1, 2, 3, 6 ve 7 tarafından,
Davacıya ödenmesine emir verilir.


İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.




Narin F. Şefik Hüs-eyin Besimoğlu Mehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç


23 Ocak 2013











32






Full & Egal Universal Law Academy