Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 20/2014 Dava No 42/2014 Karar Tarihi 31.12.2014
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 20/2014 Dava No 42/2014 Karar Tarihi 31.12.2014
Numara: 20/2014
Dava No: 42/2014
Taraflar: Fırat Ortaç ile Bulut İnşaat Turizm San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasında
Konu: Ara Emri - Geçici ara emri verilmesine ilişkin prensipler - Karara bağlanması gereken konunun ciddi olması, Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması, ileride telefsi mümkün olmayan zararın doğacağı - Ara emri safhasında davanın esasının incelenmemesi gereği - Statüko - Ara emirlerinin amacının statükoyu korumak olması - "Belirti" sözcüğünün anlamı.
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 31.12.2014

-D.42/2014 Yargıtay/Hukuk 20/2014
(Girne Dava No:1947/2013)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Narin F.Şefik,Hüseyin Besimoğlu,Emine Dizdarlı

İstinaf eden: Fırat Ortaç,Şht.Kazım Ali Sok.-Celal Özhan
Apt.No.6 Girne

(Davacı)
ile -

Aleyhine istinaf edilen: Bulut İnşaat Turizm San.ve Dış Tic.
Ltd.Şti.Namık Kemal Cad.Seamurder İş
- Merkezi Kat 1 D.4 Girne

(Davalı)


A r a s ı n d a.
-

İstinaf eden namına: Avukat Oktay Feridun ve Avukat Serhan
Çinar adına Avukat Oktay Çinar
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Evrim Eminağa ve Avukat
Umut İnan


Girne Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargı-cı Beril Çağdal'ın 1947/2013 sayılı davada 9.1.2014 tarihinde verdiği karara karşı, Davacı tarafından yapılan istinaftır.


------------


H Ü K Ü M


Narin F.Şefik: Bu istinafta, Mahkemenin hükmünü, Sayın Yargıç Emine Dizdarlı okuyacaktır.

Emine Dizdarl-ı: Bu meselede huzurumuzdaki istinafı ilgilendir-diği oranda olgular şöyledir:

İstinaf Eden/Davacı, 2.7.2013 tarihinde, Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı aleyhine, Girne Kaza Mahkemesinde Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü (HMUT) Emir 2 Nizam 1 altında dosyala-dığı davada, Davalıdan, taraflar arasında yapılan 31.5.2012 tarihli Mersum Borç Senedi ve Komisyon Sözleşmesi gereğince, 328,600 sterlin tutarında meblağ, bu meblağ üzerinden faiz ve dava masraflarını talep etti.

Yine İstinaf Eden/Davacı, aynı gün tek t-araflı bir istida dosyalayarak, Aleyhine İstinaf Edilen/Davalının Girne-Çatalköy'de Kayıt No.3571, Pafta/Harita No. 40.W.1,XII, Parsel 601, Kayıt No.9195, Pafta/Harita 31.E.2 XII, Parsel 176, Kayıt No.5719, Pafta/Harita 32.W.2 XII, Parsel 591, Kayıt No.560-9, Pafta/Harita 31.E.2 XII, Parsel 604 ve 605, Kayıt No.2465, Pafta/Harita 31.E.2 XII, Parsel 1, Kayıt No.3569, Pafta/Harita 40.W.1 XII Parsel 588-589/2/2 ve Kayıt No.9247, Pafta/Harita 31.E.2 XII, Parsel 592/1 numaralı taşınmaz malları satmaktan, hibe etm-ekten ve herhangi bir şekilde yükümlülük altına koymaktan men edilmesini talep etti.

3.7.2013 ve 4.7.2013 tarihlerinde tek taraflı istidayı dinleyen Alt Mahkeme, talep edilen geçici emrin tebliğine emir verdi ve istidayı tekrar dinlenmek üzere 9.7.2013 t-arihine tayin etti.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı 2.8.2013 tarihinde itirazname dosyaladı.

30.9.2013 tarihinde istidanın duruşmasına başlandı ve duruşma sonrasında, Alt Mahkeme, Davacının karara bağlanması gerekli ciddi bir dava sebebi bulunduğu hus-usunda bulgu yapmasına rağmen, İstinaf Eden/Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtiler bulunmadığı ve men'i müdahale emrinin verilmemesi halinde ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususun-un ispat edilmediği kanısına vararak, Müstedinin ara emri istidasını iptal etti. İstinaf bu karardan yapılmış olup, 28 istinaf sebebi içermekle birlikte, İstinaf Eden Avukatı duruşma esnasında istinaf sebeplerini 9 başlık altında toplamıştır. İstinaf Mahke-mesi ise, 9 başlık altında toplanan istinaf sebeplerini 3 başlık altında incelemiştir:

Alt Mahkemenin, davanın esasına girerek, 2.12.2011 tarihli Komisyon Sözleşmesi ile 31.5.2012 tarihli Mersum Borç Senedinin, belirtilen tarihlerde Davalının vekili Erma-n Çitim tarafından imzalanmadığı veya yetkisiz olarak imzalandığı ve bu nedenle Müstedinin iddiasında haklı olabileceğine dair belirtilerin bulunmadığına ilişkin bulgusu hatalıdır.

Alt Mahkeme, men'i müdahale emri verilmezse ileride telafisi mümkün olmay-acak zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün zorlaşacağı hususunu değerlendirirken, Davacının esas davasında zarara uğrayıp uğramayacağını araştırmakla hata etmiştir.


Alt Mahkeme, Davacının muhasebesinin nasıl düzenlendiği hususunu bilmeden ve huzurun-daki dava ile hiç bir ilgisi olmadığı halde İstinaf Eden/Davacının aleyhine cezai soruşturma başlatılmasına ve zabıtların Girne Polis Müdürlüğüne ve Gelir ve Vergi Dairesine gönderilmesine emir vermekle hata etmiştir.

İstinafın duruşmasında, İstinaf- Eden Avukatı hitabında
özetle: Alt Mahkemenin ara emirleri ile ilgili veya ara emirlerinin tek taraflı verilmesi ile ilgili yasal mevzuatı veya içtihadi prensipleri yanlış anlayıp değerlendirdiğini ve huzurundaki 2.7.2013 tarihli istidaya yanlış uyguladı-ğını ve Alt Mahkemenin bu hataları yapmamış olsaydı, talep olunan emri vermesi gerektiğini iddia etmiştir.

İleri sürülen argümanları ve Alt Mahkeme kararını değerlendirmeden önce, ara emirlerinin verilmesi ile ilgili prensiplere bir defa daha değinmeyi -uygun gördük.

Hangi hallerde geçici men'i müdahale emrinin verilebileceği, 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41.maddesinde yer almaktadır.

41(1) maddesi aynen şöyledir:
"Hukuk davalarında yetkisini kullanan her mahkeme,
yürürlükteki Hukuk M-uhakemeleri Usulü Tüzüğüne uymak
koşuluyla tazminat veya başka bir tedbir istenmemiş veya
birlikte verilmemiş olmasına bakılmaksızın, adil ve
uygun gördüğü tüm hallerde, geçici, sürekli, men edici veya emredici bir men'i müdahale emri -verebilir veya bir yed'i emin tayin edebilir.

Ancak geçici men'i müdahale emrinin verilebilmesi için, karara bağlanması gereken konunun ciddi olması, davacının iddiasında haklı olduğuna dair belirtiler bulunması ve men'i müdahale emri verilmezse ileride- telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususlarında mahkemenin kanaat getirmesi gerekir."

Görüleceği gibi, ara emri verilmesi için genel şart,
"adil ve uygun olan bir halin bulunmasıdır." Bu şartın
-yanı sıra ara emirleri verilirken bu maddenin içerdiği 3 ana
unsuru ihtiva ettiğinin göz önünde tutulması gerekmektedir.

Bu unsurlar şöyledir:
Karara bağlanması gereken konunun ciddi olması;
Davacının iddiasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması-;
Men'i müdahale emri verilmezse ileride telafisi mümkün olmayacak zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususunda mahkemenin kanaat getirmesi.

Yüksek Mahkemenin birçok içtihat kararında yukarıda iktibası yapılan unsurlar detaylıc-a izah edilmiş ve ara emirleri verilirken 9/1976 sayılı Yasanın 41(1) maddesinin ikinci paragrafında yer alan unsurların göz önünde tutulması gerektiği defaatle vurgulanmıştır (Bak:Yargıtay/Hukuk 21/78, Yargıtay/Hukuk 25/78, Yargıtay/Hukuk 7/80, Yargıtay/H-ukuk 31/93 D.21/93, Yargıtay/Hukuk 40/2010 D.18/2011). Ara emirleri verilebilmesi için, takip edilecek prensipler yanında, tek taraflı yapılan bir ara emri istidasında ara emrinin verilebilmesi için konunun acil olması ve acilen verilmemesi halinde Davacın-ın telafisi imkânsız zarara uğrayacağına mahkemenin ikna edilmesi gerekir (Bak:Yargıtay/Hukuk 48/80 D.29/80).

Görüleceği gibi, İstinaf Eden/Müstedinin Alt Mahkemeye yapmış olduğu tek taraflı ara emri istidası, 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası madde 41'e v-e Fasıl 6 madde 4,5,9'a dayanmaktadır. Fasıl 6 madde 5(1)'e göre, alacak veya tazminat talep eden bir davanın mahkeme huzurunda askıda bulunması halinde, mahkeme davanın ikâme edilmesinden sonra herhangi bir zamanda davacının talep ve masraflarını tatmin e-decek miktarda davalının adına kayıtlı bulunan veya adına kaydolunmasına hakkı olan taşınmaz mal veya malları davalının elden çıkarmasını men eden geçici bir emir verebilir. Alt mahkeme, bu madde altında bir ara emri verilip verilmeyeceği hususunu tezekkür- ederken, davacının iyi bir dava sebebi olduğuna ve hükmün lehine verilmesi halinde söz konusu taşınmaz mal veya malların üçüncü bir şahsa satılması veya devredilmesi durumunda davalının hükmü tatmin etmekte zorlanacağı hususunda ikna olması gerekmektedir.-
Alt Mahkeme, Mersum Borç Senedine dayanan bir alacak davasının ilk nazarda ciddi bir konu olduğu bulgusuna varmıştır (Mavi 250). Alt Mahkemenin bu bulgusu istinaf edilmiş değildir. Bu meselede karara bağlanması gereken ciddi bir konu olduğu açıklıkl-a görülmektedir. Dolayısıyla Alt Mahkemenin bu bulgusu hatalı değildir.

Bir men'i müdahale emri verilebilmesi için Müstedinin ispat etmesi gereken ikinci unsur, Müstedinin iddiasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunmasıdır.

Alt Mahkeme Davacının- iddiasında haklı olduğuna dair belirtileri incelerken, Davalı Şirket tarafından tanzim edildiği iddia edilen Emare No.1 Komisyon Sözleşmesinin, Emare No.3 Beyannamenin ve Emare No.4 Borç Senedinin, geçerli bir vekaletname tahtında imzalanmadığı, bu nedenl-e Erman Çitim'in Emare No.1, Emare No.3 ve Emare No.4 belgeleri imzalama yetkisi olmadığı veya söz konusu belgelerin Davalıyı temsilen imzalanmadığı, dava konusu vekaletnamenin Davalıyı yükümlülük altına koyacak şekilde tanzim edilmediği, ilgili vekaletnam-enin Erman Çitim'e genel mahiyette bir borçlandırma veya borç senedi imzalama yetkisi vermediği hususlarını dikkate aldı ve bunun neticesinde, Davacı ile Davalı arasında geçerli bir borç senedi olduğuna dair belirtiler bulunmadığı bulgusuna vardı.

Bu a-şamada, Yasada yer alan "belirti" sözcüğünün anlamının ne olduğuna bakmak gerekir. "Belirti" sözcüğünün anlamı, Yargıtay/Hukuk 44/82 D.9/83'de yorumlanmıştır. Bu kararda, davacının iddialarında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması demek, onun ileri s-ürdüğü iddialarda haklı olabileceğine dair bazı işaretlerin bulunması olarak belirtilmiştir.

Görüleceği gibi, Alt Mahkeme, Müstedinin ciddi bir dava sebebi bulunduğuna ilişkin bulgu yaptıktan sonra, Müstedinin Yemin Varakası ile şahadetinde söyledikleri-ni inceleyerek, Davacının Davalı ile yapmış olduğu Komisyon Sözleşmesinin ve Borç Senedinin geçerli bir vekaletname tahtında imzalanmadığı ve bu nedenle, Davacının iddiasında haklı olduğunu gösterecek herhangi bir belirtiyi Mahkeme önüne koymadığı sonucuna- varmıştır. Halbuki, Alt Mahkeme, ara emri için inceleme yaparken, esas davayı karara bağlamak için yeterli şahadet olup olmadığı hususuna bakılmaksızın, ara emri istidası bakımından yeterli şahadet ve materyalin olup olmadığı hususunu değerlendirmesi gere-kirdi.

Bu konuda Cayne V Global Natural Resources (1984 I All.E.R. sayfa 225) davasında şöyle denmiştir:
"For the purposes of an application for an interlocutory
injunction there is a triable issue between the parties
if there is a serious- question to be tried (one for
which there is some supporting material) of which the
outcome is uncertain.
It is sufficient if there is a serious question to be tried, that is to say there is some supporting material for the plaintiff's case- and outcome of the eventual trial on that issue is in doubt."

"Ara emri maksatları bakımından, kararlaştırılacak destekle-yici materyal bulunan ciddi bir soru varsa
taraflar arasında sonucu belli olmayan ciddi dava veya husus olduğu kabul edilir.
Yargılanabilecek ciddi bir soru olması için davacının davasını destekleyici materyallere sahip olması ve davanın -esasının akibetinin o nokta üzerinde belli olmaması bile ara emri maksatları bakımından yeterlidir."

İstinaf Eden/Müstedi Yemin Varakasında, özetle: Aleyhine İstinaf Edilen/Davalı ile 2.12.2011 tarihinde bir Komisyon Sözleşmesi imzaladıklarını, Girn-e Kazasına bağlı Çatalköy ve Dikmen'de kain bazı taşınmaz malların Davalı tarafından satın alınmasına aracılık yaptığını, söz konusu Sözleşme uyarınca Çatalköy'de kain koçan No.3571,9195,5719,5609,2465,3569,9247 sayılı taşınmaz malları 1,830,000 sterlin ka-rşılığında ve Dikmen'de kain Koçan No. 5296 sayılı taşınmaz malı 7,542,000 sterlin karşılığında Davalı tarafından alınmasını sağladığını, Komisyon Sözleşmesine göre %5 komisyon ücreti almaya hak kazandığını, Davalı Müstedaaleyhten toplam 468,600 sterlin al-acağı doğduğunu, Davalı Müstedaaleyhin 31.5.2012 tarihi itibarıyla borcuna mahsuben 140,000 sterlin ödediğini ve Davalı Müstedaaleyhin halen 328,600 sterlin bakiye borcu bulunduğunu iddia etmiştir.

Aleyhine İstinaf Edilen/Davalının İtiraz İhbarnamesi i-ncelendiğinde, yukarıda referansları verilen taşınmaz malların satın alındığı hususu reddedilmemektedir veya Davalı bu hususu kabul etmektedir.

Davalının tek iddiası, dava konusu Komisyon Sözleşmesinin bilgisi dışında imzalandığıdır.

İstinaf Edenin d-avasının temel dayanağı 2.12.2011 tarihli Komisyon Sözleşmesi, Davalının Davacıya yaptığı ödeme ile bakiye borcu gösteren 31.5.2012 tarihli Beyanname ve yine aynı tarihli Mersum Borç Senedidir.

İlk nazarda, Müstedinin istidasına ekli Yemin Varakasında, -özellikle 3,4,5,6 ve 7.paragraflarında, Müstedinin, Mahkemeye ibraz edilen dava konusu emareler ile ilgili bazı iddiaları mevcuttur. Bu iddialara ilişkin belgeler veya materyaller öncelikle Yemin Varakasına eklenmiş, bilahare Mahkemeye emare olarak ibraz e-dilmiştir. Alt Mahkeme tüm bu hususları dikkate almadan, bu iddialar yapılmamış veya ilk nazarda doğru değilmiş gibi hareket ederek, dava konusu emareler ile ilgili devam eden bir polis soruşturması veya tahkikat olmasına rağmen söz konusu belgelerin geçer-li olup olmadığı konusunda bir bulguya vararak veya bu şekilde davranarak davanın esasına girmiştir.

Genel ilke olarak, ara emri safhasında, davanın esasına girerek konuyu karara bağlamak hatalıdır. Bu nedenle de ara emri verirken(istisnai haller hariç)-, davanın nihai neticesini etkileyecek kesin kararlar vermekten kaçınmak gerekir (Bak:Yargıtay/Hukuk 40/93, Yargıtay/Hukuk 60/87 D.17/87).

Yargıtay/Hukuk 44/82 sayılı davanın 6.sayfasının 2.paragrafında şu görüşlere yer verilmiştir:

"....Son olarak bir- önemli hususa daha değinmek isteriz.
Yukarıda belirtildiği gibi ilk mahkemeler ara emri istidalarında bir men'i müdahale emri verip vermemeyi incelerken müstedinin davasında haklı olduğunu ispat edip etmediğine değil, müstedinin iddiasında haklı ol-duğuna dair belirtilerin bulunup bulunmadığına bakmalıydılar. Bunu yaparken de davanın esasına girmekten, çok ender ve lûzumlu haller dışında, kesinlikle kaçınmaları gerekir."

Alt Mahkeme, ara emri maksatları bakımından yeterli
olabilecek şahadet, e-mare ve materyale gerekli değeri
vermediği gibi, bu unsuru incelerken, Müstedinin davasında haklı olduğunu ispat edip etmediğine değil, Müstedinin ileri sürdüğü iddiasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunup bulunmadığına bakmalıydı.

Bu meselenin o-lgularını dikkate aldığımızda, Fasıl 6
madde 5 altında emir verilmesi için kriterlerin tatmin edildiği ve ayrıca Davacının ilk nazarda iddialarında haklı olduğuna dair belirtiler bulunduğu sarih bir şekilde görülmektedir. Bu nedenle, Alt Mahkemenin Davacı-nın ileri sürdüğü iddialarda haklı olabileceğine dair bazı işaretlerin bulunmadığına ilişkin bulgusu hatalıdır. İstinaf Edenin 1.istinaf sebebinin kabul edilmesi gerekir.
2. istinaf sebebine gelince:

Alt Mahkeme, men'i müdahale emri verilmezse ileride t-elafisi mümkün olmayacak zararın doğacağı ve eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususunda kanaat getirirken, Mavi 259'da şöyle demiştir:

"Davalı adına Aşağı Dikmen'de kayıtlı taşınmaz malın
değerinin 7,542,000-Stg civarında olduğu hususunda bulgu-
yapılması kaçınılmazdır. Bu taşınmazın bir bölümünün 3.şahıslara satıldığını davacı ifade etmesine karşın bu hususla ilgili net bir şahadet ibraz etmemiş, 7,542,000-Stg'lik değerin ne kadarının halen davalı adında olduğunu, ne kadarının 3.şahıslara- devredildiğini veya 3.şahısların ne kadarında hak sahibi olduğunu mahkeme huzuruna getirmemiştir.

Davacının telafisi imkansız zarar ve eski duruma dönüşün imkansızlığını ortaya koyabilmesi için davalı adına kayıtlı istida konusu gayrimenkul dışında gay-rimenkulü olmadığı ortaya koymalıdır görüşündeyim. Mahkeme huzurundaki şahadet ise bu yönde değil, tam tersine davalının istida konusu taşınmazlar dışında mal varlığı olduğu yönündedir. Davacı bir çok alternatif ve potansiyel komisyonculuk işinden feragat -ettiği yönlü iddiasını ise şahadetle desteklememiştir.

Bu doğrultuda davacının telafisi mümkün olmayacak zarar ve geriye dönüşün imkansızlığı hususlarında üzerine düşen ispat külfetini de yerine getiremediği görüşündeyim."

Bir ara emrinin amacı, duruş-ma süresince statükoyu korumak ve duruşma bittiğinde verilecek kararın bir anlam ifade etmesini sağlamaktır. Mahkemenin davayı dinleyip kararını verinceye kadar tarafların en az zarar görecekleri koşullarda statükoyu korumaya gayret edilmelidir(Bak: Yargıt-ay/Hukuk 66/85 D.28/85, Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk 81/89 ve 82/89 D.50/89).

American Cyanamid Co.V.Ethicon Ltd. 1975 A.C.396, I All ER 504 sayfa 509'da şöyle denmiştir:

"The object of the interlocutory injunction is to protect
the plaintiff a-gainst injury by violation of his right for which he could not be adequately compensated in damages recoverable in the action if the uncertainty were resolved in his favour at the trial; but the plaintiff's need for such protection must be weighed against- the corresponding need of the defendant to be protected against injury resulting from his having been prevented from exercising his own legal rights for which he could not be adequately compensated under the plaintiff's undertaking in damages if the uncer-tainty were resolved in the defendant's favour at the trial. The court must weigh one need against another and determine where "the balance of convenience" lies".


"Bir ara emrinin amacı, davacının ileride haklı bulunması halinde, telafisi mümkün o-lmayacak bir zarara uğramaktan korunmasıdır. Fakat davacının bu korumaya olan ihtiyacının davalının haklarını kullanmaktan men edilmesi neticesi düçar olacağı zararın davacının sağladığı teminat ile yeterli derecede tazmin edilememesinden ötürü korunmaya o-lan ihtiyacına karşı ölçülüp tartılması gerekir. Mahkemenin bunu ölçüp tartması ve neyin uygun olduğuna karar vermesi gerekir."


Yine, Halsbury's Laws of England, 3rd Edition, Volume
21, sayfa 366, par.766'da şöyle denmektedir:

".......The Court, -in determining whether an interlocutory injunction should be granted, takes into consideration the balance of convenience to the parties and the nature of the injury which the defendant, on the one hand, would suffer if the injunction was granted."


-"Mahkeme bir ara emrinin verilip verilmeyeceği hususunu
tezekkür ederken, böyle bir emrin verilmesinin taraflara
uygun olup olmadığı konusunu değerlendirir ve talep
edilen emrin verilmesi halinde ise davalının ne gibi bir
zarar gör-eceği hususu dikkate alınır."

Yukarıda alıntısı yapılan iktibaslardan görüleceği gibi, mahkeme bir ara emrinin verilip verilmeyeceğini tezekkür ederken taraflara olan "uygunluğunu dengede tutmaya" çalışır (Balance of Convenience). American Cyanamide Co V- Ethicon Ltd. davasında, House of Lords "Balance of Convenience" testinin kullanılmasının kaçınılmaz olduğu vurgulanmıştır. Bu teste göre, bir ara emri verilirken, taraflara yapılacak adaletsizliğin dikkate alınarak mümkün olan en uygun ve adil yolun seçil-mesi ve tarafların en az zarar görecekleri koşullarda statükonun korunması gerekmektedir (Bak: Yargıtay/Hukuk 8/97 D.1/97).

İstinaf Eden/Müstedinin Yemin Varakasına göz attığımız zaman, istidaya konu Girne-Çatalköy'de kain 7 koçan tahtında kayıtlı buluna-n taşınmaz malların değeri 1,830,000 sterlindir. Bu husus taraflar arasında kabul edilmektedir. Alt Mahkemeye ibraz edilen Emare No.1 Komisyon Sözleşmesi ve Emare No.4 Mersum Borç Senedine göre, ilk nazarda, Davacının Davalıdan esas talebi 328,600 sterlin -ve aylık %1 nispetinde olan faizin ödenmesidir. Davacının ilk nazardaki talebi ile söz konusu taşınmaz malların değerini dikkate aldığımız zaman, Mahkemeden talep edildiği bir şekilde ara emri verilmesi halinde, Davalının 1,830,000 sterlin değerinde olan t-üm taşınmaz mallarının işlemleri engellenmiş olacaktır. Ancak Mahkeme huzurunda bulunan layihalarda ve sunulmuş olan şahadette istidaya konu taşınmaz malların ayrı ayrı bir değerlendirmesi bulunmamaktadır. Mahkemeye ibraz edilen Taşınmaz Mal Araştırma Belg-esine göre, 7 koçan tahtında bulunan taşınmaz malların yüzölçümleri değişmektedir. Buna bağlı olarak söz konusu taşınmaz malların yüzölçümlerine veya konumlarına göre her taşınmaz malın satış bedelinin farklı olması muhtemeldir. Bu aşamada, Mahkeme huzurun-da böyle bir şahadet olmadığından, talep edilen ara emrinin istidada belirtilen tüm taşınmaz mallar için verilmesi doğru ve adil bir çözüm olacaktır.

Alt Mahkeme, kararında, Davacının telafisi imkânsız zararının ve eski duruma dönüşünün imkânsızlığını in-celerken, Davalının adına kayıtlı istida konusu taşınmaz mallar dışında, başka taşınmaz mallarının olmadığını ortaya koyması gerektiği bulgusuna varmıştır. Halbuki, Alt Mahkeme, Davacının korunmaya olan ihtiyacına karşı, Davalının haklarını kullanmaktan me-n edilmesi neticesinde düçar olabileceği zararı aynı ölçüde değerlendirmesi gerekirdi. Alt Mahkeme verdiği kararda bu hususları yanlış değerlendirmiştir. Ara emirlerine uygulanacak prensipler iyice Alt Mahkeme tarafından değerlendirilmiş olsa idi, talep ed-ilen emrin uygun bir şekilde verilebilmesi için gerekli unsurların Davacı tarafından ileri sürüldüğü kanısına varması gerekirdi. Bu nedenle 2.istinaf sebebinin de kabul edilmesi gerekir.

3.istinaf sebebine gelince:
Alt Mahkeme ara emri istidasını kara-ra bağlarken, şöyle bir emir ve direktif verdi:

"Davacının ve Davalı Tanıklarından Gelir ve Vergi Dairesi Memuru Melek Mındıkoğlu'nun bu meseledeki şahadetini değerlendirdikten sonra, Davacı aleyhine değiştirilmiş şekliyle 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasas-ı'nın 254.maddesi tahtında ve keza 4/2008 No.lu Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasası'nın 4.maddesi tahtında cezai işlem başlatılmasına emir verilir. Bu amaçla, Davacının mahkeme gündemindeki 2.7.2013 tarihli ara emri istidasının duruşması esnasın-daki şahadetinin ve yine Gelir ve Vergi Dairesinin Memuru Melek Mındıkoğlu'nun şahadetinin zabıtlarının Girne Kaza Mahkemesi Mukayyitlik Amiri tarafından Başavcılığa, Girne Polis Müdürlüğüne ve Gelir ve Vergi Dairesine gönderilmesine de ayrıca direktif ver-ilir."

Yargıtay birçok kararında, alt mahkemelerin ara emri istidalarında, özellikle tafsilatlı talep takriri verilmeyen meselelerde, davanın nihai neticesini etkileyecek kesin kararlar vermekten kaçınmaları gerektiği hususunu vurgulamıştır. Huzurumuzdaki- bu meselede de, İstinaf Eden henüz bir tafsilatlı talep takriri dosyalamamıştır. Alt Mahkeme, İstinaf Eden/Davacı davasında tafsilatlı talep takririni dosyalamadan veya iddia ve taleplerini etraflıca ortaya koymadan ve yine Aleyhine İstinaf Edilen/Davalın-ın müdafaasını bilmeden veya iddialarının ne olacağını bilmeden böyle bir kanaate varması yanlıştır. Her halükarda Alt Mahkeme, layiha teatisi tamamlanmadan, ara emri maksatları amacı ile çağrılan sınırlı şahadete dayanarak davanın esasına girip bu şekilde- emir veya direktif vermesi son derece sakıncalıdır ve mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Bu meseledeki durumu etraflıca tezekkür ettiğimiz zaman, davanın bu safhasında böyle bir emrin veya direktifin verilmesinin İstinaf Eden/Müstediye büyük b-ir adaletsizlik yaratacağı ve adaletin tecellisi bakımından Polis ve Gelir ve Vergi Dairesi nezdinde bir soruşturma başlatılmasının bu safhada doğru olmayacağı kanaatine vardık. Bu nedenle, hatalı olarak verilen söz konusu emrin ve direktifin iptal edilmes-i gerekmektedir. Bu nedenle 3.istinaf sebebinin kabul edilmesi gerekir.

Netice itibarıyla, Alt Mahkemenin verdiği 9.1.2014 tarihli emir iptal edilir ve;

Aleyhine İstinaf Edilen/Davalının
İstinaf konusu Girne-Çatalköy'de Koçan No.3571, Pafta/Harit-a 40.W.1 XII, Parsel 601 ve Koçan No.9195, Pafta/Harita 31.E.2 XII, Parsel 176, Koçan No.5719, Pafta/Harita 32.W.2 XII, Parsel 591, Koçan No.5609, Pafta/Harita 31.E.2 XII, Parsel 604 ve 605, Koçan No.2465, Pafta/Harita 31.E.2 XII, Parsel 1, Koçan No. 3569,- Pafta/Harita 40.W.1 XII Parsel 588-589/2/2 ve Koçan No. 9247, Pafta/Harita 31.E.2 XII, Parsel 592/1 numaralı taşınmaz malları satmaktan, elden çıkarmaktan, devretmekten ve her ne şekilde olursa olsun yükümlülük altına sokmaktan men edilmesine emir verilir-.

İstinaf Eden aleyhine, değiştirilmiş şekliyle 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasası'nın 254.maddesi ve 4/2008 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasası'nın 4.maddesi tahtında cezai işlem başlatılmasına dair emir ve direktif iptal edilir.


İ-stinaf kabul edildiği cihetle, Aleyhine İstinaf Edilenin, İstinaf Edenin masraflarını ödemesi hususunda emir verilir.



Narin F.Şefik Hüseyin Besimoğlu Emine Dizdarlı
Yargıç Yargıç Yargıç



31 Ara-lık, 2014











7






Full & Egal Universal Law Academy