Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 196-197/2015 Dava No 6/2019 Karar Tarihi 08.03.2019
Numara: 196-197/2015
Dava No: 6/2019
Taraflar: Kansu Ercantan ile Tasarruf Mevduatı Sigortası ve Finansal İstikrar Fonu ve diğeri arasında
Konu: Bankanın zarara uğratılması - bankanın zarara uğratılması halinde sorumluluk - layihalarda esasa ilişkin olgular
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 08.03.2019
-D. 6/2019 Birleştirilmiş Yargıtay/Hukuk No: 196/2015, 197/2015, 198/2015 ve 4/2016
(Lefkoşa Dava No: 1959/2005)
YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.
Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Peri- Hakkı
Yargıtay/Hukuk No: 196/2015
(Lefkoşa Dava No: 1959/2005)
İstinaf eden: Kansu Ercantan, Toyota Plaza - Lefkoşa
(Davalı No.1-)
ile
Aleyhine istinaf edilen: No.1- Tasarruf Mevduatı Sigortası ve Finansal İstikrar Fonu c/o KKTC Merkez Bankası, Lefkoşa
No.2- Erbank Limited, Lefkoşa (Dava-cılar)
A r a s ı n d a.
İstinaf eden namına: Avukat Hasan Balman
Aleyhine istinaf edilenler namına: Avukat Mustafa Algun ve Avukat Salih Çağdaşer
Yargıtay/Hukuk No: 197/2015
- (Lefkoşa Dava No: 1959/2005)
İstinaf eden: No.1- Tasarruf Mevduatı Sigortası ve Finansal İstikrar Fonu c/o KKTC Merkez Bankası Lefkoşa
No.2- Erbank Limited, Lefkoşa (Davacılar-)
ile
Aleyhine istinaf edilen: No.1- Kansu Ercantan, Lefkoşa
No.2- Mustafa Defteralı, Lefkoşa
No.3- Kasım Eray Şahoğlu, Lefkoşa
No.4- Mehmet Şahoğlu, Lefkoşa
No.5- Mustafa Semih Mehmetçik, Lefkoşa
No.6- Tansu Ercantan, Le-fkoşa
No.7- Erhan Arıkan, Lefkoşa
No.8- Eroto Ticaret Limited, Lefkoşa
No.9- Tansu Ercantan Limited, Lefkoşa
No.10- Kansu Ercantan İşletmeleri Limited, Lefkoşa
No.11- Ercantan Ticaret Şirketi Limited, Lefkoşa
No.12- Mustafa & Soner Tra-ding Co. Limited, Lefkoşa
No.13- Click Shop Limited, Lefkoşa
(Davalılar)
A r a s ı n d a.
İstinaf eden namına: Avukat Mustafa Algun ve Avukat Salih Çağdaşer
Aleyhine istinaf edilen No.1, 8, 10 ve 1-2 namına: Avukat Hasan Balman
Aleyhine istinaf edilen No.3 namına: Avukat Mehmet Şahoğlu
Aleyhine istinaf edilen No.2, 4, 6, 8, 10 namına: Avukat Serhan Çinar
Yargıtay/Hukuk No: 198/2015
- (Lefkoşa Dava No: 1959/2005)
İstinaf eden: Kasım Eray Şahoğlu, Lefkoşa
(Davalı No.3)
ile
Aleyhine istinaf edilen: No.1- Tasarruf Mevduatı Sigortası ve Finansal İstikrar Fonu -c/o KKTC Merkez Bankası Lefkoşa
No.2- Erbank Limited, Lefkoşa (Davacılar)
A r a s ı n d a.
İstinaf eden namına: Avukat Mehmet Şahoğlu
Aleyhine istinaf edilenler namına: Avukat Mustafa -Algun ve
Avukat Salih Çağdaşer
Yargıtay/Hukuk No: 4/2016
(Lefkoşa Dava No: 1959/2005)
İstinaf eden: No.1- Mustafa Defteralı, Lefkoşa
No.2- Tansu Ercantan, Lefkoşa
- (Davalı No.2 ve 6)
ile
Aleyhine istinaf edilen: No.1- Tasarruf Mevduatı Sigortası ve Finansal İstikrar Fonu c/o KKTC Merkez Bankası Lefkoşa
No.2- Erbank Limited, Lefkoşa - (Davacılar)
A r a s ı n d a.
İstinaf edenler namına: Avukat Serhan Çinar
Aleyhine istinaf edilenler namına: Avukat Mustafa Algun ve Avukat Salih Çağdaşer
Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Bahar Saner'in, 1959/2005 sayılı davada, 3-0.10.2015 tarihinde verdiği karardan karşılıklı yapılan istinaflardır.
------------
K A R A R
Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.
Bertan Özerdağ: Tarafların talepleri uyarınca, karşılıklı isti-naflar birleştirilerek dinlenmiştir. Birleştirilen istinafların tümü 1959/2005 sayılı davadan dosyalandığından, tüm taraflar 1959/2005 sayılı davanın unvanında belirtilen şekilde anılacaktır.
MESELE İLE İLGİLİ OLGULAR
Lefkoşa Kaza Mahkemesinde, 1959-/2005 sayı ile dosyalanan davada, Tasarruf Mevduatı Sigortası ve Finansal İstikrar Fonu Davacı No.1, Erbank Ltd. ise Davacı No.2 olarak yer almaktadır.
Erbank Ltd. zamanında bankacılık faaliyetlerinde bulunan ancak ilgili dava tarihinde faaliyetleri dur-muş ve 25.7.2003 tarihli karar ile yönetim ve denetimi Davacı No.1'e devredilmiş bir limited şirkettir.
Bu davada, Davalılar tarafından ileri sürülen ön itirazlar muvacehesinde, Alt Mahkeme, davayı ön itirazlar tahtında iptal etmiş olup dosyalanan isti-naf sonrasında Yargıtay/Hukuk 7/2012 D. 34/2013 sayılı karar uyarınca, Alt Mahkemenin bu kararı iptal edilmiştir.
Davacılar, Davalılar aleyhine dosyaladıkları davanın Talep Takririnde özetle aşağıdaki iddialarda bulunmuşlardır:
Davacı No.1, kamu tüzel -kişiliğini haiz, görevi bankalardaki tasarruf mevduatlarını sigorta ettirmek ve mevduat sahiplerinin tüm haklarını korumak olan bir kurumdur.
Davacı No.2 ise bankacılık faaliyetinde bulunmak amacıyla kurulmuş bir limited şirket olup, 25.7.2003 tarih ve 5-01 No.lu karar ile yönetim ve denetimi Davacı No.1'e devredilmiş bir bankadır.
Davalı No.1, 2, 3, 4, 5, ,6 ve 7 ilgili tarihlerde Davacı No.2 Bankanın takriben % 95 nispetinde hisselerini elinde bulunduran ve/veya kontrol eden kişilerdi. Davalı No.1 v-e 6 kardeş, Davalı No. 2, 5 ve 7 ise onların yakınlarıdır. Davalı No.3 Bankanın hem Yönetim Kurulu Üyesi hem de Genel Müdürü, Davalı No.4 ise Davalı No.3'ün kardeş çocuğu ve aynı zamanda Bankanın Avukatıydı. Davalı No.1 ve Davalı No.6 sözlü ve/veya yazılı -talimatlarla Davacı No.2 Bankanın kararlarını yönlendirmekte, Bankanın Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Müdürü ise bankacılık teamüllerine veya kurallarına uyulup uyulmadığına bakmaksızın bu talimatları yerine getirmekteydiler.
İhtilaf konusu işlemler ya-pıldığında, Bankanın kontrolü bu kişilerdeydi ve söz konusu kişiler Bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürerek Bankayı zarara uğratmışlardır.
Davalı No. 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 Şirketlerin yönetim ve denetimi ise No.1'den 7'ye kadar sıralanan -Davalı kişiler-deydi.
Davacı No.2 Bankanın yönetim ve denetimi, 25.7.2003 tarih ve 501 sayılı Karar ile Davacı No.1'e devredilmiştir.
Davalılar, kendilerine veya kendileriyle ortaklık bağı bulunan şirketlere kredi verirken bankacılık mevzuatına veya t-eamüllere aykırı davranarak, düşük faiz veya eksik faiz uygulayarak veya faiz iptali yönüne giderek Davacı Bankayı zarara uğrattılar.
Davacılar, Davacı No.2 Bankanın Fona devredilmesi üzerine, bilanço kayıtlarında var olan ve Fon kapsamında bulunan mevdu-atları faizleriyle birlikte toplam 9,562,855 TL olarak ödemiştir.
KKTC Merkez Bankası Müfettişlerinin yaptığı incelemeler sonucu No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalıların bankacılık usul ve teamüllerine aykırı hareket ederek, Bankayı 4,301,569 TL zarara -uğrattıkları hesaplanmıştır.
No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalıların Banka tarafından kredi verilirken ciddiyet göstermeyerek, teminatsız ve borç senetsiz krediler vererek ve verilen kredilerin geri dönüşü zora sokularak Bankanın tahsil kabiliyeti yok- edilmiş, bu nitelikteki şüpheli alacaklar için Banka Yönetimine 1,765,079 TL karşılık ayrılmasına karşın, Davacıların yaptığı tespitle, 734,167 TL, 308,349 Stg., 397,946 USD ve 5,386.67 Euro olmak üzere, toplam 2,175,010 TL karşılık ayrılmak durumunda kal-ınmıştır.
Davalılarca Gazimağusa Binasının bilirkişi değerlendirmesinde tüm bina değerinin 189,360 Stg. olduğu, sadece Erbank tarafından kullanılan kısmına ise 49,920 Stg. değer belirlendiği, Gazimağusa Binasının Banka Yönetimi tarafından bilanço hesapl-arında gösterilmiş olmakla birlikte Binanın Tapuda Banka adına kaydedilmediği, buna rağmen bilançolarda sabit kıymet altında 189,360 Stg. olarak hesaplanıp bakiyeye dahil edildiği belirtilmiştir.
Bilirkişi değerlendirmesinde ayrıca, aynı Binanın sabit -kıymet hesaplarında 321,868,972 TL olan değerinin yeniden değerlendirme altında 966,293.14 TL olarak yansıtıldığı, yeniden değerlendirme bedeli olan 644,424 TL'nin büyük bir kısmının, sermaye artırımında kullanılarak 2000 yılı sermaye bakiyesinin 300,000 T-L'den Bankanın Fona devredildiği tarihe kadar mukayyitlik kayıtlarında 1,093,604 TL'ye yükseltildiği, Gazimağusa Binasının yeniden değerlendirme toplamının bu sermaye hesaplarında büyük pay teşkil ettiği ifade edilmiştir.
Gazimağusa Binasının bedeli ol-arak 31.12.1999 tarihinde 321,546 TL'nin Ercantanların (Davalı No.1 ve 6) hesabına aktarıldığı, bu ödeme ilgili tarihteki kurdan hesap yapıldığında 369.273 Stg.e tekabül ettiği, ancak uzmanların yaptığı değerlendirmede bina değerinin 189.360 Stg. olduğunda-n bina değerinin çok üzerinde bir değerle bu binanın Bankaya satıldığı, bununla birlikte satılmış gösterilen binanın Tapu kaydının Ercantanlar üzerinde kalmaya devam ettiği ve hiçbir zaman Davacı No.2 Banka adına kaydedilmediği ortaya çıkmıştır.
Gazima-ğusa Şubesinin satış bedeli Ercantanların hesaplarına 3.1.2000 tarihinde aktarılmasına rağmen, binanın Bankaya satılma kararı 15.5.2000 tarihinde alınarak satış resmileşmiştir. Tüm binanın ve Erbank tarafından kullanılan kısmının değeri ile Banka hesapları-nda kullanılan miktarlar dikkate alındığında, tüm bina için fazladan bilançoya yansıtılan 185,681 Stg. ve sadece Erbank binası için ise fazladan bilançoya yansıtılan 325,121 Stg. tutar bulunmaktadır. Bu işlemler neticesinde Bankanın muhasebe kayıtlarında s-abit kıymet yapısında şişkinliğe ve sermaye yapısının yükseltilmesine neden olunmuş, satış işlemi tamamlanmayarak veya gerçekleştirilmeyerek de Banka zarara uğratılmıştır.
Davacı Fonun Bankaya el koymuş olduğu tarihe kadar toplam krediler içerisinde Er-cantan Ailesinin veya Şirketlerinin kullanmış olduğu kredilerin 51,193.83 Stg., 154,225 TL ve 170,305.01 USD olmak üzere toplam 513,089 TL'ye denk geldiği, Ercantan Ailesinin kredilerine Bankanın Fona devir tarihi olan 25.7.2003 tarihine kadar geçen sürede- uygulanacak faiz ile (Yönetim Kurulu ile iptal edilen faiz iptalleri dikkate alınarak hesaplandığında) bu Ailenin Bankaya toplam borcunun 25.7.2003 tarihine kadar karşılığının 2,167,647 TL'ye ulaştığı görülmektedir.
Davalı No.1, 2 ve 3 tarafından, E-rbank Ltd.in Yönetim Kurulunun 2/2002 sayı ve 29.7.2002 tarihli kararı ile Ercantan Şti. Ltd.e ait borç faizleri iptal edilmemiş olsa idi, 116-97 No.lu Tansu Ercantan hesabının bakiyesinin 45,675 TL yerine, 25.7.2003 tarihi itibarıyla faizleriyle birlikte -782,413 TL ve 116-96 No.lu Kansu Ercantan hesabının ise bakiyesinin 45,675 TL yerine, 25.7.2003 tarihi itibarıyla faizleriyle birlikte 782,413 TL olacaktı.
Banka, Özbilenler Engineering Ltd.e hiçbir teminat alınmadan veya teminatsız verilen 143,960 USD'n-ın kredi karşılığını ödemek zorunda bırakılmıştır. Bugün itibarıyla, ilgili hesapta, 149,355.54 USD teminatsız ve şüpheli alacak durmaktadır.
Bankanın Genel Müdürü Davalı No.3'ün hiçbir teminat almadan ve senet imzalatmadan Pivot Ltd.e açtığı hesapların -veya borçlandırmaların karşılığında alınan meblağlar, Pivot Ltd. Direktörleri tarafından keşide edilen çeklerle Davalı No.3'ün hesabına yatırılmıştır. Bu işlemlerde sadece Davalı No.3'ün imzası bulunmaktadır.
Davalı No.3'ün Galaksi Foreign Trade Co. Ltd-.e teminatsız ve borç senetsiz açtığı hesabın bakiyesi 35,558.83 USD'dir.
Davalı No.3'ün, Davacı No.2 Bankadan kullandığı krediler, teminatsız ve şüpheli alacak kapsamında ve 25.7.2003 tarihi itibarıyla bakiyeleri 3,719.92 Euro, 4,513.50 Stg., 13,750.90- USD ve 4451 TL olarak durmaktadır.
Bu işlemlerle ilgili No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalıların kusurlu hareketlerinin tafsilatı Talep Takririnde aşağıdaki gibi belirtilmiştir:
Bankanın en büyük hissedarları olan Davalı No.1 ve No.6, Bankadan kredi- kullanarak, bankacılık mevzuat ve teamüllerine aykırı olarak bu krediyi sermaye hesabına aktarmış ve sermaye artırma yoluna gitmişlerdir.
Bankanın özkaynakları 31.12.1999 - 25.7.2003 tarihleri arasında 10.4 kat erimiş olmasına ve Banka zararda ve özkay-nakları eksi değerde olmasına karşın, grup kredileri kapatılmamış ve gruba kredi kullandırılmaya devam edilmiştir.
Davalı No.11'e ait Erbank Ltd. tarafından kısmen Gazimağusa Şubesi olarak kullanılan Bina için mezkur Şirkete 11.3.1999 tarihinde 43,750 -TL ödeme yapılmış ve söz konusu ödeme Bankanın sabit kıymetlerinde gösterilmiş olmakla birlikte, 31.12.1999 tarihinde mezkur meblağ sabit kıymetler (gayrimenkul) hesabından çıkartılarak, aynı bina için Davalı No.8 hesabına 90,000 TL ve Davalı No.11 hesabın-a ise 231,546 TL olmak üzere toplam 321,546 TL ödeme yapılarak, mezkur Bina 3.1.2000 tarihinde Bankanın varlıkları arasında gösteril-miştir. 11.3.2000 tarihinden 31.12.2000 tarihine kadar Davalı No.11 hesabında tutulan 43,750 TL için hesaplanan faiz miktar-ının 290,886 TL olması gerekir.
Banka Yönetiminin 29.7.2002 tarih ve 02-2002 sayılı toplantısında "1999 yılı hesaplarında sehven yapılan Davalı No.11'e ait faizin iade edilmesi" kararı kabul edilmesine rağmen, bu karara istinaden işlemlerin gerçekleştir-ildiği 7.8.2002 tarihinde Davalı No.11'e ait 300-53 No.lu hesaptan Davalı No.8'e ait 300-51 No.lu hesaptan, Davalı No.1 ve/veya 2 ve/veya 6'ya ait 300-53 No.lu hesaptan faiz iptalleri yanında, Davalı No.8'e ait 300-51 No.lu, Davalı No.1'e ait 117-133 No.lu-, Davalı No.6'ya ait 117-134 No.lu ve Davalı No.2'ye ait Stg. hesabından faizler de iptal edilmiştir.
Banka Yönetiminin Ercantan Şirketler Grubuna ait 10-300-53, 30-118-01, 10-300-51 ve 10-117-198 numaralı hesaplara, 1.1.2002 - 27.7.2003 tarihleri ara-sında üç ayda bir faiz uygulaması gerekirken, yılda bir ve daha düşük oranlarda faiz uygulayarak, Bankayı 214,925 TL zarara uğratmıştır.
Ercantan Grubunun Bankaya olan riski 2,275,501 TL olması gerekirken, yukarıda belirtilen tüm bu işlemler nedeniyle r-isk Banka bilançosunda 529,953 TL olarak gösterilmiştir.
Bankanın Fona devredildiği 25.7.2003 tarihinde kullandırılan kredi miktarı 4,976,474 TL, tahsili gecikmiş kredi miktarı ise 878,028 TL idi. Banka bu krediler için 1,755,446 TL karşılık ayırmış, kul-landırılan kredilerin net tutarı bilançoya 3,221,028 TL olarak yansıtıldıktan sonra zarar kalemi 4,301,569 TL'ye ulaşmıştır. Oluşan zarar dönem itibarıyla Banka bilançosunun % 40'ını oluşturmakta olup tahsili gecikmiş kredilerin tahsil imkanı büyük oranda -sınırlıdır.
Gazimağusa Şube Binası için Ercantan Grubuna ait Şirket hesapları olan Davalı No.8'e 90,000 TL ve Davalı No.11'e 231,546,280 TL olmak üzere toplam 321,546,280 TL ödeme yapılmış ve bu Bina bedeli 3.1.2000 tarihinde Bankanın varlıkları arasın-da gösterilmiş ve her yıl yeniden değerlendirmeye tabi tutulup bilançoya yansıtılmış olmasına rağmen, Bina hiçbir zaman Bankaya devredilmemiştir. Menkul ve gayrimenkullerin amortismanları düşüldükten sonra Bankanın 25.7.2003 tarihi itibarıyla sabit kıymetl-er toplamı 1,440,994 TL olmuştur.
Davalılar aile efradına ve Grup Şirketlerine bankacılık mevzuatına veya usul ve teamüllerine aykırı olarak ve yeterli teminat almadan veya teminatsız kredi kullandırdılar ve/veya bu kredilere hiç faiz uygulamadılar veya- düşük faiz uyguladılar ve/veya bu kredilerin geri dönmesi için idari ve yasal önmeler almadılar ve Bankanın likidite sorunu yaşamasına veya mevduatları ödeyemez duruma düşmesine neden oldular.
No.8'den 13'e kadar sıralanan Davalılar, Davacı No.2 Bankan-ın kontrol ve denetimini elinde bulunduran, No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalıların bankacılık mevzuatına veya usul ve teamüllerine aykırı hareket ettiklerini bildikleri veya bilebilecekleri halde, borç hesaplarından faiz iptallerini kabul etmekle veya 3- ayda bir faiz yerine yılda bir defa daha düşük faiz uygulamasını veya faiz iptallerini sükut etmekle, Gazimağusa Şubesinin Bankaya devri hiçbir zaman gerçekleşmediği halde satış bedelini kabul etmekle, teminatsız veya yeterli teminat olmadan kredi kabul e-tmekle veya kredilerin geri dönmesi için hiçbir çaba harcamamakla Banka Yönetiminin eylemlerini kolaylaştırmış ve/veya gerçekleşmesini sağlamışlar ve Bankanın zarara-ziyana uğramasına ve Bankanın mali bünyesinin zayıflayarak Fona devredilmesine sebep olmuş-lardır.
Davalılar, Bankayı yönetmek ve denetlemek görevlerini ifa ederken, mevzuata veya bankacılık usul ve teamüllerine uymadılar veya gerekli tedbirleri almadılar.
Davalı No.3, 29.11.2000 tarih ve 8-2000 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile Genel Müd-ür olarak atanmış ve 12.3.2001 tarihinden itibaren yapılan toplantılara katılmaya ve alınan kararlara imza atmaya başlamış olmakla birlikte, karar defterinde genel müdür olarak atandığına dair bir karara rastlanılmamış, Şirketler Mukayyitliği kayıtlarında -ise Yönetim Kurulu Üyeliğine başlama tarihi 12.4.2001 olarak gösterilmiştir.
29.8.2002 tarihli Banka Yönetim Kurulu Kararı ile Banka Hisselerinin % 22'si Şahoğlu ve % 13'ü ise Arıkan Ailelerinin kontrolüne geçmiştir. Davalı No.3'ün Bankadan kullandığı m-uhtelif kredi hesaplarının toplamı 40,361 TL'dir. Davalı No.7 Erhan Arıkan'ın % 51 hissesine sahip olup Direktörü olduğu Pivot Ltd.in Bankadan kullandığı kredilerin toplamı 496,260 TL'dir. Söz konusu hesaplar "Alacaklı Cari" hesap şeklinde açılmış olup, bo-rç senedi düzenlenmemiş ve kredi kullandırmayla ilgili olarak Banka Yönetim Kurulu kararı alınmamıştır.
Neticede Bankanın yukarıda belirtilen alacakları veya zararları üzerinden o dönemde geçerli olan % 80 nispetinde faiz ödenmesi talep edilerek, Talep -Takririnin talep kısmında 9,562,855 TL, 4,301,569 TL ve faizleri talep edilmektedir.
Davalı No.1, 8, 10 ve 12 Müdafaa Takriri dosyalayarak, Davalı No.1, 2, 3, 4, 6 ve 7'nin Davacı Bankanın % 95 hisselerinin adlarında bulundurmaları hasebiyle Bankanın ko-ntrol ve idaresinin bu kişilerde olduğunu kabul etmelerine rağmen, iddia edilen akrabalık ilişkilerini reddetmişler ve hiçbir zaman sözlü veya yazılı talimatlarla Bankayı yönetmediklerini ileri sürmüşlerdir. Müdafaa Takririnde ileri sürülen iddialar özetle- şöyledir:
Banka, Yönetim Kurulu Kararları ile bankacılık mevzuatı, usul ve teamüllerine uygun olarak yönetilmekteydi. Davalılar, Bankanın emin şekilde çalışmasını engellemedikleri gibi Bankayı da tehlikeye düşürmediler ve zarara sebebiyet vermediler. Al-dıkları kredilere faiz uygulanmadığı doğru olmayıp, tam aksine hesaplarına fazladan faiz uygulanmıştır.
Davacıların mudiler veya yükümlüler için 9,562,855 TL ödedikleri iddiası doğru olmadığı bir yana, Bankanın bunları ödeyebilecek müşteri alacağı mevcu-ttu. Bu miktarın mudilere ödenmiş olması, Davalıların Bankayı zarara uğrattığı anlamına gelmez. Davacılar herhangi bir ödeme yapmış olsa bile, bu ödemeler yasal zorunluluktan yapılmış değildir.
Davalılar Bankayı idare ederken ve kredi verirken gerekli c-iddiyeti göstermişler, buna rağmen Davacılar, kredilerin geri dönüşümünde veya tahsilatta gerekeni zamanında yapmadıkların-dan veya dava açmadıklarından veya açılan davaları takip etmediklerinden, krediler tahsil edilememiştir. Dolayısıyla, Davalılar, Dava-cı Bankayı zarara uğratmamışlardır.
Gazimağusa Binası rayiç kıymetle Bankaya satılmıştır. Davacılar, halen tasarruflarında olan Gazimağusa Binasının mülkiyetini kasten devralmadılar. Davacılar isteselerdi Gazimağusa Binasının mülkiyetini devralabilirle-rdi.
Davalıların borçları konusunda ileri sürülenler hayal ürünüdür. Özbilenler Engineering Ltd.e kullandırılan kredi tamamen Şube Müdürünün hatası ile gerçekleşmiş olup, Davalıların bu konuda herhangi bir sorumluluğu yoktur. Davalı No.1, 8 ve 10, Kasım -Şahoğlu'nun yaptıklarından sorumlu olamazlar.
Davalılar Bankadan borçlanarak Bankaya sermaye koymamışlardır. Bankanın kredileri veya grup kredileri yasal sınırlar içerisindedir. Faiz iptalleri, hatalı mütalaa sonucu yapılan faiz işlemlerinin iadesi amac-ıyla yapılmış olup, Banka zarara uğratılmamıştır. Uygulanan faiz nedeniyle de Banka zarara uğratılmamıştır. Davalı No.1, 8 ve 10'un yaptığı kredi işlemlerinden dolayı Bankaya zarar verilmemiş, mali bünyesinin zayıflamasına sebep olunmamıştır. Bu nedenle, D-avalıların Davacı Bankanın zararından dolayı sorumlu olmalarını gerektirecek bir durum yoktur. Davalılardan talep edilen faizler çok yüksek oranda faizlerdir.
Davacılar tarafından Davalı No.8 aleyhine 2503/2005 ve 2506/2005 No.lu davalar açılarak hükü-m alındı. Davalı No.8 bu hükümlü borcu Davacılara ödemeye hazırdır. Keza, 16.9.2001 tarihli protokol uyarınca takriben 31.12.2011 tarihinde 50,000 TL'lik ödeme ile Davalı No.8'in tüm borcu kapatılmıştır. Bu nedenle, Davalı No.8 aleyhindeki davanın ret ve i-ptal edilmesi gerekir.
Davalı No.10 sadece % 0.001 hisse sahibidir. Diğer hissedarlara dava dahi açılmamıştır. Davalı No.10'un Davacılara herhangi bir borcu yoktur, varsa bile ödemeye hazırdır. Keza Davalı No.10 aleyhine 2520/2005 ve 2507/2005 sayılı da-valar açılarak hüküm elde edilmiştir. Bu nedenle, Davalı No.10 aleyhindeki dava da ret ve iptal edilmelidir.
Davalı No.2, 6, 9, 11 ve 13 tarafından da, daha sonra tadil edilmiş bir müdafaa dosyalanmıştır. Müdafaaları özetle şöyledir:
Davalı No.1, 2, 3-, 4, 6 ve 7'nin Davacı Bankanın % 95 hisseleri adlarında bulundurmaları hasebiyle kontrol ve idarenin bu kişilerde olduğu kabul edilmektedir. Ancak iddia edilen akrabalık ilişkileri doğru olmayıp, Banka hiçbir zaman sözlü veya yazılı talimatlarla, bankacıl-ık mevzuatı, usul ve teamülerine aykırı talimatlarla yönetilmemiştir. Tam aksine, ilgili dönemde Banka, Yönetim Kurulu Kararları ile bankacılık mevzuatı, usul ve teamüllerine uygun olarak yönetilmekteydi. Bankanın emin şekilde çalışmasını engellemedikleri -gibi, tehlikeye de düşürmediler ve zarara sebebiyet vermediler. Aldıkları kredilere faiz uygulanmadığı doğru olmayıp, tam aksine hesaplarına fazladan faiz uygulanmıştır.
Davacıların mudiler veya yükümlülüler için 9,562,855 TL ödedikleri iddiası doğru olm-ayıp, Bankanın bunları ödeyebile-cek müşteri alacağı mevcuttu. Bu miktarın mudilere ödenmiş olması Davalıların Bankayı zarara uğrattığı anlamına gelmez. Davacılar herhangi bir ödeme yapmış olsa bile, bu ödemeler yasal zorunluluktan yapılmış değildir.
Da-valılar Bankayı idare ederken ve kredi verirken gerekli ciddiyeti göstermişler, buna rağmen Davacılar, kredilerin geri dönüşümünde veya tahsilatta gerekeni zamanında yapmadıkların-dan, dava açmadıklarından veya açılan davaları takip etmediklerinden, kredil-er tahsil edilememiştir. Bu nedenle Davalılar Davacı Bankayı zarara uğratmadılar ve mevcut olgularla da bu sonuca varılamaz.
Gazimağusa Binası rayiç kıymetle Bankaya satılmıştır. Davacılar halen tasarruflarında olan Gazimağusa Binasının mülkiyetini kas-ten devralmadılar. Davacılar isteselerdi mülkiyeti devralabilirlerdi. Davacılar Gazimağusa Binasının tasarrufunu 10 yıl tuttuktan sonra devralmak istemedikleri için tutanak karşılığı anahtarı teslim ederek, karşılığını Davalıların hesaplarına borç kaydetmi-ştir. Bu 10 yıllık kullanım için Davalılara herhangi bir ödemede bulunmadıkları nedeniyle Davacılar aleyhine dava açılmıştır.
Davacılar, Davalı No.6, 9 ve 11 aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 2109/2005, 2501/2005, 2780/2005, 2502/2005 ve 2522/2005 sayı-lı davaları ikame etmişler ve bu davalar neticelenmiştir. Bu davalar neticesinde, Davalılar, Davacı Bankaya borçlu olmayıp tam aksine alacaklıdırlar.
Özbilenler Engineering Ltd.e kullandırılan kredi tamamen Şube Müdürünün hatası ile gerçekleşmiş olup D-avalıların herhangi bir sorumluluğu yoktur.
Gazimağusa Binası rayiç kıymetle Bankaya satılmıştır. Davacılar tasarruflarında tuttukları binayı hiçbir kira ödemeden kullanmışlar, Davalılar da Bankayı desteklemek amacıyla kullanım bedeli talebinde bulunmamış-lardır.
Davalıların Bankadan borçlanıp sermaye koyma niyetleri gerçekleşmemiştir. Davalıların kullandıkları krediler yasal sınırlar içerisinde olup, grup kredi miktarlarına ilişkin iddialar doğru değildir.
Faiz iptalleri hatalı mütalaa sonucu yapıl-an faiz işlemlerinin iadesi amacıyla yapılmış olup Banka zarara uğratılmamıştır.
Kredilerin geri dönüşümünde veya tahsilatında Davacılar zamanında gerekeni yapmadıklarından veya dava açmadıklarından veya açılan davaları takip etmediklerinden dolayı, kred-iler tahsil edilememiştir. Neticede Davalılar Davacı Bankayı zarara uğratmamışlardır. Gerek binanın satın alınması gerekse bu konuda alınan karar ve yapılan işlemlerde usulsüzlük veya ihmal olmadığı gibi, basiretli bir iş adamı gibi yasalara uygun olarak B-anka yönetilmiştir.
İlgili dönemde ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle Davacı Bankanın yönetimi Merkez Bankası tarafından TMSFİF'ye devredilmiştir.
Davalı No.2, 6, 9, 11 ve 13'ün işlemlerinden dolayı Bankaya zarar verilmemiş olup, mali bünyesini-n zayıflamasında kusurları bulunmamaktadır. Bu nedenle, zarardan dolayı sorumlu olmalarını gerektirecek bir durum yoktur. Davalılardan talep edilen faizler çok yüksek oranda faizlerdir. Belirtilenler muvacehesinde davanın ret ve iptal edilmesi gerekir.
- Davalı No.3 tarafından dosyalanan Müdafaanın özeti ise şöyledir:
Davacı Banka bankacılık teamüllerine göre yönetilmiştir. İlgili zamanlarda yönetim ve denetim sadece bu davadaki Davalılarda değildi. Bankanın kuruluşundan itibaren 13 kişinin Yönetim Kuru-lu Üyeliği yapmış olmasına rağmen, anlaşılmaz biçimde, TMSFİF tarafından, sadece bu davadaki 5 Yönetim Kurulu Üyesine dava açılmıştır.
Davalı No.8,9, 10, 11, 12 ve 13'ün yönetim ve denetimi hiçbir zaman Davalı No.3'ün kontrolüne girmemiştir. Davalı No.3- hiçbir zaman düşük faizle veya faizsiz kredi kullanmamıştır.
Davacı Bankanın acze düşmüş olduğu Merkez Bankasının denetimlerinde ve hazırladığı raporlarda görülüp yıllardır bilinmesine rağmen, Merkez Bankasının ihmalleri ve gerekli önlemlerin alınmamas-ı neticesinde Banka bu duruma düşürülmüştür.
Davacılar Bankayı devraldıktan sonra bilhassa TMSFİF'nin ihmalkarane davranışları nedeniyle Bankanın alacakları tahsil edilemedi veya tahsilinde ihmal gösterildi. Davacılar, Bankanın alacaklarının tahsilini y-apmayarak veya ihmal göstererek veya tahsil için gerekli işlemleri başlatmayarak veya kredilerde gayriyasal indirimler yaparak ve bu kredi hesaplarını kapatarak Davacı Bankanın zararını artırdılar veya zarara uğradığı izlenimini yarattılar.
Gazimağusa Ş-ube Binasının durumu yıllardır Merkez Bankası tarafından bilinmektedir. Eğer Binanın durumunun herhangi bir zarara sebebiyet verme ihtimali olsaydı, 1999 yılında Merkez Bankasının Bankayı devralması gerekirdi. Bir an için Gazimağusa Şubesi işleminin, Banka-yı zarara uğrattığı ispat edilse bile, o dönemde genel müdür olmayan Davalı No.3'ün bu zararla alakası olamaz veya bundan sorumlu olamaz.
Faiz iptalleri ile ilgili kararlarda, Davalı No.3'ün imzası yoktur.
Özbilenler Engineering Ltd.e Yönetim Kurulu -Kararı ile kredi verilmiş olup, herhangi bir gayriyasal durum yoktur. Keza Davalı No.3, Yönetim Kurulunun Kararını uygulamak ve bu krediyi kullandırmak zorundaydı.
Davalı No.3 aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde 4187/2005, 3019/2006, 3020/2006, 3021/2006- ve 3022/2006 No.lu davalar açılmış olup, aynı olgular nedeniyle bir kişi aleyhine iki dava açılamayacağından, davanın ret ve iptal edilmesi gereklidir.
Davalı No.7, dosyaladığı Müdafaa ile, aleyhindeki tüm iddiaları genel bir cevap ile ret ve inkar etm-iştir.
Davayı dinleyen Alt Mahkeme, Davalı No.1 ve 6 aleyhine; 183,385.07 TL, yasal faiz ve dava masrafları, Davalı No.6 aleyhine 74,069.17 TL, yasal faiz ve dava masrafları, Davalı No.1, 2, 3 ve 6 aleyhine 1,092,592.03 TL, yasal faiz ve dava masrafları- için emir ve hüküm verdi. Davalı No.7, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 aleyhindeki davaları ret ve iptal etti ve bu numaralı Davalılar lehine, dava masraflarının Davacılar tarafından ödenmesine emir verdi.
Bu hükümden, Davacılar ve Davalılar tarafından, karşılı-klı toplamda 4 istinaf dosyalandı.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Birleştirilerek dinlenen istinaflarda, taraflarca karşılıklı yapılan istinafları aşağıda başlıklar halinde özetleyerek, tarafların istinaf başlıklarını belirledik.
Muhterem Alt Mahkeme, Merkez Ban-kası tarafından Bankalar Yasası'nın 39.maddesi uyarınca şahısların sorumluluğu hakkında bir karar alınmış olmadan ve/veya bu ön şarta uyulmadan açılan bu davayı ön itirazlara istinaden reddetmemekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalıların istinafa- konu işlem veya kararlarından dolayı Davacıların karşılık ayırmak zorunda kalmaları sonucu uğramış oldukları zararlarla ilgili taleplerini Talep Takririnde yeterli tafsilat verilme-diğinden reddetmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Genel Kurul Kararı- alınarak sermaye artışına gidilmesine rağmen, hisse tahsisi yapılmadığın-dan bu sermaye artışı ile ilgili işlemlerin geçersiz olduğuna ve iptal edilmesi gerektiğine bulgu yapmamakla ve bu işlemleri geçerli kabul etmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme,- kullandırılan krediler karşılığında Davacı Bankanın 1,755,446 TL karşılık ayırmasına ve bu miktarın zarar kaleminde yer almasına karşın bu miktarın zarar-ziyan olarak ödenmesine emir ve hüküm vermemekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, sermayenin 966,29-3.14 TL'ye çıkartılması nedeniyle Bankanın zarar-ziyana uğradığına dair Talep Takririnde bir iddiaya yer verilmediğinden, Davacıların bu taleplerini reddetmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalıların Davacı Bankadaki hesaplarına düşük faiz uygulat-ılarak Bankanın zarara uğratıldığına bulgu yapmamakla hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalıların Davacı Bankadan Özbilenler Engineering Ltd.e kullandırdıkları kredi nedeniyle Bankanın zarara uğratıl-dığına bulgu yapmamakl-a hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.11'i 183,385.07 TL ve 43,750 TL'den sorumlu tutmamakla ve aleyhine hüküm vermemekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davacıların talep ettiği oranda ve tarihten faiz talepleri uyarınca emir ve hüküm vermemek-le hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.3'ü, kullandırdığı hesaplarla ilgili oluşan zarardan şahsen sorumlu kılmamakla hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.8, 9, 10, 11, 12 ve 13'ün aleyhlerindeki davanın ispat edilemediği gerekçesiyle dava-yı ret ve iptal etmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1 ve 6'nın Davacı No.1 Bankanın kapora bedeli olarak ödemiş olduğu paranın kapora olarak alındığına bulgu yapmamakla ve Bankaya iadesinden sonra hesapta tutulduğu dönem için 183,385.07 TL- faiz kaybı oluştuğuna ve faiz kaybını ödemelerine emir vermemekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1 ve 6'nın müştereken 147,138.34 TL ödemelerine emir vermekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1, 2, 3 ve 6'yı Emare No.72 ve Emare N-o.73 Kredileri kullandığı ve/veya Davalı No.1 ve 6'nın Davacı Bankadan 100'er bin Stg. borçlandıkları bulgusunu yapmakla ve Bankayı faiz kaybı nedeniyle zarara uğrattıkları nedeniyle 1,092,592.023 TL ödemelerine emir ve hüküm vermekle hata etti.
Muhterem- Alt Mahkeme, faiz iptallerinden ve/veya fiktif faizlerden Davalıları sorumlu kabul etmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, sermaye artışının usulsüz ve/veya karar alınmadan ve/veya Şirket Tüzüğü'ne uyulmadan ve/veya hukuka aykırı olarak yapılmış ve/vey-a geçersiz bir sermaye artışı olduğuna ve/veya ultra vires işlemler olduğuna bulgu yapmamakla ve bu sermaye artışı işlemlerini iptal etmemekle ve borçlanma ile bu sermaye artışının yapıldığı bulgusuna varmakla hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1- ve 6'nın yasal sınırlar üzerinde ve/veya Banka özkaynağının % 20'sinin üzerinde kredi kullandıklarına bulgu yapmakla hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, res judicata iddiasını reddetmekle hata etti.
TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI
Davacılar istinaftaki -hitaplarında istinaflarını 6 başlık altında özetlediler:
Birinci başlık, Davacıların Talep Takririnin 6 (c) paragrafında karşılıklarla ilgili yeterli tafsilat vermiş olmalarına karşın Talep Takririnde yeterli tafsilat veril-mediği gerekçesiyle karşılık-larla ilgili olarak zarar-ziyan talepleri uyarınca, Davacılar lehine emir ve hüküm vermeyen Alt Mahkemenin hata yapmış olduğuna yönelik istinaf sebebiyle ilgilidir. Talep Takririnde hangi hesaptan teminat alınmadan kredi kullandırıldığı ve bu nedenle karşı-lık ayrıldığı belir-tilmemiş olabilir, ancak Talep Takriri bir bütün olarak irde-lendiğinde bu konuda yeterli tafsilat bulunmaktadır.
Alt Mahkemeye müşterek emare olarak sunulan Emare No.96, diğer emareler ve şahadet dikkate alınmış olsalardı Alt Mahke-me huzurunda bu zarar-ziyanın nasıl oluştuğu, hangi hesaplardan kullandırılan, teminatsız veya senetsiz veya geriye dönüşü veya tahsili imkansız alacaklar oldukları görülebilecekti. Davacılar Alt Mahkeme huzurunda taleplerini ispat edebilmek için yeterli ş-ahadet sunmuş olup taleplerini ispat edebilmişlerdir. Alt Mahkeme huzurunda bu konuda yeterli şahadet bulunmasına rağmen, Mahkeme bu iddianın şahadetle ispat edilemediği sonucuna varmakla ve talepleri reddetmekle hatalı bir karar verdi.
Alt Mahkeme, ser-mayenin 996,293.14 TL'ye yükseltilmesine dayanan Davacıların zarar-ziyan taleplerinin layihalarda yer almadığı gerekçesi ile bunları reddetmiş ve hatalı bir karar vermişti. Alt Mahkeme layihaları yeteri kadar incelemiş olsa idi, Talep Takririnin 6(H) ve 7(-H) paragraflarında, bu sermaye artışının Bankayı olumsuz etkilediğinin açıkça serdedilerek "zarar" başlığı altında bu talebin yapılmış olduğunu görebile-cekti. Bu nedenle, sermayenin bu şekilde yükseltilmesinin Bankayı zarara uğratmadığı, oluşan zararı per-delediği ve sermayenin bu şekilde yükseltilmesi sonucu Bankanın yöneti-minin tamamıyla Davacı No.1'in kontrolüne geçmesine sebep olunduğu göz önüne alındığında, Davalılara bir menfaat sağlanmadığı bulgusuna varılması hatalıdır. Bankanın kontro-lünün Davacı- No.1'e geçmiş olması zararı ortadan kaldırmaz.
Alt Mahkeme doğru bir şekilde, yeniden değerlendirme ile Davacı Bankanın kendine ait olmayan Gazimağusa Binasını değer-lendirme kapsamına almasının mümkün olmadığına bulgu yapmış-tır. Fakat Mahkeme bu doğru- tespitten sonra zarar olmadığına karar vermekle hatalı bir sonuca gitmiştir. Bankanın malı olmayan bir bina ile yeniden değerleme yöntemiyle sermaye artışına gidilmiş ve sermaye artışı için gerekli sermaye yatırılmadan hisselerin lehine bir artış yapılmı-ştır. Yeniden değerleme yöntemi ile sermaye artırılmamış olsa idi, Banka bu sermaye artışı ile orantılı mevduat toplayamayacak, kredi kullandıramayacak ve zarar bu denli yüksek olmayacaktı.
Tanık No.8 Dilek Osum "Bu sermaye artışı olmasaydı, Banka bu mik-tar kadar zararda olurdu ve zarar perdelenmemiş olurdu; bu perdelenme olmasaydı zarar görünebilir olurdu" şeklinde şahadet vermiş ve zararı ortaya koymuştur. Dolayısıyla, bu Tanık zararı ve miktarını Mahkemeye beyan etmiştir.
Bankalar Yasası'nın 39.madde-si, bankayı zarara uğratanların aleyhine dava açılması için menfaat sağlanmış olmasını şart koşmamaktadır. Yasa, banka yöneticilerinden veya hissedarlarından bankanın mali bünyesinin zayıflamasına neden olanların da zarardan sorumlu olacaklarını düzenleme-ktedir. Zararın, Bankaya ait olmayan bir gayrimenkulün yeniden değerlenme yöntemi ile sermaye artırılması suretiyle perdelenmiş olması, oluşan zararı ortadan kaldırmaz. Alt Mahkeme belirtilenleri göz önüne almış olsa idi, Davacıların bu talepleri uyarınca -emir ve hüküm vermesi gerekirdi.
İstinafın 3.başlığı altındaki istinaf sebebi, Banka Yönetiminin Davalıların hesaplarına düşük faiz uygulayarak, Bankanın faiz kaybına sebep olduğu ve zarara uğratıldığı iddiası uyarınca, Alt Mahkemenin Davacılar lehine hü-küm vermemekle hata yaptığıyla ilgilidir.
Alt Mahkeme, Davacıların iddialarını inceleyerek, Bankanın o dönemde kredilere uyguladığı faiz oranının % 85 olmasına karşın, Banka Yöneticilerinin Hissedar ve Direktör bulunduğu Ercantan Şirketi Ltd.in Bankadaki -kredi hesaplarına % 70 nispetinde faiz uygulanmış olduğunu ve ilgili Şirketin menfaat temin etmiş olduğunu tespit etmesine karşın, mevzuatta düşük faiz uygulamasını yasaklayıcı bir düzenleme bulunmadığından, düşük faiz uygulaması neticesinde faiz kaybı ile- oluşan zarar-ziyan talepleri uyarınca emir ve hüküm vermemiştir.
Halbuki Alt Mahkemenin, Banka Yönetiminin, Grup Şirket-lerine düşük faiz uygulamasının Bankayı faiz kaybı nedeni ile zarara uğratmış olduğunu dikkate alarak, Davacılar lehine hüküm vermes-i gerekirdi.
Bununla birlikte, 14/2000 ve 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 25.maddesi "bir bankanın yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin menfaat ilişkileri bulunduğu tüzel kişilerin veya anne, baba, kardeş, karı - koca ve çocuklarına verilecek krediler-in veya teminat ve kefalet taleplerinin müzakeresine iştirak edemezler ve bu işlemler hakkında oy veremezler" kuralını öngörmektedir. Bu düzenlemeye rağmen, Davalı No.1 ve Davalı No.6, hissedarı oldukları şirketlerin kredi talep-lerinin görüşüldüğü yönetim- kurulu toplantılarına katılmakla ilgili mevzuatı ihlal edip kendi hesapları ve/veya Hissedar ve Direktör oldukları Davalı No.11 lehine kararlar almışlar ve bu kararların uygulanması sonucu Bankayı zarara uğratmışlardır. Alt Mahkeme bu durumu Bankalar Yasa-sı'nın 39.maddesi altında değerlendirmiş olsa idi bu işlemlerin Bankanın mali bünyesini zayıflatmış olduğu sonucuna ulaşması gerekirdi. Mahkeme bu sonuca ulaşmayarak hatalı bir karar vermiştir.
İstinafın 4.başlığı olarak ise ileri sürülen argümanlar şunl-ardır:
Özbilenler Engineering Ltd.e Banka tarafından akreditif açılması konusunda Yönetim Kurulunun aldığı kararlarla Banka zarara uğratılmıştır. Bu akreditif teminatsız açılmış, akre-ditif ile ithal edilen klimalar, akreditif bedeli alınmadan teslim edile-rek Bankanın zarara uğratılmasına sebep olun-muştur. Bu akreditif bedelinin tahsili amacıyla açılan dava sonucunda tahsilat yapılamamıştır. Bu işlemler Banka Yönetimi tarafından bilinmekle birlikte, bu işlemleri yapıp Bankayı zarara uğratan Gazimağusa Müdü-ründen hesap sorulmayarak, Banka zarara uğratılmıştır. Bankanın bu işlem nedeniyle zarara uğramasına sebep olunmasına binaen, Alt Mahkeme, banka yöneticileri olan Davalılar aleyhine hüküm vermemekle hata etmiştir.
İstinafın 5.başlığının konusu, Davacılar-ın Talep Takririnde talep ettikleri faiz taleplerinin Alt Mahkeme tarafından reddedilmesidir.
Alt Mahkeme, Talep Takririnde faiz talebi bulunmadığından ve sadece talebin (b) paragrafından yapılmış olmasından dolayı, faiz konusunda yeterli açılım veya tal-ep yapılmadığı ve faizle ilgili mevzuatın bulunmadığı gerekçesi ile bu yöndeki talepleri reddetmiştir.
Alt Mahkeme, Davacıların faizle ilgili olarak Talep Takririnde 10. ve 11.paragraflarda yeterli açılım ve talep yaptıklarını göz ardı ederek hatalı bir -karar vermiştir.
Alt Mahkeme hüküm tarihinden itibaren faiz ödemesine hükmetmiş olmakla birlikte, Davacıların faiz talepleri, Bankalar Yasası'nın 39.maddesine, Bankanın zarara uğratıl-masına dayanmakta olup zarara uygulanacak faizin zararın tespit edildi-ği tarih itibarıyla tahakkuk ettirilmesi gerekirdi. Davacıların talepleri reeskont faiz talebi olup yıldan yıla değişmekte ve düşmekteydi. Alt Mahkeme, bankaların faizleri kendilerinin belirlediğini ve bankaların gelirlerinin faiz olduğunu göz ardı ederek,- yıllık yasal faize hükmetmekle hatalı bir karar verdi. Yargıtay tarafından faiz ihtilafı konusunda verilen son karar olan Yargıtay/Hukuk 22/2016 D.3/2018 sayılı kararda belirtilen prensipler uyarınca, faiz taleplerinde Davacılar haklıdır.
Alt Mahkeme e-n kötü ihtimalle faiz taleplerini 25.7.2003 tarihinden itibaren yasal faiz olarak vermesi gerekirdi.
Davacıların istinafının 6.başlığı, Alt Mahkemenin Davalı No.8, 9, 10, 11, 12 ve 13 aleyhindeki davanın ispat edileme-diğine yönelik kararıyla ilgilidir. -
Davacılara göre, Alt Mahkeme bu kararı vermekle birlikte neden ispat edilemediğinin gerekçesini kararında belirtmedi.
Bu davada Davacı Bankanın yönetim ve kontrolünü elinde bulunduran Davalılarla, aleyhindeki dava ispat edilemediği sonucuna varılan Dav-alı No.8, 9, 10, 11, 12 ve 13 Şirketler arasında hissedarlık ve yöneticilik ilişkileri bulunmaktaydı. Mahkeme, Bankalar Yasası'nın 6.maddesinin (2).fıkrasında, 23.maddesinin (3)fıkrasının (A)bendinde düzenlenen hukuki durumu göz önüne almış olsa idi, bu Da-valıların Davacı Banka üzerinde dolaylı yönetim ilişkisinin bulunduğu sonucuna var-ması gerekirdi. Bankanın zararı gizlenerek kar gösterilirken, bu Davalıların hesaplarında oynamalar veya işlemler yapılmış-tır. Banka, Davalı No.8 ve Davalı No.11 Şirketleri-n hesap-larına yapılan borç kaydı neticesinde faiz geliri yaratmıştır. Bankaya faiz geliri yaratılması ile bilançolarda artışa sebep olunarak, Banka zararda değil kardaymış gibi gösterilmiştir. Bu işlemler, tüm Davalıların Bankayı birlikte yönettiklerini v-e Bankanın, yönetim ve denetimlerini elinde bulundurduklarını ortaya koymaktadır.
Banka Direktörlerinin, kendilerinin Direktör ve Hissedar oldukları Davalı No.11 Şirket hesaplarına bu oranda faiz uygu-lanmasaydı, Davacı Bankayla çalışılmayacağı şahadeti -ile, düşük faiz uygulanmasına yönelik alınan kararın, Bankanın Davalı No.11 tarafından veya onun talimatları ile yönetil-diğini göstermişlerdir.
Davacı Banka, 1999 yılında 43,750 TL'yi Davalı No.11'e ödemiş ve bu ödeme 18 ay sonraya denk gelen 31.12.2000- tarihinde tekrardan Bankanın kasasına geri dönmüştür. Bu işlem ile ilgili Davalı No.11 hesabına hiçbir faiz işletilmemiş veya uygulanmamıştır. Alt Mahkeme Davalı No.11'in bu meblağı kullanarak menfaat elde ettiğine ve Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın Bankal-ar Yasası'nın 39.maddesi altında bu işlemden dolayı oluşan 183,385.07 TL zarardan sorumlu olduklarına bulgu yapmış olmasına karşın, hesabına aktarılan paradan dolayı menfaat elde eden Davalı No.11'i bu zarardan neden sorumlu tutmadığını veya gerekçesini be-lirtmeyerek, hatalı bir karar vermiştir.
Belirtilenlerle, Alt Mahkeme, Davalı No.11'i de bu faiz kaybından sorumlu olarak kabul etmemek ve aleyhindeki davayı reddetmekle hatalı bir karar vermiştir.
Davacıların, Davalılar tarafından dosyalanan karşı ist-inaflara yönelik hitaplarının özeti ise şöyledir:
Alt Mahkeme, şahısların sorumluluklarına gidilebilmesi için Bankalar Yasası'nın 37(3) maddesi uyarınca Merkez Bankası kararı olması hususundaki ön şart yerine getirilmeden dava açıldığından, davanın ret ve- iptal edilmesi gerektiği yönün-deki ön itiraz muvacehesinde, bu ön itirazı reddetmekle hatalı bir karar vermiş değildir. Bankanın yönetim ve denetiminin TMSFİF'e devredilmesi ile ilgili alınan karar yeterlidir. Bu kararın amacı, Bankayı zarara uğratanlard-an talepte bulunul-ması olup, Yasanın 39.maddesi bu konuyu düzenlemektedir. Dolayısıyla, bu istinaf sebebinde Davalılar haklı değildirler.
Bir diğer mukabil istinaf başlığı, Alt Mahkemenin Emare No.31 4.9.1999 tarihli Genel Kurul Kararını sermaye artış -ve tahsisi ile ilgili yeterli bir evrak olarak kabul etmekle hata yaptığı iddiasını içermektedir.
Mezkur Davalılar, sermaye artışı konusunda herhangi bir yönetim kurulu kararı olmadığını ve Bankanın Tüzüğü'nün buna cevaz verip vermediğini dikkate alıp in-celememekle, Alt Mahkemenin hata ettiğini ileri sürmektedirler. Buna karşın Alt Mahkeme, bu sermaye artışı kararı uyarınca Emare No.130 1999 yılı bilançolarında gösterildiği üzere, sermaye artışına gidildiğini ve sermaye artışının bilançolara işlendiğini, -sermaye artışına uygun olarak Emare No.8, 9, 12 ve 16 Şirket Onay Belgelerinde hissedarların hisse oranlarının arttığını dikkate alarak doğru bir karar verdi.
Bu sermaye artışı ve hisse tahsisi hususunda bir yönetim kurulu kararı yoktur, ancak Fasıl 113 -Şirketler Yasası'nın 62.maddesindeki düzenleme uyarınca, sermaye artışına ilişkin kararın Mukayyitliğe gönderilmemesinin yapılan sermaye artı-şını ortadan kaldırmadığı sonucuna varan Alt Mahkemenin kararında hata yoktur. Emare No.31 Genel Kurul Kararı, ser-maye artışının yapılabilmesi için tek başına yeterlidir. Zaten bu sermaye artışı yapıldıktan, bilançolarda gösterildikten ve Davalıların Bankadaki hisse miktarları artırıldıktan sonra, bu tahsisin aksini iddia etmek mümkün değildir.
Mezkur Davalılar, Al-t Mahkemenin Tansu Ercantan ve Kansu Ercantan'ın her birinin 100,000 Stg. borçlandıkları bulgusunun hatalı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Emare No.110 Belge bilgisayar çıktısı olup, bilgisayar çıktılarının emare alınıp bunlarla ilgili karar verebilmek için b-öyle bir belgenin imzalı olması kuralı aranmaz.
Davalıların bir diğer iddiası da 100,000 Stg. borçlanma konusunda 2109/2005 sayılı davada karar verildiğinden, res judicata oluştuğudur. Halbuki 2109/2005 sayılı davada, bu borçlanmanın inceleme konusu yapı-ldığı ve reddedildiği aşikardır. Bu nedenle, bu iddiayı reddeden Alt Mahkeme hata yapmış değildir. Bu sermaye artışının mali kaynağı bu borçlanmadır ve bunun aksi de iddia edilememiş veya gösterilememiştir. Bankadaki Emare No.72 ve Emare No.73 Hesaplar ve -Emare No.130 Belge, bu borçlanma ve sermaye artışını göstermekte ve Emare Genel Kurul Kararı ile onaylanan bu sermaye artışının teyidini oluşturmaktadır. Diğer taraftan, Bankada bu borçlanma ile ilgili fiş bulunmamasının sorumlusu Davalılardır.
Emare No.-31, Emare No.130, Emare No.72 ve Emare No.73 Belgeler daha sonra Fon tarafından yaratılan belgeler değil, Banka Fona devredildiğinde mevcut olan belgelerdi. Bu belgelerin veya kayıtların tahrif edilerek yaratıldığına dair bir iddia dahi yoktur. Davacıların- talepleri, Banka kayıtlarında bulunan ve yapılan incelemelerde tespit edilen bu belge ve kayıtlara dayanmaktadır. Alt Mahkeme, bilgisayardan temin edilen bu belgelere itibar etmekle hata yapmış değildir.
Bankanın en büyük hissedarları ve Yönetim Kurulu -Başkanları olan Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın bilgi ve onayı olmaksızın borçlanmanın yapılmış olduğu iddiası makul ve inanılır değildir.
Alt Mahkeme Davalıların res judiacata iddialarını da incelemiş ve 2109/2005 sayılı Emare No.152 Davadaki talebin 24.-2.2000 tarihli bir borç senedine, oysa bu davadaki talebin 1.11.1999 tarihinde kullandırılan ve senedi bulunmayan bir krediye ilişkin olduğuna bulgu yaparak, res judicata iddia-larını haklı olarak reddetmiştir. Her iki davadaki talepler farklı olduğundan, -res judicata oluşmadığı açıktır. Aynı şekilde geri çekilen 2543/2005 sayılı dava da res judicata oluşturmaz.
Davalı tanıklarının verdiği şahadete itibar etmemekle Alt Mahkemenin hata ettiğine yönelik bir diğer istinaf başlığında da Davalılar haklı olmayı-p Alt Mahkemenin bulguları doğrudur. Dolayısıyla Yargıtayın müdahalesini gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Usulü Tüzüğü E.35 n.19 uyarınca bir davada müdafaanın sadece ret ve inkar içermesi yeterli olmayıp, dayanılacak iddialar-ın müdafaada açıkça mevcut olması zorunludur. Davalılar tarafından ileri sürülen ultra vires iddiaları müdafaada yer almadığından; Alt Mahkemenin bunları dikkate almayarak reddetmekle hata ettiğine dair istinaf sebebinde de Davalılar haklı değildirler.
-Alt Mahkemenin Banka sermayesinin % 10'undan fazlasını elinde bulunduran Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın, Bankadan, banka öz sermayesinin % 20'sinden fazla kredi kullandığı bulgusu hatalı değildir.
Gazimağusa Binası için yapılan 43,750 TL'lik ödeme ko-nusunda Davalıların iddialarında ve/veya istinaflarında haklı olmadıkları gibi, Davacıların bu hususta daha önce belirttikleri istinaf sebepleri muvacehesinde bir karar verilmesi gerekir. Keza, Alt Mahkeme bu ödemeyle ilgili Davalıların iddialarına değer v-ermemek ve bu miktar üzerinden hesaplanan 183,385.07 TL faiz kaybının ödenmesine emir vermekle hata yapmış değildir.
Davalılar, istinaf ihbarnamesinin 7.paragrafında Emare No.32 Genel Kurul Kararında görülen bilançonun Emare No.130 Bilanço olduğuna kara-r vermekle Alt Mahkemenin hata ettiğini ileri sürdüler. Daha önce de söylendiği gibi, bu bilançolar Bankada yapılan tüm işlemleri göstermektedir.
Davalılar, istinaf ihbarnamesinin 8.paragrafında, Emare No.72 ve Emare No.73 Hesaplarda tahakkuk ettirilen -faizlerin fiktif faiz olduğunun Davalılar tarafından reddedildiği yönündeki Alt Mahkeme bulgusunun hatalı olduğu ve tam aksine, Davalıların bu faizlerin fiktif faiz olduğunda ısrarcı olduk-ları iddialarını içermektedir. Davalılar bu faizlerin fiktif faiz o-lduğunu ileri sürmüşlerdir. Alt Mahkeme Davalıların iddia ettiği gibi hesaplara tahakkuk ettirilen faizlerin fiktif faiz olmadığını iddia ettikleri yönünde hatalı bir bulgu yapmış olsa da, bu faizlerin fiktif faiz olduğu ve işlem bakımından Alt Mahkemenin -varmış olduğu doğru sonucu değiş-tirmemektedir.
Davalılarca 31.12.1999 tarihinde Bankanın kötü olan mali bilançosunu düzeltmek amacıyla faiz geliri oluşturuldu ve bu Şirketlere para aktarıldı. Ancak bu Şirketlerin de bilançoları olduğundan, bina satış-ı gösterilerek bu faiz gelirine kulp yaratıldı. Bu işlemlerle fiktif faiz geliri Bankanın bilançolarına aktarıldı ve normalde zararda olan Banka karda gösterildi. Daha sonra bu fiktif faizler sehven yapıldı gerekçesi ile iptal edildi. Bu yapılmasına rağmen- Gazimağusa Binası sabit kıymetlerden çıkartılmadı. Gazimağusa Binası da sabit kıymetlerden çıkartılmış olsa idi, realitede gerçek bir işlem yapılmış olurdu. Fiktif faiz iptal edilmesine rağmen, Gazimağusa Binasının sabit kıymetlerden çıkarılmamış olması D-avacıların fiktif faizle ilgili iddialarını desteklemektedir.
Yukarıda değinildiği gibi, faiz iptalleri ile ilgili Yönetim Kurulu Kararının hatalı olduğuna dair bulgular doğru olup herhangi bir hata yoktur. Banka Yönetimi, Grup Şirket-lerinin hesapların-a Gazimağusa Binasının satışı için aktarılan paralarla bahse konu Grup Şirketlerine menfaat sağlamış, Bina Bankaya devredilmemesine rağmen Grup Şirketlerinin kredilerine aktarılan bu paralar nedeniyle Banka bu Şirketlerden veya hesaplarından elde etme hakk-ı olan faiz gelirinden mahrum bırakılmıştır.
Banka Yönetiminin, Emare No.72 ve Emare No.73 Hesaplara yönelik faiz iptali kararlarının hatalı olduğuna ve Bankanın bu miktarda zarara uğradığına karar veren Alt Mahkemenin kararında hata yoktur.
Davalı N-o.6 tarafından dosyalanan istinaf sebeplerinin de reddi gereklidir. Şöyle ki:
Davalı No.1 ve 6'nın Bankanın yönetiminden sorumlu kişiler olarak zarardan şahsi sorumlulukları bulunmaktadır.
Emare No.142 olarak sunulan 2108/2005 sayılı davadaki talepler b-u davadaki taleplerden farklıdır ve bu davadaki talepler açısından res judicata oluşturmaz.
Davalı No.3, Bankanın zarara uğratılmasına sebep olan işlem ve kararlara iştirak ederek veya Bankanın yönetiminde bulunarak zarardan sorumlu olduğundan, Davalı No-.3 tarafından dosyalanan istinafın reddi ve aleyhinde hüküm verilmesi gereklidir.
Davalılarca dosyalanan diğer tüm istinafların da yukarıdaki beyan edilenler muvacehesinde reddedilmesi gerekmektedir.
Davalı No.1, 8, 10 ve 12 tarafından Avukatları Ma-hkemeye hitap etmiştir. Mezkur Davalıların 14 istinaf sebebi, tek başlık altında ve iki kısımda ele alınmıştır.
39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 39.maddesi şahsi sorumluluğu iki kısımda düzenler. Yasa maddesinin ilk kısmında, banka yöneticilerinin (g-enel müdür, hissedar, direktör, yönetim kurulu üyeleri, kredi komitesi başkan ve üyeleri) bankaya verdikleri zarar oranında şahsi sorumlulukları bulunduğu belirtilmektedir. İkinci kısımda ise banka yöneticilerinin başka bir şirkette ortaklık hakları bulunu-yorsa ve o şirketler banka ile iş yapıp menfaat elde ediyorsa, yine bankaya verdikleri zararla orantılı olarak şahsi sorumlulukları olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla banka yöneticilerine, bankanın tüm zararından dolayı sorumluluk yükleyen matbu bir düze-nleme yoktur.
Bu bağlamda Alt Mahkemenin Davalı No.1 ve 6'nın 183,385.07 TL zarardan sorumlu tutulmaları gerektiğine dair kararı hatalıdır. Davalı No.11 Şirketin hesabına 43,750 TL yatırılması yönünde bir yönetim kurulu kararı bulunmamaktadır. Para, Dav-alı No.11 Şirketin hesabına yatırılmış ve bu meblağ hesabından 18 ay sonra geri alınmıştır. Menfaat elde eden Davalı No.11 Şirket olduğuna göre, Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın bundan sorumlu olduklarına yönelik karar hatalıdır. Neticede ortada bir zarar va-rsa, bu zarardan sadece bu işlemden menfaat elde eden Davalı No.11 Şirketin sorumlu olması gerekirdi.
Alt Mahkemenin 1,092,592.03 TL zarardan, Davalı No.2, 3 ve 6 ile birlikte Davalı No.1'i de sorumlu tutması hatalıdır. Çünkü Emare No.142 2108/2005 sayı-lı dava neticesinde bu konu ile ilgili hüküm verildi. O davada bu işlemlerin ivazsız veya dayanaksız veya bankalar mevzuatına aykırı olduğu iddia edilerek talepte bulunuldu, Davalı No.1 ise o davada hüküm verdi. Benzer bir talep yapılan 2109/2005 sayılı da-va ise duruşma neticesinde sonuçlandı. Davalı No.1'in o davadaki Talep Takririnde aleyhinde ileri sürülen iddialar ve taleplerle bu davadaki talepler aynı ihtilaf hakkında olup, Mahkemenin kesinleşen hükmü neticesinde taraflar arasındaki bu ihtilaf sonuçl-anmıştır. Alt Mahkemenin istinaf konusu kararı ile Davalı No.1 aynı rakamdan ve talepten iki defa sorumlu kılınmıştır. Dolayısıyla, Davalı No.1 ile ilgili yapılan talep hem res judicata hem de mahkeme prosedürünün kötüye kullanılmasıdır.
Davalı No.1 al-eyhine 2108/2005 sayılı davada çıkan hükümden sonra Davalı No.1'in Davalı No.6 ile birlikte, adlarına aktarılan 321,160 TL'den ve bu rakama işletilen faizlerle ulaşılan 1,092,592.03 TL'den sorumlu tutulması hatalıdır.
Davacılar zararları ile ilgili Tale-p Takririnde yeterli tafsilat vermeden talepte bulunmuş olmalarına rağmen, Davacılar lehine zararların ödenmesi hususunda emir ve hüküm veren Alt Mahkeme hatalı bir karar vermiştir. Davacıların layihalarında bu zararın nasıl oluştuğu ve rakamlara nasıl ula-şıldığı konusunda tafsilat yoktur. Mahkeme sonuca, emare-lerden değil, layihalardan ulaşması gerekirdi. Davacıların bu zararlarını telafi etmek için yasal yollara başvurmadan Davalılardan talep etmesi prematüredir.
Davalı No.12 aleyhindeki davanın res j-udicata gerekçesi ile ret ve iptal edilmesi hatalı değildir.
Davalıların, Özbilenler Engineering Ltd. hesaplarında mezkur Bankayı zarara uğratıcı herhangi bir karar veya işlemleri yoktur. Banka Müdürünü seçmekte dikkatli davranılmamış olmakla, Yasa altı-nda herhangi bir şahsi sorumluluk oluşmaz. Kaldı ki Davacılar, Bankayı dolandıran bu kişiden krediyi tahsil etmek amacıyla gerekeni yapmadı.
Davacıların faizle ilgili talepleri yetersizdir ve bu nedenle Alt Mahkemenin Davalılar aleyhindeki % 80 nispetin-de faiz taleplerini reddetmesinde hata yoktur.
Alt Mahkemenin Davalı Şirketlerle ilgili talepleri reddettiği kararı hatalı değildir. Şirketlerin bu işlem ve kararlardan ne menfaat elde ettiğinin tafsilatı dahi olmayıp böyle bir taleple, Davalı Şirketler- aleyhine zarardan dolayı hüküm verilemezdi. Davacılar, verilen krediler nedeniyle Şirketlerle ilgili muhtelif davalar açıp hükümler almıştır. Fiktif faiz işlemlerinde de Davalılar menfaat elde etmemiştir. Bu fiktif faiz işlemlerinden Davalı No.8 Şirketin -haberi veya talimatı yoktur.
Layihalarda Davalı No.8 ve Davalı No.11 Şirketlerin hesaplarından çıkan meblağların, Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın hesaplarına girdiğini veya işlemlerin tafsilatını belirten bir açıklama bulunmamaktadır.
Davacılar istinaf- ihbarnamesinde belirtilen 11. istinaflarında haklı olup, 83,000 TL'lik zarardan sadece Davalı No.11'in sorumlu olması gerekirdi.
Belirtilenlerle istinafın kabul edilerek, Davacıların istinafının ise reddi talep edilir.
Davalı No.3 adına Mahkemeye hi-tapta bulunan Avukat ise, 198/2005 sayılı istinafını tek başlık altında toplamıştır.
Alt Mahkeme, faizlerin fiktif faiz olduğuna bulgu yaptıktan sonra, bu faiz iptallerine ilişkin kararın hatalı olduğuna bulgu yaparak hatalı bir karar vermiştir.
Ban-kalar Yasası'nın 39.maddesi, karar ve işlemleri ile bankaya vermiş oldukları zararlarla sınırlı olmak üzere, kişilere şahsi sorumluluk öngörmekte olup bu meselede talep yapılan 13 Davalının tümüne aynı talep yapılıp, aynı kapsamda sorumluluk talebi yapılmı-ştır. Diğer taraftan Davacılar Bankayı zarara uğratan karar veya işlemlerde imzası olan veya bu işlemlerde görevi olan kişilerden sadece bazıları aleyhine dava açmış, diğerleri aleyhine ise dava açmamıştır.
Davalı No.3, kendisinden önce alınan karar ve -işlemlerden sorumlu kılınmaya çalışılmış veya sorumlu kılınmıştır. Davalı No.3'ün 1999 yılında alınan kararlardan veya yapılan işlemlerden dolayı sorumlu kılınmaması gerekirdi. Bu konuda 2002 yılında yapılan düzeltme işlemi ise Merkez Bankasının bilgi ve t-alimatı ile yapılmıştır. Davalı No.3 sadece iptal kararında imzası olması ile sorumlu tutulamazdı. Davalı No.3 bir çalışan olarak Yönetim Kurulunun karar ve talimatlarını uygulamakta idi ve bu nedenden dolayı da sorumlu tutulamazdı.
Şahsi sorumlu olduğu- iddiası ile talepte bulunulan kredilerin hangilerinin Davalı No.3 tarafından veya teminatsız verildiği veya hangilerinin mevzuata aykırı sağlandığı konusunda Talep Takririnde bir açıklama veya tafsilat olmadığı gibi, Mahkemeye sunulmuş şahadet de yoktur. -Bankanın uğradığı iddia edilen zararla ilgili Davalı No.3'ün hiçbir şahsi sorumluluğu bulunmamaktadır. Davalı No.3 tarafından verilen krediler için hüküm alınmıştır ve Bankanın herhangi bir zararı yoktur veya kalmamıştır.
Davacıların talep ettiği şüphel-i alacaklar hakkında hukuki süreç devam ederken, bunların ne kadarının tahsil edildiği veya ne kadarının tahsil edilemediği veya edilemeyeceği hususunda yeterli şahadet Mahkeme huzurunda yoktur. Bu nedenle bu taleplerin reddedilmesi gerekmekte olup, bu yön-de verilen kararda hata yoktur.
Gazimağusa Binasının satın alındığı dönemde, Davalı No.3 Bankada çalışmamaktaydı. Yeniden değerlendirme işlemi Yasa gereği yapılmış bir işlem olup, o dönemde Banka bu Binayı kullanmaktaydı. Dolayısıyla, bu işlemlerden Dav-alı No.3'ün sorumluluğu olamaz. Düşük faiz konusunda Banka zarara uğramamış olup, Davalı No.3 lehine verilen karar doğrudur. Aynı şekilde Özbilenler Engineering Ltd. konusunda verilen karar da doğrudur. Faiz taleplerini reddetmekle de Alt Mahkeme hata yapm-ış değildir.
Davalı No.2, 4, ,6, 8 ve 10 adına istinafta hitapta bulunan Avukatın hitabında ileri sürdüğü argümanlar özetle şunlardır:
Bankalar Yasası'nın 39.maddesine göre, Davalılar aleyhine bir dava açılabilmesi için, Merkez Bankasının, Davalıları-n Bankayı zarara uğrattıklarının tespit edildiğine dair bir kararı olması zorunluydu.
Bu nedenle, Bankalar Yasası'nın 37(3) maddesine dayanarak, mali bünyesi zayıflayan bir bankanın Fona devredilmesi kararının yeterli olduğuna ve herhangi bir ön şart ol-madığına karar veren Alt Mahkeme hatalı bir karar vermiştir. Bankalar Yasası'nın 39.maddesi altında böyle bir tespit kararı alın-madan, Davalıların şahsi sorumluluğuna gidilemezdi.
Sermaye artışı konusunda alınan Genel Kurul Kararı sermaye artışına gidi-lebilmesi için yeterli değildir. Hisse tahsisine gidilmeden sermaye artışı veya hisse artışına gidilemezdi. Alt Mahkemenin, "Davalıların sermaye ve hisse artışından haberleri vardı ve bu nedenle bu işlemleri kabul ettiklerinden dolayı bu işlemler hukuken -geçerlidir" bulgusu Yargıtayın Yargıtay/Hukuk 48/2013 D. 44/2016 ve Yargıtay/Hukuk 5/2014 D. 48/2017 sayılı kararları ile uyumlu değildir. Yargıtay, D. 44/2016 sayılı kararıyla tahsis sözleşmesi yapılmayan sermaye artışını veya işlemlerini iptal etmiştir. -
Bu meselede sermaye artışı Şirket Tüzüğü'ne uygun olmayıp, Şirket Ana Sözleşme ve Tüzüğü'nde belirtildiği gibi hisse tahsisi için Şirket Yönetim Kurulunun yetkilendirildiğine dair bir karar mevcut değildir. Hisse tahsisi yapılmadan sermaye artırılamaz v-eya hisse artışına gidilemez. Alt Mahkemenin bu yöndeki kararı Davacı Bankanın Şirket Ana Sözleşmesi ve Tüzüğü ve Fasıl 113 Şirketler Yasası'yla uyumlu değildir.
Davacılar tarafından, Davalı aleyhine Emare No.142 2108/2005 sayılı dava açıldı. O davada-ki talebe konu Emare No.97 Hesaba ait Emare No.6 Hesap Ekstresi Mahkemeye emare olarak sunulmuştur ki Emare No.6 Ekstre, bu davadaki Emare No.76 Ekstre ile aynıdır. Özetle, bu davada yapılan talebi gösteren Emare No.76 Ekstre, Emare No.142 davadaki Emare N-o.6 Ekstre ile aynıdır ve aynı hesapla ilgilidir. Kansu Ercantan, aleyhine açılan davayı sağlık sorunları veya rahatsız olduğu için kabul edip hüküm verdi. Davalı No.6 aynı işlemle ilgili aleyhinde dosyalanan davayı kabul etmedi ve davanın duruşması yapıld-ı; Mahkeme, duruşma neticesinde Davacılar aleyhine hüküm verip, davayı ret ve iptal etti.
Davacıların Davalı No.1 ile ayrı ayrı Davalı No.6 aleyhine dosyaladığı 2109/2005 sayılı davada, Davalı No.6'nın hesabına Emare No.73 Hesaptan çekilerek yatırılan -126 bin Sterlin kar-şılığı olan 262 bin TL ile hesabın kapatıldığı iddia edilerek, o hesapta hiçbir senet veya belge olmadığından Mahkemenin "262 bin TL borçlanma yoktur" bulgusu neticesinde bu dava Davalı No.6 lehine sonuçlandı. Emare No.152 dosyada Daval-ı No.6'nın 2000 TL borçlandığına dair Emare No.76 Ekstre bulunmaktadır. Bu hesaptan 262 bin TL alınarak 100,000 Stg.lik hesap kapatıl-mıştır. Mahkeme diğer dosyada 262 bin TL borçlanma olmadığına karar vermiştir.
Bu davada ise bu 262 bin TL ile ilgili b-ir talep yapıl-mamasına karşın, Emare No.73 Hesaptan görüleceği gibi, haksız bir faiz talebi yapılmıştır. Alt Mahkeme tarafından "74 bin TL'lik faiz iptali Bankayı zarara uğrattı" bulgusu yapılmış olmasına rağmen, 2543/2005 sayılı davada bu faizler talep e-dilmiş, daha sonra ise bu dava geri çekilmiştir. Davanın geri çekilme nedeni ise, Mahkemenin 262 bin TL'yi iptal edip Gazimağusa Binası için de yatırılan 160 bin TL'yi de iptal ettiğinde, hesap bağlamında bu konuda somut bir senet veya mutabakat olmamakla -birlikte, Davalının alacaklı çıkmış olmasıdır. Davalının mukabil talebi olmadığından Davalı No.6 lehine hüküm verilemeyeceğinden ve Davacıların alacağı kalmadığından dava geri çekilmiştir. Bu hesaplama sonucunda Davalı No.6 alacaklı olduğu ortaya çıktığınd-an, aleyhine dosyalanmış birçok dava geri çekilmiştir. Dolayısıyla, Davalı No.6 halen daha Davacılardan alacaklıdır. Davacılara göre iptal edilen Emare No.110 Borçlanma, 2019/2005 sayılı davaya konu Emare No.72 ve Emare No.73'e kaynak gösterilmektedir. Bu -hesaplarda, 100,000 Stg. borçlanma dışında başka bir işlem yoktur. Diğer işlemler, vergiler ve faiz tahakkukuna iliş-kindir. Davalı No.6 şahadetinde, zaten "ben ne borçlandım, ne borçlanmak için müracaat ettim ne de bu borçtan haberim vardı" demiştir. Dola-yısıyla tahsis kararı olmadığı gibi, borçlanma ile ilgili de senet veya müracaat veya Yönetim Kurulu Kararı bulunmamaktadır. Bunlar mevcut değilken sadece "Davalı No.6 , Bankada en büyük hissedardı ve bu nedenle her şeyden haberi vardı" düşüncesi veya olgu-su ile aleyhine sonuç doğurmak ve karar vermek hukuken mümkün olamaz.
Keza, Davalı No.6'ya hisse tahsisi için bir offer yapılmadığı gibi, acceptance da alınmadı. Dolayısıyla bunlar yapılmadan hisse tahsisi yapıldığından söz edilemez. Tahsis anlaşması ya-pılmadığından ve Şirket Tüzüğü'ne uyulmadan hisse tahsisi yapıldığından, hisse işlemleri ve sermaye artışı en başından beri hukuken geçersizdi ve uygulanamazdı.
Dolayısıyla, bir an için borçlanma ispat edilse bile, hisse tahsisi yapılamayacağından, borç-lanılan meblağ hiçbir yere aktarılamazdı ve hesapta tutulması gerekirdi. Buna bağlı olarak da bu hesaptan dolayı Bankanın zarara veya faiz kaybına uğraması söz konusu olamazdı.
Davacılar Emare No.154 olarak sunulan 2543/2005 sayılı davada, 100 bin sterli-n borçlanma neticesinde 25,461.89 Stg. faiz tahakkuk ettiğinden, bu faizin iptali nedeniyle biriken faizleri ile oluşan 32,164.96 Stg.nin karşılığı olan 74 bin TL için bu davada talepte bulundular. Mahkeme de faiz kaybına uğranıldığı gerekçesi ile bu mikta-r için hüküm verdi. Ancak Davalı No.6 ana parayı almadığı cihetle faiz kaybı için zaten sorumlu tutulamazdı.
Tüm belirtilenlere göre, Davalı No.6 tarafından hisse anlaşması yapılmadan, bir hisse tahsisi, bir senet veya borçlanma ile ilgili bir karar ve-ya müracaat olmadan tüm bu işlemler yapılmıştır. Bu işlemleri yapan banka görevlisi, bu işlemleri nasıl ve neden yaptığını anlatması için tanık olarak dahi Mahkemeye çağrılmamış, neden çağrılmadığının bir açıklaması da yapılmamıştır. Dinletilen tanıkların -tümü bu işlemleri yapan veya o dönemde Bankada çalışan kişiler olmayıp söz konusu işlemlerle ilgili bilgileri yoktur.
Sırf Davalıların Bankanın Direktörleri olması bu taleplerin haklı olduğunu göstermez. Bu Davacılar tarafından işlemlerin yapıldığının -ve Davalının da bundan sorumlu olduğunun ispat edilmesi zorunludur. Davacılar Davalılar aleyhindeki davalarını ispat edebilmeyi başaramadıkları ortadayken, Davalılar aleyhine hüküm verilmesi hatalıdır.
Hisse alımı konusunda Yönetim Kurulu Kararı veya Gen-el Kurul Kararı olmadığından ve alım Şirket Tüzüğü'ne uygun yapılmadığından, tüm işlemler ultra vires'dir. Alt Mahkeme layihada hisse tahsis işlemlerinin ultra vires olduğu iddiası yapılmadığı gerekçesi ile bu iddiaları dikkate almamakla hata etti. Diğer t-araftan hisse tahsisi ile ilgili Talep Takririnde hiçbir iddia yapılmamasına karşın Mahkeme bu iddiaları dikkate almış ancak ultra vires iddialarını dikkate almamıştır. Alt Mahkeme bu nedenle de bu sonuca varmak ve bu iddiaları dikkate almamakla hatalı dav-ranmıştır.
Bir diğer istinaf sebebi Alt Mahkemenin Emare No.72 ve Emare No.73 hesaplardaki 100,000 Stg.lik borçlanmaların yasal limitlerin üzerinde olduğuna veya Yasaya aykırı olarak kredi kullandırıldığı bulgusuna ilişkindir. Bu bulgu hatalı olmakla bi-rlikte, bu işlemden dolayı Bankanın zarara uğratılmadığı bulgusu hatalı değildir.
Alt Mahkeme 43,750 TL'nin hesaba yatırılması konusunda da bir karar verdi. Bu para Gazimağusa Şube Binasının satışında kapora olarak yatırılmıştı. Emare No.112 Fiş bunu gö-stermektedir. Emare No.53 Hesap Ekstresi de bu paranın 31.12.2000 tarihinde kapora olarak hesaba yatırıldığını göstermektedir. Alt Mahkeme bu ödemeyi bina alımı için ödenen kapora olarak kabul etmemekle hata yapmıştır. Ancak Banka hesabındaki valörün 31.12-.1999 tarihinde yani 1 yıl öncesinde yatırılmış olmasından dolayı 12 aylık faiz kaybı olduğu kabul edilmelidir. Alt Mahkeme bu bedelin faiz kaybı varsa sadece onu Davalılara yansıtması gerekirken, bu bedelin tümünü zarar olarak kabul etmekle hatalı bir kar-ar vermiştir.
Fiktif faizlerle ilgili istinaf sebebinde her şeyin başında söylenmesi gereken ise, Alt Mahkemenin "Davalılar faizlerin fiktif faiz olmadığı iddiasında bulunduğu" bulgusunun hatalı olduğudur. Davalılar en başından faizlerin fiktif olduğ-unu ileri sürmektedirler. Fiktif faizin sözlük anlamı, farazi faizdir. Davalılar bu fiktif faizlerin hesaplara işlenmesinden haberdar değillerdi. Bankanın öz sermayesinin güçlendirilmesi için hesaplara bu fiktif faiz işlendiği anlaşılmaktadır. Merkez Banka-sı birden çok bankanın birleştirilmesi için muhasiplere inceleme yaptırırken bazı hesaplarda fiktif faiz olduğu ortaya çıktı ve Merkez Bankasının talimatı ile Banka Yönetim Kurulu bu fiktif faizlerin iptali için karar aldı ve iptal etti.
Alt Mahkeme, bu -fiktif faizin Bankaya zarar verdiğine bulgu yaptı. Fakat eğer faiz farazi ise bu faizin iptal edilmesi neticesinde Bankanın bundan zarar görmesi mümkün değildir. Hatalı olarak hesaba işlenen bir faizin iptal edilmesi, Bankaya hiçbir zarar veremez. Alt Mahk-eme, Davalı No.1 ve 6'nın hesabına Gazimağusa Şubesi için yatırılan paranın, Gazimağusa Şube Binası bu Davalıların adlarına devredilmediği cihetle ivazsız olduğuna karar vermiş ve bu yatırımları iptal etmiştir. Dolayısıyla, Davacıların alacağı kalmadığında-n, faizin de iptal edilmesi gerekirdi. Neticede, gerçekte var olmayan bir fiktif faize faiz ekleyerek, Davalılar aleyhine faiz kaybı için hüküm veren Alt Mahkemenin kararı hatalıdır.
Neticede, Davacılar tarafından dosyalanan istinaf sebepleri reddedilir- ve Alt Mahkemenin bulgularının doğru olduğu beyan edilir. Dolayısıyla Davacıların istinafının reddedilmesi ve Davalıların istinafının ise kabul edilerek istinafları tahtında emir ve hüküm verilmesi talep edilir.
İNCELEME
İstinaf sebepleri, aşağıda sı-ra ile incelenmektedir. İstinaf başlıklarını incelemeye başlamadan önce, bu safhada Alt Mahkeme tarafından belirlenen ihtilafsız olguları belir-terek meseledeki tabloyu çizmekte ve taraflarca müştereken kabul edilen olguları belirlemekte fayda görmekteyiz.-
Alt Mahkemenin, Kararının Mavi 52'sinde sıraladığı ihtilafsız olgular aşağıdaki gibidir:
İhtilafsız Olgular:
- Davacı No.1'in Yasa ile kurulmuş kamu tüzel kişiliğini haiz olup 32/2009 sayılı Yasanın 3.maddesinde belirlenen amaçlarının
1) Bankalara y-atırılan tasarruf mevduatlarını sigorta ettirmek ve tasarruf mevduatı sahiplerinin tüm haklarını korumak;
2) Finansal sektörün yapılandırılması, güçlendirilmesi ve zaafiyetlerinin giderilmesi amacıyla bankacılık sektörüne yönelik tedbirler almak olduğu;
-- Davacı No.2'nin KKTC Şirketler Mukayyitliği nezdinde bankacılık yapmak üzere kurulmuş ve/veya tescil edilmiş bir şirket olup yönetim ve denetiminin KKTC Merkez Bankası Yönetim Kurulu 25.7.2003 tarih ve 501 sayılı kararı ile Bankalar Yasası'nın 37.maddesin-in 3.fıkrasına istinaden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildiği (Emare 37);
- Erbank Limited'in 15.5.1997 ile 31.1.1998 tarihleri arasındaki hissedarlarının; Berna Ercantan, Esra Ercantan, Gamze Ercantan, Selda Ercantan, Semra Ercantan, Suna Ercan-tan, Tansu Ercantan ve Özlem Ercantan olduğu (Emare 1);
- Erbank Limited'in 14.5.1997 ile 19.7.1997 tarihleri arasındaki direktörler kurulunun Atilla Berberoğlu, Kansu Ercantan, Serdar Turganer, Tansu Ercantan ve Özker İldeniz'den oluştuğu (Emare 2);
- Erb-ank Limited'in 19.7.1997 ile 12.11.1997 tarihleri arasındaki direktörler kurulunun Atilla Berberoğlu, Kansu Ercantan, Serdar Turganer, Tansu Ercantan, Özker İldeniz, Mustafa Defteralı, Mustafa Ercantan ve Osman Nuri Akansoy'dan oluştuğu (Emare 3);
- Ercant-an Limited'in 12.11.1997 ile 20.6.1998 tarihleri arasındaki direktörler kurulunun Atilla Berberoğlu, Kansu Ercantan, Serdar Turganer, Tansu Ercantan, Özker İldeniz, Mustafa Defteralı, Mustafa Ercantan, Osman Nuri Aksoy ve Göksel Refik Saydam'dan oluştuğu (-Emare 4);
- Erbank Limited'in 31.1.1998 ile 22.2.2000 tarihleri arasındaki hissedarlarının Berna Ercantan, Gamze Ercantan, Kansu Ercantan, Mustafa Ercantan, Selda Ercantan, Semra Ercantan, Suna Ercantan, Tansu Ercantan ve Özlem Ercantan'dan oluştuğu (Emare- 5);
- Erbank Limited'in 20.6.1998 ile 9.9.1999 tarihleri arasındaki direktörler kurulunun Kansu Ercantan, Serdar Turganer, Tansu Ercantan, Özker İldeniz, Mustafa Defteralı, Mustafa Ercantan, Osman Nuri Aksoy ve Göksel Refik Saydam'dan oluştuğu (Emare 6);
-- Erbank Limited'in 9.9.1999 ile 12.4.2001 tarihleri arasındaki direktörler kurulunun Kansu Ercantan, Serdar Turganer, Tansu Ercantan, Özker İldeniz, Mustafa Defteralı, Mustafa Ercantan, Osman Nuri Aksoy, Göksel Refik Saydam ve Rifat Atalay Çomunoğlu'ndan -oluştuğu (Emare 7);
- Erbank Limited'in 9.9.2000 ile 3.2.2001 tarihleri arasındaki hissedarlarının Berna Ercantan, Esra Ercantan, Gamze Ercantan, Kansu Ercantan, Mustafa Ercantan, Selda Ercantan, Semra Ercantan, Suna Ercantan, Tansu Ercantan ve Özlem Ercan-tan'dan oluştuğu (Emare 8);
- Erbank Limited'in 3.2.2001 ile 22.11.2001 tarihleri arasındaki hissedarlarının Berna Ercantan, Esra Ercantan, Gamze Ercantan, Kansu Ercantan, Mustafa Ercantan, Selda Ercantan, Semra Ercantan, Suna Ercantan, Tansu Ercantan ve Ö-zlem Ercantan'dan oluştuğu (Emare 9);
- Erbank Limited'in 12.4.2001 ile 2.9.2002 tarihleri arasındaki direktörler kurulunun Kansu Ercantan, Özker İldeniz, Mustafa Defteralı, Göksel Refik Saydam ve Kasım Eray Şahoğlu'ndan oluştuğu (Emare 10);
- Erbank Limit-ed'in 22.11.2001 ile 10.9.2002 tarihleri arasındaki hissedarlarının Berna Ercantan, Esra Ercantan, Gamze Ercantan, Kansu Ercantan, Mustafa Ercantan, Selda Ercantan, Semra Ercantan, Suna Ercantan, Tansu Ercantan ve Özlem Ercantan'dan oluştuğu (Emare 11);
- -Erbank Limited'in 10.9.2002 ile 11.12.2002 tarihleri arasındaki hissedarlarının Gamze Ercantan, Kansu Ercantan, Mustafa Ercantan, Tansu Ercantan, Özlem Ercantan, Erkan Arıkan, Ertaç Arıkan, Erşan Arıkan, Eylem Sarıcaoğlu, Fadime Arıkan, Fisun Altınöz, Harp-er Şahoğlu, Hasibe Şahoğlu, Kasım Eray Şahoğlu ve Özalp Sarıcaoğlu'ndan oluştuğu (Emare 12);
- Erbank Limited'in 2.9.2002 ile 23.1.2003 tarihleri arasındaki direktörler kurulunun Kansu Ercantan, Özker İldeniz, Mustafa Defteralı, Kasım Eray Şahoğlu ve Mehme-t Şahoğlu'ndan oluştuğu (Emare 13);
- Erbank Limited'in 23.1.2003 ile 25.7.2003 tarihleri arasındaki direktörler kurulu Kansu Ercantan, Özker İldeniz, Mustafa Defteralı, Kasım Eray Şahoğlu, Mehmet Şahoğlu, Mustafa Semih Mehmetçik'den oluştuğu (Emare 14);
-- Erbank Limited'in 11.11.2002 tarihinden Fona devir tarihi olan 25.7.2003 tarihine kadar hissedarlarının Gamze Ercantan, Kansu Ercantan, Mustafa Ercantan, Tansu Ercantan, Özlem Ercantan, Ertaç Arıkan, Ersan Arıkan, Eylem Sarıcaoğlu, Fadime Arıkan, Fisun Al-tunöz, Harper Şahoğlu, Hasibe Şahoğlu, Kasım Eray Şahoğlu ve Özalp Sarıcaoğlu'ndan oluştuğu (Emare 16);
- Pivot Limited'in 15.10.2001 tarihinde KKTC Şirketler Mukayyitliğinde kurulmuş limited bir şirket olduğu; hissedarlarının Erhan Arıkan, Mithat Yılmaz o-lduğu ve direktörler kurulunun Erhan Arıkan ve Erşan Arıkan'dan oluştuğu (Emare 17);
- Click Shop Limited'in 12.11.2004 tarihinde KKTC Şirketler Mukayyitliğinde kurulmuş limited bir şirket olduğu; hissedarlarının Berna Defteralı, Mustafa Defteralı olduğu v-e direktörler kurulunun Berna Defteralı ve Mustafa Defteralı'dan oluştğu (Emare 18);
- Mustafa Soner Trading Co. Limited'in 2.10.1998 tarihinde KKTC Şirketler Mukayyitliğinde kurulmuş bir limited şirket olduğu, hissedarların Mustafa Ercantan ve Soner Yetki-li olduğu; direktörler kurulunun Mustafa Ercantan ve Soner Yetkili'den oluştuğu (Emare 19);
- Özel bir karar ve Bakanlar Kurulu'nun tasvibi ile 26.7.1989 tarihi itibarıyla Ercantan Şirketi Ltd.in ismini Ercantan Ticaret Şirketi Limited olarak değiştirdiği -(Emare 20);
- Kansu Ercantan İşletmeleri Ltd.in 13.5.2002 tarihinde KKTC Şirketler Mukayyitliğinde kurulmuş bir limited şirket olup hissedarlarının Gamze Ercantan, Kansu Ercantan, Mustafa Ercantan, Suna Ercantan, Özlem Ercantan olduğu ve direktörler kurulu-nun Kansu Ercantan ve Mustafa Ercantan'dan oluştuğu (Emare 21);
- Tansu Ercantan Ticaret Şirketi Limited'in 27.10.2000 tarihinde KKTC Şirketler Mukayyitliğinde kurulmuş bir Limited şirket olduğu; hissedarlarının Esra Ercantan, Tansu Ercantan, Berna Deftera-lı ve Semra Ercantan olduğu ve direktörler kurulunun Esra Ercantan, Tansu Ercantan, Berna Defteralı, Semra Ercantan ve Mustafa Defteralı'dan oluştuğu (Emare 22);
- Eroto Ticaret Limited'in 13.10.1995 tarihinde KKTC Şirketler Mukayyitliğinde kurulmuş bir li-mited şirket olduğu; hissedarlarının Kansu Ercantan, Tansu Ercantan, Berna Defteralı, Esra Ercantan, Gamze Ercantan, Mustafa Ercantan, Selda Aksoy, Semra Ercantan, Suna Ercantan ve Özlem Ercantan'dan oluştuğu (Emare 23);"
Belirlenen bu olgulardan görü-lebileceği gibi, bu davada Davalı olarak taraf olan kişilerin Bankadaki görev ve statü-leri ihtilaf konusu değildir ve bu husus Alt Mahkemeye sunulan emarelerle desteklenmiştir. Bu kişilerin görev ve statüleri dolayısıyla, Bankalar Yasası altında doğan huk-uki sorumluluk-larına bağlı olarak, meseledeki olguların, aleyhlerindeki talepleri destekleyip desteklemediğinin ortaya çıkarılması hususunu kararımızda inceleyeceğiz.
Buna göre Davacı No.2 Banka, ilgili dönemde, Bankalar Yasası altında izinlendirilmi-ş, KKTC'de bankacılık faaliye-tinde bulunma izin ve yetkisi verilmiş limited niteliğinde bir şirketti. İstinaf konusu işlemlerin yapıldığı dönemde, Bankanın ana hissedarları ve yöneticileri Davalı No. 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 idi.
Davacı Banka, KKTC Merke-z Bankasının almış olduğu 25.7.2003 tarihli karar ile KKTC Merkez Bankası bünyesindeki önceleri TMSF olarak adlandırılan daha sonra 32/2009 sayılı Yasa ile adı Tasarruf Mevduatı Sigortası ve Finansal İstikrar Fonu (TMSFİF) olarak değiştirilen, kamu tüzel k-işiliğini haiz Davacı No.1 Fona devredilmiştir. Bu aşamada devir ile ilgili alınan karara yer veririz:
"Banka nezdinde yapılan denetlemeler sonucu düzenlenen raporlar ve Merkez Bankası nezdindeki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda ma-li bünyesindeki olumsuzlukların giderilmesini teminen 39/2001 sayılı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bankalar Yasası'nın 37.maddesinin (1) ve (2)'nci fıkraları kapsamında alınması istenen tedbirleri zamanında almayan, zararı öz kaynaklarını aşarak yabancı ka-ynaklara sirayet eden, mali bünyesindeki zafiyeti taahhütlerini karşılayamayacak boyutlara ulaşan, faaliyetlerine devamı mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz eden, Erbank Ltd.in temettü hariç ortaklık hakl-arı ile yönetim ve denetiminin Bankalar Yasası'nın 37.maddesinin (3)'üncü fıkrasına istinaden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmesine karar verilmişir. "
Mezkur karardan anlaşılabileceği üzere, mali bünyesi zayıflayan, zamanında gerekli önlemler-in alınmaması nedeniyle zararı özkaynakları aşarak yabancı kaynaklara sirayet eden ve mali bünyesindeki zafiyeti taahhütlerini karşılayamayacak boyutlara ulaşan Davacı No.2 Bankanın faaliyetlerine devam etmesinin mevduat sahiplerinin haklarına ve mali sist-eme güven ve istikrar bakımından tehlike arz edecek olmasına istinaden, Bankanın yönetim ve denetiminin Davacı No.1'e devredilmesine karar verilmiştir.
Alt Mahkeme Mavi 1946'da, Davacı Bankanın mali bünyesin-deki zafiyeti taahhütlerini karşılayamayacak -boyutlara ulaştı-ğına, Bankanın faaliyetlerine devam etmesi halinde mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakı-mından tehlike arz ettiğine yönelik yapmış olduğu bulgu, yukarıda yer verdiğimiz Emare No.37 Merkez Bankası Kararına v-e meseledeki olgulara dayanmakta olup doğrudur.
Bankalar, ticari işletmeler gibi, tüzel kişiliği haiz şirketler niteliğinde olmakla birlikte, tüm dünyada Merkez Bankalarının sıkı denetimine tabi olup, gerekli zamanlarda bankaların yönetim ve denetimleri-ne el konabilmesini sağlayan yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Bankacılık sistemi iki temel üzerinde kurulmuştur: Mevduat toplama ve kredi sağlama. Mevduat, mevduat sahibi olan mudilerin bankalar nezdinde açtıkları tasarruf hesaplarında tuttukları meblağla-rdır. Bankacılık sistemine güven oluşturulması halinde, mevduatların bankalarda toplanması söz konusu olur. Bu nedenle bankacılığın temeli güvendir. Güven de banka yöneticilerinin kötü yönetim-lerinden bankaların veya mudilerin mevduatlarının korunmasının -sağlanmasıyla ve mevduatlarla ilgili gerekli güvencelerin verilmesiyle mümkün olmaktadır. Bu konuda Bankacılık Kanunu Kapsamında Banka Yöneticilerinin Şahsi Sorumlulukları(Dr. Sefer Oğuz) başlıklı makalede yer alan görüşe bu safhada yer veririz:
Ban-kalar aynı zamanda güven kurumlarıdır. Bu güven, iki yönlüdür; bunlardan ilki, gerçek kişi mevduat sahiplerine verilen mevduatı belirli bir tutara kadar geri ödeme garantisidir. Diğeri ise, bankanın yöneticilerinin kötü niyetli işlemlerine bankanın para, p-ara yerine geçen evrak ve senetlerine veya mallarına, devlet malına sağlanan koruma ile eş güçte bir hukuki koruma sağlaması suretiyle mevduat sahiplerine ve diğer ilgililere karşı yaratılan güvendir.
Banka yönetici ve hissedarlarının kötü yönetimleri -ile finansal sistemi olumsuz etkilemelerinin veya zarar verme-lerinin engellenebilmesi amacıyla, birtakım önlemler alma ve şahsi sorumluluk yükleme gibi yaptırımlar ihdas eden yasal enstrümanlar vasıtasıyla bankalara olan güven sağlanabilmek-tedir. Dolayıs-ıyla, bankaların bu niteliği nedeniyle banka yöneticileri ve hissedarlarına, diğer şirketlerden farklı olarak birtakım şahsi sorumluluk ihdas eden yasal yüküm-lülükler getirilmiştir.
Bankalar Yasası'nın 39.maddesi, bir bankanın Yasanın 37(3) bendi uyarın-ca Fona devredilmesine sebep olan bankanın Yönetim Kurulu ve Kredi Komitesi Başkanı ve üyeleri ile Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları ve imzaları bankayı ilzam eden memurlarının, bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olmak üzere, şahsen sorumlulukları -bulunmakta olduğu hükmünü düzen-lemektedir. İlgili madde aynen şöyledir:
Şahsi Sorumluluk
39. Bir bankanın Yönetim Kurulu ve Kredi Komitesi Başkanı
ve üyeleri ile Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları ve imzaları bankayı ilzam eden memurlarının bu Yasaya- ve/veya bu Yasa altında çıkarılan tali mevzuata aykırı karar ve işlemleriyle, bankanın mali bünyesinin zayıf-lamasına ve/veya tasfiyesine neden olduklarının tespiti halinde, bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olarak bunların şahsi sorumlulukları yoluna- gidilerek, Merkez Bankası kararına istinaden ve Fonun talebi üzerine şahsi sorumlulukları vardır. Bu karar ve işlemler bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklara menfaat temini amacıyla- yapıldığı takdirde, menfaat temin eden ortaklar hakkında da temin ettikleri menfaat üzerinden aynı kural uygulanır.
Yasanın, bu Yasaya ve/veya bu Yasa altında çıkarılan tali mevzuata aykırı karar ve işlemleriyle, bankanın mali bünye-sinin zayıflamasına -ve/veya tasfiyesine neden olduklarının tespiti halinde, aleyhlerinde şahsi sorumlulukları yoluna gidilebilecek kişileri ikiye ayırdığını anlamaktayız:
Bankanın Yönetim Kurulu ve Kredi Komitesi Başkanı ve üyeleri ile Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları v-e imzaları bankayı ilzam eden memurları, bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olarak, veya
Bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklara menfaat temini amacıyla yapıldığı takdirde, menfaa-t temin eden ortaklar hakkında da temin ettikleri menfaat üzerinden, aleyhlerine şahsi sorumluluk ihdas edilebilir.
Yasa, banka yöneticilerinin yanında, bankanın doğrudan veya dolaylı olarak yönetim ve denetimini elinde bulunduran ortaklarına da yapılan i-şlem veya alınan kararlarla menfaat temin etmeleri halinde, temin ettikleri menfaat üzerinden şahsi sorumluluk yüklemektedir. Bankalar Yasası'ndaki banka ortaklarının menfaat elde etmesinden kastedilen, bankada hissedar statüsüne sahip olup banka kaynaklar-ından şahsına veya şahsının hissedar/ortak statüsünde olduğu şirketlere sağlanan kredilerden dolayı menfaat elde edilmesidir. Bu nedenle bankanın hissedarlarına, hissedar oldukları şirke-lerine, Yasadaki tabiri ile "menfaat elde etme" amacıyla aldıkları kr-edilerden dolayı elde edilen menfaatten, banka hissedarları ile birlikte sorumluluk yüklenmiştir.
Buna göre, şahsi sorumluluk kapsamında, yöneticilerin, bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olmak üzere, banka ortaklarının ise, temin ettikleri menfa-at üzerinden şahsi sorumlulukları bulunmaktadır.
Yukarıda yer verdiğimiz makalede Yasamızın mehazı olan Türkiye Cumhuriyeti Bankacılık Kanunu'ndaki şahsi sorumluluk kuralının incelenmesinde "Bankanın Fon'a devredilmesine neden olan kararın oluşumunda kan-un veya esas sözleşmeyle sağlanan yetkiyle şekil organ veya fiili (olgu) organ olarak iradenin oluşumuna etkin katkı veren kimsenin yönetici olarak sorumlu olması gerekir" görüşü ifade edilerek, şahsi sorumluluğun yasal, akitsel veya olgusal olarak oluşabi-lecek geniş bir kapsamı olduğu vurgulanmıştır.
Diğer taraftan, 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 15.maddesinin 3.fıkrası altında çıkarılan tebliğlerde, şahsi sorumluluk düzenlemesi açısından banka yöneticilerinin karar ve işlemlerinde uymakla yükümlü o-lduğu kurallar belirlenmiş-tir. Yasamızın mehazı olan Türkiye Cumhuriyeti Bankacılık Kanunu altında çıkarılan tali mevzuat niteliğindeki enstrüman-larla yönetim ilkeleri belirlenmiştir. Mevzuatımızda yukarıda değindiğimiz 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın- 37. ve 39.maddelerindeki düzenlemelerin yanında, bir bankanın yöneti-cilerinin, yönetim ilkeleri veya kuralları çerçevesinde bankaya karşı olan sorumluluklarını da yerine getirmeleri gereklidir.
Yasanın 39.maddesi, Yasa ile birlikte Yasaya bağlı çıkarı-lan tali mevzuata aykırı karar ve işlemler nedeniyle oluşan zarardan şahsi sorumluluk oluşacağını düzenlediğinden, tebliğdeki kurumsal yönetim ilkelerine aykırı karar ve işlem-ler nedeniyle 39.madde kapsamında şahsi sorumluluğun doğabile-ceğini belirtmek i-steriz.
Bankaların yönetim ilkelerini şöyle özetleyebiliriz: Banka yöneticileri, bankaya karşı sadakat ve özenle görevlerini yürütmeli, çıkar çatışmaları ve işlemler nedeniyle verilen taahhütler sonucu oluşan ihtilaflardan kaçınılmalı, şeffaf, hesap v-erebilir, sorumlu şekilde banka faaliyetleri yürütülmeli, tarafsız, her türlü etki ve çıkar çatışmasından bağımsız karar verebilen yönetimin oluşumu sağlanmalı, ban-kanın hakim hissedarlarının baskılarından veya yasal olmayan faaliyetlerden korunmalı, kuru-msal değerler ve hedefler oluş-turulmalı, banka müfettişleri ile bağımsız denetim elemanla-rının çalışmalarının etkin olması ve bunlardan yararlanılması sağlanmalı, kurumsal yönetimde şeffaflık sağlanmalı, banka özkaynaklarının büyüklük ve dağılımının bank-anın risklerini kapsayacak şekilde oluşturulması ve sürdürülebilir olmaları için etkin strateji ve politikalar oluşturulmalıdır.
Alt Mahkeme, bu konuda, Mavi 48'de şahsi sorumluluk konusundaki düzenlemeye istinaden, No.1'den 7'ye kadar sıralanan Dava-lılardan herhangi birinin şahsi sorumluluğundan söz edilebilmesi için aşağıda öngörülen unsurların ispat edilmesinin zaruri olduğuna bulgu yapmıştır:
"İşbu yasal düzenlemeye göre şahsi mesuliyetten söz edebilmek için Davacılar tarafından ispat edilmesi- gerekli olgular aşağıdaki gibi belirlenir.
1. Davalıların Bankanın Yönetim Kurulu üyesi veya Kredi Komitesi Başkanı veya üyesi veya Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı veya imzaları bankayı ilzam eden memurlardan birisi olduğu;
2. Bu sıfatlardan birisini- haiz olanın Bankalar Yasası veya işbu Yasa altında çıkarılan tali mevzuata aykırı karar ve işlemde bulunmuş olması;
3. Alınan karar ve işlemin bankanın mali bünyesinin zayıflamasına neden olduğu; veya
Bu karar ve işlemler bankanın yönetim ve deneti-mini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklara menfaat temini amacıyla yapıldığı takdirde, menfaat temin eden ortaklar konumunda olduğu."
Alt Mahkemenin meselede belirlediği unsurlar doğrudur. Görülebileceği üzer-e, yukarıda belirtilen yönetim ilkele-rinin, banka yöneticilerinin şahsi sorumluluklarının belir-lenmesinde dikkate alınması gereken bir unsur olduğunu belirtiriz.
Bu aşamada, kararın akış sırasıyla oluşacak düzenle, istinaf sebeplerini inceleriz:
Muh-terem Alt Mahkeme, Merkez Bankası tarafından Bankalar Yasası'nın 39.maddesi uyarınca şahısların sorumluluğu hakkında bir karar alınmış olmadan ve/veya bu ön şarta uyulmadan açılan bu davayı ön itirazlara istinaden reddetmemekle hata etti.
Davalı No.2 ve -6, müdafaalarında yer alan ön itirazlarının muvacehesinde, davanın ret ve iptaline dair karar vermeyen Alt Mahkemenin hata yaptığını ileri sürdüler.
Mezkur Davalılar, 39/2001 sayılı KKTC Bankalar Yasası'nın şahsi sorumluluğu düzenleyen 39.maddesine göre,- bir bankanın yönetim ve denetimden sorumlu kişilerin, mevzuata aykırı karar ve/veya işlemleri nedeniyle bankanın mali bünyesinin zayıfla-masına veya tasfiyesine neden olduklarının tespiti halinde, bankaya verdikleri zararla sınırlı olarak KKTC Merkez Bank-ası-nın kararına istinaden şahsi sorumlulukları yoluna gidilebile-ceğini, ancak bu davada Davalılarla ilgili bu hukuki düzenle-meye uygun bir kararın KKTC Merkez Bankası tarafından alınmadığından, bu ön şartın yerine getirilmediği cihetle, davanın ön itira-za istinaden ret ve iptalini talep ettiler.
Davacılar ise aynı Yasanın 37(3) maddesi uyarınca, Davacı Bankanın yönetim ve denetimine el konması ile ilgili gerekli kararların alınmış olduğunu, bu karardan sonra Bankayı zarara uğratan yöneticiler aleyhin-e şahsi sorumlulukları bağlamında dava açılmasına herhangi bir engel bulunmadığını öne sürdüler.
Davacı Erbank Ltd.in yönetim ve denetimine el konduğu dönemde, 39/2001 sayılı KKTC Bankalar Yasası yürürlükte bulunmaktaydı. Yürürlükte bulunan bu Yasanın şa-hsi sorumluluk konusunu düzenleyen 39.maddesinde "... bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olarak bunların şahsi sorumlulukları yoluna gidilerek, Merkez Bankası kararına istinaden ve Fonun talebi üzerine şahsi sorumlulukları vardır." hükmü bulunmaktadır. -
Davacıların hitap aşamasında atıfta bulunduğu aynı Yasanın 37(3) maddesi ise, bir bankanın mali bünyesinin zayıflaması veya mali sistem için tehlike arz etmesi durumunda, Merkez Bankasına, alacağı bir karar ile Bankayı Fona devretme yetkisi vermektedir.- Davacı Erbank Ltd. de bu düzenleme uyarınca, KKTC Merkez Bankası tarafından 25.7.2003 tarihinde alınan bir karara istinaden Fona devredilmiş bulunmaktadır.
Davalıların ön itirazının özü, Bankanın mali bünyesini zayıflatan veya karar ve işlemleriyle tas-fiyesine yol açan kişiler aleyhine şahsi sorumluluk davası açılabilmesi için, Merkez Bankasının bir karar almasının ön şart veya zorunlu olduğu ve bu hususta sorumlu olan kişiler hakkında şahsi sorumluluk davası açılmasına yönelik, açıkça böyle bir karar a-lınmadan talep yapılamayacağıdır.
39/2001 sayılı KKTC Bankalar Yasası'nın mehazı Türkiye Cumhuriyeti Bankacılık Kanunu'ndan esinlenerek hazırlanıp parlamento tarafından kabul edilmiştir. T.C. Bankacılık Kanunu'nda şahsi sorumluluk hükmü, Kanunun 110.ma-ddesinde düzenlenmektedir. Kanunun 110.maddesi şöyledir:
Şahsi sorumluluk
Madde 110.- Bir bankanın yöneticilerinin ve denetçilerinin kanuna aykırı karar ve işlemleriyle banka hakkında 71'inci madde hükümlerinin uygulanmasına neden olduklarının tespiti h-âlinde, bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olarak bunların şahsi sorumlulukları yoluna gidilerek, Fon Kurulu kararına istinaden ve Fonun talebi üzerine doğrudan şahsen iflaslarına mahkemece karar verilebilir. Bu karar ve işlemler bankanın hâkim ortaklar-ına menfaat temini amacıyla yapıldığı takdirde, menfaat temin eden ortaklar hakkında da temin ettikleri menfaat üzerinden uygulanır. Bu suretle tahsil edilen tutarın Fon tarafından ödenen mevduat ve katılım fonu tutarı ve fer'ileri mahsup edildikten sonra -bakiye kısmı tasfiye hâlindeki veya iflasa tâbi bankaya iade edilir.
Görülebileceği gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nde yürürlükte bulunan Bankacılık Kanunu'nda şahsi sorumluluğu bulunduğu öngörülen kişiler aleyhine açılacak davanın niteliği, bir tazminat davas-ı değil, şahsi iflas davasıdır. Şahsi iflas davasının açılabilmesi için, Yasada belirtilen bazı prosedür-lerin takip edilmesi yasal zorunluluk olup, Merkez Bankası tarafından alınması gereken Yasaya uygun bu karar, şahsi iflas davası açılabilmesi için Kanu-nda öngörülen yasal zorunluluk türünden bir zorunluluk olduğu aşikardır.
Halbuki ülkemizde yürürlükte bulunan Yasada, şahsi sorumluluğu bulunduğu tespit edilen kişinin aleyhine açılacak dava, şahsi iflas davası değildir. Ülkemizde yürürlükte bulunan Yasa- Merkez Bankasına; mali bünyesi zayıflayan veya mali sistem için tehlike arz eden bankalara ilişkin birtakım tedbirler alma yetkisi vermekte, verilen bu yetkiler uyarınca alınabilecek tedbirler arasında, bankanın Fona devredilmesi de bulunmaktadır. Böyle b-ir durumda Yasa, alınan tedbirlerden veya bankanın Fona devredilmesinden sonra yapılan incelemede banka yöneticilerden, aldıkları karar ve yaptıkları işlemlerle bankanın zarara uğramasına sebep olanların bulunduğu tespit edilmesi halinde, bu kişiler aleyhi-ne şahsi sorumluluk davası açma yetki ve görevi ihdas etmektedir.
Bu nedenle, yukarıda özetlediğimiz hukuki durum ve Yasa metni göz önüne alındığında, Yasanın 39.maddesindeki düzen-lemede belirtilen Merkez Bankası kararına istinaden ibare-sinin, şahsi so-rumluluk davası açılabilmesi için bir ön şart olduğu sonucunu doğurabilecek ne hukuki bir düzenleme ne de usul kuralı bulunduğu sonucuna varılabilir. Bu sonuçtan hareketle, Yasadaki düzenlemeyi, "şahsi sorumluluk davası açılması için ayrı bir kararın alınm-ası gerekir" diye, uygu-lanmasını gerektirecek veya bu davada, şahsi sorumluluk davası açılması için özel ve ayrı bir karar alınmadığı gerekçesi ile ileriye gitmesine veya talepte bulunulmasına men teşkil ettiğine ilişkin bir çıkarım yapılması ve sonuca va-rılması mümkün değildir. Belirtilenlerle, Davacıların istinafa konu davayı açabilmeleri için, Bankanın Fona devredilmesi ile ilgili aldıkları ve kararımızda da yer verdiğimiz 25.7.2003 tarihli kararı yeterli bulmakla ve ön itiraza istinaden şahsi sorumlulu-k talebinde bulunmalarına herhangi bir engel bulun-madığına karar vermekle Alt Mahkemenin bir hata yaptığından söz edemeyiz.
Son olarak, Davalılarca ileri sürülen bir hususa daha değinmek isteriz. Davacıların Fona devredilen Bankanın mudilerine karşı ol-an yasal yükümlülük veya zorunluluk nedeniyle ödeme yapmış olması, Yasanın "şahsi sorumluluk" düzenlemesinin Davalılara yüklediği sorumluluğu ortadan kaldırmadığı bir yana, Yasanın 39.maddesindeki düzenleme Davalıların şahsi sorumluluklarının, Davacıların -mudilere yaptığı ödemeden bağımsız olarak, ayrıca ve ilaveten belirlenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Varmış olduğumuz sonuç ışığında bu istinaf sebebi reddedilir. Şahsi sorumluluk konusundaki diğer bir istinaf sebebi olan 11.istinaf sebebinin -de bu aşamada incelenmesi uygundur.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.8,9, 10, 11, 12 ve 13'ün aleyhlerindeki davanın ispat edilemediği gerekçesiyle, davayı ret ve iptal etmekle hata etti.
İstinaf ihbarnamesinde Davacılar, Alt Mahkemenin No.8'den 13'e k-adar sıralanan Davalılar aleyhindeki davayı iptal etmekle hata ettiği hususunda istinaf dosyalamışlardır.
Alt Mahkeme bu talebi incelemiş ve No.8'den 13'e kadar sıralanan Davalılar aleyhindeki talepleri reddetmiştir. Davacılar istinafta, Alt Mahkemenin b-u kararının gerekçesiz olduğunu ve/veya herhangi bir gerekçeden yoksun olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Bankalar Yasası'na dayanan bu davada, şahsi sorumluluk kapsamında bir kişinin sorumlu olabilmesi için, ya Yasanın 39.maddesinde belirtilen görev ve statü-de veya aynı Yasa maddesinde belirtilen bir ortaklık ilişkisi içerisinde bir kişi olması gereklidir. Banka yöneticileri ile ortaklık ilişkisi bulunan No.8'den No.13'e kadar sıralanan Davalıların görev ve statülerinden kaynaklanan sorumluluk düzenlemesi açı-sından konu değerlendirildiğinde, bu Davalıların Bankada yönetici statüleri bulunmadığından, bu düzenlemenin öngördüğü şahsi sorumluluk kapsamına girmedikleri görülmektedir. No.8'den 13'e kadar sıralanan Davalılarla ilgili olarak, No.1'den 7'ye kadar sıral-anan Davalıların Banka Yöneticile-rinin karar ve işlemlerine sükut etmekten veya bu işlemleri kabul etmekten veya kolaylaştırmaktan dolayı sorumlu olmaları gerektiği iddiasına gelince ise, No.8'den 13'e kadar sıralanan Davalılar durumdan bir menfaat elde e-tmedikçe, Yasanın 39.maddesi kapsamında şahsi sorumlulukları bulunamayacağı sarihtir.
Bununla birlikte, bir bankanın Fona devredilmesine sebep olan karar ve işlemlerin, ortakların menfaat temin etmesi amacıyla yapıldığı takdirde, menfaat temin eden orta-klar aleyhine de temin ettikleri menfaat üzerinden, 39.madde uyarınca şahsi sorumlulukları olacağını kararımızın başında belirtmiştik.
No.8'den 13'e kadar sıralanan Davalılar, No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalılarla ortaklık veya hissedarlık ilişkisi b-ulunan Şirketler olup No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalılar Davacı Banka ile doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık iliş-kisi içerisindedir ve ortak olarak, kararımızın başında belir-lediğimiz 39.maddenin şahsi sorumluluk kapsamına girmekte-dirler.
-Buna bağlı olarak, No.8'den 13'e kadar sıralanan Davalı-lardan herhangi birinin, dava konusu bu işlemlerin herhangi birinden bir menfaat elde etmesi durumunda, elde ettiği bu menfaatin mevzuata aykırı ve Bankayı zarara uğratan bir karar veya işlem netices-inde elde edilmiş olması durumunda Davacı-lara karşı şahsi sorumlulukları gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla No.8'den 13'e kadar sıralanan Davalılar aleyhin-deki istinafları bu gerçekler ışığında ve kapsamda incele-yeceğiz. Bu aşamada No.8'den 13'e kadar -sıralanan Davalılar aleyhinde, Talep Takririnde Davacılar tarafından yapılan muhtelif hukuki olgulara dayanan talepleri, diğer istinaf gerekçelerinin incelenmesi esnasında irdeleyerek, bir sonuca varacağımızı belirtiriz.
No.8'den 13'e kadar sıralanan Da-valıların şahsi sorumluluklarının kapsam ve unsurlarını belirledikten sonra, 11.istinaf sebebini nihai olarak sonuçlandırabilmek için zarar talepleri ile ilgili diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine geçilir.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalıların istinafa -konu işlem veya kararlarından dolayı Davacıların karşılık ayırmak zorunda kalmaları sonucu uğramış oldukları zararlarla ilgili taleplerini Talep Takririnde yeterli tafsilat verilme-diğinden reddetmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, kullandırılan kredi-ler karşılığında Davacı Bankanın 1,755,446 TL karşılık ayırmasına ve bu miktarın zarar kaleminde yer almasına karşın bu miktarın zarar-ziyan olarak ödenmesine emir ve hüküm vermemekle hata etti.
Tafsilatlı Talep Takririne göre, Davacılar, Davalılar taraf-ından Bankanın yönetim ve denetiminde bulundukları dönemde verilen krediler için Banka tarafından ayrılan karşılık miktarlarını zarar-ziyan olarak talep etmektedirler.
Davalılar müdafaalarında, Talep Takririnde, ayrılan karşılık bedellerinin hangi hesapl-ar için ayrıldığının ve hangi kredilerin teminatsız kullandırıldığının tafsilatının verilmediğini, bu nedenle esasa ilişkin olgular eksik olduğundan Davacıların bu taleplerinin ileri gidemeyeceğini ileri sürmektedirler.
Meseleyi inceleyen Alt Mahkeme, h-angi hesapların senetsiz, hangilerinin teminatlı olduğuna dair şahadet verilmediğinden ve karşılık ayrılan kredilerden hangilerinin karşılıklarının tahsil edilemediğinin tafsilatı açısından ne Talep Takriri ne de şahadet yeterli olduğundan, bu taleplerin r-eddine karar vermiştir.
Alt Mahkeme, Yargıtay/Hukuk 24/2009 D. 9/2011 sayılı Harbay Sezgin ve Oğulları Ltd. ile Gök - Tuğ Ticaret Ltd. kararına istinaden, "davacıların davası belli bir para alacağına dayandırılıyorsa ve hesap birçok kalemden ibaret ise,- talep edilen bakiyeye nasıl ulaşıldığını gösteren tafsilatın talep takririnde yer alması gerekmektedir" bulgusuna varmış, bu bulgusuna ilaveten, bu yönde sunulan şahadetin de yetersiz olduğu sonucuna ulaşmıştır. Alt Mahkeme keza, Talep Takririnde tafsilat- verilmediğinden bu yönde sunulan şahadetin dikkate alınamayacağına karar vermiştir. Alt Mahkeme konu ile ilgili son olarak, bir an için Talep Takririnde yeterli tafsilat verildiği kabul edilse dahi, Davacılar tarafından yeterli şahadet sunulmadığından isp-at külfetinin yerine getirilemediği bulgusuna da vararak, bu taleplerin reddine karar vermiştir.
Davacılar, istinaftaki hitaplarında, teminatsız kullan-dırılan kredilerde hangilerine karşılık ayrıldığının tafsi-latının verilmediğini kabul etmekle birlikt-e, Talep Takririnin bir bütün olarak değerlendirilmesi halinde uğranılan zarar-ziyanın tafsilatının verildiği sonucuna varılacağı gerekçesi ile taleplerinde ısrarcı oldular.
Huzurumuzdaki istinafa konu davada, Talep Takririnde teminatsız krediler için a-yrılan karşılıklar nedeniyle Davacılar tarafından yapılan talep, bir zarar-ziyan niteli-ğindedir.
39/2001 sayılı KKTC Bankalar Yasası'nın 23(6) maddesi uyarınca bankalar, kredilerden dolayı doğması muhtemel zarar-arını karşılamak amacıyla karşılık ayırma-k zorundadır. İlgili Yasa maddesi aynen şöyledir:
(6) Bankalar, kredileri ile diğer alacaklarından doğmuş veya doğması beklenen, ancak miktarı kesin olarak belli olmayan zararlarını karşılamak amacıyla karşılık ayırmak zorundadırlar. Karşılık ayrılacak kr-edi ve alacakların nitelikleri ile karşılıklara ilişkin esas ve usuller Merkez Bankasınca belirlenir. Bankaların, bu fıkra uyarınca ayırdıkları özel karşılıkların tamamı başka yasalarda aksine kural bulunup bulunulmadığına bakılmaksızın ayrıldıkları yılda -Kurumlar Vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir.
Bu Yasa altında KKTC Merkez Bankası tarafından çıkarılan tebliğlerde ise karşılık terimi aynı kapsamda tanımlanmıştır:
Karşılıklar: Krediler ile diğer alacaklardan doğmuş veya doğması bek-lenen ancak miktarı kesin olarak belli olmayan zararların karşılanması amacıyla mali tablolarda hesaben ayrılarak gider yazılan tutarları.
Belirtilen mevzuata göre, karşılıklar, bankaların vermiş oldukları kredilerden dolayı doğmuş veya doğması muhtemel -zararlarını karşılamak amacıyla munzam karşılık olarak adlan-dırılan, Merkez Bankası tarafından belirlenecek oranda bir miktar mevduatın, bankalar tarafından Merkez Bankasında bulundurulması işlemidir.
Bu istinafın ihtilafına dönüldüğünde, Davalı No. 1 -ve 6 tarafından teminatsız kullandırılan krediler nedeniyle munzam karşılık ayırmak zorunda kalındığından, Bankanın zarar-ziyana düçar bırakıldığı ileri sürülerek, ayrılan bu karşılık miktar-ları Davalılardan zarar-ziyan olarak talep edilmektedir. Bu konu-daki Davacıların taleplerine bakıldığında, teminatsız veya geri dönmeyen veya geri dönüşü mümkün bulunmayan kredilerin kullandırılması nedeniyle ayrılan munzam karşılıkların kulla-nılması veya ayrılması nedeniyle zarara uğranıldığı ileri sürülmekte olduğu,- ayrılan munzam karşılıkların toplamı olan 1,755,446 TL'nin ödenmesinin talep edildiği görülmektedir.
Yukarıda yer verdiğimiz şahsi sorumlulukla ilgili mevzuat dikkate alındığında, Davacıların Talep Takririndeki iddiaları tahtında, Davacı No.2 Bankanın -ayrılan munzam karşılıklardan dolayı zarara uğradığı sonucuna varılabilmesi için, teminatsız veya ciddiyetsiz bir şekilde kredi kullandırılması, bu kredi-lerin geriye dönüşünün veya tahsilinin imkansız hale gelmesi, bu nedenle de Bankanın ayrılan munzam ka-rşılıklar nedeniyle zarara uğramış olduğunun ispat edilmesi gereklidir. Bu iddia-ları içeren bir Talep Takririnde hangi hesapların veya kredi-lerin bankacılık kurallarına uygun olmadan kullandırıldığının veya verildiğinin veya geriye dönmediğinin veya tahs-il edile-mediğinin tafsilatının, esasa ilişkin olgu niteliğinden dolayı layihada yer alması gerekir.
Bu safhada hukuki prensipleri vurgulamak amacıyla Odgers on Pleadings and Practice 17.th Edition sayfa 86'dan bir alıntı yaparız. İngiltere'nin angın hu-kukçusu Lord Denning'in Shaw v. Shaw (1954) 2QB 429 referanslı kararının 441. sayfa-sında belirtiklerine yer veren mezkur eserde, esasa ilişkin olgu (material facts) konusunda serdedilen hukuki görüş şöyledir:
"It is bad pleading to allege merely that a r-ight or a duty or a liability exists; the facts must be set out which give rise to such right or create such duty or liability. Hence, where the facts stated in the pleading disclose no cause of action, the pleading will be held bad in spite of any allegat-ion to the effect that the act was "unlawful" or "wrongful" or "improper" or "done without any justification therefor or right so to do".
(Sadece bir hakkın veya görevin veya sorumluluğun var olduğunun iddia edilmiş olan layiha kötü bir layihadır. Hakk-ın veya görevin veya sorumluluğun kaynaklandığı olguların belirtilmesi zorunludur. Bundan dolayı, layihadaki olguların bir dava sebebi ortaya koymadığı durumlarda, layihada kanunsuz veya haksız veya herhangi bir gerekçesiz veya yapılmayacak şekilde yapılmı-ş olduğuna dair iddialar içermesine karşın layiha kötü layiha olarak kabul edilir.)
Hukuk sistemimizde bir talep takririnin davalı açısından en önemli tarafı, müdafaasını yapmasına imkan tanıyacak esasa ilişkin olgular hakkında kendisine yeterli izahatın- verilmiş olmasıdır. Böyle bir izahat verilmeden karşı tarafın müdafaasını yapması beklenemez.
Davacılar Talep Takrirlerinde, Davalıların karar ve işlemleri nedeniyle ödemek durumunda kaldıklarını iddia ettik-leri mevduat ödemeleri ve diğer yükümlülükler-ine ilişkin olgu-ları belirtmekle yükümlüydüler. Davacıların karşılıklarla ilgili toplam zararlarını Talep Takririnde belirtmiş olmaları yeterli değildir. Davacılar, Bankanın denetim ve yönetimini devraldıktan sonra, Fon kapsamında bulunan mevduatların mud-ilere ödenmesi nedeniyle oluşan zararın tafsilatını Talep Takririnde vermekle yükümlü olmalarına karşın, Talep Takrirlerinde bu tafsilatı vermemekle layihalarını eksik bıraktılar.
Dolayısıyla huzurumuzdaki istinafa konu 1959/2005 sayılı davada iddia edil-en 6(c) paragrafındaki veya Talep Takririnin bütününde, bu talebi destekleyecek ve Davalılara bu hususta müdafaasını yapmak için yeterli izahat verebilecek esaslı olguların yer almadığı aşikar olup, hesaplarla ilgili zararın nasıl ve neden oluştuğuna dair -olgulara yer verilmeden sadece munzam karşılık ayrılmış olduğu iddiası ile bu talep uyarınca bir sonuca ulaşılamayacağı gibi, Davalılar aleyhine hüküm vermek de mümkün değildir.
Bunun yanında, Alt Mahkemenin kararında belirttiği üzere, bu talepler uyarın-ca Davalılar aleyhinde hüküm verebilmesi için Davacıların, munzam karşılık ayrılan hesaplardan hangi-lerinin teminatsız verildiğini, hangilerinin geriye dönüşü olmadığını veya tahsil edilemediğini layihada belirtmesi ve şahadetle ispat etmesi gerekirdi. Mu-nzam karşılık ayrılan kredilerden hangilerinin tahsili mümkün olmayan kredi niteli-ğinde olduğuna dair bir şahadetin yokluğunda, Alt Mahkemenin bu zararı tespit edip zarar-ziyan ödenmesine hükmetmemesi ve Davalıları bu kredilerden dolayı şahsi sorumlu kılm-amasında ve neticede bu talepleri reddetmesinde herhangi bir hata yoktur.
Benzer bir yaklaşımla, Davacıların 2. ve 4.istinaf sebep-lerine konu bu taleplerini reddeden Alt Mahkemenin istinafa konu bulgusunda hata olmadığından, istinaf sebeplerinin reddi -gerekmektedir ve reddedilir.
Muhterem Alt Mahkeme, Genel Kurul Kararı alınarak sermaye artışına gidilmesine rağmen, hisse tahsisi yapılmadı-ğından bu sermaye artışı ile ilgili işlemlerin geçersiz olduğuna ve iptal edilmesi gerektiğine bulgu yapmamakla v-e bu işlemleri geçerli kabul etmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1 ve 6'nın yasal sınırlar üzerinde ve/veya Banka özkaynağının % 20'sinin üzerinde kredi kullandıklarına bulgu yapmakla hata etti.
Davalıların bu başlıklar altındaki istinaf- gerekçelerinde, Bankada yapılmış olan sermaye artışı işlemlerinin Davalı No.1 ve 6'nın haberi olmaksızın yapıldığı, geçerli tahsis işlemleri için hukuken yapılması gereken işlemlerin yapılmadığı, yapılan işlemlerin ve borçlanmaların yetkisiz yapıldığı, ul-tra vires işlemler olduğu iddia ve ihtilafları bulunmaktadır.
Banka Genel Kurulunun 4.9.1999 tarihli Emare No.31 Kararı ile, Davacı No.2 Bankanın sermayesinin 150,000,000,000 TL'den (150,000 TL) 300,000,000,000 TL'ye (300,000 TL) çıkarılmasına karar veri-ldi. Tarafların bu Genel Kurul Kararının varlığı konusunda ihtilafları bulunmamaktadır.
Davalılar; bu Genel Kurul Kararına itirazları olmamasına rağmen, Genel Kurul Kararına istinaden Yönetim Kurulu Kararı alınmadan hisse tahsisi yapılmasının ve sermaye -artışına gidilmesinin bu işlemleri hukuken geçersiz kıldığını, yapılan bu sermaye artış ve hisse tahsis işlemlerinin ultra vires olduğunu, bu hisse tahsisi ve sermaye artışı için bilgi ve haberleri olmadan Davalı No.1 ve Davalı No.6'ya kredi veril-mesinin -ve Banka ortaklarına kredi verilmek suretiyle hisse tahsisinin ve sermaye artışına gidilmesinin usulsüz ve geçersiz olduğunu ileri sürmektedirler.
Davalı No.1 ve Davalı No.6, Davacı Bankanın Hissedar ve Direktörü oldukları dönemde, Emare No.72 ve Emare- No.73 Hesaplarda görülen 10.11.1999 tarihli 100,000 Sterlin'lik iki borçlanma ile bu meblağların o dönemdeki karşılığı olan 159,000 TL'nin 150,000 TL'sinin Emare No.110 Belgede gösteril-diği üzere sermaye hesabına yatırılması işlemlerinin kendi onay, rıza- ve imzaları ile gerçekleşmediğini ileri sürdüler.
Bu iddia, Davacı Bankanın Şirket Direktör ve Ana Hissedarları tarafından ileri sürüldüğünden ve bu kredilerin verilmesi ve hisse tahsisi, Bankanın bu Davalıların yönetim ve denetiminde olduğu dönemde ya-pılan işlemler olduğundan, ilk nazarda inandırıcı ve makul bir iddia gibi görünmese de, ileri sürülen hukuki geçerlilik iddiaları tahtında bu işlemlerin hukuki boyutunun incelenmesi gerekmektedir.
Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın Davacı Bankadan iddia edi-len tarihte ve iddia edilen meblağda borçlanmalarını gösterecek herhangi bir senet veya ödeme fişi veya hesap açma belgesi Bankanın denetim ve yönetimini devraldıklarında bulunamadığından, Davacıların duruşmada bu kredi anlaşmalarını gösterecek belgeleri M-ahkemeye sunamadıkları sarihtir.
Davacılar Emare No.72, Emare No.73 ve Emare No.110 Hesap Ekstrelerini sunarak, bu kredilerin ait olduğu hesapları Mahkemeye emare yapıp, Bankanın bilgisayar kayıtlarından alınan bu belgeleri Davalı No.1 ve Davalı No.6'n-ın Bankadan borçlandığını ispat etmek için Mahkemeye sunmuşlardır.
39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın "Belgelerin Saklanması" yan başlıklı 31.maddesi, bankacılık işlemleri ile ilgili bel-gelerin veya suretlerinin tutulması kurallarını düzenlemekte ve bu- işlemlerin elektronik ortamda tutulabileceğine de cevaz vermektedir.
Davacıların sunmuş olduğu Emare No.72, Emare No.73 ve keza Emare No.110 Belgeler bilgisayar çıktısı belgelerdir. Bilgi-sayar çıktısı olan bu Emareler, Fasıl 9 Şahadet Yasası'nın 5A ma-ddesi altında Mahkemeye sunulmuştur.
Fasıl 9 Şahadet Yasası'nın 5A maddesi, bilgisayar çıktı-larının hukuk davalarında şahadet olarak kabul edilebileceğini ve bu şahadete verilecek ağırlığın mahkemece saptanacağını öngörmektedir. Yine aynı Yasa maddesini-n 5.fıkrası ise, esasen bu ihtilafa şamil kuralları düzenlemektedir. Bu yasal düzenle-meyi şöyle özetleyebiliriz:
Bilgisayara insan müdahalesi ile veya insan müdahalesi olmadan başka bir yöntemle ikmal edilmişse, bilgilerin bilgisayara ikmal edilmiş edild-iği farz olunur.
Gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetleri sırasında herhangi bir zamanda faaliyetleri ile ilgili tedarik edilmiş bilgiler gerekli yöntemle bilgisayara depo-lanmış veya ikmal edilmişse bilgisayar kayıtlarının bahse konu faaliyetler sırasın-da ikmal edildiği kabul edilir.
Doğrudan insan müdahalesi veya müdahalesiz uygun bir araç ile bilgisayardan alınan bir belge bilgisayardan alınmış kabul edilir.
Banka nezdinde bulunan kişilere ait hesapların bilgisa-yarda elektronik ortamda tutul-muş olması, Bankalar Yasası'nın öngördüğü bir yöntemdir. Buna bağlı olarak belirli bir siste-matik altında depolanan veya ikmal edilen bu bilgilerin bilgi-sayardan alınarak mahkemeye sunulması akabinde Alt Mahkemenin, bunları emare olarak kaydedip bu belge-leri şahadet olarak kabul görmesinde ve meseleyi bu belgeler tahtında incelemesin-de herhangi bir hata yoktur.
Alt Mahkeme bu belgeleri yeterli bulup, emare belgelere istinaden borçlanmanın gerçekleştiği sonucuna vardı.
Fasıl 9 Şahadet Yasası'nın 5B ma-ddesi, bilgisayardan elde edilip aynı Yasanın 5A maddesi uyarınca şahadet olarak kabul edilen belgelere, mahkemenin, değerlendirmesinde vereceği değerin belirlenmesi konusundaki kriterleri düzenlemektedir:
Bilgisayar ve Diğer Araçlardan Alınan Beyanların -Değerlendi-rilmesi
33/20065 B. Bu Yasanın 5A maddesindeki kurallara uygun olarak şahadet olarak kabul edilen bir beyana verilecek değer mahkeme tarafından saptanırken beyanın doğru olup olmadığı hakkında bir sonuca varabilmek için aşağıda belirtilenler d-e dahil tüm olgu, olay ve hususlar göz önünde tutulur:
(A)Beyanı içeren bilgileri veren kişinin, ne oranda bahse konu bilgilerle ilgili bilgisi olduğu, beyanda değinilen olguların ortaya çıkışı veya var olduğu, aynı zaman içerisinde yapılıp yapılmadığı,-(B)Beyanı yapanın, beyanı içeren veya üreten bilgisayara bilgi aktaran veya başka herhangi bir aracın kullanımı ile bilgisayara bilgi ikmal eden kişi veya bu bilgilerle ilgisi ve aktarımda etkisi olan başka kişilerin, gerçekleri gizlemek veya tahrif etm-ek için herhangi bir eylemde bulunup bulunmadığı veya bu yönde teşvik edilip edilmediği.
Mahkemenin, bu Yasa hükmü uyarınca, bu tip belgeleri değerlendirirken, beyanı veren kişinin bu bilgilerle ilgili ne oranda bilgi sahibi olduğunun ve bu bilgilerin ta-hrif veya gizlenmek için bir eyleme tabi tutulup tutulmadığını dikkate alması gerekmektedir.
Alt Mahkeme, Davalıların, bilgisayarda tutulan bu bilgi-lerin Davacılar tarafından tahrif edildiğine yönelik herhangi bir iddialarının olmadığını belirterek, bu -belgeleri güvenilir kabul etti.
Fona devredilmeden önce, No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalıların kontrol ve yönetiminde bulunan Bankanın bilgisayarlarında depolanan veya ikmal edilen bu bilgi ve bilgileri gösteren belgelerin, Bankanın 25.7.2003 tarihin-de Fona devredilmesi ile yönetim ve denetimini devralan Davacı No.1 tarafından değiştirildiği veya tahrif edildiği iddia dahi edilmemiş olduğu dikkate alındığında, bu bilgilerin herhangi bir değiştirme veya tahrif sonucu elde edilmemiş, güvenilir ve itibar- edilebilir belgeler olduğu ortaya çıkmaktadır.
Davalılar, zamanında bu bilgileri bilgisayara işleyen banka eski çalışanlarının Mahkemede dinletilmemesini bir eksiklik olarak göstermektedir. Davacılar ise bu kişilerin Mahkemede dinletilmemesinin ellerind-e olmayan bir gerekçeye bağlı olduğunu ve bu konuda Mahkemeye yeterli izahatı verdik-lerini ileri sürdüler.
Mahkemeye bu Emareler, Davacı No.1 Fon Yetkilisi Tanık No. 5 Elif Bostancıoğlu tarafından sunulmuştur. İlgili Fon Yetkilisi, Bankanın yönetim ve -denetimini devraldıktan sonra, bilgisayardaki bilgilerle Bankanın tüm kredi ve mevduatlarıyla ilgili hak ve sorumluluklarının ifası için görevlendirilmiş yetkili bir kişidir. Bu konudaki Alt Mahkemenin kararı değer-lendirildiğinde, belgeleri emare olarak -sunan yetkili kişinin beyanlarının, Alt Mahkeme tarafından, Şahadet Yasası'nın 5.maddesinin 1.fıkrasındaki hukuki prensipler uyarınca, doğru olup olmadıkları hakkında bir sonuca vardırabilecek bütün durumlar, özellikle beyanın, beyanda değinilen olguların -yer aldığı veya var olduğu özdeş zaman içerisinde yapılıp yapılma-dığı ve beyanı yapanın gerçekleri gizlemek veya tahrif etmek için herhangi bir nedeni bulunup bulunmadığı göz önünde tutu-larak değerlendirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, kamu göre-vlisi statüsünde olup görevi belirtilen faaliyetlerin yürütülmesi olan ve Davalıların tutmuş olduğu ihtilaf konusu işlem ve kayıtları gizlemeyen veya bahse konu işlem ve kayıt-ları tahrif ettiği iddia dahi edilmemiş olmasına istinaden tahrif etmeyen veya b-u saikle hareket etmesi için geçerli bir neden bulunmayan bu Tanığa itibar etmekle Alt Mahkemenin hata yaptığına ikna olmamız için hiçbir bir gerekçe bulunmamakla birlikte, bu Tanığa ve emare yaptığı belgelere itibar ederek sonuca ulaşan Alt Mahkemenin bul-gusu hatalı değildir.
Neticede Davacılar sunulan her üç Emare Belgeye istinat eden şahadetle bu kredi işleminin yapıldığını, verilen kredinin ise sermaye hesabına yatırıldığını ispat edebilmeyi başardılar.
Davalı No.1 ve Davalı No.6, 2109/2005 sayılı dav-ada, bu kredilerin konu edildiğini, o davanın dinlenilerek aleyhle-rindeki taleplerin Mahkeme tarafından ret ve iptal edildiğini ileri sürerek, bu ihtilaf konusunda res judicata oluştuğunu iddia etmişler, dolayısıyla bu kredilerin kendilerinden talep edile-meyeceğini ileri sürmüşlerdir.
Alt Mahkeme bu iddiaları inceleyerek, 2109/2005 sayılı davanın konusunun, 24.2.2000 tarihli bir borç senedi olduğunu, oysa huzurundaki davanın konusunun 1.11.1999 tarihli borç senedi olduğunu belirterek, ileri sürülen bu id-diaları reddetti.
2109/2005 sayılı dava dosyası tümüyle Emare No.152 olarak Mahkeme huzurundadır. Mezkur davada, talep 24.2.2000 tarihli bir borç senedine istinat etmektedir. Halbuki bu davanın konusu olan Emare No.72 ve Emare No.73 borçlanmalar, 10-11-7-134 No.lu Tansu Ercantan ve 10-117-133 No.lu Kansu Ercantan'a ait hesaplardır. Bunların açılış tarihi 1.11.1999 tarihi olup sterlin para cinsinden hesaplardır. Buna rağmen 2109/2005 sayılı davaya konu hesap Türk Lirası para biriminde açılan bir hesaptır.-
2109/2005 sayılı davada verilen ve istinaf edilmediğinden kesinleşen karara bakıldığında, yukarıda konu edilen hesaplar incelendi ve Mahkeme tarafından aşağıda özetlenen neticeye varıldı:
24.2.2000 tarihli hesabın amacı olarak gösterilen Tansu Ercantan-'a ait o davaya konu 10-116-97 No.lu kredi hesabından 262,911,138,493.96 TL kredi verildiği ve verilen bu kredi ile karşılığında 126,308.68 sterlin alınarak, 10-117-134 numaralı hesabın kapatıldığı iddiası ispat edilemediğinden dava reddedildi.
Tamamen a-ynı işlemlerin yapıldığı Kansu Ercantan'a ait 10-117-133 No.lu hesaplarla ilgili ise, Kansu Ercantan'ın aley-hindeki davayı kabul etmesi sonucu 2108/2005 sayılı davada ise hüküm çıkmıştır.
Davalıların bu konudaki iddiaları açısından özetlediğimiz olgular-a göre kesinleşen Mahkeme Kararının yarattığı hukuki sonuç açısından dikkate almamız gereken husus, şudur: Tansu Ercantan, 24.2.2000 tarihinde 10-116-97 No.lu hesaptan kredi almak için senet imzalamadığı, o hesaptan kredi kullanmadığı ve mezkur kredi ile s-ermaye artışında kullanılan hesaba her-hangi bir yatırım yapılmadığıdır. Ancak bu iddialar uyarınca Davalıların dayanmakta olduğu Mahkeme Kararı, yukarıda da tespit ettiğimiz üzere, Banka tarafından Tansu Ercantan'a 10-117-134 No.lu Emare No.72 Hesap ile 1-00,000 Stg. kredi kullan-dırıldığı ve kullandırılan bu kredi ile Davalı No.6'nın ser-maye artışına ve hisse tahsisine katıldığı gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.
Buna ilaveten, bu dava konusu 10-117-134 No.lu hesap ayrı bir kredi işlemi olup, 2109/2005- sayılı davada Mahkemenin verdiği karar ile 10-116-97 No.lu hesaptan kullandırılan kredinin döviz cinsinden alınarak istinafa konu hesabın bakiyesi için yatırıldığı iddiasının ispat edilememesi, Davalının bu hesabından kredi kullandırılarak sermaye artışı -için sermaye hesabına yatırıldığı olgularının mevcudiyetini ortadan kaldırmamaktadır. Bu olgulardan hareketle, 2109/2005 sayılı davada Mahkeme tarafından verilen kararın, 10-117-134 No.lu hesabın Davalı No.6'nın mezkur hesaba konu borç sorum-luluğunu ortad-an kaldırdığı sonucuna varılamaz. Dolayısıyla, 2109/2005 sayılı davaya konu hesabın bu dava konusu olan 10-117-134 No.lu kredi hesabından farklı olduğundan, Mahkemenin 2109/2005 sayılı davada verdiği davanın ispat edilemediğinden reddedildiği kararının net-icesinden hareketle, bu davadaki talebin bertaraf edilemeyeceği sonucuna varılır.
Bunun yanında, 2109/2005 sayılı davada verilen karar, o davadaki talebin niteliği ve ihtilaf konusu açısından değerlendirildiğinde, bu davada ihtilaflı sermaye artışına konu- hesaptaki işlemi bertaraf edebilecek aynı nitelikli veya aynı hesaba da konu talepler olmadığından, res judicata oluşturabilmesi de söz konusu değildir. Dolayısıyla Alt Mahkemenin res judicata iddialarını reddeden bulgusunda da hata yoktur.
Taraflar-ca tartışma konusu yapılmış bir diğer husus, kredi verilmesi suretiyle sermaye artışına gidilip gidilemeyeceği-dir. KKTC Bankalar Yasası hükümlerinde, bir bankanın kendi yönetici veya ortak veya hissedarlarına kredi verilmek sure-tiyle, bankanın sermaye ar-tışına gidilemeyeceğine ilişkin veya sermaye artışına katılmasını men eden açık bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
39/2001 sayılı KKTC Bankalar Yasası'nın 3.maddesinin 3.fıkrası uyarınca mezkur Yasa uyarınca düzenlenmemiş olan hallerde, bankalarla ilg-ili ve halen yürürlükte olan diğer mevzuat kuralları uygulanır hükmü mevcuttur. Buna istinaden bu husustaki iddiaların, yürürlükteki sair mevzuat tahtında incelenmesi gerekir.
Şirketler Yasası'nın 53.maddesinin (1) fıkrası, şirket paylarının veya hissel-erinin şirketten borçlanılarak satın alınmasının veya tahsis edilmesinin yasak olduğunu düzenle-mekle birlikte, aynı Yasa maddesinin (1) fıkrasının (a) bendi bu kurala istisna getirmektedir. Mezkur istisna, "borç para verme, şirketin olağan faaliyetinin bi-r bölümünü oluşturduğu hallerde, şirketin olağan faaliyetlerinin yürütülmesi sıra-sında ve münasebetiyle borç para vermesi" olduğundan, şirket-ten alınan borç ile hisse tahsisine gidilmesine olanak tanı-maktadır.
Bu hukuki düzenlemeler ışığında, Davalı -No.1 ve 6'nın Fasıl 113 altında kurulmuş şirket statüsündeki Davacı Bankadan borçlandırılarak sermaye tahsis ve artışına gidilmesine hukuken herhangi bir engel bulunmamaktaydı.
Hal böyle olmakla birlikte, Davacı No.2 Şirketler Yasası altında kurulmuş b-ir limited şirket niteliğinde tüzel bir kişilik olsa da, faaliyet amacı nedeniyle bankacılık mevzuatına tabidir.
Bu ihtilafın oluştuğu dönemde yürürlükte olan 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nda, banka hissedarlarına bankadan kullandırılacak kredilerin li-mitleri belirlenmiştir. Banka hissedarlarına verilecek kredilerin limitlerini belirleyen Bankalar Yasası'nın 24.maddesi aynen şöyledir:
Banka Ortakla-rına ve Mensup-larına Kredi Verilmesi24.(1) Bu Yasanın 23'üncü maddesi kuralları saklı kalmak kaydıyl-a, bir bankanın sermayesinin %10 (Yüzde On) ve daha fazlasına sahip ortaklarına ve bunlarla dolaylı kredi kapsamına giren gerçek veya tüzel kişilere vereceği kredilerin toplamı, banka özkaynaklarının %20 (Yüzde Yirmi)'sini aşamaz. (2) Banka mensupl-arına teminatsız olarak verilecek krediler, bir yıllık ücretlerinin toplamını aşamaz.
Alt Mahkeme, kararının 55. ve 56. sayfalarında, Tanık Pelin Yaylalı'nın şahadetine istinaden, yapılan 200,000 Stg. borçlanmanın 31.12.2001 tarihli döviz kuru karşılığ-ının 634,936 TL olduğundan, bu borçlanma ile banka hissedarlarına özkaynağın % 20'sinden fazla kredi kullandırıldığına bulgu yapmıştır.
Davacı Bankanın Davalı No.1 ve 6'ya vermiş olduğu kredi sterlin cinsindendir ve kredinin verildiği tarih olan 10.11.199-9 tarihli TL karşılığı dikkate alınması gerekir. Davalı No. 1 ve 6'ya verilen kredinin o günkü TL karşılığı olan 159,000 TL her halükarda o günkü özkaynak olan sermaye bedeli 150,000 TL'nin % 20'sinden fazla olduğundan mezkur kredilerin verilmesi ile Yasan-ın ilgili kuralı ihlal edilmiştir.
Bunun yanında, Alt Mahkemenin belirlediği gibi, 31.12.2001 tarihli bakiye de özkaynağın %20'sini aştığından, Yasanın 24.maddesinin ihlal edildiği görülmektedir.
Bu nedenle, Alt Mahkemenin verilen kredi ile Bankalar Y-asası'nın 24.maddesindeki kuralın ihlal edildiği bulgusunda hata yoktur.
Davalılar sermaye artışının hukuka uygun yapılmadığından geçersiz olduğunu ileri sürmüşler ve bu işlemlerin iptalini talep etmişlerdir. Davalılar bu sermaye artışı ve hisse tahsi-s-inin Davalı No.1 ve Davalı No.6'nin bilgi ve onayı olmaksızın kendilerinden habersiz olarak yapıldığını ileri sürmektedir-ler.
Bu noktada, sermaye artışı ve hisse tahsisi işlemlerinin hukuken geçerliliğinin Şirket Ana Sözleşmesi ve Tüzüğü ve Şirketler Ya-sası kuralları açısından incelenmesi gerekir.
Davacı No.2 Bankanın Emare No.103 Ana Sözleşme ve Tüzüğü'nde, sermaye değişikliğinin Şirket Genel Kurul Kararı ile yapılacağı düzenlenmekte, Şirket Tüzüğü'nün 2.maddesinde ise, sermaye artışı hususunda, Gene-l Kurulun Yönetim Kurulunu yetkilendireceği belirtilmektedir.
İhtilaf konusu sermaye artışı, 4.9.1999 tarihli Emare No.26 Genel Kurul Kararına istinat etmektedir. Davacı No.2 Banka Genel Kurulu Kararı ile ilgili tarihte 150,000 TL olan sermayesini, 300,0-00 TL'ye çıkarmaya karar vermiş olup bu sermaye artışı ile ilgili Genel Kurul Kararı bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Davalılar, Davacı Bankanın Şirket Ana Sözleşme ve Tüzüğü'ne göre geçerli bir tahsis olabilmesi için, hisse tah-sisi işleminin Banka- Yönetim Kurulu tarafından icra edilmesi gerektiği iddiasındadır. Davalılar ayrıca, Davacı Banka ile Davalı No.1 ve Davalı No.6 arasında herhangi bir tahsis anlaş-ması veya icap (offer) - kabul (acceptance) ilişkisi tesis edilmeden bu kişilerle hisse tahsi-sine gidildiğinden dolayı, işlemin geçersiz olduğunu ileri sürdüler.
Yargıtayın hisse tahsisi ile ilgili vermiş olduğu son iki kararda, nakden ödenen sermayede, hisse tahsisi işleminin, bir tahsis anlaşması ve icap ve kabul işlemi ile gerçekleştiril-mes-i gerektiği vurgulanmıştır. Bu iki karardan D.48/2017 Yargıtay/Hukuk No: 5/2014 sayılı kararda "Tahsis sözleşmesi için temel husus, teklifin yapılması ve bu teklifin kabul edilmesidir." prensibi belirtilirken, D. 44/2016 Yargıtay/Hukuk No: 48/2013 sayıl-ı kararda ise "Hisse tahsisinde esas olan sermaye artışına katılıma davet ve katılma davetinin kabulüdür." görüşü ifade edilmiştir.
Buna göre 4.9.1999 tarihli Emare No.31 Genel Kurul Kararına dayanılarak yapılan ihtilaf konusu sermaye artışı sermayeye n-akit olarak yeni bir sermaye eklenmesi ile artış olduğundan, tahsis anlaşması ve icap ve kabul prosedürünün takip edilmesi gerekirdi.
Yargıtay/Hukuk No: 48/2013 D. 44/2016 Yüksel Oktay ile Offsetsan Ltd. ve Mehmet Candemir kararında ise Yargıtay, "Başvur-anın adına hisselerin kaydı dahi, böyle bir kabul olmadıkça, tahsis sözleşmesinin yapılmış olduğunu göstermez." görüşünü ifade etmiştir.
Meselemizde, Davacı Bankanın kendi uhdesindeki kayıtla-rında ve Davacı Bankanın Şirketler Mukayyitliğindeki kayıtları-nda, sermaye artışında tahsis anlaşması yapıldığını gösteren herhangi bir belge veya karar bulunamadığından Davacılarca Mahkemeye sunulamadı.
Yukarıda da bahis konusu yapmış olduğumuz üzere, Davacı No.2 Banka, Davacı No.1 tarafından No.1'den 7'ye kadar sı-ralanan Davalıların kontrolünden devralınmış, daha önce onların yönetim ve denetiminde bulunan bir bankaydı. Fon, Bankanın yönetim ve denetimini devralmazdan önceki tüm işlem ve kayıtlar mezkur Davalıların uhdesinde bulunmakta, onların yetki ve insiyatifi-nde yapılmakta ve belge ve kayıtlar onlar tarafından tutulmaktaydı.
Alt Mahkeme, Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın, Davacının Emare No.131 Banka Bilançolarında yer alan sermaye artışı ve hisse tahsislerini Emare No.31 ve Emare No.32 Kararların altına imza a-tmak suretiyle ve bu sermaye artışını Yönetim Kurulu toplantılarında görerek ve bilerek onayladığını ve bu nedenle hisse tahsisinin geçerli olduğunu kabul ederek, bu iddiaları reddetti.
Alt Mahkemenin sunulan şahadet ışığında hisse tahsisi ile ilgili ge-lişen olayları huzurundaki hukuki iddialar süzgecin-den geçirerek bu sonuca vardığı aşikardır.
Bu hukuki duruma göre, Davalı No.1 ve Davalı No.6 ile Davacı No.2 Banka arasında hisse tahsis anlaşması olduğuna karar verilebilmesi için mevcut olgularla tar-aflar arasında bir anlaşma bulunduğunun ortaya konması gerekir.
Meselemizdeki ihtilaf konusu ile alakalı mevcut olguları şöyle özetleyebiliriz:
Davalı No.1 ve Davalı No.6, Davacı No.2 Bankanın yönetim ve denetimini elinde bulunduran Hissedar ve Yöneti-m Kurulu Üyesiden kişilerdir. Bu kişilerin de yer aldığı Genel Kurulda sermaye artışı kararı alınmıştır. Kendilerinin yönetim ve denetiminde bulunduğu Bankadan kendilerine kredi verilmiş, ilgili kişiler bu kredileri sermaye artışında kullanmış ve bu kredil-er sermaye hesabına yatırılmıştır. Nakdi sermaye artışı bu yöntemle tamamlanmıştır. Sermaye artışı ve hisse tahsisini içeren bilançolar Genel Kurul tarafından Banka Yönetimi tarafından hazırlanmasını müteakip yetkili organlar tarafından onaylanmıştır.
B-u esasa istinaden ortaya çıkan sonuç, Davalı No.1 ve Davalı No.6, Davacı No.2 Bankanın bilançolarının hazırlan-masını sağlayan ve bu görevi yürüten Yönetim Kurulu Üyeleri olarak, gerek Yönetim Kurulu toplantılarında kabul gören bilançolardan gerekse vergi -ile ilgili sunulan hesaplarda yer alan bu işlemlerden haberdar oldukları, bilgi ve onay verdik-leridir. Yukarıda özetlediğimiz tüm olgular tezekkür edildi-ğinde, Şirketin en büyük Hissedar ve Direktörleri olan Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın kendi yönetimle-rinde olan Banka Yönetim Kurulu tarafından bu tahsis işleminin gerçekleştiril-diği ve taraflar arasında hisse tahsis anlaşmasının tesis edildiği ortaya çıkmaktadır.
39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 3.maddesinin (1) bendi uyarınca, Kuzey Kıbrıs Türk Cumh-uriyeti'nde kurulmuş ve kuru-lacak bankalar ile yabancı ülkelerde kurulmuş olup da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde şube açarak faaliyete geçecek olan bankalar bu Yasa kurallarına tabidir. Aynı Yasanın 30.madde-sine göre ise, bankalar, hesap ve işlemlerin-i gerçeğe uygun olarak düzenlemekle ve bilançolarda göstermekle yükümlüdür. Borçlanmalar, sermaye artışı ve hisse tahsisi işlemleri de bu kapsama girdiğinden, bu yükümlülüğün ifası için, gerçeğe uygun olarak bilançolarda gösterilmesi gerekir.
39/2001 s-ayılı Bankalar Yasası'nın yukarıda yer verdiğimiz amir hükümleri uyarınca, Davalıların kayıt altına aldıkları hisse tahsis ve sermaye işlemlerinin emare hesap ekstreleri tahtında gerçeğe uygunluk hususunda teyit edildiği de dikkate alındığında, bu işlemler-i kayıt altına alan veya alınmasını sağlamakla yükümlü kişilerin, banka hesap ve bilançolarında gösterilen bu işlemlerin gerçeğe aykırı olduğu hususundaki iddialarının bir değer bulması mümkün değildir.
Bu esastan hareketle, yapılan işlemlerde icap ve k-abulün olduğu, buna bağlı tahsis anlaşmasının yapıldığı, Yönetim Kurulu tarafından onaylanan bilançoların varlığından sonra Bankanın Fona devredilmesi itibarıyla hisse tahsisi ile ilgili herhangi bir yazılı belge bulunamamasının, bu işlemlerin geçerliliğin-e bir men yaratmadığı, bu nedenle hisse tahsis ve sermaye artışı işlemlerinde hukuken herhangi bir geçersizlik bulunmadığı sonucuna varırız. Buna bağlı olarak bu işlemler Yönetim Kurulu tarafından onaylanıp, Banka tarafından yetkili kişiler tarafından usul-en geçerli bir şekilde icra edildiğin-den ve bilançolara işlendiğinden, ortada, işlemlerin ultra vires sonucunu doğuracak, yetkisizlikle yapıldığı ileri sürülemez. Belirtilenler ışığında Davalıların bu istinaf sebebinin reddine karar verilir.
5.Muhtere-m Alt Mahkeme, sermayenin 966,293.14 TL'ye çıkartılması nedeniyle Bankanın zarar-ziyana uğradığına dair Talep Takririnde bir iddiaya yer verilmediğinden, Davacıların bu taleplerini reddetmekle hata etti.
Davacılar tarafından bu istinaf gerekçesi altında- ileri sürülen, Gazimağusa Binasının 321,868,972 TL'ye Bankaya satıl-masından sonra, kıymetlerin yeniden değerlendirme yoluyla bilançolara yansıtılması hususundaki vergi mevzuatının kulla-nılarak, bu oluşan sermayenin bilançolara 966,293.14 TL yansıtılmak -suretiyle Davacı No.2 Bankanın zarara uğratıldığı iddiasını inceleyen Alt Mahkemenin, Davacıların zarara uğra-tılmadığına ve Davalıların ise menfaat sağlamadığına bulgu yapmasının ve bu talepleri reddetmiş olmasının hatalı oldu-ğudur.
Yukarıda yer verdiğ-imiz olgulardan, Davacı No.2 Bankanın, Gazimağusa Şubesi olarak kullanılmak üzere Davalı No.11'nin mülkiyetinde bulunan Gazimağusa'daki iş yerini 321,868,972 TL'ye satın alınması yönünde bir işlem yapıldığı, bu işlemle ilgili Davalı No.8 ve Davalı No.11'in- hesaplarında para transferleri yapıldığı, bu gayrimenkul alım - satım işlemleri-nin yapılması hususunda Davacı Bankanın bir kararının mevcut olmamasına rağmen bu gayrimenkulün değerinin Davacı No.2 Bankanın bilançolarında sabit kıymetler kaleminde gösteri-ldiği ve bilançonun 15.7.2000 tarihli Genel Kurulda görüşülüp onay-landığı görülmektedir.
Mahkeme bu olguları tespit etmekle birlikte, bunun zararı perdeleme veya menfaat elde etme olduğu sonucuna varılamaya-cağı beyanı ile Davacıların bu taleplerini red-detti.
Olgulardan açıklıkla görülebileceği gibi, 31.12.1999 tarihinde bilanço açısından zararda olan Davacı No.2 Banka, Gazimağusa Binasının sabit kıymetlerde gösterilmesi ile bilançoda artıya geçmiş ve yeniden değerlendirme ile binanın değeri sonraki -yılda da Bankanın bilançosuna sabit kıymet olarak aktiflerine yansıtmıştır. Gazimağusa Binasının satın alımı konusunda Banka Yönetiminin bir kararı bulunmamasına rağmen, sabit kıymetlere bu bina değeri eklenerek, binanın sabit kıymeti Bankanın yıl sonu bil-ançosunda gösterildi. Bu olgular Davacı No.2 Bankanın bilançosunun, Gazimağusa Binasının satın alınmasıyla ilgili bir karar alınmadan ve bu taşınmaz Banka adına devredilmeden veya kaydedilmeden, sabit kıymetlerde gösterilerek bilançonun iyileştirilmesi ve -buna bağlı para transfer ve faiz tahakkuk işlemleriyle zararının perdelendiğini ve Bankanın mali durumu ile ilgili bilançoları doğruyu göstermediğini ortaya koymaktadır.
39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 29. ve 30.maddelerin-deki düzenlemeler, bilançol-arın hangi muhasebe esaslarına göre tutulacağını kurala bağlamakta ve bilhassa 30.maddenin amir hükmüne göre, işlemlerin kayıt dışı bırakılamayacağı, gerçek mahiyete uygun düşmeyen bir şekilde muhasebeleştirilemeyeceği ve hesap uygunluğunu sağlamadan bilan-çoların kapatılamayacağı kurallarını düzenlemektedir.
Emare No.131 Bilanço hazırlandığı ve Genel Kurulda oylanıp onaylandığı dönemde, Banka Yönetiminde olan kişiler mezkur Yasanın 29. ve 30.maddesine aykırı davranarak Gazimağusa Binasının satın alımı iş-lemlerini kayıt dışı bırakmış, her-hangi bir satış sözleşmesi veya Yönetim Kurulu kararı olmak-sızın bu binanın değerinin bilançoya yansıtılarak gerçek mahiyete uygun bir şekilde muhasebeleştirme yapılmamasını ve hesap uygunluğu sağlanmadan bilançoların ka-patılmasını sağla-mışlardır.
Banka yöneticilerinin, gerek basiret ve ticari mantığa uygun olmadan gerekse Davalı No. 11 ile yöneticiler arasında direktör ve hissedarlık bağı bulunduğu cihetle, menfaat elde etme ilişkisi bulunan bu işleme onay vermekle, -haklarında şahsi sorumluluk kapsamında bir talebin yapılmasını haklı çıkarmışlardır.
Davacılar, bu işlemle bilançoda zarar perdelenmemiş olsa idi, Bankanın yönetimine daha önceleri veya işlemin yapıldığı tarihlerde el konabileceği ve zararın bu denli ar-tmamış olacağı iddiasını ileri sürdüler. Bu iddiaya rağmen, Davacı-lar, bu zararın perdelenmesi işlemi nedeniyle veya bu işlemden sonra, sonraki yıllarda Bankanın faaliyet zararının spesifik bir rakamla arttığına dair bir şahadet Mahkeme huzuruna sunmadıla-r.
Bu neticeden hareketle, bu zararı ispat edemeyen Davacıların Gazimağusa Şube Binasının bilançoya etkisi nedeniyle talep ettiği zararı almaya hakkı bulunmamakta olup, bu talepleri reddeden Alt Mahkeme, kararında hata yapmış değildir.
Dolayısıyla bu- istinaf sebebinin reddine emir verilir.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalıların Davacı Bankadaki hesaplarına düşük faiz uygulatılarak Bankanın zarara uğratıldığına bulgu yapmamakla hata etti.
Davacılar, No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalı Banka Yöneticile-rinin karar ve işlemleri ile Davacı Bankanın Yöneticilerinin Hissedar ve/veya Direktör olduğu Davalı No.11 ve 12 Şirketlere kullandırdıkları kredilerde düşük faiz uygulatılması nedeniyle Bankanın zarara uğratıldığı iddiasını ileri sürdüler.
Alt Mahkeme, -tarafların sunduğu şahadeti tezekkür etti ve Davacıların sunduğu şahadete itibar ederek, Davalıların Davalı No.11'e kullandırdığı krediyi 3 ayda bir kapitalize yerine, yılda 1 kapitalize edilmek üzere yıllık %70 oranında faiz uygulandığına bulgu yaptı.
-Alt Mahkeme, Davalı No. 12'ye ait Emare No.24 Hesaba yılda 1 kez faiz uygulamakla da Davacı Bankanın 370 US Dolar karşılığı 525.26 TL zarar-ziyana uğratıldığına bulgu yaptı.
Bununla birlikte Alt Mahkeme, Davalı No.12 aleyhine 2544/2005 sayılı davanın a-çılarak hüküm verildiğinden, kullandığı kredi hesabıyla ilgili res judicata oluştuğu iddiasını kabul ederek, bu husustaki düşük faiz taleplerini reddetti.
Sonuç olarak Alt Mahkeme, Bankalar Yasası ve bağlı mevzuatta düşük faiz uygulamasının gayriyasal o-lduğuna yönelik bir düzenleme mevcut olmadığından, Bankanın zarara uğratıldığı sonucuna varılamayacağına ve bu iddiaların ispatlanamadığına bulgu yapıp talepleri reddetti.
Alt Mahkemenin kararında da yer verdiği olgulara göre, Emare No.27 olarak sunulan- Yönetim Kurulu Kararı ışığında, Davalı No.11 Şirkete Davacı Bankada açılan 10-300-053 numaralı hesaba ilişkin 31.12.1999 ile 25.7.2003 tarihlerini kapsayan Emare No.132 Ekstrede görüleceği üzere, yılda bir kez %70 faiz uygulanmıştır. O dönemde Davacı Bank-anın, nezdindeki kredilere uyguladığı faiz 3 ayda bir kapitalize olmasına rağmen, bu hesaba böyle bir faiz uygulanmamıştır.
Aynı şekilde, Davalı No.12 Şirkete ait Emare No.124,
10-117-198 numaralı hesaba da 31.12.2002 - 25.7.2003 döneminde 3 ayda bir f-aiz hesaplanması gerekirken yılda bir kez, yıl sonu faiz hesaplanmıştır.
Alt Mahkemeye sunulan şahadete göre, Davacı Banka 10-300-053 numaralı hesaptaki düşük faiz uygulaması nedeniyle uğradığı faiz kaybı 186,388.95 TL, 10-117-198 No.lu hesapta uğradığı- faiz kaybı ise 370 Dolar karşılığı 525.26 TL'dir.
Alt Mahkemenin kararında ifade ettiği gibi, bankaların en önemli gelir kaynağı faizdir. Davacı Bankanın düşük faizle kredi vermesi durumunda, Bankanın kar marjının düşürüleceği, en büyük gelir kaynağı -olan faiz gelirinden kayıp yaşamasına sebep olunacağı bilinen bir gerçektir.
Bankacılıkta bankaların uygulayacakları faizlerle ilgili çeşitli sistemler bulunmaktadır. Ülkemizdeki bankacılık siste-mine göre, bankalar faiz oranlarını tespit edilmiş olan s-ınır-lar içerisinde belirlemekte serbesttir.
Bu nedenle, bankalar, müşterileri arasında hesaplara farklı oranlarda faiz uygulama yetkisine sahiptir. Bankalar müşteri liyakatı, kredi hacmi, mevduat ve teminat miktarı, kredinin ödeme şekli, dönemsel piyas-a veya bankanın durumu gibi haklılık sağlayan (justified) faktörlerle faiz oranlarını belirleyebilir veya müşterilere göre faiz oranlarını değiş-tirebilir. Bankaların faizlerini müşterilerin liyakatı, kredi veya mevduat hacmi veya teminat miktarları gibi ç-eşitli faktörlerle farklı oranlarda, farklı şartlarda veya daha rekabetçi faiz uygulaması gibi haklı ve bankanın menfaatlerini koruyan basiretli yönetim kararları ile belirlemesi nedeniyle, bankanın faiz kaybına veya zarara uğratılacağı sonucuna varılması -söz konusu değildir. Her hesap her müşteri farklı-dır. Haklı gerekçeyle bankanın haklarının korunması halle-rinde, düşük faiz uygulaması bankayı zarara uğratmaz. Banka da bir ticari işletmedir ve basiretli bir yönetimle belirlenen faiz oranı nedeniyle "ban-kanın elde edeceği kardan daha yüksek faiz uygulansaydı daha da kar elde edilebilirdi" düşüncesi ile zarara uğratıldığı sonucuna gidilemez. Burada önemli olan, ortaklarla hissedarlık ilişkisi bulunan Davalı No.11 ve 12 Şirketlere bu krediler verilirken kre-dilerin ticari mantıkla ve basiretli bir yönetici kararı uyarınca verilip verilmedi-ğinin veya kredi verilmesinde Bankanın hak ve çıkarları korunmadan, salt ilgili Şirketlere menfaat sağlama amacının güdülüp güdülmediğinin belirlenmesidir.
Davacıların s-unulan şahadetle, bu hesaplara Bankadaki diğer müşterilerden farklı olarak, yılda bir olmak üzere daha düşük faiz uygulandığını ortaya koydukları görülmektedir.
Bu krediler, Davalı No. 1 ve 6 Yöneticiler tarafından, onların yönetimde olduğu dönemde Ba-nka tarafından verilmiştir. Davalı No.1 ve 6 kendi Şirketlerine diğer hesaplarla aynı faiz oranında faiz uygulamamasının veya diğer hesaplardan daha rekabetçi ve düşük faiz uygulamasının haklı ve makul bir gerekçeye dayandığını ihtimaller dengesi prensiple-ri ışığında ispat etmesi gereken taraftır.
Ne var ki, istinaf konusu kredilerin verildiği hesaplarla ilgili alınan kararların haklı bir gerekçeye dayandığını gös-terecek herhangi bir işaret veya delil bulunmamaktadır. Davalı No. 11 ve 12'nin Grup Şirket-i olma dışında kredilerine uygula-nan düşük faizi haklı kılacak bir durum yoktur. Neticede, Bankanın o dönemde başka hesaplara da benzer rekabetçi faiz oranları uyguladığına yönelik bir şahadet sunulmamış veya haklı bir gerekçe olduğu ispat edilememiştir. -
İlgili kredilerde Grup Şirketlerine, sırf grup şirketi olmaları münasebetiyle düşük faiz uygulandığı görülmekte olup Davalı No. 1 ve 6, bunun aksine bir gerekçeyi Mahkemeye göstermiş değildir. Buna ilaveten, Davalıların ilgili dönemde başka bankalardan -daha düşük faiz alabilecekleri yönündeki iddiaları somut bir şahadete dayanmamaktadır. Dolayısıyla, ortada Davacı Bankanın finansal kaynaklarının düşük faizle Grup Şirketlerine kullandırılması dışında başka bir gerçek bulunmamaktadır.
Bu kredilerin kull-andırılması nedeniyle uygulanan düşük faize istinaden Davalı No. 11 ve 12 menfaat elde etmiş, bu Grup Şirketleri Yöneticileri de bu Şirketler vasıtasıyla ve dolaylı olarak menfaat sağlamışlardır.
Hal böyle olmakla birlikte, Alt Mahkemenin, düşük faiz uy-gulanan hesaplarla ilgili olarak, Davalı No. 12 aleyhine dosyalanan 2544/2005 sayılı davada ısdar ettiği hüküm Davalı No. 12 açısından, hukuki sorumluluk boyutunda res judicata oluşturduğu bulgusu doğrudur.
Ancak Davalı No. 1 ve 6 bakımından konu irdele-ndiğinde, ortaya çıkan husus, Hissedar ve Direktör oldukları Şirketlerin menfaat elde ettiği gerçeğinden hareketle, oluşan bu faiz kaybının veya zararın tazmin edilmesi yönünde Davalı No.1 ve 6'nın şahsi sorumluluk üstlenmelerinin önünde herhangi bir engel- söz konusu olmadığıdır.
Aynı şekilde, Davalı No. 1 ve 6 ile hesabına düşük faiz uygulanan Davalı No. 11 de düşük faiz uygulaması nedeniyle Bankanın kaybı olan 186,388.95 TL'den sorumlu kılınması gerekir.
Daha önce de belirttiğimiz üzere, 39.madde ka-psamında olan Davalıların aleyhine bir hüküm verilebilmesi için Bankanın zarara uğratılması, diğer tarafın ise bu işlem veya karardan menfaat elde etmesi yeterlidir. Dolayısıyla, bankacılık mevzuatında düşük faizi men eden bir düzenleme bulunmaması Davalıl-arın karar ve işlemleri ile menfaat elde etmelerine dayanan zarar için karşı tarafın talepte bulunmasına bir engel oluşturmamaktadır.
Bu sonuçtan hareketle, Emare No.27 Karara Bankanın Yöneticileri sıfatıyla imza atan Yönetim Kurulu Üyeleri Davalı No.1,- 2 ve 6 ile bu işlemden menfaat elde eden Davalı No.11'in bu faiz kaybından müştereken ve münferiden şahsi sorumluluk kapsamında sorumlu tutulmaları gerekir. Dolayısıyla, belir-tilenler ışığında Alt Mahkemenin istinaf konusu bulgusu hatalı olup, düşük faiz- talepleri hususunda talep edildiği şekilde, 186,388.95 TL için Davalı No.1, 2, 6 ve 11 aleyhlerinde, 525.26 TL için ise Davalı No.1, 2 ve 6 aleyhlerinde emir ve hüküm verilmesi gerektiği sonucuna varırız.
-
-Muhterem Alt Mahkeme, No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalıların Davacı Bankadan Özbilenler Engineering Ltd.e kullandırdıkları kredi nedeniyle Bankanın zarara uğratıldığına bulgu yapmamakla hata etti.
Davacılar, Davacı No.2 Banka tarafından Özbilenler Eng-ineering Ltd.e kullandırılan 149,355.54 USD akreditif kredi bedelinin kullandırılması sonucu bu kredinin geriye dönüşü olmadığı cihetle, Bankanın zarara uğratıldığını iddia ederek, hiçbir teminat alınmadan ödenmek durumunda kalınan bu meblağın halen şüphel-i ve teminatsız alacak olarak durduğunu ileri sürdüler ve bu miktarı zarar olarak No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalılardan talep ettiler.
Alt Mahkeme, konuyu incelemiş, açılan akreditif bedelinin alacaklıya ödenmeden, emtiaların Özbilenler Engineering -Ltd.e ödenmemesi gerektiğine bulgu yapmasına karşın, bu emtiaların tesliminin Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından yapılmış olmadı-ğından, bu kişilerin şahsi sorumlulukları olamayacağını ifade ederek, No.1'den 7'ye kadar sıralanan Davalılar aleyhindeki bu ta-lepleri reddetmiştir.
Konu ile ilgili olguları özetlersek, ilgili Şirket bir akreditif açılması için Davacı No.2 Bankaya başvuruda bulundu. Banka Yönetim Kurulu da 14.2.2001 tarihinde, bu Şirkete 143,650 USD'lık bir akreditif açılmasına karar verdi. Bank-a Yönetim Kurulu, açılacak akreditifle ilgili mezkur Şirketten herhangi bir teminat alınmasına karar vermiş veya şart koşmuş değildir. Bu akreditif, Özbilenler Engineering Ltd.in, akreditif açılmasına dair alınan Yönetim Kurulu Kararı tarihinde Bankada mev-cut olan 10-321-0000000120 numaralı ABD Doları hesabından açılmış ve ödenmiştir.
Davacı No.2 Banka, akreditifin lehdarı (beneficiary) Electra Ltd.e 143.650 USD meblağlı bir gayrı kabili rücu akre-ditif (irrevocable letter of credit)açtı. Açılan bu akredi-tife göre, lehdar şirketin akreditifte belirtilen emtiaları Özbilenler Engineering Ltd.e göndermesi üzerine Electra Ltd.in akreditif hukuku açısından kendisine akreditifin ödenme hakkı doğmuştur. Bankanın akreditife mukabil yapacağı ödeme, Özbilenler Engin-eering Ltd.in akreditif bedelini Bankaya önceden ödeme yapması koşuluna bağlanmadığından, akreditifin talep ve ödeme hakkı doğduğu safhada banka müşterisi, Bankaya akreditif bedelini ödememiş olsa bile Banka akreditif bedelini lehdara ödemekle yükümlüydü. -Banka akreditife konu ticari alış verişin (underlying contract) tarafı olmadığından, Bankanın ödeme mükellefiyetinin emtiaların teslimini denetleme görevine bağlanması hukuken mümkün değildir. Akreditif hukukunda bankanın mükellefiyeti, akreditife uygun ko-şulları haiz belgelerin sunulması ile doğar. Bu nedenledir ki, uygulamada bu yönteme "vesaik mukabili satış" adı konmuştur. Dolayısıyla, Davalıların veya Bankada görev yapan görevlilerin bu akreditifteki görevi, akreditif şartlarına uygun belgelerin sunulm-ası üzerine ödeme yapma olduğundan, akreditif bedeli ile ilgili Bankanın kendi müşterisinden ödeme almadan emtiaların teslim edilmesini bir hata olarak kabul eden Alt Mahkemenin bulgusu, akreditif hukuku açısından doğru bir bulgu değildir. Bankanın akredit-if koşullarına uygun bir talebi, akreditifi açtırandan Bankaya ödeme yapılmamış olsa dahi akreditif lehdarını karşılamakla yükümlü olduğundan, akreditifin ödenmesi açısından Davalıların kusurları olduğu sonucuna varılamaz.
Ancak bu meselede açılan akredi-tifin kredi olarak tahsil edilemeyerek Bankaya geri dönmemesi tartışma konusudur. Emare No.71'den görüleceği üzere, bu akreditif bedeli Bankaya Özbilenler Engineering Ltd. tarafından ödenmemesi nedeniyle, Banka lehdar şirkete ödeme yapmadığından, aleyhine -açılan bir davaya muhatap olmuş, bu dava neticesinde Banka hukuken akreditif bedelini ödemek zorunda olduğundan, hüküm vererek bu meblağı ödemiştir. Emare No.71 Ekstrede yapılan bu ödemeler, Özbilenler Engineering Ltd. ekstresinden de görülmektedir.
Açıl-an bu akreditif, açıldığı hesaptaki en yüksek hacimli işlem olup bu işlemle Davacı Bankanın Yöneticileri, bu hesaptan yüksek miktarlı bir kredi verilmesini sağladılar.
Yukarıda özetlediğimiz hukuki duruma göre, Bankanın açtığı akreditifte lehdarın emtial-arı teslim etmesi ile birlikte ödeme yükümlülüğü doğacaktı. Bu nedenle, Bankanın ödemek durumunda olacağı bu akreditif kredi bedelini, hesap sahi-binden tahsil edebilmesini sağlayacak yeterli teminatları alması gerekirdi. Bu nedenle, Banka Yöneticileri bu -krediyi verirken yeterli teminatların alınmasını sağlama görevleri vardı. Buna rağmen akreditifin, mevcut yüksek miktarlı bu kredinin tahsiline teminat olabilecek veya karşılık sağlayacak bir teminatla verilmediği, Emare Yönetim Kurulu Kararından görülmek-tedir. Dolayısıyla bu işlem, bankacılık usul ve teammüllerine uygun basiretli bir yönetimin yapacağı bir işlem olarak kabul edilemez.
Bu davada huzurumuzdaki olgulara göre, bu işlemlere konu kararın alındığı Yönetim Kurulu toplantısı yapılırken, Davalı N-o.1, 2 ve 6 toplantıda yer almaktaydı. Bu akreditif kredisi, bankacılık uygulamaları, teamül ve mevzuatına aykırı olarak ve yeterli veya herhangi bir teminat alınmadan açılan akreditif, vadesi geldiğinde ödenmek zorunda kalındığından ve bu akreditif bedeli-nin geri ödenmesini veya tahsilini mümkün kılacak yeterli önlem alınmadığından veya bu kredinin tahsil edilememesi nedeniyle oluşan zarardan Davalı No.1, 2 ve 6 şahsen sorumludurlar.
Tüm bu belirtilen nedenlere istinaden, herhangi bir teminat verilmeden- veya teminatsız akreditif açılmasına onay ve yetki veren Davalı No.1, 2 ve 6, ödenmeyen ve/veya tahsil edilemeyen bu akreditif bedelinin lehdara ödenmesine müteakip geri ödenmeyen bu kredi nedeniyle, Davacı No.2'ye vermiş oldukları zarardan dolayı şahsen -sorumludurlar.
Davalı No.3, Yönetim Kurulunun aldığı kararı uygulayan müdür olup, bu karara dayanarak bu işlemi gerçekleştirdi-ğinden, şahsen sorumlu olması söz konusu değildir.
Dolayısıyla Alt Mahkeme, mezkur Davalı No.1, 2 ve 6'nın bu akreditif bedeli-ni ödemeleri hususunda şahsen sorumlu olmaları yönünde bir karar vermemekle hatalı bir karar vermiştir.
Neticede Davacıların bu istinaf başlığı kabul edilerek, Davalı No.1, 2 ve 6 aleyhine 143,650 USD ödemelerine dair emir verilmesi gerekirken, Davacılar- Talep Takririndeki zarar-ziyan taleplerini TL olarak toplu talep ettiklerinden, bu bedelin o günkü karşılığı olan 202,546 TL'nin Davalı No.1, 2 ve 6 tarafından ödenmesine yönelik emir verilmesi gerekir. Tüm söylenenler ışığında, Davacılar, bu istinaf sebe-plerinde başarılı oldular.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.11'i 183,385.07 TL ve 43,750 TL'den sorumlu tutmamakla ve aleyhine hüküm vermemekle hata etti.
12.Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1 ve 6'nın Davacı No.1 Bankanın kapora bedeli olarak ödemiş old-uğu paranın kapora olarak alındığına bulgu yapmamakla ve Bankaya iadesinden sonra hesapta tutulduğu dönem için 183,385.07 TL faiz kaybı oluştuğuna ve faiz kaybını ödemelerine emir vermekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1, 2, 3 ve 6'yı Emare -No.72 ve Emare No.73 Kredileri kullandığı ve/veya Davalı No.1 ve 6'nın Davacı Bankadan 100'er bin Stg. borçlan-dıkları bulgusunu yapmakla ve Bankayı faiz kaybı nede-niyle zarara uğrattıkları nedeniyle 1,092,592.023 TL ödemelerine emir ve hüküm vermekle hat-a etti.
15.Muhterem Alt Mahkeme, faiz iptallerinden ve/veya fiktif faizlerden Davalıları sorumlu kabul etmekle hata etti.
Gazimağusa Binasının değeri veya değerlendirmesi konusunda taraflar farklı iddialar ortaya atmıştır. Bu noktada göz önünde tutulm-ası gereken husus, bu binanın satış işleminin fiilen gerçekleşmemiş olduğu ve gerçekleşmesinin de bu safhada artık mümkün olmadığıdır. Bu nedenle, bu istinaf başlığının konusu, binanın değerinden çok Banka Yöneticilerinin binayı satın alma bedeli ile ilgil-i yapmış olduğu ödemeler ve bu bedelin hesaplara yansıtılması işlemleri olacaktır.
-Banka kayıtlarına göre, Bankanın Gazimağusa Şubesi için bina alınması konusunda birtakım işlemler yapılmış olup bu işlemleri şöyle özetleyebiliriz:
11.3.1999 tarihinde Davacı No.2 Banka hesaplarından tutarı 43,750 TL'lik ödeme Davalı No.11 Şirkete ait 10--300-53 No.lu hesaba aktarıldı ve aktarım hesaplarında "Mağusa bina aktarması" olarak adlandırıldı. Aktarılan bu ödeme daha sonra Davalı No.11 Şirketin hesabından 31.12.2000 tarihinde geri alınarak, Banka hesabına aktarıldı.
Emare No.27 Karar, bu işlemle -bağlantısı olan Davacı Bankanın Yönetim Kurulunun 15.5.2000 tarihli kararı olup, bu Kararda Davalı No.11'e ait binanın Davacı Bankaya satılmasına karar verildiği belirtilmektedir. Bu Kararın ekinde bulunan gayrimenkul değerlendirme raporuna göre, satın alı-nan tüm binanın değeri 320,000,000 TL olarak belirlenmesine karşın, binanın, banka olarak kullanılan kısmının 321,546,280 TL'ye satın alınmasına karar verildi.
Gazimağusa Binası ile ilgili Emare No.113 Fiş ekindeki hesap ekstrelerinden görüleceği üzere-, Gazimağusa Şube Binasının satın alımı için 321,546,280 TL borç gösteri-lerek, bu paradan 90,000,000 TL Davalı No.8'in 300-51 No.lu hesabına ve 231,546,280 TL ise Davalı No.11'in 300-53 No.lu hesabına borç olarak işlenmiştir.
Borç olarak işlenen 321,54-6,280 TL, işlenen faizlerle birlikte Emare No.130 Bankanın 1999 yılı bilançosundan da görüleceği üzere, 52,563,445,745 TL olarak sabit kıymet-lerde gösterildi. Bu meblağdan kalan miktar ise Davalı No.8'in hesabına işlenen faizlerden dolayı Emare No.114 Hes-aplardan da görüldüğü üzere 84,779,370 TL ve Davalı No.11'in hesabına işlenen faizlerden ise 236,766,900 TL, BSİV ve faiz farkı ile birlikte toplam 321,546,280 TL faiz geliri olarak bilançolara aktarılarak Bankanın faiz gelirleri toplamı olan 279,364,977 T-L içerisinde göste-rildi. Bu işlemlerle Banka yıl sonu bilançolarında, faaliyetlerinde karda gösterildi.
Alt Mahkemenin de bulgu yaptığı gibi, bu faiz gelirleri olmasaydı Emare No.130 Bilançodan açıklıkla görülebi-leceği üzere, Banka 1999 faaliyet yılı s-onu bilançosunda zararda olacak ve zarar ilan edecekti.
Emare No.113 olarak sunulan, Davalı No.8 ve Davalı No.11 Şirketlerin ekstrelerden görülen, yukarıda belirtilen bu hesaplara yapılan borç kayıtlarının faiz, FF ve BSiV vergileridir. Bu hesaplarda yap-ılan işlem, kredi kullan-dırılması veya kredi borcu kaydı değildir.
Yukarıda belirtilen bu faizlerin fiktif faiz olduğunu ve gerçek bir faiz işlemini yansıtmadığını, Davacılar gibi Davalılar da ileri sürmektedir.
Yukarıda belirtilen şekilde hesaplara i-şletilen fiktif nitelikli faizler, daha sonra Emare No.29 Karar ile Banka Yönetimi tarafından iptal edildi. Bankanın 2/2002 sayılı Emare No.29'da görülen Yönetim Kurulu Kararında, Davalı No.11'in talebi üzerine, 1999 yılı hesaplarında sehven yapılan faizin- iptal edilerek, 7.8.2002 tarihli Emare No.81 işlem ile Bankanın faiz gelir hesaplarından 1.1.2002 valörü ile geriye dönük olmak üzere 90,000,000 TL ve 231,546,280 TL Bankanın hesabından çıkarılarak, ilgili meblağlar sırasıyla Davalı No.8'in hesabına 90,00-0,000 TL ve Davalı No.11'in hesabına ise 231,546,280 TL alacak olarak yatırılmıştır. Emare No.77 ve Emare No.78 bu işlemlerin yapıldığını göstermektedir.
Faiz iptali neticesinde, hesaplara fiktif olarak işlenen faizlerin hesaplara yaptığı negatif etkiyi -giderecek şekilde Davalı No.8 ve Davalı No.11'in hesaplarına yukarıda belirtildiği gibi yatırılan bu meblağlar, daha sonra Emare No.81 fişte gösterilmekte olan işlem ile bu hesaplardan alınarak, Davacı Banka nezdindeki 116-96 No.lu Davalı No.1'e ait ve 116--97 No.lu Davalı No.6'ya ait hesaplara, toplam meblağın ikiye bölünmesi ile 1.1.2002 valörü ile 160,773,140'ar TL olarak yatırılmış veya alacak kaydedilmiştir. Emare No.75 ve Emare No.76 Hesap Ekstreleri de bu işlemlerin yapıldığını göster-mektedir.
Yuk-arıda özetlediğimiz işlemlerin kronolojik olarak gelişiminin hukuki neticeleri, yapılan iddialar ve Alt Mahkemenin bulguları çerçevesinde incelenecektir.
Alt Mahkeme kararında, Davalı No.2, 6, 9, 11 ve 13 tara-fından bu faizlerin fiktif faiz olduğu kabul- edilmediği bulgu-sunun yapıldığı görülmekle birlikte, tüm taraflar bu bulgunun hatalı olduğunu teslim etmektedir. Biz de kararımızda, Davalı No. 2, 6, 9, 11 ve 13'ün işlenen bu faizlerin fiktif faiz olduğu iddiasını dikkate alarak bu konuyu inceleyeceğiz.-
Fiktif, Fransızca kökenli bir kelime olup sözlük anlamı "gerçekten öyle olmadığı halde öyle sayılandır". Bankacılıkta fiktif faiz olarak karşımıza çıkan uygulama ise, gerçekte olmayan bir faizin hesaplarda gösterilmesidir.
Alt Mahkeme, bu davada işl-enen fiktif faiz toplamı olan 321,546,280 TL'ye Bankanın o dönemde kredilere uygulamakta olduğu 3 ayda bir % 85 nispetinde faizi uygulaması durumunda, bu meblağın hesaba yatırılıp hesaptan iptaline kadar geçen sürede 1,092,592.03 TL faiz kaybı oluştuğuna b-ulgu yapmış, bu konudaki zararın bu miktarda olduğunu tespit etmiştir.
Alt Mahkeme bu bulgusu neticesinde ise Davalı, No.1, 2, 3 ve 6'yı bu meblağdan sorumlu kılarak, bu Davalılar aleyhine müştereken ve münferiden bu meblağın ödenmesine dair hüküm verdi.-
Her şeyden önce Alt Mahkemenin faiz kaybı nedeniyle oluşan zararın ödenmesine dair verdiği kararda, faiz kaybının fiktif faizden oluşan bir faiz kaybından kaynaklandığını belirtmekte fayda vardır.
Fiktif olarak kaydedilen bir faiz, Bankanın almaya hak-kı olmadığı bir faizdir. Banka Yönetimi o dönemde, gerçek işlem-lerden kaynaklanmayan bir fiktif faizi bilanço hesaplarında gösterdi ve bilançosunun zarardan kara geçmesini sağladı. Davacıların iddia ettiği gibi bu işlemlerin bilançolara bu etkiyi yapmak a-macıyla yapıldığı doğrudur. Ancak Bankanın faiz gelirlerine eklenen bu fiktif faiz gerçek ve varolan bir bankacılık işlemine veya faiz gelirine dayanmamakta veya bunları yansıtmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da Bankanın almaya hakkı olmadığı faiz gel-irine uygulanan faizi de almaya hakkı yoktur. Bu nedenle, Davacı No.2 Banka ne almaya hakkı olmadığı bir faiz nedeniyle ne de almaya hakkı olmadığı fiktif nitelikli, faize uygulanmayan faizden dolayı faiz kaybına veya zarar-ziyana uğraması söz konusu olabi-lirdi.
Bu tespiti bir kenarda tutarak, hesaplarda yapılan bu faiz oynamaları veya yatırımlar veya sonraki işlemler nedeniyle, Bankada hesabı bulunan, huzurumuzdaki Davalılardan herhangi birine bir maddi menfaat veya faiz kazancı sağlanıp sağlanma-dığına- da bakılması gerekir.
Gazimağusa Şubesinin değeri olarak hesaplanan meblağ, faiz adı altında Davalı No.8 ve Davalı No.11'in hesaplarına borç olarak kaydedilmiş, kaydedilen bu borçla Bankaya faiz geliri sağlanmıştır. Yapılan aktarımın borç niteliğinde ol-duğu ve bu hesaplara yapılan aktarım, yatırım olmadığı dikkate alındı-ğında, Davalı No.8 ve Davalı No.11'in bu aktarımlardan dolayı bir menfaat elde etmesi bir tarafa, mezkur hesaplarında borç miktarlarının yükselmesi etkisine sebep olundu.
Bu esastan h-areket edildiğinde, fiktif faiz ile Davalı No.8 ve Davalı No.11'in hesaplarına borç kaydedildiğinden Davalı No.8 ve Davalı No.11'e herhangi bir menfaat sağlandığı sonucuna varılamazdı. Keza, bu işlemin iptal edilerek Davalı No.8 ve Davalı No.11'in hesaplar-ına aynı miktarların alacak kaydedilmesi sonrasında, işlenen faizlerin, fiktif faiz olduğu da göz önüne alındığında, Davacıların bu işlemlerden dolayı herhangi bir faiz kaybına veya zarara uğratılmadığı sonucuna varılır.
İptal edilen fiktif faizlerin iş-lenmiş olduğu bu hesap-lardan fiktif faiz toplamı kadar bir tutarının çekilerek, Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın hesaplarına eşit şekilde bölüştürülmesi ve alacak kaydedilmesi veya yatırılması ile ilk nazarda Bankayı zarara uğratan işlemler yapılmış olduğu -açıktır. Yapılan bu yatırımların gerçekte olmayan bir faizin iptal edilerek, Davalı No.8 ve Davalı No.11'in hesaplarına yapılan fiktif faiz işlemlerinin düzeltilmesi amacıyla yapılmasına rağmen, hiçbir gerekçe veya hukuki bir dayanak olmaksızın, bu meblağl-ar, akabinde Davalı No.8 ve 11'in hesaplarından alınarak, Davalı No.1 ve Davalı No.6'ın hesaplarına, alacak kaydedilerek aktarım yapılması hatalıdır ve Bankayı 321,546,280 TL tutarında zarara uğratmıştır.
Bu işlemlere konu 116-096 No.lu hesapla ilgili, D-avalı No.1 aleyhine 2108/2005 sayılı dava dosyalanmış ve Davalı No.1'in "by consent" hüküm teklifinde bulunması üzerine, aleyhine hüküm çıkmıştır. Hüküm ısdar edilen 2108/2005 sayılı davanın 4.paragrafında, Davalı No.1'in hesabına aktarılan 160,773,140 TL'-nin ivazsız ve dayanaksız ve bankacılık mevzuatına aykırı olduğu cihetle, Davacılar tarafından iptal edildiği belirtilmekteydi.
Yine bu işlemlere konu 116-097 No.lu hesapla ilgili ise Davalı No.6 aleyhine açılan 2109/2005 sayılı davada Davalı No.6'nın h-esaba bağlı talepleri kabul etmemesi üzerine, davanın duruşması yapıldı. 2109/2005 sayılı davada da, Talep Takririnin 4.paragrafında, Davalı No.6'nın hesabına aktarılan 160,773,140 TL'nin ivazsız ve dayanaksız ve bankacılık mevzuatına aykırı olduğu cihetle-, Davacılar tarafından iptal edildiği belirtilmekteydi. Mahkeme, yapılan duruşma neticesinde, 2109/2005 sayılı davanın kararında, 262,911.13 TL'lik kredinin alınmadığına bulgu yaptı, keza yukarıda belirtilen 160,773,140 TL tutarındaki yatırımın, daha sonra- Davacılar tarafından yatırılan Davalı No.6'nın hesabından iptalinin ise hatalı olmadığına karar verdi. Bu netice ışığında ise, 2109/2005 sayılı davanın ispat edilemediği gerekçesi ile Davalı No.6 aleyhindeki davanın reddine karar verdi.
Yukarıda belirle-diğimiz ihtilaflı olmayan olgulara göre Davacıların 1.1.2002 valörü ile Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın hesabına yapılan 160,773,140 TL'lik aktarımlar iptal edildi-ğinden, Davacıların o miktarları talep etme hakkının kalmadığı sonucuna varılması gerekir. Ak-tarılan hesapların 2108/2005 ve 2109/2005 sayılı davalarda ihtilaf konusu edilip o davalar hakkında yetkili mahkeme tarafından nihai ve kesin karar ve hüküm ısdar edildiğinden, yapılan aktarımların hesaplara olan olası etkilerinin veya zarar-ziyanın bu dav-ada talep edilmesine olanak kalmamıştır.
Dolayısıyla, Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın aktarım yapılan ilgili hesaplarının 2108/2005 ve 2109/2005 sayılı davaların konusu olduğu sabittir. Davalı No.1, 2108/2005 sayılı davada Davacılarla (by consent) uzlaşar-ak hüküm verdiğinden ve Davacı Banka ile Davalı No.1'in ilgili davada aktarım yapılan hesapla ilgili aralarındaki hukuki ihtilafı kesin bir neticeye vardırdıklarından, o hesaba yapılan aktarım konusundaki ihtilaflı husus ile ilgili res judicata oluşmuştur.-
Davalı No.6 aleyhine de 2109/2005 sayılı dava açılmış, o davada Davalı No.6 Davacılarla bir uzlaşıya varmadığından meselenin duruşması yapılmış, Mahkeme tarafından duruşma neticesinde verilen kararda, Davalı No.6'nın hesabına yapılan aktarımın hatalı ol-duğuna ve Davacı tarafından bu aktarımın iptal edilmesinin haklı olduğuna karar verilmiştir. Belirtti-ğimiz olgular, o hesapta Davalı No.6 lehine kaydedilen aktarımın iptal edildiği, hesapla ilgili Davacı Banka ve Davalı No.6 arasındaki alacak ihtilafının -da Mahkeme tara-fından neticelendirildiği cihetle sadece dava konusu hesapla ilgili res judicata oluştuğunu ortaya koymaktadır.
Bunun yanında, ilgili hesaba yapılan aktarımın iptal edildiği ve herhangi bir borç kalmadığı bulguları, bilhassa bu istinaf se-bebi başlığında incelenen, Davalı No.6 hesabına yapılan aktarımın iptal edilmesi neticesinde, Davacı Bankanın herhangi bir faiz kaybına veya zarara uğramadığını ortaya koymaktadır.
Netice itibarıyla, fiktif faiz işlemi ve bu işleme bağlı devamında yapıla-n hesap işlemlerinde, Bankanın ne fiktif faiz nedeniyle ne de daha sonra yapılıp iptal edilen veya kesin hüküm verilen işlemler sonucunda, Bankanın herhangi bir kaybının oluşmadığı ve Mahkeme tarafından nihai ve kesin karar verilen hesaplarla ilgili bu dav-ada bir karar verilemeyeceği sonucuna varırız.
Usulsüz olarak Davalı No.1 ve Davalı No.6 hesaplarına yapılan söz konusu aktarımlar Davacılar tarafından iptal edilip 2108/2005 ve 2109/2005 sayılı davalarda bu husus beyan edildiği cihetle, fiktif faizin ip-talinin devamında gerçek-leşen işlemlere bağlı zarar da ortadan kalkmış, Davalı No.1 ve No.6 menfaat elde etmemiştir.
Bu kararımız ışığında, Bankanın, Gazimağusa Şubesinin alımı ile ilgili işletilen fiktif faiz nedeniyle herhangi bir zararının oluşmadığ-ından, Davalı No.1, 2, 3 ve 6 bu istinaf-larında başarılı olmuşlardır. Bu sonuçtan hareketle, Alt Mahkemenin Davalı No.1, 2, 3 ve 6 aleyhinde vermiş olduğu 1,092,592.03 TL faiz kaybının veya zararın ödenmesine dair hükmün iptal edilmesi gerekir ve iptal ed-ilir.
Bu aşamada, Davalılarca Gazimağusa Şubesi için, "kapora ödemesi" olarak adlandırıldığı iddia edilen diğer ödemeyi inceleyeceğiz.
Bu ödemenin Banka Yönetimi tarafından yapıldığı, Davalı No.11'in hesabına aktarıldığı ve daha sonra Davalı -No.11'in hesabından tekrar Banka hesabına bu meblağın aktarıldığı ihtilaf konusu değildir. Davalı No.11'in hesabına aktarılan bu meblağın aktarım tarihi ile geri hesaba dönüş tarihi arasında geçen takribi 18 aylık sürede, 3 ayda bir kapitalize % 85 oranınd-a faiz hesaplandığında, oluşan zararın 183,385.07 TL olduğu sabittir.
Davacılar, Gazimağusa Binasının satışı hiçbir zaman gerçekleşmediğinden, satışı yapılmayan bir bina için bu ödemenin yapıldığı ve yapılan bu ödemenin Davalı No. 11'in borç hesabın-a aktarılması sonrasında bu işlemin iptal edilmesi ile borç hesabına aktarıldığı tarih ile borçlu hesaptan iptal edildiği tarih arasındaki süre için faiz kaybına sebep olduğu iddiasıyla hesaplanan faiz miktarını zarar-ziyan olarak talep etti.
Davalılar -ise, bu meblağın kapora olarak verildiğini, Gazimağusa Binasının satışının gerçekleşmediğini, kapora da iade edildiğinden iptal edilen işlem nedeniyle herhangi bir faiz kaybı veya zarar olmadığını veya olamayacağını veya ödenen kapora nedeniyle faiz kaybı -talep etmenin haksız olduğunu ileri sürmektedirler.
Bu konuyu inceleyen Alt Mahkeme, Davacı No.2 Banka bilançolarının, 39/2001 Bankalar Yasası'nın 29. ve 30.maddelerine uygun olarak tutulması gerektiğine vurgu yapmış, bu miktarın bilançolarda harcama ol-arak gösterilmesi ve ona göre muhasebeleştirilmesi gerekirken, sabit kıymetler altında gösterilmesinin doğru olmadığını ifade etmiştir. Alt Mahkeme, keza, aktarımın yapıldığı tarihte daha satın alma yönünde Bankanın bir kararı dahi yokken, aktarılan bu mik-tarın sabit kıymetlerde gösterilmesinin uygun bir muhasebeleştirme olmadığına bulgu yaptı. Bu bulgular ışığında, Davacı No.2 Bankanın bu faiz kaybı ile zarara uğradığına ve bu faiz kaybından Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın sorumlu olduğuna karar verdi.
D-avalı Avukatları bu aktarımın kapora olduğu üzerinde çok durmuşlar ve Alt Mahkemenin bu aktarımı kapora olarak kabul etmemesini, verdiği kararda temel bir hata olarak nitelemiş-lerdi.
Bu aşamada, bilançolarda sabit kıymetlere konmuş ve har-cama olara-k gösterilmemiş hesaba aktarılan bu paranın, satış konusunda hiçbir anlaşma yapılmaksızın ve satışla ilgili herhangi bir karar alınmaksızın Davalı No.11 Şirketin hesabına aktarılmasına ilişkin ortaya çıkan tabloda, ödemenin adının kapora olup olmasının bir- önemi kalmamaktadır.
Alt Mahkemenin de özellikle vurguladığı gibi, satın alın-ması konusunda bir karar dahi alınmadan, Davacı No.2 Banka hesaplarından bir paranın aktarılmasının, 39/2001 sayılı Bankalar Yasası'nın 30.maddesindeki kurallara uygun bir iş-lem olduğu söylenemez. Banka Yöneticilerinin aynı zamanda Gazimağusa Şubesinin satın alındığı iddia edilen ve hesabına para aktarılan Davalı No.11 Şirketin Hissedar ve Direktörü olmaları, bu kurallara uymadan, Banka menfaatleri korunmadan, basiretli bir yö-netici gibi davranmadan ve henüz bir satış anlaşması yapılmamışken Davalı No.11 Şirkete menfaat sağlamak amacıyla bu işlemlerin yapıldığını ortaya koymaktadır.
Bu nedenle, binanın satın alınması için Banka Yönetimi tarafından bir karar alınmadan, binanı-n satın alınacağı Şirketle bir anlaşma dahi yapılmadan, aynı zamanda Hissedar ve Direktör olduğu Şirketlerin hesaplarına para aktarılmasının, basiretli, iyi niyetli, sadakatlı, şeffaf ve menfaat ilişkisi bulunmayan banka yönetici ve hissedarları tarafından- yapılan bir işlem olduğu söylenemez.
Bankacılık mevzuatına aykırı olarak yapılan bir işlem sonucu, Bankanın Yöneticisi olan kişiler aynı zamanda Hissedar ve Direktör oldukları Şirketin Davacı No.2 Banka nezdindeki kredi hesabına alacak kaydetmeleri ile -Davalı No.11 Şirket Bankaya ödemek durumunda olduğu faizden kurtulmuş ve menfaat elde etmiş, Banka ise bu kredi hesabında almaya hakkı olduğu faiz gelirinden mahrum bırakılarak zarara uğratılmıştır.
Bu esastan hareketle, Alt Mahkemenin, Davalı No.1 ve D-avalı No.6'yı, hem Bankanın zarara uğramasına hem de kendi Şirketlerinin menfaat elde etmesine sebep olduklarından, bu zarardan şahsi sorumluluk kapsamında Davalıları sorumlu tutmasında hata bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, sunulan emare hesaplardan, -iptal edilen işlemler nedeniyle Davalı No.11 Şirket, Davacı Banka nezdin-deki kredi hesabında, 11.3.1999 tarihinden 31.12.2000 tarihine kadar 43,750 TL'lik bir miktarı faiz ödemeden hesabında kul-landığı ve 183,385.07 TL menfaat elde ettiği ortaya çıkmakta--dır. Bu nedenle, Davalı No.11 hesabında, herhangi bir bankacılık işlemine uygun olmayarak veya haklı bir gerekçe olmaksızın ve yasal olarak icra edilmemiş bir satış işlemine bağlı yatırılmış olan bu meblağı hesabında kullandığı ve menfaat elde ettiği cihe-tle, elde ettiği bu faiz menfaatini haksız ve mevzuata aykırı olarak elde ettiğinden, Davacılara oluşan faiz gelir kaybını zarar-ziyan olarak ödemekle yükümlüdür.
Alt Mahkeme, sadece Davalı No.1 ve Davalı No.6'yı bu meblağdan sorumlu kılmakla hata yaptı-ğından, Davacılar, isti-naflarında haklıdırlar. Buna mukabil, Davalıların 11.istinaf başlığındaki iddialarında haklı olmadıkları cihetle bu isti-naflarının ise reddedilmesi gerekir.
Bu sonuçtan hareketle vardığımız netice ışığında, Davalı No.1, 6 ve 11'ı-n, faiz kaybının toplamı olan 183,385.07 TL'den müştereken ve münferiden sorumlu olmalarına karar verilmesi gerekir.
Davacılar, Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın hesaplarından yapılan faiz iptalleri hususunda da taleplerde bulundular.
Bu konuyu ince-leyen Alt Mahkemenin kararından aşağıdaki özetlediğimiz bulgulara vardığı anlaşılmaktadır:
Kararın önceki safhasında, Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın Bankadan 100,000'er Stg. borçlandıklarına bulgu yapılmıştı. Davalı No.1'in Davacı Banka nezindeki Emare N-o.72, Davalı No.6'nın ise Emare No.73 hesaplarında 2001 yılında yapılan hatalı faiz işleminin iptal edilerek, her bir hesaptan 25,462.89 Stg.er faiz iptali yapılmıştır. Bu faiz iptallerine, Bankanın o dönemde Sterlin cinsinden kredilere uyguladığı %15 nisp-etinde faiz işletilmesiyle 32,164.96 Stg., her iki hesabın toplamında ise faiz iptalleri toplamı 64,329.92 Stg.e tekabül etmektedir. Bu rakamın o dönemdeki kurdan TL karşılığı ise 147,138.34 TL'dir.
Yukarıda özetlediğimiz Alt Mahkemenin bulgularına bakıl--dığında, Emare No.72 ve 73 Ekstrelerden görüleceği üzere, Davalı No.1 ve Davalı No.6'nın hesaplarından faiz iptali yapıldığı, bunun bankacılık mevzuatına uygun yapılan bir iptal olmadığı veya iptali için geçerli bir nedenin bulunmadığı veya hatalı işlenen- bir faizin iptali olmadığı, Davalı No.1 aley-hinde açılan Emare No.144 davada bu talep yapılarak hüküm ısdar edildiği, Emare No.154 davada ise bu talepler yapılmış olmakla birlikte, o dava geri çekildiği cihetle bu ihtilafla ilgili kesinleşmiş bir kararın- bulunmadığı bulgularının doğru olduğu kanaatindeyiz. Bu kanaatimiz ışığında bankacılık mevzuatına aykırı ve geçerli bir neden olmadan iptal edilen faizlerden dolayı Davalı No.1 ve Davalı No.6 maddi menfaat sağlamış, Banka zarara uğratılmıştır. Bu nedenle,- Bankayı zarara uğratarak maddi menfaat sağlayan tarafın, bu zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bununla birlikte, Davalı No.1 aleyhine aynı ihtilafla ilgili hüküm verildiği cihetle, Davalı No.1 aleyhindeki taleplerin reddedilmesi gerekir. Ancak aleyhinde -daha önce yapılan talep geri çekilen Davalı No.6, bu faiz iptalinden dolayı elde ettiği menfaat nedeniyle şahsi sorumluluk bağlamında sorumlu olması ve bu meblağı ödemesine karar verilmesi gerekir.
Dolayısıyla, aynı talepleri içeren Davalı No.1 aleyhine -açılan 2542/2005 sayılı davada verilen karar bu talep için res judicata oluşturmakta, Davalı No.6 aleyhine açılan 2543/2005 sayılı dava ise geri çekildiğinden, o dava res judicata oluşturmamaktadır.
Bankayı zarara uğratan bir kredinin faizinin iptali, Ba-nkayı daha da zarara uğratacak ve mali bünyesini zayıfla-tacaktır. Bu nedenle, böyle bir faizin iptalinden dolayı oluşan banka zararından, buna sebep olanlar veya menfaat elde edenler şahsen sorumlu olmalıdır. Bu nedenle, Davalı No.6 aleyhinde talep edilen- ve res judicata oluşmayan zararın yarısı olan 74,069.17 TL için hüküm verilmesi gerekir.
Bu neticeden hareketle, bu yönde emir veren Alt Mahkemenin kararında hata yoktur.
-Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.3'ü, kullandırdığı hesaplarla ilgili oluşan zarardan şahsen sorumlu kılmamakla hata etti. -
-
Muhterem Alt Mahkeme, res judicata iddiasını reddetmekle hata etti. -
Davacılar, Davalı No.3'ün Bankanın Genel Müdürü olmasına istinaden şahsi sorumluluğu bulunduğunu ileri sürerek, Davalı No.3'ten taleplerde bulundu.
-Davalı No.3, bu hükümler nedeniyle res judicata oluştuğunu ileri sürmüş, Alt Mahkeme de bu müdafaa ışığında Davalı No.3 aleyhindeki davanın hükme bağlandığı ve kesinleştiği gerçeğin-den hareketle, res judicata bulgusu yapmış ve talepleri reddetmiştir.- Bu talepleri inceleyen Alt Mahkeme, Davalı No.3 ile ilgili yapılan talepler konusunda dava açılarak borçlular aleyhine hüküm alındığından, bu taleplerle ilgili res judicata oluştuğuna bulgu yapmıştır.
-Davacılar, Davalı No.3 tarafından kullandırılan Pivot Ltd. ve Galaxy Foreign Trade Co. Ltd.e ait kredilerle ilgili zarara uğratıldıklarından Davalı No.3 aleyhine talepte bulunmuşlar-dır.-
-Alt Mahkeme, Pivot Ltd. hesaplarından Emare No.67 Ekstrede görülen 10-301-110-10-301-118 No.lu hesaptan 68,988.14 Stg. ve Emare No.69 Eksterde görülen 10-300-685 No.lu hesaptan 222,308 TL borçlu hesaplar bulunmakta olduğunu tespit etti.
Mahkeme, Galaxy- Foreign Trade Co. Ltd. hesabını gösteren Emare No.70'de ise 35,558.88 USD kredi borcu bulunduğunu tespit etmiştir.
Bu hesaplarla ilgili Davalı No. 3 aleyhine Emare No.145 4187/2005 sayılı, Emare No.146 3019/2006 sayılı, Emare No.147 3010/2006 sayılı, E-mare No.148 3012/2006 sayılı ve Emare No.149 3021/2006 sayılı davalar ikame edilip hüküm alınmıştır.
-Alt Mahkeme, Emare No.145 4187/2005 sayılı dava, Emare No.146 3019/2006 sayılı dava, Emare No.147 3010/2006 sayılı dava, Emare No.148 3012/2006 sayılı dava ve Emare No.149 3021/2006 sayılı dava ile Davalı No.3'ün şahsen kullandığı kredilerle birlikte Galax-y Foreign Trade Co. ve Pivot Ltd. hesaplarından dolayı oluşan borçları ve şahsi sorumlulukları muvacehesinde hükümler verildiğinden, bu taleplerin res judicata olduğuna bulgu yapmıştır. -
Alt Mahkemenin gerekçeli kararında, Emare Davalara dayanarak yaptığı bulguda herhangi bir hata yoktur.
-Bunun haricinde yukarıda inceleme konusu yapılmış olan diğer işlemlerle ilgili de Davalı No.3'ün herhangi bir karar veya işlemi ile Bankayı zarara uğrattığına yönelik bir tespit yapılamadığından, Davalı No.3 aleyhindeki davanın reddedil-mesinde herhangi bi-r hata yoktur.
-Belirtilenler ışığında Alt Mahkemenin hata yaptığından söz etmek mümkün olmadığından, istinaf reddedilir.-
-
Muhterem Alt Mahkeme, Davacıların talep ettiği oranda ve tarihten faiz talepleri uyarınca emir ve hüküm vermemekle hata etti.
Davacılar, Talep Takririnin 10.paragrafında istinaf konusu işlemlerin yapıldığı dönemde bankacılık usul ve teamüllerinde uygula-nan faiz oranının yıllık % 80 olduğunu iddia ederek, talep ettiği meblağlar üzerinden ayrıca zarar-ziyan olarak bu oranda faiz ödemesi talebinde bulundular. Davacılar, Talep Takririnin prayer bölümü olan 11.paragrafında, Bankanın Fona devredildiği tarih ol-an 25.7.2003 tarihinden itibaren talep edilen miktarlar üzerinden de faiz talep ettiler.
Alt Mahkeme, Davacıların faiz talebini, yeterli açılıma sahip olmadığından ve belli bir yasaya dayanmadığından reddetti.
Yargıtayın birçok kararında belirtildiği- üzere, faiz talepleri hukuk sistemimizde ya taraflar arasındaki bir anlaşmaya ya da yasal mevzuata dayanması gerekir (Bkz. Tankut Tevfik ile Kuzey İnşaat Ltd. Yargıtay/Hukuk 43/1987 D.25/1988).
Davacıların faiz talebi, belirli bir yasaya istinat ettiril-miş değildir. Bu meselede yapılan taleplerle ilgili tarafların bir faiz anlaşmaları da bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Davacılar, faiz taleplerini Davalıların Bankada yaptıkları işlemler nedeniyle Bankanın zarara uğramasına sebep olmalarına dayandırmakt-a olup, bu faiz talepleri, uğranılan bu zarar üzerinden Bankanın Fona devredildiği tarihten itibaren talep edilmektedir.
Davacıların faiz taleplerini, Davalılar aleyhindeki talep-lerinde başarılı oldukları kalemler üzerinden inceleyeceğimizi belirtiriz. -Bununla birlikte yukarıda belirtildiği üzere, Talep Takririndeki taleplerle ilgili bir faiz anlaşması veya yasal mevzuat bulunmuyor olsa da Davacılar tarafından zarar- ziyan kaybı üzerinden yapılan faiz taleplerinin, Davalıların hangi karar ve işlemlerinde-n kaynaklandığına bakmamız gereke-cektir.
Bu talepleri şöyle özetleyebiliriz:
Davacılar Davalıların kendilerine veya ortaklıkları bulu-nan Şirketlerine ait hesaplarda düşük faiz uygulanması istinaf başlığında başarılı olmuşlardı. Bu hesaplarda Bankanın d-üşük faiz kaybı ile uğradığı zarar eğer ilgili hesaba eklenmiş olsa idi, hesapta uygulanacak faiz bu rakamlar üzerine de uygulan-mış olacak ve Banka bu geliri alabilmiş olacaktı. Bu miktarlar 186,388.95 TL ve 525.26 TL'dir.
Davalı No.6'nın aleyhinde, fa-iz iptalinden kaynaklanan zarar-ziyan olarak 74,069.17 TL ödemesine karar verilmişti. Bu rakam faiz kaybı niteliğindedir.
Yine Davalı No.1, 6 ve 11 aleyhine bina alımı için yapılan aktarım nedeniyle Bankayı 183,385.07 TL zarar-ziyana uğrattıklarına kara-r verilmişti. Bu aktarım nedeniyle oluşan zarar-ziyan yine faiz kaybı niteliğindedir.
Davalı No.1, 2 ve 6'nın vermiş olduğu kredi nedeniyle 202,546 TL meblağlık zarar-ziyan oluştuğu sonucuna varılmış-tır. Bu hesap, döviz hesabı olup Banka tarafından TL'-ye çevrilerek talepte bulunulmuştu. Bu hesaba döviz cinsinden hesaplara uygulanan faiz olduğu ve hesabın TL'ye çevrilmesi sonrasında bu meblağ üzerinden faiz ödenmesi gerektiği sonucuna varırız.
Bu bağlamda, Davacıların faiz taleplerini, zarar-ziyan olar-ak ve hesaplardan yapılan işlemler nedeniyle uğranılan faiz kaybına dayandırdığı ve Bankanın Fona devredildiği tarihten itibaren talep edildiği görülmektedir. Davacılar işlemlerden kaynaklanan zararı ortaya koymakla birlikte, bu işlemlerde uygulanması ger-eken veya akitsel faiz oranlarını Mahkeme huzuruna sunmak yerine, genel bir talep yaparak, o dönemde Bankada kredi hesaplarında uygulanmakta olan faizi zarar-ziyan olarak talep etmiştir. Böyle bir durumda, Davacılar, Bankadaki sözleşmeye dayanan işlemlerde-n dolayı uğradıkları zararı almaya hakları olmasına karşın, o akit-ledeki faizlerle ilgili talep yapmadıklarından ve ispat külfetini yerine getiremediklerinden, yasal faiz almaya hakları vardır.
Banka Fona devredildiği tarihe kadar hesaplara faiz işletil-miş, talepler 25.7.2003 tarihinden itibaren yapılmış-tır. Bu esastan hareketle, işlemlere konu zararların Bankanın Fona devredildiği tarihten itibaren yasal faize tabi olması gerektiği sonucuna varırız (Bkz. Yargıtay/Hukuk 22/2016 D.3/2018).
Belirttikler-imiz sonucunda Davacılar bu istinaf başlığında kısmen başarılı olmuşlardır.
SONUÇ
Yukarıda istinaf başlıkları altında varılan sonuçlar ışığında, Alt Mahkemenin kararı iptal edilerek aşağıdaki şekilde değiştirilir:
Alt Mahkeme kararı iptal edili-r ve aşağıdaki şekilde emir ve hüküm verilir:
Davalı No.6 aleyhine;
a) 74,069.17 TL,
b) bu meblağ üzerinden 25.7.2003 tarihinden itibaren yasal faiz,
Davalı No.1, 6 ve 11 aleyhine;
a) 183,385.07 TL,
b) bu meblağ üzerinden 25.7.2003 tarihinden itibaren- yasal faiz,
Davalı No.1, 2 ve 6 aleyhine;
a) 202,546 TL meblağ,
b) bu meblağ üzerinden 25.7.2003 tarihinden itibaren yasal faiz,
Davalı No.1, 6 ve 11 aleyhine;
a) 186,388.95 TL meblağ,
b) bu meblağ üzerinden 25.7.2003 tarihinden itibaren yasal faiz,-
c) 525.26 TL meblağ,
d) bu meblağ üzerinden 25.7.2003 tarihinden itibaren yasal faiz,
ödenmesine emir verilir.
-İstinaf masrafları Davacı lehine ve Davalı No.1, 2, 6 ve 11 aleyhine,
Davalı No.3 ile ilgili aleyhine dosyalanan istinaf red ve iptal edilir.
İstinaf masrafları Davalı No.3,4,5,7,8,9,10, 12 ve 13 lehine ve Davacılar aleyhine emir verilir.
-
Ahmet Kalkan Bertan Özerdağ Peri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç
8 Mart 2019
109
Full & Egal Universal Law Academy