Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 185/2012 Dava No 57/2017 Karar Tarihi 22.12.2017
Karar Dilini Çevir:
Yargıtay Hukuk Dairesi Numara 185/2012 Dava No 57/2017 Karar Tarihi 22.12.2017
Numara: 185/2012
Dava No: 57/2017
Taraflar: Ali Ocak ve Ayşe Ocak ile 1-Nazmiye Karakaş, 2-Mehmet Aksu, 3-Ali Rıza Aksu, 4-Abbas Aksu, 5-Melek Derin arasında
Konu: Taşınmaz mala tecavüz (Trespass) - İzinli (licence) ile Kiracı (Tenant) arasındaki fark - Mesne profits (ara kar).
Mahkeme: Yargıtay/hukuk
Karar Tarihi: 22.12.2017

-D.57/2017 Yargıtay/Hukuk No: 185/2012
(Gazimağusa Dava No: 1638/2009)


Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Ahmet Kalkan, Gülden Çiftçioğlu, Bertan Özerdağ.

İstinaf eden: No.1- Ali Ocak, Taşlıca Köyü
No.2- Ayşe Ocak, Taşl-ıca Köyü.
(Davalı No.1-2)
-ile-
Aleyhine istinaf edilen: No. 1- Nazmiye Karakaş, Taşlıca Köyü
No. 2- Mehmet Aksu, Taşlıca Köyü
No. 3- Ali Rıza Aksu, Taşlıca Köyü
No. 4-- Abbas Aksu, Taşlıca Köyü
No. 5- Melek Derin, Taşlıca Köyü.
(Davacılar)

A r a s ı n d a.

İstinaf eden hazır değil namına: Avukat Öner Şerifoğlu ve Avukat Eylem Şerifoğlu
Aleyhine istinaf edile-n çağrıldı hazır değil namına: Avukat Alper Dede hazır değil adına Avukat Oktay Çinar

Gazimağusa Kaza Mahkemesi Yargıcı Fadıl Aksun'un 1638/2009 sayılı davada, 01.11.2012 tarihinde verdiği karara karşı Davalılar tarafından yapılan istinaftır.

---------------



K A R A R

Ahmet Kalkan: Bu istinafın kararını, Sayın Yargıç Gülden Çiftçioğlu okuyacaktır.
Gülden Çiftçioğlu: Huzurumuzdaki istinaf, Davacıların (Aleyhine İstinaf Edilen) Gazimağusa Kaza Mahkemesinde Davalılar (İstinaf Eden) aleyhine ikâme e-tmiş olduğu 1638/2009 sayılı davada, 1.11.2012 tarihinde Mahkemenin verdiği hükümden dolayı Davalılar (İstinaf Eden) tarafından yapılmıştır.
İstinafın dinlendiği tarihte İstinaf Eden/ Davalılar Avukatı, Davalılar adına hazır bulunarak argümanlarını yaparke-n, Aleyhine İstinaf Edilen/ Davacılar ve Avukatları çağrıldıkları halde hazır bulunmamış, argümanlarını ileri sürmemişlerdir.
İstinafa konu meselede, Alt Mahkeme, huzurundaki mesele ile ilgili olguları şu şekilde saptamıştır ( Mavi 129-132 ):

" Davacılar-, Taşlıca Köyü sakini olup dava konusu İskele Kazası Taşlıca Köyü mevkiinde kain 1409 koçan No.lu, Pafta No.VIII, Parsel No.292/2'de kain (1) dönüm 1920 ayak kareden müteşekkil gayrimenkul mal ve/veya hanenin (2 oda, tuvalet ve banyodan müteşekkil) Magosa -Tapu Dairesi nezdinde kayıtlı mal sahipleridir.
Davalılar da Taşlıca Köyü sakini olup, dava konusu ev ve/veya hane ve/veya gayrimenkul malda halen mütecaviz ve/veya işgalci olarak tasarruf edip kullanmaktadırlar. Dava konusu olan işbu gayrimenkulün bedeli- 50,000TL civarındadır. Davacılar Davalılara dava konusu haneyi kullanma ve tasarruf etmek için izin vermediklerini ve/veya bu yönde izinleri olmadığını müteaddit kez bildirmiş olmasına rağmen Davalılar dava konusu malı halen tahliye etmekten kaçınmaktadır-lar.
Talep Takririne göre, Davacılar Davalılara müteaddit kez, sözlü ve en son Davacı Avukatı vasıtasıyla 24.02.2009 tarihli iadeli taahhütlü posta marifeti ile yazılı bir ihbarname göndererek Davalılara dava konusu gayrimenkul mal ile ilgili olarak veril-miş ve/veya verildiği iddia olunan tüm izinleri geri aldığını ve 1.04.2009 tarihinden itibaren konu gayrimenkulü işgalci sıfatı ile tasarruf etmiş olacaklarını keza her ay için 300 TL ara kar ve/veya mesne profits talep
edileceğini bildirmiştir. Davacılara- göre konu ihbarname 27.02.2009 tarihinde Davalılara tebliğ edilmiş olmasına rağmen Davalılar işgale devam ettiklerinden konu gayrimenkulü 01.04.2009 veya 02.04.2009 tarihinden bu yana işgalci sıfatı ile tasarruf etmektedirler.
Davacı Talep Takririnin dev-amında dava konusu hanenin 50,000 TL değeri olup Taşlıca Köyü'nde iskâna müsait bir muhitte bulunmakta ve konu gayrimenkul malın konumu itibari ile 300TL kira mukabilinde ahara kiralanabilecek durumda olduğunu iddia etmektedir. Davacılar devamla bu 300 TL'-nin işgalcilik tarihinden itibaren Davalılardan ara kar ve/veya mesne profits adı atlında talep edildiğini iddia etmektedirler. Davacılar yukarıdaki iddialarına binaen Davalılar aleyhine aşağıdaki taleplerde bulunmaktadırlar:-

a. Davalıların ve/veya ona -bağlı aile efradının ve/veya
ajanlarının ve/veya müstahdemlerinin ve/veya
vekillerinin ve/veya hizmetkarlarının İskele Kazası
Taşlıca Köyü mevkiinde kain 1409 koçan No.lu, Pafta
No.VIII, Parsel No. 292/2'de kain (1) dönü-m 1920 ayak
kareden müteşekkil gayrimenkul mal ve/veya haneyi (2
oda, tuvalet ve banyodan müteşekkil) ve/veya
gayrimenkulü derhal tahliye ederek Davacılara boş
olarak teslim etmesi zımnında bir emir itası;

b. Davalılar-ın dava konusu gayrimenkul malı tahliye
etmelerine değin geçecek her ay için 01.04.2009
tarihinden itibaren 300 TL ara kar ve/veya ahar
surette zarar-ziyan tediyesine;

Davalı taraf ise yukarıdaki iddiaları içeren Talep Takririn-e karşı Müdafaa ve Mukabil Dava Takriri dosyalayarak inter alia aşağıdaki iddiaları öne sürmüşlerdir:-

Taşlıca Köyünde Pafta/Harita No.VII, 6 E. Parsel No. 292/2'de kain konutu 22.01.1998 tarihli olup Davalı No.2 ile Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi arası-nda akdedilen yazılı bir kira sözleşmesi tahtında tasarruf edip kullandıklarını, mütecaviz olmadıklarını iddia etmektedir. Davalılar dava konusu konutun Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi'nin kiracıları olarak tasarruf edip kullandıklarını, haksız kullanım ve-/veya işgalin söz konusu olmadığını, konutun rayiç değerinin 50,000 TL olmadığını, konutun sahip olduğu değerin Davalılar tarafından konuta yapılan bakım ve/veya masraf sonucu oluştuğunu iddia eder durumdadırlar. Davalılar dava konusu gayrimenkulün Devlet -Emlak ve Malzeme Dairesi ile aralarında aktedikleri 2 yıllık yazılı kira sözleşmesi tahtında tasarruf ve kullanımında bulundurduklarını, bu tasarruf ve kullanıma son verme hakkının bahsi geçen daireye ait olduğunu, bu bağlamda Davacıların kendilerine izin -vermediği gibi bu izni geri alma haklarının da olamayacağını iddia etmektedir.
Davalılar Müdafaa Takririne devamla dava konusu konutun hiçbir şekilde ayda 300 TL kira bedeli ile kiralanabilecek bir konut olmadığını ve/veya Davalıların bu yönde bir zarar z-iyanının mevcut olmadığını iddia etmektedirler. Davalılar tahliye talebinin İTEM Yasası altında İskân Ercümeni'ne ait olabileceğini iddia etmektedirler. Müdafaa Takririne burada son veren Davalılar mukabil taleplerinde ise aşağıdaki iddialarda bulunmaktadı-rlar;
Davalılar mukabil taleplerinde genel olarak dava konusu gayrimenkulün mülkiyetinin Sosun Aksu terekesine verilmesinin haksız ve/veya kanunsuz ve/veya İTEM Yasasındaki düzenlemelere aykırı olduğunu, bu nedenle iptal edilmesi gerektiğini iddia etmekte-dirler. Bu yöndeki iddialarına binaen Davalıların Davacılar aleyhine olan talebi aşağıdaki gibidir:-

a. Taşlıca Köyü mevkiinde kâin 1409 koçan No.lu, Pafta No.
VIII, Parsel No. 292/2'de kâin konutun Sosun Aksu
terekesi ve/veya Davacılar-ın mülkiyetinde
bulunmadığına dair bir tespit kararı,
b. Yukarıda belirtilen gayrimenkulün mülkiyetinde Sosun
Aksu terekesi ve/veya Davacılar adından iptal edilerek
KKTC'ine intikaline yönelik emir ve hüküm verilmesi,
c-. Davalıların Taşlıca Köyü Parsel No.292/2'de kâin
konutu Davacıların işgalcisi olarak tasarruf
etmediklerine ilişkin bir beyan.

Davalıların yukarıda özetine yer verilen bu layihasına karşılık Davacılar Müdafaaya Cevap ve Mukabil Davaya- Müdafaa Takriri dosyalayarak genel olarak Davalının müdafaasında belirttiği iddiaları reddetmekte ve Talep Takriri gereğince hüküm verilmesine ısrar etmektedirler. Yine Davacılar dava konusu gayrimenkulün Sosun Aksu terekesine verilmesinin herhangi bir ka-nunsuzluk içermediği keza Davalıların mukabil taleplerindeki iddialarının ise kaza mahkemesinin yetki alanında olmadığını dolayısıyla ret ve iptal edilmesi gerektiğini iddia etmektedirler."

Alt Mahkeme, layihaları yukarıdaki gibi özetledikten sonra ihtila-fsız olguları şu şekilde saptamıştır (Mavi 133):

"1. Davacılar 1409 numaralı koçan ile İskele Kazası, Taşlıca Köyü, Pafta No. VIII, Harita No. 6, Parsel No. 292/2'de kâin 1 dönüm 1920 ayak kare'den müteşekkil tarla'nın 1/6'şar mal sahibidirler.
2. Yukar-ıda referansları verilen işbu gayrimenkul'ün eski mal sahibi Davacıların annesi olan Sosun Aksu'dur. Bu şahsın vefatı ile dava konusu taşınmaz miras yolu ile Davacılara geçmiştir.
3. Emare 1 Koçan üzerinde dava konusu edilen konutun kaydı bulunmamaktadır.-
4. Devlet Emlak Malzeme Dairesi ile Davalı No.2 arasında yukarıda referansları verilen taşınmaz üzerinde bulunan bir "konut" ile ilgili 01.01.1998 tarihinden 31.12.1998 tarihini kapsayan bir kira sözleşmesi mevcut idi.
5. Davalılar halen dava konusu gay-rimenkulde fiilen bulunmaktadırlar".

Alt Mahkeme kararında Davacıların layihasını ve huzurundaki şahadeti değerlendirirken, Davacıların Davalılar aleyhindeki dava sebebinin işgal (trespass) olduğu hususunda tespitte bulunduktan sonra, bu mesele ile ilgil-i ihtilaflı olguları şu şekilde belirlemiştir (Mavi 134):
-a. Davacı dava konusu ettiği hanenin mal sahibi midir?-
b. Davalıların dava konusu gayrimenkulde bulunmalarına
Davacının rızası var mıdır?
c. Davalıların dava konusu hanedeki bulunuşlarını izah
eden yasal bir gerekçe var mıdır?

Akabinde Alt Mahkeme kararında öncelikle, Davacıların- dava konusu arazi ve üzerindeki konutun müşterek mal sahipleri olduğu hususunda bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme kararında, Davacıların Davalılara dava konusu gayrimenkulde oturmaya izin verip vermediğini incelemeden önce, izin ilişkisinin hukuken nasıl ku-rulabileceğini incelemeyi uygun görmüştür.

Akabinde Alt Mahkeme, kararında, huzurundaki şahadeti değerlendirdiği zaman, ne Davacı Tanığı No.1'in ne de No.3'ün böyle bir iznin herhangi bir dönemde Davalılara verildiğinden bahsettiğini belirtmiş ve bunun a-ksini iddia eden başka bir şahadet veya iddianın da mevcut olmadığını dikkate alarak, Davacılar ile Davalılar arasında dava konusu gayrimenkul ile ilgili bir izin ilişkisinin var olmadığı yönünde bulgu yapmıştır ( Mavi 138).

Alt Mahkeme kararına devamla,- Davalıların, Davacıların kendilerine hiçbir zaman ihbar göndermediği yönündeki iddiası çerçevesinde, Davacıların Talep Takrirlerinde Davalılara yazılı bir ihbarname gönderildiğini iddia etmekle birlikte, bu ihbarnameyi emare yapmadıklarını belirtmiş, anca-k huzurundaki davanın tarafları arasında böyle bir izin ilişkisinin mevcut olmadığı ile ilgili bulgusu ışığında, Davacıların Davalılara işgalci addedilmeleri için ihbar göndermesinin yasal bir gereklilik olmadığı yönünde bulgu yapmıştır (Mavi 138).

Akabin-de Alt Mahkeme, kararında meselenin Yargıtaya havalesi ve bu bulgusunun Yargıtayca değiştirilmesi ihtimaline binaen, huzurundaki şahadeti inceleyerek, Davacı Tanığı No.1 Mehmet Aksu'nun Davalıları gayrimenkulü tahliye etmeleri hususunda sözlü ikazda bulund-uğunu iddia ettiğini,istintakta ise Tanığa bunun aksi bir iddia yapılmadığını dikkate alarak, huzurundaki şahadete itibar etmiş ve Davacılar tarafından Davalılara sözlü olarak tahliye isteminde bulunulduğu hususunda bulgu yapmıştır (Mavi 139).

Alt Mahke-me, kararında yapmış olduğu bulgular çerçevesinde, Davacının mülkiyet ve izin konusundaki ispat külfetini yerine getirdiğini ve ispat külfetinin bu aşamada Davalılar tarafına geçtiğini belirterek, Davalıların dava konusu gayrimenkulde bulunma sebeplerinin -yasal bir gerekçeye dayandığı hususunu ispat etmelerinin gerektiğini ifade etmiştir.

Akabinde Alt Mahkeme, Davalıların iddiaları bağlamında, 3'üncü kişi konumunda bulunan Devlet ve Emlak Malzeme Dairesi ile Davalılar arasındaki Emare No.3 Sözleşme tahtın-da Davalıların dava konusu gayrimenkul için bir kira sözleşmesi akttetikleri ve bu kapsamda, kendilerine gayrimenkulde bulunma hakkı verenin bahsi geçen Daire olması hasebiyle bu hakkın da ancak bu Daire tarafından geri alınması gerektiği özlü iddialarını -inceleyerek, bu iddianın hukuken jus tertii olarak bilinen müdafaa sebebi olduğunu belirterek, 3'üncü kişi konumunda bulunan Devlet Emlak ve Malzeme Dairesinin Davacılardan daha üstün bir hakkı olmadığı gibi Davalıların dayandığı Emare No.3 Sözleşmenin dav-ayı ilgilendiren zamanlarda yürürlükte olmadığından hareketle, Davalıların müdafaasını reddetmiştir.

Alt Mahkeme kararında, Davacı tarafın bu sözleşmeye taraf olmadığı için Davacı açısından bu sözleşmenin bir mükellefiyet doğurmasının mümkün olmadığını -ve Davalılar tarafının da bu sözleşme ile Davacılardan bir hak talep etmesinin de mümkün olmadığını belirterek, her halükarda Davacıların dava konusu gayrimenkuldeki hak sahipliliğinin mülkiyete dayandığını göz önüne aldıktan sonra, Davalıların, yukarıdaki- iddialar bağlamında, Davacıya karşı üstün haklarının olduğunu ispat edemediklerinin ortaya çıktığı hususunda bulgu yapmıştır.

Neticede Alt Mahkeme, kararında, Davalıların dava konusu gayrimenkulde bulunmalarının herhangi bir yasal izahatı veya gerekçesi -olmadığı, Davalıların dava konusu gayrimenkule tecavüzde bulunarak dava konusu gayrimenkulü işgalci sıfatıyla tasarruf ettikleri ve bu noktadan sonra bu işgal halinin sonlandırılması için Davalılar aleyhine tahliye emri verebilmek için tüm yasal koşulların- oluştuğu hususlarında bulgu yapmıştır.

Alt Mahkeme, kararında, tecavüzün hangi tarihte başladığının tespiti bağlamında meseleyi irdeleyerek, Davacılar bu tarihi 01.04.2009 olarak belirtmekle beraber bu tarihin anlamını açıklayan ihbarnameyi mahkemeye su-nmadıklarını, bununla birlikte, Davacılar ve Davalılar arasında hiçbir zaman bir izin ilişkisinin doğmadığının ortaya çıktığını belirterek, Davalıların dava konusu gayrimenkul malda Davacılar açısından tecavüzlerinin başladığı tarihin Davacıların koçan al-dıkları tarih olan 25 Mayıs 2007 tarihi olduğu hususunda bulgu yapmıştır (Mavi 139).

Alt Mahkeme, kararında, mesne profits'i tespit etmeden önce Davacıların layihasında Davalıların mütecavizliğinin başladığı tarihi 1.4.2009 tarihi olarak gösterdiklerini d-ikkate aldıktan sonra, mesne profits'in başlama tarihini Davalılar lehine Davacıların layihasına göre tespit etmeyi uygun gördüğünü belirtmiştir.

Alt Mahkeme kararına devamla, emlakçılıkla iştigal eden Davacılar Tanığı Bedir İnci'nin şahadetini ve Emare- No.2 olarak Mahkemeye ibraz edilen Değerlendirme Raporunu dikkate alarak, bu Tanığın şahadetine ve hazırladığı Rapora itibar ettiğini belirttikten sonra, dava konusu hanenin rayiç kirasının 1.4.2009 tarihi itibarıyla 200 TL olduğu hususunda bulgu yapmıştı-r.

Alt Mahkeme bu karara varırken Davacı Tanığı Bedir İnci'nin, dava konusu hanenin köy içinde, tek katlı ve iki odadan müteşekkil, toplam 60 metrekare alanı olan, 1974 öncesi inşa edilmiş bir yer olduğu, dava konusu hanenin 200-250TL arasında bir kirası-nın olduğu, bu rakamın 2008 yılından beri aynı olduğu hususlarındaki şahadetine itibar ederek, dava konusu hanenin rayiç kirasının 1.4.2009 tarihi itibarıyla 200TL olduğu yönünde bulgu yaparak,bu rakamı mesne profits bağlamında Davacıların aylık zararı ol-arak tespit etmiştir.

Neticede Alt Mahkeme kararında; Davacılar lehine Davalılar aleyhine müştereken ve münferiden sair hususlar yanında:

A. Davalıların ve/veya ona bağlı aile efradının ve/veya
ajanlarının ve/veya müstahdemlerinin ve/veya
- vekillerinin ve/veya hizmetkarlarının İskele Kazası
Taşlıca Köyü mevkiinde kain 1409 koçan No.lu, Pafta
No. VIII, Parsel No. 292/2'de kâin (1) dönüm 1920 ayak
kareden müteşekkil gayrimenkul mal ve üzerindeki
haneyi -veya konutu derhal tahliye ederek Davacılara
boş olarak teslim etmesi;
B. Davalıların 01.04.2009 tarihinden tamamen tediye
tarihine değin 200 TL ara kar ve/veya mesne profits
ödenmesi hususunda hüküm ve emir vermiştir.


İST-İNAF SEBEPLERİ
İstinaf Eden Avukatı, istinaftakı hitabında, dava konusu konut ile ilgili olarak, Alt Mahkemenin kararı sonrasında tahliyenin gerçekleşmiş olması sebebine binaen, 1,2,5,11. istinaf sebeplerini geri çekerek, istinafını aşağıdaki başlıklar al-tında toplamıştır.

Alt Mahkeme, Davalıların dava konusu konutu işgalci (mütecaviz) sıfatı ile tasarruflarında bulundurdukları hususunda bulgu yapıp, Davacılar lehine Davalılar aleyhine tahliye emri vermekle hata etmiştir.

Alt Mahkemenin dava konusu h-anenin rayiç kirasının 1.4.2009 tarihi itibarıyla, 200 TL olduğu yönündeki bulgusu hatalıdır.


TARAFLARIN İDDİA VE ARGÜMANLARI

İstinaf Eden/Davalılar Avukatı istinaftaki hitabında gerek Alt Mahkemede gerekse bu istinaf maksatları açısından esas argüman-ının, Davalıların Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi ile akdetmiş oldukları Emare No.3 Kira Mukavelesi tahtında, 31.12.1998 tarihine değin Devlet Emlak Malzeme Dairesinin kiracılarından oldukları hususu olduğunu, İskan Dairesinin bir hata yaparak Devlet Emlak- ve Malzeme Dairesi tarafından Davalı No.1'e ve/veya Davalılara kiralanan konutun arazi üzerinde mevcut olduğunun farkında olmaksızın tarımsal kaynak olarak arazinin yer aldığı parseli Davacıların annesine verdiğini, Davacıların annesinin de vefat edince, -gayrimenkulün hisseleri oranında çocuklarına intikal ettiğini, dolayısıyla da Davalıların ancak kira mukavelesi akdettikleri Devlet Emlak Malzeme Dairesi nezdinde 31.12.1998 tarihinden sonra mütecaviz statüsüne girebilecekleri ancak hiçbir şekilde Davacıl-ar nezdinde mütecaviz duruma girmelerinin söz konusu olmadığını iddia etmiştir.

Davalılar Avukatı ilaveten, Talep Takririnin 5. paragrafında konu edilen 24.2.2009 tarihli ihbarın mahkemeye emare yapılmadığını ve Davacı Tanığı No.1'in Davalılara 24.2.20-09 tarihinde sözlü tahliye talebinin olmadığını ileri sürmüştür.

Davalılar Avukatı hitabında ayrıca, Davalıların hiçbir şekilde Davacıların muhatabı olmadığını, Emlak Malzeme Dairesi ile kira ilişkilerinin olduğunu, Davalılara bir tahliye ihbarının veri-lmediğini, verilmiş olsa dahi böyle bir ihbarın Davalıları Davacılar nezdinde mütecaviz statüsüne koymayacağını iddia etmiştir.

Davalılar Avukatı istinaftaki hitabında, Davalıların 1.1.1999 tarihinden itibaren Devlet Emlak Malzeme Dairesi nezdinde işgalc-i olduklarını, Davalıları ancak Devlet Emlak Malzeme Dairesinin tahliye ettirebileceğini; bununla birlikte Davacılara karşı mütecaviz olmadıklarını iddia etmiştir.

Davalılar Avukatı yukarıdakilere ilâveten, Fasıl 148 madde 43 altında taşınmaz mala tecav-üzün oluşabilmesi için taşınmaz mala kanunsuz bir girişin olmasının gerekli olduğunu, Davalıların bu taşınmaz mala girişlerinin ise kanuni olduğunu, bir kira mukavelesi tahtında girdiklerini, nitekim 41/1977 sayılı İTEM Yasası'nın "Tefsir" başlıklı 3. madd-esinde, tasarrufun bir tahsis veya kira mukavelesi akdedilmesi ile elde edilebileceğini açıkça ifade ettiğini, dolayısıyla Davalıların konu gayrimenkul mala kanunsuz girişlerinin söz konusu olmadığını, konu kira Sözleşmesinin 31.12.1998 tarihinde sona erme-sinin hiçbir şekilde Davalıları Davacılar nezdinde işgalci konumuna getirmediğini, keza tasarrufun yasal olduğu hususunu da ortadan kaldırmadığını, Devlet tarafından Davalılara verilmiş bir tahliye ihbarının söz konusu olmadığını, Devlet tarafından Davalıl-ara verilmiş bir tahliye ihbarı olsa dahi bu ihbarın Davalıları sadece Devlet nezdinde mütecaviz statüsüne düşürdüğünü, Davacılar nezdinde mütecaviz statüsüne koymadığını iddia etmiştir.

Davalılar Avukatı hitabına devamla, Davalıların Davacılarla hiç bir -şekilde muhatap olmadığını, Davalıların konu konuta girişlerinin yasal olduğunu, Davalıların konu konutu Devlet Emlak Malzeme Dairesine karşı işgalci sıfatı ile tasarruflarında bulundurmuş olsalar dahi, mülkiyeti ele geçiren Davacıların (Davalılara tahliye- için ihbar gönderdikleri kanıtlansa dahi) Davalıların konu konuttan tahliyesini talep etme hak ve yetkisi olmadığını, konu konutla ilgili olarak tahliye talebinde bulunma hak ve yetkisinin İskan Encümenine veya Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine ait olduğu-nu, İskan Encümeninin veya Devlet Emlak ve Malzeme Dairesinin dava konusu konutu tahliye ettirip tasarrufuna almadan, Davalıların Davacılar nezdinde işgalci statüsüne girmeyeceğini ileri sürmüştür.

Davalılar Avukatı ilâveten, her halükarda Alt Mahkemenin,- Davalıların işgalci addedilmesi için Davacıların Davalılara ihbarname göndermesinin gerekli olmadığı kanaatine varmakla hata ettiğini iddia etmiştir.

Davalılar Avukatı yukarıda belirttiklerinin yanı sıra, Davacılar Tanığı Bedir İnci'nin istintakında, Ta-şlıca köyünde kaç tane boş ev tespit edildiği ile ilgili sorgulandığında, bu köyde hiç boş ev olmadığını ifade ettiğini, Taşlıca'ya yakın Derince, Avtepe, Boltaşlı köylerinde hiçbir kiralama yapmadığını, buralarda kiralama ile ilgili herhangi bir talep olm-adığının da açıklıkla görülmekte olduğunu, bu Tanığa bu köyde veya bölgede hiçbir arz talep olmamasına rağmen 250 TL rayiç kira bedelinin tespit edilmesinin hiçbir esasa dayanmadığının iddia edilmesi üzerine, "doğrudur" diye cevap verdiğini, Alt Mahkemenin- Davacı Tanığının şahadetine itibar ederek rayiç kira bedelini aylık 200 TL olarak tespit etmekle hata ettiğini ileri sürmüştür.

İNCELEME

Huzurumuzdaki istinafa konu meselede Davalılar Avukatının yakınması özetle; Alt Mahkemenin, Davalıların dava konusu -taşınmaz malda mütecaviz oldukları hususunda bulgu yapmakla hata ettiği noktasındadır.
Yukarıdaki argümanlar çerçevesinde, bir taşınmaz malda hangi statüler altında bulunulabileceğini ve bunlar arasındaki farkları irdelemek uygun olacaktır.
Bilindiği üzer-e, bir taşınmaz malı tasarrufunda bulunduran şahıs, mülkiyet hakkı haricinde aşağıdaki üç statüden birini haiz olabilir. Mütecaviz (Trespasser); Kiracı (Tenant) ve İzinli (Licence).
Bu aşamada, huzurumuzdaki meseleyi değerlendirmek için bu üç statünün teme-l özelliklerine kısaca göz atmak yararlı olacaktır.

Fasıl 148 Haksız Fiiller Yasası'nın 43(1) maddesi Taşınmaz Mala Tecavüzü şu şekilde tanımlamaktadır:

Taşınmaz Mala Tecavüz
12.38/53 43. (1) Taşınmaz mala tecavüz fiili, herhangi bir kişinin herhangi -bir taşınmaz mala, kanunsuz olarak girmesinden, kanunsuz olarak zarar vermesinden veya müdahale etmesinden oluşur.
Yukarıdan görüleceği üzere taşınmaz mala tecavüz, (trespass to immovable property) başkasının tasarrufunda olan bir taşınmaz mala iz-insiz ve haksız müdahaledir.
Diğer yandan, Yasanın 2. maddesi taşınmaz malın tefsirini yapmakta olup, buna göre, taşınmaz mal, arazi, ev, bina, duvar ve diğer yapıları ve ağaçları anlatmaktadır.
Taşınmaz mala yapılan tecavüzün (trespass) tasarruf hakkına- yapılan bir müdahale olması dolayısıyla, tecavüzün vuku bulduğu anda tasarrufu elinde bulduran şahıs, davacı olma sıfatını haizdir (Halsbury's Laws of England 3 rd ed Vol 38,s.744).

Taşınmaz mala tecavüz davalarında, davalı, konu taşınmaz mala izinli (l-icence) olarak girdiğini iddia eder ve ispatlarsa, bu iyi bir müdafaa sebebi olarak kabul
edilmektedir (Bkz: Halsbury's Laws of England, 3. baskı Vol.38, sayfa 750 para 1227; Yargıtay/Hukuk 122/2011 D.2/2016).

Taşınmaz mala tecavüz (trespass) gayrimenkul-e kanuna aykırı girişle oluşabileceği gibi, gayrimenkul üzerinde kalmaya devam etme ile de oluşabilir. Buna göre, gayrimenkule kanuna uygun olarak girildikten sonra, bu kişinin gayrimenkule giriş hakkının sona erdirilmesi durumunda, gayrimenkulde kalmaya d-evam etmesi halinde, tecavüz (trespass) oluşmaktadır. - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Dolayısıyla da, taşınmaz mala girmesi için kendisine izin verilen şahıs, iznin (licence) usulüne uygun olarak sona erdirilmesi üzerine, bu bağlamda, gayrimenkulü terk etmesinin t-alep edilmesi ve terk için verilen makul sürenin sona ermesi üzerine dava edilebilmektedir (Bkz: Salmond on Torts, 40.ed, s.71).
İzinli statüsünü doğuran izin (licence), izinliye taşınmaz malda sadece şahsi bir hak verir. Bundan dolayı da izin veren (lice-nsor)izni geri alırsa, izinlinin konu taşınmaz malda bulunma hakkı sona erer. Aksi halde izinlinin eylemleri, haksız bir eylem, bu bağlamda tecavüz teşkil eder ( Bkz: Hukuk/İstinaf 26/1973).
Diğer yandan, herhangi bir şahsın kiracı (tenant) durumuna gelebi-lmesi için böyle bir şahsın, gayrimenkul malın sahibi veya gayrimenkul malda aynı hakka sahip olan kişi ile açık veya zımni bir icar anlaşması yapması ve bu anlaşmaya dayanarak evi işgal etmesi gerekir (Bkz: Hukuk/İstinaf 26/73).
İzinli ile kiracı arasında-ki fark Errington v. Errington and Another (1952) 1 All E.R.149 s.l54 de Denning L.J. tarafından şöyle izah edilmiştir:
"The difference between a tenancy and a licence is, therefore, that in a tenancy an interest passes in the land, whereas in a licence it- does not."
Yukarıdaki alıntıya göre, kiracı olarak işgal edenin hakkı izinliden farklı olarak şahsi olmayıp geneldir (Ayrıca bkz: Hukuk/İstinaf 26/73).
Bu safhada meselemize dönüp Alt Mahkeme huzurundaki olguları irdelediğimizde, Devlet Emlak Malzeme Dair-esi ile Davalı No.2 arasında dava konusu taşınmaz mal üzerinde
bulunan "konut" ile ilgili olarak 01.01.1998 tarihinden 31.12.1998 tarihini kapsayan bir kira sözleşmesinin mevcut olduğu, davanın ikame tarihinde konu kira sözleşmesinin hitam bulduğu hususl-arının ihtilafsız olduğu görülmektedir.

İlaveten, Davalılar Avukatının istinaftaki hitabına göre, konu taşınmaz mal üzerindeki konut Davalılar tarafından Mart 2016 tarihinden sonraki bir tarihte tahliye edilmiş durumdadır.

Bu safhada cevaplanması gereke-n soru, Davalı No.2'nin ve Davalı No.2 vasıtasıyla aile efradı Davalı No.1'in dava konusu taşınmaz mala girişlerinin bir kira sözleşmesi tahtında olduğu gerçeği ışığında, Davalıların dava konusu konutu tahliye ettikleri tarihe değin Davacılara karşı hukuk-i statülerinin ne olduğudur.

Davalılar Avukatı istinaftaki hitabında, 41/77 sayılı İTEM Yasası'nın "Tefsir" başlıklı 3. maddesinde tasarrufun tahsis veya kira mukavelesi ile gerçekleşebileceğini açıkça ifade ettiğini, Davalıların konu konuta girişlerinin- kanuni (lawful) olduğunu, Davalıların Davacılar nezdinde işgalci olabilmeleri
için Davacıların Talep Takrirlerinin 5. paragraflarında iddia ettikleri ihbarnameyi gönderdiklerini ve Davalılara bu ihbarnamenin tebliğ edildiğini kanıtlamaları gerektiğini, -bu ihbarnamenin talimat safhasında sunulmakla birlikte duruşma esnasında Davacılar tarafından mahkemeye sunulmadığını, Alt Mahkemenin Davalıların işgalci addedilmeleri için ihbar gönderilmesinin yasal bir gereklilik olmadığı yönündeki bulgusunun hatalı old-uğunu iddia etmiştir.

Alt Mahkeme huzurundaki ihtilafsız olgulara göre, Devlet Emlak Malzeme Dairesi Müdürlüğü ile Davalı No.2 Ayşe Ocak arasında dava konusu "konut" ile ilgili olarak 1.1.1998 tarihi ile 31.12.1998 tarihleri arasını kapsayan Emare No.3 Ki-ra Sözleşmesi mevcuttu.

Bilindiği üzere, kira sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe veya bu hususu düzenleyen yasa yokluğunda kira sözleşmesi, süresinin sona ermesiyle nihayet bulur (Bkz: Halsbury's Laws of England 3.edition Vol.23 p.534 para.1190; Y/H: 12/1-982 D.11/1982).
Konu Kira Sözleşmesinin süresinin hitam tarihi olan 31.12.1998 tarihinde sona erdiği hususu taraflar arasında ihtilafsızdır.

Diğer yandan, Emare No.3 Kira Sözleşmesine bakı-ldığında, konu Kira Sözleşmesinin "İskan İşlerinden Sorumlu Bakanın ve/veya İskan Dairesinin rızası olmadan uzatılamaz" hükmü yanında, Emare No.1 Kira Sözleşmesinin 1. maddesine göre,


"tarafların işbu Kira Sözleşmesinin Kira Denetimi Yasası kuralları dı-şında olduğu ve bu Yasa hükümlerinin bu kira ilişkisine uygulanmayacağı" hususunda mutabık kaldıkları hükmünü de içerdiği görülmektedir.

Alt Mahkeme huzurundaki şahadet irdelendiğinde, Emare No.3 Kira Sözleşmesinin herhangi bir şekilde uzatıldığı hususund-a mahkeme huzurunda herhangi şahadet veya iddianın mevcut olmadığı görülmektedir.

Konu konutun Kira Denetimi Yasası kuralları dışında olduğu hususuna ilâveten, Alt Mahkeme huzurunda, kira sözleşmesinin süresinin hitam tarihi olan 31.12.1998 tarihinden iti-baren Davalı No.2'nin ve ona bağlı aile efradının veya Davalıların
konu konutun tasarrufunu İskan Dairesinin veya Devlet Emlak Malzeme Dairesinin en azından izni ile (licence) ellerinde bulundurmaya devam ettikleri hususunda herhangi bir şahadetin veya -iddianın da Alt Mahkeme huzurunda mevcut olmadığı görülmektedir.

Yukarıdaki olgusal durum ışığında, Davalı No.2'nin veya Davalıların konu konuta girişleri her ne kadar yasal olsa dahi, kira sözleşmesinin hitam tarihi olan 31.12.1998 tarihi itibarı ile kir-alayan Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine karşı konu konutu işgalci (trespasser) sıfatı ile tasarruflarında bulundurdukları ve bu çerçevede de konu konutu tasarruflarının kanuni/yasal olmadığı sonucuna varmak kaçınılmazdır.

Öte yandan, istinafta tartışma k-onusu yapılmayan Alt Mahkemenin yaptığı bulguya göre, Davacılar dava konusu konutun üzerinde bulunduğu gayrimenkulün mülkiyetine 25 Mayıs 2007 tarihinde sahip olmuşlardır (Mavi 142).

Yine Alt Mahkemenin bulgularına göre, Davalılar, Davacılara karşı dava- konusu konuttaki tasarruflarını haklı kılacak herhangi bir müdafaa sebebinin mevcudiyetini ispat edebilmiş değildiler. Alt Mahkemeye göre, bu bağlamda
Davacılar ile Davalılar arasında dava konusu gayrimenkul ile ilgili olarak izin (licence) ilişkisi mevc-ut değildi. Dolayısıyla da Davalılar 25.5.2007 tarihinden itibaren dava konusu konutu işgalci sıfatı ile tasarruf etmekte idiler. Bu çerçevede de Davalıların dava konusu konutta işgalci addedilmesi için Davacıların Davalılara bir ihbar göndermesi gerekmeme-kte idi.

Alt Mahkeme, kararında, Davalıların Davacılara karşı dava konusu konutu 25.5.2007 tarihinden itibaren işgalci (mütecaviz) sıfatı ile tasarruf ettikleri hususunda bulguda bulunmasına rağmen, bu bulgu ile Davacıların Talep Takririndeki mütecavizli-ğin başlama tarihi ile ilgili iddianın çeliştiğini dikkate alarak, ara kârın (mesne profits) başlama tarihini saptama açısından, Davalılar lehine Davacıların Talep Takririnde mütecavizliğin başlama tarihi olarak iddia ettikleri 1.4.2009 tarihini dikkate a-lmayı uygun ve adil gördüğünü belirtmiştir (Mavi 142) .

Davacıların Talep Takrirlerinin 5. paragrafına göz atıldığında, Davacıların Davalılara, gerek sözlü gerekse Avukatları vasıtasıyla 24.2.2009 tarihinde iadeli taahhütlü posta marifetiyle yazılı bir ih-barname göndererek dava konusu gayrimenkul maldaki 2 oda, tuvalet ve banyodan müteşekkil kısmı haksız ve kanunsuz olarak işgal ettiklerini, gayrimenkulün bu kısmını kullanmaları için ahar kişi veya


kişiler veya herhangi bir Devlet otoritesi tarafından v-erildiği iddia edilen her türlü izin veya müsaadeyi işbu ihbarnamenin Davalılara tebliğinden itibaren fesih ve iptal ettiklerini, Davalıların 1.4.2009 tarihinden itibaren konu haneyi işgalci sıfatıyla tasarruf etmiş olacaklarını ve işbu tarihten itibaren k-onu haneyi boş olarak tahliye etmemeleri
halinde aleyhlerine dava ikame edileceğini Davalılara bildirdiğini, işbu ihbarın 24.2.2009 tarihinde Davalılara tebliğ edildiğini ve Davalıların 1.4.2009 tarihinden itibaren konu hanede mütecaviz veya işgalci konu-muna girdiklerini iddia ettikleri görülmektedir.

Bununla birlikte, Davalılar Avukatının hitabında da kabul ve teslim ettiği üzere, Davacılar, dava konusu konutun üzerinde bulunduğu gayrimenkulün mülkiyetine sahip oldukları
25 Mayıs 2007 tarihinden itibar-en herhangi bir zamanda Davalılara, konu konutu tasarruf etmeleri için herhangi bir şekilde açık veya zımni rıza göstermemiştirler. Davacıların dava konusu konutun üzerinde bulunduğu gayrimenkulün mülkiyetine sahip oldukları tarihten itibaren herhangi bir -zamanda Davalılara konu konut üzerinde bulunmaları için herhangi bir açık ve zımni rıza gösterdikleri bağlamında, en azından, konu konutu Davacıların izni ile (licence) tasarruflarında bulundurdukları hususunda Davalıların herhangi bir iddiası veya mahkeme- huzurunda herhangi bir şahadet de söz konusu değildir.

Belirtilenler ışığında, 31.12.1998 tarihi itibarıyla kiralayan Devlet Emlak ve Malzeme Dairesine karşı işgalci (trespasser) sıfatı ile konu konutu tasarrufunda bulunduran


Davalıların konu konut üz-erindeki tasarruflarının, konu konutun üzerinde bulunduğu gayrimenkulün mülkiyetini 25 Mayıs 2007 tarihinde devralan Davacılara karşı da, 25.5.2007 tarihinden itibaren yasal olduğunu söylemek imkan dahilinde değildir.

Böyle olgusal ve hukuki durum ışığın-da, Alt Mahkemenin Davalıların dava konusu konutu Davacılara karşı 25.5.2007 tarihinden itibaren her halükarda 1.4.2009 tarihinde ve daha sonraki tarihlerde işgalci (mütecaviz) sıfatı ile tasarruflarında bulundurdukları hususunda ve bu bağlamda Davalılar-ın belirtilen tarihlerde Davacılara karşı işgalci olarak addedilmeleri ve tahliye talebi için Davacıların Davalılara herhangi bir ihbar göndermesinin gerekmediği hususunda bulgu yaparak, Davalıların veya aile efradlarının veya ajanlarının veya vekillerinin- veya hizmetkarlarının konu gayrimenkul ve/veya haneyi derhal tahliye ederek boş olarak Davacılara teslim etmelerinin gerektiği sonucuna varmasında hata söz konusu değildir.
Belirtilenler ışığında, 1. istinaf sebebinin reddedilmesi gerekir ve reddedilir.

-2. İstinaf sebebine gelince:
Alt Mahkeme kararında, emlakçılık iştigal eden Davacı Tanığı Bedir İnci'nin, dava konusu hanenin köy içinde, tek katlı, iki odadan müteşekkil ve toplam 60 metrekare alanı olan 1974 öncesi inşa edilmiş bir yer olduğunu dikkate- alarak dava konusu konutun 2008 yılından itibaren aylık kirasının 200-250 TL olduğu yönündeki şahadetine ve Emare No.2 Değerlendirme



Raporuna itibar ederek, dava konusu konutun rayiç kirasının 1 Nisan 2009 tarihi itibarıyla 200TL olduğu yönünde bulgu -yapmıştır. Akabinde de ara kâr (mesne profits) anlamında bu rakamı Davacıların zararı olarak tespit ettiğini belirterek, bu hususta bulgu yapmıştır.

İstinaf Eden/Davalılar Avukatı istinaftaki hitabında, 2. istinaf sebebi çerçevesinde, Alt Mahkemenin 1 Ni-san 2009 tarihinden itibaren dava konusu konutun rayiç kirasının aylık 200 TL olduğu yönünde bulgu yapmakla hata ettiğini ileri sürmüştür.

İstinaf Eden/Davalıların istinaf ihbarnamesindeki gerekçeye göre, Davalıların dava konusu haneyi tasarrufları yasal -bir kira ilişkisine dayanması nedeni ile Davalılar Davacılar nezdinde mütecaviz değildirler. Bundan dolayı da Alt Mahkemenin dava konusu konutun rayiç kirasının 1.4.2009 tarihi itibarıyla aylık 200 TL olduğu yönündeki bulgusu hatalıdır.
Bu safhada, Alt M-ahkemenin bulgusunun istinaf ihbarnamesindeki gerekçe tahtında hatalı olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Alt Mahkeme kararında dava konusu konutun rayiç kirasının 1.4.2009 tarihi itibarıyla 200 TL olduğu hususunda bulgu yaptıktan sonra, bu rakamı- mesne profits bağlamında Davacıların zararı olarak tespit etmiştir.
Yukarıda 1. istinaf sebebi bağlamında mesele incelendikten ve Alt Mahkemenin, Davalıların dava konusu konutu Davacılara karşı 25.5.2007 tarihinden itibaren her halûkarda 1.4.2009 tarihin-de ve daha sonraki tarihlerde işgalci (mütecaviz) sıfatı ile tasarruflarında bulundurdukları hususundaki bulgusunun hatalı olmadığı sonucuna ulaştıktan sonra, Alt Mahkemenin dava konusu hanenin 1.4.2009 tarihinden itibaren rayiç kirasının ve dolayısıyla da- mesne profits bağlamında zarar-ziyanının ayda 200 TL olduğu hususundaki bulguya varmasının yasal dayanaktan yoksun olduğu söylenemez.
Dolayısıyla da, Davalıların 2. istinaf sebebinin de reddi gereklidir ve reddedilir.

SONUÇ:
İstinaf Eden/ Davalılar isti-naflarında başarılı olmadığı nedeniyle istinaf ret ve iptal edilir. İstinaf masrafları İstinaf Eden/ Davalılar tarafından ödenecektir.


Ahmet Kalkan Gülden Çiftçioğlu Bertan Özerdağ
Yargıç Yargıç Yargıç


22 Ara-lık 2017














10






Full & Egal Universal Law Academy