Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 25/2011 Dava No 1/2012 Karar Tarihi 16.01.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 25/2011 Dava No 1/2012 Karar Tarihi 16.01.2012
Numara: 25/2011
Dava No: 1/2012
Taraflar: Ülfet Emin ile KKTC Başsavcısı arasında
Konu: Emeklilik maaşından kesinti yapıldığı iddiası ile dava açılması - Davacının taleperinin Yüksek İdare Mahkemesinin yetki alanına girdiği bulgusu ile davanın iptal edilmesi - Davacının iptal kararını istinaf etmesi - İstinafın oyçokluğu ile reddedilmesi. Mahkemenin yetkisi - Ön itiraz - Kararın yönetsel bir karar olması ve Kaza Mahkemesinin konuya ilişkin karar vermeye yetkili olmaması.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 16.01.2012

-D.1/2012
Yargıtay/Hukuk 25/2011
(Lefkoşa Dava No: 6450/2010)

Yüksek Mahkeme Huzurunda.


Mahkeme Heyeti:Narin F. Şefik, H-üseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.


İstinaf eden: Ülfet Emin, 16, Mehmet Ertuğruloğlu Sokak.
Lefkoşa.
(Davacı)

-ile-


Aleyhine istinaf edilen: KKTC Başsavcısı, Hukuk Dairesi,
Lefkoşa.
(Davalı)

-
A r a s ı n d a.


İstinaf eden Davacı Ülfet Emin şahsen hazır.

Aleyhine istinaf edilen Davalı namına: Kıdemli Savcı Sarper Altıncık hazır.


Lefkoşa Kaza Mahkemesi Yargıcı Füsun Cemaller'in 6450/2010 sayılı davada 24.3.2011 tarihinde ver-diği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


H Ü K Ü M



Narin F. Şefik: Bu istinafta iki karar okunacaktır. Çoğunluk kararını Sayın Yargıç Hüseyin Besimoğlu okuyacaktır.


Hüseyin Besimoğlu: İstinaf Eden Davacı, Lefkoşa Kaza Mahkemesi-nin 6450/2010 sayılı davada davasının iptal edilmesi nedeni ile bu istinafı dosyaladı.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

İstinaf Eden Davacı takriben 1982 yılından itibaren Yüksek Mahkeme Başkanlığından emeklidir ve yürürlükteki mevzuat gereği 7.744.82TL eme-klilik maaşı almakta idi.

İstinaf Eden Davacı, Eylül 2010 ayı emeklilik maaşından 1.210.29TL eksik ödeme yapıldığını iddia ederek Emir 65 Nizam 2 tahdında istinafa konu davayı ikame etti ve 1.210.29TL eksik ödenen emekli maaşı ile yasal faiz talebinde bu-lundu.

Aleyhine İstinaf Edilen Davalı, 21.12.2010 tarihinde müdafaa layihası dosyalayarak, İstinaf Eden Davacının emeklilik maaşından yapılan 1.210.29TL kesintinin idarenin bir karar ve işlemi sonucu yapıldığını, idarenin karar veya işleminin Yüksek İdar-e Mahkemesi tarafından iptal edilmeden yapılmış olan kesintinin hukuk davasına konu edilemeyeceğini, bu nedenle Davacının davasının iptal edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Layiha teatisinin tamamlanması ile tarafların müşterek müracaatı üzerine -öncelikle Aleyhine İstinaf Edilen Davalının ön itirazının dinlenmesine karar verildi.

Tarafların argümanlarının dinlenmesi üzerine, İstinaf Eden Davacının talepleri, Yüksek İdare Mahkemesinin yetki alanına girdiği bulgusu ışığında Bidayet Mahkemesi İstin-af Eden Davacının davasını iptal etmiştir.

İstinaf Eden Davacının davasının iptali üzerine İstinaf Eden bu istinafı dosyaladı.

İSTİNAF SEBEPLERİ

İstinaf Edenin istinaf sebepleri aşağıdaki gibidir.

Muhterem Mahkeme, dava konusu ihtilafın çözüm yerini-n Yüksek İdare Mahkemesi olduğu ve/veya Lefkoşa Kaza Mahkemesinin söz konusu davaya bakma yetkisi olmadığı hususunda bulgu yapmakla ve/veya söz konusu davayı red ve iptal etmekle ve bu bulgu ve/veya kararına gerekçe olarak da Davacının Eylül ayı maaşının e-ksik ödendiği zaman söz konusu maaşının henüz tahakkuk etmemiş olduğunu göstermekle hata etmiştir, çünkü Davacının Eylül ayı maaşı, söz konusu maaşından kesinti yapıldığı zaman tahakkuk etmişti, zaten tahakkuk etmemiş bir maaştan kesinti yapmak mevzu bahis- olamaz ve/veya olanaksızdır ve/veya ilgili mevzuata (Gelir Vergisi Yasası'nın 31. maddesinin 1.fıkrasına) aykırıdır.

TARAFLARIN İDDİALARI


İstinaf Eden Özetle; Eylül ayına ait emeklilik maaşının 1.210.29 TL eksik ödendiğini, emekli maaşının her ay sonu- tahakkuk ettiğini, maaşın tahakkuk ettikten sonra şahsi patrimuanına girdiğini, bu nedenle orta yerde bir idari karar olmadığını, bunun normal bir alacak davası olduğunu ve Bidayet Mahkemesinin yetkisine girdiğini, Bidayet Mahkemesinin davayı iptal etmekl-e hatalı olduğunu, her halükarda istinafa konu davanın Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine girdiği konusunda bir karar üretilmesi halinde davanın İstinaf Mahkemesi tarafından Yüksek İdare Mahkemesine havale edilmesini talep etti.

Aleyhine İstinaf Edilen- Davalı özetle; dava konusu ihtilafın çözüm yerinin Yüksek idare Mahkemesi olduğunu, İstinaf Eden Davacının Emeklilik maaşından yapılan kesintinin, 40/2010 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasası altında yapıldığını, İstinaf Eden Davacının emekli maaşından ke-sinti yapıldığında, Eylül ayı maaşının henüz tahakkuk etmediğini, Eylül ayı maaşından yapılan kesintinin 40/2010 sayılı Yasa'ya dayanarak yapıldığını, yapılan kesintinin idari bir işlem olduğunu, bu sebeple Bidayet Mahkemesinin kararının doğru olduğunu ile-ri sürüp istinafın reddini talep etmiştir.


İSTİNAF SEBEBİNİN İNCELENMESİ

İstinaf Eden Davacı, dava konusu ihtilafın çözüm yerinin Yüksek İdare Mahkemesi olduğunu ve/veya Lefkoşa Kaza Mahkemesinin söz konusu davaya bakma yetkisi olmadığı hususunda b-ulgu yapmakla ve/veya söz konusu davayı red ve iptal etmekle ve bu bulgu ve/veya kararına gerekçe olarak da Davacının Eylül ayı maaşının eksik ödendiği zaman söz konusu maaşının henüz tahakkuk etmemiş olduğunu göstermekle Kaza Mahkemesinin hata ettiğini, D-avacının Eylül ayı maaşı, söz konusu maaşından kesinti yapıldığı zaman tahakkuk ettiğini, zaten tahakkuk etmemiş bir maaştan kesinti yapmak mevzu bahis olamayacağını ve/veya olanaksız olduğunu ve/veya ilgili mevzuata (Gelir Vergisi Yasası'nın 31. maddesin-in 1.fıkrasına) aykırı olduğu nedeniyle istinafın kabulünü talep etmektedir.

Olgulara göre İstinaf Eden Davacı, Yüksek Mahkeme Başkanı iken emekli olmuş ve Eylül 2010 ayı itibarıyle ayda 7.744.82TL emekli maaşı almakta idi.

İstinaf Eden Davacı, 2010 yı-lı Eylül ayı maaşının 1.210.29 TL eksik ödendiğini ileri sürüp İstinafa konu davayı ikame ederek 1.210.29TL'nin iadesini talep etmektedir.

İstinafın duruşmasında İstinaf Eden Davacı, Eylül ayı emekli maaşının tahakkuk ettiğini ve patrimuanına girdiğ-ini, dava konusu alacağın adi bir alacak olduğunu bu nedenle bu konuda Kaza Mahkemesinin yetkili olduğunu ileri sürüp, Bidayet Mahkemesinin davayı iptal etmekle hatalı olduğunu iddia etmektedir.

Aleyhine İstinaf Edilen Davalı ise, İstinaf Eden Davac-ının 2010 Yılı Eylül ayı maaşından 12.8.2010 tarihinde yürürlüğe giren 39/2010 sayılı Gelir Vergisi(Değişiklik) Yasası nedeniyle kesinti yapıldığını, bu kesintinin yasal olduğunu, maaş kesintisi ile ilgili işlemlerin idari işlem olduğu için yetkili mahkeme-nin Yüksek İdare Mahkemesi olduğunu, Bidayet Mahkemesinin kararının doğru olduğunu iddia etmektedir.

Tarafların, öncelikle müdafaa layihasındaki ön itirazın dinlenmesi konusundaki müracaatları üzerine Bidayet Mahkemesi öncelikle müdafaa layihasında -ileri sürülen ön itirazı dinlemeyi uygun bulmuştur.

Müdafaa layihasında ileri sürülen ön itiraz aynen şöyledir.

"Davacının, emeklilik maaşından yapıldığı iddia olunan 1,210.29.Türk Lirası kesinti ve/veya ödeme idarenin bir karar ve/veya işlemi sonucu yap-ılan ve/veya husule gelen bir husutur.İdare idari bir karar ve/veya bir idari işlemle kesinti yapmış ve/veya eksik ödeme yapmıştır.İdarenin karar ve/veya işlemi Yüksek İdare Mahkemesince iptal edilmeden kesinti ve/veya eksik ödeme davacı tarafından hukuk -davasında konu edilemez ve/veya talep edilmesine yasal olanak yoktur. Dolayısıyle davasının iptidaen reddi gerektiğinden iptidaen reddi gerekir."

Ön itirazın duruşması sırasında tanık dinletilmemiş, müşterek olgular sunulmuş ve sadece hitap yapmakla yetin-ilmiştir.

Tüm yapılan beyanlar sonrasında Bidayet Mahkemesi kararında belirtildiği gerekçe ile Davacının davasını iptal etmiştir.

Bidayet Mahkemesinin kararındaki alıntı şöyledir:

"7/79 sayılı kamu Görevlileri Yasası'nın 121. maddesinde maaşl-arın her ay sonu ödendiği belirtilmektedir. Dolayısı ile Eylül ayı maaşının eksik ödendiğini iddia eden Davacının Eylül ayı maaşı, Eylül ayı sonunda tahakkuk etmiştir. 12.08.2010 tarihinde Emeklilik Yasası'nda yapılan değişiklik neticesinde idare tarafında-n Davacının Eylül ayı maaşı eksik ödenmiştir. Davacının Eylül ayı maaşı 12.08.2010 tarihinde Emeklilik Yasası'nda yapılan değişiklikle eksik ödendiği zaman maaşı henüz tahakkuk etmemiş idi. Netice itibarı ile Davacının alacağının adi bir alacak olduğunu sö-ylemenin mümkün olmadığı ve dolayısı ile de idarenin yaptığı bu işlemle ilgili ihtilafın çözüm yerinin Yüksek İdare Mahkemesinin olduğu ve Kaza Mahkemesinin yetkili olmadığı kanaatindeyim ve bu hususta bulgu yaparım. Dolayısı ile ön itirazı dikkate alarak -davayı red ve iptal ederim."

Bidayet Mahkemesinin kararından görüleceği gibi Bidayet Mahkemesi, tarafların beyanlarını tezekkür ettikten sonra, İstinaf Eden Davacının talebinin adi bir alacak olmadığı, yapılan işlemlerin Yürütsel ve Yönetsel işlemler- olduğu, Kaza Mahkemesinin ise yetkili olmadığı bulgusunu yapmış ve Davacının taleplerinin Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine giren talepler olduğu için Davacının davasını iptal etmiştir.

İstinaf Eden Davacının emeklilik maaşından yapılan bu kesi-nti ile ilgili işlemlerin, Kamu Hukuku veya Özel Hukuk alanına giren işlemler olup olmadığı incelenmelidir.

Kamu görevlilerinin maaşları ile ilgili kesinti yapmak, idari karar almaya yetkili bir organ tarafından alındığı için idari bir karar olduğu- Yargıtay/Hukuk 10/83 (D.20/83) sayılı kararda şu şekilde ifade edilmiştir.

"Kamu görevlilerinin maaşları ve maaşlarında ödenen fazlalıkların kesilmesi sureti ile hazineye iade edilmesi gibi konular, ilgili Bakanlığın yürütsel ve yönetsel görevleri arasın-dadır. Konuya başka bir açıdan bakacak olursak bir memurun maaşı ile ilgili olarak kesinti yapmak idari karar almaya yetkili organ tarafından alındığı cihetle idari bir karar olduğu ortaya çıkmaktadır. Tabiatı ile bu idari kararın haksız alınıp alınmadığı -Kaza Mahkemesinin yetkisinde olmayıp, Yüksek İdare Mahkemesinin münhasır yetkisi dahilindedir."

İlgili içtihadi karadan görüleceği gibi memurların maaşı ile ilgili işlemler idari karar almaya yetkili organ tarafından alınan idari bir karar olduğu içi-n münhasıran Yüksek İdare Mahkemesinin yetkisine girdiği ifade edilmiştir.

Nitekim, memurların mali haklarının Hukuki Mahiyeti ile ilgili Prof. Sıddık Sami Onar İdare Hukuku Umumi Esasları isimli yapıtın 2. cildinde sayfa 1224-1225'de şu görüşlere yer ve-rilmektedir.

"Memurlara temin edilen bu mali menfaatler de memur statüsünün diğer hükümleri gibi, objektif kaidelerinden çıkan umumi bir hukuki duruma dayanır. Yani bu haklar ve menfaatler akidden doğan ve hususi bir hukuki duruma dayanan alacaklar mahiye-tinde olmayıp, hizmete ayrılmış bir masraftan, tahsisattan hizmet menfaati olarak memura temin edilmiş menfaatlerdir. Binaenaleyh memurların mali haklarıyle ilgili kaideler de hizmetin diğer kaideleri gibi bir taraftan o kamu hizmeti statüsünün, diğer tara-ftan da kamu hizmetlerinin müşterek bir statüsü durumunda bulunan memur statüsünün hükümlerini teşkil eder ve bu sebepten dolayı objektif mahiyettedir."


Yürürlükteki Emeklilik Yasası'na göre emekli kamu görevlilerinin emekli maaşından vergi alınmadığı bi-r gerçektir. Ancak yürürlükteki Emeklilik Yasası 12.08.2010 tarihinde 40/2010 sayılı Emeklilik (Değişiklik) Yasası'nda yapılan bir değişiklik ile emekli maaşlarından vergi alınması yasal hale getirilmiştir. Bu husus 12.08.2010 tarihinde yürürlüğe giren 39/-2010 sayılı Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasası ile de uygulanmaya başlanmıştır.

Emeklilerin maaşı ile ilgili düzenlemeler Kamu Hukuku alanı ile ilgili olup dayanağını 39/2010 sayılı Yasa'dan almaktadır. Başka bir anlatımla emeklilerin maaşından kesint-i yapılması ile ilgili idari işlemler yasadan kaynaklanan bir şart işlemdir ve bu işlemlerin iptaline yönelik talepler İdare Hukuku alanına girmektedir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta Davacının talebinin emekli maaşından kesinti yapılmasını g-erektiren işlemlerin iptaline yönelik olmadığı, sadece Eylül 2010 maaşının eksik ödenmesine ilişkin olduğudur.

İstinaf Eden Davacı, Eylül 2010 ayı maaşının tahakkuk ettiğini, Eylül ayı maaşı tahakkuk ettiği için emekli maaşının Davacının patrimuanına gir-diğini, patrimuanına girdiği için emekli maaşından yapılan kesinti nedeniyle oluşan talebin adi bir alacak haline geldiğini, bu nedenle dava açtığını ve bu konuda Kaza Mahkemesinin yetkili olduğunu iddia etmektedir

Aleyhine İstinaf Edilene göre, İstinaf E-denin Eylül ayı maaşı ay sonu ödenmektedir ve bu maaştan kesinti yapıldığında İstinaf Eden Davacının maaşı tahakkuk etmemişti. İstinaf Eden Davacının Eylül ayı maaşı vergi kesintisi yapıldığında tahakkuk etmediği için İstinaf Edenin patrimuanına girmemişt-i. Patrimuana girmediği için yapılan işlemler idarenin yetki alanına giren işlemler olduğu için bu konuda yetkili Mahkeme Kaza Mahkemesi değil de Yüksek İdare Mahkemesi olmalıdır.

Daha önce Prof Dr.Sıddık Sami Onar'ın eserinden yaptığımız iktibasın d-evamında şöyle denmektedir.

"Fakat bu menfaatler işleyip tahakkuk ettikten sonra
istihkak kesbeden memur veya ailesinin sübjektif birer hakkı, adi birer alacak haline gelir. Yani henüz işlenmemiş olan maaş, ikramiye ve saire, objektif ve umumi bir hukuk-i durumundan ibaret oldukları halde bunlar işleyip geçmiş zamana ait hale gelince istihkak kazanan hak sahibinin patrimuanına girmiş olur. Bu sebepten dolayı da memur ve ailesinin mali hak ve menfaatlerine dair statüye konulacak yeni kaideler ancak ileride- tahakkuk edecek haklara tesir eder, tahakkuk etmiş ve bu suretle hükmen iktisap edilmiş, birer alacak şeklinde patrimuana iltihak etmiş bulunanlara tesir etmez. Kanunda bunun aksine bir sarahat varsa bu statünün ve kadienin mahiyetinden değil makabline ya-ni geçmişe şâmil bir hüküm doğuran, maziyi, geçmişi tasfiye etmeyi istihdaf eden yeni bir kanunun mevcudiyetinden ileri gelir.
.......................................................
Danıştaya göre işlemiş ve tahakkuk etmiş olmaları itibarıyle patrimuana -girmiş olan bu nevi alacaklardan doğacak ihtilâflar adliye mahkemelerinde görülür ve bu alacaklar beş senelik bir müruru zaman tâbidir.
........................................................

Bu sebeplerden dolayı idare, işlemiş maaş üzerinde
resen h-areket yetkisini kullanarak bir tasarrufta bulunamaz, meselâ işlemiş aylıkların ödenmemesi hakkında idari bir karar veremez. Böyle bir tasarruf ancak adli makamlardan alınacak haciz kararıyle olabilir."

Bu alıntıya göre bir memurun maaşı tahakkuk et-tikten sonra bu maaş kişinin patrimuanına geçeceği için maaş ile ilgili talepler alacak davasına konu olmalıdır. Burada önemli olan objektif bir hakka dayanan menfaatin tahakkuk edip subjektif bir hak haline dönmesidir.

Olgulara göre; İstinaf Eden Davacı-, davasını açtığı Ekim 2010 tarihinde Eylül ayı maaşı Eylül ayı sonu itibarıyle tahakkuk etmiş ve dava tarihinde İstinaf Edenin kişisel patrimuanına girmişti.

Eylül ayı maaşı tahakkuk etmeden İstinaf Edenin Eylül ayı maaşından 12.8.2010 tarihinde yürürlü-kte olan Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasası uyarınca bir vergi kesintisi yapılması idari bir işlem olmakla beraber daha önce ifade ettiğimiz gibi Davacının talebi bu işlemin iptaline yönelik değildir.

Eylül ayı emekli maaşı İstinaf Edenin patrimuanına girm-eden emekli maaşından kesinti yapılması maaş tahakkuk ettikten sonra Davacının subjektif bir menfaate dayalı alacak davası açmasını engellemez. Böyle bir durumda Mahkemenin yapması gereken Davacının alacaklı olup olmadığını tespit etmektir.

İstinaf Eden -Davacının mali patrimuanına girmiş Eylül ayı maaşı ile ilgili talebi subjektif bir menfaate dayandığından hususi hukuk sahasına giren bir taleptir ve Alt Mahkeme meselenin kamu hukukunu ilgilendirdiği gerekçesi ile iptidai itiraz doğrultusunda davayı redde-tmekle hata etmiştir.

Yukardaki gerçekler ışığında, Bidayet Mahkemesi, istinaf konusu davanın, Bidayet Mahkemesinin yetkisine girdiği konusunda bulgu yaparak Davacının alacaklı olup olmadığını incelemeli ve karar vermesi gerekirdi.

İstinaf Eden Dav-acı, 39/2010 ve 40/2010 sayılı Yasalar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinde istinafa konu davanın henüz sonuçlanmadığını, bu nedenle de davasının iptal edilemeyeceğini, davasının iptal edilmekle Bidayet Mahkemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştü-r.

39/2010 ve 40/2010 sayılı Yasalar 13.01.2011 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, 14.01.2011 tarihli KKTC Resmi Gazetesi'nde yayınlanmış ve yürürlüğe girmişti.

KKTC Anayasası'nın, 150.maddesine göre; iptal kararları "geriye- yürümez"; iptal edilen hükümler, gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar; gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürülüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu süre kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı- günden başlayarak bir yılı geçmez.

Bizim de benimsediğimiz ve uyguladığımız Türk Anayasal sisteminde "Devlete Güven" ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararının geriye yürümezliği kuralı kabul edilm-iştir.

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olan bir yasa, iptal tarihinden itibaren yürürülükten kalkacağı (yok hükmünde sayılmayacağı) için bu yasanın yürürlükte olduğu süre içinde bu yasa altında yapılmış olan işlemler ise geçerliliğini ko-rumaya devam edecektir. Aksi takdirde kanunun yürürlüğe girmesinden iptal edildiği tarihe kadar geçecek süre içinde o kanuna dayanarak yapılmış yüzlerce, binlerce işlem geçersiz hale gelecektir ki bu durumun ise hukuki istikrar ve hukuk güvenliği bakımında-n sakıncalı durumlar yaratabilecektir.

İstinaf Eden Davacının emekli maaşından, iptal kararından önce kesinti yapıldığında; ilgili tarihte konu yasalar yürürülükte idi ve iptal kararından önce yürürlükteki yasalara binaen İstinaf Eden Davacının emek-li maaşından vergi kesintisi yapılmıştı.

İstinaf Edenin maaşından yapılan kesinti, ilgili tarihte yürürlükte olan 39/2010 sayılı Yasa altında yapılmış ve bu işlem dava ikame tarihinden önce tamamlanmıştı.

İstinaf Edenin maaşından yürürlükteki -yasaya göre vergi kesintisi yapılması dava tarihinden önce tamamlanmış olduğundan, ilgili yasalar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinde dava Kaza Mahkemesinde askıda olsa bile bu husus Davacı leyhine hukuken bir menfaat tesis edemezdi.

Yu-kardaki gerçekleri, dava ve istinaf ile ilgili olguları dikkate aldığımızda, istinaf konusu davanın tekrar görüşülmek üzere Bidayet Mahkemesine iade edilmesi gerekmekle beraber bu durum, zaman kaybına sebep vereceğinden, İstinaf Edenin istinafının yukar-daki nedenlerle iptalini uygun buluruz.

Yukarıdaki gerçekler ışığında İstinaf Eden Davacı istinafında başarılı olmadığı için istinaf iptal edilir.

Narin F. Şefik: Meslektaşım Sayın Yargıç Hüseyin Besimoğlu'nun kararını daha önceden okuma fırsatı buldum-. Kararda belirttikleri ile hemfikirim.

Ahmet Kalkan: Muhterem çoğunluk kararının uyuşmazlık konusunun kamu hukukuna girmediği bulgusu ile hemfikirim ancak uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak yasa ile ilgili kısmına katılmam.

39/2010 sayılı Gelir Vergisi -(Değişiklik) Yasası ve 40/2010 no'lu Emeklilik (Değişiklik) Yasası Anayasa Mahkemesinde açılan (Anayasa Mahkemesi 4-7/2010 D.1/2011) sayılı iptal davası sonucunda bu dava neticelenmeden Anayasaya aykırı bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesince iptal edilen yasa,- kararname, tüzük, iç tüzük, Cumhuriyet Meclisi kararı, yönetmelik veya bunların herhangi bir kuralı gerekçeli kararın Resmi Gazete'de yayınlandığı tarihte yürürlükten kalkar. (Anayasa Madde 150(2))

İptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği Anayasa kuralıd-ır. (Anayasa Madde 150(4))

Anayasa hukukunda geriye yürümezlik ile ilgili çeşitli görüşler belirtilmekle beraber üzerinde mutabık kalınan temel noktalardan biri "kazanılmış hakların korunmasıdır." Prof.Dr.Abdullah Ş.Gözübüyük'ün Anayasa Hukuku adlı eserin-in 5. baskı, sayfa 247'de şöyle denmektedir. "iptal kararı geriye yürümez. Bunun nedeni, iptal kararlarının kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı bir sonuç doğurmasının önlenmesidir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı, yayımlanıp yürürlüğe girene kadar yapıl-mış olan diğer uygulamaları etkilemez."

Bu meselede maaş kesintisi ile ilgili işlemlerin iptaline yönelik bir talep olmadığına göre Davacı açısından kazanılmış hak kavramı, kendisi açısından kişisel alacak haline dönüşmüş hakları ve uygulanacak yasa bakım-ından değerlendirilmelidir.

Nitekim, kazanılmış haktan kastedilenin ne olduğunu Türkiye Anayasa Mahkemesi E.1989/11, K.1989/48 sayılı kararında şöyle tarif etmiştir. "Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan (maaş gibi) tahakkuk etmiş ve kendisi- yönünden kesinleşmiş kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklar için söz konusudur. Anayasaya aykırılığı saptanan yasa hükümlerine göre elde edilen haklar ilerisi için kazanılmış hak oluşturmaz ve uygulanma niteliğini yitirir". Başka örnekler olmasına rağm-en meseleye uyumu bakımından maaş ile ilgili örneği özellikle verdim.

Huzurumuzdaki meselede Davacı hukuki statüsünden dolayı almaya hak kazandığı kişisel alacağı olan eylül ayı maaşının, eksik ödendiği gerekçesi ile mütebaki miktar için alacak davası aç-mıştır.

Davacının talebi münhasıran Eylül ayında vergi kesintisine tabi tutulan Eylül ayı maaşının kesintiye uğrayan miktarının kendisine ödenmesine yönelik olduğu cihetle bu anlamda talep, tahakkuk etmiş ve Davacı bakımından kesinleşmiş kişisel alacak n-iteliğindedir.

Dolayısıyle Emeklilik statüsü nedeniyle objektif nitelikteki hakkını subjektif bir alacağa dayalı olarak talep
eden Davacının, talebi hangi yasaya göre neticelendirilecektir, bu sorunun cevabının bulunması gerekmektedir.

Genel ilke uyuş-mazlıkların olay tarihindeki yasalara göre çözümleneceğidir. Ancak Anayasa Mahkemesi kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare memurlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bir kanun Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ise, iptal kararından önc-e açılmış davalarda, Yargıç iptal edilmiş yasayı yok kabul ederek uyuşmazlığı karara bağlamalıdır. 10.3.69 gün 1/3 sayılı TC Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında, henüz çözümlenmemiş, kesin hüküm halini almamış uyuşmazlık konusunda Anayasa Mahkemesinin -iptal kararı uygulanacaktır prensibi kabul edilmiştir.

Buna göre henüz neticelenmemiş bir davada uyuşmazlık konusu kanun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse Mahkeme karar verirken iptal edilen kanun varmış gibi davranamaz. Nitekim iptal davaların-dan farklı bir durum olan Anayasaya aykırılık havalelerinde bile Anayasa Mahkemesine havale edilen bir dava ileri gitmez ve Anayasa Mahkemesi kararının akıbetini bekler.

Anayasa Mahkemesi karar verdikten sonra açılan davalar bakımından geriye yürümezlik- ilkesinin ne şekilde uygulanacağı farklı bir konu olduğu cihetle, öyle hallerde durumun ne olacağını karara bağlamak bu mesele bakımından doğru değildir.

Bu meselede dava 19.10.2010 tarihinde açıldı. Buna göre Davacının Eylül ayı maaşı tahakkuk etmiş ve- Davacı bakımından kesinleşmiş şahsi alacağı haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesi kararını 13 Ocak 2011 tarihinde, Kaza Mahkemesi ise 24.3.2011 tarihinde vermiştir. Anayasa Mahkemesinin kararı, Resmi
Gazete'de yayımlandığı 14.1.2011 tarihinde Davacının da-vası
henüz neticelenmiş değildi. Eğer Davacının davası Anayasa Mahkemesi'nin kararından önce neticelenmiş olsaydı, "geriye yürümezlik" prensibi ışığında, iptal kararının İlk Mahkemenin kararına etkisi olmayacaktı.

Anayasa Mahkemesi kesintinin kaynağı o-lan yasaları hükümden evvel Anayasaya aykırı bulup iptal ettiği cihetle, Mahkeme hükmünü, iptal edilen yasaya göre değil eski yasaya göre vermeliydi. Buna göre Davacının maaşından 1.210.29 TL kesinti yapıldığı ihtilâfsız olgu olarak kabul edildiği cihetle,- İlk Mahkeme iptidai itirazı reddedip, 1.210.29 TL tutarındaki kesintinin Davacıya ödenmesine hüküm vermeliydi böyle yapmamakla hata etmiştir.


Narin F. Şefik: Netice itibarıyle istinaf oy çokluğu ile red ve iptal edilir.

İstinaf masrafları ile ilgi-li emir verilmez.




Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç


16 Ocak, 2012












12






Full & Egal Universal Law Academy