Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 2/2011 Dava No 6/2012 Karar Tarihi 08.03.2012
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 2/2011 Dava No 6/2012 Karar Tarihi 08.03.2012
Numara: 2/2011
Dava No: 6/2012
Taraflar: İstimlak eden makam olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini temsilen KKTC Başsavcısı ile Sercem Construction Ltd. arasında
Konu: Takdir-i tazminat - İstimal nedeniyle tazminat talebi - Kamulaştırma bedelinin tespiti - Müstedaaleyh tespit edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu ileri sürerek istinaf etmesi - Rakdiri Tazminat İstidanın yeniden dinlenmek üzere İlk Mahkemeye iade edilmesi - Tazminat miktarı yeniden tespit edildi - Ancak davayı ilgilendiren bazı gelişmeler yaşandı - Kararı veren Yargıç hakkında Yüksek Adliye Kurulunda disiplin kovuşturması başlatıldı - İlgili Yargıç beraat etti - Yaşanan bu gelişmeler ışığında davanın betekrar dinlenmesi için Girne Kaza Mahkemesine iade eilmesine karar verildi.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 08.03.2012

-D. 6/2012 Yargıtay/Hukuk 2/2011
(Girne Takdiri Tazminat No: 1/2006)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F. Şefik, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.
İstinaf eden: İstimlak eden makam olan K-uzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetini temsilen KKTC Başsavcısı-Lefkoşa
(Müstedaaleyh)
- ile -
Aleyhine istinaf edilen: Sercem Construction Ltd - Haspolat
- (Müstedi)


A r a s ı n d a.

İstinaf eden namına: Savcı Erdinç Akyener hazır.
Aleyhine istinaf edilen şirketin direktörü Cemal Bulutoğluları hazır tarafından Avukat Kıvanç Rıza ve Avukat Tahir Seroydaş hazır.


Girne Kaza Mahkemesi Başkanı -İlker Sertbay'ın Takdiri Tazminat 1/2006 sayılı davada 17.12.2010 tarihinde verdiği karara karşı Müstedaaleyh tarafından yapılan istinaftır.


-------------

H Ü K Ü M


Narin F. Şefik: Huzurumuzdaki bu istinaf, Girne Kaza Mahkemesinde 1.11.2006'da ikame -edilen, 1/2006 sayılı Takdiri Tazminattan kaynaklanmaktadır. Bu dava dinlendikten sonra, 13.6.2007 tarihinde kamulaştırılan gayrimenkul için, 3,965,000 Stg kamulaştırma bedeli tespit edildi ve ödeme tarihindeki kur esas alınarak, bu meblağın TL olarak öd-enmesine karar verildi. Bu karardan Müddeialeyh istinaf etti. 30.7.2007 tarihinde, belirli koşullarla Müddeialeyh tarafından 2,000,000 Stg ödenerek, Mahkeme kararının icrasının durması konusunda, taraflar anlaştılar. Yargıtay/Hukuk 1/2007 sayılı istinaf, -11.6.2010 tarihinde neticelendi ve Yargıtay, Bidayet Mahkemesi kararını iptal ederek, Takdiri Tazminat istidasının betekrar dinlenmesi için Bidayet Mahkemesine iade etti. 23.9.2010 tarihinde, Müddeiyi yukarıdaki süreçte temsil eden Avukat Tahir Seroydaş -yerine, Avukat Kıvanç Rıza'nın, Müddeinin Avukatı olduğunu gösteren evrak dosyalandı. Aynı tarihte, yeni Müddei Avukatı, esas müracaatın tadil edilmesini talep eden bir istida dosyaladı. 11.10.2010 tarihinde, Müddeinin müracaatı, Müddeialeyhin mutabakatı - neticesinde kabul edilerek, takdiri tazminat müracaatının tadil edilmesine emir verildi. Takdiri Tazminat, 9.11.2010 tarihinde dinlenmeye başlandı ve 29.11.2010 tarihinde duruşma bitti. Bidayet Mahkemesi, kararını 17.12.2010 tarihinde okudu ve kamulaştır-ılan malın kıymetini 6,100,000 Stg olarak tesbit etti. Ayrıca Mahkeme; 15/62 sayılı Zorla Mal İktisabı Yasası'nın 10(k) fıkrası altında Müddeinin, kamulaştırılan alanda, 22 adet dubleks konut inşa etmekten mahrum edildiğini ve bunun için de tazmin edilmesi- gerektiğini kabul ederek, bu başlık altında da, Müddeinin, düçar olduğu zarar ziyanın, 2,200,000 Stg olduğuna karar verdi. Sonuçta; Müddeiye ödenecek tazminatın toplamı, 8,300,000 Stg olarak tespit edilmiş oldu. Müddeialeyh, bu karardan, 5.1.2011 tarihin-de, huzurumuzdaki istinafı dosyaladı. Ayrıca, Asli Yetkiye yapılan müracaat ile ilgili (D.1/11) Yargıtay/Asli Yetki 1/11 sayılı karar üretildi.

5.1.2011 tarihinde, bu istinafın dosyalanmasından sonra, bu davayı ilgilendiren bazı gelişmeler yaşandı. 1-9.12.2011 tarihinde, Yüksek Adliye Kurulu huzurunda, 17.12.2010 tarihli kararı veren Bidayet Mahkemesi Yargıcı aleyhine disiplin kovuşturmasına başlandı. Bidayet Mahkemesi Yargıcı ile ilgili hazırlanan isnatnamede, huzurumuzdaki bu dava ile ilgili, toplam -9 isnat yer aldı.

Disiplin kovuşturmasında, Takdiri Tazminatın ilk dinlenmesinde, Müddei Avukatı olan Avukat Tahir Seroydaş, Takdiri Tazminat dosyasını 2. aşamada dinleyen Yargıcın, kendisini telefoniyen arayarak, Müddeinin kamulaştırma konusu ile i-lgili kazanç kaybı ve sair zararları ile ilgili tazminat talebi içeren ikinci bir davayı niçin halen dosyalamadığını sorarak, dosyalaması gerektiği konusunda kendisini uyardığını; 13.8.2010 tarihinde, bu mealde talep içeren ve Müddeinin Davacı olduğu 1977/-2009 sayılı davayı, Girne Kaza Mahkemesine dosyaladığını; bilahare bu davayı geri çekmesi için, Davacı şirketin direktörü Cemal Bulutoğluları'nın kendisini aradığını, Bidayet Mahkemesi Yargıcının da aynı tarihte kendisinden huzuruna gelmesini talep ettiği-ni ve kendisine davayı, Davacının geri çekmesi gerektiği hususunda görüş belirttiğini; ayrıca tazminat ile ilgili talebin 15/62 sayılı Yasa'nın 10 (k) fıkrası altında ele alınabileceğini ve bu davaya gerek kalmadığına ısrar ettiğini söylemiştir. İlgili Ya-rgıç, bu konudaki isnatlardan beraat etmiştir.

Avukat Tahir Seroydaş, davanın alt mahkemede 2. kez dinlenmesinden önce, ilgili Yargıcın, bu davada kendisinin avukat olarak bulunmasını istemediğini Müddeinin Direktörü Cemal Bulutoğluları'nın ifade ett-iğini ve bu nedenle, davadan Cemal Bulutoğluları tarafından alındığını söylemiştir. Yüksek Adliye Kurulu huzurunda, Cemal Bulutoğluları böyle bir iddiayı red etmiştir. Bu isnatdan da, ilgili Yargıç beraat etmiştir. İstinafın dinlenmesi aşamasında, Avukat- Tahir Seroydaş, 14.10.2011 tarihinde, Avukat Kıvanç Rıza ile birlikte yeniden Müddeinin Avukatı olmuştur.

Müddeialeyhi temsil eden Savcı Erdinç Akyener, davanın dinlenmesi aşamasında, gün bitiminde, ilgili Yargıcın sekreterinin odasında Cemal Bul-utoğluları, Müddeinin Tanığı Tekin Köse ve ilgili Yargıcı, birlikte duruşma notlarının çıktısını incelerken gördüğünü söylemiştir. Bu isnatdan da ilgili Yargıç beraat etmiştir.

Bu gelişmeler neticesinde, adil yargılama prensibinin ihlal edilip edilm-ediği konusunda, taraf Avukatlarına söz hakkı verildiği zaman, İstinaf Edeni temsil eden Savcı, gerek gelişmelerin, gerekse istinaf sebeplerinde yer alan davanın dinlenmesi aşamasında, bazı unsurların adil yargılama yapılmadığını gösterdiğini ileri sürmüşt-ür.

Aleyhine İstinaf Edilen Avukatı ise; disiplin kovuşturmasının davanın dinlenmesinden çok sonra olduğunu, bu gelişmelerin davayı etkilemediğini, eğer bir haksızlık varsa, bunun, istinaf sebeplerinin tezekkürü esnasında ortaya çıkacağını söyledi.

- "Sadece adaletin yapılmasının yeterli olmadığı, adaletin yapıldığının da görülmesi gerektiği" (Justice must not only be done but must be seen to be done) sözü, hukuk sistemimizin çok önemli mihenk taşlarından biridir. Huzurumuzdaki istinafa konu davayı d-inleyen Bidayet Mahkemesi Yargıcı ile ilgili disiplin soruşturması kapsamında ileri sürülen iddialar; Yargıcın huzurumuzdaki dava ile bağlantılı tüm isnatlardan mahkum olmayarak beraat etmiş olmasına rağmen, "adalet yapıldığının da görülmesi gerektiği" ilk-esine gölge düşürmektedirler. Bir davada: Taraf avukatlardan birinin yargıcın, davanın içeriğine müdahale ettiğinden, davanın ne şekilde açılması gerektiği konusunda yol göstermeye çalıştığından şikayetçi olması; diğer tarafı temsil eden savcının da, yargı-cın, iddia makamı hazır olmadığı halde, müddeinin direktörü ve tanığı ile bir araya gelerek, dava tutanaklarını incelemiş olmasından, yani tarafsızlığından şikayetçi olması, tarafları temsil edenlerin, davayı gören yargıca güvenmediklerini gösterdiği ileri- sürülebilir. Her ne kadar da şikayet eden Avukat, Müddeiyi ilk Bidayet Mahkemesi huzurunda temsil etmiş, ancak ilgili Yargıç huzurunda 2. dinlemede bulunmamışsa da, istinaf safhasında tekrar Müddeiyi temsil etmektedir. İddia Makamını temsil eden Kıdemli -Savcı ise, bir önceki istinaftan müracaat, Bidayet Mahkemesine iade edilmesinden sonra, Müddeialeyhi temsil etmiştir ve şimdi istinaf maksatları için de huzurumuzdadır. Yargıcın tarafsızlığına güven olmadığının iması bile, davaya gölge düşürmek için yeter-lidir. Kaldı ki, istinafa konu davada, ima ile yetinilmemiş,; bu konuda şahadet sunularak, tarafların temsilcileri tarafından somut adımlar atılmıştır. Davanın Yargıcının, aleyhindeki isnatlardan beraat etmiş olması, Yargıç açısından ortada bir şaibe bıra-kmaz. Ancak, yargılama, sadece Yargıcın gerçekleştirdiği bir yargı işlemi değildir. Bu konudaki yükümlülük, tüm taraflara aittir. Bu esastan hareket ettiğimizde; bir davada, yargıca yapılan isnat sonucunda, yargıç beraat etse bile, davanın tüm tarafları-, o yargılamanın adil olmadığını ortaya koyacak davranışlarda bulunmuşsa, Yüksek Mahkeme hiçbirşey olmamış gibi hareket edemez, adil yargılamanın gerektirdiği sonucunu almaya yönelik işlemleri de yapması gerekir. Adaletin tecellisi ve mahkemelerin güvenirl-iğinin devamı, bunu şart kılar.

Huzurumuzdaki davadaki gibi; karardan sonra gelişen olaylar, dava ile ilgili yapılan isnatlar bir disiplin kovuşturmasına konu olursa, kovuşturmanın sonucu ne olursa olsun, ilgili kararın, adil yargılama prensipleri b-akımından daha ileri gidilmeden yargılamanın tekrarına gidilmelidir.

Burada unutulmaması gereken; adil yargılamanın bir diğer unsuru olan, ihtilafın makul sürede neticelenmesinin de sağlanmasıdır. Bu ihtilafa konu davanın girdiği süreç, Müddei bakı-mından makulün ötesindedir. Bunu kabul etmek adaletin gereğidir. Ancak unutulmaması gereken nokta, Yüksek Adliye Kurulu huzurunda, bu dava ile ilgili bazı isnatlarda bulunan kişilerin birisinin, istinafta Müddei Avukatlarından biri, diğerinin ise Müdde-ialeyhi temsil eden Savcı olmasıdır. Bir tarafın, hem "mahkeme kararı adildir" hem de "bu davadaki süreç şaibelidir" diyerek, o karardan netice beklemesi adil değildir. Adil olan; süreç gecikmiş olsa bile, kararın adil yargılama sonucu alındığının tüm tar-aflarca kabul edilmesi gerektiğidir. Aksi halde, Yargıtay, yeni bir yargılama yapmayacağından, kararı onaylasa veya reddetse bile, karar, ilgili şikayetler ve kovuşturmanın gölgesinde kalacaktır.

Yüksek Adliye Kurulu huzurunda, bu dava ile ilgili ve-rilen şahadeti; bu istinafın daha fazla ileri gitmeden, Bidayet Mahkemesi kararı iptal edilerek, müracaatın, tekrar dinlenmek üzere Bidayet Mahkemesine iadesini gerektirmektedir.

İstinaf Mahkemesinin yetkileri, Hukuk Muhakameleri Usulü Tüzüğü Emir 35-, nizam 8 ve 9'da yer almaktadır. Nizam 9, Yargıtayın davayı iade etmesini mümkün kılmaktadır. Hangi koşullarda bunun yapılabileceği ise, İngiltere'deki muadil Emir 58'de yer alır. Halsbury Laws of England 3rd edition vol 30 sayfa 474, paragraf 889'da, y-argıcın müdahalesinin, davanın yeniden dinlenmesine emir verilmesi için yeterli olduğu belirtilmiştir.

Jones v. National Coal Board( 1957) 2 All England Reports 155 davasında, sayfa 161'de, herkesin adil yargılanmaya ve davasını doğru dürüst bir şe-kilde yargıcın huzuruna getirme hakkı olduğu vurgulanmıştır.

"everyone is entitled to a fair trial at which he
can put his case properly before a Judge."


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Maddesinde, adil yargılanmanın neleri kapsadığı ye-r almaktadır. Bu hak, bir kişinin davasının açık ve adil bir şekilde, makul bir sürede, bağımsız ve tarafsız bir kurul tarafından dinlenmesini gerektirmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa Mahkemesinin 3/06 sayılı kararında ifade edildiği gibi-; bizim mevzuatımızın da bir parçasıdır. Bir kişinin davasının, tarafsız bir yargıç tarafından dinlenme hakkı, davayı dinleyen yargıcın, dava ile ilgili olarak tavsiye veren kişi konumunda olmaması koşulunu getirir. Procola v. Luxembourg (14570/89) davasın-da, Yargıcın, gerçek tarafsızlığına ek olarak, görünürde de tarafsız kabul edilmesinin önemi vurgulanmıştır. Bu kararda, tarafsızlık ile ilgili bir kuşku bulunmasının, bu kuşkuyu haklı gösterecek unsur çok önemsiz olsa dahi, yargılayan merciin tarafsızlığı-nı bozmak için yeterli olduğu ifade edilmiştir.

-"41. The applicant association pointed out that four of
the five members sitting on the Judicial Committee
when it ruled on Procola's application had previously
sat on the advisory panel of the Conseil d'Etat which
had given its opinion on the d-raft Grand-Ducal
Regulation of 7 July 1987 and drafted a bill making
that regulation retrospective. In view of the opinions
they had previously expressed, particularly in the
letter sent by the President of the Conseil d'Etat
to the Prime Ministe-r on 24 June 1987 (see paragraph
12 above), the members of the Judicial Committee could
not have approached the question submitted to them, namely
whether it was lawful to apply the ministerial orders
of 21 September 1987 retrospectively, with a co-mpletely
open mind. In the instant case there was neither
objective nor subjective impartiality."


"44. The only issue to be determined is whether the
Judicial Committee satisfied the impartiality
requirement of Article 6 (art.6) of the Convention-,
regard being had to the fact that four of its five
members had to rule on the lawfulness of a regulation
which they had previously scrutinised in their
advisory capacity."


"45. The Court notes that four members of the Conseil
d'Etat carried ou-t both advisory and judicial functions
in the same case. In the context of an institution such
as Luxembourg's Conseil d'Etat the mere fact that
certain persons successively performed these two types
of function in respect of the same decision is cap-able
of casting doubt on the institution's structural
impartiality. In the instant case, Procola had legitimate
grounds for fearing that the members of the Judicial
Committee had felt bound by the opinion previously
given. That doubt in itself, h-owever slight its
justification, is sufficient to vitiate the impartiality
of the tribunal in question, and this makes it unnecessary
for the Court to look into the other aspects of the
complaint."


- Belirtilen mevzuat ve içtihatlar neticesinde, bu safhada, bu davanın derhal tekrar dinlenmek üzere, Bidayet Mahkemesine iade edilmesi gerekmektedir. Şu şartla ki, davanın ikamesinden 5 yıl gibi çok uzun bir zaman geçmiştir. Bu süre, bir davanın sonuçl-anması için kabul edilecek sürenin çok üzerindedir. Bu gecikmeden, Müddeinin mağdur olduğu tartışılmayacak kadar bariz bir gerçektir. Davanın, Bidayet Mahkemesine iade kararı, konunun neticelendirilmesini bir müddet daha geciktirecektir. Buna rağmen, davan-ın gecikmesi ve adil yargılama yapılmadığı şaibesi arasında bir tercih yapılması gerektiği takdirde, tercih mahkeme kararlarının herhangi bir şaibeden uzak olması gerektiği noktasında olmalıdır. Dolayısıyla Bidayet Mahkemesi kararının iptal edilerek, davan-ın tekrar dinlenmek üzere, Bidayet Mahkemesine iade edilme kararı verilmesi kaçınılmazdır. Bidayet Mahkemesi Yargıcının dava konusuna bu boyutta müdahil olduğu iddiası; bu iddia, Yüksek Adliye Kurulu huzurunda itibar görmeyip, ilgili Yargıç, Yüksek Adliye -Kurulunda yapılan disiplin kovuşturmasında tüm isnatlardan beraat etmiş olsa dahi, bu davada, adalet yapıldığı veya adil davranıldığı görüntüsünü bertaraf etmiştir.

Dava iade edilirken, Müddeinin davasının gerektiğinden daha fazla gecikmesini önleme-k için, dava dosyasının derhal Girne Kaza Mahkemesi Başkanının huzuruna iletilmesine ve davanın 19 Mart 2012 tarihine, müracaatın dinlenmesine gün verilmek üzere tayin edilmesine, davanın ivedilikle dinlenerek kararın en erken bir zamanda, her halükârda Ad-li Tatil öncesi verilmesine de direktif verilmelidir.

Tüm söylenenler ışığında; dava ile ilgili, davanın dinlenip Bidayet Mahkemesi tarafından neticelendirilmesinden sonra ortaya çıkan gelişmeler ve yapılan şikayetler göz önünde tutularak, Bidayet Ma-hkemesinin 17.12.10 tarihli kararının red ve iptal edilmesine ve dosyanın betekrar dinlenmesi için, Girne Kaza Mahkemesine iade edilmesine karar veririz. Davanın başka bir yargıç tarafından derhal dinlenmesine olanak sağlamak üzere, dosyanın derhal Girne K-aza Mahkemesine gönderilmesine ve Takdiri Tazminatın dinlenmesine gün verilmek üzere, davanın 19 Mart 2012 tarihine tayinli olmasına direktif veririz.

İstinaf masrafları ile ilgili emir verilmez.





Narin F. Şefik Hüseyin Besimoğlu A-hmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç


8 Mart, 2012








9






Full & Egal Universal Law Academy