Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 30/2005 Dava No 24/2009 Karar Tarihi 17.12.2009
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 30/2005 Dava No 24/2009 Karar Tarihi 17.12.2009
Numara: 30/2005
Dava No: 24/2009
Taraflar: Bülent Şemiler ile Akdeniz Garanti Bankası Ltd. arasında
Konu: Borç senedi - Senetten doğan borç ve faizleerin ödenmesi talebi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 17.12.2009

-D.24/2009 Yargıtay/Hukuk: 30/2005
(Dava No: 1142/01;Lefkoşa)


YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti:Mustafa H. Özkök, Gönül Erönen, Necmettin Bostancı.


İstinaf eden: Bülent Şemiler, Tü-rkiye
(Davalı No.3)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: Akdeniz Garanti Bankası Ltd., Lefkoşa
(Davacı)


- A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına: Avukat Serhan Çınar adına Avukat Hale A.
Raşit
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Altan Erdağ.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Talât D. Refiker ve Yargıç- Tanju Öncül'ün 1142/01 sayılı davada 31.3.2005 tarihinde verdiği karara karşı Davalı No.3 tarafından yapılan istinaftır.


------------------


H Ü K Ü M
-

Mustafa H. Özkök: Davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde dosyalamış olduğu 1142/2001 sayılı davasında sunmuş olduğu Talep Takririnde özetle; Davacının, dava ile ilgili zamanlarda KKTC genelinde
tescil edilmiş bir şirket olduğunu ve bankacılıkla iştigal
etti-ğini, Davalı No.(1)'in dava ile ilgili zamanlarda Davacı
bankanın genel müdürü ve/veya direktörü ve/veya yönetim kurulu
başkanı olduğunu, Davalı No.(2)'nin ise Davacı bankanın
direktörlerinden biri olduğunu, Davalı No.(1) ve (2)'nin aynı zamanda Davacı ba-nkanın hissedarlarından biri olduğunu,
Davalı No.(3)'ün ise Davalı No.(1)'in kardeşi, Davalı No.(2)'nin
ise oğlu olduğunu, Davalı No.(3)'ün Davalı No.(1) ve (2)'ye
yakınlığı nedeniyle bankanın yönetiminde fiilen rol aldığını ve
Davalıların müştereken ve/-veya münferiden bankadaki egemenlik-
lerini kullanarak Davalı No.(3)'e 860.500 USA Dolar'ı tutarında
ödeme yapıldığını, Davacı bankanın yönetimine 1994 yılında
Bakanlar Kurulu kararı ile el konulduğunu ve yönetimin Merkez
Bankasına devredildiğini, Davalı N-o.(2) ve (3)'ün takriben
1996 yılında o tarihlerde bankanın Avukatı olan Fuat
Veziroğlu'ndan aleyhlerine olan ceza takibatının durdurulma-
sını talep ettiklerini ve dava konusu miktarın faizi ile
birlikte en geç 2 yıl içinde ödemeyi teklif ettiklerini, a-ncak
ödemede bulunmadıklarını belirterek Davalıların usulsüzlükleri
ile ilgili tafsilât verdikten sonra Davalıların müştereken
ve/veya münferiden 860.500 USA Dolar'ı ödemesi için hüküm
ve 5.5.1992 tarihinden itibaren bu miktar üzerinden %13 faiz
ve dava- masrafları ödemesini talep etmişlerdir.

Davalılar, dosyalamış oldukları müdafaa takririnde genellikle Davacının Talep Takririnde ileri sürdükleri
hususları reddetmişler ve Davalı No.(3)'ün bankadaki yetki-
lerini kullanarak 860.500 USA Dolar'ı alma-dığını ileri
sürerek keza Davalı No.(3)'e dava konusu miktarın ödenmediğini
ve/veya havale edilmediğini, Davalı No.(3)'ün 5.5.1992 tarihli
borç senedini hangi tarihte imzaladığını hatırlamadığını,
herhalükârda senet tarihinden itibaren 6 yıl geçtiği cihetl-e
borç olsa bile zaman aşımına uğradığını, bu nedenle borç
senedi tahtında talepte bulunamayacağını, keza talebin Haksız
Fiiller Yasasına tabi olması halinde ise yine zaman aşımına
uğradığı nedeniyle bu miktarın talep edilemeyeceğini ileri
sürerek Davacını-n davasını reddini talep etmektedir.



Müdafaaya cevap takririnde ise Davacı Talep Takririnde
ileri sürdüğü hususları tekrarlayarak 5.5.1992 tarihli senedin ilk talepte ödenecek bir senet olması nedeniyle zaman aşımının dolmadığını, keza Davalı No.(3-)'ün Mart 1996 tarihinde bankaya gelerek borcunu faizleri ile birlikte ödemeyi teklif ettiğini
ve bu borcu kabul ettiğini, borca karşılık gayrımenkûllerini teminat olarak verebileceğini ve 2 yıl içerisinde borcunu
kapatacağını söylediğini, bu nedenle zaman- aşımının Mart
1996 yılından başlamış olabileceğini, bu nedenle borcun zaman aşımına uğramadığını iddia ederek Davalının ileri sürdüğü
iddiaları reddettiklerini belirterek Talep Takririnde olduğu
gibi hüküm verilmesi talebini tekrarlamıştır.

Davanın -duruşması yapılmıştır. Duruşmaya başlandığı
sırada Davalı No.(2) vefat etmiş olması nedeniyle aleyhindeki
dava geri çekilmiş ve duruşma Davalı No.(1) ve (3) ile ilgili
yapılmıştır.

Davacı taraf 3 tanık dinletmiş, Davalılar ise 6 tanık
dinletmiştir-. Sunulan şahadet ve ibraz edilen emareleri
değerlendiren Lefkoşa Kaza Mahkemesi, Davacının davasını
ispat ettiği sonucuna vararak Davacı lehine ve Davalı No.(3)
aleyhine 860.500 USA Dolar'ı ve bu miktar üzerinden 5.5.1992
tarihinden itibaren %13 faiz ve -dava masrafları ödenmesi için
hüküm vermiştir. Davalı No.(3) bu karara karşı işbu istinafı
dosyalamıştır. İstinaf ihbarnamesi 16 istinaf sebebi
içermektedir. Taraflar, hitaplarını yazılı hazırlayıp sunmuş-
lar ve duruşma günü de şifahi olarak yaptıklar-ı hitaplarında
yazılı hitaplarında söylediklerini tekrarlamışlardır.

İstinaf Eden, istinaf sebeplerini 5 başlık altında
toplamıştır. Şöyle ki;


başlık altında 1, 2, 3, 4 ve 10. istinaf sebeplerini
bir başlık altında;

başlık altında Emare 10 b-orç senedi tahtında Davalı
No.(3)'ün 860.500 USA Dolar'ı borçlandığı yönündeki bulgusunun hatalı olduğunu, 6, 11, 12 ve 13. istinaf sebeplerinde ispat külfetinin hangi tarafta olduğu ile ilgili olduğunu ve İlk Mahkemenin Emare 7'nin ibrazına izin vermekle -hata ettiğini;

3. başlık altında ise 7. istinaf sebebinin Davacı Tanığı
Münür Altuner'in şahadetine inanmak ve Davalı No.(3)'e
inanmamakla hata ettiğini;

4. başlık altında ise 8. istinaf sebebi ile ilgili
olup Davalı No.(3)'ün şahadetine inanmayarak İlk- Mahkemenin
hata ettiğini ileri sürmektedir.

5. başlık altında ise 14, 15, 16. istinaf sebepleri ile
ilgili Bidayet Mahkemesinde yaptığı hitabını tekrarladığını
belirtmektedir.

Aleyhine İstinaf Edilen Davacı Avukatı yazılı olarak dosyaladığ-ı hitabında özetle; İlk Mahkemenin yaptığı bulgularda vardığı sonucun doğru olduğunu, Davalı No.(3)'ün aleyhine
860.500 USA Dolar'ı hüküm vermekle herhangi bir hata etmediğini,
bu miktarı Davalı No.(3)'e havale ettiğini, bilâhare Mart
1996'da Davalı No.(1-) ve (3)'ün bankaya gelerek borcu kabul ettiğini ve bu hususun Davacı Tanığı Münür Altuner'in huzurunda yapıldığını ve şahidin şahadetine inanarak Mahkemenin Davacı
lehine ve Davalı No.(3) aleyhine Talep Takriri gereğince
hüküm vermekle herhangi bir hata e-tmediğini belirterek istinafın
reddini talep etmiştir.

Sunulan şahadet ve ibraz edilen emareler ve dosya tetkik edildiği zaman meselenin olgularının kısaca şöyle olduğu
anlaşılmaktadır;

Davacı, dava ile ilgili zamanlarda KKTC'de kayıtlı bir
-şirket olup bankacılıkla iştigal etmekte idi. Davalı No.(1),
ilgili zamanda banka genel müdürü direktörü ve yönetim kurulu
başkanı aynı zamanda bankanın hissedarı idi. Davalı No.(2)
ise dava ile ilgili zamanlarda Davacı bankanın hissedarı ve
yönetim kuru-lu üyesi idi. Davalı No.(3) ise Davalı No.(1)'in
kardeşi, Davalı No.(2)'nin ise oğlu idi. Dava ile ilgili
zamanlarda yurt dışında yaşamakta, zaman zaman KKTC'ye
gelmekte idi. 3.4.1992 tarihli banka yönetim kurulu kararı
ile Davalı No.(3)'e 36 ay vade i-le %13 faizli gayrımenkûlün
ipotek alınması şartı ile 860.500 USA Dolar'ı döviz kredisi
onaylanmasına karar verilmiş, yönetim kurulu toplantısına
Davalı No.(1) ve (2) ile Ali Akansel de katılmıştır. Davalı
No.(3) ile ilgili karar alınmasında Davalı No.(1-), Davalı No. (3)'ün kardeşi olması nedeniyle karara katılmamıştır. Bu kararı
müteakiben Davalı No.(3) tarafından 5.5.1992 tarihli Emare 10
borç senedi imzalanmış ve Emare 7'ye göre 860.500 USA Dolar'ın
Davalı No.(3)'e havale edilmiş olduğu görülmektedir.- Davalı
No.(3) borcunu bugüne kadar ödememiştir. 1994 yılında bankaya
Bakanlar Kurulu kararı ile el konulmuş ve Şubat 1996'da
Davalı No.(1) ile Davalı No.(3)'ün bankaya giderek Davalı
No.(3)'ün borcunu ödemeyi kabul ettiği Davacı tarafından ileri
sürü-lmekte, Davalı No.(3) ise kesinlikle böyle bir borcu
olmadığını belirtmektedir. Bu meselede karara bağlanması
gereken hususlar şöyle özetlenebilir;

1. Davacı taraf, Davalı No.(3)'e 860.500 USA Dolar verdiği
ve/veya havale ettiği yönünde İlk Mahkeme-nin bulgusu hatalı
mı ve ispat etti mi?

2. Emare 10 borç senedinin geçerli olduğu yönünde İlk
Mahkemenin bulgusunun hatalı olup olmadığı.

Dava konusu 860.500 USA Dolar'ı talep etme hakkı zaman
aşımına uğrayıp uğramadığı yönündeki İlk Mahkeme bulgu-sunun
hatalı olup olmadığı.

4. İlk Mahkemenin Davacı Tanığı Münür Altuner'in şahadetine
inanmakla ve Davalı No.(3)'ün şahadetine inanmamakla ilgili
bulgusunun hatalı olup olmadığı.

5. İlk Mahkemenin Davalı No.(3)'ün şahadetine inanmadığı
yönündeki ş-ahadet ışığında Davacı lehine ve Davalı No.(3)
aleyhine 860.500 USA Dolar'ı için ve bu miktar üzerinden 5.5.1992
tarihinden itibaren faiz ödenmesi ile ilgili bulgusunun hatalı
olup olmadığını incelemek gerekir.

Bu hususları incelerken İlk Mahkeme kar-arı ve zabıtlar incelendiği zaman Davalı No.3'e havalenin yapılması ile ilgili
İlk Mahkemenin bulgusu Mavi 242, 243 ve 245'te şöyledir:

"...Davalı no.3'de şahadetinde Emare 10'daki borç
senedini 5.5.1992 tarihinden sonra imzalamış
- olduğunu kabul etmektedir. Bu bağlamda ise,
davalı no.3'ün Emare 10'daki borç senedini
5.5.1992 tarihinden sonra imzalamış olmasının
borç senedinin sahte bir borç senedi olduğu
sonucunu yarattığı kanısında değiliz.- Keza
Emare 10'daki borç senedinde şahitlerin ve
kefillerin olmaması da mezkûr borç senedinin
alelade bir borç senedi olması özelliğini
ortadan kaldırmamaktadır. Bu bakımdan yukarıda
temas etmiş olduğumuz h-ususlar ışığında Emare
10'daki borç senedinin davacı banka ile davalı
no.3 arasında yapılan alelade bir borç senedi
olduğu sonucuna varmakta ve bulgu yapmaktayız.
..............................................
-.................................Ne var ki,
ilgili tarihte davacı bankanın genel müdürü
ve aynı zamanda davalı no.3'ün kardeşi olan
davalı no.1 davanın duruşmasında hazır bulunup,
şahadet vermedi ve niçin şahade-t vermediği
konusunda da huzurumuzda makûl ve kabul edilebilir
bir izahat bulunmadığı gibi davalı no.3'ün kendi
şahadeti dışında Emare 10'daki borç senedine
konu olan 860.500 ABD Dolarının kendisine ödenme-
di-ği veya davacı tarafından iddia edildiği şekilde
hesabına havale edilmediği ihtimalini yaratan bir
şahadet huzurumuzda bulunmamaktadır. Buna karşın
davacının Mahkemeye sunduğu şahadet bağlamında
Tanık (3) olarak dinlet-tiği Münür Altuner'in
şahadeti ve bu tanık vasıtasıyle ibraz edilen
ve Emare 7 olarak kayda geçen Amerikân Express
Bank'ın ekstresi - Demand Deposit Account Statement
ile Emare 10'daki borç senedine konu olan
860,500 A-BD Dolarının davacı bankanın 2608 nolu
şifreli telexs talimatı ile Amerikân Express Bank
nezdinde bulunan 00719278 nolu ABD Doları olan
cari hesabından 860,500 ABD Dolarının çekilerek,
davalı no.3'ün İstanbul'daki Sakura- Bank nezdin-
deki hesabına yatırılmak üzere Sakura Bankın
Newyork'daki Muhabir Bankası olan Chemical Bank'a
havale edildiğini ve bu paranın borcu olduğunu
bizzat davalı no.3 tarafından bu tanık huzurunda
kabul -edildiğini ve buna bağlı olarak konunun
Emare 11'deki karar defterinde görüleceği üzere
davacı bankanın yönetim kurulunda ele alındığını
isbat ettiği sonucuna varmakta ve bulgu yapmaktayız.
.............................-......................
...................................................
....Ne var ki, huzurumuzdaki meselede ilgili
tarihlerde bir aile şirketi olan davacı bankada
860,500 ABD Dolarının davalı no.3'ün hesabına
- aktarılması sırasında davalı no.3'ün normal bir
banka müşterisi olarak değil de davacı bankanın
genel müdürünün ve yönetim kurulu başkanının
kardeşi (davalı no.1) ve keza yönetim kurulu
üyesi (davalı no.2)nin oğlu -olarak ayrıcalık
gördüğü ve bu bağlamda bankacılık kuralları ve
bankanın normal bir müşterisine uygulanan
kurallar by pass edilerek, 860,500 ABD Dolarının
davalı no:3'ün hesabına havale edilmesi sürecinde
banka- üzerindeki ailece kurdukları fiili egemenlik-
leri sonucunda davacı bankanın tüzüğündeki kurallara
aykırı olarak yönetim kurulu tarafından karar
alındığı ve alınan bu karar sırasında normal bir
banka müşterisine uygula-nan usul ve kurallar, davacı
bankanın genel müdürü olduğu davalı no.1 tarafından
uygulanmaması ve by pass edilerek 860,500 ABD
Dolarının davalı no:3'ün hesabına havale edildiği.."


İlk Mahkeme, Davacı Tanığı No.3 Münür Alt-uner'in şahadeti
ile ilgili olarak Mavi 243 ve 244'de şöyle demektedir:

"...Varmış olduğumuz bu bulgu ağırlıklı olarak
davacı tanığı no:3 Münür Altuner'in şahadetine ve
ibraz etmiş olduğu emarelere dayandığı cihetle bu
t-anık hakkındaki değerlendirmelerimizi de ayrı bir
paragraf halinde belirtmekte fayda görmekteyiz.
Gerek şahadeti ve gerek istintakı sırasında sıkı
bir şekilde müşahade altında bulundurup, tavır
ve hareketlerini kontrol etm-e fırsatını bulduğumuz
bu tanık, davalı no.1'in girişimi veya onun
vasıtasıyle davacı bankada istihdam edilen ve
davalılar ile en amiyade tabiri ile bir alıp,
vereceği bulunmayan, şahadeti ile istintakı
sırasında da- aksi yöndeki bir iddiaya maruz kalma-
yan birisi olarak, gerek şahadeti ve gerekse
istintakı sırasında sadece bildiklerini söyleyen,
davanın esası ile ilgili konularda şahadetinde
temas ettiği hususların istintakı sırasında-
belirttikleri ile tutarlı olan, bu davanın
davacı veya davalılar aleyhine veya lehine sonuç-
lanması ile ilgilenmeyen bu tanığın şahadetini
bitaraf, doğru ve güvenilir şahadet olarak
değerlendirmemiz ve aksi yönde- sunulan şahadeti
ve emareleri ise aşağıda temas edeceğimiz şekilde
bu tanığın söylediklerinin doğru olma ihtimalini
ortadan kaldıracak boyutta olmadığına kanaat
getirmemiz sonucunda yukarıdaki bulgulara varmış
bulun-uyoruz."

Davalı No.(3)'ün şahadetine inanmamakla ilgili İlk Mahkeme
Mavi 244'de şöyle demektedir:

"Davalı no.3 olarak şahadet veren Bülent Şemiler'i
de şahadeti ve istintakı sırasında sıkı bir şekilde
müşahade altında bul-undurup tavır ve hareketlerini
kontrol etme fırsatını bulduk. Bu tanığın
kendisini, görmüş olduğu tahsilin, yapmış olduğu
masterin ve bankacılık sektöründe en tepede görev
yapan ve bu meziyetleriyle kendisine sorulacak
- olan her sorunun altından kalkabilecek ve gerçek-
leri ters yüz edecek bir kapasitede görmesi
suretiyle gerek şahadeti ve gerekse istintakı
sırasında kendisine sorulan sorular ile ilgili
olmayan konulara temas eden ve- bu çerçevede
cevap verme eğilimi içerisinde olması ve bunu
devam ettirmesi karşısında Mahkememiz tarafından
yapılan ikâzlara aldırış etmeme cüretini gösteren
ve bu konuda yeniden ve defalarca ikâz edilmesinden
sonr-a eski tutumundan vazgeçerek, şahadet vermeye
başlayan ve söylediklerinin lehine mi aleyhine mi
olacağının hesabını ve kritiğini yapma yolunu
seçen birisi olarak değerlendirmemiz bu tanığın
şahadetini yukarıda temas etmiş -olduğumuz hususlar
ile birlikte değerlendirdiğimiz zaman, şahadetinin
doğru ve güvenilir olmadığı sonucuna varmaktayız."


Zamanaşımı ile ilgili İlk Mahkemenin bulgusu ise Mavi 256'da
şöyledir:

" Emare 10'd-aki borç senedinin zaman aşımına
uğrayıp, uğramadığı konusuna gelince; Fasıl 15 Zaman
Aşımı Yasasında bir bankanın alelade borç senedi
tahtındaki bir talebinin tabi olacağı zaman aşımı
süresi ile ilgili olarak bir kural bulu-nmamakla
beraber ayni yasanın 5'inci maddesine göre dava
sebebinin doğduğu tarihten başlayarak, 6 yılın
sona ermesi üzerine bu yasada açıkça hükme bağlan-
mayan herhangi bir dava sebebi için dava açılamaz.
- Emare 10'daki borç senedindeki borç ne zaman
muaccel hale gelmiştir ve davacı tarafından talep
edilmiştir? Mezkûr senedin içeriğine bakıldığı
zaman, senet konusu borcun ilk talepde ödenmek
üzere verildiği ve davacı tanı-ğı no.3 Münür
Altuner'in şahadetine göre de Şubat 1996 tarihinde
mezkûr borcun ödenmesi sözlü olarak davalı 3'den
talep edilmiştir. Davalılar aleyhine açılan işbu
davanın ise 28.2.2001 tarihinde ikâme edildiğini
ve -her iki tarih arasındaki sürenin toplam 5 yıl
olduğunu, Fasıl 15 zaman aşımı yasasının 5'nci
maddesinin ise zaman aşımı için öngördüğü sürenin
6 yıl olduğunu gözönünde bulundurduğumuz zaman,
davacının Emare 10'daki borç sen-edi tahtındaki
alacağının ve bu bağlamdaki dava sebebinin zaman
aşımına uğramadığı sonucuna varmakta ve bulgu
yapmaktayız."


Zaman aşımı ile ilgili yasal durum ise Fasıl 15 Zamanaşımı Yasası madde 3(1)(ç) ve madde 5 ve 6(1)'d-e şöyledir:



"3(1)(ç) dava sebebinin doğduğu tarihten
başlayarak altı yılın sona ermesi
üzerine, bir bankanın alacağı
veya vereceği olan herhangi bir
defter hesabı borcu;
- ..............................................
..............................................
5. Dava sebebinin doğduğu tarihten başlayarak
altı yılın sona ermesi üzerine, bu Yasada
açıkça hükme bağlanmaya-n veya bu Yasanın
uygulanmasından açıkça muaf tutulmayan
herhangi bir dava sebebi için veya hususunda
veya ilgili olarak dava açılamaz.

6.(1) Bir dava hakkı doğmuşsa, ve yükümlülük
altında buluna-n veya ondan sorumlu olan
kişi böyle bir dava hakkından kaynak-
lanan talebi kabul ettiğine dair beyanda
bulunursa, dava hakkı, kabul beyanının
yapıldığı tarihte doğmuş sayılır."


Yukarıya a-ktarılan bulgulardan da anlaşılacağı gibi İlk
Mahkeme Davacı Tanığı Münür Altuner'in şahadetine inanmıştır
ve bu şahadete dayanarak Davalı No.(1) ve (3)'ün Şubat 1996'da
bankaya giderek borcunu ödemeyi kabul ettiğini ve bu borcu
2 yıl içinde ödeyebileceğin-i, borcuna karşılık İstanbul
Etiler'deki evini borca teminat olarak gösterebileceğini beyan ettiği hususlarını doğru olarak kabul etmiştir. Tanıklara
inanıp inanmama hususunda karar vermede İlk Mahkemelerin
Yargıtay'a göre daha avantajlı olduğu birçok i-çtihat kararında belirtilmektedir. Çünkü tanıkları şahadet verirken izleme imkânı bulunmakta ve takındıkları tutum ve davranışlardan, Mahkemeye doğruyu söyleyip söylemediklerini tespit etme imkânı bulunmaktadır. Bu nedenle genellikle şahadete dayanarak ya-pılan bulgulara
Yargıtay müdahale etmemektedir meğer ki şahadetin yanlış
değerlendirildiği veya mevcut şahadetin yapılan bulguları
yapmasına yeterli olmadığı hususunda İstinaf Eden tarafından Yargıtay'ın ikna edilmesi halinde bu bulgulara müdahale edilmekt-edir. Bu prensip ışığında İlk Mahkemenin şahadetle
ilgili bulguları değerlendirildiği zaman Münür Altuner'in
şahadeti aynı zamanda emare olarak ibraz edilen banka yönetim kurulu kararı, senet ve emare olarak ibraz edilen şifre defteri
ve şifre çözümü ile- yine 16.2.1996 tarihinde banka yönetim kurulunun ürettiği karar ile diğer bir deyişle belgesel şahadetle de desteklen-mektedir. Bu nedenle İlk Mahkemenin Davacı Tanığı No.(3) Münür Altuner'in şahadetine inanmakla ve bu şahadete istinaden Davacı lehine ve- Davalı No.(3) aleyhine hüküm vermekle herhangi bir hata etmediği kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız. Bu husus karara bağlandıktan sonra diğer istinaf sebeplerine de kısaca değinmemizin uygun olacağı kanaatindeyiz.

Dava konusu borcun Davalı No-.(1) ve (3)'ün Şubat 1996
tarihinde ödemeyi teklif ettiğini ve bu teklif üzerine banka
yönetim kurulunun 16.2.1996 tarihli kararı ürettiği ve bu
kararın itirazsız olarak Mahkemeye ibraz edildiği dikkate
alındığı zaman mevcut miktarın zaman aşımı ile ilgil-i yasal
durum ışığında dava konusu borcun zaman aşımına uğramadığı,
İlk Mahkemenin yapmış olduğu bulgunun da hatalı olmadığı
kanaatindeyiz ve bu yöndeki istinaf sebebinde de başarılı
olmadığı kanaatindeyiz.

İstinaf Edenin Emare 7'nin ibrazına izin -vermekle İlk
Mahkemenin hata ettiği yönündeki istinaf sebebi değerlendiril-
diği zaman, ibraz edilen Emare 7'nin üzerinde Davacı bankanın
mührü olduğu ve bu belgenin bankanın evrakları arasında
bulunduğu ve ibraz edilen belgenin Davacı Tanığı No.(3)'ün ta-sarrufunda bulunduğu dikkate alındığı zaman ibrazına izin
vermekle İlk Mahkemenin hata etmediği kanaatindeyiz ve bu
hususta bulgu yaparız.

Yukarıda varılan bulgular ışığında, İstinaf Eden
İlk Mahkeme kararının hatalı olduğu hususunda diğer bir deyiş-le
İlk Mahkemenin yaptığı bulguların hatalı olduğu yönünde
Yargıtay'ı ikna etmiş değildir. Bu nedenle İstinaf Edenin
istinafında başarılı olmadığı cihetle istinafın reddedilmesi
gerekir.

Netice itibarıyle istinaf ret ve iptal edilir.

Masraflar- İstinaf Eden tarafından Aleyhine İstinaf Edilene
ödenecektir.

Masraf listesi Mukayyitlik tarafından tespit edilecektir.




Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Necmettin Bostancı
Yargıç Yargıç Yargıç

17 Aral-ık, 2009





12






Full & Egal Universal Law Academy