Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 27/2017 Dava No 43/2018 Karar Tarihi 11.12.2018
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 27/2017 Dava No 43/2018 Karar Tarihi 11.12.2018
Numara: 27/2017
Dava No: 43/2018
Taraflar: Mustafa Nail Şail ile Sitare Günaltay arasında
Konu: İradeyi sakatlayan fiiller - hilenin ispatı
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 11.12.2018

-D. 43/2018Yargıtay/Hukuk No: 27/2017 (Girne Dava No:2534/2011)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.


Mahkeme Heyeti : Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Peri Hakkı


İstinaf eden : Mustafa Nail Şail, Çelebi Sokak, Belleview
Apa-rtmanı, Blok, No.4 Girne.
(Davacı)
İle

Aleyhine istinaf edilen : Sitare Günaltay, 17 Duman Sokak,
Zeytinlik - Girne.
- (Davalı)


A r a s ı n d a.


İstinaf eden namına : Avukat Ergin Ulunay hazır.
Aleyhine istinaf edilen namına : Avukat Peyman Erginel hazır.



Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Nüvit Gazi Hacı'nın, 2534/2011 sayılı davad-a, 30.1.2017 tarihinde verdiği karara karşı Davacı tarafından yapılan istinaftır.


------------------


H Ü K Ü M


Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Davacı, Girne Kaza Mahkemesinin 30.1.2017 tarihinde, davasını ret ve iptal eden kararına karş-ı bu istinafı dosyaladı.

Bundan böyle İstinaf Eden sadece Davacı, Aleyhine İstinaf Edilen ise Davalı olarak anılacaktır.

Davacı, Davalı aleyhine 2.12.2011 tarihinde Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü Emir 2 nizam 1 altında bir dava dosyalayarak, Davalı -adında kayıtlı, davada referansı verilen taşınmaz malın kaydının iptal edilerek, Davacı adına kaydedilmesini ve/veya 350,000stg tazminat ve zarar-ziyan için hüküm verilmesini talep etti.

Davacı, Avukatı vasıtasıyla dosyaladığı ayrıntılı Talep Takririnde-, özetle: Dava ile ilgili tarihlerde Davalıyla gönül ilişkisi içerisinde olduğunu, Davalının, aralarındaki ilişkiyi Davacının eşi ve/veya ailesine açıklayacağı tehdit ve şantajı ile üzerinde baskı kurarak evin koçanını adına devredilmesini istediğini, bu b-askıların sonucunda 30.6.2008 tarihli Vekaletnameyi elde ettiğini, vekaletnameyi kullanarak evi gizlice, hileyle adına çevirdiğini, Davacıyı zarara uğrattığını, evinden mahrum bıraktığını iddia ederek, yukarıdaki gibi çare talep etti.

Davalı, Avukatı va-sıtasıyla dosyaladığı Müdafaa ve Mukabil Talep Takririnde, özetle: Davacının iddialarını reddederek, konu taşınmaz malın gerçekte Davalı tarafından satın alındığını, yed-i emin sıfatıyla Davacı adında bulunduğunu, evin Davalının parasıyla satın alındığını -ileri sürdü ve Davacı ile nasıl tanıştığını ve aralarındaki ilişkinin nasıl geliştiğini açıkladıktan sonra, Davalının Türkiye'deki boşanma davası nedeniyle evin ilk önce Davacı adında kaydedildiğini, 2008 yılında boşanma sorunlarının bitmesi ve malı adına- alabilmesi için konu Vekaletnamenin düzenlendiğini, kendi evini kendi adına aldığını, ortada hile, şantaj veya baskı olmadığını, eve büyük harcamalar yaptığını, Davacının kriminal eylem ve davranışlarda bulunduğunu, aleni bir ilişki yaşadıklarını, Davacın-ın ailesinin her şeyden haberdar olduğunu, dava sebebinin uydurma olduğunu, 2005 yılında Davacıya borsada çalıştırması maksadıyla verdiği 237,978 stg muadili paranın bir kısmının ödendiğini, Davacının halen Davalıya 68,587 stg borçlu olduğunu, Davacının ev-inden 65,000TL kıymetinde eşya sirkat ettiğini iddia ederek, bu miktarların mukabil dava altında ödenmesini ve davanın reddini talep etti.

Taraflar, Müdafaaya Cevap ve Mukabil Talebe Müdafaa ile Mukabil Talebe Müdafaaya Cevap Takrirleri dosyalayarak lay-ihaları tamamladılar.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

Dava layihaları ve Alt Mahkemenin bulgularına göre dava ile ilgili olgular şöyledir:

Davacı ile Davalı takriben Ağustos - Eylül 2005 tarihinden Kasım 2011 tarihine kadar, 6 yılı aşkın bir süre ile g-örüşmelerini sürdürdüler.

Dava konusu taşınmaz mal 21.12.2006 tarihinde Tapu nezdinde gerçekleştirilen işlemler uyarınca, 13.2.2007 tarihinde Davacı adına kaydedildi.

Emare No.5 Belgelere göre, konu taşınmaz malın 28.11.2006 tarihindeki satış bedeli -için 15,000 stg depozit, 21.12.2006 tarihinde ise 142,000 stg olmak üzere toplam 157,000 stg, Davacı tarafından ödendi.

Davacı, Davalıya, 30.6.2008 tarihinde Emare No.1 Vekaletnameyi verdi.

Davalı, 19.12.2008 tarihinde mezkûr Vekaletname ile Tapu nez-dinde işlem gerçekleştirerek, 18.1.2009 tarihinden itibaren konu taşınmazın adına kaydını sağladı.

Devir yapılırken, devri yapan memur, amirinin vekaletname üzerine, "kendi adına satış işlemi yapabilir" şeklinde şerh düşüp imzalaması ile devir işlemleri-ni gerçekleştirdi.

Emare No.1 Vekaletnamede, konu taşınmaz malın vekil tarafından kendi adına devretme yetkisi olduğu açıkça yazılmaktadır.

2005-2009 yılları arasındaki durumu anlatmak için Mahkeme huzuruna gelen tanıkların çizdiği tablo, birlikte ya-pılan tatiller ve telefon iletişimleri, taraflar arasındaki ilişkinin iyi olduğunu ve bu süreçte baskı, şantaj ve tehdidin bulunmadığını göstermektedir.

Alt Mahkeme, konu Vekaletnamenin devir yetkisi vermesi, ne şekilde devir yapılması gerektiğine ilişk-in vekaletnamede düzenleme olmaması, Davacının Davalıya yönelik iddialarının tutarsız olması nedeniyle yapılan işlemle tarafların ad idem olmadıkları veya işlemin ivazsız olduğu iddiasının bu koşullarda ileri gitmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşarak, -malın devrinde belirlenen değerinin Bidayette Davacı adına yapılan devirde belirtilen değerle aynı olması nedeniyle devir sebebinin satış gösterilerek Tapunun yanıltıldığı iddiasına itibar etmedi.

Emare No.1 30.6.2008 tarihli Vekaletname, hile, yasa dış-ı yöntem ve dolandırma niyeti ile elde edilmiş değildir.

Dava konusu evin karar tarihi itbarıyla piyasa değeri 340,000 stg.dir.


Davalının mukabil davasındaki iddiaları bakımından durum şöyledir:

Tüm emareler ve para havaleleri evin parasının gerç-ekte Davalı tarafından ödendiği iddiasını ispatlamaya yeterli değildir.

Davacının, Davalının evine hırsızlık amacıyla girdiğini gösteren şahadet bulunmamaktadır.

2006 yılında KKTC'de boşanan Davalı boşanma kararının Türkiye'de tanınma-tenfizi yapılma-dığı nedeniyle kendi parası ile alınmış olmasına karşın, dava konusu taşınmaz malın Davacı adına kaydedildiğini iddia etmiştir. Davalı, 2012 yılında gerçekleştirdiğini söylediği boşanma kararının tanınma-tenfizi öncesi dava konusu taşınmaz malı adına alırk-en, koşullarda ne gibi değişiklik olduğunu ortaya koyamadı.

Tüm emareleri, çekleri, çek ve fatura tarihleri ile şahadeti değerlendiren Alt Mahkeme, herhangi bir tarihte Davalının Davacıya 420,000 dolar verdiğine inanmadı.

Buna göre, Alt Mahkeme, Dava-lının bakiye 68,587 stg alacaklı olduğu, çalındığı iddia edilen eşyaların 65,000TL kıymetinde olduğu iddialarına itibar etmedi.

Alt Mahkeme, yukarıdaki olgular ve vardığı bulgular ışığında, dava ve mukabil davayı reddetti.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacın-ın dosyaladığı istinaf ihbarnamesinde 10 istinaf sebebi bulunmaktadır.

İstinaf sebepleri incelendiğinde, tüm istinaf sebeplerinin konusunun iki ana başlık altında toplandığı görülmektedir. Birincisi, vekaletnamenin geçerliliği ve yapılan işlemler ile il-gili olup, ikincisi ise dava konusu devrin hile ve/veya baskı, tehdit ve/veya dolandırmak niyetiyle ve/veya yasa dışı yöntemlerle gerçekleştirildiği iddialarının Alt Mahkeme tarafından reddedilmesine ilişkindir.

Buna göre, inceleyeceğimiz istinaf sebepl-erini aşağıdaki gibi ikiye ayırdık:

Muhterem Alt Mahkeme, dava konusu Vekaletnamenin geçersiz olduğuna, devir yetkisi vermediğine karar vermemek ve yapılan işlemleri iptal etmemekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, tüm emareler ve şahadet ışığında devri-n hile, baskı, tehdit, şantaj ve dolandırmak niyetiyle gerçekleştirildiği bulgusuna varmamak ve Davacı lehine hüküm vermemekle hata etti.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Taraf Avukatlarının iddia ve argümanları ana hatları ile şöyledir:

Davacı Avuk-atı hitabında, özetle: Emare No.1 Vekaletnamede vekilin taşınmaz malı kendi adına devretmeye yetkili olduğunun yazılı olmasının yeterli olmadığını, Kaza Tapu Amirinin vekaletnameye kendi adına satış yapabilir şerhini koyduğunu, yetkinin açık olmaması neden-iyle bu işlemin yapıldığını, şerh ile yapılan devrin hukuken geçersiz olduğunu, satış veya hibe veya takas yetkisinin açık olarak vekaletnamede ifade edilmesi gerektiğini, satış yetkisi verilmediğine göre satış devri yapılamayacağını, Alt Mahkemenin Yorum -Yasasını hatalı uyguladığını, satış yetkisi olmadan satış bedelinin belirlenemeyeceğini, bu hususun yorumlanmadığını, ortada serbest imza ile gerçekleştirilmiş satış ve devir olmadığını, Tapu Dairesinin davaya taraf yapılmasının gerekmediğini, ihtilafa tar-af olmayanların davaya taraf yapılmasının gerekmediğini, vekaletnamenin satışın ivazsız olduğunu gösterdiğini, orijinal koçan olmadan devir yapıldığını, "koçan kayıptır" diye yalan beyanda bulunulduğunu, bunun hile olduğunu, gerçekte olmayan bir beyanı yap-arak malı 200,000TL karşılığı adına alan Davalının hileli davrandığını, yine malı değerinden az göstererek hile yapmaya devam ettiğini, mal sahibini zarara uğratacak hileli davranışların hukuken geçersiz olduğunu, mal sahibine herhangi bir para vermediğini-, Davacıyı dolandırmak niyetiyle hareket ettiğini, konu Vekaletnameyi Davalının Davacıyı aralarındaki ilişkiyi ailesine söyleyeceği tehdit ve şantajı ile elde ettiğini, hileli elde edilen bir vekaletname ile yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu, Davalının -vekil sıfatıyla hesap vermediğini, Davacının 340,000stg zarar-ziyanı olduğunu, Alt Mahkemenin bu iddialarını dikkate almamakla hata ettiğini ileri sürerek, istinafın kabulünü talep etti.

Davalı Avukatı, hitabında özetle: Talep Takririnin kusurlu olduğun-u, Davacının kendi iddialarının doğru olmadığını iddia eden ve alternatifli çareler talep eden Talep Takriri sunduğunu, sırf bu nedenle davasının iptal edilmesi gerektiğini, baskı, hile, tehdit, şantaj iddialarının hangi tarihte sonlandığının ve öğrenildiğ-inin Talep Takririne yazılmadığını, bu nedenle Davacının hileyi öğrendikten sonra ne önlemler aldığının belirlenemediğini, karardan sonra Davalının dürüst davrandığını, konu malı birine devretmediğini, konu malın Davalının Türkiye'deki boşanma davası devam- ettiği için Davacı adına emaneten kaydedildiğini, Davacının davasını ispat edemediğini, hiçbir delil sunamadığını, Aralık 2006 sonunda evin anahtarının Davalıda olduğunu, vekaletnamenin 30.6.2008 tarihinde verildiğini, Davacının bu Vekaletnameyi geçersiz -olduğu için verdiğini ileri sürdüğünü, vekaletnamenin hile ile elde edildiğini gösteren herhangi bir delil sunulmadığını, ilişkilerini herkesin bildiğini, ailesine söyleneceği tehdidinin tamamen uydurma olduğunu, vekaletname ile verilen yetkinin sadece Dav-alı adına devir yapmayı içerdiğini, tarafların iradelerinin malın Davalıya devri konusunda ad idem olduğunu, Davacının kendi gönlüyle verdiği vekaletnemeyi sonradan reddedemeyeceğini, ispat yükünün Davacıda olduğunu, 6 yıl devam eden bir ilişkinin tehditle- devam ettiğini ileri sürmenin inanılır olmadığını, bu konuda kimsenin şahadet vermediğini, Davalının devir muamelesine satış yazmaktan başka alternatifi olmadığını, kan bağı olmadığı için Tapunun bağışı kabul etmediğini, Davacının ortada bir paranın olmad-ığını bildiğini, bu davayı Davalıyı rahatsız etmek için açtığını, davasını ispatlayamayan Davacının davasını reddeden Alt Mahkemenin hata yapmadığını ileri sürerek, istinafın reddini talep etti.

İNCELEME :

Dosyadaki mevcut şahadeti, emareleri, tarafla-rın iddia ve argümanlarını inceleyip değerlendirdik.

Kararımızın "İSTİNAF SEBEPLERİ" başlığı altında istinaf sebeplerini 2 başlık altında toplamamıza rağmen, Davacı Avukatının vekaletnamenin hile, baskı, şantaj yolu ile temin edildiği ve vekaletnamenin -satışla devir yetkisi vermediği iddialarının iç içe girdiği ve birbiriyle bağlantılı olarak sunulduğu nedeniyle istinafı tek ana başlık altında ele alıp, iddiaları ayrı ayrı incelemeyi uygun bulduk. Buna göre:

Muhterem Alt Mahkeme, Davacının davasını red-detmekle hata etti.

Davacı, Emare No.1 Vekaletnamenin, Davalının baskı, tehdit ve şantajı sonucunda elde edildiğini iddia etmektedir.

Davacının hile, tehdit ve şantaj iddialarında başarılı olması halinde, Davalının elde ettiği vekaletname ve vekaletn-ame ile adına yaptırdığı kayıt işlemi iptal edileceğinden, öncelikle hile iddialarının incelenmesi gerekir.

Davacının hile iddialarını topladığı Talep Takririnin 5. paragrafı aynen şöyledir:

" Davacı iddia eder ki, Davalının Dava konusu zamanlarda ve-/veya 19.12.2008 tarihinde 30.6.2008 tarihli geçersiz vekaletnameyle ve/veya Davalının hileyle ve/veya baskıyla ve/veya yasa dışı yöntemlerle Davacıdan temin ettiği 30.6.2008 tarihli Vekaletnameyle ve/veya hileyle ve/veya yasa dışı yöntemlerle ve/veya saht-e davranışlarla ve/veya ivazsız ve/veya hileli beyanlarla ve/veya Davacıyı dolandırmak niyetiyle Davacının koçanlı sahibi bulunduğu Girne'de Zeytinlik'de Dar Dere mevkiinde bulunan koçan No.2807, pafta/Harita No.XII/19.E.2, Parsel No.232/3/2 olan konut ve -avludan ve/veya yüzme havuzlu villadan ibaret taşınmaz malı Davalı kendisine Girne Tapu Dairesinde devrederek, kendi adına Girne Kaza Tapu Dairesinden koçan çıkarttı ve Davacıyı Dava konusu taşınmaz maldan yoksun bıraktı.

Davalının hilelerinin ve/veya b-askılarının ve/veya yasa dışı yöntemlerinin ve/veya dolandırmak niyetinin tafsilatı:

Davalı Dava konusu Vekaletnameyi yukarıda
açıklandığı üzere Davacı ile olan ilişkilerini
ve/veya cinsel ilişkilerini Davacının ailesine
açıklayacağı baskı-, şantaj ve tehditlerinde bulunarak
aldı.
Dava konusu Vekaletname Davalıya verilirken Dava
konusu Vekaletnameyi kullanmayacağını Davalı Davacıya
beyan ederken, gerçekte Davalının amacı ve niyeti
ikamet etmekte olduğu Dava konusu taşınm-az malı elde
etmek ve ismine kaydetmek idi.
Davacının birçok defalar Dava konusu Vekaletnamenin
geri iade edilmesi taleplerine karşılık Davalı Dava
konusu Vekaletnameyi yırtıp attığı yalan beyanlarında
bulundu.
Davalı Dava konusu Tapud-aki devir işlemlerini
yaparken, orijinal koçanın Davacıda olmasını
bilmesine rağmen yeni koçan çıkartmak için ve/veya
araştırma belgesi çıkartmak için yalan beyanlarda
bulundu ve/veya söz konusu orijinal koçanın kaybolduğu
yalan bey-anlarında bulundu.
Davalı Dava konusu taşınmaz malı Tapuda devralırken
ve/veya Dava konusu Tapudaki Devir Takrirnamesinde
Davacının yetkili vekili olmamasına ve/veya söz konusu
deviri satış yoluyla yapma-ya yetkili olmamasına
rağmen, Davalı yetkili olduğuna dair sözlü ve/veya
yazılı beyanlarda bulundu ve/veya söz konusu
beyanlarıyla tapu makamlarını yanıltarak Davacının
vekili olarak Dava konusu Devir Takrirnamesini
imzaladı ve dev-ir işlemlerini yaptı.
Dava konusu zamanlarda Davalı gerçekte satış
yapmamasına rağmen Dava konusu devri Tapuda yaparken
ve/veya dava konusu Tapudaki Devir Takrirnamesini
imzalarken satış yaptığına dair yalan yazılı ve/veya
sözlü beyanl-arda bulundu ve Tapu Makamlarını
yanılttı.
Dava konusu zamanlarda Davalı Dava konusu devri
Tapuda yaparken ve/veya Dava konusu Devir
Takrirnamesini imzalarken satış yetkisi ve/veya satış bedelini belirleme yetkisi olmamasına rağmen, Davalı -satış yetkisi ve/veya satış bedelini belirleme yetkisi
olduğuna dair ve/veya satış bedelini 200,000TL
göstermek suretiyle yalan yazılı ve/veya sözlü
beyanlarda bulundu ve Tapu Makamlarını yanılttı.
Davalı Dava konusu Devir Takrirnamesine sa-tış bedelini 200,000TL göstermek suretiyle, bilerek Dava
konusu taşınmazın gerçek değerini gizledi ve gerçek
değerin çok altında dava konusu taşınmaz malı
kendisine devretti.
ı) Davalı Davacıyı temsile yetkili olmamasına rağmen ve/veya vergi maks-atları için temsile yetkili olmamasına rağmen ve/veya Dava konusu taşınmaz malla ilgili temsile yetkili olmamasına rağmen resmi makamları ve/veya vergi makamlarını ve/veya ilgili belediyeyi yanıltarak Dava konusu taşınmaz malla ilgili işlemler yaptı ve/vey-a değerlendirmeler yaptı ve/veya vergiler ödedi ve/veya dava konusu taşınmaz malla ilgili stopaj vergi beyannamesini yetkisizce doldurdu ve/veya dava konusu taşınaz malla ilgili yetkisizce taahhütname ve/veya beyannameler yaptı ve imzaladı.
i) Davalı Dava- konusu yaptığı devri ve/veya satışı Davacıdan gizledi ve Davalı 200,000TL ve/veya herhangi bir satış bedelini Davacıdan gizledi ve/veya Davacıya ödemedi.
j) Davalı bir vekil olarak Davacıya hesap vermedi ve iyi niyetli hareket etmedi, dava konusu taşınma-z malı gasbetti ve/veya kendi adına mülkiyeti devraldı ve Davacıyı Dava konusu taşınmaz malın mülkiyetinden yoksun bırakarak dolandırdı.
k) Dava konusu taşınmaz malın satış işlemleri ivazsızdır.
l) Davalı yukarıda belirtilenler ışığında Davacıyı dolandırm-ak niyetiyle hareket ederek, Dava konusu taşınmaz malın mülkiyetini devraldı ve ismine kaydetti."

Paragrafın içeriğinden anlaşılacağı gibi tafsilat bölümünün a'dan d'ye kadar olan kısmı Emare No.1 Vekaletnamenin elde edilmesi, e'den l'ye kadar olan kıs-mı ise vekaletname ile yapılan işlemler ile ilgilidir.

Bu tasniften hareketle, öncelikle vekaletnamenin hile, baskı, şantaj ile elde edilip edilmediğini belirlememiz gerekir.

Talep Takririnin 5. paragrafındaki iddialar diğer paragraflarda da yer yer t-ekrarlanmıştır.

Davacının hile ve şantaj iddialarından en önemlisi, Davalının birlikteliklerini ve/veya cinsel ilişki görüntülerini, gizlice temin edilen fotoğraflar, ses kayıtları ve video görüntüleri ile ailesine ulaştıracağına ilişkindir.

Alt Mahk-eme, Davacının kendisine gösterildiğini iddia ettiği uygunsuz fotoğraflar veya video kayıtlarının olduğunu ortaya koyabilecek herhangi bir emareyi Mahkemeye sunamadığını, konu evde yaptığı aramalara rağmen böyle emarelere ulaşamadığını, Davacının, 30.6.200-8 tarihinde vekaletnameyi geçersiz olduğu inancı ile imzaladığını, bu maksatla Tasdik Memurunu kendisinin bulduğunu iddia etmesine rağmen Tasdik Memuru Mehmet Ali Altunçu şahadete çağırmadığını, Emare No.1 Vekaletnamenin geçersiz olduğu ve böyle bir vekale-tname ile işlem yapılamayacağı bilgisinin Tapu Dairesi tarafından verilmesi olanağının olup olmadığını Tapu memuruna sormadığını, Davacının geçersiz olduğu inancıyla imzaladığını söylediği vekaletnameyi 5-6 hafta sonra Davalıdan istemesinin tutarsızlık old-uğunu, Davalı ve Tanıklarının şahadetinin daha tutarlı ve inanılır olduğunu, Emare No.1 Vekaletnamenin hile, baskı, şantaj ve tehditle elde edilemediğini belirterek, Davacının iddialarına itibar etmedi.

Alt Mahkemenin şahadet ve olgular ile ilgili bulg-ularına Yargıtay tarafından müdahale edilebilecek durumları izah eden Yargıtay/Hukuk 15/1998 D.1/2001 Yalçın Ruhi ve diğeri ile Huriye M.Ruhi davasında belirlenen prensiplere atıfla, Yargıtayın şahadeti değerlendirme konusundaki bulgularına istisnai haller- dışında müdahale etmediğini bir kez daha yineleriz.

Hile, baskı, şantaj gibi iradeyi sakatlayan fiillerin varlığının kanıtlanabilmesi için, herşeyden önce Mahkeme huzurundaki şahadetin tutarlılığı ve inandırıcılığı ve dikkate alınabilecek değerde emare-lerin mevcudiyetiyle mümkündür. İspat yükümlülüğünü yerine getirmek bakımından sadece iddia etmek yeterli değildir.

İspatlanmış olgular çerçevesinde meseleye bakıldığında, Ağustos-Eylül 2005 tarihinden Kasım 2011 tarihine kadar tarafların ilişkilerinin -(cinsellik dahil) devam ettiği bir ortamda, Davacı tarafından bedeli ödendiği görülen dava konusu taşınmaz mal, 13.2.2007 tarihinde Davacı adına kaydedilmiş, Emare No.1 Vekaletname 30.6.2008 tarihinde Davalıya verildikten sonra, Davalı 19.12.2008 tarihinde- taşınmaz malı adına kaydetmiştir. Tarafların kesin olarak ayrıldıkları Kasım 2011 tarihine kadar, vekaletnamenin iptali ile ilgili hiçbir işlem yapmayan Davacı, ilişki bittikten sonra Aralık 2011'de bu davayı açmıştır.

Bu süre içerisinde Alt Mahkemenin- belirttiği gibi baskı, tehdit, şantaj olabilecek herhangi bir emare veya şahadet Mahkemeye sunulmamış, böyle ciddi bir baskı altında kaldığını iddia eden Davacı, geçersiz olduğunu düşündüğü bir vekaletnameyi düzenleyip tasdik memuru huzurunda imzaladıktan- sonra, kendi iddiasına göre gerçek olduğuna inanmadığı bir belgeyi Davalıya vererek ilişkisini sürdürmeye devam etmiştir. Davacı, bununla da yetinmeyerek, elinde fırsatı olmasına rağmen vekaletnamenin iptali yolunu seçmek yerine, baskı altında verdiğini i-ddia ettiği vekaletnameyi geri istemiş, baskı ve şantajın unsuru olarak gösterdiği ilişki veya uygunsuz görüntülerin ailesi tarafından öğrenilmesini önemsememiştir. Durumun ailesine söyleneceğinden çekindiğini veya korktuğunu iddia eden Davacının, Davalı i-le olan ilişkisini 6 yıl boyunca aleni bir şekilde çevresiyle birlikte yaşadığı, sunulan emarelerden açıkça görülmektedir.

Mevcut olgular, Davacının iddia ettiği gibi baskı, tehdit ve şantajla sürdürmek zorunda olduğu bir ilişkinin varlığına bulgu yapmay-a yeterli değildir.

Bu sonuca bağlı olarak, Alt Mahkemenin inandığı şahadet doğrultusunda Emare No.1 Vekaletnamenin hile, baskı ve tehdit ile elde edildiğinin ispatlanamadığı bulgusunda hata yoktur.

Davacının düzenlediği Emare No.1 Vekaletnamenin hil-e ürünü olmadığı sonucuna vardıktan sonra, şimdi vekaletnamenin geçerliliğini ve vekaletname ile yapılan işlemlerin hileli olup olmadığını inceleyeceğiz.

Davalının Emare No.1 Vekaletnameyi hile ile elde etmediği sonucuna vardıktan sonra, konuyu Sözleşme-ler Yasası, vekaletnamenin oluşturulmasındaki irade ve işlemlerin geçerli olup olmadığı esası üzerinden incelememiz gerekir.

Davacı vekaletnameyi verirken hile, baskı ve şantaja maruz kalmadığına göre, vekaletnameyi kendi serbest iradesi ile düzenlediği- sonucuna varmak kaçınılmazdır. Bu aşamadan sonra üzerinde durulması gereken nokta, Davalının kendisine verilen yetkilere uygun davranıp davranmadığı, yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığdır.

Alt Mahkemenin de kararına aktardığı vekaletnamenin içeriği -aynen şöyledir:

"Vekalet veren:
Adı Soyadı : Mustafa Nail ŞAİL
KKTC Kimlik No: 182491
Vekil Olan:
Adı Soyadı: Sitare GÜNALTAY
KKTC Kimlik No: 145879

Ben aşağıda imza sahibi 182491 NO'lu Kimlik hamili Mustafa Nail Şail, aş-ağıdaki hususların ifası için 145879 No'lu KKTC Kimlik hamili Sitare Günaltay'ı yetkili vekilim tayin ve nasb eylerim.

Girne Kazasına bağlı Zeytinlik topraklarında, P/H No: XIII.19.E.2, Parsel No: 232/3/2 ve 2807 No'lu koçan tahtında adıma kayıtlı ev v-e/veya taşınmaz malı, vekilim kendi adına devretmeye, bu amaçla ilgili merciler ve/veya Tapuca gerekli görülen her türlü işlemi vekaleten yapmaya, her türlü evrak ve formu ve/veya devir formunu devreden olarak imzalamaya, ödenmesi gereken her türlü harç ve- vergiyi ödemeye, Resmi Dairelerde ve/veya Tapu Dairesinde her türlü evrakı adıma imzalamaya, gerekli tüm formaliteleri yerine getirip tamamlamaya tam yetkilidir.

Mustafa Nail ŞAİL
(Vekalet Veren)

Tasdik No: 1356/2008

Kimliği tarafımd-an tespit edilen Mustafa Nail Şail'in bugün huzurumda imzaladığını ve aklı selim olduğunu tasdik eder, resmi mühürümle mühürlerim.

Mehmet Ali ALTUNÇ
(Girne Tasdik Memuru)

30/06/2008
GİRNE."




Vekaletnamenin içeriğinden çok açık -şekilde anlaşılacağı gibi, vekaletname ile ortaya konan irade beyanı, dava konusu evin Davalı tarafından Davalı adına Tapuda devredilmesi ve bunun işleminin yapılması yetkisidir.

Vekaletnamede sadece devir yetkisi verilmiş, devrin satış veya bağış yolu -ile yapılacağı belirtilmemiştir. Burada verilen yetkinin taşınmazın mülkiyet devri olduğu, yorumu gerektirmeyecek kadar açıktır.

Bu mesele bakımından işlemi yapan memurun, amirinden yetki aldıktan sonra vekaletname ile işlem yapması, Davacı lehine bir d-urumu yaratmaz. Önemli olan, vekaletnamenin böyle bir yetkiyi vekile verip vermediği, vekaletnamenin usulüne uygun tasdik edilmiş vekaletname olup olmadığıdır.

11/1978 Taşınmaz Malların Devredilmesi, İpotek Edilmesi ve İpotekli Taşınmaz Malların Satımın-a İlişkin Yasaları Değiştiren Yasanın Tefsirini içeren 2. maddesi "Devretmek" işlemini, Devralan ve Devredeni şöyle izah etmiştir:

2. (1) Bu Yasada metin başka türlü gerektirmedikçe:
"Devralan", kendi isteği ile kendisine taşınmaz mal veya ipotek devr-edilen kişiyi anlatır;
"Devreden", kendi isteği ile taşınmaz mal devreden mal sahibini veya ipotek devreden ipotekli alacaklıyı anlatır;

"Devretmek"
(a) Taşınmaz mallar bakımından; mülkiyet hakkının,
tarafların iradesi ile bir kişiden- başka bir
kişiye devrini anlatır;
İpotek bakımından, ipoteğin, tarafların iradesi ile
ipotekli alacaklıdan bir başka kişiye devrini
anlatır.


Bu tanımlamalara göre aslolan devretme iradesinin oluşmasıdır. Davalı, Davacının k-endi iradesiyle imzaladığı vekaletnamede açıkça beyan ettiği irade beyanını Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın 163. maddesi tahtında geri çekmediği müddetçe, vekaletname ile açıkladığı iradesi devir için yeterlidir.

Emare No.1 Vekaletname, sadece Davalı a-dına devir yapılması yetkisi verdiğine göre, bu yetkinin Tapu Dairesinde yapılacak devir işlemini kapsadığı açıktır.

Mevcut olgulara göre, Tapunun açıkça devretme yetkisinin bulunduğu, usulüne uygun tasdik edilmiş bir vekaletname ile işlem yapmasında h-ata yoktur.

Bu meselede Davacı, iddialarını, Davalının yaptığı işlemler üzerine kurmuş ve Davalının Tapuda işlem gerçekleştirirken işlemin satış olarak gösterilmesini hilenin unsuru olarak göstermeye çalışmıştır.

Mevcut şahadete göre, Davalının yapt-ığı beyan, Tapudaki devir işlemlerinin gerektirdiği işlemin parçasıdır ve bu durum daha fazla, işlemin tamamlanması ve ödenecek devir harcı için önem arz etmektedir.


Emare No.1 Vekaletnameyle taşınmaz malın 3. kişilere satışı yetkisi verilmemiş, özel -yetki ile donatılmış Davalının taşınmaz malı kendi adına alması ve/veya devretmesi yetkisi verilmiştir. Asil ile vekil arasındaki hukuki ilişki ihlâl edilmişse bunun iddia ve ispatı gerekmektedir. Davacının davasında, hile, baskı ve şantaj iddiası dışında,- Davalının satıştan kaynaklanan hukuki bir ilişkiyi ihlali veya satış bedelini ödemediğine ilişkin aleyhine getirilmiş herhangi bir dava sebebi bulunmamaktadır.

Davacı, Davalı lehine tanzim ettikten sonra vekaletnameyi herhangi bir şekilde geri almamı-ştır. Sözleşmeler Yasası'nın 164. maddesine göre, bir asil, vekilinin yetkiyi kullanmasından sonra, vekillik kapsamında yaptığı eylem veya işlemlerden sonra ortaya çıkan eylem veya işlemleri ve yükümlülükleri ilgilendirdiği kadarıyla iptal edemez.

Mevcu-t olgulara göre, Davacı, verdiği vekaletname tahtında yapılan işlemlerin sonucundan sorumludur. Bunun ortadan kaldırılması için, hile, baskı ve tehdit gibi iradeyi sakatlayıcı hususların ispatı gerekmektedir. Bunun dışında taraflar arasında herhangi bir sö-zleşmenin ihlali söz konusuysa veya vekaletnameyi yapma sebebini ortaya koyan hukuki ilişki ihlal edilmişse, bunun talep takririnde açıkça belirtilmesi ve o dava sebebinden çare talep edilmesi gerekmektedir.

Eğer asil ile vekil arasında açık bir anlaşma- varsa, bu anlaşma, bir sözleşme oluştursun veya oluşturmasın, vekalet ilişkisinin temelini oluşturacak ve tarafların bu yöndeki rızaları aranacaktır.

Bowstead on Agency adlı eserin 15. baskısının 41. sayfasında şöyle denmektedir:

"Where there is an -express agreement, whether contractual
or not, between principal and agent, this will consitute the relationship of principal and agent and the consent
of both parties will be contained in it."

Aynı eserde, anlaşmanın sözleşme içermesi- halinde, sözleşmenin oluşmasını sağlayan icap ve kabul kuralları, ivaz,hata, yanıltma, zorlama ve yasa dışılık halleri asil ve vekil arasındaki sözleşmenin oluşmasına etki edebilecek ve bu durum Sözleşmeler Yasası'na göre değelendirilecektir. İvaz olmadığ-ında sözleşme olamayacağı gibi, taraflardan birinin taraf olma kapasitesi de olmayabilir.

"The agreement may be contractual, in which case the normal rules as to offer and acceptance, consideration, mistake, misrepresentation, duress,illegality, etc., a-pply, and the relations between principal and agent are regulated by the normal law of contract. But it may be not contractual, e.g. because there is no consideration, or because on or both of the parties lacks contractual capacity."


Davacının davasına -bakıldığında, Emare No.1 Vekaletnameyi bir sözleşme tahtında verdiğini iddia etmediği, Davalının vekaletnameyi aralarındaki ilişkinin ahlak dışı fotoğraflarının ifşa edileceği baskısıyla elde ettiğini ileri sürmektedir.

Alt Mahkeme bu iddiayı kabul etmem-iş, Yargıtay bu bulgusunda hata olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Davacı tarafından ileri sürülen hile iddiası ortadan kalktığına göre, Davalının yaptığı işlemlerin iptal edilebilmesi için vekaletnamenin yapılmasına sebep olan anlaşmanın Talep Takririnde ye-r alması ve eğer varsa aralarındaki sözleşmenin ihlaline veya geçersizliğine bağlı olarak vekaletnamenin ihlal edildiği sonucuna varılması ve o ahvalde iptal veya tazminat için hüküm verilmesi gerekir.

Davacının bu yönde bir dava sebebi olmadığından, Da-valının Tapuda yaptığı işlemlere bağlı olarak Tapuya yaptığı beyanının veya zayi koçanı çıkarmasının hilenin vasıtası olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

Davacının hile, şantaj veya baskı iddialarına alternatif olarak taraflar arasında bir anlaşma- veya sözleşme olduğu iddia edilmediğine göre, son olarak ivaz yokluğu iddiasının incelenmesi gerekir.

Davacı, taşınmaz malın satış işlemlerinin ivazsız olduğunu iktibas ettiğimiz Talep Takririnin 5. paragrafının, "Davalının hilesinin tafsilatı" kısmını-n (k) alt paragrafında ileri sürdü.

Daha önce belirttiğimiz gibi, Davacı iddialarını, Davalının yaptığı işlemler üzerinden oluşturmuş, vekaletname ile ilgili temel ilişkiyi, hile-baskı-şantaj dışında herhangi bir sözleşmeye veya sözleşme teşkil etmeyen -anlaşmaya dayandırmamıştır.

Mevcut olguların ortaya çıkardığı sonuç, taraflar arasında 6 yılı aşkın gönül ilişkisi ve birliktelik olduğu, her ikisinin de mali durumunun iyi olduğu biçimindedir. Davacının davasını Davalının zayıf müdafaası üzerine kurama-yacağı, bilinen temel prensiplerden biridir. Davacının ibraz ettiği şahadet, Davacının hiçbir karşılık olmadan vekaletname düzenlediğine bulgu yapmaya yeterli olmadığı gibi, Davacının geçerli olamayacağını düşündüğü bir vekaletname tanzim ederek Davalı ile- ilişkisini sürdürdüğü şeklinde ortaya koyduğu irade yapısının hukukun himaye ettiği anlamda iyi niyet olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Alt Mahkemenin Davacının ivaz yokluğu iddiasına itibar etmemesinde hata yoktur. Bunun yanı
sıra Davacı-nın Talep Takririnde, devrin hile ve şantaj dışında bir sözleşmeye karşılık veya sözleşme teşkil etmeyen bir anlaşma ile karşılıksız yapıldığı hususunda bir iddiası bulunmadığından, Davalının müdafaasında ileri sürdüğü ödeme iddialarının ispat edilemediği -noktası bakımından da Davacı lehine bir sonuç veya hüküm verilemez.

Davalının Emare No.1 Vekaletnameyi hile ile elde etmediği ortaya çıktıktan sonra, Emare No.1 Vekaletname bakımından önemli olan, sarih şekilde belirtilen devir iradesidir. Davacı devir -iradesini sakatlayıcı hususları ortaya koyamadığından, vekaletnamenin oluşmasında tarafların irade birliğinin (consensus ad idem) olmadığı iddiasının ileri gitmesi mümkün değildir. ,

Bu sonuca bağlı olarak, Davacının iradesiyle gerçekleştirdiği devir işl-emlerinin iptalini gerektirecek olgular ispatlanmadığı gibi, Davalı aleyhine tazminatı gerektirecek hukuki ilişkinin ihlali ortaya konamamıştır.

Bu sonuçtan hareketle, istinafın reddi gerekmektedir.

NETİCE:

Yukarıdakiler ışığında istinaf reddedilir-.

İstinaf masraflarını Davacı ödeyecektir.


Ahmet Kalkan Bertan Özerdağ Peri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç

11 Aralık, 2018











21






Full & Egal Universal Law Academy