Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 24/2009 Dava No 9/2011 Karar Tarihi 06.07.2011
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 24/2009 Dava No 9/2011 Karar Tarihi 06.07.2011
Numara: 24/2009
Dava No: 9/2011
Taraflar: Harbay-Sezgin ve Oğulları Ltd. ve diğerleri ile Gök-Tuğ Ticaret Ltd. arasında
Konu: Alacak davası - Sözlü alım-satım sözleşmesi - Davalılar aleyhine hüküm verilmesi - Davalıların İlk Mahkeme Kararına karşı istinaf dosyalamaları - İstinafın kabul edilerek İlk Mahkeme hükmünün iptal edilmesi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 06.07.2011

-
D. 9/11 Yargıtay/Hukuk No: 24/2009
(Gazimağusa Dava No: 67/2007)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti : Narin F.Şefik,Hüseyin Besimoğlu,Ahmet Kalkan.


İstinaf eden :1. Harbay-Sezgin ve Oğulları Ltd., Mehmetçik
2. Cenk Osman Şe-ren, Mehmetçik
3. Sezgin Şeren, Mehmetçik
4. Tolga Naim Şeren, Mehmetçik
(Davalılar)

- ile -


Aleyhine istinaf edilen: Gök - Tuğ Ticaret Ltd., Şht. İbrahim
Nidai Cad., No.12, Lapta
-(Davacı)


A r a s ı n d a.


İstinaf edenler namına: Avukat Arif Tahir Erişen
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Alper Dede adına Avukat Ayşen Toroslu.


Gazimağusa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Melek Esendağlı'nın 67/2007 sayılı davada- 13.2.2009 tarihinde verdiği karara karşı Davalılar tarafından yapılan istinaftır.

--------------

H Ü K Ü M

Narin F. Şefik : Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Ahmet Kalkan okuyacaktır.

Ahmet Kalkan : İstinaf Eden/Davalılar, Ga-zi Mağusa Kaza Mahkemesinin 67/2007 sayılı davada aleyhlerine verdiği hüküm nedeniyle bu istinafı dosyaladılar.

İSTİNAF İLE İLGİLİ OLGULAR:

İstinafa konu dava ile ilgili olguları şu şekilde özetleyebiliriz.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı bir limited- şirket olup her türlü inşaat ve hırdavat malzemeleri alım-satımı ile iştigal etmektedir.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı, Davalılar aleyhine Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinde 15.1.2007 tarihinde istinafa konu davayı ikame ederek, İstinaf Eden/Davalılar ile -akdedilen sözlü alım-satım akdi şartları tahtında kredili satış yoluyla ve ilk talepte ödenmek üzere geçerli piyasa fiyatı üzerinden 15170 nolu ve 10/3/2006 tarihli fatura tahtında toplam 7938 Amerikan Doları karşılığında inşaat demiri ve/veya emtia satın -aldıklarını ileri sürerek yasal faizleri ile birlikte 7938 Amerikan Dolarının ödenmesini talep etti.

İstinaf Eden/Davalılar dosyaladıkları müdafaa takrirlerinde, taraflar arasında iddia edildiği şekilde alış-veriş olduğunu ancak borcun ödendiğini Davalı-ların borçları olmadığını, dolayısıyle davanın reddini talep ettiler.

Bundan böyle Aleyhine İstinaf Edilenden Davacı, İstinaf Eden/Davalılardan ise Davalılar olarak bahsedilecektir.

Davalılar Avukatı, davanın duruşmasında mavi 10'da belirtildiği şeki-lde Mahkemeye beyanda bulunarak talep takririnin 1,2 ve 3. paragraflarını kabul ettiklerini belirtmiştir.

Daha sonra devam eden duruşmada Davalı Avukatı Davacının talep takririnde konu edilen 15170 nolu fatura dışında Davacıya ait açık hesap defteri ile- 15025 nolu ve 15157 nolu faturaların ibrazına dava sebebi ile alakalı olmadıkları nedeniyle itiraz etti. Ancak Mahkeme konu belgelerin ibrazına izin verdi.

Davacı, duruşmada, Davalıların 7938 Amerikan Doları ödeme yaptıklarını kabul etmekle birlikte bu- parayı Davalıların başka borçlarına mahsup ettiklerini beyan etti.

Daha sonra davayı hükme bağlayan Mahkeme, kararında Davalıların talep takririnin 1.,2.,3. paragraflarını kabul etmekle 7938 Amerikan Doları borçları olduğunu kabul ettiklerini belirtere-k mavi 35'de şöyle demiştir.

"Davada iddia olunan birçok husus bu şekilde ihtilafsız olarak kabul edildikten sonra Davalıların incelenecek tek iddiası borcun ödenmiş olduğudur. Olumlu iddiayı yapan ispatla yükümlü olur. (Gör. Y/H.11/81 D.28/81) Bu durumd-a artık ispat yükü yer değiştirmiş ve Davalılara geçmiştir. (Gör. Y/H.43/90 D.30/90)"


İlk Mahkeme, kararında itiraza uğrayan emareleri neden kabul ettiğini izah ederken, Davalılar tarafından yapılan ödemelerin Davacı tarafından Davalıların başka borçlar-ına mahsup edilebileceğini kabul ederek, Davalıların, Davacıya borçlu oldukları sonucuna varmak suretiyle Davalılar aleyhine münferiden ve müştereken 7938 Amerikan Doları ve yıllık %3 faiz ve dava masrafları için hüküm verdi.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalı-lar Avukatı İlk Mahkemenin bu kararına karşı istinaf dosyaladı.

Dosyalanan istinaf ihbarnamesinde 9 istinaf sebebi ileri sürülmesine rağmen istinaf sebeplerini 2 başlık altında toplamak mümkündür.

Davacının talep takririne göre alacak tek bir faturaya- münhasırdır. Hal böyle olmasına rağmen Muhterem İlk Mahkeme talep takririnde yer almayan, esasa ilişkin olgu teşkil eden olgu ve belgeleri kabul etmekle hata etmiştir.
Muhterem İlk Mahkeme konu fatura bedelinin ödendiğine ilişkin şahadet ve emareler sunu-lmasına rağmen davayı reddetmemekle hata etmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI:

Davalılar Avukatı özetle, Davacının talebinin talep takririnde belirtilen 15170 nolu faturaya dayandığını, bu faturada gösterilen borç miktarını ödediklerini Emare 8 çe-k ile ispatladıklarını, buna rağmen Muhterem İlk Mahmemenin hatalı şekilde talep takririnin dışına çıkarak başka emarelerin sunulmasına izin verdiğini, Davalıları sürpriz iddialarla karşı karşıya bıraktığını, esaslı olgu olan ve talep takririnde yer alması- gereken hususlarda şahadet verilmesine izin verdiğini, dikkate alınmaması gereken bu hususları dikkate alarak aleyhlerine hüküm verdiğini, bundan ayrı olarak Muhterem İlk Mahkemenin, müdafaa takririnde "çek" ten bahsedilmeyerek Davacının müdafaaya cevap d-osyalamasına fırsat verilmediği sonucuna ulaşmakla hata ettiğini, Davacıların müdafaaya cevap takriri ile talep takririni genişletmeyeceği prensibini Muhterem İlk Mahkemenin dikkate almayarak hatalı bulgu yaptığını ileri sürmüştür.

Davacı Avukatı hitabı-nda özetle, Muhterem İlk Mahkemenin kararında herhangi bir hata olmadığını, prensiplerin karara doğru uygulandığını, Davalılar Avukatının şekilci bir yaklaşımla meseleye yaklaştığını, Davacının devam eden bir alış verişte aldığı paraları borca mahsup etmey-e hakkı olduğunu, bunun dışında Davalıların ek ve munzam tafsilât isteyebileceğini, istememekle Davacının borç ile ilgili hususlarda şahadet sunabileceğini, ibraz edilen emarelerin esaslı olgu niteliğinde olmadığını, tafsilat nitelikli olduklarını, Davacın-ın şahadeti talep takririne koymasına gerek olmadığını, talep edilen fatura miktarının tüm ödemelerden sonra kalan bakiye borç olduğunu ve Mahkemenin bu borcun ödenmesine hüküm vermekle doğru davranmadığını ileri sürdü.

İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ: -

Taraf Avukatlarının iddialarına kısaca değindikten sonra, istinaf sebeplerinin incelenmesi gerekmektedir.

İstinaf sebeplerini daha önce ifade ettiğimiz gibi 2 başlık altında ele alıp inceleyeceğiz.

I.Davacının talep takririne göre alacak, tek bir
- faturaya dayandırılmış olmasına rağmen, Muhterem İlk
Mahkeme talep takririnde yer almayan esasa ilişkin olgu
niteliğindeki olgu ve belgeleri kabul ederek,
Davalıların borçlu olduklarına hükmetmekle hata
etmiştir.

Bu meselede esasa ilişk-in olgu kavramı üzerinde çok durulmuştur. Esasen istinafın temel sorunu "esasa ilişkin olgu" hukuki kavramının bu meseleye doğru uygulanıp uygulanmadığına ilişkindir.

İlk Mahkemenin kararına baktığımızda mavi 36-37'de esasa ilişkin olgu tanımlanmasının -doğru şekilde yapıldığını görmekteyiz. İlk Mahkeme kararında şöyle demiştir.

"Esasa ilişkin olgu dava sebebini veya müdafaayı tam olarak ortaya koyan olgudur. Dava layihasında esasa ilişkin olgunun belirtilmemesi veya eksik belirtilmesi takriri kusurlu -ve geçersiz kılar.Esasa ilişkin olgu takrirde belirtilmemişse bu hususta şahadet verilemez veya verilmiş olan bu yöndeki şahadet dikkate alınmaz. (Gör: Y/H.11/94 D.14/98)
Esasa ilişkin olgunun ne olduğu her davanın kendi özel koşulları ve olguları iç-inde ayrı ayrı incelenerek bulunabilir. Her meseleye uygulanacak bir tanımlama yapılması mümkün değildir. (Gör: Y/H.74/87 D.31/88)"


İlk Mahkeme prensibi doğru olarak kararına aktarmakla birlikte önemli olan bu prensibi huzurundaki meseleye doğru uygulay-ıp uygulamadığıdır.

Bunu saptamak için olgu olarak Davalılar tarafından da kabul edilen talep takririnin 3. paragrafını kararımıza aktarmayı uygun bulduk.

"3.İşbu davanın bidayet duruşmasında temas ve tafsilatı
ibraz edileceği veçhile takriben Mart 2-006 tarihinde ve/veya o tarihlerde Davacı ve/veya yetkilisi ve/veya idarecisi ile Davalı No.1 ve/veya yetkilisi ve/veya idarecisi ve/veya müstahdemi ve/veya ajanı ve/veya Davalılar arasında telefoniyen akdedilen sözlü bir alım satım akdi şartları tahtında -Davalılar Davacıdan kredili satış yoluyla ve ilk talepte yasal faizleriyle birlikte ödenmek üzere uyuşulmuş ve/veya makûl ve/veya geçerli piyasa fiyatları mukabilinde ve 15170 nolu 10.3.2006 tarihli fatura tahtında ceman 7938 Amerikan Doları mukabilinde in-şaat demiri ve/veya ticari emtia satın ve teslim aldılar ve/veya Davacı ve/veya müstahdemleri ve/veya ajanları konu ticari emtiayı Davalılara ve/veya müstahdemlerine ve/veya ajanlarına İskele'de teslim ettiler ve Davalıların Davacıya 7938 Amerikan Doları b-orcu doğmuştur.


Söz konusu sözlü alım-satım akdi ile 15170 nolu faturaya ve 19723 nolu sevk irsaliyesine Mahkemede değinilecek ve daha fazla şahadet Muhterem Mahkemeye sunulacaktır."

Talep takririnin 3. paragrafı altında dava sebebinin sadece faturay-a dayandırılıp dayandırılmadığını incelemeden önce konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamak için İlk Mahkemenin ispat mükellefiyeti ile ilgili bulgusuna temas etmeyi uygun bulduk.

İlk Mahkeme ihtilafsız olguları belirlerken Davalılar Avukatının duruşmaya -başlamadan önce yaptığı beyana atfen bulgusu şöyledir.

"Davalı kayıtlı Ltd şirkettir ve Mehmetçik'te inşaat malzemesi satışı ile iştigal etmekte olup, Davacının müşterisidir. Davalı No.2,3 ve 4 Davalı 1 şirketin hissedar ve direktörleri olup dava konusu -anlaşmayı Davalı No.1 namına akdettiler.
Mart 2006 tarihlerinde Davacı ile Davalılar arasında sözlü olarak akdedilen bir alım-satım akdi tahtında Davalılar Davacıdan kredili satış yoluyla ve ilk talepte ödenmek üzere 15170 nolu ve 10.3.2006 tarihli fatura- tahtında 7938 USD mukabili inşaat demiri satın ve teslim aldılar.Davalıların 10.3.2006 tarihi itibarıyle Davacıya 7938 USD borcu doğdu.(Mavi 35)"

İlk Mahkeme Davalıların borçlarını mezkur fatura tahtında belirledikten sonra ispat külfetine temas ederek -ödeme ile ilgili ispat külfetinin Davalılara geçtiğini belirtmiştir.

İlk Mahkemenin bulgusu şöyledir;

"Davada iddia olunan birçok husus bu şekilde ihtilafsız olarak kabul edildikten sonra Davalıların incelenecek tek iddiası borcun ödenmiş olduğudur. Çünk-ü iddiayı yapan ispatla yükümlüdür. (Gör.Y/H.11/81 D.28/81) Bu durumda ortak ispat yükü yer değiştirmiş ve Davalılara geçmiştir.(Gör. Y/H.43/90 D.30/90).(Mavi 35)"


İlk Mahkeme Davalıların borcunu 15170 nolu fatura (davada emare 1) tahtında belirleyip is-pat külfetini Davalıya geçirmesine rağmen, duruşmada, Davacının açık hesap defteri ve daha önce olgularda temas ettiğimiz (2) adet faturayı emare olarak sunmasına izin vermiş ve Davalıların 7938 USD tutarındaki ödemesini Davacı tarafından toplam borca mahs-uben tahsil edildiğini kabul ederek Davalılar aleyhine hüküm vermiştir.

Bir Davalı talep takririndeki olguları kabul ettikten sonra talep takririnde belirtilmeyen hususlarla bağlı olabilmesi için ortaya konan olguların dava sebebi teşkil eden esaslı olg-u niteliğinde olmaması sadece davanın ispatı için gerekli teferruat nitelikli şahadet olması gerekmektedir.

İlk Mahkeme kararında Mavi 37'de itirazlı olarak sunulan emareler ile ilgili şöyle demiştir.

".........Davacı Avukatı müdafaada yer alan dava k-onusu borcun ödenmiş olduğu yönündeki iddiayı cevaplaması için şahadeti esnasında tanığa soru yönelttiğinde tanık Emare 2, Emare 3 ve Emare 4'e değinmiş ve ödemelerin izahatını yaparken taraflar arasındaki ilişki ve önceki alış verişlerle ilgili açıklamala-rda bulunmuştur. Neticede Davacının tek iddiası dava konusu 15170 nolu faturanın ödenmemiş olarak halen durduğu ve Davalıların borcunun kapanmamış olduğudur. Davacı dava sebebini değiştirmiş veya genişletmiş değildir. Davacı davalıların müdafaalarına cevap- vermektedir."

İlk Mahkeme bu kararı ile Emare 2,3 ve 4'e esaslı olgu niteliğinde değer vermezken, müdafaanın ciddi bir uslupla ileri sürülmediği kanaatinden hareketle şöyle bir sonuca ulaşmıştır. (Mavi 37-38)

"......... Müdafaa Takririnde ödeme iddiası- ciddi bir uslupla ileri sürülmüş ve ödemeye dair tarih ve çek numarası belirtilmiş olsa idi, Davacı da müdafaaya cevap takririnde bu hususlara yazılı olarak cevap verme imkanı bulabilecekti. Hal böyle iken Davalıların da müdafaa maksatları bakımından esas-a ilişkin olan olguları takrirde belirtmesinin gerekli olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Davalılar takririni açıklıkla düzenlemedikten sonra Davacının ödeme iddiasını izah için Davalıların sürpriz ile karşı karşıya kalması veya müdafaa hakkının haleldar -edilmesi şeklinde bir neticeye ulaşmak ve Davacıya izah için imkân vermemek adâletsizlik teşkil eder. Davalılar bu hususta Mahkeme huzuruna temiz ellerle gelmediler ve bu yönde leyhlerine çare talep edemezler."

Daha ileri gitmeden en sondan başlayarak bir- hususa değinmeyi uygun bulduk.

Davacı, Davalının zayıf müdafaasından istifade edemeyeceği gibi, Davalının, müdafaası ile Davacının davasını düzeltme gibi bir yükümlülüğü yoktur. Dolayısıyle hatalı veya eksik layiha dosyalanması ile temiz eller prensibini-n bir araya getirilmesi hukuken doğru bir yöntem değildir.

Bu hususu belirttikten sonra aşağıdaki 3 soruya cevap vermemiz gerekmektedir.

1. Huzumuzdaki davada dava sebebi Talep Takririnin 3.
paragrafında ifade edildiği şekilde sadece bir faturaya -
mı dayandırılmıştır?
2. İlk Mahkeme Emare 2 açık hesap defteri, Emare (3) 15025
numaralı fatura ve Emare (4) 15157 nolu faturanın
ibrazına izin vermekle hata etmiş midir?
3. Müdafaada çekten bahsedilmemesi Davalılara
atfedilebilecek bi-r kusur mu?

Her üç soruya cevap verebilmek için öncelikle esaslı olgu (material facts) kavramına kısaca temas etmeyi uygun bulduk.

Bu kavram, İlk Mahkemenin iktibas ettiği kararlar dahil, Yüksek Mahkemenin birçok kararında detaylı şekilde izah edilmiş-tir. Buna rağmen huzurumuzdaki meselede talep takririnin nasıl olması gerektiği ile ilgili bir sonuca ulaşacağımıza göre, bu konu üzerinde kısaca durmayı gerekli gördük.

Bir layihanın fonksiyonu ile ilgili Odgers' Principles of Pleading and Practice, 17.- baskı, sayfa 72'de şöyle demektedir.

-"........ The defendant is entitled to know what it is that the plaintiff alleges against him; the plaintiff in his turn is entitled to know what defence will be raised in answer to his claim."
-

Bu tanımlamaya gore her Davalının, Davacı tarafından aleyhine ileri sürülen iddiaları bilme hakkı vardır. Buna karşın her Davacının da davasına karşılık, Davalının müdafaasını dayandırdığı hususları bilme hakkı vardır.

Görülebileceği gibi tarafların -iddialarının bilinmesi esastır ve bu açıdan layihalar yargılamanın temel unsuru olarak kabul edilmektedir.

Hal böyle olduğuna göre, layihalarda yer alacak unsurlar ne olacaktır? Aynı eserin 83. sayfasında bu konuda şöyle denmiştir.
-
"The fundamental rule of our present system of
pleading is this:-
Every pleading shall contain and contain only a
statement in a summary form of the material facts, on which the party pleading relies for his claim or defense, as the case may be, but -not the evidence by which they are to be proved."

"This rule involves and requires four separate
things:-
I. Every pleading must state facts and not law.
II.It must state material facts and material facts
only.
III.It must state facts a-nd not the evidence by
which they are to be proved.
IV.It must state such facts in a summary form."

-Bu alıntıya göre layihalarda temel kural her layihanın sadece esaslı olguları içermesidir. Bir dava veya müdafaayı ortaya koyduğuna inanılan olguların layihalarda yer alması gereklidir; ancak ispatlanması gereken şahadetin yer alması gerekmez.

Bu kural 4- ayrı unsurla tanımlanabilir.

Her layihada sadece olgular yer alır, yasal durumun yer alması gerekmez.
Sadece esasa ilişkin olguların layihada yer alması yeterlidir.
III.Layihalarda sadece olgular beyan edilir. Şahadetin yer
alması gerekmez.
- IV. Sadece olguları içeren açıklamalar özet olarak yer
almalıdır.

Bir layihanın eksik sayılmaması için aranan kriterleri bu şekilde belirledikten sonra esasa ilişkin olgunun daha açık tanımlamasını yapmamız gerekmektedir.

Aynı eserin -88. sayfasında şöyle denmiştir;

-"What facts are materials?
The word "material" means necessary for the purpose
of formulating a complete cause of action and if any one
"Material" fact is omitted, the statement of claim is
bad. The same principle applies to defences."
-

Bu alıntıya göre durumu izah edecek olursak; hangi olgular esasa ilişkindir? Esasa ilişkin (material) kelimesinin anlamı tam bir dava sebebini açık ve kesin olarak (formulating) ifade eden demektir. Eğer esasa ilişkin nitelikteki bir olgu layihada eksik- ise o layiha kötü bir layihadır. Aynı esaslar müdafaa için de geçerlidir.

Devam edecek olursak, esasa ilişkin olgu talep takririnde veya müdafaada nasıl yer almalıdır?

Aynı eserin 111. sayfasında bu husus çok açık şekilde aşağıdaki gibi izah edilmiş-tir.

-"Material facts must be alleged with certainty. The object of pleadings is to ascertain definitely what is the question at issue between the parties; and this object can only be attained when each party states his case precision."

-Bu alıntıya göre esasa ilişkin olgular kesin bir şekilde ileri sürülmelidir. Bir layihanın amacı taraflar arasındaki ihtilafı kesin bir şekilde ortaya koymak olmalı; bu amaçla her tarafın açıklamaları kendi meselesini kesin bir şekilde ortaya koymalıdır.
-
Yargıtay/Hukuk 112/87 D.14/89 sayılı kararda esasa ilişkin olgu kavramı ana hatları ile izah edilmiştir. Konu kararda sayfa 4'te şöyle denmiştir.

"Esasa ilişkin olgu (meterial facts) davanın nevine ve
türüne göre değişmektedir. Ana hatları ile dava s-ebebinin belirlenmesini gerektirecek tüm olguların esasa müteallik olgu olması gerektiği şimdiye kadar verilen ve incelenen kararlardan ortaya çıkmaktadır. Ancak dava sebebinin belirlenmesi için gerekli olgular ileri sürüldükten sonra bunları isbat için ge-rekli şahadet ve hukuksal durumun layihalarda yer alması lûzumsuz kalmaktadır. Ayrıca dava sebebini belirleyen olgular ileri sürüldükten sonra bunların genişletilmesi makul surette değişik izahı mahiyetinde olan hususların layihalarda yer alması gerekmemek-tedir."


Görülebileceği gibi Yargıtayın esaslı olgu tanımlaması daha önce sıraladığımız görüşlerle örtüşmektedir. Yargıtay aynı kararda Burns v. Dixon's Iron Works Ltd. 1961 SC 102 veya 1970 1 All E.R.479 davasına atıfta bulunarak esaslı olgu tanımının ö-nem arzeden unsurunu şöyle izah etmiştir.

"Genellikle dava sebebini ortaya koyan olgular esasa
müteallik olgu olarak kabul edilmekte, bunların değişik şekilde ifadesi veya makul surette genişletilmesi veya izahları ise esasa müteallik olgu olarak kab-ul edilmemektedir. Ancak dava sebebini büyük ölçüde değiştiren ve dava sebebinden ayrı mütalaa edilebilecek yeni iddiaların yeni ve değişik dava sebebi oluşturduğu cihetle esasa müteallik olgu olarak nitelendirildiği görülmektedir."

Bu karardan açıkca gö-rülebileceği gibi dava sebebini büyük oranda değiştiren ve dava sebebinden ayrı olarak değerlendirilebilecek iddialar esasa ilişkin olgu niteliğindedir.

Yukarıdaki izahlarımız ışığında böyle olguların talep takririnde yer alması esastır.

Esasa ilişkin- olgunun genel tanımlaması bu şekilde olmakla beraber, İlk Mahkemenin kararında belirttiği gibi, esasa ilişkin olgu, her meselenin kendine has şartları içerisinde değerlendirilmelidir.

Huzurumuzdaki meselede İlk Mahkeme, Davalıların ödemelerinin Davacı -tarafından başka borca mahsup edilmesini haklı bulduğuna göre, birden fazla borcu veya açık hesabı olan bir Davalıya karşı açılan davanın nasıl olması gerektiğine kısaca göz atmamız gerekmektedir.

Esasında bu konu çok uzun yıllardan beri prensiplendiri-lmiş olup ortada belirsiz bir husus yoktur.

Gunn v.Tucker (1891) I TLR 280'de şöyle denmiştir;
-
"If a plaintiff claims a lump sum for money paid on various occasions, he must give the items and state when and to whom each payment was made."

-
Bu iktibasa göre Davacının davası çeşitli amaçlarla yapılan toplu ödemeye karşılık açılmış ise davada her ödemenin ne zaman ve ne maksat için yapıldığının ortaya konması gerekmektedir.

Bu konuda Philipps v.Philipps (1878) 4 QB, at p 131'de şöyle denmiş-tir.

-"Where a plaintiff claims a specific sum of money as the
total amount due to him on an account containing many items; he must state particulars showing how that figure is arrive at. Such particulars should be stated in the pleading ........"
-

Bu karara göre Davacının davası belli bir hesaptan kaynaklanan para alacağına dayandırılıyorsa ve hesap bir çok kalemden ibaret ise, talep edilen bakiyeye nasıl ulaşıldığını gösteren tafsilatın talep takririnde yer alması gerekmektedir.
-
-Burada önemli olan borçlanmanın niteliğini ortaya koymak ve talep edilen miktara nasıl ulaşıldığını karşı tarafın bilgisine getirmektir. Bunun dışında daha fazla tafsilat talep edilirse, Mahkeme, HMUT E.19 n.6 altında daha fazla tafsilatın verilmesine emir- verebilir. Nitekim yukarıda örnek verdiğimiz karar ile ilgili bu durum daha önce iktibas ettiğimiz- Odgers Pleading and Practice adlı eserin 112. sayfasında yer almıştır.
-
Şimdi yukarıdaki hususları dikkate alarak huzurumuzdaki istinafa konu talep takririni incelememiz gerekmektedir.

Davacının talep takririnde hiçbir şekilde Davalıdan açık hesap defteri ile muhtelif tarihlerde alışveriş yapıldığı, yapılan ödemelerden so-nra Davalıların bakiye borçları olduğu ve bu borcun ne şekilde oluştuğuna ilişkin herhangi bir iddia ve talep ileri sürülmemiştir.

Talep takririnin daha önce alıntısını yaptığımız 3. paragrafında görüldüğü şekilde çok açık ve kesin bir ifade ile Davalıl-arın borçlarının yapılan kredili satış yoluyla uyuşulmuş bedel üzerinden ve "Emare 1" olarak sunulan 15170 nolu 10.3.2006 tarihli faturadan kaynaklandığı ileri sürülmüştür.

Talep takririnde Davacının talebi Emare 1 faturaya dayandırıldığına göre dava se-bebi içeren esasa ilişkin olgu mezkûr fatura ve içeriğidir.

İlk Mahkeme fatura ve içeriğinin esaslı olgu olduğunu kabul etmektedir. İlk Mahkeme kararında şöyle demiştir.

"Tüm yukarıdaki tesbitlerim doğrultusunda Davalıların
Emare 2, Emare 3 ve Emare- 4'ün esasa ilişkin olgu olduğundan dikkate alınmaması gerektiği yönündeki iddialarını reddederim. Dava sebebini tam olarak ortaya koyan olgular tarafların sıfatları ve ilişkisi, faturanın detay ve içeriğidir. Faturanın ödenmemiş şahadetle ortaya konması g-ereken teferruatlardır." (Mavi 38)

Görülebileceği gibi tarafların ilişkisini esaslı olgu olarak kabul eden İlk Mahkeme, dava konusu edilen Emare 1 faturayı esasa ilişkin olgu, Emare 2,3 ve 4 açık hesap defteri ve faturaları teferruat olarak kabul etmişti-r.

Tarafların ilişkisi doğru bir şekilde esaslı olgu olarak kabul edildiğine göre, bu ilişki içerisinde dava sebebi oluşturan ve borçlanmayı ortaya koyan olgular da esaslı olgu niteliğindedir.

İlk Mahkeme yapılan ödemenin davada konu edilmeyen faturalar-a mahsup edilmesini kabul etmekle, davada yer almayan faturaları davaya dahil ederek dava sebebinin büyük oranda değişmesine sebebiyet vermiştir.

Mahkemeye Emare 8 olarak ibraz edilen 21.3.2006 tarihli çek ile 10.3.2006 tarihli faturanın ödendiğini Daval-ı ileri sürmüştür. Çek miktarı fatura miktarının aynısı olmakla beraber Davacı bu ödemenin eski borçlara mahsub edildiğini ve dolayısıyle 10.3.2006 tarihli faturanın ödendiğini şahadet ile ortaya koymuştur. Davanın ikame tarihi olan 15.1.2007 tarihinden ön-ce yapılan bu ödemenin eski borçlara mahsubu Davacının davasındaki talebi için esasa müteallik olgu olarak kabul edilmelidir. Davada ileri sürülmeyen başka faturaların içeriği ve alış verişin başka tarihlerde gerçekleştiğine ilişkin husus ile tüm ödemelerd-en sonra talep edilenin bakiye borç olduğu olgusu esasa ilişkindir ve talep takririnde yer alması gerekirdi.

Davacı talep takririnde alacağını tek bir faturaya dayandırdığından Davalılar Avukatının dava sebebinin Emare 1 faturadan kaynaklandığı şeklinde-ki iddiasında haklı olduğu sonucuna varmış bulunuyoruz.

Bu sonuçtan hareketle İlk Mahkeme dava sebebi teşkil eden Emare 1 fatura dışında, Davalıların başka borçları olduğunu gösteren Emare 2 açık hesap defteri ile Emare 3 ve 4 faturaların ibrazına izin -vermek ve yapılan ödemeyi diğer borçlara mahsup etmekle Davalıları dava konusu edilmeyen borçlarla yüzyüze bıraktığından hatalı davranmıştır.

İlk Mahkeme, kararında Davalıların müdafaa takrirlerinde Emare 8 çekten bahsetmediklerini, bu suretle Davacının- müdafaaya cevap verip ödemenin hangi borca mahsup edildiğini açıklamasını engellediklerini, dolayısıyle kusurlu olduklarını kabul etmiştir.(Mavi 38)

Davacının müdafaaya cevap ile amacı, müdafaa takririndeki iddiaları sadece reddetmek ise, bunun yapılm-asına gerek yoktur. (Bkz. Odgers on Pleading and Practice 17. baskı sayfa 233.)

-"If the plaintiffs only object in delivering a reply would
be to deny what the defendant has stated in his defence, he need not do so."

Müdafaaya cevap, müdafaada ileri sürülen bir olguya veya yapılan müdafaaya (set off gibi) cevap vermek maksadıyla d-osyalanabilir.

-Bunun dışında müdafaa takririne cevap vererek talep takririnin genişletilemeyeceği ve talep takriri ile bağdaşmayan iddialarda bulunulamayacağı Y/H 2/89 D.34/89'da belirtilmiştir.

Davalılar müdafaa takrirlerinde dava konusu borçlarını ödedikleri ve borç-ları olmadığını ileri sürmekle herhangi bir hata yapmadılar.

Davacı davasını sadece Emare 1 faturaya dayandırdığından müdafaa takririnde "çek"ten bahsedilse bile Davacının müdafaaya cevap vererek esasa ilişkin olgu niteliğindeki diğer faturalar ve açık- defter hesabından bahsetmek suretiyle davasına yeni dava sebebi eklemesi mümkün değildir. Kaldı ki, Emare 8 çek bedeli Davacı tarafından tahsil edildiğinden bu çekten bahsedilmemesi Davacı açısından bir sürpriz teşkil etmez. Borcun ne şekilde oluştuğunu i-spatla yükümlü Davacıdır ve alacağının izahını talep takririnde açık ve kesin bir şekilde yapmak zorundadır.

Davacı tarafından tahsil edilip borca mahsup edilen bir parayı Davacı davasında ileri sürüp bakiyeyi talep etmesi gerekirken, Davalılar müdafaas-ında ileri sürmedi diye Davalılara kusur atfedilmesi usul hukuku açısından doğru değildir.

İlk Mahkemenin, Emare 2,3 ve 4. belgeleri huzurundaki dava sebebi ile alakalı olmadıkları ve esasa ilişkin olgu oldukları cihetle ibrazına izin vermemesi ve bu kon-uda şahadet sunulmasına fırsat vermemesi gerekirdi. İlk Mahkeme tam aksini yapmakla hatalı davranmıştır.

Buna göre I. başlık altında ele aldığımız istinaf sebeplerinin kabul edilmesi gerekmektedir.

II. Muhterem İlk Mahkeme konu fatura bedelinin ödendi-ğine
ilişkin şahadet ve emareler sunmasına rağmen dava konusu fatura bedelinin ödendiğine ilişkin bulgu yaparak davayı reddetmemekle hata etmiştir.

İlk Mahkeme kararında Davalıların Emare 1 15170 numaralı 10.3.2006 tarihli fatura tahtında Davacıdan 793-8 USD tutarında inşaat demiri aldıklarını ve Davacıya 7938 USD borçları olduğunu kabul ederek bu borcu ödediklerine ilişkin ispat yükümlülüğünün Davalılara geçtiğine ilişkin bulgu yaptı.

10.3.2006 tarihli bu faturaya karşılık Davalılar Davacı lehine 21.3-.2006 tarihli 7938 USD tutarındaki çeki keşide ederek verdiler.

Davacı davasını Emare 1 faturaya dayandırdığından İlk Mahkemenin, Davacı tanığının yapılan ödemeyi Davalıların başka borcuna mahsup ettiğine ilişkin şahadetine itibar etmemesi gerekirdi.

E-mare 1 fatura 10.3.2006 tarihli olup bedeli 7938 USD'dır.
Emare 8 çek ise 21.3.2006 tarihli olup bedeli 7938 USD tutarındadır.

Fatura ve çek bedeli tamamıyle uyuştuğundan yapılan ödeme ile Emare 1 fatura bedelinin ödendiği sonucuna varmak davanın olgular-ı ışığında kaçınılmazdır.

Bunun yanı sıra İlk Mahkemenin kararına iktibas ettiği Fasıl 149 Akitler Yasasının 59. maddesine göre bir kişiye birden fazla borcu olan bir borçlu, bu kişiye ödemede bulunduğunda, ödemeyi belirli bir borca karşılık yapmakta old-uğunu açıkca belirtirse veya ödemeyi söz konusu belirli borcun ödenmesi için yapmakta olduğunu zımmen gösteren koşullar altında yaparsa, ödemenin kabul edilmesi halinde, ödemenin bu borca mahsup edilmesi gerekir.

Davanın olgularına bakıldığında Emare 1 f-atura karşılığında, Emare 8 çekin kesildiği, Davacının bu çeki alıp kabul ettiği, hem fatura bedelinden, hem çek bedelinden, açık surette ortadadır.

Bu durumda İlk Mahkemenin Davacıların Emare 8 çek ile Emare 1 faturanın ödendiği bulgusunu yapması gereki-rdi. Bunu yapmamakla hata etmiştir.

Bu durumda İlk Mahkemenin Emare 8 çek ile Emare 1 fatura bedelinin ödendiğine ilişkin bulgu yapıp Davacının davasını reddetmemekle hata etmiştir.

Davalıların 2 başlık altında incelediğimiz istinaf sebeplerini kabul e-deriz.

SONUÇ:

Davalılar istinaflarında başarılı olduklarından istinaf kabul edilir.

İlk Mahkemenin Davalılar aleyhindeki hükmü iptal edilir.

İstinaf masrafları Davacı tarafından ödenecektir.



Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu A-hmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç

7 Haziran, 2011



6






Full & Egal Universal Law Academy