Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 189/2015 Dava No 18/2020 Karar Tarihi 12.06.2020
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 189/2015 Dava No 18/2020 Karar Tarihi 12.06.2020
Numara: 189/2015
Dava No: 18/2020
Taraflar: Osman Berkel ve diğeri ile Abdullah Osman arasında
Konu: Satış sözleşmesi - hile - gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle hile yapılması
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 12.06.2020

-
D. 18/2020 Yargıtay/Hukuk No: 189/2015
(İskele Dava No: 3819/2011)

YÜKSEK MAHKEME HUZURUNDA.

Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Bertan Özerdağ, Peri Hakkı

İstinaf eden: No.1- Osman Berkel, 41 Davut Sadık Sokak, İskele-
No.2- Rescot İnşaat Şirketi Limited, 41 Davut Sadık Sokak, İskele
(Davalılar)
ile

Aleyhine istinaf edilen: Abdullah Osman, Bahçeler Bölgesi, İskele
(Davacı)
A r- a s ı n d a.

İstinaf edenler namına: Avukat Gizem Erciyas
Aleyhine istinaf edilen namına: Avukat Şerife Sabancı

İskele Kaza Mahkemesi Başkanı Beril Çağdal'ın, 3819/2011 sayılı davada, 30.10.2015 tarihinde verdiği karara karşı, Davalılar tarafından y-apılan istinaftır.

------------

K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafta, Mahkemenin kararını, Sayın Yargıç Bertan Özerdağ okuyacaktır.

Bertan Özerdağ: Bu istinafta, İstinaf Eden/Davalılar kararda bundan böyle Davalılar veya yerine göre Davalı No.1 ve-ya Davalı No.2 ve Aleyhine İstinaf Edilen/Davacı ise, sadece Davacı olarak anılacaktır.


MESELE İLE İLGİLİ OLGULAR VE ALT MAHKEMENİN BULGULARI

Bu meseleyle ilgili olguları ve Alt Mahkemenin bulgularını aşağıdaki gibi özetledik:

Davacı İngiltere'de ika-met eden KKTC vatandaşı bir kişidir. Davalı No.2 KKTC'de usulüne uygun olarak kayıt ve tescil edilmiş ve sair şeyler yanında ticaret ve inşaat işleri ile iştigal eden bir limited şirkettir. Davalı No.1, Davalı No.2 şirketin hissedar ve direktörüdür.

Dav-acı ile Davalı No.2 5.2.2005 tarihinde İngilizce dilinde hazırlanmış yazılı bir sözleşme tahtında İskele Bahçeler bölgesinde inşa edeceği villalardan parselasyon ve yer planında 31 olarak numaralandırılmış bir adet villanın 115.000 STG. bedelle satışı husu-sunda anlaşmaya vardılar. Üzerinde inşaatın yapılacağı ilgili taşınmaz Davalı No.1'e ait olup bu taşınmazın koçanının sözleşme akdolunurken ekinde imzalanıp imzalanmadığı ihtilaflıdır.

Emare 2 sözleşmeye göre taraflar, Davalı No.2'nin projede inşa edeceğ-i 39 villanın koçanlarını isdar etmesi ile Davacıya sözleşme konusu 31 No.lu villayı devredip adına koçan edeceğini, satış konusunun 31 No.lu villanın tamamlanarak mülkiyetinin devrini kapsadığını, satış konusu villanın sözleşmeye Emare A olarak ekli proj-elere uygun olarak inşa edileceğini, satış konusu taşınmazın tasarrufunun Davalı No.2'de olup bu taşınmaza herhangi bir ipotek veya engel konulmayacağını, sözleşmeye ekli Emare B'nin ise Tapu Dairesinden alınan koçanın bir kopyası olduğunu, sözleşmeye göre- ödemelerin sözleşmede belirtilen şekilde ve toplamda 115.000 STG. olacağını, bu ödemenin tamamlanması üzerine Davalı No.2'nin Davacıya satış konusu evi koçan edeceğini, satış konusu evin 6.2.2009 tarihinde tamamlanıp Davacıya teslim edileceğini ve evde ya-şamasına izin verileceğini, sözleşmeye aykırı davranılması veya feragat edilmesi halinde Davalı No.2'nin Davacıya tazminat ödemekle mükellef olacağını, satış konusu evin Davacı adına koçan edilmesi için ödenmesi gereken tüm harç, elektrik, su vb bağlantı g-ider ve masrafların Davalı No.2 tarafından karşılanacağı hususlarında anlaştılar.

Davacı sözleşmede belirtildiği şekilde Davalı No.2'ye tüm satış bedelini ödedi.

Davacı projedeki 31 No.lu evin tasarrufunu teslim almakla birlikte, sözleşmede belirti-ldiği şekilde 6.2.2009 tarihine kadar veya 3 aylık lütuf süresi içinde evin kendilerine teslim edilmediğini ileri sürdü.

Davacı 26.4.2011 tarihli bir ihbar ile aralarındaki satış sözleşmesini feshetti. Davalılar bu fesih ihbarının usulüne uygun olarak te-bliğ edilmediğini, dolayısıyla sözleşmenin fesholmadığını ileri sürerek Davacının bu davayı dosyalayamayacağını veya davasındaki talepleri yapamayacağını ileri sürdü. Alt Mahkeme Davalıların bu iddialarına itibar etmedi ve sözleşmenin gönderilen ihbar ile -fesholduğuna bulgu yaptı.

Davacı Davalılar aleyhine dosyaladığı istinafa konu davada Davalı No.2 ile birlikte taşınmazın kayıtlı sahibi olan Davalı No.1'in de hile nedeniyle sorumlu olduğunu iddia etti. Davacı Davalılar aleyhine 115.000 STG ve villanın -ekstra işleri için ödediği 2.500 STG olmak üzere toplam 117.500 STG bu meblağ üzerinden yıllık % 20 nispetinde faiz, 30.000 STG tazminat, evin rayiç değeri olan 150.000 STG'nin Davalılar tarafından Davacıya iade edilmesi veya ödenmesine dair emir ve dava m-asraflarını talep etti.
Davalılar, Davacının bu talepleri dosyaladıkları Müdafaa Takriri ile ret ve inkâr eylediler. Davalılar hile olmadığını, koçanın sözleşmenin eki olduğunu ve tarafların da bu ekleri ile birlikte sözleşmeyi imza ettiklerini, Davacının- taşınmaz koçanının kimin adına olduğunun bilincinde olduğunu, dolayısıyla ortada herhangi bir hile bulunmadığını, Davalı No.2'nin villayı Davacı adına koçan etmeye hazır olduğunu, Davacının bundan kaçındığını, sözleşmenin fesholmadığını, sözleşmenin ihlal- edilmediğini, bu nedenlerle tazminat talep edilemeyeceğini, Davalının sözleşmeden vazgeçmediği için 30.000 STG tazminatı alamayacağını, rayiç bedelin uydurma ve fahiş olduğunu belirterek davanın masraflarla ret ve iptalini talep ettiler.

Müdafaay-a Cevap Takririnde bu iddiaların Davacı tarafından reddolunması sonrasında meselenin talimatı yapılarak davanın duruşmasına geçildi.

Duruşma neticesinde Alt Mahkeme:

Davalı No.1 ve Davalı No.2'nin Davacıya karşı taşınmazın mal sahipliği hususunda hile -yaptıklarına,
Sözleşmenin ihlal edildiğine,
Gönderilen ihbar ile sözleşmenin fesholunduğuna,
Davacının Davalı No.2'ye 115.000 Stg. ve ekstralar için ise 2.500 Stg olmak üzere toplam 117.500 Stg. ödemede bulunduğuna, - bulgu yaptıktan sonra;
Davalıların Davacıya 117.500 STG ödemelerine, aktin ihlali nedeniyle 30.000 STG tazminat ödemeleri gerektiğine,
Bu meblağlar üzerinden yasal faiz ve 20.000 TL dava masrafı ödemelerine emir verdi.

Alt Mahkeme Davacının haksız zeng-inleşmeye dayanan ve villanın rayiç bedeli olduğu öne sürülen 150.000 STG'lik alternatif talebini ise reddetti.

İSTİNAF SEBEPLERİ

Davalıların istinaf sebeplerini 4 başlık altında özetledik:

Muhterem Alt Mahkeme, Davacı ile Davalı No.2 arasındaki sözle-şmenin feshine ilişkin ihbarın tebliğ edildiğine bulgu yaparak sözleşmenin feshine istinaden tazminata hükmetmekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1'in Davalı No.2 ile birlikte Davacıya hile yaptığına bulgu yapmakla ve tazminat ödenmesine emir -ve hüküm vermekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalıların sözleşmeden feragat ettiği gerekçesi ile 30.000 STG tazminat ödenmesine emir ve hüküm vermekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, sözleşme konusu evin rayiç değerinin 120.000 STG olduğuna bulgu -yapmakla hata etti.

TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

Davalılar Avukatının istinaftaki hitabında ileri sürdüğü argümanları özetle şöyledir:

Dava konusu satış sözleşmesi Davacı ile Davalı No.2 arasında akdolunmuştur. Davalı No.1, Davalı No.2'nin direkt-örü olup bu satış sözleşmesine taraf değildir ve bu husus ihtilafsızdır.

Alt Mahkeme Davalı No.1'i Davalı No.2 ile birlikte hile yaptığı gerekçesi ile sorumlu kabul edip aleyhine hüküm isdar etmiştir. Alt Mahkemenin bulgusuna göre Davalı No.1 ve Davalı -No.2, satış sözleşmesine konu evin üzerinde inşa edildiği arazinin Davalı No.1'e ait olduğunu Davacıdan gizleyerek Davacıya hile yapmışlardır. Halbuki Davacı bu taşınmazın Davalı No.2'ye ait olmadığını ve Davalı No.1'e ait olduğunu bilmekteydi. Zira, Davac-ı ile Davalı No.2 arasındaki satış sözleşmesi Emare 2 olarak mahkemeye sunuldu. Bu sözleşmede iki ek bulunmaktaydı, bunlar koçan ve teknik çizimlerdi. Davacı tarafından emare yapılan sözleşmenin ekindeki eklerden teknik çizimler bilahare ayrı sunulmasına k-arşın, sözleşmede exhibit A olarak geçen taşınmaz mal koçanı Davacı tarafından Alt Mahkemeye sözleşme ile birlikte sunulmamıştır. Davalılar talimat safhasında bu koçanı sunmadıklarından daha sonra duruşma safhasında sunamamışlardır.

Davacı bu sözleşmey-le birlikte bu koçanı sunmuş olsa idi Davacının sözleşmenin her sayfasına parafe koyduğu gibi bu koçanın da parafeleyerek imzaladığı görülecek ve taşınmazın Davalı No.1'e ait olmadığı iddiasının doğru olmadığı ortaya çıkabilecekti. Zaten davanın duruşma a-şamasındaki şahadetten, Davacının tüm sözleşmeyi okuduğu ve imzaladığı, koçanın sözleşmenin ekinde olduğunu kabul etmekte olduğu ortaya çıkmıştır. Bu belirtilenlerle ortada herhangi bir hile olması söz konusu olamazdı. Keza, Tafsilatlı Talep Takririnde hil-e ile ilgili yeterli tafsilat veya herhangi bir tafsilat yer almamaktadır. Yine şahadetten sözleşme akdolunurken Davacının Davalı No.2 Şirketin direktörü olan Davalı No.1 ile muhatap olduğunu beyan etmesiyle aslında Davacının yanıltılmadığı veya herhangi b-ir güvensizlik yaratılmadığı sonucu çıkmaktadır.

Dolayısıyla, Davacı herhangi bir beyana istinaden sözleşmeyi imzalamadığından ve ortada hile olmadığından Alt Mahkemenin hile bulgusu hatalıdır.

Alt Mahkeme huzurunda sunulan şahadete bakıldığında satı-ş konusu meblağın tümünün Davacı tarafından Davalı No.2'ye ödendiği ihtilafsızdır. Sözleşme Davacı tarafından feshedildiğinden bu meblağın sözleşmenin 9.maddesine göre Davalı No.2 tarafından Davacıya geri ödenmesi gerekmektedir. Halbuki sözleşmenin feshedi-lmesi ile birlikte Davalı No.1 de bu bedelin geri ödenmesinden sorumlu tutulmuştur, ki 9.maddeye göre tutulmaması gerekirdi.

Alt Mahkeme keza, Davalıların Davacıya sözleşmenin 15.maddesi uyarınca 30.000 STG tazminat ödemelerine hükmetti. Sözleşmenin 15.-maddesi sözleşmeden vazgeçilmesi veya feragat edilmesi halinde uygulanacak bir kural olmakla birlikte bu davada sözleşmeden vazgeçmiş veya feragat etmiş bir taraf olmadığı gibi böyle bir dava sebebi de yoktur. Kaldı ki, Davalı No.2 birçok kez koçan devrine- hazır olduğunu beyan etmiş, Davacı koçan devri için hazır olmamış veya devri kabul etmemiştir. Bu nedenle ne Davalı No.1 ne de Davalı No.2 tarafından koçan devrinden vazgeçildiği veya kaçınıldığı gibi bir durum söz konusu değildir. Herhalükârda 9.madde al-tında Sözleşmenin ihlal edildiği bulgusundan sonra 15.madde altında vazgeçme hususundaki başka bir kurala dayanılarak tazminata hükmedilmesi hatalıdır. Keza, sözleşmede taraf olmayan Davalı No.1'in Davalı No.2'nin yükümlülüklerinin hiçbirinden onunla birli-kte veya şahsen sorumlu olmaması gerekirdi.

Davalı No.2 Şirkete gönderilen ihbar ilgili Şirketin kayıtlı adresine gönderilmiş olmakla birlikte, tüzel kişilere yapılacak tebliğ konusunda Hukuk Muhakemesi Usulü Tüzüğü (HMUT)'nde belirtilen kurallara uyulm-uş değildir. Fesih ihbarı Davalı No.1'in eşi olan Fatma Berkel'e yapılmış olup bu kişi ne Davalı No.1'in ne de Davalı No.2'nin yasal temsilcisi değildi ve mahkeme huzurunda bu yönde şahadet yoktu. Dolayısıyla sözleşmenin feshi konusunda yapılan tebliğ geçe-rsiz olup sözleşme halen yürürlüktedir. Bu nedenle dava mevsimsiz açıldığından reddedilmesi gerekirdi.

Son olarak, Alt Mahkemenin rayiç bedel ve evdeki eksikliklerle ilgili bulguları da hatalıdır. Tüm bu nedenlerle Alt Mahkeme Davacı lehine Davalılar al-eyhine emir ve hüküm vermekle hata yapmıştır.

Davacı Avukatının istinaftaki hitabında ileri sürdüğü argümanları ise şöyle özetledik:

Taraflar arasındaki sözleşmenin A bendine göre taşınmaz malın mal sahibi satıcı (vendor) Davalı No.2 şirkettir. Dav-alı No.1, şirketin yetkilisi olarak sözleşmeyi imzalamış olup mal sahibi olduğu sözleşmede belirtilmemiştir.

Davalı No.1 şahadetinde satıcının ve kayıtlı mal sahibinin Davalı No.2 olduğunu ifade ederek Davacının iddialarını destekler mahiyette ve kendi -iddiaları ile çelişen şahadet vermiştir.

Keza, sözleşmenin ekinde koçan bulunduğu iddiası mesnetsizdir. Davalılar var olduğunu iddia ettikleri bu sözleşmeyi veya eklerini talimat safhasında mahkemeye sunmuş değillerdir. Netice itibarıyla Davacı Davalı N-o.2 şirket ile kendi adına olan bir taşınmazın satışı hususunda anlaşmış olmasına karşın Davalılar sözleşmede mal sahibinin Davalı No.2 olduğunu belirtmekle ve gerçeği gizlemekle Davacıya hile yaptılar.

Sözleşmede belirtildiği şekilde Davacı yükümlülükl-erini yerine getirerek Davalılara 117.500 STG ödemiş olmasına karşın 6.2.2009 tarihine kadar villayı tamamlanmış şekilde teslim almış değildir. Bunun yanında sözleşme konusu villanın koçanı da hazır hale getirilerek Davacıya devredilmemiştir. Davalılar tar-afından bu sözleşmenin ifası mümkün olmadığı gibi mümkün olmasının da olası olmadığı duruşma safhasında ortaya konmuştur.

Satış sözleşmesine konu taşınmazın mal sahibi olan Davalı No.1 Davalı No.2 ile birlikte sorumlu tutulmazsa Davacı bu hile netices-inde tüm satış sözleşmesine konu satış bedelini ödemiş olmasına karşın elde ettiği hüküm kağıt üstünde kalacaktır.

Tüm belirtilenler ışığında sözleşmeyi haklı gerekçe ile fesheden Davacının davasını ispat ettiği gerçeği ışığında Alt Mahkemenin davadaki -talepler uyarınca vermiş olduğu hüküm doğrudur. Bu nedenle istinafın masraflarla reddi gerekir.

İNCELEME

Sunulan olgu, emare ve şahadeti, tarafların iddia ve argümanlarını ve hukuki durumu istinaf sebepleri tahtında inceleyip değerlendirdik. Tüm ist-inaf sebepleri birbiri ile bağlantılı olduğundan birlikte incelemeyi uygun gördük.

Muhterem Alt Mahkeme, Davacı ile Davalı No.2 arasındaki sözleşmenin feshine ilişkin ihbarın tebliğ edildiğine bulgu yaparak sözleşmenin feshine istinaden tazminata hükmetm-ekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, Davalı No.1'in Davalı No.2 ile birlikte Davacıya hile yaptığına bulgu yapmakla ve tazminat ödenmesine emir ve hüküm vermekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme Davalıların sözleşmeden feragat ettiği gerekçesi ile 30.000 -STG tazminat ödenmesine emir ve hüküm vermekle hata etti.
Muhterem Alt Mahkeme, sözleşme konusu evin rayiç değerinin 120.000 STG olduğuna bulgu yapmakla hata etti.

Alt Mahkeme huzurundaki ihtilafı inceleyerek kararında sözleşmenin ihlal edildiğine bulg-u yapmasının sonrasında Davalı No.1 ve Davalı No.2'nin taşınmazın kime ait olduğu hususu ile ilgili olarak Davacıya hile yaptığına bulgu yaptı.

Bu hususta (fraud unravels all) hile herşeyi çözer prensibini dikkate alarak öncelikle hile ihtilafını ve ist-inaf sebebini incelemeyi uygun gördük. Öncelikle bu konuda Lord Denning'in Lazarus Estates Ltd. Beasley (1956) 1 QB 702 davasında belirttiklerine atıf yaparız:

"Fraud unravels everything. The court is careful not to find fraud unless it is distinctly p-leaded and proved; but once it is proved, it vitiates judgments, contracts and all transactions whatsoever."

Haksız Fiiller Yasası'nın 36.maddesinde düzenlenen hilenin unsurları ile ilgili yerleşmiş içtihadi prensipler bulunmaktadır. Buna göre, hilenin -var olabilmesi için hilenin varlığını ileri süren taraf aşağıdaki unsurların varlığını ispatla yükümlüdür:

Bir gerçeğin veya olgunun tahrif edilerek yani (gerçek dışı) beyan edilmesi;
Böyle bir beyanın gerçek dışı olduğu bilinci içerisinde veya doğru old-uğuna inanılmaksızın veya kayıtsızca veya doğru veya gerçek dışı olup olmadığına özen gösterilmeden;
Konu beyanın aldatılan veya kandırılan kişinin ona göre işlem veya eylemde bulunması niyetiyle yapılması gerekir.
Ancak konu beyan, Davacıyı aldatmak vey-a kandırmak niyetiyle yapılmadıkça ve gerçekten de Davacının aldatılmasına veya kanmasına sebep olmadıkça ve Davacı söz konusu ifadeye dayanarak işlem veya eylemde bulunup bu nedenle zarara uğramadıkça bu gibi bir beyan sebebiyle dava açılamaz.
Sözleşmele-r Yasası'nın 17.maddesinde ise hilenin tanımı şöyle yapılmıştır:

"'Hile'nin tanımlan-ması.17.(1) Hile, bir sözleşmede öteki tarafı veya vekilini kandırmak veya sözleşmeyi yapması için ikna etmek niyetiyle taraflardan birinin veya vekilinin yaptığı veya -göz yumması veya zımni muvafakati ile yapılan aşağıdaki fiillerden herhangi birini içerir;(a)Bir olgu hakkında doğru olmayan bir şeyin doğru olduğuna inanmayan bir kişi tarafından ileri sürülmesi, önerilmesi, telkin veya ima edilmesi;(b)Bir olgunun, -olgu hakkında bilgi veya inanç sahibi bir kişi tarafından fiilen gizlenmesi; (c)Yerine getirme niyeti olmadığı halde yapılan bir vaat;(d)Kandırmak için elverişli ve uygun herhangi başka bir fiil;(e)Hukuken hile olduğu özellikle öngörülen herhangi- bir fiilde bulunmak veya fiilde bulunmaktan kaçınmak.(2) Bir kişinin sözleşme yapma istekliliğini etkileyebilecek nitelikte olan olgular hakkında sadece sükut etmek hile sayılmaz, meğerki meselenin ahval ve koşulları dikkate alındığında o durumda sükut- eden kişinin konuşma görev veya ödevi olsun veya sükutu bizatihi konuşma yerine geçmiş sayılsın."

Fasıl 149 Sözleşmeler Yasası'nın 19(1) maddesi hile sonucu yapılan bir sözleşmenin geçersiz kılınabileceğini düzenlemek-tedir. Ancak, sözleşmeye taraf ola-nların söz konusu hilesi, hile veya yanıltmaya muhatap olan tarafın muvafakatının verilmesine etken olmamışsa böyle bir hile veya yanıltıcı beyan sözleşmeyi geçersiz kılınabilen bir sözleşme yapmaz (Fasıl 149 madde 19(4)). Bu nedenle istinafa konu ihtilaft-a hilenin varlığının ispatı yanında söz konusu hilenin Davacının sözleşmedeki muvafakatının verilmesinde etken olması da gerekir. Ancak böyle bir durumda Davacı hileye muhatap olduğu ve muvafakatına etken olduğu nedeniyle sözleşmenin geçersiz kılınabilir b-ir sözleşme olduğuna dayanarak tazminat hakkı elde eder.
Meseledeki olgu ve iddialara bakıldığında, Davacı taşınmazın Davalı No.1'e ait olduğunun sözleşme imzalandığı esnada kendisine söylenmediğini, sözleşmede bunun belirtilmeyerek Davalı No.2'nin ma-l sahibi olduğunu beyan ettiğini ileri sürüp sözleşmenin akdolunması hususunda Davalılar tarafından Davacıya yapılan gerçeğe aykırı olmayan bu beyanların hile oluşturduğunu iddia etti. Davacının talep takririndeki hile iddiaları aynen şöyleydi:

"8. ......-..
a. Davalı No.1 ve/veya No.2, üzerinde villalar inşaa etmiş oldukları yukarıda referansları verilen Yeni İskele'de kâin 102, 255, 256 ve 137 Koçan No'lu gayrimenkullerin sahibi ve/veya mülkiyet sahibi davalı No.2 olmadığı halde, davacıyı, işbu gayrimenku-llerin sahibinin davalı No.2 olduğunu inandırarak davacıyı yanılttılar ve davacının, Davalı No.2'den dava konusu villayı satın almasına ve ödemede bulunmasına sebep oldular.
b.Davalılar ve/veya davalı No.2, dava konusu 31 sıra no'lu villayı Davalı No.2'y-e ait olmayan gayrimenkul üzerine inşaa edip Davalı No.2'nin mülkiyetini davacı adına devredemeyeceğini bildikleri halde, dava konusu villaların mülkiyetini davacı adına devredeceğine davacıyı inandırarak, yani yerine getiremeyecekleri beyanlarda bulunarak- davacıyı yanılttılar ve davacının dava konusu villaları satın almasına ve satış bedeli yanında ekstra olarak 2.500 Stg ödeyip zarar-ziyana uğramasına sebep oldular ve dolayısı ile davacıyı dolandırdılar."


Hile iddiaları kapsamında Davalılar ise taşınma-z mal koçanının sözleşmenin ekinde exhibit A olarak işaretli olduğunu, Davacının bu sözleşmeyi imzalarken bu ekini de imzaladığını ve bilgisi dahilinde olduğunu ve taşınmazın Davalı No.1'in adında olduğu sözleşmenin imzalanması esnasında Davacının bundan h-aberdar olmadığı ve daha sonra haberdar olduğu iddialarının bir mesnedi olmadığını ileri sürdü.

Davacı ise Davalılar bu iddialarını reddetmiştir.
Bu iddialar dikkate alındığında Davacının Tafsilatlı Talep Takririnde hile iddialarını yapmış olduğu, bu hu-susta bir eksiklik olmadığı görülmektedir. Keza, Davacının bu iddiaları değerlendirildiğinde, Davacının hileye muhatap olduğu ve satıcının mal sahibi olduğu yönündeki hile ve yanıltmaya istinaden muvafakatının alındığını ileri sürdüğü de görülmektedir. Bu -bağlamda, Davacının hileye muhatap olduğu ve hile nedeniyle muvafakatının alındığı iddiasını Tafsilatlı Talep Takririnde ileri sürdüğü sabittir. Kararımızın devamında hilenin varlığı ve hilenin Davacının muvafakatının alınmasında etken olduğu iddiası kapsa-mında olguları inceleriz.

Bu safhada Davalı No.1'in Davalı No.2 şirketin hissedar ve direktörü olduğu, satış konusu taşınmazın da Davalı No.1'e ait olduğunun ihtilafsız bir olgu olduğunu yineleriz.

Yukarıda zikredilen sözleşmenin A paragrafında taraf-lar ad idem oldukları satış konusu taşınmazla ilgili kullanılan ifade aynen şöyledir:

"A) Vendors are registered freehold owners of the immovable property (land) under Registration No.256 Sheet/Plan No:XV.43 Plot No.145/1, Registration No.102, Sheet/Plan -No.XV.43 Plot No.145, Registration No.137, Sheet/Plan No:XV.43 Plot No.198 situated at Bahçeler, İskele(hereinafter called) "the Property") and ..."

Buna göre Emare No.2, İngilizce dilinde hazırlanan sözleşmeye bakıldığında sözleşmenin A paragrafında satı-ş konusu evin üzerinde inşa edileceği taşınmazın kayıtlı mal sahibinin sözleşmede satıcı (Vendor) olarak yer alan Davalı No.2 şirket olduğu ifade edilmektedir.

Satıcı olarak sözleşmede yer alan Davalı No.2 alıntısı yapılan paragrafta taşınmazın kayıtlı m-al sahibi olduğunu beyan etmektedir. Emare Sözleşmenin daha sonraki paragraflarında ise Satıcı olarak sözleşmede taraf olan Davalı No.2 sözleşme konusu bu taşınmazı Davacıya satmayı kabul ve taahhüt etmektedir.

Emare Sözleşmenin son sayfasında ise koçanı-n Exhibit B (emare B) olarak Exhibit A specifications - technical drawings ile birlikte eklendiği (enclosures) düzenlemesi yer almaktadır. Buna rağmen Alt Mahkeme huzurunda emare yapılan sözleşme, ekinde bu emareler (exhibit A ve B) eklenmiş olarak sunulmu-ş değildir. Exhibit A olarak tanımlanan satış konusu evin özellikleri ve teknik çizimleri ise Mahkemeye sözleşmeden ayrı bir şekilde Emare 3 olarak sunulmuştur. Sunulan Emare 3 üzerinde Davalı No.2 şirketin kaşesi ve Davalı No.1'in imzası olmakla birlikte -Davacının imzası veya ismi yer almamaktadır. Bunun yanında Alt Mahkemeye Davacının imzasının da olduğu bir koçan emare yapılmış değildir. Bu olgulara bakıldığında Alt Mahkeme huzurunda bu belgelerin sözleşmenin ekinde olduğunu gösteren şahadetin mevcut olm-adığı aşikârdır.

Bunun yanında Davalılar, Davacının duruşma esnasında koçanın sözleşmenin ekinde olduğunu kabul ettiğini ileri sürdüler. Davalıların bu iddialarını dayandırdıkları Mavi 97'deki Davacının şahadeti aynen şöyleydi:

"S. Bilirsiniz. Bu söz-leşmede de belirtildiği gibi bu malın koçanı ekliydi değil mi bu sözleşmeye? Sözleşmeye öyle diyor sizde imzaladınız.
C.Eğer imzaladıysam doğrudur söylediğiniz.
S.Evet ekliydi. Yani siz bilirdiniz bu sözleşmeye ekli koçanlardan mal sahibinin Osman Berkel- olduğunu çünkü bu koçanlar ekliydi bu sözleşmeye.
C.Doğru değildir, öncelikle bizim aramızda bir konuşma geçti ve aramızda bir güven anlaşması oldu ve bana 25 yıldır İngiltere'de mimar olarak çalıştığını söyledi ve bana söylediği şuydu arazinin üstüne b-enim için bir ev inşaa edecekti ve bu evin mülkiyeti arazi ile birlikte bana ait olacaktı.
S.Ben onu sormuyorum ama kendisine benim size sorduğum soru Abdullah Bey sizi Osman Bey bu evin mal sahibi Rescot inşaat şirketidir diye hiç bir zaman yanıltmadı, -kandırmadı ve böyle bir çaba sarf etmedi sizi kandırmak için bu malın mal sahibi kendisidir diye Rescottur diye.
C.Üzgünüm ama katılmıyorum söylediğinize freehold dediğimiz şey İngiltere'de de freeholdtur bir mülk alırsınız ve o mülkün sahipliliği size ge-çer."


Davacının şahadeti tezekkür edildiğinde, bu hususun Davacı tarafından kabul edilmediği, sözleşmenin ekinde koçanı imzaladığı iddiasına cevaben "doğru değildir" cevabını vererek bu iddiaları reddettiği görülmektedir. Bunun sonucu olarak da sorul-an soruların içerisinde verilen yoruma açık cevaplara istinaden Davacının koçanın sözleşmenin ekinde olduğunu kabul ettiği sonucuna varılması mümkün değildir.

Belirtilenler ışığında Alt Mahkemenin taşınmaz mal koçanının sözleşmenin ekinde olmadığı bulgus-unda hata yoktur.

Hukuki düzenlemeler ışığında meseledeki olgulara bakıldığında, taşınmazın kimin adına kayıtlı olduğu konusunda gerçeğin sözleşmede belirtilmediği ve gerçekte kayıtlı mal sahibi olan Davalı No.1'in Davalı No.2 adına direktör sıfatıyla s-özleşmeyi imzaladığı, Davalıların gerçeği sözleşmeye yansıtmadıkları görülmektedir. Buna bağlı olarak, Davalıların sözleşmede satış konusu taşınmazın mal sahipliği hususunda gerçeğe aykırı beyanda (misrepresentation) bulundukları ve hile yaptıkları sonucu -ortaya çıkmaktadır.

Alt Mahkeme taşınmazın mülkiyeti ile ilgili olarak bu konuda, "doğru olmayan bir şeyin doğru olduğuna inanmayan Davalı No.2 tarafından ileri sürülmesinden başka bir şey olmadığı" sonucuna varmış olup bu bulgusunda hata yoktur.
Alt- Mahkeme Davacının Sözleşmeyi bu beyana dayanarak imzalayıp imzalamadığı hususunu da incelemiştir.

Bu hususta Alt Mahkeme kararında alıntı yaptığı Davacının şahadetine itibar ederken, Davalı No.1'in şahadetine ise itibar etmemiştir. Alt Mahkeme itibar et-tiği Davacının şahadetine istinaden, Davacının satış konusu olan taşınmazın Davalı No.2'ye ait olduğu konusunda inandırıldığı ve buna inanarak Davalı No.2 ile sözleşmeyi imzaladığı sonucuna vardı.

Alt Mahkeme Davacının itibar edilir şahadetine istinaden,- hile hususundaki ispat külfetini ilk nazarda yerine getirdiğine bulgu yaparak bunun sonucu olarak ispat külfetinin (shifting burden of proof) hile olmadığını ileri süren tarafa geçtiğini belirttikten sonra meseleyi incelemeye devam etti.

Alt Mahkeme Dav-alıların Davacının koçan sahipliği konusunda bilgi sahibi olduğu ve yanıltılmadığı, dolayısıyla hile olmadığı konusunda en ciddi iddiası olan koçanın sözleşmenin ekinde olduğu hususundaki iddiasının Müdafaa Takririnde dahi ileri sürülmediği, bu konuda Dava-cıya Müdafaaya Cevap Takririnde cevaplama fırsatı verilmediği ve talimat aşamasında koçanın mahkemeye sunulmadığını göz önüne alarak iddiayı ciddi ve itibar edilir bulmadı.

Bir taşınmaz malın satışı için yapılan sözleşmede alıcı tarafın, satıcı tarafın m-al sahibi olduğu yönündeki beyanına istinaden sözleşmeyi imzalayacağı aşikârdır. Bu nedenle Alt Mahkemenin yukarıda yapmış olduğu inceleme ve tarafların ispat külfetlerini yerine getirmek amacıyla sundukları şahadetlerine istinaden yaptığı tespit ve bulgu-larında herhangi bir hata bulunmayıp, Alt Mahkemenin sözleşmedeki beyanlara istinaden Davacının Davalı No.2'nin mal sahibi olduğuna inandırıldığı ve sözleşmeyi imzaladığı bulgusunda da hata yoktur. Belirtilenler ışığında Davacı hile iddiasında muvaffak old-uğundan Alt Mahkemenin Davalıların Davacıya sözleşme konusu taşınmazın kime ait olduğu konusunda hile yaptığı, Davacının sözleşmedeki muvafakatının alınmasında bunun etken olduğu dolayısıyla, sözleşmenin geçersiz kılınabilen bir sözleşme olduğu ve bu neden-le Davalıların Davacının uğradığı zarar ziyanla ilgili Davacıya karşı müştereken ve münferiden sorumlu olmaları gerektiği hususundaki bulgusunda hata yoktur.

Netice itibarıyla 2.istinaf gerekçesi ret ve iptal edilir.

Alt Mahkeme tazminat konusunu da in-celeyerek Davacının ödemiş olduğu 117.500 STG'nin Davalılar tarafından Davacıya ödenmesine emir ve hüküm vermiştir. Yukarıdaki inceleme sonrasında Davalı No.1 ve Davalı No.2'nin hileden dolayı Davacıya karşı müştereken ve münferiden sorumlu oldukları sonuc-una istinaden Talep Takririnde talep edilen 117.500 STG'lik tazminat bedelinin ödenmesine emir vermekle Alt Mahkeme hata etmiş değildir.

Alt Mahkeme sözleşmenin ihlal edildiği için feshedildiği bulgusuna istinaden, 117.500 STG tazminatın Davacı lehine ve- Davalılar aleyhine ödenmesine emir ve hüküm vermiştir. Yukarıda sözleşmenin hile ile kurulduğu ve bu nedenle "fraud unravels all" prensibi uyarınca hilenin sözleşmeyi bitireceği kuralı ışığında sözleşmenin ihlaline istinaden tazminata hükmedilmesi söz kon-usu olamazdı. Dolayısıyla, Alt Mahkeme sözleşmenin ihlal edilip edilmediğini inceleyip bu hususta sözleşmenin ihlaline istinaden tazminata hükmetmekle hata etmiştir.

Alt Mahkeme keza, sözleşme ihlali nedeniyle 30.000 STG tazminat ödenmesine de emir verm-iştir. Sözleşme hile ile kurulduğu ve hile nedeniyle geçersiz kılındığından sözleşmenin ihlaline istinaden tazminat ödenmesi söz konusu olamazdı.

Belirtilenler ışığında Davalılar 3.istinaf başlığı altında başarılı olduklarından Alt Mahkemenin sözleşmeni-n ihlaline istinaden ödenmesine emir verdiği bu tazminatın iptal edilmesi gerekir. Yukarıdaki gerekçeler ışığında sözleşmenin feshine istinaden gönderilen ihbarla ilgili istinaf sebebinin de incelenmesine gerek kalmamıştır.

Son olarak inceleyeceğimiz 4.-istinaf sebebi Alt Mahkemenin haksız zenginleşme bulgusu yapsaydı evin rayiç bedeli olarak kabul edeceği miktarın 120.000 STG olacağı bulgusuna dayanmaktadır. Haksız zenginleşme bulgusu konusunda huzurumuzda bir istinaf sebebi olmadığı gibi Alt Mahkemenin -120.000 STG için emir ve hükmü de bulunmadığından yukarıdaki istinaf sebeplerinde varmış olduğumuz sonuç ışığında bu istinaf sebebinin incelenmesine gerek kalmamıştır.

NETİCE

Davalılar istinaflarında kısmen başarılı olurlar ve istinaf kısmen kabul e-dilir. Alt Mahkemenin Davacı lehine Davalılar aleyhine takdir ettiği 30.000 STG tazminat iptal edilir. İstinafla ilgili masraf emri verilmez.





Ahmet Kalkan Bertan ÖzerdağPeri Hakkı
Yargıç Yargıç Yargıç


12 Haz-iran 2020








10






Full & Egal Universal Law Academy